Etiket: Tıp

  • “Tek adam rejimine karşı biz kazanacağız”

    “Tek adam rejimine karşı biz kazanacağız”

    Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sinop Sözcüsü Can Ergün, “Bu seçim çok önemlidir. Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklemek özellikle biz kadınlar açısından çok daha önemlidir çünkü hayatımız söz konusu. Evet parasızız, ekonomik olarak çöktük. Geleceğimiz belli değil. Çocuklarımızın ne olacağı belli değil ama biz kadınlar olarak en önemlisi hayatımız söz konusu” dedi.

    Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sinop Sözcüsü Can Ergün, 28 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimine ilişkin açıklama yaptı. Ergün, şunları söyledi:

    “TEK ADAM REJİMİNE KARŞI BİZ KAZANACAĞIZ”

    “Biz Türkiye İşçi Partisi olarak 14 Mayıs seçimlerini kazandığımıza inanıyoruz. Devletin tüm imkanları kullanılarak ve tüm şaibeli sandıklara rağmen halk Erdoğan’a onay vermemiştir. Tam da burada duruyoruz. Bunun için de mücadele etmeyi göze alıyoruz. Dün nasıl eminsek bugün de öyleyiz ve biz kazandık, yine biz kazanacağız. 100 yıl önce nasıl saltanata ve emperyalizme karşı biz kazandıysak bugün de sülale devrine ve tek adam rejimine karşı biz kazanacağız. Bunun için çaba göstereceğiz. Bu aslında sadece Erdoğan’la Kılıçdaroğlu’nun seçimi değil. Biz Kemal Kılıçdaroğlu’nu her şekilde destekliyoruz. Bunun için çabalayacağız ama sadece Kemal Kılıçdaroğlu’yla Erdoğan seçimi değildir. Bu seçim şu anda geleceksiz bırakılan gençlerle Erdoğan arasındaki bir seçimdir. Her an öldürülme korkusu yaşayan ve öldürülen kadınlarla, partisinden kadınları öldüren Hizbullah’ı milletvekili seçtiren Erdoğan arasındaki bir seçimdir. Bu depremde ölen, ölmese bile bir şekilde süründürülen insanlarla Erdoğan’ın kendi yandaşlarının arasındaki bir seçimdir. Bu seçim emeğiyle para kazanan işçiyle Erdoğan döneminde palazlanan sermaye arasındadır.

    “OYLAR TESLİM EDİLENE KADAR TAMAMEN SANDIK BAŞLARINDA OLACAĞIZ”

    Bütün bu emekçilerin, çalışanların, öldürülen kadınların umudu da şu an Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Bu yüzden bu seçim çok önemlidir. Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklemek özellikle biz kadınlar açısından çok daha önemlidir çünkü hayatımız söz konusu. Evet parasızız, ekonomik olarak çöktük. Geleceğimiz belli değil. Çocuklarımızın ne olacağı belli değil ama biz kadınlar olarak en önemlisi hayatımız söz konusu. Hayatımızın sadece öldürülme değil, hapsedilmemiz söz konusu. Hayatlarımızın başka türlü de çalınması söz konusu. Bu yüzden bütün kadın arkadaşlarımı ben sandığa davet ediyorum çünkü kullanılmamış 8 milyon oy var. Bu üçüncü parti anlamına geliyor. Çok önemlidir. Bu 8 milyon kişi ne olursa olsun sandık başına gidip oy kullanmalıdır. Özellikle kadınlardan daha çok bekliyorum çünkü bu seçim bizim için çok daha önemli. Biz de Türkiye İşçi Partisi olarak sokaklarda, okullarda, pazarlarda her tarafta galip gelmek için mutlaka çalışacağız. Kemal Kılıçdaroğlu’na oy isteyeceğiz. Sadece bununla yetinmeyeceğiz. Aynı zamanda da sandık başları için eğitim alacağız. Zaten almıştık ama şimdi eğitimimizi biraz daha geliştireceğiz. Sandık başlarında olacağız. Seçim bittikten sonra da oylar teslim edilene kadar tamamen sandık başlarında olacağız. Herkesi sandık başlarına göreve davet ediyorum. Hem de Kılıçdaroğlu’na oy vermek üzere sandığa gitmek için davet ediyorum.”

  • “Kazanılacak bir seçim var”

    “Kazanılacak bir seçim var”

    Türkiye İşçi Partisi (TİP), “Mükerrer oy kullanımını önlemek üzere parmak boyası uygulamasına geçilmesi talebimizi yineliyoruz. Muhalefet partileriyle özellikle şaibe oluşan seçim bölgelerinde özel önlem almak ve sandık kurulu üyeliklerindeki sorunlara engel olmak üzere temaslarımızı yoğunlaştıracağız. Müşahit çağrılarımızı artıracak, bu konuda gönüllü çalışma yürüten platformlarla ortaklığımızı sürdürecek, kendi veri sistemlerimizi daha profesyonel hale getireceğiz. Müşahitlerimizi özellikle Kılıçdaroğlu’nun az oy aldığı görülen sandıklara yönlendirmek üzere özel bir planlama yapacağız” açıklamasını yaptı.

    Türkiye İşçi Partisi (TİP), 28 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimleriyle Merkez Yürütme Kurulu’nda alınan kararları Twitter hesabından “Kaybedilmiş bir şey yok, kazanılacak bir seçim var. Türkiye için TİP var, umut var, oylar Kemal’e” notuyla yaptığı paylaşımla açıkladı.

    TİP’ten yapılan açıklama şöyle:

    “Türkiye İşçi Partisi Merkez Yürütme Kurulu 17 Mayıs günü toplanarak, 14 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimleri ile 28 Mayıs’ta yapılması öngörülen 2. Tur Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin aşağıdaki değerlendirmelerde bulunmuş ve kararları almıştır:

    Saray rejiminin, emekçilerin ve Cumhuriyet’in ikinci yüz yılının kaderini tayin edecek bir sürecin önemli bir aşamasına denk gelen seçimlerin ilk turu geride kaldı. Ortaya çıkan sonucun, TİP’in de dahil olduğu muhalefet cephesinin zaferi olarak nitelendirilemeyeceği açıktır. Öte yandan, aynı şekilde, AKP-MHP öncülüğündeki Saray rejiminin de bir zaferinden söz edilemez. Devletin bütün olanaklarının kullanıldığı, halkın büyük bir kesiminin “terörist” ilan edildiği, sandık hilelerine başvurulan böyle bir sürecin ardından, Recep Tayyip Erdoğan henüz istediği çoğunluğu sağlayamamış, milletvekilliği seçimlerine ise tutarsızlıklar damga vurmuştur. Sol-sosyalist, hayata bilim ve eleştirel akıl çerçevesinde bakan bir parti olarak, mücadele ettiğimiz güçlerin işlediği suçları ve halk düşmanı politikalarını ifşa etmek kadar, kendimizdeki hata ve eksikleri de değerlendirmemiz gerektiğinin farkındayız. Bu açıdan, daha fazla yurttaşımızı, tek adam rejiminin değişebileceğine ve değişmesi gerektiğine ikna etmekte yeterli olmadığımızı görüyoruz.

    “YEŞİL SOL PARTİ ALEYHİNE ORTAYA ÇIKAN HATA VE TUTARSIZLIKLARLA İLGİLİ MÜTTEFİK PARTİMİZLE DAYANIŞMAMIZI SÜRDÜRECEĞİZ”

    Saray rejiminin ise halktan istediği desteği alamadığını biliyor, görüyoruz. Seçimleri muhalefetin kazandığını söyleyebilecek bir veriye sahip olmasak da iktidarın da başarılı olmadığını görebiliyoruz. Yüzde 100’e yakın veya üzerinde katılımın olduğu sandık ve bölgelere ilişkin çalışmalarımız, görevli kağıdı ile fazladan kullanılan oylarla ilgili araştırma ve incelemelerimiz devam ediyor. Bu konularda kapsamlı, detaylı, örneklerle işlenmiş raporumuzu en kısa sürede kamuoyuyla paylaşacağımızı duyururuz. Parti olarak çok az sayıda oyla kaybettiğimiz görülen vekillikler için de Hukuk Büromuz ile ilgili örgütlerimizin itiraz ve şikayetleri sürüyor. Kimi seçim çevrelerinde özellikle Yeşil Sol Parti aleyhine ortaya çıkan hata ve tutarsızlıklarla ilgili müttefik partimizle dayanışmamızı sürdüreceğiz.

    “MÜKERRER OY KULLANIMINI ÖNLEMEK ÜZERE PARMAK BOYASI UYGULAMASINA GEÇİLMESİ TALEBİMİZİ YİNELİYORUZ”

    Türkiye İşçi Partisi Merkez Yürütme Kurulu, 28 Mayıs’ta yapılması öngörülen 2’nci tur Cumhurbaşkanlığı Seçimi çalışmaları kapsamında aşağıdaki kararları almıştır; parti olarak, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2’nci tur seçimini kazanması için bütün olanaklarımızı seferber edecek, aktif bir çalışma yürüteceğiz. Muhalefet cephesinde ve seçmenlerinde görülebilecek yılgınlığın ve umutsuzluğun ortadan kalkması ve yalnız seçimler için değil ülkemizin geleceği için de üstlendiğimiz sorumluluğu yerine getireceğiz. TİP’e seçime girdiğimiz bölgeler itibariyle oy vermiş 1 milyona yakın, seçime giremediğimiz pek çok bölgede oy veremese de gönül vermiş çok daha fazla sayıda yurttaşımızdan isteğimiz ve beklentimiz, ilk turda Kılıçdaroğlu’na oy vermemiş, verememiş en az bir kişiyi daha ikna etmeleri ve sandığa götürmeleridir. Tüm TİP’lilerin birinci görevi budur. İktidar partilerinin etkisi altındaki emekçileri; tek adam rejiminin devamı halinde nafaka gibi, şiddete karşı yasal güvence gibi en temel haklarını kaybetme tehlikesi yaşayacak kadınları; ülkesi için hayal kurmaktan vazgeçme noktasına gelmiş öğrencileri; düzene karşı öfkesini iktidara değil de halkın bir kesimine yönlendiren gençleri kazanmak için elimizden geleni yapacağız. Mükerrer oy kullanımını önlemek üzere parmak boyası uygulamasına geçilmesi talebimizi yineliyoruz. Muhalefet partileriyle özellikle şaibe oluşan seçim bölgelerinde özel önlem almak ve sandık kurulu üyeliklerindeki sorunlara engel olmak üzere temaslarımızı yoğunlaştıracağız. Müşahit çağrılarımızı artıracak, bu konuda gönüllü çalışma yürüten platformlarla ortaklığımızı sürdürecek, kendi veri sistemlerimizi daha profesyonel hale getireceğiz. Müşahitlerimizi özellikle Kılıçdaroğlu’nun az oy aldığı görülen sandıklara yönlendirmek üzere özel bir planlama yapacağız. Depremzede yurttaşların oylarını kullanabilmeleri için önceki turda düzenlediğimiz “Seçmen Köprüsü” çalışmasını da örgütlü ve kapsamlı şekilde yeniden hayata geçireceğiz.

    “KAYBEDİLMİŞ HİÇBİR ŞEY YOK, KAZANILACAK BİR SEÇİM VAR”

    Tüm yurttaşlarımıza bir kez daha ve en yüksek sesle çağrı yapıyoruz: Kaybedilmiş hiçbir şey yok, kazanılacak bir seçim var. Kaybedilmiş hiçbir şey yok, özgürlük ve adaletle yeniden inşa edeceğimiz bir ülke var. Kazanacağız!”

     

  • “Yaklaşık 20 bin sandık şaibelidir”

    “Yaklaşık 20 bin sandık şaibelidir”

    Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkan Yardımcısı Doğan Ergün, “Dünyanın her yerinde adil, demokratik seçimlerin yapılabildiği her yerde yüzde 95 civarında oy kullanmak, bir anormallik, anomali göstergesidir. Türkiye’de 14 Mayıs seçimlerinde yüzde 95 ve üzeri oy kullanılan sandık sayısı 20 bine yakın ve burada seçmen sayısı 4 milyon 200 bin civarında. Yani 4 milyon 200 bin oyun kullanıldığı yaklaşık 20 bin sandık şaibelidir” dedi.

    TİP Genel Başkan Yardımcısı Doğan Ergün, partisinin İstanbul İl Başkanlığı’nda bugün basın toplantısı düzenledi. Geçen pazar günü yapılan genel seçimlerinin tutanaklarında tutarsızlıklar ve seçim sürecinde şaibeler olduğuna dair tespitlerini aktaran Ergün, şunları söyledi:

    “HİLELERİ, USULSÜZLÜKLERİ, ŞAİBELERİ DİLE GETİRECEĞİZ: TİP olarak bu geçen hafta sonu düzenlenen cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine ilişkin çok şey yazıldı, çok şey söylendi. Biz de TİP olarak kendi değerlendirmelerimizi yaptık. Burada TİP’in seçimlere ilişkin politik siyasi değerlendirmelerine dair uzun boylu, kapsamlı şeyler aktarmayacağız. Ancak özellikle bu seçimlerde gördüğümüz tutarsızlıkları, usulsüzlükleri ve Türkiye’nin kaderi açısından, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında Türkiye’nin kaderi açısından çok önemli olan bu seçimlerde ortaya konmuş olan hileleri, usulsüzlükleri, şaibeleri dile getireceğiz. Bu konuda da sadece yurttaşlarımızı değil, aynı zamanda özellikle muhalefet partilerine ve bürokrasiye seslenmek istiyoruz.

    420’NİN ÜZERİNDE SANDIĞA İTİRAZDA BULUNDUK: Bir kere öncelikle TİP açısından durumu bir aktarmak istiyorum. TİP olarak 3 ilde İstanbul, İzmir ve Antalya’da çok sınırdan milletvekilliği kazanmamış göründüğümüz bu 3 ilde gerekli itirazlarımızı yapıyoruz. 420’nin üzerinde sandığa arkadaşlarımız itirazda bulundular. Bunların önemli bir kısmı reddedildi ilçe seçim kurullarında. O yüzden şu anda milletvekilliği değişimi yaşanır mı, vekillik kazanır mıyız, bunu söylemek için henüz erken ama yine hukuk büromuzdan arkadaşlarımız, avukat arkadaşlarımız hem İstanbul’da hem İzmir’de hem de Antalya’da il seçim kurullarına itirazlarına devam ediyorlar. İkincisi ve daha önemlisi belki de YSK’ya olağanüstü itiraz yoluyla başvuru hakkımızı da kullanabileceğimizi düşünüyoruz. Şimdi burada yaşanan, yani bizim İzmir, İstanbul ve Antalya’da gördüğümüz, örneğin; Yeşil Sol Parti’ye ilişkin yine çeşitli illerde görülen başka muhalefet partilerince de görülen çeşitli usulsüzlükler ya da tutarsızlıklar, sandık bazında konuşacak olursak, aslında daha çok ıslak imzalı tutanaklarla YSK verileri arasındaki tutarsızlıktan kaynaklanıyor.

    SEÇMEN İRADESİNİN NASIL GASP EDİLDİĞİNE İLİŞKİN BİR TABLOYU BİR KEZ DAHA GÖRMÜŞ DURUMDAYIZ: Burada özel olarak bir kötü niyet olduğunu, bu açıdan sandık kurullarında kötü niyet ya da seçim kurullarında bir kötü niyet olduğunu düşünmek istemiyoruz. Bunların sehven yapılmış çeşitli hatalar olduğunu, yanlışlar olduğunu düşünmek istiyoruz. O yüzden itirazlarda bulunuyoruz. Oralardaki seçim kurullarındaki farklı muhalefet partisindeki arkadaşlarımız, çalışma arkadaşlarımız da lütfen bu konuda hassasiyet göstersinler ve hak neyi gerektiriyorsa, adalet neyi gerektiriyorsa, seçmen iradesi neyi gerektiriyorsa o şekilde bir sonuç alınması için hep beraber el birliğiyle çalışalım. Şimdi asıl meseleye geçmek istiyoruz. Bu tek tek sandıklara ilişkin yaptığımız itirazın ötesinde Türkiye İşçi Partisi’nin yazılım, veri analisti ve hukukçu arkadaşlarıyla beraber, yani çalışma arkadaşlarımızla beraber onlarca kişinin emeğiyle aslında bir tabloyu, bir vahim tabloyu, bir şaibe tablosunu, seçmen iradesinin nasıl gasp edildiğine ilişkin bir tabloyu bir kez daha görmüş durumdayız. Burada sadece bu seçimle alakalı bir şeyden bahsetmediğimi özellikle vurgulamak istiyorum.

    PEK ÇOK SANDIKTA, İKTİDAR PARTİLERİ, DEVLET OLANAKLARIYLA TAM KONTROL SAĞLANIYOR: Yani 7 Haziran seçimlerinden bu yana, yani 7 Haziran seçimleri bittikten sonra artık 1 Kasım’a geçildi. 1 Kasım’da seçimler tekrar edildi, o günden itibaren devreye konan bir senaryo, bir proje, bir hak gaspının benzer örneklerini yaşamaya devam ediyoruz. Bizzat ben de 2017 yılında yapılan referandumda konuda özel olarak çalışmıştım. O dönemde ölülere oy kullandırıldığını, yani nasıl Fethullah Gülen daha önce ‘Mezardan kalkıp gerekirse oy kullanacaksınız’ dediyse ona benzer yöntemlerle aynı şekilde ölülere oy kullandırıldığını tespit etmiştik. Şimdi benzer bir senaryonun yine yaşandığını açık bir şekilde söyleyebiliriz. Bu şöyle oluyor. Pek çok sandık ve okulda iktidar partileri ve çeşitli devlet olanakları kullanılarak tam kontrol sağlanıyor. Bu okullarda, bu sandıklarda kimlerin oy verebileceği, kimlerin oy vermeyeceği, oy vermeyen seçmenler yerine ya da veremeyen seçmenler yerine ne yönde oy kullanılacağı tayin ediliyor, belirleniyor.

    BECERDİKLERİ ORANDA BÜTÜN OYLAR KENDİ LEHLERİNE YAZILIYOR: Şimdi, mesela bunu becerdikleri oranda bütün oylar kendi cephelerine, kendi lehlerine yazılıyor. Beceremediklerinde, yani bütün o seçmenlerin ne yönde oy kullanacağını belirleyemedikleri durumda da kullanılmayan oylar yerine kendilerine oy yazdıklarını görüyoruz. Burada bir yöntem olarak da görev kağıdıyla oy kullanılması, birden fazla oy kullanılması mekanizması işletiliyor. İstatistik bilimi bize bir şey söylüyor. Dünyanın her yerinde, otoriter devletler dışında dünyanın her yerinde adil, demokratik seçimlerin yapılabildiği, en azından belli kurallara uyulan her yerde yüzde 95 civarında oy kullanmak bir anormallik, anomali göstergesidir. Çünkü yüzde 95 civarında oy kullanılması demek, yüzde 95 ve üzerinde oy kullanılması demek o seçim çevresinde kimsenin hastalanmadığı, kimsenin ölmediği, yani seçmen listeleri oluşturulduktan sonra seçimlere gidene kadar kimsenin hastalanmadığı, kimsenin başına önemli bir iş gelmediği, kimsenin ölmediği anlamına gelir. Bu, istatistiki olarak imkansızdır.

    4 MİLYON 200 BİN OYUN KULLANILDIĞI YAKLAŞIK 20 BİN SANDIK ŞAİBELİDİR: Türkiye’de 14 Mayıs seçimlerinde yüzde 95 ve üzeri oy kullanılan sandık sayısı 20 bine yakın ve burada seçmen sayısı 4 milyon 200 bin civarında. Yani 4 milyon 200 bin oyun kullanıldığı yaklaşık 20 bin sandık şaibelidir. Açıkça şaibelidir. Yüzde 98 ve üzeri katılımın sağlandığı sandık sayısı 7 bin civarında. Buralarda geçerli oy sayısı 825 bin 130. Şimdi buradan bir örnek vereyim. Örneğin; yüzde 98’den fazla oy kullanılan sandıklarda Cumhur İttifakı’nın oy oranı yüzde 60’a yakın. Yani normalde aldığından belki de 13- 14 puan fazla bir oy alınmış durumda. Şimdi, yüzde 95 ve üzeri oy kullanılması yüzde 98 ve üzeri oy kullanılması bunlar zaten şaibeli diyoruz. Bir de yüzde 100 ve üzeri oy kullanılmış sandıklar var. Diyelim ki sandıkta 100 seçmen var. Nasıl orada 103- 105- 120 kişi oy kullanabilir? İşte orada da devreye şu giriyor. Görev kağıdıyla orada oy kullanan polis memurları ya da görevliler ya da çeşitli devlet memurları. Burada yüzde 100 ve üzeri oy kullanılan sandık sayısı 4 bin 841. Buradaki sandıklarda kullanılan oy sayısı 422 bin ve buralarda Recep Tayyip Erdoğan’ın aldığı oy oranı yüzde 61’in üzerinde. Yani normalde bize aldığı söylenen oyun 11- 12 puan üzerinde. Burada MHP’nin oy oranı yüzde 13’ten fazla görünüyor.

    ŞIRNAK’TA BİR SANDIKTA OY KULLANMA ORANI YÜZDE 762: Birkaç örnek vermek istiyorum. Şırnak merkez bin 156 numaralı sandıkta oy kullanma oranı yüzde 762. Yani 7- 7,5 kat fazla insan oy kullanmış. Siirt Pervari bin 59 numaralı sandıkta oy kullanma oranı yüzde 233 ve burada toplamda 200 civarında yurttaşımız oy kullanmış görünüyor. Yüzde 100 ve üzerinde oy kullanılan 154 sandıkta Millet İttifakı’na hiç oy çıkmamış. Hiç kimsenin aklına gelmemiş Millet İttifakı’na oy vermek. Burada yine dikkat etmemiz gereken bir unsur var. Buralarda Millet İttifakı partilerinin sandık kurulu üyeleri oy vermemişler. Sandık kurulundan kimse gidip, herhangi bir CHP’li, herhangi bir İYİ Partili ya da herhangi bir Yeşil Sol Partili dostumuz buralara gidip sandık kurulu üyesi olmamışlar veya olsalar bile kendi adaylarına ya da kendi partilerine oy vermemişler. Bu çok çarpıcı bir veri. Bütün bunlar bir şaibe olduğunu açıkça gösteriyor. Biz bu operasyonun bir bütün olarak MHP’yi gözetilen bir operasyon olduğunu düşünüyoruz. Yani Cumhurbaşkanlığı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan’ın lehine sonuçlar alındı ama özel olarak da MHP’nin yine bu sandıklarda ve özellikle devlet görevlileri tarafından gözetildiğini, bu operasyonu yapanların da bunu gözettiğini görebiliyoruz.

    14 MAYIS SEÇİMLERİNİN ŞAİBELİ OLDUĞUNU SÖYLÜYORUZ: Bu yüzde 100 ve üzeri oy kullanılan sandıklarda MHP’nin oyu yüzde 13. Yani Türkiye genelinde aldığı oyun çok daha üzerinde bir oy almış durumda. Bazı, yine böyle sandıklarda, örneğin, 7 Haziran seçimlerinde MHP’nin oy oranı yüzde 2’yken şimdi yüzde 16’ya yükselmiş. Öyle sandıklar var ki o sandıklar kapatılmış, bütün devlet görevlileri oraya yönlendirilmiş. MHP daha önce burada yüzde 2 oy alıyormuş, şimdi birden oy oranı yüzde 16’ya çıkmış. Birincisi; biz burada zaten kaybedeceğimiz bir seçime gittiğimizi söylemek için bu sözleri söylemiyoruz. Yani işte ‘TİP neden bunlardan bahsediyor, seçmende umutsuzluk mu yaratmak istiyorsunuz’ denebilir. Hayır. Biz yapmamız gereken şeyler olduğunu biliyoruz, görüyoruz, 14 Mayıs seçimlerinin şaibeli olduğunu söylüyoruz ve bu 14 Mayıs seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanıp kazanmadığını bilemeyiz ama Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanacak bir oy almadığını açıkça görebiliyoruz. Cumhur İttifakı’nın kazanacak bir oy almadığını açıkça görebiliyoruz.

    BU OPERASYONDA MHP GÖZETİLMİŞTİR: Bu operasyonda, milletvekili seçiminde MHP gözetilmiştir, bunu görüyoruz. Bu operasyonun bir parçası Anadolu Ajansı olmuştur. Anadolu Ajansı daha ilk dakikadan itibaren çok yüksek oranda Tayyip Erdoğan’ı göstermiş, ardından o daha düşük seviyelere indirmiştir ama daha dikkat çekici olan ve istatistik bilimiyle açıklanamayacak olan şey şudur: Sinan Oğan, Anadolu Ajansı tarafından ilk dakikada kaç oy oranı gösterildiyse, sonuna kadar o oranda kalmıştır. 5,2- 5,3 oranında kalmıştır. Bunun istatistik ve istatistik bilimiyle açıklanması mümkün değildir. Hiçbir örneklem, başından sonuna saatler boyunca hep 5,2- 5,3’ü veremez.

    KAYBEDİLMİŞ BİR ŞEY YOK. BİZ HIRSIZIN ENSESİNDEN TUTTUK: Şimdi biz ayrımsız tüm muhalefet partilerine, tüm halkımıza sesleniyoruz. Kaybedilmiş bir şey yok, kazanılacak bir seçim var ve biz hırsızın ensesinden tuttuk. Şimdi yapmamız gereken, onun bir daha bir şey çalamaz hâle gelmesini sağlamak.

    ‘ATI ALAN ÜSKÜDAR’I GEÇTİ’ DİYORDU. BİZ ATIN EYERİNDEN TUTTUK, YAKALADIK: O, ‘Atı alan Üsküdar’ı geçti’ diyordu. Biz atın eyerinden tuttuk, yakaladık. Şimdi yapmamız gereken, o atın Üsküdar’ı geçememesini sağlamak. Şimdi yapmamız gereken şeyler var. Birincisi, tüm halkımıza, tüm yurttaşlarımıza müşahit olma, sandık görevlisi olma çağrısında bulunuyoruz. Özellikle de biraz önce saydığım Muş, Şanlıurfa gibi özellikle şaibeli bölgelerde, şaibeli sandıklarda görev alınması için bir çağrıda bulunuyoruz. Biz, 10 binlerce Türkiye İşçi Partili olarak, Türkiye İşçi Partisi’ne oy vermiş bir milyona yakın insan olarak buradayız, söz veriyoruz. Sandık kurulu üyeliği konusunda bütün muhalefet partileriyle ortak çalışmaya hazırız. Gelin, beraber, namuslu, dürüst sandık kurulu üyeleri çıkartalım oralarda, sandıkları beraber koruyalım. Sizin yetemediğiniz yerde biz oluruz, bizim yetemediğimiz yerde sizin olmanızı isteriz.

    YSK’NIN GÖREV KAĞIDIYLA OY KULLANMA GARABETİNE SON VERMESİ GEREKİYOR: Özellikle hukukçu arkadaşlarımıza, avukat arkadaşlarımıza sesleniyoruz. Gidin, görev alın. TİP, bu seçimlerde İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de seçime girdiği her yerde avukatlarıyla çok önemli çok ciddi bir çalışma yapmıştır. Lütfen bunun bir parçası olun. Bizim çalışmamızın bir parçası olmak istemiyorsanız gidin, başka muhalif partilerde beraber çalışın. Her birinize çok ihtiyacımız var. YSK’nın derhal görev kağıdıyla oy kullanma garabetine bir son vermesi ya da buna bir usul, yön, yöntem bulması gerekiyor. Şimdi burada aklınıza gelen ilk yöntem, hemen 28 Mayıs’ta kullanılabilecek ilk yöntem parmak boyasıdır ama bunun dışında ayrıca görevlilerin başka bir sandıkta oy kullanması gibi pek çok başka formül üretilebilir. İstenirse bu yapılır çünkü bu görev kağıdıyla görünüyor ki,birden fazla kez oy kullanma ve seçmen iradesini gasp etme yoluna gidiliyor.

    BU ÜLKENİN ÜZERİNE BİR KERE DAHA TAYYİP ERDOĞAN KABUSUNUN ÇÖKMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ: Şimdi biz muhalefet olarak bu bölgelere gideceğiz. Bizi kimse durduramayacak. Buradan iktidara, devlet görevlilerine sesleniyorum. Bu usulsüzlüğün, bu şaibenin, bu irade gaspının bir parçası olmayın ve biz oraya gideceğiz, bizi durdurmaya kalkmayın. Buradan açıkça ifade ediyorum. Tüm halkımıza sesleniyoruz. Biraz önce Recep Tayyip Erdoğan sandıklara çökmekten vesaire bahsetti. Biz bu ülkenin üzerine bir kere daha Tayyip Erdoğan kabusunun çökmesine izin vermeyeceğiz. Bunu başarabiliriz. Biz, hep beraber oy kullanmayanlar olarak tekrar sandığa gitmek zorundayız. Bugün baktığımızda milyonlarca yurttaşımızın sandığa gitmediğini görüyoruz. Biz onları ikna edeceğiz, bunun için hemen yarın sokakta, sahada çalışmaya başlayacağız. Daha bu akşam çalışmaya başlayacağız. Bunun dışında Tayyip Erdoğan’a oy vermiş, Cumhur İttifakı’na oy vermiş yurttaşlarımızı ikna etmeye çalışacağız, anlatacağız yaşadıklarımızı.

    BU HIRSIZLIĞI ENGELLEYECEĞİZ: Öte yandan, bu hırsızlığı da engelleyeceğiz. Bu üçünü yaparsak, sandığa gitmeyen yurttaşlarımızı sandığa götürebilirsek, Tayyip Erdoğan’a oy vermiş yurttaşlarımızı ikna edebilirsek ve bu hırsızlığın kitlesel şekilde yapılamasını engellersek kazanamayacağımız hiçbir şey olmadığını görüyoruz. Bütün muhalefet partilerine şimdi ayağa kalkma, şimdi memleketin, Cumhuriyetin geleceğini kurtarma zamanı çağrımızı tekrar etmek istiyorum.”

  • TİP 4 milletvekili çıkardı

    TİP 4 milletvekili çıkardı

    28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’nde kesin olmayan sonuçlara göre Emek ve Özgürlük İttifakı 66 milletvekili çıkarırken, bu ittiafık içinde yer alan Türkiye İşçi Partisi (TİP), 4 milletvekili elde etti.

    Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) üç milletvekili, Sera Kadıgil, Erkan Baş ve Ahmet Şık yeniden milletvekili seçildi.

    Antalya’da aday olan Barış Atay yeniden milletvekili seçilemezken, Gezi davasından tutuklu avukat Can Atalay’ın Hatay’dan seçilmesiyle, TİP Meclis’teki koltuk sayısını korudu.

    TİP’in Muğla’dan aday gösterdiği oyuncu Mehmet Aslantuğ ile İzmir’den aday gösterdiği İrfan Değirmenci gece yarısı sonuçlarına göre TBMM’ye giremedi. Balıkesir’den aday olan oyuncu Serhat Özcan da vekil seçilemedi.

  • TİP Genel Başkanı Bursalılarla buluştu

    TİP Genel Başkanı Bursalılarla buluştu

    Siyasi partilerde çalışmalar sürerken, Türkiye genelinde seçim mesajları gelmeye devam ediyor. Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş,  Bursalılarla bir araya gelerek vatandaşlara seslendi.

    Erkan Baş:

    “12 günlük bir süre kaldı. Buna uygun bir tutum alacağız, kalan zaman diliminde unutmamız gereken esas hedefimiz. Bu ucube sisteme son vereceğiz. Biz 3,5 yıl önce demiştik. Eğer bizler iktidara karşı ayağa kalkarsa mücadeleye başlarsa Tayyip Erdoğan’ın sonu geleceği kesindir. 13 gün sonra Tayyip Erdoğan’ı hak ettiği yere göndereceğiz. Dünya tarihinde 21 yıl boyunca Türkiye tarikatları, cemiyetlerini arkasına alan halka karşı kullanarak sosyal medyada yazdığı tweet insanların tutuklayan bir iktidara karşı 21 yıldır teslim olmadık.

    Bazen işçiler yalnız başına direndi, kadınlar direndi, aleviler, gençler direndi. Direnmeye devam ettiler. Bu iktidara karşı mücadelemizi zaferle taçlandıracağız. Halk düşmanlarının yönetmesine izin vermeyeceğiz. Tüm Bursa halkına sesleniyorum. 2 oy kullanacağız. 1 oy Kemal Kılıçdaroğlu’na. Kendi çıkarlarımızı arka plana atacağız, sorumlu davranacağız. Biz TİP olarak güvence aldık. Halk adına doğru olan ne varsa bu doğrultuda atılacak adımlarda ne varsa kim yaparsa sonuna kadar destekleyeceğiz. Aynı zamanda biz gerektiğinde tek başımıza da kalsak halkın yanında olmakla ısrarcıyız. Yanlış olan bir adım olduğunda da kim olursa olsun karşı geleceğiz. Biz TİP olarak diğer partiler gibi değiliz, bizi bizden başka kurtaracak bir şey yoktur. Kendi alın terimizle yapacağız. Bu memlekette parası olanın değil haklı olanın sesi çıksın istiyoruz. Halka güvenirseniz haklı olan güçlü olabilir. 2. Yüzyıla hep birlikte adım atacağız.” Dedi.

  • Çadır kentte tıp fakültesi hayali

    Çadır kentte tıp fakültesi hayali

    Türkiye’yi yasa boğan Kahramanmaraş depremlerinin etkilediği 11 ilde yaşamın normale dönmesi için devlet-millet iş birliği ile başlatılan çalışmalar aralıksız devam ediyor. Her ilde olduğu gibi en fazla zararı gören Hatay’da da bir taraftan sosyal destekler veriliyor, bir taraftan da sahadaki çalışmalar sürüyor.

    Depremzedeler ise kurulan çadır kentler ile konteyner kentlerde yaşamlarını sürdürüyor. Depremde evi hasar gören Aksaç ailesi de yerleştikleri çadır kentte hayatına devam ediyor. Lise son sınıf öğrencisi Gökdeniz Aksaç ise, gönüllülerin çadır kentte kurduğu kütüphanede üniversiteye hazırlanıyor. Depremden sonra da tıp fakültesi kazanma hayalinden vazgeçmeyen Aksaç, her gün düzenli olarak kütüphanede çalışmasını yaparak hayaline kavuşmak istiyor.


    Tek hayalinin tıp fakültesi okumak olduğunu belirten Gökdeniz Aksaç, “Evimiz bu depremde ağır hasar aldı, girilemez durumda. Şu anda çadırda kalıyoruz. Deprem gönüllülerinin bize yardımları sayesinde bu kütüphanedeyim. Şu an YKS’ye hazırlanıyorum, tıp okumak istiyorum. Ama bu şartlarda bakalım evdeki gibi olmuyor, internet yok, teknolojik aletler yok. Buradaki kitaplardan olduğu kadar çalışıyorum. Ben enfeksiyon tanı uzmanı olacağım. İki üniversite okumayı düşünüyorum Bir tane yazılım, bir tane tıp. Bakalım sınavdaki sıralama önce hangisini okuyacağımı belirleyecek” dedi.

  • TİP Bursa Milletvekili adayları

    TİP Bursa Milletvekili adayları

    Türkiye İşçi Partisi Bursa 1.bölge aday listesi

    1.MAHMUT HAKAN KOÇAK

    2.HELİN İLCEK

    3.ERHAN İMRALI

    4.SELAHADDİN HABİB GÖBELEZ

    5.TİMUR TORGAY

    6.EYLEM GÜN GÜNEŞ

    7.SUAT ŞENOCAK

    8.BUSENUR ÇOBAN

    9.ADİ MURAT DEMİRHAN

    10.REFAYİ REFAYİOĞLU

  • Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin büyük kısmı kapatıldı

    Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin büyük kısmı kapatıldı

    İstanbul Üniversite Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin Fatih’te bulunan binalarındaki sağlık ve eğitim hizmeti, binalardaki deprem riski sebebiyle durduruldu. Konuyla ilgili konuşan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın, “6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen, merkez üsleri sırasıyla Gaziantep’in Şehit kâmil ilçesi ve Kahramanmaraş’ın Ekinözü ilçesi olan ve 11 ilimizi filen etkileyen depremlerden sonra beklenen İstanbul depremi nedeniyle, üniversitemizdeki tüm binaların güvenlik seviyeleri tekrar sorgulanmaktadır. Cerrahpaşa yerleşkemizde hali hazırda eğitim, araştırma, hasta hizmetleri ve yönetim binalarından oluşan yaklaşık 180 bin metrekarelik kapalı alan kullanılmaktadır.

    Bu binaların bir kısmı tarihi özelikte, bir kısmı betonarme ve bir kısmı da geçici çelik konstrüksiyon yapılardan oluşmaktadır. Yaşanan son depremlerden sonra, betonarme, bina stokumuzun değerlendirilmesi amacıyla geçtiğimiz hafta başında rektörlüğümüzce, üniversitemiz inşaat mühendisliği bölümü öğretim üyelerinde oluşan bir heyet görevlendirilerek Cerrahpaşa Yerleşkesindeki tüm yapılar değerlendirilmiştir. Yapılan değerlendirme neticesinde, tüm dahili ve cerrahi bilimleri içerisinde barındıran toplam 17 ayrı binadan oluşan monoblok binalar kompleksi ile yemekhane binası ve öğrenci yurt binalarının emniyetle hizmeti yerine getirecek güvenlik seviyesine sahip bulunmadığı ve bu binaların risk taşıdığı tespit edilmiştir.

    Bu nedenle Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin ana omurga yapısını oluşturan yaklaşık 105 bin metrekarelik kapalı alan hizmete devam edemeyecektir. Bu kapsamda, su andan itibaren geçerli olmak üzere, aci| ve çocuk sağlığı ve hastalıkları birimi haricindeki sayacağım şu birimler devre dışı kalacaktır: Dahili ve cerrahi bölümlere ait toplam 800 hasta yatağı, 32 ameliyathane yoğun bakım, kemik iliği ve diyaliz üniteleri, karaciğer ve böbrek nakil merkezi ayaktan sağlık hizmeti veren 117 birim ve ünite, ileri düzey robotik cerrahi merkezi endoskopi üniteleri ileri düzey girişimsel ve tanısal görüntüleme üniteleri ile birlikte tüm erişkin ayaktan ve yatan hasta kabulü ve tüm ameliyatlar durdurulmuştur” dedi.


    Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin eğitim ve sağlık hizmetlerinin bir kısmının Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum ve Afet Hastanesi’nde yapılacağını belirten Aydın, “Gelişen bu acil durum nedeniyle, Cerrahpaşa Tip Fakültesi’nin eğitim ve sağlık hizmetinin kesintisiz devamı için gerek ulaşım, gerekse koordinasyon açısından Cerrahpaşa yerleşkesine yakın konumda bulunan Yeşilköy’de Atatürk Havalimanı komşuluğundaki Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum ve Afet Hastanesi’nin tamamının, yapım amacına uygun şekilde, geçici süreyle Cerrahpaşa Tip Fakültesi’nin kullanımına verilmesi konusunda gerekli görüşmeler yapılmıştır” şeklinde konuştu.

  • Bursa’da hayırsever aileden tıpa katkı

    Bursa’da hayırsever aileden tıpa katkı

    BUÜ Tıp Fakültesi Deney Hayvanları Yetiştirme ve Araştırma Birimi, yenilenen yüzü ile hizmete açıldı. Yaklaşık 1,5 yılın ardından komplike bir değişim geçiren Birim’in açılış törenine BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu, Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, Prof. Dr. Adem Doğangün, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Kaya, Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Yıldız, Üniversite Genel Sekreteri Osman Dikmen, bağışçılar ve aileleri ile akademisyenler, idari personel ve öğrenciler katıldı.

    Törende konuşan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, göreve geldikleri ilk günden itibaren birimin yenilenmesi ve modernizasyonun tamamlanması için çeşitli girişimlerde bulunduklarını kaydetti. Yaşanan döviz dalgalanması ve farklı sebeplerden ötürü beklemek zorunda kaldıklarını aktaran Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Sonunda kısmen bağışçılarla, kısmen Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi’nin destekleriyle, kısmen de altyapı bütçelerinden karşılamak suretiyle bugünlere geldik. Süreci yakından takip ettik. Gelinen noktadan da büyük bir gurur duyduğumuzu belirtmek istiyorum. Bizlere bu konuda kıymetli katkılar veren rahmetli Bekir Akyıldız ve ailesine şükranlarımızı iletiyoruz. Allah onlardan razı olsun. Birimimizin hayırlı hizmetlere vesile olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

    Nitelikli çalışmaların adresi olacak

    Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu ise akademik gelişim sürecinde laboratuvarların büyük bir önem taşıdığına işaret etti. Birim içerisinde bulunan laboratuvarların multidisipliner bir anlayış ile oluşturulduğunun altını çizen Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu; “Burası kendi başına müstakil bir birim olarak faaliyet gösterecek hale geldi. Yurt dışında böylesi laboratuvarlar büyük bir önem arz ediyor. Bilimsel çalışmalar için en uygun yerlerin başında geliyor. Üniversitemizin birimi de inşallah bu görevi görecek ve son derece kıymetli çalışmalara ev sahipliği yapacaktır. Buranın marka bir araştırma merkezi haline gelmesi için gerekli desteği vermeye devam edeceğiz. Birimi dolaştığınız zaman her odada bir öğrenci, araştırmacı veya öğretim görevlisinin bulunduğunu görmek bizleri son derece mutlu ediyor. Birimimizin faydalı çalışmalara imza atacağına gönülden inanıyor, emeği geçen herkese teşekkürlerimi iletiyorum” açıklamasında bulundu.

    Piyasa değeri 80 milyon lira

    Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Kaya da asistanlığından itibaren bu birimi sıkça kullandığının altını çizdi. Dekanlık görevini üstlendiği zaman birimin yenilenmesi adına çeşitli girişimlerde bulunduklarını söyleyen Prof. Dr. Ekrem Kaya; “Bir takım gelişmeler olduysa da maalesef yenileme girişimlerimiz sonuçsuz kaldı. Ancak iyi de oldu. Çünkü ihaleye çıkabilmiş olsaydık buraya bağışçı bulamayacaktık. Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle inşaatlar yarım kalacaktı. Yeniden bir yerlerden başlamamız gerektiğine inandık. Rahmetli Bekir Akyıldız’a burada bir ameliyathane yapmasını talep ettik. Kabul etti ve hemen bitirdi. Oranın açılışında geri kalan yenileme çalışmaları için yeniden destek istedik.

    Onu da kabul etti ve çocuklarını seferber etti. Birimimizde eksik, değişmesi gereken veya lazım olan ne varsa elden geçirildi. Baştan sona çok ciddi yenilemeler yapıldı. Akyıldız ailesi dışında yeni isimsiz kahramanlar da ortaya çıktı. Onlardan gelen destekler, BAP Birimi’mizin katkılarıyla birlikte tüm modernizasyon ve alt yapı çalışmalarımızı tamamladık. Şuanda buranın değeri 70-80 milyon TL’lik bir laboratuvar haline gelmiştir. Ayrıca son derece yetkin bir ekibe sahip olduk. Burada gece gündüz bilimsel çalışmalar yürütülüyor. Destek veren herkesten Allah razı olsun” şeklinde konuştu. Dekan Kaya; yenilenen Birimin, Türkiye’deki en donanımlı 3-4 merkezden biri haline geldiğini de sözlerine ekledi.

    Deney Hayvanları Yetiştirme ve Araştırma Birimi Sorumlusu Prof. Dr. Mehmet Cansev ise konuşmasında uzun yıllardır hizmet veren binanın yeniden doğuşuna şahitlik etmekten dolayı büyük bir gurur ve onur duyduğunu vurguladı. 2019 yılında sahip oldukları ruhsatı 10 yıllığına yenilediklerini açıklayan Prof. Dr. Mehmet Cansev; “Takriben, mevcut araştırma laboratuvarlarını yenilemek için Dekanlık ve Rektörlüğümüzle birlikte araştırma içerisine girdik. Hayırseverler bulduk. Restorasyon ve iyileştirme çalışmalarını başlattık. Yaklaşık 2 yılın sonunda bu seviyelere geldik.

    Laboratuvarlarımız tüm araştırmacılarımızın hizmetine açık olacak. Yakın gelecekte burada üniversitemiz dışından gelecek taleplere de destek vermeye başlayacağız. Yoğun bir sürecin sonuna geldik. Katkı sağlayan herkese şükranlarımızı sunuyoruz” dedi.
    Açılış konuşmalarının ardından birim sorumluları tarafından yürütülen faaliyetler hakkında kısa sunumlar gerçekleştirildi. Program, katılımcıların yenilenen laboratuvarları incelemesiyle sona erdi.

  • Kanserde tamamlayıcı tıp

    Kanserde tamamlayıcı tıp

    Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen etkinliğe Bursa Kent Konseyi Başkanı Şevket Orhan, Bursa Kanserle Savaş Derneği Başkanı Ümit Ermiş, akademisyenler, sağlık çalışanları ve vatandaşlar katıldı. Sempozyumun açılışında konuşan Bursa Kent Konseyi Başkanı Şevket Orhan, halkın bir çıkış yolu olarak başvurduğu bu yöntemin, bilimsel veriler sonucunda vatandaşın kullanımına sunulması gerektiğine dikkat çekti.

    Bilim insanlarının bu konuyu göz ardı etmemesi gerektiğine vurgu yapan Şevket Orhan, “Doktorlarımız, piyasada aktar hizmeti olarak gördüğümüz bu hizmeti bilimsel bir hale getirmeli. İnsanlar çare aramak için oraları zorluyor. Elbette ki bilim insanları buralara karşı bir direniş göstermek mecburiyetinde. Eğer bilim insanları bu konuda endişe duymazlarsa diğer kesimler bu piyasayı istediği gibi kullanırlar. Bu toplantıların gelişerek devam edeceğine ve halka fayda sağlayacak bir işin ortaya çıkacağına inanıyorum” diye konuştu.

    Türkiye’nin son 20 yılda sağlık yatırımlarıyla önemli yol kat ettiğini belirten Kent Konseyi Sağlık Çalıma Grubu temsilcisi Prof. Dr. Sedat Demir, “Çok gelişmiş üniversite ve hastanelerimiz var. Modern tıbbın getirdiği tedavi imkanlarını halkımıza çok kolay bir şekilde ulaştırabiliyoruz. Bu coğrafya tıp alanında çok ileri seviyelere gelmiş bir yer. Bu coğrafyadan dünyaya örnek olmuş çok önemli hekimler yetişmiş. Geleneksel tıp yöntemleri modern tıp geliştikçe unutulsa da son dönemlerde geleneksel tıbba önemli düzeyde yönelim var. Bugün dünyanın birçok ülkesinde üniversitelerde tamamlayıcı tıp ile alakalı ana bilim dalları kuruluyor. Bunlarla alakalı çok ciddi çalışmalar yapılıyor.

    Geleneksel tıp yöntemlerinin kanıta dayandırılarak modern tıbba kazandırılması adına çalışmalar yapılıyor. Bu sempozyumun amacı integratif tıbbın ranta ve hekim dışı alanlarda kalmasını engellemek. Biz hekimler bu işe sahip çıkarsak, bu işin doğrularını anlatırsak, bilimsel verilere dayandırılması hususunda çalışırsak bu iş doğru zemine oturur” ifadelerini kullandı.


    Açılış konuşmalarının ardından alanında uzman akademisyenler salonda bulunan dinleyicilere, tamamlayıcı tıp uygulamaları çalışmalarını anlatıp, bilimsel verileri paylaştı.