Etiket: toplum

  • “Uluslararası toplum gerekli baskıyı kurmalıdır”

    “Uluslararası toplum gerekli baskıyı kurmalıdır”

    Dışişleri Bakanı Fidan, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda Türkiye’nin İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahillik başvurusunun Uluslararası Adalet Divanı’na sunduklarını duyurdu.
    Bakan Fidan paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
    “İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahillik başvurumuzu Uluslararası Adalet Divanı’na az önce sunduk. İşlediği suçların cezasız kalmasından cesaret alan İsrail, her geçen gün daha fazla masum Filistinliyi öldürüyor. Soykırımı durdurmak için uluslararası toplum üzerine düşeni yapmalı; İsrail ve destekçileri üzerinde gerekli baskıyı kurmalıdır. Türkiye, bu yolda elinden gelen her türlü gayreti gösterecektir.ve destekçileri üzerinde gerekli baskıyı kurmalıdır.”

  • Sivil toplumun kalbi Nilüfer’de atıyor

    Sivil toplumun kalbi Nilüfer’de atıyor

    Demokrasi anlayışının yerelden yaygınlaşmasına güç katan ve Dünya Gönüllüler Günü’nde açılışı yapılan Nilüfer Dernekler Yerleşkeleri’nin 10’uncu, Nilüfer Kent Konseyi’nin 20’inci kuruluş yıl dönümü geniş katılımla kutlandı. Karaman Dernekler Yerleşkesi’nde düzenlenen etkinlik, Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, Nilüfer Kent Konseyi Başkanı Neslihan Binbaş, Nilüfer Belediye Meclisi Üyeleri ile Eskişehir, Şanlıurfa, Adana, Mersin, Gaziantep Büyükşehir, Sultanbeyli, Maltepe, Çiğli,

    Bornova, Muratpaşa, Ataşehir belediyelerinin de katılımı ile gerçekleşti.
    Çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin de yer aldığı programın açılışında konuşan Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, gönüllüleri, toplumsal problemlerin çözümünde aktif rol üstlenen, örnek insanlar olarak gördüklerini ifade etti. Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, “Nilüfer’de gönüllülük çok bilinen bir kavramdır. Nilüfer Kent Konseyi çatısı altında çok sayıda gönüllü hayatın farklı alanlarında gönüllü çalışmalar yapıyor. Bursa genelinde çalışan tüm sivil toplum örgütleri de bizim dernekler yerleşkelerimizde buluşuyor. Demokrasi anlayışımız gereği kentimizde sivil örgütlenmeyi ve çoksesliliği desteklemek amacıyla kurduğumuz Dernekler yerleşkemiz bugün 10 yaşında. Türkiye’nin dört bir köşesinden gelerek bizim yerleşkelerimizde incelemelerde bulunan çok sayıda belediye aynı uygulamayı hayata geçirdi. Bu belediyelerden bazıları bugün aramızdalar. Bugün onların yaşadığı deneyimleri de paylaşmak eminim hepimize yeni fikirler verecektir” diye konuştu.

    Nilüfer Belediyesi Dernekler Yerleşkeleri’nin oluşum süreci ve çalışmaları hakkında bilgiler veren Başkan Turgay Erdem, “Bu merkezlerimizde sivil toplumun kalbi atıyor. Anadolu Arastası gibi örnek bir projeye imza atarak hemşeri derneklerimizle iş birliği gerçekleştirdik. Kadın derneklerimize her zaman destek oluyoruz. Sivil toplum örgütlerinin kamusal haklarda yararlanmaları adına ortak çalışmalara imza atıyoruz. 2012 yılından bu yana 659 ayrı sivil toplum örgütüne ev sahipliği yapıyoruz. Derneklerimiz burada her türlü faaliyetlerini gerçekleştirebiliyor. 25 bini aşkın etkinliğimize 400 bini aşkın katılımcı etkinliklere katılmış. Bu çok büyük başarı” dedi.

    Nilüfer Kent Konseyi olarak sivil toplumun sesi olmaktan dolayı mutlu olduklarını ifade eden Nilüfer Kent Konseyi Başkanı Neslihan Binbaş da, “Katılımcılık denilince ilk akla gelen yapılardan biriyiz. Zor bir görev üstleniyoruz. Yerleşkenin 10. yılındayız ama Yerel Gündem 21 olarak da bakıldığında Nilüfer Kent Konseyi’nin 20. yılındayız. Bu güçlü bir miras ve önümüzdeki süreçlere kararlılıkla taşımak istiyoruz. Daha aydınlık güçlü bir ülke için Nilüfer Kent Konseyi sivil toplumun yanında olmaya devam edecek” diye konuştu.

    Etkinliğe davet edildikleri için Nilüfer Belediyesi’ne teşekkür eden National Democratic Institute (NDI) Türkiye Program Yöneticisi Bahar Özden de , “NDI Türkiye olarak 1997 yılımdan bu yana yerel demokrasi ve katılımcı projelerle aktif bir sivil toplum kuruluşudur. Belediyelerle sivil toplum kuruluşlarını birlikte program ortağından buluşturuyoruz. Nilüfer Belediyesi de katılım deyince örnek çalışmalar imza atan ilk akla gelen kurumlardan bir tanesi. Bu tür etkinlikler kurumlar arası deneyim paylaşımını ve katılım süreçlerinin iyileştirilmesine katkı sağlayacaktır” dedi.

    Etkinlikte söz alan Sivil toplum Geliştirme Merkezi Proje Koordinatörü Murat Özçelebi de yerel yönetimler ve sivil katılımın genel çerçevesi hakkında konuştu. Türkiye’de özel ve kamu sektörünün farklı işleyiş modellerine sahip olduğunu ifade eden Özçelebi, “Türkiye’de katılım modeline son 10 yılda ciddi artış olduğunu gözlemliyoruz. Demokrasiyi daha geniş kitlelere yaymak için katılımcılığa önem vermeliyiz. Karar alma süreçlerine sivil toplumun katılım oranı oldukça düşük seviyelerde olduğu görülüyor. Son 10 yılda katılım oranının yerel düzeyde ilerlediğini görüyoruz. Belediyelerin demokrasinim yerelden güçlenmesi anlayışıyla hareket etmesi bu artışa katkı sunmuştur. Türkiye’de kurumsal kültürler arasında ciddi bir fark var.

    Sivil katılımın daha güçlü olduğu kurumlarda demokrasiler ve dolayısıyla ekonomiler daha iyi işliyor. Sivil toplumun talebi hak temelli olmalı. Bence yerelde sivil toplum örgütleriyle kamu yönetimlerinin iş birliği çok önemlidir. Ortak işbirlikleri karar alma süreçleri verimli hizmet ve memnuniyeti arttıracaktır. Dernekler Yerleşkesi modeli sivil katılımın teşvik edecek kamu ile işbirliklerini artıracak bir proje. Bu yapıların oluşumunda emeği geçenleri kutluyorum” diye kaydetti.

    Etkinlik çerçevesinde düzenlenen ‘Dernekler yerleşkesi modeli deneyimleri’ başlıklı oturumda da konuk belediyelerin çalışmaları ele alındı. Antalya Muratpaşa Belediyesi’nden Aslı Aslan, İzmir Bornova Belediyesi’nden Şahin Doğan, İstanbul Ataşehir Belediyesi’nden Ali Uğurlu dernekler yerleşkeleri projelerinin işleyişi ve çalışmalarını anlatarak deneyim paylaşımında bulundu.

    Etkinliğin sonunda Nilüfer Belediye başkanı Turgay Erdem, sivil toplum örgütü temsilcileri ve konuk belediye temsilcileriyle birlikte yıl dönümü pastasını kesti.

  • “125 bin kişi toplum sağlığını tehlikeye attı”

    “125 bin kişi toplum sağlığını tehlikeye attı”

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, 125 bin karantina kaçağı tespit edilmesine ilişkin, “İzolasyonda olması gereken bir kişi toplum hayatına karışıyorsa, toplu taşıma araçlarını kullanmaya kalkıyorsa veya markete gidiyorsa sağlıklı insanların hayatını tehlikeye atmış demektir” dedi.

    Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Kayıpmaz, koronavirüs hastalığıyla mücadelede 6 ayın geride bırakıldığını ve halen aktif vaka sayısının artış eğiliminde olduğunu, ağır hasta sayısının da gün geçtikçe arttığını belirtti. Doç. Dr. Kayıpmaz, “Salgının başlangıcından bu yana 7 binden fazla insanımızı bu salgın hastalık nedeniyle kaybettik. Çok hassas olmamız gereken bir dönemdeyiz. Dünya Sağlık Örgütü de (DSÖ) yaptığı açıklamasında kış aylarının salgın hastalık açısından daha sert ve sıkıntılı geçebileceğini bildirdi” diye konuştu.

    ‘İNSANLARIN HAYATINI TEHLİKEYE ATTILAR’

    Doç. Dr. Kayıpmaz, izolasyonda olması gereken 125 bin kişinin HES kodu sayesinde seyahat etmek üzereyken yakalandığını Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamasından öğrendiklerini hatırlatarak, “İzole olmak ne demek? Ya Covid-19 hastasısınızdır ve testiniz pozitiftir ya da bu hastayla yakın temasınız olmuştur. Üzülerek ifade etmek istiyorum ki izolasyonda olması gereken bir kişi toplum hayatına karışıyorsa, toplu taşıma araçlarını kullanmaya kalkıyorsa veya markete gidiyorsa sağlıklı insanların hayatını tehlikeye atmış demektir. Özellikle hasta kişilerden ve hasta kişilerin temaslılarından ricamız sağlıklı insanlara da bu hastalığın bulaşmasını önlemek için ikamet adreslerinden ayrılmasınlar” ifadelerini kullandı.

    ‘TEMASLI TANIDIĞIM, KAPADOKYA’DAN FOTOĞRAF PAYLAŞTI’

    Doç. Dr. Kayıpmaz, karantina kaçaklarına ilişkin kendi yaşadığı olaylardan da örnekler vererek, “Hamile olan bir tanıdığıma yüksek riskli teması olduğu için 10 gün istirahat raporu verdim. Aradan bir hafta geçmeden kendisinin Instagram’da Kapadokya’dan fotoğraf paylaştığını gördüm. Aslında Ankara’daki ikametinde izolasyonda olması gereken bir kişiydi. Başka bir örnek filyasyon ekiplerinden. Filyasyon ekiplerimiz hasta kişilerin evlerine kadar ilaçlarını götürüyor. Bir ekip bir hastamıza ilacını teslim ediyor, sonrasında o bölgedeki diğer hastalarla ilgilenmeye başlıyorlar. O sırada bir bakıyorlar ki biraz önce ilaç teslim ettikleri kişi maskesiz bir biçimde markete gidiyor. Örnekleri bu şekilde çoğaltabiliriz. Hal böyleyken vaka sayılarındaki artış kaçınılmaz oluyor. Bir de ‘temas’ denilince sanki hasta kişiye dokunmak gibi anlaşılıyor. Aslında siz hasta bir kişiyle maskesiz, yüz yüze 1 metreden kısa mesafede 15 dakikadan fazla temas etmişseniz bu da yakın temastır. Veya otobüs, tren gibi bir toplu taşıma aracında maskesiz biçimde 1 metreden daha kısa bir mesafede 15 dakikadan fazla seyahat etmişseniz bu da bir yakın temastır” diye konuştu.

    ‘OLMAZSA OLMAZLARIMIZ, TEDBİR, İZOLASYON’

    Doç. Dr. Kayıpmaz, salgınla mücadelede olmazsa olmazların olduğunu bildirerek, “Birincisi tedbirdir. Tedbir dediğimiz düzgün maske kullanımı, fiziksel mesafeye uyma ve temizlik kurallarına uymadır. İkincisi izolasyondur, filyasyondur. Hastayı tespit edip, onların izole olmasını sağlamaktır. Tedavi aşamasına geldiğinizde erken tanıdır, erken tedavidir. Ve bu tedbirlere uyulup uyulmadığının denetlenmesidir. Erken tedavide de elimiz güçlü. Ülkemizde üretilen ilaçlarımız var. Favipiravir isimli virüse karşı geliştirilmiş ilacı önceden Çin’den ve Japonya’dan ithal ediyorduk. Artık bu ilacın hammaddesi ülkemizde sentezlenip ülkemizde üretilebiliyor. Ve böylece hastalarımıza ilacı kolaylıkla ulaştırma şansımız oluyor. Bu ilaç aynı zamanda virüslere karşı etkili bir ilaç olduğu için kış aylarında sıklığı artabilecek grip virüslerine karşı da etkin bir ilaç olduğu için bunun bir avantajını daha önümüzdeki aylarda göreceğiz” dedi.