Etiket: trabzon

  • Kokarcaya geçit yok

    Kokarcaya geçit yok

    Trabzon Büyükşehir Belediyesi, kahverengi kokarca böceği ile mücadele kapsamında ilçelerde ilaçlama çalışması gerçekleştiriyor. Ekipler, 2 bin 60 noktada 108 bin 800 metrekare alanda ilaçlama yaptı.
    Trabzon Büyükşehir Belediyesi, tarım ürünlerini tehdit eden kahverengi kokarcayla mücadele çalışmalarını sürdürüyor. Büyükşehir Belediyesi ve Tarım İl Müdürlüğü ekipleri, kokarcanın etkili olduğu sahil bandındaki 9 ilçede, 9 ekiple aynı anda biyosidal ilaçlarla ilaçlama yaparak zararlı böceği ortadan kaldırıyor. Bu kapsamda Ortahisar ilçesinin Pelitli Mahallesi ve Yomra ilçesinin Şanlı Mahallesi’nde ekipler ilaçlama çalışması gerçekleştirdi. Şu ana kadar ise 2 bin 60 noktada, 108 bin 800 metrekare alanda ilaçlama yapıldı.
    Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan açıklamada, “Kahverengi kokarcanın kontrol altına alınması için ekiplerimiz çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Yapılan çalışmalarla bugüne kadar Ortahisar, Akçaabat, Yomra, Arsin, Araklı, Sürmene, Beşikdüzü, Çarşıbaşı ve Vakfıkebir ilçelerinde toplam 2 bin 60 noktada, 108 bin 800 metrekare alanda ilaçlama yapılmıştır. Biyosidal ilaç ile ağıl, ahır, dam, çatı, depo, ev gibi yerler ilaçlanıyor. Bölgemizde tarım ürünlerine zarar vererek büyük bir ekonomik kayba neden olan kokarcaya karşı mücadelemiz sürecek” denildi.

  • Hamsi tezgâha gelmekte naz ediyor

    Hamsi tezgâha gelmekte naz ediyor

    Trabzon Balık Halinde kilosu 275-300 TL arasında satılan hamsi, az geldiği için fiyatı yüksek olurken tezgahlara geç gelmesi balıkçıları endişelendiriyor.
    Hamsinin bu aralar naz ettiğini belirten balıkçı esnaflarından Ahmet Çoğalmış, “Bu aralar hamsi nazlandı. İlk zamanlara göre biraz az çıkmaya başladı. İlk başta göründüğünde umutlarımız vardı ancak umudun devam etmesi bizi korkutuyor. Önceleri 20-30 kasa gelirdi şimdi 3-4 kasa ancak geliyor. Dolayısıyla bu da fiyatlara yansıyor. Hamsi şu aylarda kendini göstermesi lazım. Bu kadar az olması bizi tedirgin ediyor. Fiyatı ise 275-300 TL arasında. Az geldiği için fiyatlara yansıyor. Hamsi şu an Sinop, İstanbul her taraftan geliyor. İnşallah palamudun sonlanması hamsinin çıkmasını temenni ederiz” dedi.
    Hamsinin Ekim ayında tezgahlara inmeye başladığını ifade eden balıkçı esnaflarından Mehmet Örseloğlu, “Palamut tekrar bollaşmaya başladı, bol olduğu için hamsi çok az olur. Dolayısıyla hamsi geç gelir diyebiliriz. Normalde hamsi Ekim aylarında tezgahlara inmesi başlar şu anda gelmesi lazım palamudun bol olduğundan dolayı hamsi çıkmıyor. Palamut kesildiği zaman hamsi çıkar ancak bol çıkmaz. Şu anda hamsi birazcık naz ediyor o yüzden dolayı pek çıkmıyor. Fiyatı 300 TL” diye konuştu.

  • Hamsiyi denizde göremeyen balıkçı kaygılanıyor

    Hamsiyi denizde göremeyen balıkçı kaygılanıyor

    Karadeniz’de bu sezon son yılların en bereketli palamut avı sezonu yaşanırken aynı durum hamsi avında yaşanmıyor. Atalarından “Denizde palamudun bol olduğu yıl hamsi olmaz” tecrübesine sahip yöre balıkçıları, deniz suyunun soğuması ile hamsinin ortaya çıkacağını umudunu taşıyor.
    Konuyla ilgili konuşan Doğu Karadeniz Balıkçı Kooperatifleri Birliği Başkanı Ahmet Mutlu, palamudun hamsiyi yediği yönünde söylentilerin yaygın olduğunu belirterek hamsi için deniz suyunun soğumasını beklediklerini kaydetti. Mutlu, “Son yirmi yıla bakıldığında balıkçıların 5 gün üst üste denize çıkamadığı günleri yaşıyoruz.

    Hamsi konusunda deniz suyunun bir an önce soğuması yönünde düşüncelerimiz var. Şu anda genel olarak palamut hava açımından sonra Hopa, Tirebolu, Zonguldak taraflarında iyi olduğunu öğrendik. Tahminimiz palamut biraz daha sürecek gibi gözüküyor. Genelde halk arasında palamut hamsiyi yiyor diye bir söylenti var. Bunun bilimsel açıklamasını yetkililer yapar ama sonuçta plajik balıktır. Bu da denizde kaldığına göre demek ki bir şeyler yiyip besleniyor. İnşallah bu hamsi olmaz temennimiz o. Şu anda hamsinin de görülmeyişi bir yerde yavaş yavaş kaygılarımızı da ortaya koymaya başladı. İnşallah birkaç gün sonra hamsi de uç vereceğini umut ediyoruz” dedi.

    Belli bölgelerde görülüyor
    Hamsinin belli bölgelerde görüldüğüne dair bilgiler aldıklarını ifade eden Mutlu, “Sularda biraz soğuma var. Reis arkadaşlardan bilgi alıyoruz bazıları belli bölgelerde hamsinin kütlesel şekilde olduğunu söylüyorlar. Sonuçta palamut bir balığı yiyip beslenecek inşallah hamsi değildir. Hamsi de olacağını umut ediyorum. Çünkü hava soğudukça biraz daha geç, ne kadar geç olursa bizim için biraz daha iyi olur. Çünkü havalar biraz daha soğur. Umudumuz havaların bir an önce soğuyup hamsinin çıkması. Sonuçta palamudun da devam etmesi de bizim için ayrı bir fayda. Son iki yıldır yani geçen yılla bu yıl bakıyoruz palamut gelirdi göç ederdi bir dönüş yapardı. Şimdi sadece belli bölgelerde av veriyor. Geçen sene Ereğli, Zonguldak o bölgede av verdi.

    Bugün ağırlıklı olarak Doğu Karadeniz’de av veriyor. Yani balık ta bizi şaşırtıyor” diye konuştu.
    Bu sezon palamudun hamsinin boşluğunu doldurduğunu belirten Mutlu, “Kaygımız hamsinin son yıllarda 1-1,5 ay gibi bir zamanda göçünü tamamlıyordu. İnşallah bu 2-3 ay sürer güzel bir av sezonu geçirmiş oluruz. İstavrit palamutla başlardık, şu anda palamut o boşluğu doldurmuş durumda. İnşallah havanın soğumasıyla hamsinin ortaya çıkışı bizi memnun edecek, balıkçımız memnun olacak, vatandaşımız memnun olacak” ifadelerini kullandı.

  • İlaçlama seferberliği başlatıldı

    İlaçlama seferberliği başlatıldı

    Karadeniz Bölgesi’nde başta fındık olmak üzere tarım ürünlerine büyük zarar veren kahverengi kokarca böceğiyle mücadele çalışmaları kapsamında Trabzon’un Ortahisar ilçesinde ilaçlama çalışmalarına başlandı.
    Trabzon’un geçmiş yıllarda büyükşehir olması ile Doğu Karadeniz Bölgesi’nin en büyük ilçesi durumuna gelen Ortahisar ilçesinde kahverengi kokarca ile mücadelede seferberlik başlatıldı. Ortahisar Belediyesi Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü ilçenin Kavala mahallesinde 1500 litre ilaç kullanarak böceğin yayılma alanlarında bulunan 500 konut, 200 ahır ve kömürlükte ilaçlama yaptı.

    Konuyla ilgili bilgi veren Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya, her yıl daha geniş bir coğrafyaya yayılarak tarımsal üretimde önemli ölçüde kayıplara neden olan ve ciddi tehdit oluşturan kahverengi kokarca böceğiyle etkin mücadele için 87 mahallede çalışma yapacaklarını kaydetti.
    Ahmet Kaya, “Kahverengi kokarcanın kontrol altına alınması için biyoteknik, kimyasal, mekanik ve biyolojik yöntemlerle bölgemizde ciddi bir mücadele yürütülüyor. Biz de Ortahisar Belediyesi olarak bu mücadeleye destek vermek amacıyla 87 mahallemizin muhtarımızla koordineli bir şekilde, kış ve ilkbahar dönemi için ayrı ayrı çalışma yürüteceğiz. Kahverengi kokarca zararlısı kış uykusu için sonbahar aylarında kapalı alanlara, evlerimize giriyor. Evlerde mekanik mücadele dediğimiz, toplanıp imha edilmesi ve ilaçlama önem arz ediyor. Bunu halkımız kendi çabasıyla yapmak durumunda. Burada muhtarlarımız aracılığı ile bilinçlendirme ve ilaç desteği sağlıyoruz. Bahçelerimiz için de feromonlu tuzaklar yerleştirilmesini sağlayarak cezbet-öldür tekniği uygulayacağız” diye konuştu.

    “Hem kimyasal hem biyolojik çalışma yapılması gerekiyor”
    Kahverengi kokarca böceğiyle yayılma alanlarına göre mücadele edeceklerine dikkati çeken Başkan Kaya, “Hem kimyasal hem de biyolojik mücadele yapılması gerekiyor. Çok hızlı üreyen ve çok çabuk yayılan bir böcek türüyle mücadele ediyoruz. Mücadele bilimsel yöntemlerle yapılmazsa pek işe yaramadığını uzmanlar ifade ediyor. Trabzon Tarım İl Müdürlüğü, Ortahisar İlçe Tarım Müdürlüğü ve muhtarlarımızla koordineli yürüteceğimiz çalışmalarla Ortahisar Belediyesi olarak etkin mücadeleye büyük katkı sağlayacağımızı düşünüyoruz. İlçemizdeki 87 mahallemizin muhtarıyla iletişime geçerek böceğin yayılma alanlarına göre mücadele çalışmalarımızı yürüteceğiz. Ayrıca, Tarımsal Hizmetler Müdürlüğümüz, mahallelerimizde vatandaşlarımızı kahverengi kokarca böceğiyle mücadele konusunda bilinçlendirme çalışmaları da yürütüyor. Bütün bu çalışmalar neticesinde kokarca böceğinin vermiş olduğu zararları en aza indirmeyi hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
    Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, tarımsal üretimdeki kayıpları en aza indirmeyi hedefleyen ilaçlama çalışmalarına ilçe genelinde devam edecek.

  • Kendini savcı olarak tanıttı, 390 bin TL dolandırdı

    Kendini savcı olarak tanıttı, 390 bin TL dolandırdı

    Alınan bilgiye göre, Ortahisar ilçesinde yaşayan R.V. (69) isimli kişiyi arayan kimliği belirlenemeyen şahıs kendini savcı olarak tanıttı. Adına para çekildiğini söyleyerek, parayı çeken kişilere operasyon yapacaklarını belirten şahıs, R.V.’den para istedi. Kendini savcı olarak tanıtan şahsa inanan R.V. hesabındaki 390 bin TL’yi gönderdi. Bir süre sonra dolandırıldığını anlayan R.V., karakola giderek şikayetçi oldu. Şahsın tespitine yönelik çalışma başlatıldı.

  • Sol gözüne kaçan Japon yapıştırıcısı hastanelik etti

    Sol gözüne kaçan Japon yapıştırıcısı hastanelik etti

    Gümüşhane’de yaşayan bir kişinin sol gözüne Japon yapıştırıcı kaçması sonucu gözünü açamaz hale gelerek hastanelik oldu. Trabzon’da müdahale edilen hasta yapılan tedavinin ardından tekrar sağlığına kavuştu.

    Gümüşhane’de yaşayan İbrahim Harmancı (43), evdeki bir eşyasını tamir etmek isterken sıktığı tüp içerisindeki yapıştırıcı sol gözüne sıçradı. Sol gözüne sıçrayan yapıştırıcı sonrası acil servise başvuran Harmancı, gözünün yıkanmasın ardından bir muayene için Trabzon’a geldi. Kentteki özel bir merkeze başvuran Harmancı’ya yapılan müdahalede kornea yüzeyinde hafif bir hasara rastlandı. İbrahim Harmancı, yapılan tedavi ile tekrar sağlığına kavuştu.

    “Yapılacak ilk şey bol suyla yıkamak”
    Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Özlem Akçay, bu tür yaralanmalarla çok sık karşılaştıklarını söyledi. Akçay “Hastamızın gözüne evde bir şeyle uğraşırken yapıştırıcı atlamış. Tabii son derece bir yanma hissetmiş, bulanık görmesi olmuş. İlk etapta evde yüzünü yıkamış, gözünü yıkamış ve en yakın sağlık kuruluşuna gitmiş. Bu tür yaralanmalarla çok sık karşılaşıyoruz. Evde deterjanlar, çamaşır suları, badana yaparken kireç gibi yabancı isimler gözümüze kaçabiliyor.

    Bu durumda ilk yapacağımız şey gözü eğer ev ortamındaysak hemen bol suyla yıkamak. Asla içeride yabancı cisim varsa ve bunu görüyorsak çıkartmak için uğraşmamak mümkünse ovalamamak ve kaşımamak gerekiyor. Bol suyla yıkadıktan sonra en yakın sağlık kuruluşuna gelmek mantıklı. Hastamız bize geldi. Gözü önce lokal anestezik damla ile uyuşturuyoruz ki daha rahat bir muayene yapalım. Muayenemize bütün göz yüzeyinde yabancı cisim varsa bunu çıkarıyoruz. Tabii çok hassas bir şekilde kornea yüzeye çizildiyse onun için müdahalelerimizi yapabiliyoruz. Göz yaralanmaları bizim acil olarak kabul ettiğimiz ve hemen müdahale etmemiz gereken yaralanmalar” dedi.

    “Göze gelen badana ve kireç yanıkları çok tehlikeli boyutlara, bazen kornea nakillerine neden olabiliyor”
    Hastanın kornea yüzeyinde hafif bir hasarı olduğunu ve bunun yapılan tedavi ile toparlandığını kaydeden Akçay, “Şansı varmış. Kornea yüzeyinde hafif bir hasarı vardı. Bunu kolaylıkla toparlayabiliyoruz. Ama bazen kimyasal yanıkların ileri formları olabiliyor. Özellikle badana ve kireç yanıkları çok tehlikeli boyutlara, bazen kornea nakillerine neden olabiliyor.

    O yüzden yaralanmalarda mutlaka bir göz hekimine başvurmanız gerekiyor. Bazen delici yaralanmalar da olabiliyor. Onlar da bizim biyomikroskopik muayenede mutlaka görülebiliyor. Bazen acil koşullarında mikroskopsuz muayenelerde bunlar atlanabiliyor. Biz göz hekimleri olarak delici yaralanma mı değil mi bunu ayırt edebiliyoruz. Onlara uygun müdahaleler yapabiliyoruz. Bazen yabancı isimleri kendi imkanlarınca evde çıkartmaya çalışıyorlar.

    Hem enfeksiyon için çok büyük bir risk faktörü oluyor. Hem de onu çıkartmak için gösterdikleri müdahalelerde tabii ki dışarıdan o kadar boyutta gözükmese de biz burada görüyoruz korneanın son derece çizildiği tahriş olduğu göz içi yapılarının ve enfeksiyon kaptığını görebiliyoruz. Böyle müdahalelerde önce göz hekimine gelmelerini tavsiye ediyoruz.

    Şu an hastamızın durumu iyi. Zaten buraya gelmeden önce sağlık kuruluşuna uğramış. Oradaki arkadaşlar gözüne yıkama yapmışlar ve bizden aldıkları önerilerle kapatmışlar. Bize geldiğinde en azından göz koruma altına alınmıştı. Şu an görmeyle ilgili bir kayıp olacağını düşünmüyorum. Minimal problemlerimiz var. Onları da medikal tedaviyle atlatabilecek durumda” şeklinde konuştu.

    “İlk anda gözüme perde inmiş gibiydi ama şuan görebiliyorum”
    Görme yetisinin tekrar yerine geldiğini kaydeden İbrahim Harmancı, tedavisini yapan doktora teşekkür etti. Harmancı “Başıma talihsiz bir kaza geldi. Hafta sonu bir iş ile uğraşırken gözüme Japon yapıştırıcısı atladı. Tabi onun acısıyla bir panik bir korku yaşadık. Gümüşhane’de yaşadığım ve hafta sonu olduğu için korktum. Daha önceden muayene olduğum özel bir hastanenin doktoru var Özlem hanıma ulaştık. Kendisi bize ilk olarak panik yapmamız gerektiğini söyledi.

    Hemen gözümü bol su ile yıkamamı istedi. Yakında bir sağlık kuruluşu varsa ona gitmemi söyledi. Sağlık kuruluşuna ulaştık. Gözümü yıkadılar. Gözümü kapattılar. Gerekli işlemi yaptılar. Trabzon’a geldim. Burada gerekli kontrolleri yaptılar. Gözümüzde ufak bir şey var ama şu anda ilk kapanmıştı ilk anda göremiyordum. Şu an ilk ana göre çok rahatladım ve görme yetim yerine geldi. İlk anda gözüme perde inmiş gibiydi ama şuan görebiliyorum” ifadelerini kullandı.

  • Balıkçı tekneleri şiddetli dalga ve fırtına yüzünden limanlara sığındı

    Balıkçı tekneleri şiddetli dalga ve fırtına yüzünden limanlara sığındı

    Doğu Karadeniz’de son günlerde etkili olan fırtına ve buna bağlı olarak denizde oluşan şiddetli dalgalar özellikle balıkçıları olumsuz etkiliyor.
    Olumsuz hava şartları yüzünden denize açılamayan tekneler farklı limanlara demir atarak bekleyişini sürdürürken, bu durum balık tezgâhlarına olumsuz yansıyor. Geçtiğimiz haftalarda Trabzon Toptancı Balık Hali’ne binlerce kasa palamut gelirken, bugünlerde bu rakam önemli ölçüde azalarak 150 kasaya kadar geriledi.

  • Bu merkez afetlerin araştırma üssü olacak

    Bu merkez afetlerin araştırma üssü olacak

    Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde (KTÜ) çalışmalarına bir süre önce başlayan Deprem ve Yapı Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin açılışı gerçekleştirildi.

    İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde gerçekleştirilen açılışa KTÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Çuvalcı, Trabzon Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Mustafa Yaylalı, KTÜ Deprem ve Yapı Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi (DE-YAS) Müdürü Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

    Açılış konuşmalarının ardından kurdele kesimi ile merkezinin açılışı gerçekleştirilirken, Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık, Deprem ve Yapı Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin yaklaşık bir yıla yakın bir süredir çalışmalarına çok hızlı bir şekilde devam ettiğini söyledi.
    Deprem ile ilgili çok önemli yerli ve milli yazılımlar geliştirdiklerinin altını çizen Altunışık, “Şu ana kadar yapmış olduğumuz çalışmalarla birlikte önümüzde de hedeflediğimiz bir çok çalışma mevcut.

    Özellikle bu ekip 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerinde alanda çok önemli çalışmalara imza attı. Bu çalışmalarla birlikte çok önemli veriler topladı. Bu verilerin değerlendirilmesi, yapılarımızı depremden önce sağlıklarını izleyerek olası bir depremde hasar görebilecek yapıları önceden tespit etme veya depremlerden sonra hızlı hasar tespit yapmak konusunda çok önemli yerli ve milli yazılımlar geliştirdik. Bu geliştirdiğimiz yazılımlara birçok bilimsel ödül kazandık.

    En son geçen haftalarda Adana’da yapılan Teknofest’te de 354 patent arasından da birinciliği elde ettik. Buna ilaveten bir çalışma ekibimizde bu tüm verileri dijitalleştirme konusunda çalışıyor. Robotik köpekler olsun drone görüntüleri olsun uydu görüntüleri olsun bunun yanında akıllı gözlükler ve öğrenme teknikleriyle birlikte elde ettiğimiz verileri dijitalleştirme ve görselleştirme üzerine de çalışılıyor” şeklinde konuştu.

    “Heyelan ve kaya düşmesi erken tespit edilebilecek”
    Heyelan erken uyarı sistemi ile ilgili metodoloji geliştirmeye çalıştıklarını vurgulayan Altunışık, “Şu ana kadar ülkemizdeki birçok bakanlığa önemli çalışmalarda hizmet verdik. Bunlar arasında Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Enerji Bakanlığını sayabiliriz.

    Bunun haricinde yüzlerce firmadan merkezimizde ilgili testlerle birlikte bizden hizmet alımı yaptılar. Şu ana kadar yaptığımız çalışmalar bundan sonraki yapacak olduğumuz çalışmalara da bir ışık tutuyor. Şu an önümüzde özellikle bölgemizin en büyük problemlerinden biri olan heyelan ve kaya düşmesini erken tespit edebileceğimiz heyelan erken uyarı sistemini yapı sağlığı izleme sistemleri kullanılarak tespiti ile alakalı hem drone hem de GPR kullanarak bir metodoloji geliştirmeye çalışıyoruz. Proje aşamasındayız. Bunun haricinde diğer çok önemli bir projemiz sismik izolatörlerle alakalı.

    Biliyorsunuz depremlerden sonra sismik izolatörlü binalar hayat kurtaran nesneler olarak karşımıza çıktı. Ama sismik izolatörlü binalarda depremden sonra kalıcı deplasmanlar, izolasyonun çalışmaması gibi bazı problemlerle karşılaştığını gördük. Biz de bu izolatörleri şekil hafızalı elemanlarla birlikte ortak çalıştırma konusunda çok önemli bir proje aşamasındayız.

    Bunun haricinde geçen haftalarda İnşaat Mühendisliği Bölümü Yapı Sağlığı İzleme laboratuvarında gerçekleştirdiğimiz yenilikçi CLT ahşap malzemelerin testlerini gerçekleştirmiştik. Bu malzemelerin de yine betonarme binaların güçlendirilmesinde kullanılması veya ne türlü kullanılabilme kriterlerinin oluşturulması konusunda ARGE çalışmalarımız devam ediyor.

    Şehrimizin içinde yine Ortahisar ilçemiz başta olmak üzere 18 ilçemizde yapı envanterinin çıkarılması, dijital ikizlerinin oluşturulması konusunda da ön protokollerini imzaladık. Bu konuda da çalışmalarımız devam ediyor” ifadelerini kullandı.

  • Yaylada sürüsü ile kara yakalanan çobanın imdadına Büyükşehir ekipleri yetişti

    Yaylada sürüsü ile kara yakalanan çobanın imdadına Büyükşehir ekipleri yetişti

    Trabzon’un yüksek kesimlerinde etkili olan kar yağışı bölgede hayvancılık yapan vatandaşları zor durumda bıraktı. Düzköy ilçesine bağlı Beypınarı Yaylası Caferli Obası’nda yoğun kar yağışı nedeniyle yolların ulaşıma kapanınca, çobanlık yapan Murat Akbulut yaklaşık bin koyunuyla mahsur kaldı. Akbulut’un yardım çağrısı üzerine Trabzon Büyükşehir Belediyesi ekipleri harekete geçti. Kar küreme araçları ve iş makineleriyle yollar açılarak Murat Akbulut ve koyunları zarar görmeden kurtarıldı. Büyükşehir Belediyesi ekiplerine teşekkür eden Murat Akbulut, “Kar yağışının bu kadar etkili olacağını düşünmemiştim. İmdadımıza hızır gibi yetişen Büyükşehir Belediyesi ekiplerinden Allah razı olsun” dedi.

  • “Her 20 çocuktan 1’i kekemelik ile karşı karşıyadır”

    “Her 20 çocuktan 1’i kekemelik ile karşı karşıyadır”

    Dünya genelinde yetişkinlerde yüzde iki, çocuklarda ise yüzde beş oranında kekemeliğe rastlandığı belirtildi.
    22 Ekim Dünya Kekemelik Günü’ne dikkat çeken Mavi Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Melda Nisan Şahin, her 20 çocuktan birinin kekemelik ile karşı karşıya olduğunu söyledi. Gelişimsel kekemeliğin daha yoğun olarak görüldüğünü kaydeden Şahin, ”Kekemelik gelişimsel ve edinilmiş kekemelik olarak ikiye ayrılabilir.

    Edinilmiş kekemelik toplumda çok az görüyoruz, görülme oranı çok düşük. Gelişimsel kekemelik daha yoğunlukla görülüyor. Gelişimsel kekemelik 2-4 yaşlarında başlıyor çocukların yüzde 5’i bu durumu yaşamakta. Altı, on iki aylık periyotta kekemelik ilk çıktığı andan itibaren kendiliğinden iyileşme durumu söz konusu yüzde 85-90’nında. İlerleyen süreçlerde bu durum kalıcı hale gelebiliyor.

    Kalıcı olması için çeşitli risk faktörleri var. Örneğin çocuğun erkek olması, ailesinde kekemelik bulunuyor olması, dilsel faktörler, psikojenik ve çevresel faktörleri bu durumun kalıcı olmasına yönelik maalesef risk oluşturuyor” dedi.

    “Kekemelik çok boyutlu değerlendirilmesi gereken bir bozukluk türü”
    Kekemeliğin çok boyutlu nedenlerle ortaya çıktığını kaydeden Şahin, “Toplumda kekemelik, korkudan oluştuğu bir anda köpekten korktuğu, rüyasında bir şey gördü ondan sonra kekemelik başladı, gibi geri bildirimler alabiliyoruz. Kekemelik çok boyutlu değerlendirilmesi gereken bir bozukluk türü. Kekemelik çok boyutlu nedenlerle ortaya çıkıyor.

    Genetik, nörolojik , motor, bilişsel, dilsel ve duygusal faktörler buna eşlik ediyor ortaya çıkmasına sebep oluyor. Korku, sadece kekemeliği tetikleyici bir faktör olarak değerlendirebiliriz. Aslında var olan zeminde kekemelik durumu vardır ama ortaya çıkmasına bir korku vesile olabilir” diye konuştu.

    Kekemeliğin dünyada genellikle yüzde bir oranında göründüğünü ifade eden Şahin, “Dünya genelinde kekemelik yüzde bir oranda görülmekte. Bunların yüzde beşi genellikle çocuklarda görülüyor.

    Yetişkinlerde ise yüzde bir, iki oranında kekemelik görülmekte. Dolayısıyla çocuklarda daha fazla görüyoruz. Aslında çocukların çoğu hayatının bir kısmında ‘akıcısızlık’ dediğimiz kekemelik durumunu yaşıyor. Çocuklar dil öğrenme sürecinde dil edinirken bir çok tekrar yaparak kekemelik benzeri davranışlar gösterebiliyor” şeklinde konuştu.

    “Kekemelikte herhangi bir ilaç tedavisi mümkün değil”
    Kekemeliğin herhangi bir ilaç tedavisinin mümkün olmadığını ifade eden Şahin, “Kekemelikte herhangi bir ilaç tedavisi mümkün değil. Eşlik eden psikolojik durumlar varsa bazen klinik psikologlarla birlikte çalışabiliyoruz.

    Sadece dil ve konuşma terapisi süreci var. Kekemelik terapileri aktif katılım ve motivasyon gerektirir. Danışan, terapistle ortak hedefler belirleyerek bu sürece devam eder. Herhangi bir süre belirtmek söz konusu değil. Kekemelikte en büyük problem konuşmaya devam etmek, iletişime devam etmemekle alakalı.

    Birey var olan alışkanlıklarını değiştirmediği zaman çevre ona çok destek olmadığı zaman, sözünü bitirdiği ya da dalga geçme konusu olduğu zaman iletişimi kesme noktasına gelebiliyor. Bizim için en önemli olan aslında kekeme bireylerin kendini ifade etmeye devam etmeye çalışması” diye konuştu.

    “Ne söylediğine önem vermek önemli, nasıl söylediğine değil”
    Bireyin ne söylediğinde önem vermenin önemli olduğuna değinen Şahin, “Meslek sahibi olma kısmı kekeme bireylerin paniklediği çok kaygılandığı bir durum.

    Bazı konuşma gerektiren özellikle konuşmasıyla var olan mesleklerde habercilik, spikerlik gibi durumlarda kamera önünde konuşmakla alakalı kaygı yaşayan danışanlarımız var. Konuşmayı kontrol altına aldığımız sürece herhangi bir sıkıntı yaşanmıyor. Ne söylediğine önem vermek önemli, nasıl söylediğine değil. Takılarak da olsa bir haberi gayet güzel bir şekilde anlatabiliriz karşımızdaki kişiye aktarabiliriz. Nasıl söylediğimiz değil, ne söylediğimiz çok önemli” dedi.

    “Akıcılığını artırmaya yönelik teknikler uyguluyoruz”
    Terapide uygulanan yöntemlerle ilgili açıklamada bulunan Şahin, “Terapide bazı akıcılığı şekillendirme ve konuşmanın akıcılığını artırmaya yönelik teknikler uyguluyoruz.

    Bunun yanı sıra duyarsızlaştırma ve exposure (maruz bırakma) çalışmaları uyguluyoruz. Duyarsızlaştırma ve exposure çalışmasında amacımız, bireyin iletişimden kopmaması ve karşısındaki insanlarla çok rahat bir şekilde iletişim kurmasıdır.

    Tekniklerde amacımız eğer meslek hayatında sunum yapmada ya da kamera karşısında olan bir mesleğe mensupsa kendini daha rahat ifade etmede, daha akıcı bir şekilde ifade etmeye yönelik teknikler çalışmaktayız” ifadelerini kullandı.