Etiket: ttb

  • “İnsan yaşamını önceleyen politikalar hayata geçirilmelidir””

    “İnsan yaşamını önceleyen politikalar hayata geçirilmelidir””

    TTB, on binlerce yurttaşın yaşamını yitirdiği 6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerin 6’ncı ayına ilişkin açıklama yaptı. Birliğin sosyal medya hesabında yapılan açıklama şöyle:

    “6 Şubat depremlerinin üzerinden 6 ay geçti. Depremlere karşı alınmayan önlemler, resmi verilere göre 50 bini aşkın insanın yaşamını yitirmesine yol açarken 7,5 milyon kişiyi de evsiz bıraktı. Yaşanan yıkım ise koruyucu sağlık hizmetleri ve güçlü birinci basamağın önemini ortaya koyarken tüm sağlık kurumlarında olduğu gibi birinci basamak sağlık kuruluşlarının da deprem gibi olağandışı durumlara dayanıklı olması gerektiğini bir kez daha hatırlattı. Rantı değil, insan yaşamını önceleyen politikalar bir an önce hayata geçirilmelidir. Başta hekimler/sağlık emekçileri olmak üzere depremlerde yaşamını yitirenleri saygıyla anıyoruz. TTB olarak deprem bölgesindeki çalışmalarımıza devam ediyor ve herkesi dayanışmayı büyütmeye çağırıyoruz.

    https://twitter.com/ttborgtr/status/1688471339441512448

  • MHP’den TTB için kanun teklifi

    MHP’den TTB için kanun teklifi

    MHP Gaziantep Milletvekili Taşdoğan, 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği kanununda değişiklik yapılmasını öngören kanun teklifini TBMM Başkanlığı’na sundu. Kanun teklifinde Türk Tabipleri Birliği ibaresinin ‘Tabipler Birliği’ olarak değiştirilmesi talep edildi.

  • Milletvekili Esgin’den Fincancı’nın açıklamalarına tepki

    Milletvekili Esgin’den Fincancı’nın açıklamalarına tepki

    Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde basın toplantısı düzenleyen TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi ve AK Parti Bursa Milletvekili Dr. Mustafa Esgin, TTB Merkez Konseyi’nin hekimlerin diliyle değil, terör örgütü PKK’nın diliyle konuştuğunu söyledi. TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın, Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef alan sözlerine sert sözlerle karşılık veren Esgin, açıklamasında şunları söyledi:

    “TTB, PKK’nın diliyle konuşan bir yapı haline gelmiştir”

    “Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı’nın PKK’nın sözde yayın organına bağlanarak yapmış olduğu açıklama milletimiz nezdinde derin bir infiale neden olmuştur. Açıklama Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak ve Suriye’de yapmış olduğu operasyonları durdurmayı amaçlayan kumpasın bir parçasına Türk Tabipleri Birliği’ne alet etmenin kötü bir tezahürüdür. Türk devletine ve ordusuna yapılan çok açık bir iftira ve yalandır. Daha önce tabip odalarının yönetimlerinde görev yapmış bir hekim olarak meslek örgütümüzün geldiği noktayı göstermesi açısından hepimiz adına son derece üzücü bir gelişmedir. Eğer sorarsanız şaşırdık mı? Hayır şaşırmadık. Çünkü Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi yönetimi ne yazık ki terör örgütünün diliyle konuşan, PKK’ya yönelik Zeytin Dalı Operasyonuna ‘savaş’ diyen, PKK’nın Suriye’deki uzantısı, YPG’nin sözde eş başkanına barış ödülünü veren, Hendek operasyonlarında devletimizi sözde katliam yapmakla suçlayan ve terör yandaşı bildiriye imza atan da Türk Tabipleri Birliği yönetimidir. TTB bölücü terör örgütünün hiçbir eylemini kınamamış ve PKK’yı terör örgütü olarak nitelendirmemiştir. Küresel salgında yerli ve milli aşımız Türk havaka solüsyon diyerek itibarsızlaştırmaya çalışan da yine Türk Tabipleri Birliği olmuştur ne yazık ki. TTB ne acıdır ki adında Türk olan fakat milli unsurlardan çok uzak devletimizi ve şanlı ordumuzu her fırsatta itibarsızlaştırmaya çalışan terör örgütü PKK’nın diliyle konuşan bir yapı haline gelmiştir.”

    TTB Merkez Konseyi hekimlik gibi kutsal bir mesleği ve görevi sadece hayat kurtarmak olan hekim meslektaşlarımızı ne yazık ki artık temsil edememekte olduğunu belirten Esgin, “Bütün dünya biliyor ki Türk ordusunun postal sesi merhametin ve şefkatin sesidir. Terör örgütünün propagandasını yapan merkez konseyi başkanının gözaltına alınmasını bir linç kampanyası olarak nitelendiren zihniyete seslenmek istiyorum. Hekimlerin meslek örgütü asla ve asla terör örgütünün propagandasını yapamaz. Bu bir suçtur. Suçun gereği Türk yargısı tarafından verilecektir. Meslek örgütümüzü bir veya iki siyasi partinin arka bahçesi haline getirmek. İdeolojik ve fraksiyonel yapıların faaliyet alanı olarak görmek, hekimlerle vatandaşımızı karşı karşıya getirecek çalışmaların odağı yapmak hiç kimseye bir fayda getirmez. Gazi meclisimiz çatısı altından Tüm hekim meslektaşlarımızı Türk Tabipler Birliği’ne bağlı tüm odalarımızı terör örgütü PKK diliyle konuşan bu anlayışa karşı meslek odamıza sahip çıkmaya çağırıyorum” dedi.

  • Bahçeli’den Türk Tabipler Birliği tepkisi

    Bahçeli’den Türk Tabipler Birliği tepkisi

    MHP lider Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.

    Bahçeli: “Emek veriyoruz, çaba gösteriyoruz, zaman ayırıyoruz, sürekli faal halde bulunuyoruz, bin defa helal olsun, yeter ki cumhur kazansın, yeter ki Cumhuriyet’in önü açılsın, yeter ki Sayın Recep Tayyip Erdoğan bir kez daha Cumhurbaşkanımız olsun. Geldiğimiz yer belli, durduğumuz yer bellidir. Tarafımız belli, tahayyülümüz bellidir. Ve bizim adayımız belli, kararımız nettir.

    Halbuki Cumhur İttifakı’nın adayı belli, kararı nettir. Bir kafa karışıklığı yaşamamız söz konusu değildir. Recep Tayyip Erdoğan’ın, tecrübesiyle, birikimiyle ve devlet adamlığı vasfıyla gündeme taşınan isimlerle mukayesesi her şeyden önce izanın ve insafın ayaklar altına alınmasıdır. Dahası bilinçli bir kampanya mucibince hiçbir karşılığı olmayan silik ve sipariş isimlerle tartılması, hatta gıyaben yarıştırılması en başından itibaren mutlak butlanla batıldır.”

    “Kılıçdaroğlu açık açık adayım diyemiyor”

    Cumhurbaşkanlığı makamının yapboz tahtası veya deneme yanılma sahası olmadığını savunan MHP lideri Bahçeli, “Kılıçdaroğlu hiç durma, boş hayallerinin peşinde koşmaktan vazgeçme, 2023’te yorulacak, geri dönmemek üzere dinlenmeye çekileceksin. Kılıçdaroğlu, nasıl bir adam olduğunun görülmesini istiyormuş. Arife tarif gerekir mi? Bilinen bir gerçeği tekrar duymaya ihtiyaç olur mu? Uçan kuştan haber sorulur mu? Balsız kovanda arı durur mu? Usta hırsıza kapı dayanır mı? Diyeceğim odur ki, Türkiye’nin karşısına dikilen bir şahsa adam denilir mi? Kılıçdaroğlu açık açık adayım diyemiyor veya adayını ilan edemiyor. Zillet ittifakının ortak Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı belirsizliğini ısrarla koruyor. Kılıçdaroğlu, iki de bir meydan okuyacağına, cesaretin varsa milletimizin huzuruna çık da adaylığını ilan et, adayım diyerek kararını zikret. Açıkla da Türk milleti seni tartıya alsın, bakalım kilon kaçmış, ederin neymiş, çapın nasılmış” dedi.

    “Anayasa’nın 24 ile 41’inci maddelerini hep birlikte değiştirelim”

    Kılıçdaroğlu’nun Sivas’ta yaptığı konuşmasında, “Başörtüsünü ben çözdüm” ifadesini hedef alan Bahçeli, “Madem bu sorun çözüldü, peki neden kanuni düzenlemeye ihtiyaç duydun? Bu istismara neden heves ettin? Maksadın neydi, nereye ulaşmayı istedin? İşte sana bir fırsat, işte sana bir çıkış, işte sana kalıcı bir çözüm, başörtüsünü anayasal güvenceye haydi buyur birlikte kavuşturalım. Bu meseleyi beraberce ele alalım. Anayasa’nın 24 ile 41’inci maddelerini hep birlikte değiştirelim” diye konuştu.

    “Türk askerine düşmanlık, düşmana askerliktir”

    TSK’nin kimyasal silah kullandığını dillendirenlere aldanacak ve kanacak kimsenin olmadığını dile getiren Bahçeli, “Irak ve Suriye’de benzeri karanlık algı oyunlarının görüldüğü, işgal için bahaneler oluşturulduğu bilinen bir geçektir. Türkiye’den bir Irak, bir Suriye çıkarmak için ortam yoklayanlar sömürge piyonlarıdır, mahcup ve mağlup olmaları da kaçınılmaz bir akıbettir. CHP’li bir milletvekilinden HDP’lilere, terörist Demirtaş’tan Türk Tabipleri Birliği Başkanı’na kadar düşman safında toplananlar, terörün değirmenine su taşıyanlar açıktadır, hepsi de alçaktır. Herkesi uyarıyorum, Türk askerine düşmanlık, düşmana askerliktir. Teröristlere basamak olanlar, sözcülük yapanlar su katılmamış teröristtir. Türk askerine aslı astarı olmayan suçlamalar da bulunanlar terörizme beşinci kol faaliyeti yapan kansızlardır” ifadelerini kullandı.

    TTB’nin başkan ve yöneticileri hakkında en ağır cezai işlemlerin tatbik ve temin edilerek söz konusu birliğin kapatılması gerektiğini savunan Bahçeli, “Doktorlarımızın bu kuruma mecburi üyelik şartlarının kaldırılarak özgürleşmelerini tarihi önemde addediyorum. Türk düşmanı bir birliğin isminin başında Türk olamaz, Türk yazılamaz. Türk askerine hainlerin ve zalimlerin ağzıyla kimyasal silah çamuru atanları, mesela Türk Tabipleri Birliği Başkanı’yla diğerlerinin Türk vatandaşlığından çıkarılması, vatansız ve ülkesiz olmaya mahkum edilmesi akla en yatkın yollardan birisidir” dedi.

    “Cumhuriyet’in düşünme setlerimize zarar verdiğini iddia edenler temelsiz bir yanlışın pençesindedir”

    Türkiye Cumhuriyeti’ni, Türk tarihinin ana güzergahından kategorik bir kopuş, kesif bir ayrılış, keskin bir sapış olarak görülmeyeceğini belirten Bahçeli, “Yani Cumhuriyet şerefli geçmişimizin bir antitezi değildir. Cumhuriyet’in Türk kültürüne, Türk diline, düşünme setlerimize zarar verdiğini iddia edenler talihsiz, tarifsiz ve temelsiz bir yanlışın pençesindedir. Önyargıların hükmüyle, ideolojik katılıklarla Cumhuriyet’in anlaşılması ve anlatılması mümkün değildir. Bugünkü Türkçe’mizle düşünce oluşturamayacağımızı söylemek gerçekleri çarpıtmaktır, nesnel gelişmelere aykırıdır, dilimizi karalamaktır, nihayetinde özgüven eksikliğidir” diye konuştu.

  • BBP Genel Başkanı Destici’den TTB’ye eleştiri

    BBP Genel Başkanı Destici’den TTB’ye eleştiri

    Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve bazı yapıların pandemi sürecinde iktidar karşıtlığı üzerinden milleti yanlış yönlendirmeye ve farklı algılar oluşturmaya çalıştıklarını ifade ederek, “Herkes fikrini söylemeli ama fırsatçılık yapmamalı.” dedi.

    Destici, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş’a gerçekleştirdiği ziyaretlerin ardından açıklamalarda bulundu.

    TTB tartışmaları üzerine konuşan Destici, Türkiye çok ciddi bir kamplaşma olduğunu dile getirerek, bu kamplaşmanın ortadan kalkması için gayret gösterdiklerini söyledi.

    Bu konuda BBP olarak kırmızı çizgileri bulunduğunu belirten Destici, şöyle devam etti:

    “Bölücüler, vatan hainleri, kasıtlı olarak toplumu kışkırtanlar hakkında devlet tedbirlerini elbette almalıdır. Diğer taraftan Türk Tabipleri Birliği ya da benzeri, devleti, hükümetin, iktidarın ya da Cumhur İttifakı’nın karşısında olan gruplar, insanımızın varlığını ya da devletimizin bütünlüğünü ilgilendiren konularda dahi hükümetin ya da devletin kurumlarının yanında duramıyorlar. Koronavirüsle mücadelede başta Sağlık Bakanlığımız ve personeliyle ilgili herkesin olumlu yönde ortak bir kanaati vardı. Fakat daha sonraki süreçte bu bahsettiğim gruplar sırf iktidar karşıtlığıyla maalesef milleti yanlış yönlendirmeye ya da farklı algılar oluşturmaya kalktılar.”

    Pandemi sürecinde tüm dünya ülkelerinde bir taraftan mücadele sürdürülürken diğer taraftan da normal hayatın devam ettiğini anlatan Destici, tüm toplumun eve kapatılamayacağını ve tedbirler alınarak insanların işe gitmesi gerektiğini kaydetti.

    “Teşekkür ederken TTB mensubu doktorları ayırmıyoruz”

    Rakamların farklı açıklandığı ya da eksik gösterildiğiyle ilgili çok büyük bir algı oluşturmaya çalışıldığını vurgulayan Destici, şöyle konuştu:

    “Sayın Bakan son olarak ‘1648 vaka var.’ dedi. Bunun aksi iddia ediliyorsa bunun karşısına somut deliller konulması lazım. Elinizde bir bilgi ya da belge yoksa sırf birtakım duyumlarla siyaset yapılmaz. Hele ki TTB gibi ya da hangi STK olursa olsun gerçekten devletin varlığını, milletin bütünlüğünü, insanın sağlığını, kişi hak ve hürriyetini, milletin istiklal ve istikbalini düşünerek hareket ediyorsa hele ki şu içinden geçtiğimiz şartlarda yardımcı olmaları lazım. Türk Tabipleri Birliğinin mensubu yüzlerce doktor da çalışıyor. Biz teşekkür ederken onları ayırmıyoruz ki. Bütün sağlık çalışanlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz. Sağolsunlar, varolsunlar biz onlardan razıyız ve şu an onlara ne veriliyorsa analarının ak sütü gibi helaldir.”

    Destici, sağlık çalışanlarına yönelik fiili ve sözlü saldırıların da alt düzeye düştüğünü kaydetti.

    Salgınla mücadele Sağlık Bakanlığına yardımcı olmak yerine kafa karıştırmanın kimseye bir fayda getirmeyeceğini aktaran Destici, “Ciddi anlamda bilimsel bir öneriniz varsa onu ortaya koyarsınız. Dolayısıyla da orada bir muhatap bulamazsanız biz de muhatap bulunması noktasında gayret gösteririz. Herkes fikrini söylemeli ama fırsatçılık yapmamalı. Salt hükümeti, devleti yıpratmak için yapılıyorsa bunu kabul etmiyorum. Türk Tabipleri Birliğini gayrisamimi tutumundan vazgeçip samimi bir şekilde görüş ortaya koymaya davet ediyorum.” ifadelerini kullandı.

  • Türk Tabipler Birliği’nden Bahçeli’ye cevap

    Türk Tabipler Birliği’nden Bahçeli’ye cevap

    MHP lideri Bahçeli’nin kapatılmasına yönelik çağrısının ardından Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) yazılı bir açıklama yapıldı. Açıklamada ”Uyarı ve öneri paylaşmak etik sorumluluğumuzdur. Sözlerimizin arkasında, görevimizin başındayız” denildi.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, koronavirüs salgını nedeniyle hayatını kaybeden vatandaş ve sağlık çalışanları için sağlık kurumlarına siyah kurdele asma kararı alan Türk Tabipleri Birliği’ne (TTB) sert tepki göstermişti. TTB’nin kararını “zehirli ve zillet bir komplo” olarak niteleyen Bahçeli, Türk Tabipleri Birliği’nin kapatılması için çağrı yapmıştı.

    Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi toplantısının ardından yapılan açıklamada, yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınına yönelik bilimsel verilere dayalı uyarı ve önerilerin kamuoyu ile paylaşılmasının birliğin evrensel, yasal ve etik sorumluluğu olduğu vurgulandı.

    ”SÖZLERİMİZİN ARKASINDA, GÖREVİMİZİN BAŞINDAYIZ”

    Açıklamada ”Covid-19 salgınında kaybettiğimiz meslektaşlarımızı siyah kurdele ile anmak ve başka kayıplar olmasın diye çabalamak ise kaybettiklerimize ve yakınlarına karşı vefa borcumuzdur” denildi.

    Açıklamada ayrıca Türk Tabipleri Birliği ve hekimlerin dün olduğu gibi bugün ve yarın da bu sorumluluğunu yerine getirmeye devam edeceğinin altı çizilirken, “Merkez Konsey üyeleri olarak sözlerimizin arkasında, görevimizin başındayız” ifadeleri kullanıldı.

  • Bahçeli: Türk Tabipleri Birliği kapatılmalıdır

    Bahçeli: Türk Tabipleri Birliği kapatılmalıdır

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türk Tabipleri Birliği hakkında sosyal medya hesabından çarpıcı açıklamalarda bulundu. Türk Tabipleri Birliği’nin insan ve toplum sağlığı hakkında asılsız şaibe ve şüpheleri körüklediğini belirten Bahçeli, “Adında Türk bulunan Tabipleri Birliği derhal ve gecikmeksizin kapatılmalıdır. Yöneticileriyle ilgili adli işlem yapılmalıdır” çağrısında bulundu.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada Türk Tabipleri Birliği hakkında çarpıcı ifadeler kullandı.

    Türk Tabipleri Birliği’nin sağlık kurumlarında siyah kurdele takmasına tepki gösteren Bahçeli, “Bu teşebbüs zehirli ve zillet bir komplodur” dedi. Bahçeli açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

    Ülkemizin yeni tip Koronavirüs salgınıyla mücadelesini kösteklemek isteyen, vatandaşlarımızla birlikte sağlık çalışanlarımızı telaş ve paniğe sürüklemek amacı taşıyan kötü niyetli bir kampanya devamlı mesafe almaktadır. Bunu görüyoruz, karanlık emel sahiplerini biliyoruz.

    “BU TEŞEBBÜS ZEHİRLİ VE ZİLLET BİR KOMPLODUR”

    Türk Tabipleri Birliği isimli ihanet oluşumu sözde artan vakalara, hayatını kaybeden insanlarımıza ve sağlık çalışanlarımıza dikkat çekmek maksadıyla tüm sağlık kurumlarında siyah kurdele takacakmış! Bu teşebbüs zehirli ve zillet bir komplodur. Siyah kurdele takınca ne olacak?

    KOVİD-19 hastalığından tedavi gören insanlarımıza ne diyecekler? Bu kapsamda vefat eden kardeşlerimizin ailelerine ne anlatacaklar? Birlikten ziyade illete dönen tabipliğin yüz karaları nereye ulaşmayı hedefliyorlar? Siyah kurdele takan-takmayan ayırımı hastanelerde vasat bulursa muhtemel gelişmeler hakkında bir fikri olan var mıdır? Türk Tabipler Birliği Korona kadar tehlikelidir,tehdit saçmaktadır. Üstelik, hükümete yönelik “Yönetemiyorsunuz, ölüyor,tükeniyoruz” eylemi haince bir tertiptir.

    “TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ DERHAL KAPATILMALIDIR”

    Türk Tabipleri Birliği’nin insan ve toplum sağlığı hakkında asılsız şaibe ve şüpheleri körüklediğini belirten Bahçeli, birliğin kapatılması çağrısında bulundu. Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü:

    Türk Tabipleri Birliği, bugünkü hassas dönemde, insan ve toplum sağlığı hakkında asılsız şaibe ve şüpheleri körüklemektedir. Bu nedenle sadece adında Türk bulunan Tabipler Birliği derhal ve gecikmeksizin kapatılmalıdır. Yöneticileriyle ilgili adli işlem yapılmalıdır.

    Virüsle mücadeleye hesapsız ve art niyetsiz devam eden vatansever bilim insanlarımızdan oluşacak bir müteşebbis heyet kurulmalı, rezaletin, hıyanetin ve Türkiye husumetinin kara sayfası kapatılmalıdır. Artık Türk Tabipleri Birliği’ne sabır ve tahammül gösterilmesi imkânsızdır.

  • “Okulların açılması feci sonuçlar doğurabilir”

    “Okulların açılması feci sonuçlar doğurabilir”

    Gazeteduvar’dan İrfan Aktan’a konuşan Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim dalı Öğretim Üyesi ve Türk Tabipleri Birliği Covid-19 İzleme Grubu Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, okulların açılmasının çok kötü sonuçlar doğurabileceğini belirtti.

    “Yüz yüze eğitimin yerini hiçbir şey tutamaz. Okulların açılabilmesi için salgının kontrol altına alınması başta olmak üzere, gerekli koşullar sağlanmalıdır. Bu konuda karar verirken eğitim sistemindeki özel-kamu okulları ve bölgesel eşitsizlikleri derinleştirmeyecek kararlar alınmalı. Okullar, salgın kontrol altına alınarak açılmalı. Aksi halde 18 milyon öğrenci, bunların velileri, öğretmenler, eğitim çalışanları, servis çalışanları ve toplum açısından ciddi bir risk oluşur. Çocukların kolay hasta olmamasına güvenerek, ciddi tedbirler alınmadan, örneğin şu anki koşullarda okulların açılması feci sonuçlar yaratabilir.”

    “BÖLGESEL FARKLILIKLAR DİKKATE ALINMALI”

    Güneydoğu’da hastalığın görülme sıklığı Batı Marmara’ya göre 10 ila 17 kat daha fazla. Dolayısıyla okulların açılması konusunda merkezi bir karar aldığınızda, bölgesel farklılıkları da dikkate almanız gerekiyor. Okulları açıp da sorun yaşamayan ülkelerden biri olan Hollanda’da salgının kontrol altına alınmış olmasıyla birlikte, çocuklar ve eğitim emekçileri arasında risk değerlendirmesi yaptıklarını görüyoruz. Yüksek riskli çocuklar ve eğitim emekçileri veya evlerinde risk grubundan insanlar olan çocuklar için ayrı düzenleme yapmışlar. Bu gruptakiler diğerleriyle birlikte okula hemen başlamıyorlar. Üstelik Hollanda’da sınıf başına düşen öğrenci sayısı, bizdekine kıyasla çok az. Keza orada çocuklar evlerine yakın okullara, çoğunlukla bisikletle veya yürüyerek gidiyor. Bizde ise okullar arasındaki eşitsizlikler nedeniyle toplu ulaşım, servis yöntemi çok yaygın.

    “DEVLET OKULLARINDAKİ ÖĞRENCİ SAYISININ YARI YARIYA DÜŞMESİ GEREKİR”

    Eğitim-Sen’le yaptığımız değerlendirmede, kamu okullarındaki sınıfların ortalama büyüklükleri düşünüldüğünde bir sınıftaki öğrenci sayısının 16-17’yi geçmemesi gerektiği sonucuna ulaştık. Bu da kamu okullarında öğrenci sayılarının yarı yarıya düşmesi gerektiğini gösteriyor. Ayrıca okul servislerinin de güçlük oluşturacağını aklımızdan çıkarmamamız lazım.

    “BUGÜNKÜ KOŞULLARDA ÇOCUKLARI OKULA GÖNDERMEK UYGUN DEĞİL”

    Bugünkü koşullarda çocukların okula gönderilmesinin uygun olmadığını düşünüyorum. 21 Eylül’e bir hafta kala duruma bakıp tekrar değerlendirmemiz gerekiyor.

    “İNSANLARA HAYAT NORMAL AKIŞINDA DEVAM EDİYOR MESAJI VERİLDİ”

    İnsanların erken ölümüne, sağlık kuruluşlarının tıkanmasına yol açan ciddi bir süreç yaşıyoruz. İşin kontrolden çıktığını söylemeniz için, daha önce kontrol altına alınmış olması gerekiyordu. Bizde öyle bir süreç hiç yaşanmadı. Geçtiğimiz günlerde kamu personelinin çalışma koşullarıyla ilgili salgının başlarında olduğu gibi bir düzenleme yapıldı. Aynı düzenlemeyi özel sektör çalışanları için yapmıyorsanız, bu olmaz. Salgınla mücadelede samimi isek, yapmamız gerekenler çok belli. Bunları birçok kez söyledik ve yazdık. İlk olarak hastalığı bulaştırmamak için uğraş vereceksiniz, temaslıları çok iyi şekilde karantinada tutacaksınız ve bulaşı engellemek için alabileceğiniz tüm kamusal önlemleri alıp, toplumun da önlemlerinize uymasını sağlayacaksınız. Oysa dediğim gibi, örneğin ucuz tatil kredileri verilerek insanlara hayat doğal akışında devam ediyor mesajı verildi. Tedbirler basamaklandırma olmaksızın birden bire kontrolsüz biçimde kaldırıldı. Ne kamu sorumluluğu yerine getirildi ne de toplumun tedbirlere yönlendirilmesi söz konusu oldu. Haziran ayının ilk haftasından itibaren sürecin kontrol altına alınması gayreti ortaya konmadı.

    Yazının tamamını okumak için tıklayın.

     

  • ‘LGS ve YKS ertelensin’ çağrısı

    ‘LGS ve YKS ertelensin’ çağrısı

    Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, Liselere Giriş Sınavı (LGS) ve Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın (YKS) salgın nedeniyle ertelenmesini istedi. TTB’den yapılan açıklamada, “Kısıtlamaların kaldırılması ile salgında gelişebilecek yeni bir hızlanma olasılığı varken bir sınav tarihi açıklamak uygun değildir” denilerek, sınavların salgının tamamen kontrol altına alındığı döneme ertelenmesi gerektiği bildirildi.

    Açıklamada, “Dünya Sağlık Örgütü, pandemi sürecinde kısıtlamaların azaltılması için, en az 14 gün süre ile yeni olgu sayısının değişmemesi ya da azalması ve ölüm sayısının düzenli şekilde azalmasının dikkate alınması gerektiğini vurgulamaktadır. Ne yazık ki ülkemizde bu kriterler dikkate alınmadan önlemler gevşetilmiş ve LGS ile YKS gibi sınavların Haziran ayı içinde yapılacağı açıklanmıştır. Oysa salgın devam etmektedir” uyarısında bulunuldu.

    ÖĞRENCİLER VE VELİLER ENDİŞE İÇERİSİNDE

    TTB Merkez Konseyi’nden yapılan açıklamada, “Öğrenciler ve velileri sağlık ve sınav performansı bakımından haklı bir endişe içerisindedirler” denilerek şu ifadelere yer verildi:

    “Sınav günlerinde üç aydır sokağa çıkmayan 20 yaş altı genç nüfus, velileri ve sınav görevlileri ile birlikte milyonlarca kişi sokaklara çıkacak ve çoğunlukla da toplu taşıma araçlarını kullanacaktır. Sınava giriş ve sınav süresince önlem alınsa bile temasın ve bulaşın artma riski çok yüksektir. Uzun saatler boyu süren bu sınavlarda sürekli maske kullanımının sınav performansını etkileyeceği ortadadır. Öğrencilerin gelecekleri bakımından çok önemli olan bu sınavlar zaten kaygı kaynağıdır. Pandemi ortamında böyle bir sınava girmek kaygıyı çok daha fazla artırmaktadır. “

  • Türkiye’de salgın kontrol altında mı?

    Türkiye’de salgın kontrol altında mı?

    Sağlık Bakanı Koca’nın Covid-19 bulaştırıcılık katsayısının 1.56 olduğunu açıklamasının ardından TTB, salgının kontrol altında olmadığı ve normalleşme yerine daha güçlü önlemler gerektiği uyarısı yaptı.

    Sağlık Bakanlığı dün Türkiye’de Covid-19 için bulaştırıcılık yani reprodüksiyon (R0) katsayısının 1.56 olduğunu açıkladı.

    Bir virüs taşıyıcısının o virüsü bulaştırdığı kişi sayısını gösteren R0 katsayısının 1’in üzerinde olması enfeksiyon zincirinin kırılmadığı anlamına geliyor. Bu nedenle R0 katsayısı, salgının kontrol altına alınmasında önemli göstergelerden biri olarak kabul ediliyor.

    Peki Türkiye’de bu katsayı 1’in üzerinde olmasına rağmen normalleşme sürecine girmek doğru mu?

    “Daha güçlü tedbirler gerek”

    Türk Tabipleri Birliği (TTB) Covid-19 İzleme Grubu üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, “Eğer R0 değeri sayın Bakan’ın açıkladığı gibi 1.56 ise salgın kontrol altına alınamamıştır demektir” diyor.

    DW Türkçe’ye konuşan Pala, bu koşullarda “yeniden açılma”yı tartışmak bir yana, alınan önlemlerin gözden geçirilerek daha güçlü tedbirlerin alınması gerektiği görüşünde.

    Kayıhan Pala “Özellikle her gün milyonlarca insanın ziyaret ettiği bilinen AVM’lerin tekrar açılması bu bulaştırıcılık katsayısını daha da fazla artırma potansiyeline sahiptir. Türkiye’nin bu koşullarda yeniden açılmayı değil, bir an önce R0 değerini 1’in altına indirmek için çok ciddi önlemler almayı ivedilikle gündemine alması gerekir” diye konuşuyor.

    Türk Tabipleri Birliği Covid–19 İzleme Grubu Türkiye’de salgının ilk görüldüğü 11 Mart’tan bu yana geçen iki aylık süreçte pandemi yönetimi, hastalığın seyri, ülke kıyaslamaları ve önerilerini içeren bir rapor yayınladı.

    Pandemi sürecini kim yönetiyor?

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, salgının başlangıcından bu yana izlediği strateji, tedavideki yenilikçiliği ve tedbirleriyle Türkiye’nin dünyaya örnek olduğunu belirtiyor.

    TTB’nin ise pandemi sürecinin yönetimi konusunda eleştiri ve uyarıları sürüyor. Birliğin en önemli eleştirisi, süreci Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun yürütüp yürütmediğine dair belirsizlikler.

    Bugün kamuoyuna açıklanan raporla ilgili konuşan TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, “Sağlık Bakanlığı’nın kendi bilimsel danışma kurulunun mu, bakanlık bürokrasisinin mi ya da bir başka yetkili kurulun mu verdiğini tam olarak bilemediğimiz, ülkemizdeki 81 milyon yurttaşımızla birlikte sahada olan hekim ve sağlık çalışanlarını doğrudan etkileyen ve bazılarının sonuçlarından kaygı duyduğumuz kararlarla salgın yönetimine devam ediliyor” diyor.

    (DW Türkçe)