Etiket: tübitak

  • Üniversite tarihinin en büyük projesinde imzalar atıldı

    Üniversite tarihinin en büyük projesinde imzalar atıldı

    Yükseköğretim kurumları araştırma altyapılarının, AR-GE, tasarım merkezleri ve kamu AR-GE birimleri ile iş birliği yaparak ihtisaslaşması ve mükemmeliyet merkezi haline gelerek geliştirdikleri ürün ve teknolojileri özel sektöre transfer edebilmelerini sağlamak amacıyla oluşturulan TÜBİTAK 1004-Mükemmeliyet Merkezi Destek Programı devam ediyor.

    Programda yeni patentler çıkması, yerli ve milli ürünler geliştirilmesi ve Türkiye’nin uluslararası platformlarda rekabet gücünün artırılması amacıyla “TÜBİTAK 1004 Programı-Yüksek Teknoloji Platformları” çağrısına çıkılmıştı.Programın ikinci çağrısında desteklenen 12 platform, TEKNOFEST çerçevesinde düzenlenen TÜBİTAK 1004 Programı Yüksek Teknoloji Platformları Deneyim Paylaşım ve Tanıtım Töreni’nde açıklandı.

    Törende konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, TÜBİTAK’ın Türkiye’nin milli araştırma kurumu olarak omzunda en fazla yük olan kurumlar arasında yer aldığını aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:”Bugün bir araya gelmemize vesile olan 1004 Programı da ülkemizin yüksek teknoloji üretimini artıracak TÜBİTAK’ın etkin destek programlarından bir tanesi. 1004 Programı ile kamu, sanayi ve akademiden paydaşları bir araya getirip aynı hedefler istikametinde iş birliği yapmalarını teşvik ediyor, onlara öncülük etmeye çalışıyoruz. Yüksek teknoloji içeren ithal ürünler yerine uluslararası pazarlarda rekabet edebilecek yerli ürünlerin teknoloji platformları aracılığıyla geliştirilmesini sağlıyoruz. Böylelikle araştırma altyapılarımızın ihtisaslaşmasını ve birer mükemmeliyet merkezine dönüşmelerini istiyoruz. Halihazırda kamu, özel sektör ve üniversite AR-GE merkezlerini bir araya getirdiğimiz yüksek teknoloji ve sanayi yenilik ağları platformlarına 1,5 milyar liraya yakın kaynak aktaracağız.”
    Bakan Varank, bu programların kendine özgü yanları, Türkiye’de ilk defa başlattıkları yönleri bulunduğunu, birlikte geliştirme ve başarma yaklaşımıyla kamu, özel sektör ve üniversite AR-GE merkezlerinin bir araya gelmesini istediklerini ifade etti.Varank, TÜBİTAK 1004 Programında 2021’de açtıkları çağrıda 12 platformun desteklenmesine karar verdiklerini belirterek, “1.279 araştırmacı ve 111 bursiyeri bu çerçevede destekleyeceğiz. 12 platformumuz döngüsel ekonomi, akıllı şehirler, elektrikli araçlar ve batarya teknolojileri, nanoteknoloji, gıda arzı güvenliği, sürdürülebilir tarım teknolojileri, nöroteknoloji gibi araştırma alanlarında faaliyetler yürütecek.” dedi.


    “Elde ettiğimiz sonuçlar doğru yolda olduğumuzu gösteriyor”

    Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank, Türkiye’nin lokomotif sanayi kuruluşlarının, en yetkin akademik kurumlarının ve en seçkin araştırmacılarının iş birliği yapmalarını ve odaklanarak ihtisaslaşmalarını istediklerini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:”Bu uzmanlıkta geliştirdikleri ürün veya teknolojiyi mutlaka ve mutlaka ticari şekilde özel sektöre transfer etmelerini istiyoruz. Burada kamu, sanayi ve akademik paydaşlar bir araya geldiği için birbirinden bağımsız yürüyen aynı işlerin de önüne geçmiş oluyoruz. Yani kamu kaynaklarının aynı işlerde farklı yerlerde harcanmasının da önüne geçmiş oluyoruz. Programda geliştirilen ana ürünlerin, yani platformların yanında birtakım ara teknolojilerin üretilmesi de bizim açımızdan önem arz ediyor. Geliştirilen yerli ve milli ürünlerin yanı sıra desteklenen araştırmacı ve kursiyerler sayesinde yüksek teknoloji alanlarında çalışacak insan kaynağımızın da kapasitesini artırmış oluyoruz.”

    Varank, TÜBİTAK 1004 Programı çerçevesinde bugüne kadar iki çağrıya çıktıklarını ve 2018’deki ilk çağrıda toplam 8 platformun desteklenmesine karar verdiklerini hatırlatarak, “Desteklenen 8 platform çatısı altında 14 üniversite, 19 özel kuruluş, 2 kamu AR-GE enstitüsü ve 4 AR-GE ve tasarım merkezi olmak üzere 39 kuruluş yer alıyor. Bu platformlarda 984 araştırmacıyı, 536 bursiyeri destekliyoruz. Çalışma alanlarının içerisinde kanserde hedefe özgü ilaçlar, yüksek verimli silisyum tabanlı güneş hücresi üretimi, nano malzemeler, hücresel tedavi ürünleri ve klinik uygulamalar gibi geleceğin teknolojileri var. Henüz proje destek sürelerinin yarısı tamamlanan bu platformlarımız, geliştirmeye başladıkları ürün ve teknolojilerle doğru yolda olduğumuzu aslında şimdiden bize gösterdi.” ifadelerini kullandı.


    Program çerçevesinde bin 279 araştırmacı ve 111 bursiyer desteklenecek

    Mustafa Varank, 2021’de açtıkları çağrıda 12 platformun desteklenmesine karar verdiklerini belirterek, burada üniversitelerden, özel sektörden, kamudan, AR-GE ve tasarım merkezlerinden oluşan 77 kurum ve kuruluşun görev alacağını bildirdi.

    Programında bin 279 araştırmacı ve 111 bursiyeri destekleyeceklerini aktaran Varank, şu bilgileri verdi:”12 platformumuz döngüsel ekonomi, akıllı şehirler, elektrikli araçlar ve batarya teknolojileri, nanoteknoloji, gıda arzı güvenliği, sürdürülebilir tarım teknolojileri, nöroteknoloji gibi araştırma alanlarında faaliyetler yürütecek. Şüphesiz Türkiye’nin önde gelen kuruluşlarının oluşturduğu bu platformlar, Türkiye’nin ihtiyacı olan teknolojilerin karşılanmasında başrolü oynayacaklar. Bu vesileyle Türkiye Yüzyılı’nda itici güç olacak yüksek teknoloji ürünlerinin rol oynayan tüm paydaşlarımızı tekrar yürekten tebrik ediyorum.”

    Mustafa Varank, araştırmacı insan kaynağına yönelik önemli bir müjdeyi kamuoyu ile paylaşmak istediğini ifade ederek, “Halihazırda bir kurumda çalışmadan bizden burs alan doktora ve doktora sonrası araştırmacılarla karşılaştığımızda sürekli bizlere söylediği bir sorun vardı; ‘Sayın Bakanım, biz sizden burs alıyoruz, ciddi manada çalışmalar yapıyoruz ama bizim sigortamız başlamıyor. Buna bir çözüm bulur musunuz?’ dediler. Biz de arkadaşlarımızla oturduk, bir çözüm geliştirdik. Fiili olarak bir yerden maaş almadan sadece bizim verdiğimiz burslarla geçinen araştırmacılarımızın isteğe bağlı yaptıracakları sigortalarının bedelinin yüzde 50’sini bundan sonra TÜBİTAK olarak biz ödeyeceğiz. Bu sayede arkadaşlarımız emekli olma yolunda biraz kendileri katkı verecek, biz de katkı vereceğiz. Böylece hep o bizden talep ettikleri emeklilik süreçleri başlamış olacak” şeklinde konuştu.
    TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal da TÜBİTAK 1004 Programı’nı, Türkiye’deki ekosistemin dönüşümü için önemli bir fırsat olarak gördüğünü söyledi.Mandal, bu programın Türkiye’nin ihtiyacı olan yüksek teknoloji alanlarında açıldığını belirterek, “1004 Programı’nı yürütürken TÜBİTAK’ın diğer destek programlarıyla da bir aile oluşturmaya çalışıyoruz. O yüzden ekosistemi değiştirirken bunun da çok kıymetli olduğunu düşünüyoruz” dedi.


    Desteklenecek 12 platform açıklandı

    TÜBİTAK 1004 Programı çerçevesinde desteklenecek 12 yüksek teknoloji platformu şöyle: “Bursa Uludağ Üniversitesi (BATEG)/Elektrikli Taşıtlar İçin Batarya Teknolojileri Araştırma ve Geliştirme Platformu. İTÜ/Çevreye Uyumlu Sürdürülebilir İleri Araç Teknolojileri Platformu. Erciyes Üniversitesi (S-ATP)/Türkiye Tarımsal Üretiminde Küresel İklim Değişikliğine Uyumlu Sürdürülebilir Tarım Teknolojileri Platformu. Ankara Üniversitesi/Tr.Aqua: Gıda Arzı Güvenliği Çerçevesinde Su Ürünlerinde Yenilikçi ve Sürdürülebilir Uygulamalar Platformu. SUNUM (LignoNano)/Sürdürülebilir Döngüsel Ekonomi İçin Katma Değerli İleri Nanoteknolojik Malzemeler ve Sistemler Platformu. ODTÜ MEMS- Maestro/Mikro Medikal Teknolojiler Platformu. Hacettepe Üniversitesi/Sağlıklı Yaşam İçin Yeni Nesil Biyomalzeme Teknolojileri Araştırma Ağı Platformu. İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi/Nöron Hasarına Yol Açan Hastalıkların Tanı, Tedavi ve İzlemine Yönelik Biyobelirteç ve İleri Teknolojik Uyarı Sistemlerinin Geliştirilmesi Platformu. Boğaziçi Üniversitesi/İnsan Fonksiyonunu Tehdit Eden Zorluklara Karşı Nöroteknolojik Çözümler Platformu. İBG/Korunma ve Tedavi Ulusal Platformu. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (Kuantay )/Kuantum Çağlayan Lazerler, Cihazlar ve Uygulamaları Platformu. ODTÜ (SÜİT)/Sürdürülebilir Kentler İçin İleri Teknolojiler Platformu.”

    İşbirliği protokolü imzaladı

    Üniversite tarihinin en geniş projesini imzalamak üzere İstanbul’daki programa katılan BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ve TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal’ın bulunduğu sahneye çıktı. Rektör Kılavuz, hazırlanan sözleşme protokolüne TÜBİTAK Başkanı Mandal ile birlikte imza attı. Ardından sahneye proje yürütücü kuruluş temsilcileri Coşkunöz Metal Form Makine, Coşkunöz Kalıp Makine A.Ş.,Asaş Alüminyum, TÜBİTAK RUTE, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf SarınayÜniversitesi, Eskişehir Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Özcan çağırıldı. Proje ekibi, toplu fotoğraf çekiminin ardından coşkulu alkışlarla sahneden indi.

  • Füzyon’da Sismothon etkinliği

    Füzyon’da Sismothon etkinliği

    Etkinlikte deprem öncesi, anı ve sonrası için alınabilecek önlemlere, oluşturulabilecek altyapıya ve bu durumların olumsuz etkilerini azaltmaya, hatta ortadan kaldırmaya yönelik yenilikçi ve teknolojik çözümler üretildi. Deprem öncesi ve sonrası süreçleri için geliştirilen projelerin hackathonunda alanında uzman isimler birbirinden önemli sunumlar gerçekleştirdi. Katılımcılara deprem öncesi ve sonrası eğitimlerin yanı sıra; ekip kurabilme, yalın kanvas, sunum becerisi, tasarımsal düşünme eğitimleri ve yapay zeka ve Pyhton, web tasarımı ve Javascript ve Android ve IOS’da mobil uygulama konularında eğitimler de verildi.

    Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanı Hasan Mandal, Füzyon’un etkinliğine katılarak sunum yaptı ve öğrencilerle buluşup gerçekleştirdikleri projelerle ilgili bilgi aldı. Mandal, Sismothon’a katılan yarışmacı öğrencilere başarılar diledi.

    “Gençlerimize güveniyoruz”

    Sismothon etkinliğine katılan ve gençlerle buluşan Mamak Belediye Başkanı Murat Köse ise, “Biz geçen yüzyılın çocuklarıyız. Siz bu yüzyılın çocuklarısınız. Güzel ülkemizi siz daha da ileriye taşıyacaksınız. Yapabileceğinizden hiç kuşkumuz yok. Gençlerimize güveniyoruz” dedi.
    Etkinlikte Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğrencilerinden Abdullah Onur Yılmaz, Ali Talip Coşkun, Muhammed Talha Kızılgül META takımı ile birinci olurken; Yıldız Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğrencilerinden Umut Güzel, Samet Burhan, Ahmet Burak İmal, Tolga Selimoğlu ikinci; Ankara Beştepe Koleji 10. sınıf öğrencilerinden Arif Emre Özden, Nail Erdem Demir, Bahar Demirbaş ve Zeynep Aziz üçüncü oldu.

  • TÜBİTAK Başkanı ESOGÜ laboratuvarında incelemelerde bulundu

    TÜBİTAK Başkanı ESOGÜ laboratuvarında incelemelerde bulundu

    Ziyaretinde Prof. Dr. Hasan Mandal’a ESOGÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ramazan Erdağ ile ESOGÜ Kurumsal İletişim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Y. Murat Bulut eşlik etti. ESOGÜ ESTEM’de Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Avcı’dan laboratuvarlarda yürütülen kök hücre, hücresel terapi, mikro fabrikasyon, mikroakışkanlar, çip üzerinde organ, biyosensörler, biyomateryaller ve 3B biyobaskı çalışmaları hakkında bilgi aldı. Yaptığı ziyaretin ardından Prof. Dr. Mandal, ESTEM’de yürütülen çalışmalardan duyduğu memnuniyeti ifade etti.

    Prof. Dr. Mandal ayrıca ESOGÜ Fen Fakültesi Biyoteknoloji Laboratuvarı’nı da ziyaret ederek, Laboratuvar Grup Başkanı Prof. Dr. Ahmet Çabuk’tan yürütülen endüstriyel mikrobiyoloji çalışmaları, geliştirilen mikrobiyal ürünler ve TÜBİTAK destekli projeler ile devam eden Ar-Ge faaliyetleri hakkında bilgi aldı.

  • Antalya Bilim Merkezi’nde kutup dersi

    Antalya Bilim Merkezi’nde kutup dersi

    TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsünden Kaptan Sinan Yirmibeşoğlu, Antalyalı öğrencilere düzenlenen konferanslarda kutuplardaki deneyimlerini paylaştı. ‘Antartika Antalya’ya Geliyor’ adlı yeni sergi alanı hazırlanan Antalya Bilim Merkezi’nde 2 farklı ortaokul öğrencileriyle buluşan TÜBİTAK Uzman Araştırmacısı Yirmibeşoğlu, Türkiye’nin Kuzey ve Güney Kutuplarında yaptığı bilimsel araştırmaları anlatan belgeseller izleterek sunumuna başladı.


    Penguenlerin dünyası

    Yansıya kutuplardan görseller, haritalar aktararak anlatımını zenginleştiren Yirmibeşoğlu, sürekli soru cevap aralığı bırakarak öğrencilerin ilgisini diri tuttu. Özellikle okul müfredatlarında olmayan bilgileri ve gezilerindeki deneyimlerini paylaşan Yirmibeşoğlu, “Türk bilim insanlarının kutuplarda neler yaptığını, oradaki bilim istasyonunu aktardık. Kutuplarla ilgili bilgi veren belgesellere, sosyal medya kanallarını, kitapları anlattım. Okyanus akıntılarının ve iklim değişiminin önemini, penguenlerin dünyasını olabildiğince ilgi çekici yöntemlerle aktarmaya çalıştık” diye konuştu.

  • “Deprem sadece fiziksel yapıları etkilemiyor”

    “Deprem sadece fiziksel yapıları etkilemiyor”

    Kahramanmaraş merkezli 7,6 ve 7,7’lik depremlerin ele alındığı sanal konferans düzenlendi. Konferansta bilim insanlarının Doğal Afetler Odaklı Saha Çalışması Acil Destek Programı çerçevesinde desteklenen 124 proje ile elde edilen bulgular, ulaşılan hedefler ve öngörülen katkılar aktarıldı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın da videolu mesaj gönderdiği konferansa Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, AFAD Başkanı Yunus Sezer çevrimiçi olarak katılım sağladı.

    Programa video mesaj gönderen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Türkiye’nin Şubat ayında “yüzyılın depremi” olarak nitelendirebilen art arda büyük depremler yaşadığını belirterek, “Deprem haberini alır almaz devletimizin tüm imkanlarını harekete geçirdiğimiz gibi hem ülkemizin afetlere dayanıklılığını artırmak hem de afet yönetimini daha etkin hale getirmek için bilimsel alanda da bir seferberlik başlattık. Bilimsel alandaki seferberliğin öncülerinden birisi olarak ülkemizde bilim ve teknolojinin amiral gemisi olan TÜBİTAK’ı belirlemiştik. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde oluşturulan ‘Türkiye Ulusal Risk Kalkanı’ modelinin de altlığını oluşturacak çalışmalar başlatıldı” diye konuştu.

    “Bilim temelli bir yaklaşımla Türkiye’nin deprem gerçeğini çok boyutlu olarak ele almayı sürdüreceğiz”

    Oktay, deprem çalışmalarında tek bir alanda ilerleme değil 360 derecelik bir analiz ve gelecek projeksiyonuyla ilerleyeceklerini belirterek, “‘Bilimle Birlikte Başaracağız’ mottosuyla deprem araştırmalarında yer alan herkesi disiplinler arası çalışmaları güçlendirmeye davet ediyorum. Böylece şehirlerimiz doğasıyla, kültürüyle, toprak yapısıyla ve jeolojik özellikleriyle bir bütün olarak yükselecek ve dayanıklı şekilde kalkınacaktır. Birilerinin bilim insanlarımızı göstermelik danışma etkinliklerinde sahneye çıkarıp, sonra bir daha dikkate almadıklarını iyi biliyoruz. Böylesi bir vizyon ülkemizin ne bugününe ne de yarınlarına bir katkı sunabilir. Biz hep birlikte milletimizle; bu ülkenin gençleriyle, kadınlarıyla daha ileriye gitmek için çalışıyoruz. Bilim temelli bir yaklaşımla Türkiye’nin deprem gerçeğini çok boyutlu olarak ele almayı sürdüreceğiz. Konferansta sunulan araştırmaları, fikirleri ve önerileri bizzat yakından takip edeceğiz” açıklamasında bulundu.

    “Bu kötü tabloyu tersine çevirebilecek her türlü kaynağa sahibiz”

    Türkiye’nin aktif fay hatları üzerinde yer aldığını ve bu gerçeği kabul etmek, depremle yaşamayı öğrenmek zorunda olduklarını vurgulan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank ise “Bu kötü tabloyu tersine çevirebilecek ortak akla da, insan kaynağına da, sermayeye de, yani her türlü kaynağa sahibiz. İşte bilim insanlarımız bugün burada. Neyi nasıl burada yapacağımızı söyleyecek insanlar bugün burada. Onun için bu konferans ve bugün burada ortaya konan fikirler Türkiye için çok önemli” dedi.

    “577 bilim insanı jeofizikten lojistiğe kadar farklı alanlarda saha verisi topladı”

    Varank, depremden hemen sonra proaktif bir yaklaşımla TÜBİTAK Doğal Afetler Odaklı Saha Çalışması Acil Destek Programı’nı devreye aldıklarını söyleyerek, “61 farklı kurumdan 124 projeyi desteklemeye başladık. Türkiye’nin dört bir yanından 577 bilim insanı jeofizikten lojistiğe kadar farklı alanlarda saha verisi topladı. Ayrıca 1001 yani bilimsel ve teknolojik araştırma projelerini destekleme programı kapsamında deprem özel çağrısını çıkaran 79 proje teklifini desteklemeye başladık. Bugün bu projeleri tüm yönleriyle ele alacağız. Yapılan çalışmaların ve elde edilen sonuçların paylaşılması elbette çok değerli” değerlendirmesinde bulundu.


    “Deprem sadece fiziksel yapıları etkilemiyor”

    Deprem risklerini bertaraf etmek konusunda birçok farklı disiplindeki araştırmalara değinmek gerektiğini sözlerine ekleyen Varank, “Nitekim konferans programına baktığımızda bu disiplinler arası yaklaşımı görebiliyoruz. Fay sistemi araştırmalarından yenilikçi inşaat modellerine, deprem mühendisliğinden dijital teknolojilere farklı başlıklar ele alınacak konular arasında yer alıyor. Tabii deprem sadece fiziksel yapıları etkilemiyor. Aynı zamanda sosyoekonomik, toplumsal ve çevresel etki ve yıkımlara da neden oluyor. Bu manada konferansın sonuçlarını en iyi analiz etmek önemli bir görev olarak karşımıza çıkıyor” şeklinde konuştu.

    Program, bilim insanlarının deprem bölgelerinde yaptığı araştırmaları sunması ve bu çerçevede belirlenen sorunlara yönelik çözüm önerilerinin belirlenmesi ile devam etti.

  • Dünyaca ünlü astronotlardan yıllar sonra gelen itiraflar

    Dünyaca ünlü astronotlardan yıllar sonra gelen itiraflar

    Uzay ve havacılık alanında dünyanın ilk beş merkezi arasında yer alan Gökmen Uzay Havacılık Eğitim Merkezi (GUHEM), birbirinden ünlü dört astronotu ağırladı. Astronotlar uzayda yaşadıkları zorlu ve komik hatıraları çocuklarla paylaştı.


    Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) öncülüğünde; Bursa Büyükşehir Belediyesi ve TÜBİTAK iş birliğinde hayata geçen GUHEM, Uzay Kaşifleri Derneği’nin (Association of Space Explorers – ASE) iki yılda bir düzenlediği Planetary Congress’e ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. 25-29 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek kongrenin hazırlıkları için Bursa’ya gelen Kozmonot Aleksandr Aleksandrov, Astronot André Kuipers, Astronot Pedro Duque ve Astronot Reinhold Ewald önce GUHEM Genel Müdürü Halit Mirahmetoğlu eşliğinde merkezdeki düzenekleri deneyimledi. Astronotlar uzayda yaşadıkları komik ve zorlu anları çocuklarla paylaştı.


    “Uzaylı olduğumu o anda hissettim”

    Astronot Andre Kuipers “Uluslararası uzay istasyonunda, mikro yerçekimi içinde havada uçuyoruz ve bir yerden bir yere hareket etmek istediğimizde, istasyondaki tutamaçlar sayesinde hareketimizi gerçekleştiriyoruz. Uzay istasyonunda duvarları daha geniş olan bir yer mevcut. Kendimi hareket ettirmek için ne sağ taraftan tutuna biliyordum ne sol taraftan. O sırada arkadaşlarım da bana çok güldüler. Uzaylı olduğumu o anda hissettim” dedi.


    “Suyun uzayda aldığı hale çok eğlenirdik”

    Astronot Pedro Duque ise “Suyu dünyada yere bıraktığınız zaman yerçekimine dayanamaz ve düşer, fakat uzayda, bir top halini alarak kendini toparlar. Bu top halini alan su adeta bir fotoğraf makinesi lensini andırırdı. Biz kendi aramızda suyun uzayda aldığı bu hali kullanarak çok eğlenirdik. Astronotlardan biri, bir tarafta dururdu ve ortaya suyu boşaltırdık. Daha sonra arkadaşlarımızın değişen yüz şeklini belgelemek için fotoğraflarını çekerdik. Uzaya sadece yukardan bakmak için çıkmıyoruz. Yukarı çıktığımızda pek çok deney gerçekleştiriyoruz. Bu deneyler, insanların nasıl uyum sağladığı, kemiklerimizin ve kanımızın nasıl değiştiği ve materyallerde nasıl bir kristalleşme olduğu konusunda çalışmalar yapma fırsatımız oldu” şeklinde konuştu.


    “Şu an uzaydayım kardeşim ne kozmiği”

    Bir diğer astronot Reinhold Ewald, “Uzayda, radyo bandından farklı telsizleri yakalayabiliyorlar. Benimde başıma böyle bir şey geldi. Bana ‘Şuan kozmik radyo frekansındasınız’ diye anons geçtiler. Ben de, ‘Şu an uzaydayım kardeşim ne kozmiği’ diyerek cevap vermiştim. Bu benim en komik anım olmuştu” dedi.

    Ewald kendisi için en zorlu şeyin hijyen olduğunu anlatarak, “Benim için en zoru hijyen meselesiydi. Çünkü temizlik yaparken ve tuvalete girerken her şey havada uçuyordu. İlk iki gün adapte olurken her yaptığımıza dikkat ettik. Bunun nedeniyse, eğer bir şey bozulursa, bozulan parçalar her yere saçılabilirdi. Buna kaka ve çişleriniz de dahil” ifadelerini kullandı.


    “Saatimi çıkardığım yerde bulamadım”

    Kozmonont Aleksandr Aleksandrov da, “Bir gün saatimi kolumdan çıkartmıştım ve daha sonra saatimi çıkarttığım yerde bulamadım. Tüm kutulara raflara baktım ama hiçbir yerde yoktu. Saatimi ararken başka bir kozmonontun notunu buldum. Notta, ‘Dostum saatini burada arama, şurada bir vantilatör var onun üstüne yapışmıştır, gidip oraya baksan iyi edersin’ yazmış. Daha sonra notta yazılan yere baktığımda saatimin orda yapışık bir vaziyette durduğunu gördüm. En zorlandığımız şeyler sevdiklerimizden ve yakınlarımızdan uzak kalmaktır” diye konuştu.

  • Fen lisesi öğrencilerinden büyük başarı

    Fen lisesi öğrencilerinden büyük başarı

    Bursa ve ilçelerinden birçok öğrencinin okuduğu Bilecik Refik Arslan Öztürk Fen Lisesi birçok önemli projeye imza atıyor. Fen lisesi öğrencileri 9. sınıf öğrencileri Ayşe Ecrin Turmaz ve Zeynep Keskin, bilişim teknolojileri öğretmeni Şükran Akpınar danışmanlığında psikoloji alanı değerler eğitimi tematik alanında hazırladıkları “Otantik öğrenme etkinliklerinin çocukların bilimsel, duygusal ve bedensel empati düzeylerine etkisi” başlıklı proje ile bölge finallerine katılmaya hak kazandı.
    Ayrıca okulun 11. sınıf öğrencilerinden Yağız Cankara, biyoloji öğretmeni Sevilay Çakır danışmanlığında biyoloji alanı tarım ve hayvancılık teknolojileri tematik alanında hazırladığı “Bilecik Çukurören Biberinin Çoğaltımı ve Ex Situ Korunması” başlıklı proje ile bölge finallerine katılmaya hak kazanırken velilerden okulu bölge finallerinde temsil edecek öğrencilere ve öğretmenlere tebrik mesajları yağıyor.

  • TÜBİTAK projelerindeki destek sayısında artış

    TÜBİTAK projelerindeki destek sayısında artış

    DPÜ Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu Bilim İnsanı Destek Programları Başkanlığı tarafından yürütülen 2022/2 dönemine ait 2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı çerçevesinde 20, 2209-B Üniversite Öğrencileri Sanayiye Yönelik Araştırma Projeleri Desteği Programı çerçevesinde bir projenin desteklendiğini duyurdu.

    Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü (DPÜ BAP) tarafından yapılan açıklamada, 2209-A – Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı çerçevesinde bu yıl 20 projenin kabul edildiği bildirildi. 2209-A başlığında bir önceki dönemde ulaştığı sayıyı koruyan DPÜ, 2209-B Üniversite Öğrencileri Sanayiye Yönelik Araştırma Projeleri Desteği Programı çerçevesinde de bir projesinin destek hakkı kazanmasıyla toplamda geçen sene elde ettiği destek sayısını geride bırakmış oldu. Açıklamada ayrıca destek alan öğrenci ve danışman öğretim üyeleri kutlanarak çalışmalarında başarılar dilendi.

    “Seviyemizi yukarı çekmeyi başardık”

    Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu destekleri hakkında yaptıkları çalışmaların karşılığını bu yıl da almayı başardıklarını söyleyen Rektör Yardımcısı ve BAP Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Hasan Göçmez, “ Üniversitemizin iki yıl önce sadece 5 projesinin destek gördüğü bu programda, seviyemizi iki yıldır 20 projeye çıkarmış olmak artık seviyemizin buralarda olduğunu gösteriyor. Öğrencilerimiz ve akademisyenlerimizi elde ettikleri bu başarıdan dolayı tebrik ediyor başarılarının devamını diliyorum” dedi.

    “Üniversitemizin aldığı destekler son yıllarda önemli ölçüde arttı”

    DPÜ’nün Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumundan aldığı desteklerin son yıllarda önemli ölçüde arttığını hatırlatan Rektör Prof. Dr. Kazım Uysal,” Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumundan alınan desteklerde seviyesini iyice yukarıyı çekmeyi başardı. Öncelikle öğrencilerimizi aldığı desteklerden dolayı kutluyorum. Ardından danışman öğretim üyelerimizi üniversitemiz adına elde edilen başarıya sundukları katkılardan dolayı tebrik ediyorum. DPÜ BAP ve ilgili birimlerimize ise ülkemizin bilimsel gelişimine ve ihtiyaç duyduğu projelere yönelik çalışmalarından dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. Umuyorum ki DPÜ’nün adı, gelecek yıllarda çok daha büyük projelerde yer alacak” diye konuştu.

  • Öğrencilerin hayalleri Beyaz Kıta’da gerçek oldu

    Öğrencilerin hayalleri Beyaz Kıta’da gerçek oldu

    Lise öğrencileri, meşe ağacı palamudunu kullanarak biyoplastik film sentezledi. Bu projeleriyle hem doğada 45 günde çözünebilen hem de plastiklerden 20 kat dayanıklı bir malzeme elde etti. Şampiyon kızlar, Giresun’daki TEKNOFEST etkinliklerinde projelerini inceleyen Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın önerisi üzerine 7. Ulusal Antarktika Bilim Seferi’ne katılma fırsatı yakaladı.


    Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde, TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsü (KARE) koordinasyonundaki Bilim Seferi’ne katılan lise öğrencileri, Beyaz Kıta’da 3 günlük saha çalışması yaptı. Collins Buzulu ve Ardley Adası’nı ziyaret eden öğrenciler, King George Adası’nda bulunan Şili’ye ait Escudero Üssü’ndeki bilim insanları ile bir araya gelerek iklim değişikliği konusunda sorular yöneltti. Öğrenciler, Antarktika’da kutup canlılarını ve buzullardaki erimeleri gözlemleme fırsatı da buldu.


    Ekip sözcüsü Zeynep İpek Yılmaz, meşe ağacı palamudundan biyoplastik geliştirme projeleriyle ilgili olarak şunları söyledi:

    “Biz çok fazla literatür taraması yaptık. Daha önce yapılan çalışmaları da inceledik. Gördük ki biyoplastik üretiminde gıda olarak tüketilen mısır, pirinç, buğday gibi materyaller kullanılıyor ve bunlar sürdürülebilir değil. Biz de ne kullanabiliriz diye düşündük. Meşe ağacı palamudunu Türkiye’de yaygın bulunduğu için tercih ettik. Meşe palamudunu ilk defa bir çizgi filmde sincaplar yerken görmüştüm ama asla bunu bir projede kullanıp bir biyoplastik üretip beni Antarktika’ya getireceğini düşünmezdim.”

    Antarktika’da deneyiminden de bahseden Lise Öğrencisi Yılmaz, “Farklı ülkelerin bilim üslerini, laboratuvarlarını ziyaret ettik, oradaki bilim insanlarının projelerini dinledik. Türk bilim insanlarımızın projelerini de dinledik, biz de onlara anlattık. Orada projemizi başarıyla gerçekleştirme fırsatı bulduk” dedi.


    Yılmaz, Antarktika’da küresel ısınmanın etkilerini gördüklerini ifade ederek, “Bembeyaz bir kıta bekliyorduk ama öyle değildi küresel ısınmadan dolayı. Penguen kolonileri bekliyorduk, kolonilerde bir azalma varmış, penguenler daha güneye göç etmişler. Bizden binlerce kilometre uzakta yaşayan canlılara verdiğimiz zararı somut olarak gözlemledik. Bu yüzden ben daha çok çalışacağımızı, onları kurtarmak için daha yeni projeler üreteceğimizi düşünüyorum” diye konuştu.

  • Akademisyenlerin TÜBİTAK başarıları devam ediyor

    Akademisyenlerin TÜBİTAK başarıları devam ediyor

    BUÜ Mühendislik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kadir Çavdar, Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Züleyha Alper, Doç. Dr. İlker Mustafa Kafa ve Öğr. Gör. Dr. M. Okan Aydın’ın yürüttüğü ‘Tıp Ve Hemşirelik Eğitimleri İçin Santral Venöz Kateterizasyon (SVK) Simülatörü Geliştirilmesi’ başlıklı Ar-Ge projesi TÜBİTAK TEYDEB 1507 Kobi Ar-Ge Başlangıç Destek Programı çerçevesinde desteklenmeye değer görüldü.
    Proje ekibi tarafından ULUTEK Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nde 9 ay önce tıp eğitim teknolojileri alanında faaliyet göstermek hedefiyle kurulan SciTechSim Medikal Simülasyon Eğitim ve Yazılımları Tic. Ve San. Ltd. Şti. bünyesinde hazırlanan Ar-Ge projesi, TÜBİTAK TEYDEB 1507 Kobi Ar-Ge Başlangıç Destek Programı kapsamında 979 bin lira hibe almaya hak kazandı.


    Toplam 18 ay sürecek proje çerçevesinde santral ven kateterizasyon simülatörünün, ultrasona uyumlu doku teknolojisi kullanılarak üretilmesi planlanıyor. Ekip, dünyadaki benzer medikal simülatörlerden farklı olarak sensör teknolojisi ile enjektör açısı ve doku penetrasyonunun da ölçülerek anlık geri bildirim sağlanması ve bu sayede komplikasyon riski yüksek olan bu girişimsel prosedürün en doğru koşullarda öğretilebilmesini hedefleyen bir simülatör geliştirmeyi planlıyor.
    SciTechSim şirketi, yenilikçi tıp eğitim teknolojilerinin geliştirilmesi konusunda gerçekleştirdiği bilimsel çalışmaların yanında tıp eğitiminde yaygın olarak kullanılan silikon bazlı modellerin yerlileştirilmesi hususunda da multidisipliner araştırmalar ve sektörel iş birlikleri yürütmeye devam ediyor.