Etiket: tübitak

  • Uludağ Üniversiteli akademisyenlerden proje başarısı

    Uludağ Üniversiteli akademisyenlerden proje başarısı

    Açıklanan sonuçlara göre; BUÜ Tıp Fakültesi İmmünoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Salih Haldun Bal’ın yürütücülüğündeki “Eritrosit Süspansiyonlarının Depolama Süresi ve Şartların Etkisiyle Salınan Eksozomların T Lenfositler Üzerindeki Etkileri” başlıklı proje destek almayı başardı.


    Yardımcı araştırmacılar olarak Dr. Levent Tufan Kumaş, Dr. Öğr. Ü. Diğdem Yöyen Ermiş, Doç. Dr. Yasemin Heper, Prof. Dr. Haluk Barbaros Oral’ın görev yapacağı proje hakkında bilgi veren Dr. Öğr. Ü. Salih Haldun Bal; “Transfüzyonun (kan nakli), hastanın bağışıklık sistemini etkileyerek istenmeyen sonuçlara yol açabildiği uzun yıllardır bilinse de; transfüzyonla ilişkili immün düzenlenme (transfusion related immuno-modulation; TRIM) adı verilen bu tablonun nedeni ve oluş mekanizması aydınlatılabilmiş değildir. Bu nedenle hastayı TRIM’den tam olarak koruyacak çözüm veya çözümler de üretilememektedir. Bu konuda yürütülmüş çalışmalar sayesinde ulaşılan bilgi yeni çalışmalar ile desteklendikçe hedefe daha çok yaklaşılmaktadır” dedi.


    Projede kan bağışı sonrası kan torbası içinde kalan veya üretilen eksozomların, TRIM gelişimindeki ihtimali yüksek rollerini araştıracaklarını kaydeden Bal; “Bu gayeyle eritrosit süspansiyonlarının içinde depolama süresi boyunca biriken eksozomların, T lenfositler üzerindeki etkileri, in vitro hücre kültürü ortamında kan transfüzyonu taklit edilerek incelenecektir. Böylelikle TRIM gelişiminde eksozomların rollerinin olup olmadığı değerlendirilebilecek ve elde edilecek sonuca göre transfüzyon stratejilerinin düzenlenmesi sağlanabilecektir” şeklinde konuştu.

  • BUÜ’lü akademisyenlerden TÜBİTAK Proje başarısı

    BUÜ’lü akademisyenlerden TÜBİTAK Proje başarısı

    Açıklanan sonuçlara göre, BUÜ Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.Pervin Aniş yürütücülüğündeki “Tekstil Ön Terbiyesinde Sürdürülebilir Nanobubble Teknolojisinin Kullanılmasının Ekolojik ve Ekonomik Etkilerinin İncelenmesi” başlıklı proje destek almayı başardı. Proje ekibinde Doç.Dr. Sibel Şardağ ve Öğr.Gör.Dr.Tuba ToprakÇavdur araştırmacı olarak görev yapacak.

    Proje hakkında bilgi veren Prof. Dr. Pervin Aniş, “Dünya üzerindeki kaynakların alışılan şekilde kullanımının sürdürülmesinin mümkün olmadığı mevcut verilerle değerlendirildiğinde açık bir şekilde görülmektedir. Tüm ülkelerin tüm sektörlerini sürdürülebilirlik ve yeşil üretim ekseninde dönüştürmesi arzu edilen bir gelişmeden ziyade Avrupa Birliğinin Yeşil Mutabakatı çerçevesinde bir zorunluluktur. Bu dönüşüm de şüphesiz daha az su tüketen, daha az enerji tüketen, daha çevre dostu bir üretim yapan ve ar-ge çalışmalarına önem veren yeşil üretim ile başlayacaktır’ şeklinde konuştu.


    Tekstilde verimlilik artacak, maliyet düşecek

    Bu çalışmada, yeni bir teknoloji olan nanobubble teknolojisinin tekstil terbiye sektörünün farklı alanlarında kullanılabilirliğinin araştırılacağını belirten Prof. Dr. Anış; “Nanobubble teknolojisinin literatürde de belirtildiği gibi en büyük avantajı olan su, kimyasal ve enerjiden tasarruf edilmesi avantajlarından yararlanılarak, daha çevreci ve sürdürülebilir bir ön terbiye işlemi yapılabilmesi imkanlarının inceleneceğini belirtti. Bu özellikleri nedeniyle nanokabarcığın kombine ön işlemlerde önemli olan ara yıkamalarda ve özellikle radikal oluşumları açısından da peroksit ağartması esnasında daha etkili proses şartları sağlayacağının beklendiğini vurgulayan Aniş; “Bu düşüncede özellikle haşıl sökmeden başlayarak, hidrofilleştirme, ağartma, kombine ön işlemler ve optik beyazlatma proseslerindeki konvansiyonel yöntemlere göre avantajı ve/veya konvansiyonel yöntemin verimini arttırma, daha az kimyasal tüketimi, suyu etkin kullanma ve maliyetleri düşürme potansiyeli ile daha ekonomik ve daha ekolojik, sürdürülebilir ön terbiye proseslerinin yapılabilirliğinin değerlendirileceğini belirtti. Prof. Dr. Pervin Aniş, TÜBİTAK’ın öncelikli alanlarının içerisine ‘Endüstride Yeşil Üretim/Yeşil Dönüşüm’ konularının alınmasından duyduğu memnuniyeti de dile getirdi.

    TÜBİTAK’ın kabul ettiği bir diğer 1001 Projesi ise BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ferda Arı’nın projesi oldu. BUÜ Moleküler Kanser Araştırma Laboratuvarı’nda (BUMKAL), Prof. Dr. Ferda Arı yürütücülüğünde gerçekleştirilecek olan “Ölümden Yaşama Uzanan Yol: Anastazis Mekanizmasının Akciğer Kanserindeki Rolü ve Moleküler Biyobelirteçlerin Aydınlatılması” başlıklı projede Moleküler Biyoloji doktora öğrencisi Oğuzhan Akgün ve MSc. Halime Akgün, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu’ndan Dr.Öğr.Ü. Elif Ertürk görev alıyor. Multidisipliner bir çalışmanın yürütüleceği projede BUÜ Tıp Fakültesi İmmunoloji Anabilim Dalı’ndan Dr.Öğr.Ü. Didem Yöyen Ermiş, Veteriner Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı’ndan Prof.Dr. Özgür Özyiğit, Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden Doç.Dr. Gıyaseddin Özcan da araştırmacı olarak yer alacak.

     


    Anastazis mekanizması özel biyosensörler ile takip edilecek

    Proje hakkında bilgi veren Prof.Dr. Ferda Arı ise; “Temel ve klinik bilimlerden araştırmacıların disiplinlerarası iş birlikleriyle yürütülecek olan projemizde, akciğer kanserinde ölmekte olan kanser hücrelerinin anastazis mekanizması ile nasıl tekrar yaşama döndükleri araştırılacaktır. Proje çalışmamızda anastazis mekanizması grubumuz tarafından özel biyosensörler ile hücresel boyutta takip edilecektir. İn-vivo hayvan modellerinde hücresel seviyede takip yapılarak anastazis mekanizması literatürde ilk defa canlı hayvan modellerinde araştırılacaktır. Bu sayede klinik öncesi kanıtların ortaya konmasıyla akciğer kanserinde tedavi sonrası bir hücrenin ölümden kaçarak tekrar nasıl yaşama doğru dönebildiğinin moleküler temelleri aydınlatılacaktır. Böylece, belirlenecek biyobelirteçler sayesinde tedaviye yönelik yeni hedefler ortaya konabilecektir” açıklamasında bulundu.

    BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz da akademisyenlerin hazırladıkları projelerin TÜBİTAK tarafından kabul edilmesinin gururunu yaşadıklarını söyledi. 1001 projelerinin bilimsel ve akademik gelişime kıymetli katkıları bulunduğunu vurgulayan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Araştırma Üniversiteleri arasında yer alan Üniversitemiz, her türlü bilimsel ve akademik çalışmaya destek olmaya devam ediyor. Ulusal veya uluslararası projelerde adımızın geçmesi, akademisyenlerimizin bu projelere katkı sağlaması bizleri onurlandırıyor. Yönetim olarak, böylesi gayretlerin ilk günden itibaren destekçisi olduk. Son güne kadar da katkı sağlamaya devam edeceğiz. Üniversitemizi hak ettiği seviyeye taşımak için çabalayan, bu gayeyle çalışan, üreten ve proje yapan tüm akademisyenlerimizi gönülden tebrik ediyoruz. Son olarak TÜBİTAK 1001 Programı çerçevesinde destek almaya hak kazanan Prof. Dr. Ferda Arı ve Prof. Dr. Pervin Aniş hocalarımızı da bu kıymetli çalışmalarından ötürü kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz” şeklinde konuştu.

  • TÜBİTAK 4004 projesi İznik’te uygulandı

    TÜBİTAK 4004 projesi İznik’te uygulandı

    Nilüfer Anadolu İmam Hatip Lisesi ve Bursa Uludağ Üniversitesi iş birliğiyle TÜBİTAK 4004 Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları Programı kapsamında desteklenen proje, 10-14 Ekim’de yapıldı.

    Proje kapsamında 17 farklı ilçeden 30 lise öğrencisi İznik ilçesinin tarihi ve kültürel varlıklarını tanıma fırsatı buldu.

    İznik Gölü ve havzasında öğrencilere, projeye katılan 14 akademisyen ve 2 uzman öğretmen uygulamalı eğitim verdi.

    Öğrencilerin doğaya ilgilerini artırma amacıyla gerçekleştirilen eğitimler sonunda katılımcılar belgelerini aldı.

  • Karacabey, doğa eğitimine ev sahipliği yapacak

    Karacabey, doğa eğitimine ev sahipliği yapacak

    Karacabey Belediye Başkanı Ali Özkan, önceki gün Bandırma Bilim ve Sanat Merkezi Müdürü Levent Obuz ile Proje Yöneticisi Sinan Onar’ı makamında ağırlayarak, Doğayı Fark Et, Keşfet, Koru 2’ isimli projenin değerlendirme süreci hakkında istişarelerde bulundu. Eylül ayında projenin saha çalışmalarının gerçekleşeceğini aktaran Proje Yöneticisi Sinan Onar, projenin uygulama alanlarının Kapıdağ Yarımadası, Erdek Körfezi, Kuş Cenneti, Kocaçay Deltası Sulak Alanları ve Karacabey Longoz Ormanları olduğunu açıklandı.

    İlçe olarak gururluyuz

    Karacabey Belediye Başkanı Ali Özkan da ilçe genelinde yıllardır turizme önem verildiği kadar, doğaya farkındalık ve koruma çalışmalarını da her anlamda desteklerini belirterek, TUBİTAK tarafından onaylanmış böyle bir çalışmada yer almaktan da ilçe olarak gururlu olduklarını ifade etti.

    “Doğayı keşfet, fark et, koru-2” adlı verilen projenin destekçileri arasında, Karacabey Belediyesi’nin yanı sıra Bandırma Kaymakamlığı, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Bandırma Belediyesi, Erdek Belediyesi, Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Bandırma İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi, Balıkesir Üniversitesi, Bandırma Koyunculuk Araştırma Enstitüsü, Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü, Doğa Koruma Milli Parklar Müdürlüğü, BANDAK ve TEMA Vakfı bulunuyor.

    Doğanın işleyişi hakkında çok yönlü eğitim

    Projenin hedefleri arasında katılımcıların doğanın işleyiş sistemi hakkında bilimsel bilgi ve becerilere sahip olmaları, bilinçli ve duyarlı bir doğa sevgisi geliştirmeleri, doğa ile ilgili sorunlara yenilikçi çözümler üretmeleri, biyoçeşitliğinin kıymetini fark ederek onu korumak için bilinçlenmeleri, doğadan ilham alarak sanat çalışmaları yapmaları, edindikleri bilgi ve tecrübeleri aktif kazanımlara dönüştürerek, bundan sonraki yaşamlarında bilime, doğaya ve araştırmaya olan ilgi ve motivasyonlarının artırılması bulunuyor.

  • GUHEM Milli Uzay Programı’nın kilometre taşlarından biri oldu

    GUHEM Milli Uzay Programı’nın kilometre taşlarından biri oldu

    Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı desteği, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO), Bursa Büyükşehir Belediyesi ve TÜBİTAK iş birliğinde Bursa’ya kazandırılan Türkiye’nin ilk interaktif uzay ve havacılık temalı eğitim merkezi GUHEM, genç kuşağın uzay ve havacılık faaliyetlerindeki farkındalığını artırmak amacıyla hayata geçti.

    Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Milli Uzay Programı’nın hedeflerine ulaşılmasına katkı sağlamak için çalışmalarını hızlandıran merkez, Türkiye’nin uzay ligine taşınması için 7’den 70’e herkese uzay ve havacılık merakı aşılamaya devam ediyor.
    “GUHEM gibi yatırımlar uzay çalışmalarının cazibesini artırıyor”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kabine Toplantısı’nın ardından Türkiye’nin uzay arenasındaki önemli hamlesini kamuoyu ile paylaşarak Cumhuriyetin 100. yılında bir Türk vatandaşının uzaya gideceğini açıkladı. Türkiye’nin Milli Uzay Programı hedeflerini ilk kez 9 Şubat 2021’de açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında GUHEM’e de yer vermişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin uzay havacılık temalı ilk bilim merkezi GUHEM’in 2020 yılında hayata geçtiğini belirterek, bu tür yatırımlarla uzay çalışmalarının gençler ve araştırmacılar nezdinde cazibesinin artmasını amaçladıklarını vurgulamıştı. Bu açıklamaların ardından merak uyandıran GUHEM, Türkiye’nin uzay politikalarında gelecek hedeflerine yeni bir vizyon kazandırmak için her yaştan insana uzay ve havacılığı öğretiyor.

    Bir vizyon projesi olarak Bursa’da hayata geçen GUHEM, kente bilim ve teknoloji ile birlikte kültürel değer de katıyor. Merkez Bursa’yı ziyaret eden önemli isimlerin ilk adreslerinden biri haline geldi.

    GUHEM, Türkiye Uzay Ajansı (TUA) Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım, Baykar Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar gibi isimlerin yanı sıra birçok farklı ülkenin büyükelçilerini ve diplomatik misyon temsilcilerini ağırladı.

    13 bin 500 metrekare alanda kurulan GUHEM’de tamamı yerli, uzay ve havacılıkla ilgili eğitim amaçlı 154 interaktif düzenek, Havacılık Eğitim Merkezi, Uzay İnovasyon Laboratuvarı, Kimya ve Biyoloji Laboratuvarı, Matematik, Robotik Kodlama, Uzay, Havacılık Atölyeleri yer alıyor. Günde bine yakın ziyaretçi ağırlayan merkezde bilim iletişimcileri tarafından havacılığın tarihinden roketlere, güneş sisteminden galaksilere kadar önemli bilgiler aktarılıyor.

    Ayrıca mimarisiyle de dikkat çeken GUHEM, uluslararası jüri kurulu tarafından bugünün ve geleceğin en iyi yapılarının seçildiği Avrupa Gayrimenkul Ödülleri’nde (European Property Awards) “Kamusal Yapılar” kategorisinde ödül aldı.

  • BTÜ’nün orman yangınları projesine TÜBİTAK’tan destek

    BTÜ’nün orman yangınları projesine TÜBİTAK’tan destek

    Orman yangınları ile mücadele için başta Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) akademisyenleri olmak üzere pek çok üniversiteden uzman harekete geçti.
    BTÜ’lü akademisyenlerin orman yangınları mücadele kapsamında hazırladıkları projenin, diğer üniversite ve enstitülerden araştırmacıların görev almalarının yanı sıra Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından destek almaya da değer bulunması, projenin öneminin göstergesi oldu.

    Bursa Teknik Üniversitesi, Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah E. Akay’ın yürütücülüğünü yaptığı bu önemli proje “Orman Yolu Standartlarının Yükseltilmesinin Orman Yangınları ile Mücadeleye Katkısı ve Yangından Zarar Gören Odun Hammaddesi Kaynaklı Ekonomik Kayıpların Azaltılması Açısından İncelenmesi” başlığını taşıyor. Proje ile ilgili açıklamada bulunan Prof. Dr. Abdullah E. Akay, orman yangınları ile etkin mücadele edilmesinin, ekonomik kayıpların da asgarîye indirilmesine vesile olacağını belirti. Bu yönde ekip olarak gerçekleştirdikleri çalışmalarının TÜBİTAK-1001 kapsamında TÜBİTAK desteği almaya hak kazandığını bildirdi.

    Prof. Dr. Akay, Marmara bölgesi ile Akdeniz bölgesinin doğusu arasında yer alan sahil şeridi boyunca yangına birinci dereceden hassas orman alanlarının bulunduğunu kaydetti. Bu hassas alandaki orman yangınları nedeniyle yılda binlerce hektar orman alanı tahrip olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akay, bu durumun büyük biyolojik ve ekolojik zararlara sebebiyet verdiğinin altını çizdi. Tahrip olan ormanlarda ekonomik değere sahip odun hammaddesinin değerinde kayıplar oluştuğunun altını çizdi. Bu kayıpların asgarîye indirgenebilmesinin yolunun orman yangınlarıyla etkili mücadeleden geçtiğini ifade etti. Özellikle, ilk müdahale ekiplerinin yangın sahasına ulaşma süresinin, yangının kontrol altına alınması ihtimalinin yüksek olduğu kritik müdahale süresini aşmamasının, anahtar role sahip olduğunu vurguladı.

    Proje yürütücüsü Prof. Dr. Abdullah E. Akay açıklamasının devamında şunları söyledi: “Yangınlara ilk müdahaleyi gerçekleştiren ekipler çoğunlukla arozözler ile yangın alanlarına nakledilmektedir. Kritik müdahale süresi içinde ekiplerin ulaşılabilmesi, temelde yol uzunluğuna ve ortalama arozöz hızına göre belirlenmektedir. Ülkemizde ormanlık alanlar içinde yer alan yol ağlarının büyük bir bölümü teknik standartları sınırlı olan B-tipi tali orman yollarından oluşmaktadır. Bu yollarda kullanılan teknik standartların sınırlı oluşu, sanat yapıları ve üst yapı eksikliği, arozöz hızını sınırlamakta ve yangın ilk müdahale ekiplerinin yangın alanlarına ulaşım zamanını geciktirmektedir. Bilhassa yangın riskinin yüksek olduğu ormanlarda orman yolu standartlarının iyileştirilmesi, sürüş güvenliğine katkı sağlayacak ve tasarım hızını arttırmak suretiyle kritik müdahale süresi içinde ulaşılabilen orman alanlarının genişletilmesi, sonuç olarak muhtemel odun hammaddesi kayıplarının azaltılmasına katkı sağlayacaktır. Bu projede, orman yolu standartlarının iyileştirilmesinin özellikle yangın riski yüksek ormanlarda kritik müdahale süresinde ulaşılabilir orman alanlarının genişletilmesi ve bu sayede potansiyel odun hammaddesi kayıplarının azaltılması üzerine etkilerinin araştırılmasını hedeflemekteyiz. Çalışmada, yangın riski yüksek orman alanlarının belirlenmesi için Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) tabanlı matematiksel model (Bulanık Mantık) kullanılarak yangın riski haritası geliştirilecektir.”

    TÜBİTAK desteği almaya hak kazanan orman varlığını korumaya yönelik bu önemli projeyi alanlarında tecrübeli akademisyen ve uzmanlarla birlikte hazırladıklarını ifade eden Prof. Dr. Akay, proje ekibinde yer alan ekibe teşekkür etti. Projede akademik hayata yeni başlayan üç yüksek lisans öğrencisinin bursiyer olarak yer alarak, tecrübe kazanacaklarını sözlerine ekledi.

    Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah E. Akay, “Teknoloji ile bu yangınların nasıl önüne geçebileceğimizi düşünüp; kamu, üniversite, girişimcilik ekosistemi arasında iş birliğinin koordinasyonuna yönelik aksiyonlar alınması, yangınların önüne geçmek konusunda etkili olacaktır” diyerek açıklamasına son verdi.

  • Bursa Teknik Üniversitesi’nden önemli başarı

    Bursa Teknik Üniversitesi’nden önemli başarı

    TÜBİTAK tarafından başlatılan 2244 Sanayi Doktora Programı’nda Türkiye birincisi olan Bursa Teknik Üniversitesi, yürürlükteki projelerin önemli bir kısmını tamamlayarak önemli bir başarı elde etti.

    TÜBİTAK’ın yayınladığı güncel tabloya göre desteklenmeye hak kazanan 188 projenin 23’ü BTÜ’den. Bursa Teknik Üniversitesi proje sayısında Türkiye birincisi ve aynı zamanda toplam 47 üniversitenin yer aldığı 2244 Sanayi Doktora Programı’nda bursiyer sayısında da en çok aktif bursiyeri olan ilk 20 üniversite arasında yer alıyor.

    TÜBİTAK tarafından uygulamaya konulan 2244 Sanayi Doktora Programı kapsamında kabul edilen 23 projesi ile Türkiye Birincisi olan Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ), üç farklı ildeki toplam 23 firma ve kuruluş ile işbirliği içinde 10 farklı bölüm altında toplam 28 milyon TL bütçe ile 71 doktora öğrencisi yetiştirmek amacıyla önemli bir görev üstlendi.

    ‘’Doktoralı araştırmacı sayısını artıracağız’’

    Program başvuru sürecinde firmalar ile gerçekleştirilen işbirliği görüşmelerinde BTÜ heyetine bizzat eşlik eden Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir, 2244 Sanayi Doktora Programının çıktıları alındıkça ülke kalkınmasının da ivme kazanacağını belirtti. Rektör Karademir programın önemine yönelik olarak; “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde başlatılan ‘Yerli ve Milli Teknoloji Hamlesi’ kapsamında, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, YÖK ve TÜBİTAK başta olmak üzere devletimizin ilgili kurumları koordinasyonunda son derece stratejik ve kritik projeler yürütülmektedir. Savunma sanayiinde gerçekleştirilen atılımlar (İHA, SİHA, TİHA, yerli ve milli silahlar), yerli otomobil, TEKNOFEST, ‘Bölgesel Kalkınma Odaklı Üniversite Yapılanması’ gibi projeler bunlara örnek olarak verilebilir. TÜBİTAK 2244 Sanayi Doktora Programı da aynı amaçla kurgulanmış bir millî projedir. Program başvuru sürecinde 75 firma ile görüşmeler gerçekleştirdik, 42 proje başvurusu yaptık, bunlardan 23 tanesinin onayını aldık. Üç ayrı ildeki 23 firma ve kuruluş ile işbirliği içinde 10 ayrı bölümümüz altında toplam 28 milyon TL bütçe ile ilerleyen zamanlarda 100’e yakın doktora öğrencisi yetiştireceğiz. Bu süreçte en az 5 yıl üniversite-sanayi işbirliğini doktora temelli projeler üzerinden kuvvetlendirerek sanayimizde çalışan doktoralı araştırmacı sayısını arttıracağız. BTÜ olarak on yıl gibi kısa süreli geçmişimizle, henüz TEKNOKENT’imiz kurulmadan ve bu sene maalesef destek alamayan çok genç Teknoloji Transfer Ofisimizin koordinatörlüğünde, son derece enerjik, genç ve çalışkan ekibimizle Türkiye’nin öncü üniversitelerinden biri haline gelmekten mutluluk duyuyoruz. Başta BTÜ ailesine, bizi çok sıcak karşılayan kadirşinas ve ülkemizin gözbebeği sanayicilerimize içten teşekkür ederim. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımıza, Milli Eğitim Bakanlığımıza, YÖK Başkanlığımıza ve TÜBİTAK’a teşekkürlerimi sunar, Bursa Teknik Üniversitemize desteklerinin devam etmesini temenni ederim. Şimdi daha çok çalışma zamanı, üniversitemize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

  • TÜBİTAK araştırmacısı evinde ölü bulundu

    TÜBİTAK araştırmacısı evinde ölü bulundu

    TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’nde başuzman araştırmacı Doç. Dr. Dilek Dündar Erbahar Tuzla’daki evinde ölü bulundu.

    TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Malzeme Enstitüsü Sensör Teknolojileri Proje Grubu’nda başuzman araştırmacı olarak görev yapan Doç. Dr. Dilek Dündar Erbahar, Tuzla Postane Mahallesi’ndeki sitede bulunan evinde ölü bulundu. Erbahar’ın 30 Ekim tarihinde boşanma aşamasındaki eşine bir not bıraktığı ve böcek ilacı içerek intihar ettiği öne sürüldü. Erbahar’ın ölümüyle ilgili incelemenin sürdüğü belirtildi.

  • ULUKOZA sayesinde 200 bin lira hibe

    ULUKOZA sayesinde 200 bin lira hibe

    ULUKOZA’dan dört teknoloji girişimine TÜBİTAK desteği verildi. ULUKOZA programı ile TÜBİTAK 1512 programına hazırlanan dört girişimci ekip, her biri 200 bin lira olmak üzere toplamda 800 bin lira hibe desteği almaya hak kazandı.

    Girişimcilerin, teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirlerini, katma değer ve nitelikli istihdam üretme potansiyeli yüksek teşebbüslere dönüştürebilmeleri için, fikir aşamasından pazara kadar olan faaliyetlerin desteklenmesi ve uluslararası rekabet gücü olan, yenilikçi, teknoloji düzeyi yüksek ürün ve hizmetleri geliştirebilen başlangıç firmalarının oluşturulmasını amaçlayan TÜBİTAK 1512 BİGG Programı 2020-1 çağrısında sonuçlar açıklandı. Ekipler arasında kahve öğütme makineleri, casual mobil oyun, görüntü işleme teknolojisi ile hayvancılığa yönelik çözümler ve büyük veri ile akıllı üretim makineleri geliştiren ekipler yer alıyor. Bu sene ULUKOZA programında başta Bursa olmak üzere Çanakkale ve Eskişehir’den de girişimciler bulunuyor. ULUKOZA programı ile TÜBİTAK 1512 programına hazırlanan dört girişimci ekip, her biri 200 bin lira olmak üzere toplamda 800 bin lira hibe desteği almaya hak kazandı.

    Son dönem mezunları ile ULUKOZA programı toplamda 42 girişimci ekibin şirketleşmesine ve milyonlarca liralık hibe desteği almasına katkı sağladı. Mentörlük mekanizması ile yüzlerce sektör temsilcisini, akademisyeni ve yatırımcıyı ekosistemine katmış, kendi geliştirdiği metodoloji ve kaliteli insan kaynağı ve altyapısı ile girişimcilere desteklerini hız kesmeden vermeye devam ediyor. Mevcut programı halen devam eden ULUKOZA, yeni başvurularını Eylül ayında almayı planlıyor.

    ULUKOZA Programı son mezunlarından Enes Hüseyin Ergün İTÜ Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra Bursa Uludağ Üniversitesi’nde Makine Mühendisliği Bölümü’nde yüksek lisans eğitimini tamamladı. Halen doktora eğitimine devam ediyor. Enes Hüseyin Ergün ekibiyle birlikte daha önce geliştirdikleri kahve değirmeni tasarımını entegre edecekleri ve LOT çözümleri ile nitelikli kahve tüketicisi olan müşterilerine 3. Nesil kahve deneyimini farklı şekilde sunabilecek bir otomat geliştirmeyi hedefliyor. Firma, geliştireceği ürün ile farklı boyutlara getirecekleri çeşitli kahve türlerinin çekirdeklerini ürün haliyle sunabilme, talep edilecek demleme metoduna göre de bu kahveleri hazırlayabilme kabiliyetine sahip olacak. Böylece tüketici taze kahve çekirdeğine ulaşma imkanına sahip olacak ya da istediği kahveyi ancak 3. Nesil kafelerde tadabileceği “pour over” gibi demleme yöntemleri ile deneyimleyebilecek.

    Enes Hüseyin Ergün’e tebrik belgesini takdim eden Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, “ULUKOZA Programını başarıyla tamamlayan genç girişimcilerimizi tebrik ediyorum. Ülkemizi mevcut durumdan daha ileriye taşıyacak olanlar gençlerimizdir. Onların bu başarılarını gördükçe biz de mutlu oluyoruz. Bu ve bunun gibi projelerin hayata geçmesine katkı koyan Bursa Uludağ Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ekibimize de ayrıca teşekkürü borç biliyorum” dedi.

  • BEBKA, ‘Yeşil verimlilik’ adımlarıyla ilerliyor

    BEBKA, ‘Yeşil verimlilik’ adımlarıyla ilerliyor

    Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı, TÜBİTAK iş birliği ile hayata geçirdiği ‘Yeşil Verimlilik Programı’nın eğitimlerini başlattı. Firmaların çevre dostu, yalın ve temiz üretim sürecine uyum sağlamaları hedefleniyor.

    Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA) bölgedeki firmalara yönelik TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) iş birliğinde yürüttüğü Yeşil Verimlilik Programı eğitimlerine başladı. BEBKA, TR41 Bölgesi’nde yer alan sanayi kuruluşlarının daha verimli üretime geçişinin sağlanması yolunda adımlarını sürdürüyor. Eğitimde, Türkiye’nin de üye olduğu Asya Verimlilik Teşkilatı tarafından geliştirilen yeşil verimlilik metodolojisi, araç ve teknikleri hakkında bilgiler verildi.

    Programın açılış konuşmasını yapan BEBKA Planlama Birim Başkanı Elif Boz Ulutaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyet gösteren BEBKA’nın uzun yıllardır çevre dostu üretime katkı sunacak projeler gerçekleştirdiğini belirterek, “Geçmişte Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nde uyguladığımız Endüstriyel Simbiyoz Programında seçilen 5 proje için detaylı bir fizibilite çalışması yürüttük. Proje kapsamında 87 bin ton hammadde tasarrufu ve atık azaltımı yapılabileceğini gördük. BEBKA olarak bölgemizde, özel sektöre enerji verimliliği ve endüstriyel simbiyoz alanlarında birçok destek sağladık. 2020 yılında tamamlanan Endüstriyel Simbiyoz Mali Destek Programı ile 4 projede 23 kişi istihdam edildi ve firmalara 1.4 milyon lira destek verdik. Firmalarımız bu destekle yaklaşık 80 milyon lira bir kazanç artışı hedefliyorlar. Proje sayesinde 3 bin tonluk atık bertaraf edilmek yerine ürüne ya da hammaddeye dönüştürülüyor. Kalkınma Ajansları için 2020-2021 yılları Kaynak Verimliliği teması kapsamında odak noktamız sürdürülebilir üretim ve bu doğrultuda projelerimizi artıracağız” ifadelerini kullandı.

    Yeşil verimliliğin sürekli iyileştirme doğasının şirketlerin pazarda daha rekabetçi olmasına yardımcı olacağını ve sürdürülebilir kalkınmayı kolaylaştıracağını söyleyen BEBKA Planlama Uzmanı Nalan Tepe Şençayır da, “Yeşil Verimlilik programımız ile bölgemizde sanayi alanında faaliyet gösteren firmaların ekonomik performanslarını daha iyi bir çevre yönetimi yoluyla artırmaları için yeşil verimlilik yönteminin yaygınlaşmasını hedefliyoruz. Programa gelen yoğun başvurular arasından 15 firma seçtik ve her firmadan 2 kişi olmak üzere toplamda 30 kişiye ücretsiz eğitim sağlayacağız. Daha sonrasında eğitime katılan firmalar arasından bir işletmeye ücretsiz yeşil verimlilik etüdü verilecek ve etüt sonunda hazırlanan raporu firmamıza sunacağız. Eğitimimiz, katılımcıları yeşil verimlilik araçları ve tekniklerini kullanarak işletmelerinde verimliliği ve çevresel performansı artırmaya yönelik bir metodoloji ile ilerleyecek. Program sonunda katılımcılarımızın çalıştığı firmalarda Yeşil Verimlilik Uzmanı olarak görev almalarını ve karbonsuz bir geleceğe ulaşmada yeşil verimlilik stratejisine ilişkin bir vizyon kazanmalarını hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

    Yeşil Verimlilik araç ve tekniklerinin firmaların çevre ve ekonomi arasındaki mantıksal bağın kurulmasına yardımcı olduğunu kaydeden TÜBİTAK MAM Uzman Araştırmacısı Dr. Emrah Şık ise, “Yeşil verimlilik araçları ve teknikleri, iş süreçlerinizi yeniden tasarlamanıza, sizi, işletmenizi ve toplumu sürdürülebilir bir geleceğe doğru geliştirmenize yardımcı olacaktır. Bu araçlar ve teknikler sayesinde kârlılığı artırırken çevreyi de koruyabilirsiniz. Daha çevreci süreçler, döngüler ve faaliyetler yoluyla hammadde kullanımını azaltarak süreçlerin, ürün döngülerinin ve ekonomik faaliyetlerin çevresel etkisi en aza indirebilirsiniz” diye konuştu.

    Firmalara yeşil verimliliğin metodolojisi hakkında bilgiler veren TÜBİTAK MAM Uzman Araştırmacısı Tuba Budak Duhbacı ise, “Yeşil verimlilik metodolojisinin ön çalışmasında ekip üyelerine karar verilerek yeşil verimlilik ekipleri oluşturulmalı ve lider belirlenmelidir. Sorumluluklar belirlendikten sonra gerekirse harici danışmanlarla iletişime geçilmelidir. İlerlemenin takibi çok önemli, bu nedenle ilerlemenin takip edileceği plan ve programlar oluşturulmalıdır. Saha ziyaretlerinin gerçekleştirilmesiyle temel bilgilerin toplanması gerekmektedir” dedi.