Etiket: tüp bebek

  • Stres tüp bebek başarısını etkiliyor

    Stres tüp bebek başarısını etkiliyor

    Tüp bebek tedavisinin, psikolojik, sosyal ve ekonomik etkileri olan zorlu bir süreç olduğunu ifade eden Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Dr. A. Hamdi Karanfil, tedavi sürecinde stresle doğru ve etkili bir şekilde başa çıkmanın yollarını anlattı.

    İnfertilite en fazla anne adayını etkiliyor

    Dr. Karanfil, hayatta her bireyin az ya da çok bir stres yaşadığını kaydederek, “Stres kişinin fiziksel ve psikolojik dengesinin bozulmasına gösterdiği bir tepki durumudur. Ancak strese tepki verme şeklimiz, genel huzurumuzun üzerinde bir etki oluşturur. Gündelik yaşamda strese neden olabilecek iş hayatı, mali durum, ilişkiler, bir yakının kaybı ve gündelik sorunlar gibi birçok etken vardır. İnfertilite basit bir jinekolojik rahatsızlık olmayıp özellikle anne adayını biyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan son derece olumsuz etkileyen, bunun sonucu olarak da sağlık ve yaşam kalitesini düşüren bir durum” dedi.

    Süreç uzadıkça stres de artıyor

    İnfertilite sorunu olan kadınların yüksek düzeyde stres ve anksiyete yaşamalarının altında yatan en önemli sebebin infertiliteye bağlı yaşanan; annelik duygusunun, üretkenliğin, benlik saygısının ve genetik devamlılığın kaybı olduğunu anlatan Dr. Karanfil, bu konuda yapılan çalışmalarda stresin infertiliteye nasıl yol açtığı konusunda çeşitli görüşler olduğunu söyleyerek, hamile kalamayıp süreç uzadıkça, stres seviyesinin de hızla yükseldiğini kaydetti.

    Stres erkeleri de etkiliyor

    Erkek kısırlığı ve stres arasında da bir bağlantı bulunduğuna değinen Dr. Karanfil, stresin erkeklerde testosteron hormonunu ve sperm üretimini düşürdüğünü ayrıca sertleşme sorunlarına (iktidarsızlık) yol açabildiğini söyledi.

    Gerekirse psikolojik destek alın

    Birçok çiftin uzun zaman doğal yollarla bebek sahibi olmaya çalıştıktan sonra başvurdukları tüp bebek tedavisinde genellikle stresin infertiliteyi, infertilitenin ise stresi tetiklediğini söyleyen Dr. Karanfil, “Bu gibi bir kısırdöngü durumunda stresi yönetmek ve mümkün olduğunca ondan uzaklaşacak yoları bulmak gerekir. Bunun için gerekiyorsa bir uzmandan psikolojik destek almak da faydalı olabilir” diye konuştu.

    Karanfil, tedavi sürecinde stresten kaçınmak için yapılabilecekleri şöyle sıraladı:

    • “Tedaviniz için kolay ulaşabileceğiniz, güvendiğiniz bir merkezi seçin. Doktorunuzdan tedavinizin tüm aşamalarında mümkün olduğunca sık bilgi alın
    • Üçüncü şahısların ve kaynağını bilmediğiniz bilgilerin etkisinde kalmayın. Tedavi sürecinizde size akıl vermeye kalkan kişilerden uzaklaşın
    • Tedaviniz sizin özelinizdir, meraklı kişilerin sorularını cevaplamak zorunda olmadığınızı unutmayın
    • Duygularınızı bastırmayın, tüm endişelerinizi doktor ve hemşireniz ile çekinmeden paylaşın
    • Stresinizin nedenlerini belirleyin ve olabildiğince bunlardan uzak durmaya çalışın
    • Stres yönetimi konusunda bilgilenin, etkili başa çıkma yollarını öğrenin
    • Rahatlama ve nefes alma tekniklerini uygulayın
    • Kontrol altına alamayacağınız, sizin dışınızda gelişen sorunları kabul edin
    • Güvendiğiniz bir arkadaşınız veya gerekirse bir psikolog ile duygularınızı paylaşın
    • Tedavi dışında kendinize eğlenmek ve rahatlamak için zaman ayırın
    • Aktif olun; sosyalleşin, spor yapın, kitap okuyun, müzik dinleyin
    • Tedavi sonucunu düşünmeden her geçtiğiniz aşamayı başarı olarak kabul edi
    • Tedavinin her aşamasından sonra kendinizi ödüllendirin
    • Çiftlerin birbirlerine olan desteği çok önemlidir. Birbirinizden desteğinizi esirgemeyin”.
  • 11 yıllık özlem son buldu

    11 yıllık özlem son buldu

    2019 yılında hizmet vermeye başlayan Yunus Emre Devlet Hastanesi Tüp Bebek Merkezi, tüp bebek alanında yüzde 50 ile 55 arasında başarı oranı göstererek bu konuda öne çıkıyor. Kurulduğu günden bu yana 38 bin hasta kabulü gerçekleştiren merkez, aylık 90 ila 100 hastaya tedavi uygularken 250’nin üzerinde canlı doğum ile bu alanda son derece başarılı kabul ediliyor. Özellikle komşu illerden yoğun hasta kabulü yapan merkez, yurtdışından da talep görüyor. İkinci basamak devlet hastaneleri içinde ikinci olarak açılan Merkezde 2 tüp bebek uzmanı ve 2 laboratuvardan sorumlu embriyoloji uzmanı olmak üzere 4 hekim, yardımcı sağlık personelleri ile görev yapıyor.

    Eskişehir’de eşi Atilla Kütük (47) ile yaşayan Filipinli 41 yaşındaki Maria Rosa Kütük, anne olmak için 11 yıldır birçok hastaneye başvurmasına rağmen bir sonuç alamadı. Yunus Emre Devlet Hastanesi Tüp Bebek Merkezi’nin hizmete girdiğini duyar duymaz buradan randevu alan Maria Rosa Kütük, Dr. Teoman Haluk Minsin’in başarılı tüp bebek tedavisi ile hamile kalarak 12 Nisan 2022 tarihinde yine tedavi olduğu Yunus Emre Devlet Hastanesinde doğum yaptı. Çiftin Baran Ali Benedict isimli bebekleri şu an 18 aylık.

    “Çok memnunum ve müteşekkirim”

    Tedavisi hakkında konuşan Filipinli 41 yaşındaki Maria Rosa Kütük, “Birçok hastaneye ve doktorlara başvurduk. Ama çok iyi bir sonuç alamadım. İnternette araştırma yaparken Yunus Emre Hastanesi Tüp Bebek Merkezi’nin yeni açıldığını gördüm. Haluk Minsin’i gördüm. Çok memnunum ve müteşekkirim. Doktor Haluk Minsin’den, hemşirelerden ve ekibinden çok memnumum. Onun tedavisi ve yaklaşımıyla bu merkezde şimdi 18 aylık bebeğimizi kucağımıza aldık. Hiçbir hastanede tüp bebek denemesinde bulunmadım. Sadece aşılamayla bilgim vardı. Doktora söylediğim zaman direkt tüp bebek tedavisi yapacağını söyledi. Doktora çok güvendim” dedi.

    “Özel hastane kadar ilgi gösterdi”

    10 yıldır çocuğu olmayan Eskişehir’de yaşayan 29 yaşındaki Nazlı Öztürk, ise Yunus Emre Devlet Hastanesi Tüp Bebek Merkezi’nde aldığı tedavinin ardından hamile kaldı. Şuan 9 aylık hamile olan Öztürk süreç hakkında şöyle konuştu:
    “Buraya hocamızı duyup geldik. Çok şükür tedavimiz yolunda gitti. Şu an hamileliğimin 9’uncu ayındayım. Hamilelik sürecim de burada geçti. Her şey gayet yolunda. Gayet başarılı ilgili bir yer. Tüp Bebek Merkezi’ne özel hastane kadar ilgi gösterdiği için teşekkür ediyoruz. Bu süreç zor değildi. Çok şükür rabbim nasip etti. Herkese de nasip etsin. Her şey çok güzeldi. Hamilelik sürecimi de burada hocam takip etti. Nasip olursa doğumum da burada olacak. Ben başka bir hastaneye gitmiştim. Orada fakülte olduğu için ne olacağını bilmiyorduk. Buraya doktorumuzun adını duyup geldik. Her şey yolunda gitti, o yüzden mutluyuz.”

    “Hastalarımızın memnuniyeti üst seviyede”

    5 yıldır ÜYTE’de görev yapan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı ve Tüp Bebek Uzmanı Dr. Teoman Haluk Minsin, aynı zamanda ünite sorumlusu. Merkezin başarısı hakkında, “Türkiye’ye ve Dünyaya benzer oranla gebelik başarısı gösteren, yaklaşık 38 binin üzerinde hasta kabulü yapan ve 250’nin üzerinde canlı doğum gerçekleştiren bir tüp bebek merkezi olarak son derece başarılı bir konumda. Bundan ötürü gerçekten gururluyuz. Hastalarımızın memnuniyeti üst seviyede. Giderek artan oranlarda merkezimize başvuru var. Yaklaşık olarak aylık 100 siklusta doğru gidiyor. 90 ila 100 siklusta arasında bir tedavi gerçekleştiriyoruz. Sadece tüp bebek yok, aşılama tedavisi de yapıyoruz. Yılda yaklaşık 250 civarında aşılama tedavisi de gerçekleşiyor. Bunlardaki gebelik oranları dünyadaki oranlarla benzer. Tüp bebekle ilgili olarak özellikle yüzde 50-55 seviyelerinde oran var” ifadelerini kullandı.

    “Yurtdışından gelen hastaların artmasını istiyoruz”

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı ve Tüp Bebek Uzmanı Dr. Merdan Ali Merdanoğlu ise merkeze çevre illerden sık sık hasta geldiğini belirterek, “Adı Tüp Bebek Merkezi olarak geçse de aslında bir kısırlık teşhis ve tedavi merkezi. Bize çocuk sahibi olmak için başvuran hastalara yardımcı oluyoruz. Hastanın ihtiyacına göre bir tedavi modeli belirliyoruz. Bazı hastalara kısırlıkla ilgili gerekli tetkikleri yaptıktan sonra sorun varsa tespit ediyoruz ve buna göre de tedavi uyguluyoruz. Bazı hastalara hap tedavileri bazılarına aşılama tedavisi, bazı hastalara da tüp bebek tedavileri ile yardımcı olabiliyoruz. Tüp Bebek Merkezimiz tam teşekküllü bir merkez. Bugün dünya standartlarında bir tüp bebek merkezine verilen tüm hizmetler veriliyor. Gayet donanımlı bir laboratuvarımız var. Gebelik başarı oranı olarak baktığımız zaman da başarılı oranlarımız var. Bu sadece tüp bebek uzmanlarını değil aynı zamanda arkamızda çok sağlam bir laboratuvar desteği olduğunu da gösteriyor. Yabancı hasta olarak çok yoğun bir sirkülasyonumuz olduğunu söyleyemeyiz ama tek olarak Türkiye Cumhuriyetlerden hastalarımız olabiliyor. Yurtdışından gelen hastalarımız oldu. Rus kökenli bağlantılı ülkelerden gelen hastalar oldu. Türkiye’nin her yerinden hasta geliyor. Hakkari’den Van’dan İstanbul’a, batı şehirlerden hastalar geliyor. Özellikle Kütahya, Bilecik, Eskişehir eksenli hasta yoğunluğumuz var. Sadece Eskişehir’e değil bölge halkına hizmet ediyoruz. İlk açıldığımız zamandaki tedaviyle gebe kalan hastamız sonrasında tekrar başvurdu. İkinci çocuğunu doğurdu. Yurtdışından gelen hastaların artmasını istiyoruz” diye konuştu.

    “15 gün sonra hastadan gebelik testi istiyoruz”

    Merkezde 4 yıldır Laboratuar Sorumlusu olarak görev yapan Embriyolog Dr. Ayça Işık ise şöyle konuştu:

    “Başladığımızdan bu yana giderek artan sikluslar yapıyoruz. Burada yapılan işlemler dünyada yapılan işlemlerle birebir aynıdır. Herhangi bir eksiklik ya da olmayan bir işlem yok. Gerek cihaz farkımız gerek ekibimizin tecrübesi sayesinde son derece başarılı sonuçlar alıyoruz. Kısırlık nedeniyle kliniğe başvuran hastaların laboratuvar tedavisine kadarki aşamalar kadın doğum uzmanları tarafından organize ediliyor. Laboratuvarın sorumlulukları, erkek hastalardan toplanan spermlerle ilgili işlemler yapmak. En ön planda yapılan işlem mikro enjeksiyon. Tüp bebek merkezlerinde iki ana laboratuvar bulunur. Androloji laboratuvarı ve embriyoloji laboratuvarı. Androloji laboratuvarında spermler hazırlanır. Embriyoloji laboratuvarın sorumluluğu ise kadın doğum uzmanları tarafından yapılan tedavide kadın hastalardan elde edilen yumurtalardan embriyo elde etmek. Bu işlemin ismi mikro enjeksiyondur. Embriyolar donuyor, çözülüyor, sperm dondurma, hazırlama işlemleri var. Yumurta toplama işlemleri var. Yumurtanın mikro enjeksiyon için hazırlanması işlemi var. Transferden 12 ya da 15 gün sonra hastadan gebelik testi istiyoruz. Laboratuvar ekibi olarak gebelik testinin sonucunun pozitif olmasını bekliyoruz. En istenen sonuç da canlı doğum. İlk gebelik testinin sonucunun pozitif olması herkesi elbette mutlu eder. Ama nihai sonuç sağlıklı bebeğin annenin kucağına verilmesidir.”

  • Tüp bebek tedavi oranları arttı

    Tüp bebek tedavi oranları arttı

    Doğal yollarla çocuk sahibi olamayan kişilere uygulanan tüp bebek tedavisine başvurular günden güne artmaya başladı.

    Üremeye yardımcı ve başarı oranlarının yüksek olduğu tedavi yöntemlerinden biri olan tüp bebek tedavisinde yumurta rezervinin ve kalitesinin çok önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Volkan Turan bu anlamda özellikle kadınlara uyarılarda bulundu.Prof. Dr. Turan normalde her 10 çiftten 1’nin bir şekilde infertilite tedavisine gittiğini fakat günümüzde artık 6-7 çiftten 1’e kadar düştüğünü ve bu nedenle de tüp bebek tedavilerine olan başvuru sayısının da arttığını söyledi.

    Sağlıksız beslenme alışkanlığı sebeplerin başında geliyor

    Öncelikle tüp bebek tedavisine başvuruların artmasının sebepleri hakkında bilgilendirmelerde bulunan Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümünden Prof. Dr. Volkan Turan özellikle yanlış beslenmenin normal yollarla hamile kalınmasını engelleyen unsurlar arasında olduğuna dikkat çekti.

    Prof. Dr. Volkan Turan, “Yediğimiz içtiğimiz her şey artık biraz daha az organik. Ayrıca sağlıklı beslenme adına da çok dikkatli davranmıyoruz. İthalat, ihracat gibi ülkeler arası geçişlerin artması, kadınların daha çok GDO’lu besinleri tüketme alışkanlığının olması, az hareket edilmesi, kilo artışının daha fazla olması, bu kilo artışına bağlı olarak da yumurta kalitesinin düşmesi, adet düzensizliklerinin ve hormonel bozuklukların olması gibi nedenler kişileri tüp bebeğe yönlendirmekte” dedi.

    “Türkiye’de ortalama 48 yaşında tüm yumurta rezervi bitiyor”

    Prof. Dr. Turan bir diğer sebebin ise son yıllarda evlilik yaşının artması olduğunu bu yüzden de özellikle kadınlarda belli bir yaştan sonra yumurta sayısının tamamen bittiğini söyledi. Turan, “Özellikle kadınlarımız kariyer nedenli olarak geç evlilik yapabiliyorlar. Erkelerde çok sorun olmayabiliyor çünkü erkekler 80 yaşında bile sperm üretebiliyor. Fakat kadınlar sabit bir yumurta ile doğuyor ve bu yumurta sayısı da yıllar geçtikçe azalıyor. Türkiye’de ortalama 48 yaşında tüm yumurtalar bitiyor. Eğer kadınlarımız daha önceden yumurta rezervlerine dikkat etmezse yaş ilerledikçe yumurtada artık genetik bozukluk olmaya başlıyor, kalitesi düşüyor ve bu nedenle de geç evlendiği zaman daha çok düşük tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. Daha zor gebelik oluşuyor hatta 41 yaşından sonra tüp bebek oranlarındaki başarılar yüzde 15-20’lere kadar iniyor” dedi.

    Teknolojinin gelişmesi ile birlikte radyasyona maruz kalınmasının da etken olabildiğini aktaran Turan, “ Cep telefonlarının ve laptopların yaygın kullanılması, çevremizdeki baz istasyonlarından radyasyona daha fazla maruziyet kalma ihtimali de maalesef kanıtlanmamış olsa da yumurta rezervini ve kalitesini etki edebileceğini düşünüyorum” dedi.

    “Menopoza girme yaşı Türkiye’de 48, Avrupa’da 51. Fakat 45’in altına iniyor”

    Menopoza girme yaşının da günden güne azaldığının altını çizen Turan bu yüzden ileride çocuk sahibi olmak isteyenlere yumurta dondurma işlemi uyguladıklarını ifade etti. Turan sözlerini şöyle sonlandırdı:

    “Menopoza girme yaşı Türkiye’de 48, Avrupa’da 51. Ama şuanda açıkçası bu yaş oranı 45’in altına inmeye başladı. Hatta genetik olarak belli başlı mutasyonlara veya çikolata kistine sahip olan kadınların yumurta rezervleri daha hızlı tükenmektedir. 35-40 yaşlarında adetleri tamamen kesilebilmekte. Bu yüzden tüp bebekle dahi bebek sahibi olma şansı kalmamaktadır. Aslında yumurta rezervini belirlemek çok kolay. Kanda AMH denilen bir hormona bakılıyor. Burada yaşın önemi çok büyük. Genelde 35 yaş altındaki kadınlarda AMH’nin 1,5 Ng/mL üzerinde olmasını istiyoruz. Yaş ilerledikçe bu değeri bulamayız. Burada 35 yaşı sınır değer kabul edersek 1,5’un altında olması 35 yaş altı kadınlarda biraz alarm durumu oluşturabiliyor. Bu kadınlarımızda takipler daha sık yapılıyor. Düşmeye eğilim varsa da yumurta dondurması öneriliyor.”

  • 21 yıl sonra gelen çocuk haberi

    21 yıl sonra gelen çocuk haberi

    Murat – Menice Temel çifti, 21 yıllık evliliklerinde doğal yoldan çocuk sahibi olamayınca tedavi görmeye başladı.
    Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Hakan Çoksüer’e başvuran Temel çifti, tahliller yapıldıktan sonra 5 tüp bebek denemesi gördü.

    Temel çifti, daha sonra “tese” ameliyatı olup aldıkları tedaviler ile 21 yıl sonra gebelik kesesini gördü.
    Çoksüer ve ekibine teşekkür eden çift, mutluluklarının tarifsiz olduğunu söyledi.

  • “Tüp bebek başarısızlıkları araştırılmalıdır”

    “Tüp bebek başarısızlıkları araştırılmalıdır”

    Tüp bebek tedavilerinin günümüzde infertil (kısır) hastalarda başarıyla uygulanmasına rağmen her tedavi uygulanan hastada gebelik oluşmadığını kaydeden Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Ufuk Yılmaz, tüp bebek uygulamalarında karşılaşılabilen önemli sorunlardan biri olan tekrarlayan implantasyon (tutunma) başarısızlığı hakkında bilgi verdi.

    “Gebelik oranı üçüncü başarısız tedaviden sonra düşüyor”

    Ortalama 3 tüp bebek denemesi sonrasında toplam başarı oranı yüzde 40-55 arasında iken, 6 ardışık tüp bebek denemesi sonrasında bu oranın yüzde 50-75’e çıktığını ifade eden Op. Dr. Ufuk Yılmaz, “Tekrarlayan tüp bebek denemeleri, gebelik oranlarını hiçbir zaman yüzde 100’lere ulaştıramamaktadır. Tüp bebek tedavisi uygulanan hastalarda bu başarısızlıklar halen klinisyenler ve çiftler için önemli bir sorun olmaya devam etmektedir” şeklinde konuştu.

    Tıpta “tekrarlayan implantasyon (tutunma) başarısızlığı (TİB)” olarak bilinen durumun 40 yaş altı hastalarda en az üç taze veya dondurulmuş tüp bebek denemesinde en az dört iyi kalitede embriyo transferi uygulanmasına rağmen klinik gebeliğin oluşmaması olarak tanımlandığını belirten Op. Dr. Ufuk Yılmaz, “TİB erkek, kadın veya embriyonal kaynaklı sorunlardan dolayı oluşabilmektedir” dedi.

    “Sperm kalitesi gebelik oranını etkiliyor”

    Kısıtlı olgunlaşmamış yumurta (oosit) kalitesinin özellikle uygulanan tedavilere cevabı yetersiz hastalarda TİB sebebi olabildiğini sözlerine ekleyen Op. Dr. Ufuk Yılmaz, şöyle devam etti:

    “Son yıllarda azalmış olgunlaşmamış yumurta kalitesi yanında kumulus hücrelerinin (kadın yumurtalarını çevreleyen hücreler) tutunmadaki önemini sorgulayan çalışmalar da yayınlanmıştır. Benzer şekilde sperm kalitesinin de embriyo kalitesini ve tutunmayı etkilediği ve dolayısıyla gebelik oranları üzerine etki ettiği düşünülmektedir. Özellikle sperm DNA hasarının kötü embriyo gelişimi üzerine etkili olduğu çeşitli çalışmalarla ortaya konmaya çalışılmıştır.”

    “Anne ve babaya ait bozukluklar TİB sebebi”

    Tekrarlayan tüp bebek (IVF) başarısızlığı olan olgularda anne ve babaya ait bozuklukların da TİB sebebi olabildiğine işaret eden Op. Dr. Ufuk Yılmaz, “Özellikle kromozomların normal olmaması (dengeli translokasyonlar) önem taşır. TİB tanımına uyan hastalarda kromozomal anormalliklerin arttığı ve bu hastaların yönetiminde karyotip analizini (kromozomların büyüklüğü, boyutu ve sayısını tespit etmeye yarayan bir genetik yöntem) gerekli gören çalışmalar çoğunluktadır” dedi.

    Doğumsal rahmin (uterusun) şekil bozukluklarının tekrarlayan gebelik kayıpları ile ilişkileri iyi tanımlandığını ancak TİB ile ilişkilerinin tartışmalı olduğunu vurgulayan Op. Dr. Ufuk Yılmaz, şunları söyledi:

    “En sık anomali olan bölgülü rahimde (septat uterus) tekrarlayan düşüklerin oranı yüksektir ancak bölgülü rahim ile infertilite ve TİB ile ilişkisi tartışmalıdır. Diğer pek çok rahim şekil bozukluğunun da TİB ile ilişkisi zayıftır ya da bilinmemektedir. Daha çok rahim iç zarının bütünlüğünü bozan ya da etkileyen myoma uteri, endometrial polip ve intrauterin yapışıklıklar gibi patolojiler TİB ile ilişkili olabilmektedir. Tüplerde sıvı olmasının (hidrosalpenks) IVF gebeliklerinde canlı doğum oranlarında yüzde 50 ve üzerinde azalmaya neden olduğu bilinmektedir. Ultrasonografi tüplerinde sıvı olan hastaların tanınmasında genellikle yetersiz kalmaktadır. Bu yüzden TİB vakalarında özellikle tüplerde sıvı riski bulunan hastalarda 2 yıldan eski rahim filminin tekrarlanması, tüplerinde sıvı bulunan olguların tanınmasına katkı sağlayacaktır.”

    Temel yaşam standartlarının düzeltilmesinin de TİB hastalarına olumlu katkıda bulunduğunu vurgulayan Op. Dr. Ufuk Yılmaz, “Tüp bebek tedavi seçeneklerinden önce varsa temel yaşam şekli iyileştirmeleri önerilmelidir. Bunlar arasında stres ve anksiyetenin azaltılması, sigara, alkol kullanımının önüne geçilmesi ve obezitenin kontrol altına alınması sıralanabilir” diye konuştu.

    “Genetik tanı önerilebilir”

    TİB tanımında “iyi kalite embriyo” transferi bulunsa da ışık mikroskopu altında morfolojik karakteristiklere göre embriyo seçiminin her zaman canlı doğuma ulaşma potansiyeli en yüksek embriyonun belirlenmesiyle sonuçlanmadığına dikkat çeken Op. Dr. Yılmaz, şunları söyledi:

    “TİB olgularında önceki tedavilerde gelişen yumurta sayıları, elde edilen olgun ve olgun olmayan yumurta oranı, döllenme oranı, iyi kalite embriyo oranı gibi faktörler detaylı olarak irdelenmelidir. TİB olgularında genetik bozuklukların sıklığı artmıştır. Bu nedenle TİB olgularında preimplantasyon genetik tanı (PGD) doğru seçilmiş hastalara önerilmelidir.”

    Embriyo transferindeki güçlüklerin de gebelik oranlarını azaltabildiğini söyleyen Op. Dr. Yılmaz, “Sert katater kullanımı, rahim ağzı genişletilmesinin gerekmesi ve rahim ağzının tıbbı aletlerle tutulma gereksinimi gibi durumlarda implantasyon (tutunma) oranlarının azaldığı gözlenmiştir” dedi.

    TİB için yapılan tüm araştırmalara rağmen herhangi bir sebebin bulunamadığı durumlara da rastlandığını belirten Op. Dr. Yılmaz, şu bilgileri paylaştı:

    “Bu gibi durumlar genellikle immünolojik TİB olarak sınıflandırılmaktadır. Son yıllarda bu konu daha fazla irdelenmiş ve daha fazla çalışma yapılmaya başlanmıştır. Bu çalışmalar neticesinde NK (doğal öldürücü) hücre testleri ve KIR marker testleri hastalara yapılmaktadır. Bu testlerde problemi çıkan hastalar da immünolojik TİB olarak değerlendirilmektedir. Tedavi olarak da monosit aşısı, PMBC uygulamaları yapılmaktadır. Bizim kliniğimiz de bu tedavileri uygulamakta olup aynı zamanda literatüre katkı olması için çeşitli çalışmalar yürütmektedir.”

    Sonuç olarak tüp bebek tedavi protokolleri ve laboratuvar teknolojilerindeki ilerlemelere rağmen TİB’in halen hekimler ve çiftler için önemli bir sorun olduğunu dile getiren Op. Dr. Yılmaz, “Hastalarda tekrar eden tüp bebek tedavileri başlamadan önce TİB sebeplerinin belirlenmesine yönelik uygun araştırmalar başlatılmalıdır. TİB tedavisinde esas strateji rahim içerisinin transfer edilen embriyoyu kabul etmesini artırabilmek ve/veya embriyo kalitesini iyileştirebilmek olmalıdır” dedi.

  • İki kalbi olduğu için 9 yıl baba olamadı! Evlat hasreti son buldu

    İki kalbi olduğu için 9 yıl baba olamadı! Evlat hasreti son buldu

    Gaziantep’te yaşayan Murat (32) ve Duygu (26) Ceylan çifti, baba Ceylan’da bulunan Kartagener Sendromu nedeniyle 9 yıl boyunca çocuk sahibi olamadı. İki kalbi bulunan ve organlarının yerleri ters olan baba Murat Ceylan, İstanbul’da gerçekleştirilen özel bir tüp bebek tedavisi sonucu kızı ‘Ömür’ü kucağına aldı.

    Doğuştan iki kalbi olan ve soldaki kalbi çalışmayan Kartagener Sendromu hastası Murat Ceylan, 2013 yılında hayatını Duygu Ceylan ile birleştirdi. Evlendikten 1 yıl sonra çocuk sahibi olmak isteyen çift, çocukları olmayınca Gaziantep’te bir tüp bebek merkezine başvurdu. 6 yıl boyunca birçok merkezde tedavi gören Murat Ceylan, rahatsızlığının kaynağını öğrenemedi. 2 ameliyat geçirmesine rağmen çocuk sahibi olamayan Ceylan, pratisyen bir doktorun tavsiyesi ile İstanbul’da özel bir kliniğe başvurdu. Bahçeci Tüp Bebek Merkezi doktorları tarafından testleri yapılan ve detaylı tedaviye alınan Murat Ceylan’ın hastalığının Kartagener Sendromu olduğu belirlendi. İleri tekniklerin kullanıldığı özel bir tüp bebek tedavisi uygulanan baba Ceylan, tedavinin ardından çocuk sahibi oldu. Aile, 3 aylık bebeklerine Ömür ismini verdi.

    “BİTTİ DEDİĞİMİZ YERDE HAYAT YENİDEN BAŞLADI”

    9 yılın ardından kızını kucağına almanın mutluluğunu yaşayan baba Murat Ceylan, bu süreçte pes etmemek gerektiğini söyledi. Sorunun kendisinden kaynaklı olduğunu bildiği için yıllar boyunca çok yıprandığını ve psikolojik bunalıma girdiğini belirten Ceylan, emeği geçen herkese teşekkür etti. Şimdilerde çocuğunun geleceği için iş aradığını belirten genç adam, “Doğuştan iki tane kalbim var. Biri sağda biri solda. Sol taraftaki kalbim çalışmıyor, sağ taraftaki kalbim çalışıyor. Diğer organlarımın da hepsinin yeri farklı. Tıptaki ismi Kartagener ve Situs İnversus olarak geçiyor. Aynı zamanda astım ve akciğer yetmezliğim var. Sebebi açıklanamayan bir kısırlık hastalığım vardı. Tüp bebek için çok klinik gezdik. Tedaviler oldum, ameliyatlar oldum. Yine hacısına hocasına da gittik. Her yere koşturduk ancak bir sonuç alamadık. Bu kısırlığın sebebinin kalp sorunumdan kaynaklandığını bilmiyorduk. Bunu bir gün hastaneye gittiğimde bir pratisyen doktor tahmin etti. Onun tavsiyesi ile İstanbul’da bir kliniğe başvurduk, tedavimizi yaptılar” diye konuştu.

    “HALEN ÇOCUĞUMUZ OLDUĞUNA İNANAMIYORUZ”

    Çocuk sahibi olmak isteyen ailelere seslenen Murat Ceylan, “Çok yıpranmıştım ama aileler asla umudumuzu kaybetmeyin. Bu durumda olan insanlara sesleniyorum. Hiçbir zaman umutlarını kaybetmesinler. Asla ‘bitti’ demesinler çünkü bitti dediğiniz yerde başlıyor. Şu anda bizim kızımız kucağımızda 3 aylık oldu, ismini Ömür koyduk. Tabi bu mutlu haberi alırken biz inanamadık. Sonuç pozitif olduğu halde inanamadığımız için farklı farklı hastanelerde testler yaptırdık. Halen inanamıyoruz bizim çocuğumuz olduğuna. Dünyadaki görülebilecek yaşanabilecek en büyük mutluluk evlat mutluluğuymuş” ifadelerini kullandı.

    Hastalığı nedeniyle uzun süre işsizlik yaşadığını da belirten Ceylan, “Büyüklerimden çocuğumun rızkı için bir iş desteği bekliyorum” dedi.

    “30 BİNDE 1 GÖRÜLEN BİR SENDROM”

    Murat Ceylan’ın tedavisini gerçekleştiren Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Güvenç Karlıkaya, “Spermin hem sayısı azdı hem de daha önemlisi hiç hareketli değildi. Bütün spermleri hareketsiz olarak duruyordu. Böyle bir durumda çiftin doğal yollarla çocuk sahibi olma şansları yok denecek kadar az. Bunu araştırdığımızda sperm kuyruklarının hareket etmediğini bu yüzden de spermin ileriye doğru gidemediğini gördük. Hastamızda Kartagener Sendromu adını verdiğimiz çok nadir görülen, 30 binde 1 görülen sendromun olduğunu gördük” değerlendirmesinde bulundu.

    “TÜYCÜKLÜ HÜCRE OLAN SPERM ÇALIŞMIYORDU”

    Hastalık hakkında bilgi veren Op. Dr. Güvenç Karlıkaya, “Kartagener Sendromu ilginç bir sendrom. Kişinin tüm iç organları yer değiştirmiş. Solda olması gereken kalp sağda. Karaciğeri sağda değil solda ve midesi tam tersidir. Asıl önemli problem ise vücuttaki zararlı maddelerin dışarı atılmasını sağlayan hücreler tüycüklü hücreler. Bizi ilgilendiren tarafı yine tüycüklü hücre olan spermin çalışmaması nedeniyle gebeliğin gerçekleşememesi. Hareketsiz spermi tüp bebek için seçtiğinizde bunun canlı olup olmadığını bilmenin mümkün değil. İleri tekniklerle bunu ayırt edebilirsiniz. Biz bu tekniklerle hastamızdan 19 tane yumurta elde ettik. Bunların 8’i ise döllendi. Bu normal şartlarda düşük de olsa bu hasta için çok iyi bir oran. 8 taneden çok kaliteli embriyo elde edip transfer ettiğimizde tekil bir gebelik ve canlı doğum elde ettik” ifadelerini kullandı.

  • Fırtınada ölen Gülseren tüp bebek tedavisi için evinden ayrılmış

    Fırtınada ölen Gülseren tüp bebek tedavisi için evinden ayrılmış

    Antalya’nın Kumluca ilçesinde, fırtınada durağın devrilmesi sonucu hayatını kaybeden 28 yaşındaki Gülseren Çiçek’in, tüp bebek tedavisi gördüğü hastaneye gitmek için evinden çıktığı ortaya çıktı.

    Kumluca ilçesi Göksu Mahallesi’nde yaşayan Gülseren Çiçek’in kayınbiraderi Özcan Çiçek, yengesinin 2 dönüm serada üretim yaptığını söyledi.

    Yengesinin, hastanede randevusu olduğu için olay günü evinden çıktığını aktaran Çiçek, “Fırtına da o sırada geldi. Ağabeyime telefonda, “Tutunuyorum bir yere. Yardım et.’ demiş. Telefonla konuşurken büyük bir gürültü gelmiş, ses kesilmiş. Ağabeyim eve geldi. Yengemi sordu. Koşarak durağa gittik. Durağın altında kalmış. Yoldan geçen arabaları durdurarak yardım istedik. 15 kişi durağı zor kaldırdık. Yengemi çıkardık ama hayatını kaybetti.” diye konuştu.

    Durağın, sadece 2-3 parke taşına sabitlendiğini görünce büyük şaşkınlık yaşadıklarını anlatan Çiçek, durağın devrilmesinde ihmali olanlarla ilgili hukuki mücadele başlatacaklarını dile getirdi.

    Ağabeyi ve yengesinin 2,5 yıl önce evlendiğini belirten Çiçek, “Her kadının hayalinde olduğu gibi anne olma özlemi vardı. Hayalini gerçekleştiremeden öldü. Çok üzgünüz.” dedi.

    Görümce Sümeyye Çiçek, yengesini abla gibi gördüğünü, kimseye zararı olmayan, iyi niyetli bir insan olduğunu kaydetti.

    Yengesiyle anneliğe dair sürekli konuştuklarını vurgulayan Çiçek, “Yengemin ilk başlarda anne olacağına dair umudu yoktu. Yengem için bu tedavi son umuduydu. Her şey olumlu gidiyordu. Anne olamadan gitti. Durakla birlikte iki insanın hayalleri de yıkıldı. Yüzlerce kilo ağırlığındaki bir durağı iki parke taşına nasıl bağlayabiliyorlar? Bu durak bırakın fırtınayı, rüzgarlı havada bile yıkılırdı.” ifadelerini kullandı.