Etiket: türbe

  • 2 yıldır ilmek ilmek işleniyor! Son aşamaya gelindi

    2 yıldır ilmek ilmek işleniyor! Son aşamaya gelindi

    Bursa Olgunlaşma Enstitüsü tarafından işlenen Osman Gazi’nin Tophane’deki türbesinin sanduka örtüsü (Puşide) 2 yıldır işleniyor. İlmek ilmek işlenen puşidenin eylül ayında tamamlanması hedefleniyor.

    Türk-İslâm motifleriyle birçok çalışmaya imza atan Bursa Olgunlaşma Enstitüsü, Osman Gazi Türbesi’nin sanduka örtüsünün sadece nakışlarını 1,5 yıl inceledikten sonra örtünün bire bir aynısını işliyor. Hiçbir kimyevi maddenin kullanılmadığı örtülerde hayvani yapıştırıcı ve 15 kilo bin ayar gümüş tel kullanıldı.

    Bursa Olgunlaşma Enstitüsü El Nakışları Bölüm Şefi Güleser Sencar, “Osman Gazi türbesinin sandukasına yeni örtü işlemesi yapıyoruz. Bu örtüye 2 yıl önce başladık. Bu örtüyü daha önce yapılmamış bir teknikle işlediğimiz için karar verme süreçleri ve desenlerin çözümlenmesi uzun bir zaman aldı. Bu örtüyü 2 yıldır işliyoruz.

    Normalde türbe örtülerinin puşideleri Maraşi tekniğinde çalışılır. Osmangazi Han’ın türbe örtüsünün diğer tekniklerden bir farkı kullandığımız kağıtları oymacılık tekniğiyle oyuyoruz. Üzerini tellerle işliyoruz. Örtümüzü sandukanın üzerindeki eserin aynısından işliyoruz.

    200 yıl öncesinde işlenen tekniğin aynısını uyguluyoruz. Örtünün büyüklüğü 15 metrekare olacak. Örtünün tamamında 15 kilo bin ayar gümüş tel kullandık” dedi.

  • Türbe sanılan yer kazıda boş çıktı

    Türbe sanılan yer kazıda boş çıktı

    Kütahya’nın Çavdarhisar ilçesindeki Aizanoi Antik Kenti’nde yıllardır türbe sanılarak dua edilen yer arkeolojik kazılar sonucu boş çıktı. Yıllardır türbeye gelerek dua eden vatandaşlar hayal kırıklığına uğradı.

    Kütahya’nın Çavdarhisar ilçesindeki Aizanoi Antik Kenti’nde, vatandaşların yıllardır ‘Yarın Dede’ diye ziyaret edip dua ettiği yerin arkeolojik kazıyla boş olduğu ortaya çıktı.

    Kütahya Dumlupınar Üniversitesi tarafından sürdürülen kazılarda, antik kentin en önemli alanlarından ‘Agora’nın giriş kapısı ve mermer zemini bulundu.

    Önceden asfalt yol kenarında kalan mermer sütunun etrafı kazılınca ‘Yaren Dede’ olarak bilinen yerin kabir olmadığı ortaya çıktı.

    Çocuğu olmayanların adak adadığı ‘Yaren Dede’ hakkında Arkeolog Fikret Aksoy, “Vatandaşlar kazıyı ziyarete geldi ve çok şaşırdılar. Yaren Dede olarak biliyorduk, meğer değilmiş” dedi.

    Aksoy, “Burası kazılmadan önce yerel halk sütunu ‘Yaren Dede’ olarak adlandırıyordu. Çocuğu olmayanların gelip adak adadığı, tapınım objesi olarak bakılıyordu. Agora’nın köşe sütunu olduğu ortaya çıktı. Kazıda ceset, iskelet, kabire dair hiçbir ibare yok. Agora’nın zemini var. İlçe sakinleri, yatırı kazdık diye tepki göstermedi. Onlar da bilinçlendi” diye konuştu.

    Diğer vatandaşlar da, “Biz yıllardır buraya gelip dua ediyorduk. Kabir olmadığını öğrenince çok şaşırdık” şeklinde konuştular.

    Kazıların halen Kütahya Dumlupınar Üniversitesi tarafından yapıldığı Aizanoi Antik Kenti, UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde yer alıyor.

    Aizanoi Antik Kenti ve vatandaşların senelerce kabir sanıp dua ettiği mermer sütun havadan da görüntülendi.

  • Türbede çekilen videoya gözaltı

    Türbede çekilen videoya gözaltı

    Adana’daki Çoban Dede Türbesi’nde çekip, sosyal medyada paylaştığı video ile tepki toplayan Hazar Ş., Mardin’in Midyat ilçesinde, bir arkadaşının evinde gözaltına alındı. Hazar Ş.’nin Midyat’a, yeni çekimler için gittiği belirtildi.

    Adana’nın Çukurova ilçesindeki Çoban Dede Türbesi’nde ilahi eşliğinde uygunsuz hareketler yaparak video çeken Hazar Ş., görüntüleri TİK-TOK adlı video paylaşım sitesinde yayınlayınca tepki çekti. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, İslami değerlere hakaret ettiği öne sürülen Hazar Ş. ile ilgili soruşturma başlattı. Hazar Ş’nin, Mardin’in Midyat ilçesinde olduğu tespit edildi. Mardin İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Hazar Ş’nin, Midyat’ta bulunan arkadaşının evine operasyon yaptı. Gözaltına alınan Hazar Ş.’nin bugün Midyat savcılığında ifade vereceği öğrenildi.

    Bu arada Hazar Ş’nin Midyat’a TİK-TOK için yeni çekimler yapmak için gittiği öğrenildi.

     

  • Bursa’da 500 yıllık mezar binaların arasında kayboldu

    Bursa’da 500 yıllık mezar binaların arasında kayboldu

    Bursa’da, Osmanlı döneminde yaşayan ve öldükten sonra kabri Yıldırım ilçesine yapılan Hasırcıoğlu Maksut Efendi ve ailesinin mezarı, cami ile 3 katlı bir apartmanın arasında kaldı. Mezar taşlarının yanından binanın soba borularının çıktığını belirten Namazgah Mahalle Muhtarı Ruhhan Görgün, “Cami ve kabirlerin etrafının genişletilmesi için dilekçe verdik” dedi.

    Osmanlı Devleti döneminde yaşayan ve dokuma işleriyle uğraştığı için kendisine Hasırcıoğlu denilen Maksut Efendi, 1500’lü yıllarda günümüzdeki Yıldırım ilçesinde bir cami yaptırdı. Hasırcıoğlu’nun yaptırdığı cami restorasyonlarla tarihi kimliğini kaybetti ancak günümüze kadar ayakta kaldı. 1500’lü yıllarda vefat eden Hasırcıoğlu, caminin yan tarafında defnedildi. Artan nüfus ve bina yapılaşmasıyla Hasırcıoğlu ve ailesinin kabirleri, bina ve cami arasında sıkıştı.

    ‘500 YILLIK MEZARLAR’

    Konuyla yetkililerin ilgilenmesi gerektiğini belirten Namazgah Mahalle Muhtarı Ruhhan Görgün, “Mahallemiz tahmini 1420-1450 yılları arasında Osmanlı Devleti döneminde kurulmuş bir mahalle. Mahallemizde önemli değerler var. Bu değerler içerisinde Baba Zakir, Sofu Mehmet Efendi, Maksut Efendi gibi zatlar mahallemizde bulunmaktadır. Bu mahalle, Bursa’nın en eski mahallelerinden biri. Bu mezarların şeceresinin Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde olduğunu düşünüyoruz. Burada bulunan Makremevi Camii’ni yaptıran kişi burada meftun bulunuyor. Maksut Efendi burada ailesiyle birlikte meftun durumda. Bu sokak Hasırcıoğlu diye geçiyor. Bu cami de 1500’lü yıllara dayanıyor. Mezar taşlarında da 1500’lü rakamlar görünmektedir. Bu da mezarların yaklaşık 500 yıllık olduğunun ifadesidir. Bunlar Osmanlıca olduğu için tarihçilerin araştırma yapması gerekiyor” dedi.

    ‘KAMULAŞTIRMA BEKLEMEYE ALINDI’

    Camii ve kabirlerin etrafının genişletilmesi için ilgili kurumlara dilekçe verdiklerini belirten Ruhhan Görgün, “Zaman zaman Yıldırım Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü tarafından temizliği yapılıyor. Fakat bu yeterli olmuyor. Burada bir restorasyon çalışması yapılabilir. Mezarlar cami ve ev arasında sıkışmış durumda. Cami ve kabirlerin etrafının genişletilmesi için dilekçe verdik fakat şu anda kamulaştırmada sıkıntı olduğu için beklemeye alınmış durumda” ifadelerini kullandı.

  • Padişah türbelerine sanduka örtüsü işliyorlar

    Padişah türbelerine sanduka örtüsü işliyorlar

    Osmanlı Devleti’nin Kuruluş Dönemi padişahlarının türbelerindeki sanduka örtüleri (puşide), Bursa Olgunlaşma Enstitüsünce geleneksel yöntemler kullanılarak hazırlanıyor.

    Enstitüde, Orhan Gazi ve Yıldırım Bayezid’in Bursa’daki, 1. Murad’ın ise hem bu şehirde hem de Kosova’daki türbeleri için ustalıkla ilmek ilmek işlenerek örtüler yapıldı. Osman Gazi Türbesi’ne puşide hazırlanması çalışmaları ise yaklaşık 3 yıldır sürüyor.

    Araştırmaları sonrası tarihi geçmişi bulunan “Maraş işi” tekniğini kullanan ekip, 11 yıldır puşideler konusunda uzmanlaşan Elif Şeref, Hayriye Öztürk, Mürvet Bayram, Vildan Özdamar, Perihan Tunca, Semra Özaydın, Nilüfer Kiracı ve Nalan Akın’dan oluşuyor.

    Çalışmalar, enstitünün el sanatları teknolojisi alan şefi Güleser Sencar’ın koordinasyonunda yürütülüyor.

    Diğer türbe örtülerinden farklı olarak ahşap oymacılığı tekniği bulunan Osman Gazi Türbesi’nin puşidesi için enstitüdeki kadın ustalar ve öğretmenler, İnegöl’de ahşap oymacılığı dersi de aldı. Örtünün hattatlığını ise İstanbul’un yeni simgelerinden Çamlıca Camisi’nin de hatlarını yazan hattat Hüseyin Kutlu yapıyor.

    Öğreticiler, uyguladıkları ve yeni keşfettikleri teknikleri ise diğer olgunlaşma enstitüleri ile paylaşıyor.

     “Ciddi sabır isteyen bir iş”

    Enstitü müdürü Nilüfer Karakoç, yıllardır Bursa’daki padişah türbelerine sanduka örtüsü işlediklerini söyledi.

    Orhan Gazi, Yıldırım Bayezid ve 1. Murad türbelerinin ardından Osman Gazi’nin türbe örtüsünü işlemeye başladıklarını belirten Karakoç, “Bu türbe örtüsünü ‘ustalık eserimiz’ olarak adlandırıyoruz. Diğer türbe örtülerinden edindiğimiz tecrübenin yanında bunu böyle adlandırmamızın sebebi, teknik olarak diğerlerinden çok daha farklı ve detaylı bir teknikte olması.” dedi.

    Karakoç, bütün detaylarıyla aslına uygun olarak puşideyi işlemeye başlamadan önce farklı tekniği görmelerinin ardından bunu tanıma ve desenini çözmek için 1 yıl uğraştıklarını anlattı.

    Aslına uygun, tamamen doğal yöntem ve malzemelerle çalışmaya devam ettiklerini dile getiren Karakoç, şöyle konuştu:

    “Ecdadımıza, atamıza olan borcumuzu bu anlamda yapabilmenin gururunu, mutluluğunu arkadaşlarımızla beraber taşıyarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu iş maneviyatla yapılacak bir iş. Ciddi sabır isteyen bu işi o maneviyata taşımadığınız sürece zaten yapamazsınız. Yaklaşık 100-150 yıl türbenin üstünde kalan bu puşideden sonra bizim yapacağımız puşidenin 150-200 yıl yaşayacak olması, okulumuzun geleceğe olan imzası.”

    Örtü işlemeye 2009’da başlayan ekipteki isimler hiç değişmedi

    El sanatları teknolojisi alan şefi Güleser Sencar da müdür yardımcısı Hanife Işılar ile 2009’dan bu yana türbe örtüleri üzerine ihtisas yaptıklarını aktardı.

    Osmanlı sarayına dayanan “Maraş işi” tekniğini kullandıklarını bildiren Sencar, “Türbe örtülerindeki işlerimizi birebir eski usullerin aynısıyla yapıyoruz. Kullanılan yapıştırıcılar hayvansal ve bitkiseldir. Kullanılan kumaşlar özel dokunuyor, ipler özel hazırlanıyor. Tozla, nemle baş edebilmesi için özel üretilmiş ürünler. Teknik olarak da aynen sarayda 200 yıl önce uygulananları mümkün olduğunca yapmaya çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.

    Sencar, 2009’da göreve başlayan 8 kişilik ekibin hiç değişmediğini, bu sayede çok önemli deneyim kazandıklarını aktardı.

    Puşide yapımına ilişkin bilgi veren Sencar, şunları kaydetti:

    “Özel hamur kağıtlara önce desenlerimizi hazırlıyoruz. Bu tekniğin çok eski zamanlara dayanan malzemeleri vardır; möhlikesi, bizi, kullanılan tezgahları var. Güncel hiçbir malzeme kullanmıyoruz. Desenler kesilip çıkarıldıktan sonra her birinin numuneleri belirleniyor, kaç kattan oluşuyorsa, bunlar eğer türbenin üstünde orijinal örtüsü varsa onun üzerindeki ölçülere göre çalışılıyor. Osman Gazi Türbesi’nde ahşap oymacılığı tekniği var, türbe örtüsünü gümüşle işliyoruz. Yazıları hattat Hüseyin Kutlu yazıyor. İşlemelerimiz, örtülerimiz bütün dünyaya Türk’ün aslına, mirasına hala ne kadar sahip çıkan nesiller yetiştiğini gösteriyor.”

    Bunu bir “gönül işi” olarak gördüklerini ifade eden Sencar, gelecek nesillere miras bırakacakları işler yaptıklarını dile getirdi.

    Sanduka örtülerindeki deneyimlerini Türkiye’deki diğer olgunlaşma enstitüleri ile paylaştıklarına değinen Sencar, “Osman Gazi örtüsü hem yazısı hem de işlemesi anlamında Türkiye’de bir ilk işleme. Bunu da diğer olgunlaşma enstitüleri ile paylaşacağız. Bizim okullarımız biten sanatlara çok değer verir, bu biten değil unutulmuş bir sanat.” değerlendirmesinde bulundu.

  • Babazakir türbesi binaların arasında kaldı

    Babazakir türbesi binaların arasında kaldı

    Bursa’da, Osmanlı Padişahı Çelebi Mehmet döneminde yaşayıp, 103 yaşında öldüğü tahmin edilen Babazakir Hazretleri’nin türbesi, iki bina arasında kaldı. Uzun yıllardır aynı mahallede yaşamasına rağmen türbenin varlığından haberdar olmayan vatandaşlar, yalnızca bir kişinin girebileceği darlıkta olan tünelden geçilerek gidilen türbeyi görünce şaşkınlık yaşıyor.

    Osmanlı Devleti döneminde Doğu Türkistan’dan gelen 40 dervişten biri olan Babazakir’in yaklaşık 103 yaşında vefat ettiği tahmin ediliyor. Babazakir Hazretleri ölümünün ardından, o dönemde boş olan bir alana gömüldü. Ayrıca Babazakir’in kabrinin bulunduğu mahalleye de ismi verildi. Nüfusa bağlı olarak artan şehir yapılaşmasıyla birlikte Babazakir’in türbesi, merkez Yıldırım ilçesi Namazgah Mahallesi’nde iki binanın arasında kaldı. Bir kişinin girebileceği genişlikte olan tünelden geçirilerek, gidilen türbenin bakımını ise mahalleli üstlendi. Binaların arasında kalan türbeyi görenler ise şaşkınlık yaşıyor.

    ‘40 DERVİŞTEN BİRİ’

    Babazakir türbesinin iki bina arasında kaldığını belirten Namazgah Mahalle Muhtarı Ruhhan Görgün, “Babazakir Hazretleri, Emir Sultan nezdinde Doğu Türkistan’dan gelen 40 dervişten birisidir. Babazakir ismini, zakir başı, yani okuyucu başı olduğu için bu isim verilmiştir. Kabri, günümüzde iki apartman arasında kalmış ve kabrinin önceki yıllarda yanında mescit olduğu söylenmektedir. Mescidin bulunduğu bölgeye de defnedilmiştir. Burası eskiden Babazakir Mahallesi olarak anılmaktaydı. 1950’li yıllardan sonra Namazgah Mahallesi’ne katılmıştır. Eşi Hatice Sultan ve kızı 30 metre aşağıda medfun bulunmaktadır. Kızı ve eşiyle kendi mezarı arasında 30 metre vardır” dedi.

    ‘İKİ KİŞİ GİREMEYECEK KADAR DAR’

    Türbenin iki bina arasında kaldığını, bakımını ise mahallelinin yaptığını belirten Görgün, “Babazakir hazretleri Emir Sultan hazretleriyle birlikte 40 dervişle birlikte Bursa’ya yerleşmiştir. Babazakir hazretlerinin de tasavvuf üzerinde ilmi vardır. Zikir ehlidir. Mahallemizde önemli bir değer olarak bulunmaktadır. Yetkililerden bu zatın burada bulunuşunu ortaya çıkarmak için tarihçilerin, Kültür Daire Başkanlığı’nın, Anıtlar Kurulu’nun buraya sahip çıkmasını rica ediyoruz. Zamanla yapılaşmadan dolayı türbe iki apartman arasında kalmış. İki apartman arasında kaldığı için kabri bilinmemektedir. Bunun ortaya çıkması gerekmektedir. Dar bir alanda ziyaret yapılmaktadır. İkinci bir kişinin giremeyeceği kadar dardır. Burada yapılması gereken ya kabrin kamulaştırılması ya da kabrin 30 metre aşağıdaki kendi ailesinin olduğu mezarlığa taşınması gerekmektedir. Bakımını mahalleli olarak bizler yapmaktayız. Temizliğini, bakımını mahalleli olarak bizler üstlendik” ifadelerini kullandı.

    ‘21 YILDIR BURADAN GEÇİYORUM İLK KEZ GÖRDÜM’

    Namazgah Mahallesi’nde ikamet ettiğini söyleyen mahalle sakini Adnan Orhan, daha önce türbeyi fark etmediğini belirterek şunları söyledi; “Buradan çok geçtim ama böyle bir türbenin olduğunu bilmiyordum. Çok etkilendim. Çok duygulandım. Apartman sanıyordum. İçerisinde türbe olduğunu şimdi fark ettim. 1999 yılından bu yana hep buradaydım. Sürekli bu yoldan geçiyorum ama ilk defa gördüm.”

  • Bursa İznik’te tarihi türbeye çirkin saldırı

    Bursa İznik’te tarihi türbeye çirkin saldırı

    Bursa’nın İznik ilçesinde, 18. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen Afyon Sultan Türbesi, sprey ile çirkin saldırıya uğradı.

    İznik ilçesindeki, Beyler Mahallesi’nde bulunan ve bölgenin simgelerinden biri haline gelen Osmanlı Beyi Orhan Bey’in torunu Afyon Sultan’un (Ahiveyn Sultan) türbesine, kimliği belirlenemeyen kişiler tarafından sprey boya ile yazılar yazıldı. 18. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen türbeyi anlatan tabelanın yazıları, sprey boya ile kapatılırken, aynı zamanda türbenin etrafındaki duvarlara da sprey ile yazılar yazılması tepki çekti.

    Türbeye dua için gelen vatandaşlar şok yaşarken, duruma isyan etti.