Etiket: Türk Futbolu

  • Fenerbahçe Başkanı Ali Koç: “FETÖ unsuru hala Türk futbolunun içindedir”

    Fenerbahçe Başkanı Ali Koç: “FETÖ unsuru hala Türk futbolunun içindedir”

    Fenerbahçe Başkanı ve Kulüpler Birliği Başkanı Ali Koç, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Seçimli Genel Kurul süreciyle ilgili Ülker Stadyumu 1907 Tribünü’nde basın toplantısı düzenledi. TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi ile ilgili eleştiride bulunan Başkan Koç, “Durup dururken imza süreci başlamadı. Olağanüstü bir kişiyle muhatap olduğumuzu, milyonların bütün haftalarını etkilediği futbol sektörünün garip bir insanın elinde olduğunu anlatmaya çalışacağım. En sert cevabı vermek zorundayım. 18 Temmuz tarihi ortada yokken imza süreci başladı. Zaman kazanmak için 18 Temmuz tarihi verildi. Bazı kulüpler yanlarına çekilerek, ben aday olmayacağım Avrupa Şampiyonası’na gideyim dediği için bazı kulüpler samimi olduğu için pozisyonlarında değişiklik oldu. Kaotik bir futbol ortamı yaşıyoruz. Krizleri yönetemedi, yalpalaya yalpalaya gereken idareyi gösteremedi. Bugün Türk futbolunda genel güven problemi var. En güvenilmez kurum, Türkiye Futbol Federasyonu. Hakemlik müessesesi yerle bir edildi. Hakemlik yaz boz tahtasına döndü. Ne demek istediğimi de şu yazıyla gündeme getireceğim. Sayın Ömer Faruk Ünal’ın 29 Mart 2024 yılında Türkiye Gazetesi’nde yazdığı “Ben Mehmet Büyükekşi” yazısı. Bu yazıyı okursanız 21 ayda hakemlik müessesesinde ne kadar çok uygulamalar, sistemler denenip vazgeçildiği burada yazıyor. Zaten yerlerde olan hakemlik müessesesi, yazboz tahtası haline getirildi. Bu yazıyı özellikle okumanızı sizlerden rica ederim. Kişilere ve kurumlara göre özel statülere gidildi. Beşiktaş polemiğinde son derece kindar biri. Galatasaray ile aralarında garip bir ilişkileri var. Ahmet İbanoğlu’na şahsıma dava açmasına izin verdi” diye konuştu.

    “Kesinlikle aday olmayacağım dedi, şimdi bakacağız diyor”
    TFF Başkanı Büyükekşi yönetiminde liyakatsız atamalar yapıldığını aktaran Başkan Koç, “Hakem olayı, o gece federasyondaydık, devre arasında MHK’yı değiştireceğini, hakemlerin yüzde 40’ını değiştireceğini anlattı. Yumruk olayı oldu başkan 180 derece değişti. Bahis iddiaları diz boyu. Trabzonspor – Fenerbahçe maçında etki altında kaldı. Raporlar değiştirildi. Bizim futbolculara 4’er 5’er maç ceza verecekti. Kulüpler arasına nifak tohumları ekti. Koltuğa tutunmak için kulüplerin arasına nifak tohumları ekildi. Liyakatsız atamalar yapıldı. Esas sıkıntı şu; doğruları söylemek gerçekleri çarptırtmak. Kolayca yalan söyleyebilen bir insandan bahsediyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Büyükekşi gerçekleri çarptırıyor”
    Başkan Koç, Büyükekşi ile yaptığı görüşmelerde farklı söylemler içinde olduğunu belirterek, “1 Mart’ta Merkez Hakem Kurulu toplantısı yapıldı, kendisine sordum ‘böyle bir toplantı yapılmadı ben de katılmadım’ dedi. Külliyen yalan. ’18 Temmuz’u bekleyelim’ diyenler ‘kulüpler bize söz verdi’ dediler. Önce ‘aday olmayacağım ama beni rencide etmeyin’ dedi, biz de ‘diyalog yapalım ama imzayı devam ettirelim’ dedik. Bu kadar önemli konuda bir tarafa böyle deyip diğer tarafa böyle demek, gerçekleri çarptırıyor. ‘Kesinlikle aday olmayacağım’ dedi. Şimdi ‘bakacağız’ diyor” ifadelerini kullandı.

    “Biz nasıl bu işin bayraktarlığını yaptığımızı anlayamadık”
    Başkan Koç, imza süreci ile ilgili bilgiler vererek şunları söyledi:
    “Hiçbir şekilde imza verenler-vermeyenler ayrıştırmaya gitmeyeceğiz. En çok saygı duyduğum imza verenler veya vermeyeceğim diyen kulüpler. Bir de rekabet avantajı yakalamaya çalışan kulüpler var. Riyad’da bütün suç bizim diye anlattılar Ankara’ya şikayet ettiler. O gün tuttuğu için bugün de benzerini uyguluyor. Kendi beceriksizliğini ört bas edebilmek için bizi Ankara’ya şikayet etmiştir. Bugün de aynı yönteme başvurması, Ankara’ya ‘Ali Koç’un başını çektiği imza süreci’ diye anlatılıyor, bu olacak iş değil. 2 Nisan’da İstanbulspor’un çağrısı ile başladı. 5 Nisan’da 4 takım daha sürece dahil oluyor bunlardan biri Fenerbahçe. Katıldık sonra da Beşiktaş katıldı. Sonuçta 14-15 takım olduk. Bu işin ciddiyetini farkına varan Büyükekşi dayanamayacağını anlayıp 7 Nisan’da Şanlıurfa’da seçimin 18 Temmuz’da yapılacağına dair açıklama yaptı. Bu açıklama gelince; orada da Dursun Özbek ile istişare yapıyorlar. Orada Dursun Özbek pozisyon değiştiriyor. Bu takımlardan 3’ü, ‘18 Temmuz tamamdır’ diyerek imza vermiyorlar. O ana kadar hiç görüş vermemiş 2 kulüp de 18 Temmuz uygundur diye mesaj gönderiyor. Dolayısıyla 2 ayrı görüş oluşuyor. Sonrasında kulüpler birliğinde bir toplantı yapıyoruz ve orada benim açıklamalarım var. Federasyonun değişmesi gerektiğini, taze bir kana ihtiyaç olmasını söylüyoruz. Tarihin de haziranda yapılmasını talep ediyoruz. Biz o imzaları toplasak da federasyon bu işi uzatma imkanı var. Halbuki kendi yönetiminde karar alıp 22 günde seçime gidebilirdi. Geçmişte 2008’de Haluk Ulusoy’la yaşanan bir durum var. Ondan sonra tarihin en önemli başarısı alındı. Nasıl oluyor da bu iş Fenerbahçe başkanı Ali Koç’un üzerine yapışıyor. Biz nasıl bu işin bayraktarlığını yaptığımızı anlayamadık. Biz bunlar yüzünden süper kupamızı çöpe attık, inşallah önümüzdeki sezon Türkiye Kupası’na katılmayacağız, bizim imza vermememiz riyakarlık olurdu.”

    “Siz azınlığın federasyonusunuz”
    TFF’nin 1 Mayıs Çarşamba günü yayımladığı açıklamaya yönelik Başkan Koç, “Başkan rüzgarı almış, yelkenleri doldurmuş, özgüven tavan yapmış. Bakmış ki tohumlar meyve veriyor. 1 Mayıs’ta resmi açıklama yaptı. Bu açıklamaya göre Türkiye’de futbolda ortam toz pembe. ‘2 sezonda bir tane yanlış işimi söyleyin dedim söylemediler’ diyor, artık kime söylediyse” dedi ve açıklamadan satır başlarını okudu. Haziran 2023’te yapılan seçimde Büyükekşi’nin aldığı oy sayısını hatırlatan Ali Koç, “328 delegeden 191’i oy kullanmış, 169 delegenin oyunu almış. Azınlık çoğunluğa tahakküm edemez diyor. Ben Ecmel başkana inanırım, 136 tane noter tasdikli imza var. 10 Süper lig kulübü var, onlarca 1, 2 ve 3. Lig kulüpleri var. Bu azınlık mantığı ile giderseniz siz azınlığın federasyonusunuz. Tüm siyasi desteğe rağmen, bu kadar oy aldınız. Sizin gözünüzde bu imzaların bir kıymeti yok. Demokratik yollarla seçilmeyen bir başkanın demokratik haklarını kullanan kulüplerin anti demokratik yollarla çalışır olması sizlerin takdirine bırakıyorum. İmza verenler ile vermeyenleri ayrıştırmaya çalışmak kabul edilemez. Bizim imza sürecimiz milli değerlerin üstünde tutuyoruz deniyor” dedi.

    “FETÖ unsuru hala Türk futbolunun içindedir”
    Seçim sürecinde imza veren kulüplerin bazılarına tehdit telefonları gittiğini vurgulayan Başkan Koç, “Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki algılar prim yapıyor. Bizlerin en son laf edeceği kişi sizsiniz. Sizin 2 telefonunuzda ByLock çıktı. Telefonunda ByLock çıkan biri Fenerbahçe Spor Kulübü’ne karşı bir laf edemez, konuşamaz, yön veremez. Sizin telefonunuza Bylock yükleyenler var ya, benim telefonumu iki yıl boyunca dinlemişler ve 2 davam var. Sadece telefonlarımızdan yola çıkarsak Milli değerler kimin doğru noktada kimin yanlış noktada olduğunu herkes net şekilde anlamıştır. Onun için sakın tenezzül etmeyin, sizin için çok tatsız olur. Futbol üzerinden bu kadar kaos oluşturmuş bir örgütün yanından yakınından geçmiş kimsenin futbolda olmaması lazım. Nasıl olabiliyor, 180 derece değiştik mi ülke olarak? Bu konu önemli değil mi? Biz Fenerbahçe spor kulübü olarak hassasız. Bu ülkede insan mı kalmadı. Bu FETÖ unsuru hala Türk futbolunun içindedir. Temizlenmesi gerekirken, daha fazla o günlere dönme adımları atılmıştır. Ali Koç’un başını çektiği hükümete ya da Cumhurbaşkanına karşı bir eylem. Bazı siyaset mensupları, imza verenleri Cumhurbaşkanı’mıza karşı bir oluşum olarak pozisyonluyorlar. Maddi destek yapıyorlar, imza verenler not ediliyor. Kendisi bizzat aradığında Ali Koç mu size baskı yapıyor diyor. Bu işe artık bakanlar girdi sizi de arayabilirler diyor, seçim sonuçlarına değinerek şimdi de futbolu ele geçirmeye çalışıyorlar diyor. Bazı kulüpleri günde 7-8 kez arıyor. Bu başkan her halükarda ama siz imza sürecini Ali Koç olmasın biz bunu yollayacağız diyorlar. Yönetim kurulu kararı aldılar mı, almadılar mı bilmiyorum. Açıkladıkları gün yönetim kurulunun çoğu bunu bilmiyordu. Bana göre samimi değil, kendisi ile ilgili samimi değil. Bekle ve gör politikası uyguluyorlar. Ali Koç başkanlığı bırakır, İstanbulspor küme düşer, yaz gelir millet tatile gider, Avrupa Şampiyonası’nda iyi bir sonuç alırız gibi düşüncelerle yapıyorlar olabilirler; o yüzden 18 Temmuz’u samimi olmadığını düşünüyorum. İmza vermeyen kulüpler isterse aday olsun hayatta bizden oy alamaz diyorlar. ‘İmza verirsen senin maçlarına atanan hakemlere daha dikkatli bakıyorlar dersem ne anlarsın, buraya çıkıyor” şeklinde konuştu.
    FIFA’nın siyasetin futbola müdahalesi konusunda sorulan soruya Başkan Koç, “FIFA’nın siyasetin futbola müdahalesi; bana göre büyüteçle baksa çok fazla iç içe geçtiğini görebilir bu iki unsurun. Böyle bir çalışma var mı haberim yok. 2 Nisan’da yaptığımız olağanüstü genel kuruldaki uluslararası başvurularımızı yapıyoruz. Futbolun bağımsızlığı, demokratik seçimler çok önemli” yanıtını verdi.

    “Devletimize karşı bir eylem içine giriyor olarak gösteriliyoruz”
    Başkan Koç, siyasetle futbol ilişkisine yönelik şunları söyledi:
    “Siyasetin mümkün olduğu kadar az karışması gerektiğini, çok adaylı seçimler olması gerektiğinden bahsediyoruz. Bunları yaparken, Ankara’ya gitmek çelişkili olur. Türkiye’nin en kutsal makamını kendi küçük işleri için kullanıyorlar. Türkiye’de niyet okuma, noktaları birleştirip sonuca varma çok yapılan bir olay. Mütemadiyen ismi telaffuz ediliyor. Herkesin istinasız mutsuz olduğu bir federasyonu değiştirmek için demokratik haklarımızı kullanıyor olmamız bu şekilde ele alınması, sanki devletimize karşı bir eylem içine giriyor olmamız olarak gösterilmemiz olacak iş değil. Fenerbahçe söz konusu devletse boynu kıldan incedir ama hakkını da savunmak zorundadır. Kırılgan bir camia olduğumuz için bizim hakkımızda yapılan algılar tutuyor. İnanmaya da müsait bir anlayış var Ankara’da, kolaya da kaçıyor. Biz Riyad konusunda çağrıda bulunduk, çağırın anlatalım dedik. Onlar da biliyor soruşturma yapıldığında başka bir şey çıkacağını. Niye Ankara’da itibar görüyor hakkımızda söylenenler. Bizim devletimizle hiçbir problemimiz yok ama siyasetin bizimle problemi olduğunu görüyoruz.”
    Seçimlerin 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası sonrası yapılacak olması ile ilgili Koç, “18 Temmuz’un ana motivasyonu olarak Avrupa Şampiyonası olduğu söyleniyor biz de deli saçması olduğunu söylüyoruz. Milli değerler için bizim çocukların motive olması Büyükekşi’nin başkan olması ise milli formayı hak etmiyorlardır. Bu iş zaman satın almadır” diye konuştu.

    Riyad ve yabancı hakem konusu
    Büyükekşi’nin geçtiğimiz günlerde bir gazeteye ‘Spor Bakanı’nın olduğu ortamda Fenerbahçe’nin Süper Kupa maçına U-19 takımı ile çıkacağını’ değerlendirmesine Başkan Koç şu yanıtı verdi:
    “Hakem olayının yaşandığı gece, biz başka bir iş için federasyonda toplantıdaydık. O toplantıda bize söylediği MHK’yı değiştireceğini hakemlerin yüzde 40ını değiştireceğini, alttan yeterince hakem gelemediği için. Diğer konu da yabancı hakem konusuydu. O mağduriyetten sonra yabancı hakem düşüncesinden vazgeçilmeye başlandı. Yurt dışı için dik durduk, GS gibi zikzak çizmedik. Yabancı hakem olmaz ise çıkmamayı düşünüyoruz. Ama çıkmamanın bedeli çok ağır. O yüzden buna destek olun dedik. Yabancı hakem olmazsa U-19 ile çıkacağız ama vizeleri yetiştirip yetiştirmeyeceğimizi bilmiyoruz. Derbi bitsin ondan sonra açıklama yapın dediler. Derbiden sonra Müslüm beyi aradım, yabancı hakem olmazsa biz U-19 ile çıkacağız dedik. Hollandalı bir hakem var dediler, Türk hakem. Bunun usulü UEFA’ya başvurusun UEFA sana bir hakem atar. Pazartesi Türk hakem olacağına dair açıklama yapıldı. Genel sekreterimle konuştuk, o arada bakan Bey ile konuştum. Salı günü U19 vizesi için başvurduk. Vizeler aynı gün geldi A takımda süper kupa vizesi, U-19 vizelerinde turist vizesi yazıyordu. Çarşamba günü u19 takımımızı yanımızda götürdük. Biz de Antalya’dan U-19’u çağırdık dolayısıyla hem doğru hem yalan. U-19 ile gittiğimiz için mi maç oynanmadı? Bunu kullanıyorlar. Anı ve günü kurtarmak için o kadar rahat bizi hedef gösteriyor ki o da tutuyor. Meyvesini de yiyor, çok yiyeceğini sanıyor. Ama yiyeceğini sanmıyorum” ifadelerini kullandı.
    Ali Koç, gelecekte siyasetle ilgili hedefinin olmadığını söyledi.

    “Bataklık öyle ya da böyle kuruyacak”
    Futbolun tüm paydaşlarının bir araya gelerek yeni bir yapılanmaya gidilebileceğini belirten Ali Koç, “Bizim baştan aşağıya futbolu dizayn etmemiz gerekiyor. Onlardan bir tanesi de futbolun amiri olan federasyon seçiminin nasıl yapılacağı. Bataklık öyle ya da böyle kuruyacak. İnanın bu bahsettiğim bataklık kurursa sizin de işiniz, hayatınız daha eğlenceli olur. Artık iyi insanlara, temiz insanlara, liyakatlı ihtiyaçlar ihtiyaç var. Bunu 3 kulüp bir araya gelip yapamaz, tüm paydaşların bir araya gelerek çorbada tuzu olması lazım” diyerek sözlerini noktaladı.

  • Ertuğrul Doğan’ın Trabzonspor’u kurtarma planı

    Ertuğrul Doğan’ın Trabzonspor’u kurtarma planı

    Trabzonspor Kulübü Başkanı Ertuğrul Doğan, kulüp dergisindeki 2024’te daha fazla kenetlenmeye, hayallerin peşinden kararlılıkla gitmeye, son şampiyonluktaki gibi her alanda birleşmeye, pes etmemeye, imrenilen Trabzonspor ruhuna ihtiyaç duyduklarını vurguladı.

    Sportif ve ekonomik anlamda yeniden yapılandıklarını anlatan Doğan, “Bu süreçte camiamızın her ferdi yol arkadaşımız olmalı. Bir kişiyi dahi dışarda bırakmadan ilerlemeliyiz. Sportif anlamda şampiyon teknik direktörümüz Abdullah Avcı ile tekrar buluştuk ve yakın geçmişte yaşadığımız o benzersiz duyguları tekrar yaşayabilmek için elbirliğiyle gerekeni yapacağız” ifadesini kullandı.

    Doğan, sadece A takımı değil, altyapıları da birlikte organize ederek yeni dönemdeki hedeflerine yönelik sürecin en doğru şekilde yönetilmesi için bazı adımlar attıklarına işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:

    Türk futbolunda deniz bitti 

    “Hem A takım hem de altyapıdaki değişim ve dönüşümü üç aşamalı olarak planladık. Kısa, orta ve uzun vade hedefleri kapsamında A takımımızın bu sezon ligde ve Türkiye Kupası’nda arzulanan başarıyı sağlaması, sezon sonu da gelecek sezon şampiyonluğa oynayacak şekilde kadronun kurgulanması ve o kadronun sezonlara yayılarak sürdürebilir ve dönüştürülebilir hale getirilmesi var. Altyapımızın da orta vadede oyuncu havuzuna katkı vererek, A takımımıza yetenekli ve gelecek vaat eden gençleri kazandırmasını hedefliyoruz.”

    Mali disiplin ve ekonomik yapılanmanın da önemini vurgulayan Doğan, şunları kaydetti:

    “Bundan asla taviz vermeyeceğiz çünkü futbolumuzda artık deniz bitti. Kulüplerin ekonomisi sürdürülebilir olmaktan çıktı. Ticari gelirler yarı yarıya azaldı, yayın geliri 600 milyon dolardan 90 milyon dolarlara kadar düştü. Avrupa’da en yüksek bütçeye sahip 20 kulübün en önemli gelir kalemini yayın geliri oluştururken, ligimizdeki kulüplerin en düşük gelir kalemi artık yayın geliri oldu. Türkiye Futbol Federasyonunun özellikle yeni yayın ihalesi sürecini doğru yönetmesini çok önemsiyorum.”

    Trabzonspor’u ait olduğu, hak ettiği yere taşımak ve başarıyı da sürdürülebilir hale getirmenin peşinde olduklarını vurgulayan Doğan, şunları kaydetti:

    “Hedeflerimiz çok net, bazı şeyleri geliştirmek, taraftarlara 90 dakika boyunca heyecan yaşatan ve bordo-mavi renkleri gören dostlara gurur veren, rakiplere korku salan bir futbol ekolü oluşturmak için çabalıyoruz.”

  • Eski Futbolcu Hakan Ünsal Türk futbolunun durumunu değerlendirdi

    Eski Futbolcu Hakan Ünsal Türk futbolunun durumunu değerlendirdi

    FIFPRO Player IQ Büyümenin Ötesi Toplantısı bugün İstanbul’da bir otelde düzenlendi. Toplantıya katılan Galatasaray’ın ve A Milli Futbol Takımı’nın eski oyuncularından Hakan Ünsal, ülke futboluna ilişkin İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu.

    “Türk futbolunda hallolması gereken birçok sorun var”
    Türk futbolunda hallolması gereken birçok sorun olduğuna dikkat çeken Ünsal, “Dünya Profesyonel Futbolcular Birliği (FIFPRO), FIFA ve UEFA’nı kabul ettiği bir kurum. Dolayısıyla güçlü bir birlik. Avrupa bölümünün yapacağı bu iş, konuşmalar bizim Türkiye’deki futbol ortamına çokta uygun değil. Oyuncunun iş yükünün fazla olması, bunun oyuncu sağlığına etkileri ya da futbol sonrasında yapacağı şeyler, bizim maalesef bunları konuşuyor olmamız aslında Türk futbolu için şu anda lüks gözüküyor. Çünkü ona gelene kadar futbolcunun ve aynı zamanda teknik adamların hallolması gereken birçok sorun ve problemler var. Ama bunların burada konuşuluyor olmasının avantajı ve güzelliği en azından bu adamlar Avrupa’da var olan sorunları bu seviyeye taşımışlar, biz daha oralara gelemedik. Bunları konuşarak halletmeye çalışıyorlar. Bu konuda çok ilerideler. En azından buradaki var olan tecrübeyi almak, bu tecrübeyle buradaki bir şeyleri değiştirmeye çalışmak iyi olacaktır diye düşünüyorum” diye konuştu.

    “Avrupa, Türkiye’ye olumlu bakmıyor”
    Dünyada, Spor Tahkim Mahkemesi’nde (CAS) en fazla dosyası bulunan ülkenin Türkiye olduğunu hatırlatan Hakan Ünsal, “Burada da zaten o kadar çok sorun var ki bu sorunların zaten 1-2 başlığını anca konuşabiliyorsunuz. Onları nasıl halledebileceğinizi konuşuyorsunuz. Oyuncuların var olan kontratlarından, şartlarından, kulüplerin var olan problemlerinden mali anlamda, yayıncı kuruluşun aynı zamanda bu işten çok şikayetçi olmasına kadar çok geniş yelpazede problemleri olan bir ülkeyiz maalesef. Kaldı ki oyuncularla kulüplerin yaşadığı problemlerin yansıdığı CAS’ta da dünyada en çok davası olan ülkeyiz maalesef. Belki de bu kriter, bizim aslında nerede olduğumuzu, oyun anlamında demiyorum, yönetim açısından, futbolun yönetimi ilişkileri açısından nerede olduğumuzu gösteren maalesef kötü bir kriter. Avrupa da dünyada var olan sorunların çözümü konusunda bu sebepten dolayı Türkiye’ye olumlu bakmıyor. Dolayısıyla sorunların büyüklüğü, onları çözmek için gereken zamanlara bakarsanız FIFPRO gibi ciddi kurumlardan yardım almak, onlardan destek almak çok önemli” ifadelerini kullandı.

    “Bu düzenin kolay kolay Türkiye’de değişeceğini düşünmüyorum”
    Türk futbolunda günlük başarılara odaklanıldığını dile getiren eski milli futbolcu, “Zaten var olan sistemi devam ettirmek, her gelen yönetim bilgi, birikim, tecrübe ve anlayışına göre yürüyor. Gelen yönetim eğer doğru işler yapmayı becerirse sene şampiyon oluyor ama birkaç sene sonra o giden yönetimden sonra yeni gelenler tamamen sistemi tekrar değiştiriyorlar. Kim gelirse gelsin yönetici bazında da teknik adam bazında ve oyuncu bazında da var olan sistemi devam ettirecek bir düzen olmadığı için bizde bir sene şampiyon olan, ertesi sene dağılabiliyor ya da bir sene şampiyon olan bu işi 1-2 yıl daha götürüp sonra dağılıyor. Bu düzenin kolay kolay ben Türkiye’de değişeceğini düşünmüyorum. Çok umutlu değilim o konuda ama buradaki insanlar bu sistemi oturtturmuş, değiştirmiş ve uygulamasından sonuç almış insanlar. O yüzden burada dinlemek, buradaki insanlardan bilgi aktarımı yapmak çok önemli hepimiz için” şeklinde konuştu.

  • Can Çobanoğlu: “2002’den sonra Türk futbolu gelişim gösteremedi”

    Can Çobanoğlu: “2002’den sonra Türk futbolu gelişim gösteremedi”

    Gazeteci Faik Gürses’in sorularını yanıtlayan Çobanoğlu 2002’deki Dünya Kupası üçüncülüğünden itibaren özellikle futbolda gereken ilerlemenin gerçekleşemediğini belirterek, “Türkiye’deki en popüler spor branşı olan futbol hak ettiği yerde değil. Bizim dönemimizde FIFA’da 7’nci, UEFA’da 5. olan futbolda 55.’liklere düşüp bugünlerde 35.’liklere çıktığımızda yükseliyoruz diye sevindiğimiz noktalara geldik. Futbolumuz gelişeceğine, çekirdek çitleten spor programları gelişti. İleri gitmedik, geri gittik. Tüm kulüplerin hakem hatalarına takılmış durumda. Biz VAR’ın bile teknolojisini tartışır duruma gelmişiz. Öncelikle teknik direktörlerimizin gelişime açık olması gerekiyor ama bizim teknik direktörlerimiz bu fırsatı bulamıyor. Çünkü antrenörlerin takım üzerinde yaptığı yeniliklerin sonucunu almaya ömrü yetmiyor, kovuluyor. Antrenörlerin yaşam ve iş bulma kaygılarını azaltırsak önlerini açabiliriz ama buna da pek fırsat olacak gibi gözükmüyor. Yabancı hocalarda da kariyerli isimler gelmeli. Sadece ucuz, eline liste verildiğinde oynatabilir hocalar gelecekse bunlara gerek yok. Sportif direktör olacak kişilerin gerekli eğitimleri aldıktan sonra bu göreve gelmeleri gerekir. Biz de eski futbolcuları getiriyorlar ve uzun soluklu bu görevde kalamıyorlar” ifadelerini kullandı.

    “Milli takımı tecrübeli yerli hocalar çalıştırmalı”
    Can Çobanoğlu, A Milli Takım ile ilgili olarak ise şu yorumlarda bulundu:
    “Milli takımda kariyerli Türk hocalarımız görev yapmalı. Eğer bu isimler olmuyorsa Mancini, Ancelotti gibi isimlerin getirilmesi gerekir ve sabretmek gerekiyor. Ben olsam Milli Takım’a Kuntz’u getirmem. Çünkü, bir ülkenin U19 takımının antrenörünü bizim takımın başına getirirseniz, oyuncular bu durumu kabullenemez. Mili takımın daha ileri gitmesini istiyorsanız daha kariyerli bir hoca getirmek gerekir. Almanya’nın milli takımın başına getirmeyi düşünmediği Kuntz’u bizim milli takımını getirirsek başarılı olamayız. Hırvatistan’da Rakitic ve Modric eski gücünde değil ancak Hırvatistan bizden çok daha iyi durumda. Saha içi dağılımı ve organizasyonları çok iyi. Çok zor maç olacak” şeklinde konuştu.

    “Volkan Demirel’i Galatasaray Divan Kurulu’nda alkışlattım”
    Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen deprem felaketinde Volkan Demirel ve Gökhan Zan’ın yaptığı yardımlara değinen Çobanoğlu, “İkisi de benim milli takımdan oyuncum. Camiaların renkleri ne olursa olsun ay-yıldız ve kırmızı-beyaz için bu iki ismi mutlaka bir üst kurulda anons etmem, alkışlatmam gerektiğini düşündüm. Volkan Demirel, Galatasaray camiası için çok sempatik bir figür olmamasına rağmen, Galatasaray’ın bu konuda net bir davranış yapması gerektiğini düşündüm. Türk futboluna yeni bir nefes getirmek için, Galatasaray Divan’ında hem Volkan’ı hem Gökhan’ı takdir ederek alkış rica ettim ve üyelerimiz de buna alkışlayarak karşılık verdi. Ama tam bu güzellikleri yaşarken, maçların başlamasından sonra iki kulüp tekrar tartışmalara başladı” dedi.

    “MHK’nın bu sorunları karşılayabilmesi için TFF’nin sahip çıkması gerekiyor”
    Merkez Hakem Kurulu’nda sürekli değişim olmasını değerlendiren Çobanoğlu, “Futbolda son dönemde hakemleri öne atarak kulüplerin açıklarını kapatmaya çalışır olduk. Mesela Sabri Çelik zamanında, üç tane de eski MHK Başkanlığı yapmış kişi görevdeydi. Ama bu isimlerle bile bu işi beceremediler. Çünkü kulüpler, takımların başına koydukları hocaların yönetimsel olarak takımların ruhunu yönetememenin, taraftarla aralarındaki sorunun, oyuncuların performansının neden kötü olduğunun sebeplerini bir araya koyup tüm bu sorunları MHK’nin üzerine atıyorlar. Ancak MHK’nın bu sorunları karşılayabilmesi için kurulun esas sahibi olan TFF’nin sahip çıkması gerekiyor. Ancak TFF maçlarda görev yapacak hakemleri yapay zeka altında kendisi belirleyip MHK’ya gönderirse, bu durum çözülmez. MHK’nın işleyiş olarak doğru kurmak lazım. Umarım Haziran ayındaki Federasyon seçimlerinde bu işi iyi yönetebilecek doğru kişiler göreve gelir” diye konuştu.

    “Konyaspor yenilgisi Avrupa’dan elenmiş bir Fenerbahçe’yi de motive etti”
    Galatasaray’ın ligdeki durumunu değerlendiren Çobanoğlu şunları söyledi:
    “Bence Ankaragücü maçı da zor kazanıldı ve takım adına bazı eksikleri ortaya koymuştu. İstanbulspor ve Kasımpaşa maçlarında da verilen pozisyonlar ve oynanan oyun bize bazı tereddütleri göstermişti. Yeni hocasıyla beş maçtır galip gelememiş ve gol atamamış Konyaspor maçında bazı eksiklerin de olması ile yenilgi geldi. Nelsson olmayınca Abdülkerim’in eksikleri de ortaya çıktı. Galatasaray benzemez 11’i ile oynadı. Galatasaray’ın ne olursa olsun Konyaspor gibi bir rakip karşısında iyi oynaması gerekir. Takım genel olarak hatalı, isteksiz ve düşük performansla oynadı. Takımda Okan hocanın yardımcıların, kıdemli oyuncuların sorumluluk alıp takımı motive etmeleri gerekir. Ayrıca Konyaspor yenilgisi Avrupa’dan elenmiş bir Fenerbahçe’yi de motive etti. Önemli olan Galatasaray’ın buradan tekrar ayağa kalkıp yoluna devam etmesi gerekir.”

  • Türk futbolu “eriyor”

    Türk futbolu “eriyor”

    UEFA ülke puanı klasmanında geçtiğimiz sezon bitiminde 11. sıraya gerileyen Türkiye, bu sezonun henüz başında 13. basamağa düştü.

    Beşiktaş, Galatasaray ve Aytemiz Alanyaspor’un gruplara kalamadan Avrupa maceralarını noktalamalarının ardından Şampiyonlar Ligi’nde Medipol Başakşehir, UEFA Avrupa Ligi’nde de Demir Grup Sivasspor’un ilk haftayı mağlubiyetle kapatması, Türkiye’yi iki basamak birden aşağı çekti.

    Ön eleme maçlarında Türkiye’yi geçen Ukrayna 29,5 puanla klasmanda 11. sıraya yerleşirken, İskoçya da bu hafta puanını 29,375’e çıkartıp, Türkiye’yi geride bırakarak 12. sıranın sahibi oldu. Türkiye ise an itibarıyla 28,9 puanla 13. sırada bulunuyor.

    Türkiye’nin 2 takımla yoluna devam ettiği Avrupa arenasında, İskoçya adına Glasgow Rangers ile Celtic, Ukrayna adına ise Shakhtar Donetsk, Dinamo Kiev ve Zorya Luhansk mücadele ediyor.

    Lig şampiyonu Şampiyonlar Ligi’nde ön eleme oynayabilir

    Sezon bitiminde Türkiye 10. sıraya çıkamadığı takdirde, Süper Lig’de 2021-22 sezonunun şampiyonu UEFA Şampiyonlar Ligi için ön eleme oynamak zorunda kalacak.

    Türkiye, geçen sezon olduğu gibi bu sezon da 11. sırada sezonu noktalarsa, Süper Lig şampiyonunun gelecek sezon “Devler Ligi”ne gitmesi, Şampiyonlar Ligi’nde mutlu sona ulaşacak takımın durumuna göre şekillenecek.

    Bu dev turnuvada kupayı kaldıracak takım, şayet kendi yerel liginde de Şampiyonlar Ligi bileti alırsa, statü gereği klasmandaki 11. ülkenin şampiyonu bu büyük organizasyona doğrudan katılım hakkı elde ediyor.

    Klasmanın ilk 15 sırasındaki ülkeler ve puanları şöyle:

    Sıra Ülke Puan
    1 İspanya 82.569
    2 İngiltere 80.997
    3 İtalya 63.581
    4 Almanya 62.427
    5 Fransa 51.081
    6 Portekiz 41.749
    7 Rusya 37.049
    8 Belçika 33.7
    9 Hollanda 32.8
    10 Avusturya 31.825
    11 Ukrayna 29.5
    12 İskoçya 29.375
    13 Türkiye 28.9
    14 Danimarka 27.375
    15 Kıbrıs Rum Kesimi 27.25

    Türkiye bu sezon 55 ülke içinde 33. sırada

    Türk ekiplerinin Avrupa’daki form düzeyi son yıllarda bir hayli düşerken, bu sezon iyice dip yaptı.

    Galatasaray’ın 3, Beşiktaş’ın 2, Aytemiz Alanyaspor’un 1 karşılaşmayla erken veda ettiği Avrupa’da yoluna devam edecek Medipol Başakşehir ile Sivasspor da birer karşılaşmayı geride bıraktı.

    Türk ekipleri, yaptıkları 8 müsabakada sadece 2 galibiyet çıkarabilirken, 1 beraberlik ve 5 yenilgi aldı.

    Bu sonuçlarla an itibarıyla sadece 1,9 ülke puanı toplayabilen Türkiye, UEFA’ya üye 55 ülke arasında 33. sırada bulunuyor.

    Felaket “geliyorum” dedi

    Türk ekipleri 2016-17 sezonunda iyi bir performansla 9,7 puan toplasa da 2017-18 sezonu deyim yerindeyse çöküşün başlangıcı oldu ve Türkiye 6,8 puan elde edebildi.

    Bir sonraki sezon (2018-19) Türkiye’nin topladığı puan 5,5’ta kaldı. Her geçen sezon puanı düşmeye başlayan Türkiye, geçtiğimiz sezon ise sadece 5 puan alabildi.

    Bu yıl şu ana dek 1,9 puan toplayabilen Türkiye’nin en azından geçen sezonki performansına (5 puan)  ulaşabilmesi için Medipol Başakşehir ve Sivasspor’un sezon bitimine dek toplam 8 galibiyet alması gerekiyor.

    Son dört sezondaki galibiyet ortalaması yüzde 27,1

    Türk takımları son 4 sezonda Avrupa’da toplam 114 maça çıktı. Bu maçlardan sadece 31’ini kazanabilen Türk ekipleri, 56 müsabakadan boynu bükük ayrıldı, 27 karşılaşmada ise eşitlik bozulmadı.

    Son 4 sezonda Türk takımlarının galibiyet ortalaması yüzde 27,1’de kalırken,  mağlubiyet ortalaması da yüzde 49,1 oldu.

    – Kötü sezonlar bitti, daha kötüsü geliyor

    Bu sezon 13. sıraya gerileyen Türkiye’yi gelecek sezon daha kötü günler bekliyor.

    UEFA’nın ülke puanı sıralaması, takımların son 5 yıldaki performanslarına göre belirleniyor. Bu çerçevede Türk ekiplerinin 2016-17 sezonunda topladığı 9,7 puan, gelecek sezonun sıralamasında hesaplama dışı kalacak. Bu durumda ise Türkiye’nin ilk 15 içinde yer alması bile zora giriyor.

    An itibarıyla gelecek sezonunun (2021-22) puan tablosunda ilk 20 sıra şu şekilde:

    Sıra Ülke Puan
    1 İngiltere 66.069
    2 ispanya 62.427
    3 İtalya 49.331
    4 Almanya 47.856
    5 Fransa 36.665
    6 Portekiz 33.666
    7 Rusya 27.849
    8 İskoçya 25
    9 Avusturya 24.45
    10 Ukrayna 24
    11 Hollanda 23.7
    12 Kıbrıs 21.75
    13 Sırbistan 21.375
    14 Belçika 21.2
    15 Türkiye 19.2
    16 İsviçre 19.175
    17 Danimarka 18.875
    18 Yunanistan 18.2
    19 İsveç 17.75
    20 Hırvatistan 17.35

     

    Türkiye ilk 15’e giremezse, takım sayısı 4’e inecek

    Türkiye’nin ilk 15 ülke arasında yer alamaması, ülke futbolu adına birçok olumsuz gelişmeyi de beraberinde getirecek.

    UEFA ülke klasmanında ilk 15 dışında kalınması halinde karşılaşılacak olumsuz durumlar şöyle:

    1- Uzun süredir 5 takımla temsil hakkı bulunan Türkiye, Avrupa’ya 4 takım gönderebilecek.

    2- Sadece Süper Lig şampiyonu UEFA Şampiyonlar Ligi’ne katılabilecek ama o da ön eleme/elemeler oynamak zorunda kalacak.

    3- UEFA Avrupa Ligi’ne takım gönderemeyecek.

    4- Diğer 3 takım, UEFA’nın gelecek sezon uygulamaya sokacağı Avrupa Konferans Ligi’nde mücadele edecek.