Etiket: türkiye koronavirüs

  • Türkiye’de son durum: 135 ölü, 5532 yeni hasta

    Türkiye’de son durum: 135 ölü, 5532 yeni hasta

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Türkiye’nin 21 Kasım 2020 tarihli günlük koronavirüs tablosunu açıkladı. Türkiye’de son 24 saatte 5 bin 532 yeni hasta tespit edildi  135 kişi koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca; “Bugün tespit edilen 5.532 yeni hasta var. Ağır hasta sayımız da kayıplarımız da can yakıyor. Kayıplarımızı azaltacak olan kurallara ve tedbirlere canla başla uymaktır. Mücadelenin gücü birlik olmak. Güç verin. ”

    • Günlük Test Sayısı: 152.214
    • Toplam Test Sayısı: 17.090.101
    • Günlük Hasta Sayısı: 5.532
    • Toplam Hasta Sayısı: 440.805
    • Günlük Ölü Sayısı: 135
    • Toplam Ölü Sayısı: 12.219
    • Günlük İyileşen Sayısı: 3.233
    • Toplam İyileşen Sayısı: 370.825
    • Ağır Hasta Sayısı: 4.121
    • Hastalarda Zatürre Oranı: %3,8
    • Yatak Doluluk Oranı: %54,7
    • Erişkin Yoğun Bakım Doluluk Oranı: %70,8
    • Ventilatör Doluluk Oranı:%37,6
    • Ortalama Temaslı Tespit Süresi: 11 Saat
    • Filyasyon Oranı: %99,6

     

     

     

  • Türkiye’de son 24 saatte 3116 yeni hasta 92 ölü

    Türkiye’de son 24 saatte 3116 yeni hasta 92 ölü

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Türkiye’nin 14 Kasım 2020 tarihli günlük koronavirüs hasta tablosunu açıkladı.

    Türkiye’de son 24 saatte 150 bin 141 yeni test yapıldı. Yapılan test sonuçlarından 3 bin 116 kişiye hastalık tanısı kondu.

    Bugün hayatını kaybedenlerin sayısı 92 kişi daha arttı. Türkiye’de toplam can kaybı 11 bin 418’e yükseldi.

    Hastalığı atlatarak iyileşenlerin sayısı 2 bin 298 kişi artarak 351 bin 102’ye yükselirken, ağır hasta sayısı düne oranla 67 kişi daha artarak 3 bin 423’e çıktı.

    “HASTANE YÜKÜMÜZ VE SAĞLIK ÇALIŞANLARIMIZIN OMUZUNDAKİ YÜK ARTIYOR”

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca; ” Bugün tespit edilen 3.116 yeni hastamız var. Ağır hasta sayımız artıyor. Hastane yükümüz ve sağlık çalışanlarımızın omuzundaki yük artıyor. Mevcut hasta yükünü taşınabilir seviyede tutmak için tedbirlere uymak zorundayız. Birlik olup mücadeleye güç verin.”

     

  • Türkiye’de 68 kişi daha virüsten yaşamını yitirdi

    Türkiye’de 68 kişi daha virüsten yaşamını yitirdi

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Türkiye’nin günlük koronavirüs tablosunu açıkladı.

    Türkiye’de son 24 saat içerisinde hayatını kaybedenlerin sayısı 68 kişi artarak 9 bin 513 kişiye yükseldi. Son 24 saat içinde 117.943 yeni test yapıldı, 2.013 yeni hasta tespit edildi.

    -Test: 12.759.069
    -Hasta: 353.426
    -Vefat: 9.513
    -Ağır Hasta: 1.504
    -Zatürre Oranı: %5.6
    -Yatak Doluluk: %48.1
    -İyileşen: 308.446

    TOPLAM AĞIR HASTA SAYISI 1504

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca; “Bugün 2.000’den fazla yeni tespit edilmiş hastamız var. Toplam ağır hasta sayımız 1.504. Sağlık çalışanlarımızın en çok emek çektiği hastalar ağır hastalarımız. Onların yükünü azaltmak tedbirlere birlikte uyarak mümkün. Mücadeleye destek verin.”

  • Türkiye’nin günlük koronavirüs tablosu

    Türkiye’nin günlük koronavirüs tablosu

    Türkiye’nin günlük koronavirüs tablosu açıklandı. 17 Eylül’de yapılan 109 bin 985 testten, bin 648’i pozitif olarak sonuçlandı. Son 24 saatte 66 kişi hayatını kaybetti. Toplam can kaybı 7 bin 315’e, ağır hasta sayısı ise bin 372’ye yükseldi.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca; Toplamda 9 milyona yakın test yapıldı. Bugün 1.648 yeni hastamız var. Kayıplarımızı ve ağır hasta sayısında artışı durdurmak elimizde. Tedbirlere hep birlikte uyarsak başarılı olacağız. Tedbirlere uyarak sağlık ordumuzun gücüne güç katın.” ifadelerini kullandı.

     

  • Türkiye’de her yüz kişiden 11’i koronavirüse inanmıyor

    Türkiye’de her yüz kişiden 11’i koronavirüse inanmıyor

    Türkiye’de her yüz kişiden 11’i corona virüse inanmıyor ya da abartıldığını düşünüyor. Yapılan bir araştırma aylardır yüzlerce kişinin ölümüne neden olan coronavirüsle ilgili hala yeterli toplumsal bilinç oluşmadığını gösteriyor.

    Türkiye coronavirüs salgınında 6 ayı geride bıraktı. Binlerce kişi hastalığa yakalandı, yüzlerce hayatını kaybetti.

    Ancak bir araştırmaya göre her 100 kişiden 11’i coronavirüse inanmıyor. Araştırmayı Avrasya Kamuoyu Araştırmaları Merkezi yaptı.

    Araştırmaya katılanların yüzde 33’ü ise corona virüsün abartıldığını düşünüyor. Katılımcıların yüzde 15’i ise corona virüsün dış güçler tarafından getirildiğini söyledi.

  • Ankara’da 799 sağlık çalışanı virüse yakalandı

    Ankara’da 799 sağlık çalışanı virüse yakalandı

    Hekim örgütleri, Türkiye’de koronavirüs vakalarının en fazla görüldüğü illerin başında gelen başkent Ankara’da, salgının tamamen kontrolden çıktığını belirtiyor. Ankara Tabip Odası’na göre, Ankara’da 799 sağlık çalışanı Covid-19’a yakalandıı, kentteki doğrulanmış vaka sayısı da günlük 5 bin civarına ulaştı.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, son dönemde vaka artışlarının ikiye katlandığını açıklaması üzerine, salgın konusunda dikkatler Ankara’ya çevrildi.

    Kentteki durumu BBC Türkçe’ye değerlendiren Ankara Tabip Odası (ATO) Genel Sekreteri Muharrem Baytemur ile Ankara Diş Hekimleri Odası Başkanı Serhat Özsoy, gelişmelerin endişe verici boyutta olduğunu söyledi.

    Başkentteki vaka sayılarının her gün biraz daha arttığını vurgulayan Baytemur’a göre, günlük vaka sayıları günlük 5 bin civarında. ATO, bu rakamları, koronavirüs testi pozitif çıkan hastaları kontrol eden filyasyon ekiplerine dayandırıyor.

    ATO Genel Sekreteri Baytemur, Ankara’daki 9 ayrı bölgede günlük ortalama vaka sayısının 500 – 600 civarında olduğunu belirterek, Pazartesi günü sadece Keçiören’de 906 kişinin koronavirüs testinin pozitif çıktığını vurguladı.

    Ankara Diş Hekimleri Odası Başkanı Serhat Özsoy da, pandemi yönetimi konusundaki hatalar nedeniyle, salgının kontrolden çıktığını savundu.

    Özsoy’a göre, salgının hızla yayılmasında, Sağlık Bakanlığı’nın, halkı doğru bilgilendirmemesinin etkisi büyük. Ankara’da günlük vaka sayıları 3 bin 500 civarındayken, bakanlığın ülke çapında bin 500 vaka açıkladığını söyleyen Özsoy’a göre, bu nedenle halk, salgının boyutlarını yeterince ciddiye almıyor.

    Hekim örgütlerine göre, Ankara’da salgının hızla artması, sağlık çalışanlarını da ciddi biçimde olumsuz etkiliyor. Ankara Tabip Odası verilerine göre, kentte Covid – 19 tanısı konan sağlık çalışanlarının sayısı 799’a yükseldi.

    Koronavirüs testleri pozitif çıkan sağlık personeli arasında başı hekimler çekiyor. Çeşitli alanlardan toplam 232 hekimin koronavirüs testleri pozitif çıktı.

    Hemşire ve ebeler, 118 vaka ile ikinci, temizlik işçileri de 99 vaka ile üçüncü sırada.

    Ankara’daki 7 eczacı ile 5 diş hekiminin de testleri pozitif çıktı.

    Ankara Diş Hekimleri Odası Başkanı Serhat Özsoy, koronavirüsten korunmak için muayenehanede çalışan diş hekimlerine gerekli ekipmanı dağıttıklarını söyledi. Ancak Özsoy’a göre, asıl sorun, sahada çalışan ve filyasyona çıkan sağlık ekiplerinde.

    Ankara’daki sağlık çalışanlarının büyük bölümünün, yoğun mesai nedeniyle tükenmişlik sendromu yaşadığını vurgulayan Özsoy, “Filyasyon ekipleri gece 23:00’e kadar sokaklarda. Bu aynı zamanda güvenlik sorunu da beraberinde getiriyor. Gece yarısı iki kadın sağlık çalışanı, ıssız sokaklarda güvenlikten yoksun bir şekilde hasta takibi yapıyor” diye konuştu.

  • Türkiye’de son 24 saatte 1673 yeni vaka

    Türkiye’de son 24 saatte 1673 yeni vaka

    Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan “Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu”nun güncel verileri paylaşıldı.

    Türkiye’de son 24 saatte 111 bin 193 Covid-19 testi yapıldı, 1673 kişiye hastalık tanısı konuldu. 55 kişi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti, ağır hasta sayısı 1181 oldu. 943 kişinin Covid-19 tedavisinin tamamlanmasıyla, iyileşenlerin sayısı 254 bin 188’e yükseldi.

     

  • Türkiye’de gönüllü aşı denemeleri Eylül’de başlıyor

    Türkiye’de gönüllü aşı denemeleri Eylül’de başlıyor

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Kovid-19’a karşı Çin ile Almanya ve ABD’nin ortak yürüttüğü iki ayrı aşı çalışmasının son aşaması olan Faz 3 gönüllü insan denemelerinin Türkiye’de 10’a yakın merkezde yapılacağını söyledi.

    Prof. Dr. Yavuz, geçtiğimiz hafta sosyal medya gündemine de oturan aşılarda gönüllü denemelerine yönelik tartışmalarla ilgili, “Kobay mı olacağız, gönüllüler parayla mı çalışmaya katılacak, kimler çalışmaya dahil edilecek, Faz 3 denemeleri hayati riskler yaratıyor mu?” gibi vatandaşların merak ettiği tüm soruların yanıtlarını verdi.

    İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, tüm dünyanın merakla beklediği Kovid aşılarındaki son gelişmeleri ve Türkiye’de de çok merkezli olarak yürütülecek Faz 3 gönüllü insan denemeleri hakkında DHA’ya önemli bilgiler verdi. Etik kurul ve Sağlık bakanlığı onaylarından geçen Çin ve Almanya-ABD ortak çalışması olan iki farklı aşı adayı için İstanbul Tıp Fakültesi’nin de aralarında bulunduğu 10’a yakın merkezde, faz 3 gönüllü insan denemeleri yürütülecek. Dünyada 10’dan fazla Kovid aşısı çalışmasında sona yaklaşıldığını vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, “İnsanlarda etkili olduğunun ve olası yan etkilerinin tekrar değerlendirildiği son aşama olan Faz 3’e gelen aşı çalışmaları bunlar. Geçtiğimiz günlerde Sayın Bakanın da açıkladığı iki tane aşı çalışmasının ise Faz 3 denemelerine Türkiye’den de gönüllü insanlar dahil edilecek. Çalışmalara başlamak üzereyiz. Eylül ayı gibi, çok yakın bir tarihte başlayacağız” dedi.

    “GÖNÜLLÜLERE ÜCRET ÖDENMESİ YA DA BASKI SÖZ KONUSU OLAMAZ”

    Aşı çalışmalarında son aşama olan Faz 3’e gelmeden, yani aşı adayının klinik olarak binlerce gönüllüde denenmesinden önce, çok ciddi klinik öncesi (preklinik) çalışmaların yürütüldüğüne işaret eden Prof. Dr. Şimşek, şunları söyledi:

    “Bunun öncelikle bir laboratuvar ayağı var. Hangi molekülü kullanacağız, nasıl kullanacağız, hücre dizilerinde etkili oluyor mu gibi. Laboratuvar çalışmaları yapıldıktan sonra hayvan deneyleri aşaması var. Bunlar, insandan önceki aşamalar. Burada işte toksik etkilerinin olmadığı, hastalığa karşı kısmen etkili olup olmadığı, işe yarayıp yaramadığı gibi bazı temel soruların yanıtları aranır. Klinik çalışmalar bundan sonra başlar. Bunda da Faz 1 dediğimiz aşama, aşının güvenliğiyle ilgili kısmı. İnsanlarda, küçük gönüllü gruplarında yapılan, aşı etkili mi değil mi, güvenli mi, bunlar değerlendirilir. Faz 1’de esas güvenlik sorusunun yanıtı alınır. İstenen sonuçlar elde edilirse de Faz 2’ye geçilir. Tüm bu aşamalarda çalışmaya dahil edilen insanlarda gönüllülük esastır. Kimseye bir ücret ödemesi, zorlama yapılması mümkün değildir. İsteyen katılır, istemeyen katılmaz. Katılan insanların da tüm tetkikleri, yakın tıbbi gözlemleri ve tıbbi bakımları da uzmanların kontrolündedir.”

    “FAZ 1’DE GÜVENLİK VE ETKİNLİK, FAZ 2’DE HEDEF KİTLE BELİRLENİR”

    Ortalama 10-20 kadar gönüllünün dahil edildiği Faz 1’de “Bu aşı güvenlidir, hastalığa karşı etkinliği vardır, insanlarda umulmadık, beklenmeyen yan etkiler çıkmıyor” yönünde sonuçlar elde edilirse Faz 2 aşamasına geçildiğini anlatan Prof. Dr. Yavuz, şöyle devam etti:

    “Bu aşamada yüzlerle ifade edilebilecek sınırlı sayıda gönüllü insan çalışmaya alınıyor. Bu noktada da aslında aşılama için hedeflenen nüfus, aşı kimlere yapılmalı, yaşlılar mı, risk grubundakiler mi vs, o özellikteki gönüllüler de çalışmaya dahil edilerek, vücut aşıya ne kadar cevap veriyor, koruyucu antikorlar oluşuyor mu bu insanlarda, bunların çalışması da yapılıyor Tabii ki yine güvenlik çalışmalarına da devam ediliyor. Yani istemediğimiz bir etki, en basiti kolunda ağrıdan tutun ateşin çıkması vb her türlü parametreye bakılıyor. Faz 1 ve 2 aşamaları aşıyı geliştiren ülke neresiyse orada gerçekleştiriliyor. Şu an Çin ve Almanya-ABD ortak yapımı aşı adayları bu aşamaları kendi ülkelerinde geçti. Aşı çalışması bu aşamaları geçerse eğer, Faz 3 aşamasında hem aşıyı geliştiren ülkede, hem de vakaların görüldüğü diğer ülkelerde çok merkezli çalışmalar başlıyor. Mesela Avrupa’da, Amerika’da, Güney Amerika’da şu anda çok yoğun devam ediyor Faz 3 aşaması. Faz 3’de gönüllü insan sayısı artık 10-30 binlere çıkarılıyor. Burada da aşı verilen gönüllülerin yanı sıra kontrol grubu dediğimiz hiçbir şey verilmeyen bir grup da dahil ediliyor.”

    FAZ 3’DE, BİR ÖNCEKİ AŞAMALARIN SAĞLAMASI BÜYÜK İNSAN GRUPLARINDA YAPILIYOR

    Prof. Dr. Yavuz, “Aşı çalışmalarının Faz 3 aşamasında, kime aşı veriliyor, kim kontrol grubunda (yani placebo -etkisiz aşı- alıyor), çalışmanın başında bunu uzmanlar da gönüllüler de bilmiyor. Kodlarla her şey kaydediliyor. Çalışmanın sonunda bu kodlar açıldığında uzmanlar sonuçları daha güvenli değerlendirebiliyor. Çünkü “Kontrollü Çift Kör Çalışma” olarak bilinen bu çalışma şekli sayesinde, aşı verilen gönüllülerde gözlenen farkların, gerçekten aşı ile ilgili olup olmadığı her iki grubun kıyaslanmasıyla anlaşılıyor.” dedi.

    Prof. Dr. Yavuz, Faz 3’de aşı uygulanan gönüllülerin hastalanıp hastalanmayacağı, aşının yan etki düzeyi gibi kriterlerin gözlendiğini anlatarak “Her ne kadar hem hayvan deneylerinde, hem iki aşamalı Faz çalışmalarında bu güvenlik sorusuna cevap verilmiş olsa da Faz 3’te de aşının güvenliği mutlaka yeniden değerlendirilir” şeklinde konuştu.

    TÜRKİYE’DEN 10 MERKEZDE YAPILACAK

    Faz 3 çalışmasında gönüllü denemelerine katılan insanların aşı olduktan sonra hastalanıyor mu hastalanmıyor mu bunların yakından takip edildiğini belirten Prof. Dr. Yavuz, şu bilgileri verdi: “Burada, aşı olanların, olmayanlara göre daha az hastalanması beklenir. Ama bu da büyük oranda bir fark olmalıdır ancak o zaman anlamlı olur. Yani diyelim ki aşı olanlar yüzde 10 daha az hastalanıyor, bu yetersiz bir etkidir. Faz 3 çalışmaları sadece bir ülke ya da bir merkezde değil, çok sayıda ülkede (aşıyı geliştiren ülke de dahil) ve farklı pekçok merkezde yapılır. Türkiye’de de 10’a yakın merkez var bu çalışmaların başlatılacağı. Her merkezin alması gereken belli bir gönüllü sayısı var. Bu sayılar tutturulana kadar, örneğin bizim yapacağımız çalışma kısmı bir ay belki sürecek. Ama tabii tüm dünyadan verilerin toplanması, etkili oldu mu olmadı mı onların değerlendirmesi daha uzun sürecek. Biz gönüllüleri alacağız ama örneğin bir yıl boyunca takip edeceğiz. Burada da bu aşının kullanılmış olması, bu ülkedeki insan gruplarında da çalışmanın yapılmış olması, neresinden bakarsanız bakın avantaj. Sonuçta genetik yapı farkları olabiliyor, aşıya yanıt farkları olabiliyor, bu anlamda bu ülkenin insanıyla da bu aşıların çalışılmış olması avantaj.

    “KRİTERLER BELLİ, BU BİR AŞILAMA DEĞİL DENEME AŞAMASI”

    Bu çalışmalara alınacak olan insan gruplarının kriterleri de önceden bellidir. Vatandaşlarımız bu çalışmaların yürütüleceği merkezlere ‘Hadi burada aşı yapılıyor, gidelim de olalım’ diye başvurmasın. Bunu da özellikle vurgulamak istiyorum, çünkü bu, bir aşılama değil deneme aşaması. Hangi yollarla gönüllü çağrılarının yapılacağı, çalışmaya hangi özellikteki insan gruplarının dahil edileceği, aşı çalışmasının protokollerinde önceden bellidir ve merkezler bu kriterlere göre insanları çalışmaya dahil eder. Gönüllülere ulaşmak anlamında farklı kanallarımız var, onlar üzerinden yürütülür bu süreç.”

    “EN ÇOK SAĞLIK ÇALIŞANLARI GÖNÜLLÜ OLMAK İSTİYOR”

    Birçok insanın aşı çalışmalarında gönüllü olmak istediğini de vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, özellikle risk grubundaki sağlık çalışanlarının buna çok istekli olduğunu söyleyerek gönüllü insan denemelerinin “kobay olarak kullanılıyoruz” şeklinde yorumlanmasının çok büyük bir hata olduğunu vurguladı ve sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Ben açıkçası kobay olarak düşünmem kendimi. Aşı çalışmalarına katılmaktan mutluluk da duyarım. Kovid için bir çare bulunması gerekiyor. Bu çarenin bir parçası olmak çok iyi bir şey bence. Aşı ile ilgili modern tıbbın inanılmaz bir deneyimi var. Büyük bir zarar verecek bir şey asla olmayacağını söyleyebiliriz. Sonuçta bu aşılar eğer gerçekten etkili bulunursa, insanlık için çok önemli bir şey yapılmış olacak. Zaten bizler de bu kadar işimizin içinde, bu çalışmalarda yer alıyorsak bunun için. Sonuçta gerçekten çok katastrofik bir durumla karşı karşıyayız. Gönüllülerden çalışmanın protokolüne uygun olanları detaylıca aydınlatılır, onam formları alınır ve çalışmaya öyle dahil edilir.”

    “HER FİRMA İSTEDİĞİ GİBİ GELİP BURADA AŞI DENEMESİ YAPAMAZ”

    “Bir firmanın çalıştığı bir aşı var ve bu geldi, ülkemizde istediği gibi bu çalışmaları yapıyor” gibi bir algının da çok yanlış olduğunu anlatan Prof. Dr. Yavuz, gönüllü insan denemelerinin ülkemizde yürütülebilmesi için çok ciddi izin aşamalarından geçildiğini, her türlü detayı değerlendiren etik kurul uzmanlarının izin için gelen dosyada kimsenin aklına gelmeyecek binlerce sorunun cevabını araştırdığını ve uygun bulunursa onay verildiğini belirtti. Prof. Dr. Yavuz, “Yani bu etiktir, çalışılabilir şeklinde etik kurul onaylarını almak zorundalar. Daha sonra da Bakanlık izinleri alınır. İşte Türkiye’de bu aşamayı geçmiş iki aşı adayı için Eylül ayı gibi gönüllü insan deneylerine başlanacak.” dedi.

  • “Salgında Türkiye tekrar Nisan ayına döndü”

    “Salgında Türkiye tekrar Nisan ayına döndü”

    ABD’deki Jackson Laboratuvarı’nda görevli immünoloji uzmanı Prof. Dr. Derya Unutmaz, son dönemlerde kafa karıştıran sorularla ilgili Independent Türkçe’ye konuştu.

    Son dönemlerde Kovid-19 vakalarının artışındaki hızlanma birçok kurumu alarma geçirdi.

    Bu süreçte de doğru bilgiler kadar yine yanlış yönlendiren ve korkutan söylentiler de dolaşmaya devam ediyor.

    “Salgında Türkiye’de tekrar nisan ayına dönüldüğü anlaşılıyor, çok tehlikeli yeni bir döneme girdik” diyen Prof. Dr. Derya Unutmaz, tedbirlerin ve yapılan test miktarının, özellikle filyason amaçlı acilen artırılması gerektiğini söyledi.

    Yapılan testlerin günlük 100-150 bin civarında olduğuna dikkat çeken Prof. Unutmaz, “Zira birçok hafif geçiren veya semptomu olmayan kişi tespit edilmiyor ve virüsü yaymaya devam ediyorlar” dedi.

    “Semptomlar oldukça çeşitli, değişik kişilerde farklı farklı şekillerde kendini gösteriyor. Üst solunum yolu semptomları var. Gripte gördüğümüz semptomlara benziyor ama öksürük, halsizlik gibi oluyor. Onun dışında Kovid’e biraz daha özel semptomlar, koku ve tat kaybı, baş ağrısı oluyor bazı kişilerde, herkeste ateş olmuyor bazılarında ateş olabiliyor. Aynı zamanda mide ve bağırsaklarda rahatsızlık belirtisi gösteren ishal gibi durumlar oluşuyor. Bunun gibi çeşitli semptomlarla kendini gösterebiliyor.”

     

  • Türkiye’de koronavirüs aşı çalışmaları ne durumda?

    Türkiye’de koronavirüs aşı çalışmaları ne durumda?

    Sağlık Bakanı Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe, koronavirüs salgınına ilişkin, “Bizim kendi üniversitelerimizde 12 aşı çalışması var. Bunlar klinik safhada. 5’i fare deneyi aşamasında. Sonuçları çok iyi olanlar var ama bunlar daha da ilerleyecek” dedi.

    Sağlık Bakanı Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nda, Türkiye’de koronavirüs pandemisi sürecinde gelinen noktaya ilişkin bilgi verip, milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Bakan Yardımcısı Meşe, her yıl pandemik influenza eylem planının güncellendiğini belirterek, bu konuda il yöneticilerine de eğitimler verildiğini söyledi. Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü 11 Mart tarihinden bugüne kadar alınan kararları ve hayata geçirilen uygulamaları anlatan Meşe, ilaç, serum ve antiserum çalışmalarının devam ettiğini, sonbahar ve kış aylarının yaklaştığını bu dönemde de koronavirüs dışında solumun yolu enfeksiyonlarının görülmeye başladığını belirterek, bu süreç için de hazırlık yaptıklarını söyledi.

    Bakan Yardımcısı Meşe, antikorun ne kadar süre pozitif kaldığının sorulması üzerine, “Bu konuda araştırma yapıyoruz. Çalışmalarımız devam ediyor. Yurt dışında 3 ay gibi kaldığını gösteren çalışmalar var. Çok yüksek bağışıklık olmadığını, geçirenlerde de antikor olsa bile koruyucu olmayacağını gösteren çalışmalar da var” dedi.

    Bakan Yardımcısı Meşe, aşı çalışmalarıyla ilgili de, “Bizim kendi üniversitelerimizde 12 aşı çalışması var. Bunlar klinik safhada. 5’i fare deneyi aşamasında. Sonuçları çok iyi olanlar var ama bunlar daha da ilerleyecek. Mart, nisan, mayıs ve haziran aylarındaki virüslerin mutasyonu ile ilgili çalışmaya başladık. Virüs Türkiye’de mutasyona uğradı mı? Bu konuda da halk sağlığı laboratuvarlarında çalışma başlattık” diye konuştu.

    ‘SAĞLIK ÇALIŞANLARINA RİSKE GÖRE TEST YAPIYORUZ’

    Bakan Yardımcısı Meşe, sağlık çalışanlarına koronavirüs testi yapılmasına neden zorunluluk haline getirilmediğinin sorulması üzerine de şunları söyledi:

    “Sağlık çalışanlarına test konusu, üzerinde konuştuğumuz ve tartıştığımız bir konuydu. Çalışma gruplarında aldığımız ortak karar sonucunda en akılcısı, riske göre sağlık çalışanlarına bu testleri yapmak oldu. Bunun için bir algoritma yayınladık. Buna göre sağlık çalışanının temas riskine göre test yapıyoruz. Test kısıtlaması yok sağlık çalışanlarında, riske göre yapıyoruz. PCR testi sadece o anlık virüsü gösteriyor. Yani o anda virüsün olması ya da olmaması bir daha olmayacağını göstermiyor. Bu yüzden Bilim Kurulu önerisi, riske göre test yapmaktı.”

    ‘YERLİ TANI KİTİMİZLE İLGİLİ SORUN YOK’

    Prof. Dr. Meşe, yerli tanı kitinin ne kadar doğru sonuç verdiği konusundaki soruya da şöyle cevap verdi:

    “Tanı kitimiz halk sağlığı laboratuvarlarında geliştirildi. Dünya Sağlık Örgütü tarafından akreditasyonları yapıldı. Testin yüzde 90’ın üzerinde duyarlılığı var. PCR testinin pozitifliğini testin alınış şekli ve virüsün atılımı etkiliyor. Bir gün pozitif, ikinci günü negatif çıkabiliyor test sonucu. Bu sonuç tanı kitiyle alakalı değil virüsün atılımıyla ilgili. O yüzden yaşanan sorun testin duyarlılığının düşük olduğundan değil. Yerli tanı kitimizle ilgili bir sorun yok.”

    ‘DÜNYANIN ORTAK KARARI, BİRİNCİ DALGA HENÜZ BİTMEDİ’

    Prof. Dr. Meşe, virüste ikinci dalganın ne zaman başlayacağının sorulması üzerine de “Henüz dünyada birinci dalga bitmiş değil. İkinci dalganın başlaması için vakaların çok aza inmesi sonra artışa geçmesi gerekiyor. Tüm dünyanın ortak kararı, birinci dalganın henüz bitmediği” dedi.

    Bakan Yardımcısı Meşe ayrıca Türkiye’ye ilk vakanın İtalya’dan geldiğini söyledi.