Etiket: Türkiye

  • Kritik Türkiye-Yunanistan toplantısı sona erdi

    Kritik Türkiye-Yunanistan toplantısı sona erdi

    Milli Savunma Bakanlığı, Türkiye-Yunanistan askeri heyetleri arasında ‘Ayrıştırma Usulleri’nin ele alındığı NATO Karargahındaki teknik toplantının tamamlandığını duyurdu.

    Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, “Türkiye-Yunanistan askeri heyetleri arasında ‘Ayrıştırma Usulleri’nin ele alındığı NATO Karargahındaki teknik toplantı tamamlandı. Askeri unsurlar arasındaki muhtemel müdahalelerin engellenmesine yönelik tedbirlerin görüşüldüğü toplantıda karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu. Müteakip toplantının önümüzdeki günlerde icra edilmesi planlanmaktadır” denildi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile NATO Genel Sekreteri Stoltenberg görüşmesi sonrası yapılmasına karar verilen ve NATO Askeri Komite Başkanlığınca bugüne ertelenen Türkiye-Yunanistan askeri heyetleri arasında “Ayrıştırma Usullerinin” ele alınacağı teknik toplantı NATO karargahında yapıldı.

    Askeri unsurlar arasındaki muhtemel müdahalelerin engellenmesine yönelik tedbirlerin görüşüldüğü toplantıda karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu.

    Müteakip toplantının gelecek günlerde günlerde icra edilmesinin planlandığı açıklandı.

  • Ani hava değişimleri Türkiye’de de olabilir

    Ani hava değişimleri Türkiye’de de olabilir

    ABD’deki ani hava değişikliklerini ve Türkiye’de de gerçekleşme olasılığını değerlendiren Meteoroloji Uzmanı Güven Özdemir, “Ormanların yok olması, nüfus artışı, hızlı kentleşme, binaların çok katlı yapılması ve savaşlar böyle ani hava değişimlerini tetikliyor. Devamı gelecektir, hazırlıklı olmalıyız. Türkiye’de de ani düşüşler olabilir ama ılıman iklime sahip olduğumuz için bu şiddette olmaz, kısa sürede atlatırız. Yazın sıcaklıklar da en fazla 3-4 derece düşer, 30 derece birden düşüş görmeyiz” dedi.

    Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD), meteoroloji uzmanları Colorado eyaletinde Denver şehrinde hava sıcaklığının bir günde 30 dereceye kadar soğuyacağını, hatta bu ani sıcaklık düşüşüyle birlikte şehirde kar yağması bile beklendiğini söylemişlerdi. ABD’nin Montana ve Colorado eyaletlerinde birçok şehirde polar vortex (kutup girdabı) ile kısa sürede sıcaklık 30-33 derece birden düştü. 2 gündür devam eden düşüşte iki eyalet kar yağışı sonrası beyaz örtüyle kaplandı.

    “AMERİKA ÇOK BÜYÜK BİR KITA”

    İstanbul Aydın Üniversitesi Anadolu BİL Meslek Yüksekokulu Müdür Yardımcısı ve Meteoroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Güven Özdemir, ABD’deki ani hava değişikliklerinin nedenlerini ve Türkiye için de olası riskleri anlattı. Amerika’nın çok büyük bir kıta olduğunu belirten Özdemir, “O yüzden büyük hava olayları meydana geliyor. Kıtanın bir ucu kuzey kutbunda diğer ucu ekvatorda. Ayrıca, Amerika’nın batısında soğuk, doğusunda ise sıcak su akıntıları var. Colorado’yu derin bir yüksek basınç etkiledi. Kutuplardan kuvvetli rüzgarlar geldi. Şu anda bölgede kuvvetli rüzgarlar etkili, kar yağışından sonra kuvvetli yağış meydana gelecektir. Sıcaklıkların yavaş yavaş mevsim normallerine yükseleceğini düşünüyorum” diye konuştu.

    KUTUPLARDAKİ YÜKSEK BASINÇ ETKİLİ OLDU

    Dr. Öğr. Üyesi Güven Özdemir, “Havanın aniden soğumasının nedeni, kutuplardaki yüksek basıncın hızlı bir şekilde aşağıya inmesi, aşağıdaki alçak basıncın da yukarıya doğru çıkmasıdır. Yükseklerdeki soğuk hava daha ağırdır, hızlı bir şekilde sıcak havanın altına girince o havayı yukarı kaldırıp soğutuyor. Böyle olunca çok kuvvetli hareketler meydana geliyor ve kar, sulu kar gibi iklim olayları gelişiyor. Bunlar normaldir” ifadelerini kullandı.

    SERA GAZI ANİ HAVA DEĞİŞİMLERİNE NEDEN OLUYOR

    Coğrafi yapıların hava olaylarını etkilediğini söyleyen Özdemir, “Ormanlar hızla yok oluyor. Nüfus artıyor, şehirlerde kentleşme oranı yüksek. Karbonmonoksit gibi sera etkisi yapan etkenlerin çoğalması, savaşların olması bile iklimi etkiliyor, ani hava değişimleri meydana geliyor” dedi.

    HAVA 24 SAAT İÇİNDE NORMALE DÖNER

    Amerika’daki ani hava değişiminin 24 saat içerisinde normale döneceğini aktaran Özdemir, “Şu anda devam eden sulu kar yağmura dönüşecektir. Hava sıcaklığının mevsim normallerine yani 25-30 dereceye yine ulaşacağını tahmin ediyorum. Dünyanın farklı yerlerinde böyle ani hava değişimleri meydana gelecektir” diye konuştu.

    “ŞEHİRLERİ AĞAÇLANDIRMALIYIZ”

    Hava sirkülasyonu için planlı şehirleşmenin önemine vurgu yapan Güven Özdemir, “Şehirleri mümkün olduğuna ağaçlandırmaya çalışalım. Kesilen her ağaç iklim için sıkıntı yaratıyor. Kentlerdeki imar planlarını yaparken meteorologları işin içinde dahil etmeliyiz, fikirlerini almalıyız. Nüfus arttığı için araç trafiğini azaltmamız çok zor ama yeşil alanları artırmalıyız. Yüksek binalardan kaçınmalıyız. Binaları çok katlı yaparsak hava sirkülasyonu olmaz. Olmayınca böyle ani hava değişimleri meydana geliyor” ifadelerini kullandı.

    “TÜRKİYE DAHA KISA SÜREDE ATLATIR”

    Ani hava değişimlerine hazırlıklı olmak gerektiğini söyleyen Özdemir, “Tabi ki Türkiye’de de ani hava değişimleri olur ama daha ılıman bir iklime sahibiz. Ani sıcak düşüşlerini daha hafif ve kısa sürede atlatırız. Türkiye’de yaz aylarında sıcaklık aniden en fazla 3-4 derece kadar düşer. Kışın ise en fazla -30’ları görürüz. Evleri dere yataklarına yapmamalıyız, şehir planlarının çok dikkatli olması gerekiyor. Yüksek katlı binalardan uzak durmalıyız. Meteoroloji birimlerinden faydalanmamız gerekiyor. Böyle ani hava değişimleri, bu kadar şiddetli olmasa da gerçekleşebilir, hazırlıklı olmalıyız” dedi.

  • Türkiye’de son durum! 1761 yeni vaka 52 ölü

    Türkiye’de son durum! 1761 yeni vaka 52 ölü

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Türkiye’nin güncel koronavirüs verilerini açıkladı.

    Bugün yapılan 110 bin 565 testten 1761 kişiye Kovid-19 tanısı kondu. Hayatını kaybedenlerin sayısı 52 kişi artarak 6782’ye yükseldi.

    1093 kişi daha sağlığına kavuşarak toplam iyileşen hasta sayısı 253 bin 245 kişiye çıktı.

    Ağır hasta sayısı 1159, hastaların zatürre oranı yüzde 7,5 olarak açıklandı.

    BAKAN KOCA: AĞIR HASTA SAYIMIZ ARTIYOR

    Sağlık Bakanı Koca; “Bugün 110.000’den fazla test yapıldı ve 1.761 yeni hasta tespit edildi. Ağır hasta sayımız artmaya devam ediyor. Kayıplarımız can yakıyor. Bu durumu durduracak olan birlikte tedbirlere uymaktır. Güç birlikte tedbirde.”

  • Türkiye ve İran’dan ortak bildiri

    Türkiye ve İran’dan ortak bildiri

    Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Altıncı Toplantısı’na ilişkin ortak bildiride, “(Taraflar) PKK/PJAK ve bölgedeki tüm terör örgütlerinin Türkiye’nin ve İran’ın güvenliğine karşı ortak tehdit teşkil ettiğini dikkate alarak, ortak sınırlarda bulunan PKK/PJAK ve diğer terör örgütlerinin unsurlarının eylemlerine karşı mevcut iş birliği mekanizmalarından tam olarak istifade etmenin ve terörizm ile örgütlü suça karşı sonuç odaklı iş birliği amacıyla ortak operasyonlar dahil eş güdüm içinde adım atmanın, her iki ülkenin sorumluluğunda olduğunu vurgulamışlardır.” ifadesi kullanıldı.

    Ortak bildiride, Türkiye Cumhuriyeti ve İran İslam Cumhuriyeti arasındaki Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Altıncı Toplantısı’nın, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani eş başkanlıklarında ve koordinatör olarak her iki ülke dışişleri bakanları ile Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar, Hazine ve Maliye, İçişleri, Sağlık, Sanayi ve Teknoloji, Ticaret ile Ulaştırma ve Altyapı bakanları ve mevkidaşları İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İdaresi Başkanı, Petrol, İçişleri, Enerji, Yol ve Şehir Planlama, Sağlık ve Tıbbi Eğitim bakanlarının katılımlarıyla bugün video konferans aracılığıyla düzenlendiği belirtildi.

    Bildiride, “ilişkilerini, bölgesel gelişmeleri ve koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkilerini gözden geçiren tarafların, güçlü siyasi iradelerinden beslenen iyi komşuluk ilişkilerini daha da geliştirme konusundaki kararlılıklarını yinelediği ve ikili ilişkilere dair kararların ortak çıkarlar temelinde etkin şekilde uygulanması yönündeki kararlılıklarını ifade ettikleri” kaydedildi.

    Tarafların Kovid-19’a ilişkin olarak vatandaşlarına gerekli tıbbi hizmetlerin, ilaçların, malzemelerin sunulmasında daha hazırlıklı olunmasını teminen salgınla mücadelede daha yakın istişare ve iş birliğinin önemini vurguladıklarına yer verilen bildiride, tarafların, iki ülke arasındaki iş birliğinin daha da derinleştirilmesi amacıyla ikili ve bölgesel konularda her seviyede yakın siyasi diyaloğun ve ikili ilişkilerin farklı veçhelerini kapsayan mekanizmalar çerçevesinde istişarelerin sürdürülmesinin önemine işaret ettiği belirtildi.

    Bildiride tarafların, ikili ticaret hacminde Kovid-19 dahil olumsuz küresel koşullarından kaynaklanan azalma eğiliminin tersine çevrilmesini teminen ortak çabaları yoğunlaştırma, bu çerçevede Karma Ekonomik Komisyon, Kara Ulaştırması Ortak Komisyonu gibi mekanizmalardan tam olarak istifade etme ve yeni ekonomik iş birliği alanları geliştirilmesi yönündeki taahhütlerini yineledikleri ifade edildi.

    Tarafların ekonomik iş birliğinin daha da ilerletilmesi, ikili ticaret hacminin artırılması, Kovid-19’un yarattığı ekonomik sınamaların aşılması amacıyla 28. Karma Ekonomik Komisyon Toplantısı’nı, salgının yarattığı şartlar göz önünde bulundurulmak suretiyle mümkün olan en kısa zamanda gerçekleştirme isteklerini ifade ettikleri belirtilen bildiride, tarafların Tercihli Ticaret Anlaşması’ndan ortak çıkarlar temelinde tam olarak yararlanılmasının, anlaşmanın kapsamının genişletilmesinin ve her iki ülke iş adamları için yatırım ortamının iyileştirilmesinin önemini vurguladıkları kaydedildi.

    Terörizme karşı iş birliği

    Tarafların “halklar arası temasların daha fazla teşvikini teminen, Kovid-19’un yarattığı risklerin bertaraf edilmesinin akabinde turizm ve kültür alanlarında iş birliğinin daha da güçlendirilmesinde mutabık kaldıkları” duyurulan bildiride, tarafların “enerji sektörünün önemine vurgu yaparak, ortak fayda temelinde bu alanda iş birliğinin sürdürülmesinin önemini teyit ettikleri” belirtildi.

    Bildiride, şu ifadelere yer verildi:

    “PKK/PJAK ve bölgedeki tüm terör örgütlerinin Türkiye’nin ve İran’ın güvenliğine karşı ortak tehdit teşkil ettiğini dikkate alarak, ortak sınırlarda bulunan PKK/PJAK ve diğer terör örgütlerinin unsurlarının eylemlerine karşı mevcut iş birliği mekanizmalarından tam olarak istifade etmenin ve terörizm ile örgütlü suça karşı sonuç odaklı iş birliği amacıyla ortak operasyonlar dahil eş güdüm içinde adım atmanın, her iki ülkenin sorumluluğunda olduğunu vurgulamışlardır.

    Bölgesel güvenliği ve istikrarı artıran çok taraflı diplomasinin müstesna bir başarısı olan ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2231 sayılı kararı ile onaylanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nın (KOEP) muhafazasının önemini yeniden vurgulamışlar ve KOEP’in muhafazası için BMGK’da ahiren ortaya konan geniş tabanlı desteği memnuniyetle karşılamışlardır.”

    Bölge ülkeleriyle ilgili değerlendirmeler

    Bildiride, tarafların “ortak çıkarları ilgilendiren bölgesel ve küresel konuları ele aldıkları ve bu bağlamda, evrensel olarak kabul gören ilkelerden, özellikle, uluslararası hukuka tam saygı ve çatışmaların barışçı yollarla çözülmesi ile kuvvet kullanımına veya kuvvet tehdidine başvurmama ilkelerinin, uluslararası ilişkilere hakim olmaya devam etmesi gerektiği görüşünü paylaştıkları”, “Suriye’nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne olan kuvvetli taahhütlerini vurgulayarak, Suriye ihtilafının Astana formatı çerçevesindeki tüm anlaşmalar doğrultusunda ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı kararıyla uyumlu bir siyasi süreç yoluyla çözüme kavuşturulabileceğine dair inançlarını teyit ettikleri” aktarıldı.

    Tarafların, “Irak’ın istikrarının, refahının ve güvenliğinin bölgesel ve uluslararası barış ve istikrar için bir gereklilik olduğunun bilinciyle, Irak’ın toprak bütünlüğünün, siyasi birliğinin ve egemenliğinin korunmasına yönelik taahhütlerini teyit ettikleri ve Irak Hükümeti’ne desteklerini yineledikleri” belirtilen bildiride, tarafların İsrail-Filistin ihtilafının kapsamlı, adil ve kalıcı çözümüne sarsılmaz desteklerini vurguladıkları, bu bağlamda, başkenti Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulması ihtiyacını yineledikleri ve üçüncü ülkelerin Filistin davasını zayıflatma girişimlerine karşı Filistin’e desteklerini ifade ettikleri kaydedildi.

    Tarafların Afganistan’da sürdürülebilir barışın ve istikrarın ancak gerçek anlamda Afgan öncülüğünde ve sahipliğinde olacak siyasi çözüme yönelik bir barış süreciyle sağlanabileceğini vurguladıkları ve böyle bir çözüme desteklerini beyan ettikleri aktarılan bildiride, iki ülkenin birlikte üye olduğu Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Teşkilatı, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, Asya’da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı (CICA), Gelişen Sekiz Ülke (D-8) gibi uluslararası örgütler çerçevesindeki iş birliğinin önemine işaret ettikleri duyuruldu.

    Bildiride, tarafların Parlamentolararası Birlik (IPU), Asya Parlamenterler Asamblesi (APA), İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği (İSİPAB) gibi bölgesel ve uluslararası parlamenter örgütler çerçevesinde ikili iş birliğinin teşvikini teminen iki ülke yasama organları arasındaki etkileşimin kolaylaştırılması yönünde iyi niyetlerini ifade ettikleri de belirtildi.

  • NATO’dan açıklama: Anlaşma sağlanamadı

    NATO’dan açıklama: Anlaşma sağlanamadı

    NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Türkiye ile Yunanistan arasında Doğu Akdeniz’de çatışmayı önleme mekanizmaları konusunda NATO’da teknik görüşmelerin başladığını ancak henüz bir mutabakata varılmadığını açıkladı.

    Stoltenberg, NATO Kuzey Atlantik Konseyi’nin daimi temsilciler seviyesindeki toplantısından sonra basına açıklama yaptı.

    Atina yönetiminin, NATO’nun teknik görüşmeler yapmak üzere Türkiye ve Yunanistan’ın mutabakata vardığı yönündeki açıklamasını yalanladığı hatırlatılan Stoltenberg, şunları söyledi:

    “Türk ve Yunanistanlı liderlerle yaptığım görüşmelerden sonra iki müttefik ülke burada, NATO’da teknik görüşmeler için bir araya geldiler bile. Bu görüşmelerin amacı askeri çatışmayı önleyecek mekanizmalar oluşturulması. Doğu Akdeniz’de kaza riskini düşürmek için henüz bir mutabakata varılmadı. Bunlar Türkiye ile Yunanistan arasındaki anlaşmazlıklarla ilgili müzakereler değil, teknik görüşmeler. Bunlar Almanya öncülüğündeki siyasi ara buluculuk çabalarını tamamlayacak çalışmalardır.”

    Stoltenberg, NATO’nun sorunların çözümü konusunda önemli bir platform olduğunu belirterek, askeri teknik görüşmelerin NATO’da başladığını tekrarladı.

    Stoltenberg, “Doğu Akdeniz’de çok sayıda gemi bulunduğu için çatışmayı önleyecek mekanizmaları geliştirme konusunda teknik görüşmelere başlama ihtiyacımız vardı.” diye konuştu.

  • Türkiye’de en çok itibar gören meslekler belli oldu

    Türkiye’de en çok itibar gören meslekler belli oldu

    Türkiye’de Çalışma Hayatı ve Meslekler Araştırması’na göre mesleki itibar sıralamasında ilk 10 meslek sırasıyla tıp doktorluğu, hakimlik, üniversite profesörlüğü, pilotluk, büyükelçilik, valilik, diş hekimliği, yüzbaşılık, generallik ve avukatlık şeklinde gerçekleşti.

    Toplumsal Yapı Araştırma Programı’ndan yapılan açıklamaya göre, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Lütfi Sunar’ın yürüttüğü Türkiye’de Çalışma Hayatı ve Meslekler Araştırması tamamlandı. Toplumsal Yapı Araştırmaları Programı (TYAP) kapsamında yürütülen araştırma neticesinde yayımlanan rapor Türkiye’de çalışma hayatının dönüşümünü, insanların iş hayatından beklentilerini ve farklı mesleklere bakışını ele alıyor.

    26 ilde 2 bin 711 kişiyle yüz yüze görüşmelere dayanan araştırma, çalışma hayatındaki güncel dinamiklerin kapsamlı bir fotoğrafını çekiyor. Türkiye’de mesleki itibar hakkında yapılan ilk ve tek araştırma olan Türkiye’de Çalışma Hayatı ve Meslekler Araştırması beş yılda bir yapılıyor. İlki 2015 yılında gerçekleştirilen araştırma 2020 yılında yenilendi.

    Araştırmayla birlikte mesleklerin toplumsal itibar sıralaması güncellendi ve toplumun çalışma hayatına bakışında yaşanan değişim incelendi. Tıp doktorluğundan dansözlüğe kadar farklı mesleklerin itibar sıralaması, üniversite tercih sonuçlarının yeni açıklandığı bugünlerde toplumun hangi meslekleri nasıl gördüğünü anlamak için anahtar niteliğinde bir bakış sunuyor.

    Ücretli çalışma artıyor, meslek hayatı kayganlaşıyor

    Araştırma raporunda Türkiye’de çalışma hayatına dair üç temel değişim tespit ediliyor. Bunlardan birincisi, 1980’lerden bu yana hizmet sektörünün yükselişi. 1980’de çalışan 100 kişiden 25’i hizmet sektöründeyken bugün bu sayı 56’ya çıkmış durumda. Çalışan nüfusun ekseni son kırk yılda tarımdan hizmetlere kaydı.

    Çalışma hayatındaki ikinci temel değişim, ücretli çalışma oranının artması. Ücretli veya maaşlı çalışan oranı son yirmi yılda yüzde 48’den yüzde 70’e çıktı. Kendi iş yerine sahip olma oranı ise hızla azalıyor. Bu durum rekabet şartlarını ve iş güvencesini çalışan aleyhine zorlaştıran bir süreci gösteriyor. Üçüncü değişim ise meslek gruplarında yaşanıyor. Son yirmi yılda, hiçbir eğitim gerektirmeyen ve bedensel işlerde çalışanların oranı yüzde 8’den yüzde 14’e yükseldi. Vasıfsız hizmet ve satış elemanlarının oranı da yüzde 9’dan yüzde 20’ye çıktı. Bu iki meslek grubu geçici işlere ve en düşük ücretlere karşılık geliyor. Özellikle eğitim hayatını tamamlayıp iş hayatına atılan yeni kuşaklar için bu, meslek hayatının kayganlaşması ve meslekten beklentilerin aşınması demek oluyor.

    Otorite sahibi meslekler zirvede yer alıyor

    Açıklamaya göre, araştırmanın sonucunda Türkiye’ye özgü bir mesleki itibar sıralaması oluşturuldu. Araştırmayla elde edilen veriler kullanılarak 133 mesleğin 1 ile 100 arasında itibar puanları belirlendi.

    Araştırmaya göre genel olarak iyi bir kazanç, iyi bir eğitim gerektiren, iş garantisi olan, mesleki otorite kazandıran, yasal ve kurumsal bir özerkliğe sahip ve zihin emeğiyle icra edilen mesleklerin daha yüksek itibara sahip olduğu açığa çıktı.

    Mesleki itibar sıralamasında ilk 10 meslek sırasıyla tıp doktorluğu, hakimlik, üniversite profesörlüğü, pilotluk, büyükelçilik, valilik, diş hekimliği, yüzbaşılık, generallik ve avukatlık şeklinde gerçekleşti. Sıralamadaki son 10 meslek ise sırasıyla ütücülük, ayakkabı boyacılığı, çöpçülük, seyyar satıcılık, apartman bakıcılığı, falcılık, gündelik temizlikçilik, hamallık, düzensiz işlerde işçilik ve dansözlük şeklinde oluştu.

    Karar alma gücünün olduğu, masa başı ve temiz işlere yüksek itibar atfedilirken; bedensel emeğe dayalı ve kirlenme gerektiren işler düşük itibarlı çıktı. Benzer şekilde, kamu otoritesini temsil eden ve devletle irtibatlı üniformalı meslekler daha yüksek itibara sahip. Tarım ve sanayi sektörlerindeki işler genellikle düşük itibarlı sayılıyor.

    Siyaset ve hukuk meslekleri yükseliyor

    Araştırmada incelenen meslekler 2015’te yapılan ilk araştırmanın bulgularıyla karşılaştırıldı. Beş yıl önceye göre siyaset ve hukuk mesleklerinin yükseldiği görüldü. Milletvekilliği sıralama bakımından 22’den 11’e, belediye başkanlığı 18’den 13’e, muhtarlık 67’den 42’ye çıktı. Benzer şekilde hakimlik ve avukatlık bu sefer ilk onda yer aldı. Buna karşılık daha önce ilk onda yer alan generalliğin sıralamasında gerileme yaşandı. Hizmet sektöründeki düşük ücretli işlerin yükselişi dikkat çekti. Kasiyerlik 16, büro elemanlığı 20, sekreterlik 27, resepsiyonistlik 14 ve stüdyo fotoğrafçılığı 21 basamak yükselerek fark oluşturan meslekler oldu. Özel sektördeki medya, sanat ve spor mesleklerinde yükselme trendi tespit edildi.

    Düşen mesleklerde ise öğretmenlik başta geliyor. 5 yıl önceki araştırmada 4. sırada olan öğretmenlik 14. sıraya geriledi. Benzer şekilde eczacılık da sıralamada 11’den 24’e indi. Bu iki mesleğin yaşadığı düşüşün sebebinin iş piyasalarındaki değişen konumları olduğu görüldü.

    En fazla sıra kaybı yaşayan mesleklerse 51’den 97’ye inen maden işçiliği, 53’ten 96’ya inen çiftçilik, 28’den 65’e inen imamlık, 55’ten 89’a inen mandıracılık ve 52’den 83’e inen vinç operatörlüğü oldu. Bu trendler, geçen beş yılda toplumun kol emeğine ve zanaatkârlığa daha düşük; zihin emeğine ve beyaz yakalı işlere daha yüksek itibar atfettiği yönünde yorumlandı.

    Erkekler tıp doktoru, kadınlar öğretmen olmak istiyor

    Araştırmada kadınlarla erkeklerin mesleklere verdiği puanların anlamlı derecede farklı olduğu tespit edildi. Kadınlar psikologluk, milletvekilliği, aktristlik, müzisyenlik, astsubaylık, avukatlık gibi bilişsel emeğe dayanan mesleklere erkeklerden daha yüksek puan verirken erkekler ayakkabı boyacılığı, hamallık gibi yoğun bedensel işlere ve vinç operatörlüğü gibi nitelik gerektiren sanayi ve inşaat işlerine kadınlardan daha yüksek puan verdi. İmamlık ve futbolculuk da erkeklerin daha yüksek puanladıkları meslekler arasında yer aldı.

    En çok yapılmak istenen meslekler listesinde erkekler tıp doktorluğunu, kadınlar öğretmenliği birinci sıraya yerleştirdi. Kadınların en çok yapmak istediği meslekler arasında savcılık ve polisliğin yer alması dikkati çekti. Yüksek bir eğitim seviyesi, özerklik ve yaratıcılık içeren mesleklerin kadınlar tarafından daha çok istendiği görüldü.

    Çalışma hayatı nasıl algılanıyor?

    Araştırmada, vatandaşın şu an yaptığı işi nasıl gördüğü de ölçüldü. Sonuçlara göre Türkiye’de insanlar yüzde 71 oranında yaptıkları işin değerlerine uygun olduğunu düşünüyor. Benzer şekilde yüzde 70 oranında çalışmanın iş yerinde takdir gördüğüne inanıyor.

    Ancak iki kişiden biri yaptığı işin sağlığını olumsuz etkilediğini, ayrıca mevcut işinden yeni beceriler edinmediğini dile getiriyor. Bu durum mesleki adanma ve gelişim noktasında kaygı uyandırıyor. Toplumun yüzde 61’i de mevcut işini sadece para kazanmak için yaptığını söylüyor.

    Araştırmada dikkat çekici bir diğer bulgu ise kazancım bana yetmiyor diyenlerin oranının yüzde 64 olması. Araştırmaya katılanların iyi bir işte en fazla aradıkları ilk üç özellik; iş garantisi, iyi bir ücret ve işin kaza veya ölüm riski içermemesi. Bununla birlikte işin başarı hissi vermesi, kararlarda söz sahibi olmak ve yeni beceriler kazanmak, beş yıl önceki araştırmaya göre daha fazla puanlanan beklentiler olarak dikkat çekti.

    Beş yılda bir güncellenen Türkiye Çalışma Hayatı ve Meslekler araştırması önemli göstergeleri bünyesinde barındırıyor. Araştırma yürütücüsü Doç. Dr. Lütfi Sunar, araştırmanın kamuda, sivil toplumda ve özel sektördeki ilgili kurum ve kuruluşlara mesleklerin gidişatı ve çalışma hayatının dönüşümünü izlemek için rehberlik edeceğini belirtti.

    Araştırma raporuna ve diğer detaylara www.tyap.net/tma adresinden erişmek mümkün.

  • Türkiye’de 2. dalga endişesi! 1 günde 47 can kaybı

    Türkiye’de 2. dalga endişesi! 1 günde 47 can kaybı

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Türkiye’nin güncel koronavirüs verilerini açıkladı.

    Son 24 saatte 109 bin 443 kişiye test yapıldı. 1572 kişiye Covid-19 tanısı kondu. Hayatını kaybedenlerin sayısı 47 kişi artarak 6417’ye yükseldi.

    Bugün 1003 kişi daha iyileşerek sağlığına kavuştu. Toplam iyileşen hasta sayısı 245 bin 929’a çıktı. Ağır hasta sayısında artış devam ederken açıklanan sayı 991 oldu. Hastaların zatürre oranı ise yüzde 7,6 olarak açıklandı.

    BAKAN KOCA: “AKTİF HASTA SAYIMIZ ARTMAYA DEVAM EDİYOR”

    Sağlık Bakanı Koca: “Kayıplarımızın ve ağır hastalarımızın sayısını azaltacak olan da bitirecek olan da tedbirlere tam uyumdur. Aktif hasta sayımız artmaya devam ediyor. Tedbirlere uyarsak kazanan biz olacağız. Güç tedbirde.”

  • Türk Dışişleri’nden Rusya’ya tepki

    Türk Dışişleri’nden Rusya’ya tepki

    Dışişleri Bakanlığı’nca,”Tarafımızdan PKK/YPG güdümündeki sözde ‘Suriye Demokratik Konseyi’ unsurlarından oluşan bir grubun Rusya Federasyonu’na davet edilmesi ve Rus resmi makamları tarafından üst düzeyde kabul edilmesine ilişkin tepkimiz ifade edilmiş, bu gibi adımların Suriye’nin siyasi birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunmasına hizmet etmeyeceği vurgulanmıştır” açıklaması yapıldı.

    Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal’ın, beraberinde ilgili kurumların temsilcilerinin de yer aldığı bir heyetle, Rus mevkidaşlarıyla 31 Ağustos-1 Eylül arasında başta Libya ve Suriye olmak üzere bölgesel konularda Moskova’da istişarelerde bulunduğu belirtildi. İstişarelerde Türk heyetin, Libya’da sürdürülebilir ve kalıcı bir ateşkes sağlanması amacıyla Sirte ve Cufra’nın önemini vurguladığı belirtilerek, “Bu bölgelerin askerden arındırılması modalitelerinin belirlenmesi gerektiği üzerinde durulmuş, bu bağlamda BM öncülüğünde Libyalılar arasında yürütülen 5+5 Ortak Askeri Komisyon’un çalışmalarına destek beyan edilmiştir. Görüşmelerde ayrıca, Libya’da siyasi çözüme ulaşılması amacıyla Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde Libyalılar arasında kapsayıcı bir siyasi diyalog sürecinin başlatılması ile Berlin Konferansı kararlarının uygulanmasının önemine işaret edilmiştir” denildi.

    ‘TEMASLAR SÜRDÜRÜLECEK’

    Libya’da siyasi bir çözüm bulunmasına katkıda bulunmak amacıyla Türkiye ile Rusya Federasyonu arasında temasların sürdürülmesinin kararlaştırıldığı belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:

    “Suriye konusunda, öncelikle İdlip sahasındaki durum ve ortak devriyelerin icrasına dair hususlar ele alınmıştır. Bu kapsamda, 5 Mart 2020 tarihli İdlip Gerginliği Azaltma Bölgesindeki Durumun İstikrarlaştırılmasına İlişkin Muhtıraya Ek Protokol uyarınca müşterek çabalara devam edilmesi hususunda mutabık kalınmıştır. Keza, Cenevre’de düzenlenen Anayasa Komitesi üçüncü tur toplantılarının sonuçları değerlendirilmiş, siyasi süreçteki ivmenin korunmasının önemi vurgulanmış, Astana Süreci’ne dair çalışmaların ilerletilmesi üzerinde durulmuştur. Tarafımızdan PKK/YPG güdümündeki sözde ‘Suriye Demokratik Konseyi’ unsurlarından oluşan bir grubun RF’ye davet edilmesi ve Rus resmi makamları tarafından üst düzeyde kabul edilmesine ilişkin tepkimiz ifade edilmiş, bu gibi adımların Suriye’nin siyasi birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunmasına hizmet etmeyeceği vurgulanmıştır.”

  • Yunanistan’a kaçarken yakalanan 6 FETÖ şüphelisi tutuklandı

    Yunanistan’a kaçarken yakalanan 6 FETÖ şüphelisi tutuklandı

    Edirne’de, Yunanistan’a kaçarken yakalanan 6 Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) zanlısı tutuklandı.

    Alınan bilgiye göre, güvenlik güçleri, Doyran köyü yakınlarındaki 1. derece askeri yasak bölgede rutin göreve çıktı.

    Kontrollerde, yasa dışı yollardan Yunanistan’a kaçmaya hazırlanan, aralarında meslekten ihraç edilen öğretmen ile esnafın da yer aldığı H.A, Z.Ö, Y.B, Y.Y, A.B. ve D.Y. yakalandı.

    Gözaltına alınan 6 şüpheli, emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildikleri adliyede çıkarıldıkları nöbetçi sulh ceza hakimliğince tutuklandı.

  • Gemi komutanlarına ‘vur emri’ yetkisi verildi

    Gemi komutanlarına ‘vur emri’ yetkisi verildi

    Eski İstihbarat Daire Başkanı ve Yeni Şafak gazetesi yazarı Bülent Orakoğlu, ‘Gemi komutanlarına vur emri yetkisi’ başlığıyla yayımlanan yazısında sözlerine “Fransa’dan sonra ABD ve Yunanistan donanmasının ortak tatbikat düzenlemesi Doğu Akdeniz’de gerilimi artırdı. Türkiye’nin Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki tatbikatlarına karşı tatbikat ilan etmesi ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun açıklamaları Yunanistan başta olmak üzere arka planda Yunanistan’a destek veren ülkelerde de tansiyonu yükseltti” diye başladı.

    Orakoğlu şöyle devam etti:

    “Merkel sadece günler öncesinde Fransa’yı Doğu Akdeniz’de gerilimi artırmakla suçlarken ne olmuştu da AB ülkelerinin Atina’nın tezlerini ciddiye almak ve haklı olduğu yerde Yunanistan’ı desteklemek zorunda oldukları açıklamasını yapmıştı. Doğu Akdeniz’de, çatışma dahil her türlü seçenek için hazırlık yapan TSK, angajman seviyesini gemi komutanına kadar indirerek gemi komutanlarına olası bir tacizde Ankara’ya sormadan ‘vur emri’ yetkisi verildi.

    Doğal olmayan bu gelişmeler Doğu Akdeniz’de sadece Türkiye ile Yunanistan anlaşmazlığı ötesinde hegemonik küresel güçler ile Batı’nın Türkiye’ye karşı Mavi Vatan’da ikinci bir Sevr haritasını dayatmaya çalıştıklarını ortaya koyuyordu. Mavi Vatan’daki bu yeni Sevr Haritası ‘Ege’yi tamamen Yunan denizi olarak kabullenip Doğu Akdeniz’de bizi İskenderun Körfezi ve Antalya Körfezi’ne, batıda karasularımıza hapsediyor.

    Akdeniz’de Rusya’nın, Çin’in, İran’ın güneyden çevrelenmesi, ABD jeopolitiğinin önemli parametreleri. Dolayısıyla ABD, bu bölgede kendi politikalarını uygulatabilmek için Türkiye’nin hizaya sokulmasını istiyor. Çünkü Türkiye, soğuk savaş sonrası kendi milli, yerli ve bağımsız politikalarına yöneldi ve bu politikalarından vazgeçmiyor. Bunun başında da tabii ki Doğu Akdeniz’deki, Kıbrıs’taki, Ege’deki çıkarları geliyor. ABD veya AB’nin Türkiye’ye karşı ambargo tehditleri silah yaptırımlarının tüm gayesinin Türkiye’yi hegemonyanın istediği çizgiye zorlamak olduğu anlaşılıyor.

    TÜRKİYE İKİNCİ SEVR’E DİRENİYOR

    Türkiye ise bu kez Mavi Vatan’daki ikinci Sevr’e direniyor. Kolonyalist ülkelerin yıllar önce hazırladığı yeni işgal planlarını bozacak hamleleri kararlılık ve cesaretle atıyor. Zira Türkiye, savunma sanayisini, ordusunu, donanmasını çok güçlendirdi. Türkiye Doğu Akdeniz’de çıkarlarını sonuna kadar savunacak ve asla geri adım atmayacaktır. ABD ve Batı, Türkiye’nin savunma sanayiinde, denizde ve havada kendilerine karşı çıkabilecek güce erişebileceğini beklemiyorlardı. Türkiye ülkesinin bekasını tehlikeye sokan dış ülkelerde üsler kurması Batı’nın eski Türkiye’yi dizayn ettiği günlere dönme arzusunun hayal olduğunu gözler önüne seriyor.

    Türkiye 50’nin üzerinde muharip ve destek gemisi ile Akdeniz’de bulunuyor. Oruç Reis’in çalışma yaptığı saha adeta çelikten kalkanla çevrilirken, hiçbir yabancı savaş gemisinin bu sahaya girmesine izin verilmiyor. Yunan denizaltılarının bu dönemde aktif olduğu, Türkiye’nin ise denizaltı savunma harbini en üst seviyede yürüttüğü kaydediliyor. Satıhtan veya deniz altından sahaya giremeyen Yunanistan cephesi, uçaklarla Türkiye’ye gözdağı vermeye çalışıyor. Fakat uzmanlar, bunun Türkiye için yalnızca bir ‘sinek vızıltısı’ olabileceğini kaydediyor.

    ‘SAVAŞ ÇIKARSA KAZANAN TÜRKİYE OLUR”

    Doğu Akdeniz’deki sıcak gelişmeleri ve Ege’de yükselen tansiyonu değerlendiren uzmanlar, ABD ve Batı desteği ile Akdeniz’e inen Yunanistan’a Türkiye’nin izin vermeyeceğini, Atina’nın uluslararası hukuk çerçevesinde Batı’dan beklediği desteği almayacağını ve Yunanistan’ın Doğu Akdeniz ve Ege’de telafisi mümkün olmayan zararlara uğrayabileceğini kaydetti.

    Diğer taraftan Doğu Akdeniz’de Türkiye ile Yunanistan ve azmettirici devletler arasında gerilim sürerken bölgedeki Türk üstünlüğünü manşetine taşıyan Alman Die Zeit gazetesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın doğalgaz rezervlerine yönelik taviz vermek istemediğini belirterek ‘Türkiye hakkı olanı alacak’ ifadelerini kullandı. İsrail merkezli Jerusalem Post gazetesi ise, Türkiye ile Yunanistan arasında bir çatışmanın çıkması durumunda kazanan tarafın Türkiye olacağını belirtti.