Etiket: Türkiye

  • Türkiye’nin ilk milli uçağı turbofan’ın  motoru çalıştırıldı

    Türkiye’nin ilk milli uçağı turbofan’ın motoru çalıştırıldı

    Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) himayesinde başlatılan ve TUSAŞ Motor Sanayi AŞ (TEI) sorumluluğunda yürütülen proje kapsamında, Türkiye’nin ilk askerî turbofan motoru TF6000 başarıyla çalıştırıldı.

    Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) tarafından yapılan açıklamaya göre, Türkiye’nin ilk askerî turbofan motoru TF6000, Millî Muharip Uçak KAAN’ın motoruna giden yolda teknoloji kazanımı, test ve kabiliyet gösterimi için kurgulanarak, gerçek bir askerî turbofan motor özelliklerine sahip olacak şekilde tasarlandı.

    Havacılık tarihinin dönüm noktası 

    Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, proje gelişmesi ile ilgili olarak sosyal medya hesabından “Milli gücümüz göğsümüzü kabartıyor, yüreklere huzur veriyor. Vatan evlatlarımızın enerjisi ile güç verdiğimiz Türkiye’nin ilk Millî Turbofan Motoru TF6000 millî motor test sisteminde ilk kez çalıştırıldı. Test sürecinin sonunda KIZILELMA ve ANKA-3 gücünü TF6000’den alacak. Başta mühendislerimiz ve teknik ekiplerimiz olmak üzere projede emeği geçen herkesi yürekten tebrik ederim. Ülkemize, milletimize hayırlı uğurlu olsun.” açıklamasında bulundu.

    Açıklamada verilen bilgilere göre, TF6000 Projesi ile Türkiye ilk kez askerî bir turbofan uçak motorunu çalıştırmış ve uçak motorları teknolojisi de Türkiye’ye kazandırılmış oldu.

    TF6000/TF10000 motor projeleri ile beraber Türkiye aynı zamanda ilgili aksesuar alt sistemleri, fan modülü, değişken sabit kanatlı kompresör, akış karıştırıcı egzoz, art yakıcı tasarım, geliştirme ve imalat aşamalarını da gerçekleştirerek; kritik teknoloji, yerli yan sanayii firmaları ve tecrübeli insan gücü kazanımını da sağlayacak.

  • Teröre karşı iş birliği mesajı

    Teröre karşı iş birliği mesajı

    İki ülke arasında terörle mücadele ve savunma işbirliği dahil olmak üzere ilişkilerin çeşitli alanlarda güçlendirilmesi ele alındığı belirtilen ortak açıklamada, “Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve ABD Dışişleri Bakanı Antony J. Blinken Türkiye-ABD Stratejik Mekanizmasının 7-8 Mart 2024 tarihlerinde Vaşington’da düzenlenen yedinci toplantısına başkanlık etmişlerdir. Stratejik Mekanizma kapsamında 7 Mart’ta, Türk ve ABD Dışişleri Bakanlıklarından üst düzey yetkililerin katılımıyla açık, işbirliğine dayalı, stratejik görüşmeler gerçekleştirilmiş, ardından 8 Mart’ta Bakan Fidan ve Bakan Blinken bir araya gelmişlerdir. Bakan Fidan ve Bakan Blinken, ortak hedeflerin ilerletilmesi ve ortaya çıkan küresel sınamaların ele alınmasına imkan veren, sonuç odaklı, ileriye dönük, ikili pozitif gündeme bağlılıklarını yinelemişlerdir. İki Bakan Türkiye-ABD ilişkilerinin bölgesel öncelikler, terörle mücadele, savunma işbirliği, ekonomik büyüme, ticaret, enerji güvenliği ve iklim değişikliği ile insanlar arası bağlar dahil olmak üzere çeşitli alanlarda güçlendirilmesini ele almıştır” ifadelerine yer verildi.

    “Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne ilişkin Türkiye ve ABD’nin desteğini yinelemişlerdir”

    Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne ilişkin Türkiye’nin ve ABD’nin desteği yinelenen açıklamada, “Bakan Fidan ve Bakan Blinken, Rusya’nın kabul edilemez savaşı karşısında Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne ilişkin Türkiye ve ABD’nin desteğini yinelemişlerdir. Amerika Birleşik Devletleri, kısa süre önce duyurulan Mayın Karşı Tedbirleri Görev Grubu ile tahıl sevkiyatı ve diğer uluslararası ticaret için hayati önem taşıyan güvenli rotaların kolaylaştırılması da dahil olmak üzere Türkiye’nin Karadeniz’deki çabalarını memnuniyetle karşılamaktadır” denildi.

    Açıklamada, “Bakan Fidan ve Bakan Blinken Gazze’de devam eden krizi ele almış ve diplomatik faaliyetlerini değerlendirmişlerdir. Taraflar, çatışmanın sona erdirilmesine yönelik bir yol bulunması ve insani krizin derhal üstesinden gelinmesinin önemini vurgulamış, ayrıca iki devletli kalıcı bir çözüme olan bağlılıklarını bir kez daha teyit etmiştir” ifadeleri kullanıldı.

    “Türkiye-ABD Terörle Mücadele İstişarelerini yeniden başlatmıştır”

    Türkiye ve ABD’nin terörle mücadele istişarelerinin yeniden başladığı vurgulanan açıklamada, “Bakan Fidan ve Bakan Blinken terörizmin her türü ve tezahürüyle mücadele edilmesi gerektiğini yinelemişlerdir. Türkiye ve ABD, Stratejik Mekanizma kapsamında, ulusal güvenliklerine tehdit teşkil eden terörizme karşı işbirliğini artırmak, organize suç ve uyuşturucu kaçakçılığına karışan şebekeleri ele almak amacıyla Türkiye-ABD Terörle Mücadele İstişarelerini yeniden başlatmıştır. Bakan Blinken, ABD’nin Türkiye’yi ve Türk çıkarlarını hedef alan terör örgütü PKK, DHKP-C ve DEAŞ’ı kınadığını yinelemiştir. Türkiye ve ABD, DEAŞ’ın Suriye ve Irak’ta kalıcı olarak yenilgiye uğratılması yönündeki ortak kararlılıklarını yinelemiş ve Afrika ve Orta Asya’da bulunan DAEŞ ve El Kaide bağlantılı örgütlerin oluşturdukları tehdide karşı işbirliğini ele almışlardır. Bakan Fidan ve Bakan Blinken, Suriye krizini tüm yönleriyle ele almışlar ve Türkiye ile ABD’nin BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı çerçevesinde Suriyelilerin önderliğinde, Suriyelilerin sahiplendiği bir siyasi sürece olan bağlılıklarını tekrarlamışlardır. Türkiye ve ABD, DEAŞ bağlantılı tutukluların ve Suriye’nin kuzeydoğusunda yerlerinden edilmiş kişilerin, rehabilite edilebilecekleri ve kendi toplumlarına yeniden entegre edilebilecekleri, gerektiği şekilde adalete teslim edilebilecekleri menşe ülkelerine geri gönderilmelerinin önemini yinelemiştir” ifadelerine yer verildi.

    “Fidan ve Blinken Doğu Akdeniz’deki durumu ele almış ve istikrarın ve iletişim kanallarının korunmasının önemini vurgulamıştır”

    Yapılan açıklamada, “İki taraf ayrıca, artan ekonomik ve güvenlik işbirliği yoluyla bölgesel istikrar ve bağlantılar kurulması ihtiyacı da dahil olmak üzere Orta Doğu ve Afrika’ya ilişkin daha geniş kapsamlı konuları ele almıştır. Bakan Fidan ve Bakan Blinken Doğu Akdeniz’deki durumu ele almış ve istikrarın ve iletişim kanallarının korunmasının önemini vurgulamıştır. Bakan Blinken, 2023 Aralık ayında Atina’da düzenlenen Beşinci Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi ve Türkiye-Yunanistan Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Bildirgesi’nin imzalanması da dahil olmak üzere Türkiye ve Yunanistan arasında süregelen temasları memnuniyetle karşılamıştır. Güney Kafkasya konusunda Bakan Fidan ve Bakan Blinken, Azerbaycan ve Ermenistan arasında dengeli ve kalıcı bir barış anlaşmasının teşvik edilmesi için birlikte çalışma taahhüdünde bulunarak, böyle bir anlaşmanın bölgesel istikrar, işbirliği ve refahı teşvik edeceği konusunda mutabık kalmışlardır” ifadeleri kullanıldı.

    “İki Bakan, İsveç’in 32’nci NATO müttefiki olarak teşkilata katılımını memnuniyetle karşılamıştır”

    Toplantı sonrası yapılan açıklamada İsveç’in NATO müttefiki olmasının memnuniyetle karşılandığı ifade edilerek, “Bakan Fidan ve Bakan Blinken, Vaşington’da yapılacak 75’inci NATO Zirvesi öncesinde, mevcut tehditler ve zorluklar karşısında NATO içindeki koordinasyon ve dayanışmayı güçlendirmenin yollarını ele almışlardır. İki Bakan, Müttefikler olarak kolektif savunmaya ve NATO’nun Açık Kapı Politikasına olan köklü bağlılıklarını bir kez daha teyit etmiştir. NATO’nun en büyük iki silahlı kuvveti olarak her iki taraf da taahhütlerin yanı sıra kabiliyetleri geliştirmek, birlikte çalışabilirliği sağlamak ve kolektif güvenliğin gücünü arttırmak için yeniden tesis edilen iki yönlü savunma ticareti ilişkisinin önemini yinelemiştir. İki Bakan, İsveç’in 32’nci NATO müttefiki olarak teşkilata katılımını ve bu katılımın İttifakı ve Avrupa-Atlantik güvenliğini güçlendirecek olmasını memnuniyetle karşılamıştır” denildi.

    2024 yılında Türkiye-ABD Savunma Ticareti Diyaloğunu yapılacak

    Yapılan yazılı açıklamaya göre; toplantıda iki bakan ileriye dönük olarak Türkiye-ABD güvenlik ilişkisini, stratejik zorluklar ve fırsatlarla başa çıkmak için iki ülkenin teknolojik yeniliklerini geliştirecek şekilde dönüştürme fırsatlarını ele aldı. Bu kapsamda iki Bakan 2024 yılında Türkiye-ABD Savunma Ticareti Diyaloğunun yapılacağını ve iki ülkenin savunma sanayi işbirliğini ilerletme fırsatlarını değerlendireceğini duyurdu. İki Bakan, Türkiye-ABD ikili ticaretinin devamlı büyüme göstererek 30 milyar doların üzerinde olmasından memnuniyet duyduklarını dile getirdi ve ekonomik işbirliğini genişletmek ve derinleştirmek üzere, 4 Mart’ta Türkiye’de düzenlenen Dijital Diyalog gibi, mevcut ikili forumları geliştirmenin önemini bir kez daha teyit etti.

    İki taraf, gelişmekte olan ülkelerdeki altyapı için yüksek standartlar oluşturmak üzere Küresel Altyapı ve Yatırım Ortaklığı kapsamındaki finansman fırsatlarından yararlanılmasını ele aldı. Taraflar, Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve ABD Enerji Bakanlığı’nın eşbaşkanlığında, Türkiye ve ABD Dışişleri Bakanlıklarının katılımıyla başlatılacak Enerji ve İklim Diyaloğu’nu desteklediklerini beyan etti. Açıklamada, Enerji ve İklim Diyaloğu, her iki ülkede enerji güvenliği ve enerji dönüşümü ile iklim değişikliği alanında işbirliğini geliştireceği ifade edildi. Taraflar, özellikle net sıfır hedefleri ışığında, en yüksek emniyet, güvenlik ve nükleer silahların yayılmasını önleme standartlarına uygun olarak geliştirilen konvansiyonel ve Küçük Modüler Reaktörler gibi sivil nükleer enerjinin artan önemini kabul etti ve Türk ve ABD kamu ve özel sektörlerini bu alanda işbirliği fırsatlarını araştırmaya ve somut öneriler geliştirmeye teşvik etti.

    Toplantı sonrası yapılan açıklamada, Türkiye ve ABD ikili temasların artmasından duyulan memnuniyet dile getirilerek, “Bakan Fidan ve Bakan Blinken, ayrıca insanlar arası ilişkileri ikili ilişkilerin temel direklerinden biri olarak kabul etmişlerdir. Bu yıl, 75’nci yıldönümü olan ABD-Türkiye Fulbright programı bu bağın bir göstergesidir. Taraflar, 2020 Kültür Varlıkları Anlaşması’nın yürürlüğe girmesinden bu yana 72 Türk kültürel ve tarihi eserinin Türkiye’ye iade edilmiş olmasını, ortaklığımızın gücü açısından bir referans noktası olarak kabul etmişlerdir. Bakan Fidan ve Bakan Blinken ortak hedefleri ilerletmek üzere olumlu, ileriye dönük, stratejik bir vizyon oluşturmak için Stratejik Mekanizmayı kullanma fırsatını memnuniyetle karşılamışlardır. Taraflar Türkiye-ABD stratejik ilişkilerinin ilerlemeye devam etmesini dilemekte ve ikili temasların artmasından memnuniyet duymaktadırlar” denildi.

  • Afrika ülkelerinin yeni gözdesi Türkiye

    Afrika ülkelerinin yeni gözdesi Türkiye

    Türkiye ve Somali arasında 2011 yılı itibari ile gelişen ilişkiler “Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması” ile yeni bir aşamaya geçti. Somali’nin son yıllarda devlet inşası noktasında Türkiye’nin savunma alanında gerçekleştirdiği yatırımların tamamlayıcısı olarak görülen bu anlaşmanın arka planında iki ülke arasındaki siyasi, ekonomik ve askeri ilişkiler yer alıyordu. Somali’nin sınırları içinde güvenliğini sağlaması için 2017 yılında kurulan Türkiye Somali Görev Gücü Misyonu (TÜRKSOM) ile Türkiye, Somali ordusunun önemli kısmını eğitti.
    Akdeniz Havzası ve Afrika Medeniyetleri Araştırma Merkezi (AKAF) Müdürü Doç. Dr. Yunus Turhan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2011 yılında başbakanken Somali’ye yaptığı ziyaretin önemine dikkat çekerek, 2017’de stratejik ortaklığa evrilen ilişkilerin 8 Şubat’ta imzalanan anlaşma ile yeni bir seviyeye çıkmış olduğunu söyledi. İki ülke arasında yapılan anlaşmanın üçüncü ülkelere yönelik olmadığını aktaran Doç. Dr. Turhan, Türkiye ile Somali’nin bölgesel güvenlik anlamında barış inşa edici misyonunu daha görünür kılacağını kaydetti.

    “Türkiye’nin Somali ordusuna vereceği destek Somali’nin kendi ayakları üzerinde durması için çok önemli”

    Türkiye ve Somali arasında imzalanan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması’nın Somali’nin kendi ve bölgesel güvenliğini tesis edeceğine vurgu yapan Turhan, anlaşma içeriğinde üç temel temanın olduğunu belirterek, “Birincisi, olayın ekonomik boyutu. Zira Somali münhasır ekonomik bölge içerisinde, halihazırda ekonomik zorluklarla yüzleşen bir ülke. O yüzden deniz kaynaklarının Somali ekonomisine kazandırılması, Somali’nin gelişmesi için hayati önem arz ediyor. Bölgede halihazırda yürütülen kaçakçılıkla mücadelede de Türkiye’nin bu yaptığı anlaşma önemli bir rol oynayacak. Zira korsancılıkla mücadele, kaçak balıkçılıkla mücadele veya bölgedeki doğal zenginliklerin Somali ekonomisine kazandırılması aslında bu madde içerisinde görebiliyoruz. Bölgede Somali’nin kendi savunma kapasitesini geliştirmesi de bu mevcut anlaşmanın ikinci boyutu olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü 2007 yılında kurulan Afrika Birliği Somali Misyonu Kuvveti, kısa acıyla AMİSOM, 2022 yılında yerini Afrika Birliği Geçici Somali Gücü’ne devretmiş. O da bu yılın sonu itibarıyla Somali’den ayrılacak bir güç. O yüzden Somali ordusunun kendi milli gücünü, kapasitesini geliştirmesi ve terörle mücadelede de bu mevcut kapasitesinin artırılması hayati önem arz ediyor. O yüzden Türkiye’nin Somali ordusuna bu bağlamda vereceği destek, Somali’nin kendi ayakları üzerinde durması ve devlet bütünlüğüne, toprak bütünlüğüne zarar verebilecek hamlelerin bertaraf edilmesi için de çok önemli” ifadelerini kullandı.

    Türkiye’nin Afrika ülkelerine ihraç ettiği İHA ve SİHA’lar hayati önem taşıyor

    Türkiye’nin 2017 yılı itibari ile Afrika politikasında savunma alanı boyutunu ilişkilerini sürdürdüğünü belirten Turhan, bu gelişen ilişkilerin sahada önemli yansımalarının olduğunu belirterek şu ifadelere yer verdi:
    “Bugün Afrika’daki 19 ülkede Türk askeri ateşesi mevcut. Bu önemli bir ayrım. Bugün 30 farklı Afrika ülkesi ile Türkiye arasında savunma ve güvenlik alanında işbirliği yapıldı ve bu ülkelerden bazıları Türkiye’den insansız hava aracı aldı veya alma noktasında da girişimleri bulundu. Bu ülkelerin kendi askeri kapasitesini geliştirme, terörle mücadelesine katkı sunması için Türkiye’nin sağlamış olduğu insansız hava araçları ve diğer askeri teçhizatlar hayati önem arz ediyor. Türkiye’nin mevcut askeri kapasitesinin sunduğu imkanlar hem kapasite anlamında hem fiyat anlamında batılı muadillerine nazaran çok daha efektif. Bu da Afrika ülkeleri nazarında önemli bir ayrıştırıcı faktör olarak kabul görüyor ve Türkiye’ye yönelik çok yoğun bir talep var. 2021 yılında İstanbul’da gerçekleşen Türkiye Savunma İşbirliği Zirvesi’ne Afrika’dan çok üst düzey katılım olmuştu ve bütün Afrika ülkelerinin son yıllarda Türk savunma alanına yönelik ilgisini de bu minvalden okuyabiliriz.”

    “Afrika ülkeleri artık Batı’ya bağımlılıktan kurtulma ve alternatif ortak bulma noktasında çok gayret ettiler”

    Afrika ülkelerinin Batı’ya bağımlılığını bitirerek, çeşitli ortaklıklar noktasında Türkiye’yi bir partner olarak gördüğünü dile getiren Turhan, “Afrika ülkelerinin son yıllarda en büyük mücadelesi kolonyal mirasın ortadan kaldırılmasına yönelik olması. En son Mali, Çad, Burkina Faso özelinde baktığımız zaman Fransa’nın ülkedeki varlığına yönelik yeni iktidarların önemli bir hamlesi var. Bu bağlamda Afrika ülkeleri artık Batı’ya bağımlılıktan kurtulma ve alternatif ortak bulma noktasında çok gayret ettiler. O yüzden Türkiye’nin sunduğu bir imkan aslında bir alternatif sunuyor. İkincisi ve bence en önemlisi. Türkiye’nin Afrika ile yapmış olduğu savunma işbirliği anlamında ‘know-how’ dediğimiz bilgi transferi de var. Yani Türkiye tek taraflı gidip ürünlerini satmıyor. Aynı zamanda Afrika’nın kendi askeri kapasitesinin geliştirilmesine yönelik teknoloji transferi ve bilgi transferi yapıyor” şeklinde konuştu.

    Türkiye’nin Afrika’yla ilişkisinin çok kadim bir geçmişi olduğunu dile getiren Turhan, “Osmanlı döneminden alabileceğimiz, hatta daha eskiye gidecek olursak, Tolunoğulları Devleti döneminden bilfiil gelen bir ilişki yapımız var. Türkiye’nin Afrika’ya ilgisi aslında bu tarihsel ortak hafızayı yeniden canlandırmak bağlamında önemli. Afrika’da kolonyal geçmişi olmayan bir aktör olarak Türkiye’nin Afrika’da varlığı Afrika ülkelerinde devlet yöneticilerinde hatta daha önemlisi halk nazarında çok önemli bir karşılığı var. Çünkü Türkiye ‘kazan kazan’ ilkesi ve ‘birlikte kalkınalım’ politikası çerçevesini Afrika’ya yaklaşıyor. O yüzden ciddi bir Türkiye’ye yönelik sempati söz konusu. Türkiye’nin yapmış olduğu hamleler, Afrika ülkelerinin kalkınması, kendi ayakları üzerinde durması noktasında önemli bir görev ihtiva ediyor. Zira Afrika ülkeleri son yıllarda özellikle yeniden Afrika veya Afrika’nın kendi öznel bilincini geliştirebilecek ilişki modeli arzuluyorlar ki Türkiye bu minvalde bir ilişki modeli izliyor. Ayrıca Türkiye’nin Afrika’daki mevcut diplomatik varlığı önemli bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Bugün halihazırda 44 Afrika ülkesinde diplomatik temsilciliğimiz var. Türk Hava Yolları’nın Afrika’daki 60’dan fazla noktaya uçuşu, Afrika’yı kendi içinde birbirine, Afrika’yı da aynı zamanda dünyaya bağlıyor. Bu bağlamda kültürel bir etkileşim inşa ediyor. TİKA, YTB gibi kurumlarımızın Afrika’nın kendi halkına yönelik yapmış olduğu katkıları takdire şayan. Bunların hepsini üst üste koyduğumuz zaman Türkiye-Afrika ilişkileri her geçen yıl derinleşerek ilerliyor ve uzun vadede de Afrika ülkeleri için Türkiye çok önemli bir stratejik ortak olacak. Hem Türkiye hem de Afrika’nın küresel sistem içerisinde ağırlığını arttırabileceği yeni bir ilişki modeli gelecekte bizi bekliyor diyebilirim” diye konuştu.

  • Türkiye’nin enerjisinde kadınların imzası var

    Türkiye’nin enerjisinde kadınların imzası var

    Türkiye’nin enerjisini rafineri sahalarında vardiyalı kadın teknisyen ve operatörleriyle, kadın mühendisleriyle birlikte, kadın-erkek omuz omuza üreten Tüpraş, “Eşitlik için enerjimiz bitmez” anlayışıyla faaliyet gösteriyor. Kuruluşun ülke genelindeki bütün rafinerilerinde kadınlar hem sahada hem de karar mekanizmasında etkin rol alarak zorlu koşullarda motivasyonları ve yetkinlikleriyle öne çıkıyorlar.
    Öte yandan Tüpraş, yüzde 50 kadın hedefiyle yeni işe alım süreçlerini ilerletiyor. Başka bir deyişle, işe alımlarda her iki kişiden birinin kadın olması hedefiyle ilerliyor. 2023 sonu itibarıyla bu hedefte yüzde 37 seviyesine ulaşıldı. Küresel enerji sektörü 2017 yılında ulaştığı yüzde 22’lik kadın istihdamı seviyesinde iken, Tüpraş, bu oranı yükseltme hedefiyle ilerliyor.

    Rafinerilerde LPG, benzin ve nafta, jet yakıtı, gazyağı, motorin, fuel oil, bitüm gibi petrol ürünleri üretilirken 42 çeşit petrol ürününün tedariki sağlanıyor. Yıllık 11,3 milyon ton üretim kapasitesine sahip İzmit Rafineri sahasında 26 ünitedeki toplam çalışanların yüzde 8’ini kadınlar oluşturuyor.
    Şirketin, gelecek hedeflerini gerçekleştirmede kritik rolü bulunan Ar-Ge merkezindeki araştırmacıların ise yüzde 67’si kadın çalışanlardan oluşuyor. Bu ekibin içinde doktoralı araştırmacıların oranı yüzde 22 ve doktoralı araştırmacıların da yüzde 64’ünde kadınlar yer alıyor.
    Rafinerilerdeki kadın saha operatör ve teknisyen istihdamı 4 yıl önce Batman’da başlatılmış, zaman içerisinde sayıları giderek artarak İzmit, Kırıkkale ve İzmir rafineri sahalarında da vardiyada kadın saha teknisyenleri ve operatörleri görev almaya başlamış. Koordinasyon ve üretim alanlarında ihtiyaçlara karşılık veren kadın çalışanlar, Tüpraş’ta çalışanların bilgi, beceri, tecrübe ve yetkinlikleriyle ön plana çıktığının en önemli kanıtı.

    “Rafinerinin kapısından girdiğimiz andan itibaren hepimiz birer mühendisiz, teknisyeniz, operatörüz, iş arkadaşıyız…”

    Yaklaşık 20 yıl önce Tüpraş’ta kariyerine başlayan ve 2023’ten itibaren Teknik Emniyet Direktörü olarak görev yapan Pınar Çağdaş Duran, “Kariyerime İzmir Rafinerisinde üretim mühendisi olarak başladım. Daha sonra İzmit Rafinerisi’ne geçtim. 2023 itibarıyla genel müdürlükte Teknik Emniyet Direktörü olarak görev yapıyorum. Kadın erkek olarak beraber çalışıyoruz. Biz, rafinerinin kapısından girdiğimiz andan itibaren birer mühendis, teknisyen, operatörüz… kısaca bizler iş arkadaşıyız… İş koşulları zor, gecesi gündüzü olmayan bir sektör. Zorlayıcı ama işin keyfi ayrı güzel oluyor. Önemli olan sizin içinizdeki enerjidir. Kadın veya erkek olmanız bir etken değil. Kadınları Tüpraş’ta her noktada görebilirsiniz. Bu Türkiye için de çok güzel. Herkesin Kadınlar Günü’nü kutluyorum” dedi.

    “Önemli olan bilgi, birikim ve yetkinlik”

    17 yıldır Tüpraş’ta çeşitli rollerde görev alan Kırıkkale Üretim Grup Müdürü Elif Rakıcı Önder, “Kimya mühendisiyim ve burası benim ilk iş yerim. Kırıkkale Rafinerisi’nde Üretim Grup Müdürü olarak görev yapmaktayım. Uzun yıllardır operasyonlarımızın devamı için üretimde çalışıyorum. Verimliliği artırmak, sürdürülebilir rafinericilik odağında tesislerimizi emniyetli bir şekilde devrede tutmak bunun dışında yeni proje ve yatırımları tetiklemek üzerinde çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
    Kadın-erkek fark etmeksizin sahada yer aldıklarını belirten Elif Rakıcı Önder, “Bana göre önemli olan bilgi, birikim, yetkinlik ve o işe uygunluğunuzdur. Burada biz bir ekip olarak çalışıyoruz. Acil bir durum olduğunda kadın erkek demeden neler yapabileceğimize odaklanıyoruz. Teknik olarak soruna ve sorun çözmeye odaklanıyoruz. Burada işe olan motivasyonumuz çok daha önemli. Sorulması gereken soru; ‘kadın-erkek’ten ziyade yetkinlik ve işi yapmak isteyip istemediğidir. Bu soruların cevabı ‘evet’ ise her şey daha kolay oluyor. Yaptığım işi çok seviyorum. Ana motivasyonum bu. Tüpraş, Türkiye’nin yanı sıra dünyada da öncü diyebiliriz. Yurt dışında çalıştığımız şirketler de Tüpraş’taki çalışan kadın mühendisleri görünce şaşırıyorlar. Biz bununla gurur duyuyoruz. Bu işte bilgi ve becerisi olan herkes istediği noktalara gelebilir. Bunun önünde hiçbir engel yok. Bizim bu konuda bir sloganımız da var; ‘Eşitlik için enerjimiz bitmez’ diyoruz.”

    İş güvenliği de kadınların elinde…

    Kadınlar, rafineride teknik alanların yanında çalışanların güvenliklerinin sağlanmasında da görev yapıyor. İş Güvenliği Teknikeri Dursune Kanber, “Her birimizin belli sorumluluk alanları var. Bu alanlarımızda proses hatlarımızda kontrollerimizi yapıyoruz. Kapalı ve açık alandaki çalışmalarda emniyet kontrollerini sağlıyoruz. Gerekli konularda çalışanlara rehberlik yapıyoruz. Rafineri gibi stratejik bir iş yerinde birçok ‘olmazsa olmaz’ımız var. İnsan ve çevre odaklıyız. Bunları bir bütün olarak değerlendiriyoruz. Çalışırken ilk temas anında ateşe korunaklı alev yürümez kıyafetleri tercih ediyoruz. Diğer ekipmanlarımız da yanımızda bulunuyor” diyerek iş sorumluklarını aktardı.

    “Bakım yaparak tankların ömrünü uzatıyoruz”

    İnşaat Saha-İnşaat Teknisyeni Kübra Ünlü, “İnşaat teknisyeni olarak inşaat bakım ekibinde yer alıyorum. Ekibimiz 4 bölümden oluşuyor, ben boya bölümünde çalışıyorum. Haftalık programımıza göre ekip yönlendirmesi yaparak işlerin takiplerini yapıyoruz. Tanklarımıza dikkat ediyoruz. Tanklarda kumlama şartlarına dikkat ediyoruz. Tanklarda bakım yaparak ömrünü ve kullanım süresini uzatmış oluyoruz. Eğer bunları yapmazsak sızıntı riskinin yanında erken aşınmalar ve eskimeler olur” dedi.
    Rafineride operatör olarak görev yapan Beyza Coşkun ise “Buhar üretimi kısmında çalışıyorum. Ürettiğimiz buharın elektriğe dönüşmesi için çalışıyoruz. Ekibimizle beraber birbirimize yardımcı olarak işlerimizi yürütüyoruz” ifadelerini kullandı.
    Rafineride görev alan 22 yaşındaki Şeyma Kılıç, “Sektöre yeni başladım. Buhar ünitesinde çalışıyorum. Ham suyu alıyoruz, minarellerinden ayırıyoruz. Ürettiğimiz suyu kazanlarda steam üretmek için kullanıyoruz. Hepimiz aynı iş ortamında çalışıyoruz. Takıldığımız noktalarda sorunun çözümüne odaklanarak birbirimize yardım ediyoruz” dedi.

    Metrelerce yükseklikte ölçüm ve bakım yapılıyor

    Vakum ünitesinde operatör olarak çalışan Merve Feruze Gemici de “Önceki vardiyalardan görev teslimi alıp, saha kontrollerimizi yapıyoruz. 19 metre yükseklikteki tanklarımızda ölçüm yapıyoruz. Yükseklere kedi merdiveniyle tırmanıyoruz. Yüksekte çalıştığımız oluyor. Kendimi rafinericilik alanında geliştirmek istiyorum” diye konuştu.
    Koç Holding’in Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Nesiller Boyu Eşitlik Forumu’ndaki küresel liderliği kapsamındaki taahhütleri doğrultusunda Tüpraş, gelecek dönemde yüzde 44 olan yetenek havuzunun kadın çalışan oranını yüzde 50’nin altına düşürmemeyi; ayrıca bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik pozisyonlarında kadın temsilini yüzde 40 oranına ulaştırmayı amaçlıyor.
    Tüpraş’ın “Enerjimiz Geleceğe” diyerek yaklaşık 2 yıl önce başlattığı stratejik dönüşüm yolculuğunda çalışanlar, kadın-erkek hep birlikte 2050 Karbon Nötr hedefine ulaşmak ve geleceğin enerjisini üretmek için, ana iş kolları olan sürdürülebilir rafinajın yanında; biyoyakıtlar, sıfır karbonlu elektrik ve yeşil hidrojen alanlarına odaklanıyorlar ve bu kapsamda çalışmalarına devam ediyorlar.

  • “Türkiye Yüzyılı kadınların yüzyılı olacak”

    “Türkiye Yüzyılı kadınların yüzyılı olacak”

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” dolayısıyla bir video mesaj yayımladı. “Varlığıyla hayata ahenk katan, yeryüzündeki güzellikleri çoğaltan, sevgisi, şefkati ve merhametiyle zorlukları kolaylaştıran” tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayan Göktaş, “Tarihimiz boyunca hayatın her alanında en ön saflarda yer alan, bugün de Türkiye ile güçlenen, Türkiye’ye güç veren tüm kadınlarla gurur duyuyoruz. O kadınlar ki, emeği, eserleri ve fikirleriyle toplumu yeniden inşa ederler. O kadınlar ki, vefası, inancı ve azmiyle medeniyetimizin taşıyıcı gücüdürler. Türkiye işte bu kadınlarla güçlenecek, ‘Türkiye Yüzyılı’nı bu kadınlar inşa edecektir” ifadelerini kullandı.
    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’de kadınların elde ettiği hak ve özgürlüklerle siyasi, sosyal ve ekonomik hayata artık daha fazla katıldığına, Türkiye’nin geleceğinde daha aktif rol aldığına vurgu yapan Bakan Göktaş, şunları kaydetti:
    “Bakanlık olarak biz de tüm imkanlarımızı seferber ediyor, kadınlara destek olmaya gayret gösteriyoruz. 2024-2028 yıllarını kapsayan Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nı bu vizyonla hazırladık. Beş temel politika ekseni doğrultusunda uygulayacağımız Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planımız ile kadınlara yeni ufuklar kazandıracağımıza inanıyoruz. Çünkü biz bu ülkenin kadınlarına inanıyoruz. Türkiye Yüzyılı kadınların yüzyılı olacak.”

  • Macaristan – Türkiye maçının genel bilet satışı başladı

    Macaristan – Türkiye maçının genel bilet satışı başladı

    TFF’den yapılan açıklamada, A Milli Futbol Takımı’nın, 2024 Avrupa Şampiyonası hazırlıkları kapsamında Budapeşte’de yer alan Puskas Arena’da 22 Mart Cuma günü TSİ 22.45’te Macaristan ile oynayacağı özel müsabakanın biletleri, www.passo.com.tr ve Passo Mobil Uygulama’dan ad, soyad, T.C. Kimlik / Pasaport no ve iletişim bilgileri ile satın alınabilecek.

    Bilet teslimat detayları ve kurallar passo sitesinde yer alacak. Ayrıca Passo dışında farklı sitelerden alınan biletler hususunda sorumluluk kabul edilmeyeceği de aktarıldı.

    Macaristan – Türkiye maçının misafir tribün bilet fiyatları konumuna göre 400 ile 800 TL olarak değişiyor.

  • “Kıbrıs, Türkiye’nin kopmaz bir parçasıdır“

    “Kıbrıs, Türkiye’nin kopmaz bir parçasıdır“

    KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Almanya’nın başkenti Berlin’de temaslarda bulundu. Dün ITB Berlin Uluslararası Turizm Fuarı’na katılan Tatar, bugün ise Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen’i ziyaret etti. Büyükelçi Şen, Tatar’ı elçilik binasının girişinde karşıladı. Tatar, görüşmenin ardından basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısına, KKTC Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu ve Büyükelçi Şen de eşlik etti.

    “Kıbrıs Türk halkı haksızlığa uğruyor“

    Başta Annan Planı olmak üzere toplam 15 kapsamlı çözüm planının Kıbrıslı Rumlar tarafından reddedildiğini söyleyen Tatar, Kıbrıs Türk halkının büyük haksızlığa uğradığını dile getirdi. Tatar, “Kıbrıs Türkü’nün günahı nedir? Kıbrıs Türkü’nün burada suçu nedir ki hala sistemin dışında ticari sorunlar ve birtakım kısıtlamalarla karşı karşıya kalıyor ve bu kadar haksızlığa uğruyor. Ekonomimizin gelişememesi için direk ticarete ve muhataplarımızla görüşmemize engeller var” dedi.
    Cumhurbaşkanı Tatar, İngiltere’nin Kıbrıs’ı ilhak ettiğini, 37 senelik İngiliz sömürge döneminde adaya olağanüstü bir Rum nüfusun aktarıldığını, Türk nüfusunun da azaltıldığını anlattı. Rum-Yunan ikilisinin büyük Yunanistan hayali ile mücadele ettiklerini ve Kıbrıs Türklerinin de katliama karşı direndiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı ile adaya barış ve huzur geldiğini kaydetti.
    KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın ömrünü Kıbrıs davasına ve görüşmelerine verdiğini söyleyen Tatar, Kıbrıslı Türklerin Annan Planına “Evet” demesine rağmen, kendilerine verilen tüm vaatlerin boşa çıktığını belirtti.
    Rum tarafının ise Annan Planı’na “Hayır” demesine rağmen ne yazık ki tek taraflı olarak Avrupa Birliği’ne (AB) alındığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıslı Türklerin Osmanlı devletinin uzantısı ve torunları olduğunu vurguladı.

    “Kıbrıs ve Kıbrıs Türk halkı Anadolu’nun, Türkiye’nin kopmaz bir parçasıdır“

    Kıbrıs Adası’nın Anadolu’nun bir uzantısı olduğunu hatırlatan Tatar, “Geçmişe baktığımızda ciddi anlamda hem milli hem manevi bağlar vardır. Bunları kimse göz ardı edemez. Türkiye Cumhuriyeti 60 kilometre uzaklıkta, Yunanistan bin km uzaklıkta, Avrupa Birliği’nin merkezi nerde, 2 bin kilometre uzaklıkta. Şimdilerde ne diyorlar, biz Avrupa Birliği’ne aldık, oldu bitti ve AB adasıdır. Yok böyle bir dünya. Türkiye’nin tarihine baktığımızda, hukuki bağlara baktığımızda, meşruiyete baktığımızda, Lozan Anlaşması’na baktığımızda, Kıbrıs Türkiye’nin bir parçası gibidir. Kıbrıs Türk halkı da Anadolu’nun Türkiye’nin kopmaz bir parçasıdır. Dolayısıyla bizim mücadelemiz de budur“ dedi.

    “Anlaşma olacaksa adil olmalı“

    AB ülkelerinin Kıbrıs’ta çifte standartlı davranışlarını eleştiren Cumhurbaşkanı Tatar, iki hafta önce Rum tarafını ziyaret eden Alman Cumhurbaşkanı’nı Frank Walter Steinmeier’i de eleştirerek, bir anlaşma olacaksa, bu anlaşmanın adil olması ve iki tarafı da tatmin etmesi gerektiğinin altını çizdi. Tatar, “Almanya’nın Saygıdeğer Cumhurbaşkanı, 2 hafta kadar önce Güney Kıbrıs’ı ziyaret etmiştir. Kıbrıs lideriyle görüşmesini yapmıştır, Lefkoşe’ye gitmiştir ve orada ‘Berlin Duvarı yıkıldı, bu duvar da yıkılacak’ açıklamasını yapmıştır. Bu yanlıştır, çünkü Kıbrıs’ın gerçekleri vardır. Kıbrıs’ta yaşananlar vardır. Kıbrıs’ta 1974’ten beri uzun vadeli barış vardır. Ama elbette bir anlaşma olacaksa, bu anlaşma adil olacak, kalıcı olacak, sürdürülebilir olacak, her iki tarafı tatmin edecek. Ama öyle kuru gürültüyle, öyle olsun, böyle olsun diyerek dışardan nutuk atmayla bu işler olmuyor. Tabi bu anlaşmanın Türk yönetimi tarafından da destelenmesi gerekir“ dedi.

    “Egemen eşitliğin olmadığı bir anlaşma buz üzerine yazı yazmaya benzeyecek”

    Yeni çözüm modeli ve yeni siyasetlerinin Türkiye tarafından desteklenmesinin ellerini güçlendirdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, egemen eşitliğin olmadığı bir anlaşmanın buz üzerine yazı yazmaya benzeyeceğini ifade etti. Sıfır asker ve sıfır garantörlüğün Kıbrıs Türkünün sonu olacağını aktaran Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye’nin garantörlüğü ve Türk askerinin adadaki varlığından asla vazgeçmeyeceklerini söyledi. Tatar, “İşte o zaman Kıbrıs Türkü’nün sonunun başlangıcı olacağını biliyoruz. Türkiye, Doğu Akdeniz’de, Mavi Vatan’da, hem doğal zenginlikleri, hem güvenlik ve jeopolitik gelişmelerle orada yıllar sonra yakaladığı üstünlüğü kaybedecek. Biz Türk tarafı olarak, Türkiye’nin stratejisinin, yeni siyasetimizin sonuna kadar arkasında olmak zorundayız” dedi.
    Federasyon defterini kapattıklarını, ancak egemen eşitlik ve uluslararası eşit statünün kabulü ile egemen eşit iki devlet temeline dayanan bir anlaşma için yeni ve resmi müzakerelere başlayacaklarına işaret eden Tatar, Kıbrıs Türk halkının sesini duyurmaya ve halkı davasını böylesi platformlarda anlatmaya devam edeceklerini kaydetti.
    Dünyanın ne yazık ki mağdurun ve mazlumun yanında yer almadığını, Gazze’de yaşanan dramın bunun bir göstergesi olduğuna dikkat çeken Tatar, anavatan Türkiye’nin garantörlüğünün bu nedenle çok önemli olduğunu belirtti.

    “Turistlerin artık uçak değiştirmeden uçabilecek olması önemli“

    Ercan Havalimanı’nın genişletilmesinin Kuzey Kıbrıs’a büyük katkı sağladığına da değinen Tatar, her gün büyük gövdeli uçakların KKTC’ye yolcu getirebildiğini söyledi. Eskiden sadece 150-160 kişilik uçakların KKTC’ye uçabildiğini hatırlatan Tatar, artık pistin genişletilmesiyle büyük gövdeli uçakların aynı anda 300 kişiyi taşıyabildiğini ve 6 ay içerisinde yolcu sayılarında yüzde 20-30’luk bir artış olduğunu belirtti.
    Tatar, altyapı çalışmalarının tamamlanmasıyla önümüzdeki dönemde, İngiltere’den, Almanya’dan ve diğer AB ülkelerinden, ziyaretçilerin ve turistlerin Kıbrıs’a artık uçağı değiştirmeden Türkiye üzerinden KKTC’ye uçabileceklerini kaydetti. Tatar, bu ülkelerden KKTC’ye direk uçuş yasağı olması nedeniyle, İstanbul, Ankara, İzmir havalimanlarında uçakların inmesi ve yolcuların uçak değiştirmek zorumda kalmadan Ercan Havalimanı’na uçabilecek olmasının dahi kendileri için önemli bir aşama olacağını söyledi.
    Berlin’de bulunduğu süre zarfında, başkentte faaliyet gösteren Türk STK temsilcileriyle ve Türk işadamlarıyla da bir araya gelen Cumhurbaşkanı Tatar, 7 Mart Perşembe günü Berlin’den ayrılacak.

  • Türkiye’nin ilk sürücüsüz metro aracı gün sayıyor

    Türkiye’nin ilk sürücüsüz metro aracı gün sayıyor

    Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından 2018 yılında projesi yapılarak yapımına başlanan ardından Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na devredilen Gebze OSB-Darıca Sahil Metro Hattı’nda sona yaklaşıldı.

    Seyahat süresi 40 dakika olacak metro hattı, günde 330 bin yolcuya hizmet edecek. Gebze bölgesinin trafik yükünü büyük ölçüde azaltacak. Geçtiğimiz Aralık ayında test sürüşü gerçekleşen metronun proje genel ilerlemesi yüzde 80’i aştı. İstasyon betonarmesi ve ince işlerin ağırlıklı olarak devam ettiği metronun; Gebze Gar İstasyonu, Marmaray Aktarması Adliye İstasyonu ve Sabiha Gökçen Metrosu ile entegrasyonu bulunacak.

    Gebze Organize Sanayi Bölgesi-Darıca Sahil Hattı Projesi, 15,4 kilometre uzunluğunda çift hat olarak inşa edildi ve 11 istasyonda hizmet verecek. İnşa edilen toplam hat uzunluğu 30,8 kilometre olacak ve günde 330 bin yolcuya hizmet edecek.

    Diğer yandan GoA4 Sürücüsüz 4’lü dizi yüzde 63 yerli üretim olan araçların imalatları tamamlandı. Taşıma kapasitesi bin 80 olan araçların hızı 90 kilometreye kadar çıkabilecek. Metro araçlarının ray üstü teslimatı yapılırken dinamik tip test çalışmaları devam ediyor.

  • Türkiye’nin Japonya’ya gıda ihracatı arttı

    Türkiye’nin Japonya’ya gıda ihracatı arttı

    Eskinazi: “Dünyanın gıda ambarıyız”

    Anadolu topraklarında yetişen binlerce çeşit gıda ürünüyle Türkiye’nin dünyanın gıda ambarı olduğu bilgisini veren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Türk gıda sektörünün Japonya pazarında hedeflerine ulaşması için 5-8 Mart 2024 tarihlerinde Tokyo’da Foodex Japan Fuarı’na 51 firmayla katıldıklarını dile getirdi.
    Uzakdoğu’nun en büyük gıda fuarı olan Foodex Japan Fuarı’na Türkiye Milli Katılım Organizasyonunda bu yıl 26.’sını yapacaklarını dillendiren Eskinazi, “Çekirdeksiz kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı, zeytinyağı, sofralık zeytin, levrek, çipura, Türk somonu, kanatlı eti, yumurta, çam balı, fındık, bulgur, un, vişne, kiraz, ayva, salatalık, kavun, karpuz, elma, biber, mandalina, domates, defne, kekik, adaçayı, meyan kökü, siyah çay, kırmızı biber, haşhaş, kimyon, nane, yağlık gül, anason, turşu gibi ürünlerde dünyanın en güçlü tedarikçilerinden biriyiz. Japonya, Türk gıda sektörü için referans bir pazar. Japonya’ya ihracat yaptığınızda dünyanın her tarafına gıda ürünleri ihracatı yapabilecek kaliteye ulaştığınızı ortaya koymuş oluyorsunuz. Japonya pazarında büyümemiz beraberinde dünya genelinde gıda ihracatımızın daha da hızlı artmasına zemin oluşturacak. Japonya ile ilişkilerimizi artırarak ihracatımızı artırmak istiyoruz. Amacımız Japonya’ya gıda ihracatımızı orta vadede 1 milyar doların üzerine çıkarmak” diye konuştu.

    Işık: “Japonya pazarı bizim için çok kıymetli”

    Türk gıda sektörünün, Cumhuriyetimizin 100. yılında 26 milyar dolarlık gıda ürünleri ihraç ettiği bilgisini veren Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik ve Organik Ürünler Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, ihracatta güçlü oldukları Avrupa, Rusya, Ortadoğu ve ABD pazarları yanında Japonya, Çin, Hindistan gibi pazarlarda büyümek istediklerini vurguladı.
    Japonya’nın son 5 yılda gıda ithalatının yüzde 17’lik artışla 62 milyar dolardan 73,6 milyar dolara çıktığını paylaşan Işık, aynı dönemde Türkiye’nin Japonya’ya yaptığı gıda ihracatının ise yüzde 72’lik artışla 164 milyon dolardan 282 milyon dolara yükseldiğine dikkati çekti.

    Girit: “Japonlar suşiyi Türk orkinoslarıyla yapıyor”

    Türkiye ile Japonya arasındaki tarihi bağların, Türk gıda sektörünün geniş ve kaliteli ürün yelpazesi ve iki ülke arasında vize uygulamasının bulunmamasının Türkiye’nin Japonya’ya ihracatını artırabilmesi için fırsatlar barındırdığını kaydeden Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit ise, Türkiye’den Japonya’ya gıda ihracatında su ürünleri sektörünün 2023 yılında 53 milyon dolarlık payla ikinci sırada yer aldığını bildirdi.
    Türk su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörünün Japonya’da ihracat rakamlarını yukarı çekebileceğine olan inancını paylaşan Girit, “Japon dostlarımız en çok sevdikleri yiyecek olan suşiyi Türk orkinoslarıyla yapsınlar istiyoruz. Japonya’ya balık dışında kanatlı etleri gönderiyoruz. Şimdi ise toz yumurta ve sofralık yumurta ihracatı konusunda görüşmelerimiz sürüyor. Foodex Japan Fuarı’nda yapacağımız ticari bağlantılarla 2024 yılında Japonya’ya ihracatta büyük artışlar yakalayacağımıza inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

  • U15’te şampiyon Yolspor

    U15’te şampiyon Yolspor

    Elazığ Amatör Küme U-15 Ligi’nde mutlu sona Yolspor ulaştı. Geçen hafta oynanan yarı final maçlarında rakiplerini mağlup ederek finale yükselen Yolspor ile Elazığ İl Özel İdare finalde karşı karşıya geldi. Gençlik Merkezi Sentetik Saha’daa oynanan final maçında rakibini 2-0 mağlup eden Yolspor, 2023-2024 sezonunu şampiyonlukla tamamladı. Maç sonu düzenlenen törenle Yolspor’a kupası verildi. İl şampiyonu olan turuncu-siyahlı ekip Türkiye Şampiyonası’nda Elazığ’ı temsil edecek.