Etiket: Türkiye

  • “İki ülkenin ticareti daha yukarı rakamlara ulaştıracaktır”

    “İki ülkenin ticareti daha yukarı rakamlara ulaştıracaktır”

    Ticaret Bakanı Bolat, ‘Türkiye-Macaristan Ekonomik ve Ticaret Ortaklık Komisyonu 1’inci Dönem Toplantısı’ (JETCO) kapsamında Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijjarto ile Ticaret Bakanlığı’nda bir araya geldi. İki bakan görüşmenin ardından basın mensuplarına değerlendirmede bulundu. Ticaret Bakanı Bolat, 18 Aralık 2023 tarihinde Budapeşte’de gerçekleştirilen, ‘Türkiye-Macaristan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 6’ncı’ toplatısında alınan kararları hatırlattı. Bakan Bolat alınan kararlarla, Türkiye ile Macaristan arasındaki stratejik ortaklık düzeyindeki ilişkilerin, geliştirilmiş stratejik ortaklık seviyesine yükseldiğine değinerek, “İki ülke arasında kurulan JETCO mekanizmasının da anlaşması imzalanmış ve ilk toplantısının da iki ay gibi kısa bir süre sonra Ankara’da ev sahipliği yapmak fırsatını yakalamış bulunuyoruz” diye konuştu.

    Bolat, 2024 yılının Türkiye ile Macaristan arasındaki diplomatik ilişkilerin başlamasının 100’üncü yıl dönümü olduğunu sözlerine ekleyerek, Türkiye ile Macaristan arasında 100’üncü yıl nedeniyle bir kültür yılı ilan edildiğini söyledi. 2025 yılının ise Türkiye ve Macaristan arasında ‘Ortak Bilim ve İnovasyon Yılı’ ilan edildiğini kaydeden Bolat, “Böylesine yakın bir işbirliği içinde olduğumuz Türkiye ve Macaristan arasında JETCO ortak ekonomi ve ticaret komisyonu da 2022 yılında kurulmuştu. Amacımız ekonomik yatırım ve ticari ilişkilerimizi daha da derinleştirmek ve ilerletmek. Bu anlamda ele alınacak ve kararlaştırılacak mekanizmalar bu JETCO belirlenecektir. Bu çerçevede bugün ilk toplantısında gerçekleştirdiğimiz JETCO ekonomik ve ticaret ortak komite toplantısının mutabakat zaptını biraz sonra değerli meslektaşım Peter Szijjarto birlikte imzalayacağız. Bu JETCO mutabakat zaptında ikili ilişkilerden karşılıklı yatırımlara ticaretten sanayiye, özel sektörler arasındaki iş birliğinden teknolojiden, enerji alanına, doğal gaz ve nükleer enerji, iş birliğine, Ulaştırma ve Çevre Alanındaki iş birliğine kadar pek çok farklı konular yer almaktadır” değerlendirmesini yaptı.

    “İkili ticaretimizin 4 milyar dolara çıkarmış bulunuyoruz”

    Bakan Bolat, dünya genelinde çok çirkin siyasi, ekonomik ve sosyal değişimlerin yaşandığı önemli bir dönemden geçildiğini belirterek, “Türkiye olarak biz de bütün muhtemel senaryoları göz önünde bulundurarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bununla birlikte küresel ekonomideki zayıf büyüme performansı yatırım iştahındaki azalma, başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarındaki artış ve bölgesel çatışmalar dünya ticaretinde 2023 yılında olumsuz etkide bulunmuş ve dünya ticareti daralmıştı. Böyle bir dönemde Türkiye ile Macaristan arasındaki ticaretin 2023 yılında da artmasından büyük bir memnuniyet duyuyoruz. İkili ticaretimizin 4 milyar dolara çıkarmış bulunuyoruz. İki ülke devlet başkanı ve başbakanının ortaya koyduğu yıllık 6 milyar dolar ticaret hedefinde çok kısa bir sürede ulaşacağız. Özellikle Türkiye’den Macaristan’a doğal gaz ihracatının bu yıl başlayacak olması, iki ülke ticaretini daha yukarı rakamlara ulaştıracaktır” ifadelerini kullandı.
    Bakan Bolat, Peter Szijjarto’nun, Avrupa Birliği dönem başkanlığını 2024 yılının ikinci yarısında devralacak olmasının Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerini ve gümrük birliğinin genişletilmesine başlatılmasına da katkılar vereceğini dile getirdi.
    İmza töreninin ardından, Türk ve Macar özel sektöre başkan ve temsilcileri karşılıklı fırsat ve iş birliği konularının ele anıldığı Türkiye-Macaristan Yuvarlak Masa İş İnsanları Toplantısı’ gerçekleştirildi.

  • Grekoromen Güreş Milli Takımı, Avrupa şampiyonu oldu

    Grekoromen Güreş Milli Takımı, Avrupa şampiyonu oldu

    Romanya’nın başkenti Bükreş’te düzenlenen Avrupa Güreş Şampiyonası’nda Grekoromen Güreş Milli Takımı tarih yazdı. Milliler, 2 altın, 3 gümüş ve 1 bronz madalya kazanarak toplamda 6 madalya elde etti ve takımlar şampiyonluğunu elde etti.

    Türkiye Grekoromen Güreş Milli Takımı, 10 sporcuyla katıldığı Avrupa Güreş Şampiyonası’nda 6 madalya kazanarak grekoromen stilde 5’inci kez takımlar şampiyonu oldu.

    Millilerde 72 kiloda Selçuk Can ve 82 kiloda Alperen Berber altın madalya kazandı. 130 kiloda Rıza Kayaalp, 77 kiloda Yunus Emre Başar ve 87 kiloda Ali Cengiz gümüş madalyanın sahibi oldu. 67 kiloda ise Murat Fırat bronz madalya aldı. Bu madalyaların ardından grekoromende Türkiye zirvede yer aldı.

  • Türkiye’den Gazze’ye yardım eli

    Türkiye’den Gazze’ye yardım eli

    Türkiye, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıların ardından sağlık hizmetine ulaşamayan hasta ve yaralılara yönelik yardımlarını devam ettiriyor. Bu çerçevede Türkiye, Mısır ve İsrail koordinasyonda yürütülen tahliye sürecinde tedavilerine devam edemeyen hasta ve yaralılara yönelik 8’inci tahliye gerçekleştirildi.

    49’u hasta ve 106’sı refakatçi olmak üzere toplam 155 Filistinliyi taşıyan Milli Savunma Bakanlığı Hava Kuvvetlerine ait bir adet A-400M kargo tipi uçak, El-Ariş’ten havalanarak, Etimesgut Askeri Havalimanına iniş yaptı.

    Etimesgut Askeri Havalimanı’nda hazır bekletilen ambulanslara alınan hastalar, hızlı bir şekilde Bilkent Şehir Hastanesi’ne sevk edildi.

  • Tüm teklifleri reddetti, sadece Türkiye

    Tüm teklifleri reddetti, sadece Türkiye

    Vinceno Montella ile gaza basan Türkiye, yurt dışında oynayan gurbetçi gençlerin de gözdesi oldu…

    Deniz Undav’ın rövanşı alındı 

    TFF yetkilileri “Kürdüm” diyerek Türk Milli Takımı’nı reddeden Deniz Undav’dan yediği çalıma karşılık Almanya’ya Can Uzun’la tarihi bir ders verdi.

    Bundesliga 2’nin yıldızı

    Bundesliga II’de harikalar yaratan 18 yaşındaki geleceğin yıldızı Can Uzun‘u, Türk Milli Takımı’nda oynaması konusunda ikna etti. Hatta Uzun için ilk resmi hamle de yapıldı.

    Kulübü Nürnberg’e, “ön milli takım daveti” olarak bilinen “sakatlık raporu” talebi iletildi.

    Kararını verdi 

    Alman Milli Takımı’ndan da Nürnberg’e bir talep gittiği ancak zaten Türkiye U-21 Milli Takımı’nda forma giyen Can Uzun’un kararını uzun süre önce verdiği bildirildi.

    Tüm teklifleri reddetti 

    Alman Milli Takım sportif direktörü Rudi Völler ve Julian Nagelsman’ın bizzat aradığı, Nagelsman’ın yardımcısı Sandro Wagner’in bizzat ayağına gittiği Can Uzun’un, “ben Türkiye için oynamak istiyorum” diyerek hepsini reddettiği ortaya çıktı.

    Can Uzun’u en fazla etkileyenin ise Kenan Yıldız’ın Almanya maçındaki performansı ve kendisine Türkiye’den gösterilen ilginin olduğu belirtildi.

  • “İki ülkenin ilişkisi derin ve samimi”

    “İki ülkenin ilişkisi derin ve samimi”

    Türkiye ile Japonya arasındaki diplomatik ilişkilerin sağlanmasının 100. yıl dönümünde savaştan sonra ve bu dönemde Japonların günlük hayatta kullandığı araçlar sergilendi. Bu çerçevede yapılan açılışa Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız’ın yanı sıra Japonya İstanbul Başkonsolosu Kasahara Kenichi, Pakistan İstanbul Başkonsolosu Yardımcısı Danish Mehmood ve Polonya İstanbul Başkonsolosu Yardımcısı Dorota Andrzejak katıldı.

    “Japonya-Türkiye ilişkilerindeki 100 yıllık süreceğiz değerlendireceğiz”

    Açılış bir konuşma yapan Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, “Teknoloji dendiğinde bundan 30 yıl önce herkesin aklına Japonya gelir. Orada üretilen teknolojik ürünler ve teknolojik tasarımlar hepimizin daha sonraki dönemde ise bir basamak olarak bütün dünyanın değerlendirdiği önemli bir aşamaydı. Bugün bu sergide Japonya-Türkiye ilişkilerindeki 100 yıllık bir süreci okuma ve değerlendirme imkanımız olacak” dedi.

    “Bundan sonra Japonya ve Türkiye ilişkilerinde daha çok teknoloji konuşacağız”

    Başkan Yıldız, “Deprem konusunda Japonya’nın tecrübelerini değerlendirmek için Japonya Başkonsolosluğu ile yakın bir iş birliği içerisindeyiz. Bu konuda çalıştaylar düzenliyoruz, karşılıklı tecrübe paylaşımları yapıyoruz. Heyetlerimiz Japonya’ya gidiyor, Japonya’dan heyetler buraya geliyor. Bundan sonra Japonya ve Türkiye ilişkilerinde daha çok teknoloji konuşacağız. Elbette ki kültürel, ekonomik ve teknolojik anlamda iş birliğini belki önümüzdeki dönemde yine nanoteknolojiyi, yapay zekayı konuşacağız. Hem Japon halkı ve Japonya devletinin hem de Türk halkı ve Türk devletinin bu karşılıklı iş birliğinden güçleneceğine inanıyorum. Birbirimizi daha iyi tanıyacağımıza inanıyorum. Gösterdikleri bu iş birliğine açık tutumlarından dolayı sayın başkonsolosumuza teşekkür ediyorum. Türkiye Japonya ilişkileri bu ortak ilişkilerimizle daha çok güçlenecek. Sergiye bütün İstanbullu hemşehrilerimi davet ediyorum. Hayırlı olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.

    “Ziyaretçilere Japonları tasarımları hakkında bilgi edinme fırsatı olacak”

    Japonya’nın İstanbul Başkonsolosu Kasahara Kenichi ise, “Sergide Japonya’nın savaş sonrası yaşadığı ekonomik büyüme ve değişimini anlatan araçlara yer verdik. Savaş sonrası Japonya büyük bir ekonomik büyüme yakalamış ve bu hızlı değişim ile birlikte insanların hayatlarında da çeşitli değişiklikler olmuş. Bu sergide, bu değişiklikler arasından ‘tasarımlar’ temasına odaklanarak savaş sonrası dönemde ve günümüzde Japon insanların hayatına renk katan günlük ihtiyaçlar, araçlar, hizmetler ve benzerlerine yer veriyoruz. Japonya’nın teknolojik gücünden sıklıkla övgüyle bahsedilmesinin ötesinde bu serginin aynı zamanda ziyaretçilere Japonların tercih ettiği ‘tasarımlar’ hakkında da bilgi edinme fırsatı sunacağını umuyoruz” diye konuştu.

    “İki ülke arasındaki dostluk ilişkileri derin ve samimi bir bağa dönüşmüş”

    Kenichi, “Serginin teması olan 100 sayısının Japonya ve Türkiye için bir anlam taşıyor. Bu serginin temasının bir parçası olan 100 sayısı Japonya ve Türkiye için önemli bir anlam taşıyor. Geçtiğimiz yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’üncü yılı kutlandı. Bu yıl ise Japonya ile Türkiye arasında diplomatik ilişkilerin 100’üncü yıl dönümü. Bu serginin teması olan 100 sayısı da bu 100’üncü yıl dönümüne yönelik duygularımızı bünyesinde barındırıyor. İki ülke arasındaki ilişkilerin başlangıcından bu yana, sadece bu serginin konusu olan ‘tasarımlar’ değil, ayrıca pek çok şey zamanla değişti. Ancak iki ülke arasındaki dostluk ilişkileri hiçbir dönemde değişmemiş ve hatta daha derin ve samimi bir bağa dönüşmüş. Bu dostluğun önümüzdeki 100 yılda da devam etmesini temenni ediyorum” şeklinde konuştu.
    Konuşmaların ardından serginin açılışı yapıldı. Serginin 3 Mart’a kadar ziyaret edilebileceği öğrenildi.

  • 102 yaşında 5 çocuğu 55 torunu var

    102 yaşında 5 çocuğu 55 torunu var

    Konya’nın Çumra ilçesi İçeri Çumra Mahallesi’nde nüfus kayıtlarına göre 1922 yılında dünyaya gelen Hasan Yaşar, Konya’da eğitimini yarıda bırakarak İçeri Çumra Mahallesine geri döndü. Mahallede bir süre tarlada çalıştıktan sonra 1942 yılında 3 yıl vatani görevini yapan Hasan Yaşar, askerlik görevinin ardından dünya evine girdi. Yaşar, mahallede bulunduğu sırada muhtarlık ve belediye azalığı daha sonra ise parti içerisinde çeşitli görevlerde bulundu.

    “Çalışmalarda İsmet Paşa ile görüştüm, Celal Bayar ile görüştüm”

    Siyasi çalışmalar sırasında İsmet paşa ve Celal Bayar ile görüştüğünü anlatan Hasan Yaşar, “1922 yılında İçeri Çumra’da doğdum. İlkokulu okuduktan sonra ortaokulu birinci sınıfta bıraktım. Tarlada çalışmaya başlayınca ilk önce öküzlerle çalıştık, sonrasında at aldık daha sonra ise traktör aldık zamanla ilerlettik. Askerlik zamanı geldi 1942 yılında gittim. 1942 yılında da teskere aldım 3 yıl askerlik yaptım. Siyasete girdim, 1950 yılında muhtar azası oldum, belediye azası oldum, daha sonra ilçe teşkilatına girdim. Başkan vekili oldum partide de çalıştım o zamanlarda. Bu çalışmalarda İsmet paşa ile görüştüm, Celal Bayar ile görüştüm” dedi.

    “3 yıl boyunca çocuğum olmadı”

    Evliliğinin 3’üncü yılında ilk çocuğunun olduğunu ve sağlıklı yaşamını anlatan 102 yaşındaki Yaşar, “1947 yılında evlendim. O zamanlar 3 yıl boyunca çocuğum olmadı. 1950 yılında ilk çocuğum oldu. 3 oğlum, 2 kızım var. Hepsini evlendirdim, hepsi iş sahibi oldu. Torunumun torunu oldu. Torunlarımın toplamı 50’yi geçer. 102 yaşındayım çok şükür halime. Hiç alkol kullanmadım, sigara içmedim ve her zaman çalıştım. Eskiye göre de yaşam şimdi daha güzel. Sebebi de benim tarlam vardı bulunduğumuz yere 5 kilometre. Oraya öküz ile çift sürmeye giderdim. Şimdi öyle bir şey yok. Şimdi at bile yok, traktör ile gidiliyor 2 saatte sürüp geliyorlar. Hatta kendi de gitmiyor bir eleman tutuyor o hallediyor işleri” şeklinde konuştu.

    “Adnan Menderes gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da zorluklara rağmen çalışıyor”

    Hasan Yaşar, dönemin Başbakanı Adnan Menderes gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da çalıştığını anlatarak, “Adnan Menderes hiç başbakan gibi değildi vatandaş gibi halkın arasındaydı. Beraber oturduk, çay, kahve içtik. Sürekli beraberdik. Celal Bayar da o şekilde ikisi de halk adamıydı. Recep Tayyip Erdoğan da aynı şekilde halkın içinde. O günün şartlarına göre, şimdinin şartları daha zor. Sürekli uğraşıyor, zorluklara rağmen çalışıyor. Allah yardımcısı olsun” diye konuştu.

  • Dondurucu soğuk şehirde etkili oldu

    Dondurucu soğuk şehirde etkili oldu

    Ardahan‘da dondurucu soğuklar ve erken saatlerde etkili olan sisin ardından ağaçlar kırağı tuttu. Kırağı tutan ağaçlar kartpostallık görüntüler oluştururken Göle ilçesinde hava sıcaklığı eksi 17,6 dereceye kadar düştü.

    Ankara’dan Ardahan’a gezmek için gelen Cemal Uludağ, soğuk hava ve sisin oluşturduğu kartpostallık manzara doyamadığını söyleyerek, “Ardahan’ı beğendim.

    O eski Anadolu havasını burada gördüm. Kışı da burada görüp yaşadık. İnsanları da çok güzel, sıcak kanlı, tabiatı da çok güzel” dedi.

  • “Mezardan da dar bir yerde 4 gün kaldım”

    “Mezardan da dar bir yerde 4 gün kaldım”

    Kahramanmaraş merkezli depremlerde en çok hasarı alan Hatay’da, yaklaşık 25 bin insan hayatını kaybetmişti. Depremin vurduğu kentte, birçok bina yıkılırken yüzlerce insan enkaz altında kalmıştı. Asrın felaketine İskenderun ilçesi Kurtuluş Mahallesi’nde yakalanan Ahmet Erol Yılmaz, depremin 4. gününde enkazın altından kurtarılmıştı. Arama kurtarma çalışmalarında ekipler arasındaki diyalogla Türkiye gündemine gelen Yılmaz, enkaz altındayken cep telefonuyla göçüğün altında kendi videosunu kaydetti. Cep telefonuna kaydettiği görüntüde; Yılmaz’ın enkaz altındayken yaşadığı korku ve acı yüzünden okunuyordu. Enkazın altından kurtarılan ve sol bacağının kesilme riskiyle yaşayan 43 yaşındaki Yılmaz, depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hala yürümekte zorluk çekiyor. Depremden aşçılık Yılmaz, enkazda altındaki 4 günde yaşadıklarını anlattı.

    “Deprem beni 7 metre öteye fırlattı”

    Su içmeye kalktığı sırada depreme yakalanan Yılmaz, ”Sallantı başladı, yerime oturdum. Her şey buraya kadar dedim. Deprem beni 7 metre öteye fırlattı. Her yer yıkıldı. Mezardan da dar bir yerde 4 gün kaldım. Kaç gün oldu, nasıl oldu, gece gündüz birbirine girdi zamanı bilmiyorum. Arama kurtarma ekipleri sesimi duydu ve beni kurtardılar” dedi.
    “Cep telefonuyla ölürsem diye video çektim”

    Enkaz altındayken kendi videosunu çeken Yılmaz, “Ben ölürsem insanların görmesi için kendimi çektim. Cep telefonum üzerindeydim. Depremden 5 ila 10 dakika içerisinde toz duman bittiği zaman, cep telefonunu çıkarttım. Hattın çekmediğini gördüm. Kendimi videoya çektim” şeklinde konuştu.

    “6 defa ayağımın kesilmesi riski yaşadım”

    Depremin üstünden bir yıl geçmesinde rağmen yürümekte güçlük çeken depremzede Yılmaz, ”Ayağımda sorun var. 6 defa ayağımın kesilmesi riski yaşadım. Depremi depremden sonra yaşadım. Ben depremdeki sallantılardan değil, depremden sonra yaşadıklarım sıkıntılardan sonra sorun yaşadım. Ben şuana kadar 2 ameliyat geçirdim. Şu an tekrar ameliyat geçireceğim. Yürüyemiyorum. Değnek yardımıyla belli bir mesafede kullanarak yürüyorum. Çalışmak, bir şeyler yapmak imkansız oldu” ifadelerini kullandı.

  • Sözden öze Atatürk

    Sözden öze Atatürk

    Uluslararası Soroptimist Örgütü, 5 federasyona bağlı tüm dünyada 121 ülkede 66.000 üyesi ile kadın ve kız çocuklarının eğitimlerine destek vererek, güçlendirip fırsatlar sağlayarak yaşamlarını iyileştirmeye yönelik çalışmalarını yerel,ulusal ve uluslararası ölçekte yapan bir sivil toplum örgütüdür.

    Türkiye Soroptımıst Kulüpleri Federasyonu Bursa Soroptimist Kulübü tarafından Karaman Dernekler Yerleşkesinde “Sözden Öze Atatürk, Çocukluk Ne Güzel Şey” temalı program düzenlendi.

    Atatürk Araştırmacısı Yazar İlknur Güntürkün Kalıpçı konuşmacı olarak katıldı.

    Kalıpçı, 38 senedir arşiv araştırmacısı olduğunu ifade etti. Aynı zamanda Atatürk hakkında hiç ortaya çıkmamış, aktarılmamış 3. Mustafa Kemal Atatürk daha bulduğunu söyledi. Kalıpçı, konuşmasına şöyle devam etti.

    “ Asker, devlet adamı dışında Atatürk’ün farklı özellikleri ön planda. Mesela dünyada krizleri cevhere dönüştüren biri olduğunu. Diğerlerine göre değil değerlerine göre hareket eden lider olduğunu gördüm. Atatürk’ün insani vasıflarını tüm bu ayrıntılarını inceliyorum ve anılarını aktarıyorum” dedi.

  • “Türkiye üç temel üzerinde yükselir”

    “Türkiye üç temel üzerinde yükselir”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, İstanbul’da “İş Pozitif” tanıtım programına katıldı. Burada konuşan Emine Erdoğan, kadınların istihdamda yer almasının ülke ekonomisine sağladığı katkılara dikkat çekti. Dünya Bankası’nın bir araştırmasının sonuçlarını paylaşan Erdoğan, bu sonuca göre istihdamda kadınların artışı ile dünya genelinde yoksulluğun azalması arasında bir paralellik bulunduğunu dile getirdi.

    “Güçlü kadın, güçlü aile ve güçlü toplum”

    Emine Erdoğan, güçlü bir Türkiye’nin “güçlü kadın, güçlü aile ve güçlü toplum” temelleri üzerinde yükseldiğini söyleyerek, “Kadınların hak ettiği ölçüde kendisine yer bulamadığı, bireylerin aileden uzaklaşarak yalnızlaştığı bir toplum her türlü saldırıya açık hale gelir. Kalkınmaya yönelik amaçlar bugün yalnızca ekonomi değil, sosyal ve toplumsal boyutlarla ölçülenir. Nüfusun nerede yarısını oluşturan kadınların güçlendirilmesi, üretim dünyasına adil ve hakkaniyetli bir sistem ile dahil edilmesi, sürdürülebilirlik kalkınmayı hedefleyen her ülke için bir mecburiyettir. Türkiye olarak son yirmi yılda eğitimden istihdama, kadınların hak ve fırsatlardan eşit yararlanmaları için kapsamlı destek mekanizmaları oluşturduk. Kadınların toplumsal her alanda önlerine çıkan engelleri kaldırmak için var gücümüzle çalıştık. Çünkü inanıyoruz ki biz, kadını ve erkeğiyle güçlü bir milletiz. Türkiye yüzyılında koyduğumuz hedeflere de ancak birlikte omuz omuza yürürsek ulaşabiliriz. Bu dayanışma ve birliktelik hali üretim ve iş dünyasında da kendisini gösteriyor” dedi.

    “Kadın ruhunun hayat hamuruna katılmadığı bir gelecek, eksiktir, yarımdır”

    Kadınların sosyal hayatta ve iş alanlarında aktif rol oynaması için gerçekleştirilen çalışmalardan bahseden Emine Erdoğan, “Kadınlarımıza yönelik gerçekleştirdiğimiz süt ve doğum izni düzenlemeleri, kreş ve evde bakım desteği gibi uygulamalar taşıdıkları yükü hafifleterek potansiyellerini gerçekleştirmelerini kolaylaştırdı. Eşit işe eşit ücretin yasal güvence altına alınması ile emeğe karşı yapılan haksızlığın önüne geçildi. Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanmasına yönelik projeleri ardı ardına hayata geçirirken diğer yandan nitelikli iş alanlarında kadınlarımızın sayısının artması için istihdam imkanlarını genişlettik. Kız çocuklarımızın okullaşma oranı yüzde yüze yaklaşmışken ülke genelinde kadın akademisyen sayımızın giderek artmasının gururunu yaşıyoruz. Kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe iş gücüne katılımlarının da aynı oran arttığına tanık oluyoruz. İstatistikler 2005 yılında kadın istihdam oranının yüzde 20’nin altında kalırken 2022 yılından itibaren yüzde 30’a ulaştığını gösteriyor. Bu oran 10 milyon kadınımızın iş dünyasında var olduğu anlamına geliyor. İlgili kurumlarımız iş dünyasında bulunan milyonlarca kadınımızın hak ve fırsatlara erişimlerini arttırırken yaşadıkları mağduriyetleri ortadan kaldırmak için seferber oluyorlar. Bir projesi, bir iş hayali olan tüm kadınlarımızın elinden tutuyor, üreten kadınlar güçlendirdikçe ülke olarak da büyüyoruz. Biliyoruz ki kadın ruhunun hayat hamuruna katılmadığı bir gelecek, eksiktir, yarımdır” diye konuştu.

    “İstihdamda kadınların artışı ile dünya genelinde yoksulluğun azalması arasında bir paralellik bulunmaktadır”

    Emine Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
    “Toplumu yükseğe çıkaran kanatlardan birisi erkekse diğeri kadındır. Bu çerçevede kadınlarımıza yaptığımız her yatırım ile aslında ülkemizin geleceğini inşa ediyoruz. İnşallah güçlenen her kadında onların ardından gelen genç kızlarımız için bir yol açmış olacak ve ülkemizi kalkınma hedeflerine bir adım daha yaklaştıracağız. Biz toplumsal hayatta aktif yer alan, üreten güçlü kadınlara aşinayız. Tarih boyunca kadınlarımız manevi ve kültürel mirasın muhafazasından milli müdafaaya kadar her alanda üstün görev işlenmiştir. Erzurumlu Kara Fatma, Nene Hatun, Şerife Bacı gibi cephede mücadele verenlerin yanı sıra, cephe gerisinde varını yoğunu milleti için ortaya koyan sayısız kahraman kadın tarihimize iz bırakmıştır. Ne yazık ki sanayi devriminin şekillendirdiği modern dünya üretimi belli kalıplara sıkıştırarak ancak çalışanların üretenler olduğu algısını ortaya çıkardı. Bu sistemin dışında kalanların bilhassa kadınlarımızın emeği adeta yok sayıldı. Kadınlarımızın toplumumuzda aktif üreten konumda olmadıkları algısı geçmişten bugüne daima var olmuş, güçlerini ve potansiyellerini reddetmek anlamına gelir. Biz bu basmakalıp tanımlamaları reddetmekteyiz. Tarihimizde yüzlerce yıl öncesinde toplumsal ve ekonomik hayatın öncüleri olan kadınların ayak izlerini takip etmeliyiz. Biz daha acil, içinde herkesin kendi tabiatına uygun yer alabildiği vicdani ve insani değerlerin korunduğu modeller geliştirmek için çalışıyoruz. Yürekten inanıyorum ki bu toprakların kadınları güçlendikçe ülkemizdeki, dünyadaki birçok sorunun çözümüne katkı sağlayacaktır. Nitekim, Dünya Bankası’nın bir araştırmasına göre, istihdamda kadınların artışı ile dünya genelinde yoksulluğun azalması arasında bir paralellik bulunmaktadır. Kadınlar karar verici mekanizmalarda artan sayılarda yer aldıkça dünya daha iyi ve yaşanabilir bir hal alacaktır. İş Pozitif projesi de kadınlarımızın potansiyellerini keşfedebilecekleri ve kendilerini uygun çalışma ortamlarını bulabilecekleri bir buluşma noktası olarak önemli bir ihtiyaca karşılık vereceğine inanıyorum. Devlet himayesinde büyümüş gençlerimizin de sisteme dahil edilmesiyle projenin sosyal etkisinin her açıdan katlanmış olmasından memnuniyet duyuyorum.”