Etiket: Türkiye

  • Türkiye Mavi Bayrak’ta dünya üçüncüsü

    Türkiye Mavi Bayrak’ta dünya üçüncüsü

    Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) koordinasyonunda yürütülen Mavi Bayrak Programı, uluslararası alanda Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı-FEE koordinasyonunda dünyada 50 ülkede uygulanıyor.

    Merkezi Danimarka Kopenhag’ta bulunan Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı-FEE, 2023 yılında Mavi Bayrak Programı’nı uygulayan tüm ülkelerden ilk beş ülke sıralamasını bildirirken, ödüle hak kazanan plaj ve marina sayılarını 25 Mayıs’ta açıklayacağını belirtmişti. Buna göre Türkiye, plaj sayısı ile yine dünya üçüncüsü oldu. İlk sırada İspanya, ikinci sırada Yunanistan yer alırken, Türkiye’nin arkasından 4. sırada İtalya ve ardından 5. sırada Fransa yer aldı.


    Elde edilen bu başarı üzerine Türkiye Çevre Eğitim Vakfı Başkanı ve Turizm Eski Bakanı Doç. Dr. Abdulkadir Ateş şunları söyledi:

    “Dünya genelinde her türlü çevre ile ilgili konular, sosyal ve uluslararası gelişmelerden olumsuz etkilenen sektörlerin başında turizm geliyor. Buna rağmen ‘doğal çevre’nin korunması her daim cazibe merkezi olmanın temel unsurunu oluşturuyor. Çevrenin ve halk sağlığının korunmasına yönelik kriterleri barındıran, dünyada halk nezdinde en çok bilinen ve güvenilen Mavi Bayrak eko-etiketi bu anlamda önemli bir rol üstlenmeye devam ediyor. Bugün açıklanan Uluslararası Mavi Bayrak ödüllerinin, insanların turizm tercihlerine katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Çevre, sağlık, güvenlik ve hijyen şartlarının en üst seviyede tutulduğu Mavi Bayraklı plajlarda yüzme suyunun mikrobiyolojik olarak kontrol edilmesi, plaj ve donanımlarının temizliği, can güvenliği ve çevre yönetimine dair pek çok kriteri barındırması, tüm bu kriterlerin denetim altında tutulması, uluslararası turizm camiası için önemli güvence alanları olacaktır. Ülkemizin Mavi Bayrak sayıları açısından dünyadaki başarısı bu anlamda önemli bir avantaj sağlamaktadır. Çevre sağlığı olmadan insan sağlığı ve sürdürülebilir turizm olmaz ilkesi ile 30 yıldır çalışan Türkiye Çevre Eğitim Vakfı olarak, kıyılarımızda dalgalanan Mavi Bayraklarımız ile Cumhuriyetimizin 100. yılında sağlıklı ve başarılı bir sezon geçirilmesini dileriz.”
    Öte yandan Türkiye’nin dünya üçüncülüğünde Antalya 231 plaj, 5 marina, 14 turizm teknesi ile en çok mavi bayrak getiren il oldu. Antalya’yı, Muğla, İzmir, Balıkesir, Aydın, Samsun ve diğer iller takip etti.

  • Türkiye, Avrupa Okullar Satranç Şampiyonası’nda birinci oldu

    Türkiye, Avrupa Okullar Satranç Şampiyonası’nda birinci oldu

    Arnavutluk’ta düzenlenen Avrupa Okullar Satranç Şampiyonası’nda Türkiye, 26 sporcuyla mücadele etti. Milliler, 6 altın, 4 gümüş, 5 bronz madalyayla kürsünün en üst basamağında yer aldı. 15 madalyalı ay-yıldızlıları, 8 madalyayla Gürcistan ve 5 madalyayla Azerbaycan takip etti.

    Türkiye Satranç Federasyonu (TSF) Başkanı Gülkız Tulay, dereceye giren tüm sporcuları kutlayarak, “Genç satranç millilerimiz büyük bir başarıya imza atarak, hepimize büyük mutluluk yaşattılar. 26 sporcu ile katıldığımız Avrupa Okullar Satranç Şampiyonası’nda 15 sporcumuz ilk 3’e girdi. Şampiyonada 6 altın, 4 gümüş, 5 bronz madalya olmak üzere toplam 15 madalya kazandık ve Avrupa’nın en başarılı ülkesi olduk. Gerçekten çok mutluyuz ve gururluyuz. Bayrağımızı Arnavutluk’ta başarı ile dalgalandıran, İstiklal Marşımızı okutan genç sporcularımızı kutluyorum. Bu büyük başarıyı ülkemize getiren genç yıldızlarımıza, her daim onlara destek olan ailelerine, Avrupa Okullar’da kafile başkanı olan Federasyon Asbaşkanımız WIM Nilüfer Çorlulu’ya ve antrenörlerimiz GM Cemil Aghamaliyev, GM Barış Esen, FM Serkan Yeke ve Gökhan Narman’a yürekten teşekkürler. Avrupa’da, Dünya’da ve Olimpiyatlarda biz varız, Türk satrancı var. Cumhuriyetimizin 100. yılında, yeni bir yüzyıla girerken, umutlarımız ve heyecanımız çok yüksek. Yeni başarılar bizi bekliyor. Geçtiğimiz yüzyılda büyük başarılara imza attık. Şimdi yeni yüzyıla hazırız. Daha büyük başarılara imza atacağımıza, ülkemize yeni gurur tabloları kazandıracağımıza inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Hasarsız konutlara talep oluşmaya başladı

    Hasarsız konutlara talep oluşmaya başladı

    6 Şubat tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli yıkıcı depremlerden sonra birçok ilde yaşanan kiralık ve satılık konutta fahiş fiyat sıkıntısı Diyarbakır’da da başlamıştı. Depremden sonra bir nebze de olsa arz edilen konutlar, seçimle birlikte tekrar durma noktasına geldi.
    TURYAP Diyarbakır Temsilcisi Mehmet Çetin, 14 Mayıs’taki seçimden sonra nispeten de olsa konut satışlarında hareketliliğin olduğunu, tekrar 28 Mayıs’taki seçimin piyasayı etkilediğini belirtti.
    Çetin, “Seçim öncesi yerel halkın büyük bir çoğunluğu konut almada seçim sonrasını bekliyor. Konut satışlarımız durma noktasına geldi. 14 Mayıs’taki seçimden sonra nispeten de olsa hareketlilik başlamıştı. Özellikle Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra TURYAP olarak vatandaşlarımıza elimizden geleni yapmaya devam ediyoruz” dedi.

    “Hasarsız konutlara talep oluşmaya başladı”

    Kentte kiraların 3 bin TL’den 10 bin TL’ye kadar bir kerede yükseldiğine dikkat çeken Çetin, “Kiralar konusunda ise yıkıcı depremden sonra evleri yıkılan veya ağır hasar alan vatandaşlarımızın hasarsız konutlara ciddi anlamda konut talebi oluşmaya başladı. Ortalama kira değeri 3 bin TL olan konutları 10 bin TL’ye kadar çıkardılar. Bu fahiş fiyatların önüne geçmek gerekiyor. Özellikle de işin ehli olmayan satıcılar malum fiyatların üstüne kat kat fiyatlar katarak piyasayı yükseltiyorlar. Bunlar yüzde 2’lik komisyonla yetinmeyip satıcıların aldığı fiyatların üstüne kendi fiyatlarını da koyarak satış yapmaya başladılar. Bir an önce yetkililer emlak sektöründe ciddi denetimler yapmalıdır” ifadelerini kullandı.
    Konut yatırımının seçim sürecinde çok önemli olduğuna vurgu yapan Çetin, şunları kaydetti:
    “Ev yatırımını şu an vatandaşlarımız bilinçsiz bir şekilde yapmaktadır. Biz de TURYAP Gayrimenkul olarak profesyonel ekibimizle birlikte ücretsiz yatırım danışmanlığı vermeye başladık. Konut fiyatlarında önümüzdeki süreçte artışlarla ilgili bir bilinmezlik olsa da, halihazırda mevcut konut arzı karşılanmadığından ufak çaplı fiyat artışları olabilir. TOKİ tarafından yapılan 27 bin konut mevcut talep karşısında maalesef yetersiz kalacaktır. Bu tür sorunların yaşanmaması adına devlet büyüklerimizin tarım alanlarına dikkat edilmesi suretiyle taşlık alanları imara açması gerekiyor. Özel girişimci müteahhitlerimizin de desteklenmesi lazım. Milletimizin menfaati doğrultusunda özel girişimcilerin ellerinin güçlendirilmesi gerekmektedir.”

  • “Salgın döneminde dünya küçülürken Türkiye büyümüştür”

    “Salgın döneminde dünya küçülürken Türkiye büyümüştür”

    Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, muhalefeti hedef aldığı yazılı bir açıklama yaptı.
    Bakan Nebati, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
    “Ülkemizde, şimdiye değin taş üstüne taş koymamış olan muhalefet ve onun hem yurt içi hem de yurt dışındaki saz arkadaşları, seçim sonuçlarına etki edebilmek hesabıyla bir süredir sistematik bir şekilde ve histerik bir ruh haliyle ekonomimize saldırmaktadır. Aynı zevat, 21 yıldan bu yana her alanda ülkemizin gücüne güç katmış olan Cumhurbaşkanı’mızın yeniden seçilmesi durumunda, ekonominin zor duruma düşeceği şeklindeki sayıklamalarını da sağda solda yaymayı adeta görev edinmiş durumdadır. Bu kötü niyetli oy avcılarını, bu felaket tellallarını, kişisel menfaatleri peşindeki bu ithal reçete meraklılarını gerçeklerin sert tokadıyla kendine getirmek artık şart olmuştur. Salgın döneminde dünya küçülürken Türkiye büyümüştür. Türkiye, 2021 yılında yüzde 11,4’lük güçlü büyümesinin ardından, Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte emtia fiyatlarının tüm dünyada fırladığı 2022 yılında yüzde 5,6’lık büyüme kaydetmeyi başarmış, bu performansıyla birçok ülkeye fark atmıştır. Bugün birçok ekonomi işten çıkarmalarla yüzleşirken, ülkemizde istihdam rakamları istikrarlı bir şekilde artmaya devam ediyor. Uyguladığımız politikalar sayesinde, 2023 Mart ayında yıllık 1,5 milyon kişilik istihdam artışıyla toplam istihdamımız 31,5 milyon kişiye yükselmiştir.”

  • Harry Potter’ın çizmeleri Türkiye’den

    Harry Potter’ın çizmeleri Türkiye’den

    Yaşayan İnsan Hazineleri ödülü alan ve 30 yıldır yemeni üreten Orhan Çakıroğlu, Gaziantep yöresine ait ayakkabı türü olan yemeniyi manda ve sığır derisinden üretiyor. Unutulmaya yüz tutan yemeniler, dünyaca ünlü Hollywood filmlerinde sık sık tercih edilmesiyle birlikte yeniden yaygınlaştı. Dünyaca ünlü film Harry Potter’ın çizmelerini üreten Gaziantepli yemeni ustası, Kral Henry filmi, Truva filmi ve MÖ 480 yılında vuku bulan Thermopylae Muharebesi’ni konu alan Persler ve Atinalılar arasında geçen savaşı anlatan 300 Spartalı filminin çarıklarını üretmesiyle birlikte ünü tüm dünyaya yayıldı.

    Yemeni üretiminde yaptıkları değişimle yurt içi ve yurt dışı film sektöründe önemli derecede yer edindiklerini belirten Orhan Çakıroğlu, “Üretimlerin şeklini değiştirmemizle beraber birçok gerek yurt içi gerek yurt dışı turistik bölgelerde ilgi çekmeye başladı. Turizm sektöründen çok müşterimiz olmaya başladı. Bu vesileyle biz birçok film sektörünün de kapısı bize açıldı. Bir müşterimiz vasıtasıyla yerli filmlerin ve yurt dışı filmlerinin ayakkabılarını ürettik” dedi.

    4 modelden bin 500 çift ayakkabıyı 3 ayda üretti

    Harry Potter filminin yapım şirketinin istediği 4 tip çizmeden bin 500 çift üreterek, 3 ay gibi kısa sürede teslim ettiklerini anlatan Yemeni Ustası Çakıroğlu, set ekibinin giyeceği düşündükleri çizmelerin Harry Potter’ın 1. filminde pazar sahnesinde çocuklar için satılan ürün olarak kullanıldığını da ifade etti. Çakıroğlu, “Yemeninin unutulmaya yüz tutmuş meslek olurken Hollywood’daki dünyaca ünlü film sektörlerine uzanan serüveni anlatan Çakıroğlu, “Müşterimiz bizden çok miktarda çocuk yemenileri istedi. Bu çocuk yemenileri çok satılmaz zayi olmasın dedik, ‘Satılmasa müşterilerimizin çocuklarına hediye ederiz’ dedi. Sonradan öğrendik ki Harry Potter filmine vermişler. Çok beğenildiği için yaklaşık 3 bin yıl öncesini anlatan efsanevi bir film yapacağız diyerek bizden o film için ayakkabı modelleri ve örneklerini istediler. Harry Potter için 170 çift kadar ürün gönderdik ama bunları orada giymek için değil 1. filmde pazar sahnesinde okula giden öğrenciler için satılan bir ürün gibi sergilendi. Diğer bir film olan Truva filminde bizden geçmişe yönelik zamanla unutulmuş modelleri de çıkartmamızı istediler. Babam o konuda çok destek oldu. Geçmişte yapılmış ama unutulmuş bazı modellerin kara kalem çizimlerini yaptık. Biz o çizimleri modele dökerek film seti için 21 ayrı model gönderdik ve 3 ayrı modeli seçtiler ayrı olarak bir modelde kendileri gönderdiler. Biz talep ettikleri modellerden bin 500 çift ayakkabıyı kendilerine 3 ay içerisinde yapıp gönderdik” ifadelerini kullandı.

    Sadece Gaziantep’ten gelen çizmeleri beğendiler

    Film ekibinin Türkiye’nin ve dünyanın birçok bölgesinden teklif ve örnek aldıklarını da anlatan Çakıroğlu, ekibin sadece kendi ürettikleri modellerin beğendiğini kaydetti. Yemeni Ustası Çakıroğlu, “Seçmelere sadece bizim ürünlerimiz gitmemiş. Komite kurulmuş ve hangi ürünleri nereden alacağız ve bu film için neler uygun diye araştırmalar yapan seçici kurul oluşturulmuş bütün dikkati bizim gönderdiğimiz ayakkabılara, sandalet ve çizmelere yoğunlaşmış çünkü tamamen el işi, tamamen geçmişi yansıtan ve o filmin konseptine uygun modeller olduğundan bizi tercih ettiler” ifadelerine yer verdi.


    8 metrekarelik dükkanda ürettikleri çizmelerin film ve diziler sonrası basına yapılan bir açıklamadan sonra gündem olmasıyla birlikte tanındıklarını aktaran Çakıroğlu, “Film gösterime girdiğinde yaklaşık 3 ay ürün için çalıştık ama ne yaptığımızı da bilmiyorduk. Film Gaziantep’te gösterime girdi. Biz o filmin ayakkabılarını yaptık diyemedik çünkü bize inanmazlardı. 8 metrekarelik bir iş yerinde ve Gaziantep’in en eski ayakkabıcısı olan yemenicinin uluslararası bir filme ayakkabı yapması hakikaten manidardı. Kimseyi inandıracak bir pozisyonda değildi, daha sonra aynı şekilde ülkemizde çekilen dizilerde bir kanalın Zerda dizisinin de ayakkabılarını yapıyorduk. Kanal ve yazılı olarak çıkardıkları dergide dizinin kostümcüsünün verdiği röportajda öyle ustalarla çalışıyoruz ki ayakkabıları yaptırdığımız usta Harry Potter ve Truva’nın da ayakkabılarını yapıyor dediğinde tüm basın bizi tanıdı. O filmin ardından Kral Henry filmi geldi. Truva filmi için bize aracı olan firma tarafından 300 Spartalı filmi geldi ve deniz sahneleri için 480 çift ayakkabı gönderdik” diye konuştu.

  • “Afrika’nın sorunları, Türkiye’nin tecrübesiyle çözülebilir”

    “Afrika’nın sorunları, Türkiye’nin tecrübesiyle çözülebilir”

    Afrika’nın birlik olmak için attığı ilk adım olan ve sömürgeciliğin pençesinden kurtulmak için gerçekleşen ilk hareket olan Afrika Birliği’nin kuruluşunun 60. yılında düzenlenen etkinliğe, Tüm Afrika’nın Dostları Derneği (TADD) Başkanı Dr. Bilgehan Güntekin, TİKA Başkan Yardımcısı Rahman Nurdun ve Afrika kıtasından gelen misafirler katıldı. Tüm Afrika’nın Dostları Derneği (TADD) Afrika kıtasındaki ülkelerde yaşayan insanların yaşam standartlarını yükseltmek için tüm gücüyle seferber olurken, burada yaşayan insanların su, barınma, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçların yoksunluğunu giderebilmek adına da, çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Derneğin 25 Mayıs Afrika Birliği’nin kuruluşunun Afrika Günü olarak kutlanmasının 60. yılına özel düzenlediği panelde Afrika’nın bağımsızlık, aralarında birlik, sağlık ve eğitim gibi konularda nasıl daha ileri gidebileceği hakkında konular görüşüldü.

    Tüm Afrika’nın Dostları Derneği Başkanı Dr. Bilgehan Güntekin, “Afrika’nın sorunlarını, nasıl Afrikalılar çözer diyor ve inanıyorsak Afrika’nın tam bağımsızlığını da muhakkak ki Afrikalı kardeşlerimiz gerçekleştirecektir. Bu kardeşlerimizin bir kısmı bugün bu salonda bizimle beraberler. Geleceğin Mandelaları, Lumumbaları ve Thomas Sankaraları bugün bu salonda bizimle beraberler. Öğrenci kardeşlerimin her zaman söylediğim gibi geleceğin bağımsız ve güçlü Afrika’sının mimarları kurucusu sizler olacaksınız. Tarih bu şerefli yükü omuzlarınıza yüklemiş durumda bunu başaracağınıza inancımız tam. Afrika’nın bu tam bağımsızlık yolculuğunda Türkiye ve TADD olarak ön koşulsuz destek olmaya ve yol arkadaşlığı yapmaya hazırız. Bugün Afrikalı ihtiyacı olan daha fazla sömürü veya acıma değil yeni fırsatlar ve adalettir. Sözlerime son verirken Fransızların 1789 tüm dünyaya haykırdıkları özgürlük, eşitlik ve kardeşlik sloganının sadece Batı medeniyeti için değil, tüm insanlık ve Afrika’nın geçerli olduğu günleri en yakın zamanda Görmek umuduyla hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum” dedi.

    Türk İşbirliği ve Koordinasyon Başkanlığı (TİKA) Başkan Yardımcısı Rahman Urdun, “Afrika’nın sorunları, Türkiye’nin sahip olduğu tecrübe ve birikimle Afrikalılarla gayet güzel çözülebilir. Bu ilke çerçevesinde, Türkiye – Afrika ilişkilerinin geliştirilmesi en temel öncelik olarak belirlenmiştir. Bunun için de meslek edindirme merkezlerinden, tarımsal kalkınma projelerine, hastane ve okul inşasından, kadın girişimciliğini desteklemeye kadar ihtiyaçlara göre projeler ortaya çıkar. Kıtanın farkındalığı artırmaya ve kıta insanı ile doğrudan temas kurmak amaçlanmaktadır. Sektör olarak sağlık sektörü çok önemlidir. TİKA’nın Afrika faaliyetlerinde sağlık sektörü öncelikli olmaktadır. Sağlık alanında gerçekleşen projelerde, tüm kamu kurumu kuruluşları ile tüm STK’larla Türkiye’nin dost ve kardeş elinin Afrika kıtasına uzanmasında işbirliği ve koordinasyon halinde hareket edilmektedir” şeklinde konuştu

  • Japonya’daki Türkler sandık başında

    Japonya’daki Türkler sandık başında

    Cumhurbaşkanı seçiminin 2. turu için Türkiye’nin dış temsilciliklerinde ve gümrük kapılarında başlayan oy verme işlemi devam ediyor. Japonya’daki Türk vatandaşları 08.00 itibariyle Tokyo Büyükelçiliği ve Nagoya Başkonsolosluğu’nda sandık başına gitti. Japonya’daki Türk seçmenler bugün ve yarın saat 08.00-22.00 saatleri arasında oy kullanabilecek. Oylar, sandıkların kapanmasının ardından hava yolu ile Türkiye’ye gönderilecek.

  • Türkiye’nin ilk uzay yolcularının eğitim süreci

    Türkiye’nin ilk uzay yolcularının eğitim süreci

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali TEKNOFEST 2023’te isimlerini açıkladığı Gezeravcı ve Atasever’in eğitim süreci ABD’de yoğun şekilde devam ediyor.

    Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank da Gezeravcı ve Atasever’in eğitim sürecini yakından takip ediyor.

    ABD’de sıkı eğitimden geçen Türkiye’nin ilk uzay yolcuları, muhabirlere, görevlerine ilişkin Houston’da eğitim gördükleri merkezde değerlendirmede bulundu.

    Uzay yolcuğu ilanlarını tesadüfen gördü

    Uluslararası Uzay İstasyonu’na gidecek Alper Gezeravcı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde görevine devam ederken uzay görevine katıldığını söyledi.

    Uzay yolculuğuna başvurma sürecinin tesadüf eseri olduğunu belirten Gezeravcı, şunları kaydetti:

    “Bir gece yarısı uçuş görevinden döndükten sonra televizyon ekranında Cumhurbaşkanı’mızın yapmış olduğu açıklamadan, ‘Türk Astronot ve Bilim Misyonu’ kapsamında uzaya gönderilecek ilk Türk’ün seçim aşamalarına yönelik halkımıza yapılan davet ve ilanından haberdar oldum. Ertesi sabah tekrar haberlerde aynı içeriğe ilişkin kesitleri gördükten sonra internet sayfasında Türkiye Uzay Ajansının detaylı kriterlerini inceledim. Kriterlere yeterlilik gösterdiğimi gördükten sonra, 2-3 hafta civarında, halihazırda bu mesleği, uzay kapsamında çalışmaları icra etmiş geçmiş yıllardaki astronotların bilgilerini inceleyince karara varıp programa başvurdum.”

    Gezeravcı, seçim sürecinde her ne kadar her aşamayı bitirdikten sonra mutlu, gönül rahatlığıyla ayrılmış olsa da seçilmeye yönelik herhangi bir öngörüsü olmadığını dile getirdi. Görev için seçildiğinin haberini TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Yozgatlıgil’den aldığı bilgisini veren Gezeravcı, gizlilik gerekçesiyle haberi kimseyle paylaşmadığını bildirdi.

    Gezeravcı, eğitim sürecinin ABD’nin Teksas eyaletinin Houston kentinde başladığını ifade ederek, buradaki eğitim süreçlerinin farklı eyaletlerdeki istasyonlarda dolaşım halinde devam ettiğini söyledi.

    ABD’deki eğitime gelmeleriyle sürece ilişkin resmi çok daha net görme imkanları olduğunu vurgulayan Gezeravcı, kendilerini bekleyen süreçler, fiziki şartlar, görevin icrası ve beklenmeyen senaryolara ilişkin de çok daha net fikir sahibi olduklarını anlattı.

    Uzayda 14 gün kalması planlanıyor

    Gezeravcı, uzay görevinin 2023’ün son çeyreğinde gerçekleştirilmesinin planlandığına işaret ederek, net takvime ilişkin yakın zamanda bilgi edinme imkanının olacağını kaydetti.

    Alper Gezeravcı, “Önümüzde 6 aylık takvim var. 6 ay içi çok dolu, çok fazla eğitim içerikleriyle bezenmiş bir süreç, dolayısıyla sürecin nasıl geçtiğini dahi anlamayacağız.” dedi.

    Eğitim içeriklerine de dikkati çeken Gezeravcı, şu değerlendirmede bulundu:

    “Eğitim içeriklerinde vakıf oldukça bizi şaşırtan birçok kısım var. Daha önce böyle bir sürecin içinden geçmemiş olmamız ve izlediğimiz açık kaynak bilgilerde de erişemediğimiz detaylara vakıf oldukça, şu an çok da fazla telaffuz edemeyeceğim bazı detaylar vesilesiyle eğitimin ne derece kapsamlı içerik ve detay barındırdığı konusunda şaşkınlığımızı gizlemiyoruz.”

    Gezeravcı, uzay görevi için fırlatmanın Florida’daki Kennedy Uzay Merkezi’nden gerçekleşeceğini belirterek, uzayda 14 gün kalmasının planlandığını, bu süreçte TÜBİTAK tarafından seçilen deneylerin gerçekleştirileceğini bildirdi.

    Uzay görevinde herhangi bir konunun kendisini özel olarak zorlayacağını düşünmediğini vurgulayan Gezeravcı, şöyle konuştu:

    “Bu zamana kadar zaten icra etmiş olduğum görevim, günlük yaşam şartlarının dışında, ekstrem şartlarda icra edilmesi gereken görev içeriklerini, koşullarını barındırıyordu. Bunun haricinde alışık olmadığımız yer çekimsiz ortam ya da ‘mikrogravity’ çok minimal oranda yer çekiminin olduğu ortamda, hareketin belki değişik gelebilecek dinamiğini yaşama, tecrübe etme şansı olacak ama bunların hiçbirini zorlayacak şartlar olarak görmüyorum.”

    “Beklentim, ülkemizin daha büyük uzay projelerinde yer alması”

    Gezeravcı, Türkiye’nin ilk uzay yolcusu olmanın “müthiş derecede mutluluk verici” olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

    “Tarihimizde bir ilk. Ülkemizin irade ortaya koyarak yola çıkmış olması, bugüne kadar hayallerine sınırını gökyüzünde uçan uçakların teşkil ettiği bir neslin gelecek nesillerle birlikte özgüvenini ayağa kaldıracak ve hayallerin eşiğini de görünen gökyüzünün ötesinde uzaya taşıyacak bir adım olması vesilesiyle, müthiş derecede mutluluk verici. Beklentim, bu attığımız ilk adımın bundan sonra da gurur duyacağımız tarihimizin bir başlangıç adımı olması ve ülkemizin bundan sonraki dönemde de daha büyük uzay projelerinde sadece katılımcı değil, söz sahibi olarak hak ettiği yerini alması.”

    Gezeravcı, birikim ve tecrübelerini gelecek yıllarda programa dahil olacaklara aktarmak istediğini de sözlerine ekledi.

    “Nihai hedefim ve arzum aya gitmek”

    Tuva Cihangir Atasever de uzay yolculuğu rüyasının nasıl başladığını anlattı.

    Atasever, “Esasında çocukluğumdan beri ‘Astronot olacağım, uzaya gideceğim gibi bir hayalim vardı’ diyemem. Benim için uzay yolculuğu rüyası 2014 yılında ilk olarak cereyan etti. Benim nihai hedefim ve arzum Ay’a gitmek. Ay’a yolculukta da alçak dünya yörüngesinde gerçekleştirilecek bir misyonun parçası olmak rasyonel adımlardan birisiydi. İlk bu şekilde karar verdim diyebilirim.” diye konuştu.

    Türkiye’nin ilk insanlı uzay misyonu açıklandığı zaman çok heyecanlandığını aktaran Atasever, şu ifadeleri kullandı:

    “Milli Uzay Programı açıklandığı, bir Türk uzay yolcusu seçileceği ilk duyurulduğu zaman kafama koymuştum zaten başvuru yapmayı. Mayıs 2022’de başvuru süreci başlayınca da başvurdum. Başvuru süreci oldukça uzundu. Son derece yoğun, zorlu testlerden, eleme aşamalarından geçtik. Hem uzaktan yapılan birtakım zeka testleri, analitik düşünce testleri, psikolojik testler, daha sonra da fiziksel olarak yapılan birtakım çevresel testler, mülakatlar gibi eleme süreçlerinden geçtik. Toplamda 10 aya yakın süren bir süreçti, sonucunda burada olmak muazzam.”

    “Tarihi misyonun parçası olmak hem mutluluk hem gurur verici”

    Başvuru sürecinde ilk hedefinin ilk eleme aşamasını geçebilmek olduğunu belirten Atasever, süreç ilerledikçe kendisine güveninin biraz daha arttığını, seçilmeyi “çok şiddetli bir şekilde” umduğunu dile getirdi.

    Atasever, “Seçildiğimi en uzun gecenin gündüzünde öğrendim. 21 Aralık 2022’de TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Ahmet Yozgatlıgil beni telefonla aradı, durumu anlattı, detaylı olarak sürecin nasıl ilerleyeceğinden bahsetti. İlk etapta konuşma bittikten hemen sonra olayı tam olarak anlamam biraz zaman aldı diyebilirim. Birkaç saat sonra durup düşündüğüm zaman ‘Evet oldu’nun farkındalığına biraz daha sonrasında varabildim. Çok heyecanlandım, tabii ki çok gurur duydum. Böyle tarihi bir misyonun parçası olmak hem mutluluk hem de gurur verici bir şey.” dedi.

    “Önümüzdeki aylarda çok daha eğlenceli, çok daha heyecanlı eğitimlerin parçası olacağız”

    ABD’deki eğitimlerin başlamasından bu zamana daha çok teorik eğitimlerden geçtikleri bilgisini veren Atasever, şunları kaydetti:

    “Uzaya fırlatılacağımız aracın teknik bilgileri, ilgili alt sistemleri, acil durum senaryolarının teorik materyallerini şu anda hazmetmeye çalışıyoruz. Önümüzdeki aylarda daha fiziksel olarak, ‘hands on’ olarak tanımlayabileceğim eğitimlerimiz başlayacak, çok daha heyecan verici eğitim süreçleri bizi bekliyor olacak. Önümüzdeki aylarda çok daha eğlenceli, çok daha heyecanlı eğitimlerin parçası olacağız. Örneğin, Türkiye’deki eleme sürecinde de tecrübe etme şansını elde ettiğimiz ‘santrifüj testi’ne gireceğiz, daha sonra en azından benim daha önce tecrübe etmediğim ‘zero-g uçuşu testi’ olacak, daha sonra ABD’nin ve dünyanın farklı yerlerinde de Uluslararası Uzay İstasyonu’nun alt sistemleri ve çeşitli modülleri üzerine aşinalık eğitimleri almak için Almanya, Japonya, Alabama gibi yerlere gideceğiz. Buradan Avrupa Uzay Ajansının Columbus Modülü ve Japonya Uzay Ajansının Kibo Modülü üzerinde aşinalık eğitimlerimiz olacak. Çok daha heyecan verici, oldukça yoğun, zorlayıcı ama macera dolu bir yolculuk bizi bekliyor olacak.”

    “Uzayla ilgili en merak ettiğim şey esasında Dünya”

    Atasever, Türk Uzay Yolcusu ve Bilim Misyonu kapsamında 2 insanlı uçuş gerçekleştirileceğini belirterek, birinin Uluslararası Uzay İstasyonu’na gerçekleştirilecek misyon, diğerinin de yörünge altı uçuşu olduğunu anlattı.

    Yörünge altı uçuşun 2023’ün son çeyreğinde gerçekleştirilmesi planlanan Uluslararası Uzay İstasyonu misyonundan birkaç ay sonra gerçekleştirilmesinin tahmin edildiğini belirten Atasever, yörünge altı uçuşun Uluslararası Uzay İstasyonu misyonuna kıyasla çok daha kısa ve dünya yörüngesine erişmediği için uzay aracının toplam uçuş sürecinin birkaç saat olacağını bildirdi.

    Atasever, “Uzaya dair en çok merak ettiğim şey, esasında uzaydan ziyade yine Dünya ile alakalı. Uzaya gitmiş astronotların yaşadığı ‘overview effect’, üstgörü etkisi olarak isimlendirilen psikolojik bir değişim dönüşüm tecrübesi var. Dünyayı ilk defa uzak noktadan gördükleri zaman esasında ne kadar kırılgan bir yapı olduğunun, hepimizin aynı uzay gemisi içinde seyahat eden takım arkadaşları, ekip üyeleri olduğunun farkındalığına varıyorlar, Dünya’nın o eşsiz güzelliğinin de tadını çıkarıyorlar. Uzayla ilgili en çok merak ettiğim şey esasında Dünya.” diye konuştu.

    Uzay görevi sonrasında Türkiye’nin sürdürülebilir uzay ekosistemine ve endüstrisine sahip olması için çalışma niyetinde olduğunu vurgulayan Atasever, bu misyonun son insanlı uzay görevi olmaması, mikro yer çekimli ortamın sunduğu birtakım deney ve üretim imkanlarının sonuna kadar kullanılacağı, bu imkanlar sonucu yüksek nitelikli katma değer üreten iş imkanları ile teknolojilerin geliştirileceği bir Türkiye’nin tesisi için “dur durak bilmeden” gece gündüz çalışacağını kaydetti.

  • Boynunda kedisi ile Türkiye’yi dolaşıyor

    Boynunda kedisi ile Türkiye’yi dolaşıyor

    Eskişehir’de yaşayan Mustafa Rahmi Erçetin, 1 aylıkken beslemeye başladığı kedisi Slyvia’yı 9 yıldır omuzunda taşıyor. Kedisi omzunda günde en az 6 kilometre yürüyen Erçetin’in sıra dışı hali görenlerin dikkatini çekiyor. Emekli olan hayvansever, yürüyüşün yanı sıra omzunda kedisi ile birlikte bisiklete de binerek, Eskişehir sokaklarını adeta karış karış geziyor. Omzunda gezdirdiği kedisine farklı farklı kıyafetler alan Erçetin, hava durumuna göre onu özenle giydiriyor. Sabaha kahvaltı yaptıktan sonra her gün şehrin farklı noktalarını gezen Erçetin, kent merkezinin dışında kamp yapmaya da boynunda kedisi Slyvia ile gidiyor. Kuşadası, Çeşme, Alaçatı, Karşıyaka, Bursa ve ülkenin bütün o sahil kesimlerini gezen hayvansever, çevresinden oldukça olumlu tepkiler alıyor.

    “Artık oğlumdan farkı yok”
    Boynunda 9 yıldır kedisiyle gezen Erçetin, bir gününü şöyle anlattı:
    “Kediler sahibine benzermiş, o da benim gibi gezenti oldu. Herhalde Türkiye’nin en gezenti ve en çok kilometre yapan kedisi bu. Sabah kalkarım, kahvaltı yaptıktan sonra hava iyiyse Slyvia’yla bisikletimi alırım ve dışarı çıkarız. Parklara, kafelere ya da dönerciye gideriz ve yemeğimizi yeriz. Omuzumda böyle gider, bisikletle giderken de aynı şekilde gezeriz. Bayağı kilometre yol yapıyoruz. Bozdağ eteklerine kadar gitmiştim Slyvia’yı alıp, herhalde gidiş ve geliş 10 kilometre yol yapmışızdır. Zaten Kuşadası’nda her gün en az 5 ila 6 kilometre yapıyorduk. Tam 9 yıldır birlikteyiz, 1 aylıktan beri benimle, artık oğlumdan farkı yok. Birlikte yaşıyoruz, birlikte yatıp, birlikte kalkıyoruz ve evin her yeri onlara ait durumda. Bazen giderken sıkılıyor ama atlamıyor. Mesela keyifli bir yer gördüğünde miyavlamaya başlıyor. Ben genellikle durup, ortam müsaitse ipini çözüyorum ve kedim de o zaman parkta gezer. Bütün hayvanları seviyorum, hiç ayırt etmem ama kedilerin ayrı bir yeri var. 24 saatim onlarla geçiyor, gece yatarken bile biri sağımda diğeri solumda yatıyorum. Oğlumla ve 2 kedimle yaşıyorum 9 yıldır, gayet mutluyum.”

    “Bütün sahil kesimlerini gezdik”
    Çevresinin tepkilerine de değinen hayvansever Erçetin, gezdiği şehirler hakkında da bilgi verdi. İnsanlara adeta hayvan sevgisi aşıladığının altını çizen Erçetin, “İnsanlar beni omuzunda kedi ile gezen biri olarak görünce genelde tebessümle karşılayıp, şaşırıyorlar. En çok sordukları soru da ‘Ağabey nasıl alıştırdın, nasıl geziyor böyle? Benim kedim evden dışarı çıkmıyor’ sorusu oluyor. Ben de biraz cesaret ve tatlı zorlama ile kedilerini alıştırabileceklerini söylüyorum. Bir de ‘Kediler özgür ruhludur, o özgür ruha uygun hareket etmek gerekir’ diyorum. İnsanlar gerçekten çok büyük ilgi gösteriyor, özellikle hanımlar alıp sevmeye çalışıyor. Gerçekten müthiş derecede dikkat çekiyor, Eskişehir’in fenomeni olduk. İnsanlara hayvan ve kedi sevgisi aşılamaktan dolayı da çok mutluyum. Böyle arada bir canı sıkıldığında omuzumda keyifle dolaşır, nasıl rahatsa öyle hareket etmeye çalışır. Tüyü de bakın elleyince ipek gibidir. Slyvia ile Aydın, Kuşadası, İzmir, Çeşme, Alaçatı, Karşıyaka, Bursa ve bütün o sahil kesimlerini gezdik. Bu ay içerisinde de İstanbul’a gitmeyi planlıyoruz. Orada hem arkadaş ziyareti yapacağım hem de İstanbul’un böyle bir gezenti kediyi görmesini istiyorum. Benim için gerçekten can dostu. Özellikle şunu söylemek istiyorum, bugün aileler çocukları belli bir yaşa geldiğinde; o çocukların psikolojik gelişimi açısından bir yavru kedi edinsinler. Sokaktan bulsunlar hiç önemli değil, psikolojik olarak gelişimine büyük katkısı oluyor. Paylaşımı ve insani değerleri öğreniyorlar” dedi.

  • “Bloke ettiğiniz Türkiye’nin iradesidir”

    “Bloke ettiğiniz Türkiye’nin iradesidir”

    Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi’nde saat 00.35’te açıklama yaptı:

    “BLOKE ETTİĞİNİZ TÜRKİYE’NİN İRADESİDİR: Sevgili halkım; oyumuzu yüksek olduğu sandıklarda üst üste itirazlarla sistemi bloke ediyorlar. Örnek; Ankara’da 300, İstanbul’da 783 sandıkta ısrarla itirazlar var. 6 kere, 11 kere itiraz edilen sandık var. Bloke ettiğiniz Türkiye’nin iradesidir. İtirazlarla olacağı engelleyemezsiniz. Bu işin bir oldu bittiye getirilmesine asla izin vermeyeceğiz. Algı yönetimiyle uğraşmayı bırakın. Bu mesele ciddidir. Bırakın oylar gelsin, sonuç bir an evvel belli olsun. Ülkenin belirsizliğe artık tahammülü yoktur. Milletin iradesinden korkmayın.

    BU MİLLETİN İRADESİNE BLOKE KOYMAYIN: YSK’yı da sorumluluğa davet ediyorum. Elimizde ıslak imzalı tutanaklar var. Halkın, oyalanmasına izin vermeyin. Tekrar ediyorum, bu milletin iradesine bloke koymayın. Sahadaki demokrasi emekçilerimize sesleniyorum; sandıkları ve seçim kurullarını asla terk etmeyin. Her bir oy sayılana kadar biz buradayız.”