Etiket: Türkiye

  • “Türkiye’nin NATO konusunda kendi çizgisi var”

    “Türkiye’nin NATO konusunda kendi çizgisi var”

    Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, gündeme dair gazetecilerin sorularını yanıtladı. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın, Kremlin Sarayı’nda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmesine ayrıca değinen Peskov, bu görüşmede Esad ve Putin’in, Suriye – Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi konusunu da ele aldığını söyledi. Liderlerin görüşmesinde bu konuya ağırlık verdiklerini belirten Peskov, “Askeri-teknik ilişkiler, bakanlıklar düzeyinde gerçekleşen temaslara değinildi. Ayrıca, Türkiye -Suriye ilişkilerinin normalleşmesi konusuna da değinildi” dedi.

    Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad arasında üçlü bir görüşme yapılmasının planlanıp planlanmadığı sorusuna yanıt veren Peskov, “Böyle bir görüşmenin gerçekleşebilmesi için ondan önce çalışma gruplarının bir dizi temas gerçekleştirmesi gerekiyor ki bu temaslar şu an yürütülüyor. Bu çalışmalar sürecek” ifadelerini kullandı.

    “Türkiye’nin NATO konusunda kendi çizgisi var”

    Finlandiya ve İsveç’in, NATO’ya katılma isteklerini eleştiren ve kendilerinin bu 2 ülkeye tehdit oluşturmadığını savunan Peskov, “Finlandiya ve İsveç’in İttifak’a üyelik eğiliminden üzüntü duyduğumuzu birçok kez dile getirdik. Rusya’nın bu ülkeler için hiçbir şekilde tehdit oluşturmadığını, üstelik bu ülkelerle hiçbir ihtilafımız olmadığını ve bu ülkelerin hiçbir zaman Rusya karşıtı olmaya niyetlenmediğini sürekli söyledik. Onlar bizim için tehdit oluşturmadı ve bizden onlara yönelik hiçbir tehdit olmadı. Bu nedenle biz bundan ancak üzüntü duyabiliriz” dedi. Türkiye’nin, Finlandiya’nın NATO üyeliğine razı geldiği, İsveç’in NATO üyeliğine de şerh koymaya devam ettiği bilgilerine dair konuşan Peskov, Türkiye’nin NATO konusunda çizgileri olduğunu söyleyerek, “Bu açıdan Türkiye’nin kendi çizgisi ve çözmeye çalıştığı kendi NATO içi sorunları var” değerlendirmesini yaptı.

    ABD ile askeri temaslar gerçekleşti

    Karadeniz üzerinde 2 gün önce Rus savaş uçaklarının önlemesi sırasında düşen ABD’ye ait MQ-9 tipi insansız hava aracı konusuyla ilgili de konuşan Peskov, şuana kadar ABD tarafıyla askeri düzeyde temasların gerçekleştiğini söyleyerek, “İletişim kanallarının açık olduğunu biliyorsunuz. Genelkurmay Başkanları ve Savunma Bakanları arasında temaslar oldu. Bu temaslar diplomatik hat üzerinden gerçekleşti” diye konuştu. Karadeniz’e düşen İHA’nın denizden çıkarılıp çıkarılmayacağı sorusuna da yanıt veren Peskov bu konunun Rus ordusunun özelinde olduğunu ve bu soruyu ordu birimlerinin cevaplaması gerektiğini söyledi.

  • Normalleşen Türkiye-İsrail ilişkileri, ekonomiyi pozitif etkileyecek

    Normalleşen Türkiye-İsrail ilişkileri, ekonomiyi pozitif etkileyecek

    Bursa’nın güçlü üretimden kaynaklı gücünden etkilendiğini belirten Eitham ile iş birliği fırsatlarını ele aldıklarını belirten Başkan Nilüfer Çevikel, “Normalleşme süreci, ekonomiye daha pozitif şekilde yansıyacak” dedi.

    Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DOSABSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Çevikel, İsrail Başkonsolosu Ehud Eitam’ı ağırladı. İkili ticari ilişkilerin ele alındığı toplantının ardından Eitham, BTSO’nun DOSAB’daki Teknoloji ve Eğitim Kampüsü’nü ziyaret etti.

    “Ticaret hacmi daha da artacak”

    DOSABSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Çevikel ve Yönetim Kurulu Üyesi Candan Akman tarafından DOSABSİAD’da ağırlanan Ehud Eitam’a bölgenin üretim yapısı ve ticari bağlantıları hakkında sunum yapıldı. İkili ticari ilişkilerin ele alındığı toplantının ardından Başkan Çevikel tarafından Eitam’a, Bursa ipeğinden şal ve Atatürk portresinin yer aldığı plaket takdim edildi.

    İkili ticari ilişkilerin ele alındığı toplantının ardından Çevikel’in eşlik ettiği Eitam, BTSO’nun DOSAB’daki Teknoloji ve Eğitim Kampüsü’nü ziyaret ederek teknik tekstil ve yüksek teknolojik ürünlerle ilgili bilgi aldı. Türkiye-İsrail ekonomik ilişkilerinin her dönem önemli olduğunu belirten Başkan Çevikel, “Diplomatik ilişkiler çok farklı sonuçlara yol açsa da ekonomide günün sonunda önemli olan, sahadaki tablodur. İlişkileri güçlendirmeye devam ediyor olmamız, iki tarafın da kararlılığını gösteriyor. İsrail ile ekonomik ilişkilerimiz artarak devam edecek.

    Öyle ki, iki ülke arasındaki ticaret hacmi 8 milyar dolara ulaşmış durumda. İsrail, Türkiye’nin en büyük 9’uncu ihracat destinasyonu. Normalleşmenin ve bu tür ziyaretlerin de katkısıyla ticaret hacminin daha da artmasını bekliyoruz” diye konuştu.

  • Üçlü görüşme Brüksel’de başladı

    Üçlü görüşme Brüksel’de başladı

    İspanya’nın başkenti Madrid’de Haziran ayında Finlandiya ve İsveç’in NATO üyelik süreçlerine yönelik imzalanan üçlü memorandum çerçevesinde kurulan Daimi Ortak Mekanizma’nın üçüncü toplantısı, Belçika’nın başkenti Brüksel’deki NATO Karargahı’nda başladı. İsveç’te Kur’an-ı Kerim yakılması ve Türkiye aleyhi protestolar nedeniyle durdurulan ve bugün yeniden başlatılan üçlü görüşmede Türkiye’yi Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Burak Akçapar temsil ediyor. Toplantıda, üç ülke arasında Madrid’de imzalanan üçlü memorandumdaki taahhütlerin yerine getirilip getirilmediği ele alınacak. Kritik görüşme sonrası ülke temsilcilerinin basın açıklaması yapması bekleniyor.

    Türkiye, terörle mücadelede gözle görülür adım atılmasını bekliyor

    Madrid’de imzalanan memorandumda NATO üyesi olmak isteyen Finlandiya ve İsveç, terörizmin tüm biçim ve tezahürleriyle mücadelede Türkiye’yle tam dayanışma ve iş birliği sergileyecekleri, terör örgütü PKK başta olmak üzere milli güvenliğine yönelik tüm tehditlere karşı Türkiye’ye tam destek verecekleri, PYD/YPG ve FETÖ’ye destek sağlamayacakları taahhüdünde bulunmuştu. Üç ülke terörizmle, örgütlü suçlar ve diğer ortak sınamalarla mücadelede mutabakat temelinde iş birliğini geliştirmek için kolluk kuvvetlerini ve istihbarat kuruluşlarını da içeren her düzeyde hükümetlerarası yapılandırılmış ortak bir diyalog ve iş birliği mekanizması tesis edeceklerini belirtirken, bu çerçevede muhtırada kayıtlı adımların takibi ve hayata geçirilmesi için Dışişleri, İçişleri ve Adalet Bakanlıkları, İstihbarat Servisleri ve Güvenlik Kurumlarından uzmanların katılımıyla bir Daimi Ortak Mekanizma tesis etmeyi kararlaştırmıştı.

    Ayrıca memorandumda Finlandiya ve İsveç, Türkiye’ye yönelik silah ambargosu bulunmadığını teyit ederken, bu konuda Türkiye’yle dayanışma ve iş birliği içinde hareket edeceklerini duyurmuştu.

  • Mustafa Şentop’tan sert mesajlar

    Mustafa Şentop’tan sert mesajlar

    Türkiye, Meksika, Endonezya, Güney Kore ve Avustralya’dan oluşan uluslararası MIKTA 8. Parlamento Başkanları Konferansı İstanbul’da bulunan Sepetçiler Kasrı’nda gerçekleştiriyor. Konsefansa Şentop’un yanı sıra, AK Parti İstanbul Milletvekilleri Ravza Kavakçı Kan ve Abdullah Güler, Meksika Temsilciler Meclisi Başkan Vekili Noem Berenice Luna Ayala, Endonezya Temsilciler Meclis Başkanı Puan Maharanı, Kore Cumhuriyeti Ulusal Meclis Başkanı Kım Jin- Pyo ve Avustralya Senato Başkan Yardımcısı Andrew Mclachlan katıldı. 5 oturumdan oluşan konferansın ilk oturumunda konuşan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, uluslararası topluma sert mesajlar veren bir konuşma gerçekleştirdi.

    “Küresel barış ve istikrarın sağlanması hepimiz için büyük önem arz etmektedir”

    Toplantıda konuşan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Dünyamız bugün maalesef ihtilaflar, çatışmalar ve savaşlarla kritik bir dönemeçten geçmektedir. Soğuk Savaş sonrasında başlayan uluslararası ortamdaki iyimser hava maalesef tamamen dağılmıştır. Terör örgütleri etkilerini arttırmış, ihtilaf ve çatışmalar artmış, büyük ölçekli savaşlar baş göstermiştir. Üstelik hızla küreselleşen dünyada artık hiçbir çatışmanın, hiçbir ihtilafın, hiçbir ekonomik veya sosyal olayın etkisi belli bir sınırın içerisinde kalmamakta, küresel ölçekte sonuçlar doğuran bu olaylar zaman zaman ülkelerimizdeki en küçük yerleşim yerindeki insanları dahi etkilemektedir. Bu nedenle küresel barış ve istikrarın sağlanması hepimiz için büyük önem arz etmektedir.

    “Uluslararası hukukun araçları olarak tesis edilen kurumlar işlememektedir”

    Gelinen noktada uluslararası hukukun araçları olarak tesis edilen uluslararası kurumların işlemediğini söyleyen Şentop, “Küresel barış ve istikrara sunmaları beklenen katkıları sunamamaktadır. Bugünün büyük ölçüde işlevsizleşen uluslararası sisteminin geçmişine baktığımızda, dünya savaşlarından çıkarılan derslerin bir sonucu olarak İkinci Dünya Savaşından sonra ‘gelecek nesilleri savaşın acısından korumak’ hedefiyle bugünkü uluslararası sistemin temeli olarak tarif edebileceğimiz uluslararası topluma dayalı bir hukuk sistemine geçiş arayışları baş göstermişti. Bu arayışların sonucu olarak, dünyayı yeni topyekûn savaşlardan korumak üzere 1945 yılında Birleşmiş Milletler kuruldu. Ancak uluslararası ortamdaki tüm değişimlere rağmen uluslararası hukukun en önemli sütunu olan bu kurum halen eski güç dengelerine göre kurulan karar alma mekanizmaları ile işlemeye devam etmektedir. Geçtiğimiz 78 yılda, dünya oldukça hızlı bir dönüşümden geçmiş, yeni tehdit ve sınamalar ortaya çıkmış, uluslararası güç dengeleri değişmiş, iki kutuplu dünya devri sona ermiş, ikinci dünya savaşının kazananları ve kaybedenleri dengesine göre formüle edilen, buna göre işleyen uluslararası sistem ise değişmemiştir” dedi.

    “Uluslararası sistemin reform ihtiyacı son birkaç yılın meselesi değildir”

    Uluslararası kurumların işleyişinden söz eden Şentop, “Üstelik ilk tesis edildiğinde dahi BM Güvenlik Konseyindeki veto hakkı gibi anti-demokratik ve küresel barış ve istikrarın korunmasını bazı ülkelerin politik çıkarlarına bağlayan, uluslararası hukuku güçlülerin hukukuna dönüştüren prosedürler nedeniyle baştan işlevsizliklerle doğan bu sistem bugün artık günümüz ihtiyaçlarına cevap vermekten çok uzaktır. Bunun altını kalın çizgilerle çizmek gerekir, uluslararası sistemin reform ihtiyacı son birkaç yılın meselesi değildir. Doksanlarda Bosna’daki soykırım mevcut uluslararası sistem için hiçbir zaman unutulmayacak bir utanç vesikasıdır. Yine aynı yıllarda Ruanda’daki soykırımı da küresel barış ve istikrarı tesis etmekle görevli kurumlar sadece izlemiş, bu da başta BM olmak üzere uluslararası toplumun karnesine yazılmıştır. Irak işgal edildiğinde, Suriye’deki iç savaşta uluslararası kurumlar yine sınıfta kalmış, yüzbinlerin hayatını kaybedişini uluslararası toplum sadece izlemiştir. Uluslararası toplum için bir diğer utanç vesikası da hiç şüphesiz Filistin’de on yıllardır devam eden işgaldir. Filistin’de siviller öldürülmekte, İsrail uluslararası hukuku her açıdan ayaklar altına almaktadır” dedi.

    “Ateşkes sağlamak için halen büyük çaba sarf ediyoruz.”

    Yıllardır ivmesi artarak devam eden İsrail’in ihlalleri uluslararası toplumun adeta izin vermesi ile gerçekleştiğini söyleyen Şentop, bugün yine uluslararası sistemin engelleyemediği ve sonlandıramadığı bir savaşın tüm dünyayı etkilediğini ifade etti. Şentop, “Ukrayna’da binlerce kişinin ölümüne sebep olan savaş küresel bir enerji krizine sebep olmuş ayrıca bir gıda krizi riski de oluşturmuştur. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan uluslararası ortamda eşsiz bir liderlik örneği göstererek, çok taraflılık temelinde, BM ile bazı girişimlerde bulunmuştur. Böylelikle Türkiye olarak bu savaşın hem Ukrayna üzerindeki hem de küresel düzeydeki etkilerini azaltmakta muvaffak olduk. Tarafları masaya oturtmak, ateşkes sağlamak ve nihayet olarak barışı tesis etmek için de halen büyük çaba sarf ediyoruz. Ancak bizim çabalarımız dışında çok taraflı diplomatik çabalar olmadığından, çok taraflı uluslararası kurumlar her zamanki gibi etkisiz olduğundan ve üstelik akan kanı durdurmak, yıkımı engellemek yerine savaşı körüklemeyi tercih edenlerde olduğundan savaşın ne zaman sonlanacağına ilişkin bir öngörü de bulunmamaktadır” dedi.

    Mevcut düzenin acilen reforme edilmesi gerektiğine dikkati çeken Şentop, “Bu noktada ümit verici olan şudur ki, bugünkü sistemde avantajlı konumda olan, barış ve istikrarı veto hakkına sahip bazı ülkeler de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yıllar önce ‘Dünya Beşten Büyüktür’ sloganıyla dikkat çektiği kapsamlı bir reform ihtiyacını ifade etmekte, özellikle BM Güvenlik Konseyinin yapısının değiştirilmesinin elzem olduğunu belirtmektedirler. Bugün neredeyse tüm ülkeleri ilgilendiren meselelerde bir elin parmaklarını geçmeyen sayıda ülkenin karar vermesi, tüm insanlığın barış içinde müreffeh bir şekilde yaşama ideasının bu ülkelerin ulusal çıkarlarına, liderlerinin şahsi hırslarına kurban edilmesi artık kabul edilemez ve sürdürülemezdir” ifadelerini kullandı.

    “Barış veto edilemez”

    Uluslararası kurumlarda daha adil, çoğulcu ve daha kapsayıcı karar alma mekanizmalarını ivedilikle tesis edilmesi gerektiğini vurgulayan Şentop, “Veto hakkı gibi uluslararası hukukun uygulanmasını imkansız hale getiren, kurumları işlevsizleştiren mekanizmaların kaldırılması gerektiği açıktır, bunu sağlayacak girişimlerde bulunmalı, gerekli adımları atmalıyız. Zira barış veto edilemez, buna kimsenin hakkı olamaz. Daha adil, çoğulcu ve kapsayıcı bir temsilin olduğu BM Genel Kurulu’nun yetkileri genişletilmelidir. Güvenlik Konseyi üyelerinin sayısı adalet ve çoğulculuk esasında artırılırken; küresel barış ve istikrarı ilgilendiren konularda Genel Kurul çok daha güçlü yetkilerle donatılmalıdır” şeklinde konuştu

    “Uluslararası kurumların önemli ölçüde reforme edilmesi gerekmektedir””

    Barışın korunmasında herkesin söz sahibi olması gerektiğini söyleyen Şentop, “Zaten bugün dahi Genel Kurul daha hakkaniyetli ve adil kararlar verirken bu kararlar maalesef Güvenlik Konseyi tarafından görmezden gelinmektedir. Tabii, reforme edilmesi gereken sadece Birleşmiş Milletler değildir. Maalesef bütün uluslararası kurum ve kuruluşlar için aynı ihtiyaç söz konusudur. Avrupa Konseyinden NATO’ya, IMF’den Dünya Ticaret Örgütüne uluslararası kurumların önemli ölçüde reforme edilmesi gerekmektedir” dedi.

    “Uluslararası toplumun oturup, konuşup, dağılmaktan fazlasını yapmasının zamanı da gelmiştir”

    Şentop konuşmasının devamında, “Son dönemde ülkemizdeki iç siyaset nedeniyle oldukça popülerleşen bir İran atasözü var, ‘Oturdular, konuştular, dağıldılar’ bu atasözü uluslararası kurum ve kuruluşların mevcut durumunu çok güzel anlatmaktadır, ancak artık uluslararası toplumun oturup, konuşup, dağılmaktan fazlasını yapmasının zamanı da gelmiştir. Adalet, çoğulculuk ve kapsayıcılık, bu üç anahtar kelime uluslararası sistemi içine düştüğü açmazdan çıkaracak, uluslararası hukukun etkin bir şekilde uygulanmasını sağlayacak, tüm aktörlerin adil olduğuna inandığı etkin bir yeni dünya düzenin tesis edilmesi için gereken reformların merkezinde yer almalıdır. Bu çerçevede en öncelikli ihtiyaç kuvvetli bir siyasi iradedir. Maalesef uzun zamandır ifade edilen reform isteklerine rağmen kapsamlı bir değişime yönelik kuvvetli bir siyasi iradenin varlığından söz etmek zordur” dedi.

  • Berlin Turizm Fuarı’nda Türk stantları

    Berlin Turizm Fuarı’nda Türk stantları

    Dünyada turizm alanındaki en önemli fuarlardan biri olan ITB Berlin Turizm Fuarı, Covid-19 pandemi önlemleri çerçevesinde verilen 3 yıllık aranın ardından yeniden sektör temsilcilerini ve turizm paydaşlarını bir araya getiriyor. 1966’tan bu yana aralıksız olarak düzenlenen ve Berlin’in en önemli uluslararası etkinliklerinden biri olan ITB, bu yıl özel ziyaretçileri kabul etmeyerek kapılarını yalnızca sektör temsilcilerine ve dünya basınına açıyor.
    Fuarda aralarında Türkiye’nin de bulunduğu toplam 184 ülkeden 12 bin 400 turizm şirketi ve sektör temsilcisi, 160 bin metrekare alanda ziyaretçilerle buluşuyor. 7-9 Mart tarihleri arasında “Mastering Transformation“ (Dönüşümde Uzmanlaşmak) adı altında düzenlenen ITB’nin bu yıl konuk ülkesi Gürcistan oldu.


    Bakan Ersoy fuara Katıldı

    Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da fuarın ikinci gününde ITB’yi ziyaret etti. Beraberindeki heyetle Türk stantlarını gezen Bakan Ersoy, Türk sektör temsilcilerini ziyaret edip, fuarla ilgili katılımcılarla ayaküstü kısa sohbetler etti.

    Berlin Turizm Fuarı’na bu yıl Türkiye’den yüz civarında, tur operatörü, seyahat acentesi otel ile turizm alanında faaliyet gösteren çeşitli kuruluşlar katılıyor. Türkiye standında giderek önem kazanan sağlık turizmi, golf turizmi, doğa sporu gibi alanlar da yer alıyor.
    International Tourism Exchange Berlin (ITB), dünya çapında turizm sektöründeki en önemli etkinlik olarak görülüyor.

  • ‘Türkiye Yüzyılının dayanağı analarımızın duasıdır’

    ‘Türkiye Yüzyılının dayanağı analarımızın duasıdır’

    Aydemir Kadınlar Gününü Kutladı

    Milli benliğimizi tarif edilir kılan, yüce milletimize özgü edep, iffet ve faziletin ifadesi olan Analarımızın duası, asırlara yürüyüşümüzde yegane dayanağımızdır.’ diyen Milletvekili Aydemir, “Türk toplumu dünyada nizam veren bir pozisyon almışsa bu onların sayesindedir.” diye konuştu.

    Kadınlar Hamiyet ve Fedakarlık Timsali

    Kadınların hamiyet, fedakarlık timsali olduğunu belirten Milletvekili Aydemir, deprem bölgesinde yaşanan bir olayı paylaştı. Milletvekili Aydemir, ‘Yüzyılın afetinde kaydedilen ibret verici bir olayı yaşadık. Enkaz altından çıkarıldıktan sonra yaşamını yitiren bir kızımız, vefatından önce not düşüyor. Diyor ki, ‘bana bir şey olursa biriktirdiklerim ile annem hacca gitsin’. Ne kadar yüksek bir düşünce. Bunu söylediğinde ölümle burun buruna. Şu inanca bakar mısınız? Şu imana bakar mısınız? Şu yaklaşıma, annesine duyduğu muhabbete bakar mısınız? Ve bu kadınların elleri ayakları öpülür ise az değil midir? ‘ dedi.

    Aydemir Gündemi Yorumladı

    AK Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında son siyasi gelişmeleri ele aldı, seçim sürecine ilişkin gündemi yorumladı. Milletvekili Aydemir, “Altılı masa, adeta çocukların evcilik oyunu var ya, evcilik oynar gibiler. Kumar masasının etrafında bireysel ne elde edebilirimin peşindeler.” dedi.
    Kadınların siyasette de yer aldığını, çok sayıda kadının siyasete değer kattığını ifade eden Milletvekili Aydemir, “siyaseti hercümerç eden kadınların da bulunduğunu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in onlardan biri olduğunu” belirtti.

    Akşener’e Tepki

    Akşener’in altılı masaya yönelik sözlerinden rücu ederek tam tersi bir hale geldiğini söyleyen Milletvekili Aydemir, “Dün bir televizyon kanalının canlı yayınına katılan Akşener, ‘Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı açıklanırken yüzünüz asıktı. Buna ne diyeceksiniz?’ sorusuna, ‘Hayır, ben deprem zemininde nasıl gülebilirim?’ diyor. Hemen ardından kahkaha tufanı atıyor. Samimi olmayınca Cenabıhak da böyle afişe ediyor. Samimi olmak lazım. Kadınlarımız mübarek, çok özel ama siyasi zeminde bazen bu neviden insanlar çıkıyor.” ifadelerini kullandı.

    “Onlar, LGBT’cilerle yürümezler’

    Saadet Partisi seçmeninin yüzde 90’ının, Genel Başkan Temel Karamollaoğlu’nun durduğu yerde olmadığını belirten Milletvekili Aydemir, “Onlar, LGBT’cilerle yürümezler. Onlar, İstanbul Sözleşmesi’nin arkasında durmazlar. Ben bunu biliyorum. Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanında yöresinde olanlar, ‘İlk yapacağımız şeylerden biri İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönmektir.’ diyor. Öyleyse Saadet Partisi seçmeni bunu yapmayacaktır. Tıpkı İYİ Parti seçmenleri gibi. İYİ Parti seçmenlerinin de kahir ekseriyeti bu devleti ‘terörist’ diye tarif edenlerle yol yürümezler. Seçmenleri, bunlara seçimde sukutu hayal yaşatacak.” değerlendirmelerinde bulundu.

    Muhalefetin Millete Yaklaşımı Samimiyetsiz

    Millet İttifakı’nda cumhurbaşkanı yardımcılığı ve milletvekilliği paylaşımları yapıldığına da değinen Milletvekili Aydemir, şöyle konuştu: “Cumhurbaşkanı yardımcılığı teklif edilen belediye başkanlarına bakın. İcraat olarak Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu ne yapmış da bunları cumhurbaşkanı yardımcısı yapacaklar? Size düşen, ‘Bulunduğunuz yeri düzgün hale dönüştürün işinizi güzel yapın, belediyeleri düzgün idare edin.’ demek. Bunu söylemiyorlar tam tersine bir de cumhurbaşkanı yardımcılığı vereceklermiş. Şu hale bakın. Bu milleti ne kadar hafife alıyorlar. Bunlarda samimiyet yok, yalnızca bireysel paylaşım var. Bu millete dönük en küçük hizmet kırıntısı yok. Böyle olsa depremi yaşıyoruz, on binlerce insanımızı kaybettik, milyonlarca insanımız yuvasından oldu. Bugüne kadar bir tanesinden somut proje duydunuz mu? Yok. Çünkü bunların yapacakları bir şey yok.”

    Evcilik Oyunu Oynar Gibiler

    Altılı masayı eleştiren Milletvekili Aydemir, “Bunlar adeta çocukların evcilik oyunu var ya evcilik oynar gibiler. Masa kuruyorlar, en nihayetinde kurdukları masanın adını da kendileri tarif ettiler: ‘Kumar masası.’ Kumar masasının etrafında bireysel ne elde edebilirimin peşindeler. Bunların maskesi nasıl düşecek, makyajları nasıl akacak ve birbirlerine nasıl düşecekler hep beraber göreceğiz. Çünkü bunların millet diye bir dertleri yok.” İfadelerini kullandı.
    Dertleri Makam Paylaşımı
    Muhalefet masasının millete hizmet değil, makam paylaşa derdinde olduğuna dikkat çeken Milletvekili Aydemir, Cumhurbaşkanı yardımcılığı teklif edilen belediye başkanlarının yönettikleri illerde halkı hizmetsizliğe duçar kıldıklarını belirtti.

    Muhalefetin Millet İçin Ürettiği Proje Yok

    Milletvekili Aydemir, ‘Bunlar da samimiyet yok. Bunlarda sadece bireysel paylaşım var. Bu millete dönük en küçük zihin haritalarında hizmet kırıntısı yok. Bakın depremi yaşıyoruz. 10 binlerce insanımızı kaybettik. Milyonlarca insanımız bu afetten etkilendi. Yurdundan, yuvasından oldu insanlar. Bugüne kadar bunların bir tanesinden somut bir proje duydunuz mu? Deprem bölgesindeki o illeri mamur hale dönüştüreceğiz, behemahal şunları yapacağız, diyenlerini duydunuz mu? Yok, çünkü bunların yapacakları bir şey yok.’ dedi.

    Aydemir’den Fark Vurgusu

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tüm mesaisini depremzedelerin yarasını sarmak ve asrın afetinden etkilenen bölgeleri inşa ve ihyaya ayırdığını, siyaseti ise süreçte gündeminde tutmadığına işaret eden Milletvekili Aydemir, ‘Farkı göstermek için söylüyorum, farka bakar mısınız? Cumhur İttifakı ve Liderimizin meselesi nedir, onlarınki nedir?’ diye konuştu.

  • Dörtlü toplantı için Rusya’dan davet

    Dörtlü toplantı için Rusya’dan davet

    Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile bakanlıkta bir araya geldi. Bakan Çavuşoğlu ve Abdullahiyan gerçekleştirdikleri görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
    Kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayarak sözlerine başlayan Bakan Çavuşoğlu, “Deprem meydana geldikten sonra hemen acımızı paylaşan İran devletine ve halkına teşekkür ediyoruz. Hemen taziyelerini ilettiler, yardım teklifinde bulundular, 150 kişilik arama-kurtarma ekibi geldi, Gaziantep’te 11 vatandaşımızı enkazdan çıkardılar. Çok fazla uçakla insani yardım ve Adıyaman’a kurdukları sahra hastanesi içi gerekli materyalleri getirdiler. Adıyaman’da bir çadır kent de kurdular” dedi.

    Kendisinin de ilerleyen süreçte İran’ı ziyaret etmeyi planladığını aktaran Çavuşoğlu, “Enerji konusunda işbirliğimizi daha da geliştirmek istiyoruz. Terör ile mücadelede daha gayretli olmamız gerekiyor. Önümüzdeki süreçte bu konularda somut adımlar atmaya devam edeceğiz. Bölgesel konuları da uluslararası meseleleri de değerlendik. Savaşın ikinci yılına girildi, bu savaşın durması için üzerimize düşeni yapmamız gerekiyor. Nükleer anlaşma konusunda o anlaşmanın bir an önce imzalanmasında Türkiye olarak fayda görüyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Kendi yaralarımızı sararken Suriye’ye duyarsız kalmamız mümkün değildi”

    Ortak açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Çavuşoğlu, Suriye’ye deprem yardımlarının aktarımı için yapılan çalışmalara ilişkin şunları söyledi:
    “Suriyeli kardeşlerimiz de bu depremde vefat etti. Bir taraftan kendi yaralarımızı sararken Suriye’de depremden etkilenen kişilere duyarsız kalmamız mümkün değildi. Uluslararası yardımların Suriye’ye depremden etkilenenlere ulaştırılması için elimizden geleni yaptık. Cilvegözü sınır kapımız, maalesef bu kapıya ulaşan yolar da deprem nedeniyle zarar gördü. Bunların kısa sürede tamir için çalışmalar yapıldı. Bugüne kadar bu kapıdan 475 yardım TIR’ı geçti. BM yardımları kesintisiz bir şekilde devam ediyor. Diğer taraftan insani yardım götürmek isteyen tüm uçaklara hava sahamızı da açtık. Sınır ötesi bu yardımlara ilaveten bir de çizgi ötesi, bu konuda da Türkiye gerekli desteği vermiştir.

    Ayrıca Kilis’te açık olan 2 sınır kapımızın da yardımlar için kullanılabileceğini söyledik ve BM bu sınır kapılarını kullanarak Suriyelilere yardım ulaştırdı. Yine bu kapıdan yardım ulaştırmak isteyen ülkelere de ya da yönetimlere de kim olursa olsun sivil toplum örgütleri insani yardım kuruluşlarına aynı şekilde yardımcı olduk. Yani sonuçta Türkiye olarak duyarsız kalmadık, onlara ulaştırılacak yardımlar konusunda elimizden gelen desteği verdik, bu bazen yanlış yorumlandı. ‘İşte kapılar açılıyor tüm Suriyeliler Türkiye’ye geliyor’ gibi biliyorsunuz böyle durumlarda komplo teorileri her zaman atılır. İnsani konular bile bazen siyasete alet edilir, bu konuda Türkiye’de de bazı siyasetçilerin de yanlış yorumladıklarını gördük. Ne olursa olsun yani gerçekleri söylemeye devam edeceğiz, yine bu tür destekleri devam ettireceğiz, yani depremden bağımsız olarak da zaten BM’nin Suriye’ye insani yardımlarını Cilvegözü kapısından aktarılması eskiden beri devam ediyor.”

    Suriye ile yapılacak görüşme öncesi teknik toplantı Rusya’da

    Bakan Çavuşoğlu, Türkiye ve Suriye arasındaki 4’lü formattaki toplantıya ilişkin gelen soru üzerine, “Türkiye olarak bizim için İran’ın katılmasının hiçbir mahsuru yoktur. Rusya’ya da İran’ın katılmasında bir mahsur yok dedik, şimdi toplantı için çalışmalar devam ediyor. Bunu da dörtlü bir şekilde yapmayı planlıyoruz. Rusya’dan olası dışişleri bakanları toplantısının hazırlığı için teknik düzeyde bir toplantı yapma teklifi geldi, gelecek hafta için bakan yardımcımızı da Moskova’ya göndereceğiz ve bu toplantıya İran tarafı da katılacak. Daha sonra yani bu toplantıda dışişleri bakanları toplantısının hazırlıkları yapılacak, yine hepimizin uygun gördüğü bir zamanda dışişleri bakanları düzeyinde de toplantı gerçekleştirilebilir. Ama gelecek hafta Moskova’da teknik düzeyde dörtlü bir toplantı için Rusya’dan bir davet aldık, biz de bu toplantıya katılacağız” açıklamasında bulundu.

    “Kadınlar İran’da toplumumuzun en güçlü parçasıdır”

    İran Dışişleri Bakanı Hossein Amir-Abdollahian ise 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayarak, “Kadınlar İran’da toplumumuzun en güçlü parçasıdır. Aynı şekilde dost ve kardeş Türkiye’de de kadınlar aynı rolü üstleniyorlar. Depremin olduğu ilk saatten itibaren dini liderimiz ve Sayın Cumhurbaşkanımız açık bir şekilde vurgu yaparak iş birliği ve yardımlaşma konusunda direktifinde bulundu” açıklamasında bulundu.
    Öncelikle ikili konuları görüşme fırsatı elde ettiklerinin altını çizen Hossein Amir-Abdollahian, “Engellerin kaldırılması konusunda neler yapılması gerekiyor onu görüştük. Gümrük ve transit ilişkileri görüştük. İki ülkenin iş birliğinin en önemli bölümünü oluşturuyor. Biz bölgesel ortaklıklara rekabetten ziyade ulaştırma koridorlarında İran ve Türkiye arasındaki koridoru çok önemsiyoruz” diye konuştu.

    Suriye ve Türkiye’nin bölgenin önemli iki ülkesi olduğunu söyleyen Hossein Amir-Abdollahian, “Geçen seferki ziyaretimde söylediğim gibi İran, bölgesel iş birliği çerçevesinde Suriye ile Ankara arasında farklı bakış açılarını gidermek için kendi rolünü üstlenmeye hazırdır. İran, her türlü 4’lü formata Tahran-Moskova-Ankara-Şam arasındaki formata hazır olduğunu beyan ediyor” dedi.

  • “Deprem Gerçeği Türkiye ile Japonya”

    “Deprem Gerçeği Türkiye ile Japonya”

    İnegöl Belediyesi, deprem bölgesi olan Türkiye’de bu alanda bilinci arttırmak adına Türkiye ile Japonya arasındaki deprem felaketlerini önleme farklılıklarının konuşulduğu seminer düzenledi. “Deprem Gerçeği Türkiye ile Japonya” konulu seminere, Hazama Ando- Corporation Türkiye Genel Müdürü, Japonya Yurt Dışı İnşaat Şirketleri Derneği Genel Sekreteri ve aynı zamanda Yüksek Mimar ve Yüksek İnşaat Mühendisi olan Yoshinori Moriwaki konuşmacı olarak katıldı.


    Salı akşamı 20.00’da Beşinci Mevsim Kültür Merkezinde gerçekleştirilen seminerde, Yoshinori Moriwaki Türkiye ile Japonya arasındaki deprem verilerini katılıcılarla paylaşarak karşılaştırmalar yaptı. Uyarılarda bulunarak depreme ilişkin topum ve bireysel olarak alınabilecek tedbirleri anlatan Yoshinori Moriwaki’nin yaklaşık 2 saat süren programına ilçe halkının ilgisi de yoğun oldu. Belediye Başkanı Alper Taban’ın da katıldığı seminere Yoshinori Moriwaki kendisini tanıtarak başladı. Türkiye’ye 32 sene önce geldiğini ve 32 senedir mühendis, mimar olarak burada çalıştığını kaydeden Moriwaki, “Ben Türkiye’ye aslında 1 ay için geldim, 1 sene, 5 sene derken 32 yıl oldu. Ben artık Japonya’ya dönmemeye, Türkiye’de yaşamaya karar verdim. Bu akşam da Japonya nasıl, Türkiye nasıl sizlerle onu konuşacağız” dedi.


    “Türkiye deprem ülkesi ama Japonya kadar çok deprem olmuyor”

    Türkiye’de 81 ilin 52’sinin 1. Derece deprem bölgesi olduğunu ifade eden Moriwaki, “Türkiye’de Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı ve Batı Anadolu fay hattı var. Doğu Anadolu Fay Hattında uzun süredir deprem yoktu. Türkiye aynı Japonya gibi deprem ülkesi ama Japonya gibi çok fazla deprem yok. Büyük deprem Türkiye’de 1939 Erzincan 7,9 olarak yaşandı. Japonya’da 2011 yılında 9,1 deprem yaşandı. 8 ve 9 derecelerindeki depremlere baktığımızda rakamsal olarak bir kat sayı ancak güç olarak bakıldığında 32 kat daha fark olduğunu görüyoruz. Dünya’da en büyük deprem Şili’de oldu 9,5 büyüklüğünde. 10 şiddetine kadar da olabilir diye öngörülüyor. Ancak çok düşük ihtimal” dedi.


    “Ne zaman olacağını değil, nasıl hazırlanmalıyızı konuşmalıyız”

    İnsanların en büyük merakının ne zaman nerede deprem olacağı olduğunu ifade eden Yoshinori Moriwaki, şöyle devam etti: “Herkes bana ve diğer hocalara ne zaman, nerede, ne kadar büyüklükte bir deprem olacak diye soruyor. Artık bunu bırakmalıyız. Japonya’da da Türkiye’de de deprem çok. Japonya 2011’de çok büyük deprem yaşadı, tsunamide 20 bin insan kaybetti. Ondan sonra riskleri azaltma adına çalışmalar yapıldı. Örneğin Marmara’da deprem olursa kaç bina çöker, kaç insan hayatını kaybeder, ekonomi bundan nasıl etkilenir bunlar hesaplanabilir. Bu hesaplama riski yüzde 70 azaltabilir. O zaman neden yapmayalım. Ne zaman deprem oluyor? Ne kadar veya nerede değil. Ne yapmalıyız? Bir gün deprem olacak bu belli. Bunu Japonya kabul etti, Türkiye de kabul etmeli. Allah’ım bu tekrar olmasın diyoruz. Olacak. Allah’ım bunun tekrarı kötü olmasın. Bu olabilir. Bunu yaparsak yüzde 70 riski azaltırız. Bunun için dua edelim. Biz duamızı yapmadan önce yapabileceklerimizin yüzde 100’ünü yapmaya çalışıyoruz. Önlem alıyoruz.”

    “Deprem sayısı az, depremde hayatını kaybeden sayısı fazla”

    “Türkiye ve Japonya’nın deprem verilerini paylaşmak istiyorum. Dünyanın en büyük depremi 9,5. Deprem sayılarına bakarsak; Türkiye 6’ncı, Japonya 4’üncü sırada. Ama Türkiye metrekare olarak Japonya’dan 2 kat büyük. Metrekare olarak bakacak olursak Japonya 6’ncı, Türkiye 17’nci sırada. Yani Türkiye deprem ülkesi ama çok fazla deprem olmuyor, 17’nci sırada. Bu verilere rağmen, Türkiye depremde hayatını kaybeden insan sayısında 3’üncü sırada. Japonya ise 7’nci sırada. Kahramanmaraş verileri burada yok. Onu da eklersek daha yüksek olabilir. Japonya’da depremden ziyade tsunamiden dolayı can kayıpları oluyor. Şili’de 9,5 büyüklüğünde deprem oldu, Japonya’da deprem olmadı ama 23 saat sonra tsunami geldi. Türkiye deprem ülkesi, deprem sayısı fazla değil ama maalesef ölü sayısı fazla. Onun için mimar, mühendis, siyaset bunu çözmeye çalışmalı. Cumhurbaşkanlığı bunun için 120 kişinin katıldığı bir toplantı yaptı. 107 bilim insanı ve uzman katıldı. Devlet adamları da oradaydı. 7 buçuk saat sürdü. Cumhurbaşkanı ve Bakanlar da herkes oradaydı. Hocalar söyledi herkes notlarını aldı.”

    “İnegöl’de tarama gerçekleştirmeyi planlıyoruz”

    Seminer sonunda Belediye Başkanı Alper Taban da sahneye davet edildi. Kısa bir selamlama konuşması yapan Başkan Taban, “İlgi ve alakanızdan dolayı hepinize teşekkür ediyorum. Misafirimiz de bu kalabalık ve ilgi karşısında mutlu oldu. Bugün aramızda mimarlarımız, mühendislerimiz var. Depremi yaşayan vatandaşlarımız var. Büyük bir acı yaşıyoruz. Bu acıyla beraber dersler çıkartmak üzere de çalışmalar yapıyor herkes. Bugün gerçeklerimizle yüzleşmek durumundayız. Biz de bunlarla alakalı şehrimizde özellikle 99 sonrası yapılan yapılara daha güvenli yapılar olarak bakıyoruz ama mühendislerimiz bunları daha iyi bilir. Teknik arkadaşlarımızla yaptığımız çalışma neticesinde bir tarama gerçekleştirmek istiyoruz. Risklerimizi göreceğimiz, vatandaşlarımızı bilgilendireceğimiz bir çalışma Daha akılcı ve daha sağlıklı yapılar yapıyor olmamız lazım. Biz kendi adımıza İnegöl Belediyesi olarak sizlerden aldığımız bu emaneti kalan sürede daha fazlaca afet ve afetlerle mücadele noktasında yapılacak çalışmalarla yürüteceğiz” dedi.

    Başkan Taban, konuşmasının ardından Yoshinori Moriwaki’ye gecenin anısına hediye takdimi yaptı.

  • “Sorumluluklarımızı yerine getirdik”

    “Sorumluluklarımızı yerine getirdik”

    İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ülkesinin, mecliste 9 Mart’ta oylanacak yeni yasa tasarısıyla terörle mücadeleye karşı Türkiye’ye karşı sorumluluklarını yerine getirmiş olacağını söyledi.

    Kristersson, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile İsveç’in başkenti Stockholm’de bir araya geldikten sonra düzenledikleri ortak basın toplantısında konuştu.

    “PKK’lılara karşı daha sert önlemler alıyoruz”

    Türkiye’nin başta PKK olmak üzere terör örgütlerinin faaliyetlerinden çok etkilendiğine işaret eden Kristersson, şunları söyledi:
    “İsveç makamları terör için para toplayan PKK’lılara karşı daha sert önlemler alıyor. Daha önceden terör örgütlerinin İsveç’teki finans faaliyetlerini yeterince ciddiye almadık. Şimdi bunu ciddiye alıyoruz. PKK için para toplayan kişilerin çeşitli suç yöntemlerini kullandıklarını ve bunun da terörü finans ettiklerini biliyoruz. Hükümetin organize suçla mücadeleye odaklanması PKK’nın işini zorlaştıracaktır.”
    Kristersson 9 Mart’ta İsveç meclisinde terörle ilgili yeni bir ceza yasasının oylanacağına işaret ederek, “Bu yasa ile birlikte terör örgütlerine katılmak ve finans sağlamak yasaklanacak. Yasa,1 Haziran’dan itibaren uygulamaya koyulacak.” dedi.

    “Üzerimize düşeni yaptık”

    Ülkesinin uluslararası terörle mücadele için bu yasaya ihtiyacı olduğunu aktaran Kristersson, “İsveç, Finlandiya ve Türkiye arasındaki Üçlü Muhtıra terör örgütleriyle beraber mücadele etmeyi gerektiriyor. Bu yasa onu da kapsıyor. Bu yasa ile birlikte NATO konusunda üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirdiğimize inanıyoruz.” diye konuştu.


    “Hiçbir NATO üyesi Türkiye kadar terör saldırısına maruz kalmadı”

    NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de Kristersson ile İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılımının kesinleştirilmesi konusunu ele aldıklarını belirtti.

    Stoltenberg, “Bu en önemli önceliğimiz ve ilerleme kaydediyoruz. Türkiye’nin meşru güvenlik kaygıları var. Hiçbir NATO müttefiki bu kadar çok terör saldırısına maruz kalmadı. İsveç’in yeni terör yasasını çıkararak ve Ankara ile işbirliğini güçlendirerek PKK da dahil olmak üzere terörle mücadelede hızlanmasını memnuniyetle karşılıyorum.” dedi.

    Stoltenberg, ayrıca İsveç’in Türkiye’ye silah ihracatı konusunda herhangi bir kısıtlama olmamasını sağlamasını da memnuniyetle karşıladığını bildirdi. NATO Genel Sekreteri, “İsveç, üçlü memorandum kapsamındaki taahhütlerini yerine getirdi ve onay sürecini tamamlama zamanı geldi.” diye konuştu.
    Stoltenberg, 9 Mart’ta Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın temsilcilerinin Brüksel’deki NATO karargahında yapacağı toplantının sonuçlarıyla ilgili şimdiden açıklama yapmak istemediğini belirterek “Önemli olan görüşmenin gerçekleşip sürecin tekrar aktif hale gelmesinin sağlanmasıdır.” dedi.

  • Türkiye’nin FIBA dünya sıralamasındaki yeri değişmedi

    Türkiye’nin FIBA dünya sıralamasındaki yeri değişmedi

    Uluslararası Basketbol Federasyonu (FIBA), FIBA Dünya Kupası Elemeleri’nde son maçların tamamlanmasının ardından, dünya sıralamasını duyurdu. Avrupa Elemeleri’nde yer aldığı I Grubu’nu 4 galibiyet ve 6 mağlubiyetle tamamlayarak turnuvaya katılım hakkı sağlayamayan Türkiye, puanını 537’ye yükselterek 16. sıradaki yerini korudu. Listenin ilk basamağında İspanya bulunurken, ikinci sırada ABD, üçüncü sırada ise Avustralya yer aldı.

    FIBA Erkekler Dünya Sıralaması’nın ilk 20 basamağındaki takımlar ve puanları şu şekilde:
    1. İspanya 758.3 puan
    2. ABD 757.2 puan
    3. Avustralya 740.2 puan
    4. Arjantin 733.6 puan
    5. Fransa 715.9 puan
    6. Sırbistan 710.2 puan
    7. Slovenya 701.9 puan
    8. Litvanya 670.4 puan
    9. Yunanistan 665.1 puan
    10. İtalya 650.4 puan
    11. Almanya 643.5 puan
    12. Çekya 593.8 puan
    13. Brezilya 593.6 puan
    14. Polonya 591.1 puan
    15. Kanada 577.8 puan
    16. Türkiye 537 puan
    17. Venezuela 523 puan
    18. Karadağ 517 puan
    19. Nijerya 461.4 puan
    20. Porto Riko 455.4 puan