Etiket: Türkiye

  • Bulgaristan vatandaşlarına vize muafiyeti

    Bulgaristan vatandaşlarına vize muafiyeti

    Bulgaristan kimlik kartı bulunan kişilerin Türkiye’ye yapacakları turistik veya transit geçişi amaçlı seyahatlere 90 gün süreli vize muafiyeti sağlandığı açıklandı.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan kararda, ‘Bulgaristan Cumhuriyeti kimlik kartına sahip olan kişilerin Türkiye’ye yapacakları her 180 gün içinde azami 90 gün ikamet süreli turistik amaçlı seyahatlerinde ve transit geçişlerinde vize muafiyeti verileceği’ belirtildi.

    Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre ocak-mayıs döneminde Türkiye’yi 944 bin 366 Bulgaristan vatandaşı ziyaret etti. Bulgaristan’dan gelen ziyaretçiler, Türkiye’ye aynı dönemde gelen ziyaretçilerin yüzde 8,3’ünü oluşturdu.

  • Tahran’daki üçlü zirveden ortak bildiri

    Tahran’daki üçlü zirveden ortak bildiri

    1. Devlet Başkanları Suriye’de sahadaki güncel durumu ele almışlar, 1 Temmuz 2020 tarihinde video konferans yoluyla yapılan son toplantının ardından meydana gelen gelişmeleri değerlendirmişler ve aralarında varılan mutabakatlar ile Dışişleri Bakanlarının ve temsilcilerinin toplantılarındaki mutabakatlar uyarınca üçlü işbirliğini güçlendirme hususundaki kararlılıklarını vurgulamışlardır. Ayrıca, son uluslararası ve bölgesel gelişmeleri ele almışlar ve Astana Sürecinin, Suriye krizinin barışçıl ve sürdürülebilir çözümündeki öncü rolüne vurgu yapmışlardır.

    2. Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliği, bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğü ile Birleşmiş Milletler Şartı’nın amaç ve ilkelerine olan kuvvetli bağlılıklarını vurgulamışlardır. Bu ilkelere evrensel olarak saygı gösterilmesi ve kim tarafından yapılırsa yapılsın hiçbir eylemin söz konusu ilkeleri zayıflatmaması gerektiğine işaret etmişlerdir.

    3. Terörün her tür ve biçimiyle mücadele etmek amacıyla birlikte çalışmaya devam etme kararlılıklarını dile getirmişlerdir. Sivil tesisleri hedef alan ve masum can kayıplarına neden olan saldırılar da dahil olmak üzere, Suriye’nin çeşitli bölgelerindeki terör örgütlerinin ve bunlarla iltisaklı farklı isimler altındaki grupların artan varlık ve faaliyetlerini kınamışlardır. Suriye’nin kuzeyi ile ilgili tüm düzenlemelerin eksiksiz bir şekilde uygulanması gerektiğinin altını çizmişlerdir.

    4. Gayrimeşru özyönetim teşebbüsleri dahil olmak üzere, terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler oluşturulmasına dair her türlü girişimi reddetmişler ve Suriye’nin egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün yanısıra komşu ülkelerin milli güvenliğini tehdit eden sınır ötesi saldırılar ve sızmalar dahil olmak üzere ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılıklarını vurgulamışlardır.

    5. Suriye’nin kuzeyindeki durumu ele almışlar, bu bölgede kalıcı güvenlik ile istikrarın ancak ülkenin egemenliği ve toprak bütünlüğünün muhafazası temelinde sağlanabileceği hususunu vurgulamışlar, bu yöndeki çabalarını koordine etme hususunda mutabık kalmışlardır. Suriye’ye ait olması gereken petrol gelirlerinin yasadışı olarak ele geçirilmesine ve aktarılmasına karşı olduklarını ifade etmişlerdir.

    6. Uluslararası insancıl hukuk uyarınca, sivillerin ve sivil altyapının korunmasını sağlarken, terör örgütleriyle bağlantılı tüm diğer bireyler, gruplar, teşebbüsler ve varlıkların tamamen ortadan kaldırılması amacıyla aralarındaki süregiden işbirliğinin devam ettirilmesi hususundaki kararlılıklarını teyit etmişlerdir.

    7. İdlip Gerginliği Azaltma Bölgesindeki durumu ayrıntılarıyla ele almışlar ve sahada sükunetin sağlanması için İdlip’le ilgili bütün anlaşmaların tam olarak uygulanması gerektiğinin altını çizmişlerdir. İdlip Gerginliği Azaltma bölgesinin içindeki ve dışındaki sivillere tehdit oluşturan terörist grupların varlığı ve terörist faaliyetleri konusunda ciddi endişelerini dile getirmişlerdir. İnsani durum da dahil olmak üzere, İdlip Gerginliği Azaltma bölgesi ve çevresindeki durumdaki normalleşmenin sürdürülebilir olmasını sağlamak için daha fazla çaba göstermek hususunda mutabık kalmışlardır.

    8. Suriye’deki insani durumdan duydukları derin endişeyi kaydetmişlerdir. Uluslararası hukuka, uluslararası insancıl hukuka ve BM Şartı’na aykırı tüm tek taraflı yaptırımları, ayrıca, belirli bölgelere yönelik muafiyetler uygulamak suretiyle ayrılıkçı gündemlere yarar sağlayacak ve ülkenin parçalanmasına yol açabilecek ayrımcı önlemleri reddetmişlerdir. Bu bağlamda, başta BM ve insani yardım kuruluşları ile diğer hükümet/hükümet dışı uluslararası kuruluşlar olmak üzere uluslararası topluma, ayrımcılık, siyasileştirme ve önkoşullar olmaksızın ve daha şeffaf bir şekilde tüm Suriyelilere yönelik yardımlarını arttırmaları çağrısında bulunmuşlardır.

    9. Suriye ihtilafına askeri çözüm getirilemeyeceğine ve ihtilafın yalnızca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı çerçevesinde, Birleşmiş Milletler’in kolaylaştırıcılığında, Suriyelilerin öncülüğü ve sahipliğinde bir siyasi süreç yoluyla sona erdirilebileceğine dair inançlarını teyit etmişlerdir. Bu bağlamda, Astana garantörlerinin belirleyici katkılarının ve Soçi’deki Suriye Ulusal Diyalog Kongresinin kararlarının uygulanmasının sonucunda ortaya çıkan Anayasa Komitesinin önemli rolünün altını çizmişlerdir. Anayasa Komitesi’nin müteakip oturumlarının sürdürülebilir ve etkili çalışmasını sağlamak için Komite üyeleriyle ve kolaylaştırıcı olarak BM Genel Sekreteri’nin Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen ile sürekli etkileşimi desteklemeye hazır olduklarını yinelemişlerdir. Komite’nin anayasa reformu hazırlama ve halkın onayına sunma görevini yerine getirebilmesi ve çalışmalarında ilerleme kaydedebilmesi için çalışmalarında, Görev Tanımına ve Temel Usul Kurallarına riayet etmesi ve üyeler arasında mutabakat sağlanabilmesi için dış müdahale ve dışarıdan dayatılan zaman çizelgeleri olmaksızın uzlaşı ve yapıcı angajman anlayışıyla yönetilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Anayasa Komitesinin faaliyetlerini herhangi bürokratik ve lojistik engel olmaksızın sürdürebilmesi gerektiğinin altını çizmişlerdir.

    10. Astana formatının ilgili Çalışma Grubu çerçevesinde tutukluların/kaçırılanların karşılıklı salıverilmesinin sürdürülmesi hususundaki kararlılıklarının altını çizmişlerdir. Çalışma Grubunun, Suriyeli taraflar arasında güven inşa etmekteki etkisini ve gerekliliğini kanıtlayan özgün bir mekanizma olduğunun altını çizerek, tutukluların serbest bırakılması konusundaki çalışmalarını sürdürmeye, cenazelerin teslimi ve kayıp kişilerin kimliklerinin belirlenmesi konusundaki faaliyetlerini görev tanımına uygun olarak genişletme kararlılıklarını açıklamışlardır.

    11. Sığınmacıların ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişilerin, geri dönme ve bu çerçevede desteklenme haklarını teminen, Suriye’deki asıl ikamet yerlerine güvenli ve gönüllü geri dönüşlerinin kolaylaştırılmasının gerekliliğinin altını çizmişlerdir. Bu bağlamda, uluslararası topluma, bu şahısların yeniden yerleşimleri ve günlük normal yaşamlarının tesis edilmesi için uygun katkılar sağlama ve yük paylaşımında daha fazla sorumluluk alma; bu meyanda, temel altyapının restorasyonu da dahil olmak üzere, özellikle su, elektrik, sanitasyon, sağlık, eğitim, tesisleri, okullar, hastaneler ile uluslararası insancıl hukuka uygun insani mayın faaliyetleri dahil erken toparlanma projeleri aracılığıyla Suriye’ye yönelik yardımları artırma çağrısında bulunmuşlardır.

    12. İsrail’in, sivil altyapı dahil Suriye’deki askeri saldırılarını kınamışlardır. Bu saldırıların, uluslararası hukuku, uluslararası insancıl hukuku ve Suriye’nin egemenliğini ihlal ettiğini değerlendirmişler; bölgeyi istikrarsızlaştırdığını ve gerginliği tırmandırdığını teslim etmişlerdir. İsrail’in bu bağlamda aldığı tüm karar ve önlemleri de geçersiz sayan ve bunların hiçbir hukuki etkisi olmadığını değerlendiren Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 242 ve 497 sayılı kararları başta gelmek üzere, Suriye Golanı’nın işgalini reddeden ilgili Birleşmiş Milletler kararlarının hükümleri dahil, evrensel olarak tanınan uluslararası hukuk kararlarına uyulması gerekliliğini teyid etmişlerdir.

    13. Suriye meselesine ek olarak, ortak siyasi ve ekonomik işbirliğini artırmak için farklı alanlardaki üçlü koordinasyonu güçlendirmeye yönelik isteklerini teyit etmişlerdir;

    14. Astana Formatında düzenlenen Suriye konulu Uluslararası Toplantının 19.sunun 2022 yılının sonuna kadar düzenlenmesini teminen temsilcilerini görevlendirmekte mutabık kalmışlardır;

    15. Bir sonraki Üçlü Zirveyi Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin’in daveti üzerine Rusya Federasyonu’nda gerçekleştirmekte mutabık kalmışlardır.

    16. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Tahran’da gerçekleştirilen Astana Formatında Üçlü Zirveye ev sahipliği yapmasından ötürü İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın İbrahim Reisi’ye samimi teşekkürlerini ifade etmişlerdir.

  • Türkiye-İran arasında 8 anlaşma

    Türkiye-İran arasında 8 anlaşma

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin davetine icabetle geldiği İran’ın başkenti Tahran’da temaslarına başladı. Erdoğan, İran Dini Lideri Ayetullah Hamaney ile görüşmesinin ardından İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin ev sahipliğinde Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Toplantısı’na katıldı.

    İki ülke arasında;

    1. “Türkiye ile İran Arasında Kapsamlı Uzun Vadeli İşbirliği Anlaşması”
    2. “Türkiye Dışişleri Bakanlığı ile İran Dışişleri Bakanlığı Arasında Diplomatik Arşiv Alanında İşbirliği Konusunda Mutabakat Zaptı”
    3. “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Sosyal Güvenlik Anlaşmasının Uygulanmasına İlişkin İdari Anlaşma”
    4. “Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanlığı ile İran İslam Cumhuriyeti Spor ve Gençlik Bakanlığı arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Eylem Planı”
    5. “Türkiye Cumhuriyeti Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) ile İran Küçük Sanayi ve Endüstri Parkları Kurumu (ISIPO) arasında 7 Nisan 2015’te imzalanan Mutabakat Zaptının tamamlayıcısı hükmünde Eylem Planı”
    6. “Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME) ile İran İslam Cumhuriyeti Standartlar ve Endüstriyel Araştırma Enstitüsü Ulusal Metroloji Merkezi Arasında Mutabakat Zaptı”
    7. “İran İslam Cumhuriyeti Yayın Kurumu (IRIB) ile TRT Arasında İşbirliği Protokolü”
    8. “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ve İran Yatırım, Ekonomik ve Teknik Destek Kurumu Arasında Yatırım Tanıtım Faaliyetlerinde İşbirliği Konusunda Mutabakat Zaptı”
  • Türkiye’de araç sayısı 3 kat arttı

    Türkiye’de araç sayısı 3 kat arttı

    Türkiye’de 2001-2022 yılları arasında araç sayısı 3 kat arttı. Yılda ortalama 1 milyon yeni araç kaydı gerçekleşti. Öte yandan elektrikli ve hibrit araçların toplam araç sayısı içerisindeki payı ise yüzde 10,7’ye yükseldi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları sonrası Türkiye’deki araç sayısının 2001-2022 yılları arasında değişimi göze çarptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de 2001 yılında trafiğe kayıtlı toplam araç sayısını 8 milyon 521 bin 956 olarak açıkladı. 2022 yılında trafiğe kayıtlı toplam araç sayısı 25 milyonu aştı. Araç sayısındaki yıllar arası değişim 3 kat oldu.

    Verilerin detayında dikkat çekici gelişmelere rastlandı. 2001 yılındaki toplam araç sayısı bir sonraki yıl 8 milyon 655 bin 170 çıktı. O tarihten itibaren yılda ortalama 1 milyon yeni araç kaydı gerçekleşti. 2001 yılında toplam araç sayısının 4 milyon 534 bin 803’ünü otomobiller oluştururken TÜİK’in son açıkladığı 2022 yılı Mayıs ayı verisine göre bu rakam yaklaşık 4 milyona ulaştı.

    2022 yılı Mayıs ayında toplam araç sayısı 25 milyon 704 bin 749 olarak gerçekleşti. Mayıs ayında otomobillerin toplam araç sayısı içerisindeki payı yüzde 54,2 oldu. Trafiğe kayıtlı taşıtların yüzde 16,3’ünü kamyonet, yüzde 15’ini motosiklet, yüzde 8,0’ını traktör, yüzde 3,5’ini kamyon, yüzde 1,9’unu minibüs, yüzde 0,8’ini otobüs ve yüzde 0,3’ünü özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.

    Traktör sayısı 1 milyon arttı

    2002 yılında itibaren ele alınan veriler ışığında dikkat çeken diğer detay traktör sayısında oldu. 2002 yılından bu tarafa ülkemizdeki traktör sayısı yaklaşık 1 milyon artmış durumda. 2002 yılında 1 milyon 180 bin olan sayı 2022 yılında 2 milyonu geçti.

    Dev elektrikli adımı: TOGG

    Öte yandan yüzde 100 elektrikli ve hibrit araçlar dünyada hızla yayılmaya başladı. Türkiye, teknolojiye ayak uydurmasının sonucunda elektrikli ve hibrit araç sayısını artırmaya devam ediyor. Bunun en büyük adımı yüzde 100 elektrikli TOGG ile atıldı. TOGG’un 2023 yılının ilk üç ayında trafiğe çıkarılması planlanıyor. Küresel çaptaki otomobil devlerinin son teknoloji araçları ülkemizde satışa sunuluyor.

    Mayıs ayı verisine göre elektrikli ve hibrit araçların toplam araç sayısı içerisindeki payı ise yüzde 10,7’ye yükseldi.

  • Türkiye BRICS’e üye olmaya hazırlanıyor

    Türkiye BRICS’e üye olmaya hazırlanıyor

    Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın (BRICS), ekonomik iş birliği yönünde 2009 yılında kurduğu oluşumda yeni gelişmeler yaşanıyor.

    BRICS Uluslararası Forumu Başkanı Purnima Anand, Arjantin ve İran’ın geçtiğimiz Haziran ayında yaptıkları üyelik başvurusunu hatırlatırken; Türkiye, Suudi Arabistan ve Mısır’ın da BRICS’e katılım için başvuru yapmaya hazırlandığını söyledi.

    Anand açıklamasında, “Arjantin ve İran’a ek olarak Suudi Arabistan, Türkiye ve Mısır da kuruluşa üyelik başvuruları sunmaya hazırlanıyor. Suudi Arabistan veliaht prensi Muhammed Bin Salman ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un geçtiğimiz 1-2 Haziran tarihinde Riyad’a gerçekleştirdiği ziyarette bu konu gündeme geldi. Rusya, Suudi Arabistan’ın örgüte katılma isteğini destekledi. Ayrıca Türkiye ve Mısır da BRICS’e katılım için ilgi gösteriyor. Türkiye, Suudi Arabistan ve Mısır’ın, BRICS’e katılımının çok hızlı bir şekilde gerçekleşeceğini umuyorum. Bunun güzel bir adım olduğunu düşünüyorum. Elbette genişleme her zaman olumlu algılanır. Bu BRICS’in tüm dünyadaki nüfuzunu açık şekilde artıracaktır” ifadelerini kullandı.

    Öte yandan 2018 yılında Güney Afrika’nın Johannesburg şehrinde düzenlenen 10’uncu BRICS Zirvesi’ne, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da özel davetli lider olarak katılmış ve Türkiye’nin BRICS’e üyelik konusunda isteklerini dile getirmişti.

  • Zelenski’den Türkiye açıklaması: Minnettarım

    Zelenski’den Türkiye açıklaması: Minnettarım

    Rusya’nın Ukrayna’ya saldırıları sonrası Ukrayna tahılının Karadeniz limanlarından sevkiyatında yaşanan sorunlarla ilgili Rusya, Türkiye, Birleşmiş Milletler (BM) ve Ukrayna taraflarının temsilcileri İstanbul’da bir araya geldi. Rusya, Türkiye ve Ukrayna’nın askeri temsilcilerinin katıldığı toplantı sonrası Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski, yayınlandığı görüntülü mesaj ile toplantıyı değerlendirdi.

    Zelenski, “Dünya pazarına gıda arzını yeniden sağlamak için gerçekten önemli çabalar sarf ediyoruz. Birleşmiş Milletler’e ve Türkiye’ye çabaları için minnettarım. Bu hikayenin başarısına sadece devletimizin değil abartısız tüm dünyanın ihtiyacı var. Karadeniz’de gemi taşımacılığına yönelik Rus tehdidini ortadan kaldırmak mümkün olursa, küresel gıda krizinin ciddi sonuçlarını ortadan kaldırmak mümkün olacaktır. Ukrayna heyeti bana bazı ilerlemeler olduğunu bildirdi. Ayrıntıları önümüzdeki günlerde BM Genel Sekreteri ile görüşeceğiz” dedi.

    “Kuzey Kore’ye en üst düzeyde sert tepki vereceğiz”

    Ukrayna’nın doğusundaki Rus yanlısı ayrılıkçı sözde Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının Kuzey Kore tarafından tanınmasına da değinen Zelenski, “Bugün Donetsk’teki işgal yapılarının temsilcileri, Kuzey Kore tarafından tanındıklarını açıkladılar. Elbette en üst düzeyde sert tepki vereceğiz. Ama bu öyle bir haber ki yorum yapmaya bile gerek yok. Her şey ortada” ifadelerini kullandı.

    “Dünya demokrasisi, Rus teröristleri sorumlu kılmak için gereken her şeyi yapmaya hazır”

    Hollanda’nın Lahey kentinde yarın yapılması planlanan Savaş Suçlularının Adalete Teslim Forumunda katılımcılara hitap edeceğini belirten Zelenski, “Hollanda’nın Lahey kentinde yarın yapılacak olan ve Rus savaş suçlularını adalete teslim etmeye yönelik düzenlenecek forumun katılımcılarına hitap edeceğim. Dünya demokrasisi, Ukraynalılara karşı kötülüklerden her Rus teröristleri sorumlu kılmak için gereken her şeyi yapmaya hazır. Çabalarımızla tüm suçluların adil cezalar almalarını koordine etmeliyiz” dedi.

    “Rusya, Ukrayna’dan tarım ürünleri ihracatı için teklifler sundu”

    Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov ise dörtlü zirveye ilişkin yaptığı açıklamada, “Rusya Savunma Bakanlığı temsilciler İstanbul’da, Türkiye, BM ve Ukrayna temsilcilerinin katıldığı bir toplantıda yer aldı. Rus heyeti bu sorunun erken ve pratik çözümüne yönelik bir teklif hazırladı ve değerlendirmeye sundu” ifadelerini kullanmıştı.

    “Olumlu ve yapıcı bir havada gerçekleşti”

    Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ise toplantı sonrası yaptığı açıklamada, toplantının olumlu ve yapıcı bir havada gerçekleştiğini belirtmiş, “Toplantı sonucunda İstanbul’da tüm tarafların temsilcilerinin bulunacağı bir koordinasyon merkezinin oluşturulması, liman çıkış ve varış noktalarında müşterek kontrollerin yapılması ve intikal rotalarında seyir emniyetinin sağlanması gibi temel teknik hususlarda mutabık kalınmıştır. Sonuç olarak, temel prensipler üzerindeki mutabakatın bizim için de anlamı var. Bu problemin çözülmesi konusunda tarafların istekli olduğunu görüyoruz” demişti.
    Gelecek hafta Ukrayna ve Rus heyetlerinin yeniden Türkiye’de bir araya geleceğini belirten Akar, “Önümüzdeki hafta yapacağımız bu toplantıda hem bütün detaylar bir kez daha gözden geçirilecek hem de yaptığımız çalışmalar imza altına alınacak” ifadelerini kullanmıştı.

  • “Tahıl Koridoru” zirvesi başladı

    “Tahıl Koridoru” zirvesi başladı

    Türkiye, Ukrayna, Rusya ve BM heyetleri tahıl koridoru zirvesi çerçevesinde İstanbul’da bir araya geldi.

    Zirvede tüm dünyayı etkileyen tarım koridorunun açılmasına yönelik çözümler aranıyor. Milli Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada ise, Ukrayna limanlarında bekleyen tahıl ve gıda maddelerinin deniz yoluyla emniyetle sevkine ilişkin Türkiye, Rusya Federasyonu ve Ukrayna Savunma Bakanlıkları askeri heyetleri ile Birleşmiş Milletler heyeti arasındaki dörtlü toplantı Kalender Kasrı’nda başladı” denildi.

  • 71 yıl sonra bir ilk

    71 yıl sonra bir ilk

    İsrail tarafından yapılan açıklamada, Türkiye ve İsrail arasında 1951 yılından bu yana ilk kez havacılık alanında anlaşma imzalanacağı kaydedildi.

    İsrail Ulaştırma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, İsrail ve Türkiye arasındaki havacılık alanındaki ilişkilerin genişletileceği kaydedildi. Türkiye ve İsrail arasında 1951 yılından bu yana ilk kez havacılık alanında anlaşma imzalanacağını aktarılan açıklamada, “Anlaşma, İsrail’e seferlerini gerçekleştiren Türk şirketlerinin yanı sıra İsrailli şirketlerin Türkiye’nin farklı destinasyonlarına uçuşlarını sürdürmelerini sağlayacak” denildi.

  • Türkiye-İtalya zirvesi ardından ortak bildiri

    Türkiye-İtalya zirvesi ardından ortak bildiri

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İtalya Başbakanı Mario Draghi’nin başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilen Türkiye-İtalya 3. Hükümetlerarası Zirve’sinin ardından ortak bildiri yayımlandı. Türkiye ve İtalya’nın, Avrupa’da ve Akdeniz bölgesinde tarih boyunca ortak değerler, ilkeler ve hedefler etrafında birleştiği ifade edilen bildiride, bu kayda değer sağlam temelin, iki ülkenin her alanda iş birliğini geliştirmelerini temin ettiği belirtildi.

    Bölgesel ve uluslararası konularda birbirleriyle yakın işbirliği ve eşgüdüme sahip iki NATO Müttefiki ve G20 ortakları olarak, Türkiye ve İtalya’nın Avrupa ve ötesinde uluslararası barış ve istikrara önemli katkılarda bulunmakta olduklarının belirtildiği bildiride, “3. Zirve, Ukrayna-Rusya savaşı, gıda ve enerji güvensizliği, Covid-19 salgını sonrası normalleşme süreci, düzensiz göç ve iklim değişikliğinin yanı sıra, birbiriyle uyumlu mukabele ve acil insani müdahale gerektiren doğal afetler gibi bölgesel ve küresel ölçekte önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemde toplanmıştır. Bu arka plan temelinde, 3. Zirve iki ülkeye her alanda ikili ve çok taraflı işbirliğini gözden geçirme ve ilgili kamu kurumlarının, parlamentolarının, iş dünyasının, akademinin, araştırma merkezlerinin ve sivil toplumun aktif katılımıyla bu işbirliğini daha da geliştirmenin yollarını ve araçlarını gözden geçirme fırsatını vermiştir. Bu vesileyle, Taraflar açık ve samimi diyaloğu sürdürme konusundaki ortak arzularını yinelemiş ve gelecekteki işbirliğine yönelik irade ve kararlılıklarını teyit etmişlerdir” ifadelerine yer verildi.

    Bildiride bir sonraki zirvenin İtalya’da yapılmasının planlandığı ve tarafların, ekonomi ve ticaret konusunda daha yakın diyaloğu sürdürme ve bu alandaki gelişmenin güçlendirilmesine yönelik ortak yaklaşımları tanımlama ve uygulama konusundaki kararlılıklarını vurgulandı.

    “Karşılıklı doğrudan yatırım seviyesini artırmak için Türk ve İtalyan yatırımcıları daha fazla teşvik etmeye karar vermişlerdir”

    Bildiride Covid-19 salgınına rağmen, 2021 yılında ikili ticaret hacminin tarihi bir rekorla hızlı ve güçlü bir şekilde toparlanmasının taraflarca memnuniyetle karşılandığı kaydedilirken tarafların, bu büyüme eğilimini sürdürmek ve 30 milyar dolarlık ikili ticaret hacmi hedefine ulaşmak için birlikte çalışma konusundaki ortak iradelerini, karşılıklı ticareti ve ilgili pazarlara erişimi daha da teşvik etmek ve kolaylaştırmak suretiyle gerçekleştireceklerini teyit ettikleri ifade edildi. Ayrıca bildiride. “Bu bağlamda taraflar, Ortak Ekonomi ve Ticaret Komisyonu (ETOK) Toplantısının ve İş Forumu’nun 2022 yılının son çeyreğinde düzenlenmesinde mutabık kalmışlardır. Taraflar, iki ülke arasındaki doğrudan yatırımların ekonomik ilişkilerinin önemli bir boyutunu oluşturduğuna inanmaktadır. Bu nedenle, karşılıklı doğrudan yatırım seviyesini artırmak için Türk ve İtalyan yatırımcıları daha fazla teşvik etmeye karar vermişlerdir. Taraflar, ticari ilişkilerin geliştirilmesinde karayolu taşımacılığının önemini göz önünde bulundurarak, bu sektördeki paydaşların mevcut ihtiyaçlarını karşılamak için Kara Ulaştırması Karma Komisyon Toplantısının uygun olan en yakın zamanda yapılması gerekliliğini teyit etmişlerdir” denildi.

    Bildiride Türkiye-AB ilişkilerine yönelik ise, “Taraflar, Türkiye-AB ilişkilerinin, Türkiye’nin katılım perspektifi ve Türkiye’nin tüm Avrupa kıtasının istikrar ve refahına olabilecek katkısı temelinde, daha fazla geliştirilmesinin öneminin altını çizmişlerdir. Gümrük Birliği’nin uygulanmasındaki mevcut sorunların giderilmesi ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi müzakerelerine başlanması dahil, her seviyede ve geniş konu yelpazesinde diyaloğu artırarak Türkiye’nin AB perspektifinin güçlendirilmesi amacıyla, Türkiye-AB ilişkilerinin tüm boyutlarının geliştirilmesine yönelik gelecekteki olabilecek adımların araştırılması konusunda mutabık kalmışlardır. Taraflar ayrıca, Türkiye-AB vize serbestisi diyaloğu, göç işbirliğinin yenilenmesi, terörle mücadele işbirliğinin güçlendirilmesi ve katılım öncesi fonlar (IPA) ve çeşitli AB programları/mekanizmaları bağlamında mevcut işbirliğinin derinleştirilmesi gibi önemli alanlarda somut sonuçlar elde etmek için çabalarını koordine etmek konusunda mutabık kalmışlardır” açıklamasına yer verildi.

    “Taraflar, terörle mücadele, güneyden kaynaklanan tehditler ve sınamalar gibi konulara ilişkin 360 derece yaklaşımı temelinde işbirliğini güçlendirme konusundaki kararlılıklarını vurguladı”

    Bildiride ayrıca, “NATO Madrid Zirvesinde alınan kararlar ve yeni Stratejik Konsept çerçevesinde taraflar, terörle mücadele başta olmak üzere özellikle güneyden kaynaklanan tehditler ve sınamalar gibi konulara ilişkin olarak 360 derece yaklaşımı temelinde işbirliğini güçlendirme konusundaki kararlılıklarını vurgulamışlardır. Taraflar, uzun süredir devam eden işbirlikleri temelinde NATO-AB Stratejik ortaklığının güçlendirilmesinin önemini ve AB Üyesi Olmayan Müttefiklerin, ve bu bağlamda Türkiye’nin AB savunma çabalarına tam katılımının bu ortaklığın gelişmesi için gerekli olduğunu teyit etmişlerdir. Türk ve İtalyan savunma sanayii şirketlerinin son yıllarda başarıyla sonuçlandırdıkları ortak projelere ve bu işbirliğini ilerletmeye yönelik siyasi iradeye değinen Taraflar, savunma sanayiinin hem mevcut hem de gelecekteki ilişkileri açısından kilit bir rol oynadığını teyit etmişlerdir. Bu çerçevede Taraflar, ‘Savunma Sanayii Alanında Gizlilik Dereceli Bilgilerin Karşılıklı Korunmasına İlişkin Anlaşma’nın imzalanmasını memnuniyetle karşılamışlardır” denildi.

    Kültür, Eğitim, Bilim, Gençlik, Spor ve Arşiv Alanlarında İlişkilere yönelik ise, “Taraflar, 1951 tarihli Kültür Anlaşması temelinde sürdürülen kültür, eğitim, bilim, gençlik, spor ve arşiv alanlarındaki mevcut işbirliğini daha da ilerletme ve güçlendirme konusundaki kararlılıklarını teyit etmişlerdir. Turizmin halklar arasındaki etkileşimin canlanması üzerindeki etkisini dikkate alarak teşvik ve tanıtım faaliyetlerini destekleme iradelerini yinelemişlerdir” ifadeleri kullanıldı.

    “Temiz enerjiye geçişe, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve altyapıları, hidrojenin yanı sıra gaz sektörünün de dahil edilmesinin önemi vurgulandı”

    Tarafların terörün her biçim ve tezahürüne karşı etkin mücadele hedefi doğrultusunda işbirliği iradelerinin de vurgulandığı bildiride ,”Paris Anlaşması’na üye ve G20’deki ortaklar olarak Taraflar, 1,5 derecelik artış hedefi için, karbon tarafsızlığı veya net sıfır sera gazı emisyonlarını yüzyılın ortasına kadar veya bu dönem civarında sağlamak amacıyla çevre koruma ve iklim eylemi alanında işbirliğini artırma taahhütlerini teyit etmişlerdir. Taraflar, “Güney Gaz Koridoru”nda ortaklar olarak enerji çeşitlendirmesi konusundaki sağlam işbirliğini kıymetlendirmişler ve enerjinin kapsayıcı değerini Akdeniz’de de ortak büyüme, güvenlik ve refah faktörü olarak kabul ederek işbirliklerini ilerletme konusundaki kararlılıklarını yinelemişlerdir. Bu nedenle Taraflar, arz güvenliğini ve çeşitlendirmeyi sağlamak için enerji alanında devam eden işbirliğini ilerletme konusundaki kararlılıklarını yinelemişlerdir. Temiz enerjiye geçişe, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve altyapıları, hidrojenin yanı sıra gaz sektörünün de dahil edilmesinin önemini vurgulamışlardır” denildi.

    Ukrayna’nın bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne verdikleri destek vurgulandı

    Bildiride Rusya – Ukrayna savaşına yönelik, “Taraflar, Rusya Federasyonu’nun Ukrayna’ya karşı yürüttüğü haksız ve hukuksuz savaş karşısında Ukrayna ile dayanışmalarını ve Ukrayna’nın bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne verdikleri desteği ifade etmişler; Ukrayna’ya barışın en kısa sürede getirilmesine yönelik çabalarını sürdürme iradelerini yinelemişlerdir. Taraflar, Ukrayna’dan tahıl ihracatının önündeki engelleri kaldırmak için acil önlemler alınması gerektiğini vurgulayarak, benzer insani konularda BM ve ilgili diğer kuruluşlarla birlikte çalışma konusundaki kararlılıklarını yinelemişlerdir. Taraflar, eşgüdüm ve işbirliklerini arttırarak küresel gıda güvenliğine yönelik girişimlere katkıda bulunmayı sürdüreceklerini teyit etmişlerdir. Taraflar, Türkiye’nin İtalya öncülüğünde 8 Haziran 2022 tarihinde Roma’da başarıyla gerçekleştirilen “Gıda Güvenliği Krizine İlişkin Akdeniz Bakanlar Diyaloğu” eşbaşkanlığının bu yöndeki çabalar bağlamında olumlu bir adım teşkil ettiğini vurgulamışlardır” ifadelere yer verildi.

    Uluslararası Platformlarda İşbirliğinin de gündeme getirildiği bildiride, “Taraflar, bölgesel ve uluslararası barış, güvenlik ve istikrara katkıda bulunmak amacıyla düzenli stratejik diyaloğu sürdürme konusundaki kararlılıklarını ve merkezinde Birleşmiş Milletler’in (BM) bulunduğu çok taraflılığa olan bağlılıklarını bir kez daha teyit etmişlerdir. Bu bağlamda Taraflar, BM’nin reforma tabi tutulması dahil BM bünyesinde devam eden ikili işbirliğinden duydukları memnuniyeti dile getirmişler ve BM sisteminin barış ve güvenlik, kalkınma ve insan hakları olmak üzere üç ayağını korumayı taahhüt etmişlerdir” ifadelerine yer verildi.

    “Taraflar, düzensiz göçle mücadelede Türkiye-AB 18 Mart 2016 Bildirisi’nin uygulanması da dâhil olmak üzere uluslararası işbirliğinin önemini vurguladı”

    Bildiride ayrıca düzensiz göçle ilgili de, “Taraflar, Doğu ve Orta Akdeniz göç yolları da dahil olmak üzere son zamanlarda ortaya çıkan göç eğilimlerini ele almışlardır. Taraflar ayrıca, düzensiz göçle mücadelede Türkiye-AB 18 Mart 2016 Bildirisi’nin uygulanması da dâhil olmak üzere uluslararası işbirliğinin önemini vurgulamışlardır. Geri dönüşlerin, yeniden yerleşimlerin ve mali yardımın, iyi işbirliği ve adil yük paylaşımını sağlamak için Bildirinin öngördüğü kilit araçlar olduğunu yinelemişlerdir. Taraflar, göç akımlarıyla ilgili düzenli istişarelerin başlatılması ve bu alandaki en iyi uygulamaların paylaşılması için İtalyan Göç Fonu’nun bir projesinin uygulanması konusunda mutabık kalmışlardır” ifadeleri kullanıldı.

    Doğu Akdeniz Bölgesi ve Libya ve Suriye meselesine yönelik ise, “İki deniz kıyısı ülkesi olarak taraflar, artan enerji riskleri karşısında, Akdeniz’de seyrüsefer serbestisinin ve kapsayıcı bir işbirliğinin teşviki konusunda mutabık kalmışlardır. Taraflar, hakkaniyet temelinde bir çözüme ulaşmak amacıyla deniz sınırı ihtilaflarının, uluslararası hukuk temelinde mutabakata varılarak çözülmesinin önemini vurgulamışlardır. Taraflar, gerekli koşullar sağlandığı takdirde, Doğu Akdeniz konulu Çok Taraflı Konferansın gerçekleştirilmesinin bölgede kapsayıcı bir işbirliği mekanizması kurulması için bir fırsat olduğunu belirtmişlerdir. Taraflar, ülkede şiddete veya daha büyük bölünmelere yol açabilecek tek taraflı eylemleri kesin olarak reddederek, Libya’nın egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve ulusal birliğine olan güçlü bağlılıklarını bir kez daha teyit etmiş; özgür, adil ve ülke çapında cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin mümkün olan en kısa sürede sağlam bir yasal temelde yapılmasının önemini vurgulamışlardır. Libya’nın öncülüğü ve sahipliğinde, BM’nin kolaylaştırdığı siyasi sürece desteklerini yinelemişlerdir. Taraflar Suriye’deki krizle ilgili derin endişelerini dile getirmiş ve BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı Kararı uyarınca, Suriye’de sürmekte olan çatışmaya siyasi çözüm bulmayı amaçlayan ve BM’nin kolaylaştırdığı siyasi sürece desteklerini yinelemişlerdir. Bu bağlamda Taraflar, Suriye’deki grupları Anayasa Komitesi’nde anlamlı ve yapıcı müzakerelere katılmaya teşvik etmektedirler. Taraflar, BM Güvenlik Konseyi’nin 2585 sayılı Kararı uyarınca Suriye’deki insani krizin acilen ele alınması gerektiğinin altını çizmişler ve BM Güvenlik Konseyi üyelerine Kararın yenilenmesi için çağrıda bulunmuşlardır. Taraflar ayrıca, mülteciler sorunu ve mültecilerin güvenli, gönüllü ve insan onuruna yakışır şekildeki geri dönüşleri de dahil olmak üzere Suriye krizinin tüm yönleriyle ilgili detaylı istişarelerine devam etme kararı almışlardır” değerlendirilmesi yapıldı.

    Bildirinin sonuç beyanları

    Bildirinin sonuç beyanları ise şu şekilde:

    “Taraflar düzenli ve üst düzeydeki ikili görüşmeleri sürdürme hususunda mutabık kalmışlardır.

    Taraflar ayrıca ikili ve AB konularındaki düzenli toplantıları, Doğu Avrupa, Akdeniz Bölgesi, Orta Doğu, Balkanlar, Asya ve Afrika’daki ve diğer ilgili uluslararası meselelerdeki gelişmelere ilişkin ve bölgesel hususlardaki istişareleri sürdürmeye karar vermişlerdir.

    Taraflar, ilgili Dışişleri Bakanlıklarının Diplomasi Akademileri ve Stratejik Araştırma Merkezleri ve/veya politika planlama birimleri arasındaki işbirliğini yoğunlaştırma konusunda anlaşmışlardır.

    Taraflar, iki ülkeyi ilgilendiren dış politika konularındaki kamu diplomasisinde işbirliğini güçlendirme ve stratejik iletişim yaklaşımlarını ele alma hususunda mutabık kalmışlardır.

    Zirve vesilesiyle aşağıdaki anlaşmalar imzalanmıştır. Taraflar, bu anlaşmaların imzalanmasının, hâlihazırda geniş çerçeveli bir anlaşma altyapısından yararlanan ikili ilişkilerini daha da geliştireceğine olan inançlarını vurgulamışlardır.”

    İki ülke arasında 9 anlaşma imzalandı

    İki ülke arasında görüşmelerin ardından çeşitli alanlarda iş birlikleri içeren 9 anlaşma imzalandı.

    Buna göre, “Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ile İtalya Cumhuriyeti Bakanlar Konseyi Başkanlığı Sivil Koruma Dairesi Arasında Sivil Koruma Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Muhtırası” AFAD Başkanı Yunus Sezer ile İtalya’nın Ankara Büyükelçisi Giorgio Marrapodi tarafından imza altına alındı.

    “Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile İtalya Ekolojik Dönüşüm Bakanlığı arasında Sürdürülebilir Kalkınma Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı” Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel ile İtalya Ekolojik Dönüşüm Bakanı Roberto Cingolani tarafından imzalanırken “Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ile İtalya Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanlığı Arasında Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği Uygulama Programının 2023-2025 Yılları İçin Yenilenmesine Yönelik Ortak Açıklama” Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile İtalya Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Luigi Di Maio tarafından imza altına alındı.

    “Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile İtalya Ekonomik Kalkınma Bakanlığı arasında Mikro, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı’ Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank ile Ekonomik Kalkınma Bakanı Giancarlo Giorgetti tarafından imzalandı.

    İki ülke hükümetleri arasında “Savunma Sanayiinde Gizlilik Dereceli Bilgilerin Karşılıklı Korunmasına İlişkin Anlaşma” Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile İtalya Savunma Bakanı Lorenzo Guerini tarafından imza altına alındı.

    İki ülke hükümetleri arasında “Sürücü Belgelerinin Karşılıklı Olarak Tanınması ve Değiştirilmesine İlişkin Anlaşma”ya İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile İtalya İçişleri Bakanı Luciana Lamorgese imzaladı.

    “Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ve İtalya Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanlığı Arasında Siyasi İstişarelere İlişkin Mutabakat Zaptı” ve “Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ve İtalya Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanlığı Arasında Diplomatların Eğitimi Alanında İşbirliği Mutabakat Muhtırası” Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile İtalya Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Di Maio tarafından imzalandı. Çavuşoğlu ile Di Maio daha sonra, “Antalya Diplomasi Forumu (ADF) ile MED Diyalogları Arasında İşbirliği Niyet Mektubu”nu da imzaladı.

  • Bursa’dan ihracata 8 milyar dolarlık katkı

    Bursa’dan ihracata 8 milyar dolarlık katkı

    Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, yılın 6 ayında Türkiye’nin ihracatı 125 milyar 863 milyon 711 bin dolar olarak kayıtlara geçti. İstanbul ve Kocaeli’nin ardından üçüncü sırada yer alan Bursa’dan yapılan ihracat, Türkiye’nin toplam dış satımının yüzde 6,29’unu oluşturdu.

    Ocak-haziran döneminde yaklaşık 180 ülke, serbest bölge ve özerk bölgeye ürün gönderilen Bursa’nın ihracatı geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 4,1 artarak 7 milyar 918 milyon 89 bin dolara ulaştı.

    Otomotiv sektörü kentin ihracatını sırtladı

    Bursa’nın dış satımının yaklaşık yarısını otomotiv sektörü gerçekleştirdi. Otomotiv endüstrisinin ocak-haziran dönemindeki ihracatından 3 milyar 93 milyon 188 bin dolar gelir elde edildi.

    Otomotivin ardından kent ihracatına en fazla katkıyı hazır giyim ve konfeksiyon sektörü sağladı. Sektör temsilcileri 6 aylık süreçte 919 milyon 496 bin dolarlık dış satıma imza attı.

    Üçüncü sırada yer alan çelik sektöründe üretim yapan sanayiciler de 682 milyon 283 bin dolarlık ihracat gerçekleştirdi.

    Bursa’nın ocak-haziran ihracatına, tekstil ve ham maddeleri sektörü 653 milyon 354 bin, makine ve aksamları sektörü 611 milyon 275 bin, mobilya, kağıt ve orman ürünleri 433 milyon 549 bin, kimyevi maddeler ve mamulleri 398 milyon 280 bin, demir ve demir dışı metaller sektörü ise 374 milyon 240 bin ve iklimlendirme sanayi sektörü de 235 milyon dolar katkıda bulundu.

    En çok ihracat Almanya’ya gerçekleştirildi

    Bursa’dan en fazla ihracat Türkiye’nin en önemli pazarlarından Almanya’ya yapıldı. Bu ülkeye yılın 6 ayında dış satım, ocak-haziran 2021’e göre yüzde 3,1 azalarak 1 milyar 224 milyon 675 bin dolardan 1 milyar 187 milyon 153 bin dolara geriledi.

    İkinci sıradaki Fransa’ya gerçekleştirilen ihracat ise yüzde 17 düşüşle 855 milyon 311 bin dolardan 706 milyon 187 bin dolara geldi.

    Geçen yılın aynı döneminde 386 milyon 551 bin dolarlık ürün satılan ABD’ye ihracat da yüzde 60,6 artarak 620 milyon 990 bin dolar oldu. ABD, bu rakamla üçüncü sırada yer aldı.

    Yılın ilk yarısında, kentten en çok ihracat yapılan ülke sıralamasında 607 milyon 537 bin dolarla İspanya dördüncü ve 599 milyon 766 bin dolarla da İtalya beşinci sırada yer aldı.