Etiket: Türkiye

  • Alman Bakan: “Türkiye vazgeçilmez ortağımız”

    Alman Bakan: “Türkiye vazgeçilmez ortağımız”

    Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, bugün başlayacak olan ve 10 Haziran’a kadar sürecek Pakistan, Yunanistan ve Türkiye’yi kapsayan ziyaretleri öncesinde yazılı açıklama yaptı.

    Baerbock, “Türkiye’ye yapacağım ziyaret farklılar oluşturuyor. Başka hiç bir ülke ile olmayan farklı bağların bulunduğu Türkiye vazgeçilmez ortağımızdır. Almanya’da milyonlarca kalp Almanya ve Türkiye için atıyor. Bana göre bu çift kalp atışı, çifte güç anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

    Baerbock, “Türkiye ziyaretimde her yakın ilişkide olduğu gibi, Türk dostlarımızla açıkça NATO’nun önemi ve Finlandiya ve İsveç’in kabulü yoluyla NATO’nun güçlendirilmesi ele alacağız” dedi.

    Baerbock ayrıca, “İnsanlara umut veren Türkiye’nin arabuluculuğu başta olmak üzere, Türkiye’de ifade özgürlüğü, insan hakları, Avrupa Konseyi üyesi olarak yükümlülüklerin yerine getirilmesi gibi birçok konuyu görüşeceği” ifadelerini kullandı.

  • Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Türkiye’ye geliyor

    Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Türkiye’ye geliyor

    Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Lavrov; tahıl krizi, Suriye ve Rusya-Ukrayna Savaşı konularını görüşmek üzere Ankara’ya gelecek. Lavrov’un önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile ardından ise Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile görüşmesi bekleniyor.

    Ziyaret 7 Haziran’a çekildi

    Edinilen bilgilere göre Bakan Lavrov’un ziyareti öne çekildi. Sergey Lavrov’un yarın Türkiye’de olması bekleniyor. Ziyaretin öne çekilmesinin sebebinin ise Türkiye’nin Suriye’ye düzenleyeceği yeni harekat olduğu belirtildi.

    Bakan Çavuşoğlu bugün “Dost ve Kardeş Ülkelerle Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Resepsiyonu”nda yaptığı açıklamada, gıda krizinin çözümü için yoğun çaba sarf ettiklerinin altını çizerek, “Bu konuda BM, Ukrayna, Rusya ile temastayız. Çarşamba günü (Rusya Dışişleri Bakanı) Lavrov bir heyetle beraber bu konuları da görüşmek için Ankara’ya geliyor. (Ukrayna Dışişleri Bakanı) Kuleba ile sürekli temas halindeyiz” açıklamasında bulunmuştu.

  • CHP lideri: “Irkçılık yapmıyoruz, herkes kendi ülkesinde otursun”

    CHP lideri: “Irkçılık yapmıyoruz, herkes kendi ülkesinde otursun”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, birtakım ziyaretler için geldiği Konya’da muhtar ve çiftçilerle program buluştu. Burada katılımcılara seslenen Kılıçdaroğlu, “Devlet adaletle yönetilir. Kainat da adalet üzerine inşa edilmiştir. Herkesin adalet hakkı vardır. Hepimiz adalete susadık. Adalet istiyoruz artık ülkemizde. Çok kamplaştık. Çok kavga ediyoruz. Çok ayrıştık. Komşumuzun inancını sorgulamaya başladık. Komşumuzun kimliğini sorgulamaya başladık. Komşumuz nedir diye sorgulamaya başladık. Yaşam tarzını sorgulamaya başladık. Bunu yapan siyaset kurumu. Türkiye’nin buradan çıkması lazım. Oturmamız lazım, konuşmamız lazım. Bu güzel ülkeyi büyütmek zorundayız. Zenginliğimiz var. Düşündüğünüzden daha zengin bir ülke Türkiye ama gelir adaletle dağıtılmıyor” dedi.

    “Irkçılık yapmıyoruz ama herkes kendi ülkesinde otursun”
    Suriyeli sığınmacıları nasıl göndereceklerinden bahseden Kılıçdaroğlu, “Oturacağız Suriye yönetimiyle karşılıklı büyükelçilikleri açacağız. Niye kavga edelim ki arkadaşlar? Emperyal güçlerin kayığına niye binelim? Suriye’de yaşayan çok sayıda akrabamız var. Ezo Gelin’i Suriye’ye gelin verdik. Çorbasını içiyoruz ama Ezo Gelin’in kim olduğunu bilmiyoruz. Hala evlilikler var. Dolayısıyla kavga etmenin bir mantığı yok. Biz de kazanacağız, onlar da kazanacak. Oturacağız, büyükelçilikleri açacağız. Protokolümüzü yapacağız. Buradan gidecek Suriyelilerin can ve mal güvenliğinin garantisini alacağız. Birleşmiş Milletler’i gerekirse devreye koyacağız. Sonra yeter mi? Hayır. Buradan giden Suriyelilerin evini, yolunu, kreşini, hastanesini, hepsini yapacağız. Hangi fonlarla? Avrupa Birliği’nin fonlarıyla. Kim yapacak? Bizim müteahhitler yapacak. Gitmezler diyorlar. Niye gitmesin? Adama bedavaya ev veriyorsun. Kreşi var, hastanesi var. Yeter mi? Yine yetmez. Bizim Antepli iş insanlarının o bölgede çok sayıda fabrikaları vardı. Kardeşim fabrikaların tamamını yeniden aç diyeceğiz. Sana da teşvik vereceğiz. Burada asgari ücretin yarısına çalışacağına, perişanlık içinde kalacağına evi, yolu, okulu var, kreşi, işi var. Burada niye kalsın? Hayat garantisi de var. Bunları sağlayacağız. Bunların Avrupa Birliği’nde de anlattım. Yapmazsanız sizin de başınız belaya girer, bizim de başımız belaya girer. Bunu söylediğim zaman bana kızıyorlar. Irkçılık mı yapıyorsunuz? Hayır efendim. Allah’ın yarattığı her kula benim saygım vardır. Kimliği ne olursa olsun. Irkçılık yapmıyoruz ama herkes kendi ülkesinde otursun. Kendi ülkesinde rahat etsin” dedi.

    “Biz ithalatçı bir ülke değil, ihracatçı bir ülke olacağız”
    Hiçbir çiftçinin ektiği ürün dolayısıyla asla zarar etmeyeceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Tarımda ciddi bir planlama yapmamız lazım. Kimin neyi ekeceği havza bazlı planlama yapmamız lazım. Konya Ovası’na şu ekilecek, Harran’a şu ekilecek. Gediz Ovası’na şu ekilecek. Herkes ekeceğini bilecek. Bir yıl sonra en az yüzde 15 karla bunu kaça satacağını bilecek. Dolayısıyla herkes ekecek. Türkiye’nin ihtiyacı karşılanacak. Ama hiç kimse zarar etmeyecek. Biz ithalatçı bir ülke değil, ihracatçı bir ülke olacağız. Fazla ürettiysek ihraç edeceğiz. Alıcı bulamazsak Afrika’ya göndeririz. Bir sürü aç gezen insanlar var. Müslüman ülkeler var. Orada dünya kadar aç insan var. Sen maske göndereceğine buğday gönder, et gönder. İnsanların karnı doyar. Bunların hepsini yapabiliriz. Türkiye zengin bir ülke” şeklinde konuştu.

    “Muhtarlar kamu kuruluşu olarak sayılması lazım”
    Muhtarlığı demokrasinin temel taşı olarak gördüklerini belirten Kılıçdaroğlu, “Bir muhtarlık kanunu, muhtarlık temel kanunu hazırladık. Bunu meclise sunduk ama AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerinin oylarıyla reddedildi, olabilir. Biz onlara şu teklifi de yaptık. Muhtarlık sorununu çözmek için hani biz muhalefetiz diye bizim teklifi reddedebilirsiniz. Siz getirin biz size destek verelim. Önemli olan sorunu çözmek değil mi? İnatlaşmanın bir mantığı yok ki, olmadı. Allah’ın izniyle onu çıkaracağız. Muhtarlığın bir bütçesinin olması lazım. Bütçesiz muhtarlık olmaz. Dolayısıyla bütçesinin ayrılması, yeri geldiğinde sosyal yardımlarında muhtarlar aracılığıyla yapılması lazım. Sosyal yardımlar muhtarlar aracılığıyla yapılırsa hak yerini bulur. Çünkü muhtar kimin fakir olduğunu bilir. Ona gider, onun arzu ettiği yardımı yapar. Muhtarlar belediye meclis toplantılarına katılmaz. Mahalleyle ilgili karar alınıyorsa o mahalleyle ilgili karar alınma sürecinde muhtar belediye meclisinin o toplantısına katılmalı, söz ve karar sahibi olmalı. Köy tüzel kişiliklerini yeniden ihya edilmesi lazım. Köy tüzel kişiliğine ait olan mal varlıklarının köy tüzel kişiliğine iade edilmesi lazım. Muhtarlık bir kamu kuruluşu sayılmıyor. Belediye kamu kuruluşu, meclis kamu kuruluşu, bakanlıklar kamu kuruluşu, Cumhurbaşkanlığı kamu kuruluşu… Bakın bunların çoğu seçimle ama muhtarlık kamu kuruluşu sayılmıyor. Kamu kuruluşu olarak sayılması lazım. Sayılırsa belediyelerle iş birliği yaparsınız. Sayılamazsa belediyelerle kanunen iş birliği yapamazsınız. Belediye gelip bir proje muhtarla iş birliği yapamaz. Çünkü kamu kuruluşu sayılmıyorsunuz. Sayılması lazım. Türkiye Muhtarlar Birliği’nin olması lazım. Türkiye Belediyeler Birliği var. Türkiye Muhtarlar Birliği yok. Çok parçalı bir yapı var. Değişik siyasi görüşlere göre oluşturulmuş muhtar dernekleri var. Ama bunların bir Muhtarlar Birliği şemsiyesi altında olması lazım. Nasıl Türkiye Belediyeler Birliği varsa Türkiye Muhtarlar Birliği de olması lazım” diye konuştu.
    Kılıçdaroğlu konuşmasının ardından çiftçi ve muhtarların sorularını yanıtladı.

    “Derdiniz nedir diye sormadık?”
    Kendi kabahatlerinin de olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Gelip sizin sofranıza oturmadım. Çayınızı kahvenizi içmedim. Derdiniz nedir diye sormadık? Ankara’da oturduk. Güzel laflar ettik. Niye bize oy vermiyorsunuz diye bir de size kızdım. Yok artık böyle şey. Geliyor, oturuyorum, konuşuyorum. Dertlerinizi dinliyorum. Gerekirse günün 24 saati çalışıyorum. Sizin için, bu ülke için, hak için, hukuk için, mücadele ediyoruz. Mücadele bireysel bir mücadele değildir. Mücadele bir kişinin mücadelesi değildir. Mücadele hem bugün hem geleceğimiz içindir. Biz evlatlarımıza güzel bir Türkiye bırakmak zorundayız. İki Trakya büyüklüğünde alan Türkiye’de ekilmiyor. Mal dışarıdan geliyor. Siz hiç şunu düşünür müydünüz? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tarım bakanı, Fransa’da Fransa tarımına yaptığı katkılar dolayısıyla madalya alsın. Oldu, Türkiye’de tarım bakanı Fransa tarımına katkı dolayısıyla madalya aldı. Niye almasın ki? Her şey Fransa’dan alıyorsun. Niye olmasın? Buradan Türkiye’nin çıkması lazım. Buradan Türkiye’yi çıkarmamız lazım. Bizim üretmemiz lazım. Bizim büyümemiz lazım. Geçen yıl 4 milyona yakın garibanın da evinde elektrik kesildi. Bu kardeşiniz şunu yaptı: 4 milyonun sesi duyulmuyordu. Çünkü 4 milyon, gariban aileydi. Elektrik parasını ödeyecek paraları bile yok. Ben de ödemedim. Geldiler elektriğimi kestiler. Ne oldu? Bütün dünyada haberleştik” ifadelerini kullandı.

  • Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: “Türkiye kilit bir ülke”

    Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: “Türkiye kilit bir ülke”

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde katıldığı öğrenci buluşması programında, “Biz NATO’nun genişlemesini de isteyen bir ülkeyiz. Ama bize saldıran terör örgütüne destek veren ülkeden müttefik olur mu? Biz sizin kaygılarınızı anlıyoruz, siz de müttefiklerin kaygılarını anlamanız lazım” dedi.
    Birtakım ziyaretlerde bulunmak ve programlara katılmak üzere Eskişehir’e gelen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Osmangazi Üniversitesi Kongre Merkezi’nde düzenlenen ‘Girişimci ve İnsani Türk Dış Politikası’ programında öğrencilerle bir araya geldi. Bakan Çavuşoğlu, öğrencilere Türkiye’nin dış politikası ve küresel sistem hakkında bilgiler aktardı. Açılış konuşmasının ardından Çavuşoğlu, öğrencilerin sorularını cevapladı.

    “Ama bize saldıran terör örgütüne destek veren ülkeden müttefik olur mu?”
    Bakan Çavuşoğlu, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvurusu hakkında da değerlendirmede bulunarak, “Güçlü olanın yanında olmak kolay, ama haklı olanın yanında ve mecburiyetten yana tavır sergilemek, herkesin bugün küresel ve uluslararası sistemde yapabileceği kolay bir şey değil, çünkü çok baskı var. Ülkeler üzerinde çok baskı var. Milletler üzerinde çok baskı var. Azınlıklar üzerinde çok baskı var. Diğer taraftan İsveç ve Finlandiya var. NATO üyelikleri konusunda da teröre destek veren, ülkemize kısıtlama uygulayan ülkelerle müttefiklik yapılamayacağını söylüyoruz. Herhangi gizli bir gündemimiz yok. Biz NATO’nun genişlemesini de isteyen bir ülkeyiz. Ama bize saldıran terör örgütüne destek veren ülkeden müttefik olur mu? Siz müttefik olacaksanız, biz sizin kaygılarınızı anlıyoruz, siz de müttefiklerin kaygılarını anlamanız lazım. Anlamak yetmez, gidermek lazım. Türkiye’ye karşı savunma sanayi ürünlerinde kısıtlama getireceksiniz. Kısıtlamanın gerekçesi ne? PKK ve YPG’ye yönelik operasyonlarımız. Yani terörle mücadelemiz. Yani bir kısıtlama, ürün satmama kararı kime karşı alınır? Düşmana karşı değil mi? İlişkilerinizin hiç olmadığı, istemediğiniz ülkelere karşı olur. Dünyada herkesin ilişkilerini yani aşağı yukarı minimumda tuttuğu ülkelerde var, sistemin içinde. Ama siz Türkiye gibi, Avrupa’ya çok önemli katkı sağlayan bir ülkeye kısıtlama getiriyorsunuz. Açıkça bunu söylüyoruz. Bu kaygılarımızın giderilmesi gerektiğini ve bu ülkelerin de bu yönde somut adımlar atması gerektiğini söyledik. Kendilerine belgeyle de verdik” ifadelerini kullandı.

    “Yani sadece yakın coğrafyamızda değil, işte Afrika’da da aynı yaklaşımı sürdürüyoruz”
    Bakan Çavuşoğlu, Türkiye olarak her coğrafyada barış için mücadele ettiklerini belirterek, “Afrika’dan Latin Amerika’ya, Orta Asya’dan Balkanlar’a her coğrafyada barış için çalışıyoruz. Şimdi Filipinler neresi, Türkiye neresi? Orada da barış sürecine katkı sağlıyoruz. Halen bu alınan kararların uygulanması konusunda bir büyükelçimiz görevli. Şimdi Kolombiya’da biliyorsunuz ayrılıkçı ve terör faaliyetlerinde bulunan grupla devlet arasındaki müzakerelere biz hem personel katkısı sağlıyoruz. O bölgedeki Latin Amerika’daki bölgesel örgütler aracılığıyla hem de bir diplomatımızı görevlendiriyoruz. Yani sadece yakın coğrafyamızda değil işte Afrika’da da aynı yaklaşımı sürdürüyoruz. Şimdi Balkanlar’da ciddi bir kırılganlık var. Önümüzdeki günlerde dört Balkan ülkesini ziyaret edeceğim. Bu ülkelerle önemli görüşmeler de gerçekleştireceğiz. Sayın cumhurbaşkanımızın da ziyaretleri olacak” şeklinde konuştu.

    “Kilit bir ülke olarak herkes Türkiye’yi görüyor”
    Ukrayna’daki buğdayın dünyaya taşınması konusunda çalışmaların sürdüğünü söyleyen Çavuşoğlu, konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
    “Ama vatandaşlarımızın ve dünya insanlarının karşı karşıya kaldığı başka sorunlar da var. Ayrımcılık, nefret, kendisinden olmaya yönelik nefret, İslam düşmanlığı, yabancı düşmanlığı, bunlara karşı da mücadele etmek lazım. Şimdi ilk defa Dışişleri Bakanlığı olarak ilgili kurumlarımızla da çalışıyoruz. Dünyada İslam düşmanlığı ve ırkçılık içeren saldırılar, söylem ve eylemleri rapor ediyoruz. Raporumuz bitmek üzere. Tüm uluslararası kuruluşlar BM İnsan Hakları Komiseri, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği dâhil herkesle paylaşacağız. Dünya kamuoyuyla da paylaşacağız. İşte Ukrayna’daki savaştan dolayı gıda güvenliği konusunu ön planda olduğunu söyledim. Şimdi bir taraftan tekrar tarafları masaya getirmeye çalışıyoruz, barış için çalışıyoruz. Diğer taraftan da Ukrayna’daki buğday için mayınların temizlenmesiyle güvenli bir koridor açarak, o gemilerin Ukrayna’daki buğdayın tüm dünyaya taşınması, ihtiyaç duyan ülkelere ihraç edilmesiyle ilgili çalışıyoruz Birleşmiş Milletler, Türkiye, Rusya ve Ukrayna olarak. Şimdi ülkeler arıyor bizi sürekli, ‘bizi de dâhil edin bu sisteme’ diye. Biz tabii herkesin katkısına açığız. Bu konularda rekabet olmaz. İş birliği yapmak lazım diyoruz. Ama burada kilit bir ülke olarak herkes Türkiye’yi görüyor. Çünkü başından beri bu yönde her iki tarafın da güvenini kazanan sadece savaş döneminde değil önce izlediğimiz hep denge politikası sayesinde güvenilir bir ülkeyiz.”
    Düzenlenen programa Eskişehir Valisi Erol Ayyıldız, AK Parti Eskişehir Milletvekilleri Harun Karacan ve Emine Nur Günay, AK Parti İl Başkanı Zihni Çalışkan, Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Şenocak ile çok sayıda öğrenci katıldı.

  • Finlandiya: “Türkiye ne zaman hazır olursa görüşebiliriz”

    Finlandiya: “Türkiye ne zaman hazır olursa görüşebiliriz”

    Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto, Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de Çekya Dışişleri Bakanı Jan Lipavsky ile bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılım başvuruları ile Türkiye’nin iki ülkenin üyeliklerini istememesi tartışılırken, Rusya’nın Ukrayna’daki saldırganlığı, Avrupa’nın güvenliği, Balkan ve bazı Doğu Avrupa ülkelerinin AB’ye üyelikleri ile Çekya’nın AB dönem başkanlığı konuları görüşüldü.

    “Türkiye’nin kararının Rusya ile ilgisi yok”

    Çek Dışişleri Bakanı Lipavsky bir gazetecinin, “Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerine olumsuz bakmasının Rusya ile bir bağlantısı var mıdır” sorusuna; “Kesinlikle böyle bir bağlantı olduğunu düşünmüyorum. Türkiye sebeplerini bildirdi. Sorunların diplomatik yollarla çözülebileceğini düşünüyorum. Umarım her şey olumlu bir duruma döner ve 29 üyenin onay verdiği İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerine Türkiye de onay verir. Bunun için çalışmak gerekli ve bunun için zamanımız var. Bir sonraki Cuma günü Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşeceğim. Fakat bu sorunu çözmek Çekya’nın sorumluluğunda değildir. Bunu çözecek olan 3 ülkedir” dedi.

    Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto ise açıklamasında, “Biz de yaptığımız görüşmelerde kesinlikle Rusya ile bir bağlantı görmedik. Türkiye’nin endişeleri terörizm ve silah ticareti ile ilgili konulardır. Biz tekrar görüşmek için hazırız. Türkiye ne zaman hazır olursa görüşebiliriz” dedi.

    “Çekya, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılımını destekliyor”

    Çekya Dışişleri Bakanı Jan Lipavsky yaptığı açıklamada, “Çekya olarak Finlandiya ve İsveç’in NATO başvurularını mümkün olan en kısa sürede işleme koymak için elimizden geleni yapacağız. Bu ülkelerin NATO’ya katılımı güvenlik açısından da çok önemli. Finlandiya ve Çekya, Rus baskısı bakımından benzer durumda. Bu ülkelerin Ukrayna ile dayanışma göstermesi çok önemli” dedi. Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto ise açıklamasında, “Birçok NATO ülkesi gibi Çekya’nın da Finlandiya’nın NATO üyeliğine verdiği destekten dolayı memnunuz. Ukrayna’yı destekliyoruz ve desteklemeye de devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

  • TBMM Başkanı Şentop’tan “Türkiye-Azerbaycan ortak üniversitesi” önerisi

    TBMM Başkanı Şentop’tan “Türkiye-Azerbaycan ortak üniversitesi” önerisi

    TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki parlamento heyeti, Bakü Haydar Aliyev Uluslararası Havalimanı’nda Azerbaycan Milli Meclis Başkan Yardımcısı Fezail İbrahimli, Azerbaycan-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Ehliman Emiraslanov ve Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi Cahit Bağcı tarafından karşılandı. Şentop, Azerbaycan Milli Meclisi ve TBMM’nin himayesinde Uluslararası Balkan Üniversitesi ve Azerbaycan Diplomatik Akademi (ADA) Üniversitesi iş birliğiyle Bakü’de ADA Üniversitesi’nde gerçekleştirilen Karabağ temalı INCSOS VII. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi’nin açılış konuşmasını gerçekleştirdi.

    “Bu toplantılar, özellikle Karabağ meselesine dünya kamuoyunun dikkatini teksif etmesi bakımından da faydalı olacaktır”

    Şentop, “Hem medyadaki bilgilendirmeler, haber anlamında hem de akademik dünyanın dikkatinin, ilgisinin buraya, bu konuya, Karabağ meselesine çekilmesi noktasında böyle bir uluslararası toplantının çok faydalı olacağını düşündük” dedi.
    Koronavirüs salgını sürecinde kongrenin kısa bir zamanda gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını belirten Şentop, “Nihayet bugüne kısmet. Bugün başlayıp 4 Haziran’a kadar devam edecek olan bu toplantılar, özellikle Karabağ meselesine ve burada olan bitenlere akademik kamuoyunun, dünya kamuoyunun dikkatini teksif etmesi bakımından da faydalı olacaktır” ifadelerini kullandı.

    Şentop, 20 farklı ülkeden toplamda 100’ün üzerinde üniversiteden, akademik kadrodan 3 binin üzerinde tebliğ başvurusu olduğunu ve bin 741 tebliğin kabul edildiğini anlattı. Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin “tek millet iki devlet” diye nitelendirildiği boyutta akademik çalışmaların da artırılması gerektiğine dikkat çeken Şentop, “Şüphesiz bu akademik çalışmaların Türkiye ve Azerbaycan gibi tek millet iki devlet dediğimiz bir yakınlık, bir iş birliği içerisinde bulunan iki ülke akademisyenlerinin öncülüğünde yapılması da çok önemli” dedi.

    Türkiye ile Azerbaycan ortak üniversitesi kurulması önerisini getiren Meclis Başkanı Şentop, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

    “Biliyorsunuz, çok uzun zamanlar ayrı kaldık, çok uzun yıllar ayrı kaldık mecburen şartların bizi sevkiyle. Bu aradaki boşluğu da dolduracak adımları süratle atmamız lazım. Sadece sözde kalmaması lazım bu gayretlerin. Birçok yerde dile getiriyoruz. Ben de geldim, birçok konuyla ilgili konuşmalar yaptık. Ama bu sözlerin, konuşmaların hayatta bir karşılığının da hızlıca, süratle ortaya çıkması lazım. Bu bakımdan ben bir Türkiye-Azerbaycan ortak üniversitesinin bir an önce hayata geçirilmesini ve hatta önümüzdeki öğretim yılında öğretime başlamasını çok önemli buluyorum.

    Öğrenci değişimi ile gençlerimiz arasında iki ülkeyi yakından tanıyacakların olması ilişkileri çok daha güçlü hale getirecektir. Karşılıklı olarak akademisyenlerin değişimi yine öğrencilerin, karşılıklı olarak değişimi suretiyle gençlerimiz arasında özellikle tahsilli gençlerimiz arasında iki ülkeyi daha yakından tanıyacak insanların bulunması, bizim bu ilişkilerimizi çok daha sağlam, köklü ve geleceğe yürüme bakımından çok daha etkili hale getirecektir. Bu bakımdan bu toplantıyı bu anlamı itibarıyla da çok kıymetli buluyorum.”

    “Karabağ’da 28 yıllık esaretin ve acının ortaya çıkardıklarını, akademisyenlerin gözünden görmeye ihtiyacımız var”

    Kongrenin Karabağ olmasının çok isabetli ve yerinde olduğunu dile getiren Şentop, “Karabağ yaralarını sararken Karabağ’ın kültür beldesi Şuşa’nın yaşadığı acıları ve zafer sonrası mutluluklarını kelimelerle resmetmeye geldiniz hepiniz. Yaklaşık 30 yıl boyunca devam eden bu işgal, verilen şehitler Şuşa’da, Füzuli’de yaşananlar, koca bir yürek yangını olan Hocalı katliamı ve daha nice saldırılar, sosyal bilimler alanındaki akademisyenlerimizin ele alacağı boyutlarla ortaya koyulacaktır. Tarihçilere edebiyatçılara, psikologlara, coğrafi ve stratejik uzmanları, hatta bu acıların temelinde var olan Dağlık Karabağ’ın zenginliklerini talan edenleri bizlere anlatacak ekonomi uzmanlarına ihtiyacımız var. Bin yıllardır yaşadığı toprakları gasp edilen, bir gece ansızın topluca katledilen kundaklarında uyuyan bebekler ve yaşlılar var. Sevdiklerine yaktıkları ağıtlar, şiirler, hikayelerle göç yollarında ömür tüketmiş, vatanından ayrılan ve gurbet acısıyla hasretlik çekenlerin öykülere, romanlara işlenen ıstırapları var. Savaş ve göç sonrası tarihe, edebiyata, güzel sanatlara yansıyan Dağlık Karabağ’da 28 yıllık esaretin ve acının ortaya çıkardıklarını değerli sosyal bilim akademisyenlerinin gözünden görmeye, değerlendirmeye ihtiyacımız var” dedi.

    “Akademisyenlerimizin Karabağ’ı görmesinde çok büyük faydalar var”

    Karabağ’daki tahribatı gözle görülmedikçe anlamanın mümkün olmadığını ifade eden Şentop,“Mesela Fuzuli ile ilgili görme sen şehirle ilgili gerçek manada bir kanaate sahip olman mümkün değil. Buraları görülmesinde ve hakikaten medeni dünyaya kendilerini mazlum olarak tanıtmaya çalışanların ne kadar zalim, ne kadar tahripkar, ne kadar insanlık ve medeniyet düşmanı kültür düşmanı olduklarının anlatılması gösterilmesi lazım. Ama bunu önce anlamak lazım. Akademisyenlerimizin bu bakımdan buraları görmesinde çok büyük faydalar var. Bir konuyu sadece kağıtlar üzerinden, cümleler, yazılar üzerinden öğrenmek başka bir şey, bizzat görerek orayı öğrenmek başka bir şey. Bu bakımdan çok büyük faydası olacak buraları görmesinin de akademisyenlerimizin” diye konuştu.

    “Azerbaycan’ın yanında olmaya, yanında durmaya devam edeceğiz”

    Ermenistan’ın Karabağ’da yaptıkları savaş suçlarının uluslararası hukukun da bir konusu olduğunu belirten Şentop, “Ancak şunu da çok açıklıkla eklemek isterim. Türkiye sadece Azerbaycan’a kayıtsız şartsız destek vermesinin sebeplerinden biri. Kardeşliğimiz dostluğumuz değil, aynı zamanda Azerbaycan’ın haklı bir davayı savunuyor olmasıdır. Kafkasya’da kalıcı barışın tesisi için kardeşlerimizin haklı davasına destek vermeye, Türkiye olarak her zaman Azerbaycan’ın yanında olmaya yanında durmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    “Azerbaycan ve Türkiye defalarca çifte standartla karşı karşıya kaldı”

    Milli Meclis Başkanı Sahiba Gafarova ise, yaptığı konuşmada 7. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi’nin Karabağ’a adanmasının çok önemli ve övgüye değer olduğunu belirterek, “Çünkü Karabağ gerçeklerinin akademik çevrelerce vurgulanması, bilim literatürüne yansıtılması ve gelecek nesillere aktarılması çok önemlidir. Ona göre, olayın önemli yanı kardeş ülkeler arasındaki ilişkilerin siyasi, tarihi, sosyolojik ve kültürel temellerini dikkate almak, gelişme umutları, sürece katkıda bulunmak için yeni fikir ve girişimlerin geliştirilmesidir” dedi.

    14 Ocak’ta Azerbaycan ile Türkiye arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının 30. yıl dönümünü kutladıklarını ifade eden Gafarova, “Kardeş Türkiye, bağımsız Azerbaycan’la tarihinde diplomatik ilişkiler kuran ilk ülkedir. Azerbaycan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülkelerden biri olan Türkiye, kardeşlik desteğini ilk günden itibaren göstermiştir. Devletlerimiz arasındaki resmi ilişkiler 30 yılı kapsamasına rağmen halklarımızın ortak tarih, dil, manevi ve kültürel değerlere dayalı birlik ve beraberliği yüzyıllardır devam etmektedir. Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin mevcut seviyesi, birlik ve beraberliğimizin yeni bir tezahürüdür” diye konuştu.

    Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ilişkilerin dostluk ve kardeşlik ruhu içinde son 30 yılda hızla geliştiğini vurgulayan Gafarova, “Kabul etmek gerekir ki modern dünyanın talihsiz gerçekleri var. Bunlardan biri, Azerbaycan ve Türkiye’nin halklarının çıkarlarına hizmet eden, barış ve işbirliğini hedefleyen bağımsız iç ve dış politikaları nedeniyle defalarca çifte standart ve önyargılı tutumlarla karşı karşıya kalması ve farklı zamanlarda neler olduğunu hepimiz biliyoruz. Azerbaycan-Türkiye birliğinin bu çifte standarda karşı her zaman kalkan rolü oynaması, ülkelerimize yönelik gizli niyetleri ve komploları püskürtmeyi başarması sevindiricidir” dedi.

    Kongrenin resmi açılış töreni öğrencilerin hazırladığı kısa video gösterimi ve hatıra fotoğrafının çekilmesinin ardından sona erdi. 20 farklı ülkeden rektörler, akademisyenler ve öğretim üyelerinin katıldığı kongre 4 Haziran’a kadar devam edecek.

  • BM talebi kabul etti: ‘Turkey’ yerine ‘Türkiye’

    BM talebi kabul etti: ‘Turkey’ yerine ‘Türkiye’

    Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Türkiye’nin yabancı dillerde “Turkey” olarak kullanılan ülke adının “Türkiye” olarak değiştirilmesine yönelik Genel Sekreter Antonio Guterres’e gönderdiği mektubu aldıklarını ifade etti.

    Dujarric talebin, mektubun alınmasıyla derhal yürürlüğe girdiğini belirtti.

    Çavuşoğlu, 31 Mayıs’ta Twitter hesabından konuyla ilgili yaptığı paylaşımda, “Ülkemizin marka değerini yükseltmek için Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde başlattığımız süreç nihayete eriyor. BM Genel Sekreteri’ne bugün gönderdiğim mektupla ülkemizin BM nezdinde yabancı dillerdeki adını da “Türkiye” olarak tescil ediyoruz. Hayırlı olsun” ifadelerini kullanmıştı.

  • Finlandiya’dan Türk İHA ve SİHA’larına atıf

    Finlandiya’dan Türk İHA ve SİHA’larına atıf

    NATO üyelikleri konusunda Türkiye’nin kaygılarını gidermeye çalışan Finlandiya ve İsveç’ten olumlu mesajlar gelmeye devam ediyor. Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto yaptığı açıklamada, Finlandiya ve Türkiye’nin NATO müttefiki olmaları durumunda birbirleriyle silah anlaşmaları yapabileceğini belirterek, “Türkiye’de Finlandiya’nın ilgisini çekebilecek bazı silah teknolojileri var. Herkes bu dronları ve diğer sistemleri takip etti. Ama acele etmek istemiyorum. Önce mevcut müzakerelerin durumuna bakalım” dedi.

    Finlandiya’nın Türkiye’ye silah ambargosu uygulamadığını ve ihracatın duruma göre belirlendiğini ifade eden Haavisto, ancak NATO’nun savunma taahhüdü göz önüne alındığında, Finlandiya’nın NATO üyesi olması halinde herhangi bir silah ihracatına yönelik kararda dikkate alınacağını da sözlerine ekledi.

    Türkiye, terör örgütü PKK/YPG’ye verdikleri destek nedeniyle Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğini veto ederken, söz konusu iki ülkede Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde terör örgütlerine düzenlediği askeri operasyonlar nedeniyle Türkiye’ye silah ambargosu uyguluyor.

  • Finlandiya Cumhurbaşkanı Türkiye’deki terör saldırılarını hatırlattı

    Finlandiya Cumhurbaşkanı Türkiye’deki terör saldırılarını hatırlattı

    Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto, Finlandiya Cumhurbaşkanlığı Ofisi’nin resmi sitesinde “Finlandiya terörle mücadeleyi ciddiye alıyor” başlıklı bir yazı yayınladı. Söz konusu yazıda, Türkiye’deki terör eylemleri ve Finlandiya’nın terörle mücadele politikalarına yer veren Niinisto, “Türkiye’nin terör konusundaki endişeleri ciddiye alınmalı ve terör saldırılarında çok sayıda Türk vatandaşı hayatını kaybetti” dedi.

    Ankara’da 2015’te yaşanan terör saldırısının ardından eşi ile Türkiye’ye resmi ziyarette bulunduğunu hatırlatan Niinisto, “2015 yılında Türkiye’ye yaptığım resmi ziyarette eşim ve ben Ankara’daki saldırının ardından yaşananları yakından takip edebildik. O zaman kurbanların yakınlarına desteğimizi gösterdik ve terör saldırısını kınadık” ifadelerini kullandı.

    Finlandiya’nın terörizmin tüm biçimlerini ve tezahürlerini kınadığını ve terörizmi önlemek için aktif olarak çalıştığını vurgulayan Niinisto, “Finlandiya’nın terörle mücadeledeki yaklaşımı ve eylemleri, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu terör konusunda da NATO ülkelerinin genel çizgisiyle şimdiden tamamen uyumludur. Bu konuda da üyelik koşullarımızı yerine getirilmiştir” dedi.

    Türkiye ile müzakerelere devam edilmesi gerektiğini belirten Niinisto, “Fin Ceza Kanununda bu yıl yürürlüğe giren yasa ile terör suçlarının cezalarını sıkılaştıran ve uzatan bir değişiklik yapıldı. Finlandiya’nın uluslararası insan hakları ilkelerine ve bunlardan türetilen yasalara saygısının, terörle mücadele önlemleriyle hiçbir şekilde çelişmediğini de vurgulamak isterim” dedi.

    Niinisto, İsveç’e de terör konusunda atıfta bulunarak, “Tabii ki İsveç’in bu konudaki tutumunu bilmiyorum ama teröre yaklaşımımızın oldukça benzer olduğunu biliyorum” dedi.

  • “Türkiye önemli bir NATO müttefikidir”

    “Türkiye önemli bir NATO müttefikidir”

    NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, diğer NATO müttefiklerinin Türkiye kadar terör saldırılarına maruz kalmadığını ifade ederek, Türkiye’nin önemli bir NATO müttefiki olduğunu vurguladı.

    Stoltenberg ayrıca  ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile düzenlediği ortak basın toplantısında, NATO üyeliği konusunda Türkiye’nin kaygılarının giderilmesi amacıyla Finlandiya, İsveç ve Türkiye’nin yetkilileriyle Brüksel’de görüşeceğini açıkladı.