Etiket: Türkiye

  • Türkiye’de aşılananların sayısı 2 milyonu geçti

    Türkiye’de aşılananların sayısı 2 milyonu geçti

    Türkiye’de koronavirüs ile mücadele kapsamında ilk doz Covid-19 aşısı yaptıranların sayısı 2 milyonu geçti.

    Koronavirüse karşı aşının bulunması ile birlikte dünyada salgın ile mücadelede önemli bir aşamaya gelinirken, Türkiye’de de aşılama çalışması 14 Ocak’tan itibaren başladı. Sağlık çalışanlarından başlayan aşılama çalışması kapsamında Sağlık Bakanlığı’nca oluşturulan ‘https://covid19asi.saglik.gov.tr/’ adresinde Türkiye genelinin ardından iller bazında da aşılanan kişi sayısı anlık paylaşılmaya başlandı.

    Haritada, Türkiye geneli aşılanan sayısı dakikada bir, illere göre dağılım ise 10 dakikada bir güncelleniyor. Platformda ülke genelinde toplam aşılanan kişi sayısı canlı olarak takip edilebiliyor. Buna göre, bugün saat 12.57’den itibaren toplam 2 milyonu aşkın kişi aşılanırken, İstanbul’da 359 bin 912, Ankara’da 200 bin 701, İzmir’de 132 bin 792 kişi, Bursa’da 68 bin 181 bin kişi aşılandı.

  • Türkiye’de insanlar doğduğu ilde yaşasaydı, en kalabalık il hangisi olurdu?

    Türkiye’de insanlar doğduğu ilde yaşasaydı, en kalabalık il hangisi olurdu?

    Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Adrese Dayalı Nüfus Kayıt sistemine göre, Türkiye’de yaşayanlar doğdukları kentte kalmış olsaydı 2 milyon 839 bin 823 kişi nüfusu ile Şanlıurfa ülkenin en kalabalık kenti olurken, onu 2 milyon 603 bin 448 kişi ile Konya, 2 milyon 558 bin 75 nüfusu ile İstanbul izliyor.

    TÜİK verilerine göre Türkiye’de insanlar doğduğu kentte yaşasaydı, 2 milyon 839 bin 823 kişi ile Şanlıurfa en kalabalık kent olurken, Konya 2 milyon 603 bin 448 kişi ile ikinci, İstanbul ise 2 milyon 558 bin 75 kişi ile üçüncü oldu. Her yıl 60 bin yeni doğan bebeğiyle nerdeyse bir ilçe nüfusu kadar bebeğin dünyaya geldiği Şanlıurfa’da yaşayanların çoğunluğunun metropol ve sanayi şehirlerinde yaşadıkları öğrenildi.

    HER YIL 60 BİN DOĞUM

    Şanlıurfa İli Kültür Eğitim Sanat ve Araştırma Vakfı (ŞURKAV) Ankara Şube Başkanı Cengiz Aksan, TÜİK verileriyle ilgili olarak şunları söyledi. “Türkiye’den en kalabalık şehir görünürde İstanbul. TÜİK’in açıkladığı verilere bakılırsa kendi memleketinde yaşamak isterlerse en kalabalık 1’inci şehir Şanlıurfa olarak açıklandı. Şanlıurfa’nın nüfusu şu anda neredeyse 3 milyona dayanacak. Durum böyle olunca Şanlıurfa’dan batı illerine ve sanayi şehirlerine göç yaşanıyor. Her yıl kentte 60 bin civarında yeni doğum yaşanıyor. Türkiye’de doğum oranında en yüksek şehir yine Şanlıurfa’dır. Ankara’da yaşadığım için yaklaşık 30 bin civarında hemşerimiz ikamet ediyor. Şanlıurfa’nın göç istatistiklerine baktığımızda mevsimlik tarım işçiliği ve bölgede 60-70’li yıllarda aşiretler arasında çıkan husumetlerden kaynaklı göçlerin olduğunu görüyoruz.”

    Türkiye’de TÜİK’in verilerine göre herkes kendi memleketinde yaşarsa ilk sırada Şanlıurfa’nın olmasına şaşırmadığını ifade eden Avukat Halil Öncel de “Türkiye’nin en kalabalık ili Şanlıurfa çıktı. Şanlıurfa kütüğüne kayıtlı kişi 2 milyon 900 bine dayanıyor. Bunun yaklaşık 2 milyonu Şanlıurfa’da yaşıyor. Geriye kalan 900 bin kişi ise metropollerde yaşamaktadır. Cumhuriyet tarihinde Şanlıurfa hem göç alan, hem de göç veren iler arasında yer alıyor. Yine geçmiş yıllarda çeşitli suçlara bulaşmış veya aşiretsel husumetten kaynaklı göçler yaşanmıştır. Bunun yanı sıra burada sanayinin gelişmemesi üzerine başta mevsimlik tarım işçileri olmak üzere göç veriyor. Şanlıurfa huzurlu güvenli bir şehirdir. Hemşerilerimizi tekrar Şanlıurfa’ya gelmeleri için davet ediyoruz” diye konuştu.

    ‘HUSUMETTEN KAYNAKLI GÖÇLER YAŞANIYOR’

    Şanlıurfa’da doğum oranında Türkiye’de her yıl rekor kırıldığını belirten kent sakini Hasan İnci, “Burada geniş nüfuslu ailelerin sayısı artmasıyla birlikte işsizlik yaşanıyor. Geçinebilmek için Şanlıurfalılar başta metropol şehirler olmak üzere yurdun dört bir yanına göç ediyor. Yine bölgede daha önceki yıllarda yaşanan kan davaları yüzünden memleketi bırakıp gidiyorlar” dedi.

    Şanlıurfa’nın huzur kenti olduğunu belirten Şanlıurfalı Kadir Yeşil de, “Genelde Şanlıurfa’da çok çocuklu aileler iş bulamayınca batı illerine göç ediyor. Orada iş bulanlar geride kalanları da yanlarına çağırıp memleketi terk ediyorlar. Bunun yanı sıra tarım işçiliği ve husumetten kaynaklı göçler yaşanıyor. Oysa bu sorunlar yaşanmasa Türkiye’nin en huruzlu kentlerinin başında yer alıyor” diye konuştu.

  • 10 şehir küresel risk listesinde

    10 şehir küresel risk listesinde

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü ve NASA’nın yayınladığı haritalarla Türkiye’nin son dönemde yaşadığı ciddi kuraklık tehdidiyle ilgili bir uyarı da WWF-Türkiye’den (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) yapıldı. WWF’in gerçekleştirdiği Su Riski Filtresi çalışmasına göre Türkiye’de aralarında İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya gibi şehirlerin olduğu toplam 10 kentin küresel ölçekte yüksek su riski taşıdığı açıklandı.

    WWF- Türkiye’den yapılan açıklamada, Türkiye’nin artan nüfusu ve büyüyen kentleri ile su sıkıntısıyla karşı karşıya olduğu, iklim değişikliğinin de etkisiyle su fakiri olma yolunda ilerlediğine dikkat çekildi. Bir nehrin kaynağından denize döküldüğü noktaya kadar başından geçenleri anlatan ‘Suyun Yolculuğu’ belgeselinin de tanıtıldığı online toplantıda ‘Su Biterse Herkes Susar’ kampanyası ile karar vericiler, iş dünyası ve bireyler su kaynaklarımızı koruma seferberliğine davet edildi.

    SU KRİZİ KAPIDA

    Bütün bilimsel verilerin hem küresel ölçekte hem de Türkiye için su krizinin kapıda olduğunu ortaya koyduğuna işaret edilerek, şu uyarıda bulunuldu:

    “Bugün artık iklim değişikliğinin etkilerini ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası’nda ortalama sıcaklıkların artması, yağışların azalması ve kuraklık şeklinde yaşıyoruz. Musluğumuzdan akan ve kolayca erişilebilir gördüğümüz suyun değerini ne yazık ki barajlardaki su seviyeleri alarm verdiğinde fark ediyoruz.”

    SULAK ALANLARIN YARISI SAĞLIKLI YAPISINI KAYBETTİ

    WWF- Türkiye Başkanı Uğur Bayar, Dünya Ekonomik Forumu’nun 2021 yılı Küresel Risk Raporu’na göre, önümüzdeki 10 yıl boyunca dünya ekonomisini etkileyecek ilk beş riskin bulaşıcı hastalıklar, kitle imha silahları ile iklim krizi, biyolojik çeşitlilik kaybı ve su krizini de kapsayan doğal kaynak krizi olduğunu belirtti. Türkiye’nin su kaynaklarının da risk altında olduğunu söyleyen Bayar, “Son 50 yılda Türkiye’deki sulak alanların yarısı, su miktarı ve kalitesi bakımından, sağlıklı yapısını kaybetti. Bir başka deyişle üç Van Gölü büyüklüğünde sulak alan ekolojik işlevini yitirdi” dedi.

    RİSK HEM YÜZEY HEM YER ALTINDA

    Riskin sadece yüzey sularıyla da sınırlı olmadığı, yer altı su seviyelerinin de alarm verdiğini kaydeden Bayar, “Orman alanlarımızı kaybetmemiz de kuraklığa zemin hazırlayan bir başka etken. Su kaynaklarının yönetiminde ve kentleşme, tarım, gıda, üretim, enerji gibi alanlarda doğayı gözardı eden yaklaşımlar, hidrolojik müdahaleler ve sürdürülebilir olmayan uygulamalar karşısında susuzluk riskini daha ciddi ve sistemli ele almak zorundayız” diye konuştu.

    10 KENT KÜRESEL YÜKSEK RİSK LİSTESİNDE

    Akarsular ve göllerin sadece barındırdıkları canlılar için değil, insan için de yaşam kaynağı olduğunu belirten WWF Küresel Tatlısu Programı Başkanı Stuart Orr, WWF’in gerçekleştirdiği Su Riski Filtresi çalışmasına göre küresel ölçekte su riski yüksek şehirlerin arasında Türkiye’den 10 şehrin yer aldığını vurguladı. Orr, bu şehirleri İstanbul, Ankara, İzmir, Gaziantep, Diyarbakır, Bursa, Mersin, Konya, Adana ve Antalya olarak açıkladı.

    SEFERBERLİK ZAMANI

    Türkiye’de susuzluğun bireyler, iş dünyası ve karar vericiler için ortak bir risk olduğunu söyleyen WWF- Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli, “Şimdi suyumuz için seferberlik zamanı. Doğada suyun doğduğu ve geçtiği doğal alanları koruyarak, tarımda sulama yöntemlerimizi iyileştirerek, acilen damla sulamaya geçmemiz gerekiyor. Sanayide suyu kirletmeden, verimli kullanarak, temiz üretim yatırımları teşvik edilmeli. Jeotermal enerji üretiminde açığa çıkan yüksek kimyasal ve ağır metal içeren atık suların geri basılması yerine yüzeysel su kaynaklarına bırakılmasının önüne geçilmeli. Denetimlerde sıfır tolerans yaklaşımı benimsenmeli. Kentlerimizde dağıtım kayıplarını ve kaçakları önlenmeli ve evlerimizde her damla tasarruf edilmeli. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirerek suyumuzu korumayı birlikte başarabiliriz” şeklinde konuştu.

    BÜYÜK MENDERES SU RİSKLERİNE AYNA TUTUYOR

    WWF- Türkiye, Ege Bölgesi’ne hayat veren Büyük Menderes Nehri’nde kritik seviyeye ulaşan kirliliğin önüne geçmek için su sorununu doğa koruma açısından ele alan bir dönüşüm hareketi yürütüyor. Bugün incirin yüzde 61’i, zeytinin yüzde 28’i ve pamuğun yüzde 14’ü, Büyük Menderes Nehri’nin suladığı Aydın ilinden geliyor. Ancak yıllık 1,7 milyar metreküplük su potansiyeli ile Büyük Menderes, ‘su riski taşıyan havza’ kategorisinde. Yüzyılın sonuna doğru havza sularının yüzde 50 oranında azalması öngörülüyor. Bunun yanı sıra hızla kirlenen suyun kalitesi de düşüyor. Büyük Menderes örneğinden hareketle Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu su risklerine dikkat çekilen toplantıda, nehrin zorlu yolculuğu üzerinden su kaynaklarının durumuna ayna tutuldu.

    İLHAM OLACAK

    Büyük Menderes Havzası’nda su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir yönetimi için yürütülen çalışmalara değinen WWF- Türkiye Tatlı Su ve Sulak Alan Programı Kıdemli Uzmanı Eren Atak ise hedeflerinin havzada doğayı korurken suyun daha verimli kullanıldığı yöntemlere geçişi sağlamak olduğunu söyledi. Atak, “Yağmur suyu hasadından tarımda verimli sulama yöntemlerine, sanayide temiz üretim uygulamalarından, doğa koruma çalışmalarına kadar iş birliği ortaklarımızla birlikte attığımız adımlarla Türkiye’nin diğer akarsu havzalarına ilham verecek bir çabanın içindeyiz” dedi.

  • Bilim Kurulu Üyesi’nden yan etki açıklaması

    Bilim Kurulu Üyesi’nden yan etki açıklaması

    Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, Türkiye’de uygulanan koranavirüs aşısıyla ilgili çok ciddi yan etki görülmediğini belirterek, “Şu ana kadar en çok aşı yapılan yerde kızarma, ağrı, rahatsızlık hissi olduğu, bir kısım arkadaşlarımızda ise aşıdan sonra biraz halsizlik hissi olduğu, baş ağrısı hissettiklerini söyleyebiliriz. Onun dışında çok ciddi bir yan etki kayıtlarda görünmüyor” dedi.

    Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, 14 Ocak’tan itibaren Çinli Sinovac firmasına ait CoronaVac aşısı yaptıranlarda en çok görülen yan etkileri açıkladı. Prof. Dr. İlhan, aşıya bağlı çok ciddi yan etkilerin gözlemlenmediğini belirterek, “Şu ana kadar aşıya bağlı yan etkiler nedir diye baktığımızda; en çok aşı yapılan yerde kızarma, ağrı, rahatsızlık hissi olduğu, bir kısım arkadaşlarımızda ise aşıdan sonra biraz halsizlik hissi olduğu, baş ağrısı hissettiklerini söyleyebiliriz. Onun dışında çok ciddi bir yan etki kayıtlarda görünmüyor” dedi.

    ‘İYİ BİR AŞILAMA SEVİYESİ YAKALADIK’

    Türkiye’nin iyi bir aşılama seviyesi yakaladığını kaydeden Prof. Dr. İlhan, “Sağlık çalışanlarına aşılamamız başladı, daha sonra ise 85 yaş üzeri büyüklerimiz sistemde isimlerini gördüler ve aşılama başladı. Huzur evinde, bakım evinde kalan yaşlılarımız ve orada çalışan personel için de orada aşılama başladı. Aşılamanın iki mantığı var. Biri hastalık bulaştığı zaman en çok ağır hasta olanlar ve en çok hayatını kaybedenler, bunlar da 85 yaş üzeri büyüklerimizdi. Bir diğeri ise en çok enfekte olan grup, bunlar da sağlık çalışanlarımızdı. Ayrıca hizmetin devamı için de sağlık çalışanlarının aşılanması dünyada belirlenen bir strateji. Peyderpey muhtemelen birkaç gün içerisinde 80-84 grubu, 75-79 yaş grubu gibi aşağıya doğru devam edecek ve 65 üzeri büyüklerimizin aşılanması tamamlanacak. Sonrasında ikinci grup başlıyor. İkinci grup dediğimiz yaş kriterine göre, 50-64 yaş arası olanlar, burada da aynı şekilde sıralama ile gidecek. Onun yanı sıra hizmet önceliği olan askerlerimiz, polislerimiz, öğretmenlerimiz, öğretim elemanlarımız, gıda sektöründe çalışanlar gibi gidecek. Şu an geldiğimiz aşamada 1 milyonun üzerinde bir aşı gerçekleştirdik. İyi bir aşılama seviyesi yakaladık” diye konuştu.

    ‘KENDİLERİNE EN YAKIN KURULUŞU TERCİH ETMELİLER’

    Prof. Dr. İlhan, sağlık çalışanlarının çalıştıkları hastanelerde aşı olduklarını belirterek, vatandaşların aşı sıraları geldiğinde kendilerine en yakın kuruluşlara gitmelerinin doğru olacağını söyledi. İlhan, “Özellikle toplumda yapılan aşılamada biliyorsunuz farklı yerler tercih edilebilir. Üniversite hastaneleri, Sağlık Bakanlığı hastaneleri, özel hastaneler ve aile sağlığı merkezlerinde aşı yapılabilir. Vatandaşlarımızın kendilerine en yakın kuruluşu tercih etmesi onlar için kolaylık sağlayacaktır. Kolay, yürüme mesafesinde ya da kısa yolculuk mesafesinde olan kuruluşları tercih etmeleri kolay olacaktır. Randevuya uymak gerekiyor, kalabalık olmaması gerekiyor. Randevuya uymazsak diğer vatandaşlar için sorun olabilir, kalabalık oluşabilir. Vatandaşlarımız, randevularını alıp aşılarını olursalar bu süreci çok daha hızlı bir şekilde tamamlayacağımız kanısındayım” ifadesini kullandı.

  • Aşılamada ikinci aşama bugün başladı

    Aşılamada ikinci aşama bugün başladı

    Aşılama programının birinci aşamasının ikinci adımına geçildi. Bugünden itibaren huzurevleri ve bakımevlerinde kalanlarla onların bakımından sorumlu kişiler aşılanmaya başlandı. Ayrıca 90 yaş üzeri vatandaşların aşılanması da yapılıyor.

    Türkiye’de aşılama programının birinci aşamasının ikinci adımı bugün başladı. “COVID-19 Aşısı Ulusal Uygulama Stratejisi”ne göre birinci aşamada yer alan sağlık çalışanlarının aşılanmasına devam ediliyor. 833 bini aşkın sağlık çalışanına koronavirüs aşısının ilk dozu uygulandı.

    BUGÜN BAŞLADI

    1 milyona ulaşacak aşılamada bugünden itibaren yeni aşılama grubu başladı.

    Huzurevleri ve bakımevlerinde kalanlar ile bu vatandaşlarımızın bakımından sorumlu kişilerin aşılanması ile 90 yaş ve üzerindeki kişilerin de aşı programı bugün başladı.

    HAFTA SONUNA KADAR BİTMESİ PLANLANIYOR

    Bakanı Fahrettin Koca, 81 ilin sağlık müdürüyle aşılama takvimi ve stratejisine ilişkin video konferans yöntemiyle görüştü.

    Bakan Koca, tüm illerde huzurevi ve bakımevlerinde aşılamanın hızlı bir şekilde yürütülmesi gerektiğini belirtti. Hafta sonuna kadar huzurevi ve bakımevlerinde yaşanların aşılanmasının tamamlanmasına gayret edelim mesajını verdi.

    90 YAŞ VE ÜZERİNE EVDE AŞI YAPILACAK

    Bakan Koca ayrıca, 90 yaş ve üzerindeki vatandaşların da bugünden itibaren aşılanmaya başlanacağını açıklamıştı. Bu kişilerin evlerinde aşılanması organize edilecek.

    Öte yandan Bakan Koca, 90 yaşındaki bireylerin de aşılanmasının hafta sonuna kadar tamamlanmasını il sağlık müdürlerine iletti.

  • Kuraklık uyarısı! NASA’dan Türkiye paylaşımı

    Kuraklık uyarısı! NASA’dan Türkiye paylaşımı

    NASA, resmi internet sitesi üzerinden Türkiye’deki yer altı sularının haritasını paylaştı. NASA’nın paylaştıklarına göre Türkiye’nin büyük bir bölümünde yer altı suları ortalama seviyenin altında.

    Koronavirüsün gölgesinde geçirdiğimiz şu günlerde koronavirüs kadar önemli bir durum daha söz konusu; O da ortalamanın altında gerçekleşen yağışlar. Özellikle 2020’nin son aylarında Türkiye’de yağış oranları neredeyse her ayın ortalamasının altında kaldı. Birçok barajın daha önce suyla kaplı olan bölgesinde, hayvanların otlatıldığı görüldü. Son günlerde etkili olan kar yağışlarının barajların doluluk oranlarını artırması beklense de NASA’nın paylaştığı haritaya bakılırsa odaklanılması gereken tek nokta baraj suları değil.

    İŞTE NASA’YA GÖRE TÜRKİYE’NİN YER ALTI SULARININ DURUMU

    Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Gravity Recovery and Climate Experiment Follow on (GRACE-FO) uydularıyla 11 Ocak 2021 itibarıyla Türkiye’deki yer altı su rezervlerini gösteren bir harita hazırladı. Haritayı resmi sitesi üzerinden paylaşan NASA, Türkiye’deki yer altı sularının ne durumda olduğunu gözler önüne serdi. Haritadaki mavi kısımlar normalden fazla su olan bölgeleri oluştururken, kırmızı ve turuncu renkli kısımlar ise normalden az su olan bölgeleri gösteriyor.

    ORTALAMA SEVİYENİN ALTINDA

    Türkiye’nin geneline baktığımızda ise renklerin kırmızıdan oluştuğu görülüyor. Bu da Türkiye’deki yer altı sularının ortalama seviyenin altında olduğunu gösteriyor. Ülkemizde yer altı suları, sulama ve içme suyu konusunda oldukça önemli bir yer tutuyor.

  • Son Dakika! Facebook’tan Türkiye açıklaması

    Son Dakika! Facebook’tan Türkiye açıklaması

    Facebook Türkiye’ye temsilci atama sürecini başlatmaya karar verdiklerini açıkladı.

    Facebook’tan yapılan açıklama şu şekilde:

    “Facebook olarak ifade özgürlüğünün temel bir insan hakkı olduğuna inanıyoruz ve bu değerleri korumak ve savunmak için küresel çapta çaba gösteriyoruz. Nitekim Türkiye’deki insanların yarısından fazlası arkadaşlarıyla ve aileleriyle iletişimde kalmak, fikirlerini ifade etmek ve işletmelerini büyütmek için Facebook’a güveniyor.

    Türkiye’de kısa süre önce yeniden düzenlenen ve sosyal medya platformları için yeni yükümlülükler getiren 5651 sayılı Kanun hakkındaki gelişmeleri ilk günden bu yana yakından takip ediyoruz. Yasadan etkilenen diğer bazı şirketler gibi, yeni düzenlemeler doğrultusunda Türkiye’de temsilci olarak bir tüzel kişilik atama sürecini başlatmaya karar verdik. Bu kararı alırken, platformumuzun kullanıcıların ifade özgürlüğü haklarını kullanabilecekleri bir yer olmasının bizim için taşıdığı önemin tekrar altını çizmek isteriz.

    Aldığımız karar, Facebook Topluluk Standartları’nı ya da devlet kurumları tarafından yapılan içerik kaldırma taleplerinin incelenme süreçlerini değiştirmiyor. Dolayısıyla, bu ilkelere uygun olmayacak bir şekilde hareket etmemiz için ısrar edilmesi halinde temsilcimizi geri çekeceğimizi belirtmek isteriz. Devletten gelecek talepleri, bu ilkelerimizin yanı sıra Küresel Ağ Girişimi (Global Network Initiative) üyeliğimizin getirdiği sorumluluklarımız doğrultusunda ve Birleşmiş Milletler’in İş Dünyası ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri’ne uygun şekilde incelemeye ve değerlendirmeye devam edeceğiz. Ayrıca kısıtladığımız içeriklerin detaylarını mevcut şeffaflık süreçlerimize uygun bir şekilde paylaşmayı sürdüreceğiz.

    Türkiye’de yaşayan insanların ifade özgürlüğünün ve diğer insan haklarının korunmasına dair bağlılığımızın değişmeyeceğini kamuoyunun bilgisine sunarız.”

  • Ankara-Atina hattında kritik gelişme

    Ankara-Atina hattında kritik gelişme

    Türkiye-Yunanistan askeri heyetleri arasındaki toplantıların Brüksel’de saat 15’te yeniden başlanması planlanıyor.

    Türkiye ile Yunanistan askeri heyetleri arasında “ayrıştırma usullerinin” ele alınacağı teknik toplantıların bugün saat 15.00’te Brüksel’de yeniden başlayacağı bildirildi.

    Milli Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile NATO Genel Sekreteri Stoltenberg görüşmesi sonrası yapılmasına karar verilen Türkiye-Yunanistan askeri heyetleri arasında ‘ayrıştırma usullerinin’ ele alınacağı teknik toplantıların bugün Türkiye saati ile 15.00’te Brüksel’de yeniden başlaması planlanıyor.” ifadeleri kullanıldı.

  • AB, Türkiye ile kazan-kazan durumu istiyor

    AB, Türkiye ile kazan-kazan durumu istiyor

    Avrupa Birliği (AB), Türkiye ile ilişkilerde yapıcı diyalog ortamına ihtiyaç bulunduğunu ve kazan-kazan durumu istediklerini bildirdi.

    AB Komisyonu sözcüleri, düzenlenen basın toplantısında soruları yanıtladı.

    Sözcülerden Peter Stano, Türkiye ile ilişkilerde son aylarda tutumlarını ortaya koyduklarını ve Türkiye’den adım beklediklerini söyledi.

    “Yapıcı adımlar ve gerginliğin düşürülmesi, Türkiye ile AB’nin yapıcı ilişkilere sahip olması her iki tarafın da çıkarına.” diyen Stano, şöyle devam etti:

    “Yapıcı bir diyalog ortamına ihtiyacımız var. Bu sayede ilişkilerimizi AB halklarının ve Türk halkının faydasına olacak şekilde ilerletebiliriz. Türkiye ve AB birçok alanda ortaktır. Biz kazan-kazan durumu olmasını istiyoruz. Türkiye’den gelen olumlu açıklamaları duymak bizim için iyi ama aynı zamanda önemli olan gerçekler, eylemler ve gerginliği düşürücü, AB üyeleriyle yapıcı bir diyalog kurulmasını sağlayacak çabalardır.”

    Türkiye ile Yunanistan arasında istikşafi görüşmelerin başlayacağı haberlerini değerlendiren Stano, ikili anlaşmazlıkların diyalog yoluyla çözülmesini istediklerini belirterek, “Müzakerelerle ilgili haberleri memnuniyetle karşılıyoruz. Somut sonuçları olan yapıcı bir diyalog olmasını ümit ediyoruz.” diye konuştu.

     “Hangi aşıyı kullanacağı Türkiye’nin kendi kararı”

    AB Komisyonu, Türkiye’de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadelede kullanılan CoronaVac aşısının AB tarafından onaylanmadığı ve bu durumda Türk vatandaşlarının gelecekte bu aşıyı olduktan sonra AB ülkelerine seyahat edip edemeyeceği sorusunu da yanıtladı:

    Komisyon sözcülerinden Dana Spinant, “Vatandaşlarını Kovid-19’a karşı korumak için hangi aşının kullanılacağı elbette Türkiye’nin kararıdır. Tabii ki Türkiye AB’nin aşılarının aynısını kullanmak zorunda değildir.” ifadesini kullandı.

    Pek çok ülkenin vatandaşlarını aşılamaya başladığını anımsatan Spinant, “Birçok ülkede aşı olan vatandaşlar için aşılanmanın kanıtlanacağı belge hakkında çeşitli düzeylerde tartışmalar oluyor.” dedi.

    Spinant, “aşı pasaportu” veya “aşı sertifikası” konusunun Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) de gündeminde olduğunu hatırlatarak, “AB, aşılanmanın kanıtlanması ve bunun karşılıklı olarak tanınması konusunu henüz tartışmadı. Bu konuda bir karar alınmadı.” diye konuştu.

    AB’de aşı sertifikası tartışmaları

    AB, aşı yaptıran kişilerin bunu tıbbi açıdan kanıtlayan bir belge olması gerektiğini savunuyor. Aşılanan kişilerin ne tür imkanlara sahip olacağı konusunda üye ülkelerin kendi içlerinde ve AB düzeyinde çeşitli seviyelerde tartışmalar yapılıyor.

    Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, AB genelinde seyahatlerde kullanılmak üzere aşı sertifikası oluşturulmasını önermişti. Bu konuyla ilgili AB’nin bir uygulamaya geçebilmesi için siyasi karar alınması gerekiyor.

    AB liderleri 21 Ocak’ta Kovid-19 salgınını görüşmek üzere video konferans yoluyla toplantı düzenleyecek. Konunun bu toplantıda ele alınması bekleniyor.

    AB Komisyonu, AB ülkeleri arasında karşılıklı olarak tanınacak ve seyahatleri kolaylaştıracak bir “aşı sertifikası” oluşturulmasına sıcak bakıyor. Ancak bu tür bir sertifikanın aşı olanlara ne tür imkanlar getireceği veya aşı olmayanları nasıl kısıtlayacağı gibi konuların hassas şekilde tartışılması isteniyor. Bunun siyasi bir karar olmasının yanı sıra yasal boyutlarının da bulunduğu hatırlatılıyor.

  • WhatsApp’tan Türkiye açıklaması

    WhatsApp’tan Türkiye açıklaması

    WhatsApp’ın son güncellemesi sonrası başlayan gizlilik tartışması sürüyor. WhatsApp’tan yapılan son açıklamada, “Gizliliği korumada kararlıyız” ifadesi kullanıldı.

    WhatsApp, Türkiye’deki kullanıcıların uygulama ekranlarında özel bir duyuru yayımladı.

    Gizlilik Politikası hakkında birçok soru alındığını belirten WhatsApp açıklamasında, “Bu sabah itibariyle Türkiye’deki kullanıcılarımıza, WhatsApp’ın ve Facebook’un mesajlarınızı göremediğini tekrar teyit eden özel bir durum mesajı göndermeye başlıyoruz” denildi.

    ”WHATSAPP KONUMUNUZU GÖREMEZ, KİŞİLERİNİZİ FACEBOOK İLE PAYLAŞMAZ”

    Kullanıcılara gönderilen hikaye paylaşımında ise, “Gizliliğinizi korumaya kararlıyız. Kişisel sohbetleriniz uçtan uca şifreli oldukları için WhatsApp bunları okuyamaz ve dinleyemez. WhatsApp paylaştığınız konumu göremez ve WhatsApp kişilerinizi Facebook ile paylaşmaz” ifadeleri yer aldı.