Etiket: türkiyehaber

  • Hakem Meler’in ifadesi ortaya çıktı

    Hakem Meler’in ifadesi ortaya çıktı

    MKE Ankaragücü-Çaykur Rizespor maçının ardından saldırıya uğrayan hakem Halil Umut Meler’in ifadesi ortaya çıktıı. Meler’in ifadesinde, saldırının detaylarına ve saldırganlar tarafından yapılan tehditlere yer verildi. Maçın bitiş düdüğünün ardından, MKE Ankaragücü Kulübü Başkanı Faruk Koca ve yanında bulunan iki şahsın sahaya girerek orta alana kadar geldiklerini anlatan Meler, şu ifadelere yer verdi:

    “Faruk Koca benim sol göz altıma yumrukla vurdu, yere düştüm. Ben yerdeyken tüm şahıslar birçok kez yüzüme ve vücudumun diğer yerlerine tekmeyle vurdular. Faruk Koca, tüm hakem arkadaşlarım ile bana ‘Sizi bitireceğim’ dedi. Bana hitaben ‘Seni öldüreceğim’ dedi. Bana vuran Faruk Koca’dan ve diğer şahıslardan davacı şikayetçiyim. Uzlaşmak istemiyorum.”

    Olayın geçmişi

    Trendyol Süper Lig’in 15. haftasında MKE Ankaragücü, sahasında Çaykur Rizespor’u konuk etti. Karşılaşma 1-1 beraberlikle sona erdi. Eryaman Stadı’nda oynanan karşılaşmada hakem Halil Umut Meler’in son düdüğü çalmasının ardından saha bir anda karıştı. Sahaya giren MKE Ankaragücü Başkanı Faruk Koca, hakem Halil Umut Meler’e yumruk attı.

  • Hakeme saldırıya siyasilerden kınama

    Hakeme saldırıya siyasilerden kınama

    Trendyol Süper Lig’in 15. haftasında MKE Ankaragücü – Çaykur Rizespor karşılaşmasının ardından MKE Ankaragücü Başkanı Faruk Koca’nın hakem Halil Umut Meler’e saldırmasının ardından siyasiler olayı kınadı.

    TBMM’de sporda şiddete kınama

    Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, Ankaragücü Başkanı Faruk Koca’nın maç bitiminde hakem Halil Umut Meler’e saldırmasını mecliste kınadı. TBMM Başkanı Kurtulmuş, mecliste yaptığı konuşmasında, “Bu akşamki maçta hakem Halil Umut Meler’e yapılan saldırıyı Türkiye Büyük Millet Meclisi adına şiddetle kınıyorum. Böyle bir saygısızlık olmaz. Spor sahasında böyle bir saldırının olması asla kabul edilemez” dedi.

    2 kişi gözaltına alındı

    İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, yaşanan olaylar sonrasında sosyal medya hesabından bir kınama mesajı yayımladı. Bakan Yerlikaya bu tür olayların kabul edilemeyeceğini belirterek, “MKE Ankaragücü-Çaykur Rizespor karşılaşmasının sonunda hakem Halil Umut Meler’e yönelik gerçekleştirilen saldırıyı şiddetle kınıyorum. Barışın ve dostluğun zemini olan yeşil sahalarımızda bu tür olaylar kabul edilemez. Yaşanan bu üzücü olayın takipçisiyiz. Türk hakemliğini yurt dışında da başarıyla temsil eden hakemimiz Halil Umut Meler’e geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum” ifadelerine yer verdi. Bakan Yerlikaya bir paylaşım daha yaparak olayın ardından 2 kişinin gözaltına alındığını açıkladı. Bakan Yerlikaya, yapmış olduğu paylaşımda, “MKE Ankaragücü-Çaykur Rizespor karşılaşmasının sonunda hakem Halil Umut Meler’e yönelik saldırı gerçekleştirilen Ankaragücü Kulübü Başkanı Faruk Koca emniyet güçlerimizin gözetiminde hastanede tedavi görmektedir. Tedavi sonrası gözaltı işlemleri gerçekleştirilecektir. Hakemimize saldırıda bulunan K.Ç. ve Ş.Y.Ş. adlı şahıslar Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığımızın talimatı ile gözaltına alınmıştır” ifadelerini kullandı.

    Soruşturma devam ediyor

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldığını açıkladı. Bakan Tunç sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Ankaragücü-Rizespor maçının bitiş düdüğünün ardından Ankaragücü Başkanı Faruk Koca’nın hakeme yumruk attığı akabinde sahaya inen taraftarların yerde yaralı halde yatan hakemi tekmeleyerek darp ettikleri olaya ilişkin olarak, tüm şüpheliler ile maç sonrası sahaya inen taraftarlar hakkında 6222 sayılı yasaya aykırılık ve kamu görevlisini yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle yaralama suçlarından 6222 S.Y. 17/1, TCK’nın 86/2-3 maddeleri gereğince Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığımızca adli soruşturma başlatılmış olup tüm şüphelilerin tespit edilmesi ve bu kişiler hakkında gözaltına alınmaları talimatı verilmiştir” ifadelerine yer verdi.

    Ankaragücü Başkanı Faruk Koca hakkında gözaltı talimatı

    Bakan Tunç tarafından yapılan paylaşımda, Ankaragücü Başkanı Faruk Koca hakkında gözaltı talimatı verildiğini belirtilerek, “Hastanede bulunan Kulüp Başkanı Faruk Koca hakkında da gözaltına alınması talimatı verilmiştir. Diğer şüphelilerin tespiti ile birlikte soruşturma tüm yönleriyle devam etmektedir. Sahalarımızda görmek istemediğimiz bu tür çirkinliklere neden olanlar hakkında yargımızın gereken yaptırımlara karar vereceğinden hiç kimsenin şüphesi olmasın” denildi.

  • Bakan Göktaş’tan BM etkinliğinde “Gazze” tepkisi

    Bakan Göktaş’tan BM etkinliğinde “Gazze” tepkisi

    Bakan Göktaş, BM Cenevre Ofisi’nde düzenlenen “Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin Kabulünün 75’nci Yıl Dönümü Bağlamında Ailenin Korunması: Sözlerden Eyleme” başlıklı oturuma katıldı.
    İngilizce yaptığı konuşmada 20. yüzyılın ilk yarısında dünya savaşlarında büyük acılar yaşayan milletlerin bir araya gelerek barışı sağlayacaklarına ve koruyacaklarına dair söz verdiklerine dikkati çeken Göktaş, şunları söyledi:
    “Öte yandan Filistin, tam 75 yıldır, işgal altında acı çekmeye devam ediyor. İsrail yönetimi, Filistin halkına uyguladığı soykırımla, insanların yaşam hakkını dünyanın gözü önünde açıkça ihlal ediyor. Dünya barışına öncülük edenler sessiz. Küresel siyaseti belirleyenler sessiz. Ekonomik gücü elinde tutanlar sessiz. Aslında her sessiz kalış, bir çocuğun daha yetim kalmasına, bir annenin feryadına, bir ailenin daha tarihten silinmesine açıkça destek oluyor. Bu katliama sessiz kalanlar tarih karşısında hesap verecektir. Başta Türkiye olmak üzere, insan haklarına saygı duyan, tüm vicdanlı milletler bu sürecin takipçisi olacaktır.”

    Son yüzyılda dünyadaki gelişmeler sonucu siyasi ve ekonomik yapıların değiştiğini ifade eden Göktaş, “Birçok toplum doğal afetler, kitlesel göçler, savaşlar ve ideolojik çalkantılarla sınandı. Bütün bu zorluklara rağmen insanlar, yeniden hayata tutunmanın yollarını aradılar. Eve dönmek, tek bir çatının altında, ailenin engin şefkatine sığınmak, yeniden doğuşun teminatı oldu” diye konuştu.
    Ailenin her zaman insan hayatının merkezinde olduğunu belirten Göktaş, aileyi evrensel bir değer olarak nitelendirdi.
    Modern yaşamın sunduğu imkanların veya teknolojik gelişmelerin sağladığı kolaylıkların insanın aileye duyduğu ihtiyacı azaltmadığını aktaran Göktaş, “Toplumlar, ailelerinden kök salarak gelişmiş, bu durum, aileyi insanlar ve dünya toplumları için en son sığınak haline getirmiştir. Bu sebeple, bireyden topluma, geçmişten geleceğe, insanın güvendiği liman öncelikle ailedir. İnsanlık ve toplumlarımız adına sorumluluk alan bizler, ailenin kutsallığının korunması görevimizin ötesine geçmeli ve bunu yeni nesillere aktarmalıyız” ifadelerini kullandı.
    Aile kavramının insan doğasından uzak ideolojilerin saldırgan tutumlarına maruz kaldığını belirten Göktaş, “WOKE kültürü” veya “iptal kültürü” gibi tehditlerin kimi zaman evrensel insan hakları kisvesi altında diğer kültür ve toplumlara dayatılmasının üzücü olduğunu bildirdi.

    Bir toplumun değerlerinin veya normlarının başka bir topluma dayatılmaması gerektiğini vurgulayan Göktaş, şöyle konuştu:
    “Biz, her toplumun kendi yerel kültüründen kaynaklanan normlarının ve değerlerinin diğer toplumlardan nispeten farklı olduğuna inanıyoruz ve bu farklılıklara saygı gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu problemler ve tehditlerle birlikte nüfus artış hızının yavaşlaması ve nüfusun yaşlanması gerek sosyolojik gerek demografik birtakım önlemler alınmasına yönelik sinyaller veriyor. Bu noktada Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olarak biz, yaşlı ve engelli bakımını aile odaklı hizmetlerimiz ve sosyal yardımlarımızla destekliyor, aile birliğinin korunması ve bağlarının güçlendirilmesine öncelik veriyoruz. Ayrıca modernleşme süreciyle birlikte olumsuz etkileri artan bireyselleşmenin önüne geçmek adına, çocuk bakımını aile içinde destekliyoruz. Bununla birlikte, aile bağlarını güçlendirerek dünyayı saran dijital ağların insanı hayata katılmaktan alıkoyan etkisine karşı koyuyoruz. Aile yapısını tehdit eden tüm unsurlara karşı, kültürümüzün önemli bir parçası olan dinamik, üretken ve kapsamlı aile modelini yeniden inşa etmeyi amaçlıyoruz. Bu model ile hem aile değerlerini hem de toplumu ve gelecek nesilleri yeniden canlandıracağız.”

    Göktaş, aileyi “toplumun denge noktası” olarak nitelendirerek, “Bir toplumun bütün unsurları dengede tutulmadığında ortaya çıkan ayrımcılık, adaletsizlik ve kaos aile yapısında da benzer bir şekilde yaşanıyor. Bu sebeple ailede kadın-erkek arasında denge ve uyum sağlamak, ailenin omurgasını güçlendiren önemli bir adım” dedi.
    Çocukların, yaşlı ve engellilerin haklarının korunması ve geliştirilmesiyle ailenin “yıkılmaz bir kaleye” dönüştüğünü dile getiren Göktaş, ”Bu kaleyi güçlendirmek adına bütün aile üyelerine özel hizmet modelleri geliştiriyor, bu yapıyı zayıflatacak her türlü şiddetin karşısında duruyoruz” diye konuştu.

    Yurt genelinde açtıkları kadın konukevleri ve ŞÖNİM’lerle şiddet mağdurlarının hem barınma hem rehabilitasyon ihtiyaçlarını karşıladıklarını bildiren Göktaş, “ hukuk sistemimizi kadına yönelik şiddete sıfır tolerans ilkesiyle yeniden düzenledik. Aynı zamanda kadınların güçlenmesine yönelik, eğitimden sağlığa, ticaretten siyasete hayatın her alanında aktif rol almasını kolaylaştıran düzenlemeler yapıyoruz” açıklamasında bulundu.
    Ailesiyle yaşama imkanı bulunmayan çocuklar için koruyucu aile ve evlat edindirme hizmetleriyle “sıcak yuvalar” sunduklarını bildiren Göktaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayesinde yürütülen “Gönül Elçileri Projesi’ne yönelik halkın desteğine dikkati çekti.
    BM Kalkınma Programının (UNDP) 2002 yılındaki raporunda Türkiye’nin orta insani gelişme noktasında gösterildiğini hatırlatan Bakan Göktaş, 2009’da yüksek insani gelişme, 2019 yılında ise çok yüksek insani gelişmeye sahip olduğunun belirtildiğini, 2021’de de bu seviyeyi koruduğunu söyledi.

    Bu gelişim sürecinin son 20 yılda gerçekleştirilen çalışmaların meyvesinin alındığını gösterdiğini aktaran Göktaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Biz Türk milleti olarak, insan doğasının ve insan haklarının korunması noktasında, güçlü bir ülke olmayı ve bu hassasiyete sahip ülkelerin güçlenmesini önemsiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın, Dünya beşten büyüktür çıkışı, pek çok ülkeye kendi potansiyelini hatırlatmış ve önemli bir uyanışı başlatmıştır. Bu vesileyle insanın öz varlığına ve evrensel haklarına hizmet etmek adına, farklı ülke toplulukları, güçlerini birleştirme yoluna gitmiştir. Birlikten kuvvet doğar sözü hakikatini yitirmemiştir. Fakat Birleşmiş Milletler 75 yıllık mesaisinde vadettiği sözleri yerine getirmekten ne yazık ki uzak kalmıştır. Buna karşılık insanın dünyayla kurduğu bağın ilk kazanımı olan aile değerleri, insan için hala yolunu aydınlatan bir rehber niteliğindedir. Biz de insanlığın ortak kültürünün somut taşıyıcısı olan aile değerlerine sahip çıkacağız.”

  • “Enflasyonun ateşi düşmeye başladı”

    “Enflasyonun ateşi düşmeye başladı”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde, DSİ tarafından tamamlanan 369 tesisin toplu açılış törenine katıldı.

    Bu sabah açıklanan işsizlik rakamlarını hatırlatan Erdoğan, “İşsizlik oranı yarım puan azalışla yüzde 8,5’a düştü. İstihdam ise 31 milyon 835 bin kişiye ulaştı.”  dedi.

    Cumhurbaşkanı işsizlik oranında 2012’den bu yana en düşük seviyenin yakalandığını söyledi. Büyüme ve ihracat rakamlarının da iyi olduğunu kaydeden Erdoğan, enflasyon için “Ateşi düşmeye başladı.” ifadesini kullandı. Erdoğan, “Önümüzdeki aylardan itibaren çok daha iyi oranlarla karşılaşacağız.” diye konuştu.

    Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

    “Biz meydanlarda verdiği sözleri unutanlardan değiliz. Biz seçim dönemi esip gürleyip sonra sesi soluğu çıkmayanlardan değiliz. Biz Türkiye’nin 81 ili ve 922 ilçesinin tamamında ayak izi olan bir iktidarız.

    Ülkemizin neresine giderseniz gidin hükümetimizin bir eserini, mührünü mutlaka görürsünüz. Mevcutla hiçbir zaman yetinmiyor, hizmet halkamızı büyütüyoruz.Bu eserlerin imzasında emeği geçenlere ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.

    Dünyada en fazla olan kaynak sudur. Fakat bu suyun yüzde 97,5’luk kısmı deniz ve okyanuslardaki tarıma ve tüketime uygun olmayan sudan oluşuyor. Göllerde ve derelerde bulunan su miktarı denizde damla gibidir. Su meselesini en stratejik kaynaklardan biri yapan faktör budur.

    Dünyanın pek çok yerinde su sınırsız bir kaynak olarak görülüyor. Bu tamamen yanlış bir algıdır. Su kaynakları sınırsız değildir. Su giderek azalan bir kaynaktır. Kirliliğin etkisiyle temiz su kaynakları hızla azalıyor. İklim değişikliğine bağlı olarak afetlerin sıklığı ve şiddeti artmaktadır. 2053 yılı itibarıyla net sıfır emisyon hedefine ulaşana kadar çabalarımızı sürdüreceğiz.

    Türkiye’nin boşa harcanacak bir damla dahi suyu yoktur. Su kaynaklarımızı kirletmek ihanete eş değer bir gaflettir. Kaynaklarımızı doğru yönetip suyu idareli kullanmalıyız. Bunda gelecek nesillerin de hakkı olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.

    Herkes bilmelidir ki başka ülkelere hak olan Türkiye’ye lüks değildir. Yer altı ve yer üstü zenginliklerimizi mutlaka ekonomiye kazandırmamız lazım. Madenimiz varsa çıkaracağız, petrolümüz, doğalgazımız varsa keşfedeceğiz. Rüzgar ve güneş enerjisinden istifade edeceğiz. Tam bağımsız Türkiye hayalimize gölge düşürmeyeceğiz.

    İşsizlik oranı yarım puan azalışla yüzde 8,5’a düştü. İstihdam ise 31 milyon 835 bin kişiye ulaştı. İşsizlik oranında kasım 2012’den bu yana en düşük seviyeyi yakalamış olduk. Büyüme ve ihracatta çok iyi bir yerdeyiz. Enflasyonun ateşi düşmeye başladı. Aldığımız tedbirlerin pozitif etkileri piyasada daha fazla hissediliyor. Önümüzdeki aylardan itibaren çok daha iyi oranlarla karşılaşacağız.”

  • Asgari ücret görüşmeleri başladı

    Asgari ücret görüşmeleri başladı

    Asgari Ücret Tespit Komisyonu ilk toplantısını, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan başkanlığında Bakanlıkta gerçekleştiriyor.

    Vedat Işıkhan’ın açıklamaları şöyle;

    İşçilerin geçim şartlarını göz önünde bulunduracağız. Şartlar ne olursa olsun kayıt dışı istihdam ve işsizlik ile mücadeleye devam edeceğiz. Toplantıların adil bir değerlendirme anlayışı ile gerçekleşeceğine inanıyorum. Ekonomideki genel toparlanmanın etkisi ile önümüzdeki yıl istihdam artışı bekliyoruz. Çalışanlarımızın gelirlerini enflasyona ezdirmeyecek, istihdamı koruyacak ve artıracak en makul noktada belirlenmesi için çalışacağız.”

    İŞÇİ VE İŞVEREN VERGİ İNDİRİMİNDE MUTABIK

    Bu yılki görüşmelerde önceki yıllardan farklı olarak, 5 kişilik TÜRK-İŞ heyetinde ilk kez 4 işçi birden yer alacak. Kasiyer, sağlık çalışanı, enerji işçisi ve karayollarında çalışan bir taşeron işçi, bu yıl yeni asgari ücretin belirlenmesi sürecine katkı verecek.

    Yeni asgari ücret için talebini kamuoyuyla henüz paylaşmayan TÜRK-İŞ, “İnsan onuruna yakışır” düzeyde bir asgari ücret talep ediyor.

    Yeni asgari ücretin bu yıl işçi, işveren ve hükümetin üçlü mutabakatıyla belirlenmesini isteyen TİSK ise ücretin dengeli, istihdamı ve rekabet gücünü koruyucu bir seviyede olması gerektiği görüşünde. TİSK’in asgari ücret işveren desteğinin artırılarak devam ettirilmesi konusundaki ısrarı da sürüyor.

    İşçi ve işveren tarafı asgari ücretteki görüş farklılığına rağmen vergi indirimi konusunda mutabık. Her iki taraf, ücretler üzerindeki vergilerin kademeli olarak azaltılmasında hemfikir.

    Asgari ücrette olasılıklar 

    – Asgari ücrete yüzde 45 zam yapılırsa brüt 19 bin 451 liraya, net 17 bin 533 liraya çıkacak. İşverene maliyeti de yaklaşık 22.855 lira olacak.

    – Asgari ücrete yüzde 50 zam yapılması halinde brüt 20 bin 121 liraya, net 17 bin 104 liraya çıkacak. İşverene maliyeti de yaklaşık 23.641 lira olacak.

    – Asgari ücrette yüzde 55 artış yapılırsa brüt 20 bin 791 liraya, net 17 bin 673 liraya çıkacak. Bu durumda işverene maliyeti ise yaklaşık 24 bin 428 lira olacak.

    – Asgari ücrette yüzde 60 artışa gidilirse brüt 21 bin 462 lira, neti ise 18 bin 243 lira olacak. İşverene maliyeti de 25 bin 218 lira olarak hesaplandı.

  • Sokak kedilerinin ‘Kedici babası’

    Sokak kedilerinin ‘Kedici babası’

    İşçi emeklisi 3 çocuk babası Yusuf Karaağaç, yaklaşık 20 yıldır sokak hayvanlarının beslemesini gerçekleştiriyor. Soğuk, sıcak demeden her gün beslediği hayvanlar için sabahın erken saatlerinde yola düşen Karaağaç, pazar çantasının içine kasap ve petshoplardan aldığı mama ile etleri koyuyor. Daha sonra besleme yaptığı 5 noktaya uğrayan Karaağaç, elleriyle kedi ve köpeklerin beslemesini yapıyor. Dokumapark yanındaki kaldırımdaki besleme noktasına arabasıyla gelen Karağac’ı ise onlarca kedi karşılıyor. Bankına oturan Karaağaç, tek tek kedilerin yiyeceklerini veriyor, yaraları olanların ise bakımını yapıyor. Çevredekilerin ilgiyle izleyip, takdirle karşıladığı Karaağaç, gücü yettiği sürece sokak canlarını beslemeye devam edeceğini söyledi. Bazı hayvanseverler ise getirdiği kuru mamalarla kedileri beslemeye destek olduğu görüldü.

    “20 yıldır devam ediyor”

    3 çocuk babası emekli 69 yaşındaki Hüseyin Karaağaç, hayvanların doğanın bir parçası olduğunu belirterek, 20 yıldır bıkmadan bu canlılara bakma gayreti içinde olduğunu belirtti.
    Kalekapısı’nda başladığı hayvan beslemeyi Dokuma bölgesinde devam ettiğini dile getiren Karaağaç, “Yaralı olanların tedavilerini de yapıyorum yaptırıyorum. Kendi çabamın yanında hayırseverlerde destek oluyor. Hayvanlar bizim dostumuz, onları aç bırakamayız. Burada 200’ün üzerinde kediye bakıyorum, Kalekapısı’na halen gidiyorum. 5 noktada 500’e yakın kediyi besliyorum. Tavuk, kemik ciğer, küçük et parçaları ise besleme yapıyorum” dedi.

    “Kedilerin babası”

    Çevresinde artık, ’Kedici baba’ diye hitap edilmeye başlandığını ifade eden Karaağaç, “ ‘Kedilerin babası’ diyenler var. Tüm insanlar ilgiyle yaklaşıyor. Sağlığım devam ettiği sürece besleme yapacağım. Onlar benim bir parçam. Özellikle yılanları çok severim. Yağmur, rüzgar farketmez her gün gelirim. Bu canlılarda çocuklarımız gibi oldu” diye konuştu.

    “Allah ondan razı olsun”

    Kedilerin beslemesine yardımcı olan Valiyeva Valide, “Amcamız her gün gelir bu canlılara yardımcı olur. İyi bir insan, Allah ondan razı olsun. Sokak hayvanlarını aç ve bakımsız bırakmıyor” şeklinde konuştu.

    “Yıllardır besler”

    Kedileri seven Ayda Rizayeva, “İşe gelip giderken görüyorum. Amcamız kedilere çok yardımcı oluyor. Yıllardır böyle tanıyoruz. Kedilerin tedavisini yapıyor. Keşke herkes böyle hayvansever olsa “dedi.

  • Emniyet teşkilatına taze kan

    Emniyet teşkilatına taze kan

    Erzurum Polis Meslek Eğitim Merkezi ile birlikte 9 aylık zorlu eğitimlerini tamamlayan 21 Polis Eğitim Merkezindeki toplam 12 bin 76 öğrencinin mezun olduğunu ifade eden Bakan Yerlikaya,

    “Mezuniyetlerinizin vatanımıza, milletimize ve devletimize hayırlar getirmesini Allah’tan niyaz ediyor, Her birinizi ayrı ayrı tebrik ediyorum. Bazı meslekler vardır, En başta adanmışlık ister. Üniformasında taşıdığı Ay Yıldız gibi büyük sorumluluğu ve ağırlığı vardır bu mesleklerin. Fedakârlık ister, Gayret ister, Azim ister İşte polislik, tam da böyle bir meslektir. Suçlunun ve zalimin karşısında dimdik durmanın, her ne pahasına olursa olsun Milletini korumanın adıdır polislik yüreklerde çarpan vatan aşkının, millet sevdasının tezahürüdür. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadeleriyle: ‘’Herkesin polisi kendi vicdanıdır, Fakat polis vicdanı olmayanların karşısındadır’’ dedi.

    “2 bin 200 yıllık büyük bir devlet geleneğine sahibiz”

    Anadolu’yu insanlığın umuduna dönüştürdü” diyen İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, “Doğudan batıya, Asya’dan Afrika’ya, Hilalimizi ve yıldızımızı gören gözler, Umutla ve sevinçle doldu. Mazlumların duası olduk. Mazluma zulmedenlerin korkusu olduk. Bu mazi, bu tarih Bizim geleceğe yürürken, Türkiye Yüzyılı’nı inşa ederken, en büyük sermayemizdir. Bu sebeple, Türk polisi demek, Herhangi bir ülkenin polisi demek değildir. Temsil ettiğiniz değer ve mana, Şanla, şerefle inşa ettiğimiz bir tarihle var olmuştur. 100. yılını tamamladığımız, ikinci asrına ise; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde ‘’Büyük ve Güçlü Türkiye’’ hedefiyle yürüdüğümüz son devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti Büyük sınamalardan ve zorluklardan geçti. Büyük badireler atlattık. “Dahili ve harici” bedhahların emelleri hiçbir zaman son bulmadı. Çok geriye gitmemize gerek yok. 8 yıl önce “Hendek kazarak” Huzurumuza, güvenliğimize ve kardeşliğimize kasteden Bölücü Terör Örgütü de, 15 Temmuz gecesi alçak bir teşebbüsle Milletimize ateş açan, bomba atan FETÖ ihanet şebekesi de amaçlarına ulaşamadı. Milletimizin kardeşliği, beraberliği ve kahraman güvenlik güçlerimizin dirayeti hamd olsun, bütün teşebbüsleri akamete uğrattı.

    İstiklal şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy Ne güzel dile getirmiş: “Girmeden tefrika bir millete, ona düşman giremez Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez” Evet, Milletimizin yüreği bir vurdukça, milletimiz bir, devletimiz daim olmaya devam edecek inşallah. İşte bunun en büyük güvencesi de sizlersiniz. Sizin gibi evlatları yetiştiren elleri öpülesi Analar babalardır” diye konuştu.

    İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya. Konuşmasında mezuniyet sevincini yaşayan polis memurlarına hitaben ise “Sizler; Nene Hatun’un diyarında, Bu şanlı üniformayı kuşandınız. Büyük bir milli bilinç ve vazife şuuruyla, Cennet vatanımızın dört bir köşesinde görev yapacaksınız. Eğer sokaklarımız da, Caddelerimiz de, Şehirlerimiz de Huzur olacaksa bu sizlerin sayesinde olacak. Milletimiz evinde başını yastığına Güvenle koyacaksa, bu sizlerin emeği ve fedakârlığıyla olacak. Sokaklarımızda, şehirlerimizde Her türlü suç ve suçluyla Amansız şekilde mücadele edeceksiniz. Teröre, zehir tacirlerine, kaçakçılara, Organize suç örgütlerine göz açtırmayacaksınız. Hukuka bağlılıktan asla ayrılmayacaksınız. Kanunların size verdiği yetkiyi kullanırken sınırları asla aşmayacaksınız. Meslek hayatınız boyunca kanundan, hukuktan, ahlaktan, Milletimize bağlılıktan ve Devletimize sadakatten asla ayrılmayacaksınız. En puslu gecelerde dahi, Daima sizlere doğru yolu gösterecek olan vicdan pusulanızı takip edeceksiniz! Asla aklınızdan çıkarmayın. Artık sizler, İçişleri Bakanlığı ailesinin birer ferdisiniz. Hepimizin tek bir gayesi var: O da; Aziz Milletimizin huzuru ve güvenliğidir. Yolunuz bahtınız açık olsun” diye konuştu.

    Suç odaklarıyla daha etkin mücadele etmek için emniyet teşkilatının yapısını her geçen gün güçlendirdiklerini dile getiren İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya konuşmasını şöyle sürdürdü;
    “Yeni imkânlar ve teknolojilerle kabiliyetimizi artırmaya, aramıza katılan siz ve sizler gibi kahramanlarımızla da büyümeye devam edeceğiz. İnsanımızın can ve mal güvenliğine tehdit oluşturan her türlü suç ve suç örgütü ile mücadeleyi Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ve sizlerin üstün gayretleriyle hep birlikte kararlılıkla sürdüreceğiz.

    Gözlerinin içi gururdan ve mutluluktan parlayan anne ve babalar! Vatanına, milletine, bayrağına bağlı Böyle evlatlar yetiştirdiğiniz için Allah hepinizden razı olsun. POMEM’deki değerli hocalarım Verdiğiniz eğitimler, Aktardığınız tecrübeler ülkemizin güvenliğini Birer zırh gibi kuşatıyor. Sizlerle çok daha güçlüyüz. İyi ki varsınız. Emeklerinizin karşılığı ödenmez.
    Bu duygularla; Vatan uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi, tüm kahraman polislerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Polislik mesleğine hayatını adayan ve emekli olan, emniyet teşkilatımızın kıymetli mensuplarına şükranlarımı sunuyorum. Birliğimiz, beraberliğimiz kaim olsun. Devletimiz daim olsun. Allah yar ve yardımcımız olsun.”

    Polis Meslek Yüksekokulu Eğitim Merkezi’nde düzenlenen törene İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yanı sıra Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, Ak Parti Erzurum Milletvekilleri Selami Altınok, Mehmet Emin Öz, Fatma Öncü, Emniyet Genel Müdürü Erol Ayyıldız, Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çolak, Jandarma Genel Komutanı Yardımcısı Orgeneral Ali Çardakçı, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Emniyet Müdürü Kadir Yırtar ve mezuniyet coşkusu yaşayan polis memurlarının aileleri katıldı.
    Konuşmaların ardından dereceye giren polis memurlarına İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya tarafından başarı belgeleri ve hediye verildi. Yemin töreninin ardından polis memurları kep fırlattı.
    Tören, Erzurum İl müftüsü Rüstem Can’ın duasının ardından sona erdi.

  • Deprem mağdurları muhatap arıyor

    Deprem mağdurları muhatap arıyor

    Yıkım çalışmaları sırasında yan binanın hasar görmesi sonucu binada bulunan 12 daire sakini Batman Valiliği tarafından öğretmenevine yerleştirildi. 27 gündür öğretmenevinde kalan bina sakinleri, muhatap bulamadıklarını ve bir an önce evlerine bir çözüm getirilmesini istedi.

    Mağdur vatandaşlar, kira desteği ve çocuklarının okula gidebilmesi için kendilerine verilen sözlerin tutulması ve kolonlarıyla birlikte duvarları zarar gören binalarıyla ilgili en kısa sürede bir çözümün bulunması çağrısında bulundu.
    Mağdur vatandaşlardan Mizgin Ergün, zarar gören binanın üçüncü katında oturduğunu ve eviyle beraber eşyalarının da zarar gördüğünü söyledi.

    27 gündür muhatap bulamıyorlar

    27 gün geçmesine rağmen muhatap bulamadıklarını belirten Ergün, “Sorunumuz binayı yıkan müteahhit veya firma kimse binayı yıkıp hurdaları aldıktan sonra ortadan kayboldu. 27 gün geçmesine rağmen kimse karşımıza çıkmadı. Haklarımızı istiyoruz. Çocuklarımızı kendi imkanlarımızla okula götürüyoruz. Bu soğuk günlerde çocuklarımızın hepsi hasta ve sağlıklı beslenemiyorlar. Bize kira desteği sağlanacağı söylendi ancak ne şekilde olacağına dair hiçbir bilgimiz yok. 12 daire mağdur durumda. 12 dairenin 6’sının duvarları yıkılmış, bazılarının kolonları bazılarının da kirişleri kırılmış durumda. Odalardaki eşyalar kullanılamaz hale geldi. Bu eşyalarımızın tespit edilerek parasının ödenmesi gerekiyor. Bugün kiralık evlere çıksak bile götüreceğimiz eşya yok. 27 gün geçmesine rağmen hala binamızla ilgili bir rapor çıkmadı. B blok binasının güçlendirilmesi gündemde ama onunla ilgili de bir rapor yok. Binaların satın alınma değerlerinin bize verilmesini istiyoruz” dedi.

    “O günden beri muhatap yok, rapor yok, sorumlu yok”

    Mağdurlardan Abdurrahman Çetin ise yıkım esnasında vali yardımcısının kendileriyle görüştüğünü ve tüm mağduriyetlerinin giderileceğini söylediğini ancak verilen sözlerin hiçbirinin yerine getirilmediğini kaydetti.

    9 Kasım’da kendilerine binayı boşaltmaları yönünde bildirim geldiğini ifade eden Çetin, şunları kaydetti,
    “Binamıza zarar verilmeden yan binanın yıkımının gerçekleştirileceği söylendi. Dairemizi tahliye ettikten sonra 10 Kasım’da bina yıkımı sırasında binamız hasar aldı. Bu sırada vali yardımcısı yanımıza geldi. Hiçbir şekilde mağdur edilmeyeceğimiz konusunda vaatlerde bulundular. Sonrasında bizi bir otele yerleştirdiler. O günden beri muhatap yok, rapor yok, sorumlu yok. Binada 6 daire kullanılamaz halde, eşyaları zarar görmüş, toplamda 12 daire mağdur durumda. Şuanda çocuklarımızla otelde kalıyoruz. Kendi imkanlarımızla okula götürüp getiriyoruz. Muhatap bulamıyoruz. Herhangi bir destek yok, kira desteği dediler ama kira desteği yok. Okul servisi tutulacak dediler ama bırakın servisi hiçbir şekilde muhatap bile bulamıyoruz. Valimize sesleniyoruz, bir muhatap verilsin bize ki sorunlarımızı anlatalım. 12 aile olarak mağdur durumdayız.”

    “Bu kadar insan sersefil olduk, çocuklarımız hasta”

    Mağdurlardan Zeynep Acet ise havaların soğumasıyla birlikte çocuklarının hastalandığını bir an önce evine kavuşmayı beklediğini söyledi.
    Kira desteği sağlanacağının kendilerine söylendiğini ifade eden Acet, “Halimizi görüyorsunuz. Müteahhit gelip binayı yıktı şuan karşımıza çıkıp bizi muhatap bile almıyor. Bu kadar insan sersefil olduk. Çocuklarımız hasta. Sizler de burada olabilirdiniz, kendinizi bizim yerimize koyun lütfen. Hırsızların girmemesi için ilk başta duvar öreceklerini söylediler. Ama görüldüğü gibi kolon gitmiş olmasına rağmen herhangi bir önlem alınmadan bir duvar örülmüş. Mağduriyetimizin giderilmesini istiyoruz. Kiralık daire arıyoruz ama kiralar 10 bin TL’den aşağı yok, olsa da ödeyecek durumumuz yok. Depozito istiyorlar, bir kira peşin istiyorlar. Bunu verecek durumumuz yok. Taşımayla beraber 60-70 bin tutuyor. Ödeyecek durumumuz yok. Bizi bir otel odasına koymuşlar bu nasıl devam edecek. Bir çözüm bulamadığımız için çocuklarımızla, eşlerimizle tartışıyoruz. Muhatap istiyoruz, çözüm istiyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Engelli gençten tek başına eylem

    Engelli gençten tek başına eylem

    Cumhuriyet Caddesi üzerinde meydana gelen olayda,  akülü tekerlekli sandalye ile karşıdan karşıya geçmek isteyen bedensel engelli genç, bir sürücünün aracını engelli rampasına park etmesi nedeniyle yolun ortasında kaldı.

    Bu olaya kızan engelli genç, şehrin en işlek caddesi olan Cumhuriyet Caddesini trafiğe kapattı. Yolun ortasında duran genç, araçlarını geçişine müsaade etmedi. Sürücülerin uzun süreli ikna etme çabaları sonucunda engelli genç, yolu tekrar trafiğe açtı. Genç, amacının bilinçsiz davranan sürücülere gereken cevabı vermek olduğunu, bu durumun bir daha yaşanmaması için herkesin birbirlerinin haklarına saygı duyması ve gereken hassasiyeti göstermesi gerektiğini ifade etti.

  • Meral Akşener’den 6’lı masa itirafı

    Meral Akşener’den 6’lı masa itirafı

    Sabah saatlerinde geldiği Trabzon’da partililerle buluşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, daha sonra bir otelde düzenlenen Karadeniz Bölgesi İstişare Toplantısı’na katıldı. Basına kapalı olarak gerçekleşen bu toplantının ardından Yomra ilçesindeki İkisu mahallesine gelen Akşener, çay ocağında vatandaşlarla bir araya geldi. Vatandaşların sorunlarını dinleyen Akşener, bir vatandaşın sorusu üzerine 6’lı masadan ayrılma ve geri dönme sürecini anlattı. Bir vatandaşın, “Keşke o masadan kalktığınız zaman geri dönmeseydiniz” ifadeleri üzerine Akşener, “Şimdiki aklım olsa dönmezdim” dedi. Bunun üzerine tekrar söz alan vatandaş, “Ben Karadenizliyim içinden geçeni kıvırarak konuşmam. Düz bir insanım” şeklinde konuşması üzerine Akşener, “Alışkanım” ifadelerini kullandı.

    Akşener ile karşılıklı oturan vatandaşın tekrar “O masadan kalktınız takdir ettik sizi ama keşke geri dönmeseydiniz” ifadeleri üzerine Akşener 6’lı masadan ayrılma sürecinin detaylarını paylaştı.

    “Özür dilerim”

    “Keşke. Şimdi ki aklım olsam katiyen yapmazdım. Ama oldu işte. Onun için kendi başımıza gidiyoruz. Sizde destek olun” diyen Akşener, “Samimi birşey söylüyorum. Bu seçimin kazanılmasını çok arzu ettim. Meral Akşener olarak hiçbir şey talep etmedim. Partimiz var bizim ben niye Cumhurbaşkanı adayı olmuyum ki. Yani arıza çıkarmamak için ben herşeyden vazgeçtim. Ama siz iki insanı istediniz. Ben de bunlara gayret ettim. Mesele ben değilim sizsiniz. Siz bana söylediniz. Dolayısıyla o da kabul görmedi. Ondan sonraki fasıl öyle oldu. Özür dilerim” şeklinde konuştu.

    “Bana orada siz istemiyorsanız biz 5 kişi olarak imzalayalım siz gidebilirsiniz dendi”

    Alengirli bir iş olmadığını dile getiren Akşener, “6 kişi oturuyoruz. Biz o gün adayın nasıl yöntemle seçileceğini konuşmak üzere oturmuşuz. Bir baktım aday ismi konuşuluyor. Buna itiraz ettim. Dedim ki biz adayın seçilme yöntimini konuşacağız. Kimseyi incitmek istemiyorum. 5 arkadaşımız Kemal beyi söyledi. Bende sizin istediğiniz 2 kişiyi söyledim. Dedim ki tamam Kemal beyde aday olsun. Başkaları varsa onlarda olsun. Bu 2 arkadaşımızın da ismi olsun. Araştırma yaptıralım. Araştırmada ne çıkıyorsa uyalım. Her siyasi parti kendisi yapsın. Ortalaması neyse onun arkasında duralım ve itiraz etmeyelim. En fazla 1 haftalık bir süreç dedim. Bana orada siz istemiyorsanız biz 5 kişi olarak imzayalım siz gidebilirsiniz dendi. O zaman hem Ali Babacan, Davutoğlu yok yok dedi. Sonrasında ben bu konuyu partideki arkadaşlarımla konuşmak için geri döndüm. Benim herşeyim açıktır. Zaten gizli iş yapamıyorum. Arkadaşlarım bana oturma bir daha dedi. 2 ayrı yazı hazırladık. Kalktık o konuşmayı yaptık” diye konuştu.

    “Bana aklın yeni mi başına geldi diyebilirsin”

    Masadan ayrılmasının ardından Ekrem İmamoğlu ve Mahsur Yavaş’ın gece saat 02.15’de evine geldiğini vurgulayan Akşener, ” İkisine de son kere sordum.’ İkisine aday olabilir misiniz?’ dedim.’ Hayır ‘dediler. Bunun üzerine bir teklif yapıldı. Normalde genel başkanların hiçbiri olmayacak. Başkan yardımcısı 2’si olacak. Bu çok uygun birşeydi. Bununla kazanma ihtimali yüksekti. Sonra bir kağıt yazdı. Ben sonra arkadaşlarımı tekrar topladım. Ortak hazırladığımız o yazıyı arkadaşlara okudum. O iki belediye başkanı arkadaşa ‘Kemal beyin bilgisi var mı?’ dedim. ‘Var’ dediler. Ben o yazıyı partideki arkadaşlarıma okuyunca 3 kişi hariç ‘Otur, tekrar dön’ dediler. Buradaki halime bak. Bana da yazık. Sonra döndük otele gittik. 2 belediye başkanı, ben ve Kemal bey burada tamam dedik. 2’si şahit. Bunun üzerine ben kağıdı imzalayacağız zannediyorum. Önce bir arkadaş, sonra Ali Babacan ‘Bizim bundan haberimiz yok’ dedi. Ben de masanın haberi var zannediyorum. Burada bana ‘Aklın yeni mi başına geldi’ diyebilirsin. Sorguladığım yer burası. Dürüstçe durumu anlattım” dedi.