Etiket: türkiyehaber

  • Uzmanlardan çöl tozu uyarısı

    Uzmanlardan çöl tozu uyarısı

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü, bugünden itibaren Kuzey Afrika’dan gelen çöl tozlarının Türkiye’ye giriş yapacağını açıkladı. Çöl tozlarının İç Anadolu, Batı Karadeniz ve Ege’nin iç kesimlerinde daha yoğun olması bekleniyor. Özellikle solunum rahatsızlığı olanların dikkat etmeleri gereken bir döneme girdiğini hatırlatan uzmanlar, bu süreçte hem ölümlerin hem de hastaneye yatışların çoğaldığını belirtti. Uzmanlar, pencerelerin kapalı tutulmasını ve vatandaşların dışarı çıkmamasını tavsiye etti.

    “İÇ ORTAMDA KALIN PENCERELERİNİZİ KAPATIN”

    Türk Toraks Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Bayram, çöl tozunun sağlık sorunlarına neden olabildiğine işaret ederek, “Bu döndemde gerçekten toz konsantrasyonu yoğun oluyor. Yaşlı olan, olmayan herkesin iç ortamda kalmasını öneriyoruz. Evlerde de pencereleri ve kapıları sıkı sıkı kapatalım. Çok ince zerrecikler evin içerisine kadar girebilir. Baş ağrısı, nezle gibi benzeri şikayetler boğaz ağrısına yol açabilir. Ancak daha çok kronik hastalığı olanlar astım, KOAH gibi özellikle nefes darlığıyla ilişkili hastalığı olanlar, kalp hastalığı olanlar risk altında. Şikayetleri arttığında gerekirse ilaç dozlarını arttırmalarını öneriyoruz. Rahatsızlıkları fazla olursa da hastanelere başvurmalarını öneriyoruz” şeklinde konuştu.

    “TOZUN YOĞUN OLDUĞU DÖNEMLERDE ÖLÜMLERDE ARTIŞ GÖZLEMLEDİK”

    Prof. Dr. Hasan Bayram, çöl tozunun yoğunlaştığı dönemlerde ölümlerin arttığına da dikkat çekerek, “Çalışmalar bu hastalığı olanlarda bu o dönemlerde ölümlerin arttığını, hastane başvurularının arttığını, hastane yatışlarının arttığını göstermiş. Daha önce Gaziantep’te bir çalışma yapmıştık. Tozun yoğun olduğu dönemlerde ölümlerde artış olduğunu gözlemledik. Çalışmalar bu çöl tozlarının içerisinde çeşitli bakterilerin, mantarların ve çeşitli virüslerin olabileceğini göstermiş. En önemlisi çok yoğun konsantrasyona maruz kalıyorsunuz. Belli bölgelerde nefes alamıyorsunuz. Tozlarla bu çeşitli virüslerin, bakterilerin taşınabileceğini biliyoruz” dedi.

    “İÇ ANADOLU VE BATI KARADENİZ’DE ETKİLİ OLACAK”

    Çöl tozunun etkili olacağı bölgeleri açıklayan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Meteoroloji Mühendisi Adil Tek, “Çöl tozu, Kuzey Afrika ve Büyük Sahra üzerinden yükselici akımlarla beraber yükselip daha sonra akışlarla birlikte üzerimize gelen toz partiküler maddelerdir. Akdeniz’de bulunan İtalya ve Yunanistan’da üzerinde bulunan alçak basınç sistemiyle birlikte Güney’den kuvvetli akışlarla birlikte üzerimize transfer oluyor. Bu da rüzgarlarla birlikte üzerimize geliyor. Her sene çöl tozuna rastlıyoruz. Önümüzdeki günlerde de yine alçak basınç sistemi oluştuğu için bizim üzerimize doğru gelecek. Özellikle bugün etkisini gösterecek. İç Anadolu ve Batı Karadeniz’de etkili olacak. 200 mikrogram bölü metreküpe kadar çıkacak. Bu üst bir değer değil, orta değerler civarında. Bu bölgelerde yoğunluk kendisini gösterecek. Marmara bölgesinde diğer bölgeler kadar yoğunluk görülmeyecek” diye konuştu.

    “PANDEMİ NEDENİYLE TAKTIĞIMIZ MASKELER YARDIMCI OLACAK”

    Hava kirliliği haritası üzerinden de son durumun vatandaşlar tarafından takip edilebileceğini belirten Tek, “Harita, hava kirliliği ile ilgili bir harita. Bunun içerisinde sadece çöl tozu yok. Azot oksit, ozon, karbondioksit ve diğer gazlar da var. Kırmızı alanlar bunlardan herhangi birinin arttığını gösteriyor. Partiküler maddenin yoğunluğu artıyor. Ölçülen yoğunluklar mikrogramlık olarak ölçülüyor. Daha çok PM10 dediğimiz değerle ölçülüyor. O değerin yüksekliğini gördüğümüzde anlayabiliriz. Tahminler günlük değişiyor. Son tahminlerde çok üst seviye bir yoğunluk gözükmüyor. Yoğunluk, Ege’nin iç kesimlerinde 200 mikrogram bölü metreküp’e kadar çıkacak ama İstanbul’da 50 mikrogram bölü metreküp olarak gözüküyor. Pandemi döneminden dolayı maskelerimiz de var. Maskelerimiz bu konuda yardımcı olacak” dedi.

  • Nilüfer’in iki projesine daha ödül

    Nilüfer’in iki projesine daha ödül

    İkinci Yüzyıl Derneği tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Yerel Yönetimler Proje Ödülleri sahiplerine teslim edildi. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla Ankara’da gerçekleştirilen törende Nilüfer Belediyesi iki proje ile ödüle değer görüldü.

    Ödül töreninde konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Dernek yöneticilerine ve belediye başkanlarına çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum. Gerçekten de yerel yönetimler bütün zorlukları aşıp halka hizmet etme konusunda büyük sorumluluklar üstlenerek görev yapıyorlar. Bu anlayışla hareket eden bütün belediye başkanı arkadaşlarıma, hiçbir parti farkı gözetmeksizin yürekten teşekkür ederim” dedi.

    Gecede ‘Nilüfer Belediyesi’nin Toplumsal Fayda İçin Nilüfer İnovasyon Merkezi’ ve ‘Yeni Nesil Nilüfer: Stratejik Planlama Sürecine Gençlik Katılımı’ projeleri ödüle değer görüldü. Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, ödülü Cumhuriyet Halk Partisi Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu’ndan aldı.

  • Şikayetler yüzde 117 arttı

    Şikayetler yüzde 117 arttı

    Akaryakıta yapılan zamlar, akaryakıt istasyonlarıyla ilgili şikayetleri de beraberinde getirdi. Tüketicilerin bir referans kaynağı olarak başvurduğu ve satın alma kararıyla ilgili araştırma yaptığı Şikayetvar verilerine göre, geçen yılın Ocak ve Şubat aylarıyla bu yılın aynı dönemi karşılaştırıldığında benzin istasyonuyla ilgili şikayetler yüzde 117 artış gösterdi. Gelen şikayetlerin yüzde 20’sinin Şikayetvar’da çözüme kavuştuğu bildirildi.

    AKARYAKIT İSTASYONLARIYLA İLGİLİ EN ÇOK NELERDEN ŞİKAYET EDİLİYOR?

    Platform, akaryakıt istasyonlarına ilişkin kullancıların en çok şikayet ettiği başlıkları ise şu şekilde açıkladı:

    • Akaryakıt zammı öncesi son saatlerde istasyonların yakıt vermemesi
    • Akaryakıt zammının erken işleme alınması
    • İstasyonlarda yakıt alırken kredi kartlarında bulunan bonus/puan hakkını kullanamama veya farklı banka posundan işlem yapılması sonucu kampanyadan yararlanamama
    • Taşıt tanıma sisteminden yararlanamama
    • Personelin müşteriye karşı ilgisiz ve saygısız olması, yardımcı olmaması
    • Ücreti alınan yakıtın yerine hava basılması / Yakıt aldıktan sonra araç göstergesinde bir değişim olmaması
    • Akaryakıt istasyonlarında hizmetin yetersiz olması, hijyene önem verilmemesi, pos cihazının çalışmaması, hava su saatinin çalışmaması
    • Yakıt enerjisinin/kalitesinin düşük olması, aldıktan kısa süre bir sonra tükenmesi.

    Akaryakıt istasyonlarıyla ilgili gelen bazı şikayetlerse şöyle sıralandı:

    ZAM GELİYOR DİYE YAKIT VERİLMEDİ

    “Akaryakıt istasyonunda zam geliyor diye yakıt verilmedi. Bana söylenen de zaten inandırıcı değildi. İstasyonda dolum yapıldığı için yakıt veremeyeceklerini ve 45 dakika beklememi istediler. Saat 22.45’te istasyona girmiştim. Zaten 45 dakika beklemeyeceğimi bildikleri için beni göndermenin kibarca yalanı buydu. Mağdurum, mağduriyetimin giderilmesini istiyorum aksi halde taşıt tanımamı söktüreceğim.”

    YAKIT VERMEMEK İÇİN POMPALAR BOZUK DENDİ

    “Benzin istasyonu akaryakıt zammı geleceği gün saat 16.10’da tüm pompalar bozuk diyerek motorin veremiyoruz dedi. Baktım, tüm pompaların ekranı çalışıyor. Aptal sanıyorlar herhalde. Çalışan 4 pompaya da bozuk dediler. Gözüme baka baka zam geleceği gün, bu çürük elmaları ayıklamadığınız sürece marka kalitenizden ödün vermeye devam edeceksiniz, üzücü, yakışmıyor.”

    ZAM GELECEĞİ İÇİN İSTASYON KARTI KULLANDIRILMADI

    “Ticari kamyonlarımıza benzinlikten yakıt alıyoruz ve akaryakıt istasyonunun kartını kullanıyoruz. Bugün Başakşehir’de girdiğim bir istasyonunuzda kart kullanımında kredi kartının geçerli olmayacağı söylendi. Akaryakıta zam geldiğinde kart okumuyor diyorsunuz indirim olduğunda da kredi kartı ile kullanılmıyor diyorsunuz kartımı da iptal edip bir daha alışveriş yapmayacağım sizden.”

    YAKIT SATMAYANLARA YAPTIRIM UYGULANSIN

    “Petrol istasyonundan akaryakıt almak için girdiğimde bana akaryakıt kalmadığını söylediler. Aynı markanın farklı bir şubesinden aldım herhangi bir sorun yaşamadan. Maalesef markanın kendisinin işletmediği benzinliklerde bu şekilde problemlerle karşılaşıyoruz. Gece 12’den sonra zam geleceği için akaryakıt satmıyorlar. Bunun bir yaptırımı olması gerekiyor. Marka ismine yakışmıyor.”

    MOTORİN BİTTİ BAHANESİ

    “Akaryakıt istasyonu çalışanları motorine zam geleceği için bize satış yapmadılar. Bahaneleri de motorinin bittiğini söylediler. Böyle köklü firmalar bunları yaparak müşterilerini kendilerine karşı soğutuyorlar. Bu zor zamanlar tabii ki geçecek ama yapılanlar asla unutulmaz. Yazıklar olsun.”

    ZAM GELECEĞİ ZAMAN TAŞIT TANIMA ÇALIŞMIYOR DENİYOR

    “Taşıt tanıma anahtarlığım var ve ne zaman akaryakıta zam açıklansa “taşıt tanıma çalışmıyor” deyip yakıt verilmiyor. Şikayet edeceğim diyorum personelin umurumda değil. Artık taşıt tanımamı değiştirip bir daha bu istasyonunun marketinden sakız dahi almam.”

  • ‘Adam değilsin’ sözü hakaret sayılmadı

    ‘Adam değilsin’ sözü hakaret sayılmadı

    Bir suçtan cezaevinde bulunan mahkumun hastaneye sevki sırasında, görevli jandarma komutanından kelepçeleri çıkarma, kapıyı açma gibi isteklerde bulundu. Mahkumun taleplerine komutan olumsuz cevap verilince bir süre komutana direnen mahkum, ‘Adam değilsin’ dedi. Görev sonrası adliyenin yolunun tutan jandarma görevlisi mahkum hakkında ‘Hakaret, tehdit’ suçlamasıyla dava açtı.

    Asliye Ceza Mahkemesi sanığın kullandığı ‘adam değilsin’ sözünün hakaret olduğuna hükmetti. Sanık kararı temyiz edince devreye giren Yargıtay 4. Ceza Dairesi, emsal nitelikte bir karara imza attı.

    Kararda şöyle denildi:

    “Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Somut olayda sanığın, kolluk görevlisine söylediği iddiası olan ‘Adam değilsin’ ifadesinin katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı söz niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, kanuni olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçe ile hakaret suçundan mahkumiyet kararı verilmesi yasaya aykırıdır. Mahkeme kararının bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir.”

  • Üretici ayçiçeğinden rekor verim bekliyor

    Üretici ayçiçeğinden rekor verim bekliyor

    Türkiye’nin yüzde 30 yemeklik ayçiçeği ihtiyacının karşılandığı Edirne’de, mart ayının gelmesiyle üretici, ekim öncesi mesaiye başladı. Bu yıl soğuk havaların devam etmesi nedeniyle ekim dönemi sarkan üretici, kış aylarında düşen yağışlardan dolayı verimde rekor bekliyor. Bitkiyi zorlamamak amacıyla uygun ekim zamanının önemine değinen Trakya Tohumcular Derneği Başkanı Ziraat Yüksek Mühendisi İbrahim Toruk, ekim için toprak ısısının 10 derecenin üzerinde olması gerektiğini belirtti. Toruk, ayçiçeğinde tohum seçiminin de önemine vurgu yaptı.

    ‘UYGUN ZAMAN ÇOK İYİ SEÇİLMELİ’

    Bu yıl havaların soğuk gitmesinden dolayı ekim döneminin gecikebileceğini belirten Toruk, “Trakya’da geçen yıllarda Edirne’de, Lüleburgaz’ın bazı kısımlarında 15 Mart’ta ekim yapılırdı. Bu sene havaların çok serin gitmesinden dolayı çiftçinin beklemesi gerekiyor biraz daha. Uygun ekim zamanında bütün bitkiler için toprak sıcaklığı çok önemli. Bitkinin hızlı bir şekilde çimlenmesi gerekiyor yoksa ektiğimiz zaman toprak sıcaklığı düşük olursa geç çimlenme oluyor ve bu da ilaçtaki yarılanma ömründen dolayı hastalıklar çıkarabiliyor. Onun için bitkiyi zorlamamak adına uygun zamanı çok iyi seçmek gerekiyor yani toprak ısısının 10 derecenin üzerine çıktığı zaman ekilmesi gerekiyor” dedi.

    ‘TOHUM SEÇİMİ ÖNEMLİ’

    Ayçiçeğinde tohum seçiminin de önemli olduğuna vurgu yapan Toruk, “Ayçiçek tohumu seçimi, bölgenin özelliklerine çok paralel gider. Her bölgede farklı zararlılar, hastalıklar mevcut. Her bölgenin ekolojisi değişik. Piyasada mevcut olan tohum firmalarımız ve bölgemizdeki Edirne Tarımsal Araştırma Enstitüsü sürekli denemeler yapıyor. O denemelerin sonucunda çeşidi o bölgeye de uygun daha önce ekilmiş, denenmiş işte yağış bölgesi sulamaya uygun nem alabilen daha hassas çeşitler ekilmeli çünkü verim potansiyeli yüksek olur ama kurak bir bölgeyse kuraklığa dayanıklı çeşitler kullanmak önemli” diye konuştu.

    Ekim öncesi toprak analizi de yapılmasının önemli olduğunu söyleyen Toruk, “Toprak analizi sadece ayçiçeğinde değil bütün ürünlerde önemli çünkü biliyorsunuz bitkinin verim alabilmesi için bitki beslemek çok önemli. Yanlış bitki beslemede çevreye zarar. Bu ikisini dengelemek açısından toprak analizini yapmamız lazım. Toprağın PH’ı, toprağın kireçlik durumu, topraktaki mikro, makro besin elementlerini gördükten sonra o bitkiye göre gübreleme sistemini belirlemek gerek. Onun için toprak analizi tarımın vazgeçilmezlerinden biri ve zorunludur” dedi.

    ‘TÜRKİYE REKORUNU YİNE KIRACAĞIZ’

    Ayçiçeğinde verim artırılması için otla mücadelenin de önemine vurgu yapan Toruk, “Ayçiçeğinin gençlik döneminde herhangi bir strese denk gelmemesi için ot mücadelesinin çok iyi yapılması gerekiyor. Eğer toprak analizi ve iyi bir gübreleme yaparsak o ekolojiye göre maksimum verimi alırız. Tabi ki keşke Türkiye’de sulu alanlarımız çok olsa da sulasak suladığımız zaman mevcut ortalamamızı yüzde 50 arttırabiliriz bu da bizim ayçiçeği tüketimimizin neredeyse yüzde 100’ünü karşılamaya yeterli olacaktır” diye konuştu.

    Bugüne kadar Trakya bölgesinde ve Türkiye’de kış yağışlarının da çok güzel geçtiğini dile getiren Toruk, “Şu ana kadar Trakya bölgesinde ve bütün Türkiye’de kış yağışları çok güzel geçti. Özellikle tahıl grubunda çok başarılı olacağımıza inanıyoruz. Çok başarılı olacağımız için tabii ki nisan-mayıs yağmurları da önemli. Geçen yıla göre verimimiz kesinlikle artacaktır. Biz Trakya bölgesi olarak geçen sene Türkiye rekorunu kırmıştık bu sene de yine kıracağız” dedi.

    ‘AYÇİÇEĞİ EKİMİMİZİ ARTIRDIK’

    Edirne’nin merkeze bağlı Avarız köyünde ayçiçeği üretimi yapan Hasan Yapıcı da bu yıl üretimini artırdığını söyledi. Yapıcı, “Bu sene hazırlıklar hava şartlarından dolayı biraz erken başladı. Yerlerimizi karıştırmaya başladık. Kısmet olursa hafta sonu ekmeyi düşünüyoruz. Biraz bu sene ayçiçeğini artırdık. Bu yıl bir parça daha buğday ekecektik ama onun yerine biraz daha ayçiçeği ekmeye karar verdik. Gübre fiyatları bunda biraz etkili oldu. Maliyetler arttığı için ayçiçeğini tercih ettik. Bu sene gübresiz ekeceğiz. Tek isteğimiz girdiler biraz daha ucuzlasın ve Rabb’im ürün versin” diye konuştu.

    Üretici Mustafa Yüceer de “Gün geçtikçe elimizden gayreti gösteriyoruz. Ayçiçeği için hazırlıklarımız devam ediyor. Gücümüz ne kadar yeter, ekonomik şartlar nereye kadar götürür, bilemiyoruz. Şu andaki fiyatlarla masrafları karşılayabiliriz ama elimizde ürün olmadığı için borçlanmak zorunda kaldık. 130 dekar yer hazırladık, hafta sonu ekeceğiz. Köyde de ayçiçeği ekimini artıran çok arkadaşımız var” dedi. (DHA)

  • BUÜ’de dijital dönüşüm eğitimleri başladı

    BUÜ’de dijital dönüşüm eğitimleri başladı

    BUÜ’de eğitim gören öğrencilere yönelik düzenlenen Dijital Dönüşüm Sertifika Programı’na start verildi. Toplam 7 hafta boyunca devam etmesi planlanan eğitimlere 70 üniversite öğrencisi kabul edildi. 13 oturumun yapılacağı eğitimler bir akademisyen ve bir iş insanının katılımıyla gerçekleştirilecek.

    Programın açılış törenine BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, DİJİMER Müdürü Prof. Dr. Kurtuluş Kaymaz, BİSİAD Başkanı İdris Doğrul, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.

    Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, dijital dönüşüm kavramının son 4-5 yıldır Türkiye’nin gündemine girdiğini söyledi. Üniversite olarak 2021 yılında ciddi bir altyapı hazırlığı ile DİJİMER’i kurduklarını ve lisansüstü eğitim programlarının açılması için başvurularda bulunduklarını açıklayan Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, “Bu alanda ciddi bir yüksek lisans ve doktora programı hazırlığı yaptık. Ancak maalesef olumlu bir geri dönüş alamadık. Mühendisliğin konusu olarak görüldü. Bu konuya çok yönlü bakılması gerekiyor. Dijital dünyanın 11 farklı branşta bilimsel açıdan ele alınması mümkün. Tek bir alanda değerlendirmemek gerekiyor. Önümüzdeki yıl bu konuda yeni girişimlerde bulunacağız” dedi.

    DİJİMER’in henüz 1 yılı doldurmamış olmasına rağmen önemli projelere imza attığının altını çizen Rektör Kılavuz, “Mart ayının sonunda Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin üst düzey yöneticilerini üniversitemizde ağırlayacağız. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ile ortak projeler üzerinde çalışıyoruz. İnme, felç gibi olaylarda beynin hareketleri ve bunun dijital yöntemlerle veri haline getirilmesi konusunda çalışmalarımız sürüyor. Ardından embriyo konusunda birlikte çalışmak konusunda görüşmelerimiz devam ediyor. Teknoparkımızdaki firmalarla işbirliğinin güçlendirilmesi için karşılıklı irtibatları sağlıyoruz. Dijital dönüşüm konusunda gençlerimizi iyi yetiştirmemiz gerekiyor. 70 öğrencimizin katılımıyla başlatılacak eğitim programını da bu anlamda çok önemsiyoruz. Ülke olarak dijital dünyada bizler de yerimizi almalıyız. Bu altyapı bizde var. Yeter ki bilgi ve donanım ile eğitimlerimizi sürdürelim” şeklinde konuştu.

    DİJİMER Müdürü Prof. Dr. Kurtuluş Kaymaz ise 2025 yılında dijital ekosistemin toplam katma değerinin 60 trilyon dolar seviyelerine ulaşacağını vurguladı. Dünyanın en büyük şirketlerinin dijital dönüşüm alanlarında faaliyet gösterdiğine işaret eden Prof. Dr. Kurtuluş Kaymaz; “Biz de DİJİMER olarak bu alanda çok önemli bir projeyi hayata geçiriyoruz. Toplam 7 hafta boyunca eğitimlerimiz sürecek. BİSİAD ile işbirliği yapıyoruz. Farkındalık geliştirmeyi hedefliyoruz. Artık üniversitemiz bünyesinde lisans, yüksek lisans ve doktora alanlarında dijital dönüşüm farkındalığının arttırılması hedefleniyor. Bizler de bu çalışmaları destekleyecek projeleri hayata geçirmeye çalışıyoruz. Uygulamanın yanı sıra kavramların iyi anlaşılmasına yönelik eğitimlerimiz olacak. İş dünyası için de potansiyel bir iş gücü profili oluşturacağız. Toplam 13 oturum yapacağız. 27 konuşmacıyı ağırlayacağız. Her oturumda bir akademisyen ve bir iş insanını misafir edeceğiz. Eğitimlerimiz 26 saat devam edecek” ifadelerini kullandı.

    Açılış töreninin ardından sertifika programının ilk oturumu başlatıldı. BİSİAD Başkanı İdris Doğrul ve Doç. Dr. Şenol Baştürk’ün programda konuşmacı olarak yer aldı. Günün ikinci oturumunda ise Bosch Dijital Dönüşüm Yöneticisi Yıldırım Arslan ile Dr. Öğr. Ü. Gürsel Şevkat öğrencilere eğitim verdi.

  • Bursa Nilüfer’de su kesintisi

    Bursa Nilüfer’de su kesintisi

    Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Nilüfer’de su kesintisi için yaptığı açıklama şöyle; “Bursa Büyükşehir Belediyesi BUSKİ Genel Müdürlüğü İşletmeler 1. Bölge Dairesi Başkanlığı tarafından yapılacak çalışmalar kapsamında Nilüfer İlçesi Barış Mahallesi Nilüfer Hatun Caddesi, Gönen Sokak, Pamuk Sokak ve Kubilay Sokak arasında kalan bölge ile Cumhuriyet Mahallesi Nilüfer Hatun Caddesi, Gazi Caddesi, Yalı Sokak, Aras Sokak, Şht. Ütğm. Mesut Beyazıt Caddesi, Kırkpınar Sokak, Mavi Sokak ve Mete Sokak arasında kalan bölge ile civarında 24.03.2022 tarihinde, 10:00 – 18:00 saatleri arasında su kesintisi yapılacaktır.”

  • Bursa Gemlik’te engeller kalkıyor

    Bursa Gemlik’te engeller kalkıyor

    Daha önce Bursa Gemlik’te engellilere yönelik montaj atölyesi açarak engelli yurttaşların sosyal hayata katılmaları yönünde adım atılmıştı. Hizmete soktuğu engelsiz taksi ile ulaşımdaki engelleri ortadan kaldıran ve Türkiye’deki sayılı engelsiz plajlardan birisini faaliyete geçiren Gemlik Belediyesi, projelerine bir yenisini daha ekledi.

    Sosyal Yaşam Merkezi’nde bulunan yarı olimpik havuza engelli vatandaşların kullanması için asansör kurdu. Bu asansörle artık fiziksel engelli vatandaşlar havuza profesyonel gözlemciler eşliğinde girip yüzebilecek.

    “Engellilere hizmet konusunda örnek belediyeyiz”

    Gemlik’te engelli dostu bir belediye olduğunu ifade eden Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan, “Gemlik Belediyesi olarak engelli vatandaşlarımızın hayatlarını bir nebze olsun kolaylaştırmak için çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Türkiye’de bu konuda örnek gösterilen belediyeler arasındayız. Belediyemiz sosyal yaşam merkezinde haftanın altı günü çalışan havuzumuz var. Bu havuzda her yaştan hemşerilerimiz gelip yüzüyor veya yüzme dersi alıyor. Engelli vatandaşlarımız ise bundan mahrum kalıyordu. Yaptığımız çalışmalar ile asansör sistemi kurarak bu sıkıntıyı ortadan kaldırdık. Fiziksel engelli hemşerilerimiz belediyemizin havuzunda profesyonel gözlemcilerin eşliğinde yüzebilecekler. Biz Gemlik Belediyesi olarak dezavantajlı grupların hayatlarını kolaylaştırmak ve sosyal yaşama katılımlarını sağlamak konusunda çalışmalarımızı aralıksız sürdüreceğiz” dedi.

  • Uludağ Üniversitesi’nin patent gururu

    Uludağ Üniversitesi’nin patent gururu

    BUÜ Mühendislik Fakültesi Otomotiv Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Yıldız’ın buluşları olan ‘Sürekli Değişen Aktarma (CVT) Sistemi İçin Geliştirilen Kontrol Mekanizması’ konu başlıklı ulusal ve uluslararası patentlerin tüm hakları Bursa Uludağ Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi aracılığıyla Sanver Mühendislik firmasına devredildi. Patentin devir teslim törenine BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Sanver Mühendislik Genel Müdürü Nurşen Sanver, Doç. Dr. Ahmet Yıldız, Teknoloji Transfer Ofisi Genel Müdür Yardımcısı Nihal Sağlam, yöneticiler ve firma temsilcileri katıldı.

    BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Bursa Uludağ Üniversitesi’nin akademik ve bilimsel bilgi birikimi ile şehrin ortak aklını temsil ettiğine işaret etti. Rektör Kılavuz, “Görev süremiz boyunca üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesi adına yoğun bir çaba sarf ettik. Toplumun her kesimi ile proje ve patent odaklı çalışmaya hazır olduğumuzu vurguladık. Hangi konuda ihtiyaç varsa bilgi birikimimiz dahilinde yardımcı olacağımızı aktardık. Üniversite yönetimi, akademisyenlerimiz ve Teknoloji Transfer Ofisimiz bu konuda gerçekten duyarlı bir şekilde hareket ediyor. Böyle olunca da kısa zamanda üniversite-sanayi işbirliği anlamında özel bir seviyeye ulaştık. Uluslararası derecelendirme kuruluşlarının raporlarında bile bu işbirliği sayesinde ön plana çıkmaya başladık. Daha iyisini yapmak için çalışmaya devam ediyoruz” açıklamasında bulundu.

    Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, proje sahibi Doç. Dr. Ahmet Yıldız’a da teşekkür etti. Son iki yılda patentleme konusunda ciddi bir atak yaptıklarını vurgulayan Kılavuz, “Üniversitemizin tarihi boyunca Teknoloji Transfer Ofisimiz aracılığıyla toplam 8 patent ticarileştirildi. Bunların 4’ü bizim dönemimizde oldu. Bu çok önemli bir gelişmedir. Aynı zamanda iki yıldır yürüttüğümüz çalışmalar ve ikili ilişkiler sayesinde önceki yıl ilk kez hak sahibi olduğumuz ulusal ve uluslararası patentlerin özel sektöre devrini yapmıştık. Bu da ikinci oluyor. Üniversitemizin tarihinde yapılan toplam iki adet üniversite hak sahipliğinde patent devri var. Onlar da bizlere nasip oldu. Aslında onlarca patentli projemiz var. Her biri bizim açımızdan kıymetli. Fakat ekonomiye de katkısı olmasını arzu ediyoruz. İş dünyasının kıymetli temsilcileri ile bu konuda ortaklık yapmak bizleri ziyadesiyle memnun ediyor. Teknoloji Transfer Ofisimize de patentlerimizi iş dünyasına transfer edilerek ürüne dönüşmesini sağlamak konusunda gösterdikleri çabadan dolayı teşekkür ediyorum. Patent devrinin üniversitemize ve firmamıza hayırlar getirmesini temenni ediyorum” diye konuştu.

    Sanver Mühendislik Genel Müdürü Nurşen Sanver ise, “Genç ve deneyimli bir kadromuz var. Bursa Uludağ Üniversitesi’nin sahip olduğu proje ve patentleri yakından takip ediyoruz. Akademisyenlerimiz ile birebir diyalog kuruyoruz. Teknoloji Transfer Ofisi yöneticileri de bizlere bu anlamda çok yardımcı oluyor. Her birine teşekkür ediyoruz. Hak sahibi olacağımız patentleri sürdüreceğimiz projelerde kullanacağız. Bunun yanı sıra üniversitemizle gelecekte farklı çalışmalarda da ortak hareket etmeyi sürdürmek istiyoruz” dedi.

  • Yargıtay’dan emsal nafaka kararı

    Yargıtay’dan emsal nafaka kararı

    Bir boşanma davasında kusurlu bulunan erkeğin, yoksulluk nafakası ödemesine karar verildi. Nafakayı yetersiz bulan kadın ile kusursuz olduğunu öne süren koca kararı istinaf etti.

    Bölge Adliye Mahkemesi, davalı erkeğin cezaevinde hükümlü bulunduğu, yapılan araştırmada geliri ve mal varlığının bulunmadığı gerekçesiyle davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verdi.

    Karar davacı kadın tarafından temyiz edilince devreye Yargıtay 2. Hukuk Dairesi girdi.

    Yargıtay kararında, davalı erkeğin cezaevinde tutuklu veya hükümlü olmasının yoksulluk nafakası ile sorumlu tutulmasını engellemeyeceği vurgulandı.

    Kararda şu ifadelere yer verildi:

    “Yoksulluk nafakası yükümlüsünün çalışmasına bedensel veya ruhsal bir engeli bulunmadığı sürece, düzenli bir gelirinin bulunmaması onu yoksulluk nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Aksi düşünce, yoksulluk nafakası alacaklısının haklarının ileriye dönük olarak kaybedilmesine sebep olur. Yoksulluk nafakası yükümlüsünün ekonomik durumu, ancak nafaka miktarının belirlenmesinde dikkate alınır. Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadının kusursuz olduğu belirlenmiştir. Yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasından davacı kadının çalışmadığı, düzenli ve yeterli gelirinin olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi şartları davacı kadın bakımından oluşmuştur. Davacı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde talebin reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.”