Etiket: türkiyehaber

  • Koronavirüs tedavisinde nar kabuğu yöntemi

    Koronavirüs tedavisinde nar kabuğu yöntemi

    Türkiye’de laboratuvar ortamında araştırması yapılan ‘nar kabuğu ekstresi, zerdeçal ve zencefil içeren formüle edilmiş ağızda eriyen ürün’ Hindistan’da hastalar üzerinde destek tedavi olarak denendi. Çalışma hakkında bilgi veren Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Arman, “Ürünün, 10 gün boyunca, günde 3 kez kullanılması sonrası PCR negatifleşme oranı neredeyse 2 kat arttı” dedi.

    Hindistan’da yapılan bir araştırmaya göre, nar kabuğu özütü içeren besin takviyesinin, PCR’ın negatifleşmesi ve virüsün üst solunum yolu mukozasında etkisiz hale gelmesi etkinliği gösterildi. Araştırma hakkında değerlendirmede bulunan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Arman, “Hindistan’da yapılan bir çalışmanın sonuçları da yayınlandı. Çalışma semptomatik ancak evde takip edilen, hafif ve orta semptom gösteren kişiler üzerinde yapıldı. 10 gün süreyle, günde 3 kez bu ürünün kullanılması sonrası 10’uncu gündeki PCR negatifleşme oranının neredeyse 2 kat fazla olduğu gösterildi” diye konuştu.

    “VİRÜSÜ TÜKÜRÜKTE ETKİSİZLEŞTİRİYOR”

    Ürünün tükürük salgısını artırdığını da ifade eden Prof. Dr. Dilek Arman, “PCR’ın negatifleşmesi ve virüsün üst solunum yolu mukozosunda etkisiz hale getirilmesi alt solunum yoluna inmesini, sistemik etkilerinin azalmasını da sağlıyor. Bu anlamda önemli bir çalışma. O nedenle bu tür bir ürünü özellikle aşılanmamış ya da aşılanmış bireylerde AVM’ye, kalabalık ortama girmeden hemen önce günde 3 kez kullanılmasını öneriyorum. 3 saat süreyle etkisinin devam ettiğini biliyoruz. Tükürük bezleri aynı akciğerdeki gibi, daha yoğun olarak ACE reseptörlerini taşıyan dokular. Dolayısıyla tükürükteki virüsün etkisizleştirilmesi, vücuttaki giriş kapısında virüs yükünün azalması gibi bir katkı sağlıyor. Bu ürün ise tükürük salgısı 5 kat artırıyor” değerlendirmesinde bulundu.

    “AŞILAMADA YÜZDE 70’LERE ULAŞMALIYIZ”

    Aşılama oranlarındaki artışa da dikkat çeken Prof. Dr. Arman, tedbiri elden bırakmamak adına şu önerilerde bulundu:

    “Aşılanma sürecinde vaka sayılarında bir azalma da görüyoruz. Ancak bununla birlikte bir gevşeme görüyoruz. Aşılara olan güven son derece önemli ama unutulmaması gereken bir şey var ki aşılar belirtili enfeksiyon, ağır enfeksiyon ve ölümleri önlemede çok başarılı. Ama enfeksiyonu önlediği konusunda elimizde şu anda bir veri yok. Dolayısıyla enfeksiyon toplumda yayılmaya devam edebilir. 2 doz aşısını olmuş insan sayısı 18 milyon civarında. Toplam 50 milyon üstü doz uygulanmış olmakla birlikte tekrarlayan dozlar olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla toplumsal olarak korunabiliyoruz diyebilmek için aşılamada yüzde 70’lere ulaşmamız lazım ki yeni bir varyant çıkmaz ve değişen koşullar söz konusu olmazsa. O nedenle tüm korunma önlemlerini elden bırakmamak gerekli.”

    “TÜRKİYE’DE DE GÖSTERİLMİŞ ETKİLERİ VAR”

    Önlemlerden birinin bu ürün olduğunu belirten Arman, “Bu önlemlerden bir tanesi de nar kabuğu ekstresi, zerdeçal ve zencefil içeren formüle edilmiş ağızda eriyen ürün kullanımı. Bu ürünün Türkiye’de de gösterilmiş etkinlikleri vardı. Gerek invitro koronavirüse etki gösterdiği ama hücrelerde toksik etki göstermediği belirtilmişti. Soğuk algınlığındaki klinik etkisini de biliyoruz. Daha önce koronavirüs geçiren ama asemptomatik bireylerde üçüncü günde PCR negatifleşmesini sağladığını önemli ölçüde artırdığını biliyoruz” dedi.

    Aşıdan uzak duran aşıyla ilgili çekinceleri olan kişilerin olduğunu söyleyen Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Arman, son olarak şu uyarılarda bulundu:

    “Bugüne kadar aşıya dair saptanan hiçbir yan etki hastalığın etkisinden daha sık ve ağır değil. Hastalıkta gerçekten çaresiz kalınabilen zamanlar oluyor. Bu nedenle aşıya dört elle sarılmak gerekiyor. Aşılansak dahi maske, mesafe ve el hijyeni konularını elden ve gündemden düşürmemek gerekiyor. Bunun yanı sıra enfeksiyonu önlemeye yönelik ek tedbirler içinde de nar kabuğu ekstresi, zerdeçal ve zencefil içeren formüle edilmiş bir ürün katkı sağlayabilir.”

  • Sahte içki ölümlerine emsal karar

    Sahte içki ölümlerine emsal karar

    Üç kişinin sahte içki nedeniyle ölümüne ilişkin davada emsal bir karar çıktı. Yargıtay, sahte içkiyi satan büfe sahibi iki sanığa “olası kastla öldürme” suçundan 16 yıl 8 ay hapis cezası verdi.

    Yargıtay Ceza Genel Kurulu, son günlerde artan sahte içkiye bağlı ölümlerle ilgili olarak emsal bir karara imza attı.

    Bursa’da, büfe işleten Hikmet Kartal hakkında sattığı sahte içki nedeniyle bir kişinin ölümüne neden olduğu, yine büfe işletmecisi olan Mesut Özbay hakkında ise sattığı sahte içki dolayısıyla 2 kişinin hayatını kaybetmesine neden olduğu gerekçesiyle dava açıldı.

    Sabah gazetesinde yer alan habere göre; Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılama sonucunda 20 Mayıs 2010’da Kartal’a “Taksirle bir kişinin ölümüne neden olma” suçundan 15 bin 200 lira, sanık Özbay’a ise “Taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma” suçundan 18 bin 200 lira para cezası verildi.

    KARAR BOZULDU

    İlk derece mahkemesinin kararının temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay 1. Ceza Dairesi’ne gönderildi. Daire, dosyayı inceledikten sonra, sanıklar Kartal ve Özbay’ın yasal olmayan şekilde üretildiğini bildikleri.

    İnsan sağlığı için tehlikeli olup ölümlere yol açabilen sahte içkileri satışa sunarak kişi ya da kişilerin ölebileceğini açıkça öngörmelerine rağmen sonucu kabullenerek eylemlerini gerçekleştirdiklerinin anlaşılması karşısında, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın bozulmasına hükmetti.

    ‘OLASI KASITLA ÖLDÜRME’

    Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 23 Aralık 2015’te verdiği kararla sanıkların eylemlerinin “Olası kastla öldürme” suçunu oluşturduğunu kabul ederek, sanık Kartal’ın 16 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık Özbay’ın ise maktul sayısına göre iki kez 16 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi.

    BAŞSAVCILIKTAN İTİRAZ

    Temyiz edilen karar Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nce 7 Mart 2018’de onandı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 10 Haziran 2018’de, sanıklar Kartal ve Özbay’ın eylemlerinin, “Bilinçli taksirle ölüme neden olma” suçunu oluşturduğu görüşüyle karara itiraz etti.

    Yargıtay Ceza Genel Kurulu, eylemlerin “olası kastla öldürme” suçunu oluşturduğu hükmünü yineleyerek, itirazın reddine karar verdi. Karar, benzeri yargılamalarda emsal olacak.

  • Büyükşehir’den içme suyuna dev yatırım

    Büyükşehir’den içme suyuna dev yatırım

    Bursa Büyükşehir Belediyesi, İnegöl ilçesinde toplam 40 milyon TL’lik yatırımla 11 mahalleyi daha berrak, temiz ve sağlıklı içme suyuna kavuşturuyor.
    Bursa’nın daha yaşanabilir bir şehir olması amacıyla tüm ilçelerin kalkınmasına yönelik adımlar atan Büyükşehir Belediyesi, BUSKİ Genel Müdürlüğü marifetiyle Mezitler-Kurşunlu İçme Suyu Arıtma Tesisinin startını verdi. Tesisin hizmete girmesiyle birlikte İnegöl Kurşunlu, Eskikaracakaya, İhsaniye, Kınık, Osmaniyeköy, Özlüce, Rüştiye, Yeniköy, Küçükyenice, Eymir ve Çitli olmak üzere toplam 11 mahalle daha sağlıklı ve temiz içme ve kullanma suyuna kavuşacak. Proje kapsamında 200 metreküplük temiz su deposu da yapılırken, tesis saniyede 45 litre, günlük 3 bin 888 metreküp kapasite ile çalışacak.

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş da İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, AK Parti İlçe Başkanı Mustafa Durmuş ve meclis üyeleriyle birlikte tesisi ziyaret etti. BUSKİ Genel Müdürü Güngör Gülenç ve yetkililerden çalışmalar hakkında bilgi alan Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, daha sonra Mezitler Mahalle meydanına geçerek vatandaşlarla sohbet etti.

    Mezitler-Kurşunlu İçme Suyu Arıtma Tesisinde çalışmaların Kasım ayında başladığını ve son aşamalara gelindiğini belirten Başkan Aktaş, toplam 11 mahallenin içme ve kullanma suyunun bu tesisle karşılanacağını açıkladı. Öncesinde 33 milyona mal olan isale hatlarının tamamlandığını belirten Başkan Aktaş, “Tesiste çalışma süresi 1 yıldı ancak 10 ay içerisinde işlem tamamen bitirilmiş olacak. Tesisin yaklaşık 7 milyon TL’lik bir maliyeti var. Toplamda 40 milyon TL’lik bir bedelle 11 yerleşim biriminin ihtiyacı karşılanmış olacak. Yine Güneykestane köyüyle alakalı branşman bırakıp ileride duruma göre onu da halletmiş olacağız. Emeği geçen ekip arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Hayırlı uğurlu olsun” dedi.

    Büyükşehir Belediyesi’nin altyapıda ve üstyapıda yoğun bir şekilde çalıştığını ifade eden Başkan Aktaş, altyapıyla alakalı İnegöl merkezde ve kırsalında faaliyetlerin yürütüldüğünü dile getirdi. İnegöl Belediyesi’nin de destekleriyle çalışmalarda vatandaşa verilen rahatsızlığı minimuma indirdiklerini anlatan Başkan Aktaş, “İnegöl merkezde 4 asfalt ekibiyle çalışmalara devam ediyoruz. Bayram öncesinde ana arterler başta olmak üzere toparlamayla alakalı ciddi gayret içerisindeyiz. Bayram sonrası çalışmalarla alakalı bu yılın ve önümüzdeki yılın planlamasını da yaptık. Bundan sonra daha kısa metrajlı çalışıp hemen kapama yöntemini tercih edeceğiz. Altyapı çalışmalarını, 40-50 yıllık bir sürece hazırlamış olacağız. Öte yandan kanalizasyon ve yağmur suyunda ihale aşamasındayız. İhale sonrası çalışmalar hummalı bir şekilde devam edecek. 2022 sonuna kadar bunların tamamını toparlayıp İnegöl’ün hizmetine sunacağız” diye konuştu.

    İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban ise, İnegöl bölgesinde altyapı çalışmaları noktasında çok büyük yatırımlar yapıldığını söyledi. Bu çalışmaların İnegöl’ün bundan sonraki tarihine katkı koyacak önemli çalışmalar olduğunu belirten Alper Taban, “İlçemizin nüfusu büyüyor, yerleşim bölgelerimiz çoğalıyor. Mezitler-Kurşunlu İçme Suyu Arıtma Tesisi de bölgede suyu kullanacak olan mahalle sakinlerinin suya sürekli olarak dingin, sağlıklı, içilebilir ulaşımı için önemli yatırımdır. Yatırım için Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’a ve emeği geçen ekibine teşekkür ediyorum. Çalışmayı uzun süredir bekleyen mahalle sakinlerine de hayırlı uğurlu olsun” dedi.

  • Yargıtay’dan emsal nafaka kararı

    Yargıtay’dan emsal nafaka kararı

    Bir boşanma davasının temyiz müracaatını değerlendiren Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, öğretmen kadın lehine verilen yoksulluk nafakası kararını bozdu. Yüksek Mahkeme; davalı-karşı davacı kadının öğretmen olduğu, sürekli ve yeterli gelirinin bulunduğu, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmeyeceğine hükmetti.

    Bir süredir şiddetli geçimsizlik yaşayan çift Aile Mahkemesi’ne müracaat ederek karşılıklı boşanma davası açtı. Mahkeme, davalı karşı davacı kadının davasını kabul ederek tarafların boşanmasına karar verdi. Mahkeme, kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu gerekçesiyle kadının maddi manevi tazminat talebini de hüküm altına aldı.

    Kararı kadın tazminat miktarı, erkek ise davanın reddi yönünden kararı temyiz etti. Emsal nitelikte bir karara imza atan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, öğretmen olan kadına verilen yoksulluk nafakası kararını yasaya aykırı buldu.

    Kararda şöyle denildi:

    “Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-karşı davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır. Bu yön gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir. Toplanan delillerden davalı-karşı davacı kadının öğretmen olduğu, sürekli ve yeterli gelirinin bulunduğu, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi koşulları oluşmamıştır. Yoksulluk nafakası isteminin reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre 2010 doğumlu ortak çocuk R.K. yararına takdir edilen iştirak nafakası çoktur. Mahkemece Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. Mahkeme hükmünün bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”

  • Milyonları ilgilendiren IBAN kararı

    Milyonları ilgilendiren IBAN kararı

    Milyonlarca kişiyi ilgilendiren emsal bir karara imza atan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, bankanın IBAN ile havale alıcısının isminin aynı olup olmadığını kontrol etme yükümlülüğü bulunmadığına hükmetti.

    Banka havalelerinde vatandaşların mağdur olmaması adına Yargıtay’dan önemli bir karar çıktı. Yüksek mahkeme; IBAN numarasının alıcıya ait olup olmadığını kontrol etme gibi bir sorumluluğunun bulunmadığına hükmetti. Milyonlarca havale işlemi için emsal teşkil edecek karara konu olan olay, uluslararası bir şirketin Kore merkezli şirkete para göndermek istemesiyle gerçekleşti. Bir banka şubesine müracaat eden şirket yetkilisi, ticari ilişkisi olduğu ve Kore’de faaliyet gösteren şirket ile yaptığı işle ilgili olarak bu şirkete 15 bin Dolar havale gönderdi. 21 gün sonra yine aynı IBAN numarası ile 15 bin Dolar daha gönderdi. Parayı banka yetkilisine veren şirket yetkilisi, aynı zamanda gönderilmesini istediği şirketin adını ve İnternational Bank Account Number (IBAN)’ı verdi. Aradan geçen zamana rağmen paranın müşterinin eline geçmediğini öğrenen şirket yetkilisi hayatının şokunu yaşadı. Bankadan paranın iadesini talep eden şirket yetkilisi, talebi geri çevrilince Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yolunu tuttu.

    Davalı bankanın ücret karşılığı yaptığı işlemler sırasında ihmâl ya da kastı sonucu zarara uğradığını belirten davacı iş adamı, ticari itibarını zedelendiğini, zararın tahsili için icra takibi yapıldığını ancak takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra takibinin devamına, alacağın yüzde 40 oranından az olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etti. Davalı banka ise bankaya husumetin yöneltilemeyeceğini, davacının zarardan bizzat sorumlu olan Voguers Co. Ltd. Şti.’den talepte bulunması gerektiğini, davacının 30 bin Dolar ithalat bedelinin ihracatçı dava dışı şirkete transfer edilmesi için satışa ait proforma fatura ile birlikte iki adet ithalat bedeli transfer formunu şubeye ilettiğini dile getirdi. Bankanın yazılı talimat ve proforma faturada bulunan banka bilgilerine göre davacının talep ettiği IBAN’a transferi gerçekleştirdiğini, bankanın davacının talimatı doğrultusunda hareket ettiğini, dava dışı şirketin mail adresini ele geçiren hackerlerin sahte proforma fatura ve IBAN oluşturduklarının öğrenildiğini öne sürdü. IBAN’ın dava dışı şirkete ait olmadığını, davacının uluslararası dolandırıcılık sonucu uğradığı zararını kusuru bulunmayan bankadan talep etmeye çalıştığını, müvekkili bankanın lehtar banka ile yazışma yaptığını ancak lehdar bankanın kendi kanunlarına göre transfer işleminin lehdar ismine göre değil IBAN üzerinden yapılmış olması sebebiyle iade talebinin yapılamayacağını bildirdiğini, müvekkili bankanın olayda herhangi bir kusurunun olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istedi.

    Mahkeme; havalenin IBAN kullanılarak yapıldığı, dava konusu havalenin yapılmasında muhabir ve lehtar bankanın davalı bankanın alt vekili ve ifa yardımcısı olarak görev aldığı, bankanın teknolojinin sağladığı imkânı kullandığı, müşteri banka ilişkisinde bankanın sözleşmenin ekonomik anlamda güçlü tarafı olduğuna dikkat çekti. Bankanın finans sektöründe faaliyet gösteriyor olması ve uzmanlık alanı nedeniyle daha fazla özen yükümlülüğü altında bulunduğu, davacı IBAN’ı yanlış bildirmiş olsa da sistemin sağladığı kolaylıktan faydalanan bankanın ifa yardımcısı konumundaki havale alıcısının bulunduğu banka vasıtası ile en azından müşteri ismi ve hesap numarası eşleştirmesini yapması ve havale işlemini bu doğrultuda gerçekleştirmesinin mevduat sahiplerinin korunabilmesi açısından hukuk düzeninin beklediği bir özen yükümlülüğü olduğuna hükmetti. Mahkeme olayda her iki tarafın eşit kusurlarıyla zarara sebebiyet verdikleri gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı bankanın yüzde 50 kusuruna tekabül eden 15 bin Dolar esas alınarak itirazın bu miktar üzerinden iptaline, davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verdi. Kararı davalı banka temyiz edince devreye giren Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, mahkeme hükmünü bozdu. Bozma kararında; “Davalı banka tarafından davacının yazılı talimatında belirtilen iban numarası gözetilerek havale yapılması olayında davalıya atfedilebilecek bir kusur bulunmamasına rağmen mahkemece somut olayın değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir” ifadesi yer aldı.

    Yeniden yapılan yargılamada Asliye Ticaret Mahkemesi, ilk kararında direnince bu kez devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi. Emsal nitelikte bir karara imza atan Hukuk Genel Kurulu, mahkeme hükmünü bozdu.

    Kararda;

    “Banka tarafından davacının yazılı talimat ve proforma faturada bulunan banka bilgilerine istinaden davacının talep ettiği IBAN’a para transferi gerçekleştirilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, IBAN sistemi ile ilgili açıklamalara yer verilmiş olup, uluslararası banka hesap numarasının İngilizce karşılığı olan kelimelere ait ilk harflerden oluşan IBAN ile yapılan havale işleminde, bu numaranın verilmesinden sonra banka ismi, ülke ismi, hesap numarası ve bunun gibi ek bilgilere ihtiyaç olmadığı, yirmi iki adet harf ve rakamdan oluşan bu sistemde havale işlemi sırasında bir rakamın yanlış girilmesi hâlinde sistemin yanlış IBAN uyarısı vereceği, sistemin tam güvenli olup, rakamların değerinde veya sırasında yapılacak bir yanlışlığı kabul etmediği belirtilmiştir. Paranın gönderildiği İngiltere’deki banka hesabının gerçekten ithalatçı şirkete ait olup olmadığının belirlenmesinin mümkün olmadığı, İngiliz hukukunda para transferi gerçekleştirilirken IBAN ile alıcının isminin uyuşup uyuşmadığını araştırma yükümlülüğünü öngören bir kanun hükmüne rastlanılmadığı belirtilmiştir. Dosya içerisindeki bilirkişi raporunu düzenleyen bilirkişilerin nitelikleri de dikkate alındığında rapor düzenlenmeye ehil oldukları, davalı bankanın davacı şirket tarafından verilen IBAN bilgilerine göre havale işlemlerini gerçekleştirdiği, paranın gönderildiği IBAN ile havale alıcısının isminin aynı olup olmadığını kontrol etme yükümlülüğünün bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yapılan ilk havale işleminden sonra, davacı şirketin basiretli tacir olarak paranın gönderilmek istendiği alıcı şirket ile irtibata geçerek paranın alıcının hesabına geçip geçmediğini teyit etmeden aradan 20 günden fazla süre geçtikten sonra aynı IBAN’a havale işlemi yapılmasını talep etmesinde kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Mahkeme kararı oy çokluğu ile bozulmuştur.”

  • Büyük rağbet görüyor! Siparişlere yetişemiyor

    Büyük rağbet görüyor! Siparişlere yetişemiyor

    Bursalı ayakkabı ustası, yılan derisinden el işçiliğiyle ayakkabı yapıp 4 bin liraya satıyor. Eskiden herkesin giydiği el yapımı deri ayakkabılar teknolojinin gelişmesiyle rağbet görmemeye başlamıştı. Son yıllarda doğal ürünlere artan taleple birlikte deriden el işçiliğiyle yapılan ayakkabılar büyük rağbet görmeye başladı.

    Bursa’da 50 yıldır deriden el işi ayakkabı yapan Cemal Öz, son yıllarda siparişlere yetişememeye başladı. Cemal Öz, manda, dana, keçi ve yılan derisinden sipariş verenlerin ayak ölçüsüne göre özel ayakkabıları elleriyle dikiyor. Usta, bir günde 3 çift ayakkabı yapabiliyor. Manda, dana ve keçi derisinden yaptığı özel sipariş ayakkabıları 250 ila 300 lira arasında değişen fiyatlarla satan usta, yılan derisinden özel sipariş ayakkabıları ise 4 bin liradan satıyor. Fiyatı yüksek olan yılan derisi ayakkabıları ise sosyete kadınları tercih ediyor.

    Cemal ustanın müdavimi olan vatandaşlar, ustanın yaptığı ayakkabılardan başka ayakkabı giyemiyor. Doğal malzemeden yapılan bu ayakkabılar ayakları rahatsız etmeyip sağlıklı kalmasını sağlıyor.

    Deriden el işçiliğiyle ayakkabı diken Cemal Öz, “Bu işi 50 yıldır yapıyorum. Teknolojinin artmasıyla birlikte işlerimiz azalmıştı. Son yıllarda doğal ürünlere artan ilgiyle birlikte yaptığımız el işçiliği deri ayakkabılara rağbet arttı. Ayak sağlığını düşünen vatandaşlar benim ürettiğim deri ayakkabılardan vazgeçemiyor. Vatandaşların ayak kalıplarını çıkartıp, ayak ölçülerine göre istediği modelde ayakkabıyı elimle dikiyorum. Bu ayakkabıları kullanan ve ayağının rahat ettiğini gören müşteriler bir daha başka ayakkabı giyemiyor. Manda, dana ve keçi derisinden ayakkabıları 250 ila 300 lira arasında değişen fiyatlarda dikiyorum. Yılan derisinden ayakkabıları ise 4 bin liradan yapıyorum. Yılan derisinden yapılan ayakkabılar pahalı olduğu için durumu iyi olan hanımlar tercih ediyor” dedi.

  • Murat Övüç’ün oğlu trafikte terör estirdi

    Murat Övüç’ün oğlu trafikte terör estirdi

    Sosyal medya fenomeni Murat Övüç’ün oğlu Burakcan Övüç, otomobilin camından küfür ederek tabancayla defalarca ateş açtı.

    Fenomen Murat Övüç’ün oğlu Burakcan Övüç trafikte adeta terör estirdi.

    Övüç, kullandığı aracın camını açarak defalarca ateş etti.

    Silahın doğrultulduğu yönde evlerin olduğu görüldü.

    Övüç, ateş açtığı anların görüntüsünü sosyal medya hesabından paylaştı ancak bir süre sonra ise sildi.

    Övüç, daha önce de bacağının üstüne koyduğu tabanca ile otomobilini kullanmıştı.

  • Türkiye, Korkmaz’ı Avusturya’dan istedi

    Türkiye, Korkmaz’ı Avusturya’dan istedi

    Avusturya’da yakalanan SBK Holding’in sahibi Sezgin Baran Korkmaz’ın Türkiye’ye iade edilmesi talebiyle Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan dosya Dışişleri Bakanlığı kanalıyla Viyana Eyalet Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Korkmaz’ın tahliye talep edeceği, kabul edilmezse Türkiye’ye iadesini isteyeceği öğrenildi.

    Avusturya’nın Wels şehrinde yakalanıp, Viyana’ya getirilen SBK Holding’in sahibi Sezgin Baran Korkmaz’ın Türkiye’ye iade edilmesi talebiyle Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı dosya, Dışişleri Bakanlığı kanalıyla Viyana Eyalet Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.

    Dosyada, Korkmaz hakkında, İstanbul 10’uncu Asliye Ceza Mahkemesi’nde kara para aklamak ve dolandırıcılık suçlamasıyla ilgili iddialara ve belgelere yer verildi.

    Viyana’da iki hafta sonra yapılacak duruşmaya kadar hem Türkiye hem de ABD’den gönderilen iade dosyaları incelenecek.

    TAHLİYE İSTEYECEK

    Duruşmada Sezgin Baran Korkmaz’dan, iki ülkedeki yargılamalara konu suçlamalarla ilgili savunması istenecek. Korkmaz’ın bu duruşmada, hakkındaki iddiaları kabul etmeyerek öncelikle tahliye talep edeceği, bu kabul edilmezse, Türkiye’ye iade edilmeyi isteyeceği öğrenildi.

    Korkmaz avukatları aracılığıyla İstanbul 10’uncu Asliye Ceza Mahkemesi’ne Türkiye’ye iade talebinde bulundu. Ancak uluslararası yargılama usulüne göre Viyana Mahkemesi 2 ülkeden gönderilecek dava dosyalarını inceledikten ve Korkmaz’ın savunmasını dinledikten sonra tahliye kararı ya da 2 ülkeden birine iade edilmesine karar verebilir.

  • Boğazını tutamayana manyetik çene kilidi

    Boğazını tutamayana manyetik çene kilidi

    Bir grup araştırmacı obeziteyle mücadele için manyetik çene kilidi geliştirdi. Kilidi takanların ağızları sadece 2 milimetre açılıyor. Kişiler yalnızca sıvı tüketebiliyor.

    Yeni Zelanda’daki Otago Üniversitesi’ndeki araştırmacılar ilginç bir cihaz geliştirdi. İngiltere’deki bilim insanlarıyla birlikte geliştirilen cihaz katı gıda tüketilmesini engelliyor.

    Kişiyi sıvı odaklı bir beslenmeye zorlayan cihaz iki parçadan oluşan manyetik bir yapı. Azı dişlerine monte edilen manyetik parçalar çenenin açılmasını engelliyor. Yalnızca iki milimetrelik açıklıktan ağza pipet sığabiliyor.

    British Dental Journal adlı dergide yayımlanan makaleye göre 7 Yeni Zelandalı kadın çalışmalara katıldı. Bu kişiler ağızlarını sadece 2 milimetre açabildi. Bu süre zarfında kadınlar kolayca erişilebilen bir sıvı diyeti uyguladı. Ortalama kilo kaybı 6.36 oldu. Bu kilonun kadınların vücut ağırlıklarının yüzde 5.1’ine denk geldiği belirtildi.

    KONUŞMAYI DA ETKİLEDİ

    Çalışamlara katılanlar manyetik kilidi kullandıkları süre boyuca rahatsızlık yaşadıklarını ve konuşmalarında problem olduğunu ifade etti. Bazı durumlarda utandıklarını aktardı. Katılımcılar genel olarak hayatın daha az tatmin edici olduğunu deneyimledi.

    Bir katılımcı ise diyeti eritilmiş çikolata ve gazlı içeceklerle bozduğunu itiraf etti. Obeziteyle mücadele için ilk ağızdan cihaz olarak tanıtılan manyetik çene kilidine tepki gösterenler de oldu.

    Otago Üniversitesi’nden yapılan açıklamada çene kilidinin mide ameliyatı için fazla kilolu olan kişiler için geliştirildiğini belirtti.

  • 2 terörist etkisiz hale getirildi

    2 terörist etkisiz hale getirildi

    Milli Savunma Bakanlığı, saldırı için Barış Pınarı bölgesine sızmaya çalışan 2 PKK/YPG’li teröristin etkisiz hale getirildiğini açıkladı.

    Bakanlığın Twitter hesabından yapılan açıklamada, “Komandolarımız teröristlerin bir sızma girişimini daha önledi. Saldırı için Barış Pınarı bölgesine sızmaya çalışan 2 PKK/YPG’li terörist Kahraman Komandolarımızın başarılı operasyonuyla etkisiz hale getirildi” denildi.