Etiket: türkiyehaber

  • DEAŞ’ın sözde Türkiye sorumlusu yakalandı

    DEAŞ’ın sözde Türkiye sorumlusu yakalandı

    DEAŞ terör örgütü mensubu olan ve kırmızı kategoride aranan, sözde “Türkiye vilayeti sorumlusu” Ebu Usame el Türki kod adlı Kasım Güler, MİT’in Suriye’de gerçekleştirdiği nefes kesen operasyonla yakalanıp, Türkiye’ye getirildi.

    Çok sayıda silah ve patlayıcılarla birlikte, Türkiye’ye illegal yollarla geçerek, sansasyonel eylem planladığı öğrenilen Ebu Usame el Türki kod isimli Kasım Güler, MİT tarafından Suriye’de tespit edilip, takibe alınmasının ardından başarılı bir operasyonla Türkiye’ye getirildi.

    Kırmızı kategoride aranıp yakalanan ilk DEAŞ mensubu olan Kasım Güler’in üzerinden çok sayıda örgütsel doküman ile gizli bilgiler çıktı.

    Ebu Usame el Türki kod isimli Kasım Güler’in, 2008-2010 yılları arasında Afganistan-Pakistan alanına geçerek İslami Cihat Birliği bünyesinde çatışma bölgelerinde faaliyet gösterdiği, 2014 yılında örgüt lideri Halife Ebubekir El Bağdadi’ye biat ederek DEAŞ’a katıldığı,2018 yılında örgüt içerisinde üst düzey görevlerde yer aldığı, sözde “Türkiye vilayeti sorumluluğunun” ardından ise DEAŞ’ın Rusya, Avrupa ve Türkiye mali sorumlusu olduğu öğrenildi.

  • Arızalanan otomobili halatla tersten çekti

    Arızalanan otomobili halatla tersten çekti

    Bursa’da, bagaj kısmından iple bağlanan otomobil, bir başka otomobil tarafından ters şekilde çekildi. Tehlikeli yolculuk, cep telefonu kamerasıyla görüntülendi.

    Olay, dün merkez Osmangazi ilçesi İstanbul Yolu Caddesi’nde meydana geldi. 16 K 7611 plakalı otomobil, arızalandı. Bunun üzerine araç sahibi, arkadaşından yardım istedi. Arızalanan araç, bagaj kısmından halatla bağlanarak, 16 FG 158 plakalı otomobille ters şekilde çekildi. Otomobilin ters şekilde ilerlediğini görenler, şaşkınlık yaşadı. O anlar cep telefonu kamerasıyla kaydedilip, sosyal medyada paylaşıldı. Tehlikeli yolculuk, izleyenler tarafından tepki topladı.

  • Deniz salyası Karadeniz’e de sıçradı

    Deniz salyası Karadeniz’e de sıçradı

    ORDU’nun Fatsa ilçesinde, Karadeniz’de önceki gün küçük çaplı alanda deniz salyası görüldü. Balıkçıların ihbarı ile belediye ekipleri, deniz yüzeyindeki kirliliği temizledi. Ordu Üniversitesi (ODÜ) Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Aydın, “Çay ve fındık tarımında gübre olarak çok fazla azot ve fosfor kullanılıyor. Marmara kadar yakın zamanda böyle etki göstermez ama kirliliğe devam edersek 3, 5, 30 yıl sonra biz de karşı karşıya kalacağız” dedi.

    Marmara Denizi’nin karşı karşıya kaldığı ‘deniz salyası’ olarak adlandırılan müsilaj, Karadeniz’de de gözlendi. Ordu’nun Fatsa ilçesi Yalıköy Limanı’nda önceki gün küçük çaplı alanda deniz salyası görüldü. Balıkçıların ihbarı ile belediye ekipleri, deniz yüzeyindeki kirliliği temizledi. Denizdeki salya tehdidi uzmanlarca takip ediliyor.

    Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın, deniz salyasının insan kaynaklı doğa olayı olduğunu söyledi. Karadeniz’e akan evsel ve tarımsal atıkların yanı sıra sanayi, kanalizasyon gibi atıkların denizi kirlettiğini belirten Aydın, “Marmara kapalı deniz, Karadeniz de kapalı deniz. Bu sonuç itibarıyla doğa olayı ama bizden kaynaklı etkilerle gerçekleşmiş bir olay. Azot ve fosfor, evsel atık, kimyasal atık, sanayi atıkları ya da tarımsal kaynaklı kirlilikten dolayı oluşan bir olay. Karadeniz’de çay ve fındık tarımında gübre olarak çok fazla miktarda azot ve fosfor kullanılıyor. Dolayısıyla bunlar zamanla belki Marmara kadar yakın bir zamanda böyle etki göstermez ama bu kirliliğe devam edersek yarın öbür gün 3, 5, 30 yıl sonra bunlarla biz de karşı karşıya kalacağız” diye konuştu.

    ‘BİYOLOJİK ARITMA SİSTEMİNE GEÇİLMELİ’

    Karadeniz’deki illerin arıtma sistemini biyolojik artıma sistemine dönüştürmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Aydın, “Karadeniz’deki bütün illerin arıtma ya da kanalizasyonları denize döküyoruz. Düzgün arıtma sistemi de yok zaten. Kanalizasyonları veya arıtmaları derin deşarj, diyerek 20 metre derinliğe gidip bırakıyoruz. Bunların tamamı Karadeniz’i kirletici unsuru olarak karşımıza çıkıyor. Bu arıtmaları biz biyolojik yüksek arıtma sistemine dönüştürmediğimiz müddetçe Karadeniz’de zaman içinde kirlilik unsuru olarak kendini gösterecektir. Bu salya olmaz, başka bir şey olur. Gübrelemeyi düzene sokmamız lazım. Vahşice gübreleme yapılmaması lazım. Topraklarımızı verimsiz hale getirdik ve Karadeniz’de kullanılan gübrelerin tamamı ya da kullanılmış olan kimyasalların tamamı yağmur, yüzeysel sularla derelerle ve sonuç itibarıyla denize geliyor. Karadeniz zaten çok sağlıklı ekosistem değil” dedi.

    ‘KARADENİZ’DE ÇÖKÜŞ VAR’

    Balık popülasyonlarının azaldığını da kaydeden Prof. Dr. Aydın, “Her geçen gün Karadeniz’de çöküş var. Çöküş olmaya da devam ediyor. Nüfus artışı ile kirletme unsurları artıyor. Zamanla Karadeniz daha da kirlenecektir. Balık popülasyonlarımız da her geçen gün azalıyor. Hiç yukarı giden eğilim yok. Stoklarımızın tamamı çöküş eğiliminde. Eğer hamsiyi 40 TL’ye, 50 TL’ye yiyorsak demek ki Karadeniz sistemi çöküyor demektir. Bunun başka anlamı yok. Deniz salyasının Marmara’da etkisi 5 yıl sürebilir çünkü ciddi oranda sadece suyun yüzeyinde gözüken değil zeminde bu çökecek ve zemin yapısındaki birçok canlının ölmesine neden olacak. Bu zamanla balıkları bile öldürecek. Bunun ötesinde bütün deniz bitkilerine, süngerlere, kabuklulara, yavaş hareket eden moloz grubu olan salyangozlara, yengeçlerine olumsuz etki yapacaktır. Uzun süre bunun olumsuz etkisini çekeceğiz. Bunlar denizel ekosistemde sonuçta zinciri kırıyor. Bir şekilde balık popülasyonlarına da olumsuz etki gösterecektir” diye konuştu.

  • Mustafa Dündar’dan çevre dostlarına hediye

    Mustafa Dündar’dan çevre dostlarına hediye

    Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde doğa dostu vatandaşlara ziyaretlerde bulundu. Başkan Dündar, Osmangazi Belediyesi tarafından düzenlenen geri dönüşüm atıklarının toplanmasına destek olarak vatandaşlara teşekkür ederek, çeşitli hediyeler takdim etti.

    Osmangazi Belediyesi, çevreyi korumak, yeşili çoğaltmak ve gelecek nesillere temiz bir gelecek bırakmak adına her yıl doğaya zarar veren ve geri dönüşümü mümkün olan atıkların toplanması için çeşitli projeler yürütüyor. Bu projeler kapsamında son 1 yıl içerisinde 3 bin 700 ton ambalaj atığı, 4 bin 207 kilogram atık pil, 75 bin 940 litre bitkisel atık yağ, 316 bin 939 kilogram kullanılmış atık giysi ve 14 bin 592 kilogram elektronik atık toplandı. Doğayı korumak adına büyük önem taşıyan bu projeler sayesinde, çevre kirliliğinin önüne geçilmesi sağlanırken, on binlerce ton geri dönüşüm atığı da ekonomiye kazandırıldı.

    “Suya sabuna dokunmadan temizlik olmaz”

    ‘Suya Sabuna Dokunmadan Temizlik Olmaz’ düşüncesiyle harekete geçen Osmangazi Belediyesi, geri dönüşüm atıklarının ayrı toplanmasına destek olan ve son bir yıl içerisinde en çok atık yağ, atık pil, ambalaj atığı ve e-atık toplayan çevre dostu vatandaşlara, çeşitli temizlik malzemeleri hediye ediliyor. Osmangazi Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü ekipleri, ilçe genelinde atık madde ve geri dönüşüm malzemesi toplama kampanyalarına destek olan 150 aileye hediyeleri adreslerine gidilerek ulaştırılıyor.

    “Osmangazililer olarak her gün tabiata sahip çıkıyoruz”

    Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde Temizlik İşleri Müdürlüğü ekipleri ile birlikte geri dönüşüm atıklarının ayrı toplanmasına destek olan vatandaşları ziyaret ederek hediyelerini takdim etti. Çevre dostu vatandaşlara teşekkürlerini sunan Başkan Dündar, “Bizler, Osmangazi Belediyesi ve Osmangazililer olarak sadece 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde değil yılın her günü doğamıza sahip çıkıyoruz. Bu özel günde, doğaya zararlı atık maddeler ile geri dönüşüm atıklarının ayrı toplanmasına destek olan 150 vatandaşımızı ziyaret ederek çeşitli hediyeler veriyoruz. Vatandaşlarımızla birlikte her gün ambalaj atığı, kilogram atık pil, litre bitkisel atık yağ, kullanılmış atık giysi ve elektronik atıkları topluyoruz. Osmangazimiz, Bursamız ve çevremiz adına kendilerine teşekkür ediyorum” dedi.

  • Bir günde 20 kilo topluyorlar

    Bir günde 20 kilo topluyorlar

    Bursa’da babalarından öğrendikleri bilgilerle usta mantar avcısı olan çocukların topladığı mantarlar Avrupa’ya ihraç ediliyor.

    Mustafakemalpaşa ilçesinin Sünlük köyünde Yağmur ve Ada Uslu kardeşler, babalarının yanında ormana mantar toplamaya giderek usta bir mantar avcısı oldu.

    Uslu kardeşler, ormanda kendi başlarına gezerek Avrupa sofralarını süsleyen sarı kız ve ayı mantarı topluyor. Mantarın nerede çıktığını bilen çocuklar, mantarları elleriyle koymuş gibi buluyor.Çocukların topladığı ayı mantarının bir tanesi 2 kilo ağırlığa ulaşabiliyor.

    Ayı mantarının kilosu 20 liradan alıcı bulurken, sarı kız mantarı ise 40 liradan satılarak İtalya ve Fransa’ya gidiyor. Ayı mantarı İtalya pizzaların üzerinde kullanılırken, sarı kız ise çorbalarda tercih ediliyor. Minik mantar avcıları ormanda bir günde 20 kilo mantar topluyor.

    Mantar toplamayı babasından öğrendiğini ifade eden Yağmur Uslu, “Bu mantarlar haziran ayında ormanlarda çıkmaya başlıyor. Bir ay boyunca toplanıyor. Ayı mantarı yılda ikinci kez eylül sonunda çıkıyor ve kasım ayına kadar toplanıyor. Bu işi severek yapıyoruz, çok keyifli” dedi.

  • Yüz yüze eğitim açıklaması

    Yüz yüze eğitim açıklaması

    Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, yüz yüze eğitimle ilgili yaptığı açıklamada “Okulların eylül başında açılmasını istiyoruz. Niyetimiz her zaman açmaktan yana ama riski gördüğümüzde de kapatırız.” açıklamasını yaptı.

    BAKAN SELÇUK: BUGÜNE KADAR 813 BİN ÖĞRETMEN AŞILANDI

    Ayrıca, Bakan Selçuk, bugüne kadar 813 bin öğretmenin aşılandığını, bu ay da geriye kalan eğitim çalışanlarının aşısının tamamlanacağını açıkladı.

    BAKAN KOCA: YAŞ SINIRI OLMAKSIZIN TÜM ÖĞRETMENLERİMİZ AŞI OLABİLECEK

    Öte yandan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, öğretmenlerin aşılamasıyla ilgili olarak “Önümüzdeki hafta aşılama programımız için yeni bir dönem daha başlıyor. 7 Haziran Pazartesi gününden itibaren yaş sınırı olmaksızın tüm öğretmenlerimiz aşı olabilecekler. Aşı ile bağışıklık kazanacak ve salgını gündemimizden çıkaracağız. Bu güce güvenin.” açıklamasını yapmıştı.

  • Türkiye’nin yüzde 4,46’sını Suriyeliler oluşturuyor

    Türkiye’nin yüzde 4,46’sını Suriyeliler oluşturuyor

    Suriye’de başlayan iç savaşın ardından 2012’den itibaren göç etmek zorunda kalan 3 milyon 672 bin 646 Suriyeli, Türkiye’ye geldi. ‘Güvenli liman’ olarak sığındıkları ve nüfusunun yüzde 4,46’sını oluşturdukları Türkiye’deki Suriyelilerin 1 milyon 414 bin 80’i, sınır kentleri Gaziantep, Şanlıurfa, Hatay ve Kilis’te yaşamını sürdürüyor. 525 bin 241 Suriyeli de yaşadıkları İstanbul’un nüfusunun yüzde 3,50’sine denk geliyor. Suriyelilerin en az tercih ettiği kent ise 23 sığınmacı ile Bayburt oldu.

    Türkiye’nin güney komşusu Suriye’nin Dera kentinde, 2011 yılının Mart ayında başlayan rejim karşıtı gösteriler, Esad güçlerinin silah kullanımı ile kısa sürede tüm ülkeye yayıldı. Rejimin tüm çağrılara rağmen demokrasi ve özgürlük isteyenlere yönelik silah kullanımından vazgeçmemesi üzerine yaz aylarında Suriye’nin çeşitli bölgelerinde çatışmalar çıktı. Rejim karşıtlarının ‘Özgür Suriye Ordusu’ adıyla silahlanarak karşılık vermesi ile karışıklık, iç savaşa dönüştü. Çatışmaların şiddetini artırması ve ölümlerin artması ile 2012 yılından itibaren zorunlu olarak evlerini terk eden siviller, ülkeden göç etmeye başladı. Evlerini terk eden binlerce sivil, 2012 yılından itibaren Türkiye’ye göç etti. Bu tarihten sonra da çatışmaların durmaması, rejimin yanı sıra terör örgütlerinin de devreye girmesi ile oluşan baskı ortamı, binlerce sivili zorunlu göçe mecbur bıraktı. Aradan geçen sürede Türkiye’ye göç eden Suriyeli sayısı, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü verilerine göre 3 milyon 672 bin 646’ya ulaştı.

    SINIR KENTLERİNİ TERCİH ETTİLER

    Yaşamlarını sürdürmek için Türkiye’nin 81 iline dağılan Suriyelilerin büyük bölümü, akrabalık ilişkileri ve geri dönüş umudu ile sınır kentlerinde kalmayı tercih etti. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, geçici koruma kapsamında kayıt altına alınan ve Türkiye nüfusunun yüzde 4,46’sını oluşturan Suriyelilerin 1 milyon 414 bin 80’i, sınır kentlerinde kaldı. Suriyelilerden 449 bin 667’si Gaziantep, 435 bin 699’u Hatay, 423 bin 711’i Şanlıurfa ve 105 bin 6’sı Kilis’i tercih etti. Bölgede oluşan yoğunluk ile Suriyeli nüfusu, Kilis nüfusunun yüzde 74,23’ünü, Hatay nüfusunun yüzde 26,33’ünü, Gaziantep nüfusunun yüzde 21,56’sını ve Şanlıurfa nüfusunun yüzde 20,10’unu oluşturdu.

    EN ÇOK İSTANBUL’DA, EN AZ BAYBURT’TALAR

    Göç İdaresi Genel Müdürlüğü verilerine göre, geçici koruma kapsamındaki Suriyelilerin en fazla yaşadığı kent, İstanbul oldu. 525 bin 241 Suriyeli, yaşamlarını sürdürmek için tercih ettikleri İstanbul nüfusunun yüzde 3,50’sine denk geliyor. Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin en az tercih ettiği kent ise Bayburt oldu. 23 Suriyelinin yaşadığı Bayburt’tan sonra 38 sığınmacı ile Artvin, 43 sığınmacı ile Tunceli, 72 sığınmacı ile Iğdır ve 88 sığınmacı ile Gümüşhane, Suriyelilerin en az bulunduğu kentler olarak belirlendi.

    Öte yandan 56 bin 191 Suriyeli ise Adana, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis ve Osmaniye’deki 7 barınma merkezinde yaşıyor.

  • Irak’ın kuzeyine hava harekatı

    Irak’ın kuzeyine hava harekatı

    Milli Savunma Bakanlığı, Irak’ın kuzeyinde devam eden Pençe-Yıldırım operasyonu kapsamında tespit edilen 8 PKK’lı teröristin etkisiz hale getirildiğini açıkladı.

    Bakanlığın Twitter hesabından yapılan açıklamada, “Irak’ın kuzeyindeki terör inlerini yerle bir ediyor, teröristlere kaçacak delik bırakmıyoruz. Avaşin bölgesinde devam eden Pençe-Yıldırım operasyonu kapsamında tespit edilen 8 PKK’lı terörist Hava Kuvvetlerimiz tarafından etkisiz hâle getirildi” denildi.

  • Mustafa Demirkan hakkında suç duyurusu

    Mustafa Demirkan hakkında suç duyurusu

    Ankara Barosu, Üsküdar Yıldırım Beyazıt Camii eski imamı Mustafa Demirkan hakkında, Ayasofya Camii’ndeki programda Atatürk’ün manevi hatırasına hakaret ettiği iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.

    Ankara Barosu tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verilen suç duyurusu dilekçesinde, imam Mustafa Demirkan’ın, 28 Mayıs günü ‘Örgün Eğitimle Birlikte Hafızlık Projesi’ kapsamında hafızlıklarını tamamlayan 136 öğrencinin katılımıyla Ayasofya Camii’nde düzenlenen programda yaptığı konuşmaya yer verildi.

    Dilekçede, imam Demirkan’ın, “Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiş. Öyle bir zaman geldi ki, bir asır gibi bir zaman içinde bu mabed-i şeriften Ezan-ı Muhammediye, namaz her şey yasak olarak müze haline çevrildi. Bunlardan daha zalim daha kafir kim olabilir. Yarabbi bu zihniyetin bir daha bu ümmetin başına gelmesini mukadder buyurma” sözleriyle Mustafa Kemal Atatürk’e ve manevi şahsiyetine hakaret ettiği belirtildi.

    Konuşmadaki sözlerin düşünceyi ifade etmek kapsamında değerlendirilemeyeceği vurgulanarak, Demirkan hakkında ‘5816 sayılı Atatürk Aleyhinde İşlenen Suçlar Kanunu’na muhalefet’ten gerekli soruşturmanın yapılarak kamu davası açılması talep edildi.

  • Ölüm vakalarına karşı daha etkili

    Ölüm vakalarına karşı daha etkili

    Uruguay’da yapılan araştırmada Sinovac aşısının Covid-19’a bağlı ölümleri BioNTech/Pfizer aşısından daha fazla engellediği tespit edildi. Ancak uzmanlar, araştırmadan hatalı sonuçlar çıkarılmaması konusunda da uyardı.

    Uruguay Sağlık Bakanlığı, Çin merkezli biyoteknoloji şirketi Sinovac’ın ürettiği ve Türkiye’de de kullanılan CoronaVac aşısıyla ilgili yaptığı araştırmanın sonuçlarını açıkladı. CoronaVac aşısının Covid-19’a bağlı ölümleri BioNTech/Pfizer aşından daha fazla engellediği tespit edilen araştırmaya göre CoronaVac, iki doz aşıdan 14 gün sonra ölümleri yüzde 97 oranında, BioNTech/Pfizer ise iki dozdan 14 gün sonra ölümleri yüzde 80 oranında azaltıyor.

    Ancak araştırmayı yapan uzmanlar, çalışmada yaş gruplarının, kişinin taşıdığı diğer hastalıkların ve özellikle risk gruplarının dikkate alınmadığını belirterek elde edilen sonuçların dikkatli bir şekilde yorumlanması gerektiği uyarısında bulundu. Söz konusu faktörlerin ölüm oranlarına büyük bir etkisi olduğuna işaret eden uzmanlar, bu noktaların dikkate alınmamasının araştırma sonuçlarını etkileyebileceğini ifade etti.

    ARAŞTIRMANIN DİĞER SONUÇLARI

    Uruguaylı uzmanların araştırmasına göre BioNTech/Pfizer aşısı, koronavirüsün bulaşmasına ve hastaneye yatışlara karşı ise daha iyi koruma sağlıyor. Buna göre BioNTech/Pfizer aşısı virüs bulaşma riskini yüzde 75 oranında, CoronaVac da yüzde 57 oranında azaltıyor. Yoğun bakıma alınma riskini ise Çin aşısı yüzde 95, BioNTech/Pfizer ise yüzde 99 oranında düşürüyor.

    Araştırma çerçevesinde CoronaVac’la aşılanan 712 bin 716 kişiden 5 bin 360 kişiye virüs bulaşırken yoğun bakıma kaldırılan 19 kişiden 6’sı da hayatını kaybetti. Araştırmada, BioNTech/Pfizer’le aşılanan 149 bin 329 kişiden 691 kişiye virüs bulaştığı, bir kişinin yoğun bakımda tedavi gördüğü, 8 kişinin de hayatını kaybettiği belirlendi. BioNTech’le aşılanmasına rağmen hayatını kaybeden kişilerin 80’li yaşlarda olduğunu vurgulandı.

    CORONAVAC’LA İLGİLİ DAHA AZ VERİ VAR

    Öte yandan CoronaVac aşısına ilişkin daha az sayıda güvenilir ve bağımsız veri var. Buna karşın mRNA bazlı BioNTech/Pfizer ve Moderna gibi aşılarla ilgili şimdiye kadar çok sayıda araştırma yapıldı. İsrail’de yapılan ve sonuçları mayıs başında The Lancet adlı bilim dergisinde yayımlanan dev araştırmaya göre aşının ölümleri yüzde 97 oranında azalttığı tespit edilmişti. Araştırmada 5 milyon kişiden toplanan veriler incelenmişti.

    Avrupa İlaç Ajansı (EMA) Sinovac’ın Avrupa’da kullanım izni almak için yaptığı başvuruyu mayıs ayında değerlendirmeye başlamıştı.