Etiket: türkiyehaber

  • Yavuzyılmaz: Aşı karşıtlığına itibar etmeyiniz

    Yavuzyılmaz: Aşı karşıtlığına itibar etmeyiniz

    Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz, vatandaşların kamuoyunda oluşan bazı söylentilere kulak asmadan, sırası geldiğinde aşılarını yaptırmaları gerektiğini vurguladı.

    Covid-19 aşısına karşı kamuoyunda bir takım söylentilerin yayıldığını ve bu durumun bazı vatandaşların aşıya temkinli yaklaşmasına ya da aşıyı reddetmesine sebep olduğuna dikkat çeken Dr. Yavuzyılmaz, “Koronavirüs aşısı, aylar süren birçok bilimsel araştırma neticesinde virüse karşı etkili olduğu ortaya koyulunca vatandaşlarımıza uygulanmaya başladı. Ben de koronavirüs aşısının faz 3 çalışmalarında gönüllü oldum ve çalışmalara destek verdim. Bu konuda vatandaşımızın gönlü rahat olsun, aşıyla ilgili şehir efsanelerine itibar etmesinler” dedi.

    Toplumsal bağışıklık için aşılanmanın önemini belirten Dr. Yavuzyılmaz “Çünkü elimizde başka bir silah yok. Bu yüzden sırası gelen vatandaşlarımız, ister aile sağlığı merkezlerinden isterse hastanelerimizden randevu alarak, aşılarını yaptırsınlar” diye konuştu.

    Aşılama çalışmalarında 410 bin rakamına ulaşıldığı bilgisini veren Dr. Yavuzyılmaz, “Son olarak, köy okullarında görev yapan öğretmenlerimizin aşılama işlemlerini tamamladık. İlçe sağlık müdürlüklerimize bağlı mobil ekiplerimiz, riskli gruptaki vatandaşlarımızın evine giderek, aşılarını yapıyor. İlimizde günde 5-10 bin arasında aşı uygulanıyor. Bir günde 25 binin üzerinde aşılama yaptığımız oldu. Aşılama ile ilgili herhangi bir sıkıntımız yok. Bakanlığımız tarafından, yeni hedef grubunun açılmasını bekliyoruz” şeklinde konuştu.

  • Evde ani ölüm oranları arttı

    Evde ani ölüm oranları arttı

    Ustasanatçı Rasim Öztekin’in ölümünün ardından Demet Akbağ’ın, “Koronavirüs sebebiyle olması gereken bir ameliyatı da galiba ihmal etmiş” açıklamaları pandemi döneminde hastanelere gitme korkusunu tekrar gündeme getirdi. Kalp damar cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Cengiz Köksal, “Yapılan araştırmalar, şikayetleri olup da acile giden hasta sayısının yüzde 50 azaldığını söylüyorlar. Dolayısıyla hastalar, şikayeti var ancak acile gitmiyor. Çünkü oradan bir enfeksiyon kapabilir miyiz, kovide yakalanabilir miyiz diye korkuyorlar. Ve bundan dolayıdır ki ani ölüm oranları evde yüzde 15 artmış pandemi döneminde” dedi.

    HASTANEYE GİDENLERİN SAYISI AZALIYOR

    Tam 1 yıldır hayatımızda olan koronavirüs salgını, Türkiye’de 29 bin 290 kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. Ancak, son 1 yılda Türkiye’de ölüm sayılarının artmasının tek nedeni, bu virüse yakalanmış olmak değil. Bir başka neden ise virüse yakalanma korkusu.

    Usta sanatçı Rasim Öztekin’in vefatının ardından yakın arkadaşı sanatçı Demet Akbağ’ın, “Koronavirüs sebebiyle olması gereken bir ameliyatı da galiba ihmal etmiş” açıklamaları pandemi döneminde hastanelere gitme korkusunu tekrar gündeme getirdi.

    Salgın dolayısıyla hastanelerden uzak duran ve şikayetleri olmasına rağmen, doktora başvurmaktan çekinen kişilerin sayısı, her geçen gün artıyor. Özellikle hayati önem taşıyan kalp rahatsızlıklarına bağlı hastalıklarda, tedavi için geç kalınması, geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurabiliyor. Yapılan araştırmalar ise, Türkiye’de pandemi döneminde evde ani ölüm riskinin yüzde 15 artığını gösteriyor. Şikayetleri olmasına rağmen acile giden hasta sayısında da, yüzde 50 azalma var.

    “PANDEMİ DÖNEMİNDE TÜRKİYE’DE EVDE ANİ ÖLÜM RİSKİ, YÜZDE 15 ARTTI”

    Pandemi döneminde virüse yakalanma korkusuyla şikayetleri olmasına rağmen doktora başvurmayan kişilerin, özellikle kalp rahatsızlıklarına bağlı geri dönüşü olmayan sorunlar yaşayabileceğini vurgulayan Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneği Eski Başkanı ve Bezmialem Vakıf Üniversitesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Köksal, “Pandemi döneminde iki önemli sorun var. Birisi, şikayeti olan hastalar pandemiden korkularına acile gitmeye çekiniyorlar. Bir de kalp hastalıklarının daha sık görüldüğü 65 yaş üstü hastalar için ciddi sokağa çıkma kısıtlamaları var. İnsanlar, ileri yaştaki hasta grubu için ekstra endişe çekiyorlar. Aynı zamanda da kendileri için de acile gitmekten çekiniyorlar. Bu, hastaların şikayetlerinin gizlenmesini ve ağır olmadıkça, ciddi problemler olmadıkça acile gitmelerini engelliyor. Ancak biz defalarca uyarıyoruz. Pandemi döneminde Türkiye’de evde ani ölüm riski, yüzde 15 artmış” diye konuştu.

    “ŞİKAYETLERİ OLUP DA ACİLE GİDEN HASTA SAYISI YÜZDE 50 AZALDI”

    Prof. Dr. Köksal, “Yapılan araştırmalar, şikayetleri olup da acile giden hasta sayısının yüzde 50 azaldığını söylüyorlar. Dolayısıyla hastalar, şikayeti var ancak acile gitmiyor. Çünkü oradan bir enfeksiyon kapabilir miyiz, kovide yakalanabilir miyiz diye korkuyorlar. Ve bundan dolayıdır ki ani ölüm oranları evde yüzde 15 artmış pandemi döneminde” dedi.

    “GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN SORUNLAR YAŞAMAK İSTEMİYORSANIZ ACİLE VE DOKTORA GİTMEKTEN ÇEKİNMEYİN”

    Prof. Dr. Köksal, özellikle kalp pili olan hastaların rutin kontrollerini aksatmaması ve şikayetleri artan kişilerin doktora başvurması gerektiğini belirterek, “2 risk grubu var, birincisi pandemi dolayısıyla hastaneye gidip enfekte olmak istemeyen hasta grubu var. İkincisi de 65 yaş ve üstü risk altındaki insanların doktora gitmemeleri var. Siz kas problemini, basit enfeksiyonlarınızı belki ihmal edebilirsiniz ama kalp problemini ihmal etmemeniz lazım. Göğüste yanma, göğüs ağrısı, çarpında, nefes darlığı veya mevcut şikayetleriniz artmaya başladıysa mutlaka hastaneye gitmeniz lazım. Kalp pilinin belli bir ömrü var ve 6 ayda bir kontrol edilmesi gerekiyor. Hem bir sorun olup olmadığı, hem de kalp pilinin ömrünün dolup dolmadığı konusunda. Bunlar ihmal edilmemesi gereken şeyler. Göğüs ağrınız ve nefes darlığınız var ama artıyorsa ya da yeni başlıyorsa, sırt ağrısı keskinse, damar yırtılması neden olabilir, Doğan Cüceloğlu’nda olduğu gibi. Ve özellikle kalp piliniz varsa, rutin kontrollerinizi aksatmamanız lazım. Çünkü pandemi hastaneleri ayrı, kovid hastaları ayrı değerlendiriliyor. Acile ve doktora gitmekten çekinmeyin çünkü geri dönüşü olmayan sorunlar ortaya çıkabiliyor. Bundan dolayıdır ki ani ölümler arttı” şeklinde konuştu

    “AMELİYAT OLMA ŞANSINIZI KAYBETTİNİZ, BELKİ BUNDAN SONRA YAPILACAK TEK ŞEY KALP NAKLİ DİYEBİLİRİZ”

    Şikayetleri olmasına rağmen hastaneye gitmek için salgının bitmesini bekleyen hastaların, iki ciddi sorunla karşı karşıya kalabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Köksal, “Bunlardan biri, hastalığın daha ağırlaşması, geçirilen sessiz kalp krizleri ve kapak problemlerine bağlı yorulan kalpler, hastaların pandemi sonrası hastaneye gittikleri zaman daha yüksek riskli ameliyat olmalarına neden olacak. Veya biz diyeceğiz ki, ‘Üzgünüz, ameliyat olma şansınızı kaybettiniz. Belki bundan sonra yapılacak tek şey kalp nakli’ diyeceğiz. Çünkü zaman, kalp hastalarının aleyhine işliyor. Damar yapısı daha da bozuluyor, kalp daha da yoruluyor. Ve maalesef ameliyat olasında, yüzde 1-2 riskle ameliyat olacakken, bu riskler yüzde 15’leere kadar çıkabiliyor. Kalp şikayetlerini, rahatsızlıklarını, pil kontrolünü veya rutin kardiyoloji kontrollerini ertelemek, sonuçta daha ciddi sorunlarla karşılaşmanız anlamına gelebilir. Eğer şanslıysanız, evde ani ölüm ile kalmamışsanız” ifadelerini kullandı.

    “65 YAŞ ÜSTÜ EBEVEYNLERİNİZİN ŞİKAYETLERİNİ DİNLEYİN”

    Özellikle 65 yaş üstü kişilerde kalp rahatsızlıkları ile daha sık karşılaştıklarını ifade eden Köksal, “Bu nüfusta ebeveynlere genel yaklaşım şöyle: Lütfen gitme, dışarıya çıkma, mikrop kaparsın, kovid olursun… Hem hastalar korkuyor şikayetlerini söylemekten, hem de 65 yaş üstü hasta yakınları hastalarını hastaneye getirmekten korkuyor. Kalp rahatsızlıkları olsa bile… Lütfen, ileri yaştaki ebeveynlerinizin şikayetlerini dinleyin, onları can kulağıyla dinleyin. Çünkü mevcut kalp şikayetleri varsa, doktora gitmeniz gerekiyor. Aksi halde, örneklerini çok gördüğümüz üzere bir sürü olumsuz olay ile karşılaşabiliyoruz” diye konuştu.

  • Yıl sonu dolar tahmini yükseldi

    Yıl sonu dolar tahmini yükseldi

    TCMB Beklenti Anketi’nde yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 11,23’ten yüzde 11,54’e yükseldi. Ankete katılanların yıl sonu dolar/TL beklentisi ise 7,95.

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, piyasa beklentilerinin derlendiği Beklenti Anketi’ni yayımladı.

    TCMB’nin düzenlediği Mart ayı Beklenti Anketi’nde yıl sonu enflasyon beklentilerinde yükseliş yaşandı.

    Cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 11,23 iken, bu anket döneminde 11,54 oldu.

    12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 10,36 iken, bu anket döneminde yüzde 10,47 oldu. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 9,03 ve yüzde 9,18 olarak gerçekleşti.

    DOLAR/TL ÖNGÖRÜSÜ 7,95

    Cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 7,79 TL iken, bu anket döneminde 7,95 TL oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 7,94
    TL iken, bu anket döneminde 8,20 TL olarak gerçekleşti.

    BÜYÜME BEKLENTİSİ YÜZDE 4,4

    GSYH 2021 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 4,1 iken, bu anket döneminde yüzde 4,4’e yükseldi. GSYH 2022 yılı büyüme beklentisi ise bir önceki anket döneminde yüzde 4,3 iken, bu anket döneminde yüzde 4,2’e indi.

  • Çiftçilere önce eğitim sonra fidan

    Çiftçilere önce eğitim sonra fidan

    Bursa’da kırsal kalkınmanın sağlanması için fide ve fidan dağıtımı yaptığı çiftçileri, Büyükşehir Çiftçi Akademisi’nde doğru üretim teknikleri konusunda bilgilendiren Büyükşehir Belediyesi, artık fidan talebinde bulunan çiftçilere önce eğitim, sonra fidan verecek.

    Tarımsal kalkınma hedefiyle yüksek verimli hayvan ırklarının temini, kaliteli fide, fidan ve tohumluk dağıtımı, ekipman destekleri başta olmak üzere her alanda çiftçilerin yanında olan Büyükşehir Belediyesi, Tarım A.Ş. aracılığıyla çiftçi eğitimleri konusunda da önemli bir adım attı. Bursa’nın üzümsü meyveler alanında lider konuma gelmesi ve çiftçilerin katma değeri yüksek ürün üretimi konusunda desteklenmesi amacıyla Tarım A.Ş. tarafından 2018 yılında başlatılan “Kaliteli Ahududu Yetiştiriciliği Projesi” ve “Yaban Mersini Yetiştiriciliği Projesi” kapsamında bugüne kadar çiftçilere 650 bin adet fide ve fidan desteği sağlandı. Bu desteği artırarak her yıl 1,5 milyon fide ve fidan desteği sağlamayı hedefleyen Tarım A.Ş., elde edilen ürün miktarı ve ürün kalitesinin artırılması amacıyla çiftçilerin eğitimi için de önemli bir projeyi başlattı.

    Çiftçi Akademisi

    Fide ve fidan desteğinin yanında eğitim ve örnek uygulamalarla çiftçileri en doğru şekilde yönlendirmeyi amaçlayan Tarım A.Ş., “Büyükşehir Çiftçi Akademisi” çatısı altında eğitim faaliyetlerine başladı. İlk aşamada önceki dönemlerde Tarım A.Ş.’den fide ve fidan desteği alan tüm çiftçiler eğitimden geçiriliyor. Fidanın özellikleri, toprağın besin değerleri, doğru gübreleme ve ilaçlama gibi üretimin her alanında bilgilendirilen çiftçilere, eğitim sonunda katılım belgesi veriliyor. Önümüzdeki süreçte ise eğitimler, daha fidanlar dağıtılmadan yapılacak. Fidan talebinde bulunan çiftçiler, önce eğitilecek, ardından da fidan desteği sağlanacak. Bu süreçte çiftçilere yaban mersini yetiştiriciliğinin yanı sıra ahududu, çilek, lavanta, gojiberry yetiştiriciliği konusunda da eğitimler verilecek.

    Eğitim sürecini başarıyla tamamlayan çiftçilere katılım belgelerini dağıtılan Tarım A.Ş. Genel Müdürü Fetullah Bingül, “Verimli tarım arazilerine sahip olan kentimizin kıymetini biliyoruz ve ona hak ettiği değeri verebilmek için canla başla çalışıyoruz. Fidan temininden, eğitimlerin verilmesine ve oradan ürünün pazarlanmasına kadar tüm süreçlerde çiftçimizin yanındayız. Gerek eğitim faaliyetleri, gerekse de fidan destekleri konusunda çiftçilerimiz bizimle kolaylıklı temasa geçebilirler” dedi.

  • Yavuzyılmaz’dan tuz tüketimine karşı uyarı

    Yavuzyılmaz’dan tuz tüketimine karşı uyarı

    Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz, her yıl mart ayında aşırı tuz tüketimine dikkat çekmek hedefiyle kutlanan “Dünya Tuza Dikkat Haftası” kapsamında açıklamalarda bulundu. Tuzun vücutta birçok önemli görevi olduğunu ifade eden Dr. Yavuzyılmaz, “Tuz, sıvı dengesinin ve dolayısıyla kan basıncının düzenlenmesinde, asit-baz dengesinin sağlanmasında ve sinir-kas sisteminde uyarıların iletilmesinde önemli rol oynar. Buna rağmen aşırı miktarda tüketildiğinde insan sağlığını olumsuz etkileyen bir halk sağlığı problemine dönüşebilmektedir” diye konuştu.

    Günlük tüketilmesi gereken tuz miktarının 5 gramı aşmaması gerektiğinin altını çizen Dr. Yavuzyılmaz, “Dünya Sağlık Örgütü, günlük kişi başı tuz tüketimini 5 gramın altında önermektedir ve bu miktar bir tatlı kaşığı veya tepeleme bir çay kaşığına denk gelmektedir. Tuz kullanımı bu miktarın üzerine çıkacak şekilde kullanıldığında kan basıncını arttırarak hipertansiyon, inme ve kalp hastalığı risklerini yükseltmektedir. Sofralarda kullandığımız tuzun yanında ayrıca restoranlar, kafeler ve süpermarketlerden alınan gıdalarda da gizli tuz bulunmaktadır. Aşırı tuz tüketiminin önüne geçebilmek için hep birlikte hareket etmeliyiz” ifadelerini kullandı.

    Koronavirüsün insanların yemek tüketimi de dahil olmak üzere alışkanlıklarını birçok yönden hayatlarını etkilediğini ifade eden Dr. Yavuzyılmaz, “Tüm dünyada virüsün yayılmasını yavaşlatmaya yardımcı olmak için getirilen kısıtlamalar, sosyalleşmek ve dışarıda zaman geçirmek için harcadığımız süreyi azalttı. Evde geçirdiğimiz zamandaki artış ile orantılı olarak mutfaklarda daha çok zaman geçirmeye başladık ve farklı lezzetler, tarifler denemeye daha çok vakit ayırır olduk. Bu da daha fazla tuz tüketmemize sebep olabilmektedir. Bu alışkanlığımızın önüne geçmek için yemeklerde tuz kullanmak yerine baharat ve diğer lezzet arttırıcıları kullanabiliriz” diye konuştu.

  • Türk asıllı subay ölü bulundu

    Türk asıllı subay ölü bulundu

    İsveç’in başkenti Stockholm’de 13 Kasım 2020 tarihinde yürüyüşe çıktıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Türk asıllı subay Deniz Arda’nın cansız bedeni, kentin güneyindeki Tyresta Ulusal Parkı’nda bulundu.

    İsveç’in başkenti Stockholm’de Kasım 2020’de yürüyüşe çıkan İsveç Silahlı Kuvvetleri’nde subay olarak görev yapan Türk asıllı Deniz Arda’dan bir daha haber alınamadı.

    Tüm aramalara rağmen ortadan kaybolan Arda ile ilgili bilgiye ulaşılamadı. Ancak 27 Şubat Cumartesi günü Stockholm’ün güneyindeki Tyresta Ulusal Parkı’nda yürüyüş yapan bir kişi kayalıklar arasında bir ceset buldu.

    İhbar üzerine bölgeye giden polis tarafından çıkarılan bir erkeğe ait cesede otopsi yapıldı. Yapılan otopside, cesedin Deniz Arda’ya ait olduğu ortaya çıktı.

    ‘SUÇ UNSURU YOK’

    Stockholm Emniyet Müdürlüğü Sözcüsü Carina Skagerlind, Tyresta Ulusal Parkı’nda bulunan cesedin kimliğinin Deniz Arda’ya ait olduğunu ifade ederek, “Ailesine bilgi verildi. Yapılan ilk incelemelere göre bir suç unsuru yok” ifadelerini kullandı.

    İsveç medyası, Arda’nın en son internet üzerinde koşuya çıktığına dair bir mesaj attığını duyurdu ancak mesajın atıldığı kişinin kimliği hakkında açıklama yapılmadı.

  • Bursa’da ağır sanayinin kadın çalışanları

    Bursa’da ağır sanayinin kadın çalışanları

    Bursa’da ağır sanayide çalışan kadınlar, zorlu iş şartlarına rağmen en az erkekler kadar başarılı oldu. Metal otomotiv parça imalatı alanlarında çalışan kadınların sayısı her geçen gün artıyor. Kadının yapamayacağı iş olmadığını söyleyen fabrika çalışanı Ayfer Kaya Balcı (33), “Kasalama, genelde erkek işi olarak görülür. Ancak ben kasalama bölümünün sorumlusuyum. O kadar erkeğin başına bir kadın geldi” dedi.

    Yüksek basınçlı alüminyum enjeksiyon döküm, alüminyum profil imalatı ve metal otomotiv parça imalatı alanlarında faaliyet gösteren Bursa’daki bir fabrika, 1,5 yıl önce uygulamaya koyduğu politika ile ağır sanayi fabrikaları ile yönetimsel kadrolarda kadınlar için istihdam alanı oluşturdu. Kısa zamanda pek çok kadından iş başvurusu alan firmada, kadın çalışan oranı yüzde 50’ye ulaştı. Metal otomotiv parça imalatı alanlarında çalışan kadınların sayısı ise her geçen gün arttı. Zorlu iş şartlarına rağmen ağır sanayi fabrikalarında çalışan kadınlar, erkeklerin egemen olduğu bir sektörde en az onlar kadar başarılı oldu.

    Kadın istihdamına önem verdiklerini söyleyen Yasemin Yeşilova, “Ülkemizin nüfusunun yarısını erkekler, yarısını da kadınlar oluşturuyor. Maalesef bu eşit dengeyi biz işletmelerimizde göremiyoruz. Kadınların, erkeklere nazaran oldukça avantajlı özellikleri var. En önemli özelliklerinden biri takım çalışması. Biz tecrübelerimizle görüyoruz ki kadınlar bu alanda daha başarılı. Öne çıktıkça, daha fazla kadın istihdamı da artmaya başlamaktadır” dedi.

    ‘KADIN ÇALIŞANLARIMIZ HER ALANDA KATKI SAĞLIYOR’

    Ağır sanayide üretim yaptıklarını belirten Yeşiolava, “Alüminyum metaliyle uğraşıyoruz. Oldukça yoğun ve emek gerektiren işler yapıyoruz. İşletmemiz ilk kurulduğunda, teknolojinin bu kadar çok gelişmemiş olmasının da etkisiyle erkeklerin daha fazla çalıştığı bir işletmeyken, geldiğimiz noktada kadınların artı özelliklerinin de etkisini görerek, kadın çalışanlarımıza yer veriyoruz. Şu anda yaklaşık bin 200 çalışanımız var. Bunun yarısına yakınını hem üretim hem de yönetim seviyesinde kadınlar oluşturuyor. Bizler otomotiv ana sanayiye çalışıyoruz. Kulağa erkek işi, güç gerektiren bir iş gibi geliyor. Ancak bu, günümüzde böyle değil. Teknolojinin geldiği noktayla, takım çalışmasının daha da arttığı noktayla kadın çalışanlarımız işletmenin her alanında katkı sağlıyor. Kadınların yapamayacağı hiçbir iş yoktur” diye konuştu.

    ‘AĞIRLIK KALDIRIYORUZ, TESTERE KULLANIYORUZ’

    Ağır sanayide faaliyet gösteren fabrikada 3 yıldır çalışan Ayfer Kaya Balcı, “Kasalama bölümündeyim. Genel olarak matkap ve testere kullanıyorum. Bir kadın olarak, belli kaldırabileceğimiz ölçüler var. Bizde bir adet kolinin 60 kilo olduğu malzemeler var. Bizim için belki de en zor olanı fiziki güçten kaynaklı ağırlık kaldırmak olabilir. Ağırlık kaldırıyoruz. Testere kullanıyoruz. Matkap kullanıyoruz. Bunlar da ağır şeyler. 30 kasa üzerinden hesaplarsanız fiziki olarak güç gerektiren bir şey. Ağır sanayide herkes çalışabilir. Burada kadın erkek ayrımı yapılmaması gerekiyor. Ağır sanayi, fiziki şartlar gerektiriyor ama kadının yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Bölüm olarak kasalama işi genelde erkek işi olarak görülür. Ama ben şu an kasalama sorumlusuyum. O kadar erkeğin başına bir kadın geldi. Bu bence çok güzel bir şey. Herkesin başarabileceği bir şey. Bu bence bir kanıt, gurur verici bir şey” dedi.

    ‘KADININ İŞ OLARAK YAPAMAYACAĞI SEKTÖR YOK’

    Kadınlara kendilerine güvenmelerini söyleyen Ayfer Kaya Balcı, “Her kadına şunu söylemek isterim. Kadının isteyince yapamayacağı bir şey yok. İş olarak, güç ve kuvvet olarak söyleyebilirim. Belki kadın olarak bile ayırt etmemek gerekiyor. Bir insan, istiyorsa bunu yapabilir. İmkansızı veya bir engeli yok. Herkes her şeyi yapabilir. Ben bunun kanıtı olduğumu düşünüyorum. Buradan tüm arkadaşlara da örnek olsun” şeklinde konuştu.

    ‘ERKEK YAPABİLİYORSA KADIN DA YAPAR’

    Ağır sanayide 5 yıldır çalışan fabrika işçisi Gülay Sever (29), “İşimizin ağır olduğu doğru. Ama erkek ne yapabiliyorsa bir kadın olarak hepsini yapabiliyoruz. Transpaletlerle parçalarımızı kendimiz çekiyoruz. Kasaları masalarımıza kendimiz bırakıyoruz. Hiçbir erkekten destek almadan onların yapabildiği her şeyi burada tek başımıza yapabiliyoruz. Önceden kadın çalışan sayısı azdı ama şimdi neredeyse eşit seviyeye geldik. Onların yaptığı işi biz de gayet başarılı bir şekilde yapıyoruz ki şu an bu noktadayız” dedi.

  • Ayağı kesilme evi yıkılma tehlikesinde

    Ayağı kesilme evi yıkılma tehlikesinde

    Antalya’da eşinden ayrı yaşayan 3 çocuk annesi Ayşe Işık’ın (60), şeker hastalığı yüzünden sol ayağının kesilmesi gündeme gelirken, dükkandan bozma kaldığı tek odalı evin de kentsel dönüşümle yıkılacak olmasıyla da sokakta kalma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Işık, maddi durumu olmadığı için 300 TL’lik kira ve su faturasını yatıramazken yetkililerden yardım bekliyor.

    Muratpaşa ilçesinde yaşayan 3 çocuk annesi Ayşe Işık, 10 yıl önce eşinden ayrı yaşamaya başladı. 12 yıl önce şeker hastalığı tanısı konulan Işık, 3 yıl önce bacaklarında şişliği fark ederek hastaneye kontrole gitti. Damarlarındaki tıkanıklık nedeniyle ayağının bilekten ya da parmaktan kesilme ihtimali bulunan Ayşe Işık, sağlık sorunlarının yanında maddi sıkıntı yaşamaya başladı.

    SOKAKTA KALMA TEHLİKESİ VAR

    Işık, dükkandan bozma tek odalı evde hayatını sürdürürken, kaldığı evin kentsel dönüşümle yıkılacak olmasından dolayı da sokakta kalma tehlikesi yaşıyor. Ayşe Işık, çalışamadığı ve maddi zorluklar içerisinde olduğu için 300 TL olan kirasını ödeyemezken, su faturasını da yatıramadı. Elektriği kesilen Işık’ın faturası birkaç hayırsever tarafından ödendi. Ayşe Işık, yetkililerden yardım istediğini söyledi.

    ‘AYAĞIMIN KESİLME DURUMU VAR’

    Ayağında yaşadığı sıkıntının şeker hastalığından kaynaklandığını dile getiren Ayşe Işık, 2-3 yıldır da tedavi olduğunu ve çaresinin olmadığını söyledi. Işık, “Ayağımın kesilme durumu var. Büyük bir ihtimal kesilecek ama pazartesi günü hastaneye gideceğim orada belli olacak. Çalışacak durumda da değilim. Daha önce bir yerde çalışıyordum ama ayağımın sıkıntısından dolayı işten ayrılmak zorunda kaldım” dedi.

    ‘HİÇBİR GELİRİM YOK’

    Dükkandan bozma tek odalı bir yerde kaldığını söyleyen Ayşe Işık, “300 TL kira ile burada oturuyorum. Elektrik, su ve kiramı ödeyemedim. Sıkıntılarım var. Hiçbir gelirim yok. Çalıştığım dönemde biraz birikim yapmıştım onunla bugüne kadar geçindim ama artık o da kalmadı. Çalışacak durumda da değilim, komşular sağ olsun yardım ediyorlar” diye konuştu.

    Kendisine maddi ve manevi yönden yardım edilmesini istediğini kaydeden Işık, “Ben sadece elektrik, su ve kiramın ödenmesini istiyorum. Oturduğum evde kentsel dönüşüme girdiğini söylediler. Mayıs ayından sonra yıkılacağı söylendi. Şu an ne yapacağımı bilmiyorum. Biraz rahat etmek ve ayağımın iyi olmasını istiyorum” dedi.

  • Dünya liderlerinden Türkiye’ye taziye mesajı

    Dünya liderlerinden Türkiye’ye taziye mesajı

    Bitlis’te şehit olan 11 asker için dünya liderlerinden taziye mesajları geldi.

    NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu arayarak şehit olan askerler için başsağlığında bulundu. Dayanışma mesajı verdi.

    İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab da sosyal medya hesabından konuyla ilgili açıklama yaptı. Raab, “Haberi üzüntüyle öğrendim. Kalbim bu gece askerlerin aileleri ve tüm Türkiye ile.” ifadesini kullandı.

    KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Başbakan Ersan Saner, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ı telefonla arayarak taziyelerini iletti.

    Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a taziye mesajı gönderdi. Aliyev mesajında, “Size, şehitlerin ailelerine, yakınlarına ve Türk halkına, kendim ve Azerbaycan halkı adına taziye dileklerimi iletiyor, yaralılara şifa diliyorum.” dedi.

    Gürcistan ve Libya’dan da başsağlığı mesajları paylaşıldı.

  • Ümit Özdağ İYİ Parti’den istifa etti

    Ümit Özdağ İYİ Parti’den istifa etti

    Ümit Özdağ İYİ Parti’den istifa ettiğini duyurdu. Özdağ, İYİ Parti’den ihraç edilmiş ancak mahkeme ihraç kararını iptal etmişti.

    Hakkındaki ihraç kararının mahkeme tarafından iptaliyle İYİ Parti’ye dönen Ümit Özdağ, Meclis’te basın toplantısı düzenledi.

    Özdağ buradaki açıklamasında, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e karşı başkanlık yarışına girmediğini belirtti.

    İYİ Parti’nin CHP’nin uydu partisi haline geldiğini söyleyen Özdağ şu ifadelere yer verdi:

    ”Akşener, FETÖ ile mücadelemden rahatsız oldu. Tekrar söylüyorum, bunun tartışması yok. İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile iltisaklıdır. Telefon rehberinizde örgütün üst düzey isimlerin numarası varsa, konuşmalarınız da ortaya çıktıysa, sen FETÖ’cüden öte, örgütle iç içe geçmiş bir kişisin. Ve Akşener, FETÖ ile iltisaklılarla beraber yürüyor. Akşener’in beni bir kere daha ihraç etmeye cesaretinin olmadığını biliyorum ancak ben itifa edecek kadar cesurum, ve kurucusu olduğum partiden istifa ediyorum”

    İYİ Parti’nin kurucuları arasında yer alan İstanbul Milletvekili Özdağ, partinin İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu hakkında Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile ilgili iddiaları dile getirmesinin ardından Disiplin Kurulu’na sevk edilmişti.

    KARARIN İPTALİ İÇİN DAVA AÇMIŞTI

    Disiplin Kurulu’nun 16 Kasım 2020’de aldığı kararla parti üyeliğinden kesin olarak ihraç edilen Özdağ, bu kararın iptali için dava açmıştı.

    ‘ADALET YERİNİ BULDU’

    Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, Ümit Özdağ’ın İYİ Parti’den ihracına ilişkin kararı iptal etmiş ve Özdağ, İYİ Parti’ye ‘adalet yerini buldu’ paylaşımı ile geri dönmüştü.