Etiket: türkiyehaber

  • Sinemaların açılış tarihi ertelendi

    Sinemaların açılış tarihi ertelendi

    Sinema sektörünün talebi, Kültür ve Turizm Bakanlığı’yla yapılan görüşmeler sonucunda; 31 Aralık’a kadar faaliyetlerine ara verilen sinema salonları için bu süre 1 Mart’ta uzatıldı.

    İçişleri Bakanlığı 81 İl Valiliğine Sinema Salonları ile ilgili ek genelge gönderdi. Genelge ile 31 Aralık’a kadar faaliyetlerine ara verilen sinema salonları için bu süre 1 Mart’ta uzatıldı.

    SEKTÖRÜN TALEBİYLE KARAR

    Valiliklere gönderilen genelgede, kontrollü sosyal hayat döneminin temel prensipleri olan temizlik, maske ve mesafe kurallarının yanı sıra salgının seyri ve olası riskler göz önünde bulundurularak hayatın her alanına yönelik uyulması gereken yeni kurallar ve önlemler alındığı belirlendiği hatırlatıldı. Alınan önlemler kapsamında sektörün talebi doğrultusunda sinema salonlarının faaliyetlerinin de 31 Aralık tarihine kadar durdurulması kararlaştırıldığı anımsatıldı.

    TEDBİRLERE DEVAM

    Genelgede, gelinen aşamada, gerek sektörün bu yöndeki talepleri gerekse Kültür ve Turizm Bakanlığı’yla yapılan görüşmeler sonucunda; salgınla mücadelede alınan tedbirlerin devamının sağlanması ve desteklenmesi amacıyla sinema salonlarının faaliyetlerine 1 Mart 2021 tarihine kadar ara verilmesinin uygun olacağının değerlendirildiği ifade edildi.

    Bu doğrultuda Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 27’nci ve 72’nci maddeleri uyarınca İl/İlçe Umumi Hıfzıssıhha Kurulları kararları ivedilikle alınacak.
    Alınan kararlara uymayanlara Umumi Hıfzıssıhha Kanununun ilgili maddeleri gereğince idari işlem tesis edilecek ve konusu suç teşkil eden davranışlara ilişkin Türk Ceza Kanununun 195’inci maddesi kapsamında gerekli adli işlem başlatılacak.

  • Bursa’nın hedefi UNESCO

    Bursa’nın hedefi UNESCO

    Bursa, 4 Nisan tarihinde taleplerin alınacağı ve Türkiye’den 2 şehrin kabul edileceği UNESCO Şehirler Ağı için başvuru konusunu belirledi.

    UNESCO’ya ‘zanaat ve halk sanatları’ alanında dahil olmak için girişimde bulunacaklarını belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “Gastronomi alanında da güçlüyüz fakat zanaat ve halk sanatları konusunda fark oluşturacağımız inancındayız. Mayıs ayında Türkiye’den 2 aday şehir belirlenecek. Kasım ayı gibi de hak kazanan şehirler ilan edilecek. İnşallah hedeflediğimiz noktaya ulaşacağız” dedi.

    Başvuru konusu, zanaat ve halk dansları

    Büyükşehir Belediyesi, Bursa’yı 2004 yılında kurulan UNESCO Şehirler Ağı listesine dahil etmek için konu başlığını belirleme ve kesin kararı alma adına kent dinamiklerini bir araya getirdi. Merinos AKKM’de yapılan istişare toplantısına Başkan Aktaş’ın yanı sıra Bursa Valisi Yakup Canbolat ve milletvekilleri, STK temsilcileri katıldı. Vali Canbolat tarafından yönetilen oturumda UNESCO’nun belirlediği 7 başvuru alanını tek tek değerlendiren katılımcılar, hangi noktada sonuç alınabileceğine dair fikirlerini beyan etti. ‘Gastronomi’ ile ‘zanaat ve halk sanatları’ alanlarının öne çıktığı toplantı sonunda, Bursa’nın UNESCO’ya zanaat ve halk sanatları konusunda başvuru yapması kararlaştırıldı.

    Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, yaptığı değerlendirmede, istişare sonucu çıkan kararın hayırlı olması dileğinde bulundu. Bursa’nın gastronomi konusunda büyük değerlerinin bulunduğunu fakat zanaat ve halk sanatları konusunda şehrin dünyayı etkileyebilecek potansiyel barındırdığını kaydeden Başkan Aktaş, “Hedeflenen alanda; şehrin kültürü ve geçmişten gelerek geleceğe matuf, sürdürülebilir bir hikayesinin olması, listeye girmenin önünü açan kritik konulardır. Zanaat ve halk sanatları konusunda çok zengin bir alt yapıya sahibiz. Sadece İznik Çinisi’nin bile bizi bu alanda sürükleyebilecek potansiyeli var. Bursa, kent dinamikleri, paydaşlarının desteği ve sahip olduğu değerlerin gücüyle bu işi başaracak” diye konuştu.

    Bursa Vali Yakup Canbolat ise UNESCO Şehirler Ağı’yla birlikte Bursa’nın turizm imkanlarının ciddi ölçüde artacağını söyledi. Söz konusu ağa dahil olarak marka anlamında uluslararası geçerliliği bulunan bir kent kimliğinin oluşacağına inandığını ifade eden Vali Canbolat, “Buna sırf gelir gözüyle bakmamak lazım. Bursa, bu süreç ile birlikte ‘seçtiği alandan başlayarak’ diğer kalemlerde de ciddi şekilde uzmanlaşacaktır. Bu da mevcut standardın yükselmesine, kaliteye ortam hazırlayacaktır. UNESCO yolunda yürümenin kent adına çok faydalı olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.

  • Bursa’da meraklı gözlerle izlediler

    Bursa’da meraklı gözlerle izlediler

    Bursa’nın İnegöl ilçesinde otomobilin çarptığı yaya hafif yaralandı. Yol kenarına toplanan bazı vatandaşlar ise meraklı gözlerle olanları izledi.

    Kaza, dün saat 16.00 sıralarında İnegöl ilçesi, Orhaniye Mahallesi, Mesudiye Caddesi’nde meydana geldi.

    Hasan Kovan (45) yönetimindeki 16 BME 69 plakalı otomobil, Güneş Sokak’tan çıktığı sırada yoldan geçen Emre Urhan’a (25) çarptı.

    Çarpmanın etkisiyle yere düşen genç yaralandı. Çevredeki vatandaşların yardımına koştuğu yaralı, çağrılan ambulansla İnegöl Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.

    Yaralının sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Yol kenarına toplanan bazı vatandaşlar ise meraklı gözlerle olanları izledi.

  • Bir litresi 250 lira

    Bir litresi 250 lira

    Antalya’nın Gazipaşa ilçesinde son yıllarda üretimi hızla artan ve raflarda tanesi 8 liradan satışa sunulan avokadonun şimdi de yağı üretiliyor. Avokadonun yağının litre fiyatı ise 250 TL. İşte ayrıntılar…

    Zeytinyağı fabrikası bulunan Endüstri Mühendisi Furkan Mustafa Uysal, bir müşterisinin talebi üzerine ürettiği avokado yağını, sonrasında yoğun talep üzerine seri olarak üretmeye başladı.

    Zeytinyağı sıkan makinesinde bazı ayarlamalar yaptıktan sonra avokado yağını sıkmayı başaran genç girişimci, kendi markasını oluşturmak için girişimlere başladı.

    “BİRÇOK AİLENİN GEÇİM KAYNAĞI”

    Avokadonun bölgede yoğun miktarda üretildiğini belirten Furkan Mustafa Uysal, avokadonun farklı bir ürününü üretmeyi başardıkları için mutlu olduğunu söyledi. Uysal, “Bölgemizde yaz ve kış aylarında sıcaklık farkının az olması nedeniyle bölgemiz insanlarını tropikal meyve üretimine yönlendirdi. Avokadoda ılıman iklimde yetiştiği için ilçemizde ve bölgemizde tutunmasını sağladı.

    Avokado coğrafi işaretli bir ürün olarak şu anda birçok ailenin geçim kaynağı olmuş durumda. Bir müşterimiz bize avokado meyvesini getirerek bizden yağ yapmamızı istedi. Biz de sektörde edindiğimiz tecrübelerden dolayı bunun üzerine bir çalışma başlattık. Yurt dışı kaynaklı yaptığımız araştırmalar sonucunda tesisimizin buna uygun olduğunu gördük. Avokadodan yeni bir ürün elde edilmesi nedeniyle yoğun bir talep var” dedi.

    “CİLDE ÇOK FAYDALI”

    Avokado yağı sayesinde raflarda görülmeyen avokadoların ekonomiye kazandırıldığını, çekirdeklerinin ise fidan üretiminde kullanıldığını söyledi. Yağa yoğun şekilde talep olduğunu dile getiren Uysal, bir avokadonun yaklaşık yüzde 10’unun yağa dönüştürebildiğini belirtti.
    Ürettikleri yağın dünya standartlarında olduğunu belirten Uysal “Avokado yağı üretimini gerçekleştirdikten sonra ilk olarak Antalya’daki gıda laboratuvarına gönderdik.

    Gelen sonuçlarda ürettiğimiz avokado yağının dünya standartlarında olduğunu gördük. Bunu akabinde seri üretime geçmek için gerekli yerlere müracaat ederek üretim izinlerini aldık. Şimdi de marka olarak avokadoyu farklı bir ürün olarak raflarda göstermeyi amaçlıyoruz.

    Avokado yağı özellikle kozmetik ve gıda endüstrisinde kullanılıyor. Bölgemizde avokado yağının çok bulunmamış olması gıda olarak kullanmasını engelliyor. Bize gelen talepler daha çok kozmetik şirketlinin değerlendirmesi üzerine oluyor. Avokado yağı bizim araştırmalarımıza göre cilde oldukça faydalı” diye konuştu.

  • Sınırdaki kahramanlardan Osmangazi’ye selam

    Sınırdaki kahramanlardan Osmangazi’ye selam

    Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Türkiye’nin en yüksek üs bölgesi olan Hakkari Yüksekova’da ülkemizin huzur ve güvenliği için nöbet tutan Mehmetçik’e kestane şekeri göndererek moral verdi.

    Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Dağlıca bölgesindeki Üsttepe Karakolu’nda zorlu doğa ve iklim şartlarına rağmen kahramanca mücadele eden askerlerimiz, Bursa Osmangazi’den gelen sürpriz ikramlarla moral buldu. Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, 3 bin 453 metre rakımı ile Türkiye’nin en yüksek üssünde görev yapan güvenlik güçlerine Bursa’nın en önemli lezzetlerinden kestane şekeri gönderdi. Bursa’dan gelen ikramlar karşısında memnuniyetlerini ifade eden kahraman askerler, kendilerine moral veren Başkan Dündar ve tüm Bursa’ya selamlarını iletti.

    Vatan uğruna seve seve canını ortaya koyan kahraman askerlerin her zaman yanında olduklarını belirten Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, “Türkiye’nin en yüksek üs bölgesi Hakkari Yüksekova’daki askerlerimizden gelen selam bizleri de çok mutlu etti. Hiçbirinin ayağına taş değmesin inşallah. Dualarımız, kalbimiz onlarla. Vatan size minnettar. Osmangazi’den sevgiler. Allah, yardımcınız olsun” diye konuştu.

  • Çağla Şıkel Covid-19 aşısı oldu

    Çağla Şıkel Covid-19 aşısı oldu

    ÜNLÜ manken ve sunucu Çağla Şıkel, Kovid 19 aşısı oldu.

    Şıkel, “Türkiye’de Faz-3 çalışmalarına başlanan Çin menşeli CoronaVac aşısını oldum. Aşıdan değil Kovid-19’dan korkun” diyerek herkese aşı olma çağrısında bulundu.

  • Tarihi Koza Han’da çevre düzenlemesi

    Tarihi Koza Han’da çevre düzenlemesi

    Bursa Büyükşehir Belediyesi, yaklaşık 6 asır önce Sultan 2. Bayezid tarafından yaptırılan, Osmanlı Devleti döneminde ipek ticaretinin merkezi olan ve burada satılan kozalardan üretilen ipeğin dünya saraylarını süslediği Koza Han’da zemin iyileştirme ve çevre düzenleme çalışmalarına başladı.

    Belediyeden yapılan açıklamaya göre, “Osmanlı payitahtı” Bursa’da 14’üncü yüzyılda oluşmaya başlayan, 16’ncı yüzyılda han, bedesten ve çarşıların oluşumuyla gelişimini tamamlayan Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi’ni gün yüzüne çıkaracak projede aşama aşama gelişme kaydediliyor. Bu kapsamda, Büyükşehir Belediyesince tarihi Koza Han’da da çalışma yürütülüyor.

    Bursa Büyükşehir Belediyesinin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca desteklenen projesinde Kızılay, İşkur, Merkez Bankası ve Pirinç Han’ın hemen arkasındaki Bursalı Esiri Mehmet Efendi olarak bilinen 40’ıncı Osmanlı Şeyhülislamına ait türbenin etrafını saran 15 dükkanın yıkımı tamamlandı. Bölgedeki diğer binaların kamulaştırma süreçleri devam ediyor.

    Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Miras Listesi’nde bulunan, Hanlar Bölgesi’nin çekirdek alanı içinde yer alan ve 15’inci yüzyıldan itibaren ticaret alanı olarak kullanılan Koza Han’da, avludaki baskı beton uygulamaları sökülüp tarihi dokuya uygun olarak yerine 550 metrekare doğal kırma granit küp taş uygulaması yapılacak. Yine 525 metrekare mucartalı bazalt taşı uygulaması gerçekleştirilecek.

    Çay ocağı ve kafeterya işletmelerinin han avlusuna olan sınırlarını belirtmek ve avluya olan işgaliyeleri engellemek için tarihi dokuya uygun olarak ahşap çiçeklik üniteleri ve oturma birimleri yapılacak. Böylelikle işletmelerin düzensiz bir şekilde avluyu kullanmaları engellenmiş olacak ve ortak kullanım alanları, masa, sandalye ve şemsiye üniteleriyle standart bir görünüm ortaya çıkacak.

    “Koza Han bölgenin en orijinal noktası ve çekim merkezi”

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Koza Han’da devam eden çalışmaları yerinde inceledi.

    Aktaş, Hanlar Bölgesi’ndeki çalışmaların yoğun bir şekilde devam ettiğini belirtti.

    Bir taraftan kamulaştırıp yıkım işlemlerini yaptıklarını, diğer yandan da Hanlar Bölgesi’ndeki belirli noktaların tadilatları, tamiratları ve restorasyonlarının devam ettiğini bildiren Aktaş, şunları kaydetti:

    “2021 yılında da bu hummalı çalışmalar devam edecek. İnşallah 2022 yılında pırıl pırıl hem Çarşıbaşı Meydan Projesi’ne hem de etrafı kötü binalardan arındırılmış bir Hanlar Bölgesi’ne kavuşacağız. Koza Han, bölgenin en orijinal noktası ve çekim merkezi. UNESCO Dünya Miras Listesi’nde bulunması nedeniyle çok özellik arz ediyor. Esnafımıza da duyarlılıkları için teşekkür ediyorum. Süreci hep beraber devam ettirirsek, Hanlar Bölgesi ve Koza Han ziyadesiyle bu işten istifade edecektir.”

  • İstanbul depreminin büyüklüğünü açıkladı

    İstanbul depreminin büyüklüğünü açıkladı

    Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Marmara’da her 30 yılda bir yaklaşık 6.2 büyüklüğünde deprem olduğunu belirterek, “Yine Marmara’da her 104 yılda bir 6.3 ile 6.7 arasında bir deprem olur. Marmara’da yaklaşık 7.2’den daha büyük olan depremler ise yaklaşık 570 yılda bir olur. Genel olarak 4 bin yıllık deprem geçmişine baktığımız zaman İstanbul’un olağan büyük deprem büyüklüğü aşağı yukarı 6.4’tür” dedi.

    Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, son günlerde İstanbul’da meydana gelebilecek olası depremlere ilişkin yapılan açıklamalarla ilgili değerlendirmelerde bulundu. İstanbul depreminin tarihinin olmadığını söyleyen Ercan, “İstanbul’da deprem uyarıları 1999 yılından beri ‘3 gün içinde olur’, 3 gün içinde olmayınca ‘3 ay içinde olacak’, 3 ay içinde olmayınca ‘1 yıl içinde olacak’, 1 yıl içinde olmayınca ‘3 yıl içinde olacak’, daha sonra ’10 yıl içinde olacak’. Ve en son gelen ‘4 yıl içinde olacak’, ‘2018’de mutlaka olur’ diye 2020 yılına kadar geldik. Depremden 21 yıl geçti. Beklenen deprem olmadı bir türlü. Şimdi de yok 2024’te olacak, yok her an olabilir, yok 2029’da olabilir gibi yine bilimsel tabana dayanmayan kestirimler yapılıyor. Bu kestirimleri yapanların hiçbiri de jeofizik mühendisi değil. Çünkü deprem kestirimlerini jeofizik mühendisleri yapar. Ve bunlar basında yer alıyor. Bu büyük bir talihsizlik aslında. Çünkü insanlara bir korku pompalanıyor ki bunun bilimsel tabanı yok” dedi.

    ‘İSTANBUL DEPREMİNİN BÜYÜKLÜĞÜ 6.4’

    Prof. Dr. Ercan, İstanbul’da meydana gelecek olası bir depremin büyüklüğünün 6.4 olacağını ifade ederek, şunları söyledi:

    “Genel olarak 4 bin yıllık deprem geçmişine baktığımız zaman İstanbul’un olağan büyük depreminin büyüklüğü aşağı yukarı 6.4’tür. Bunu Kuzey Marmara olarak değerlendirmek ya da tam Marmara olarak değerlendirmek gerekiyor. Çünkü Marmara’nın neresinde deprem olursa olsun, 100 kilometre yarıçaplı bir alanda yıkıcı bir etkisi oluyor. Sözün gelişi Gölcük’te 7.5 büyüklüğünde bir deprem oldu, bu depremin Gölcük’teki yıkım gücü 11’di. Ama Avcılar’daki yıkım gücü yaklaşık 9 oldu ve yapıları yıktı. Avcılar’ın Gölcük’ten uzaklığı 100 kilometreydi. Gölcük’te bir deprem oldu, oradan yaklaşık 120 kilometre ileride Adapazarı’nda öldürücü etkisi oldu. Oysaki deprem orada olmadı. Son İzmir depreminde olduğu gibi deprem Sisam’da oldu 7 büyüklüğünde, geldi 78 kilometre ilerideki İzmir’deki Bayraklı’yı yıktı. Demek ki depremin ille de sizin olduğunuz yerde olması gerekmiyor, evinizin yıkılması ya da tehlike altında olması için. Dolayısıyla Marmara bölgesinde size en az 100 kilometre ileride olacak bir deprem sizin depreminizdir. Dolayısıyla büyük İstanbul depremi, büyük Tekirdağ depremi diye konuşulan depremler aynı zaman Kocaeli’nin, aynı zamanda Yalova’nın, aynı zamanda Bursa’nın, Mudanya’nın, Gemlik’in, Bandırma’nın, Balıkesir’in, Çanakkale’nin, Tekirdağ’ın depremleridir. Bunu böyle algılamak gerekiyor. Yani beklenti sadece İstanbul ve Tekirdağ için değil, tüm Marmara çevresi için bir yıkım beklentisi olması gerekiyor. Bunun önemli tarafı ne? Türkiye’de hiçbir yer Marmara’nın çevresinde bulunduğu kadar yoğun bir nüfusa sahip değil. Ayrıca İstanbul’da yaklaşık kilometrekare başına 2 bin 568 kişi düşüyor. Marmara ortalamasına baktığımız zaman kilometrekareye yaklaşık bin 500 kişi düşüyor. Türkiye ortalamasına baktığımız zaman 86 kişi. Demek ki birim alanda oturan insan sayısı, birim alanda bulunan konut sayısı Marmara’da çok yoğun. En yoğun olduğu yer de İstanbul. İzmit’in bulunduğu kesim, yani birim alandaki yoğunluklar. Birim alanda yoğunluk ne kadar çoksa yıkım da o denli fazla olacaktır.”

    ‘7.2’DEN BÜYÜK DEPREMLER 570 YILDA BİR OLUR’

    Marmara’da her 30 yılda bir yaklaşık 6.2 büyüklüğünde depremin olduğunu söyleyen Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, “Yine Marmara’da her 104 yılda bir 6.3 ile 6.7 arasında bir deprem olur. Marmara’da yaklaşık 7.2’den daha büyük olan depremler ise yaklaşık 570 yılda bir olur. Dolayısıyla bizim Gölcük’te görmüş olduğumuz 7.5 büyüklüğündeki bir depremin yeniden Marmara’da yineleme olasılığı yok denecek kadar azdır. O nedenle Marmara’da 7.6’lık bir deprem bekleniyor demenin 4 bin yıllık Marmara’nın deprem davranışıyla herhangi bir ilintisi yoktur. Kaldı ki eğer Marmara’da 7’den daha büyük bir deprem olsaydı bugünkü Eminönü yarımadasında ne Ayasofya ayakta kalırdı, ne Kızkulesi ayakta kalırdı, ne Bozdağan Valens Kemeri ayakta kalırdı, ne Süleymaniye Camisi, ne Fatih Camisi, ne Beyazıt Camisi, ne Sultanahmet Camisi, eski eserlerin hiçbiri ayakta kalmazdı. Oysaki bunların hepsi ayakta, İstanbul surları dahil. Bunlar depremlerin tanıklarıdır. Demek ki İstanbul’un bulunduğu kesimde çok büyük depremler olmamıştır. Neden olmamıştır İstanbul’un içinde? Çünkü orada yaklaşık 2 kilometre kalınlığında bir magma yaklaşımı vardır. Tam İstanbul Boğazı’nın bulunduğu yerde ve Suriçi’nin bulunduğu kesimde yer kabuğunun kırılma direnci 6 milyar cigatondan daha büyüktür. İşte o nedenle 99 depreminde bir taraftan Gölcük’ten başlayıp Kaynaşlı’ya doğru giden kırık diğer taraftan ise Gölcük’ten başlayıp Karamürsel üzerinden Yalova, oradan Çınarcık, oradan Esenköy’e kadar gitmiştir. Bir dal da çıkmıştır oradan. Tıpkı balkı kılçığı gibi. Bir tanesi Çınarcık çukurunun kuzeyinden yaklaşık Sivriada’ya kadar kırmıştır, bir dal da yine bu ana koldan çıkarak Tuzla üzerinden Pendik, Kartal, oradan Maltepe, oradan Bostanlı’ya kadar kırmıştır. Adalar tam bunun ikisinin arasında kalmıştır. Eğer devam etseydi bu kırılma, bir taraftan Fenerbahçe burnundan kasrın içine girecekti, tam Sarayburnu’na bulunduğu kesimden, bir taraftan da tam Küçükçekmece’nin önünden bir dönerek Avcılar önünden Büyükçekmece’ye doğru doğu-batı doğrultusunda kırılacaktı. Gidememesinin ana nedeni tam İstanbul’un önünde yer kabuğunun kırılmaya karşı direncinin çok büyük olması. O nedenle devam edemedi, orada kaldı” diye konuştu.

    ‘MARMARA ŞU AN ÇOK YORGUN’

    Marmara Bölgesi’nin şu anda çok yorgun olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ercan, “Marmara şu anda çok yorgun. Burayı kırabilmesi için yeniden bir gerginlik biriktirmesi gerekiyor. O gerginlik biriktirmesi doğudan her yıl gelen gerginliğin birikme hızına bağlı olarak değişiyor. Burada Ercan algoritması dediğim bir algoritmaya baktığım zaman bu gerginliğin birikebilmesi için, yani 6 milyar cigatona ulaşıp gelişip bu kabuğu kırabilmesi için en az 2045 yılına kadar beklemek gerekiyor. Eğer düzgün bir dağılım olursa. Eğer bu gerginlik birikmesi yeterli değilse 2075 yılına kadar deprem gecikebilir. 21 yıldır birileri her an deprem olabilir diyor ama 21 yıldır da ben ‘hayır her an deprem olamaz, olması için yeterli bir güç toplanmamıştır’ diyorum. Zaman beni doğruladı hep. Zaman birçok kimseyi yanılttı. Belki arkadaşlarımızın buradan demek istediği deprem uyarısı yapmak. Ama yanlış deprem uyarısı yapmak ülkenin ekonomisini sarsar, o ülkeye yatırım gelmez. O ülkedeki yerli yatırımcılar da yatırımlarını Romanya gibi, Bulgaristan gibi, Ukrayna gibi, Rusya gibi farklı yerlere kaydırırlar. Yani ülke ekonomisi etkilenir. Ülkenin aynı zamanda turizmi de etkilenir” dedi.

    ‘EKONOMİYE DARBE VURMAMAK GEREKİYOR’

    Prof. Dr. Ercan, Sisam’da 7 büyüklüğünde deprem meydana geldiğini hatırlatarak, “Sisam’da 7 büyüklüğünde bir deprem oldu Yunanlılar, Yunanistan’da deprem oldu demediler. Ama hemen biz sahip çıktık, deprem bizde olmamasına karşın İzmir depremi dedik bu depreme. Oysa İzmir’de deprem olmamıştı. Yani biraz konuşurken birinin ölçeğini iyi ayarlamak, toplumu sinir hastası yapmamak ve ekonomiye darbe vurmamak gerekiyor. Deprem bilimcilerinin daha ölçülü konuşması gerekiyor. Deprem konusu televizyonlara, gazetelere konu olacak bir konu değil. Çünkü deprem konusundaki değişiklikler en az 10 yıl ile 100- 200 yıl arasında olur. Ama Türkiye’de deprem haberleri veya deprem kestirimleri bilimsel tabanlara dayanmayan biz buna hissikablelvuku diyoruz. Türkçesi içime öyle doğdu öyle konuşuyorum. Çünkü konuşulan da yanlış, anlatılan hiçbir şeyin sorumluluğu yok. Türkiye’de bir kişinin deprem kestirmesi yapabilmesi için mutlaka ve mutlaka jeofizik mühendisi olup deprem bilimi dersini de almış olması gerekiyor. Büyük deprem geliyor diyenlerin hiçbiri jeofizik mühendisi değil maalesef” dedi.

    ‘İSTANBUL’U HAZIRLAMAK GEREKİYOR’

    Türkiye’de son 21 yılda depremle ilgili çok şeyler yapıldığını ifade eden Ercan, “Neler yapmak gerekiyor? İstanbul’u hazırlamak gerekiyor. Şimdi İstanbul hazırlamak için büyük deprem geliyor demeye gerek yok. 21 yılda çok şeyler yapıldı. Sadece İstanbul değil Türkiye’nin birçok kentinde çok şeyler yapıldı. Her 5 yapıdan biri yerden gelen sorunla yıkılır, her 5 yapıdan biri, 4 tanesi ise kötü yapılaşmalar nedeniyle yıkılıyor. Sadece yapıdan karot alarak veya sadece yapı için güçlendirme önlemleri yaparak o yapı depremden korunamaz. Hem yerin hem yapının güçlendirilmesi gerekiyor. İstanbul’da 1 milyon 800 bin tane yapı vardır. İstanbul birçok Avrupa kentinden daha büyüktür. O nedenle böyle sihirli değneği böyle pat diye koyarak İstanbul’daki yapıları birden güçlendirme olasılığı ne yazık ki yoktur. Yavaş yavaş bu işin kentsel dönüşümü anlamı içinde inşaat, jeofizik mühendisleri, mimar, şehir planlamacıları bunlar bir araya gelip hem yer konusunda hem de nitelikli yapı konusunda sağlıklı, güvenli atılımlar yapmak gerekiyor” diye konuştu.

  • THY’den Londra’ya tahliye seferleri başladı

    THY’den Londra’ya tahliye seferleri başladı

    İngiltere ve Danimarka’da koronavirüsün mutasyona uğraması ve hızla yayılması nedeniyle seferlerini durduran Türk Hava Yolları (THY) tahliye uçuşlarına başladı. İlk sefer bugün İstanbul Havalimanı’ndan Londra’ya gerçekleşti.

    Mutasyona uğramış koronavirüs nedeniyle bulaş hızının artmasından dolayı, Türkiye’ye İngiltere, Danimarka, ve Güney Afrika’dan yapılan tarifeli uçuşlar askıya almıştı. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM), Türkiye’den başta İngiltere’nin başkenti Londra olmak üzere Danimarka ve Güney Afrika’ya karşılıklı tahliye uçuşlarını başlatılacağını açıklamıştı. Alınan karar kapsamında Türkiye’den İngiltere’ye gitmek isteyen yolcular öğle saatlerinde İstanbul Havalimanı’na geldi. Yolcular bilet ve bagaj işlemlerinin ardından THY uçağıyla Londra’ya gittiler.

    THY’DEN YOLCULARA UYARI

    Tahliye seferleriyle ilgili olarak Türk Hava Yolları resmi internet sitesinden yapılan duyuruda, “Birleşik Krallık /Danimarka çıkışlı ve Türkiye aktarmalı olarak başka ülkelere uçacak yolcularımızın dikkatine. Birleşik Krallık/Danimarka çıkışlı ve Türkiye aktarmalı başka ülkelere uçuş yapacak yolcularımız, varış ülkesi kurallarına göre uçuşa kabul edilecektir. Aktarma yapacak yolcularımız, havalimanında bulunan aktarma alanından çıkmadıkları sürece PCR testi gerekliliği bulunmamaktadır. Varış noktasındaki PCR testi koşul ve kurallarında ülkelerarası farklılıklar yaşanabileceği için, önceden tedbir almanızı öneririz” denildi.

  • İstanbul’da pandemi gölgesinde Noel ayini

    İstanbul’da pandemi gölgesinde Noel ayini

    İstanbul Beyoğlu’ndaki Saint Antuan Kilisesi’nde, pandemi gölgesinde Noel ayini düzenlendi.

    Hristiyanlar, 24 Aralık’ı 25 Aralık’a bağlayan gece Hz. İsa’nın doğumunu kutluyor. Beyoğlu İstiklal Caddesi’ndeki Saint Antuan Kilisesi’nde de bugün, Noel ayini düzenlendi. Bu yıl pandeminin gölgesinde gerçekleşen ayin, saat 18.00’de başladı. Koronavirüs salgını nedeniyle kiliseye sınırlı sayıda kişi alındı. Ayin başlamadan önce cemaate sosyal mesafe ve maske kuralları hatırlatıldı. Kiliseye gelenler, Noel nedeniyle kurulan çam ağacının önünde hatıra fotoğrafı çektirdi ve mum yakarak dilek tuttu. İncil’den bölümlerin ve ilahilerin okunduğu ayin, yaklaşık 1,5 saat sürdü.

    “İNŞALLAH BÜTÜN DÜNYA ÜLKELERİNE BARIŞ, HUZUR, KARDEŞLİK GETİRİR”

    Noel ayini için kiliseye gelen Baykar Kapamacıyan, şunları söyledi:

    “Tabii insan ister ki, bu tarz bayramları çok daha coşkulu, kalabalık kutlasın, çok daha eğlenceli kutlansın. Ancak bu sene pandemiden dolayı bu şekilde kutlandı. Kutladığımıza şükür, o da güzel. Böyle bir kilisede, böyle bir ortamda kutlamak zaten özel bir durum. İnşallah bu Noel, bütün dünya ülkelerine barış, huzur, kardeşlik getirir. Savaşların olmadığı bir sene yaşarız ve pandemiden kurtulur eski halimize döneriz. Bütün dileklerimizi diledik sırayla, biz Hristiyanlar için bugünün önemi farklı. Bir Noel’de buranın bu kadar boş olduğunu ilk defa görüyoruz. Sakin, sessiz, huzurlu bir şekilde kutladık.

    “HASTALIK VE ZORLUĞUN İÇİNDE BURADA TOPLANABİLMEK ÇOK GÜZEL”

    Kilisenin üyelerinden Deniz Uçkun, “Olağan kutladığımız Noel ayinlerinden biraz farklı oldu. Belki biraz daha az insan var, şenlik ve renk o kadar yok ama yine de Rabbe şükürler olsun. Bugün burada olabildiğimiz için bizler minnettarız. Bu ayini yapabildiğimiz için, Rabbimiz ve kurtarıcımız Mesih İsa’nın doğuşunu kutlayabildiğimiz için minnettarız. Onun adına ilahiler söyleyebilmek, olan biten her şeyin, hastalık ve zorluğun içinde burada toplanabilmek, birlik olabilmek çok güzel” dedi.

    “KORONAVİRÜSTEN DOLAYI TÜM DÜNYANIN KENETLENİP DUA ETMESİ LAZIM”

    Daha önceki yıllara göre kilisenin boş olduğunu ancak verimli bir ayin gerçekleştirdiklerini ifade eden Zeki Cankardeş ise, şöyle konuştu:

    “Geçen senelerde buralarda yaklaşık 2-3 bin kişi oluyordu. Burayı muhafaza etmekte zorlanıyorduk. Ayin biraz daha monoton oluyordu ama bugünkü ayin çok daha verimliydi. Daha saf bir dua oldu. Koronadan dolayı bugünlerde duaya ihtiyaç var. Sadece bir şehir ya da ulus değil, tüm dünyanın kenetlenip, dua etmesi lazım. Hristiyan’ı, Müslüman’ı, Ateisti… Herkesin bir arada bulunması gerek” dedi.