Etiket: türkiyehaber

  • Provakatif paylaşımlarda 6 gözaltı

    Provakatif paylaşımlarda 6 gözaltı

    İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce, İzmir’deki depreme ilişkin sosyal medyadan kin ve nefret içerikli paylaşım yapan 6 şüphelinin gözaltına alındığını bildirdi.

    İnce, Twitter’dan yaptığı açıklamada, şunları kaydetti: “İçindeki kini ve nefreti sosyal medyadan yaymaya devam edenler, yazdıkça yakalanacaksınız. Emniyet Genel Müdürlüğü birimlerimiz tarafından 37 paylaşım tespit edildi, 25 kişi için işlem başlatıldı, 6 kişi gözaltında.”

    TEKİRDAĞ’DA 1 TUTUKLAMA

    Tekirdağ’da, sosyal medya hesaplarından İzmir’deki deprem ile ilgili provokatif paylaşımda bulunduğu belirlenen M.B.K. polis ekiplerince yakalandı. Gözaltına alınan M.B.K., tutuklandı.

    İzmir’de meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremde şu ana kadar 26 kişi hayatını kaybetti, 885 kişi yaralandı. Depremin ardından Tekirdağ’ın Çerkezköy ilçesinde oturan M.B.K., depremle ilgili sosyal medya hesabı üzerinden provokatif paylaşımda bulundu. Paylaşımın ardından polis ekiplerince yakalanan M.B.K., gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen M.B.K, çıkarıldığı mahkemece, ‘sosyal medya ve internet yoluyla, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu’ndan tutuklandı.

    ADIYAMAN’DA 1 GÖZALTI

    Adıyaman’da, İzmir depremiyle ilgili sosyal medya hesabından provokatif paylaşım yaptığı belirlenen kişi gözaltına alındı.
    Kent merkezinde İmamağa Mahlesinde ikamet eden Y.S’nin (21) İzmir’de meydana gelen depremle ilgili sosyal medya hesabından olumsuz video paylaşımında bulunduğu belirlendi.

    Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri, paylaşımda bulunan kişiyi evinde gözaltına aldı.

    Y.S. hakkında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçundan işlem başlatıldı.

  • Deprem anında neler yapılmalı?

    Deprem anında neler yapılmalı?

    Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığınca (AFAD), deprem anında kesinlikle balkona çıkılmaması ve balkonlardan atlanmaması konusunda uyarıda bulunulurken, binalardan düşebilecek baca, cam kırıkları ve sıvalara karşı tedbirli olunması istendi.

    AFAD’ın internet sitesinde, deprem anında ve sonrasında yapılacaklara ilişkin bilgi verildi.

    Bilgilendirmede, deprem anında kesinlikle panik yapılmaması gerektiği vurgulanırken, sabitlenmemiş dolap, raf, pencere gibi eşyalardan uzak durulması, varsa sağlam sandalyelerle desteklenmiş masa altına veya dolgun ve hacimli koltuk, kanepe, içi dolu sandık gibi koruma sağlayabilecek eşya yanına çömelerek hayat üçgeni oluşturulması gerektiği belirtildi.

    Deprem anında başın iki el arasına alınarak veya bir koruyucu (yastık, kitap ve benzeri) malzemeyle korunması gerektiği ifade edildi.

    Düşmemek için sabit bir yere tutunulması istenilen bilgilendirmede, merdivenlere ya da çıkışlara doğru koşulmaması gerektiği vurgulandı.

    Deprem sırasında balkona kesinlikle çıkılmaması gerektiği belirtilerek, “Balkonlardan ya da pencerelerden aşağıya atlanmamalıdır. Kesinlikle asansör kullanılmamalıdır. Telefonlar acil durum ve yangınları bildirmek dışında kullanılmamalıdır. Kibrit, çakmak yakılmamalı, elektrik düğmelerine dokunulmamalıdır. Tekerlekli sandalyedeysek tekerlekler kilitlenerek baş ve boyun korumaya alınmalıdır.” ifadeleri kullanıldı.

    Mutfak, imalathane, laboratuvar gibi iş aletlerinin bulunduğu yerlerde ocak, fırın ve bu gibi cihazların kapatılması, dökülebilecek malzeme ve maddelerden de uzaklaşılması gerektiği bildirildi.

    Bilgilendirmede, sarsıntı geçtikten sonra elektrik, gaz ve su vanalarının kapatılması, soba ve ısıtıcılar söndürülüp gerekli eşya ve malzemeler alınarak binanın daha önce tespit edilen yoldan derhal terk edilmesi ve toplanma bölgesine gidilmesi istendi.

    Deprem anında okulda, sınıfta ya da büroda bulunulması halinde sağlam sıra, masa altlarında veya yanında, koridorda duvarın yanında hayat üçgeni oluşturacak şekilde “çek-kapan-tutun” hareketiyle baş ve boynun korunması gerektiği belirtildi.

     Deniz kıyısından uzaklaşılmalı

    Deprem anında açık alanda bulunanların enerji hatları ve direklerinden, ağaçlardan, diğer binalardan ve duvar diplerinden uzaklaşması, toprak kayması olabilecek, taş veya kaya düşebilecek yamaç altlarında bulunulmaması gerektiği bildirildi.

    Binalardan düşebilecek baca, cam kırıkları ve sıvalara karşı tedbirli olunması gerektiği belirtilen bilgilendirmede, “Toprak altındaki kanalizasyon, elektrik ve gaz hatlarından gelecek tehlikelere karşı dikkatli olunmalıdır. Deniz kıyısından uzaklaşılmalıdır.” ifadelerine yer verildi.

    Sarsıntı sırasında kara yolunda seyir halinde bulunanlar için de uyarıların yer aldığı bilgilendirmede, araç kullanıcılarından yolu kapatmadan sağa yanaşıp durmaları istendi.

    Bilgilendirmede, “Kontak anahtarı yerinde bırakılıp, pencereler kapalı olarak araç içinde beklenmelidir. Sarsıntı durduktan sonra açık alanlara gidilmelidir. Araç meskun mahallerde ya da güvenli bir yerde değilse (ağaç ya da enerji hatları veya direklerinin yanında, köprü üstünde vb.) durdurulmalı, kontak anahtarı üzerinde bırakılarak terk edilmeli ve trafikten uzak açık alanlara gidilmelidir. Sarsıntı sırasında bir tünelin içinde iseniz ve çıkışa yakın değilseniz, araç durdurulup aşağıya inilmeli ve yanına yan yatarak ayaklar karına çekilip, ellerle baş ve boyun korunmalıdır.” bilgisi verildi.

    Sarsıntıya kapalı bir otoparkta yakalananların, araç dışına çıkıp aracın yanına yan yatarak, ellerle baş ve boynu koruması gerektiği belirtilerek, araç içinde olunması durumunda, aracın üzerine düşen bir parçayla ezilmenin ihtimal dahilinde bulunduğuna işaret edildi.

    Metroda ve diğer toplu taşıma araçlarında sarsıntıya yakalananların, gerekmedikçe kesinlikle metro ve trenden inmemesi istenilen bilgilendirmede, “Elektriğe kapılabilinir veya diğer hattan gelen başka bir metro ya da tren size çarpabilir. Sarsıntı bitinceye kadar metro ya da trenin içinde sıkıca tutturulmuş askı, korkuluk veya herhangi bir yere tutunmalı, metro veya tren personeli tarafından verilen talimatlara uyulmalıdır.” denildi.

    Deprem sonrasında yapılması gerekenler

    AFAD, deprem sonrasında yapılması gerekenlere ilişkin bilgi verirken de vatandaşların önce kendi emniyetlerinden emin olmaları, daha sonra çevrede yardım edebilinecek kimse olup olmadığını kontrol etmeleri gerektiğini ifade etti.

    Depremlerden sonra çıkan yangınların oldukça sık görülen ikincil afetler olduğuna işaret edilen bilgilendirmede, şunlar kaydedildi:

    “Bu nedenle eğer gaz kokusu alırsanız gaz vanasını kapatın. Camları ve kapıları açın. Hemen binayı terk edin. Dökülen tehlikeli maddeleri temizleyin. Yerinden oynayan telefon ahizelerini telefonun üstüne koyun. Acil durum çantanızı yanınıza alın, mahalle buluşma noktanıza doğru harekete geçin. Radyo ve televizyon gibi kitle iletişim araçlarıyla size yapılacak uyarıları dinleyin. Cadde ve sokakları acil yardım araçları için boş bırakın.”

    Her büyük depremden sonra mutlaka artçı depremler olacağı hatırlatılan bilgilendirmede, artçı depremlerin hasarlı binalarda zarara yol açabileceği, bu nedenle sarsıntılar tamamen bitene kadar hasarlı binalara girilmemesi gerektiği vurgulandı.

    “Hasarlı binaların yakınında sessiz olunmalı”

    Bilgilendirmede, deprem anında yıkıntı altında mahsur kalanların yapmaları gerekenlerle ilgili olarak da şunlar ifade edildi:

    “Hareket kabiliyetiniz kısıtlanmışsa çıkış için hayatınızı riske atacak hareketlere kalkışmayın. Biliniz ki kurtarma ekipleri en kısa zamanda size ulaşmak için çaba gösterecektir. Enerjinizi en tasarruflu şekilde kullanmak için hareketlerinizi kontrol altında tutun. El ve ayaklarınızı kullanabiliyorsanız su, kalorifer, gaz tesisatlarına, zemine vurmak suretiyle varlığınızı duyurmaya çalışın. Kurtarma ekiplerinin seslerini duymaya ve onlara seslenmeye çalışınız ancak enerjinizi kontrollü kullanın.”

    Bilgilendirmede, afet bölgesindeki hasarlı yapılara kesinlikle girilmemesi, yolların acil yardım araçları için boş bırakılması, depremden sonra evler terk edilirken doğal gaz ve su vanalarıyla elektrik şalterlerinin kapatılması, hasarlı binaların yakınında sessiz olunması uyarısında bulunuldu.

    Vatandaşların acil yardıma ihtiyaç duymadıkları sürece telefonlarını kullanmamaları, yardıma ihtiyaç duyabilecek bebek, çocuk, yaşlı ve engellilere destek olunması istendi.

  • Bursa kestanesi, üreticisini sevindirdi

    Bursa kestanesi, üreticisini sevindirdi

    Osmanlı köyü Cumalıkızık’ta yetiştirilen Bursa kestanesinde bu yıl rekoltenin geçen yıla göre yüzde 100 artarak 100 tonu bulması bekleniyor.

    Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Miras Listesi’nde yer alan tarihi “Osmanlı köyü” Cumalıkızık’ta, vatandaşların geçim kaynağı kestanenin hasadında sona gelindi.

    Sırık yardımıyla kestanelerin ağaçtan düşürülmesiyle başlayan hasat, kestanelerin ağaç diplerinden toplanıp bir bölgeye biriktirildikten sonra üzerinin “yumak” denilen ve dikenli kabukların çürüyerek meyveden daha kolay ayrılmasını sağlayan eğrelti otu ve dallarla kaplanması işlemiyle devam ediyor.

    Yaklaşık 20 gün sonra yumaklardan çıkarılarak temizlenen kestaneler, boyutlarına ayrılıp satışa hazır hale getiriliyor.

    Kestanenin bu yıl vaktinde aldığı yağış sayesinde rekoltesinde yüzde 100 artış olması bekleniyor.

    “Kestanede hastalık yok denecek kadar az”

    Cumalıkızık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Mehmet Emin Yavuz, verimli bir hasat döneminin geride kaldığını söyledi.

    Bu kestaneye talebin de çok olduğunu vurgulayan Yavuz, “Sonbaharda yağan yağmurlarla eylül, ekim ayında çok güzel oldu kestane. Bu da dalından satışı getirdi. Dalından satıldı, bitti. Kestanenin son zamanları artık. ‘Ali molla’, ‘Mahmut molla’ gibi geç cinslerden kaldı biraz.” diye konuştu.

    Kestane fiyatlarına da değinen Yavuz, “Bu yıl 12-20 liradan satıldı. Üretici açısından da iyi oldu. Geçen sene fiyatlar, 8-15 lira arasındaydı. Geçen yıla göre fiyatlar, bu yıl daha iyi. Daha iyi günler bizi bekliyor. Artık kestanede hastalık yok denecek kadar az” dedi.

    Kestane üretiminin de her geçen yıl arttığını anlatan Yavuz, şöyle konuştu:

    “Kestanede muazzam bir ekiliş var. İnsanlar ekonomik anlamda getirisi iyi olduğunda, oraya yönleniyor. Irkların da iyi olması lazım. Ekenlerin ekonomik olarak rahatlaması lazım. Kestanenin geleceği iyi görünüyor. Bahçede 40-50 ağacı olana ekonomik anlamda iyi bir getirisi olur. Geçen sene 50-60 tonluk bir rekolte vardı. Bu yıl 100 tonu bulur. ”

    Kestanenin iç piyasaya, özellikle de şekerlemecilere satıldığını aktaran Yavuz, en çok yerel cinslerden “Osmanoğlu” kestanesinin tercih edildiğine dikkati çekti.

  • Cumhurbaşkanı’ndan 29 Ekim mesajı

    Cumhurbaşkanı’ndan 29 Ekim mesajı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajda ”Hedeflerimize yaklaştıkça, ülkemize yönelik saldırıların cephesi genişlemekte, sayısı ve dozu artmaktadır. Ülkemiz, kimin ne dediğine ve ne yaptığına bakmadan, kendi vizyonuna, kendi ajandasına göre hareket etmeyi sürdürecektir” ifadelerini kullandı.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla yayımladığı görüntülü mesajda, Türkiye’de ve yurt dışında yaşayan bütün vatandaşların bayramını tebrik etti.

    Cumhuriyet Bayramı sevincine ortak olan herkese en kalbi şükranlarını sunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet’in ilanının 97’nci yıl dönümünde, İstiklal Harbi’nin tüm kahramanları ile Cumhuriyetin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü tazimle andığını söyledi.

    Malazgirt Zaferi’nden bugün pek çok cephede birden sürdürülen terörle mücadele harekatlarına kadar, bin yıldır vatan topraklarını korumak için şehitlik ve gazilikle şereflenen tüm kahramanları rahmet ve şükranla yad eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

    “İstiklal Harbimizi bizzat yöneten, 15 Temmuz gecesi darbecilere karşı gösterdiği şanlı direnişle bir kez daha gazi unvanı alan, milli iradenin tecelligahı Türkiye Büyük Millet Meclisimize saygılarımı sunuyorum. Cumhuriyetimizin 100’üncü yıl dönümünü coşkuyla kutlamaya hazırlandığımız bir dönemde, aynı zamanda 2023 hedeflerimize ulaşma kararlılığı içinde yolumuza devam ediyoruz.

    Türkiye, demokrasi ve kalkınma mücadelesini, tek parti diktasından darbelere, vesayetin tasallutundan terörle mücadeleye kadar birçok engeli aşarak sürdürmüş bir ülkedir. Bu uzun ve zorlu süreçte karşılaştığımız sıkıntılar, milletimizi istiklal ve istikbal davasından döndürmek bir yana, tam tersine, azmini bilemiştir.”

    “SALDIRI DALGASINI BİRER BİRER BOŞA ÇIKARTIYORUZ”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesajında şunları kaydetti:

    “Cumhuriyetimizin kuruluşuna varan kurtuluş mücadelesinde, yediden yetmişe kenetlenen, tek yürek, tek yumruk olan milletimiz, bugün de birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde geleceğini inşa etmektedir. Hedeflerimize yaklaştıkça, ülkemize yönelik saldırıların cephesi genişlemekte, sayısı ve dozu artmaktadır.

    Milletimizden aldığımız güçle diplomasiden ekonomiye ve değerlerimize kadar uzanan bu saldırı dalgasını birer birer boşa çıkartıyoruz. Geçmişte çok küçük müdahalelerle sürekli istikamet belirledikleri Türkiye’nin, kendi iradesiyle hareket etmesinden rahatsız olanların sözleri ve eylemlerinin artık hiçbir hükmü kalmamıştır. Ülkemiz, kimin ne dediğine ve ne yaptığına bakmadan, kendi vizyonuna, kendi ajandasına göre hareket etmeyi sürdürecektir.

    Cumhuriyetimizin kurucu iradesi, nasıl bu vatanı yedi düvelin planlarını bozarak işgalden kurtarmışsa, biz de hedeflerimize aynı şekilde ulaşmakta kararlıyız. Bugün, 20 yıl öncesine göre her bakımdan çok daha güçlü, çok daha dirayetli, çok daha inançlıyız. İnşallah ülkemizi 2023 hedeflerimize ulaştırdığımızda, bölgemizde ve dünyada yepyeni bir dönemi de başlatacağız.

    Küresel sistemin çarpıklıklarına işaret ettiğimiz ‘Dünya 5’ten büyüktür’ çağrımızın yankıları giderek genişlerken dostlarımızla birlikte hayalini kurduğumuz huzurlu ve müreffeh geleceğe çok daha büyük umutlarla yürüyoruz. Rabb’im yar ve yardımcımız olsun diyor, bu duygularla bir kez daha Cumhuriyetimizin 97’nci kuruluş yıl dönümünü tebrik ediyorum.”

  • Azerbaycanlı şehidin adı Osmangazi’de yaşayacak

    Azerbaycanlı şehidin adı Osmangazi’de yaşayacak

    Bursa’da, Azerbaycan ile Ermenistan güçleri arasında temmuz ayında Tovuz bölgesinde çıkan çatışmalarda şehit olan Tümgeneral Polat Heşimov’un adını verdiği park açıldı.

    Osmangazi Belediyesince Demirtaş Cumhuriyet Mahallesi Halı Saha Sokağı’ndaki parkta düzenlenen törende şehitler için Kur’an-ı Kerim okundu ve dua edildi.

    Türkiye ve Azerbaycan milli marşlarının okunmasının ardından, Dünya Azerbaycanlılar Platformu Genel Başkanı Samir İsgenderov, Heşimov’un annesinin yazdığı mektubu okudu.

    Törende bir konuşma yapan Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Ruslan Abdullayev, şehidin adının parka verilmesinden memnuniyet duyduklarını söyledi.

    Tüm şehitlere Allah’tan rahmet dileyen Abdullayev, “Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak. Onlara cevabı cephede veriyoruz. Şu an düşman bu cevabı görüyor. Hem kendi adıma hem de Azerbaycan adına teşekkürlerimi bildiriyorum. Azerbaycan’da Türkiye ve Türk halkı tarafından olan desteği her zaman hissediyoruz.” dedi.

    Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar da Karabağ’da zafere inandıklarını, mücadelede şehit olan Heşimov’un adını yaşatmak istediklerini belirtti.

    Azerbaycanlı Şehit Tümgeneral Polat Heşimov Parkı’nın, bölgenin ihtiyacını karşılayacağını dile getiren Dündar, “İşgal altında olan Karabağ’da iki devlet bir millet; aradan fitneleri çıkararak, birlik içinde olarak, kardeşliği pekiştirerek ve Minsk Grubu’nun işgali sona erdirmek için hiçbir girişim yapmadığı bir durumda ve Ermenistan’ın katliamlarına, eziyetlerine göz yumduğu bir durumda artık Azerbaycan halkı buna bir ‘dur’ dedi. Karabağ’da Azerbaycan ordusu emin adımlarla zafere doğru ilerliyor.” diye konuştu.

    Mahalle sakinlerinin de katıldığı tören, kurdelenin kesilmesi ve parkın gezilmesiyle sona erdi.

  • “Çok acil kademeli mesaiye geçilmeli”

    “Çok acil kademeli mesaiye geçilmeli”

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, koronavirüs vakalarının yoğun olduğu İstanbul’da toplu taşıma araçlarındaki yoğunluğa dikkat çekti.

    Ceyhan, Amerika ve Avrupa ülkelerinde yapılan çalışmalarda virüsün bulaş ortamlarının ilk başında aile içi, ikinci sırada iş yerleri, üçüncü sırada toplu taşıma araçlarının geldiğini söyledi. Ancak bunun Türkiye için geçerli olmasının mümkün olmadığını belirten Prof. Dr. Ceyhan, “Çünkü Türkiye’de toplu taşıma araçları bu ülkelerden daha kalabalık. Özellikle İstanbul’da yollar çok uzun sürüyor. Toplu taşıma aracı ne kadar kalabalıksa, o insanların içinde ne kadar çok tedbirlere uymayan, maskesini düzgün takmayan varsa ve temas süresi ne kadar uzunsa risk o kadar artıyor. Bunların hepsini bir araya koyduğunuzda özellikle İstanbul ve diğer büyük illerde aynı etkenler söz konusu maalesef” dedi.

    ”ÇOK ACİL, HİÇ BEKLEMEDEN KADEMELİ MESAİ”

    Prof. Dr. Ceyhan, bu konu hakkında yapılması gerekenlere ilişkin, “İstanbul’u düşünün, trafiğe koyduğunuz ekstra her araç, trafikte ekstra sıkışıklığa yol açacaktır. Bu da insanların 1 saatte gideceği yere 1,5-2 saatte gideceği anlamına gelir. Bu, temas süresini uzattığı için riski artırır. Bunun yerine etkinliği gösterilmiş tek çözüm mesailerin kademelendirilmesi ve esnek mesai. Bunu parça parça yaparsanız, yani kamuda yapıp özel sektörde uygulamazsanız ya da tersini yaparsanız bunun etkinliği az oluyor. Ama İstanbul öyle bir duruma gelmiş ki çok acil, hiç beklemeden bu kademeli mesaiye geçilmesi lazım” diye konuştu.

    ”ESNEK ÇALIŞMA, ONLINE ÇALIŞMA”

    Bu tedbirlerin tüm illerde alınması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ceyhan, “Kalabalıkların oluştuğu bütün şehirlerde aynı anda başlatılması lazım; çünkü biz maalesef lokal tedbirler alarak salgını kontrol altına alma dönemini geçirdik. Alınacak bütün önlemler Türkiye’nin her yerine uygulanmalıdır. Esnek çalışmaya, online çalışmaya adapte olmalıyız. ‘Öyle olunca da şöyle işler aksıyor’ diye bahane geliştirmemeliyiz. Bu bir zorunluluk. Toplu taşımada insanları yan yana sıkıştırarak bir araya getirmenin bulaş riskini artıracağı kesin. Türkiye’de toplu taşıma araçları bence iş yerlerinden daha büyük risk taşıyor” dedi.

    ”EN BÜYÜK FAKTÖR SÜPER BULAŞTIRICILAR”

    Prof. Dr. Ceyhan, bunun dışında süper bulaştırıcılara dikkat çekerek, “Bu hastalıkta biz ‘süper bulaştırıcı’ diye bir tanımla karşılaştık. Bu vakaların katlanarak artmasına neden olan en büyük faktör süper bulaştırıcılar. Hastalananların büyük kısmı hiç bulaştırmıyor hastalığı, bir kısmı 1-2 kişiye bulaştırıyor bir kısmı da yüzlerce kişiye bulaştırabiliyor. Bunu önlememizin en etkili yolu toplanmalara sayı sınırlaması koymak. O düğüne, kısıtladığınız sayıda insanı alsaydınız orada 35 yerine 5 kişi hastalanırdı. Süper bulaştırıcıları bulmanın yolu hasta bulduğunuz kişi kimden aldı, birçok insan aynı yerden aldıysa o bulaştıranı orada bulup izole etmemiz gerekir” ifadesini kullandı.

  • Padişah türbelerine sanduka örtüsü işliyorlar

    Padişah türbelerine sanduka örtüsü işliyorlar

    Osmanlı Devleti’nin Kuruluş Dönemi padişahlarının türbelerindeki sanduka örtüleri (puşide), Bursa Olgunlaşma Enstitüsünce geleneksel yöntemler kullanılarak hazırlanıyor.

    Enstitüde, Orhan Gazi ve Yıldırım Bayezid’in Bursa’daki, 1. Murad’ın ise hem bu şehirde hem de Kosova’daki türbeleri için ustalıkla ilmek ilmek işlenerek örtüler yapıldı. Osman Gazi Türbesi’ne puşide hazırlanması çalışmaları ise yaklaşık 3 yıldır sürüyor.

    Araştırmaları sonrası tarihi geçmişi bulunan “Maraş işi” tekniğini kullanan ekip, 11 yıldır puşideler konusunda uzmanlaşan Elif Şeref, Hayriye Öztürk, Mürvet Bayram, Vildan Özdamar, Perihan Tunca, Semra Özaydın, Nilüfer Kiracı ve Nalan Akın’dan oluşuyor.

    Çalışmalar, enstitünün el sanatları teknolojisi alan şefi Güleser Sencar’ın koordinasyonunda yürütülüyor.

    Diğer türbe örtülerinden farklı olarak ahşap oymacılığı tekniği bulunan Osman Gazi Türbesi’nin puşidesi için enstitüdeki kadın ustalar ve öğretmenler, İnegöl’de ahşap oymacılığı dersi de aldı. Örtünün hattatlığını ise İstanbul’un yeni simgelerinden Çamlıca Camisi’nin de hatlarını yazan hattat Hüseyin Kutlu yapıyor.

    Öğreticiler, uyguladıkları ve yeni keşfettikleri teknikleri ise diğer olgunlaşma enstitüleri ile paylaşıyor.

     “Ciddi sabır isteyen bir iş”

    Enstitü müdürü Nilüfer Karakoç, yıllardır Bursa’daki padişah türbelerine sanduka örtüsü işlediklerini söyledi.

    Orhan Gazi, Yıldırım Bayezid ve 1. Murad türbelerinin ardından Osman Gazi’nin türbe örtüsünü işlemeye başladıklarını belirten Karakoç, “Bu türbe örtüsünü ‘ustalık eserimiz’ olarak adlandırıyoruz. Diğer türbe örtülerinden edindiğimiz tecrübenin yanında bunu böyle adlandırmamızın sebebi, teknik olarak diğerlerinden çok daha farklı ve detaylı bir teknikte olması.” dedi.

    Karakoç, bütün detaylarıyla aslına uygun olarak puşideyi işlemeye başlamadan önce farklı tekniği görmelerinin ardından bunu tanıma ve desenini çözmek için 1 yıl uğraştıklarını anlattı.

    Aslına uygun, tamamen doğal yöntem ve malzemelerle çalışmaya devam ettiklerini dile getiren Karakoç, şöyle konuştu:

    “Ecdadımıza, atamıza olan borcumuzu bu anlamda yapabilmenin gururunu, mutluluğunu arkadaşlarımızla beraber taşıyarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu iş maneviyatla yapılacak bir iş. Ciddi sabır isteyen bu işi o maneviyata taşımadığınız sürece zaten yapamazsınız. Yaklaşık 100-150 yıl türbenin üstünde kalan bu puşideden sonra bizim yapacağımız puşidenin 150-200 yıl yaşayacak olması, okulumuzun geleceğe olan imzası.”

    Örtü işlemeye 2009’da başlayan ekipteki isimler hiç değişmedi

    El sanatları teknolojisi alan şefi Güleser Sencar da müdür yardımcısı Hanife Işılar ile 2009’dan bu yana türbe örtüleri üzerine ihtisas yaptıklarını aktardı.

    Osmanlı sarayına dayanan “Maraş işi” tekniğini kullandıklarını bildiren Sencar, “Türbe örtülerindeki işlerimizi birebir eski usullerin aynısıyla yapıyoruz. Kullanılan yapıştırıcılar hayvansal ve bitkiseldir. Kullanılan kumaşlar özel dokunuyor, ipler özel hazırlanıyor. Tozla, nemle baş edebilmesi için özel üretilmiş ürünler. Teknik olarak da aynen sarayda 200 yıl önce uygulananları mümkün olduğunca yapmaya çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.

    Sencar, 2009’da göreve başlayan 8 kişilik ekibin hiç değişmediğini, bu sayede çok önemli deneyim kazandıklarını aktardı.

    Puşide yapımına ilişkin bilgi veren Sencar, şunları kaydetti:

    “Özel hamur kağıtlara önce desenlerimizi hazırlıyoruz. Bu tekniğin çok eski zamanlara dayanan malzemeleri vardır; möhlikesi, bizi, kullanılan tezgahları var. Güncel hiçbir malzeme kullanmıyoruz. Desenler kesilip çıkarıldıktan sonra her birinin numuneleri belirleniyor, kaç kattan oluşuyorsa, bunlar eğer türbenin üstünde orijinal örtüsü varsa onun üzerindeki ölçülere göre çalışılıyor. Osman Gazi Türbesi’nde ahşap oymacılığı tekniği var, türbe örtüsünü gümüşle işliyoruz. Yazıları hattat Hüseyin Kutlu yazıyor. İşlemelerimiz, örtülerimiz bütün dünyaya Türk’ün aslına, mirasına hala ne kadar sahip çıkan nesiller yetiştiğini gösteriyor.”

    Bunu bir “gönül işi” olarak gördüklerini ifade eden Sencar, gelecek nesillere miras bırakacakları işler yaptıklarını dile getirdi.

    Sanduka örtülerindeki deneyimlerini Türkiye’deki diğer olgunlaşma enstitüleri ile paylaştıklarına değinen Sencar, “Osman Gazi örtüsü hem yazısı hem de işlemesi anlamında Türkiye’de bir ilk işleme. Bunu da diğer olgunlaşma enstitüleri ile paylaşacağız. Bizim okullarımız biten sanatlara çok değer verir, bu biten değil unutulmuş bir sanat.” değerlendirmesinde bulundu.

  • Türkiye’de satılan Fransız markalı ürünler

    Türkiye’de satılan Fransız markalı ürünler

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Fransız malları için boykot çağrısı yaptı. Bu çağrı üzerine vatandaşlar internette Fransız mallarının listesini aramaya başladı. İşte o liste…

    Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un İslam’a yönelik skandal sözleri ve ülkesindeki kamu binalarına Hazreti Muhammed’in karikatürlerini yansıtmasına tepkiler çığ gibi büyümeye devam ediyor.

    Birçok Müslüman ülkede Fransız malları boykot edilirken, bir çağrıda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan geldi. Türk milletine seslenen Erdoğan “Sakın Fransız malları satın almayın” diyerek boykot çağrısında bulundu.

    TÜRKİYE’DE SATILAN FRANSIZ MALLARI

    Erdoğan’ın çağrısı sonrası Türkiye’de satılan Fransız mallarının neler olduğu merak konusu oldu. Birçok vatandaş internetten Fransız mallarını araştırmaya başladı.

    İşte Türkiye’de satılan Fransız marka ve malları:

    Benzin: Total ve Elf

    Süpermarket: Carrefour, Gima, Dia, Endi, ChampionSA

    Uçak: Air France, Airbus

    Yabancı Dil Eğitim: Fransiz kültür Merkezi (Dil Kursu)

    Giyim/Aksesuar: Pierre Cardin, Philip Patek, Lacoste, Louis Vuitton, Yves Saint Laurent, Fred Joaillier, Givenchy, Berluti, Christian Lacroix, Louis Vuitton Malletier, Thierry Mugler, René Derby, Sonia Rykiel, Cacharel, Daniel Hechter, Berluti, Fred Joaillier, Givency, Hermes, Louis Vuitton Malletier,

    Otomobil/Yedek Parça: ValeoOto, Peugeot, Renault, Citroen, Michelin, Uniroyal, Recamic, Dacia

    Bilgisayar/İletişim Ürünleri: Sagem,

    İnşaat: Ondulin Avrasya, Lafarge, Chryso, Weber Markem,

    İlaç Firması: Servier, Fournier, Guerbet, Pierre Fabre Medicament, Allegra Antihistamine, Benzac, Benzagel, Benzamycin, Nicoderm, Novahistine, Novalgin, Stimate, Ceva,

    Labaratuvar ve Test Cihazları: Chopin

    Endüstriyel Ürünler: Areva, Groupe Schneider, Metesan, Legrand, Helita Pulsar, Duval Messien Satelit, Franklin France, Merlin Gerin,

    Sanayi Ürünleri: SNR Rulmanlari

    Elektrik Ürünleri: Telemechanique, Merlin-Geren, Square-D

    Çelik Sektörü: Arcelor,

    Denizcilik: Beneteau (Jeanneau)

    Finans: Societe General Bankasi,

    Bebek Maması/Giyim: Bledina, Mellin, Petit Bateau, DPAM

    Süt ürünleri (Yoğurt-Peynir): Danone, Yoplait, Delisle, Sprinkl’ins, La Vache Qui Rit, Arpin, Bel Paese, Belle Des Champs, Boisange, Brie, Camembert, Chamois D’or, Entremont, Etorki, Fine Bouche, Fromageries Riches Monts, Geramont, Gerard, Gervais, Jockey, Lepetit, Montagnard, Montrachet, Mountain Farms, New Holland, Precious, Roquefort, St. Albray, Taillefine, Tourtrain, Vieux Boulogne,

    Mutfak Eşyası: T-Fal, Tefal,

    Kozmetik: Vichy, La Roche Posay, Accentous, Biotherm, Christian Dior, Clarins, Daniel Jouvance, Dr. Pierre Ricaud, Dulcia, Fresh Lash, Galerie Noemie, Great Lash, Guerlain, Kiotis, Lancome, Le Crayon Glace, Le Monde en Parfum, Les Meteorites, Long Wearing Lipstick, Long Wearing Makeup, Long Wearing Nail Polish, L’Oreal, Miami Chill, Moisture Whip, Orlane, Phas, Pierre Fabre, Rene Furtherer, Revitalizing, Roc, Shades of You, Sheer Essentials, Shine Free, Summer Sensations

    Sigorta: AXA Sigorta, Basak Sigorta (Groupama Internatinal), Basak Emeklilik (Groupama Internatinal), Günes Sigorta, Equitable Life

  • Azerbaycanlı komutanın adı Osmangazi’de yaşatılacak

    Azerbaycanlı komutanın adı Osmangazi’de yaşatılacak

    Ermenistan’ın Azerbaycan’a gerçekleştirdiği saldırıda şehit düşen Tümgeneral Polad Heşimov’un adı Osmangazi Belediyesi tarafından Demirtaş’ta yeni inşa edilen parka veriliyor.

    Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar başkanlığında toplanan Ekim Ayı Olağan Meclis Toplantısı’nda şehit Tümgeneral Polad Heşimov’un adının Osmangazi’de bir parka verilmesi kararlaştırılmıştı. Meclis kararının ardından şehit Azeri komutanın ismi, Osmangazi Belediyesi’nin Demirtaş’ta yeni hizmete kazandırdığı parka verildi. Demirtaş Cumhuriyet Mahallesi’nde yapılan Şehit Azeri Tümgeneral Polad Heşimov Parkı, 28 Ekim Çarşamba günü saat 13.00’te Azerbaycan Büyükelçiliği yetkililerinin de katılacağı törenle hizmete açılacak.

  • ‘Aşk Mağarası’nı görenler hayran kalıyor

    ‘Aşk Mağarası’nı görenler hayran kalıyor

    Antalya’nın dünyaca ünlü falezleri, sualtındaki eşsiz güzellikleriyle hayran bırakıyor. Girişi kalp şeklinde olan ve ‘aşk mağarası’ olarak da bilinen sualtı mağarası ise yerli ve yabancı dalış tutkunlarını kendine çekiyor.

    Antalya’da, oluşumu milyonlarca yıl önceye dayanan, 12 kilometre uzunluğunda, yer yer 40 metre yüksekliğindeki falezlerin su altında kalan bölümüne dalış yapan tatilciler, oluşumu yüzyıllar süren mağara girişleri ve kayalıkları görme imkanı yakalıyor. Lara bölgesinde falezlerin 10 metre altında başlayan, girişi kalp şeklindeki mağaranın içinde hava koridoru bulunuyor. Kimileri tüple dalış yaparken, profesyoneller serbest dalış yaparak kalp girişinden geçip, hava koridoruna geliyor. Burada nefeslenen dalgıçlar ardından dışarı çıkıyor.

    Dalış eğitmeni Yusuf Öztürk, ‘aşk mağarası’ adını verdiği mağaraya, turistik dalış turları düzenliyor. Mağaranın, falez bölgesinin kayalık yapısı içinde oluştuğunu söyleyen Öztürk, “Buraya sertifikalı dalıcılarla geliyoruz. 2 metreden başlayarak kalp şeklindeki girişin içinden geçiyor ve yan taraftaki mağaraya giriş yapıyoruz. Buraya gelen çiftler hatıra fotoğrafı çektiriyor. Çiftler burayı tercih ediyor çünkü kalp şeklideki giriş aşkı simgeliyor” dedi.

    Profesyonel dalgıç Ali Yardan ise dalışa gelen çiftleri sualtı kamerasıyla görüntülüyor. Mağaranın girişinin kalp şeklinde olmasının dikkat çektiğini belirten Yardan, “Görüş açısının yüksek olduğu zamanlar aşk mağarası pırıl pırıl turkuaz bir renge bürünür. Turistler buraya dalış yaparak fotoğraf çektirir” diye konuştu.

    Mert Aydın, defalarca daldığı bölgeye bu kez kız arkadaşıyla birlikte daldığını belirterek, “Mağarayı görünce çok heyecanlandı” dedi. İlk kez aşk mağarasını gören Zeynep Şahin ise dalışın çok eğlenceli geçtiğini söyledi. Erkek arkadaşıyla birlikte dalmanın mutluluğunu yaşadığını anlatan Şahin, “Kalp şeklindeki girişi görünce ilk önce çok şaşırdım. Sonra fotoğraf çekmeye başladık. Aşağısı çok güzel” ifadelerini kullandı.