Etiket: türkiyehaber

  • Acun Ilıcalı hakkında soruşturma başlatıldı

    Acun Ilıcalı hakkında soruşturma başlatıldı

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yasadışı bahis reklamı yapılması ve teşvik iddiasıyla Acun Ilıcalı, sahibi olduğu TV8 televizyon kanalı ve ‘Exxen’ dijital platform yetkilileri hakkında soruşturma başlatıldı.

  • Bakanlıktan Kasım indirimleri uyarısı

    Bakanlıktan Kasım indirimleri uyarısı

    Reklam Kurulu’nun 12 Kasım’da gerçekleştirilen toplantısında, tüketicileri aldatan, yanıltan, tecrübe ve bilgi eksikliklerini istismar ederek tüketici mağduriyetine neden olan reklam ve haksız ticari uygulamalar incelendi. Toplantıda 164 adet dosyadan 151’i mevzuata aykırı bulunurken, alışveriş tercihlerinin belirlenmesinde son derece etkili olan reklam ve ticari uygulamalar hakkında durdurma cezası ile birlikte toplam 19 milyon 616 bin 776 lira idari para cezası uygulanmasına karar verildi. Ayrıca eksik bilgilendirme nedeni ile müdahale edilmesi gereken 2 dosya hakkında tedbiren durdurma ve 29 dosya hakkında ise erişiminin engellenmesi müeyyidelerine karar verildi.

    11 ayda yaklaşık 224 milyon lira idari para cezası kararı verildi

    Yılın ilk 11 ayında toplam bin 704 adet dosya hakkında görüş ve değerlendirmelerde bulunan Kurul, aldatıcı reklam veya haksız ticari uygulama olduğu tespit edilen bin 509 dosya hakkında durdurma cezası ve toplam 223 milyon 939 bin 186 lira idari para cezası ile erişimin engellenmesine karar verdi. Reklam Kurulu tarafından kasım indirimlerinin de devam ettiği dikkate alınarak, tüketicilere uyarılarda bulunuldu. Yapılan açıklamada şunlara dikkat edilmesi gerektiği belirtildi:

    “Tüketicilerin alışveriş öncesi ihtiyaçlarını doğru belirlemeleri, satıcı/sağlayıcı hakkında ön inceleme yapmaları, satın alınacak mal veya hizmetin emsallerine göre fiyatını araştırmaları, indirim tutarına veya oranlarına dikkat etmeleri, internet sitesi adresinin satıcı veya sağlayıcıya ait olup olmadığını kontrol etmeleri, sosyal medya kanalları aracılığıyla yönlendirilen sayfalara karşı dikkatli olmaları, internet sitesinde SSL sertifikası, 3D security gibi güvenlik unsurlarının olup olmadığını kontrol etmeleri, ödeme yapmadan önce tüketiciye iletilmesi gereken ön bilgileri ayrıntılı okumaları büyük önem arz ediyor.”

  • Yenidoğan Çetesi 26 Nisan’da çöktü

    Yenidoğan Çetesi 26 Nisan’da çöktü

    AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonda bakanlık bütçesinin yanı sıra Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ve Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığının bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları da görüşüldü.

    Bütçe görüşmelerinin ardından Bakan Memişoğlu, komisyonda yer alan milletvekilleri tarafından kendisine yöneltilen soruları cevapladı. Bakan Memişoğlu, 2016 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından yenidoğan konusunda yürütülen bir soruşturmanın İstanbul İl Sağlık Müdürü olarak kendisi tarafından kapatıldığı iddialarına değinerek, “Bahse konu soruşturma, Ocak 2016 tarihinde bir elektronik mesaj ihbarı ile başlatılıyor ve bakanlıkça başdenetçi görevlendiriliyor. Başdenetçi, elde ettiği bilgi ve belgeler ile görevlendirdiği uzman bilirkişinin raporu doğrultusunda tamamladığı soruşturma dosyasını, 17 Kasım 2016 tarihinde Sağlık Bakanlığı Denetim Hizmetleri Başkanına sunuyor. Dosya içeriğinde bulunan bilirkişi raporunda ‘mevcut kayıtlara göre yenidoğan döneminde yapılan tedavilerin bebeklere zarar verdiğine dair bir bulguya rastlanılmadığı’ ifade ediliyor. Müfettiş raporunda ise ‘bebeklerin tedavilerden zarar görmedikleri anlaşıldığından herhangi bir işleme gerek olmadığı’ şeklinde bir kanaat belirtiliyor” dedi.

    “Bakanlık merkez teşkilatı tarafından yürütülen operasyonun il müdürlüğü tarafından katılabileceğini düşünmek cahilliktir”
    Memişoğlu, 28 Kasım 2016 tarihinde de bakanlık müsteşarlığı tarafından onay alınarak soruşturmanın tamamlandığını ifade ederek, “Aynı konuda, baş denetçi tarafından; yüksek tedavi faturaları çıkarıldığı iddialarının SGK tarafından, bazı doktorların özel hastanelerde mevzuata aykırı nöbet tuttuğu iddialarının da Türk Tabipler Birliği tarafından incelenmesi gerektiğine dair suç duyurusu yapılıyor. Hal böyle iken; bu soruşturmanın, Ekim 2016’da il sağlık müdürlüğüne atanmam dolayısıyla kapatıldığını iddia etmek, en hafif tabirle vicdansızlıktır. Bakanlık merkez teşkilatı tarafından yürütülen bir soruşturmanın, İl Müdürlüğü tarafından kapatılabileceğini düşünmek de olsa olsa cahilliktir” diye konuştu.

    “2002 yılında bebek ölüm hızı, bin canlı doğumda 31,5 iken 2023’te bu oran, 9,8’e düşürülmüştür”
    Yenidoğan yoğun bakım üniteleri başta olmak üzere özel sağlık tesislerine yönelik denetim yapılmadığı iddialarını da cevaplayan Memişoğlu, “Sağlık otoriteleri, bebek ölüm hızını, ülkelerin gelişmişliğini gösteren en önemli parametrelerden biri kabul ediyor. 2002 yılında bebek ölüm hızı, bin canlı doğumda 31,5 iken 2023’te bu oran, 9,8’e düşürülmüştür” şeklinde konuştu.

    Bakan Memişoğlu, 2009 yılından bu yana 1 yaşına kadar hayatını kaybeden tüm bebek ölümlerinin ve nedenlerinin uzmanlar ve sağlık yöneticileri tarafından incelendiğini, yapılan incelemeler sonucunda herhangi bir usule aykırılık tespit edildiği taktirde ise bakanlık tarafından ilgili makamlara bildirildiğinin altını çizdi.

    “2024 yılında 54 bin 885 denetim gerçekleştirildi”
    Tüm özel sağlık kuruluşlarının her yıl en az 1 kez denetlendiğini söyleyen Bakan Memişoğlu, “Denetim ekiplerimiz, sadece 2024 yılında özel sağlık tesislerine yönelik yaklaşık 46 bini olağan, 6 bini olağan dışı ve 3 bini süre sonu olmak üzere toplam 54 bin 885 denetim gerçekleştirdi. Bu denetimler neticesinde aykırılık tespitlerine göre faaliyet durdurma, idari para cezası ve suç duyurusunda bulunuldu” bilgisini paylaştı.

    “Bu aşağılık örgütü delillendirmekte özel yöntemlere başvurduk”
    Yenidoğan Çetesi’nin hayatın olağan akışında akla hayale gelmesi güç ve canice bir hadise olduğunu vurgulayan Memişoğlu, “Bu aşağılık örgütün eylemlerinde olduğu gibi, delillendirmekte güçlük çekilen durumlarda, olağan denetim usullerinin yanı sıra özel yöntemlere de başvurmak gerekiyor. Biz de burada tam olarak bunu yaptık. Sağlık müdürlüğümüz, kolluk birimlerimiz ve yargı mercilerince tam bir eş güdüm içerisinde çalışarak bu çeteyi çökerttik. Her halde bundan rahatsız olanlar oldu ki; üzerimize insafsızca bir saldırı başlattılar” açıklamasında bulundu.

    “5 Mayıs 2023 tarihli yazımızla adli soruşturmanın başlatılması bizim tarafımızdan sağlandı”
    Sağlık Bakanlığı’nın yenidoğan bebek ölümlerine seyirci kaldığı iddialarının da gerçeği yansıtmadığına dikkati çeken Bakan Memişoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
    “220 bin meslektaşımızın hatta 1,5 milyon sağlık çalışanımızın zan altında bırakılması büyük bir haksızlıktır. Bizlere düşen yanlış yapanları, yasa dışı yollara sapanları, suç işleyenleri bulmak ve onlara gerekli cezaları verip sistem dışına çıkartmaktır. İddialar karşısında, klasik denetim usullerinin yeterli olamayacağı kanaati ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü’yle irtibata geçerek 5 Mayıs 2023 tarihli yazımızla adli soruşturmanın başlatılması bizim tarafımızdan sağlandı. İstanbul Büyükçekmece Başsavcılığınca gizlilik kararı çerçevesinde yürütülen soruşturma kapsamında, kolluk birimlerince teknik ve fiziki takip de dâhil olmak üzere etkin bir soruşturma yürütüldü. Emniyet makamları belirli zamanlarda İl müdürlüğümüzle irtibata geçerek, teknik takibin etkinliğini arttırmak amacıyla eş zamanlı ve olağanüstü denetimler yapılmasını istediler. Bu çerçevede ilk eş zamanlı olağan dışı denetim, 25 Eylül 2023 tarihinde özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım servislerine yönelik gerçekleştirildi ve ortaya çıkan bulguları değerlendirmek üzere Yenidoğan Yoğun Bakım Denetim Değerlendirme Komisyonu kuruldu.”

    Komisyonun kurulmasının ardından özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım servislerine yönelik eş zamanlı ‘olağan dışı’ denetim yaptıklarını aktaran Memişoğlu, “31 Ekim 2023, 16 Kasım 2023, 29 Kasım 2023, 16 Ocak 2024, 26 Ocak 2024, 08 Şubat 2024 ve 09 Şubat 2024 tarihlerinde 7 ayrı eş zamanlı olağan dışı denetim daha gerçekleştirdik. Bu denetimlere ilişkin tutanakları İstanbul İl Emniyet müdürlüğüne gizlilik içinde gönderdik” şeklinde konuştu.

    “Organize suç örgütü fiilen 26 Nisan tarihinde çökertildi”
    Bakan Memişoğlu, bakanlık talebiyle başlatılan adli soruşturmanın ilgili savcılık makamınca gizlilik içerisinde yürütüldüğünü söyleyerek, “Bakanlığımız, tape kayıtları ve dijital materyal verilerine, çete operasyonu yapıldıktan çok daha sonra vakıf oldu. Tape kayıtları, 9 Mayıs tarihinde diğer belgelerle birlikte savcılık makamı tarafından bakanlığımız müfettişleriyle paylaşıldı. Şüphelilere ait telefon ve bilgisayar imajlarından alınan ve Whatsapp yazışmaları gibi en can alıcı bulguların yer aldığı dijital meteryallere ise 3 Eylül tarihinde müfettişlerimizce ulaşıldı. Tekrar hatırlayalım, bu organize suç örgütüne yönelik operasyon 26 Nisan’da yapılmıştı ve bu operasyon sonucunda 26 Nisan tarihinde şüpheliler gözaltına alındı ve büyük bir bölümü tutuklandı. Dolayısıyla organize suç örgütü, fiilen 26 Nisan tarihinde çökertildi. Zaten iddianameye de yansıyan, ihmalli davranışla kasten adam öldürme suçlarının tamamı da 26 Nisan tarihi öncesinde gerçekleşmişti” dedi.

    “16 Eylül tarihli raporda; bebek ölümlerinde şüphelilerin sorumlu olduğu kanaati belirtildi”
    Bebek ölümlerine rağmen ilgili özel hastanelere işlem yapılmadığı iddiasına da değinen Bakan Memişoğlu, şu bilgileri paylaştı:
    “Soruşturmanın başladığı 5 Mayıs 2023 ile operasyonun gerçekleştirildiği 26 Nisan tarihleri arasında gizlilik kararı çerçevesinde yargı mercilerince bakanlığımıza soruşturma içeriğiyle ilgili herhangi bir belge paylaşımı yapılmadı. Soruşturmayı yürüten başsavcılıkça; 9 Mayıs tarihinde 3 bin 472 sayfalık polis fezlekesi, şüphelilerin savcılık ifadeleri, MASAK raporu ve ilgili diğer bilgi ve belgeler; 3 Eylül tarihinde ise şüphelilere ait telefon ve bilgisayarların Jandarma Kriminal Başkanlığı tarafından incelenmesi sonucunda elde edilen dijital materyaller, savcılık tarafından Müfettişlerimize teslim edildi.
    Bu arada başsavcılık tarafından bu organize suç örgütünün eylemleri ile bebek ölümleri arasında bir illiyet bağı bulunup bulunmadığı hususunun müfettişlerce tıbbi görüş alınarak araştırılması ve sonucunun bildirilmesi ilk defa 28 Haziran tarihinde resmi yazı ile talep edildi.
    Müfettişlerimiz olağanüstü bir gayret ile binlerce sayfadan oluşan belge ve materyalleri inceledi. Alanında uzman üç hocamızdan oluşturulan bilirkişi heyetince gerekli tıbbi inceleme yapıldı. Bilirkişi tarafından hazırlanan 16 Eylül tarihli raporda; bebek ölümlerinde şüphelilerin sorumlu olduğu kanaati belirtildi.
    Böylece yolsuzluk, usulsüzlük, nitelikli dolandırıcılık başlıkları ile devam eden soruşturmada organize suç örgütünün eylemleri ile bebek ölümleri arasındaki illiyet bağı ilk defa resmen kurulmuş oldu. 28 Eylül tarihinde müfettiş incelemesini tamamlayarak raporu Teftiş Kurulu Başkanlığına teslim etti. Teftiş Kurulu raportörlerince, 5 bin sayfalık soruşturma raporu ve ekleri incelendi; raporun uygulanmasına dair onay 18 Ekim tarihinde alındı. İlgili raporda usulsüzlük tespit edilen özel hastanelerin kapatılması önerildi ve aynı gün bu hastaneler kapatıldı.”

    “Yeni yönetmelik, aile hekimlerinin ilaç yazma özgürlüğünü de ortadan kaldırmıyor”
    Bakan Memişoğlu, Yeni Aile Hekimliği Yönetmeliğine ilişkin yapılan eleştiriler hakkında, amaçlarının aile hekimliği sisteminin etkinlik ve verimliliğini arttırabilmek olduğunu ifade etti. Bu çerçevede bazı kesimler tarafından ‘Aile hekimleri bundan sonra ilaç yazamayacakmış; yazarsa maaşlarından kesinti yapılacakmış’ iddialarını ortaya atıldığını belirterek, “Bakın; size şu anda Türkiye’deki durumu olduğu gibi aktarayım: Bin kişiye düşen günlük antibiyotik kullanım miktarı, OECD ortalamasından 2,5 kat daha yüksektir. Gereksiz antibiyotik ve ilaç kullanımı, küresel bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Sağlık Bakanlığı olarak biz de bu duruma müdahale ettik. Şunu net bir şekilde ifade edeyim: Yeni yönetmelik, aile hekimlerinin tanı ve tedavisine asla müdahale etmiyor; ilaç yazma özgürlüğünü de ortadan kaldırmıyor. Burada asıl amaç, akılcı ilaç uygulamalarının teşvik edilmesidir. Aile hekimlerimiz ilaçlarını istedikleri gibi yazabilir. Bu noktada yeni yönetmelikte yer alan düzenlemelerle aile hekimlerimizin akılcı ilaç kullanımı teşvik edilmektedir. Ama bunu yaparken kesinlikle bir gelir kaybı ya da mali cezalandırma planlanmadı. Mevcut nüfusu ve ilaç kullanım durumuna göre, bir önceki döneme göre aynı oranı koruyan ya da daha düşük ilaç kullanımını sağlayan aile hekimlerimize, ilave bir teşvik ödemesi yapıyoruz” ifadelerine yer verdi.

    “Aile hekimlerimizin maaşında kesintiye gitmiyoruz”
    ‘Vatandaşların aile hekimine başvurmadan hastaneye gitmesi halinde, aile hekiminin maaşında kesinti olacağı’ iddiasına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Bakan Memişoğlu, “Vatandaşlarımızın hastaneye gitmelerini engellemediğimiz gibi bu nedenle aile hekimlerimizin maaşında kesintiye gitmiyoruz. Burada da ilave bir teşvik getirdik. Aile hekimimize kayıtlı nüfusun, bir önceki döneme göre hastaneye başvuru oranı düşerse veya aynı kalsa dahi, aile hekimimize ilave bir teşvik ödemesi yapıyoruz. Burada amaç, aile hekimi ile kayıtlı nüfus arasındaki bağın güçlendirilmesidir. Yeni yönetmelikle, vatandaşlarımızın seçtikleri aile hekimlerine yılda en az iki kez başvurmalarını istememizin temel nedeni de budur. Bu sayede sağlık sistemi üzerindeki yükün doğru şekilde dağıtılması hedeflenmektedir” açıklamasında bulundu.

    “14 bin 800 lira olan toplam teşvik miktarını, 44 bin 648 liraya çıkarttık”
    Bir başka yanıltıcı iddianın “hasta memnuniyet oranının, aile hekiminin maaşında kesintiye neden olacağı” iddiası olduğunu söyleyen Memişoğlu, “Bugüne kadar aile hekimlerimizin aldıkları teşvik ödemelerine İlaveten yeni teşvik ödemeleri almalarına imkân sağlıyoruz. Nitekim 14 bin 800 lira olan toplam teşvik miktarını, 44 bin 648 liraya çıkarttık. Aile hekimlerimiz ve vatandaşlarımız için son derece samimi ve yapıcı bir tutumla çıkarttığımız bu yönetmeliğin sahadaki uygulamasını da aynı hassasiyetle takip ediyoruz” cevabını verdi.

  • Pençe-Kilit Operasyonu’nda teröre darbe

    Pençe-Kilit Operasyonu’nda teröre darbe

    Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Irak’ın kuzeyinde terörle mücadeleye yönelik yürütülen Pençe-Kilit Operasyonu kapsamında düzenlenen ani bir hava harekâtında 3 PKK’lı teröristin etkisiz hâle getirildiğini duyurdu.

    MSB’den yapılan açıklamada, operasyonun Pençe-Kilit bölgesindeki hedeflere yönelik başarıyla gerçekleştirildiği belirtilerek, “Terörle mücadelemiz azim ve kararlılıkla devam edecektir” ifadelerine yer verildi.

    Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Irak’ın kuzeyinde terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonlarını sürdürürken, etkisiz hâle getirilen terörist sayısı her geçen gün artıyor. Pençe-Kilit Operasyonu, bölgedeki terörist unsurların tamamen temizlenmesini amaçlıyor.

  • “PKK Kürtleri temsil edemez”

    “PKK Kürtleri temsil edemez”

    MHP Lideri Devlet Bahçeli TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. İsrail’in, Lübnan’a ateşkes önerisi sunmasından kısa bir süre sonra Beyrut’u havadan vurduğunu hatırlatan Bahçeli, “Gazze’de yaşanan insani felaketlere, süregelen soykırıma her gün yenileri eklenmektedir. Daha birkaç gün evvel Gazze’nin orta ve kuzey kesimlerinde sivillerin yaşadığı alanlara Siyonist barbarlık tarafından yağdırılan bombalar 100’e yakın masumun ölümüne yol açmıştır. Katliamların hız kesmeden günbegün çıta yükseltmesi insanlık utancı, hukuk ve adalet imhası, medeni dünyanın iflas beyannamesi değil ise, sorarım sizlere nedir? Bu trajedinin bitmesi, zalimlerin hesap vermesi gerekiyorken, hala bir arpa boyu mesafenin alınamaması ürkütücü bir skandal değil midir?İsrail, dökülen kanlarla, alınan canlarla, harabeye dönen şehirlerle, yapılan suikastlarla şiddet çarkını çeviren bir cinayet ve soykırım aygıtıdır” diye konuştu.

    “İsrail’e yönelik ihracat ve ithalat için tescil edilmiş hiçbir gümrük beyannamesinin olmadığı açık seçik meydandadır”

    Türkiye’nin İsrail’e tavrı ve tutumu çok net olduğunu ifade eden Bahçeli, Bu tavır ve tutumun miyarı insani, İslami ve vicdani mahiyettedir. Bunu görmeyen, görse bile işlerine gelmediğinden gerçeği çarpıtmak amacıyla yalan ve iftira cephaneliğine yığınak yapan bazı siyasetçiler ve sözde uzman geçinen garabet yuvaları, Türkiye’nin İsrail’le ticareti sürdürdüğünü ileri sürmüşlerdir. Halbuki Türkiye, İsrail’le ilgili ticaret sayfasını, 2 Mayıs 2024 tarihinden geçerli olmak üzere tüm ürünleri kapsayacak şekilde kapatmıştır. Yapılan resmi açıklamalar sabittir ve kuşkulu bir yanı da yoktur.2 Mayıs 2024 tarihinden itibaren, İsrail’e yönelik ihracat ve ithalat için tescil edilmiş hiçbir gümrük beyannamesinin olmadığı açık seçik meydandadır. Böylesi hassas bir konu etrafında ülkemizi töhmet altında bırakma yarışı, karalama çabası olsa olsa Siyonizme hizmet, Türkiye’ye husumettir. Bu tip bir muhalefet anlayışının demokratik niteliğinden bahsetmek, sakat değerlendirmelerini ifade ve düşünce hürriyetiyle tevil etmek bizatihi demokrasiye hakarettir. Ayıplı ve ahlaksız siyasetin acıklı numunesini görmek ve tanımak isteyenlerin Türkiye’ye karşı açılan Siyonist cepheye sırtını yaslayan kıdemli ve gedikli müfterilere bakmaları yeterlidir” dedi.

    “Mavi vatandan taviz koparmak için karşımızda toplanan ülkelerin 486 yıl önce Preveze’de denizin dibine gönderdiğimiz Haçlı donanmasından ne farkı vardır”

    Avrupa Birliği’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Yunan tezlerine alet olması, Ege ve Akdeniz’deki barış ve istikrara tahammülsüzlük olduğunu dile getiren Bahçeli, “Mavi vatandan taviz koparmak için karşımızda toplanan ülkelerin 486 yıl önce Preveze’de denizin dibine gönderdiğimiz Haçlı donanmasından ne farkı vardır? Bize rağmen ve egemenlik alanlarımızdan sözde mahrum eden haritaların çizimiyle takibi ve temini peşine düşülen muhasım politikaları elbette biliyoruz, tavsiyem, onların da Türk milletini bilmeleri, hafızalarını tazelemeleri, değilse bile tarih kitaplarını açıp okumaları, suyumuza dokunanın dumanını attıracağımızı unutmamalarıdır. Bu azgın hıncın, bu aşırı hırsın, tarihten ders almayan bu beyhude politik ve diplomatik kuşatma hazırlıklarının Türk milletine sökmeyeceğini, aksini iddia edenlerin tahrikleri devam ederse Barbaros Hayrettin Paşaların Ege ve Akdeniz’de dolaştığını görmelerini, yoksa Andrea Doria’nın akıbeti neyse aynısını yaşayacaklarını kararlılıkla söylemek isterim” ifadelerini kullandı.

    “Gelecek nesillerimizi konuşmalı ve dert etmeliyiz”

    İzmir’in Selçuk İlçesi’nde elektrikli sobanın devrilmesi neticesinde hayatını kaybeden 5 çocuk hakkında konuşan Bahçeli , “Biz uzaklardaki çocukların hakkını hukukunu konuştuğumuz kadar, daha doğrusu onlardan daha öncelikli olmak kaydıyla kendi çocuklarımızı, gelecek nesillerimizi konuşmalı ve dert etmeliyiz. Yapılan açıklamalardan, eşi cezaevinde bulunan annenin, geçimini sağlamak amacıyla kapıyı çocukların üzerine kilitledikten sonra hurda toplamaya gittiği anlaşılmaktadır. Selçuk ilçemizde yaşanan bu felaketi sadece ekonomik cepheden ele almak, yoksulluk ve mağduriyet ekseninde değerlendirmek bizi doğru sonuçlara taşımayacaktır. Sorunlu ailelerinin çocuklarını ruhen ve zihnen kazanmak, her birini hayata hazırlamak, rehberlik ve rehabilite ihtiyaçlarını karşılamakla birlikte çok ciddi şekilde gözlemlemek ve takip etmek devletin başlıca vazifeleri arasındadır. Mesele sadece az vermek veya çok vermekle, yani maddi ve fiziki yardımlarda bulunmakla sınırlı görülmemelidir. Manevi ve moral desteklere eşzamanlı olmak kaydıyla ilgiye, sevgiye ve sahiplenmeye muhtaç evlatlarımızın devletin müşfik ve alicenap dokunuşlarıyla sağlıklı, dengeli ve iç huzuru yakalamış birer fert olmaları mümkündür” şeklinde konuştu.

    “Cumhurbaşkanımız ile şahsım arasında hiçbir ayrılığın ve ayrışmanın söz konusu dahi olmayacağını hatırlatmak dava ve vicdan görevimdir”

    Cumhur İttifakı’nın Türk milletinin özü ve özgüveni olduğunu ifade eden “Cumhur İttifak istiklalin muhafızı, istikbalin mimarıdır. Cumhur İttifakı Türk ve Türkiye Yüzyılının yegane müdafisidir. Yedi düvel topuyla tüfeğiyle, nefretiyle, nifakıyla, şirkiyle, şiddetiyle üzerimize gelse bile ilke ve irademizden milim taviz vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz. Başkaları gibi soluğumuz kısa ve kesik değildir. Başkaları gibi irademiz hacizli, siyasetimiz rehin altında hiç değildir. Bizi meşgul edip Türkiye üzerinde oyun kuracağını zanneden, siyaseti sokak dedikodusuna çeviren, ittifakımıza çamur atmaya kalkışan ahmaklara, asalaklara, arsızlara en küçük geri adımımız söz konusu olursa diyorum ki, gök girsin kızıl çıksın. Fitne yayan siyasetçileri, sözde gazetecileri, sosyal medya farelerini, FETÖ’cü hainleri, bölücü mihrakları, dış bağlantılı casusları, köksüzleri, kimliksizleri, millet ve milliyet hasımlarını rezil rüsva etmek için uygun zamanı sabrın gücüyle, Allah’ın inayetiyle, milletimizin metanetiyle bekliyoruz. Son günlerde tartışmaların odağında yer alan bazı açıklamalarımdan Sayın Cumhurbaşkanımızın haberinin olup olmadığını araştıran, aramızda bir anlaşmazlık çıkıp çıkmadığını yorumlayan zevata diyeceğim öz itibariyle şudurMevzubahis vatan, bayrak, millet ve devlet-i ebed müddetse Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile şahsım arasında hiçbir ayrılığın ve ayrışmanın söz konusu dahi olmayacağını mühürlü kalplere, duymayan kulaklara, görmeyen gözlere hatırlatmak dava ve vicdan görevimdir” diye konuştu.

    “Dün terörist başının yoldaşı olanlar, şimdi Amerika’nın uşağı olmuşlar”

    Konuşmasının sonunda Kürt kökenli Türk vatandaşlarına seslenen Bahçeli, “Buradan bütün Kürt kardeşlerime sesleniyorum. PKK Kürtleri temsil edemez. Şimdi açıkça görüldü ki, bir adım ileri gitmek için yola çıkanları engellemeye çalışanlar vardır. Dün terörist başının yoldaşı olanlar, şimdi Amerika’nın uşağı olmuşlar. Biden’ın üvey evlatlarına, Türk milletinin asil evlatlarını kurban edemeyiz. Buna hakkımız yok. Gelin bir olalım, beraber olalım, hep beraber Türkiye olalım” ifadelerini kullandı.

    “Milli Savunma Bakanlığı’nın kararına saygı duyuyorum”

    Grup toplantısının çıkışında bir basın mensubunun ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevk edilen teğmenler hakkındaki sorusuna ilişkin Bahçeli, “Milli Savunma Bakanlığı çok hassas bir bakanlıktır. TSK’nın her konuda yetişmesini sağlayan bir kurumdur. Oranın ortaya koymuş olduğu değerlendirmeler dışında hiçbir şeyi bilmeden tanımadan sadece ve sadece sorgulama yoluyla Türkiye’yi karıştırmaya yönelenlere heves etmemeliyiz. Milli Savunma Bakanlığı’nın kararına saygı duyuyorum” dedi.

  • Türkiye UYP verileri açık verdi

    Türkiye UYP verileri açık verdi

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Eylül ayı Uluslararası Yatırım Pozisyonu Gelişmeleri’ni açıkladı. Eylül sonu itibarıyla, Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) verilerine göre, Türkiye’nin yurt dışı varlıkları, 2023 yıl sonuna göre yüzde 6,7 oranında artışla 354,8 milyar ABD doları, yükümlülükleri ise yüzde 3,3 oranında artışla 672,9 milyar ABD doları olarak gerçekleşti.

    Türkiye’nin yurt dışı varlıkları ile yurt dışına olan yükümlülüklerinin farkı olarak tanımlanan net UYP, 2023 yıl sonunda eksi 318,6 milyar ABD doları iken 2024 Eylül sonunda eksi 318,1 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti.

    Varlıklar alt kalemleri incelendiğinde, rezerv varlıklar kalemi 2023 yıl sonuna göre yüzde 7,9 oranında artışla 152,1 milyar ABD doları, diğer yatırımlar kalemi yüzde 4,5 oranında artışla 129,8 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir. Diğer yatırımlar alt kalemlerinden bankaların Yabancı Para ve Türk Lirası cinsinden efektif ve mevduatları yüzde 7,4 oranında artışla 50,0 milyar ABD doları oldu.

    Yükümlülükler alt kalemleri incelendiğinde, doğrudan yatırımlar (sermaye ve diğer sermaye) piyasa değeri ile döviz kurlarındaki değişimlerin de etkisiyle 2023 yıl sonuna göre yüzde 1,8 oranında azalışla 190,9 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti.

    Portföy yatırımları 2023 yıl sonuna göre yüzde 23,6 oranında artışla 119,1 milyar ABD doları olmuştur. Yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi stoku 2023 yıl sonuna göre yüzde 14,2 oranında artışla 33,7 milyar ABD doları olurken, yurt dışı yerleşiklerin mülkiyetindeki DİBS stoku 15,8 milyar ABD doları, Hazine’nin tahvil stoku (yurt içi yerleşiklerce alınan tahvil stoku düşüldükten sonra) ise yüzde 3,7 artışla 44,1 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti.

    Aynı dönemde, diğer yatırımlar 2023 yıl sonuna göre yüzde 0,6 oranında artarak 362,8 milyar ABD doları oldu. Yurt dışı yerleşiklerin yurt içi yerleşik bankalardaki Yabancı Para mevduatı, 2023 yıl sonuna göre yüzde 3,2 oranında azalarak 41,8 milyar ABD doları olurken, TL mevduatı yüzde 27,8 oranında artarak 21,8 milyar ABD doları oldu.

    Bankaların toplam kredi stoku yüzde 12,6 oranında artarak 70,5 milyar ABD doları olurken, diğer sektörlerin toplam kredi stoku yüzde 1,3 oranında artarak 102,4 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşti.

  • FETÖ Operasyonu: 53 gözaltı kararı

    FETÖ Operasyonu: 53 gözaltı kararı

    Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’ne yönelik yürüttüğü 4 ayrı soruşturma çerçevesinde önemli bir adım attı. Alınan emir ve talimatlar doğrultusunda, 53 şüpheli hakkında gözaltı kararı verildi. Operasyon, Ankara merkezli olmak üzere 12 ilde eş zamanlı olarak gerçekleştiriliyor.

    Soruşturmalar kapsamında şüphelilerin, örgütle bağlantılı faaliyetleri ve rolü detaylı şekilde inceleniyor. Operasyonların devam ettiği belirtilirken, gelişmelere ilişkin resmi açıklamalar kamuoyuyla paylaşılacak.

  • Kış lastiği cep yakıyor

    Kış lastiği cep yakıyor

    Ticari araçlar için kış lastiği zorunluluğu 1 Aralık’ta başlayacak.

    Düzenlemenin başlamasından önce lastikçilerde yoğunluk yaşanıyor.

    Zorunluluk 81 ildeki tüm ticari araçları kapsıyor.

    LASTİK FİYATI NE KADAR?

    Düzenleme öncesi lastikçilerde yoğunluk arttı.

    Otomobiller için en düşük kış lastiği fiyatı bin 500 lira…

    Dört lastik birden değiştiğinde en düşük fiyat 6 bin lirayı buluyor.

    Buna bir de 600 lira değiştirme ücreti eklenmesi gerekiyor.

    Araç modeli yükseldikçe fiyat da artıyor.

    Kış lastiği takmayan ticari araçlara 4 bin 69 lira idari para cezası uygulanacak.

    Cezanın yeni yılda yeniden değerleme oranında artması bekleniyor.

  • Kısa vadeli dış borç arttı

    Kısa vadeli dış borç arttı

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2024 yılı Eylül ayı Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri Gelişmeleri’ni paylaştı. Buna göre, Eylül sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stoku, 2023 yıl sonuna göre yüzde 0,1 oranında artışla 176,4 milyar ABD doları olarak gerçekleşti. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 15,5 oranında artarak 79,0 milyar ABD doları olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 3,9 oranında azalarak 59,0 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşti.

    Bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, 2023 yıl sonuna göre yüzde 60,8 oranında artarak 20,3 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Banka hariç yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı yüzde 1,2 oranında azalarak 19,8 milyar ABD doları, yurt dışı yerleşik bankaların mevduatı da yüzde 4,4 oranında azalışla 19,8 milyar ABD doları olarak gerçekleşti. Ayrıca, yurt dışı yerleşiklerin TL cinsinden mevduatları geçen yıl sonuna göre yüzde 26,8 oranında artışla 19,2 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti.

    Diğer sektörler altında yer alan ithalat borçları, 2023 yıl sonuna göre yüzde 5,7 oranında azalarak 51,2 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti.

    Borçlu bazında incelendiğinde, tamamı kamu bankalarından oluşan kamu sektörünün kısa vadeli borcu 2023 yıl sonuna göre yüzde 14,8 oranında artarak 39,6 milyar ABD doları olurken, özel sektörün kısa vadeli dış borcu yüzde 3,3 oranında artarak 98,4 milyar ABD doları oldu.

    Alacaklı bazında incelendiğinde, özel alacaklılar başlığı altındaki parasal kuruluşlara olan kısa vadeli borçlar yıl sonuna göre yüzde 1,4 oranında azalarak 94,2 milyar ABD doları, parasal olmayan kuruluşlara olan borçlar yüzde 3,2 oranında azalarak 76,1 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşti. 2023 yıl sonunda 1,7 milyar ABD doları olan kısa vadeli tahvil ihraçları, 2024 Eylül sonu itibarıyla 6,0 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde resmi alacaklılara olan kısa vadeli borçlar 47 milyon ABD doları olarak gerçekleşti.

    2024 Eylül sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stokunun döviz kompozisyonu yüzde 47,3’ü ABD doları, yüzde 22,4’ü euro, yüzde 14,8’i TL ve yüzde 15,5’i diğer döviz cinslerinden oluştu.
    2024 Eylül sonu itibarıyla, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku, 233,1 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşti. Söz konusu stokun 21,4 milyar ABD dolarlık kısmı, Türkiye’de yerleşik bankaların ve özel sektörün yurt dışı şubeleri ile iştiraklere olan borçlarından oluşuyor. Borçlu bazında değerlendirildiğinde, toplam stok içinde kamu sektörünün yüzde 23,7, Merkez Bankası’nın yüzde 16,5, özel sektörün ise yüzde 59,8 oranında paya sahip olduğu gözlendi.

  • “Malatya’da 1 polisimiz şehit oldu”

    “Malatya’da 1 polisimiz şehit oldu”

    İçişleri Bakanı Yerlikaya, sosyal paylaşım sitesi X hesabından yaptığı paylaşımda, “Milletimizin başı sağ olsun. Malatya Doğanşehir İlçe Emniyet Müdürlüğü kadrosunda görevli Polis Memurumuz Lütfü Beykoz, meydana gelen trafik kazasına müdahale ettiği esnada başka bir aracın çarpması sonucu şehit olmuştur. Şehidimize Allah’tan rahmet; kederli ailesine, kahraman Emniyet Teşkilatımıza ve milletimize başsağlığı diliyorum. Makamı âli olsun” dedi.