Etiket: türkiyehaber

  • İstanbul’da 242 düzensiz göçmen yakalandı

    İstanbul’da 242 düzensiz göçmen yakalandı

    İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada İstanbul’un Esenyurt ilçesinde düzenlenen “Kalkan-29” operasyonunda 242 düzensiz göçmenin yakalandığını belirterek, “Düzensiz göç ve göçmen kaçakçılarıyla mücadelemiz durmadan, duraksamadan kararlılıkla devam ediyor.

    Göç İdaresi Başkanlığı koordinasyonunda İstanbul İl Emniyet ve İl Göç İdaresi Müdürlüğümüzce Esenyurt genelinde düzensiz göç ve göçmen kaçakçılarıyla yapılan mücadele çalışmaları kapsamında park-bahçelerde, oteller ile bu güzergahlara açılan bulvar, cadde ve sokaklarda yol uygulaması ve denetimler yapıldı. 370 polis, 93 Göç İdaresi personeli ve 31 mobil göç noktası aracıyla birlikte eş zamanlı gerçekleştirilen operasyonda yabancı uyruklu şahısların ülkemizde yasal kalış durumları kontrol edildi. Esenyurt’un çeşitli mahallelerinde konuşlandırılan 31 adet mobil göç noktası aracıyla 4 bin 765 yabancının kimlik ve parmak izi sorgulamaları yapıldı. 242’sinin düzensiz göçmen olduğu tespit edildi. Tespit edilen düzensiz göçmenlerin ülkelerine geri gönderilmesi işlemleri başlatıldı” dedi.

  • Kolluk eğitimi anlaşması Resmi Gazete’de

    Kolluk eğitimi anlaşması Resmi Gazete’de

    Resmi Gazete’de yer alan anlaşma ile 24 Mayıs 2022 tarihinde Ramallah’ta imzalanan ve 7509 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Filistin Devleti Hükümeti Arasında Kolluk Eğitimi İşbirliği Mutabakat Zaptı”nın onaylanmasına, 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2’nci ve 3’üncü maddeleri gereğince karar verildi. Anlaşma ile taraflar arasında, kolluk eğitimi alanında işbirliğini güçlendirmek hedefleniyor.

  • Mansur Yavaş’tan SGK borcu açıklaması

    Mansur Yavaş’tan SGK borcu açıklaması

    Gerçek aşağıdaki gibi:

    SGK son durum bilgi notu (Toplam güncel borç 8 Milyar)

    6183 sayılı kanunun 48/A maddesine göre zor durum talepli faizin silinerek taksit talebi dilekçeleri reddedildi.

    6183 sayılı kanunun 48’inci maddesine göre taksitlendirme talebi kabul edildi bu kapsamda

    Borcun yüzde 10 u peşinat olan 651 milyon ödendi.

    Borcun yüzde 50 teminat için arazi çalışması 2 ayrı çizelge ile Emlak dairesince SGK ya bildirildi fakat teminatlardaki tahdit ve hacizlerden dolayı SGK yönetim kurulu 1.2 milyar teminattan 80 milyonluk kısım hariç reddedildi.

    Son yapılan görüşmelerde ilgili kanunun 48’nci maddesi yerine dilekçe ile iptali ve karşılıklı rızaen anlaşma ile tüm şirketler için 250 milyon rızaen karşılıklı ödeme konusunda mutabık kalındı” ifadelerine yer verdi.

  • “Harcamada hesap verebilirlik şart”

    “Harcamada hesap verebilirlik şart”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan ve Azerbaycan ziyaretleri dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını cevapladı. Riyad’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Birliği İkinci Olağanüstü Ortak Zirvesi’ndeki konuşmalarında Gazze ve Lübnan’daki soykırıma değindiğini, acil ateşkes ilanı öncelikli olmak üzere insani yardımların kesintisiz ve düzenli şekilde ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması gerekliliğine dikkat çektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Malumunuz İsrail üzerindeki baskıyı canlı tutmak ve uluslararası hukuk temelinde bu ülkeye karşı zorlayıcı tedbirler alınması için yoğun gayret gösteriyoruz” dedi.

    İsrail mezalimine dünyada en güçlü tepkiyi veren, bu konuda ticaretin durdurulması dahil en somut adımı atan ülkenin hiç tartışmasız Türkiye olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze’ye gönderilen insani yardım miktarında da en üstte yine biz varız. İsrail’e silah ve mühimmat sevkiyatının engellenmesi amacıyla Birleşmiş Milletler’de başlattığımız girişime 52 ülke ve iki uluslararası kuruluş desteğini bildirdi. Bu girişimimize dair mektubumuzu geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Güvenlik Konseyi Dönem Başkanı ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne ilettik. Riyad’daki zirvemizde de tüm teşkilat ve Arap Birliği üyelerini mektubumuzu imzalamaya davet eden bir karar alındı. Ülkemizin katliamın durdurulması için attığı adımlardan ve insani yardım çabalarından sitayişle bahsedildi. Zirve vesilesiyle ikili görüşmeler yapma imkanı da bulduk” diye konuştu.

    Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’la bir araya geldiklerini hatırlatan Erdoğan, ”Verimli bir görüşme oldu. Ayrıca Ürdün Kralı Abdullah ve Filistin Lideri Mahmud Abbas’ın yanı sıra Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Lübnan, Irak, Gana, Burkina Faso, Çad, Gine Bissau, Senegal ve Maldivler devlet, hükümet başkanı ve diğer yetkililerle temas ve görüşmeler yaptık. Ziyaretimin ikinci ayağında Bakü’de düzenlenen Dünya Liderleri İklim Zirvesi’ne katıldım. Şahsıma ve heyetime gösterilen hüsnü kabulden ötürü zirveye ev sahipliği yapan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev kardeşime bu vesileyle tekrar teşekkür ediyorum” açıklamasını yaptı.

    Birleşmiş Milletler çatısı altındaki en önemli iklim etkinliği olan zirveye 80 ülke devlet ve hükümet başkanı düzeyinde iştirak olduğunu söyleyen Erdoğan, ”Zirvede beklentinin en yüksek olduğu müzakere başlığı, iklim değişikliğinin finansmanıydı. Bilhassa gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaç duyduğu mali kaynağın ne şekilde oluşturulacağı ele alındı. 2009 yılında Danimarka İklim Zirvesi’nde açıklanan yıllık 100 milyar dolarlık iklim finansmanı hedefinin 2025 yılı sonrası için teyidi ve ilave mekanizmalarla desteklenmesini değerlendirdik. Zirveye hitabımda ülkemizin iklim değişikliğiyle mücadele yolundaki gayretlerini anlattım. Küresel iklim eğilimine katkı sunmaya devam edeceğimizi vurguladım. Eşim Emine Erdoğan’ın girişimleriyle başlatılan ve kısa sürede küresel ölçekte bir projeye dönüşen Sıfır Atık Hareketi’nin önemini ifade ettim. Ayrıca ağaçlandırma, su idaresi ve yenilenebilir enerji başlıklarında kaydettiğimiz ilerlemelere işaret ettim” dedi.

    Türkiye’nin yenilenebilir enerjide Avrupa’da beşinci, dünyada 11’inci sırada yer aldığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:
    “Su verimliliği seferberliğimize ilave olarak her 11 Kasım gününü ‘Milli Ağaçlandırma Günü’ ilan ettik. Dünden itibaren milyonlarca fidanı halkımızın desteğiyle toprakla buluşturmaya başladık. Liderler Zirvesi’ne katılan muhataplarımla ikili görüşmeler de gerçekleştirdik. Bu kapsamda İngiltere Başbakanı Sayın Keir Starmer, Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Kasım Cömert Tokayev, Moldova Cumhurbaşkanı Sayın Maia Sandu, Karadağ Cumhurbaşkanı Sayın Yakov Milatovic ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bir araya geldik. Bu görüşmelerimizde ikili münasebetlerimizle birlikte bölgesel gelişmeler hakkında istişarelerde bulunduk. Her iki zirvede alınan kararların hayırlara vesile olmasını diliyor hem Suudi kardeşlerimize hem can Azerbaycan’a, bilhassa İlham kardeşime nazik ev sahiplikleri dolayısıyla teşekkür ediyorum.”

    İklim meselesinin dünyanın önünde bulunan en kritik tespitlerden bir tanesi olduğuna dikkat çeken Erdoğan, ”Savaşları, çatışmaları, göçleri ne kadar önemsiyorsak bu meseleye de aynı ciddiyetle yaklaşıyoruz. Türkiye’de hükümet olarak bu konuda ilgili bakanlıklarımızla ne gibi tedbirler alabileceğimizin üzerinde ısrarla duruyoruz. Dünyamızın sınırlı kaynaklarını en verimli şekilde kullanmak ve insanlık olarak yüzyıllar boyunca gelişim göstererek oluşturduğumuz medeniyetimizi çok farklı bir seviyeye getirebilmek için tedbirlerimizi aldık, alıyoruz ve almaya devam edeceğiz. Türkiye olarak bu konuyu önemsiyor ve üzerimize düşeni yapmak için azami gayret gösteriyoruz. Fakat sadece bizim ya da beraberimizdeki birkaç ülkenin gayretleriyle bu meseleye köklü ve kalıcı çözüm bulmak mümkün değil. Organize hareket etmeli, bu sorunun yükünü hep birlikte omuzlamalıyız. Bazı ülkeler iklim değişikliği ile eksiksiz mücadele ederken, bazıları kar hırsıyla alınması gereken tedbirleri görmezden gelir, hatta çevreyi daha fazla kirletmeye kalkışırsa bu problemin üstesinden gelemeyiz. Toplumların en küçük birimi ailelerden başlamak üzere kurumlar, kuruluşlar, yerel yönetimler, sivil toplum, ülkeler ve uluslararası kuruluşlara kadar hedefe odaklanmış ve farkındalığı yüksek bir seferberlik haliyle bu küresel sorunu aşabiliriz. Özellikle de iklim değişikliği ile mücadele konusunda yeterli kaynağa ve imkana sahip olmayan ülkelerin de mücadeleye katılımını sağlamak için finansman, teknoloji transferi ve kapasite gelişimi önemlidir. Sıfır Atık girişiminin öneminin her geçen gün daha çok anlaşıldığı günümüzde bu girişimin yaygınlaştırılması ve bir yaşam tarzına dönüşmesi için gayret gösteriyoruz. Çevre ve iklim hassasiyetimiz en üst düzeydedir ve öyle kalacaktır. Biz tedbirlerimizi şu ana kadar nasıl aldıysak, bundan sonra da almaya devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

    ABD ile yeni dönem: Türkiye-ABD ilişkilerinin geliştirilmesi
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ile ilişkilerde yeni bir döneme girileceğini ve bunun yalnızca telefon diplomasisi ile sağlanamayacağını, daha çok yüz yüze görüşmelerle ilerleyeceklerini ifade etti. Erdoğan, ”Yeni dönemde Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ilişkilerin gelişmesi yaptığımız bir telefon diplomasisiyle sağlanmaz. Biz Sayın Trump’la inşallah uluslararası toplantılar ya da ikili görüşmelerde bir araya gelmek suretiyle bundan sonraki süreci nasıl değerlendireceğimizi çok daha iyi bir şekilde tespit edeceğiz. Şu anda Sayın Trump’ın kabinesi nasıl oluşacak, nasıl bir kabine ortaya çıkacak bunları görmemiz gerekiyor. Bir de Sayın Trump’ın kabinesi, benim kabinemdeki arkadaşlarla yapacakları görüşmelerle birbirlerini çok daha yakından tanıyacak, bilecek ve ona göre de adımlarımızı inşallah atacağız. Bu noktada Başkan Yardımcıları ve Dışişleri Bakanları önem arz ediyor. Bu bakanlarımız bir araya gelmek suretiyle birbirlerini tanıyıp, istişare edecekler. Temennimiz odur ki Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında çok daha farklı bir süreç başlamış olsun. Şüphesiz iki ülke arasında fırsatlar her zaman mevcuttur. Bu fırsatları değerlendirme iradesi ve iki ülkeye de kazandıracak adımların atılması temel beklentimizdir. Biz konuya her liderin yaptığı gibi ülkemizin çıkarları perspektifinden yaklaşıyoruz. Trump yönetimi, ekonomiyi öncelikli hedeflerinden biri olarak görüyor. Türkiye de stratejik coğrafi konumu ve genç nüfusu ile yatırım fırsatları sunan bir ülke. İki ülke arasında ticaret hacminin artırılması ve yatırımların teşvik edilmesi için yeni fırsatlar oluşturabiliriz. Özellikle enerji, altyapı ve teknoloji alanlarında yeni iş birliklerini geliştirmemiz mümkün” açıklamasını yaptı.

    Trump’ın seçilmesinin bölgesel durum üzerindeki etkisi
    Trump ile yaptığı görüşmede Elon Musk’ın da Trump’ın yanında bulunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu kampanyada Musk, Sayın Trump’ın yanında yer aldı. Bizi burada ilgilendiren konu Musk’ın uzay ve teknoloji alanında çalışan bir iş insani olması. Kendisi teknolojiyi yakından takip eden ve bazı ciddi teknolojik adımları da atan bir isim. Türkiye’de kendisiyle bu konuyla ilgili bir görüşme yaptık. Son Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Türkevi’nde kendisiyle görüştüğümüzde çocuğunu da yanına almış ve Türkevi’ne öyle gelmişti. Türkevi’ndeki görüşmemizde de samimi bir havada görüşmeyi yaptık. Türkiye’nin teknoloji alanında attığı atılımlar dünyanın dikkatini çekiyor. Teknoloji tek başına ilerleyeceğiniz bir alan değil, mutlaka bazı iş birliklerine ihtiyacınız oluyor. Bu alanda iş birliği fırsatlarının doğması halinde Musk ile de adımlar atılabilir. Elon Musk, Sayın Trump yönetiminde hangi alanda görev alacak, hangi alanda aldığı görevle Sayın Trump’a veyahut da Amerika yönetimine faydası olacak bunu zaman içerisinde göreceğiz” dedi.
    Donald Trump’ın seçilmesinin bölgesel savaş ve İsrail işgali tehdidini ne oranda azalttığı sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bana bu konu ile ilgili tespitler için biraz erken gibi geliyor. Trump görevi, Biden’den teslim alsın bakalım. Devir teslimden sonra yeni dönemde ne gibi adımlar atacak, bunu o zaman göreceğiz. Temennimiz odur ki Trump bu dönem bölgeye yönelik çok daha farklı adımlar atsın. Çünkü zaman zaman verilen mesajlar bizi kaygılandırabiliyor. Onun için de Ocak ayını bir görmemiz lazım. Ocak ayından itibaren ne gibi adımlar atılacağını bence o zaman göreceğiz. Kendisiyle seçilmesi sonrası nasıl birkaç gün içerisinde görüşüp konuştuysak, bundan sonraki süreçte de bu temaslarımızı aynı şekilde gerçekleştireceğimize inanıyorum. Çünkü geçmişte Trump’la görüşmelerimiz Biden’le mukayese edilemeyecek derecede fazlaydı. İnşallah bu dönemde de bu adımları en güzel şekilde atarız ve hem Amerika Birleşik Devletleri hem Türkiye buradan kazançlı çıkar” ifadelerini kullandı.

    Çin ve Rusya’nın İsrail ve Gazze konusundaki tutumu
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amerika Birleşik Devletleri’nin liderliğindeki Batı, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki kurulu düzen için Çin ve Rusya’yı tehdit olarak görüyor. Rusya ve Çin’in İsrail ve Gazze konusundaki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna ise şu cevabı verdi:
    “Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in, Rusya Devlet Başkanı Putin’in ne gibi tavırları olacak bunları zaman bizlere gösterecek. Bu işin en ideal şahidi zamandır. Bizler de bunu takip etmek durumundayız ve takip edeceğiz. Ona göre de ne gibi tavır takınıyorlar ne gibi adım atacaklar göreceğiz. Çünkü bunlar artık dünyada çok önemli konuma gelmiş olan ülkeler. Dolayısıyla biz de artık onları takip edeceğiz. Çin ve Rusya İsrail’in bu saldırılarının haksız ve hukuksuz olduğuna ilişkin açıklamalar yaptı. Saldırıların sonlandırılıp konunun diplomasi yoluyla çözülmesi noktasında beyanları da bulunuyor. Birleşmiş Milletler zemininde başlattığımız İsrail’e silah ve mühimmat sevkiyatının durdurulması için tedbir isteyen ortak mektup girişimimize Rusya ve Çin imza verdi bu önemli bir adımdır. Çünkü İsrail’e bu silah ve mühimmat sevki devam ettiği müddetçe İsrail daha saldırgan hale gelecek. İsrail’in durdurulmadığı her gün Filistin ve Lübnan’daki insani tablo biraz daha ağırlaşıyor. İnsani yardımların kesintisiz ulaşımının sağlanamadığı her gün insanlar ilaçsızlık, açlık, susuzluk ve vahşice saldırılar nedeniyle ölüyor.“

    “Zulmün karşısında olmak için insan olmak yeterlidir”
    İsrail’in Gazze’de soykırıma giriştiği günden bu yana herkesi katliamların ve ölümlerin karşısında olmaya davet ettiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Görüştüğümüz tüm ülkelerle gündem başlıklarımızdan biri mutlaka İsrail’in Filistinlilere yönelik uyguladığı zulümdür. Zulmün karşısında olmak için insan olmak yeterlidir. Hangi dili konuştuğunuz, hangi inanca sahip olduğunuz, derinizin ya da saçınızın, gözünüzün rengi değil insani değerlere sahip olup olmadığınız önemlidir. Maalesef bazı Batılı ülkelerin yönetimlerinden bunu göremedik. Çırpınan Filistinli çocukların feryatları karşısında yürekleri titremeyenlerle ortak bir paydada buluşmamız çok zor. Hastanelerin, ambulansların vurulduğunu gördüklerinde buna isyan etmeyenler bunu normal görüp ‘İsrail’in kendini savunma hakkı var’ kılıfıyla bu suçu örtmeye çalışanlardan zulme karşı duruş beklemek hayalcilik olur. Arap ülkeleri ve Türk devletleri ile insanlık ittifakını genişletmek, tek ses ve tek yürek olduğumuzu göstermek için çalışıyoruz. Bir ve beraber aynı amaçla ve aynı tonda bu zulme karşı seslerimizi yükseltmemiz gerekiyor. Kaybedilen zamanı çoğaltmadan bunu yapmak ise daha da önemli. Çağrımız somut adımları içeriyor. Mesela Uluslararası Adalet Divanı’nda bir hukuk mücadelesi başladı, ona güçlü destek önemli. Filistin Devleti’nin tanınması için çabalamak bir başka somut adım. İki devletli çözüm olmadan bölgeye huzur ve barışın gelmesi mümkün değildir. İsrail’e yönelik ticari kısıtlamalar ve ambargolar da yine başka bir mücadele biçimi. Diplomatik baskının artırılması için İsrail’i her alanda köşeye sıkıştıracak aktif bir diplomasi ortaya konulması da mühim. Büyük bir insanlık sınavının ortasındayız. Bu sınavdan geçmek insanlık ittifakının parçası olmakla mümkün. Yoksa tarih İsrail’in yanında duranları da, zulme sessiz kalanları da yargılayacaktır” açıklamasını yaptı.

    “Biz İsrail ile ticareti de ilişkileri de kestik, nokta”
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Türkiye, İsrail ile ticareti tamamen durdurdu. Ancak ticaretin halen devam ettiğine dair bazı iddialar gündeme getiriliyor. Bunu kimler, ne amaçla sürekli gündeme getiriyor? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?” sorusuna ise, ”Siyasetin en kirli tarafı burası. Niye yaparlar bunları? Mevcut hükümeti nasıl yıpratırız anlayışı ile bu amaç için yaparlar. Biz şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti olarak İsrail ile ilişkileri kesmiş durumdayız. Bizim şu anda İsrail’le bu noktada herhangi bir ilişkimiz yok. Bundan sonraki süreçte de bu ilişkileri geliştirmek için attığımız adım da yok. Malum bu siyasi partiler, ki bunlar da ‘cürmü kadar yer yakar’. Ne yapıyorlar şimdi? Acaba biz Cumhur İttifakı’nı nasıl yıkarız veya Cumhur İttifakı’nı nasıl yerden yere vururuz bunun arayışı içindeler. Bununla yerden yere vurulmaz. Şu anda Cumhur İttifakı İsrail ile ilişkilerin kesilmesi konusunda kesin kararlıdır. Biz bu kararlılığımızı bundan sonraki süreçte de devam ettireceğiz. Tayyip Erdoğan’ın başında olduğu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İsrail ile hukukunu devam ettirmez, geliştirmez. Böyle bir niyetimiz de söz konusu değil. Bu konuda bazıları kulaklarını, gözlerini ve zihinlerini hırs tıkaçları ile kapatmış durumda. Onlar hakkı görmeye kör, hakkı işitmeye sağır, hakkı söylemeye dilsizler. Onlar için yapacak bir şey kalmamıştır. Bulundukları çukurda çırpınmaya ne dersek diyelim devam edecekler. Bizim muhatabımız iftiracılar hiç olmadı. Biz bu konuyu milletimize anlattık ve anlatmaya devam ediyoruz. Çünkü bizim bu konuda ne kadar samimiyetle gayret gösterdiğimize milletimiz şahittir. Sadece milletimiz değil, dünya şahittir. Biz İsrail ile ticareti de ilişkileri de kestik, nokta. Biz Filistin’in sonuna kadar haklı davasında yanındayız. Biz Netanyahu denilen zalimden de onun çetesinden de bu yaptıklarının hesabını hukuk önünde soracağız. Sonuna kadar zalimlerin ensesinde olacağız. Biz böylesi bir baskı yaptığımız için İsrail’in dümen suyundaki bu iftiracılar bizi hedef alacak, biliyoruz. Biz istikametimizi iftiracıların kirli cümlelerine göre değil, milletimizin işaret ettiği yöne göre tayin ediyoruz” sözleriyle cevap verdi.

    Suriye ile normalleşme süreci
    Suriye ile normalleşme sürecinde son durumun sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Beşar Esed’in konuşmasını dinleme imkanım olmadı. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman ile görüşme için çıktım. Ben hala Esed’den umutluyum. Bir araya gelip Suriye-Türkiye ilişkilerini inşallah yoluna koyalım diye hala umudum var. Çünkü bizim Suriye-Türkiye arasındaki terör yapılanmalarını yok etmemiz lazım. Suriye’de adil ve kalıcı barışın zemini vardır. Bunu sağlamak için atılacak adımlar da bellidir. Biz Suriye tarafına normalleşme konusunda elimizi uzattık. Bu normalleşmenin Suriye topraklarında barışa ve huzura kapı aralayacağını düşünüyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden biz değiliz. Suriye’nin toprak bütünlüğünü terör örgütü PKK/PYD/YPG başta olmak üzere teröristler tehdit ediyor. Suriye’nin toprak bütünlüğünü çoğu ülkelere dağılmış Suriyeliler de tehdit etmiyor. Esed bunun farkına varıp ülkesinde yeni bir iklimi başlatacak adım atmalı ve ülkesine sahip çıkmalıdır. Yanı başlarındaki İsrail tehdidi bir masal değil. Çevredeki ateşin istikrarsız topraklarda hızla yayılacağı unutulmamalıdır” değerlendirmesini yaptı.
    Sınır ötesinde bir yeni tampon bölge harekatı olup olmayacağı sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bu terörden arındırılmış bölge konusunda 30 kilometre derinlik durumu var. 30 kilometre derinlik meselesinde aslında Suriye’nin içinde bu terör örgütlerini yok etme adımlarımız söz konusuydu. Bir diğer taraftan da amaç Türkiye’ye gelen Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü, güvenli ve onurlu şekilde geriye dönüşleri için zemin hazırlamaktı. Bu konuda da belli bir mesafe alındı. Hala bizim Suriye’nin kuzeyinde konut yapımlarımız devam ediyor. Oradaki konut yapımlarıyla Suriyeli kardeşlerimize bir zemin hazırladık. Şu anda da gerek COP zirvesinde gerek Riyad’da yaptığımız toplantılarda Suriye’deki atacağımız adımlar büyük önem arz ediyor. Bunu hallettiğimiz andan itibaren zaten Suriye’nin kuzeyinde ciddi mesafe alacağız. Şu anda Suriye’de Kamışlı bölgesini düşünün. Niye biz Kamışlı’da güvenlik güçlerimizle gerekli adımları atıyoruz? Çünkü orada bu terör örgütünü kökünü de yok edelim diyoruz. Bu adımlarla da güvenlik güçlerimiz oralarda çok ciddi mesafeler aldılar. Çok ciddi neticeler elde ettiler. Gerek istihbarat teşkilatımız gerek güvenlik güçlerimiz buralarda aldıkları neticeyle Türkiye’yi rahatlattılar. Ülkemizin güvenliği, vatandaşlarımızın huzuru için sınır ötesi operasyonlarımız her zaman gündemimizde. Tehdit hissedersek her an sınır ötesi operasyonlarımıza başlayacak hazırlığımız mevcut. Bizim Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Fakat Suriye’nin kuzeyinde tam bir istikrarsızlık hüküm sürüyor. Bu da terör örgütlerinin o bölgedeki karmaşadan beslenmesi ve orada tutunması için elverişli ortam hazırlıyor. Suriye’deki istikrarsızlık ve terör örgütlerinin orada tutunması bizim için bir güvenlik riskidir. Bizim gerek DEAŞ’a gerek PKK/PYD/YPG’ye yönelik tüm harekatlarımızın amacı kendi güvenliğimizi sağlamaktır. Bundan sonra atacağımız adımlar da bunun için olacak. Sınırlarımızda hala teröristlerin tutunduğu alanlar bulunuyor ve burası bizim güvenliğimiz için risk oluşturuyor. Oraları tamamen temizlemeden ve terör bataklığını kurutmadan tam anlamıyla güvenliği sağlamak mümkün değil” diye konuştu.

    İç cephenin güçlendirilmesi ve muhalefetin tutumu
    İç cephenin önemine dair verdiği mesajlar hatırlatılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda muhalefetin tutumunu eleştirdi. Erdoğan, ”Şu anda muhalefetin böyle bir derdi yok. Muhalefetin böyle bir derdi olmadığı için biz artık kendi göbeğimizi kendimiz kesiyoruz. Mecburuz, başka çare yok. Gelen bütün haberler de Suriye’de alınan netice bana göre Suriye’yi de rahatlatacak. Ama bizim burada Beşşar Esed ile aramızdaki hukuku yeniden ihya etmemiz, bölgeyi çok daha fazlasıyla inşallah rahatlatacaktır. Bizim iç cephemizi sağlam tutma anlayışımızı muhalefet anlayamamış gibi görünüyor. İç cephenin tahkimi elbette her zaman önemli ancak ne yazık ki iç cepheyi güçlendirmek istediğimizde ortak hassasiyetlerle hareket eden bir muhalefeti yanımızda bulamadık. Muhalefet gündelik siyasi meseleler, kazançlar, rantlarla uğraşıyor. Biz ise küresel ve bölgesel riskleri okuyarak, uzun yıllara sirayet edecek politikalar üzerinde çalışıyoruz. İç cephemizi sağlam tutarken aynı zamanda teröre de göz açtırmayacağız. İç cepheyi sağlamlaştırmak terör örgütlerine alan açmak, onların milletin kaynaklarını terör baronlarına peşkeş çekmesine göz yummak anlamına gelmiyor. Bizler birlik ve beraberliğimizi güçlendirme çağrısı yapıyoruz. Bizi bölmeye çalışanlara, bizi parçalamaya çalışanlara aynı kararlılıkla ve aynı tonda yanıt verelim ve ‘biz biriz, bütünüz, hep birlikte Türkiye’yiz’ diyelim istiyoruz. Aramıza nifak sokmaya çalışanların elleri boş kalsın diye uğraşıyoruz. Bu birlik ve beraberlik ruhu bizim mayamızda var zaten. Bize birlik, beraberlik ve kardeşliğimizi hatırlatacak bir kıvılcımdır iç cepheyi sağlam tutma çağrımız. Bizi biz yapan değerlere sımsıkı tutunup, oluşturduğumuz o eşsiz tabloyu lekelemeye çalışanları elimizin tersiyle itelim çağrısıdır” ifadelerini kullandı.

    “Rio’da gerçekleşecek G20 Zirvesi’ni küresel ekonomi ve enerji güvenliği konularında önemli bir platform olarak görüyoruz”
    Rio’da gerçekleşecek G-20 Zirvesi’ne ilişkin soruyu da cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Brezilya toplantısı inanıyorum ki dünyaya çok farklı mesajların verileceği bir zirve olacak. Bu konuda biz kararlıyız. İnşallah dersimize de iyi çalışacağız. Brezilya’da Rio Zirvesi çok çok verimli, faydalı bir zirve olacak diye düşünüyorum. Sayın Lula ile oradaki buluşmamız inşallah dünyada ses getirecek bir buluşma olacaktır. Rio’da gerçekleşecek G20 Zirvesi’ni küresel ekonomi ve enerji güvenliği konularında önemli bir platform olarak görüyoruz. Türkiye, küresel ekonomi için istikrarı artırıcı önlemler ve iş birliklerine yoğunlaşmış bir ülke. Özellikle pandemi sonrası ekonomik toparlanma süreçlerine yönelik ortak stratejilerin geliştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, ülkeler arası dayanışmanın önemini her fırsatta dile getirdik. Enerji güvenliği de Türkiye için kritik bir konu. Küreselleşen dünyada gelişmekte olan ülkelerin ekonomik zorluklarına yönelik somut öneriler içeren bir gündem oluşturmalıyız. Çünkü zincirleme reaksiyonla sadece bir ülkenin değil, ilişkili birçok ülkenin ekonomisini etkileyen krizlere karşı tedbir almalıyız. Bulunduğu uluslararası platformların aktif ve etkili üyelerinden olan Türkiye, hem kendi ekonomik çıkarlarını hem de gelişmekte olan ülkelerin durumunu iyileştirmeye yönelik çok sayıda öneri üzerinde çalışıyor” dedi.

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel’n ‘Aynı noktada buluştular, Erdoğan ile Bahçeli aynı şeyi yapıyor. Ama biz şehit aileleriyle görüşeceğiz” sözlerinin sorulması üzerine Erdoğan, “Özgür Özel’in bu çıkışını samimi bulmuyorum. Türkiye, 40 senedir bölücü terör belasıyla mücadelede ediyor. Binlerce güvenlik mensubumuzu, kamu görevlimizi, sivil vatandaşımızı terör örgütünün alçakça saldırılarında şehit verdik. Son olarak TUSAŞ’a yönelik terör eyleminde 5 vatan evladı şehit oldu; Rabbim tüm şehitlerimizin ruhunu şad, mekanlarını cennet eylesin. Terör tehdidini kaynağında bertaraf etme stratejimiz sayesinde sahada çok önemli kazanımlar elde ettik. Bu mücadele aynı azim ve kararlılıkla devam edecek. Türkiye’nin geleceğinde teröre de, terör takviyeli siyasete de yer yok. Cumhur İttifakı olarak bu konuda tam bir mutabakat içindeyiz “açıklamasını yaptı.

    Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinin konserlere astronomik rakamlar ödediği şeklindeki haberlerle ilgili soru üzerine Erdoğan, ”Ben belediye başkanlığı da yaptım ama konser belediyeciliği yapmadım. Yapmanız gereken nedir? İstanbul’un dört bir yanını bir defa elinizdeki imkanlar neyse bunlarla her tarafı donatmak. Altyapıyı donatmak, üst yapıyı donatmak. Dikkat edin, benim belediye başkanlığımda çöp, çukur, çamur İstanbul’da yok edildi. Şimdi durum felaket. İstanbul öyle, Ankara öyle, İzmir öyle, hepsi öyle. Biz çağrımızı vatandaşımıza yapıyoruz. Diyoruz ki aynı oyuna gelmeyelim ve emin adımlarla geleceğe yürüyelim. Millet bu belediye başkanlarına şehirlerine hizmet versin diye oy verdi ancak hizmetten anladıkları eğlence düzenlemekten öteye geçmiyor. O eğlenceleri de millet için düzenlemedikleri, birilerine maddi kazanç için yaptıkları da yeni yeni ortaya çıkıyor. Biz nereden seçilirse seçilsin yerel yönetimlerin milletin ihtiyaçlarını karşılamasını isteriz ve bunu amaç edinenleri destekleriz. Fakat şehirlerin hali ortada. Millet hizmetsizlikten ne yapacağını şaşırmış halde. Bir de üzerine konser adı altında birilerine ödenen milyonlar çıkınca olan vatandaşa oluyor. Kamu kaynaklarının teröre, terör örgütlerine aktarılmasına nasıl karşı çıktıysak, bu kaynakların yandaşlara aktarılmasına da elbette karşı çıkarız. Herkes harcamasını hesap verebilirlik üzerinden yapsın. Kamunun hakkını hoyratça kullananlardan, yandaşlarına sermaye edenlerden hesabını hukuk önünde sorarız” değerlendirmesinde bulundu.

  • 5 terörist etkisiz hale getirildi

    5 terörist etkisiz hale getirildi

    – MSB: “Asos bölgesine icra edilen hava harekâtıyla 5 PKK’lı terörist daha etkisiz hâle getirildi.”

  • “İsrail Türkiye’ye saldırabilir”

    “İsrail Türkiye’ye saldırabilir”

    Milli Savunma Bakanı Güler, TV100’de katıldığı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

    TUSAŞ’a yönelik terör saldırısına dair değerlendirmeleri sorulan Güler, “Elbette ki zamanlamasını manidar buluyorum. Yani bu olayda ülkemizin ve milletimizin huzuruyla ilgili yerli ve milli savunma sanayimiz hedef alınmıştır direkt.” yanıtını verdi.

    TUSAŞ’ın, Türkiye’nin savunma sanayisinin gözbebeği olduğunu belirten Güler, saldırının tesadüf olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

    “Sayın Cumhurbaşkanı’mız ülkemizin menfaatleri için her gün yoğun görüşmeler, ziyaretler yapıyor. Örgüt de böyle bir şeyi günü gününe, dakikası dakikasına planlayacak bir durumda değil. Yani belki bundan 20 sene önce böyle bir şeyi planlayabiliyor olabilirlerdi. Tesadüfen o gün başarabileceklerini düşündüler ve uygulamaya koydular diye değerlendiriyorum.”

    Bakan Güler, “Son yıllarda sizce Türk savunma sanayiinin dışarıyı rahatsız eden projeleri hangileriydi?” sorusunu şu şekilde cevaplandırdı:

    “Savunma sanayiimizde her gün yeni bir ürün çıkıyor. Mükemmel gelişmeler var. Savunma sanayiimizin her bir biriminde çok yoğun çalışmalar yapılıyor. Artık ülkemiz için ne kadar önemli olduklarının herkes çok farkında ve gece gündüz çalışıyorlar. Elbette ki en çok rahatsız eden ürünlerin insansız hava araçları olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla da TUSAŞ bu konudan dolayı hedef olarak seçilmiş olabilir.”

    “ÇELİK KUBBE ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR”

    Soru üzerine, Türkiye’nin hava savunması için “çelik kubbe” yapımının devam ettiğini hatırlatan Güler, “Savunma sanayiimiz ve bütün yöneticileri, ihtiyaçlarımızın çok farkındalar ve her gün yaptıklarıyla bunun üstüne koya koya gidiyorlar.” ifadesini kullandı.

    Çelik kubbeyi “sistemlerin sistemi” olarak nitelendiren Güler, şu bilgileri verdi:

    “Bizim şimdi aşağıda alçak hava savunma sistemlerimiz var. Bunların hemen hemen hepsi üretilmiş durumda. Zaten kullanıyoruz. Orta mesafe hava savunma sistemlerimiz var. Bunlar da üretiliyor. Yerli ve milli hepsi. Uçakların kullandığı hava-hava füzelerimiz var. Yüksek mesafe hava savunma sistemi var. SİPERİMİZ mesela… SİPERİ de ürettik. Şimdi bunların hepsi üretiliyor. Bitirdik. Yeteri kadar SİPER’i, yeteri kadar HİSAR’ı yeteri kadar diğer alçak hava savunma sistemlerimiz, işte KORKUT’ları vesaire, hava-hava füzelerimiz. Bunların sayısını tamamladığımız anda hepsinin aynı anda bir sistemin, bir yazılımın kontrol ettiğini düşünün. İşte bunun adı çelik kubbe…”

    “BARIŞ DİYE BİR SEÇENEĞİMİZ YOK”

    Terörle mücadele konusuna da değinen Bakan Güler, Suriye’de terör örgütü PYD’ye çok ağır zayiatlar verdirildiğini, TUSAŞ saldırısında hayatını kaybedenlerin intikamının fazlasıyla alındığını vurguladı.

    “Sizce terör örgütü silah bırakır mı?” sorusuna Güler, “Hiçbir terör örgütü silah bırakmak için kurulmaz ama silah bıraktırılır. Bizlerin görevi, güvenlik güçlerinin görevleri de bu terör örgütlerine silahları bıraktıracak usulleri, yöntemleri bulacağız. Bizim PKK’yla barış falan diye bir seçeneğimiz yoktur. Silah bırakacaklar, teslim olacaklar, gelip Türk adaletine teslim olacaklar anca bu şekilde bitirebiliriz. Onun dışında hiçbir söylediğimiz şartlarda değişiklik olamaz.” diye konuştu.

    “İSRAİL ELBETTE SALDIRABİLİR”

    Güler, “İsrail’in Türkiye’ye bir doğrudan tehdidi olabilir mi?” sorusunu “Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı’mız iç cephenin öneminden bahsetti ve bunu mutlaka sağlamamız gerektiğini ifade ettiler. Ben kesinlikle Sayın Cumhurbaşkanımızın çok haklı olduğundan yanayım. İç cephe her zaman bize lazım. Yani barış ortamında da olsak iç cephenin bütünlüğü, güçlülüğü her zaman bir ülkenin lehinedir. ‘Efendim İsrail Türkiye’ye saldırır mı?’ Cumhurbaşkanı’mız zaten böyle bir tehlikeyi görmese böyle bir şey ifade eder mi? Elbette ki saldırabilir.” şeklinde cevapladı.

    Bakan Güler, 3. dünya savaşı riskinin olup olmadığına ilişkin, “Her an çıkabilir. Ama tabii ki çıkmasını istemiyoruz. Ama biz her zaman her şeye hazır olmak zorundayız. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti ve onun büyük milletinin güvenliğinden sorumluyuz. Her türlü imkanı kullanacağız ve her türlü olasılığı da değerlendireceğiz. Dolayısıyla olabilir diye biz her şeyi en ince teferruatına kadar değerlendiririz, çalışırız, planlarımızı yaparız. Ama biz kendi ülkemizde sulh içinde yaşamak istiyoruz.” dedi.

    Milli Savunma Üniversitesinin mezuniyet töreninde bazı teğmenlerin kılıçlı yeminin ardından başlatılan soruşturma süreciyle ilgili de Güler, “Bir defa toplum olarak 25 Kasım’a kadar sabırla beklememiz lazım. Ama Türk Silahlı Kuvvetleri olarak bu tip olaylara bakışımızda daima disiplin anlayışımız birinci plandadır. Şu anda disiplin süreci devam ediyor. Kararı Yüksek Disiplin Kurulu’nda vereceğiz.” ifadesini kullandı.

    ABD BAŞKANLIK SEÇİMLERİ

    Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, ABD’nin askerini Suriye’den çekip çekmeyeceğine ilişkin soruya şu yanıtı verdi:

    “Trump, başkanlığı döneminde üç defa Suriye’den askeri çekmek için talimat verdi. Ben, Sayın Trump’ın şiddetle bunun üzerinde duracağını ve Suriye’den, bölgeden Amerikan askerlerini çekebileceğini değerlendiriyorum.”

    ABD’nin seçilmiş Başkanı Donald Trump’ın ikince döneminde Türkiye’nin F-16 tedariki ve F-35 konusundaki taleplerinde bir hızlanma bekleyip beklemediği sorusunu Güler, şu sözlerle değerlendirdi:

    “Şu anda zaten Amerikalı dostlarımızla ilişkilerimiz çok olumlu yönde, bir gerileme olmaz. Daha ileri gidebilir diye değerlendiriyorum. 40 tane F-16 Viper almak istiyoruz ve alınacak, sözleşmeleri de imzalandı. Bundan sonra Eurofighter Typhoon uçaklarından yine bir 40 tane alacağız. Almanya çok uzun zamandır direniyor vermemek için ama sonunda yine NATO’daki dostlarımız İngiltere’dir, İtalya’dır, İspanya’dır, bunların da olumlu katkılarıyla Almanya da en son olumlu cevap verdiler.”

  • Dış finansmanda güçlü görünüm sürüyor

    Dış finansmanda güçlü görünüm sürüyor

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan eylül ayı ödemeler dengesi verilerini sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla değerlendirdi.

    “Yıllık cari açık eylülde 10 milyar doların altında gerçekleşti. 2023 yılı mayıs ayına göre 46 milyar dolar azalan yıllık cari açık 33 ayın en düşük seviyesine geriledi.” bilgisini paylaşan Bakan Şimşek, daralan dış ticaret açığına hizmetler dengesinin olumlu seyrinin eşlik ettiğini belirtti.

    Şimşek, yıllık hizmetler gelirinin de, eylülde, 112 milyar dolar olduğunu bildirdi.

    Dış finansman konusuna da değinen ve bu alanda güçlü görünümün sürdüğüne dikkati çeken Şimşek, şunları kaydetti:

    “Eylülde 2,9 milyar dolar, ilk 9 ayda ise 28 milyar dolar portföy girişi gerçekleşti. Bu dönemde banka ve reel sektörün dış borç çevirme oranları sırasıyla yüzde 166 ve yüzde 138’e ulaştı.

    Yıllık cari açığın milli gelire oranının üçüncü çeyrekte yüzde 0,8’e gerilemesini ve son çeyrekte de düşüş eğiliminin devam etmesini öngörüyoruz. İyileşen cari denge, azalan dış finansman ihtiyacı ve artan sermaye girişi rezerv birikimine katkı sağlıyor ve makro istikrarı destekliyor.”

  • Yasadışı bahis operasyonu: 12 tutuklama

    Yasadışı bahis operasyonu: 12 tutuklama

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yasadışı bahis reklamı ve teşvikinde bulunduğu tespit edilen 23 sanatçı ve sosyal medya fenomenine yönelik yürütülen soruşturma çerçevesinde sanatçı Mehmet Ali Erbil ve şarkıcı Serdar Ortaç, müzisyen Zorbey Erkoçlar, sosyal medyada 19 milyon takipçisi bulunan İbrahim Yılmaz, Rus ve Türk asıllı fenomen Aleksander Mensikof ve 1.3 milyon takipçisi bulunan Esma Sözen’in de aralarında bulunduğu 16 şüpheli gözaltına alınmıştı. Yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 16 şüpheli, emniyetteki işlemlerinin ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Bilişim Suçları Soruşturma Bürosu’na getirilmişti. Şüpheliler, ifade işlemleri tamamlandıktan sonra tutuklama talebiyle nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilmişti. Şüpheliler arasında yer alan sanatçı Mehmet Ali Erbil ve Serdar Ortaç hakkında ise ev hapsi kararı verildi.
    12 şüpheli tutuklandı

    Emniyette ki işlemleri tamamlandıktan sonra adliyeye sevk edilen şüphelilerden olan ve sosyal medyada 19 milyon takipçisi bulunan İbrahim Yılmaz, Emirhan Karauç, Aleyna Göreci, Emircan Çelik, Ramazan Karkin, Aleksandr Maenshıkov, Muhammet Sümertaş, Esma Sözen, Soner Kabakçı, Yağmur Şifa Yaprak, Sefa Caner Sarıçam ve Muzaffer Zorbey Erkoçlar tutuklanarak cezaevine gönderildi.

    2 şüpheli hakkında adli kontrol tedbiri

    Adliyeye sevk edilen şüphelilerden Doğukan Demirtaş hakkında yurt dışı çıkış yasağı ve imza şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanırken, şüphelilerden suça sürüklenen çocuk (SSÇ) Fuat Emre Nalbant hakkında da adli kontrol tedbiri uygulandı.

    Soruşturma çerçevesinde 5 şüphelinin yurt dışında olduğu tespit edilirken, 2 şüpheliye yönelik arama çalışmaları sürdüğü öğrenildi.

  • “Ormanlarımız, gelecek nesillerin emanetidir”

    “Ormanlarımız, gelecek nesillerin emanetidir”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü dolayısıyla bir açıklama yaparak Türkiye’nin orman varlığını koruma ve artırma çabalarına vurgu yaptı.

    11 Kasım’ın “Milli Ağaçlandırma Günü” ilan edildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi zümrüt yeşili bir ülke yapmak ve gelecek nesillere daha güzel bir vatan bırakmak için var gücümüzle çalışıyoruz. İktidarımızın 23. yılına girdiğimiz bugünlerde, ormanların korunması ve zenginleştirilmesi alanında devrim niteliğinde adımlar attık.” dedi.

    Erdoğan, “Geleceğe Nefes” sloganıyla başlatılan ağaçlandırma seferberliği kapsamında 7 milyarın üzerinde fidanın toprakla buluşturulduğunu ve orman varlığının yüzde 12 artarak 23,4 milyon hektara çıktığını belirtti. Erdoğan, “Bugün ağaçlandırma çalışmalarında Avrupa’da birinci, dünyada ise dördüncü sıradayız. Geçen yıl Cumhuriyetimizin 100. yılı dolayısıyla ‘Cumhuriyetimize Nefes’ sloganıyla 81 ilimizde Cumhuriyet Ormanları oluşturduk.” ifadelerini kullandı.

    Bu yılın teması olarak, Filistin’de bir yılı aşkın süredir devam eden soykırım ve dünyanın çeşitli yerlerinde yükselen mazlumların sesine dikkat çekmek amacıyla “Geleceğe Nefes, İnsanlığa Nefes” temasının belirlendiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün dikeceğimiz fidanların, insanlığın ufkunu karartan bütün zulümlere, katliamlara, soykırımlara ve insanlık dışı saldırılara karşı bir umut olacağına inanıyorum. Fidanlarımız, Gazze’de şehit edilen kardeşlerimiz başta olmak üzere tüm mazlum coğrafyalarda hayatını kaybedenlerin anısını yaşatacaktır.” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeşil vatanı koruma ve zenginleştirme amacı taşıyan tüm vatandaşları ülke genelindeki fidan dikim etkinliklerine katılmaya davet etti. Etkinliğe katılan herkese teşekkür eden Erdoğan, orman yangınlarına karşı mücadele veren Tarım ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşları bir kez daha tebrik etti.

  • Hakeme saldırının cezası belli oldu

    Hakeme saldırının cezası belli oldu

    MKE Ankaragücü-Çaykur Rizespor maçının sonunda hakem Halil Umut Meler’e saldıran, aralarında Ankaragücü Kulübü eski Başkanı Faruk Koca’nın da bulunduğu 4 sanığın yargılanmasına devam edildi.

    Ankara Batı 3. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, müşteki Halil Umut Meler ile tutuksuz sanıklar Faruk Koca, Kenan Çelikkaya ve Şahin Yunus Şahin katılmazken Osman Erkam Can ile avukatlar salonda hazır bulundu. Mahkeme başkanı müşteki Meler’in avukatına söz verdi.

    Saha içerisine Faruk Koca’nın girebileceğinden mütalaada da bahsedildiğini ifade eden avukat, “Akreditasyon talimatında müsabakanın 10 dakika öncesi ve 10 dakika sonrasında sadece hakem izniyle başkanın sahaya girebileceği belirtilmektedir. Meler, Koca’ya küfür mü etti bir hareket mi yaptı da haksız tahrik isteniyor anlamadım, haksız tahrik olamaz en üst cezadan sanıkların cezalandırılmasını talep ediyoruz” dedi.

    Söz verilen sanık Can ise önceki savunmasını tekrarlayarak suçsuz olduğunu söyledi.

    Sanık Koca’nın avukatıysa müvekkilinin haksız bir fiile karşı tepki gösterdiğini söyleyerek, “Biz özellikle haksız tahrik üzerinde duruyoruz. O maçta puan kaybı olmasaydı, bugün Ankaragücü ligden düşmeyecekti. Maddi ve manevi büyük bir kayıp yaşanmıştır. Müvekkilimin beraatını talep ediyorum” ifadelerinde bulundu.
    Son sözü sorulan Can, “Takdir mahkemenindir” dedi.

    Kararını açıklayan hakim, olay tarihinde MKE Ankaragücü Kulübü Başkanı olan sanık Koca’ya, ‘Kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle spor alanında kemik kırığı oluşturacak şekilde kasten yaralama’ suçundan 3 yıl 7 ay 22 gün hapis cezası verdi. Koca’ya ‘tehdit’ suçundan 6 ay 20 gün, ‘Sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanuna aykırılıktan’ ise 5 ay hapis cezası veren mahkeme, hükmün açıklanmasını geri bıraktı.

    Sanık Çelikkaya da ‘Kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle spor alanında kemik kırığı oluşturacak şekilde kasten yaralama’ suçundan 1 yıl 40 ay 15 gün, ‘Sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanuna aykırılık’ suçundan da 8 ay hapis cezasına çarptırıldı.

    Sanık Şahin’e, ‘Kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle spor alanında kemik kırığı oluşturacak şekilde kasten yaralama’ suçundan 3 yıl 7 ay 22 hapis cezası veren mahkeme, sanığa ‘Sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanuna aykırılık’ suçundan da 6 ay 20 gün hapis cezasına çarptırdı.

    Mahkeme, sanık Can’a ise ‘Kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle spor alanında kemik kırığı oluşturacak şekilde kasten yaralamaya teşebbüs’ suçundan 11 ay 7 gün hapis, ‘Sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanuna aykırılık’ suçundan da 4 ay 5 gün hapis cezası verdi.