Etiket: tuz gölü

  • Tuz Gölü pembeye büründü

    Tuz Gölü pembeye büründü

    Aksaray, Konya ve Ankara sınırları içerisinde bulunan ve Türkiye’nin en büyük ikinci gölü olan Tuz Gölü, içerisinde barındırdığı algler ve bakteriler nedeniyle pembe renge büründü. Her yıl yerli ve yabancı turistleri ağırlayan Tuz Gölü’nde algler, sıcağın ve tuzun arttığı yaz aylarında renkli madde üreterek güneşin zararlı ışınlarından korunuyor. Bakteriler ise fazla ürediği için gölün rengi pembe veya kırmızı renge bürünüyor. Kışın buz mavisi, yazın ise beyaz rengiyle dikkati çeken Tuz Gölü’nde son olarak “pembe beyaz” şölen yaşanıyor. Gölün bir bölümünün pembe, diğer bölümlerinin beyaz kaldığı eşsiz anlar İHA ekibi tarafından kaydedildi.
    Tuz Gölü’nü güzergahtan geçen vatandaşlar da ziyaret ediyor. Ortopedik rahatsızlıklara karşı şifa bulmaya gelen vatandaşlar ise, tüm vücudunu tuzlu kuma gömüyor.

    “Ayaklarınızın tuza basması güzel”

    Ailesiyle birlikte Tuz Gölü’ne gelen Hüsnü Koç, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, “Daha önce hiç gelmedim. Yolum düştü ve Ürgüp’e gidiyorum. Kalabalığı gördüm. Daha önceden internet üzerinden de görüyordum. Gerçekten güzel bir yer. Ayaklarımızın tuza ve suya basması sağlık açısından da güzel bir şey” dedi.
    Bacağında menüsküs yırtığı olmasından dolayı şifa bulmak için Tuz Gölü’ne geldiğini söyleyen Ali Aktaş, “Doktorlara da sordum. ‘Sıcak tuzlu kum’ tavsiye ettiler. Ben bu tuzdan yararlanacağımı yüzden 90 düşünüyorum. Bundan 8 ila 9 yıl önce tuzlu kumun faydasını gördüm. Kaburgam sert bir yere çarpmıştı. Didim’de sıcak kuma 2 saat uzandım (ağrı) kayboldu. Buradan faydalansınlar. Eklem ağrısı ve romatizması olanlara yüzde 90 faydası olur” ifadesini kullandı.

    Yeni doğan bebeği ile Tuz Gölü’ne gelen Merve Yüksel ise güneşten şemsiyesiyle korunarak, ayaklarını saatlerce tuzlu kumda beklettiğini ifade etti. Yüksel, daha önce de buraya geldiklerini belirterek, “Ayaklarımız ile birlikte tuzda kendimizi komple gömdüğümüz de oldu. Ayaklarımıza tedavi için de geliyoruz bir yandan da. Bebeğimiz de yeni oldu. Ona da gösterelim dedik. Tuz şifa. Kendi tuzumuzu da kullanıyoruz ama ayaklarını soksunlar. Romatizması ve ayaklarında özellikle mantar olan varsa soksun” dedi.

    Tuz Gölü’nü ziyarete çok sayıda Güneydoğu Asya’dan turistin geldiği görüldü.

  • Tuz Gölü pembeleşmeye başladı

    Tuz Gölü pembeleşmeye başladı

    Aksaray, Konya ve Ankara sınırları içerisinde bulunan ve Türkiye’nin en büyük ikinci gölü olan Tuz Gölü, içerisinde barındırdığı algler ve bakteriler nedeniyle pembe renge bürünmeye başladı. Gölün renk değiştirmeye başlamasıyla hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgi odağı oldu. Ziyaretçilerin bazıları eşsiz doğal güzellik karşısında yürüyüş yaparken, kimisi de tuzlu suda çıplak ayakla yürüyerek şifa bulmak için gölü ziyaret etti. Öte yandan, bayram tatilinin sona ermesiyle birlikte göle yerli turistten daha çok yabancı turistin geldiği çevredeki işletmecilerce ifade edildi.

    “Bu tarz bir yer görmek çok normal değil”

    Ailesiyle Meksika’dan Tuz Gölü’nü ziyarete gelen Mariela Simon ilk kez tuzdan oluşan bir göl gördüğünü ifade etti. Simon ilk kez Türkiye’de bulunduğunu söyleyerek, “Sanki dünyanın başka bir yerindeymişim gibi hissediyorum, insanlar, yemek ve çevre çok güzel. Burayı gerçekten çok beğendim. Normalde bu tarz bir yer görmek çok normal değil çünkü burası tuz kaplı. Bence insanlar buraya gelmeli ve ziyaret etmeli. Ayrıca burası ücretsiz, insanlara buraya gelmelerini ve ziyaret etmelerini tavsiye ediyorum” diye konuştu.

    “Burası da dünyanın göz bebeklerinden bir tanesi”

    Şanlıurfa’dan ailesiyle ziyaret etmeye gelen Mehmet Kaya ise, “Zaten burası da dünyanın göz bebeklerinden bir tanesi. Burayı görmeye herkesi bekleriz. Burası Türkiye’nin doğal güzelliklerinden bir tanesi. Daha önce de buraya gelmiştik, bu sefer de ailecek gezip görelim dedik. Gördüğünüz gibi dünyanın her tarafından insanlar geliyor. Doğal güzellik olduğu için doğa ile iç içe olmak isteyen yabancılar geliyorlar” ifadelerini kullandı.

    Hayrettin Altun ise göldeki tuzun ayak sağlığı için yararlı olduğunu duyduğundan dolayı ziyaret ettiğini kaydetti. Altun, havaların ısınmasıyla birlikte tuzların sertleşeceğini şu an ziyaret için iyi bir zaman olduğunu dile getirdi.

  • Tuz Gölü pembeleşmeye başladı, turistler akın etti

    Tuz Gölü pembeleşmeye başladı, turistler akın etti

    Aksaray, Konya ve Ankara sınırları içerisinde bulunan ve Türkiye’nin en büyük ikinci gölü olan Tuz Gölü, içerisinde barındırdığı algler ve bakteriler nedeniyle pembe renge bürünmeye başladı. Gölün renk değiştirmeye başlamasıyla hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgi odağı oldu. Ziyaretçilerin bazıları eşsiz doğal güzellik karşısında yürüyüş yaparken, kimisi de tuzlu suda çıplak ayakla yürüyerek şifa bulmak için gölü ziyaret etti. Öte yandan, bayram tatilinin sona ermesiyle birlikte göle yerli turistten daha çok yabancı turistin geldiği çevredeki işletmecilerce ifade edildi.

    “Bu tarz bir yer görmek çok normal değil”

    Ailesiyle Meksika’dan Tuz Gölü’nü ziyarete gelen Mariela Simon ilk kez tuzdan oluşan bir göl gördüğünü ifade etti. Simon ilk kez Türkiye’de bulunduğunu söyleyerek, “Sanki dünyanın başka bir yerindeymişim gibi hissediyorum, insanlar, yemek ve çevre çok güzel. Burayı gerçekten çok beğendim. Normalde bu tarz bir yer görmek çok normal değil çünkü burası tuz kaplı. Bence insanlar buraya gelmeli ve ziyaret etmeli. Ayrıca burası ücretsiz, insanlara buraya gelmelerini ve ziyaret etmelerini tavsiye ediyorum” diye konuştu.

    “Burası da dünyanın göz bebeklerinden bir tanesi”

    Şanlıurfa’dan ailesiyle ziyaret etmeye gelen Mehmet Kaya ise, “Zaten burası da dünyanın göz bebeklerinden bir tanesi. Burayı görmeye herkesi bekleriz. Burası Türkiye’nin doğal güzelliklerinden bir tanesi. Daha önce de buraya gelmiştik, bu sefer de ailecek gezip görelim dedik. Gördüğünüz gibi dünyanın her tarafından insanlar geliyor. Doğal güzellik olduğu için doğa ile iç içe olmak isteyen yabancılar geliyorlar” ifadelerini kullandı.
    Hayrettin Altun ise göldeki tuzun ayak sağlığı için yararlı olduğunu duyduğundan dolayı ziyaret ettiğini kaydetti. Altun, havaların ısınmasıyla birlikte tuzların sertleşeceğini şu an ziyaret için iyi bir zaman olduğunu dile getirdi.

  • Uzayda yetişen ilk bitki  Ege Üniversitesine ulaştı

    Uzayda yetişen ilk bitki Ege Üniversitesine ulaştı

    İlk Türk astronot Alper Gezeravcı’nın uzayda gerçekleştirdiği 13 deneyden biri de Ege Üniversitesi bilim adamlarına ait deney oldu. Alper Gezeravcı’nın Tuz Gölü’nde yetişen “schrenkiella Parvula” isimli halofit bitkinin uzay ortamına karşı verdiği fizyolojik ve moleküler tepkilerini araştırdığı deneyi sonrası materyaller, Uluslararası Uzay İstasyonundan Ege Üniversitesine ulaştırıldı.

    Deney sonuçları kamuoyuyla paylaşılacak
    Bu önemli deneye ev sahipliği yapmanın heyecanını yaşadıklarını belirten Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’nin ‘Milli Uzay Programı’ kapsamında ilk kez bir astronotumuz uzaya gönderildi. Astronotumuz Alper Gezaravcı, 21 gün boyunca uzayda kaldı ve orada TÜBİTAK onaylı 13 farklı deney gerçekleştirdi. Yürütücülüğünü Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Doç. Dr. Rengin Özgür Uzilday’ın yaptığı, Doç. Dr. Barış Uzilday ve Prof. Dr. İsmail Türkan’ın da araştırma ekibinde yer aldığı ekstrem halofit olan ‘Schrenkiella Parvulanın Tuz Stresine Verdiği Yanıtların Uzay Ortamında Araştırılması-Extremophyte’ deneyi, Gezeravcı’nın uzaydaki ilk deneyi oldu. Uzayda tarımın yapılabileceğine dair ilk deney oldu. Tüm dünyanın gözü üniversitemizde gerçekleştirilen bu deneylerin sonucunda olacak. Yerkürenin tarımsal alanları sınırlı. İnsan nüfusu artıyor. Küresel ısınma çok fazla. Çevre kirliliği tüm dünyanın gündeminde. Dolayısıyla yeni keşiflere ihtiyaç var. Bu keşiflerin arasında Mars ve Ay da yer alıyor. Bunlar gelecekte tüm insanlığın gündeminde olacak. Ege Üniversitesi Biyoloji Bölümüne gelen uzayda denenmiş materyaller, öğretim üyelerimiz tarafından takip edilecek. Uzayda tarımın başlangıcı adına da önem taşıyan deney sonuçları, üniversitemizce kamuoyuyla paylaşılacak. İlklerin üniversitesi olan üniversitemiz, bir ilke daha imza atmanın bahtiyarlığını yaşıyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Milli Uzay Programı ile bilimin ışığında Türkiye Yüzyılı’nı Türk bilim yüzyılı yapmak için daha çok çalışacağız” dedi.

    “Uzayda tarımı başlattık”
    Proje yürütücüsü Doç. Dr. Rengin Özgür Uzilday, “Alper Gezeravcı, uzay istasyonuna ilk gittiği gün deneyimizi kurmuştu. 10 günlük bir büyümenin sonrasında Türkiye’den giden tohumlar, ilk kez Uluslararası Uzay İstasyonunda yetiştirilmiş oldu. Böylelikle Türkiye’de ilk uzay tarımını da başlatmış olduk. Yetişen örneklerimiz, astronotumuz Alper Gezeravcı tarafından hasat edildikten sonra bir fiksatif solüsyonun içine yerleştirildi. O solüsyon içerisinde yer çekimsiz ortam koşullarını tamamen sabitledik. Daha sonra Uluslararası Uzay İstasyonunda eksi 80 derecede depolandı ve geldiği kapsülde yine aynı koşullarda dünyaya getirildi. En sonunda da Axiom-Space aracılığı ile bizlere kargo yoluyla ulaştırıldı” şeklinde konuştu.

    “Tarihi bir ana tanıklık ediyoruz”
    Tarihi bir ana tanıklık ettiklerini belirten Doç. Dr. Barış Uzilday da, “Tarihi bir ana tanıklık ettiğimiz için çok heyecanlıyız. Ülkemizin uzayda yetiştirdiği ilk bitkinin örnekleri kuru buz içerisinde bize ulaştı. Araştırmamızın pek çok farklı yönü var. İlk olarak halofit bir bitkinin kullanılması önemli. Bu bitki aynı zamanda ağır metal ve düşük sıcaklık dereceleri gibi farklı streslere tolerans gösteriyor. Bitkimiz ileride Ay veya Mars’ta tarım yapılmasına ve oradaki toprağın ıslah edilmesine öncülük edecek. Bundan sonraki aşamada bitkimizin öncelikle RNA’larını izole edeceğiz. Yerçekimsiz ortamda ve tuz koşulunda hangi genlerin ortaya çıktığını inceleyeceğiz. Çünkü bu koşullara bitkilerin adapte olmaları için farklı mekanizmalar var. Bu mekanizmalardan hangilerinin aktifleştiğini anlayabilirsek, ileride bunu tarım bitkilerine aktarma olasılığımız da olacak. Böylelikle uzayda daha ileriki zamanda kurulacak kolonilerde tarım yapmamızı kolaylaştıracak, ortama daha iyi uyum sağlamış bitkileri yetiştirmemize olanak sağlayacak” dedi.

  • Tuz Gölü’ndeki görsel şölen

    Tuz Gölü’ndeki görsel şölen

    Türkiye’nin tuz ihtiyacının yüzde 70’inin karşılandığı Tuz Gölü, kendine özgü doğal yapısı ile UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor.

    Her yıl çok sayıda yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği göldeki algler, sıcaklığın ve tuzluluğun arttığı yaz dönemlerinde kırmızı renkli beta-karoten madde üreterek güneş ışınlarının zararlı etkilerinden kendisini koruyor.

    Yine bu dönemde halo bakteriler ise fazla ürediği için gölün rengi pembe veya kırmızı renge bürünüyor.

    Tuz Gölü’nün büyük bir kısmı yaz aylarında tuzun yüzeye çıkmasıyla beyaza bürünüyor.

    Gölde yaşanan bu değişim ziyaretçilerine görsel şölen sunuyor.

     

  • Tuz Gölü pembe renge büründü

    Tuz Gölü pembe renge büründü

    Aksaray, Konya ve Ankara sınırları içerisinde bulunan ve Türkiye’nin en büyük ikinci gölü olan Tuz Gölü, içerisinde barındırdığı algler ve bakteriler nedeniyle pembe renge büründü. Her yıl çeşitli sayıda yerli ve yabancı turisti ağırlayan Tuz Gölü’nde algler, sıcağın ve tuzun arttığı yaz aylarında renkli madde üreterek güneşin zararlı ışınlarından korunuyor. Bakteriler ise fazla ürediği için gölün rengi pembe veya kırmızı renge bürünüyor. Yaz aylarının ardından gelen sıcaklık azalışı ve yağmurlar gölü tekrar beyaz rengine döndürüyor. Pembe rengiyle eşsiz bir görüntü oluşturan Tuz Gölü, yoldan geçen vatandaşların da uğrak noktası oluyor.

    “Tuz Gölü bizim büyük bir hazinemiz”

    Tuz Gölü’ne kıyısı bulunan Şereflikoçhisar’ın Ankara’nın en uzak ilçelerinden biri olduğunu belirten Sinan Bayazıt, “Gördüğünüz gibi Tuz Gölü bizim büyük bir hazinemiz. Bunun bu gördüğünüz pembeliği yılın bu yılında oluşuyor. Bu güzellikleri Turizm Bakanlığı olsun, diğer yetkili kurumlar olsun, bunun tanıtılması ülkemiz için büyük bir velinimet. Şimdi tuzumuzu Şereflikoçhisar ilçesinde ham madde olarak kullanımını yapıyorlar. Gerekli tesis, gerekli işletmeler var. Ama gölün tanıtımı ve turizme kazandırılması ilçe için çok önemli. Mesela bu gördüğünüz pembelik, gölün belli kısımlarında meydana geliyor. Tanıtılması ve bunun gibi tesislerin çoğaltılmasının hem ilçe ekonomisi adına hem de ülke ekonomisi adına büyük bir kazanç sağlayacağını düşünüyoruz. Bunun için de gerekli adımların yapılması bizim için ve ilçemiz için çok önemli. Bir sanayileşmemiz yok ama en azından bacasız sanayi dediğimiz turizmden faydalanmak bizim için en iyi mutluluk olsa gerek” ifadelerini kullandı.
    Pembe rengiyle dikkat çeken Tuz Gölü, yerli ve yabancı turistleri ağırlamaya devam ediyor.

  • Tuz Gölü sıcaklıkların düşmesiyle donmaya başladı

    Tuz Gölü sıcaklıkların düşmesiyle donmaya başladı

    Çin’de ülkenin en büyük gölü olan Qinghai Tuz Gölü sıcaklıkların hızla düşmesi sonucu donmaya başladı. Qinghai eyaletinde bulunan ve büyük kısmının donduğu göl, göçmen kuşların konakladığı ana rotalardan biri olarak biliniyor. Göl ayrıca, çölleşmenin doğuya doğru yayılmasını engellemek için de doğal bir bariyer görevi görüyor.

  • Flamingolar Tuz Gölü’nde büyülü görüntüler oluşturdu

    Flamingolar Tuz Gölü’nde büyülü görüntüler oluşturdu

    Türkiye’nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü’ne her yıl olduğu gibi bu yıl da göç yoluyla gelen flamingolar, renkli görüntüler oluşturdu. Geçen yıl 21 bin flamingoya ev sahipliği yapan Tuz Gölü, normalleşme dönemiyle birlikte ziyaretçilerini bekliyor.

    Konya, Ankara ve Aksaray sınırları içinde yer alan Tuz Gölü, su çıkışı olmadığı için kapalı göl olma özelliğini taşıyor.  Derinliği birçok yerde yarım metreden az olan göl, ilkbahar aylarında suyun çoğalmasıyla 164 bin 200 hektar alana ulaşıyor.

    Kendine özgü doğal yapısı ve tarihi değerlere sahip bölge, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor. Göl, ülkenin tuz ihtiyacını büyük bir oranda karşılarken, kuşların göç yolu üzerinde olmasından dolayı da birçok kuş türü ilkbahar ve yaz aylarında burada konaklıyor. Göl, en fazla konaklayan kuş türü flamingo olduğu için de halk tarafından flamingo cenneti olarak da adlandırılıyor.

    Aksaray’ın Eskil içesinin kuzeyinde konuşlanan flamingolar, yerli ve yabancı turistler tarafından gözetlenebiliyor. Eskil Belediye Başkanı Necati Belgemen, Tuz Gölü’nün, flamingoların, Türkiye’de düzenli olarak kullandıkları en önemli koloniden birisi olduğu belirtti.

    Belgemen, şunları söyledi:
    ”Tuz Gölü’nü tanıtmaya çalışıyoruz. Flamingolara giden 11 kilometrelik yolu yaptık. Halk arasında bizler bu kuşlara allı turna deriz. Tuz Gölü’nün güneyi ve Eskil’in kuzeyinde kalan bu bölge, el değmemiş doğasıyla flamingolar için güvenli bir kuluçka alanı sunuyor. Flamingolar için de her türlü önlemlerimizi aldık. Koronavirüs nedeniyle büyük şehirlerden seyahatler açıldığı için de misafirlerimizi bekliyoruz. Türkiye’nin her yerinden vatandaşlarımızı flamingo cenneti Eskil’e davet ediyoruz. Flamingoların ilçemize daha yakın yerlere inmesi için göle su akıtıyoruz. Bu flamingolar için Türkiye’nin dört bir tarafından gelen ziyaretçilere de gönüllü rehberlik yapmaya hazırız.”

  • Tuz Gölü pembe renge büründü

    Tuz Gölü pembe renge büründü

    Türkiye’nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü, suyun içerisinde yaşayan algler ve bakteriler nedeniyle pembe renge büründü.

    Ankara, Konya ve Aksaray sınırları içinde bulunan ve kapalı havza özelliği taşıyan Tuz Gölü, Türkiye’nin tuz ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılamanın yanında doğal güzelliğiyle de dikkat çekiyor. Göl, algler ve bakteriler nedeniyle pembe renge büründü. Algler, sıcaklığın ve tuzluluğun arttığı yaz dönemlerinde kırmızı renkli beta-karoten madde üreterek güneş ışınlarının zararlı etkilerinden kendisini korurken, bakteriler ise fazla ürediği için gölün rengi pembe veya kırmızı renge bürünüyor. Sıcaklık azalınca veya yağmurlu dönem başlayınca göl tekrar eski haline kavuşuyor.