Etiket: ülke

  • TikTok’un ticari faaliyetlerine yasak

    TikTok’un ticari faaliyetlerine yasak

    Kanada, güvenlik riskleri gerekçesiyle Çinli sosyal medya platformu TikTok’un ticari faaliyetlerinin yasaklanmasına karar verdi.
    Çinli sosyal medya platformu TikTok, farklı ülkelerde yasaklanmaya devam ediyor. Kanada hükümeti ulusal güvenlik risklerini gerekçe göstererek TikTok’un ülkedeki ticari faaliyetlerinin yasaklanmasına ve ofislerinin kapatılmasına karar verdi. Ancak Kanada vatandaşlarının uygulamaya erişimine ve içerik oluşturmasına yönelik bir engel olmadığı belirtildi.

    Kanada Yenilik, Bilim ve Sanayi Bakanı Francois-Philippe Champagne yaptığı açıklamada, kararın inceleme sırasında toplanan bilgi ve kanıtlar ile güvenlik ve istihbarat kurumları ile diğer hükümet ortaklarının tavsiyeleri doğrultusunda alındığını söyledi. Sosyal medya uygulamasını kullanma kararının ise Kanadalıların kişisel tercihi olduğunu kaydeden Champagne, Kanadalıların siber güvenliklerine dikkat etmesinin önemli olduğunu ifade etti.

    TikTok tarafından yapılan açıklamada ise karara mahkemede itiraz edileceği belirtildi. TikTok sözcüsü yaptığı açıklamada, “TikTok’un Kanada ofislerini kapatmak ve yüzlerce iyi maaşlı yerel işi yok etmek kimsenin çıkarına değil. Bu karar yalnızca buna neden olacak” dedi.
    TikTok’un ülkede biri Toronto’da diğeri Vancouver’da olmak üzere iki ofisi bulunuyor.

    Kanada Şubat 2023’te de gizlilik ve güvenlik açısından kabul edilemez düzeyde risk oluşturduğu gerekçesiyle TikTok uygulamasının hükümete ait cihazlarda kullanılmasını yasaklamıştı. Kanada hükümeti geçtiğimiz yıl TikTok’un Kanada’ya yatırım yapma ve iş birliklerini genişletme planına ilişkin soruşturma başlatmıştı. Kanada yasalarına göre hükümet TikTok gibi yabancı kurumlardan kaynaklanan ulusal güvenlik risklerini değerlendirebilir.

    Ülkelerden yasak kararı
    TikTok’un dünya çapında kullanıcı bilgilerini Çin hükümetiyle paylaşabileceği yönündeki endişeler nedeniyle geçtiğimiz yıl bazı ülkeler uygulamaya yasak getirmişti. Belçika, Norveç, İngiltere, Yeni Zelanda 2023 Mart’ta TikTok’un hükümete ait telefon ve elektronik cihazlarda kullanılmasını yasaklamıştı. İsveç Savunma Bakanlığı da güvenlik endişeleri nedeniyle personelin iş telefonlarında TikTok uygulamasını kullanmasının yasaklandığını duyurmuştu.

    Nisan 2023’te ise Avustralya, federal hükümete ait cihazlarda TikTok uygulamasının kullanılmasını yasaklamıştı. 2023 Mayıs’ta da ABD’nin Montana eyaleti TikTok uygulamasının kullanımı yasaklayarak, ülkede TikTok’a yasak getiren ilk eyalet olmuştu. ABD Başkanı Joe Biden ise bu yıl Nisan ayında TikTok’un yasaklanmasını öngören yasayı imzalamıştı.

  • Limanların hızlı büyümesi sürüyor

    Limanların hızlı büyümesi sürüyor

    Türkiye’nin en önemli sanayi ve lojistik merkezlerinden biri olan Aliağa, stratejik öneme sahip petrokimya, enerji ve demir çelik sanayisinin yanı sıra son 15 yılda limancılık açısından son derece önemli yatırımlara ev sahipliği yaparak bu alanda Türkiye’nin en hızlı büyüyen bölgesi oldu.
    Geçtiğimiz yıl ülkemiz liman bölgeleri içinde birinci sıraya yükselerek en fazla yük elleçlemesini yapar konuma ulaşan Aliağa limanları, 2024 yılında da en fazla yük elleçlemesini yapan liman konumunu korurken, konteyner alanında beşinci sıradan üçüncü sıraya yükselerek gelişim ivmesini sürdürmeye devam etti.

    3. çeyrekte 26,6 milyar dolar dış ticaret hacmi gerçekleşti
    Ege İhracatçılar Birliklerinden (EİB) elde edilen verilere göre geçtiğimiz yılın 3. çeyreğinde Aliağa limanlarından gerçekleşen ihracat, 15 milyar 758 milyon dolar iken 2024’ün 3. çeyreğinde yüzde 1,1 artış göstererek 15 milyar 932 milyon dolar olarak gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu’ndan (TÜİK) elde edilen verilere göre ithalat ise geçtiğimiz yılın 3. çeyreğinde 11 milyar 112 milyon dolar iken bu yılın 3. çeyreğinde yüzde 3,11 azalış yaşayarak 10 milyar 766 milyon dolar olarak gerçekleşti. Böylece yılın ilk 9 ayı itibariyle Aliağa limanlarından gerçekleşen toplam dış ticaret hacmi 26 milyar 698 milyon dolar oldu.

    En fazla ihracat ‘kimyevi maddeler’de
    2024’ün 3. çeyreğinde Aliağa limanlarından en fazla ihracat yapılan fasıl 5 milyar 144 milyon dolarla ‘kimyevi maddeler ve mamulleri’ oldu. Kimyevi maddeler ve mamulleri’ni 1 milyar 920 milyon dolarla ‘elektrik-elektronik’ ürünleri ve 1 milyar 764 milyon dolar ile ‘çelik’ ürünleri takip etti.

    Aliağa yük elleçlemede zirveyi bırakmadı
    Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’ndan elde edilen verilere göre, Aliağa limanlarında 2024’ün 3. çeyreğinde gerçekleşen toplam yük elleçlemesi bir önceki döneme yüzde 6,3 artışla 64 milyon 37 bin ton olarak gerçekleşerek yük elleçlemesinde zirveyi bırakmadı. Aliağa limanları konteyner elleçlemesi bakımında geçtiğimiz senenin aynı dönemine göre dikkat çekici bir oranla yüzde 35,5 artarak 1 milyon 594 bin TEU olup, Tekirdağ’ı geçerek Ambarlı ve Kocaeli’nin ardından 3. sırada yer aldı. Aynı dönemde limanlara gelen gemi sayısı yüzde 4,51 azalışla 4565 olarak gerçekleşirken bu alanda Kocaeli’nin ardından 2. sıradaki konumunu korudu.

    Aliağa limanları yalnızca bölgenin değil, ülkenin dış ticaret merkezi
    Aliağa limanlarının 2024 yılı 3. çeyrek dış ticaret ve yük verilerini değerlendiren Aliağa Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Ertürk, Aliağa limanlarının yalnızca bölgenin değil, ülkenin dış ticaret merkezi olma rolünde başarısını artırdığını ifade ederek, “Ege Bölgesi’nin toplam ihracatının yüzde 58’i, Türkiye’nin ihracatının ise yüzde 8,5’i Aliağa limanlarından gerçekleşiyor. Ege Bölgesi’nin toplam ithalatının yüzde 51’i, Türkiye’nin ithalatının ise yüzde 4,2’si Aliağa’dan gerçekleşiyor. Ege Bölgesi’nin toplam dış ticaretinin yüzde 55’i, Türkiye’nin dış ticaretinin de yüzde 6’sı yine Aliağa’dan gerçekleşiyor.

    Aliağa olarak 7 yıldır dış ticaret fazlası vermeye devam ediyoruz. Bölgemizde ihracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 152 olarak gerçekleşti. İleriye dönük projeksiyonlar Aliağa bölgesinin limancılıkta 2050 yılına kadar Türkiye ve dünya ortalamasının üzerinde büyümeye devam edeceğine işaret ediyor. Aliağa üretim, ticaret ve ihracatın en aktif olduğu çevre iller başta olmak üzere tüm Batı Anadolu ve İç Anadolu illerinde bulunan sanayicilerin dünya ile bağlantı kurduğu bir hub haline geldi. Otoritelerin de ön gördüğü gibi Aliağa’nın Türkiye ekonomisine sanayi, üretim, istihdam ve ihracata olarak katkısı her yıl hızla artıyor, artmaya da devam edecek” dedi.

    Aliağa’daki potansiyel yatırımcıların dikkatini bölgeye çekmiş durumda
    Aliağa’nın mevcut ekonomik ve jeostratejik potansiyeli ile istihdamın, üretimin ve ticaretin merkezi konumunda ilerlediğini belirten Başkan Ertürk, “Aliağa, ülkenin demir çelik ihtiyacının yüzde 25’ini tek başına karşılıyor. Yine ülkemizin işlenmiş petrol ürünleri ihtiyacının yaklaşık yüzde 30’u Aliağa’daki rafinerilerden karşılanıyor. Aliağa enerji alanında da büyük bir güç konumunda. Konvansiyonel enerji üretiminde güçlü olduğu kadar, yenilenebilir enerji üretiminde de gerek rüzgar gerekse de güneş santralleri ile önemli bir üretim kapasitesine sahip.

    Aynı zamanda limanlar bölgesinde lojistik hareketlerin bir parçası olan hububat depolaması ve antrepo hizmetleri noktasında bölgedeki lojistik süreçlere destek sağlayan işletmeler bölge ticaretinde büyük önem taşıyor. Bölgenin limancılık, hammadde ve üretim kapasitesi açısından taşıdığı potansiyel yatırımcıların da dikkatini bölgeye çekmiş durumda. Tüm bu gelişmeler neticesinde yatırımların da rotası Aliağa ve çevre bölgesine odaklandı” diye konuştu.

    Bölge sorunları UAB Lojistik Koordinasyon İcra Kurulu’nda Konuşuldu
    Aliağa’nın sanayi ve ticaret anlamında hızla artan potansiyelinin yanı sıra hızlı büyümenin getirdiği birtakım sorunları olduğunu da vurgulayan Ertürk, “Aliağa artan yatırımlarla hızlı bir şekilde büyüyor. Hızlı büyümenin akabinde bölgemizde çeşitli alanlarda bazı sıkıntılarımız da bulunuyor. Aliağa limanlarının ve sanayi bölgesinin gelişiminde ulaşım altyapısının liman fonksiyonlarına ve fabrikalardaki üretim kapasitesine uygun hale getirilmesi kritik öneme sahip. Demiryolu ve karayolu altyapısının güçlendirilmesi, lojistik altyapısının ve hizmet tesislerinin geliştirilmesi ile depolama imkanlarının artırılması bölgenin planlı gelişimi için olmazsa olmaz.

    Bu noktada bölgemizdeki beklentilerin karşılanması adına güzel gelişmelerde yaşanıyor. Bölgemizdeki gelişimi sürdürülebilir hale getirebilmek için gelişime giden yoldaki sorunların kurumlar arası birliktelik içerisinde iyi irdelenmesi ve bu sorunlara birlikte çözümler üretilmesi amacıyla Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Sayın Enver İskurt başkanlığında “Lojistik Koordinasyon İcra Kurulu” toplantısını gerçekleştirdik. Bölgemizle ilgili derlediğimiz sorunları toplantıda aktardık ve sorunların çözümü noktasında sayın kurul üyelerimizden beklentilerimizi dile getirdik. İcra Kurulu olarak toplantının hemen ardından ilettiğimiz sorun ve talepler ile ilgili çalışmalarda bulunulmak üzere, Lojistik Koordinasyon İcra Kurulu’nun Alt Komitesince yürütülmesi kararı alındı” dedi.

    Bölgedeki sorunlar yerinde görülecek
    ALTO Başkanı Ömer Ertürk, Lojistik Koordinasyon İcra Kurulu’nun Alt Komitesi ile gerçekleştirilen toplantıda yaşanan sorunların yerinde görülmesi amacıyla komisyonda bulunan bakanlık ve diğer kurum yetkililerinin de katılımıyla Aliağa limanlar ve sanayi bölgesinde saha ziyareti gerçekleştirme kararı alındığını ifade ederek, “Aliağa’nın, bölgemizin ve ülkemizin en önemli sanayi ve lojistik merkezlerinden biri konumunda olduğu herkes tarafından biliniyor. Önümüzdeki süreçte de bünyesinde barındırdığı sektörlerde gücünü daha da artırarak ülkemizde ve dünyada hak ettiği yere ulaşacaktır. Hızlı büyümenin akabinde bölgemizde çeşitli alanlarda sıkıntılarımız da bulunuyor.

    Özellikle limanlar ve sanayi bölgemizdeki ulaşım altyapısının liman fonksiyonlarına ve fabrikalardaki üretim kapasitesine tam anlamıyla cevap verememesinden dolayı yatırımcılar zaman, emek ve maliyet açısından oldukça zorlanıyorlar. Bugüne kadar palyatif çözümler ve bütüncül olmayan parçacıl çözümlerle süreç ilerledi. Söz konusu sorunların parçacıl çözümlerle sonuçlanmayacağı aşikar ve ülke kaynaklarının etkin kullanımı açısından da efektif değil. Bu konu ile ilgili uzun zamandır yapılan görüşmeler sonucunda çok güzel bir sürece girdiğimiz için oldukça mutluyum. Çünkü bu toplantılar sonucunda bütüncül çözüme ulaşacağımıza ve ülkemize büyük katkı sağlayacağımıza inancım tam. Yaşanılan sorunların yerinde görülmesi ve hızlı aksiyon alınması açısından bu ziyareti çok önemsiyoruz. Ülkemiz ve bölgemiz adına verecekleri katkılar için tüm devlet yetkililerimize teşekkür ederim” diye konuştu.

  • Artık Türkiye’de üretiliyor

    Artık Türkiye’de üretiliyor

    Yeni nesil savunma teknolojileriyle SAHA EXPO’da boy gösteren Bursalı Ermaksan’ın dakikada 600 mermi atan Thunderbold Çift Namlulu Deniz Topu uluslararası arenada görücüye çıktı. Türkiye, Amerika ve İtalya’nın ardından fırkateyn ve karakol gemileri için dünyada deniz topu üreten 3. ülke konumuna gelirken 740 mermi kapasiteli 5.5 tonluk dev topların Deniz Kuvvetleri envanterine alınmasıyla birlikte dost ülkelere de ihracatının yapılacağı bildirildi.
    Savunma Sanayine ürettiği yerli ve milli silahlarla WikiLeaks’in yayınladığı Amerika’nın gizli belgelerinde adından söz ettiren Bursalı Sanayi Markası Ermaksan tamamen yerli ve milli kaynaklarla ürettiği Thunderbold Deniz Topunu SAHA EXPO Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı’nda sergiledi.
    Türkiye’nin önde gelen sanayi kuruluşlarından olan firma 60 yıllık üretim tecrübesiyle savunma sanayiine yönelik geliştirdiği sistemleri, deniz ve kara platformları için geliştirdiği 40/70 mm’lik toplar, hava savunma platformları için yüksek güçlü lazer kaynakları, FBG lazer sensörleri ve dijital ikiz teknolojileriyle yapısal izleme çözümleri, ayrıca 3D metal yazıcılar ve parça üretim teknolojileri bir çok ülkenin dikkatini çekti.

    Dünya’da sadece 3 ülke üretiyor
    Dünyada sadece Amerikan ve İtalya tarafından üretilen deniz topları artık tamamen yerli ve milli imkanlarla Türkiye tarafından da üretiliyor. 12 bin 600 metre menzili ve çift namlusu ile dakikada 600 mermi atma kapasitesine sahip 40 milimetre çapındaki Thunderbold Deniz Topu hücumbotlar, sahil güvenlik gemileri, karakol gemileri ve fırkateynlere monte edilmek üzere tasarlandı. Tamamen yerli imkanlarla Bursa’daki fabrikada yapılan toplar güverte altı ve güverte üstü olmak üzere iki tipte yapılıyor. 5.5 ton ağırlığındaki güverte altı modelleri 740 mermi kapasitesine sahip. 2 ton ağırlığındaki güverte üstü modeli ise tek dolumda 80 mermi alabiliyor. Tamamen elektronik donanıma sahip toplar kara testi yapıldıktan sonra gemilere montajı yapılıp deniz testleri uygulanacak. Deniz testlerini de başarıp Deniz Kuvvetlerinin envanterine girecek olan toplar yeni tip karakol gemisi ve hücumbot projelerinde kullanılabilecek.

    Dost ve müttefik ülkelerden de çok büyük taleplerin oluştuğu Thunderbold, Deniz Kuvvetleri envanterine girer girmez ihracatı da başlayacak. Sipariş alımı için atış testleri ve envanter kaydının tamamlanması bekleniyor.
    40 milimetrelik deniz topları Mavi vatanın korumasında başarıları çalışmaları icra etmesi halinde Anavatan’ında koruması maksadıyla Kara Kuvvetleri envanterine de dahil edilecek. Thunderbolt 40/70 çift namlulu ve tek namlulu deniz toplarının ayrıca araç üstü model çalışmaları da yapılıyor.

    Ermaksan Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Ahmet Özkayan, “Son on yılda ülkemizin savunma sanayisindeki hızlı gelişmelerini yakından izleyerek, 60 yıllık makine üretim tecrübemiz ve altyapımızla geliştirdiğimiz, özellikle ihtiyaç duyulan alanlarda daha önce yapılmamış, özgün ve ürüne dönüşmüş sistemlerimizle bu fuara katıldık. Yüksek teknolojiyi odağımızda tutarak geliştirdiğimiz ve ürettiğimiz savunma sanayi ürünlerini, yurtiçi ve yurtdışından gelecek sektör temsilcileriyle buluşturduk” dedi.
    Son yıllarda Türkiye Savunma Sanayinde çok önemli gelişmeler olduğuna dikkat çeken Özkayan, “Savunma sanayi göz bebeği bir sektör oldu.

    Dolayısıyla yatırımlar üretim bununla birlikte teknolojik gelişmeler son hız ilerliyor. Biz de Ermaksan Grubu olarak savunma sanayinin hem ülkemiz için hem de gelecek için ne kadar önemli olduğunu biliyor ve yakından takip ediyoruz. Yatırımlarımızı bu yönde de yönlendiriyoruz. 60 yıllık üretim tecrübemizi de bu yöne çevirip ürüne aktarıyoruz. Dolayısıyla Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu savunma sanayinde yapılmamış bir çok ürünü hem millileştirmek anlamında hem de üretim anlamında somut olarak üretip artık kullanıcının önüne serip teknolojimizi sergiliyoruz” diye konuştu.

    Ürettikleri gemi toplarının tamamen yerli olduğunu da dikkat çeken Özkayan, “Yerlilik oranına biz önem veriyoruz. Bir çok parçayı kendi bünyemizde millileştirmeye çalışıyoruz. Ermaksan Makina olarak yüzde 90 ihracat yapan bir firmayız savunma sanayi alanında da ihracat hedeflerimiz var. Makina tarafında 100 ülkeye ihracatımız var. Bu pazar geçmişten gelen çalışmayla oluşan bir pazar savunma sanayinde de hedeflerimiz bu yönde önce kendi ülkemizde güçlenip ondan sonra ürettiğimiz bütün ürünleri ihraç etmek istiyoruz. Şu anki ihracat hacmimiz 100 milyon dolar” ifadelerini kullandı

  • “Tüm ülke olarak MİT’in yanında olmalıyız”

    “Tüm ülke olarak MİT’in yanında olmalıyız”

    ASİMED Başkanı Savaş Eğilmez, Türk devletlerinde istihbarat birimlerinin devlet mekanizmasındaki yerine değindi. Eski Türkçe’de casus için çaşut, ihbar işi için ise çaşutlama kelimeleri kullanıldığını hatırlatan Eğilmez, “Göktürk kitabelerinde ise haberci ve casuslar için sabçı, körüg, tıl ve tıgrak gibi tabirler geçmektedir. Göktürkler, İpek Yolu üzerindeki hâkimiyet mücadelelerinde Çin, Bizans ve Sasanîlerin hareketlerini gözlemlemek için tüccarları da kullanmışlardır. İslamiyet öncesi Türklerin kurmuş oldukları devletler ile ilgili doğrudan istihbarat faaliyetlerini içeren teferruatlı bilgi bulunmasa da bu devletlerin sağlam bir istihbarat ağına sahip olduğu çok açıktır. Çünkü güçlü devlet bir anlamda da güçlü istihbarat demektir. Örneğin Avrupa Hun Devleti hükümdarı Attila, Doğu Roma İmparatoru II. Theodosios’un kendisine karşı planladığı suikastı, istihbarat faaliyetiyle haber almış ve hayatta kalmayı başarmıştır” diye konuştu.

    Selçuklu Türklerinde ve Osmanlı Devleti’nde istihbarat faaliyetleri

    İslamiyet’in kabulünden sonra kurulan Türk devletlerinde istihbarat faaliyetlerinin Berid Teşkilatı vasıtasıyla gerçekleştirildiğini ve Berid teşkilatının temelde posta işlerini düzenleyen bir kuruluş olsa da ayrıca istihbarat dairesi gibi görev yaptığını belirten Eğilmez, “Türk tarihinde siyaset bilimi niteliği taşıyan ve devlet hayatına ilişkin kurallar ve tavsiyeler içeren eserler kaleme alınmıştır. Yusuf Has Hacib’in kaleme aldığı Kutadgu Bilig’de ve Büyük Selçuklu veziri Nizamülmülk’ün yazdığı Siyasetname’de, istihbarat faaliyetleri hükümdarın sahip olması gereken vasıflar arasında gösterilmiştir. Osmanlı Devleti’nde istihbarat bilgileri; gönüllü casusluk, ulufeli (ücretli) casusluk, dil alma yöntemi, tüccar ve gezginlerden gelen haberler olmak üzere başlıca dört unsura dayanmaktaydı. Sultan Abdülmecid ve sonra Sultan Abdülaziz dönemlerinde istihbarat teşkilatları oluşturulduysa da başarılı bir netice elde edilemedi” şeklinde konuştu.

    “Teşkilât-ı Mahsusa önemli işlere imza attı”

    Sultan Abdülhamid döneminde yaşanan iç ve dış olaylar neticesinde güçlü bir istihbarat teşkilatının gerekliliğinin değerlendirildiğini anlatan ASİMED Başkanı Eğilmez, “Yıldız İstihbarat Teşkilatı’nı tesis etmiştir. Ne var ki kendisi tahtan indirildikten sonra bu teşkilatta 29 Temmuz 1908 tarihinde kapatılmıştır XIX. yüzyıl sonlarında, Osmanlı Devleti’ne karşı ayrılıkçı hareketlerin yoğunluk kazanması ve isyanların genişlemesi, istihbarat çabalarını da artırmıştır. Balkan Savaşı’nın getirdiği kötü sonuçlardan sonra, Osmanlı İmparatorluğu gibi üç kıtaya hükmeden, farklı ırk ve inançtan milletleri idare eden bir devlet için güçlü bir istihbarat teşkilâtına ihtiyaç olduğu daha iyi anlaşılmıştır. Enver Paşa tarafından, Osmanlı Devleti’nin siyasî birliğinin korunmasını sağlamak, ayrılıkçı hareketleri önlemek amacıyla ‘Teşkilât-ı Mahsûsa’ veya ‘Umûr-ı Şarkiye Dairesi’ adı verilen bir istihbarat teşkilatı kurulmuştur. 1913-1918 yılları arasında faaliyet gösteren Teşkilât-ı Mahsusa, bu kısa sürede önemli işlere imza atmıştır” ifadelerine yer verdi.

    Milli İstihbarat Teşkilatı

    Eğilmez MİT’in son yıllarda önemli ve ciddi duruşlar sergilediğini söyleyerek, “Günümüz Türk devletinin resmî istihbarat örgütü olan Millî İstihbarat Teşkilâtı, özellikle coğrafi konumu itibariyle, başta dünyanın en organize teşkilatlarından biri olan FBI ve CIA olmak üzere diğer yabancı istihbarat teşkilatlarına göre çok daha zor bir görevi icra etmektedir. Sorunlu bir coğrafyanın tam merkezinde ve nerdeyse bilinen tüm terör örgütlerinin ve küresel güçlerin hedefinde olan bir ülkede görev yapmaya çalışan bu kurumun, en büyük destekçisi hiç şüphesiz resmi ve sivil tüm kurumlarıyla bütün Türkiye olmalıdır. Özellikle son yıllarda yurt içinde ve yurt dışında çok önemli başarılara imza atan MİT, tüm dünyanın dikkatini çekmektedir” ifadelerini kullandı.

    “Yurt dışında operasyonel kapasite artırılmıştır”

    MİT gerçekleştirdiği sınır ötesi operasyonlarla, çok sayıda PKK/KCK lider kadrosundan teröristi etkisiz hale getirdiğini ve örgüte ait kritik altyapı tesislerinin de imha edildiğini anlatan Eğilmez, “Ayrıca kazanılan operasyonel kabiliyetler çerçevesinde çok sayıda örgüt mensubunu yurt dışında ele geçirerek ülkemize getirmiştir. FETÖ ile mücadelede, örgütün gizli haberleşme yöntemlerini, mahrem yapılanmalarını, yurt dışındaki faaliyetlerini ve ülkemizi yıpratmaya yönelik kara propaganda girişimlerini deşifre etmiş, farklı ülkelerdeki 100’den fazla örgüt mensubunu Türkiye’ye getirmiştir” diye konuştu.

    “Ajan ağları çökertilmiştir”

    MİT’in her anlamda güçlü bir yapıya ve hareket kabiliyetine sahip olduğunu vurgulayan Eğilmez, şöyle konuştu:

    “Geçtiğimiz günlerde binlerce çocuğu katleden katil İsrail yaptığı açıklamada, Türkiye dahil Filistin dışında yaşayan Hamas üyelerini hedef alacağını belirtmiştir. Türk istihbaratı, İsrail’e gerekli uyarılarını yapmış ve aksi yöndeki bir tutumun ciddi sonuçları olacağını bildirmesi üzerine İsrail konuyu kapatmak zorunda kalmıştır. MİT, istihbarata karşı koyma alanında yürüttüğü çalışmalarla ülkemizi hedef alan pek çok girişimi deşifre etmiş, ajan ağlarını çökertmiştir. Üstelik özellikle son dönemde, teknolojik ihtiyaçlarını kendi özgün imkânlarıyla karşılayacak düzeye ulaşmıştır.”

    “Tüm ülke MİT’in yanında olmalıyız”

    Terörle mücadele sadece MİT’in isimsiz kahramanlarının ya da diğer güvenlik güçlerinin görevi olmadığını vurgulayan Eğilmez, “Terörle mücadele, bu ülkede yaşayan her bireyin, her kurumun görevidir. Güvenlik güçlerimiz, cansiparane bir şekilde eli kanlı teröristlerle mücadele ederken, bizler de siyasetçilerimizle, akademisyenlerimizle, medyamızla, sivil toplum örgütlerimizle topyekûn bu mücadelenin içinde olup, teröre çanak tutanlara ve ülkemizin geleceğini karartmaya çalışanlara karşı elimizden gelen tüm çabayı sarf etmemiz gerekiyor” dedi.

  • Dilan Polat, ülkeden mi kaçtı?

    Dilan Polat, ülkeden mi kaçtı?

    Gösterişli hayatlarından dolayı bir süredir haklarında vergi kaçakçılığı ve kara para aklama suçlaması bulunan Dilan Polat ile Engin Polat’la ilgili soruşturma başlatıldı. Bir süredir sessiz kalan çiftin ülkeyi terk ettiği iddia edilince avukatlarından açıklama geldi. Yapılan açıklamada ailenin hayatlarına devam ettiği ve maksatlı olarak linç edilmeye devam ettiğini belirtildi.

    Polat ailesinin avukatları tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Müvekkillerimiz Engin Polat ve Dilan Polat hakkında uzun süredir kamuoyunu meşgul eden spekülatif haberler nedeniyle işbu açıklamayı yapma zorunluluğu hasıl olmuştur. Bilindiği üzere müvekkillerimiz hakkında asılsız olarak yapılan ihbarlar, ortaya atılan asılsız iddialar ve iftiralar neticesinde Sayın İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca müvekkiller hakkında soruşturma başlatılmış olup 22.10.2023 tarihinde İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca gerekli soruşturmanın titizlikle yürütüldüğü hususunda kamuoyuna basın açıklamasında bulunulmuştur.”

    “Şüphe yok ki; Türkiye Cumhuriyeti yasal mercileri söz konusu soruşturmalar gereğince yürütecekler, maddi gerçeğin ortaya çıkmasını sağlayacaklardır. Ancak, buna rağmen üzülerek görmekteyiz ki; soruşturma konusu dışında, sadece gündem yaratmak amacıyla birçok asılsız ve mesnetsiz iddia da kamuoyuna bazı şahıslar tarafından halen servis edilmekte, müvekkillerin maksatlı olarak adeta linç edilmesi amaçlanmaktadır.”

    “Bu süreci kendi lehine kullanarak kamuoyuna asılsız açıklamalar yapan, müvekkillerin kişilik haklarını zedeleyen gerçek dışı bilgileri servis eden şahıslar ve tüzel kişiler hakkında gerekli yasal sürecin takipçisi olacağımızı, bu uğurda her türlü dava ve şikayet hakkımızı saklı tuttuğumuzu bildiririz. Müvekkillerimiz başlatılan yasal sürece ilişkin olarak tüm resmi kurumlarca talep edilen her türlü bilgi ve belgeyi ivedilikle ilgili kurumlara teslim etmişlerdir. Müvekkillerimizin yasal sürecin sonuçlanmasını beklediklerini ve yasal süreç sonuçlanıncaya kadar olağan hayatlarına devam edeceklerini kamuoyunun bilgisine sunarız. Zira müvekkillerimizin adli makamlara ve Türk Yargısına inancı sonsuzdur. Bu açıklamalar ışığında kamuoyunda oluşturulmaya çalışılan karalama kampanyalarına itibar edilmemesini, sürece ilişkin olarak yargı mercilerine güvenilmesini rica eder, kamuoyuna saygıyla duyururuz.”

    Son günlerde iş yerlerine yapılan silahlı saldırılarla gündeme gelen ve haklarında vergi kaçırma iddiaları bulunan Dilan ve Polat ve Eşi Engin Polat ile ilgili İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, Engin Polat ve Dilan Polat ile diğer şüpheliler hakkında ihbarda bulunulması üzerine soruşturma başlatıldığı kaydedildi. Açıklamada, şüpheliler hakkında “Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi, Vergi Usul Kanunu ile Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi kanunlarına muhalefet” suçlarından işlem yapıldığı aktarıldı.

    Yürütülen soruşturma kapsamında şüpheliler hakkında yurt dışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol tedbiri uygulandığı belirtilen açıklamada, şüphelilerin tüm mal varlıklarına el konularak dosya hakkında kısıtlılık kararı verildiği bildirildi. Açıklamada ayrıca maddi gerçeğin her yönüyle açığa çıkarılması amacıyla gereken işlemlerin titizlikle sürdürüldüğü kaydedildi.

    Çift hakkında Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) raporu da ortaya çıkmıştı. Raporda, şirketler arasında şaibeli ilişkiler bulunduğu ve naylon fatura keserek vergi matrahının azaltılmaya çalışıldığı da belirtilmişti.

    Soruşturma kapsamında yer alan şirketler, Dilan Polat Güzellik ve Kozmetik Hizmetleri, Dilan Polat Estetik Sağlık Hizmetleri, Milda Gayrmenkul Otomotiv Sanayi, Dipomed Metikal Kozmetik, Dilan Mücevherat, Milan Polat İnşaat Turizm, Sıla Doğu Güzellik Kozmetik, Rise And Shine Kozmetik, Nez Demir Güzellik Merkezi, Engin Polat şahıs firması ve Engin Polat Alüminyum olduğu öğrenildi.

    Soruşturma dosyasına giren MASAK raporunda Dilan Polat’ın internet yoluyla yaptığı satışlardan elde ettiği kurum gelirlerinin vergi matrahını azaltmak amacıyla sahte belge kullanmış olabileceği değerlendirmesi yapıldı. Dilan Polat’ın sahibi olduğu ‘Rise and Shine Kozmetik’ şirketinin de sahte belge düzenleyicisi olduğu değerlendirmesine yer verildi. Sahte belge düzenleyicisi olan 3 tedarikçi şirketten toplam 225 milyon 743 bin liralık mal alışının gerçek olmadığı da belirlendi.

  • İnegöl’de üretiliyor 5 ülkeye ihraç ediliyor

    İnegöl’de üretiliyor 5 ülkeye ihraç ediliyor

    İnegöl’de mavi yemiş (Yaban mersini) hasadı başladı. Son yıllarda Türkiye’de ve yurt dışında talebin oldukça arttığı yaban mersini İnegöl’ün tarımsal marka değerleri arasında yerini alırken, mavi yemiş olarak da bilinen meyvede ihracatın başlaması üreticiyi sevindirdi. Şehirde ilk kez 2013 yılında önder çiftçilerin Tuzla Mahallesi’nde deneme ekilişleri yaparak başladığı mavi yemiş serüveni, her geçen yıl yeni tarlaların oluşmasıyla katlanarak gelişti. 10 yılda gelinen noktada İnegöl genelinde mavi yemiş tarlaları yaklaşık bin dekara ulaştı. Tuzla Mahallesi’nde ise Türkiye’nin tek parça halinde en büyük mavi yemiş bahçesi bulunuyor.

    Hedef 60 ton

    Temmuz-ağustos aylarında hasadı yapılan yaban mersinin bu yıl 60 ton rekolte edilmesi öngörülüyor. Geçtiğimiz yıl 30 ton ürün alan üreticiler, temmuz ayıyla birlikte hasada başladı. Ağustos ayı sonunda tamamlanacak hasat tüm hızıyla sürerken, Kaymakam Eren Arslan ve Belediye Başkanı Alper beraberindeki heyetle Taban Tuzla Mahallesi’ndeki mavi yemiş tarlalarına gitti. Protokol üyeleri de hasada katıldı.

    Türkiye’nin tek parça halindeki en büyük mavi yemiş tarlasında hasat yapan protokol üyeleri, mavi yemiş üretimine ilişkin açıklamalarda da bulundu. İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, “Burası bin 100 rakımda havasıyla, suyuyla çok güzel ve özel bir alan. Tuzla Mahallesi’nde yaklaşık 10 yıllık bir serüven yaşanıyor. Artık İnegöl’ün yeni bir markası var; İnegöl mavi yemişi. Yaban mersini olarak da ifade ediliyor. Burada en başından bugüne yaban mersini fidanları toprakla buluştu ve her geçen gün sayılarının arttığını, aynı şekilde rekoltenin de arttığını görüyoruz. Bu yıl İnegöl genelinde bin dekarlık ekili alana ulaştığımızı söyleyebiliriz. Bu yıl için hedefimiz de 60 ton” dedi.

    Mavi yemişte ihracat zamanı

    Mavi yemişin anlatmakla bitmeyen özellikleri olduğuna dikkat çeken Başkan Taban, “Özellikle antioksidan özelliği günümüzde bana göre en önemli tarafı. Pek çok hastalığa şifa olduğu ifade ediliyor. Yurt dışından da bu bölgemize yabancı heyetler, alım heyetleri gelerek buradan ürün alımları gerçekleştiriyorlar. Bulunduğumuz tarlada da bugün Dubaili bir heyetle ihracat anlaşması yapıldı. Burayı daha da geliştirip depolama alanları gibi eksikleri de girerek, ekiliş alanındaki ihtiyaçları gidererek daha fazla verim alınacak hale gelmek istiyoruz. Üreticilerimize hasat dönemi hayırlı bereketli olsun” diye konuştu.

    Kaymakam Eren Arslan ise Tuzla Mahallesi’nde yaban mersini hasadı için bulunduklarını kaydederek; “2013 yılında başlayan yaban mersini deneme üretimleri bugün bin dekarlık alanda yılda 60 ton verime ulaştı. Yaban mersini özellikle bölgemizde alternatif bir tarım ürünü olması anlamında İl ve İlçe Tarım Müdürlüklerimiz, Büyükşehir ve İlçe Belediyemizin yaptıkları çalışmalar, çiftçilerimize verdikleri desteklerle başlayan üretim bugün kayda değer bir seviyeye ulaştı. Yaban mersini insan sağlığı için de bağışıklık sistemini güçlendirmesi ve kalp sağlığı açısından çok kıymetli bir ürün. Talep anlamında da pazarda herhangi bir pazarlama sorunu olmayan, üretildiği gibi hemen pazara sunulabilen, çiftçimizin de emeğinin karşılığını aldığı bir ürün. Biz de gelecek yıllar için bu ürünün daha geniş alanlarda, köylerimizde yetiştirilmesi için desteklemeye devam edeceğiz. Bulunduğumuz bu tarla da Türkiye’nin tek parça halindeki en büyük yaban mersini sahası. Ben girişimci çiftçilerimizi tebrik ediyorum. Hasat mevsiminin de bereketli olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.


    Yaban mersini üreticisi Bekir Uzuner de “2017 yılında bu bahçeyi satın aldım. Mavi yemiş ektim ve 6 yıldır bu işi yapıyorum. Her yıl rekoltemiz ikiye katladı. Tüm ekili alanlarda bu yıl hedefimiz 60 ton. Hem yurt içine hem yurt dışına ürün veriyoruz. Bu yıl büyük kısmını ihracata gönderdik. Üretimimiz devam ediyor, artık hasadın son 15 günü. Güzel bir şekilde sezonu tamamlayacağız” ifadelerini kullandı.

  • “Sistem kurucu ülke haline geleceğiz”

    “Sistem kurucu ülke haline geleceğiz”

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 14. Büyükelçiler Konferansı’nda konuşma gerçekleştiriyor.

    Bakan Fidan’ın açıklamalarından satır başları:

    Tüm kurumlarımızla terör örgütlerine ve arkalarındaki güçlere, ülkemizde ve bölgemizde göz açtırmayacağız, alan da bırakmayacağız, nefes de aldırmayacağız. FETÖ, PKK gibi tüm terör örgütleriyle mücadele edeceğiz.

    Mevcut sistem dünyanın büyük bölümü için adalet üretemiyor. Vizyonumuz Türkiye’yi sistem kurucu ülke haline getirmektir. Tahıl girişiminin devamı için çalışacağız.

    Ege ve Doğu Akdeniz’de çıkarlarımızı hasssasiyetle korumaya devam edeceğiz. Yunanistan ile pozitif atmosferin devamı için uğraşacağız. Yunanistan’dan, Ege’de bizimle aynı samimiyeti bekliyoruz.

    Türkiye – AB ilişkilerinin canlandırılması önem arzediyor. Dış ilişkilerimizin yapısal bir zemine oturmasını istiyoruz. Bölgesel barışa verilecek katkılar refahı da artıracaktır.

  • “İki ülke yakınlaşacak”

    “İki ülke yakınlaşacak”

    Yunanistan ve Türkiye arasında, özellikle Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından yeniden başlayan iyi ilişkiler Litvanya’nın başkenti Vilnius’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Kriyakos Miçotakis arasında gerçekleşen görüşmenin ardından ivme kazandı. Yunan kamuoyunun uzun süredir beklediği görüşmeyle ilgili Yunan medyasının değerlendirmeleri de olumluydu.

    Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Gerapetritis de geçtiğimiz günlerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in eylül ayında New York’ta bir araya gelebileceğini söyledi. Yunan Devlet Bakanı Akis Skerços gerçekleşecek görüşmelerle ilgili iki ülkenin de kırmızı çizgileri olduğunu belirterek beklentisinin “iyi ilişkiler” olduğunu vurgu yaptı.

    Yunanistan’da muhalefetteki PASOK’un Rodop Milletvekili İlhan Ahmet, Yunanistan-Türkiye ilişkilerinin geleceğini ve Yunan kamuoyunda Türkiye ile ilgili oluşan atmosferi değerlendirdi. Ülkedeki durumu “temkinli bir iyimserlik” olarak niteleyen Ahmet’e göre Yunan yetkililerin “kırmızı çizgiler” olarak ifade ettiği kriz konularında nasıl değişiklikler olacağı ise belirsiz. İlhan Ahmet şu değerlendirmeleri yaptı:

    “Türkiye’yi sarsan depremler ve Yunanistan’da yaşanan tren kazasının ardından Türkiye ve Yunanistan ilişkilerinde bir değişim yarattı. Yardımseverlik duyguları en üst seviyeye çıktı. Deprem felaketinden bu yana uzun bir süredir karşılıklı olarak askeri uçaklar havalanmıyor, güzel bir ortam oluştu. Yunanistan kamuoyunda biraz temkinli de olsa Türkiye’yle ilişkilere yönelik olarak iyimserlik olduğunu söyleyebilirim.”

    İlhan Ahmet şöyle devam etti: “Türkiye ve Yunanistan arasındaki Münhasır Ekonomik Bölge sorunu, Ege’de kıta sahanlığı, adalarda silahlanma konularında iktidardaki Yeni Demokrasi Partisi’nin politikalarının ne olduğu, bu politikalarda nasıl değişiklikler yapılacağı konularında belirsizlik var. İktidar bu konularda net konuşmuyor. Yeni Demokrasi Partisi bakanları ve yetkilileri söz konusu konularda ‘taleplerimizden vazgeçmeyeceğiz, taviz vermeyeceğiz’ yönünde açıklamalar da yapıyor ancak açıkça ne olur söylemiyorlar.”

    İlhan Ahmet, ilişkilerin geleceğiyle ilgili, “Benim gördüğüm kadarıyla bu sorunlu konular belirsiz bırakılarak ‘soft diplomasi’ dediğimiz bir politika oluşturulması planlanıyor. Pozitif konular üzerinde yoğunlaşma sağlanacak, karşılıklı olarak ekonomik çıkarların geliştirilmesine çalışılacak. Yunanistan’da iktidarda ‘şimdi havayı yumuşatalım, ileride bakarız’ gibi bir yaklaşım var” ifadelerini kullandı.

    Yunan meclisinde Türkiye’yle ilişkilerle ilgili aşağı yukarı bir mutabakat olduğunu belirten İlhan Ahmet, “Yunanistan’da iktidara gelen büyük partiler yani Kriyakos Miçotakis’in Yeni Demokrasi Partisi, benim mensubu olduğum PASOK ve önceki iktidar partisi SYRİZA Türkiye’yle ilişkiler konusunda benzer politikalara ve ortak tutuma sahiptir. Bütün bu partiler Türkiye’nin Avrupa Birliği perspektifini destekliyor. PASOK ve SYRİZA Türkiye ile ilişkiler gündeme geldiğinde Avrupa Birliği perspektifi doğrultusunda olumlu tutum takınacaktır” dedi.

    Meclis’te Türkiye karşıtı partiler de olduğunu hatırlatan İlhan Ahmet şunları söyledi: “Yunanistan’daki aşırı sağda yer alan Altın Şafak, Spartalılar adlı oluşum ve Yunan Çözümü Partisi, Avrupa Birliği’ne milliyetçi bir bakış açısıyla karşı çıkıyor. Türkiye ile ilgili görüşleri de bu çerçevede iktidara gelen büyük partilerden farklı. Milliyetçi partiler Türkiye’ye silah ambargosuna varacak yaptırımları savunuyorlar.”

  • Dolandırıcıdan akıl almaz sözler

    Dolandırıcıdan akıl almaz sözler

    Kocaeli’de kapora dolandırıcısının pişkinliği adeta hayrete düşürdü. Telefonun ucundaki dolandırıcının, “Yabancı ülkede olsa ayıkırlardı. Bizde mal çok. 6 ay aralıkla bir adamı aynı arabayla 3 kez dolandırdım” dediği anlar saniye saniye kaydedildi.

    Online alışveriş sitelerine kayıt yaptıran dolandırıcılar, siteye sahte ilanları düşük fiyatlarla ekliyor. Söz konusu ilanlarda da çoğunlukla başka araçlara ait fotoğraflar ve bilgiler kullanılıyor. İlana kanan alıcı ise numarayı arayarak, araçla ilgili bilgi alıyor.

    Bu sırada dolandırıcı, başka alıcıların da araçla ilgilendiğini söyleyerek, bir miktar kapora karşılığında ilanı yayından kaldırabileceğini söylüyor. Kocaeli’de yaşayan Emrah Katak da, online bir alışveriş sitesinden araç almak isterken kapora dolandırıcısıyla karşılaştı. Şahısla konuşmasını kayıt altına alan Atak, dolandırıcının pişkin tavırları karşısında adeta neye uğradığını şaşırdı.

    “Sen uyu, ben kaporacıyım”
    İlanı gördüğünü söyleyen Katak, “Gece 01.00 sıralarında araç düştü. Aracı almak için arkadaşı aradım. Evinin çarşamba gününe kadar satılacağını, çok acil paraya ihtiyacı olduğunu söyledi. Bende ‘Tamam aracı göreyim, görüntülü şekilde görüşeyim sizinle. Aracınızın kaporasını atarım’ dedim. ‘Ne iş yapıyorsunuz?’ diye sorduğumda ‘Galericiyim’ dedi. ‘Ben seni yormayayım, yorgun adamsın. Sen uyu, ben kaporacıyım’ dedi. Buradan sonra iş farklı bir boyuta geçti. Bunların yasak olduğunu, günümüzde cezaların ağır olduğunu, haram olduğunu söyleyince ‘Ben yaklaşık 1 senedir bu şekilde geçiniyorum, eşim, dostum, çevrem olmadığı içinde mecbur bu yola da başvurdum’ dedi” diye konuştu.

    “6 ay içinden aynı araçtan aynı adamı 3 kez dolandırdım”
    Şahsın aynı yöntemle birçok kişiyi dolandırdığını söyleyen Katak, “Ona ‘Bu insanlar neye dayanarak, güvenerek sana kaparo gönderiyorlar?’ diye sordum. ‘Abi ülkemizde mal çok, yabancı ülkelerde olsa çoktan ayıklamışlardı. 6 ay içinde aynı araçtan aynı adamı 3 kez dolandırdım’ dedi. İnsanlarımız maalesef bundan ders almıyorlar” şeklinde konuştu.

    “Ekmeğime taş koymazsan sevinirim”
    Konuşma ilerledikçe telefonunun şarjı azalan dolandırıcının pişkinliği karşısında şaşıran Katak, “Bana ‘Abi şu an çok müşteri arıyor şarjım az, kapatırsak işime yarayacak’ diye söyledi. O şekilde telefonu kapattık. ‘Ekmeğime taş koymazsan sevinirim. Şarjım az, parasızım’ dedi. Yaklaşık 10 dakika sonra ben bunu kaydettiğimde sosyal medyaya attım, yayıldı” ifadelerini kullandı.

  • “Ülkemize dış kaynak temini çalışmalarını hızlandırıyoruz.”

    “Ülkemize dış kaynak temini çalışmalarını hızlandırıyoruz.”

    Bakan Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada,

    “TCMB analitik bilanço verilerine göre, net uluslararası rezervler geçen hafta 8.5 milyar dolar ile tarihin en büyük haftalık artışını kaydetti. Rasyonel politikalara dönüş kademeli olarak devam edecek. Rezervleri daha da güçlendirmek için ülkemize ilave dış kaynak teminine yönelik çalışmalarımızı hızlandırıyoruz. Ayrıca, TL cinsi enstrümanları cazip hale getirmeye devam edeceğiz. Bu çerçevede Kur Korumalı Mevduat’ta stopaj desteğini yıl sonuna kadar uzatıyoruz” ifadelerini kullandı.