Etiket: uludağ üniversitesi

  • Uluabat Gölü’nde alg patlaması

    Uluabat Gölü’nde alg patlaması

    Bursa’da Uluabat Gölü, yeşil renge boyandı. Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurhayat Dalkıran gölde alg patlaması yaşandığını belirterek, “Suya karışan atıklar, göldeki azot ve fosfor oranını artırdığı için algler çoğalıyor. Alglerin çoğalması suda yaşayan ve gölden balık yiyen canlılara zarar veriyor” dedi.

    Nilüfer ilçesindeki Uluabat Gölü, yeşil rengi boyandı. Belediye ekiplerince yapılan incelemelerde, suda alg patlaması meydana geldiği ve herhangi bir kimyasal atığa rastlanılmadığı belirlendi. Bursa Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurhayat Dalkıran yeşil alg patlamasının yılın bu dönemlerinde meydana geldiğini belirtti. Alglerin sudaki oksijen oranını düşürdüğünü vurgulayan Doç. Dr. Dalkıran, “Bu durum göldeki canlıların hayatını tehdit ediyor. Suda karışan atıklar, sudaki azot ve fosfor miktarını artırdığı için zamanla alglerin çoğalmasına neden oluyor” dedi.

    ‘AZOT VE FOSFOR ALGLERİN ARTMASINA NEDEN OLUYOR’

    Doç. Dr. Nurhayat Dalkıran, “Uluabat Gölü’ndeki bu aşırı alg çoğalmaları yılın bu dönemlerinde doğal hale geldi. Bunun çeşitli faktörleri var. Göl, sığ ve verimli bir göl. Besin tuzu açısından beslenmiş bir göl. Bu da azot ve fosfor anlamından zenginleşmiş anlamına geliyor. Bu azot ve fosforun girdisinin sebepleri de var. Gölün sığ ve eski bir göl olmasına bağlı olarak doğal bir azot ve fosfor birikimi var. Bir de tarım ve insan faaliyetlerinden dolayı suya giren bir azot fosfor var. Özellikle son 40-50 yıldır aşırı şekilde azot ve fosforun girmesi özellikle bu dönemlerde alglerin aşırı çoğalmasına sebep oluyor. Her canlının besine ihtiyacı var. Ortamda ne kadar besin olursa buna bağlı olarak da canlılar ona göre artış gösteriyor” dedi.

    ‘ALGLER SUDAKİ OKSİJEN MİKTARINI DÜŞÜRÜYOR’

    Alglerin çoğalmasının ekolojik zararları olduğunu belirten Doç. Dr. Dalkıran, “En önemli sorunlardan biri yüzeyde bir tabaka oluşturması. Bu da ışığın dibe girişini engelliyor. Işık dibe girmediği zaman da fotosentez yapan organizmaların fotosentez yapamaması anlamına geliyor. Bunun sonucunda da genellikle oksijen üretimi azalıyor. Dolayısıyla oksijen azalması olduğu gibi alglerin çoğalmasına bağlı olarak aşırı oksijenlenme de görülebiliyor. Bu da zararlı” diye konuştu.

    ‘GÖLDEKİ TOKSİN BALIKLARI TÜKETEN İNSANLARA GEÇEBİLİR’

    Uluabat Gölü’nde daha önce karaciğer üzerinde etkili olan bir toksin tespit edildiğini söyleyen Doç. Dr. Dalkıran, “Bu toksin karaciğere etki ediyor. Balıklara besin zinciri yoluyla geçebiliyor. Balıkları tüketen insana, kuşlara geçebilir. Sulama suyuyla toprağa geçebilir ve insanlarda karaciğer zararına sebep olabilir. Bu Türkiye’deki birçok gölde tespit edilen bir durumdur. Su seviyesinin düşmesinin de etkisi var. İklim değişimiyle de alakalı bir durum var. Küresel iklim değişiminin en önemli etkisinden birinin yağışların şeklinin değişmesidir. İklim değişimine bağlı olarak atmosferik havanın ısınması, buharlaşmanın artması, bu tip göllerde su seviyesinin daha çok düşmesine sebep oluyor. Küresel iklim değişmeleriyle alg çoğalmaları arasında yapılan çalışmalar çok ciddi bir ilişkinin olduğunu gösteriyor” şeklinde konuştu.

    ‘ATIKLARIN SUYA KARIŞMASININ ÖNÜNE GEÇMELİYİZ’

    Alg patlamalarının düzelmesi için gerekenlerin azot ve fosfor girdisinin azalması olduğunu belirten Doç. Dr. Dalkıran, “Temizlik olayı farklı bir şey. Algler bu dönemde aşırı çoğalıyor, daha sonra ölüyorlar. Öldükleri zaman dibe organik materyal çöküyor. Bu da bakteri faaliyetini artırıp, sudaki oksijeni de tüketebiliyor. Temizlenmesi mümkün değil. Doğal dengeye çok dikkat etmek gerekiyor. Yapılması gereken en önemli şey atıkların doğal sulara karışmasının önüne geçebilmek” diye konuştu.

    ‘ALGLER DURGUN SULARDA DAHA FAZLA ÇOĞALIYOR’

    Atıklarla ilgili arıtma tesislerinin kurulduğunu vurgulayan Doç. Dr. Dalkıran, “En büyük sorunlardan bir tanesi Kütahya’dan gelen atıklar. Tarımdan gelen sulama suyu dönüşü var. Bundan da azot fosfor girdisi olabilir. Bu da alglerin çoğalmasını tetikliyor. Yapılması gereken en önemli şey çevreyi kirletmemek. Doğal dengeyi bozmamak. Doğal dengeyi bozduğumuz zaman istenmeyen durumlarla karşılaşıyoruz. Bunun sucul ekosistemde daha ağır etkileri oluyor. Tür çeşitliliğinde azalma oluyor. Biyolojik çeşitlilik düşebiliyor. Uluabat Gölü önemli bir gölümüz. Türkiye’nin 14 Ramsar alanından biri. Biyolojik çeşitliliği çok yüksek. Canlılar açısından çok önemli bir yer. Balık çeşitliliği çok fazla. Önemli bir sulak alanımız ve dönemsel olarak bu tip çoğalmalar olabiliyor. Şu an yağışlarda da azalma var. Su seviyesi de düşmüştür diye tahmin ediyorum. Su seviyesinin düşmesi de suyun durgunlaşmasını ve suyun kendisini yenilemesini azalttığı için bu algler durgun suları seviyor ve çoğalmalar meydana geliyor” dedi.

    ‘İNSAN KAYNAKLI FAKTÖRLER BU SÜRECİ HIZLANDIRIYOR’

    Havaların soğuduğu, su seviyesinin yükseldiği zaman gölün renginin normal hale geleceğini belirten Doç. Dr. Dalkıran, şöyle devam etti:

    “Su seviyesinin çok fazla düşmesi ciddi zararlara sebep olabilir. Eski yıllarla karşılaştırdığımızda gölün alanında küçülme var. 20 yıl önceki verilerle karşılaştırdığımızda ciddi anlamda küçülmeler ve sığlaşma söz konusu. Bu aşırı alg çoğalması da sığlaşmayı tetikliyor. Verimli bir gölde ölen canlıların hepsi dibe çöküyor ve dolmaya sebep oluyor. Aynı havzadan gelen suyun taşıdığı katı maddeler de var. Onlar da gölün dolmasına sebep oluyor. Bu doğal bir süreç ama en önemli faktör insan etkisinden kaynaklı müdahalelerin artması. Bu da gölün doğal hayatını daha hızlı bir olayın gerçekleşmesine sebep oluyor. 100-150 yılda gerçekleşecek olan doğal bir olayın 10-20 yıl gibi bir sürede gerçekleştiğinin etkisini görüyoruz.”

    ‘GÖLÜN YÜZEYİNDE DEĞİŞİK BİR RENK VARDI’

    Doğa yürüyüşü yapmak için gölün kıyısına geldiğini söyleyen dron operatörü İsmail Onur Kurnaz, “Normalde her zaman geldiğimiz bir yer burası. Doğa yürüyüşü yapmak için geliyoruz. Gayet berrak suyu var. Bugün de geldik. Gölün yüzeyinde değişik bir renk vardı. Merak ettim. Yerli halkıyla muhabbet ettik. Alg patlaması olduğunu söylediler. Prodüksiyon işleri yaptığım için yanımda dron vardı. Hemen görüntülemek istedim” dedi.

  • Bursa Uludağ Üniversitesi nasıl eğitim verecek?

    Bursa Uludağ Üniversitesi nasıl eğitim verecek?

    Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ), yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında, güz yarıyılında uygulama içeren programlar ile lisansüstü programlarda “karma eğitim (hibrit)”, diğer programlarda ise “uzaktan eğitim” yöntemlerinin uygulanmasını kararlaştırdı.

    BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, sosyal medya hesabından, Üniversite Senatosunun 2020-2021 eğitim öğretim yılı güz yarıyılı öğretim süreçlerine ilişkin kararlarını yayımladı.

    Buna göre, yüksek lisans ve doktora eğitimleri, tüm enstitülerde karma eğitim olarak uygulanacak. Teorik dersler ve teorik ders ile bütünleşen laboratuvar uygulamaları, uzaktan öğretim yolu ile çevrim içi yapılacak.

    Üniversitenin Tıp, Diş Hekimliği, Sağlık Bilimleri, Veterinerlik, Ziraat, Spor Bilimleri, Güzel Sanatlar fakülteleri, Fen-Edebiyat Fakültesinin fen bölümleri ile Eğitim Fakültesinin güzel sanatlar bölümleri ve devlet konservatuvarında karma eğitimle hizmet verilecek.

    Mühendislik, Mimarlık, İktisadi ve İdari Bilimler, İlahiyat, Hukuk, Fen-Edebiyat fakültelerinin edebiyat bölümleri, Eğitim Fakültesinin güzel sanatlar dışındaki bölümleri ve İnegöl İşletme Fakültesinde uzaktan eğitime geçilecek.

    Yabancı Diller Yüksekokulu, Teknik Bilimler, İnegöl, Karacabey, Harmancık meslek yüksekokullarında karma eğitim, diğer meslek yüksekokullarında uzaktan eğitim uygulaması yürütülecek.

    Bazı programlardaki klinik uygulama veya intörn eğitimleri, pandemiden korunma, fiziki koşullar ve öğrenci sayıları dikkate alınarak seyreltilmiş gruplar ile dönüşümlü olarak ilgili fakülteler tarafından planlanacak.
    Salgın koşulları ve korunma kuralları dikkate alınarak yapılacak karma eğitime dahil olacak bölümlerin bu uygulamayı hangi şartlarda ve nasıl yapacakları, yönetim tarafından internet sitesinde ayrıntılı şekilde duyurulacak.

  • Piknikte düşüp felç geçirmişti, 1 buçuk ayda iyileşti

    Piknikte düşüp felç geçirmişti, 1 buçuk ayda iyileşti

    Bursa’da yaklaşık 1,5 ay önce piknikte top oynarken çarpışma sonucu düşen ve omurilik yaralanması nedeniyle boynundan aşağısını hareket ettiremeyen Mustafa Celen, ameliyat ve fizik tedavi sonrası yürümeye başladı.

    Osmangazi ilçesinde ikamet eden, bir çocuk babası 38 yaşındaki Celen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ailesiyle 19 Temmuz’da Doğancı piknik alanına gittiğini ve top oynarken çarpışma sonucu boynundan yaralandığını söyledi.

    Omuriliğinin de zarar gördüğünü belirten Celen, yere düştükten sonra boynundan aşağısını hareket ettiremediğini anlattı.

    Yakınlarının, sağlık ekiplerini çağırdığını dile getiren Celen, Çekirge Devlet Hastanesindeki müdahalesinin ardından Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edildiğini kaydetti.

    Üniversite hastanesinde ertesi gün ameliyat edildiğini ve birkaç gün sonra özel bir fizik tedavi hastanesine götürüldüğünü bildiren Celen, şöyle devam etti:

    “Romatem Bursa Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi’nde 15 gün yatılı tedavi oldum. İlk haftasında ayaklarımı hareket ettirmeye, ardından da yürümeye başladım. Tabii bu öncelikle Allah’ın, daha sonra değerli hocamız Serap hanımın ve benim gayretimle oldu. Şu anda ayakta tedavi görüyorum ve gayet iyi durumdayım. Benim gibi felç geçiren kişiler ümitlerini kırmasınlar, morallerini bozmasınlar, inançlarını ve yaşam umutlarını kesinlikle kaybetmesinler. Kararlı oldukları sürece bunu aşacaklarına inansınlar. Ben başardım, daha da iyi olacağım, diğer insanlar da başarabilirler.”

    Celen, ameliyatından bir hafta sonra yürümeye başladığını aktardı.

    Şimdi yürüyebildiğini, merdiven inip çıkabildiğini ifade eden Celen, “Şu anda ellerimi tam olarak kullanamıyorum. Hastanede ağırlıklı olarak el ince becerileri üzerine ayakta tedavi görüyorum. İnşallah ellerimi de tam olarak kullanacağım.” dedi.

    Bu süreçte psikolojik bakımdan ailesi ve çevredeki kişilerin çok büyük etkisi olduğunu vurgulayan Celen, onlardan aldığı manevi destekle bu zor günleri kısa sürede aştığını sözlerine ekledi.

    “Tedaviye erken dönemde başlamak çok önemli”

    Mustafa Celen’in doktoru Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Serap Latif Raif de hastanede nörolojik yani felçli hastaların rehabilitasyonu ile ilgilendiklerini belirtti.

    Aldığı darbe sonucu Celen’in boyun bölgesinde omurilik yaralanmasının geliştiğini kaydeden Raif, ameliyattan bir hafta sonra hastanede rehabilitasyon programına aldıklarını anlattı.

    Rehabilitasyon tedavisine çok erken dönemde başladıklarına dikkati çeken Raif, “Çok güzel bir tedavi süreci geçirdik. Çok başarılıydı. Çok yoğun fizik tedavi gördü. Bu gibi rahatsızlıklarda erken rehabilitasyona başlamak tedavi başarısında çok önemlidir. Rehabilitasyon programının içinde de fizyoterapi temelli, robotik ve ergoterapi dediğimiz el becerilerini geliştirici egzersizler vardı. Aynı zamanda el ve kol robotu egzersizleriyle çok çalıştık. Bu anlamda hastamız da çok başarılıydı.” ifadelerini kullandı.

    Dr. Serap Latif Raif, Celen’in hastaneye ilk geldiğinde kollarında ve bacaklarında kas güçsüzlüğünün bulunduğunu, özellikle ellerini kullanmakta güçlük çektiğini, yürüyemediğini bildirdi.

    Yatak içi aşamada hastaneye alıp tedavisine başladıklarını, hızla oturma dengesinin geliştiğini, ayağa kalktığını ve yürümeye başladığı söyleyen Raif, şöyle konuştu:

    “Hastamızın durumu çok iyi bir örnek. Bize erken dönemde gelen hastalarımızda tedavinin başarılı olduğunu gözlemliyoruz. Aslında bir aylık süreç tedaviye adaptasyondur. Yatak içi aşamadan yürüme aşamasına ve elini kullanır pozisyona gelmesi çok önemli. Çünkü aylarca hatta yıl boyunca devam eden tedavilerimiz var. Onun için hastamızın gelişimi çok büyük bir başarı. Rehabilitasyon çalışmalarındaki hedefimiz, hastaların günlük yaşamına tekrar geri dönmesi ve onları günlük yaşamına adapte etmek. Mustafa Celen’de de öyle oldu. Hastamız şu anda bağımsız olarak yürüyebiliyor, elini rahatlıkla kullanabiliyor. Daha da geliştirmeye devam edeceğiz.”

  • Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kayıhan Pala kararı

    Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kayıhan Pala kararı

    Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kayıhan Pala kararı: “Bilim insanının pandemiyi izlemesi, veri toplaması, değerlendirmesi, yayınlaması, akademik olarak olağan bir durum, Anayasal bir haktır.”

    Görevini yaparak gerçekleri kamuoyu ile paylaşan Prof. Dr. Kayıhan Pala hakkında açılan soruşturma sona erdi. Bursa Tabip Odası üyesi de olan Prof. Dr. Pala için savcılık soruşturması izni verilmedi.

    Bursa Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğü, Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala hakkında “halkı yanlış bilgilendirdiği, paniğe yönlendirdiği” iddiasıyla, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu. Savcılık görevsizlik kararı vermiş ve dosyayı Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne göndermiş, Rektörlük de soruşturma açmıştı.

    TTB’den açıklama:

    Uludağ Üniversitesi, bir bilim insanı olarak halkı bilgilendirme görevini yerine getiren meslektaşımız Prof. Dr. Kayıhan Pala için soruşturma izni vermedi. Prof. Dr. Pala, 21 Nisan 2020’de yaptığı ve suçlamaya konu edilen açıklamasında, “Türkiye’de henüz salgının tepe noktasını görmediğimizi düşünüyoruz. Ben 2-3 hafta kadar önce tepe noktasının 20-27 Nisan arasında gözlenebileceğini, ondan sonra bir azalma olacağını ve haziranın 2. haftasına kadar da sönümleneceğini tahmin ettiğimi yazmıştım. Bu tahminin ne kadar geçerli olacağını bu hafta hep birlikte göreceğiz” ifadelerini kullanmıştı.

    Soruşturma sonlandırıldı

    Rektörlük, soruşturmayı içinde Tıp Fakültesi ve Hukuk Fakültesi dekanlarının da olduğu, üç kişilik son soruşturma komisyonunun kararı doğrultusunda sonlandırdı.

    İfade özgürlüğü kapsamında

    Kararda özetle; Pala’nın, halk sağlığı alanında uzman bir bilim insanı olarak, Dünya Sağlık Örgütü tarafından Halk Sağlığı Acil Durumu ve Pandemi olarak ilan edilen Covid-19 hastalığını izlemesinin, bilimsel veri toplaması, değerlendirmesi ve yayınlamasının akademik olarak olağan bir durum olduğu, ayrıca bu verilere dayalı görüş açıklamasının ise gerek Anayasa gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ilgili maddeleri çerçevesinde, temel bir hak olan ‘ifade özgürlüğü’ kapsamında olduğu, soruşturulan durumun ise, “Herkes bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir” düzenlemesini yapan Anayasa’nın 27. Maddesi kapsamına uygun olduğu sonucuna varıldı.

  • Bursa’da zincirleme kaza! 1 ölü 5 yaralı

    Bursa’da zincirleme kaza! 1 ölü 5 yaralı

    Bursa’nın Nilüfer ilçesinde meydana gelen zincirleme trafik kazasında bir kişi öldü, 5 kişi yaralandı.

    İzmir Yolu’nda seyreden Mert E. idaresindeki 16 R 9184 plakalı otomobil, Özlüce Kavşağı’nda aynı yöne giden M.Y’nin kullandığı 16 AIG 304 midibüs ve D.T. yönetimindeki 34 GY 3491 plakalı otomobille çarpıştı.

     Çarpmanın etkisiyle otomobilde sıkışan sürücü Mert E. ve 4 yaşındaki oğlu Seyit Çınar E. ile ismi öğrenilemeyen annesini araçtan itfaiye ekipleri çıkarttı. Sürücünün eşi Fatmagül E. ise kaza yerinde yaşamını yitirdi.

    Mert E, oğlu ve annesi ile yaralanan diğer sürücüler M.Y. ve D.T, sağlık ekiplerince Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ile Bursa Şehir Hastanesine kaldırıldı.

    Ailenin aracında bulunan muhabbet kuşu, polis ekiplerince koruma altına alındı.

    Kaza nedeniyle tek şeridi ulaşıma kapanan yolda uzun araç kuyrukları oluştu. Araçların kaldırılmasının ardından trafik normale döndü.

  • Uludağ Üniversitesi, BEBKA teknik destek programına damga vurdu

    Uludağ Üniversitesi, BEBKA teknik destek programına damga vurdu

    Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA) tarafından 2020 yılı için kurum ve kuruluşların kapasitelerinin artırılması amacıyla ilan edilen 2.300.000 TL bütçeli Teknik Destek Programı’nın Mayıs-Haziran dönemi proje başvuruları değerlendirmeleri ilan edildi. Teknik Destek Programı’na Mayıs-Haziran döneminde yapılan 28 proje başvurusundan, yapılan değerlendirmeler neticesinde 12 proje başarılı bulundu.

    Bursa Uludağ Üniversitesi, ULUTEK Teknopark ve Uludağ Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi’nin proje başvuruları BEBKA tarafından başarılı bulunan projelerden. Bursa Uludağ Üniversitesi’nin “Gıdaların Duyusal Analizlerinde Teknik Yeterlilik, Validasyon ve Yeni Yaklaşımlar Eğitimi” isimli projesi Teknik Destek programı kapsamında desteklenecek.

    ULUTEK Teknopark “Bursa’daki Bilişim Firmalarının İnovasyon Kapasitelerinin Artırılması ve Rekabetçi Hizmet Süreçlerinin Geliştirilmesi” isimli projesi ile ULUTEK bünyesinde Bilişim alanında faaliyet gösteren firmalara yönelik; Hedeflerle Yönetme Becerileri, Süreç ve İş Modellerinde Sadeleşme, Çevik Kurum Dönüşümü, Kurumlarda İnovasyon ve Yaratıcılık, Tasarım Odaklı Düşünme ve Yeni Dönem Pazarlama Stratejileri konulu eğitimler düzenleyecek.

    Bursa Uludağ Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ise “Bursa Girişimci Topluluğu Oluşturulması“ isimli projesiyle destek almaya hak kazandı. Proje, gençlerin sosyal girişimcilik kavramı ile tanışmaları, akademik ve teknoloji odaklı yenilikçi girişimler ortaya çıkarmaları ve var olan girişimcilerin kapasitelerini geliştirmeleri için ekosistemi besleyebilen, sorun çözmek için katkı sunabilen, sürdürülebilir bir yapıda ve kendisini sürekli geliştiren bir topluluk tasarımı üzerine kurgulandı.

    BEBKA Teknik Destek Programı kapsamında kurum/kuruluşların eğitim ve danışmanlık ihtiyaçlarının karşılanması için uzman/danışman desteği veriyor. 2020 Yılı Teknik Destek Programı kapsamında dört öncelik belirlendi. Bu öncelikler yenilik ve verimlilik; girişimcilik ekosisteminin geliştirilmesi; kırsal kalkınma ve turizm tanıtım; yerel kalkınma fırsatları. BEBKA, TR41 Bölgesi’ndeki yerel aktörlerin bölgesel kalkınma açısından önem arz eden, ancak kurumsal kapasite eksikliği nedeniyle hazırlık ve uygulama aşamalarında sıkıntı ile karşılaştıkları çalışmalara; Ajansın sonuç odaklı programlarının amaç ve öncelikleri doğrultusunda kurumsal nitelikli ve kapasite geliştirici faaliyetler ile destek sağlıyor.

    Teknik Destek Programı başvuruları Mart-Nisan aylarını kapsayan ilk dönemin akabinde ikişer aylık dönemleri kapsayacak şekilde alınmakta olup, Eylül-Ekim ayı ile son bulacak. Bu kapsamda Teknik Destek programı Temmuz-Ağustos ayları için başvurular devam ediyor.

  • BUÜ, daha önce rastlanmayan bir bakteri keşfetti

    BUÜ, daha önce rastlanmayan bir bakteri keşfetti

    Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Veteriner Fakültesi Su Ürünleri Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Soner Altun ve ekibinin, daha önce rastlanmayan bir bakteri türünü tespit ettiği bildirildi.

    Rektörlükten yapılan yazılı açıklamaya göre, Veteriner Fakültesi araştırma ekibi, “Akuakültürden izole edilen Vibrio spp. ve Pseudomonas spp. türlerinin identifikasyonu, genotiplendirilmesi, antimikrobiyal duyarlılık ve direnç genlerinin belirlenmesi” konusunda yürüttükleri TÜBİTAK projesi kapsamında tespit edilmemiş yeni bir Pseudomonas türünü tanımlayıp literatüre kazandırdı.

    Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen Prof. Dr. Altun, Türkiye’nin gökkuşağı alabalığı üretiminde Avrupa ülkeleri arasında en yüksek kapasiteye sahip olduğunu belirtti.

    Altun, bu üretimin sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla balıklarda hastalık yapan etkenlerin tespiti ve bunlara yönelik koruma kontrol önlemlerin alınması gerektiğini ifade etti.

    Ekibinde yer alan araştırma görevlileri Dr. Muhammed Duman ve Dr. İzzet Burçin Satıcıoğlu ile kültürü yapılan gökkuşağı alabalıklarında hastalıkların tespiti amacıyla 2010 yılından bu yana Türkiye’nin 6 farklı bölgesinde inceleme çalışması yaptıklarını anlatan Altun, balıklarda hastalık yapan birçok etken belirlediklerini bildirdi.

    Uluslararası alanda ilk kez isimlendirilen “Pseudomonas sivasensis” bakterisiyle ilgili bilgilerin, mikrobiyoloji alanında yeni tür tanımlamalarının yapıldığı “Systematic and Applied Microbiology” dergisinde de yayımlandığını belirten Prof. Dr. Soner Altun, şunları kaydetti:

    “Bu bakteri türü, Su Ürünleri Hastalıkları Ana Bilim Dalı çalışma ekibi tarafından 2013 yılında Sivas’ta bir alabalık işletmesinden Pseudomonas sp. olarak izole edildi. Yapılan polifazik analizlerle de yeni bir tür olduğu belirlenmiştir. İspanyol araştırmacılarla yapılan iş birliği sonrası bakteri ‘Pseudomonas sivasensis’ olarak isimlendirildi. Bu etkenin aynı zamanda İsviçre ve Belçika’da akciğer enfeksiyonu geçiren klinik hastalardan da izole edildiği rapor edildi.”

    Kültür balıklarında hastalığa yol açan farklı bakteri türlerinin tespit ve isimlendirmeleri konusunda çalışmaların sürdüğünü belirten Altun, buna göre balıklarda kontrol önlemlerinin alınmasına yönelik aşı çalışmalarının devam ettiğini sözlerine ekledi.

  • Bursa Uludağ Üniversitesi’nde ‘Sosyal mesafeli’ mezuniyet

    Bursa Uludağ Üniversitesi’nde ‘Sosyal mesafeli’ mezuniyet

     

    Bursa Uludağ Üniversitesi, bu yıl öğrencilerinin mezuniyet törenlerini internet ortamına taşıdı.

    Rektör Prof.Dr.Ahmet Saim Kılavuz Sağlık Bilimleri Fakültesi ile online törenlere başlandığını, yaptığı paylaşımla duyurdu.

    Kılavuz; “Pandemi nedeniyle ilk defa bu yıl ‘sosyal mesafeli’ bir mezuniyet dönemi geçireceğiz. Törenlerimizin büyük bölümü sanal ortamda düzenlenecek. Bugün, Sağlık Bilimleri Fakültesi ile online törenlerimize başladık. Mezun olan tüm öğrencilerimize yeni hayatlarında başarılar diledik.” ifadelerini kullandı.

  • Karacabey TSO Mesleki̇ Eği̇ti̇m Merkezi̇ gün sayıyor

    Karacabey TSO Mesleki̇ Eği̇ti̇m Merkezi̇ gün sayıyor

    Bursa Valiliği, Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Karacabey Ticaret ve Sanayi Odası arasında imzalanan “Karacabey Ticaret ve Sanayi Odası Mesleki Eğitim Merkezi” projesinde sona gelindi.

    2018 yılının Mayıs ayında yapımına başlanan ve yaklaşık 2.5 milyon TL’ye mal olan proje ile ilgili açıklamalarda bulunan Karacabey Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Naci Güncü, “Karacabey Ticaret ve Sanayi Odası ile Uludağ Üniversitesi işbirliğinde gerçekleştirilen Karacabey Sempozyumunun en önemli sonuçlarından birisi de, ilçemize yeni gelen yatırımlar ve otoyol projesi ile cazibe merkezi haline gelen Karacabey de uzman iş gücüne olan ihtiyacının her geçen gün daha da artmasıydı.

    Karacabey Ticaret ve Sanayi Odası olarak yapımını üstlendiğimiz projeye, başta Karacabey Kaymakamlığımız, Karacabey Belediyemiz ve Bursa Vergi Daire Başkanlığı olmak üzere hayırsever üyelerimiz, projede yer alan mimarlar, mühendisler, taşeronlar ve inşaat ustalarımız katkı sundular. Mimarlar ve mühendislerimiz bilâ-bedel (ücretsiz) iş yaptılar. Tüccarımız ve esnafımız bu hayırlı işe maliyetine yakın fiyatlarla malzeme ve hizmet tedarikinde bulundular. KDV İstisnası ile birlikte yapım müteahhidi olmadan, maliyetinin yarısına proje tamamlanmış oldu. Kurumlarımıza ve hayırsever üyelerimize, inşaat sürecinde emeği geçen, katkı sunan tüm paydaşlarımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Karacabey Sanayi Sitesi içerinde mülkiyeti Hazineye ait olan ve Milli Eğitim Bakanlığına tahsis edilen 2.824 mettre taşınmaz üzerine 2.135 m kapalı alan olarak inşa edilen Karacabey Ticaret ve Sanayi Odası Mesleki Eğitim Merkezi’nde 11 dersliğin yanı sıra atölyeler, idare odaları, sosyal yaşam alanları ve 300 kişilik modern bir konferans salonu yer alıyor. Sonbaharda yapılacak açılış ile hizmete girecek olan Mesleki Eğitim Merkezi, sanayi sitesi esnafımıza, üyelerimize, fabrikalarımıza, ilçemiz esnafına katkı sunacak. Eğitimler, toplantılar, seminerler, Mesleki Yeterlilik Kurumu sınavları, çıraklık ve ustalık sınav ve eğitimleri, modern imkânlarla donatılmış konferans salonu ve atölyelerde yapılacak. Eğitim camiamız ile üyelerimizin ve esnaflarımızın aynı payda buluştuğu ve etkileşim içerisinde olacağı bir ortamda faaliyetlerin katma değeri artacak, nitelikli iş gücü ile ilçe ekonomimize katkı sunulacak” dedi.

    Başkan Güncü, açıklamasında ayrıca Mesleki Eğitim Merkezinde yer alan Karacabey Ticaret ve Sanayi Odası irtibat ofisinde KOSGEB Temsilciliği ve İŞKUR Temsilciliği faaliyetlerinin de yürütüleceğini belirterek, Eğitim-Sanayi işbirliğinin yüksek seviyede olacağını sözlerine ekledi.

  • Rektör Kılavuz: “Uzaktan eğitim için gerekli adımları atacağız”

    Rektör Kılavuz: “Uzaktan eğitim için gerekli adımları atacağız”

    BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu, Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, Prof. Dr. Adem Doğangün ve Üniversite Genel Sekreteri Osman Dikmen ile birlikte online sınav sürecinden başarı ile çıkan Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı ve Bilgi İşlem Daire Başkanlığı personeline teşekkür ziyaretinde bulundu. COVİD-19 salgını nedeniyle sıkıntılı bir süreçten geçtiklerini kaydeden Rektör Prof. Dr. A. Saim Kılavuz; “Bundan sonraki dönemde de süreç kısmen devam edecek. En kısa zamanda normal sürece geçmeyi ümit ediyoruz. Devletimiz tedbirlerini aldı. 15 Mart’tan itibaren eğitim öğretimin uzaktan yapılması konusunda karar açıkladı. Üniversitemizin öğrencileri de kendi yaşadıkları kentlere gittiler. Bizler de hemen o andan itibaren mevcut duruma adaptasyonu nasıl sağlayacağımızı düşünmeye başladık. Uzaktan eğitimin 30 Mart’tan itibaren başlaması gerektiğini anladık. 7-8 yıl önce Üniversitemiz bünyesinde UKEY sistemi devreye alındı. Biz bu sistemi biraz daha iyileştirdik” diye konuştu.

    Herhangi bir sıkıntı yaşamadan, 12 Haziran Cuma akşamı itibariyle 280 bini aşan öğrencinin sınavını başarılı bir şekilde tamamladıklarının bilgisini veren Prof. Dr. A. Saim Kılavuz; “Öğrencilerimizle yaptığım konuşmalarda her zaman onlara moral verdim. Sistem yüklenmeden kaynaklı bazı zamanlarda sorunlar oluşturuyordu. Ancak bu sınav döneminde tüm sıkıntıların giderilmesi konusunda çok hassas davrandık. Herhangi bir sıkıntı da yaşanmadı. Dekanlıklarımıza mazeret hakkı için çok düşük oranda başvuru yapıldı. Ben sınavdan önce; biz bu işten anlımızın akıyla çıkarsak 70 bin öğrenci ile Türkiye’de tarih yazarız, eğer başarısızlık söz konusu olursa bu sefer de tarihi tersinden yazarız demiştim. Bugün itibariyle Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı’mız, Bilgi İşlem Daire Başkanlığı ve diğer kurumlarımız ile iyi bir noktaya geldik” şeklinde konuştu.

    Gelecek eğitim öğretim döneminde de pandemi sürecinin devam edebileceğini vurgulayan A. Saim Kılavuz; “Eskiden olduğu gibi tüm öğrencinin kampüste bulunacağı bir ortamı düşünemiyoruz. Öğrencinin bir kısmı yüz yüze eğitim görürken, bir kısmı uzaktan senkron bir şekilde eğitim görebilecek. Mevcut duruma adapte olacak tedbirleri alıyoruz. Öğrenci İşleri Daire Başkanlığımız da öğrenci ile ilk muhatap olan birimimiz. Her zaman söylüyorum. Öğrenci bizim velinimetimiz. Aralarında mutsuz olanlar çıkabiliyor. Ancak bunlar çok cüzi sayıda kalıyor. Dolayısıyla iyi bir sınav dönemi geçirdiğimizi düşünüyoruz. Personelimizin Üniversiteye olan aidiyet duygusunun bu anlamda ön plana çıktığını ve başarının bu şekilde yakalandığını düşünüyorum. Her birinize teker teker teşekkür ediyoruz. Tüm yönetici kadromuzla bu bağlamda teşekkür için sizlerin huzurunuza geldik. Bundan sonra da bu tablonun devam etmesini temenni ediyorum” dedi.

    Öğrenci işlerinden sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu da online sınav konusunda ilk başlarda olumsuz düşüncelerin daha fazla olduğunu, ancak süreç ilerledikçe memnuniyetin arttığını aktardı. Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu, sistemin uygulanmasında emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ettiklerini söyledi.