Etiket: uludağ üniversitesi

  • Büyükşehir’le üniversite arasında işbirliği

    Büyükşehir’le üniversite arasında işbirliği

    Bursa’ya değer katacak pek çok projede bugüne kadar üniversiteler, akademik odalar ve sivil toplum kuruluşları ile farklı işbirliklerine giden Bursa Büyükşehir Belediyesi, son olarak Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi ile protokol imzaladı. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ve Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Ahmet Saim Kılavuz arasında imzalanan protokol çerçevesinde, Büyükşehir Belediyesi Hayvanat Bahçesi’ndeki hayvanların tedavi ve tetkiklerine Veteriner Fakültesi destek verecek. Bu sayede hayvan sağlığı korunurken, Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğrencileri de çok sayıdaki nadir tür üzerinde akademik çalışma ve mesleki uygulama yapma imkânı bulacak.


    130 türden bin hayvan

    Protokol imza töreninde konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Türkiye’de Avrupa Hayvanat Bahçeleri ve Akvaryumlar Birliği’ne (EAZA) üye 3 hayvanat bahçesinden birine sahip olduklarını hatırlattı. Geçtiğimiz yıl hayvanat bahçesinin 718 bin ziyaretçiyi ağırladığını kaydeden Başkanı Aktaş, “206 bin metrekare alanda 130 farklı türden bin adet hayvanımız bulunuyor. Yıl boyunca her yaştan ziyaretçiyi ağırlamanın yanı sıra özellikle öğrencilere, çeşitli etkinlikler ve eğitim programları düzenleyerek hayvan sevgisinin aşılanmasını hedefliyoruz. Hayvan sevgisinin benimsenmesi, normal şartlarda doğada görülmesi mümkün olmayan türlerin görülmesi ve nesli tükenme tehlikesi altında olanların korunmasını sağlıyoruz. Bu protokol hem hayvan sağlığına hem de üniversiteli gençlerin eğitimine büyük katkı sağlayacak. Bu işbirliğimizin hayırlı olmasını dilerim” dedi.

    Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Ahmet Saim Kılavuz da üniversitenin bilimsel aklı ile toplumun ihtiyaçlarını uyuşturmaya çalıştıklarını, zaman zaman da Büyükşehir Belediyesi ile bir araya gelip, ihtiyaç hissedilen alanlarda işbirlikleri yaptıklarını hatırlattı. Rektör Kılavuz, imzaladıkları protokolün iki kuruma da katkı sağlayacağını belirterek, katkıları nedeniyle Başkan Aktaş’a teşekkür etti.

  • TEKNOFEST takımlarına “dijital” destek

    TEKNOFEST takımlarına “dijital” destek

    Son 2 yıldır öğrenci takımlarına sponsor bulmaya başlayan Üniversite Yönetimi, önümüzdeki aylarda gerçekleştirilecek yarışlara hazırlanan öğrencilere destek sağlamaya devam ediyor. Üniversite bünyesinde oluşturulan takımların genel giderleri ve mentörlüklerinin yürütülmesi için sektördeki tecrübeli firmalardan yardım gelmeye devam ediyor. Yazılım, tasarım ve pazarlama konusunda Bursa’nın deneyimli firmalarından Ron Digital, Yapay Zeka Topluluğu’na mentörlük desteği verecek. Hazırlanan işbirliği protokolüne BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz ve Firma Genel Müdürü Eşref Faruk Yel imza attı.


    Gençlere tam destek

    Firmaya teşekkürlerini ileten Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, yeni dönemde yapılacak yarışlarda çok daha fazla takım ile mücadele etmeye hazırlandıklarını açıkladı. Düşünen, araştıran ve üreten gençlerin her türlü desteği hak ettiğini vurgulayan Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Çok kıymetli çalışmalar yapıyorlar. Ülkemiz ve geleceğimiz açısından son derece önemli fikirlere sahipler. Yarışlarda yer alan tüm projelerin önemsenmesi ve bunların geliştirilmesine dair desteklerin verilmesi gerekiyor. Ülkemizin teknolojik ve bilimsel kalkınma hamlesinde böylesi organizasyonların çok kıymetli bir yer tuttuğuna inanıyoruz. Üniversitemiz öğrencileri de bu çalışmalara değerli katkılar sunuyor. Her biri ile gurur duyuyoruz. Destek veren tüm firmalarımıza da sonsuz teşekkürlerimizi iletiyorum. Protokolümüzün hayırlı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.


    Benzer yollardan geçildi

    Ron Digital Genel Müdürü Eşref Faruk Yel ise genç bir girişimci olarak ilk kez 23 yaşında firmasını kurduğunu vurguladı. Geride kalan yaklaşık 10 yıllık süreç içerisinde yurt dışında çok sayıda proje yaptıklarını ve bu alanda ciddi mesafe kat ettiklerini söyleyen Eşref Faruk Yel; “Firma bünyemizde 30 kalifiye personelimiz çalışıyor. Her biri bilgisayar mühendisi ve sıfırdan başladılar. Şirketimizin temel amaçlarından birisi de öğrenci topluluklarımız veya startup projeleri olan girişimcilerimize destek vermek. Kendi içimizde de bu arkadaşlarımızı girişim stüdyosu olarak konumlandırıyoruz. Öğrenci kardeşlerimiz de bizim geçtiğimiz yollardan geçiyorlar. Onlara destek olmak ve katkı sağlamak istedik. Birlikte çok kıymetli çalışmalara imza atacağımıza inanıyorum” dedi.


    Protokol imza töreninde Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanı Mehmet Aydemir, BUÜ Teknoloji Transfer Ofisi Genel Müdür Yardımcısı Nihal Sağlam ve idari personel, Basın-Halkla İlişkiler Sorumlusu Aliye Şenel ile Yapay Zeka Topluluğu öğrencileri de hazır bulundu.

  • BUÜ’nün “Uluslararasılaşma” ağı genişliyor

    BUÜ’nün “Uluslararasılaşma” ağı genişliyor

    Dünyanın farklı ülkelerinden çok sayıda üniversite ile işbirliğinin geliştirilmesi için faaliyetlerde bulunan BUÜ Yönetimi, akademik ve bilimsel ortaklık yaptığı yükseköğretim kurumu sayısını her geçen gün arttırıyor. BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, son olarak Lübnan’ın köklü eğitim kurumlarından Trablusşam Üniversitesi’nin Rektörü Prof. Dr. Rafaat Mohamad Rachid Mikati ve Dış İlişkiler Sorumlusu Dr. Salaheddine Mikati’yi ağırladı. Ziyarette BUÜ Uluslararası Akademik İlişkiler Koordinatörü (UAİK) Prof. Dr. Bülent Şenay da hazır bulundu.


    BUÜ’nün uluslararası alanda tanınırlığı ve bilinirliğinin arttırılması adına görev süresi içerisinde planlı bir şekilde çok sayıda faaliyet yürüttüklerinin altını çizen Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, UAİK Koordinatörlüğü’nün de büyük katkıları ile başta Avrupa olmak üzere dünyanın farklı ülkelerinden yükseköğretim kurumlarıyla irtibat sağladıklarını belirtti. Bu üniversitelerle akademik ve bilimsel işbirliğinin başlatılması, geliştirilmesi ve ortak çalışmaların yapılması için adımlar attıklarını kaydeden Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Bu girişimlerimiz neticesinde mevcut anlaşmaların yenilenmesi haricinde birçok yeni eğitim kurumuyla da işbirliği protokolleri imzaladık. Bugün de dost ülke Lübnan’ın kıymetli bir yükseköğretim kurumu olan Trablusşam Üniversitesi ile işbirliği protokolü yapıyoruz. Akademisyen değişimi, ortak proje üretilmesi ve Üniversitemizin bilgi birikiminin aktarılması noktasında çalışmalar yürüteceğiz. Taraflara hayırlı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.


    Konuk Üniversite Rektörü Prof. Dr. Rafaat Mohamad Rachid Mikati ise 1986 yılında kurulan özel üniversitenin tarihi olarak edebiyat ve ilim şehri olarak bilinen Trablusşam’da yer aldığını, 4 fakülte ile eğitim verdiğini ve ayrıca Arapça eğitim merkezlerinin de bulunduğuna dikkati çekti. Türk halkını ve Bursa’yı tanıma fırsatı buldukları için mutlu olduklarını aktaran Rektör Mikati, BUÜ’nün bilgi birikiminden faydalanmayı arzu ettiklerini söyledi.
    Rektörler görüşmenin sonunda ikili işbirliği anlaşmasına (Memorandum of Understanding) imza attı.

  • Teknoloji Transfer Ofisi başarı hikayesi

    Teknoloji Transfer Ofisi başarı hikayesi

    BUÜ Teknoloji Transfer Ofisi’nin BİGG ULUKOZA Programı çerçevesinde desteklediği Dr. Mehmet Onur Genç ve Prof. Dr. Ahmet Fenercioğlu, “Elektrikli Bisikletler İçin Otomatik Şanzıman Geliştirilmesi ve İmalatı” isimli projeleri ile TÜBİTAK’tan 450 bin TL sermaye desteği almaya hak kazandı. BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, projeleri kabul olan girişimcileri ağırladı. Ziyarette Teknoloji Transfer Ofisi yöneticileri de hazır bulundu.

    Düşünen, araştıran, projelendiren ve üreten tüm girişimcilerin yanında olmaya devam edeceklerini kaydeden Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, şehir içi seyahat ve taşımacılık maksatlı, bisiklet ve araba fonksiyonuna sahip elektrikli ulaşım aracı konusunda özel bir proje hazırlayarak TÜBİTAK’tan destek almayı başaran girişimcileri tebrik etti.

    Teknoloji Transfer Ofisi’nin yerli ve milli teknolojinin geliştirilmesi adına son derece kıymetli bir görevi sürdürdüğüne dikkati çekti. BİGG ULUKOZA Programı ile 2022 yılında toplam 11 projeye destek aldıklarının altını çizen Rektör Kılavuz, “Bu hepimiz için değerli bir başarıdır. Girişimcilik hayali olan, parlak proje fikirleri olan herkesi Teknoloji Transfer Ofisimizin bilgi birikiminden yararlanmaya davet ediyoruz. Ülkemiz ve milletimiz adına fayda sağlayacak fikirlerin destekçisi ve takipçisi olmayı arzu ediyoruz. Bizlere güvenen ve ekibimizin katkıları ile TÜBİTAK’tan destek almayı başaran girişimcilerimizi tebrik ediyor, prototip çalışmalarında da aynı başarıyı sürdürmelerini diliyoruz” şeklinde konuştu.

    Proje 1. Yürütücüsü olan Mehmet Onur Genç ise çalışmalara başladıkları ilk andan itibaren Bursa Uludağ Teknoloji Transfer Ofisi’nin katkılarını her aşamada hissettiklerini söyledi. Çevreye duyarlı teknolojilerin geliştirilmesi, bilime ve topluma faydalı yüksek teknolojili hizmetlerin sağlanması adına kendi şirketlerini kurduklarını vurgulayan Mehmet Onur Genç, destek alan projede şehir içi ulaşımında ve taşımacılığında bisiklet ve araba fonksiyonlarına sahip, mobil kontrol ile paylaşımlı araç kullanımı sağlayabilen, çevreye duyarlı ve trafik sorununa çözüm sağlayacak bir ürün ortaya çıkarmayı hedeflediklerinin altını çizdi.

  • Akademisyenlerin TÜBİTAK başarıları devam ediyor

    Akademisyenlerin TÜBİTAK başarıları devam ediyor

    BUÜ Mühendislik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kadir Çavdar, Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Züleyha Alper, Doç. Dr. İlker Mustafa Kafa ve Öğr. Gör. Dr. M. Okan Aydın’ın yürüttüğü ‘Tıp Ve Hemşirelik Eğitimleri İçin Santral Venöz Kateterizasyon (SVK) Simülatörü Geliştirilmesi’ başlıklı Ar-Ge projesi TÜBİTAK TEYDEB 1507 Kobi Ar-Ge Başlangıç Destek Programı çerçevesinde desteklenmeye değer görüldü.
    Proje ekibi tarafından ULUTEK Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nde 9 ay önce tıp eğitim teknolojileri alanında faaliyet göstermek hedefiyle kurulan SciTechSim Medikal Simülasyon Eğitim ve Yazılımları Tic. Ve San. Ltd. Şti. bünyesinde hazırlanan Ar-Ge projesi, TÜBİTAK TEYDEB 1507 Kobi Ar-Ge Başlangıç Destek Programı kapsamında 979 bin lira hibe almaya hak kazandı.


    Toplam 18 ay sürecek proje çerçevesinde santral ven kateterizasyon simülatörünün, ultrasona uyumlu doku teknolojisi kullanılarak üretilmesi planlanıyor. Ekip, dünyadaki benzer medikal simülatörlerden farklı olarak sensör teknolojisi ile enjektör açısı ve doku penetrasyonunun da ölçülerek anlık geri bildirim sağlanması ve bu sayede komplikasyon riski yüksek olan bu girişimsel prosedürün en doğru koşullarda öğretilebilmesini hedefleyen bir simülatör geliştirmeyi planlıyor.
    SciTechSim şirketi, yenilikçi tıp eğitim teknolojilerinin geliştirilmesi konusunda gerçekleştirdiği bilimsel çalışmaların yanında tıp eğitiminde yaygın olarak kullanılan silikon bazlı modellerin yerlileştirilmesi hususunda da multidisipliner araştırmalar ve sektörel iş birlikleri yürütmeye devam ediyor.

  • Uludağ Üniversiteli akademisyenlerden proje başarısı

    Uludağ Üniversiteli akademisyenlerden proje başarısı

    Açıklanan sonuçlara göre; BUÜ Tıp Fakültesi İmmünoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Salih Haldun Bal’ın yürütücülüğündeki “Eritrosit Süspansiyonlarının Depolama Süresi ve Şartların Etkisiyle Salınan Eksozomların T Lenfositler Üzerindeki Etkileri” başlıklı proje destek almayı başardı.


    Yardımcı araştırmacılar olarak Dr. Levent Tufan Kumaş, Dr. Öğr. Ü. Diğdem Yöyen Ermiş, Doç. Dr. Yasemin Heper, Prof. Dr. Haluk Barbaros Oral’ın görev yapacağı proje hakkında bilgi veren Dr. Öğr. Ü. Salih Haldun Bal; “Transfüzyonun (kan nakli), hastanın bağışıklık sistemini etkileyerek istenmeyen sonuçlara yol açabildiği uzun yıllardır bilinse de; transfüzyonla ilişkili immün düzenlenme (transfusion related immuno-modulation; TRIM) adı verilen bu tablonun nedeni ve oluş mekanizması aydınlatılabilmiş değildir. Bu nedenle hastayı TRIM’den tam olarak koruyacak çözüm veya çözümler de üretilememektedir. Bu konuda yürütülmüş çalışmalar sayesinde ulaşılan bilgi yeni çalışmalar ile desteklendikçe hedefe daha çok yaklaşılmaktadır” dedi.


    Projede kan bağışı sonrası kan torbası içinde kalan veya üretilen eksozomların, TRIM gelişimindeki ihtimali yüksek rollerini araştıracaklarını kaydeden Bal; “Bu gayeyle eritrosit süspansiyonlarının içinde depolama süresi boyunca biriken eksozomların, T lenfositler üzerindeki etkileri, in vitro hücre kültürü ortamında kan transfüzyonu taklit edilerek incelenecektir. Böylelikle TRIM gelişiminde eksozomların rollerinin olup olmadığı değerlendirilebilecek ve elde edilecek sonuca göre transfüzyon stratejilerinin düzenlenmesi sağlanabilecektir” şeklinde konuştu.

  • Bursa’da riskli binaların röntgeni çekilecek

    Bursa’da riskli binaların röntgeni çekilecek

    Binaların taramasının yapılması için vatandaşlar Büyükşehir Belediyesi’nin internet sitesine online başvuracak. Hızlı tarama ile üniversiteler ve akademik odalar riskli binaların tespitini yapacak, hızlı adımlar atılacak. Büyükşehir Belediyesi’nin Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) ile yaptığı ortak proje çerçevesinde tüm altyapıyı ve stratejik noktaları kapsayacak detaylı çalışma bir yıl içerisinde tamamlanacak.

    Maraş ve Hatay merkezli büyük depremlerin ardından Marmara’da deprem riskini yaşayan Bursa’da Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş öncülüğünde; Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof Saim Kılavuz, Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof Naci Çağlar, Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Engin Er, İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Ülkü Küçükkayalar, Mimarlar Odası Başkanı Şirin Rodoplu’nun katılımıyla protokol imzalandı.

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Mart ayından itibaren hızlı tarama ile vatandaşların kendi yaşadığı binadaki tereddütlerle ilgili sahada olacaklarını belirterek, “Bugün imzaladığımız protokol ile mevcut yapılar hakkında bilgi sahibi olmanın önünü açıyoruz. Odalar, üniversiteler ve belediyeler ile risk değerlendirmesinin tespiti için çalışmalar başlıyor. Yerinde durum tespit edilip raporlanacak. Talep sahiplerine bildirilecek. Vatandaştan ücret almayacağız. Depremle alakalı bugüne kadar ortaya koyduğumuz bilgi birikimi kullanmaya devam edeceğiz.

    Yapı stoğu içindeki sağlıksız yapılara yeni eklemeler olmasını ilk etapta engelleyeceğiz. Kaçak yapı yaparak şehrin geleceğine kötülük yapıyorsunuz. Üzerine gideceğiz. Kimsenin bu şehrin geleceğine dinamit koymaya hakkı yok. Samanlıymış, Çalı yoluymuş. Dolayısıyla yeni ilaveler olmasını, kaçak yapı noktasında engellememiz gerekiyor. Sağlıksız yapıları kentsel dönüşümle yenilemek için tüm imkanları seferber ederken, birileri kaçak yapı yapmaya devam ederse iyileştirmelerin bir esprisi olmaz.Kararlı şekilde kaçağın üzerine gideceğiz. Birileri bağırsın. Hakkı yok. Hırsızlık yapmak günah, insan öldürmek günah. Toplumu, bir şehri öldürüyorsun. Buna hakkın var mı. Kim yaparsa yapsın a partili, b partili.

    Önceliğimiz Bursa ovası. İyice azalan Bursa ovası, verimli tarım toprağı olan Bursa ovasının korunması için radikal kararlar alacağız. Yeni yapılaşmaya tahammülümüz yok. Deprem tahmin çalışmalarına hızla devam edeceğiz. Japon işbirliği ajansı Jika ile başlattığımız risk haritaları ile ilgili Kasım 2022’deki çalışma 1,5 yıllıktı. Proje bize deprem anlamında en riskli bölgeleri ortaya koyacak. Bugüne kadar belirlediğimiz kentsel dönüşüm alanlarına uygulama sahalarının sayısını arttıracağız. Bütüncül, imar planlarımızı revize edeceğiz. İmar planlarının revizyonuna ilişkin, mikro bölgeleme yöntemiyle jeolojik etüd yapacağız. Acil müdahale için ulaşım altyapısının sağlıklı çalışmasının ne kadar önemli olduğunu gördük. Köprülü kavşak, üst geçit gibi sanat yapılarının riskini tespit edeceğiz. Tüm kavşak ve yolların sorgulandığını ifade etmek istiyorum.

    Kentsel dönüşümle ilgili, buna ne para, ne güç, ne teknik, ne makine ekipman yetmez. “Alsın belediye kentsel dönüşüm yapsın” mantığı doğru değil. O bölgede, o adada, o sitede oturanlar kararını verecekler. 3 katlı binaları 13 katlı yaparak değil üstüne para alarak değil. Devletin verdiği imkanlarla, biz de ekstra imkan nasıl veririz diye sorguluyoruz.


    Beşyol’da, Yiğitler’de, 75.yıl Mahallesi’nde çalışmamız var. Ulus ve Arabayatağı’na giriyoruz. Yıkımlara başladık. Biz kentsel dönüşüm yapacağız. Yeni yerlerin boşaltılması, dönüşmesi için bunları depo konut olarak kullanacağız. Konut satmak için yapmadık. Borçlara karşılık kullanmadık. O yüzden de her ilçe belediyemizin beraberinde her vatandaşın duyarlı olması gerektiğini söylüyorum. 1050 konutlarla alakalı 1,5 yıl önce bakanlığa gittiğimizde çok güzel imkan sunduk. Oradaki hak sahipleri 150 bin lira fark vermek istemediler. “Reis bey 70 yaşındayım. 150 bin lira ne fark vereyim” dediler. Aynı kişiler şimdi mesaj atıyor. Bunun üzerinden siyaset yapmadan insanlara doğru şekilde anlatmazsak, geleceğe karşı vebalimiz var. Üzerimize düşen görevleri her bir vatandaşımız nasıl arabasına özen gösteriyor, kıyafetine ve eşyaya özen gösteriyorsa konutu için de gösterecek” şeklinde konuştu.

    “50 yılda yaptığımız hataları 50 günde temizleyemeyiz”

    Maraş ve Hatay merkezli depremlerin ardından Bursa’nın seferberliğine teşekkür eden, bölgeye 1600 tır gönderildiğini hatırlatan Başkan Alinur Aktaş, orada yaşadıkları ve gördüklerinin çok etkileyeceğini olduğunu kaydederek, “Şehirlerimiz yıllar öncesinden cazibe merkezi oldu. Kentsel risklere duyarlı yetersiz afet riski taşıyan depreme dayanıklı olmayan yapı stoğu ortaya çıktı. Düzensiz yapılaşmanın sonucu ortada. Deprem uzmanları Kuzey Anadolu fayına dikkat çekiyor. 1939’dan beri batıya göç eden sistematığı var. Tek riskli şehir İstanbul değil. Oradaki bir deprem Türkiye’nin ekonomisine ciddi sıkıntı oluşturur ama ağır sanayi olan Bursa’da da ciddi sıkıntı oluşturur.

    Ülkemizin ekonomisini derinden etkileyecektir. 1855 küçük kıyamet olarak nitelendirilir. 168.senei devriyesi. 7,5 büyüklüğündeki bu deprem insanların hayatını kaybetmesine, tarihi binaların ve camilerin yıkılmasına sebep olmuştur. Kış ayları olması biraz yangının etkisiyle sonuçlar olumsuz olmuştur. Bursa’da 1939 yılında yerleşim alanı 838 hektar iken 2016 yılında bu rakam 16397 hektara çıkmıştır. 20 katlık büyüme söz konusudur. 1971 yılında Darmstad ile kardeş şehir olduk. Bursa’nın merkez nüfusu 180, köylerle 300 bindi. Darmstad 160 bindi. 50 yılda Darmstad 165 bin oldu. Bizim nüfusumuz 3 milyon 200 bin. Nüfusa kayıtlı olmayan mülteci ve depremzedeleri eklersek 300 bin daha eklemek gerekiyor.

    Darmstadın 50 yıldaki artışını biz haftada alıyoruz. Aradaki fark ne demek istediğimizi anlatmaya yeterli. 50 yılda yaptığımız hataları 50 günde temizleyemeyiz. İmkansız olmadığı için buradayız. Odalar, sivil toplum örgütleri, akademik odalar, üniversiteler, farklı kurum kuruluşlar kanaatlerini belirttiler. Bazen bunu eleştiri ile öneri ile dile getirdiler. Ancak hepimizin üzerine düşen önemli sorumluluklar var. 1050 konutlardan o kadar çok mesaj aldım ki, ne yapacağımı bilemiyorum. Kentsel dönüşüm vesilesiyle kar etme hastalığımızdan acilen dönmemiz gerekiyor. Kentsel dönüşüm bir rant elde etme aracı değildir. Eskiyen binaları yenilemek için metod ve yöntemdir. Bu noktada herkesin üzerine düşen sorumluluklar var.

    Devletin de belediyelerin de herşeyden önce o mülkün sahibinin sorumluluğu vardır. “50 yıllık binama karşılık sıfır bina alayım aynı metrekarede üzerine para alayım” mantığı ile bir arpa boyu yol alamayız. Benim üzerimde bir emanet var. Bu emanetle alakalı ama böyle bir şeye vesile olmak istemiyorum.

    Ben teknik adam değilim ama bir binanın yüksekliği, o binanın sakat olduğu veya öncelikli yıkılacağı manası çıkarmaz. Gördüm tek katlı binaların nasıl ters döndüğünü, yanında 7-8 katlı binaların, toplu konutların nasıl sapasağlam kaldığını gördüm. Önemli olan zemini tanımak. Zemini Bursa olarak tanıyoruz. Bursa olarak Türkiye’de çalışma yapan ilk üç belediyeden birisiyiz. Devam eden çalışmalar var. Bu noktada mevcut bina stoğumuzu tanımamız gerekiyor. Herkeste panik var. Herkes binasının üç aşağı beş yukarı olduğunu görüyor.

    İzmir depreminden sonra kolon kirişlerle ilgili kararlar alınmıştı sonuç alamamıştık. Antep, Maraş ve Hatay’da gittim gördüm. Bir kata mağaza galeri yapmak için canım kolonlar kesilmiş, 7 katlı binanın yükü taşıması mümkün değil. Bir ayağınızı iptal edip yaşamaya çalışmak gibi bir şey. Bina çökmüş. Bugün şehrimizin geleceğinin şekillendirilmesi için karar alma günü. Farklı siyasi partilerden olabiliriz. Bursa hepimizin. Bu kararı tüm bileşenlerle birlikte alacağız” ifadelerini kullandı.

    1 yılda riskli binalar tespit edilecek.

    Toplantıda teknik detayları açıklayan Genel Sekreter Ulaş Akhan da, çalışmanın 17 ilçeyi kapsayacağını belirterek, “Önümüzdeki haftadan itibaren belediyemizin internet sitesinden ilçe belediyelerimizin online başvuralarını almış olacağız. Hızlı tarama ile bunun detaylarıyla alakalı üniversiteler ve ilçe belediyeleri ve akademik odalarla beraber yasa çerçevesinde formları hazırlayıp mart ayının ilk haftasında sahaya ineceğiz. Elimizde yapı stoğu envanteri var.

    İlçe belediyelerin kaçak bina tespitleri var. Alt katında ticarethane olan ve statiğe uygunsuz müdahalelerle ilgili ilçe belediyelerinin envanteri var. 4-5 farklı yöntemle kaynakla yapı stoğumuzun kalitesini test etmiş olacağız. Hızlı tarama ile kendi yaşadığı binadaki tereddütlerle ilgili çalışma yapacağız. Belediye olarak Jika ile yapacağımız çalışmayla detaylı verilere, altyapı elektrik ve doğalgaz santralleri, altyapıyı kapsayacak detaylı çalışma olacak. Bursa’da 650 bin yapı stoğu var. Bu protokol ile 1 yıllık sürede yüzde 25’ini talebe göre gözden geçirmiş olacağız. Mikro yöntemle zemin etüdü ihalesini yaptık 3 merkez ilçede başlatıyoruz. Bursa’daki yapı stoğunun yüzde 30’u 2004 yılı öncesine ait. Deprem yönetmeliği 1998’de çıktı. 2001 yılında yapı denetim zorunluluğu getirildi. 2004’te ise hazır beton zorunluluğundan dolayı biz 2004 sonrasını hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Toplum değişmeli”

    Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof Saim Kılavuz da “Mülk sahipleri olarak bizlerin buradan itibaren bizim bireysel olarak bir tercih ortaya koymamız gerekiyor. Bilgilerin davranışa dönüşmesi için kararlı bir tavır ortaya koymamız gerekiyor. Şuur oluştu. Bunu eyleme dökeceğiniz zaman insani nefsi etmenlerle zaaflarımız ortaya çıkıyor. Her noktada bu böyle. İşe ilk başlayacağımızda zemin etüdünden jeologlardan, geoteknik uzmanlarından başlamak üzere herkes üzerine düşeni; bilimin ön gördüğü şekilde zaaf göstermeden kararlılıkla yerine getirmeli. Hiçbir taviz verilmemeli. Demiri ören ustadan, taşerona, işçiden müteahhite kadar. Müteahhitler ön plana çıkarıldı. Altında iş yapan 200 birim var. Onlara kadar. Yönetimler ve bunların kontrol mekanizması. Hepimizin sorumluluğu var.

    Deprem bu anlamda vazgeçilemez ise deprem gerçekliği sözkonusu ise bunu örgülemek bireysel tercihlerimizden. Toplumsal ve idari tercihlerimizle olacak. Depremin yıkıcı ve öldürücü olmasının önüne geçmek bilime değer vermekten geçiyor. Kuranı Kerim’de hem karada hem denizlerde bizzat insanların elleriyle yaptıklarından dolayı bozulma meydana geldi. Fesat kavramını kullanıyor. Bu dünyayı yaşanır hale getireceksek, depremleri öldürücü olma özelliğinden çıkarıp sürdürülebilir vaka haline getireceksek; düştüğümüz yerden kalkmamız gerekecek. Hem denizleri hem karayı kirletmemek gerekecek. Herkes sorumluluğu başkasına atıyor. Bir diğer ayette, Allah, bir toplumu o toplum kendisini değiştirmediği müddetçe değiştirmez. Toplumsal değişim yaşacaksak bireyler olarak bilgiye dayalı, etik, davranış sergilemeliyiz. Bu toplantıyı çözümün ilk adımı olarak görüyorum” diye konuştu.

  • Üniversite Konukevi’nde kalan depremzedelere moral ziyareti

    Üniversite Konukevi’nde kalan depremzedelere moral ziyareti

    En iyi şekilde ağırlanmaları için ilk günden itibaren her türlü önlemi alan Üniversite yönetimi, misafirlere moral ziyaretinde bulundu. Depremzede ailelerle öğle yemeğinde bir araya gelen BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ferudun Yılmaz ve üniversite yöneticileri, tüm konuklarla tek tek ilgilendi.


    Yaşanan acıların birlik ve beraberlik örneği gösterilerek hafifletilebileceğini vurgulayan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Ülkemiz, milyonlarca insanımızı etkileyen büyük bir afete maruz kaldı. Üniversite olarak hem deprem bölgesindeki hem de kentimize gelen depremzede kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Sizleri misafir olarak değil, başımızın tacı olarak görüyoruz. Bu süreçte Devletimizin tüm kurumlarıyla koordineli olarak Üniversitemizdeki tüm imkânları depremzede vatandaşlarımızın hizmetine sunduk. Burada amacımız ailelerimizi en iyi şekilde ağırlamak ve acıların hafifletilmesine vesile olmaktır” diye konuştu.

    Konukevi ziyareti sırasında ailelerin ihtiyaç ve taleplerini de dinleyen Prof. Dr. Kılavuz, özellikle yaşlı ve çocuk konuklarla uzun uzun sohbet etti. ‘Yüzyılın felaketi’ olarak nitelenen depremler dolayısıyla büyük bir üzüntü içinde olduklarını vurgulayan Kılavuz, “Yaşadığımız tarifsiz acıya rağmen yaralarımızı birlikte sarmak için gayret ediyoruz. Bu zor günlerde Devlet ve Millet olarak müthiş bir dayanışma örneği gösteriyoruz. Tüm Türkiye kenetlenmiş durumdayız. İnşallah bu zor günlerin üstesinden hep birlikte geleceğiz” açıklamasında bulundu.

    Rektör Kılavuz ayrıca misafir ettikleri depremzedelerin ihtiyaçları için her türlü önlemi aldıklarını, yiyecek, giyecek ve eğitim-öğretim konularında da taleplerin giderilmesi adına çalışmaya devam edeceklerinin bilgisini verdi.

  • Bangladeşli Emon, canla başla çalışıyor

    Bangladeşli Emon, canla başla çalışıyor

    BUÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 2019 yılında mezun olan Al Amin Emon, 6 Şubat’ta Türkiye’de büyük bir deprem felaketi olduğu haberini alır almaz Bangladeş’te geniş çaplı bir yardım organizasyonunun başlatılmasına öncülük etti. TİKA’nın yürüttüğü faaliyetlerin bizzat içerisinde yer alan Emon, her aşamada canhıraş bir şekilde çalışıyor.

    Felaket haberini alır almaz yardımlar başlatıldı

    Öğrencilik zamanında Türkiye Burslusu olan ve aldığı destek ile okulunu başarılı bir şekilde tamamlayarak ülkesine dönen Al Amin Emon, felaket haberinin kendisi başta olmak üzere tüm Bangladeşlileri yasa boğduğunu vurguladı. Kardeş ülke gibi gördükleri Türkiye’nin yaralarının sarılması için çok sayıda noktada yardım kampanyasının başlatıldığını açıklayan Emon, “Türk kardeşlerimiz için yüzlerce yardım kampanyası başlatıldı. Yetkililerden acil ihtiyaçlar konusunda bilgi aldık. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ile de irtibat kurarak toplanan yardımların bir araya getirilmesi ve nakliye işlemlerinin derhal başlatılması için çalıştık. Bizler aynı zamanda din kardeşleriyiz. Türkiye için Cuma namazlarında dualar ettik. Hatimler okuduk. Bu felaketin bir an evvel atlatılacağına inanıyoruz. Enkaz altında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz” şeklinde konuştu.

    Türkiye’nin binlerce gönüllü elçisinden biri

    Al Amin Emon, ülkesinde yürüttüğü çalışmalar hakkında BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz’a bilgilendirme maili attı. Organizasyondan bu sayede haberdar olduğunu söyleyen Rektör Kılavuz da tüm Bangladeş halkına, yardımda bulunanlara ve bu yardımların Türkiye’ye ulaştırılması için canla başla çalışan herkese teşekkür etti. Aldığı mailin kendisini çok duygulandırdığını aktaran Kılavuz, “Türkiye’nin en yoğun misafir öğrenci nüfusuna sahibiz. Dünyanın 120’ye yakın ülkesinden öğrenciye ev sahipliği yapıyoruz. Onlara asla yabancı öğrenci demedik. Ülkemize ayak bastıkları ilk andan itibaren kendilerini misafir olarak görüyor ve son güne kadar bu düstur ile hareket ediyoruz. Bizden gördükleri hoşgörü ve yakınlık, öğrencilerimizin de kendilerini adeta evlerinde hissetmelerine vesile oluyor. Mezun olup ülkelerine döndüklerinde ise artık Türkiye’nin birer gönüllü elçisi oluyorlar. Al Amin Emon gibi on binlerce elçiye sahibiz. Başımıza gelen felakette de bu gençlerin Türkiye’yi nasıl sahiplendiklerini çok daha net bir şekilde görebiliyoruz. Allah, hepsinden razı olsun. Kardeşliğimiz daim olsun” açıklamasında bulundu.

  • Arılar için takviye tavsiyeleri

    Arılar için takviye tavsiyeleri

    Çakmak, havaların ılık seyrettiğini ve bu sebeple de arıların daha çok kovanlardan dışarı çıktığını anlattı.

    Böylece arıların daha fazla enerji harcadığını belirten Çakmak, “Bu arada arılar biraz da erken yumurtlamaya başladı. Dolayısıyla içerideki besin stoklarının çoğunu bitirmiş durumdalar. O yüzden bundan sonra yapılması gereken en önemli tedbir, arılara bol miktarda besin sağlamak lazım. Bal, polen ve pudra şekeriyle beraber hazırlanmış kek dediğimiz besini arılara vererek besin ihtiyacını karşılamamız lazım.” diye konuştu.

    Şu ana kadar farklı nedenlerle kayıplar olabileceğini dile getiren Çakmak, şunları kaydetti:

    “Kayıpların çoğu da zaten kışa yaşlı ana ve yaşlı arılarla girilmesi nedeniyle gerçekleşti çünkü onların ömürleri kısa oluyor. Havalar böyle gidince biraz daha kısaldı arıların ömürleri ama şimdi arı yumurtlamaya da başladı. 35 derecede kovanı sabit tutmaya çalışıyor. Larva var, bu larvaların beslenmesi lazım, bir de 35 derece sabit sıcaklık, müthiş derecede bir besin tüketimi var kovanlar içerisinde. Onun için de tedbir alacağız. Tedbir alırsak, yeterince besin verirsek arılara, önemli kayıplar yaşamayız.”

    Çakmak, hava sıcaklığı nedeniyle arıların erken yumurtladığını belirterek, “Marmara Bölgesi’nde daha çok şubat ayında başlıyorlardı, şimdi ocak ayında başlamış oldular yani belki 1 aya yakın bir zaman farkı oldu. Şubat ayında da soğuk olabilir. Arı yine yumurtlamaya başlar, besin ihtiyacı daha fazla olabiliyor ama şu anda biraz daha erkenden başladığı için daha da fazla besin tüketimi oldu. Dolayısıyla o besin tüketimini yerine koymak lazım. Yani arılara takviye yapılabilirse önemli kayıplar yaşanmaz.” ifadelerini kullandı.