Etiket: uludağ üniversitesi

  • Emine teyzeden duygulandıran bağış

    Emine teyzeden duygulandıran bağış

    Eşini seneler önce kaybeden ve çocukları da olmayan Emine Apaydın, kendisinden sonra kullanılmak üzere evini Üniversiteye bağışlamak istedi. Apaydın, bu fikrini uzun yıllar kendisine evlatlık eden Mustafa Ekinci ile paylaştı. Annesi gibi gördüğü Emine Apaydın’ın düşüncesi karşısında mutlu olan Mustafa Ekinci de gerekli işlemlerin başlatılması için Üniversite Yöneticileriyle irtibat kurdu. BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz da Emine Apaydın’ı makamında ağırlayarak teşekkür etti. Ziyarette Bursa Uludağ Üniversitesi Güçlendirme Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Erbak, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, Vakıf Müdürü Ramazan Üzü ve Fehmi Duban da hazır bulundu.

    “Bu destek unutulmayacak!”

    Emine Apaydın’ın elini öpen ve kendisine teşekkür plaketi hediye eden Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, yapılan bağışın kendilerini son derece duygulandırdığını söyledi. Davranışın, herkese örnek olması gerektiğini vurgulayan Rektör Kılavuz, “Emine teyzemiz, bu düşüncesi ile bizleri ziyadesiyle mutlu etmiştir. Rabbim kendisinden razı olsun. Yaptığı bağış ile inşallah ahirette de hayır kapıları asla kapanmayacaktır. Üniversitemiz var oldukça ve bağış yapılan evden katkı almaya devam ettikçe Emine teyzemizi unutmayacağız. Kendisi 90 yaşında ve sağlığı da son derece yerinde. Allah göstermesin ama bir hastalığı olduğu zaman Bursa Uludağ Üniversitesi olarak her zaman yanında olacağız. O bizleri düşündü ve böyle güzel bir bağışta bulundu. Biz de onu asla unutmayacağız” dedi.

    Gösterilen ilgiye kayıtsız kalamadı

    Eşini seneler önce kaybeden ve çocukları da olmayan Emine Apaydın ise evini kendisinden sonra kullanılmak üzere Üniversiteye bağışlamak istediğini açıkladı. Sağlığında bu işin tamamlanmasından dolayı çok mutlu olduğunu belirten Apaydın, “Ne zaman hastanelere düşeceğimiz belli değil. Üniversitemizin hastanesine daha önce de defalarca gelmiştim. Beni son derece iyi karşıladılar. Onların iyiliğine karşılık ben de böyle bir iyilik yapmak istedim. Yine gelmek zorunda kalırsam da en iyi şekilde karşılayacaklarına eminim. Evimden elde edilecek gelir ile öğrencilere burs verilebilir veya herhangi bir eksiklik giderilebilir. Bu da beni mutlu eder” şeklinde konuştu.

    Emine Apaydın’ı annesi gibi gördüğünü ve yıllardır onun bakımını üstlendiğini söyleyen Mustafa Ekinci de yapılan bağışın kendilerini de çok mutlu ettiğini aktardı.

  • Prof. Dr. Ayhan Arınık’a veda

    Prof. Dr. Ayhan Arınık’a veda

    Cenaze törenine BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Kaya, Hastane Başhekimi Prof. Dr. Rıdvan Ali, ailesi, akademik ve idari personel ile yakın dostları katıldı.
    Törende konuşan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Prof. Dr. Ayhan Arınık’ı bir hastalığı vesilesiyle tanıdığını aktardı. Arınık’ın son derece ilgili ve yaşı kaç olursa olsun karşısındakini muhatap alan bir hekim olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun. Boğaz rahatsızlığı geçirmiş ve iki ameliyat olmuştum. Dolaşmadığım poliklinik kalmadı. Fakültemize geldim ve Ayhan hocamızla orada tanışma fırsatı buldum. Bende son derece zarif bir beyefendi izlenimi bırakmıştı. Genç bir akademisyen olarak benimle ciddi anlamda ilgilendi. Ailesine, camiasına ve tüm sevenlerine sabırlar diliyorum” diye konuştu.

    Fakülte dekanlığı görevini de yürüttü

    Dekan Prof. Dr. Ekrem Kaya ise Ayhan Arınık’ın Tıp Fakültesi’nin kurucu hocalarından birisi olduğuna işaret etti. 1 Yıl dekanlık görevini de üstlendiğini hatırlatan Prof. Dr. Ekrem Kaya; “Hocamız ile birebir çalışma fırsatımız olmadı. Asistanlığım döneminde yeniden fakültemizde görev yapmaya başlamıştı. Görüyor ve takip ediyorduk. Örnek, zarif, etrafı ile barışık ve çok iyi bir hocaydı. Allah rahmet eylesin. Ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum” şeklinde konuştu.
    BUÜ Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Rıdvan Ali de merhum ile 1986 yılından 2001 yılında emekli oluncaya kadar yakın bir dirsek teması ile çalıştıklarını söyledi. Kendisinin oldukça iyi bir eğitici, iyi bir akademisyen ve son derece iyi bir insan olduğunu belirten Prof. Dr. Rıdvan Ali; “Allah rahmet eylesin, toprağında dinlendirsin. Eşine, çocuklarına, yakınlarına ve tüm sevenlerine sabırlar diliyorum” açıklamasında bulundu.
    Törende ailesi ve yakın arkadaşları da Prof. Dr. Ayhan Arınık hakkında kısa konuşmalar yaptı. Merhum için Rektörlük önünde dua edildi. Cenaze, Organize Sanayi Camii’nde kılınan namazın ardından Hamitler Mezarlığı’na defnedildi.

    Prof. Dr. Ayhan Arınık’ın özgeçmişi

    1 Ağustos 1934 tarihinde Manyas’ta doğan Prof. Dr. Ayhan Arınık, ilk ve orta öğretimini Bandırma’da, lise eğitimini İstanbul Pertevniyal Lisesi’nde yapmış ve buradan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazanmıştır. 1959 yılında mezun olan Prof. Dr. Ayhan Arınık, aynı fakültede İç Hastalıkları Kliniği’nde uzmanlık eğitimine başlamıştır. 1964 yılında İç Hastalıkları Uzmanı ve 1971 yılında da Doçent olmuştur. 1973 Yılında Bursa Tıp Fakültesi’ne kurucu öğretim üyesi olarak gelen Ayhan Arınık, 1976 yılında Profesör olmuştur. Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı ve Endokronoloji Bilim Dalı’nın kurulmasını ve gelişmesini sağlayan Arınık, uzun yıllar çok sayıda hekimin yetişmesine katkıda bulunmuştur. İlerleyen yıllarda İç Hastalıkları Kürsü Başkanlığı ve Dekanlık yapan Prof. Dr. Ayhan Arınık, 1980 İhtilali sonrası Üniversitedeki öğretim üyeliğinden ayrılmak zorunda kalmış, 1992 yılında tekrar üniversiteye dönerek 2001 yılında emeli olana kadar çalışmıştır. Merhum Prof. Dr. Ayhan Arınık, Türk Diyabet Cemiyeti Bursa Şubesi Başkanlığı ve Türk Tabipler Birliği Bursa Şubesi Başkanlıkları görevlerinde bulunmuştur.

  • Mustafakemalpaşa MYO’ya yeni sera

    Mustafakemalpaşa MYO’ya yeni sera

    Yeni sera alanı için gerçekleştirilen törene BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Adem Doğangün, Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu, MEYOK Koordinatörü Prof. Dr. Çağatan Taşkın, Mustafakemalpaşa MYO Müdürü Prof. Dr. Mehmet Öz, Üniversite Genel Sekreteri Osman Dikmen, ilçe protokolü, akademisyenler, idari personel ve öğrenciler katıldı.

    “Meslek yüksek okullarımızın her biri üniversite kapasitesinde”

    Törende konuşan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, meslek yüksekokullarının doluluk oranları itibariyle birçok fakültenin önünde gittiğini açıkladı. İstihdam anlamında da mezunların çoğunun iş bulma konusunda hiçbir sıkıntı yaşamadığını kaydeden Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Mezunlarımız, Uludağ Üniversitesi’nde eğitim görmenin avantajını yaşıyor. Henüz daha öğrenci iken iş teklifi alan, bitirir bitirmez kabul edilen binlerce öğrencimiz var. Meslek yüksekokullarımızın tümünü aynı derecede önemsiyoruz. Yoğun bir öğrenci nüfusuna sahibiz. Sadece meslek yüksekokullarımızda eğitim gören öğrencilerimizin sayısı, birçok üniversitenin nüfusundan fazladır. Hacim itibariyle her biri üniversite kapasitesine sahiptir. Toplam 21 bin 500 öğrenciye sadece yüksekokullarımızda eğitim veriyoruz. Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulumuz da yüksek kalitede eğitim-öğretim faaliyeti yürüten okullarımızdan birisidir. Donanımlı bir akademik kadrosu var. Kaliteli öğretimin yanı sıra nitelikli uygulama ve staj imkanlarına sahip” dedi.

    Öğrenciler için kıymetli bir uygulama alanı olacak

    Üniversitelerin genel anlamda toplumun ortak ihtiyacına cevap verebilmesi gerektiğinin altını çizen Rektör Kılavuz, Bursa Uludağ Üniversitesi’nin de bu ana hedef doğrultusunda çalıştığını belirtti. Üniversite-Özel Sektör işbirliği başlığında yüksek bir tempo yakaladıklarını söyleyen Kılavuz, “Bizler bilgiye, özel sektör de uygulama ve pratiğe sahip. Bu ikisini birleştirdiğimiz zaman Türkiye kazanacak. Milletimiz kazanacak. Bugün açılışını yaptığımız seramız özelinde baktığımızda da gıda sektörü temsilcileriyle yürütülecek işbirliğinden her iki tarafın da olumlu anlamda etkileneceğine inanıyorum.

    Ayrıca öğrencilerimiz için son derece kıymetli bir uygulama alanı olacağını düşünüyorum. Seramızı yapan firma yöneticilerine ve bu projeyi okulumuza kazandıran tüm hocalarıma gönülden teşekkür ediyorum. Hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum” diye konuştu.

    Konuşmasına firma yöneticilerine teşekkür ederek başlayan Mustafakemalpaşa MYO Müdürü Prof. Dr. Mehmet Öz; “Öğrencilerimiz, serada uygulamalı eğitimlerini kolaylıkla yapabilecekler. Özellikle kış sezonunda hepimiz için büyük bir rahatlık olacak. Okulumuzda verilen teorik eğitimlerin pratiğe dönüştürülmesi anlamında çok kıymetli bir proje oldu. Bizlere destek veren ve serayı yaparak okulumuza bağışlayan Marmara Fide firmasının tüm yöneticilerine teşekkür ediyoruz” açıklamasında bulundu.
    Açılış kurdelesinin kesilmesinin ardından katkı veren firma yöneticilerine teşekkür plaketi sunuldu. Heyet daha sonra serayı ve okuldaki üretim alanlarını gezerek incelemelerde bulundu.

  • “Sürdürülebilir İyilik İçin Anaokulu Modeli”

    “Sürdürülebilir İyilik İçin Anaokulu Modeli”

    BUÜ’lü akademisyen Doç. Dr. Nalan Kuru’nun yürütücülüğünü üstlendiği ve 1001 Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programında kabul edilen proje ile sürdürülebilir sosyal ve duygusal iyi oluşu desteklemek için anaokulu modeli yürütülecek. İlk olarak Türkiye genelinde anaokulundaki eğitim beklentilerinin araştırılacağı çalışmada, beklentiler doğrultusunda genel bir eğitim şablonu ortaya çıkarılması hedefleniyor. Bursa’da seçilecek 4 okulda ise projenin pilot uygulaması yapılacak. Toplam 28 ay sürecek projenin açılış toplantısına BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Fakülte Dekanı Prof. Dr. Salih Çepni, Milli Eğitim Bakanlığı temsilcileri, okul yöneticileri, akademisyenler, öğretmenler ve öğrenciler katıldı.

    Nitelikli Projeler Ön Plana Çıkıyor

    Açılış töreninde konuşan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, üniversite olarak son yıllarda projeler konusunda ciddi ataklar yaptıklarını vurguladı. Yürütülen çalışmaları artık nicelik olarak değil, nitelik anlamında değerlendirdiklerini kaydeden Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Üniversiteler genelinde sosyal bilimler alanında proje geleneği maalesef çok yaygın değil. Göreve geldiğimizde belki eğitim fakültemizde kısmen proje başvuruları vardı. Ancak diğer fakültelerimiz ve bölümlerimizde hemen hemen hiçbir projemiz yoktu. Bunda geçmişte çatı kuruluşların meseleye bakış açılarının da sebeplerden birisi olduğunu söyleyebiliriz. Ancak YÖK Başkanlığımız ve yeni yönetimler ile bu konulara yeni bir vizyon ile bakılması sağlandı. Üniversitemizde de bu anlayış oturmaya başladı ve bugün bizim için son derece önemli bir projenin başlangıcını gerçekleştiriyoruz. Bugün 1001 projesi her anlamda çok değerli bir çalışmadır” diye konuştu.

    Rektör Kılavuz: Destekler Başarı Getiriyor

    Üniversitenin tarihinde ilk defa Mükemmeliyet Merkezi projesi koordinatörlüğü almayı başardığının altını çizen Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, proje paydaşları arasında Türkiye’nin çok önemli kurum ve kuruluşlarının bulunduğuna işaret etti. Pil ve batarya geliştirme görevini üstlenen bu ekibin toplam 74 milyon TL’lik projeyi yöneteceğini açıklayan Kılavuz; “Yine bu üniversitede ilk defa bir Horizon Europe projesinin koordinatörlüğü alındı. Üstelik sosyal bilimler alanında bu başarıya erişildi.

    Üniversitemiz için son derece önemli bir gelişmedir. Yürütücü olarak ilk kez almayı başardık. Verdiğimiz destekler, teşvikler ve moral, motivasyon ile son yıllarda çok güzel sonuçlar elde ediyoruz. Akademisyenlerimiz de bu destekler ile gerçek anlamda bilimsel çalışmalar yapmaya ve kendi alanlarında projeler üretmeye gayret ediyorlar. Bu çalışmalardan son derece kıymetli makale ve patentlerin çıkacağına da gönülden inanıyoruz. Başta Nalan hocamız olmak üzere, projede görev alan tüm ekip üyelerine teşekkür ediyor, hayırlara vesile olmasını diliyoruz” açıklamasında bulundu.

    Motivasyon şart!

    Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salip Çepni ise konuşmasında üniversitelerin temel görevlerinden birisinin üreten akademisyenleri daha fazla motive etmek olduğunun altını çizdi. Doç. Dr. Nalan Kuru ve ekibini tebrik eden Dekan Prof. Dr. Salih Çepni; “Ben de uzun yıllar bu projelerin içerisinde yer aldım. Ne kadar zor bir süreç olduğunu çok iyi biliyorum. Büyük proje kazanan ve bu alanda çalışmalar yürüten hocalarımızın daha fazla onurlandırılması gerektiğine inanıyorum. Böylesine değerli çalışmaların sonunda gerçekten kıymetli yayınlar veya makaleler çıkıyor. Bu uzun yolculuklarında hocalarımıza kolaylıklar ve başarılar diliyoruz” şeklinde konuştu. Okul Öncesi Eğitim ve Özel Öğretim Anabilim Dallarının akademik önemine de değinen Dekan Çepni, bu alanlarda yetişecek akademisyenlerin de kendileri için son derece kıymetli olduğunu söyledi.

    Proje Koordinatöründen Özel Teşekkür

    Hazırlanan çalışmanın detaylı bir sunumunu yapan Proje Yürütücüsü Doç. Dr. Nalan Kuru da kendilerine bu süreçte destek olan ailesi başta olmak üzere, tüm üniversite ve fakülte yöneticilerine teşekkür etti. Doç. Dr. Nalan Kuru, sunumun ardından ekibiyle birlikte Türkiye genelinde proje çağrısını paylaştı.
    Projenin yurt dışı danışmanlığı görevini üstlenen Louisse Gilbert de video konferans ile toplantıya katılarak tüm ekibe başarı dileğinde bulundu.

  • Bursa’da hayırsever aileden tıpa katkı

    Bursa’da hayırsever aileden tıpa katkı

    BUÜ Tıp Fakültesi Deney Hayvanları Yetiştirme ve Araştırma Birimi, yenilenen yüzü ile hizmete açıldı. Yaklaşık 1,5 yılın ardından komplike bir değişim geçiren Birim’in açılış törenine BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu, Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, Prof. Dr. Adem Doğangün, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Kaya, Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Yıldız, Üniversite Genel Sekreteri Osman Dikmen, bağışçılar ve aileleri ile akademisyenler, idari personel ve öğrenciler katıldı.

    Törende konuşan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, göreve geldikleri ilk günden itibaren birimin yenilenmesi ve modernizasyonun tamamlanması için çeşitli girişimlerde bulunduklarını kaydetti. Yaşanan döviz dalgalanması ve farklı sebeplerden ötürü beklemek zorunda kaldıklarını aktaran Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Sonunda kısmen bağışçılarla, kısmen Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi’nin destekleriyle, kısmen de altyapı bütçelerinden karşılamak suretiyle bugünlere geldik. Süreci yakından takip ettik. Gelinen noktadan da büyük bir gurur duyduğumuzu belirtmek istiyorum. Bizlere bu konuda kıymetli katkılar veren rahmetli Bekir Akyıldız ve ailesine şükranlarımızı iletiyoruz. Allah onlardan razı olsun. Birimimizin hayırlı hizmetlere vesile olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

    Nitelikli çalışmaların adresi olacak

    Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu ise akademik gelişim sürecinde laboratuvarların büyük bir önem taşıdığına işaret etti. Birim içerisinde bulunan laboratuvarların multidisipliner bir anlayış ile oluşturulduğunun altını çizen Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu; “Burası kendi başına müstakil bir birim olarak faaliyet gösterecek hale geldi. Yurt dışında böylesi laboratuvarlar büyük bir önem arz ediyor. Bilimsel çalışmalar için en uygun yerlerin başında geliyor. Üniversitemizin birimi de inşallah bu görevi görecek ve son derece kıymetli çalışmalara ev sahipliği yapacaktır. Buranın marka bir araştırma merkezi haline gelmesi için gerekli desteği vermeye devam edeceğiz. Birimi dolaştığınız zaman her odada bir öğrenci, araştırmacı veya öğretim görevlisinin bulunduğunu görmek bizleri son derece mutlu ediyor. Birimimizin faydalı çalışmalara imza atacağına gönülden inanıyor, emeği geçen herkese teşekkürlerimi iletiyorum” açıklamasında bulundu.

    Piyasa değeri 80 milyon lira

    Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Kaya da asistanlığından itibaren bu birimi sıkça kullandığının altını çizdi. Dekanlık görevini üstlendiği zaman birimin yenilenmesi adına çeşitli girişimlerde bulunduklarını söyleyen Prof. Dr. Ekrem Kaya; “Bir takım gelişmeler olduysa da maalesef yenileme girişimlerimiz sonuçsuz kaldı. Ancak iyi de oldu. Çünkü ihaleye çıkabilmiş olsaydık buraya bağışçı bulamayacaktık. Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle inşaatlar yarım kalacaktı. Yeniden bir yerlerden başlamamız gerektiğine inandık. Rahmetli Bekir Akyıldız’a burada bir ameliyathane yapmasını talep ettik. Kabul etti ve hemen bitirdi. Oranın açılışında geri kalan yenileme çalışmaları için yeniden destek istedik.

    Onu da kabul etti ve çocuklarını seferber etti. Birimimizde eksik, değişmesi gereken veya lazım olan ne varsa elden geçirildi. Baştan sona çok ciddi yenilemeler yapıldı. Akyıldız ailesi dışında yeni isimsiz kahramanlar da ortaya çıktı. Onlardan gelen destekler, BAP Birimi’mizin katkılarıyla birlikte tüm modernizasyon ve alt yapı çalışmalarımızı tamamladık. Şuanda buranın değeri 70-80 milyon TL’lik bir laboratuvar haline gelmiştir. Ayrıca son derece yetkin bir ekibe sahip olduk. Burada gece gündüz bilimsel çalışmalar yürütülüyor. Destek veren herkesten Allah razı olsun” şeklinde konuştu. Dekan Kaya; yenilenen Birimin, Türkiye’deki en donanımlı 3-4 merkezden biri haline geldiğini de sözlerine ekledi.

    Deney Hayvanları Yetiştirme ve Araştırma Birimi Sorumlusu Prof. Dr. Mehmet Cansev ise konuşmasında uzun yıllardır hizmet veren binanın yeniden doğuşuna şahitlik etmekten dolayı büyük bir gurur ve onur duyduğunu vurguladı. 2019 yılında sahip oldukları ruhsatı 10 yıllığına yenilediklerini açıklayan Prof. Dr. Mehmet Cansev; “Takriben, mevcut araştırma laboratuvarlarını yenilemek için Dekanlık ve Rektörlüğümüzle birlikte araştırma içerisine girdik. Hayırseverler bulduk. Restorasyon ve iyileştirme çalışmalarını başlattık. Yaklaşık 2 yılın sonunda bu seviyelere geldik.

    Laboratuvarlarımız tüm araştırmacılarımızın hizmetine açık olacak. Yakın gelecekte burada üniversitemiz dışından gelecek taleplere de destek vermeye başlayacağız. Yoğun bir sürecin sonuna geldik. Katkı sağlayan herkese şükranlarımızı sunuyoruz” dedi.
    Açılış konuşmalarının ardından birim sorumluları tarafından yürütülen faaliyetler hakkında kısa sunumlar gerçekleştirildi. Program, katılımcıların yenilenen laboratuvarları incelemesiyle sona erdi.

  • Büyükşehir’den üniversiteye futbol sahası

    Büyükşehir’den üniversiteye futbol sahası

    Bursa’da altyapıdan kültür sanata kadar birçok alanda projeyi hayata geçiren Büyükşehir Belediyesi, gençlerin sporla daha fazla geçirebilmeleri adına çalışmalarını da sürdürüyor. Üniversite öğrencilerinin hayatını kolaylaştıracak adımları da atan Büyükşehir Belediyesi, Uludağ Üniversitesi Görükle Kampüsü’ne UEFA standartlarında yeni bir futbol sahası kazandırdı. Proje çerçevesinde, 8 bin 816 metrekare alan üzerinde yapılan çalışmalar neticesinde 105×68 metre ebatlarında sentetik çim saha ve 265 metrekarelik soyunma ve idari bina kazandırıldı. Soyunma ve idari bina içinde ise oynanan ve başlayacak olan takımların kullanımı için 4 ayrı soyunma odası yapıldı. İdari bina içinde soyunma alanlarının yanında lokal, antrenör odaları, yönetici ve teknik odalar, duş, tuvalet gibi birimler yer alıyor.

    Uludağ Üniversitesi GSB Yurtları açılışı töreninden sonra futbol sahasının açılış törenine Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın yanı sıra Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Bursa Valisi Yakup Canbolat, Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, Bursa Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Başkanı Osman Kılıç, amatör spor kulüp başkanları, muhtarlar ve gençler katıldı.

    “Bursa, sporcu fabrikası”

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Uludağ Üniversitesi’nin Türkiye’nin en kalabalık ve en büyük üniversitelerinden birisi olduğunu söyledi. 74 bin civarında önlisans, lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencisi bulunduğunu hatırlatan Başkan Aktaş, ana kampüse futbol sahası kazandırmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirtti. Futbol sahasının yanında spor merkezi inşaatını da sürdürdüklerini ifade eden Başkan Aktaş, Gençlik Merkezi projesinde de yakın zamanda çalışmayı başlatacaklarını dile getirdi. Gençlik ve Spor Bakanlığı’na desteklerinden ötürü teşekkür eden Başkan Aktaş, “Bursa’da spor alanında harika yatırımlar yapıldı. Bursa gerçekten bir sporcu fabrikası. Bursa bunun hakkını verecektir. Daha çok Hatice Kübra’lar yetiştireceğiz. Çok daha fazla milli sporcularımız olacak. Ay Yıldızlı bayrağımızı daha çok dalgalandıracağız. Tesisimiz tüm gençlere ve Bursalılara hayırlı olsun” dedi.

    “Gençler neredeyse biz oradayız”

    Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Bursa’da gençlerin sevincine ortak olmaktan büyük mutluluk duyduğunu dile getirdi. Bursa’da birçok projelerinin olduğunu ve her birini tek tek gerçekleştirdiklerini anlatan Bakan Kasapoğlu, ‘durmak yok’ felsefesiyle yeni projeler de hazırladıklarını söyledi. “Gençler neredeyse biz oradayız” diyen Bakan Kasapoğlu, “Bu kampüs 80 bine yakın öğrencisiyle adeta bir ülke nüfusu büyüklüğünde. Bizler Bursa için, Uludağ Üniversitesi için en güzelini yapma gayretindeyiz. Yatırımlar konusunda ciddi gayretler ortaya koyan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’a ve ekibine teşekkür ediyorum. Futbol ve diğer branşlarıyla, Türkiye’nin en modern gençlik merkeziyle Uludağ Üniversitesi’nin markasını apayrı bir noktaya getireceğiz. Bu saha tamamen nizami standartlarla yapıldı. Üniversitemizin yanında amatör spor kulüplerine de hitap edecek şekilde yapıldı. Buralar artık sporcularımıza ve gençlerimize emanet. Gençlerimize, Bursa’mıza ve ülkemize hayırlı olsun” diye konuştu.

    Konuşmaların ardından Uludağ Üniversitesi Rektör Yardımcısı Adem Doğangün tarafından Bakan Kasapoğlu’na günün anısına plaket verildi. Gençler tarafından açılış kurdelesinin kesilmesinin ardından Üçevlerspor ve Özlücespor karşılaşmasının santra vuruşunu Bakan Kasapoğlu ve Başkan Aktaş yaptı.

  • Süt sektörü panelde bir arada

    Süt sektörü panelde bir arada

    İl Tarım ve Orman Müdürü Hamit Aygül, panelde yaptığı konuşmada, Bursa’nın önemli tarım kentlerinden olduğunu söyledi.

    Bursa’da tarımsal üretimin modern yöntemlerle yapıldığını belirten Aygül, kentte tarıma dayalı gıda sanayisinin de bulunduğunu aktardı.

    Aygül, süt sektörünün bu sektörlerin başında geldiğini anlatarak, şunları kaydetti:

    “Bursa, ülkemizde olduğu gibi modern süt çiftlikleri yanı sıra daha çok küçük aile işletmelerin yoğun olarak faaliyette bulunduğu şehirdir. Büyükbaş işletmelerde 1-10 baş arası, küçükbaş işletmelerde ise 1-25 baş arası işletmeler çoğunluktadır. Desteklemelerin de katkısıyla ilimizde hayvan sayısı yıllar arasında artış göstermektedir. 2000 yılında 385 bin 88 ton olan toplam çiğ süt üretimimiz 2021 yılında 567 bin 276 tona ulaşmıştır. Toplam çiğ süt üretimimizin 4’te biri hastalıktan ari 58 işletmemizdeki 22 bin 199 sağmal hayvandan sağlanmaktadır. 2000 yılında süt yem paritesi 1,37 iken, 2022 yılında dalgalanmalar göstermiş, ancak aralık ayında 1,54 olmuştur. Üreticilerimize çalışmalarında başarılar ve bol kazançlar diliyorum.”

    Panelde Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölüm Başkanı Prof. Dr. İbrahim Ak tarafından süt sığırı yetiştiriciliğinde dikkat edilmesi gereken beslenme yöntemleri anlatıldı.

    Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Zootekni ve Hayvan Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim İsmet Türkmen de süt sığırı yetiştiriciliğinde beslenme kaynaklı yapılan hatalara bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklar hakkında sunum yaptı.

    Bursa İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Anıl ve Yenişehir İznik Süt Üreticileri Birliği Başkanı Nazif Tuna panelde süt üretimiyle uğraşanların sorunlarını ve taleplerini dile getirdi.

  • Eğitimde 100. yıl buluşması

    Eğitimde 100. yıl buluşması

    Bursa’daki eğitim ve öğretime vizyon kazandırmak hedefiyle yola çıktıklarını belirten Yedi Vadi Okulları Kampüs Müdürü Murat Gören, “Biz öyle bir görev üstlendik ki, bu görev Türkiye’ye, toplumumuza ve yarınlarımıza karşı duyduğumuz sorumluluk hissiyle ve görev bilinciyle özgür düşünen, özgün üreten, soru soran, sorgulayan, hayal kuran, sürekli gelişime inanan nesiller yetiştirmektir. Velakin bu neslin kanatlanıp uçmaya, kendi küllerinden kendilerini yeniden bulmaya, belki de imkanlar tükenince imkân olmaya ayarlı olması gerekir. Belki de bu nesil, muasır medeniyetler seviyesine doğru devri daim olan bir saat gibi ayarlı olmalıdır. Dününe, anına, yarınına, varlığına, toplumuna, insanına ve insanlığa tüm benliğiyle duyarlı olmalıdır. Kökleri toprağında ve coğrafyasında sapasağlam, dalları, yaprakları ve meyveleri insanlık göğünün semasında şanı, zihninin dimağında adı, benliğinin damağında tadı olsun” dedi.

    Konuşmaların ardından Hacettepe Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Aytaç Açıkalın, bilimsel bilgi ve tecrübesini aktaran içerikli ve eğlenceli sunumunu gerçekleştirdi. Katılımcıları eğlendiren, eğlendirirken de düşündüren sunumu katılımcılar tarafından büyük beğeni kazandı.

    Uludağ Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Selahattin Turan moderatörlüğünde gerçekleşen FSM Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim Kocabaş, Medeniyet Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. İbrahim Hakan Karataş’ın sempozyum programında da ‘Eğitimde sorunlar, arayışlar ve geleceğe umutlar’ ele alındı. Sempozyumda genel olarak eğitimin dönüşümü, okul liderliği, eğitimde insan kaynakları, verimlilik, sorunlar ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerileri konuşuldu. Okul müdürlerinin, eğitim sendikalarının, öğretmenlerin ve ebeveynlerin katılım gösterdiği programın ilgiyle karşılandığı müşahede edildi.

    Yedi Vadi okulları yönetimi, özellikle kendilerinin ülkenin eğitim kalitesinin artmasına, zihinlerin gelişiminin öncelenmesine, toplumsal ilerlemenin arttırılması noktasında taraf olduklarını, eğitimin bu denli ticarileşmesine, özel okul işletmeciliğinin motivasyon kaynağının yalnızca para kazanmaya endeksli hale gelmesine de karşı olduklarını belirtti. Yola çıktıkları ilk günden itibaren kendilerinin eğitimin tüccarları değil, zihinlerin mimarları olduklarını vurguladı. Kendilerinin “Geleceğe, gelecek hazırlıyoruz” mottosuyla yola çıktıkları Yedi Vadi yolculuğunda da hedeflerinin “Bir Eğitim Efsanesi” oluşturmak olduğunu vurgulandı. Aynı zamanda okul program ve vizyonumuzun özellikle katılımcı hocalarımız tarafından desteklenip onaylandığını müşahede etmekten de gurur duyduklarını belirtti.


    ‘Eğitimde 100. Yıl Buluşması’ programı konuşmacılara kampüs müdürünün plaket takdim etmesiyle son buldu.

     

  • Yeni nesil araçlara ilham olacak proje

    Yeni nesil araçlara ilham olacak proje

    Gerçek yol şartlarında sürücünün beyninden alınacak elektriksel sinyaller üzerinden nicel veri elde edilecek çalışma; yeni nesil araçlara yön verecek. Farklı bilimsel disiplinlerden faydalanılarak yürütülen ve BUÜ-BAP tarafından desteklenen proje çerçevesinde sürücülerin kafsına yerleştirilen elektromanyetik alıcılar ile hangi anlarda beyin fonksiyonlarının kullandığı tespit ediliyor. Çalışmanın daha yeni başladığını ve 2023 yılı sonuna kadar sonuçlanmasını hedeflediklerini belirten BUÜ Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tülin Gündüz, çalışmanın Türkiye’de Nöroergonomi alanında ilk kez gerçek trafikte ve gerçek sürücülerle yapıldığını vurguladı.

    Günlük hayatta en sık karşılaşılan işlerden biri olan otomobil sürme işini bilişsel anlamda ele aldıklarını kaydeden Prof. Dr. Tülin Gündüz; “Bilişsel yükün araştırıldığı ergonomi çalışmalarında genellikle sübjektif yöntemler kullanılıyor. Bu çalışmada bilişsel yükün sayısal olarak ortaya konabilmesi için EEG sinyalleri kullanıyoruz. Ulusal literatürde EEG çalışmaları genellikle tıp ve eğitim alanlarında kullanılsa da mühendislikte de artık kullanılmaya başlandı. Çalışmanın ilk özgün yönü bilişsel yükün sayısal bir veri olarak gösterimi için EEG ölçümü yapılacak olmasıdır. Bunun yanı sıra otomobil sürme işi gibi günlük hayatta oldukça sık yapılan bir işi ele alacak olması ve bilişsel yük sınıflandırması için yapay zeka yöntemlerinden faydalanılacak olması projenin diğer özgün yönlerinden biridir” diye konuştu.

    Otomobil kullanma işinin zihinsel olarak karmaşık bir işlem olduğunu söyleyen Gündüz, sürücünün eş zamanlı olarak birden çok gösterge verisi ve uyarana maruz kaldığını, güvenli bir sürüşü devam ettirebilmek için sürekli dikkatli ve odaklanmış halde bulunması gerektiğine işaret etti. Gündüz konuşmasını şöyle sürdürdü;
    “Bu projeye nöroergonomi alanda çalışmalarımızla başladık. Nöroergonomi, Türkiye’de hatta dünya da da yeni yeni çalışmalara başlanıyor. Biz yapılan işleri zihinsel yüklerle entegre etmeye çalışıyoruz. Fiziksel yüklerimizi biz mühendislikte birimiyle rakamıyla ölçebiliyoruz. Fakat, zihinsel güçleri nicel olarak ölçmekte daha yeniyiz. Zihni keşfetmeye çalıyoruz. Otomobil sürücülerinin zihinsel durumları sürüş güvenliği ve performansı üzerinde etkili olduğundan, özellikle farklı trafik ve yol şartlarında sürücülerin bilişsel yüklerinin incelenmesi gerekiyor. Bu projede otomobil sürücülerinin bilişsel yüklerinin araştırılması için nöro-görüntüleme yöntemlerinden yararlanıyoruz. Proje sayesinde Türkiye’de henüz yeni çalışılmaya başlanan nöroergonomi alanında literatüre katkı sağlamayı hedefliyoruz.”

    Elektroensefalografi (EEG) yöntemiyle 16 kanallı uzaktan bağlantılı cihaz ile zihindeki elektriksel aktiviteleri değerlendirdiklerini belirten Gündüz, “Bu değerlendirmeler sonucu mental yükleri ölçebiliyoruz. Bu anlamda farklı trafik şartları oluşturduk. Şehir içi, dış ve çevre yolu gibi trafiklerde denemeler yaptık. Beklemediğimiz bir sonuç ortaya çıktı. Elde ettiğimiz ilk verilere göre, kişilerin ‘Otobanda daha rahat araç kullanırım. Geniş yollarda daha rahat konsantre olurum’ düşüncesinin zihninde gerçek olmadığını ortaya koyduk. Çünkü hız arttığında otobanda olsa dahi, sürücüde zihinsel ve bilinçsel yükün daha fazla olduğunu gördük.

    Bunu önemli bir sonuç olarak düşünüyoruz. Otomobil olmaması, yaya olmaması, bize hıza iten bir faktördür. Fakat beynimizde olan yükün daha fazla olması bizi kazalara karşı daha açık hale taşıyor. Bu anlamda proje bittiğinde trafik güvenliği anlamında önemli sonuçlar elde edeceğimize inanıyorum” dedi.

    Şehir içi sıkış trafik denilen ve yayalarında zaman zaman yol içerisinde yer aldığı trafik şartlarında da ani duruş, kalkış fren mekanizmalarının devreye girmesiyle zihinsel yükün daha aktif daha yoğun olduğunu gözlemlediklerini belirten Prof. Dr. Gündüz, “Aslında otomobil kullanmak kompleks bir sistemdir. Aynı anda çok fazla yerden aynı anda sinyal geliyor. Bunların işlenmesi ve analiz edilmesiyle elde edeceğimiz sonuçlar bizi daha güvenli bir sürüşe, zihindeki süreçleri daha iyi anlayıp belki de gelecekteki otomobil tasarımlarında kullanacağım sonuçlara götürebilir” dedi.

    Yaptıkları çalışmanın sonuçlarının farklı alanlarda da kullanılabileceğini belirten Gündüz, “Otobüs, kamyon veya sürekli direksiyon başında olan kişilerin yetkilendirme belgelerini alırken, zihinsel süreçleri, adaptasyonu, reaksiyon verme süreçleri nicel veriyle ölçe bileceğimiz bir projeye imza atıyoruz. Genelde bu tür yöntemler sübjektif veya anket yolu ile yapılıyor. Geleceğe yönelik ölçüm tekniklerini daha güvenli yolculuk için oluşturmuş olabileceğiz” diye konuştu.

    Yaptıkları çalışmanın multidisipliner bir çalışma olduğunu belirten Gündüz, “Biz mühendislerin yanı sıra, projenin içerisinde Doç. Dr. Özlem Taşkapılıoğlu Nöroloji alanında çalışmaya katılırken, Doç. Dr. İlker Küçükoğlu yapay zeka alanında destek veriyor. Bu çalışma çerçevesinden projeyi 2023 yılının sonuna kadar bitirmeyi hedefliyoruz” diye konuştu.

    Gönüllü denekler aranıyor

    Projenin deneysel çalışmaları Fen Bilimleri doktora öğrencileri Hilal Atıcı Ulusu ve Derya İde tarafından gerçekleştirilirken, deneyin kampüsü çevresinde belirlenen ve yaklaşık 25-30 dakika süren sürüş deneyleri için gönüllü katılımcıları deneylere davet ettiklerini belirtti.

  • BUÜ’de 2023 açılışların yılı olacak

    BUÜ’de 2023 açılışların yılı olacak

    Üniversite yönetimi tarafından projelendirmesi bitirilen ve 2022 yılında yapım izni alınarak başlatılan inşaat çalışmaları tüm hızıyla ilerliyor. Başta üniversite bütçesinden yapılan laboratuvarlar ve tıp fakültesi yoğun bakım servisleri olmak üzere, diğer devlet kurumları ve hayırseverlerin desteği ile yürütülen projeler olmak üzere çok sayıda yatırımın 2023 yılında açılışı yapılacak.

    Yaklaşık 5,5 ay sonra görev süresini tamamlayacak olan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, inşaat çalışmaları ile yakından ilgileniyor. Geride kalan 3,5 yılda onlarca projeyi hayata geçirdiklerini söyleyen Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Türkiye’nin en önemli ve büyük üniversiteleri arasında yer alan Bursa Uludağ Üniversitesi’ni daha aktif ve modern bir hale getirmek amacıyla gerçek bir yaşayan kampüs formatına dönüştürmek istediklerinin altını çizdi. Yükseköğretim kurumları içerisinde en kalabalık öğrenci nüfusunun kendilerinde olduğunu vurgulayan Rektör Kılavuz; “Üniversitemiz; yoğun öğrenci nüfusu, akademik ve idari personelinin yanı sıra hastanesi ile orta ölçekli bir Anadolu ilçesini andırıyor.

    Mevcut potansiyelin en iyi şekilde değerlendirilmesi ve özellikle öğrencilerimizin kampüs içerisinde ihtiyaçlarının karşılanması için çalışıyoruz. Göreve geldiğimizde tek bir market, kafe veya benzeri sosyal donatı alanı yoktu. Yaptığımız girişimler, planlama ve görüşmeler neticesinde bir market zinciri ilk defa kampüste mağaza açtı. Bir diğeri de kısa süre sonra kapılarını açacak. Tanınmış kahve zincir şubelerini kampüse getirdik. Farklı işletmeler de şube açmaya başladı. Bu sayı her geçen gün artacak. Önceliğimiz gençlerin kampüs içinde kalmaları ve rutin ihtiyaçlarını burada gidermeleridir” diye konuştu.

    Yeni yılda açılışlar arka arkaya gelecek

    Görev süreleri içerisinde toplumun her kesimi ile yakın ilişkiler kurmaya özen gösterdiklerinin altını çizen Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, gerek kamu gerekse de özel sektör temsilcileriyle oluşturdukları yakınlığın Üniversiteye yatırım olarak geri döndüğünü kaydetti. Kampüs içerisindeki yatırımların genel anlamda hayırseverler tarafından karşılandığına işaret eden Rektör Kılavuz; “Hali hazırda kampüsümüzde inşaatı devam eden laboratuvarlarımızdan birisini Bursa Ticaret Borsası, diğerini de A Plas/Ağaoğlu ailesi üstlendi. Diş Hekimliği Fakültesi binamızı ise hayırsever iş insanı İbrahim Gülmez yaptırıyor. Bunların yanı sıra yine kampüsümüzde yapımı devam eden Organ Nakil Merkezimizi yine başka bir hayırseverimiz Hüseyin Akdemir üstlendi” dedi.

    Modern spor kompleksi de hazır olacak

    Kampüs içerisinde modern bir spor kompleksi yapıldığını da açıklayan Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, tesis inşaatının tamamlandığında yüzme havuzu, çok amaçlı spor salonları, oyun alanları ve soyunma kabinlerinin tüm öğrencilere hizmet vereceğini belirtti. Spor kompleksi için Gençlik ve Spor Bakanlığı yetkilileri ile Bursa Büyükşehir Belediyesi yöneticilerine teşekkür eden Kılavuz; “Öğrencilerimiz için böylesine donanımlı ve modern bir tesise gerçekten ihtiyacımız vardı.

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Alinur Aktaş ile görüştük. Yakından ilgilendi ve Bakanlık ile yapılan görüşmelerin ardından projenin temeli atıldı. İnşaat çalışmaları hızla ilerliyor. Ayrıca Gemlik Kampüsümüzdeki sosyal tesis binamızı da Gemlik Belediyemiz ve bir vakıf yapıyor. Projede sona çok yaklaşıldı. Ziraat Fakültemizde ise ihtiyaç duyulan öğrenci atölye binamızı yine bir hayırseverimiz yapıyor. Tüm bu saydığım projelerin açılış tarihi de 2023 yılı olacak. İnşallah, yeni yılda Üniversitemize kıymetli projeler kazandırmış olacağız” açıklamasında bulundu.

    Hastane yenileme çalışmalarında sona gelindi

    Kampüsün çehresini her anlamda değiştirdiklerini söyleyen Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, daha modern ve daha yaşanabilir bir üniversite ortamının sağlanmasına gayret ettiklerini vurguladı. Kılavuz; “Üniversitemizin alt ve üst yapısının günümüz ihtiyaçlarına göre yenilenmesi konusunda da projelerimiz devam ediyor. Bugüne kadar kampüs genelinde onlarca yeni ulaşım alanı, bisiklet yolları, peyzaj çalışmaları, alt yapı ve üst yapı yenilemelerini tamamladık. Özlüce giriş kısmında yenilemeleri tamamladık.

    Bunların yanı sıra en büyük yatırım bütçesini ise Hastanemizin modernizasyonuna ayırdık. Özellikle acil servis ve yoğun bakımlarımızda ciddi bir yenileme ve güçlendirme çalışması ihtiyacı olduğunu biliyorduk. Önceliğimizi buralara verdik. Yaptığımız çalışmalar ile çok daha modern ve çok daha geniş bir hastane ortamı oluşturduk. Hastane yemekhane ve kafeterya binası inşaatı da hızla ilerliyor. Tüm bunları öz kaynaklarımızın yanı sıra hayırsever iş insanlarımızın çok kıymetli destekleri ile tamamladık. Her birine gönülden teşekkür ediyorum” dedi.

    Yapılan tüm çalışmalar neticesinde Bursa Uludağ Üniversitesi’nin fiziksel görüntüsünün yenilendiğini, akademik ve bilimsel yeterliliğin arttırıldığını belirten Rektör Kılavuz, öğrencilerin yanı sıra akademisyen ve idari personelin de çok daha keyifli bir çalışma ortamına kavuştuğunu ifade etti.