Etiket: uludağ üniversitesi

  • Doğru tarım için Bursa’ya geldiler

    Doğru tarım için Bursa’ya geldiler

    İstanbul için söylenen ‘taşı toprağı altın’ efsanesi, esasında ülkelerindeki imkansızlıklardan dolayı Türkiye’ye gelen öğrenciler için 783 bin kilometrekareyi kapsıyor.

    Kendi ülkelerinde sadece belli bir iklimi yaşayan öğrenciler, 4 mevsimde tarım ile ilgili çalışmaları paha biçilemez buluyor. Bu öğrencilerden de bir kaçı, Uludağ Üniversitesinde eğitiminin son 1 senesini yaşıyor.

    Aldıkları eğitimlerle ülkelerine döndükten sonra bilinçli bir şekilde tarım yapacaklarını ifade eden Mısırlı Abdullah Zarzura, “Mısır’dan Bursa’ya yaklaşık 4,5 yıl önce geldim. Tarım sektörünü seçmemin en önemli sebeplerinden birisi Türkiye’de 4 mevsimin yaşanması. Her bölgenin farklı bir yönü var. Ben bahçe bölümü okuyan bir öğrenciyim. 1 sene sonra mezun olacağım. İş hayatı açısından çok güzel eğitimler aldık. 1. Sınıfta aldığımız iş sağlığı dersleri çok önemli. Laboratuvarda çalışanlar için özellikle en temel bilgiler veriliyor” dedi.

    “Bizim üretimde eksik kalmamız ülkelerimize ihanettir”

    Hedeflerinin küçük değil, büyük olduğunu belirten Zarzura, “Bir Amerikalı çiftçi veya ziraatçı nasıl koordineli çalışıp para kazanıyorsa, biz de bunu kendi ülkelerimizde yapalım. Çünkü bizim topraklarımız çok değerli. Biz de Türkiye’de, Mısır’da yapalım. Bizim topraklarımızı biz değil onlar keşfetmeye geliyorlar. Bizim burada eksik kalmamız ülkelerimize ihanet etmektir” şeklinde konuştu.

    Muhammet Yusuf Zade ise, “2019 yılında Azerbaycan’dan Bursa’ya geldim. Ziraat fakültesinde eğitim almaktayım. Burada birinci yılımız teorik ders almakla geçti. Sonra uygulamalı ders almaya başladık. Pandemi olduktan sonra Bursa’ya yeniden geldim. Şimdi işimiz daha çok, seralarda geçmeye başladı. Seralarda sulama yapmayı, ekim yapmayı, dikim yapmayı öğrendim. Babam köyde büyüdüğü için bana ziraat mühendisliğini önerdi. Türkiye’de ziraat geliştiği için üniversiteyi Bursa’da okumayı seçtim. Mezun olduktan sonra Azerbaycan’a döneceğim. Türkiye’de öğrendiklerimi Azerbaycan’da uygulayacağım” dedi.

  • Uni Uçuş Günleri’nde dereceye girenlere ödül

    Uni Uçuş Günleri’nde dereceye girenlere ödül

    Bursa Nilüfer Belediyesi’nin, Bursa Uludağ Üniversitesi Havacılık Topluluğu iş birliğiyle bu yıl ilk kez gerçekleştirdiği “Uni Uçuş Günleri” sona erdi. Nilüfer Belediyesi Fadıllı Havacılık Tesisleri’nde gerçekleştirilen festivale Bursa’nın yanı sıra İstanbul, Ankara, İzmir, Sakarya, Denizli gibi 15 farklı kentte yer alan üniversitelerin havacılık topluluklarının 250’yi aşkın üyesi katıldı.

    Katılımcılar, festival alanında çadır kurup kamp yapma fırsatı bulurken, gece düzenlenen DenDen grubunun konseri ile de keyifli anlar yaşadı. Hava şartlarının elverişli olması üzerine çok sayıda atlayışın gerçekleştiği müsabakalar sonunda dereceye girenler ödüllendirildi.

    Üç gün süren yarışlar sonunda yapılan değerlendirme sonucu birinci 30 puanla Mehmet Yılmaz, ikinci 27 puanla Nurlan Mamadov, üçüncü Gürkan Ünlü ve Hüsne Yavuz olurken, 27 puanlı Bartu Altıparmak ise jüri özel ödülü sahibi oldu. Ödülleri Meclis üyeleri Rasih Konca ve Serkan Çalışkan sahiplerine verdi.

    Gençlere organizasyona gösterdikleri ilgiden dolayı Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem adına teşekkür eden Rasih Konca, gelecek yıllarda daha geniş ölçekli organizasyonlarda buluşma dileğinde bulundu.

  • Projeler ‘Bilim ve Sanat Şenliği’nde sergileniyor

    Projeler ‘Bilim ve Sanat Şenliği’nde sergileniyor

    BUÜ Eğitim Fakültesi Topluma Hizmet Koordinatörlüğü tarafından 2021-2022 Eğitim Öğretim Yılı’nda ders çerçevesinde yapılan projelerin sergilendiği şenliğin açılışı gerçekleştirildi. Çeşitli etkinliklere iki gün süresince ev sahipliği yapacak olan programın açılış törenine BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Çepni, akademik ve idari personelin yanı sıra okul yöneticileri ile çok sayıda öğrenci katıldı.

    Törende konuşan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, üniversitenin yoğun bir akademik süreçten geçtiğine işaret etti. Akademisyen ve öğrencilerin bu yoğunlukta çok kıymetli çalışmalara imza attıklarını kaydeden Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, üniversite yönetimi olarak projelere destek vermeye devam ettiklerinin altını çizdi. Kılavuz konuşmasına şöyle devam etti; “Eğitim Fakültemizde Topluma Hizmet Uygulamaları adı altında özel bir dersimiz var. Üniversite olarak bizler bir yandan eğitim-öğretim faaliyetlerimizi yürütüyor, bir yandan nitelikli insan kaynağı oluşturuyor ve öte yandan da bilimsel-teknolojik araştırma ve geliştirmelere devam ediyoruz. Tüm bunları yaparken insanımıza ve öğrencilerimize bir hizmet sunmuş oluyoruz. Ancak bununla beraber doğrudan insana dokunan bir takım hizmetleri de az önce söylediğim Topluma Hizmet Uygulamaları dersi çerçevesinde proje olarak öğrencilerimizle birlikte üretmeye gayret ediyoruz. Bu şenlikte ise öğrencilerimizin gayreti ve akademisyenlerimizin desteği ile ortaya çıkan projeleri yakından inceleme fırsatı bulacağız. Başta koordinatörlük ve yönetim kademesi olmak üzere bu çalışmaya destek veren herkese, okul yöneticilerine ve proje üreten tüm gençlerimize teşekkürlerimi iletiyorum. Şenliğimizin hayırlara vesile olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.

    Öğrencilerin bilime ilgisi artacak
    Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Çepni ise konuşmasına etkinliğe katılan herkese teşekkür ederek başladı. Topluma Hizmet Uygulamaları dersinin gerçek anlamda Fakülte ile eğitim veren diğer okullar arasındaki yakınlaşmaya vesile olduğunu söyleyen Dekan Prof. Dr. Salih Çepni; “Bu dersimiz, fakültemizin bulunduğu bölgeye hizmet sunma görevini yerine getirmesi için fırsatlar sunuyor. Dersin içeriği ve amacına uygun kalmaya gayret ediyoruz. Yakın geçmişte Topluma Hizmet Uygulamaları Koordinatörlüğümüzü kurduk. Fakülte genelinde bu dersimizi bir standarda ulaştırdık. Elde ettiğimiz projeleri de gördüğünüz gibi tüm paydaşlarımızla birlikte bir festival havasında sergilemeye başladık. Projelerimizin genel anlamda bir farkındalık oluşturacağına inanıyoruz. Fakülte bünyesinde verilen dersler sayesinde öğrencilerimiz için teorik ve pratik dengesini kurmaya çalışıyoruz. Öğrencilerimizin ilkokuldan başlayarak özellikle pozitif bilime olan ilgileri azalmaya başlıyor. Lise çağında bu ilgi çok daha azalmış oluyor. Bunun bir sebebi de, öğretilen bilgilerin ne işe yarayacağının bilinememesidir. Bizler bunu doğru anlatmayı becerebilsek, öğrencilerimizin bilime olan ilgilerinin artacağına inanıyorum. Topluma Hizmet Uygulamaları dersi tam da bu doğrultuda hizmet vermektedir. Bilim ve Sanat Şenliğimizi ilk kez düzenliyoruz. Önümüzdeki yıllarda çok daha detaylı şenlikler gerçekleştireceğimize inanıyoruz” dedi.

    Topluma Hizmet Uygulamaları Fakülte Koordinatörü Doç. Dr. Dilek Zeren Özer de üniversite-okul işbirliğinin geliştirmesini hedeflediklerini söyledi. Öğrencilerin dersler doğrultusunda hazırladıkları projelere bireysel veya gruplar halinde katkı sağladıklarının altını çizen Doç. Dr. Dilek Zeren Özer; “Fakülte projesi olarak da değerlendirdiğimiz bu şenlik, 14 farklı öğretmenlik programının işbirliğiyle ortaya çıkmıştır. Toplamda 75 adet sosyal sorumluluk projemiz var. Bu projelere 662 öğretmen adayı, 32 proje danışmanı öğretmen elemanı ve 42 paydaş katkı sağlamıştır. Ek olarak şenliğimizde öğretmen adaylarımızın ve paydaş kurumlarımızın hazırladığı eğitsel etkinlik ve atölyeler de yer almaktadır. Şenliğimizde ikinci bir fakülte projemiz daha var. Her öğretmenlik programımız bu yıl ki temamız olan sürdürülebilirlikle ilgili sosyal sorumluluk projeleri geliştirdiler. Sunulacak projelerimizin bir kısmı da bu temayla ilgilidir. Koordinatörlük olarak, 2022 – 2023 eğitim-öğretim yılında ise 14 ana bilim dalımıza ve paydaşlarımıza “okuryazarlık” teması altında birleşmeyi, projeler geliştirmeyi öneriyoruz. Sergilenen sosyal sorumluluk projelerinin konuları, hedef kitleleri birbirinden farklılık gösterse de tüm projelerin ortak amacı toplum yararına sosyal faydadır. Sosyal fayda çatısı altında toplandığımız bu şenliğin, farklı hedef kitlelerdeki bilişsel ve duyuşsal olumlu etkilerinin yanında, üniversite olarak farklı işbirliklerinin kurulmasına, bilimsel araştırma ve projelere zemin hazırlamasına ayrıca katkı sağlayacağı kanaatindeyiz.” diye konuştu.

    Açılış töreninin ardından davetliler alanda açılan stantları ziyaret ederek öğrencilerin hazırladıkları projeler hakkında bilgi aldı.

  • Uludağ Üniversitesi’nde tay satışı devam ediyor

    Uludağ Üniversitesi’nde tay satışı devam ediyor

    BUÜ Döner Sermaye İşletmesi Mennan Pasinli Atçılık MYO mülkiyetine kayıtlı safkan erkek İngiliz tayı, koşu tayı olarak ihale ile 15 Nisan’da satışa çıkarıldı. Gerçekleşen ihalede 80 bin 500 lira fiyat veren Onur Yıldırım atın yeni sahibi oldu.

    Yarış pistlerinde BUÜ rüzgarı esecek

    Tayın soyağacı hakkında bilgi veren Mennan Pasinli Atçılık MYO Müdürü Doç. Dr. Gülşen Goncagül; “Okulumuz mülkiyetine kayıtlı kısrağımız Laguna Sunrise’ın 2020 yılı aşımı aygır Graystorm ile yapılmıştı. Sağlıklı bir gebelik süreci ardından kısrağımız Laguna Sunrise, 21 Şubat 2021’de ideal konformasyona sahip ve babası Graystorm isimli aygırın yapısal özelliklerine referans veren erkek bir tay dünyaya getirmişti. Doğumundan bu yana Okulumuz öğretim elemanları, öğrencileri ve çiftlik personeli tarafında özenle yetiştirilen safkan İngiliz erkek koşu tayı gerçekleştirilen ihale sonucu yeni sahibine kavuştu. Hayırlı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu. Doç. Dr. Gülşen Goncagül, yetiştiricilik pirimi ve at satışları yoluyla Üniversitenin sürdürülebilir atçılık faaliyetlerini gerçekleştirebileceğini belirterek, yarış sahalarında yetiştiriciliğini yaptıkları tayların koşmasından gurur duyduklarını ifade etti.

    Tüm kurumlara örnek olsun

    Özenle yetiştirilmiş taydan büyük başarılar beklediğini söyleyen Onur Yıldırım ise; “Mennan Pasinli Meslek Yüksekokulu’nda yetiştirilen bu taya sahip olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Üniversitede yürütülen yetiştiricilik faaliyetlerinin diğer kurumlara da örnek teşkil etmesi gerekiyor. Gayretli çalışmalarından dolayı Okul Müdürü Doç. Dr. Gülşen Goncagül’e ve profesyonel eğitim kadrosuna sahip atçılık meslek yüksekokulunun değerli akademik kadrosuna çok teşekkür ediyorum” dedi.

    Onur Yıldırım, BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz’dan tayın isim babalığını üstlenmesini istedi. Rektör Kılavuz da Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilerine ulaştırılmak üzere Bursa Uludağ Üniversitesi ile bütünleşen ULUGÜL, ULUGÜÇ ve ULUTAY isimlerini önerdi. Kılavuz, atçılık sektörüne hayırlı olması temennisinde bulundu.

  • Bursa’da öğrencilerden örnek proje

    Bursa’da öğrencilerden örnek proje

    Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü öğrencileri Adnan Çobanoğlu ve Emrah Kahveci, 4 Nisan Sokak Hayvanları Günü için farkındalık oluşturmak için sosyal medya üzerinden verdikleri ilanla sokak hayvanları için 15 kilo mama alan hayvanseverlerin evcil hayvanlarının portrelerini çizmeye başladı. Çobanoğlu ile Kahveci, evde biriktirdiği mamaları çizimlerden kalan zamanda, kendi imkanlarıyla sokak sokak gezerek aç kalan hayvanlara dağıtıyor.

    Önceleri, kısıtlı imkanlarla sınırlı sayıda sokak hayvanına ulaşabildiklerini ancak HAÇİKO Derneği’nin desteğiyle daha çok sokak hayvanının yaşamına dokunma fırsatı bulduklarını belirten iki arkadaş, projeyi nisan ayı boyunca sürdüreceklerinin söyledi.

    ‘HEM KARINLARINI DOYURACAĞIZ HEM DE ONLARA DİKKAT ÇEKECEĞİZ’

    1 Nisan’da başladıkları projeyle 3 günde toplam 330 kilo mama topladıklarını belirten Adnan Çobanoğlu “Evcil hayvanının fotoğrafını bize gönderiyorsunuz ve biz de akrilik boyayla evcil hayvanınızın tablosunu yapıyoruz ve sizlere gönderiyoruz. Bunun karşılığında, eğer kedi besliyorsanız 15 kilo kedi maması, köpek besliyorsanız da 15 kilo köpek maması talep ediyoruz ve sizin yerinize sokaktaki dostlarımıza dağıtıyoruz. Bu projemizi özellikle 4 Nisan ‘Sokak Hayvanları Günü’nde yapmak istedik, Nisan ayı boyunca da projemize devam edeceğiz. Hem sokaktaki dostlarımızın karnını doyuracağız hem de onlara dikkat çekeceğiz. Projemize başlayalı 3 gün olmasına rağmen yaklaşık 12 çizim yaptık ve bunun karşılığında 180 kilo mama topladık. Ayrıca 150 kilo mama da bize bu projede destek olup güvenen, mamaları sokak hayvanlarına teslim edeceğimizi bilen vatandaşlarımızdan geldi. Biz onlara da ayrıca teşekkür ederiz.” dedi.

    Sokak hayvanlarına dikkat çekmek için sanat yapacaklarını vurgulayan Çobanoğlu “Bu projeye destek vermek isteyenler sosyal medyada ‘duvardansanata’ hesaplarımızdan ulaşabilirler. Biz, duvardan sanata, sanattan mamaya diyoruz.” dedi.

    ‘YILIN HER GÜNÜ BÖYLE BİR PROJE ÜRETMELERİNİ DESTEKLİYORUZ’

    Çobanoğlı ile Kahveci’ye köpeğinin resmini çizdiren Murat Bilir, sokak hayvanlarına yardım ettiği için mutlu olduğunu belirterek, “Evcil hayvanımızın resmini çizdirmek istediğimizde böyle bir arayışa girmiştik. Onların da sokak hayvanlarına yardım edilmesi konusunda ön ayak oldukları projeyi inceledik, çok hoşumuza gitti. Böylece biz de evcil hayvanımızın resmini onlara çizdirmek istedik. Bunun karşılığında da kendilerine moral ve destek de vermek amacıyla 15 kilo mama verdik. Projenin devamının gelmesi için, yılın her günü böyle bir proje üretmelerini destekliyoruz” diye konuştu.

    Evcil hayvanının resmini çizdirerek projeye destek verdiğini belirten Peren Durmuş ise “duvardansanata ekibinin mama kampanyasına ben de kendi evcil hayvanımın resmini çizdirerek destek oldum, bu kampanya inşallah çok güzel şeylere vesile olur ve sokak hayvanları için de çok güzel olur.” ifadelerini kullandı.

  • Uludağ Üniversitesi’nin patent gururu

    Uludağ Üniversitesi’nin patent gururu

    BUÜ Mühendislik Fakültesi Otomotiv Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Yıldız’ın buluşları olan ‘Sürekli Değişen Aktarma (CVT) Sistemi İçin Geliştirilen Kontrol Mekanizması’ konu başlıklı ulusal ve uluslararası patentlerin tüm hakları Bursa Uludağ Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi aracılığıyla Sanver Mühendislik firmasına devredildi. Patentin devir teslim törenine BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Sanver Mühendislik Genel Müdürü Nurşen Sanver, Doç. Dr. Ahmet Yıldız, Teknoloji Transfer Ofisi Genel Müdür Yardımcısı Nihal Sağlam, yöneticiler ve firma temsilcileri katıldı.

    BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Bursa Uludağ Üniversitesi’nin akademik ve bilimsel bilgi birikimi ile şehrin ortak aklını temsil ettiğine işaret etti. Rektör Kılavuz, “Görev süremiz boyunca üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesi adına yoğun bir çaba sarf ettik. Toplumun her kesimi ile proje ve patent odaklı çalışmaya hazır olduğumuzu vurguladık. Hangi konuda ihtiyaç varsa bilgi birikimimiz dahilinde yardımcı olacağımızı aktardık. Üniversite yönetimi, akademisyenlerimiz ve Teknoloji Transfer Ofisimiz bu konuda gerçekten duyarlı bir şekilde hareket ediyor. Böyle olunca da kısa zamanda üniversite-sanayi işbirliği anlamında özel bir seviyeye ulaştık. Uluslararası derecelendirme kuruluşlarının raporlarında bile bu işbirliği sayesinde ön plana çıkmaya başladık. Daha iyisini yapmak için çalışmaya devam ediyoruz” açıklamasında bulundu.

    Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, proje sahibi Doç. Dr. Ahmet Yıldız’a da teşekkür etti. Son iki yılda patentleme konusunda ciddi bir atak yaptıklarını vurgulayan Kılavuz, “Üniversitemizin tarihi boyunca Teknoloji Transfer Ofisimiz aracılığıyla toplam 8 patent ticarileştirildi. Bunların 4’ü bizim dönemimizde oldu. Bu çok önemli bir gelişmedir. Aynı zamanda iki yıldır yürüttüğümüz çalışmalar ve ikili ilişkiler sayesinde önceki yıl ilk kez hak sahibi olduğumuz ulusal ve uluslararası patentlerin özel sektöre devrini yapmıştık. Bu da ikinci oluyor. Üniversitemizin tarihinde yapılan toplam iki adet üniversite hak sahipliğinde patent devri var. Onlar da bizlere nasip oldu. Aslında onlarca patentli projemiz var. Her biri bizim açımızdan kıymetli. Fakat ekonomiye de katkısı olmasını arzu ediyoruz. İş dünyasının kıymetli temsilcileri ile bu konuda ortaklık yapmak bizleri ziyadesiyle memnun ediyor. Teknoloji Transfer Ofisimize de patentlerimizi iş dünyasına transfer edilerek ürüne dönüşmesini sağlamak konusunda gösterdikleri çabadan dolayı teşekkür ediyorum. Patent devrinin üniversitemize ve firmamıza hayırlar getirmesini temenni ediyorum” diye konuştu.

    Sanver Mühendislik Genel Müdürü Nurşen Sanver ise, “Genç ve deneyimli bir kadromuz var. Bursa Uludağ Üniversitesi’nin sahip olduğu proje ve patentleri yakından takip ediyoruz. Akademisyenlerimiz ile birebir diyalog kuruyoruz. Teknoloji Transfer Ofisi yöneticileri de bizlere bu anlamda çok yardımcı oluyor. Her birine teşekkür ediyoruz. Hak sahibi olacağımız patentleri sürdüreceğimiz projelerde kullanacağız. Bunun yanı sıra üniversitemizle gelecekte farklı çalışmalarda da ortak hareket etmeyi sürdürmek istiyoruz” dedi.

  • Uludağ Üniversitesi yemekhanesinde şaşırtan anlar

    Uludağ Üniversitesi yemekhanesinde şaşırtan anlar

    Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ), 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü için özel bir video hazırladı. Konservatuvarda görev yapan akademisyenlerin altyapı müziklerini hazırladığı Çanakkale Türküsü, Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü öğrencileri tarafından yemekhanede seslendirildi. Kayda alınan o anlarda duygusal görüntüler ortaya çıktı.

    BUÜ Rektörlüğü, 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü öncesinde farklı bir çalışmaya imza attı. Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü öğrencileri, Devlet Konservatuvarı akademisyenlerinin yeniden altyapı müziklerini hazırladığı Çanakkale Türküsü’nü öğrenci yemekhanesinde söyledi. Yüzlerce öğrencinin aynı anda yemek yediği salonda önce piyano sesi duyuldu. Hemen ardından keman ve farklı enstrümanlarıyla öğrenciler salona geldi. Son olarak türküyü okumak için öğrenciler ortaya çıktı. Yemek yiyen öğrenciler ise bu anları şaşkınlıkla izledi. Videoda kayıt yapmak için telefonlarını çıkaran ve türküye eşlik eden öğrenciler de dikkat çekti.

    Videonun hazırlanma aşamasında emeği bulunan herkese gönülden teşekkür eden BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, “Üniversitemiz, bu cennet vatanı bizlere miras bırakan herkese minnettardır. Büyük imkansızlıklar içinde Türk milletinin bağımsızlığını, onurunu ve vatanını korumak uğruna yapılan fedakarlıkların şanlı bir destanla taçlandırıldığı 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 107. yılı anısına böyle bir çalışma hazırlamak istedik. Bizim için çok özel bir anı olarak kalacak. Bu vesile ile Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vatan savunmasında yer alan ecdadımızı saygı, minnet ve rahmetle anıyoruz. Ruhları şad olsun” dedi.

  • Bursa Uludağ Üniversitesi’nin acı kaybı

    Bursa Uludağ Üniversitesi’nin acı kaybı

    Uludağ Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Cenk Özmutlu vefat etti.

    Geçirdiği kalp krizi sebebiyle İstanbul’da vefat eden Prof. Dr. Özmutlu için 7 Eylül 2021 (yarın) saat 11:30’ da Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi bahçesi uçak alanında tören düzenleneceği bildirildi. Özmutlu öğle vakti Fatih Sultan Mehmet Camisi’nde kılınacak cenaze namazının ardından Balat Mezarllığ’ına defnedilecek.

    Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Ahmet Saim Kılavuz, Prof. Dr. Özmutlu’nun vefat haberini sosyal medya hesabından paylaşarak, “Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyemiz Prof. Dr. Cenk Özmutlu’nun vefat ettiği haberini üzülerek aldım. Kıymetli hocamıza yüce Allah’tan rahmet, başta eşi Seda hocamız olmak üzere ailesine ve tüm yakınlarına sabırlar diliyorum. Mekânı cennet olsun” ifadelerini kullandı.

  • Uludağ Üniversitesi’nden yeni buluş

    Uludağ Üniversitesi’nden yeni buluş

    Bursa Uludağ Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Akademisyenlerinden Öğr. Gör. Dr. Erdem Özütürk, LED teknoloji için hayati önem taşıyan jonksiyon sıcaklığının ölçülmesinde geliştirdiği yöntemle yeni bir buluşa imza attı.

    Günümüzde televizyonlar, gösterge panelleri ve aydınlatma sistemleri gibi hayatın içindeki alanlarda sıklıkla kullanılan LED teknolojisinde Bursa Uludağ Üniversitesi Akademisyenlerinden Öğr. Gör. Dr. Erdem Özütürk’ün buluşu ile önemli bir yeniliğe imza atıldı. Buluş hakkında bilgi veren Öğr. Gör. Dr. Özütürk, “LED’in bir çok özelliği jonksiyon sıcaklığı ile değişir. Dolayısıyla jonksiyon sıcaklığının ölçümü LED teknolojisi için hayati önem taşır. Geliştirdiğim yöntemle uygun bir ölçme devresiyle LED’den darbeli yüksek akımlar akıtılmakta ve onun ışık şiddetiyle orantılı gerilim değeri bir fotodedektör üzerinden ölçülmektedir. Bulduğum formül ile ölçülen değişik gerilimler kullanılarak jonksiyon sıcaklığı, değişik akımların genlik ve süreleri için hesaplanmaktadır. Bazı yöntemlerde bu ölçüm için spektroskop gibi karmaşık ölçüm cihazları kullanılıyordu. Benim yöntemimde ise ölçmeler osiloskop ile mikrosaniye gibi küçük bir zaman diliminde ölçülüyor.” dedi.

  • Bursa’da aşı olan profesör test sonuçlarını paylaştı

    Bursa’da aşı olan profesör test sonuçlarını paylaştı

    Bursa Uludağ Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Oğuz Basut’un, koronavirüs aşısı olduktan sonra yaptırdığı testte antikor seviyesi yüksek çıktı. Çevresinde aşıya karşı olumsuz düşünceleri olanların antikor testini paylaştıktan sonra fikirlerini değiştirdiklerini belirten Prof. Dr. Basut, “Aşıdan sonra hastalığı ağır ve ölümcül geçirme ihtimaliniz neredeyse sıfır. Şu anda ülkemizde yapılan aşı, en güvenlisi” dedi.

    Bursa Uludağ Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Oğuz Basut, sağlık çalışanlarının aşılanması kararının ardından Çin’den getirilen koronavirüs aşısını oldu. Prof. Dr. Basut, aşının 2’nci dozunu olduktan yaklaşık iki hafta sonra antikor testi yaptırdı. Test sonuçlarını alan Prof. Dr. Basut, vücudundaki antikor seviyesinin yükseldiğini gördü. Sosyal medya hesabından test sonucunu paylaşan Basut, herkesi aşı olması konusunda uyardı. Sağlık çalışanları aşılandığı sırada kendisine aşı yaptırdığını belirten Prof. Dr. Basut, “Pandemi başlayınca bunun çaresinin aşı olduğunu biliyorduk. Çok şükür ki aşı bulundu ve kısa sürede elde ettik. Aşılar, Türkiye’ye de geldi. Hastalarla bire bir temasta bulunan sağlıkçılar olarak öncelikle aşı olmamız gerekiyor. Sıra bana geldiğinde hiç düşünmeden aşımı yaptırdım” dedi.

    ‘AŞININ YAN ETKİSİNİ GÖRMEDİM’

    Aşının bir yan etkisini görmediğini belirten Prof. Dr. Basut, “Aşı zamanı geldiğinde herkes gibi bizim de kaygılarımız vardı. ‘Aşı olalım mı olmayalım mı, olursak hangi aşıyı olalım’ gibi. Özellikle sosyal medyada bu konuyla ilgili çok fazla bilgi kirliliği var. Ancak bunları ciddiye almadım. Ölçüm, işi bilen, bilimsel kurullarda görev alan arkadaşlarımızın verdiği bilgiler oldu. Ülkemize hangi aşı gelseydi onu yaptıracaktım. İnanıyorum ki, inaktif aşı yani şu an ülkemizde var olan aşı bunların içerisinde en güvenlisi. Yıllardır bildiğimiz bir teknonojiyle yapılan bir aşı. Yan etkisi hemen hemen hiç yok diyebiliriz. Aşıyı yaptırdığımda kol ağrısı, ateş, halsizlik gibi hiçbir şey yaşamadım. Aynı gün işime devam ettim. Ondan sonraki günlerde de herhangi bir yan etki yaşamadım. Daha sonra ikinci aşımı da yaptırdım” diye konuştu.

    ‘AŞI ÖLÜM RİSKİNİ NEREDEYSE SIFIRLADI’

    Aşıdan sonra merak edip antikor testini yaptırdığını söyleyen Prof. Dr. Basut, “Antikor testimde özellikle ‘s proteine’ karşı olan antikora baktırdım. Bunun yüksek çıkması beni rahatlattı. Çünkü vücudumuzda Covid-19’a karşı bir antikor bulunması gerekiyor. Bu antikoru oluşturmanın iki yolu var. Ya bu hastalığı geçireceksiniz ya da bu hastalığın aşısını olacaksınız. Tercih ettiğimiz yol aşı olmak. Aşı olduktan sonra belirli bir süre sonra antikor düzeyleriniz yükselmeye başlıyor. ‘Bu ne demek oluyor?’ Sizin vücudunuzun savunması bu virüsü öğrenip önlem alıyor. Antikor düzeyinin ne kadar olduğu çok önemli değil. Tabi ki yüksek antikor değerleri daha iyi olarak düşünülebilir. Ama antikorun var olması bu virüsü, vücudunuzun öğrenmiş olduğunu, karşılaştığında ne yapacağını bilmesi anlamına geliyor. Antikor oluştuğu takdirde sizin ölümcül bir hastalık geçirme ihtimaliniz neredeyse sıfır. Hastalıktan korunma ihtimali yüzde 50-70 civarında verilse de bunlar hafif hastalıklar. Hastalığı ağır ve ölümcül geçirme ihtimaliniz yok gibi bir şey” diye ifade etti.

    ‘ANTİKOR FİKİRLERİ DEĞİŞTİRDİ’

    Prof.Dr.Oğuz Basut, aşıdan sonra antikor oranını paylaştığı test sonucunun çevresindekilerin düşüncelerini değiştirdiğini belirtti. Basut, “Antikor oluştuğunu gördük. Gelen tepkiler çok olumlu oldu. Aşı olmaktan kaçan, endişeleri ve korkuları olan bir çok arkadaşım, dostum, tanıdığımın fikirleri değişti. Artık onlar da aşı olmak istiyor” diyor.