Etiket: umut

  • Her organ bağışı yeni bir umut

    Her organ bağışı yeni bir umut

    Erzincan Sağlık Müdürlüğünce, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası münasebetiyle organ bağışının önemine dikkat çekildi.
    Tedavisi yalnızca organ ve doku nakli ile mümkün olan hastalıkların bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli sağlık sorunlarından birisi olduğu belirtilerek Erzincan Sağlık Müdürlüğünce konuya ilişkin şu açıklama yapıldı:
    “Organ nakli, vücutta görevini yapamayan bir organın yerine canlı bir vericiden veya ölüden alınan sağlam ve aynı görevi üslenecek bir organın nakledilmesi işlemidir.

    Kişinin hayatta iken serbest iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesi ve bunu belgelendirmesi de organ bağışıdır. Unutmamak gerekir ki, her bağış yeni bir hayattır. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, organ naklinin caiz olduğunu bildirmiş ve organ bağışını, insanın insana yapabileceği en büyük yardım olarak tanımlanmıştır.
    Ülkemizde organ bağışları Sağlık Bakanlığı kontrolü ve denetiminde yapılmaktadır. “Türkiye Organ ve Doku Nakli Bilgi Sistemi” vasıtasıyla organ dağıtımı en adaletli ve şeffaf biçimde yapılmaktadır.

    Organ-doku bağışı nedir?
    Organ bağışı kişinin hayatta iken kendi özgür iradesiyle, organlarının bir kısmını veya tamamını ölümünden sonra başka hastaların tedavisinde kullanılmak üzere vasiyet etmesidir. 18 yaşını aşmış, akli dengesi yerinde olan herkes organ-doku bağışında bulunabilir.
    Organ-doku bağışında bulunan herkesin organları-dokuları kullanılabilir mi?
    Organ bağışı yapılmış olsa bile her ölümden sonra organ nakli mümkün değildir. Örneğin; kişi evde, sokakta, acil serviste veya hastanelerin herhangi bir servisinde ölmüş kişilerin organları ülkemizde organ bağışında kullanılamaz.Yalnızca yoğun bakım ünitelerinde solunum cihazına bağlı olarak ölen, yani beyin ölümü gerçekleşen kişilerin organları nakledilebilir.

    Beyin ölümü nedir, tanısı nasıl konulur?
    Beyin ölümünde, beyin fonksiyonları tamamen kaybedildiği için geri dönüşü yoktur, tam ve kesin olarak ölüm gerçekleşmiştir, bu durum bitkisel hayatla karıştırılmamalıdır. Beyin ölümü teşhisi konulabilmesi için birtakım testlerin uygulanma zorunluluğu vardır. Bu testlerin sonucunda, alanında uzman iki hekim tarafından, beyin ölümü gerçekleşip gerçekleşmediği kararına varılır daha sonra bu karar aileye bildirilir.
    Organ bağış kartı olsun ya da olmasın ailelerden izin alınır mı?
    Organ bağış kartı olup olmadığı bakılmaksızın beyin ölümü gelişmiş tüm vakaların aileleri ile mutlaka görüşülür. Bu görüşme organ nakil koordinatörü tarafından gerçekleştirilir. Aile onayı olmadan hiç kimsenin organları alınamaz ve kullanılamaz.
    Alınan organlar herkese nakledilebilir mi?

    Nakil işlemleri Sağlık Bakanlığı bünyesinde Ulusal Koordinasyon Sistemi tarafından yürütülür ve yapılan tüm işlemler kayıt altına alınıp belgelenir. Organ dağıtımı; ulusal bekleme listelerinde kaydı olanlar arasından, öncelikle tıbbi aciliyeti olan hastalar olmak üzere, kan ve doku grubu uyumuna göre yapılır. Din, dil, ırk, cinsiyet, zengin veya fakir ayrımı gözetilmez. Alıcı ve vericinin kimlik bilgileri ailelerin izni olmadan açıklanamaz. Gizli kalması kanunen esastır.

    İleri yaş veya kronik hastalığın olması organ bağışına engel midir?
    Yaşın ileri olması, kronik bir hastalığın bulunması, alkol veya sigara içiliyor olması ve benzeri nedenler organ bağışı yapılmasına engel değildir.
    Organ bağışı yapıldıktan sonra, vazgeçilebilir mi?
    Organ bağışından vazgeçildiğinde bu yeni kararı aile ile paylaşılması E-Devlet sistemi üzerinden iptal edilmesi ve organ bağış kartının imha edilmesi yeterlidir.

    Dinen bir sakıncası var mıdır?
    Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu organ bağışını insanın insana yapabileceği en büyük yardım olarak tanımlanmıştır. 06.03.1980 tarih ve 396 sayılı kararı ile organ naklinin caiz olduğunu bildirmiştir. Kuran-ı Kerim’ de Maide suresi 32. Ayette “Kim bir kimseye hayat verirse, o sanki bütün insanlara hayat vermişçesine sevap kazanır.” diye buyrulmuştur.

    Organ bağışı için nereye başvurmak gerekir?
    İl veya İlçe Sağlık Müdürlükleri, Devlet Hastaneleri, Üniversite Hastaneleri, Özel Hastaneler, Aile Hekimliği Merkezleri, Toplum Sağlığı Merkezleri.
    Organ bağışının yasal boyutu nedir?

    29.05.1979 tarih ve 2238 sayılı kanunla organ bağışının yasal boyutu belirtilmiştir. Buna göre:
    Madde 6: 18 yaşını doldurmuş ve mümeyyiz olan her kişiden organ ve doku alınabilmesi için vericinin en az iki tanık huzurunda açık bilinçli ve tesirden uzak olarak önceden verilmiş yazılı ve imtiyazlı veya en az iki tanık huzurunda sözlü olarak beyan edip imzaladığı tutanağı bir hekim tarafından onaylanması zorunludur.

    Madde 14: Bir kimse sağlığında vücudunun tamamını veya dokularını tedavi, teşhise bilimsel amaçlar için bırakıldığını resmi ya da yazılı bir vasiyetle belirtmemiş veya iki tanık huzurunda açıklanmamış ise, sıra ile eşi, reşit çocukları, ana veya babası veya kardeşlerinden birisinin; Bunlar yoksa yanında bulunan herhangi bir yakının muvaffakiyeti ile ölüden organ ve doku alınabilir.”

  • Her yerde annesini arıyor

    Her yerde annesini arıyor

    Taner Yıldırım, Alzheimer hastası olan annesi Emine Yıldırım’ı yaklaşık 1 aydır kaybolduğu Kocaeli İzmit ilçesi ve çevre yerleşim yerlerinden sokak sokak aradı. Ancak annesinden en ufak bir iz bulamadı. Polis de henüz bu anlamda bir ize rastlamadı. Taner Yıldırım, annesinin kendisine sıkça “Beni Erzurum’a götürün. Orada hayvanlarım ve tarlalarım var. Onları görmem lazım” demesinden yola çıkarak ve “bir umut” diye Erzurum’a geldi. Önce annesinin yaklaşık 50 yıl önce göçerek İzmit’e geldiği Erzurum Hınıs ilçesine gitti. Buradan da bir şey sonuç alamayınca, bu kez Erzurum kent merkezine gelen ve elindeki afişlerle annesini arayan Taner Yıldırım, “Buralara kadar geleceğini sanmıyorum. Ama çaresiz ve söylediği bir sözden yola çıkarak buralara kadar geldim. Onu çok seviyorum. Erzurum’u karış karış geziyorum ve kayıp afişini uygun yerlere asıyorum, insanlara soruyorum. Onu bir önce bulmak ya da haber almak istiyorum. Güvenlik güçlerimizde her yerde arıyor. Haberi ya da bilgisi olanlardan Allah rızası için yardım istiyoruz” dedi.

  • “Kan bağışıyla insanlığa umut olabiliriz”

    “Kan bağışıyla insanlığa umut olabiliriz”

    Canik Belediye Başkanı İbrahim Sandıkçı, ilçede kan bağışı konusunda toplumsal farkındalık oluşturmaya yönelik projeler gerçekleştirmeye devam ettiklerini belirtti. Canik’teki okullarda gerçekleştirdikleri “İyilik Kanımızda Var!” kan bağışı kampanyasıyla öğrencilerin kan bağışı önemini erken yaşlarda daha güçlü bir şekilde kavramalarını sağladıklarını ifade eden Başkan İbrahim Sandıkçı, vatandaşlara kan bağışında bulunmaları konusunda çağrıda bulundu.

    “Sürekli ihtiyaç”

    Her sağlıklı bireyi kan bağışı yapmaya davet eden Başkan İbrahim Sandıkçı, “Kan bağışı konusunda toplumsal bilinç oluşturmaya yönelik projeler gerçekleştirmeye devam ediyoruz. İlçemizdeki okullarda gerçekleştirdiğimiz İyilik Kanımızda Var isimli kan bağışı kampanyasıyla, çocuklarımızın erken yaşlarda kan bağışı bilincini kazanmalarına katkıda bulunduk. Kan bağışı bilincinin erken yaşlarda kazanılmasını önemsiyoruz. Ailelerimizin ve öğretmenlerimizin de dâhil olduğu kampanyamızla kan bağışının önemi konusunda toplumsal farkındalığın artmasına vesile olduk. Düzenli kan bağışıyla ülkemizdeki kan stoklarını güçlendirebiliriz. Kan acil değil sürekli ihtiyaçtır. Kan bağışıyla insanlığa umut olabiliriz. Kan bağışı için gerekli şartları uygun olan tüm hemşehrilerimi kan bağışında bulunmaya davet ediyorum” diye konuştu.

  • Migren iğnesi umut oluyor

    Migren iğnesi umut oluyor

    Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Meliha Tan, yaşam kalitesini düşüren ve günlük aktiviteleri olumsuz etkileyen hastalıklar arasında ilk sıralarda yer alan migrenin, kadınların yaklaşık yüzde 20’sini etkilerken erkeklerin ise yüzde 8’inde görüldüğünü söyledi.

    Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Tan, nedeni henüz tam olarak bilinemediğinden kesin bir tedavisi olmayan migrende hedefin atakların önlenmesi ya da ataklar sırasında ortaya çıkan belirtilerin hafifletilmesi olduğunu anlatarak, migren ataklarını önlemede son yıllarda en etkili yöntemlerden biri olarak öne çıkan ‘migren iğnesi’ hakkında bilgiler verdi.

    Toplumda yaygın olarak görülüyor

    Migren tedavisinde uzun yıllardan beri atak önleyici tedavi olarak çeşitli ilaçlar (kalp tansiyon, depresyon, sara ilaçları vb.) kullanıldığını belirten Prof. Dr. Meliha Tan, “Migren sorunu toplumda çok yaygın olmasına rağmen, hastalar genellikle tedavilerden yeterince fayda göremezler. Bazı hastalar ise yan etkileri nedeniyle ilgili ilaçları kullanamazlar” diye konuştu.

    Her ay uygulanması gerekiyor

    Migrene yönelik araştırmalarda, ağrı gelişiminde kalsitonin gen ilişkili peptid (CGRP) adı verilen bir molekülün etkili olduğunun tespit edilerek bu yapıyı bloke eden ilaçlar geliştirildiğini kaydeden Tan, “Migren iğnesi olarak da bilinen ve 2018 yılında Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından migrenin koruyucu tedavisinde kullanılmak üzere onay alan bu iğneler son yıllarda migren ataklarını önlemede en etkili yöntemlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Söz konusu iğneler, antikor olmaları nedeniyle her ne kadar ‘aşı’ olarak tanımlansalar da klasik anlamda bildiğimiz aşılar gibi değildir ve her ay yapılması gerekmektedir” dedi.

    Tedavi doktor gözetiminde olmalı

    Özel enjektörler şeklinde hizmete sunulan migren iğnelerinin, insülin iğnesi gibi hasta tarafından, kimseye ihtiyaç duymadan kendi kendine uygulanabilir şekilde hazırlandığını anlatan Prof. Dr. Meliha Tan, ilk uygulamanın mutlaka doktor gözetiminde yapılması gerektiğini belirtti.
    Gebeler, emziren anneler ve 18 yaş altı kullanmamalı

    Migren iğnesi tedavisinin, 1 ay içinde en az 4 migren atağı geçiren yetişkinlerde kullanılmasının uygun olacağını ifade eden Prof. Dr. Meliha Tan, “Auralı ve aurasız migren atağı yaşayanlarda, kronik ve epizodik migren hastalarında, aşırı ilaç kullanmak istemeyen ya da ilaçlara tepki vererek yan etki yaşayan hastalarda migren enjeksiyon tedavisi önerilmektedir” derken, 18 yaş altında olan hastalar, gebeler ve emziren annelerde ise migren iğnesi tedavisinin kullanılmaması gerektiğinin vurguladı.

    Düzenli tedavi etkili oluyor

    Prof. Dr. Meliha Tan, “Yapılan araştırmalar, düzenli şekilde uygulanan migren iğne tedavisinin hastaların büyük kısmında fayda sağladığını ve yaşam kalitelerinde belirgin oranda bir düzelme olduğunu göstermiştir. Hastaların migren ağrısını yüksek doz veya uzun bir süre ağrı kesici kullanımı şeklinde doktor denetimi olmaksızın kendi başlarına kontrol etmeye çalışmaları farklı ve istenmeyen sorunların oluşmasına yol açabilir” diye konuştu.

    Prof. Dr. Meliha Tan, migreni tetikleyen faktörleri de şu şekilde sıraladı:

    “Uyku düzensizliği, aşırı parlak ışıkla çalışmak, öğün atlamak, parfüm ve boya-tiner gibi yoğun kokulara maruziyet, kadınlarda menstrüel periyod veya hormon içeren ilaçların kullanımı, yüksek sese maruziyet, mevsimsel değişiklikler, fiziksel ve duygusal stres.”

  • Aslan bebek, Şahin ailesinin umudu oldu

    Aslan bebek, Şahin ailesinin umudu oldu

    İlyas (29) ve Merve (24) Şahin çifti, 1 buçuk sene önce evlendi. Ancak İlyas Şahin’in ailesinde 29 yıldır hiç kimsenin çocuğu olmadığı için çift evlenirken, ‘çocuğumuz acaba olmayacak mı’ korkusu yaşadı. Fakat evlilikten kısa bir süre sonra Merve Şahin ikiz erkek bebeklerine hamile kaldı.

    Prematüre doğdular

    Ancak çiftin ikiz bebekleri 28 haftalık dünyaya geldi ve kuvöze alındı. Fakat çiftin bebeklerinden birisi 5 gün sonra yaşam savaşını kaybederken, Nurettin Aslan 2 aylık yaşam savaşını kazandı. Şu anda 5 aylık olan Nurettin Aslan’ın sağlık durumu yerinde ve aile bebeklerine gözleri gibi bakıyor.

    “Umudumuz oldu”

    29 senedir ailelerinde çocuk olmadığı için büyük bir korkuya kapıldıklarını anlatan baba İlyas Şahin, “Benden sonra ailede hiç çocuk olmamış. Dedem ve nenem hiç torunlarının çocuklarını göremedi. Bu, ailemizde 29 sene sonra ilk doğan bebek. Bizim umudumuz oldu. Kardeşi hayatını kaybetti ancak Nurettin Aslan bizim aslanımız oldu, umudumuz oldu” ifadelerini kullandı.

    “Allah onu bizlere bağışladı”

    Anne Merve Şahin ise evladı sağlıklı olduğu için çok mutlu olduğunu söyleyerek, “İkiz bebeklerim olmuştu ancak biri hayatını kaybetti. Prematüre doğdular, çok küçüklerdi. Ben Nurettin de hayatını kaybeder diye çok korktum ancak Allah onu bizlere bağışladı. Çok mutluyuz, şu anda hiçbir sağlık sorunu yok. Kontrollerini yaptırıyoruz. Çok sağlıklı. Biz ona gözümüz gibi bakıyoruz” dedi.

    “Aslan bebek halen takibimizde”

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nejat Narlı, “Aslan bebek dünyaya çok erken geldiği için anne karnında tamamlaması gereken süreyi kuvözde destekledik. Hayata tutunmaya çalıştı ve biz sürekli yanında olduk. Ailesi de bebeklerini destekledi. Bugünlere geldik. Aslan bebek halen takibimizde” diye konuştu

    “Aileler umutlarını yitirmesin”

    Ailelere önerilerde bulunan Prof. Dr. Narlı, “Aileler bebekleri doğmadan önce mutlaka doktorları ile görüşsünler. Bebek doğduktan sonra deneyimli ellerde olduktan sonra hiç korkmasınlar. Kucaklarında olması gereken bebekler kuvözde olunca aileler çok üzülüyorlar. Bu da anne sütünün kesilmesine neden oluyor. Aileler hiçbir zaman umudunu yitirmesin” ifadelerini kullandı.

  • “Güçlüyüz, umutluyuz” projesi

    “Güçlüyüz, umutluyuz” projesi

    6 Şubat’taki depremlerden en çok etkilenen Adıyaman’da evi yıkılan gençlere ve engelli bireyler olmak üzere konteyner kentlerde yaşayanlara psikososyal destek sağlamak, çeşitli sportif, kültürel ve sanatsal kurslar ile eğitimler sunmak amacıyla “Güçlüyüz, Umutluyuz” projesi hazırlandı. Proje, İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından 2023 yılı proje destekleri kapsamında kabul edilerek mali destek almaya hak kazandı.

    Adıyaman Valisi Osman Süzen’in de katıldığı protokol töreninde Vali Yardımcısı Ali Erdoğan ve Adıyaman Eğitim, Kültür, Gençlik ve Sanat Derneği (ADEKS) Başkanı Abdurrahman Şahin arasında imzalar atıldı. Vali Osman Varol, bu önemli projenin Adıyaman’a hayırlı olmasını diledi.

  • 4. Esenler Film Festivali’nin teması belli oldu

    4. Esenler Film Festivali’nin teması belli oldu

    Yurt içi ve yurt dışından pek çok sinema duayenini ve seçkin filmleri sinemaseverlerle buluşturacak olan 4. Esenler Film Festivali için geri sayım başladı. 15-19 Aralık tarihlerinde çok sayıda sinemaseveri seyirciyle bir araya getirecek olan festivalin teması ise “umut” olarak belirlendi. Festival, son yıllarda küresel ölçekte büyük kayıplara neden olan pandemi, geçtiğimiz şubat ayında Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler ve İsrail’in Filistin’e yönelik düzenlediği insanlık dışı saldırılar karşısında “motivasyonu ve ilhamı her zaman diri tutmak gerektiği” mottosuyla meraklıların karşısına umut temalı filmler seçkisiyle çıkacak.

    Sinemanın ‘En’leri Esenler’de buluşacak
    Geçtiğimiz yıllarda seçtiği ‘kadın’, ‘göç’ ve ‘çocuk’ temalarının ardından bu yıl ‘umut’ temasını beyaz perdeye taşıyacak festival için hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyor. Yurt içi ve yurt dışı film festivallerinde öne çıkan filmler ve yan etkinliklerle renklenecek festivalde, beyaz perdenin önemli yapımcı, yönetmen, senarist ve özel konukları Esenler’de bir araya gelecek.

    ‘Filistin’ konulu panel düzenlenecek
    4. Esenler Film Festivali çerçevesinde İsrail zulmü nedeniyle büyük bir insanlık dramının yaşandığı Filistin’i konu alan panel gerçekleştirilecek. Filistin sineması özel oturumuyla gerçekleşecek panele, tüm dünyada ses getirmiş filmlere imza atan Filistinli sinemacılar konuşmacı olarak katılacak. Festivalde ayrıca “Uluslararası Ortak Yapımlar Paneli” de düzenlenecek. Festivalde usta yönetmen, senarist ve yapımcılar “Ustalık Sınıfı” ile sinemaya dair önemli bilgileri meraklılarıyla paylaşacak.
    180 bin lira yapım destek ödülü

    Festival çerçevesinde ayrıca senaryo aşamasındaki projelerin üretimine yardımcı olmayı ve bu projelere destekle kısa film türüne katkı sağlamayı amaçlayan “Esenler Kısa Film Yapım Desteği” ödülleri sahiplerini bulacak. Projelerin tanıtılarak uzman yapımcılar tarafından maddi ve manevi destek almalarını hedefleyen “Esenler Kısa Film Yapım Desteği”nde toplam ödül ise bu yıl 180 bin lira olarak açıklandı.

  • Prof. Dr. Kadıoğlu’nun makalesi ilk sırada yer aldı

    Prof. Dr. Kadıoğlu’nun makalesi ilk sırada yer aldı

    Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakan Hadi Kadıoğlu’nun Cumhuriyetin 100. Yıldönümü nedeniyle Dernek Yönetiminin davetiyle yazdığı ‘Umut’ başlıklı makalesi Derneğin Bülteninde yer aldı.

    Türk Nöroşirurji Derneği’nin 100. yıl bülteninde bilim, kültür, sanat ve spor alanlarında ülkede önde gelen isimlere yer verildi.
    Bunların arasında, A Milli Kadın Voleybol takım kaptanı Eda Erdem Dündar ve federasyon başkanı Akif Üstündağ ile İlker Ortaylı’nın özel röportajlarının yanında Erzurum’da Türk Nöroşirurji Akademisi toplantısında Prof. Dr. Rıfat Kütük verdiği ‘Anadolu’da Yazılan Bazı Tıp Kitapları’ başlıklı konferansın metni de yayınlandı

    Dernek Başkanı Prof. Dr. Ömer Hakan Emmez, Prof. Dr. Hakan Hadi Kadıoğlu’nun makalesiyle ilgili olarak, “Ülkemizde başlıca adalet, güvenlik, ekonomi, sağlık ve eğitim alanlarındaki büyük sorunlara, büyük mülteci nüfusunun da eklenmiş olması hepimiz için günlük ve mesleki hayatımızı olumsuz etkileyen faktörlerin başında gelmektedir.

    Haliyle sıklıkla yaşadığımız umutsuzluk hissine ‘UMUT’ olması adına Hakan Hadi Kadıoğlu hocamızın bizler için yazmış olduğu makaleyi okumanızı öneriyoruz. Ayrıca kıymetli hocamızın 100. Yıl bülteni için yapmış olduğu muhteşem Atatürk posteri için de müteşekkiriz” ifadelerini kullandı.

  • Lösemili çocuklardan Başkan Bozkurt’a ziyaret

    Lösemili çocuklardan Başkan Bozkurt’a ziyaret

    Esenyurt’ta yaşayan lösemili çocuklar, Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt’u ziyaret etti. Lösemiye karşı verdikleri mücadeleyi kazanan Muhammet Kayıkçı ve Eslem Bağlan, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası’nda farkındalık oluşturmak amacıyla yaptıkları ziyarette Başkan Bozkurt ile sohbet etti. Verdikleri bu mücadelenin onları her zorluğa karşı daha güçlü yapacağını ifade eden Bozkurt, ziyarette çocuklara hediye verdi.

    Bozkurt, LÖSEV’in bu yılki “Sevgi, Umut, İyilik. Biz Kazanacağız” sloganıyla video çekerek, hastalıkla mücadele edenlerin seslerine ortak oldu. LÖSEV Sosyal Hizmetler Koordinatör Yardımcısı Ayşe Nur Bayazıt, verdiği tüm desteklerden dolayı Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt’a teşekkür etti.

  • Her organ bağışı yeni bir umut

    Her organ bağışı yeni bir umut

    Tedavisi yalnızca organ ve doku nakli ile mümkün olan hastalıkların bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli sağlık sorunlarından birisi olduğu belirtilerek Erzincan Sağlık Müdürlüğünce konuya ilişkin şu açıklama yapıldı:

    “Organ nakli, vücutta görevini yapamayan bir organın yerine canlı bir vericiden veya ölüden alınan sağlam ve aynı görevi üslenecek bir organın nakledilmesi işlemidir.
    Kişinin hayatta iken serbest iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesi ve bunu belgelendirmesi de organ bağışıdır. Unutmamak gerekir ki, her bağış yeni bir hayattır. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, organ naklinin caiz olduğunu bildirmiş ve organ bağışını, insanın insana yapabileceği en büyük yardım olarak tanımlanmıştır.
    Ülkemizde organ bağışları Sağlık Bakanlığı kontrolü ve denetiminde yapılmaktadır. “Türkiye Organ ve Doku Nakli Bilgi Sistemi” vasıtasıyla organ dağıtımı en adaletli ve şeffaf biçimde yapılmaktadır.

    Organ-doku bağışı nedir?

    Organ bağışı kişinin hayatta iken kendi özgür iradesiyle, organlarının bir kısmını veya tamamını ölümünden sonra başka hastaların tedavisinde kullanılmak üzere vasiyet etmesidir. 18 yaşını aşmış, akli dengesi yerinde olan herkes organ-doku bağışında bulunabilir.

    Organ-doku bağışında bulunan herkesin organları-dokuları kullanılabilir mi?
    Organ bağışı yapılmış olsa bile her ölümden sonra organ nakli mümkün değildir. Örneğin; kişi evde, sokakta, acil serviste veya hastanelerin herhangi bir servisinde ölmüş kişilerin organları ülkemizde organ bağışında kullanılamaz.
    Yalnızca yoğun bakım ünitelerinde solunum cihazına bağlı olarak ölen, yani beyin ölümü gerçekleşen kişilerin organları nakledilebilir.

    Beyin ölümü nedir, tanısı nasıl konulur?

    Beyin ölümünde, beyin fonksiyonları tamamen kaybedildiği için geri dönüşü yoktur, tam ve kesin olarak ölüm gerçekleşmiştir, bu durum bitkisel hayatla karıştırılmamalıdır. Beyin ölümü teşhisi konulabilmesi için birtakım testlerin uygulanma zorunluluğu vardır. Bu testlerin sonucunda, alanında uzman iki hekim tarafından, beyin ölümü gerçekleşip gerçekleşmediği kararına varılır daha sonra bu karar aileye bildirilir.

    Organ bağış kartı olsun ya da olmasın ailelerden izin alınır mı?

    Organ bağış kartı olup olmadığı bakılmaksızın beyin ölümü gelişmiş tüm vakaların aileleri ile mutlaka görüşülür. Bu görüşme organ nakil koordinatörü tarafından gerçekleştirilir. Aile onayı olmadan hiç kimsenin organları alınamaz ve kullanılamaz.

    Alınan organlar herkese nakledilebilir mi?

    Nakil işlemleri Sağlık Bakanlığı bünyesinde Ulusal Koordinasyon Sistemi tarafından yürütülür ve yapılan tüm işlemler kayıt altına alınıp belgelenir. Organ dağıtımı; ulusal bekleme listelerinde kaydı olanlar arasından, öncelikle tıbbi aciliyeti olan hastalar olmak üzere, kan ve doku grubu uyumuna göre yapılır. Din, dil, ırk, cinsiyet, zengin veya fakir ayrımı gözetilmez. Alıcı ve vericinin kimlik bilgileri ailelerin izni olmadan açıklanamaz. Gizli kalması kanunen esastır.

    İleri yaş veya kronik hastalığın olması organ bağışına engel midir?

    Yaşın ileri olması, kronik bir hastalığın bulunması, alkol veya sigara içiliyor olması ve benzeri nedenler organ bağışı yapılmasına engel değildir.

    Organ bağışı yapıldıktan sonra, vazgeçilebilir mi?

    Organ bağışından vazgeçildiğinde bu yeni kararı aile ile paylaşılması E-Devlet sistemi üzerinden iptal edilmesi ve organ bağış kartının imha edilmesi yeterlidir.
    Dinen bir sakıncası var mıdır?

    Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu organ bağışını insanın insana yapabileceği en büyük yardım olarak tanımlanmıştır. 06.03.1980 tarih ve 396 sayılı kararı ile organ naklinin caiz olduğunu bildirmiştir. Kuran-ı Kerim’ de Maide suresi 32. Ayette “Kim bir kimseye hayat verirse, o sanki bütün insanlara hayat vermişçesine sevap kazanır.” diye buyrulmuştur.

    Organ bağışı için nereye başvurmak gerekir?

    İl veya İlçe Sağlık Müdürlükleri, Devlet Hastaneleri, Üniversite Hastaneleri, Özel Hastaneler, Aile Hekimliği Merkezleri, Toplum Sağlığı Merkezleri.

    Organ bağışının yasal boyutu nedir?

    29.05.1979 tarih ve 2238 sayılı kanunla organ bağışının yasal boyutu belirtildi. Buna göre:
    Madde 6: 18 yaşını doldurmuş ve mümeyyiz olan her kişiden organ ve doku alınabilmesi için vericinin en az iki tanık huzurunda açık bilinçli ve tesirden uzak olarak önceden verilmiş yazılı ve imtiyazlı veya en az iki tanık huzurunda sözlü olarak beyan edip imzaladığı tutanağı bir hekim tarafından onaylanması zorunludur.

    Madde 14: Bir kimse sağlığında vücudunun tamamını veya dokularını tedavi, teşhise bilimsel amaçlar için bırakıldığını resmi ya da yazılı bir vasiyetle belirtmemiş veya iki tanık huzurunda açıklanmamış ise, sıra ile eşi, reşit çocukları, ana veya babası veya kardeşlerinden birisinin; Bunlar yoksa yanında bulunan herhangi bir yakının muvaffakiyeti ile ölüden organ ve doku alınabilir.”