Etiket: umut

  • Organ Bağışı Haftası’nda üç hastaya umut oldu

    Organ Bağışı Haftası’nda üç hastaya umut oldu

    3-9 Kasım Organ Bağışı Haftasının ilk gününde, umutlandıran haber İzmir’ den geldi. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde hipertansiyona bağlı beyin kanaması geçiren ve beyin ölümü gerçekleşen 40 yaşındaki erkek hastanın organları, ailesi tarafından bağışlandı. Organları bağışlanan kişinin karaciğeri ve bir böbreği, Dr. Zafer Beken Organ Nakli Merkezine getirildi. Diğer böbreği ise nakledilmek üzere başka bir merkeze yönlendirildi. Dr. Zafer Beken Organ Nakli Merkezi ekibi, bağışlanan organları ivedilikle merkeze getirerek nakil işlemine başladı.

    “Organ donörü olduğunuzu ailenize bildirin”

    Dr. Zafer Beken Organ Nakli Merkezine liderlik edenProf. Dr. Şükrü Emre, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftasına ilişkin “Organ nakli, son evre organ yetmezliği olan insanlarda tek hayat umududur. Şayet organ nakli yapılmazsa hayatını kaybedecekler ve birçok insan; anasız, babasız, çocuksuz, kardeşsiz ve eşsiz kalacaktır. Bu anlamda organ naklinin oluşturduğu fayda, çok büyüktür. Türkiye’de 25 binin üzerinde insan organ nakli beklemektedir. Türkiye’de canlı vericiden nakil daha sık yapılmakla beraber, kadavradan nakiller az sayıdadır. Bizim amacımız; kadavradan yapılan organ nakillerini artırmak ve canlı vericili nakilleri azaltmaktır. Bu anlamda sizlerin yardımına ihtiyacımız var. Organlarınızı bağışlamanız çok çok önemlidir. Organ donörü olmayı kabul ettiğiniz zaman lütfen ailenize bu kararınızı bildirin. Organ nakli, Türkiye’de hem hukuksal hem de dini yönden kabul görmüş bir işlemdir. Bunun en güzel örneği de; ‘Organ bağışı candan cana yapılacak en büyük sadakadır’ sözüdür. Organlarınızı bağışlamanızı ve organ nakli bekleyen insanlara umut olmanızı diliyorum” dedi.

    Dr. Zafer Beken Organ Nakli Merkezi ekibi ise “Hayata iz bırak” yazılı t-shirtler ile organ bağışının önemine değindi. Organ Bağışı Haftasında bazı veriler de dikkat çekiyor. Buna göre, Türkiye’de 25 binin üzerinde hasta organ nakli bekliyor. Buna karşılık, yeterli sayıda bağışçı bulunmuyor. Ülkemiz, canlı vericili organ nakillerinde en üst sıralarda yer alıyor; ancak kadavradan organ nakli yeterli düzeyde değil. Türkiye’de organ nakillerinin yaklaşık yüzde 75’i canlı vericiden, yüzde 25’i ise kadavradan yapılıyor. Canlı vericisi olmayıp bekleme listesinde olan hastalarda, organa zamanında ulaşamadıkları için hayatını kaybetme riski fazla. Her yıl bekleme listesinde bulunan yaklaşık 2 bin hasta, nakil yapılamadığı için hayatını kaybediyor.

  • Sazıyla hayata tutundu, engellilere umut oldu

    Sazıyla hayata tutundu, engellilere umut oldu

    Mersin’in merkez Toroslar ilçesinde tekerlekli sandalyesi ile yaşamını sürdüren yüzde 96 yürüme engelli Mustafa Telli, demans hastası eşiyle birlikte yaşam mücadelesi veriyor. Ancak bu zorlu mücadeleyi müziğe olan bağlılığı ve yaptığı bestelerle atlatmaya çalışıyor.
    Saz çalma tutkusunu geniş kitlelere yayan Telli, şimdi de sanat ve müzikle ilgilenen engelli gençlere umut oluyor. Telli, Bozyazı ilçesinde ikamet eden yüzde 76 engelli genç şair Oğuzhan Martin’e de el uzatarak, ‘Bozyazım’ adlı şiirini besteledi.
    Bu azmiyle engellilerin hayallerine ışık tutan Telli, “Hayata hiç darılmadım, hep sarıldım” dedi. 1989 yılında fabrikada geçirdiği talihsiz iş kazası sonucu kurul raporuna göre yüzde 96 engelli durumuna düştüğünü söyleyen Teli, “Bu süreçte eşim Alime, hasta yatağımda bana kol kanat gerdi. Hep sardı, sarıldı. Eşim Alime de 10 yıldır demans hastası. Bu da derdimizin üstüne keder ekledi. Gün geçmiyor, zaman dolmuyordu. Ne yaparım ne ederim derken, gönül özünden kırık sazımın telinden yazmış olduğum sözlerimi notaya döktüm. Kah çalarak, kah yazarak kırık sazımla bu günlere geldim” ifadelerini kullandı.

    “Noter tasdikli 300 eserim var”

    Noter tasdikli 300 eserinin bulunduğunu, bu eserlerden birini eşi Alime Telli’ye yazdığını belirten Mustafa Telli, “Albüm çıkardım ve bu albüme ‘Alimem’ ismini verdik. Üzerimde emeği geçen ve bu yolda beni yalnız bırakmayan can dostum Gürhan Ötün’e çok teşekkür ediyorum. Müziklerimi aranje eden Selçuk İspir kardeşime de sonsuz teşekkür ederim” diye konuştu.

    “Bu çalışmamın farkındalık oluşturması en büyük temennim”

    Engelli bireylerden yeteneklerini keşfetmelerini isteyen Telli, “Uzun çalışmalarım sonucunda Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği’ne (MESAM) üye oldum. Üyeliğimi kabul ettiler, sağ olsunlar. Bu çalışmanın diğer engelli kardeşlerim için de ilham kaynağı olması ve farkındalık oluşturması en büyük temennim. Sanatın herhangi bir dalı ile uğraşmalarını ısrarla öneririm. Sazımı çalmak ve söylemek bana yaşam gücü verdi ve hayata bağladı” şeklinde konuştu.

  • “Umudumu hiç kaybetmedim”

    “Umudumu hiç kaybetmedim”

    Hafızalara kazınan, yürekte derin izler bırakan 30 Ekim 2020 depremi, İzmirli Akbulut ailesinin de hayatını değiştirdi. Bayraklı Çamkıran’daki 7 katlı binanın birinci katında bulunan evlerinde depreme yakalanan Simge ve Simay Akbulut kardeşler, anneleri Mehtap Akbulut ile birlikte yıkılan binanın enkazı altında kaldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı ekipleri tarafından 4 saat süren çalışmanın ardından kurtarıldılar. O gün o üç canı hayata döndüren itfaiye çalışanları arasında 30 yıllık itfaiyeci baba Mehmet Akbulut da vardı. Kızları ve eşini enkazdan sağ çıkarmak için meslektaşlarıyla birlikte ter dökmüştü.

    Depremden 8 ay sonra göreve başladı

    25 yaşındaki Simge Akbulut’un hayatı 30 Ekim depreminin ardından değişti. Hayattaki hedeflerini yaşadığı talihsiz olayın ardından netleştiren Simge Akbulut, önce KPSS’ye (Kamu Personeli Seçme Sınavı) girdi ardından da Edirne Belediyesi’nin itfaiyeci alımı için açtığı sınava katıldı. Depremin ardından kendini hızla toparlayarak hayata tutunan genç kadın, sınavlarda elde ettiği başarı sonrası Edirne Belediyesi’nde itfaiye eri olarak göreve başladı. 1 buçuk yıl burada çalışan Akbulut, daha sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı’na atandı.

    “Birbirimizin yaşayıp yaşamadığı kontrol ediyorduk”

    30 Ekim 2020, saat 14.51’in hayatının dönüm noktası olduğunu söyleyen Akbulut, yaşadıklarını anlatırken hala aynı duyguları taşıyor. Akbulut, “Evde annem ve kardeşimle oturuyorduk. Annem salondaydı, biz de kardeşimle odadaydık. Bir anda çok şiddetli bir ses duydum ve ev şiddetli şekilde sallanmaya başladı. Deprem olduğunu fark edince kardeşimin kolundan tutarak dışarı doğru itmeye başladım. Kardeşim çıkmayı başardı ama apartmanın koridorunda kaldı. Annem de salondaydı, kolundan tutup onu da çektim. Çok kısa sürede 7 katlı bina çöktü. Annem ve ben aynı yerde enkazda kaldık, kardeşim ise bizim bir alt katımızda enkazdaydı. Annem ve kardeşime sürekli seslenip, yaşayıp yaşamadıklarını kontrol ediyordum. 4 saat boyunca enkazda kaldık. Annemi görebiliyordum ama kardeşimi göremiyordum. Sürekli birbirimizle iletişim halindeydik. Birbirimizin yaşayıp yaşamadığı kontrol ediyorduk” diye konuştu.

    Onu kurtaran ekiple aynı çatı altında

    Enkaz altında çok dar bir yerde olduğunu ve nefes almakta zorlandığını anlatan Akbulut, “Annem yanımda şoka girmişti. Bir yandan onu sakinleştirmeye çalışıp diğer taraftan ise kafamı toplayıp enkaz altından kurtulmak için çözüm aramaya başladım. Hiç öleceğimi düşünmedim. Kendi kendime ‘Buradan çıkacağım’ dedim. 112 Acil Çağrı Merkezini aradım. Kaldığım yerin adresini verdim. Daha sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri, şu an ki çalışma arkadaşlarım beni kurtarmaya geldi. Babam da bizi kurtarmaya geldi. Kardeşim enkazdan çıkarıldı ancak bizim çıkarılmamız zaman aldı. Babam ve itfaiye ekipleri enkazı kazarak bizi çıkardı. Bir hafta hastanede kaldım. Bir süre yürüyemedim. Annem ve kardeşim ameliyat oldu, ben de fizik tedavi gördüm. Şu anda hepimiz çok iyiyiz” diye konuştu.

    “Umudumu hiç kaybetmedim”

    Yaşadıklarının kendisini çok etkilediğini anlatan Akbulut, şunları söyledi: “Hem babamın bu mesleği yapmasından dolayı çocukluğumun itfaiyede geçmesi hem de İzmir İtfaiyesindeki ekip arkadaşlarımın beni kurtarması beni çok etkiledi. Dün onlar beni kurtardı, bugün ben başkalarını kurtaracağım. İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı’nın deprem ekibinde yer alıyorum. Deprem, arama kurtarma ve yangın eğitimleri alıyorum. Enkaz altında hareketsiz, çaresiz şekilde saatlerce kalmama rağmen umudumu hiç kaybetmedim. Çaresizliğin nasıl bir şey olduğunu biliyorum. Çaresizlik nedir? Yardım beklemek nedir? Bu duyguları bildiğim için ben de yardım bekleyen insanlara yardım edeceğim. Bu tarz olaylar yaşayanlar varsa, onlara umut etmelerini öneriyorum. Umut hiçbir zaman bitmez. Bu yola umut ederek çıktım.”

    “Çok şükür hala 4 kişi sofraya oturuyoruz”

    Güney Bölge İtfaiye Amiri Mehmet Akbulut (59) da kızları Simay (21) ile Simge ve eşi Mehtap Salduz Akbulut’un enkaz altında kaldığı haberini Torbalı’da görevde olduğu sırada öğrendiğini belirtti. Akbulut, “Kızım Simay arayarak ‘Baba bizi kurtar’ dedi. Deprem olduğu bilgisi gelmişti ancak apartmanın çöktüğü aklımın ucundan bile geçmedi. Hemen Torbalı’dan çıktım. Bu sırada kızım sürekli arıyordu. O yol bitmedi. Trafik kilitlendi. Araçtan inip koşarak eve ulaşmaya çalıştım ve vardım. Ailem enkaz altında, arkadaşlarım olay yerinde. Onlarla birlikte bende kurtarma çalışmalarına katıldım. Elimizle, tırnaklarımızla kazıya kazıya 4 saat sonra ailemi çıkardık. Allah’a şükür hala nefes alıyorlar, hala 4 kişi sofraya oturuyoruz” dedi.

    “Kızımın bu mesleği seçmesinden dolayı çok mutluyum”

    Kızıyla gurur duyduğunu, şimdi baba kız bu mesleği yaptıklarını vurgulayan Mehmet Akbulut, “Her mesleğin olduğu gibi bizim mesleğin de riskleri var. Ben kızımın bu mesleği başarı ile yapacağına inanıyorum. İtfaiyeci olduğuna çok sevindim. Kutsal bir mesleğimiz var. Bir kez daha dünyaya gelsem yine bu mesleği seçerim. İtfaiyeciliği çok seviyorum. Çalışma arkadaşlarımı ve kurumumu çok seviyorum. Kızımın bu mesleği seçmesinden dolayı çok mutluyum. Simge bu mesleğe çok hevesli. Bu işi layıkıyla yapacağına eminim. Çok istekli, çalışkan” diye konuştu.

  • ‘Destekli istihdam modeli’ umut oluyor

    ‘Destekli istihdam modeli’ umut oluyor

    Yıldırım Belediyesi tarafından hayata geçirilen, Türkiye’de ilk defa bir yerel yönetim tarafından uygulanan ‘Destekli İstihdam Modeli’ projesi özel bireylere iş imkânı sağlıyor. Projede ‘kendini tanıma ve yeteneklerini keşfetme’, ‘sosyal uyum ve iletişim’, ‘görüşme teknikleri ve özgeçmiş hazırlama’, ‘iş yeri kuralları ve işe uyum’ konularında 40 oturumluk eğitim verilen özel bireyler, daha sonra şartlarına uygun firmalarda istihdam ediliyor. Yıldırım Belediyesi tarafından eğitimleri tamamlanan ve görevlendirilen ‘İş Koçu’, istihdam edilen bireylerle birlikte iş yerine giderek onların işe uyumu ve çalışma teknikleri konusunda destek oluyor. 2021 Eylül ayında hayata geçirilen projede, yıl bazında hedeflenen 120 kişiden 48’i farklı sektörlerde istihdam edildi.

    Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, “Sevginin, özverinin, aşamayacağı bir engel yok. Bu farkındalıkla göreve geldiğimiz ilk günden itibaren özel kardeşlerimizin hayatlarını kolaylaştırarak, onların topluma entegrasyonu noktasında çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Yine, Türkiye’de ilk defa bir yerel yönetim olarak, ‘Destekli İstihdam Modeli’ projesini hayata geçirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Projede 120 bireyimizi yeteneklerine göre farklı sektörlere yerleştirdik. Onların mutluluğuna katkı sağlamak bizim için mutlukların en büyüğü. Projemizi geliştirerek, daha fazla hemşehrimize destek olacağız” ifadelerini kullandı.


    Engeller aşılıyor

    Aldığı eğitim sonrasında Mart ayında işe yerleştirilen Yeliz Yataş, “Yıldırım Belediyesi’ne ve Belsa firmasına bana desteklerinden ötürü çok teşekkür ediyorum. Buraya başlamak hayatımın şansı. Çalışmayı çok seviyorum” dedi. Engelli İşkoçu Mehmet Encu, verdikleri işe uyum eğitimi sonrasında Yeliz Yataş’ıtekstikfimasındaistihdama kazandırdıklarını belirterek, “Destekli İstihdam Modeli ile hem bireye hem ailesine hem de işe yerleştirdiğimiz firmaya destek sağlıyoruz. Ve kalıcı istihdam için destek vermeye devam ediyoruz” sözlerini kaydetti. Belsa Tekstil Firması İnsan Kaynakları Sorumlusu Aylin Mutlu, “Belediyemizin desteğiyle özel bireylerin aramızda olmasından çok mutluyuz. Yeliz çok güzel çalışıyor. Kendisinden çok memnunuz. Psikolojik olarak tüm çalışanlarımıza destek oluyor. Moral, motivasyon sağlıyor. Yıldırım Belediyesi’ne bizleri Yeliz ile tanıştırdığı için çok teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Buğday üreticisi umduğunu bulamadı

    Buğday üreticisi umduğunu bulamadı

    Denizli Tarım Platformu Başkanı İrfan Hatipoğlu, hasadı başlanan buğdayın serbest piyasada tüccar tarafından kilogramının 5-6 liradan alınmaya başladığına dikkat çekti. Üretim maliyetinin çok altında, devletin açıkladığı alım fiyatının yarı parasına satılan buğday nedeniyle çiftçinin üretimden vazgeçebileceğini hatırlatan Hatipoğlu, “Buğday hasadının hızla devam ettiği Denizli’de, üreticilerin buğdaylarını, piyasada açıklanan fiyatların altında satıldığı görülüyor. Hasat döneminde buğday üreticilerimiz, ürünlerini devletin açıkladığı destekleme fiyatının altında, tüccara sattıkları saptanmıştır. Fiyatların değerine yükselmesi için kamunun buğday alımını hızlandırmasını istiyoruz” dedi.

    Üreticinin kilogramını 7-8 liraya mal ettiği buğdayını, serbest piyasada 5-6 liradan sattığını, bu fiyatın üreticileri buğday üretmekten vazgeçirebileceğini hatırlatan Hatipoğlu, “Devletin açıkladığı alım fiyatının piyasada kabul görmesi için DİR yöntemiyle çalışan un üretim işletmelerinin iç piyasadan buğday almaları özendirilmelidir. Buğday ithaline uzun süre izin verilmeyeceği açıklanmalı. Kamu kurumları alımlarını hızlandırılmalı ve deposunda bekletebilecek üreticilere buğdayının değeri kadar faizsiz kredi verilerek satış aralığını uzata bilmelerin önü açılmalıdır. Benzeri önlemler alınmazsa, buğday fiyatlarının istenilen düzeye çıkması mümkün değildir. Üreticilerin üretmekten çıkmasına neden olur. Her şeye büyük oranda zam gelirken üretilen buğdayın 5-6 liradan satılması çiftçiyi ölüme terk etmektir, emeğe saygısızlıktır” diye konuştu.

    Buğday üreticilerinin, ürünlerini değerinde satamamasının, örgütlenmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu belirten Hatipoğlu, şöyle konuştu:
    “Çiftçilerimiz, üreticilerimiz, kooperatif altında, ya da değişik dayanışma ağları kurarak birlik olmalıdırlar. Bunu gerçekleştiremedikleri sürece, buğday da başlarına gelen, diğer ürünlerde de başlarına gelecektir. Birlikte olmanın üretmek kadar önemli olduğunu bilmelerinde yarar var”

  • Yaşlı kadının organları 3 hastaya umut oldu

    Yaşlı kadının organları 3 hastaya umut oldu

    Trabzon’da evinde yalnız yaşayan N.A. isimli kadın (61) 5 gün önce komşuları tarafından baygın halde bulundu. 112 ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan yaşlı kadının 3 gün önce beyin ölümü gerçekleşti.

    Organ Nakli Birimi yoğun bakımda beyin ölümü gerçekleşen N.A.’nın ailesi ile görüştü. Ailesi N.A.’nın organlarını bağışlamaya karar verdi. Aileden alınan onayın ardından N.A.’nın karaciğeri Erzurum’da 30 yaşında bir hastaya, sol böbreği Bursa Uludağ Üniversitesi’nde 24 yaşındaki bir hastaya, sağ böbreği ise Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 24 yıldır diyalize giren 39 yaşındaki bir hastaya nakledildi.

  • Çocuk organları ile 5 çocuğa umut oldu

    Çocuk organları ile 5 çocuğa umut oldu

    7 Haziran tarihinde meydana gelen trafik kazası sonrası Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan 8 yaşındaki R.M.D., hastanede yapılan ilk tetkiklerin ardından ameliyata alındı. Ameliyat sonrası yoğun bakımda tedavisi devam eden R.M.D. doktorların tüm müdahalelerine rağmen hayata tutunamadı. Beyin ölümünün gerçekleşmesi üzerine hastane organ nakil koordinatörleri hastanın ailesi ile görüşerek, organ bağışı hakkında bilgi verdi. Ailenin onay vermesi sonucu durum Sağlık Bakanlığı’na bildirilerek, nakil olacak hastaların belirlenmesine başlandı.

    Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde gerçekleştirilen başarılı operasyonla merhumun böbrekleri Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde bekleme listesinde kayıtlı olan 13 ve 14 yaşındaki 2 kız çocuğuna, karaciğeri ise İstanbul’daki özel bir hastanede acil bekleme listesinde kayıtlı olan 3 yaşındaki erkek çocuğa nakledildi. Merhumun korneaları ise 2 çocuk hastanın yeniden görmesine vesile olacak.

    Yavuzyılmaz’dan teşekkür

    Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz, organ bağışının son derece onurlu ve kutsal bir davranış olduğunu belirtti. Yavrusunu kaybetmenin acısını bir kenara bırakıp, merhumun organlarını bağışlayan aileye teşekkür eden Dr. Yavuzyılmaz, “Ailemizin bağışladığı organlar sayesinde organ bekleyen 3 çocuğumuz yaşama tutunacak. Korneaları ile de iki çocuğumuz ışığa kavuşacak. Merhum evladımız için de Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum” dedi.

  • Umut çocuklarından farkındalık yürüyüşü

    Umut çocuklarından farkındalık yürüyüşü

    Denizli’de 10-16 Mayıs Dünya Engelliler Haftası nedeniyle, il genelinde faaliyet gösteren engelli dernekleri tarafından Gazi Bulvarı’nda farkındalık yürüyüşü gerçekleştirildi. Tekerlekli sandalyeleri ile yürüyüşe katılan özel bireyler, sosyal mesaj içerikli dövizler taşıdı. Kortejde Umut Çocukları Koruma ve Yaşatma Derneği üyelerinin de yer aldı yürüyüşte haftalarını kutlayan özel bireyler, gerek günlük yaşam, gerekse eğitim ve iş hayatında yakaladıklarıyla başarılarıyla gurur kaynağı oldu.


    Dernek olarak 18 yıldır mücadele verdiklerine söyleyen Umut Çocukları Derneği Başkanı Nesrin Akbeyik, çeşitli projeler üreterek toplumda farkındalık oluşturmaya devam ettiklerini söyledi. Bundan sonraki süreçte de değişik etkinliklere imza atarak engellilerin yanında yer almaya devam edeceklerini kaydeden Akbeyik, “Denizli Umut Çocukları Derneği olarak engelliler haftası olan 10-16 Mayıs tarihleri arasında çeşitli etkinlikler düzenlemekteyiz. Bugün çocuklarımızda, ailelerimizle birlikte kortej yürüyüşüne katıldık. Farkındalık ortaya koyduk. Bugüne kadar hayal ettiğimiz her şeyi Umut Çocukları Derneği olarak gerçekleştirdik. Aralarında birçok başarıya imza atmış kardeşlerimiz var. Çocuklarımızın hepsi bir maden, hepsiyle gurur duyuyoruz. Hepimizin yüzü gülüyor. Engelleri hep beraber aşıyoruz. Önemli olan düşüncelerimizi gerçekleştirmektir. Bugüne kadar çok önemli projelerimize imza attık. Her bir el engelli arkadaşlarımızın omuzlarına dokunsun. Tebessüm etsin onlara şifa olacaktır. Toplumumuza örnek bir dernek olarak 18 yıldır faaliyetteyiz. Bundan sonraki süreçte de faaliyetlerimiz sürecek” diye konuştu.

  • Yağışlar umut oldu, gölet doldu taştı

    Yağışlar umut oldu, gölet doldu taştı

    Sivas’ın Şarkışla ilçesinde bulunan Kızılcakışla Göleti’nin tam kapasite dolması çiftçiye umut oldu. 5 bin 40 dekar tarımsal alanın sulanmasına hizmet eden gölette biriken 3,53 milyon metreküp su, sulu tarım yapılan alanlarda kullanılarak çiftçileri kalkındıracak. Geçtiğimiz senelerde kuraklık yüzünden çekilen gölün ise yeniden dolduğunu gören vatandaşlar büyük sevinç yaşadı.

    “Tahliye kanalından suların taştığını gördüm”

    Kızılcakışla Göleti’ne gezmeye gelen Muharrem Delice, tahliye kanalından taşan suları görünce mutlu olduğunu belirterek, “Şarkışla Kızılcakışla’ya gezmeye geldim. Geçtiğimiz yıllarda buraya geldiğimde kuraklık etkiliydi ve su seviyesi oldukça düşmüştü. Bu yıl etkili olan yağışlar nedenliyle tahliye kanalından suların taştığını gördüm ve bu beni çok mutlu etti. Çiftçilerin de barajlardaki ve göletlerdeki su seviyesinin bu kadar artmasına sevineceğine eminim. Yağışlar devam ettiği sürece hem çiftçilerin yüzü gülecek hem de etkili olan kuraklık bitmiş olacak” dedi.

  • Organlarıyla 4 hastaya umut oldu

    Organlarıyla 4 hastaya umut oldu

    Bir hafta önce evinde rahatsızlanınca 112 acil servis ile Bursa Gemlik Devlet Hastanesi getirilen ve yapılan kontrollerde beyin kanaması geçirdiği tespit edilen hasta, doktorların tüm müdahalelerine rağmen hayata tutunamayınca ailesi tarafından organları, başkalarına umut olması için bağışlandı.

    Hastanın beyin ölümünün gerçekleşmesi üzerine organ nakil koordinatörleri, ailesiyle görüşerek organ bağışı hakkında bilgi verirken, ailenin onay vermesi sonucu organ nakil çalışmalarına başlandı. Bursa Gemlik Devlet Hastanesi’nde gerçekleştirilen başarılı operasyonla hastanın bir böbreği Bursa Şehir Hastanesi, diğer böbreği ve karaciğeri Uludağ Üniversitesi’ne, akciğerleri ise İstanbul Kartal Koşuyolu Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne organ bekleyen hastalara umut olmak üzere gönderildi.


    Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz, organ bağışının son derece onurlu ve kutsal bir davranış olduğunu belirtti. Aile ferdini kaybetmenin acısını bir kenara bırakıp, büyük duyarlılık göstererek merhumenin organlarını bağışlayan aileye teşekkür eden Dr. Yavuzyılmaz, “Ailemizin bağışladığı organlar sayesinde organ bekleyen 4 hastamız yaşama tutunacaktır. Merhumeye Allah’tan rahmet yakınlarına baş sağlığı diliyorum” dedi.