Etiket: unesco

  • Yunan tanrılarına ait heykeller bulundu

    Yunan tanrılarına ait heykeller bulundu

    Çavdarhisar ilçesindeki Aizanoi Antik Kenti’ndeki kazı çalışmaları, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPU) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nce 80 işçi ve 20 teknik personel ile Penkalas Çayı, agora ve tiyatro bölümlerinde sürdürülüyor.

    Tarihi M.Ö. 3000’li yıllara dayanan ve tiyatro, stadyum, agora ve Zeus Tapınağı gibi tarihi yapıları ile dönemin metropolislerinden biri olduğu düşünülen antik kentte kazılar, Penkalas Çayı’nda yoğunlaştırıldı.

    Son kazı çalışmalarında 2 metre 10 santim yüksekliğindeki erkek heykelini korumaya alan arkeologlar, Yunan mitolojisinde aşk tanrısı olarak bilinen ‘Eros’, şarap tanrısı ‘Dionysos’ ve yarı tanrı ‘Herakles’in heykel başlarını gün yüzüne çıkardı.

    Penkalas Çayı’ndaki kazılarda Roma dönemine ait 2 No’lu mermer köprünün restorasyonunun tamamlandığını kaydeden Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nde görevli, Kazı Başkanı Prof. Dr. Gökhan Coşkun, tamamen yıkılan 3 No’lu köprüde çalışmaların sürdüğünü söyledi.

    Her gün yeni esere ulaşıldığına dikkat çeken Coşkun, şu bilgileri paylaştı:

    “2022 yılında köprünün bulunduğu alanda yaptığımız çalışmalarda bizi oldukça heyecanlandıran sürpriz buluntularla karşılaşmaya devam ettik. Bir önceki sezondan beri bu alanda bol sayıda irili ufaklı çeşitli mermer heykel parçaları buluyorduk ki bunlardan bazıları, tam olsalar yükseklikleri 3- 3,5 metreyi bulacak parçalar.”

  • Tuz Gölü’ndeki görsel şölen

    Tuz Gölü’ndeki görsel şölen

    Türkiye’nin tuz ihtiyacının yüzde 70’inin karşılandığı Tuz Gölü, kendine özgü doğal yapısı ile UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor.

    Her yıl çok sayıda yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği göldeki algler, sıcaklığın ve tuzluluğun arttığı yaz dönemlerinde kırmızı renkli beta-karoten madde üreterek güneş ışınlarının zararlı etkilerinden kendisini koruyor.

    Yine bu dönemde halo bakteriler ise fazla ürediği için gölün rengi pembe veya kırmızı renge bürünüyor.

    Tuz Gölü’nün büyük bir kısmı yaz aylarında tuzun yüzeye çıkmasıyla beyaza bürünüyor.

    Gölde yaşanan bu değişim ziyaretçilerine görsel şölen sunuyor.

     

  • İznik Gölü’nden 2000 yıllık ok çıktı

    İznik Gölü’nden 2000 yıllık ok çıktı

    Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı olmak üzere dört medeniyete başkentlik yapmış İznik’te yine ilginç bir olay yaşandı. İznik’e bağlı Göllüce Mahallesinde plaj işletmecisi olan Tarkan Koldaş’ın eline gölde temizlik yaparken sert bir demir takıldı.

    Tarihi bir ok ucu olduğu öğrenilen cisim hemen koruma altına alındı. Konuyla ilgili açıklamada bulunan Tarkan Koldaş, “Burada hizmet vermek açısından sürekli temizlik yapıyoruz. Kumla taşın arasında bu okun ucunu bulduk. Zaten İznik çok önemli tarihi bir kent. Hemen belediyeye haber verdik. Zabıta ekipleri kayıt altına aldı. Eseri müzeye teslim edeceğiz. Buradan zaten devamlı tarihi objeler çıkmaktadır” dedi.

  • Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi

    Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi

    Bursa UNESCO Derneği, ‘Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi’ projesinin faaliyetlerine ilişkin gelişmeleri görüşmek için toplantı düzenledi.

    Nilüfer İlçesi Misi Mahallesinde müze için tahsis edilen yapıda gerçekleşen toplantıya, Bursa UNESCO Derneği Başkanı İlker Özaslan, BTSO Turizm Konseyi Başkanı Hasan Eker, BTSO Meclis Üyesi Erol Bodur, BTSO 42. Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı Gülşen Erice ve Bursa UNESCO Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri katıldı.

    Bursa UNESCO Derneği Başkanı İlker Özaslan başkanlığında gerçekleşen toplantıda BTSO Turizm Komitesi ve Bursa UNESCO Derneği’nin ilimizde turizm ve kültürel değerler konusunda yapabilecekleri işbirlikleri çerçevesinde görüş alışverişinde bulunuldu.

    ‘BURSA’NIN UNESCO DEĞERLERİ İLE TÜM DÜNYAYA TANITILMASI MÜMKÜN’

    Samimi geçen ziyarette katılımcıları bilgilendiren Başkan Özaslan, kültürel turizm değerleri bakımından birçok zenginliği bulunan Bursa’nın UNESCO ile işbirlikleri sayesinde tüm dünyaya tanıtılmasının mümkün olduğunu, bu yönde belediyeler ve resmi kurumlarla sürekli işbirliği halinde çeşitli girişimlerde bulunduklarını ifade etti.

    Konuşmasında devam eden Özaslan, “Ülkemizde birçok şehre örnek olmasını umduğumuz ve ilki Ankara’da kurulmuş olan ‘Somut Olmayan Kültürel Müzesi’ni Bursa’ya kazandırmayı amaçlıyoruz. Bu çalışmalar doğrultusunda BTSO ile de işbirliğimiz ayrı bir önem taşıyor. Bu anlamlı ziyaretiniz için teşekkür ederiz” dedi.

    EKER: BU ÇALIŞMALARA DESTEK OLMAK BİZİ SEVİNDİRECEKTİR

    İlker Özaslan’ın ardından söz alan BTSO Turizm Konseyi Başkanı Hasan Eker, sektör faaliyetleri konusunda bilgi verdi.

    Eker, “Uzun yıllardır her biri kendi alanında Bursa’nın tanıtılması amacına katkı veren emek harcayan çok değerli birçok ismin derneğiniz vasıtası ile bir araya gelmiş olmasını çok önemli buluyorum. Çalışmalarınıza destek vermek bizi sevindirecektir. Bu amaçla proje paydaşlarınızdan biri olmayı isteriz” ifadesini kullandı.

    Meslek komitesinin katkıları konusunda yapılabileceklere ilişkin söz alan 42. Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı Gülşen Erice ise, Bursa’nın Somut Olmayan Kültürel Miras müzesinin Bursa’ya gelecek olan turistlerin tur programlarına alınması konusunda da gereken girişimlerde bulunabileceklerini belirterek, Misi’nin bir çekim alanı olmasının önemine dikkat çekti.
    Ayrıca ziyarette Bursa’nın UNESCO dünya mirasına dönük girişim ve çalışmalar için ortak projeler geliştirilmesi konusunda görüş birliğine varıldı.

  • UNESCO’nun danışma organı ICOMOS İznik’te

    UNESCO’nun danışma organı ICOMOS İznik’te

    ICOMOS yetkilileri ilk gün İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta’yı ziyaret etti. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemi eserlerinin günümüze kadar ulaştığı, bütün kiliseler tarafından tanınan en önemli ekümenik konsillerden ikisine ev sahipliği yapması sebebiyle Hristiyanlık için de büyük önem taşıyan İznik’in UNESCO dünya mirası listesine alınması için çalışmalar hız kazandı. Hatırlanacağı üzere, tarihi özellikleri ile medeniyetlerin müşahhas ve müşahhas olmayan değerlerini günümüze kadar taşıyan benzersiz tarihi kent olması sebebiyle İznik, 2014 yılında Dünya Miras Geçici Listesi’ne dahil edilmişti.

    Daimi adaylık çalışmaların yürütülmesi için 2016 yılında Büyükşehir Belediyesi bünyesinde İznik Alan Başkanlığı kuruldu. İznik Alan Başkanlığı’nca hazırlanan yönetim planı, 2022 Mayıs ayında Eşgüdüm ve Denetleme Kurulu’nca onaylanarak yürürlüğe girdi. UNESCO uygulama rehberine uygun olarak hazırlanan İznik’in adaylık dosyası, 2022 Ağustos ayında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na teslim edildi. İznik Alan Başkanlığı’nın 1 yıl gibi kısa sürede bitirdiği yönetim planı ve adaylık dosyası, “Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılan değerlendirmede” UNESCO daimi listesine aday olmaya değer görüldü. Bakanlık, 19 Eylül 2022 tarihinde Türkiye’den sadece İznik’in daimi adaylık dosyasını UNESCO Dünya Miras Merkezi’ne gönderdi. Türkiye’nin İznik dosyasını içerik ve format yönünden eksiksiz olarak kabul eden UNESCO adaylık sürecini resmen başlatırken, dosya UNESCO’nun danışma organı olan Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi’ne iletildi. ICOMOS’dan görevlendirilen uzman Gabriela Semova Koleva, dosyada sunulan alanların korunmuşluk durumları ile ilgili alan yönetimlerini incelemek üzere İznik’e geldi.


    İznik Belediyesi Konferans Salonu’nda yapılan İznik ICOMOS Misyonu Toplantısı’na Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta, ICOMOS yetkilisi Gabriela Semova Koleva, İznik Alan Başkanı Doç. Dr. Şehnaz Eraslan Alıcıgüzel, ilgili organlarda görevli akademisyenler, Bursa Büyükşehir Belediyesi Bürokratları, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, siyasi parti temsilcileri ve ilgili personeller katıldı.

    Açılış konuşmalarının ardından yapılan oturumda ICOMOS uzmanı Gabriela Semova Koleva, ICOMOS’un değerlendirme sürecindeki rolünü anlattı. Gabriela Semova Koleva, İznik’te bir hafta sürecek değerlendirme programı çerçevesinde, hem adaylık dosyasında yer alan alanlarla ilgili sunumları dinleyecek hem de saha da bizzat teknik inceleme gezileri yapacak.

  • İshak Paşa Sarayı’na bayram ziyareti

    İshak Paşa Sarayı’na bayram ziyareti

    Tarihte “Medeniyetler geçidi” olarak nitelendirilen Doğubayazıt ilçesinde Topkapı’dan sonra en büyük saray olan İshakpaşa Sarayı; Osmanlı, Selçuklu, Barok ve Rokoko mimarisi ve süslemeleriyle dikkati çekiyor.


    “Kurban Bayramı’nda 40 bin ziyaretçi”

    1900 rakımlı tepeye kurulu ve UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde yer alan tarihi İshakpaşa Sarayı; kalorifer sistemi, geçmişte kullanılan tuvalet sistemi, kartal yuvası görünümü ile Türkiye’nin yanı sıra dünyanın her yerinden ziyaretçileri ağırlıyor. Bünyesindeki 116 oda, türbe, cami, surlar, iç ve dış avlular, divan ile harem salonlarının yanı sıra heybetiyle bölgeye önemli oranda gelir gelmesini de sağlayan İshakpaşa Sarayı, Kurban Bayramı sürecinde yaklaşık 40 bin kişi tarafından ziyaret edildi. Bölge, İshak Paşa Sarayı’nın yanı sıra Beyazıt Camisi, Urartu Kalesi ve İslam mutasavvıfı Ahmed-i Hani’nin türbesine de ev sahipliği yapıyor.

  • UNESCO, KARAKUM kürsüsü kuracak

    UNESCO, KARAKUM kürsüsü kuracak

    Toplum ve bilimin kesişmesi için merkez görevi gören UNESCO kürsüsünün, Türk kültürünün en önemli simgelerinden olan Karagöz ile Hacivat gölge oyununun dünyaya duyurulmasına katkı sağlaması hedefleniyor.

    KARAKUM Müdürü ve BUÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi İbrahim Öztahtalı, AA muhabirine, Karagöz ve kukla oyunlarının, Anadolu kültürünü ve Türk insanının sağduyusunu temsil eden bir simge olarak her zaman olduğu gibi yine kapılarını Bursa’dan dünyaya açacağını söyledi.

    “Karagözcüler Bayramı” kapsamında geçen hafta İstanbul’da UNESCO ve Uluslararası Kukla Birliği (UNİMA) Türkiye temsilcileriyle bir araya geldiklerini belirten Öztahtalı, “Temsilciler, UNESCO’nun yeni kürsüsünü Bursa’da KARAKUM’a kurma teklifinde bulundular. Biz de bu teklifi memnuniyetle kabul ettik. Bundan sonraki süreçte KARAKUM’un akademik araştırmalarının yanı sıra UNESCO’nun Karagöz merkezli kürsüsünü de yürütmeyi hedefliyoruz.” dedi.

    Üniversite yerleşkesine “Karagöz kahvesi”

    Öztahtalı, BUÜ yerleşkesinde “Karagöz kahvesi” de kurmayı planladıklarını dile getirdi.

    Bunun, Osmanlı döneminde İstanbul’da çok sık karşılaşılan bir kahvehane kültürü olduğunu vurgulayan Öztahtalı, “Karagöz kahvesi kurarak üniversite gençliğini Karagöz kültürüyle bir araya getirmeyi planlıyoruz. Bu kahvehane aynı zamanda kafeterya gibi hizmet verecek. Daimi bir Karagöz perdesi eşliğinde gençlerimizi kuklalarımızla ve Karagöz tasvirlerimizle tanıştıracağız.” ifadesini kullandı.

    Dr. Öğr. Üyesi Öztahtalı, KARAKUM‘un kurulduğu ilk günden bu yana Karagöz ve kukla oyunları ile ilgili belgesellerden uluslararası kitaplara kadar pek çok önemli işe imza attığını anlattı.

    KARAKUM Yönetim Kurulu Üyesi hayali Nevzat Çiftçi ise Okul Öncesi ve Sınıf Öğretmenliği Bölümü öğrencilerine Karagöz ve kukla oyunları ile ilgili seçmeli ders oluşturmayı planladıklarını belirtti.

    Bu dersin, bölümdeki öğrencilerin aldığı eğitimin bir parçası olmasını istediklerini aktaran Çiftçi, “Özellikle okul öncesi öğretmenlerinin kitlesinin hitap edeceği en büyük değerlerden biri Karagöz’dür. Bunun içine kukla oyunlarını da kattığımız zaman Keloğlan, Nasreddin Hoca ve diğer tiplemelerle zenginleştirerek bu eğitimin önünü açmış olacağız.” diye konuştu.

  • KARAKUM, UNESCO Bursa Kürsüsü’nü kuruyor

    KARAKUM, UNESCO Bursa Kürsüsü’nü kuruyor

    Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla 9-12 Haziran tarihleri arasında İstanbul Rami Kütüphanesi’nde düzenlenen ve UNIMA Türkiye Milli Komitesi’nin öncülük ettiği çalıştaya Karagöz Derneği, KARAKUM, UNIMA temsilcileri ve Karagöz ustaları katıldı. Dört gün süren çalıştayda Karagöz araştırmaları, kamu kurumlarının kültürel faaliyetlerde geleneksel tiyatro önceliği ve mevzuatı, Karagöz’ün sürdürülebilirliği ve öncelikler, karagözcülerin özlük hakları, örgün ve yaygın eğitimde Karagöz, UNESCO Kürsüleri ve Karagöz, Geleneksellik ve modernlik gölgesinde Karagöz gibi konular hakkında görüşler dile getirilerek Karagöz’ün günümüzdeki durumu tartışılırken, gelecekte Karagöz’ün daha geniş kitlelere özellikle de ulusal ve uluslararası projelerle tüm dünyaya tanıtılması için yapılması gerekenler konuşularak kararlar alındı.

    KARAGÖZ, DÜNYANIN GÜNDEMİNE GİRECEK

    Çalıştayın değerlendirme toplantısında Bursa’da KARAKUM marifetiyle UNESCO Kürsüsü kurulmasına karar verildi. Ayrıca 2024’te düzenlenecek olan “Karagözcüler Bayramı”nın da Bursa’da yapılması kararlaştırıldı. KARAKUM Müdürü ve BUÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. İbrahim İ. Öztahtalı, kadim Türk kültürünün ve Anadolu’nun en değerli simgelerinden biri olan Karagöz’ü akademik araştırmalarla dünya gündemine getirmeyi hedeflediklerini söyledi. Öztahtalı, UNESCO’nun Türkiye’deki kürsülerine bir yenisini de Karagöz bağlamında Bursa’da ekleyeceklerini söyleyerek çalışmalara başlandığını kaydetti.

    Çalıştayın organizasyonunu yapan UNIMA Türkiye Milli Komitesi Başkanı Enis Ergün ise; “Ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada da Karagöz’ü tanıtmak ve anlatmak milli kültür seferberliğimizin bir gereğidir” diye konuştu.

    Türkiye’deki akademisyenlerle Karagöz ustalarını bir araya getiren çalıştayda KARAKUM Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hülya Taş ve Hayali Nevzat Çiftçi de tartışılan konularla ilgili düşüncelerini dile getirdi.

  • Dünyada eşi benzeri yok

    Dünyada eşi benzeri yok

    Sivas’ın Divriği ilçesinde 1228 tarihinde, Anadolu Selçukluları zamanında Selçuklulara bağlı Mengücek Beyliği döneminde Mengücek şahı Süleyman Şah’ın oğlu Ahmet Şah ve eşi Melike Turan Hanım tarafından yaptırılan Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası’nın dünyada eşi benzeri bulunmuyor. “Anadolu’nun Elhamrası” olarak bilinen ve aynı zamanda UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Tarihi Ulu Cami ve Darüşşifası, taş işçiliğinin en nadide ve ince örneklerini yansıtan motifleriyle de ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor.
    2015 yılında başlayan ve çok titiz çalışmalar yürütülen restorasyonda artık sona gelindi. Tamamlandığında hem ibadete hem de ziyarete açılacak olan yapının binlerce turisti ağırlaması hedefleniyor.
    Divriği Ulu Camii müezzini ve aynı zamanda eserin gönüllü mihmandarı Nail Ayan, yapı hakkında bilgiler verdi.

    “Hiçbir motif başka bir yerde kendini tekrar etmez”

    Ayan, eserin birçok anlamda dünyada tek olduğunu söyleyerek, “Uzaktan bakıldığında sadece camii olarak görülebilir ama yakına geldiğinizde bir kısmı darüşşifa olarak inşa edilmiştir. Anadolu Selçuklular’da bitişik nizamda yapılan tek eserdir. Bir kadın ile erkeğin yaptırmış olduğu tek eserdir. Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nın baş mimarı Mugis oğlu Ahlatlı Hürrem Şah’tır. Eserimizin iki tane ana özelliği vardır. Bunlardan birincisi eserin kapılarına içerisine her neresine bakarsanız bakın uzaktan bakıldığında simetri, detaya indiğinizde göreceli asimetri hâkimdir. Eserin ikinci özelliği ise eserin tamamında binlerce motif vardır. Ama hiçbir motif başka bir yerde kendini tekrar etmez. Bu da kâinattaki varlıkların tekliğinde yola çıkılmıştır. Allah’ın birliğine ve tekliğine vurgu yapılması adına baş mimar Ahlatlı Hürrem Şah, hiçbir şekli ve motifi bir yerde tekrar ettirmemiştir. Bu eser taş işçiliğinde zirve bir eserdir” dedi.

    “Görmeden ölmeyin”

    Bu eser için sloganlarının ‘görmeden ölmeyin’ olduğunu belirten Ayan, “Bu eser için çok söz söylenmiş. Ama en yakışanını Osmanlı döneminde yaşayan Evliya Çelebi Seyahatname kitabında zikretmiştir. ‘Üstadı mermer, taşlara öyle emek sarf etmiştir ki taşları nakşı bukalemun eylemiş. Onu anlatmaya kalemler kırık, diller kasırdır, kısır kalır’ sözünü ifade etmiştir. Ama asıl sözü camiyi yaptıran Ahmet Şah ile yapan Ahlatlı Hürrem Şah eseri yapmaktaki ana gayeyi iki motif ile dile getirmiştir. Bu iki motifi de şu anda önünde durduğumuz Cennet Kapısı’nın üzerindeki ana kitabenin başlangıç ve bitiş noktalarına yerleştirmişlerdir. Başlangıç noktasında gül motifi, bitiş noktasında bülbül motifi vardır. Gül Peygamber Efendimizin simgesi, bülbül ise ilahi aşkın, Allah aşkının simgesidir. Yani biz bu camiyi gül ile bülbüle olan aşkımızdan yaptık denmektedir” diye konuştu.

    “Şuursuz restorasyonları ortadan kaldırma restorasyonu”

    Eserin tarihte birçok restorasyon gördüğünü belirten Nail Ayan, “Bu eser tarihinde çok restorasyon görmüş ama bir dönem çimentoyu kurtuluş vesilesi görerek bazı yerleri çimento vasıtasıyla kapatmışlar. Bu çimentonun altında kalan motiflerin tekrardan gün yüzüne çıkarılması bizi mutlu ediyor. Bugüne kadar çok restorasyon yapılmış ama şu anki restorasyon bugüne kadar yapılmış şuursuz restorasyonları ortadan kaldırma restorasyonu olarak nitelendirebiliriz. Yüklenici firmadaki arkadaşlarımız canla başla çalışıyorlar. Allah nasip ederse önümüzdeki yıl içerisinde tekrar ibadete ve ziyarete açılacaktır diye umut ediyoruz. Bizden sonraki nesillere hak ettiği şekilde kalması için sağlamlaştırmaları yapılıyor” şeklinde konuştu.

  • Belgesel festivaline 102 ülkeden katılım

    Belgesel festivaline 102 ülkeden katılım

    Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali çerçevesinde düzenlenen Altın Safran Belgesel Film Yarışmasına 102 ülkeden bin 478 eser katıldı. Dereceye giren belgesel filmlere ödülleri festivalin son günü verilecek.


    Safranbolu Belediyesi Sosyal Tesisleri’nde Belediye Başkanı Elif Köse başkanlığında festival bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Toplantıya Köse’nin yanı sıra, CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay, festival jüri üyeleri ve davetliler katıldı. Belediye Başkanı Köse, 23 yıldır aralıksız devam eden festivalin 24’üncüsünü bugün başlattıklarını belirtti. Daha önce festivalin içeriğiyle ilgili bir değerlendirme yaptıklarını hatırlatan Köse, “Festivalimizin ana teması belgesel üzerine ve belgeselle ilgili değerli jüri üyelerimiz var onları sizinle buluşturmak istedik.

    Festivalimiz her zamanki gibi zengin bir içeriğe sahip. 24 yıldır bu festivali kesintisiz sürdüren önceki belediye başkanlarına, festival komitelerine çok teşekkür ediyorum. Aynı zaman da bu seneki festivalimizin içeriğini hazırlayan yoğun süreçte çalışmaları yapan komitemize de çok teşekkür ediyorum. Sizler için, kentimizin tanıtımı ve bu bölge halkı için güzel bir festival hazırladık. Her geçen sene festivalimizin adına yakışır şekilde, daha fazla kültür sanat etkinliklerinin olduğu, belgesele yakışır bir festival olmasına dikkat ediyoruz. İçeriğimizi de ona göre hazırlıyoruz” dedi.