Etiket: unesco

  • Bursa İznik’te dünya çevre günü etkinliği

    Bursa İznik’te dünya çevre günü etkinliği

    Dünya mirası listesindeki Bursa İznik’te çevre günü etkinliği düzenlendi. Bursa’dan hareket eden gruba bir otobüs ve bir minibüs dolusu katılımcının yanı sıra, 70 katılımcı da motosikletleri ile eşlik etti. Bursa UNESCO Derneği Başkanı İlker Özarslan, katılımcılara dernek logolu tişört ve şapka hediye ederek teşekkür etti.

    İznik Belediyesi Başkan Vekili ve UNESCO Alan Başkanı Zeliha Peşke’nin gayretlerinden duyduğu memnuniyetini ifade eden Başkan İlker Özarslan, katılımcılara hitaben 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde gerçekleşen etkinlikle ilgili olarak;

    “Her yıl, Mayıs ayı sonlarında ve Haziran ayı başlarında, UNESCO, iklim değişikliğinin üç önemli ayağını birlikte değerlendirebilmek adına önemli bir fırsat teşkil eden üç büyük uluslararası günü kutlamaktadır; biyoçeşitlilik, iklim ve okyanuslar.

    Bu 5 Haziran günü çevreyi kutlamamız için bir fırsattır. Çevrenin bir bütün olduğunu, okyanusların, canlı organizmaların ve çevre çeşitliliğinin bazen öngörme kabiliyetimizin ötesinde etkileşime girdiği karmaşık bir sistem olduğunu hatırlatmaktadır.

    Son yıllarda, çevre krizi ciddi ve rahatsız edici bir şekilde kendini göstermiştir. Orman yangınları, tropik yağmur ormanlarını sanki kurak bir çöl gibi tahrip ederken, iklim değişikliğinin etkileri çarpıcı bir şekilde ortaya çıkmıştır.

    Pandemi süreci bize yıllardır bilim adamlarının söylemiş olduklarını gözlemleme fırsatı vermiştir: insanlık ve biyoçeşitlilik arasındaki karşılıklı ilişki çok derindir ve sonrasında meydana gelen kayıplar bize aittir.

    Bu sağlık krizi birlik olarak hareket etmemiz gerektiğine dair bir uyarı niteliğindedir. Yaşayan dünyayla, doğal ekosistemlerle ve biyolojik çeşitlilikler ile olan ilişkimizi temelden yeniden düşünmeliyiz.

    UNESCO ayrıca kendi deneyimini de paylaşabilir: İnsan ve Biyosfer Programı ile, gelecek nesiller için korunan ve yenilenen ekosistemlerde, doğa ile uyum içinde yaşama fırsatının kanıtı olan ağlardan yararlanılabilir.

    Son olarak, UNESCO, özellikle eğitim alanındaki özel uzmanlığını öne çıkarabilir, çünkü çevre eğitimi bu yeni anlaşma için çok önemlidir: olağanüstü zenginliği, hayranlık duyma ve alçakgönüllü olma kapasitesi, sorumluluğumuzu anlama ve mümkün olan somut eylemleri kavrama görevi ile canlı dünyaya daha fazla dikkat, duyarlılık ve açıklık. Tüm bunlar eğitim gerektirmektedir.

    Biyolojik çeşitlilik temasını kutlamakta olduğumuz bu Dünya Çevre Gününde son olarak söyleyeceğimiz, “Bizler sadece kendi geleceğimizi değil, dünyayı paylaştığımız diğer tüm canlıların da geleceğini düşünmeliyiz” ifadelerini kullandı.

     

  • Tarihi hanlar bölgesinde bir bina daha yıkıldı

    Tarihi hanlar bölgesinde bir bina daha yıkıldı

    Bursa’nın UNESCO dünya mirası listesinde yer alan en önemli alanlarından olan tarihi çarşı ve hanlar bölgesini çevreleyen binalardan birinin daha yıkımı tamamlandı.

    Bursa Büyükşehir Belediyesi’nce hazırlanan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından da desteklenen Çarşıbaşı Kentsel Tasarım Projesinde yıkım çalışmaları ara vermeden sürüyor. Geçen yıl ağustos ayında Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un da katıldığı törenle Kızılay binasının yıkımıyla başlayan süreç, İşkur, Merkez Bankası binası ve Pirinç Han’ın arkasındaki türbenin etrafını saran dükkanların da aralarında olduğu 29 binanın yıkımı tamamlanırken, Büyükşehir Belediyesi yıkım çalışmalarını bu yıl sonuna kadar tamamlamayı hedefliyor.

    Yıkılan bina sayısı 31’e ulaştı

    Daha önce Cemal Nadir Caddesi üzerinden görülmeyen Ulu Cami ve hanlar, yıkımların ardından bütün ihtişamıyla ortayla çıkmaya başlarken, yine ana caddeye cepheli yaklaşık 150 metrekare alan üzerindeki 6 katlı bir binanın daha yıkımı kontrollü bir şekilde yapıldı. Son çalışma ile birlikte yıkılan bina sayısı 31’e ulaştı. Elde edilen alan ise 4 bin metrekareyi aştı. Alanda yıkılan binaların enkaz kaldırma çalışmaları devam ederken, kamulaştırması tamamlanan binalar da sırasıyla yıkılacak.

    Daha önce yapılan yıkımları yerinde inceleyen ve binaların ne kadar çürük olduğunu kendisinin de gördüğünü hatırlatan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Bursa’nın tarihi kimliğini gün yüzüne çıkarmak için ara vermeden çalıştıklarını söyledi.

  • Bursa’da 2 bin yıllık sır çözüldü

    Bursa’da 2 bin yıllık sır çözüldü

    UNESCO’nun geçici miras listesinde bulunan Bursa’nın İznik ilçesinde yol kenarında bulunan ve müzeye kaldırılan 2 bin yıllık kitabenin sırrı çözüldü.

    UNESCO geçici miras listesinde bulunan İznik ilçesinde bir tarlada taş üzerine işlenmiş kitabe bulunmuştu.

    Vatandaşın ihbarı üzerine olay yerine çok sayıda polis ve arkeolog sevk edilmiş, kitabe ekip otosuyla müzeye teslim edilmişti.

    Uzmanların incelemesi neticesinde kitabenin üzerindeki yazılar çözüldü.

    Eski Yunanca Trebonia harfleri ile yazılan kitabede şu ibarelere bulunuyor:

    “Priscus oğlu İsidorus bu anıtı kendisi, karısı Trbonia ve çocukları için yaptırmıştır. Hepiniz hoşçakalın”.

  • İda Madra Jeoparkı UNESCO’ya aday

    İda Madra Jeoparkı UNESCO’ya aday

    Balıkesir, Bursa, Çanakkale sınırları içerisinde 23 ilçe ve 17 bin 500 kilometrekarelik alanı kapsayan İda Madra Jeoparkı, Türkiye’nin UNESCO’ya aday resmi ilk ve tek jeoparkı. Geçen yıl Kasım ayında yapılan başvuruyu kabul eden UNESCO, son 2 aydır resmi web sayfasında İda Madra Jeoparkın adaylığı ile ilgili bilgileri paylaşıyor.

    Balıkesir Valiliği, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı ve Balıkesir Üniversitesi Rektörlüğü tarafından bölgeyi turizme kazandırmak ve kırsal kalkınmaya destek vermek maksadıyla proje kapsamında oluşturulan İda Madra Jeoparkında 300 milyon yıl önce oluştuğu tahmin edilen granit tepeler bulunuyor.

    İda Madra Jeoparkı kapsamında çok fazla odak noktası ve jeosit olduğunu belirten Balıkesir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof Dr. Abdullah Soykan, “Çataldağ da bu projenin en önemli odak noktalarından birisi, Çataldağ batıda Susurluk, kuzeyde Mustafakemalpaşa, güneyde Kepsut ilçeleri arasında yer alan bir alan bu bölgede kubbe şeklinde günümüzden belki de 300 milyon yıl önce oluşmuş, bizim jeolojide paleozoik yaşta dediğimiz metamorfik şistler, çekirdeğini ise oligomiosen arasına daha ziyade sokulan bir granit sokulumu görmek mümkün kubbe şeklinde yükseldiği içinde hafif üzeri patlamış çatlamış gibi her tarafta graniti görebiliyoruz” dedi.

    Çoban Dede Tepesi olarak bilinen 1317 metre yükseklikteki bölgede granitlerin çok daha fazla görüldüğünü belirten Soykan, “İda Madra Jeoparkın en önemli odak noktaları granit temelli diyebiliriz. Biz bunları Kapıdağ Yarımadası’nda da görüyoruz. Kozak’ta da, Alaçam Dağları’nda da görüyoruz. En önemli gördüğümüz yerlerden biri de Çataldağ, tabi Çataldağ ulaşım güzergahı sebebiyle İstanbul-İzmir-Ankara güzergahı üzerinde olmasından dolayı çok önemli destinasyonların kesişim noktasında. Yolların birbirleriyle buluştuğu noktada. Bu nedenle de yüksek bir turizm potansiyeline sahip. Susurluk tarafından Çaylak Şelalesi, Mustafakemalpaşa tarafından ise Suuçtu Şelalesi günübirlik kullanım alanı bu destinasyonu güçlendiren en önemli şeyler” diye konuştu.

    “Türkiye’nin resmi tek UNESCO jeopark adayı”

    Bölgenin UNESCO’adaylık süreciyle ilgili bilgi veren İda Madra Jeoparkı Koordinatörü, Balıkesir Üniversitesi Öğretim Üyesi Erdal Gümüş, ise İda Madra Jeoparkın Türkiye’nin resmi tek UNESCO jeopark adayı olduğunu söyedi. Gümüş, 2019 yılında dünyada nadir görülen jeolojik yapıları korumak maksadıyla kurdukları jeopark ile ilgili 2020 kasım ayında UNESCO’ya başvuru yaptıklarını, 2021 nisan ayı itibarıylada UNESCO’nun veb sayfasında Jeoparkın adaylığı ile ilgili bilgilere yer verdiğini anlattı.

    Erdal Gümüş, “Balıkesir ve yakın çevresinde toplam 23 ilçe ve 17 bin 500 kilometrekarelik alandaki üstün nitelikli dünyada nadir az görülen doğal, jeolojik, jeomorfolojik yapıları korumak bunları öncelikle turizme ve jeoturizm dediğimiz özel bir turizm yoluylada yerel ekonomiye kırsal kalkınmaya konu etme ve ona kazandırma maksatlı çıkılmış bir yolculuktu. Bu yolculuğun içerisinde de tabiki İda Madra Jeoparkın dünyadaki benzer sahalar içerisinde hangi yönüyle ayrışıyor. Bunları tespit etmek gerekiyordu. İda Madra jeoparkında dünyanın en güzel en özgün granit dediğimiz özel bir volkanik kayaç olan, iç püskürük granik topoğrafyalarını ve diğer granit ürünlerini görüyoruz. Çataldağ’da bunların büyük duvar hallerini görüyoruz. Balıkesir içerisinde Çataldağ bunun bir kısmında yer alıyor ema onun haricinde Ayvacık, Erdek, Ezine ve Madra Dağı içinde çok geniş bir granit tor topoğrafyası içindeyiz. Susurluktaki Çataldağ bu granit tor topoğrafyasının aynı zamanda ekstrem sporlarada uygun olan bir destinasyonu. Tırmanış yapılabilen bir yer aynı zamanda manzara üstünlüğü çok fazla Bu sahadaki bitki örtüsü çok iyi korunmuş durumda diğer faaliyetlerine de çok uygun bu sahayı hakettiği ölçüde turizme eğitime kazandırmak üzere harekete geçtik. Bir takım altyapı eksiklerini tamamladıktan sonra Susurluk Çataldağ, Balıkesir ve yakın çevresinin bu granit zenginliğinin çok önemli bir odağı olacaktır” diye konuştu.

    Jeopark alanı dağcıların ilgi odağı oldu

    Balıkesir’in Susurluk ilçesi ile Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçeleri arasında bulunan Çataldağ jeolojik yapısıyla büyülüyor. Kayın, meşe ve gürgen ormanlarının içinden Çobandede Tepesi ve zümrüt yeşili ormanların içinden bir anıt gibi yükselen Çataldağ’ın görkemli kayaları Bursalı dağcılarında ilgi odağı oldu. Bu ilginç kaya oluşumun ziyaretçilerine etkileyici bir panaroma sunduğunu belirten Bursa’lı dağcı İsmet Şentürk “Bursa’dan bölgede kamp yapmak üzere gitmiştik. Kayın ormanları içinde, Türkmen çeşmesi olarak bilinen bölgede kamptaydık. Büyükbaş hayvancılık yapan çobanlarla yaptığımız sohbette Buraya kadar gelip Çobandedeye çıkmazsanız Çataldağı gördüm diyemezsiniz dediler. Bu sözler Çataldağın uzaktan yeterince anlaşılamayan önemini gayet net bir şekilde açıklıyordu. Çobandede tepesine ulaştığımızda şok oldum. Böylesine farklı bir jeolojik yapı beklemiyordum. Mutlaka görülmesi gereken bir yer. Marmara bölgesinde yer alan bu güzel bir o kadar ilginç ve farklı oluşumun bölgenin önemli bir doğal değeri olarak tescil edilmesi çok önemli” diye konuştu.

  • Bursa İpeği ve İznik Çinisi UNESCO yolunda

    Bursa İpeği ve İznik Çinisi UNESCO yolunda

    UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı 2021 dönemi için Türkiye’den gönderilecek iki dosyadan birini Bursa olarak belirledi. Büyükşehir Belediyesi tarafından zanaat ve halk sanatları dalında Bursa İpeği ve İznik Çinisi öne çıkarılırken, kentin değerlerinin evrensel miras olması yolunda önemli bir aşama geçilmiş oldu.

    Tarihi ve kültürel değerleri, doğal zenginlikleri ve turizm potansiyeli ile Bursa’nın turizmden aldığı payı artırmak için yoğun çaba harcayan Bursa Büyükşehir Belediyesi, kentin uluslararası alanda tanıtımı için yaptığı çalışmalarda önemli aşamayı daha geçti. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin koordinasyonunda hazırlanan “Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğuşu” isimli adaylık dosyasıyla 2014 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren ve Hanlar Bölgesi, Sultan Külliyeleri ve Cumalıkızık’ı evrensel miras haline getiren Büyükşehir Belediyesi, UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil olabilmek için yaptığı çalışmaların meyvesini aldı. ‘Gelenekselden Evrensele’ sloganıyla geçtiğimiz Aralık ayında Büyükşehir Belediyesi’nce başlatılan, BEBKA ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından da desteklenen çalışmaların ardından zanaat ve halk sanatları dalında hazırlanan başvurusu dosyası, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’na gönderilmişti. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, Türkiye genelinden yapılan 12 başvuru arasından Bursa ve Sivas’ın başvurularının UNESCO’ya gönderilmesine karar verdi.

    Başkan duyurdu

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’nun Bursa ile ilgili aldığı kararı Meclis Toplantısı’nda duyurdu. Milli Komisyon’dan gelen destek mektubunu da meclis üyelerine okuyan Başkan Aktaş, “Yaratıcı Şehirler Ağı’na iki farklı şehrin başvurabilmesi hakkı tanınmıştı. Büyükşehir Belediyesi olarak titiz bir çalışmanın ardından başvurumuzun son halini 29 Mayıs 2021 tarihinde Milli Komisyona iletmiştik. Başvuru yapan diğer belediyelerin neredeyse tamamı bu konuda ücret karşılığında danışmanlıklar aldılar. Biz Büyükşehir Belediyesi olarak tüm süreci kendi ekibimiz tarafından gerçekleştirdik. Nihayetinde başvuru süresi boyunca gösterdiğimiz özverili çalışmalar neticesinde Milli Komisyon, UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı 2021 dönemi için Türkiye’den gönderecek dosyalar arasında bize yer verdi. Süreçte emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bursa ipeği ve İznik Çinisi başta olmak üzere zanaat ve halk sanatları alanında çok ciddi bir farkındalık oluşacağına yürekten inanıyorum” diye konuştu.

    İpek ve çini ön planda

    Büyükşehir Belediyesi’nce hazırlanan başvuru dosyası Bursa İpeği ve İznik Çinisi üzerine kurgulandı. Konuyla ilgili hazırlanan eylem planında ulusal ve uluslararası yapılacak projeler belirlendi. Ulusal projeler arasında İznik Çini Mükemmeliyet Merkezi, Bursa’da Çini ve İpek Günleri ve Gelecek için Kültür projeleri yer aldı. Dosyada belirtilen uluslararası projeler ise, Uluslararası İznik Çini Sempozyumu,

    Bursa Gelişim Forumu ile Çini ve İpek Gelecek Tasarım Yarışması’ndan oluşuyor.

    Türkiye Milli Komisyonu tarafından belirlenen 2 aday başvuru Haziran ayı sonunda UNESCO merkezine gönderilecek ve nihai sonuçların da Ekim ayı sonunda açıklanması bekleniyor.

  • 3 geleneksel miras UNESCO adayı

    3 geleneksel miras UNESCO adayı

    KÜLTÜR ve Turizm Bakanlığınca, ‘Geleneksel Ahlat Taş İşçiliği’, ‘Sedef Kakma Sanatı’ ile ‘İpek Böcekçiliği ve Dokuma için İpeğin Geleneksel Üretimi’nin Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından koruma altına alınacağı duyuruldu.

    Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre; bakanlık, ulusal dosya olarak ‘Geleneksel Ahlat Taş İşçiliği’ni, çok uluslu dosyalar olarak ise ‘Sedef Kakma Sanatı’ ile ‘İpek Böcekçiliği ve Dokuma için İpeğin Geleneksel Üretimi’ni UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listelerine sundu. UNESCO’ya geçen yıl sunulan ancak uygulanan kotalar nedeniyle değerlendirmeye alınamayan ‘Çay Kültürü’, ‘Nasreddin Hoca Fıkralarını Anlatma Geleneği’ ile ‘Mey/Balaban Zanaatkârlığı ve İcra Sanatı’ unsurlarına ilişkin aday dosyaları da revize edilerek yeniden UNESCO’ya bildirildi. İslami güzel yazı sanatı Hüsn-i Hat’ın da geçen aralık ayında Fransa’nın başkenti Paris’te gerçekleştirilecek UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması 16’ncı Hükümetlerarası Komite Toplantısı’nda değerlendirmeye alınması kesinleşti.

    TÜRKİYE İLK 5 ÜLKE ARASINDA

    UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listelerine en çok unsur kaydettiren ilk 5 ülke arasında yer alan Türkiye’nin bugüne kadar 20 kültürel değeri listelere kaydedildi. Bakanlık Araştırma ve Eğitim Genel Müdürü Okan İbiş, yeni sunulan dosyalarla ilgili, Türkiye’nin kültürel değerlerine ilişkin toplumsal farkındalığı arttıracak ve bu değerlerin uluslararası tanıtımını sağlayacak çalışmalara bir yenisini daha eklediklerini belirtti.

    3 GELENEKSEL MİRAS

    Bakanlık, yüzyıllardır taş ustalarınca Ahlat civarındaki taş ocaklarından volkanik taşların çıkarılması, işlenmesi, süslenmesi ve yapılar inşa edilmesine dayanan kuşaktan kuşağa aktarılan bilgileri, yöntemleri ve estetik anlayışı temsil eden köklü geleneği listelere kaydettirerek korumaya alacak. İpek böceği kozalarının yumuşak, dayanaklı dokumalara dönüşümündeki geleneksel ustalık da UNESCO’ya taşınmasıyla birlikte bu kültürel miras da insanlığın ortak mirası olacak. Sedefin ahşap yüzey üzerine kakma yöntemiyle yerleştirilmesine dayalı kadim bir süsleme tekniği olan sedef kakma sanatı ise listeye kaydedildikten sonra UNESCO korumasına alınacak Türkiye’nin diğer bir kültürel değeri olacak.

  • Bursa’da gizemli keşif! Koyunlarını otlatırken buldu

    Bursa’da gizemli keşif! Koyunlarını otlatırken buldu

    UNESCO’ya aday Bursa’nın İznik ilçesinde ormanlık alanda hayvanlarını otlatan çoban, 2 galeriden oluşan esrarengiz bir mağara buldu. Bir koyunun düşmesi üzerine mağarayı bulduğunu ifade eden genç çoban, mağarayı bu şekilde keşfettiğini söyledi.

    İznik’e bağlı Tacir Mahallesinde Adaçalı mevkiinde bulunan bir ormanlık alanda koyunlarını otlatan çoban Kemal Karaboğa, bir koyununun çukura düşmesi sonucu mağarayı keşfetti.

    Çukurun içine giren Karaboğa, gördüğü manzara karşısında şaşkına uğradı. İki galeriden oluşan mağarayı keşfeden genç çoban durumu köylülere bildirdi.

    Mağaradan gelen sesler ürküttü

    Yüksekliği 2 metre, genişliği 200 metrekare olan mağarayı keşfeden Kemal Karaboğa yaptığı açıklamada, “Buradan geçiyordum. Hayvanlarımın biri buraya düştü. İçine girdim. Baktım değişik sesler geliyor, hemen ayrıldım. Geçtiğimiz günde yeniden buradan geçiyordum, tedirgin oldum. Artık buralarda fazla bulunmuyorum” dedi.

    Köy sakinlerinden İbrahim Topuz, “Durumu Türkiye Mağaracılık Federasyonu’na bildirdik. Kısa zaman içerisinde incelemek için uzmanlar gelecek ve burası tescillenecektir” dedi.

  • İznik’te kayıp şehir efsanesi gerçek oldu

    İznik’te kayıp şehir efsanesi gerçek oldu

    Bursa’nın UNESCO’ya aday tarihi kenti İznik’te göl sularının kuraklık nedeniyle çekilmesiyle birlikte tarihi yapılar da gün yüzüne çıkmaya başladı. Gerçek İznik’in gölde olduğu efsanesi yeniden konuşulmaya başlandı.

    Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un “yeni Göbeklitepe’lere hazır olalım” açıklaması gözleri bir kez daha İznik Gölü’nün zemininde olduğu ileri sürülen tarihi İznik şehrine çevirdi. Tarihi M.Ö. 4. Yüzyıl’a kadar uzanan Bithynia, Selçuklu, Roma ve Osmanlı gibi pek çok medeniyete ev sahipliği yapan gerçek İznik’in şu anki İznik Gölü’nün zemininde olduğu rivayet ediliyor.

    740 yılında yaşanan depremde göl sularına gömülen tarihi İznik şehrinin daha sonraki yıllarda göl kenarına yeniden inşa edildiği rivayet ediliyordu.

    Göl suları çekilince kayıp şehir efsanesi gerçek oldu

    4 medeniyete başkentlik yapmış tarihi kent İznik’te Türkiye’nin 5. büyük gölü olan İznik Gölü’nde kuraklık nedeniyle 300 metrelik bir çekilme yaşandı. İznik’e bağlı göle kıyısı olan Göllüce Mahallesi’nde bu sabah göl kıyısında tarihi olduğu iddia edilen sütunlar ortaya çıktı. 2014 yılında dünyanın en iyi 10 keşfi arasından gösterilen İznik Bazilika da gölün içinden çıkmıştı. Sular çekilince ortaya çıkan sütunların Bazilika formunda kilise kalıntısı olduğu belirlenen yapı, 50 metre açıkta, 6 metre derinlikte yer alıyor.

    740 yılında yaşanan depremde göl sularına gömülen tarihi İznik şehrinin daha sonraki yıllarda göl kenarına yeniden inşa edildiği rivayet ediliyordu. Gökyüzünden çekilen bir fotoğraf sayesinde ortaya çıkan Bazilika, 2014 yılının en önemli keşifleri arasında gösterildi. Bazilikanın kafes içinde korunan en önemli parçaları suyun çekilmesiyle gün yüzüne çıkmaya devam ediyor.

  • 3 bin yıllık tarihi Şamran Kanalı UNESCO yolunda

    3 bin yıllık tarihi Şamran Kanalı UNESCO yolunda

    VAN’ın Edremit Belediyesi, 3000 yıllık tarihi Şamran Kanalı’nın UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınması için hazırlıklarını tamamladı.

    Urartu Krallığı döneminde yapılan ve dünya su mühendisliği harikası olarak kabul edilen 51 kilometre uzunluğundaki 3 bin yıllık Şamran Kanalı dünya miras listesine girme yolunda. Urartu Kralı Menua tarafından Van’ın Gürpınar ilçesinden kent merkezine su getirmek için 3 bin yıl önce yaptırılan Şamran Kanalı, günümüzde de varlığını koruyan ve halen kullanılan en önemli Urartu mimarileri arasında bulunuyor. Edremit Belediyesi ‘Urartu Gelişim Koridoru’ proje hazırlığının ardından şimdi de tarihin en eski sulama kanalı olarak bilinen Şamran Kanalı’nın dünya mirası listesine girmesi için UNESCO’ya başvuru yapmaya hazırlanıyor.

    Tarihi kanalın başvurusu ile ilgili açıklamalarda bulunan Edremit Belediye Başkanı İsmail Say, böylesi harika bir yapının miras listesinde yer almasının gerekliliğini belirterek, şöyle konuştu:

    “Urartu Gelişim Koridoru’ projemizi başlatarak tamamladık. Türkiye’deki ilk yürüyüş rotası Likya Yolu’nun ardından da tamamladığımız proje ile Türkiye’de ikinci olan yürüyüş yolunu Van’a ve bölgeye kazandırmış olduk. Bölgede her yıl Avrupa Hareketlilik Haftası kapsamında bu tarihi kanalı bisikletlerle pedallıyoruz. Doğu Anadolu Bölgesi’nde bu hafta ile ilgili çalışmalar yapan tek belediyeyiz. Şimdi de 3000 yıllık bu tarihi kanalımızın ‘UNESCO Dünya Mirası’ listesine alınması işlemlerini başlattık. Edremit’imize ve bölgemize şimdiden hayırlı olsun.”

  • Osmanlı mirası İshak Paşa Sarayı 105 bin turist ağırladı

    Osmanlı mirası İshak Paşa Sarayı 105 bin turist ağırladı

    Osmanlı mimarisinin Anadolu’daki seçkin örneklerinden olan ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri dolayısıyla 2,5 ay ziyarete kapalı kalan tarihi İshak Paşa Sarayı, 105 bin turisti ağırladı.

    Doğu Anadolu Bölgesi’nin en önemli Osmanlı eserleri arasında bulunan Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesindeki tarihi İshak Paşa Sarayı, mimarisi, tarihi ve görkemli yapısıyla her yıl on binlerce yerli ve yabancı turiste ev sahipliği yapıyor.

    Lale Devri’nde inşa edilen ecdat yadigarı saray, tarihi, mimari yapısı, konumunun yanı sıra sarp kayalıklar arasındaki bir tepede yer alan kartal yuvası görünümüyle de dikkati çekiyor.

    “Medeniyetler geçidi” olarak adlandırılan bölgede ilçe merkezine 7 kilometre uzaktaki 1900 rakımlı tepeye kurulu ve UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde de yer alan İshak Paşa Sarayı, yılın dört mevsimi yurt içi ve dışından gelen turistlerce ziyaret ediliyor.

    Bünyesindeki 116 oda, türbe, cami, surlar, iç ve dış avlular, divan ile harem salonlarının yanı sıra heybetiyle bölgeye önemli oranda gelir gelmesini de sağlayan İshak Paşa Sarayı, Kovid-19 salgını nedeniyle mart ayının ortalarından haziran ayının başlarına kadar 2,5 ay ziyaretçilerini ağırlayamadı.

    Kovid-19 ile mücadele çerçevesinde normalleşmenin başladığı haziran ayında yeniden ziyaretçilerine kapılarını açan tarihi saray, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilere göre 27 bin 169 turistle en çok ağustos ayında ziyaret edildi.

    Her mevsim doğanın renk değiştirmesiyle ortaya çıkan farklı görkemiyle ziyaretçilerini büyüleyen İshak Paşa Sarayı, ocak ayından bugüne kadar yerli ve yabancı 105 bin turisti ağırladı.

    Kovid-19 tedbirleri kapsamında maske ve sosyal mesafe kuralına dikkat edilerek ziyaretçi kabul edilen saray, sonbaharda da ziyaretçi akınına uğruyor.

    “Her şeyiyle insanı çok etkiliyor”

    Saraya gezmeye gelen ziyaretçilerden Meryem Yazıcı, İshak Paşa Sarayı’nı ziyaret etmek için arkadaşlarıyla Hakkari’den Doğubayazıt’a geldiklerini söyledi.

    Tarihi yapıyı ilk defa gördüğünü ve manzara karşısında büyülendiğini dile getiren Yazıcı, “Uzun bir süredir İshak Paşa Sarayı’na gelmeyi düşünüyorduk. Merak edip buraya geldik ve çok hoşumuza gitti. Dünyada ilk kalorifer sisteminin burada olduğunu az önce öğrendim. Tarihi dokusu ve her şeyiyle insanı çok etkiliyor. Bu saray insanı kendine hayran bırakan yapılardan birisidir.” diye konuştu.

    Ali Haydar Sertel de İshak Paşa Sarayı ve Ağrı Dağı’nı görüp fotoğraf çektirdiği için mutlu olduklarını belirterek, “Arkadaşlarımızla hafta sonu günü birlik bir Doğubayazıt turu yapalım dedik. Uzun zamandır İshak Paşa Sarayı’nı görmek istiyorduk. Doğubayazıt’a giriş yaptıktan sonra İshak Paşa Sarayı görkemiyle bizi karşıladı. Sarayın içini gezdik. Birkaç yüzyıl önce yapılmasına rağmen gayet güzel bir saray ve çok etkilendim.” ifadesini kullandı.