Etiket: unesco

  • Bursa’da hurdacının bulduğu çanda Ayasofya izleri

    Bursa’da hurdacının bulduğu çanda Ayasofya izleri

    Bursa’nın İznik ilçesinde hurdacı tarafından antikacıya verilen çanın, Ayasofya Kilisesi’ne ait 2 bin yıllık olduğu ihtimali üzerinde duruluyor. Tarihi çan, incelenmek üzere İznik Müze Müdürlüğü ekiplerince alındı.

    UNESCO’nun geçici miras listesinde bulunan İznik’te bir hurdacı, tarihi niteliği olduğunu düşündüğü bir çanı antikacı Hakan Turan’a getirdi. Çanın üzerini zımparalayan Turan, üzerindeki desenleri araştırınca şaşkınlık yaşadı. Çanın üzerinde ’Hagia Ayasofya’ yazısını gören Turan, çanın 2 bin yıl önce Ayasofya Kilisesi’ne ait olduğu ihtimali üzerinde durdu. Turan, durumu İznik Müze Müdürlüğü’ne bildirdi. Üzerindeki resmin ‘Nikaia’ olduğu tahmin edilen çan, incelenmek üzere ekiplerce antikacıdan alındı.

    Makedonya Kralı Büyük İskender’in kumandanlarından General Lysimakhos’un, M.Ö. 301’de General Antigonius’u mağlup ederek ‘Antigonia’ olan şehrin adını, eşi Nikaia’nın ismiyle değiştirdiği biliniyor.

    ‘MÜZEYE TESLİM ETMEYİ UYGUN BULDUM’

    Eseri bir hurdacının kendisine verdiğini ifade eden antikacı Hakan Turan, kararmış şekilde olan çanı zımpara ile temizlediğinde şok yaşadığını söyledi. Turan, “İznik’te antika işi ile uğraşıyorum. Geçtiğimiz günlerde hurdacıdan malzemeler geldi. İçlerinden bu çan dikkatimi çekti. Küçük bir ince temizlikten sonra üzerindeki yazıları fark ettim. Üzerinde Hagia Ayasofya ve bununla birlikte tarihler haç işareti vardı. Hatta Nikaia’nın resmi mevcut. Bu eserin müzeye gitmesi gerektiğini düşündüm. Tarihi eserlerin korunmasında oldukça hassas olduğumu düşünüyorum. Bu yüzden müzeye teslim ettim” dedi.

  • Mudanya Belediyesi’nden tarihi hamle

    Mudanya Belediyesi’nden tarihi hamle

    Tarihi ve kültürel mirasın korunup yaşatılması adına çalışmalarını sürdüren Mudanya Belediyesi, kentin simge yapılarını kamulaştırarak, geleceğe taşıyacak.

    Tirilye’deki tarihi zeytinyağı fabrikası, Perili Ev, Tüccar Evi, Dündar Evi, yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olan Tirilye’nin simge evi ile açık hava müzesine dönüştürülmek istenen Girit mahallesinde belirlenen sivil mimari örneği konakların kamulaştırılma çalışmalarına başlandı.

    Mudanya’nın geleceğini sahip olduğu tarihi, doğal ve kültürel değerleri koruyarak şekillendiren Mudanya Belediyesi, UNESCO Dünya Mirası hedefiyle tarihi bir hamleye imza atıyor.

    ZEYTİNYAĞI FABRİKASI ENSTİTÜ VE MÜZE HALİNE GETİRİLECEK

    Tarihi yapıları yeniden ayağa kaldırmak adına yürüttüğü çalışmalara bir yenisini daha ekleyen Mudanya Belediyesi, kentin simge yapılarını kamulaştırma kararı aldı. Tirilye’deki tarihi zeytinyağı fabrikası kamulaştırılarak, Zeytinyağı Enstitü ve Müzesi haline getirilecek.

    Restorasyon çalışmaları süren Taş Mektep’in yanında bulunan Perili Ev, Tüccar Evi, Dündar Evi ile birlikte yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olan Tirilye’nin simge evi de kamulaştırılarak, kent yaşamına kazandırılacak. Bunun yanı sıra açık hava müzesine dönüştürülmesi planlanan Girit mahallesinde belirlenen sivil mimari örneği konakların kamulaştırılma çalışmalarına başlandı.

    “UNESCO İÇİN İLK ADIMI ATMIŞ OLACAĞIZ”

    Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz, “Toplam 20 hektar alanda bin 43 parselde 857 yapının bulunduğu Tirilye’de uygulanacak restorasyon çalışmalarıyla Tirilye’deki kültür rotası ayağa kalkacak. Yerelden evrensele bir koruma sürecini hayata geçirirken, Tirilye’yi Cittaslow ağına katacak, Böylelikle UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmemizin ilk adımını da atmış olacağız. Kamulaştırmayla birlikte aslına uygun şekilde yürütülecek restorasyon çalışmaları kapsamında kentin önemli tarihi yapıları yeni işlevleriyle hizmete açılacak. Mudanya, tarihiyle, kültürüyle ve benzersiz doğasıyla yaşamaya devam edecek” diye konuştu.

  • Yıldırım’da “Aşıklık Geleneği” yaşatılıyor

    Yıldırım’da “Aşıklık Geleneği” yaşatılıyor

    Yıldırım Belediyesi, asırlardan bu yana gelen kültür mirası Aşıklık Geleneği’ne sahip çıkıyor.

    Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından 2009 yılında köklü bir geçmiş ve sayısız icra biçimleriyle kültürel belleğin, çeşitliliğin ve zenginliğin önemli bir ifadesi olarak UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsilî Listesi’ne kaydedilen ve dünya kültür mirası haline gelen Aşıklık Geleneği, Yıldırım’da yaşatılıyor. Milli ve manevi değerleri gelecek kuşaklara taşımak, ilçenin kültür mozaiği yapısını yaşatmak için programlara imza atan Yıldırım Belediyesi, birbirinden kıymetli aşıkları sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirdiği canlı yayınla seyirciyle buluşturdu.

    AŞIKLAR OTAĞI

    Kısa süre önce Yıldırım Belediyesi tarafından Yavuzselim Mahallesi’nde açılışı yapılan Aşıklar Otağı ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen, pandemi tedbirleri kapsamında seyirci alınmayan programda Aşık Temel Turabi, Aşık Ali Serhati ve Aşık Halil Aksoy, bağlamanın sesini türkülerin diliyle harmanladı. Tarih boyunca süre gelen ozanların ölümsüz eserlerini seslendiren aşıklar, Azerbaycan’da yaşanan Ermenistan işgali ve saldırılarına karşı mücadele eden kahraman Azerbaycan ordusuna ve Azerbaycanlılara, ‘Karabağ bizimdir, bizim kalacak’ ve ‘Bir dili konuşan iki devlet var’ eserleriyle Yıldırımlıların ve Anadolu’daki kardeşlerinin desteğini iletti. Yıldırım Belediyesi, Salı günleri düzenlenmeye devam edilecek programlarla sazın ve sözün ustalarını seyirci ile buluşturmaya devam edecek.

  • Bursa’da 2 bin yıllık lahidin yeri değişiyor

    Bursa’da 2 bin yıllık lahidin yeri değişiyor

    Bursa’nın İznik ilçesinde, taksi durağının önünde bulunan 2 bin yıllık lahit, görenleri şaşkına çeviriyor. Durakta çalışan taksiciler ve müşteriler, lahidin yanında sandalyelerde oturuyor.

    UNESCO’nın geçici miras listesinde bulunan, 4 medeniyete başkentlik yapmış İznik ilçesindeki Ayasofya bahçesinde Roma dönemine ait olduğu belirlenen 2 bin yıllık lahit, dikkat çekiyor. Hava şartlarının tahrip ettiği lahit, aynı zamanda bölgede bulunan bir taksi durağının da bir parçası haline geldi. Vatandaşlar, lahidin dibine koydukları masa ve sandalyede oturup, zaman geçiriyor.

    Yapının, lahit olduğunu öğrendiğinde büyük şaşkınlık yaşadığını belirten taksici Bedri Zağlı, “Benim lahit olduğumdan haberim yok, fakat burada çürüyor. Herkes merak ediyor, bakıyor. Çoğu insan ne olduğunu bile bilmiyor. Müzeye veya başka bir yere kaldırılırsa daha çok ilgi çeker, turizme katkısı da olur” dedi.

    İznik Müze Müdürlüğü yetkilileri ise, yeni arkeoloji müzesinin tamamlanmasının ardından lahidin buradaki yeni yerine konulacağını belirtti.

  • “Osmanlı Köyü” Cumalıkızık için adım atıldı!

    “Osmanlı Köyü” Cumalıkızık için adım atıldı!

    Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Miras Listesi’nde yer alan “Osmanlı köyü” Cumalıkızık’ın girişindeki meydanda yer alan niteliksiz satış tezgahlarının ve düzensiz görüntünün kaldırılacağını bildirdi.

    Yıldırım Belediyesinden yapılan açıklamaya göre, Bursa Turizm Platformu üyeleriyle toplantıda bir araya gelen Yılmaz, burada yaptığı konuşmada, Cumalıkızık’ın turizm potansiyelini artıracak projeleri bir hayata geçirerek, turizm pastasındaki payını artıracaklarını aktardı.

    Cumalıkızık’ın 700 yıllık tarihi dokusu ile yılın her mevsimi yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri olduğunu belirten Yılmaz, şunları kaydetti:

    “Biz, Cumalıkızık’ı tarihin güçlü bir ifadesi olarak görüyoruz. Bu turizm merkezimizin daha iyi duruma gelebilmesi için çalışmalarımızı aralıksız olarak sürdürmeye devam ediyoruz. Cumalıkızık’ı sadece ekonomik bir gelir kapısı görmekten ziyade yaşatılması, korunması gereken tarihi ve kültürel bir miras olarak görüyoruz. Burada bir dizi restorasyon projesi devam ediyor. Kalıcı çözüm üretmek adına, girişteki meydanda yer alan niteliksiz satış tezgahlarını ve düzensiz görüntüyü kaldırıyoruz. Bu kapsamda, tüm bu tezgahları, köy mimarisini kapatmayacak şekilde ‘Cumalıkızık Yöresel Ürünler Çarşısı’nda tek bir noktada toplayacağız.”

    Yılmaz, Cumalıkızık’a bir de mesire alanı kazandıracaklarını ifade ederek, şöyle devam etti:

    “Cumalıkızık’taki mesire alanında, tüm yerli ve yabancı turistlere hizmet vererek, tarih ve doğa turizminin canlanmasına katkıda bulunacağız. Turizm potansiyeli yüksek olan bölgemize, içerisinde piknik alanları, büfe, kır kahvesi, yürüyüş yolları, hayvan barınağı, manej alanı ve çocuk oyun alanı bulunan, insanların doğayla buluşabileceği, spor yapabileceği ve aileleriyle hoşça vakit geçirebileceği bir mesire alanı oluşturarak, yeni bir sosyal alan kazandıracağız. İnşallah bu değerlerimizi de hep birlikte yaşatacağız.”

    Bursa kültürü ve turizmine katma değer kazandırması hedeflenen projelerin ele alındığı toplantıya, Bursa Vali Yardımcısı Mustafa Gündoğan, Bursa İl Kültür ve Turizm Müdürü Kamil Özer, Bursa Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın Halkla İlişkiler Daire Başkanı Ahmet Bayhan, Platform Koordinatörü Murat Saraçoğlu ve sektör temsilcileri katıldı.

  • Dara Antik Kenti, UNESCO listesine girecek

    Dara Antik Kenti, UNESCO listesine girecek

    Mardin’e 30 kilometre uzaklıkta bulunan ve tarihte Yukarı Mezopotamya’nın en önemli yerleşim yerlerinden olan Dara Antik Kenti’nde 12 aya çıkarılan kazı çalışmalarına devam ediliyor. Kazı Heyeti Başkanı ve Kafkas Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hüseyin Metin, “Buranın 3 yıl içinde UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ne girmesi durumu söz konusu. Şu anda çalışmalarımıza başladık. Antik kenti geçen yıl 600 bin turist ziyaret etti. Bunu 1 milyona çıkarmanın gayreti içindeyiz” dedi.

    Mardin’e 30 kilometre uzaklıkta bulunan Dara Mahallesi’nde yer alan ve tarihte Yukarı Mezopotamya’nın en önemli yerleşim yerlerinden olan Dara Antik Kenti’nde 1986 yılından bugüne kadar yapılan kazı çalışmalarında, dünyada eşi benzeri olmayan 1500 yıllık toplu mezarın yanı sıra çeşitli yapılar ortaya çıkarıldı. 6’ncı yüzyılda Bizans İmparatorluğu’nun Doğu’daki son kalesi olarak kabul edilen Dara ve çevresi, o dönem savaşların en yoğun yapıldığı bölge olduğundan 18 metre uzunluğunda ve 3 metre genişliğinde surlarla çevrilerek bir savunma sistemi oluşturuldu.

    Yaklaşık 40 bin nüfusun barındığı kentin su ihtiyacı da yapılan sarnıçlar aracılığıyla giderildi. Alanda yapılan kazı çalışmalarında bu sarnıçlar da ortaya çıkarılmaya başlandı. Son olarak ortaya çıkarılan ve halk arasında ‘zindan’ olarak adlandırılan 10 bin metreküp su alma kapasitesine sahip su sarnıcının, derinlik bakımından, İstanbul’da bulunan ve 6’ncı yüzyıl Bizans dönemi eseri olan Yerebatan Sarnıcı’ndan 6 metre daha derin olduğu belirlendi. Yerli ve yabancı turistlerin son dönemde ilgi odağı olan antik kenti, pandemi öncesi 600 bin kişi ziyaret etti. Yapılacak çalışmalarının ardından hedef, bu sayıyı 1 milyon turiste çıkarmak.

    10 YILLIK ÇALIŞMA PLANI HAZIRLANDI

    Dara Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı ve Kafkas Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hüseyin Metin, 2020 yılı itibarıyla antik kentin ören yeri olduğunu belirterek, “Yaklaşık 2 ay sonra karşılama mekanı ve kazı evimiz de hazır olacak. Dolayısıyla artık bilimsel bir kazı için altyapımız tamamlanmış olacak. Tabi burada biz 5+5 yıllık bir çalışma planı hazırladık. Bu doğrultuda bizim en çok ziyaretçi çeken yerimiz olarak galeri mezarlarımız var. Onun muadili bir mezarı da açmaya karar verdik. Bununla birlikte Mardin Müze Müdürlüğü tarafından DİKA projesi kapsamında yapılan agora kazılarını da üstlenmeye karar verdik. Agora kazıları tabi ki 1 ya da 2 yıllık bir plan içerisinde değerlendirilemez. Çok uzun soluklu bir kazı planına dahil olması lazım. Geçen yıl 600 bine yakın bir ziyaretçi sayımız oldu. Bu yıl bu sayı, biraz daha az oldu. Önümüzdeki yıllarda, özellikle 5 yıllık planımız içinde burayı 1 milyon ziyaretçi sayısına nasıl ulaştırabiliriz, onun gayreti içindeyiz” diye konuştu.

    ‘3 YILDA GEÇİCİ LİSTEYE GİRECEK’

    Doç. Dr. Metin, Dara Antik Kenti’nin 3 yıl içinde UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ne girme durumunun olduğunu aktararak, şunları kaydetti:

    “Şu anda çalışmalarımıza başladık. Dara’nın bilinen tarihi 6’ncı yüzyılın başları. Yani erken Bizans dönemi. Erken Bizans’ın güneydeki son kalesi olarak adlandırıyoruz. Buraya daha öncesinden Güneydoğu’nun veya Doğu’nun Efes’i diye birtakım adlandırmalar yapılmıştı ama biz Bizans’ın son kalesi de diyebiliriz. Çünkü 6’ncı yüzyılda Bizans’ın güneydeki en büyük sahra ordusunun konuşlandığı yer burası. Yaklaşık 40 bin nüfuslu bir kent. O döneme göre de sayısal olarak fazla bir kent. Yani sivil yapıların, hamamların, çeşitli su sarnıçlarının, kamu yapılarının bulunduğu komplike bir yapı. 4 kilometrelik bir sur yapısına sahip. 3 metre kalınlığında yaklaşık 18 metre yüksekliğinde bir sur savunma sistemi var. O açıdan Güneydoğu’daki en sağlam, daha doğrusu merkez Bizans’tan sonra salt Bizans yapılarının olabileceği ve şu anda ayakta duran en önemli kentlerinden birisi Dara’dır. Belki de en önemli kentidir. Özellikle bu yıl çalışması devam eden agora ve sur savunma sistemlerindeki yaptığımız çalışmalarda bunlarla ile ilgili arkeolojik kanıtlara da ulaşmayı düşünüyoruz. Önümüzdeki dönem içerisinde yapmış olduğumuz kazılara yeni alanlar da eklemek zorundayız ki ileriki bir dönemde ören yeri olması statüsüyle buraların bir şekilde gezilebilir olması, ziyaretçilerin bir gün boyunca zamanını geçirebileceği bir alan haline getirilmesi amacındayız. En önemli amaçlarımızdan biri de bu yapıları orijinal haliyle korumak ve geçmişle günümüz arasında bir bağlantı kurmak.”

  • UNESCO mirası Sur’da dönüşüm başladı

    UNESCO mirası Sur’da dönüşüm başladı

    UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ndeki Diyarbakır’ın tarihi surların üzerinde bulunan ve geçmişte savunma amaçlı kullanılan burçlarda 500 günde tamamlanması hedeflenen, 9 milyon 471 bin TL maliyetli restorasyon çalışması başlatıldı. Restorasyonun tamamlanmasıyla kentin turizmine önemli katkıların sağlayacağını söyleyen Büyükşehir Belediyesi İmar Daire Başkanı Mehmet Karaaslan, “Restorasyon çalışmalarımızda mevcut alanda bulunan taşlar kullanılmaktadır. Uzaydan bakınca Çin seddinden sonra görünen en büyük surlar Diyarbakır surlarıdır. Restorasyon çalışmaları bittikten sonra Diyarbakır’ın turizmine ve ekonomisine çok ciddi bir katkı vereceğini düşünüyoruz” dedi.

    Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Kültür Mirası Listesi’ne 2015 yılında alınan ve birçok medeniyetin izlerini üzerinde taşıyan Diyarbakır Surları’nda Kültür ve Turizm Bakanlığı, Valilik ve Büyükşehir Belediyesi iş birliğiyle tarihinin en kapsamlı restorasyon çalışması başlatıldı. Çevre uzunluğu 5 bin 200 metre, yüksekliği 8 ile 22 metre arasında olan ve kalınlığı 5 metreye kadar varan surların üzerinde o dönem inşa edilen ve savunma amaçlı kullanılan burçlarda yapılacak çalışmalarda yıkılma tehlikesi olan ve acil müdahale gerekenlere öncelik verilecek. Çalışmalarda, o dönem dairesel, dörtgen veya çokgen olarak inşa edilen burçların aslına uygun hale getirilmesi için yerinde temizlik aşamasında çıkarılan taşlar kullanılacak. 500 günde tamamlanması planlanan ve 9 milyon 471 bin TL maliyetli restorasyon çalışmasının yanı sıra, surlara yakın veya yapışık inşa edilen 41 gecekondunun kamulaştırılması yapıldı ve yıkımına başlanacak.

    ‘MEVCUT ALANDAKİ TAŞLAR KULLANILACAK’

    Restorasyon çalışmasının 5 kişilik bir kontrol heyeti ve Dicle Üniversitesi’ndeki öğretim görevlilerinin yer aldığı bilim kurulu üyelerince en ince detayına kadar takip edildiğini belirten Büyükşehir Belediyesi İmar Daire Başkanı Mehmet Karaaslan, “500 gün sürmesini planladığımız Ben u Sen, Yedi Kardeş, Urfakapı, Nur Burcu restorasyonlarını yapıp çalışmalarımıza devam etmek istiyoruz. En ince detayına kadar dikkatli ve titiz bir şekilde çalışmalar devam ediyor. Restorasyon çalışmalarımızda mevcut alanda bulunan taşlar kullanılmaktadır. Bu konuda çok hassas bir durumda işlemlerimiz devam etmektedir. Bu restorasyon, yaklaşık 9 milyon 471 bin TL maliyetle bugüne kadar yapılmış en büyük restorasyon çalışmalarımızdan bir tanesidir. Burçlarımızın tamamının restore edilmesi için proje çalışmalarımız devam etmektedir. Bu iş için yaklaşık 250 milyon TL’lik bir maliyet ön görülmektedir. Özellikle proje çalışmalarında mevcut surların aslına uygun hale getirilmesi için yerinde temizlik aşamasında çıkarılan taşlar kullanılmaktadır. Bu konuya özellikle dikkat etmekteyiz” diye konuştu.

    ‘DİYARBAKIR EKONOMİSİNE BÜYÜK BİR KATKISI OLACAK’

    Surlardaki restorasyonun Diyarbakır turizmine ve ekonomisine büyük bir katkı sunacağını anlatan Karaaslan, şunları söyledi:

    “Ben u Sen bölgesinde bulunan surlarımızın etrafında gecekondu yapılaşmaları bulunmaktadır. Bu yapılaşmaların surlara zarar verdiği öngörüldüğü için yaklaşık 41 yapının kamulaştırma işlemleri tamamlanmıştır. Yıkım işlemlerine başlanıyor. Surların geri kalan kısmında da surlara yapışık ya da yakın olan ve zarar verme ihtimali olan bütün yapıların kamulaştırma işlemleri devam edecek. Daha sonra bu alanlar peyzaj çalışması yapılarak yeşil alan olarak kazandırılacak. Burçlarımızın restorasyonu parça parça tamamlandıktan sonra da kapıların açılması ön görülmektedir. Restorasyon ve çalışma güvenliği tamamlandıktan sonra bütün kapıları açacağız. Çin seddinden sonra görünen en büyük surlar Diyarbakır surlarıdır. Surlarımızın tamamının restorasyon çalışmaları bittikten sonra turizme çok ciddi bir katkı vereceğini, şehrin ekonomisine büyük bir katkısının olacağını ön görüyoruz.”

  • İznik’teki 2 bin yıllık tarihi surlara ‘Nazi’ sembolü çizildi

    İznik’teki 2 bin yıllık tarihi surlara ‘Nazi’ sembolü çizildi

    Bursa’nın İznik ilçesinde UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne aday olan 2 bin yıllık tarihi surlar sprey boyalı saldırıya uğradı. ‘Nazi’ işareti çizilen ve çeşitli yazılar yazılan surlardaki tahribata vatandaşlar isyan etti.

    İznik ilçesindeki 2 bin yıllık kral kapısı, kimliği belirsiz kişi veya kişilerin spreyli saldırısına uğradı. Sprey boya ile tarihi surların üzerine çeşitli yazılar yazılırken, aynı zamanda ‘Nazi’ simgesinin çizilmesi de dikkat çekti.

    Tarihi surlar, daha önce de sprey ile çeşitli saldırılara maruz kalmış ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı özel ekip tarafından temizlenmişti.

    Vatandaş da duruma isyan etti. İznik’te turizm işletmecisi Ali Karaman, “İki bin yıllık tarihi kral kapısının önündeyiz. Bir turizmci olarak yine üzgünüz. İznik’in 4 tarafı surlarla çevrili ama maalesef yine surları boyadılar, kirlettiler ve zarar verdiler, hatta Nazi işaretleri de yaptılar. Bazıları aşklarını buraya yazmışlar keşke aşkına bir çiçek gönderseydi bunu yapmasaydı” dedi.

  • Pamukkale’de balon yolculuğu yeniden başladı

    Pamukkale’de balon yolculuğu yeniden başladı

    Türkiye’nin gözde turizm merkezlerinden Pamukkale’de 162 gün sonra turistler, yeniden beyaz cennetin semalarında sıcak hava balonlarıyla yolculuğa çıkmanın sevincini yaşadı.

    UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan dünyaca ünlü Pamukkale’de balon turları, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün aldığı kararla 15 Mart’ta verilen aranın ardından 22 Ağustos’ta yeniden başladı.

    Güneşin doğuşunu gökyüzünde karşılamak için Pamukkale Mahallesi’ndeki Kocaçukur mevkisine gelen çok sayıda turist, verilen eğitimin ardından maske, hijyen ve sosyal mesafe kurallarına dikkat ederek görevlilerin yardımıyla balona bindi. Turistler, güneşin doğuşu sırasında Pamukkale’nin beyaz travertenlerini ve antik kentleri sıcak hava balonundan izleme fırsatını yakaladı. Misafirler, binlerce metre yükseklikte hem güneşin doğuşunu hem de bölgenin harika güzelliğini izledi. Bol bol fotoğraf çekip bu anlarını ölümsüzleştiren ve yaklaşık yarım saatlik tur sonrasında belirlenen noktalara iniş yapan turistler, burada kendilerine ikram edilen içecekleri içti.

    Balon turizminde faaliyet gösteren Pamukkale şirketinin genel müdürü Muhammet Kaplan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, pandemi nedeniyle zor bir dönem geçirdiklerini ve 5 ay sonra uçuş gerçekleştirdikleri için sevinçli olduklarını söyledi. Son yıllarda Pamukkale’yi görmeye gelen turistlerin balon turlarına da ilgi gösterdiğini anlatan Kaplan, şöyle konuştu:

    “Pamukkale’de balon turları her geçen gün büyük ivme yakalamıştı. Ancak pandemi nedeniyle ara vermek zorunda kaldık. Bugün yeniden güneşin doğuşunu semalardan izlemeye başladık. Tüm tedbirleri aldık. Yolcularımızı maskesiz balona bindirmedik. Misafirlerin ateşleri ölçüldü, dezenfektan kullandırıldı ve balonda sosyal mesafeye dikkat edecek şekilde yer gösterildi.” dedi.

    Amerikalı Maya Simone Acosta ise Türkiye’ye ilk kez geldiğini anlatarak “Burası çok güzel. Türkiye’ye korkmadan gelebilirsiniz. Balonla uçmak rüya gibiydi. Kendimi bulutların üstünde harika hissettim.” diye konuştu.
    Romanya’dan gelen Joyce Artega da balona binmenin oldukça keyifli olduğunu dile getirdi.

  • Amasra’da bayramda 150 bin turist bekleniyor

    Amasra’da bayramda 150 bin turist bekleniyor

    Bartın’ın tarihi ve turistik ilçesi Amasra’da, 4 günlük Kurban Bayramı tatili öncesi otel ve pansiyonlarda rezervasyonlar doldu. Amasra Kültür ve Turizm Derneği Başkan Yardımcısı Ferdi Günter, bayram süresince 100-150 bin arası turist beklediklerini söyledi.

    Amasra Kalesi’nin 5 yıl önce UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’ne alındığı ilçede, bakir koyları, az dalgalı suları, tarihi mekanları, doğayla bütünleşen güzelliklerinin yanı sıra balık ağırlıklı mutfak kültürüyle tatilcilerin ilgisini çekiyor. Özellikle hafta sonları yoğunluğun yaşandığı Amasra’da, Kurban Bayramı’nda aşırı yoğunluk bekleniyor. Amasra’da, Kurban Bayramı öncesi alınan rezervasyonlarla 3 bin yatak kapasiteli otel ve pansiyonların yüzde 90’ı doldu. Kent merkezi 6 bin 600 nüfusa sahip olan ilçeye, bayram tatilinde 100-150 bin turistin gelmesi bekleniyor.

    Amasra Kültür ve Turizm Derneği Başkan Yardımcısı Ferdi Günter, “Kurban Bayramı için hazırlıklarımızı tamamladık. Amasra’mızda 3 bin yatak kapasiteli otel ve pansiyonlarımızda doluluk oranımız yüzde 90’lara ulaştı. 6 bin 600 nüfuslu ilçemizde günübirlik 100-150 bin ziyaretçi bekliyoruz. Yaşayacağımız aşırı yoğunluk için Amasra Kaymakamlığı, Amasra Belediyesi ile ortak çalışma da yapıyoruz. Örneğin otopark sorununu çözmek için TTK’nın boş alanını araçlar için kullanacağız. Şu anda yüzde 90 doluluk oranına ulaştık. Gelecek olan misafirlerimize yeterince yerimiz var. Tüm Türkiye’yi 4 günlük Kurban Bayramı tatilinde Amasra’mıza bekliyoruz.” dedi.

    Bartın Belediye Başkanı Cemal Akın ise, “Kurban Bayramı tatili süresince Amasra ilçemize gelen misafirlerimiz mutlaka İnkum’a da geliyorlar. Şu anda İnkum’da günlük 30-40 bin kişi bekliyoruz. Belediye olarak bütün tedbirlerimizi aldık. Gelen misafirlerimizin en iyi şekilde ağırlanması için bütün hazırlıklarımızı yaptık” diye konuştu.

    Bartın İl Özel İdare Genel Sekreteri Metin Çetin, “59 kilometrelik sahil şeridimizde yaklaşık 20’ye yakın kumsalımız ve plajımız var. 4 günlük bayram tatilinde misafirlerimiz en iyi şekilde hazırlamak için gereken önlemlerimizi aldık” dedi.