Etiket: üniversite

  • Ümmü Nine’nin üniversite hayali gerçek oldu

    Ümmü Nine’nin üniversite hayali gerçek oldu

    3 kızını okutup meslek sahibi yaptıktan sonra yarım kalan eğitimini tamamlamak isteyen Ümmü Selma Çınar, üniversite sınavına girdi. ÖSYM’nin 2023 yükseköğretim yerleştirme programı sonuçlarına göre hayalini kurduğu, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Radyo ve Televizyon Programcılığı Bölümü’nü kazanan Çınar, üniversite sıralarını torunu gibi gördüğü sınıf arkadaşları ile paylaşıyor. “Okumadığın zaman eksik hissediyorsun” diyen Çınar; “3 tane kızım var. Çalıştım, temizliğe gittim, merdiven sildim, elma topladım, patates topladım. Her işi yaptım kızlarımı okuttum. Biri hemşire oldu, biri İngilizce öğretmeni oldu bir tanesi de ambulans hemşiresi oldu. Ben de okuma eksikliğini hissettim. Her yerde eksik oluyorsun. ‘Okumak istiyorum’ dedim. Bu eksikliği kızlarıma söyleyince ‘anne sen de okuyabilirsin’ dediler. Dışarıdan ortaokulu, liseyi bitirdim. Ortaokul, lisede okurken sabah saat 05.00’de kalkıyordum, işlerimi bitiriyorum, yemeklerimi yapıyordum, evimi temizliyorum, millet daha yeni uyanırken ben ders çalışıyordum. Önceki sene bitirdim sınava girdim. Daha başka bir yerlerde gelebiliyormuş ama benim gönlümde yatan radyo televizyondu. O yüzden bu okulu seçtim” dedi.

    “Okumak, bu ortamı teneffüs etmek ayrı bir duygu”

    Torunu yaşındaki sıra arkadaşları ile çok iyi anlaştığını söyleyen Çınar, “Z kuşağı diyorlar ama çok saygılılar. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Onlar benim evladım, torunlarım. Hocalarımdan da çok memnunum. Bana çok saygılılar, yol gösteriyorlar. Okumak, bu ortamın teneffüs etmek ayrı bir duygu. Mesela bilgisayar, telefon kullanamıyordum, gittiğim her ortamda, resmi kuruma girdiğimde çekingenlik yaşıyordum. Sadece okuma yazmayı öğrenmiştim, hiçbir şey öğrenemedim. Ev temizliği, halı dokuma, nakış işleme, hayvanlarımız vardı onlara bakıyordum yani ders çalışacak vaktim bile yoktu. Hiçbir şey için geç değil. Beşikten mezara kadar ilim öğrenmeliyiz” ifadelerini kullandı.
    Ümmü Selma Çınar’ın sınıf arkadaşı Şevval Ceylan ise “Benim sıra arkadaşım olması çok özel oldu. Aynı ders notlarını paylaşıyoruz, aynı tahtaya bakıyoruz. Ders notu, canlı dersler konusunda ben yardımcı oluyorum. O da bilgi ve birikiminde bize yardımcı oluyor” diye konuştu.
    Derslerini dikkatle dinleyen, stüdyo eğitiminde ise kamera başına geçen Çınar’ın şimdiki hedefi ise lisans diplomasını alabilmek.

  • SUBÜ iki yılda 29 basamak yükseldi

    SUBÜ iki yılda 29 basamak yükseldi

    SUBÜ, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan University Ranking by Academic Performance (URAP) Araştırma Laboratuvarı tarafından hazırlanan üniversite sıralaması listesinde 17 basamak birden yükseldi. Böylelikle SUBÜ son iki yılda 29 basamak birden yükseldi.

    URAP, Türkiye’deki üniversiteleri akademik performanslarına göre, Clarivate Analytics/InCites uluslararası kaynakları ve Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) yayınladığı verileri kullanarak sıralıyor. SUBÜ, tıp fakültesi bulunmayan üniversiteler arasında 49’uncu sırada, genel sıralamada ise 118’inci sırada yer alıyor. Sıralamanın ortaya çıkmasında fakülte ve bölüm sayısı ile akademisyen sayısı da etkili oluyor.

    Yükseliş mutlu ediyor

    Sıralamaya ilişkin değerlendirmede bulunan SUBÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık, “Kuruluşumuzdan sonra URAP Araştırma Laboratuvarı’nın yaptığı sıralamada ilk listeye girdiğimizde 147’inci sırada yer almıştık. İki yıl içinde yükselişimizi artırarak sürdürmemiz ve toplamda 29 basamak yükselmemiz bizi ve çalışma arkadaşlarımızı mutlu etti. Esasında URAP Araştırma Laboratuvarı üniversitemizin konseptine uygun kriterler üzerinden sıralamayı oluşturmuyor. Biz uygulama ağırlıklı bir üniversiteyiz. Bizim için doğru olan uygulama becerisine sahip yetiştirdiğimiz öğrencilerimizi işe yerleştirmek ve iş dünyası ile entegre çalışmalar yapmak. Bunda da Türkiye’nin lider üniversitelerinden birisiyiz” dedi.

  • Üniversite öğrencilerine afet bilinci eğitimi

    Üniversite öğrencilerine afet bilinci eğitimi

    Düzce Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü bünyesinde bulunan öğrenci yurtlarında kalan öğrencilere afet bilinci konularında eğitim verilmeye devam ediliyor.

    Bu çerçevede, Düzce Üniversitesi’nde öğrenim gören öğrencilerin konakladığı kız öğrenci yurtlarında afet bilinci eğitmenleri Özlem İlmaz ve Raziye Uysal tarafından eğitimler veriliyor.

    Eğitimlerde öğrencilerin afetlere hazırlıklı olması için detaylı bilgilendirmeler yapılıyor.

  • Üniversite öğrencisi genç kız tüfekle vuruldu

    Üniversite öğrencisi genç kız tüfekle vuruldu

    Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi 6. sınıf öğrencisi Nidanur N., merkez Yenişehir ilçesi Çiftlikköy Mahallesi’ndeki kız öğrenci yurdu önünde bir şahıs tarafından pompalı tüfekle bacağından vurularak ağır yaralandı. Yaralı öğrenci ambulansla Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırılırken, silahlı şüpheli olay yerinden kaçtı.
    Olayın ardından bölgede inceleme yapan polis ekipleri, zanlının hastanede teknisyen olarak görev yapan E.K. olduğunu belirlerken, yakalanmasına yönelik çalışmaların sürdüğü bildirildi.

  • “Yarım kalan hayal” gerçekleştirildi

    “Yarım kalan hayal” gerçekleştirildi

    İzmir’de yaşayan, Makedonya doğumlu 68 yaşındaki Mevlide Demir, içinde ukde kalan eğitim hayalini gerçeğe dönüştürerek herkesin takdirini kazandı. Vefat eden eşinin ‘Ben hayallerimi gerçekleştirdim, senin hiç hayalin yok mu?’ sorusu üzerine harekete geçen, emekli, 3 çocuk ve 2 torun sahibi Demir, ailesinin engeli sebebiyle hayalini kurduğu eğitim hayatına tekrar başlama kararı aldı.

    60 yaşında ortaokul, 68 yaşında üniversiteli oldu

    60 yaşında ortaokul eğitimine başlayan ve ardından devam eden süreçte lise eğitimini tamamlayan Demir, daha sonra üniversite sınavına girdi, Ege Üniversitesi İşletme Bölümünü kazandı ve 68 yaşında üniversiteli oldu. Mevlide Demir, şimdilerde eğitimini aksatmadan, titizlikle derslerini üniversiteden takip ediyor. Demir, aynı zamanda okuduğu bölümün yanında ikinci bir üniversite olarak da Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesinde Sağlık Yönetimi eğitimini de sürdürüyor.

    “Her şey eşimin bana ‘Senin hiç hayalin yok mu?’ sorusunu sormasıyla başladı”

    Yarım kalan eğitim hayatına, vefat eden eşinin kendisine yönelttiği bir soru üzerine başlama kararı aldığını söyleyen Mevlide Demir, “Eşimin bütün hayali emekli olduktan sonra köye yerleşmekti. Eşim bana ‘Senin hiç hayalin olmadı mı?’ diye sordu. Ben de ‘Olmaz mı var tabii; fakat benim hayalime geç kalındı bey’ dedim. Eşim de bana ‘Söyle, şimdiye kadar neden söylemedin?’ diye sordu. Ben de ‘Konusu açılmadı’ şeklinde cevap verdim; çünkü hayallerim yarım kalınca ben okul konusunu kapattım ve iş hayatına başlamıştım. Eşimin bu sorusu üzerine ortaokul eğitimimi tamamlama kararı aldım. Hayallerime kavuşacaktım, heyecanlıydım. Eğitim hayatıma başlayınca ortaokulu hemen bitirip ardından liseye başladım. Daha sonra liseyi de bitirip üniversiteye başladım. Hepsi art arda hızlıca gerçekleşti. İlk gördüğüm üniversite Ege Üniversitesi. Başka üniversite görmedim. Kendi çocuklarıma çok çalışın Ege Üniversitesini kazanın diyordum; çünkü onlar eğer burayı kazanırsa ben de onlar sayesinde burayı görecektim. Ben şimdi buradayım, başardım” şeklinde konuştu.

    “Üniversiteyi kazandığımı duyunca mutluluktan uyuyamadım”

    Üniversiteyi kazandığını öğrendiğinde heyecandan ağladığını söyleyen Mevlide Demir, “Üniversite sınav sonuçları açıklandığında ben köydeydim. Kızım beni aradı ve ağlıyordu. ‘Ne oldu kızım?’ dedim. Bana ‘Heyecandan ağlıyorum anne, Ege Üniversitesini kazanmışsın’ dedi. İnanamadım ve ben de ağlamaya başladım. Kızıma ‘Kızım yanlış bir şey olmasın dikkatli bak’ dedim. O da bana ‘Anne iyice baktım’ dedi. O gün mutluluktan gece uyumadım. Okula kaydımı yaptırdım ve ilk gün heyecanlı bir şekilde derse gittim. Sınıftaki gençlere ‘Günaydın’ diyerek güne heyecanla başladım. İlk başta hazırlık eğitimi görecektim. Ben de liseyi bitirdim; ama okulun verdiği kitaplarla eğitim gördüm sadece. Gençler çok rahat bir şekilde İngilizceyi kavrıyordu. İlk gün hoca bana soru soracak ve cevap veremeyeceğim diye çok heyecanlandım. O gün hemen eve gittim ve kızıma bana İngilizceyi en ayrıntılı şekilde baştan öğret dedim. Yavaş yavaş kendimi geliştirdim. Hazırlık sınıfını mutlaka geçmeliyim ki normal eğitime geçme hakkına sahip olayım” dedi.

    “Babam ‘Kız çocuğunu okutmam’ dedi”

    Babasının, okumasına izin vermediği için tüm umudunun o zamanlarda yıkıldığını belirten Demir, “Biz ilkokulu bitirdikten sonra babam bize ‘Kim okumaya devam edecek?’ diye sordu. Ben hemen parmak kaldırdım. Babam bana ‘Sen elini indir’ dedi. Benim tüm umudum o an yıkıldı. Okuma serüvenim orada son buldu. İlkokulu bitirdikten sonra hocalarım benden bir ışık gördü. ‘Okuyacak olan var mı?’ dedikleri zaman ben zaten parmağımı kaldırırdım. Babamın eğitim hayatıma izin vereceklerini düşünüyorlardı. Okul önlüğüm bile dikilmişti okula gideceğim zaman. En kötü günün ne gün dediklerinde ben de o günden bahseder ve okulda çekildiğim fotoğrafı gösterirdim. Benim için çok acı bir gündü” ifadelerini kullandı.

    “Babamı affettim”

    Hedefinin 4 yıllık eğitimi zamanında ve başarıyla tamamlamak olduğuna değinen Demir, sözlerine şunları da ekledi:
    “Ayrıca Açıköğretim Fakültesinde Sağlık Yönetimi Bölümü okuyorum. Bu bölümü de bitirmem lazım. İmkan varsa niye okumayayım ki. Gençler de okumalılar. Değişik kitaplar okudukça babamı daha iyi anladım. O, zamanında ailesinden öyle gördüğü için beni okutmamıştı. Babamın kabrine gidip babamdan özür diledim. Beni okutmadığın için ben de seni affediyorum dedim ve sen de beni affet baba dedim. O gece babam rüyama girdi. Çok duygulandım.”

    Mevlide Demir’in sınıfa ilk geldiğinde onunla gurur duyduğunu söyleyen sınıf arkadaşı Beyza Öztürk de, “Mevlide abla yılmamış, pes etmemiş ve hayallerine kavuşmuş. Hocalar kelimelerin doğru telaffuzlarını söylediğinde bizim aklımızdan uçup gidiyor; ama Mevlide abla onu not ediyor, tekrar tekrar üstüne düşüyor. Biz gerçekten ona imreniyoruz. Tekrardan ilk günkü heyecanı var ve bu bizi mutlu ediyor. Gerçekten Türk kadını böyle olmalı. O gururu bize veriyor ve ilham kaynağı oluyor” ifadelerine yer verdi.

    Kendilerine bir anne şefkatiyle yaklaştığını belirten sınıf arkadaşı Caner Mısırlıoğlu ise, “Bizim bu yaşta yapamadıklarımızı onun o yaşta yapması gerçekten kendi açısından çok büyük bir başarı. İçinde geçmişten kalan bir eksiklik vardı. Mevlide ablanın bu yaşta bunu yapabilmesi gerçekten benim açımdan da gurur verici onun açısından da gurur verici bir olay. Bize anne şefkatiyle yaklaşıyor. Çok samimi biri olduğunu düşünüyorum. Bizlere de örnek oluyor” dedi.

  • Tekin, üniversiteler için konuştu

    Tekin, üniversiteler için konuştu

    “Entegrasyon ve koordinasyonu sağlamak zorundayız”

    Öğretmen atamalarında mülakatla ilgili söylediklerinin çok tartışıldığını belirten Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, üniversite yönetimlerine ve akademik kadrolara seslenerek, “Lise öğrencisinden beklediğimiz kazanımlar neler? Bunların eğitim fakültelerinden, öğretmenlik başvurusu yapan, bize başvuru yapan arkadaşlardan, bunların incelenmesini özellikle istirham ediyorum. Biz istihdam ettiğimiz çocuklarımızın ve gençlerimizin bizim müfredatımızı bilmesini istiyoruz. Bundan daha doğal bir hakkımız yok. Alanı zaten siz öğretiyorsunuz. Ama biz de ne öğretmesi gerektiğini, çocuklara nasıl öğretmesi gerektiğini istemek durumundayız öğretmenden. Yani çok somut bir örnek vereceğim size, bu kopukluğun giderilmesi lazım. 2006 yılı yanlış hatırlamıyorsam bitişik eğik el yazısı müfredata konuldu. Yani hükümet politikası olarak biz çocuklarımızın bitişik el yazısı öğrenmesini, el yazısı yazmasını istiyoruz dedi. Ben 2013 yılında müsteşar oldum yani bu kararın alınmasından yedi sekiz yıl sonra. Hala istihdam ettiğimiz sınıf öğretmenin sizce bitişik eğik el yazısı öğretmek konusunda herhangi bir lisans dersi almıyor olması sizce normal midir? Üniversitelerimiz bu anlamda Bakanlığın politikalarını izlemezse, mezun ettiği kişileri bu anlamda donanımlı hale getirmezse, bu entegrasyonu, bu koordinasyonu nasıl sağlayacağız?” dedi.

    “Koordinasyon eksikliğini hep birlikte giderelim”

    Üniversitelerin akademik kadrolarına ve yönetimlerine çağrıda bulunan Bakan Tekin, “Dolayısıyla sizden istirhamım. Lütfen yeni müfredat revizyonu gündemde. Muhtemelen Kasım sonu itibariyle kamuoyuyla da paylaşılmış olacak. Lütfen öğretmenliğe kaynak teşkil eden lisans programındaki öğretim üyesi arkadaşlarımız, fakülte yöneticilerimiz müfredatımızı, programlarımızı neyi murat ettiğimizi, neyi amaçladığımızı izleyerek gençlerimizi bu şekilde yetiştirin. Biz de biraz önce konuşmanın başında ben anlatmaya çalıştığım o koordinasyon eksikliğini hep beraber gidermiş olalım. Bakın burası ciddi bir eksiklik. Daha ileri gidersek eğer bu bir koordinasyon eksikliği değilse o başka tür anlamlar ifade eder, üniversitelerin politikalarla uyumlu çalışmak istemediği biçiminde yorumlanır. Ki bu da çok hepimizi biraz önce dile getirdiğim eleştirilerin hepsini haklı çıkartır. Buna da sebep olmamamız gerekir” şeklinde konuştu.

    “Hepimizin üzerine önemli görevler düşüyor”

    Çocuğun eğitiminde birçok faktörün etken olduğunu anlatan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin şöyle devam etti, “Çocuğuna başkasının hakkına saygı duymayı göstermeyen, annesine ve babasına saygı göstermeyi öğretmeyen, yeme içme alışkanlıklar, eli yüzünü yıkama alışkanlığı vermeyen aileler üstüne düşeni yapmamış demektir. Sokakta gördüğü bir çocuğu yaptığı bir yanlışı uyarmayan, sahip çıkmayan toplum üstüne düşeni yapmıyor demektir. Kendisine emanet edilen öğrenciyi düzgün yetiştirmeyen Milli Eğitim Bakanlığı üstüne düşeni yapmıyor demektir. Kendisine emanet edilen lisans, ön lisansa öğrencisini doğru dürüst eğitmeyen üniversiteler, Yükseköğretim kurumları üstüne düşeni yapmıyor demektir. Dolayısıyla diyorum ki gelin Türkiye Yüzyılı’nı başlatıcı hep beraber toplumsal bir seferberlik yılı ilan edelim. Başkalarını suçlamayalım. Hepimiz önce kendi üstümüze düşeni yapmakla başlayalım. Çocuklarınızı okula göndermeden önce evinizdeyken, okul öncesi eğitim kurumlara henüz başlamadan öğretebileceğiniz şeyler var. Okula başladıktan sonra çocuklarımıza verebileceğiniz şeyler var.”

    “Üniversitelerden beklentilerimiz var”

    Bakanlık olarak üstlerine düşeni yapacaklarını ve yapmaya çalıştıklarını hatırlatan Bakan Tekin, ”Bu konuda çok uzun, üzerinde konuşulması gereken detaylı bir konu. Ama üniversitelerden ne bekliyorum onu söyleyeyim. Öncelikle bir kere Bakanlık olarak ilgi alanımıza giren konu öğretmenliğe kaynak teşkil eden lisans programları. Üniversitelerimizden istirhamım bu konuda biraz daha özen göstermeleri, öğretmenlik alan bilgilerindeki ortalamalara baktığımızda lisans programlarından mezun olan çocuklarımızın ortalamalarının çok da yüzümüzü güldürmediğini görüyoruz. Aynı şekilde öğretmenlik uygulamalarında yarım yamalak yerine getiren üniversitelerimiz maalesef çocuklarımızı bu anlamda iyi yetişmelerine engel olurlar. Dolayısıyla benim üniversitelerden istirham bu. Şimdi öğretmenliğe kaynak teşkil eden lisans programlarından bizim beklentilerimiz. Birincisi alan uzmanı arkadaşlar yetiştirsin. İkincisi ve daha benim önemsediğim kısım da şu. Madem bu arkadaşların Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde istihdam edilmesini istiyoruz. Bu arada bu salondaki öğretmenlik hayali kuran öğretmen olmak isteyen arkadaşlar da öğüdüm olsun, aynı zamanda ilgili fakültelerde öğretim istirhamım olsun, Milli Eğitim Bakanlığının kendince bir eğitim öğretim politikası var ve bunun somut belgeleri tarihte bir tarafından alınmış kamuoyunda müfredat diye bilinen bizim programlarımızda internet sitesinde mevcut. Bunlar mutlaka dikkate alınmalıdır” şeklinde konuştu.

    “Hepimiz kendimizi sorgulamak zorundayız”

    Bakan Tekin, eğitimle alakalı kurumlar arasında tam birliktelik ve beraberlik olmasını gerektiğini vurgulayarak, “Yıllarını akademiye vermiş bir kişi olarak, akademiden beklentilerim bir kopukluk, sadece Milli Eğitim Bakanlığı da değil, diğer kamu kurumları ve üniversiteler arasında var. Bakın aylarımızı veriyoruz bir akademisyen olarak bir makale hazırlıyoruz. Ortalama Türkiye’de bilimsel makalelerin en nitelikli dergide yayınlansa dahi okunma oranlarının ne olduğunu ben size söylemeyeyim, siz daha iyi biliyorsunuz. Ortalama bir bilimsel makale okuma oranı bu kadar düşükse bizim de kendimizi bir sorguya çekmemiz gerekiyor. Niye yazdığınız makaleler az okunuyor? Neden yazdığınız makalelerdeki önerilerimiz, ilgili kamu kurumları ya da paydaşlar tarafından dikkate alınmıyor? Burada da başka bir koordinasyon eksikliği var. Şimdi biraz icra tarafında olduğum için biraz da bu taraftan bir şey söyleyeyim size. Mesela biz sosyal bilimciyiz. Uluslararası endeksli yayın göndermek istediğinizde, veri yani nicel göstergelerle beslenmiş makaleler istiyorlar sizlerden. Ama bizim Türkiye’de de kamu kurumları veri paylaşma konusunda biraz cimri. Aynı şekilde şu anda kamu kurumlarımızda, bakanlıklarda ciddi bir Ar-Ge desteği verebilecek, Ar-Ge derken bu eskiden görevler almış, kamu bürokratlarının verildiği, merkezden değil, politikalarda bilimsel anlamda analiz eden raporlayan günlerin eksikliğini hissediyoruz kamu kurumlarında” dedi.

    “Akademik çalışmaların özetini yayınlamak lazım”

    Bütün bakanlıkların, bütün kamu kurumlarının ve üniversitelerin bire bir ilişki içerisinde çalışması gerektiğini vurgulayan Bakan Tekin şöyle devam etti:

    ”Bu kamu kurumlarının bakanlıkların çalışmalarında bir bilimsel temel bakış açısı ortaya çıkmış olur. Hem de akademyadaki yazı, literatür, akademik çalışmalar hem veriyle beslenmiş olur, hem de icracılar tarafından kullanılacak hale gelir. Kendileri akademik yayın yaparlar, yaptıkları akademik yayınlar, nicel göstergeler ve analizlerle beslendiği için uluslararası endeksli dergilerde yayınlanma oranı yayınlanma ihtimali artacaktır. Böyle bir faydası da olmuş olacak. Bir de daha önce bir dönem rektörlük yaptım biliyorsunuz, bir arzum var size burada söyleyeyim. Eğer kendisi işlev görürse akademik dergilerimizi lütfen popüler özetlerinde yer alan başka yayınlar çıkartalım. Üniversitelerimiz akademik çalışmaları popüler birkaç sayfa özetle, toplumu ilgilendiren kamuoyunu ilgilendiren kısımlarıyla popüler dergiler popüler yayınlar veya popüler bir şekilde web sayfalarına konulabilirse ilgili arkadaşların dikkatini çekmiş olur böyle bir faydası olmuş olur.”

  • Siirt’te fıstık çalıştayı düzenlendi

    Siirt’te fıstık çalıştayı düzenlendi

    Çalıştayda akademisyenler, araştırmacılar, kurum ve sanayi temsilcileri bir araya gelerek iklim değişikliği ve sürdürülebilir fıstık üretimi ile ilgili sorunları gündeme alarak, bugüne kadar yapılan çalışmaları ve deneyimlerinin mevcut durumu değerlendirildi.

    Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Siirt Üniversitesi Rektörü Prof. Nihat Şındak, “Siirt‘in kalkınma lokomotifi tarım, hayvancılık ve turizmdir. 2002 yılında 40 bin dekar olan Siirt fıstığı alanı, bugün itibariyle 353 bin dekarı aşmış durumdadır. 30 bin 611 bin ton civarında olan Siirt fıstığı verimini destekleyeceğimiz sulama projeleri ve modern yetiştirme teknikleri ile 50 bin tona çıkarmayı hedefliyoruz. İlimizde bitkisel ve hayvancılık üretimini desteklemek amacıyla 2018-2023 yılları arasında bitkisel ve hayvansal üretim alanında 532 Milyon 648 bin TL tutarında destekleme ödemesi yapıldı” dedi.

  • Vali Aygöl öğrencilerle bir araya geldi

    Vali Aygöl öğrencilerle bir araya geldi

    Vali Şefik Aygöl Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Genç Ofis’te gerçekleşen söyleşi programına katıldı. Programda öğrenciler ile bir araya gelen Vali Aygöl öğrencilerin sorularını yanıtlamaktan kaçınmadı. Gerçekleşen söyleşi programına Vali Şefik Aygöl, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cenk Karakurt ve Prof. Dr. Sıddıka Özkaldı Karakuş ile Bilecik Gençlik ve Spor İl Müdürü Yasin Özdemir katılım gösterdi.

    Sohbet havasında geçen söyleşide Vali Aygöl öğrencilerin sorularına kendi hayatından örnekler vererek cevapladı. Aygöl,

    “Geleceğimizin teminatı gençlerimizdir. Söyleşi programında kendi hayatımdan örnekler vererek soruları yanıtladım. Hayatlarımızın önemli noktasına değmek bizler için mutluluktur” ifadelerini kullandı.

  • “Gelin Tanış Olalım” etkinliği başladı

    “Gelin Tanış Olalım” etkinliği başladı

    Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli Üniversitesi öğrencilerinin kaynaşması ve kente daha iyi uyum sağlaması için Gelin Tanış Olalım etkinliği düzenliyor. Kocaeli Üniversitesi Umuttepe Kampüsü’nde stantlarını kuran Büyükşehir Belediyesi, öğrencilere gençlik çalışmaları hakkında detaylı bilgi verirken, Kocaeli Üniversiteli öğrencilerin oluşturduğu müzik gruplarının şarkılarıyla gençler doyasıya eğleniyor.

    Etkinliklerde ülkenin dört bir tarafından Kocaeli’ye gelen öğrenciler sosyalleşme imkanı buluyor. Umuttepe Kampüsü’nde 3 gün boyunca sürecek program ilk gün stantların açılması ve sahne etkinlikleriyle başlarken, müzik gruplarının eğlenceli konserleriyle devam ediyor.

    İkinci günü yine konserler ve açık havada film gösterimiyle devam edecek etkinlik 5 Ekim Perşembe günü saat 20.00’de sanatçı Özgün konseriyle sona erecek.

  • Devasa caminin kaba inşaatı bitiyor

    Devasa caminin kaba inşaatı bitiyor

    BUÜ Görükle Yerleşkesi’ndeki yeni cami inşaatı hızla devam ediyor. Bursa’nın en büyük ibadet merkezlerinden birisi olması planlanan, aynı zamanda külliye olarak hizmet vermesi hedeflenen caminin büyük kubbesi de tamamlandıktan sonra kaba inşaatı bitmiş olacak. Yaklaşık 5 yıldır yapımı tamamen hayırseverlerin bağışıyla sürdürülen cami çok katlı yapılacak ve içerisinde aynı anda 10 bin kişi ibadet edebilecek.

    Kütüphane, konferans salonu ve öğrenci toplulukları için alanlar bulunacak

    Cami inşaatıyla ilgili bilgi veren BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, yapının ibadethane dışında sosyal, kültürel ve eğitim hedefli modern bir külliye hüviyetini taşıyacağını belirtti. İnşaatın tamamen hayırseverlerin yardımlarıyla sürdürüldüğünün altını çizen Rektör Yılmaz, “Proje, bir külliye mantığında olacak. 10 bin kişinin kapalı ve açık alanlarda ibadet edebileceği camimizde kütüphane, öğrenci topluluklarına tahsis edilmiş odalar, konferans salonu ve kültürel etkinlikler için özel mekânlar bulunacak” diye konuştu.

    Hasta yakınları ikamet edebilecek

    Külliyenin ibaret haricinde de kullanılabileceğini bilgisini veren Prof. Dr. Yılmaz, “Üniversite hastanemize gelen hasta yakınlarının ikamet etmeleri için büyük bir alan da oluşturacağız. Hastanemizde yatılı hastası bulunan vatandaşlarımız burada kalabilecek. Çok fonksiyonlu bir proje yürütülüyor. Tamamlandığında üniversitemiz, öğrencilerimiz ve vatandaşlarımız için kıymetli bir mekâna kavuşmuş olacağız” açıklamasında bulundu.

    İnşaat sorumluluğunun Üniversite Camii ve Müştemilatını Yaptırma ve Yaşatma Derneği’nde olduğunu söyleyen Rektör Yılmaz, cami ve külliyenin 22,5 metre kubbe çapı ve 75,8 metre minare yüksekliğiyle Bursa’nın birçok bölgesinden görülebileceğini aktardı. Yılmaz, “2023-2024 akademik yılına 2 Ekim tarihi itibarıyla başlıyoruz. Yaklaşık 70 bin öğrenci sayısına sahibiz. Türkiye’nin en kalabalık yükseköğretim kurumlarından biriyiz. Aynı zamanda hastanemize günlük giriş çıkışlarla birlikte nüfusumuz yüz binlere ulaşabiliyor. Külliyemiz önemli bir görev ifa edecek. Bu anlamda inşaatımızın daha hızlı ilerleyebilmesi ve en kısa sürede hizmete açılabilmesi adına hayırseverlerden destek talep ediyoruz” dedi.