Etiket: ÜRETİM

  • Su ürünleri üretimi arttı

    Su ürünleri üretimi arttı

    TÜİK, 2022 yılı su ürünleri üretimi verilerini yayınladı. Buna göre, üretimin yüzde 30’unu avcılık yoluyla elde edilen deniz balıkları, yüzde 5,6’sını avcılık yoluyla elde edilen diğer deniz ürünleri, yüzde 3,9’unu avcılık yoluyla elde edilen iç su ürünleri ve yüzde 60,6’sını yetiştiricilik ürünleri oluşturdu.

    SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞI 2022 YILINDA YÜZDE 2,1 ARTTI

    Avcılık yoluyla yapılan toplam üretim 335 bin 3 ton olurken, yetiştiricilik üretimi 514 bin 805 ton olarak gerçekleşti. Su ürünleri avcılığı 2022 yılında yüzde 2,1 artış gösterdi. Deniz ürünleri avcılığı bir önceki yıla göre yüzde 2,3, iç su ürünleri avcılığı ise yüzde 0,4 arttı.

     

    EN ÇOK HAMSİ AVLANDI

    Avlanan deniz balıkları miktarı 254 bin 535 ton olarak gerçekleşti. Avlanan deniz balıklarının türlerine göre dağılımı incelendiğinde, hamsinin 125 bin 980 ton ile en yüksek miktarda avlanan balık olduğu görüldü. Hamsiyi, 49 bin 892 ton ile palamut-torik ve 16 bin 729 ton ile sardalya takip etti.

    YETİŞTİRİCİLİK 2022 YILINDA YÜZDE 9,1 ARTTI

    Yetiştiricilik yoluyla yapılan üretimin 2022 yılında 368 bin 742 tonu denizlerde, 146 bin 63 tonu iç sularda gerçekleşti. Yetiştirilen en önemli balık türü iç sularda 145 bin 649 ton ile alabalık, denizlerde ise 156 bin 602 ton ile levrek ve 152 bin 469 ton ile çipura oldu.

     

  • Sahte pasaport üreten şebekeye baskın

    Sahte pasaport üreten şebekeye baskın

    İstanbul Emniyet Müdürlüğü Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğü ekipleri, İstanbul’un Fatih ilçesinde sahte pasaport ve kimlik düzenledikleri iddia edilen bazı yabancı uyruklu kişiler tespit etti. Sahte pasaport, vize ve kimlik düzenlenen atölyeye geçtiğimiz cumartesi günü operasyon düzenlendi. Fatih’teki baskında yabancı uyruklu İ.K.ve B.A.M. adlı 2 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Bu kişilerle bağlantılı olduğu düşünülen A.Z. adlı bir başka kişi ise aynı gün Başakşehir’de düzenlenen operasyonla gözaltına alındı.


    “Atölye” olarak kullanılan apartman dairesinde yapılan aramalarda çok sayıda sahte pasaport ve pasaport ile vize basımında kullanılan kart yazıcı cihazı, lamine kaplama cihazı, mor ışık cihazı, 2 dizüstü bilgisayar, tarayıcı, lambader, 2 yazıcı, lazer kaplama ve markalama cihazı, led ışık cihazı ile farklı ülkelere ait 102 sahte pasaport, farklı ülkelere ait 11 kimlik kartı, farklı ülkelere ait 200 vize, değişik ülkelere ait 180 pasaport yaprağı ve çeşitli dijitaller ele geçirildi. Operasyon çerçevesinde yakalanan şüphelilerden A.Z., emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından serbest bırakıldı. İ.K. ve B.A.M. adlı şüpheliler ise “Resmi Belgede Sahtecilik” suçundan sevk edildikleri mahkemece tutuklanarak cezaevine konuldu.
    Öte yandan düzenlenen operasyonda ele geçen sahte pasaport, vize ve belge üretiminde kullanılan cihazlar emniyette sergilendi.

  • Meriç Nehri’nden enerji üretilmeye başlanacak

    Meriç Nehri’nden enerji üretilmeye başlanacak

    Edirne Valiliği Çevre Koruma Vakfı tarafından gerçekleştirilen projede, nehir yatağındaki kazı çalışmaları ve santral inşaatı tamamlandı.

    Kendi kategorisinde dünyada en büyük projelerden biri olduğu belirtilen santralde 14 burgu türbinin dönmesiyle yılda 14 milyon 300 bin kilovatsaat elektrik üretilecek.

    Nehirden üretilecek elektriğin satılmasından sağlanan gelirin bir kısmı, ihtiyaç sahiplerine yardımlarda bulunan, kadın girişimciliğini destekleyen ve çeşitli eğitimlerde bulunan Edirne Valiliği öncülünde kurulan Edirne Şehir Gönüllüleri Vakfına aktarılacak.

    “Kendi ölçeğinde dünyanın en büyük projelerinden”

    Edirne Valisi H. Kürşat Kırbıyık, santralde incelemede bulunarak çalışmalar hakkında yetkililerden bilgi aldı.

    Santral inşaatına bir yıl önce başlandığını belirten Kırbıyık, gazetecilere yaptığı açıklamada, çalışmalarda sona gelindiğini bağlantı süreçlerinin tamamlanmasıyla enerji üretimine başlanacağını söyledi.

    Kırbıyık, projenin kendi ölçeğinde dünyanın en büyük projelerinden biri olduğunu bu özelliğiyle bir ilki gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarını vurguladı.

    Santralin birçok özelliğiyle ön plana çıktığını anlatan Kırbıyık, şunları kaydetti:

    “14 yatay burgumuz var. Nehrin üzerinde 180 metreyi bulacak şekilde 61 metrelik 3 açıklıkta lastik savaklarımız var. Bunların yükseltisi 4 metreye kadar çıkabiliyor. Nehrin taban seviyesi şu an 29 metre 80 santim, 4 metrelik yükseklikle beraber 33 metre 80 santim seviyesine kadar suyu depolayabileceğiz.

    Depoladığımız su, santralin içine girecek ve tribünleri çevirerek santralin çıkış noktasından tekrar nehrin yatağına kavuşmuş olacak. Kurulu gücümüz 2,4 megavatlık bir güce sahip. Bugünkü ekonomik değer itibarıyla yıllık 60 milyon liralık bir enerji üretme kapasitesine sahip. İnşallah haziran ayı itibarıyla bu enerjiyi üretip, sisteme dahil etmek istiyoruz. Son izinlerini alınıp bağlantıların yapılmasıyla süreci tamamlamış olacağız.”

    Kırbıyık, Meriç Nehri’nin kent için büyük öneme sahip olduğunu nehirden azami düzeyde faydalanmak için çalışmalar yürütüldüğünü ifade etti.

    Millet Bahçesi Projesi’nin tamamlanmasıyla vatandaşların nehrin her iki yakasında güzel vakit geçireceğini de belirten Kırbıyık, “Orayla ilgili bir mahkeme kararı var. Gerekli düzenlemeler ilgili bakanlıklar düzeyinde yapılıp mahkeme kararı dikkate alınıp gerekli revizyonlar yapıldıktan sonra tekrar süreç işleyecek. Vatandaşlara üstün nitelikleri olan bir park kazandırılacak.” diye konuştu.

  • Çiftçilere zeytin üretimi eğitimi

    Çiftçilere zeytin üretimi eğitimi

    Bursa İl Tarım ve Orman Müdürlüğü koordinatörlüğünde İlçe Tarım Müdürlüğü tarafından Ülkü Mahallesi’nde çiftçilere zeytinde budama, gübreleme, hastalık ve zararlılarla entegre mücadele, hasat teknikleri, sofralık zeytin ve zeytinyağı işleme, paketleme, muhafaza, zeytinde organik ve iyi tarım uygulamaları hakkında bilgilendirme yapıldı.

    Bursa İl Tarım ve Orman Müdürü Hamit Aygül, zeytin üretimi ve kalitesinin arttırılması için il ve ilçe müdürlüklerince görevli personellerle birlikte araştırma enstitülerinde görevli uzmanlarının da eğitici olarak katıldığı bilgilendirme ve eğitim çalışmaları düzenlediklerini belirtti. Programa, Mudanya Kaymakamı Ayhan Terzi, İlçe Tarım Müdürü Ergün Karadağ, Ziraat Odası Başkanı Erdoğan Yıldız, Zeytin Kooperatifi Başkanı Cüneyt Soylu, AK Parti İlçe Başkanı Orhan Samast, muhtarlar ve çiftçiler katıldı.

  • Harry Potter’ın çizmeleri Türkiye’den

    Harry Potter’ın çizmeleri Türkiye’den

    Yaşayan İnsan Hazineleri ödülü alan ve 30 yıldır yemeni üreten Orhan Çakıroğlu, Gaziantep yöresine ait ayakkabı türü olan yemeniyi manda ve sığır derisinden üretiyor. Unutulmaya yüz tutan yemeniler, dünyaca ünlü Hollywood filmlerinde sık sık tercih edilmesiyle birlikte yeniden yaygınlaştı. Dünyaca ünlü film Harry Potter’ın çizmelerini üreten Gaziantepli yemeni ustası, Kral Henry filmi, Truva filmi ve MÖ 480 yılında vuku bulan Thermopylae Muharebesi’ni konu alan Persler ve Atinalılar arasında geçen savaşı anlatan 300 Spartalı filminin çarıklarını üretmesiyle birlikte ünü tüm dünyaya yayıldı.

    Yemeni üretiminde yaptıkları değişimle yurt içi ve yurt dışı film sektöründe önemli derecede yer edindiklerini belirten Orhan Çakıroğlu, “Üretimlerin şeklini değiştirmemizle beraber birçok gerek yurt içi gerek yurt dışı turistik bölgelerde ilgi çekmeye başladı. Turizm sektöründen çok müşterimiz olmaya başladı. Bu vesileyle biz birçok film sektörünün de kapısı bize açıldı. Bir müşterimiz vasıtasıyla yerli filmlerin ve yurt dışı filmlerinin ayakkabılarını ürettik” dedi.

    4 modelden bin 500 çift ayakkabıyı 3 ayda üretti

    Harry Potter filminin yapım şirketinin istediği 4 tip çizmeden bin 500 çift üreterek, 3 ay gibi kısa sürede teslim ettiklerini anlatan Yemeni Ustası Çakıroğlu, set ekibinin giyeceği düşündükleri çizmelerin Harry Potter’ın 1. filminde pazar sahnesinde çocuklar için satılan ürün olarak kullanıldığını da ifade etti. Çakıroğlu, “Yemeninin unutulmaya yüz tutmuş meslek olurken Hollywood’daki dünyaca ünlü film sektörlerine uzanan serüveni anlatan Çakıroğlu, “Müşterimiz bizden çok miktarda çocuk yemenileri istedi. Bu çocuk yemenileri çok satılmaz zayi olmasın dedik, ‘Satılmasa müşterilerimizin çocuklarına hediye ederiz’ dedi. Sonradan öğrendik ki Harry Potter filmine vermişler. Çok beğenildiği için yaklaşık 3 bin yıl öncesini anlatan efsanevi bir film yapacağız diyerek bizden o film için ayakkabı modelleri ve örneklerini istediler. Harry Potter için 170 çift kadar ürün gönderdik ama bunları orada giymek için değil 1. filmde pazar sahnesinde okula giden öğrenciler için satılan bir ürün gibi sergilendi. Diğer bir film olan Truva filminde bizden geçmişe yönelik zamanla unutulmuş modelleri de çıkartmamızı istediler. Babam o konuda çok destek oldu. Geçmişte yapılmış ama unutulmuş bazı modellerin kara kalem çizimlerini yaptık. Biz o çizimleri modele dökerek film seti için 21 ayrı model gönderdik ve 3 ayrı modeli seçtiler ayrı olarak bir modelde kendileri gönderdiler. Biz talep ettikleri modellerden bin 500 çift ayakkabıyı kendilerine 3 ay içerisinde yapıp gönderdik” ifadelerini kullandı.

    Sadece Gaziantep’ten gelen çizmeleri beğendiler

    Film ekibinin Türkiye’nin ve dünyanın birçok bölgesinden teklif ve örnek aldıklarını da anlatan Çakıroğlu, ekibin sadece kendi ürettikleri modellerin beğendiğini kaydetti. Yemeni Ustası Çakıroğlu, “Seçmelere sadece bizim ürünlerimiz gitmemiş. Komite kurulmuş ve hangi ürünleri nereden alacağız ve bu film için neler uygun diye araştırmalar yapan seçici kurul oluşturulmuş bütün dikkati bizim gönderdiğimiz ayakkabılara, sandalet ve çizmelere yoğunlaşmış çünkü tamamen el işi, tamamen geçmişi yansıtan ve o filmin konseptine uygun modeller olduğundan bizi tercih ettiler” ifadelerine yer verdi.


    8 metrekarelik dükkanda ürettikleri çizmelerin film ve diziler sonrası basına yapılan bir açıklamadan sonra gündem olmasıyla birlikte tanındıklarını aktaran Çakıroğlu, “Film gösterime girdiğinde yaklaşık 3 ay ürün için çalıştık ama ne yaptığımızı da bilmiyorduk. Film Gaziantep’te gösterime girdi. Biz o filmin ayakkabılarını yaptık diyemedik çünkü bize inanmazlardı. 8 metrekarelik bir iş yerinde ve Gaziantep’in en eski ayakkabıcısı olan yemenicinin uluslararası bir filme ayakkabı yapması hakikaten manidardı. Kimseyi inandıracak bir pozisyonda değildi, daha sonra aynı şekilde ülkemizde çekilen dizilerde bir kanalın Zerda dizisinin de ayakkabılarını yapıyorduk. Kanal ve yazılı olarak çıkardıkları dergide dizinin kostümcüsünün verdiği röportajda öyle ustalarla çalışıyoruz ki ayakkabıları yaptırdığımız usta Harry Potter ve Truva’nın da ayakkabılarını yapıyor dediğinde tüm basın bizi tanıdı. O filmin ardından Kral Henry filmi geldi. Truva filmi için bize aracı olan firma tarafından 300 Spartalı filmi geldi ve deniz sahneleri için 480 çift ayakkabı gönderdik” diye konuştu.

  • Lavanta dondurması üretimi başladı

    Lavanta dondurması üretimi başladı

    Kozan’a özgü lezzeti ile her yıl yaz aylarının vazgeçilmezi olan dondurmada bölgede yetişen limon, çilek, kividen sonra lavanta da kullanılmaya başlandı. Dondurma üreticilerinin bölge de yetişen lezzetleri organik dondurmaya dönüştürerek hem kendi ekonomilerine hem de bölge ekonomisine destek sağladığı belirtildi. Yoğun talep gören ve siparişlere yetişemediklerini aktaran Neşet Yavuz bu yıl ilk kez lavanta dondurması üretiminin de başladığını kaydetti.


    Limon dondurmasının Kozan’a özgü bir lezzet olduğuna değinen Neşet Yavuz, “Ata dedelerimizden kalan lezzet üretimini sürdürüyorum. Bölgeye özgü bir lezzet içi organik olan bir dondurma. Talep günlük bir ton üretimi geçti. İlk etapta perakende olarak satıyorduk şimdi illere ve çevre ilçelerden talep var. Hatay, Maraş, Mersin Tarsus’tan yoğun talep görüyoruz. Siparişlere yetişemiyoruz. Bu yıl çilek, kivi talep görüyordu ilk kez lavanta dondurması üretimini de başladık. Kadınlarımız Feke ilçemizde üretiyor, tapan bölgesinde yoğun ilgi görüyor. Maraş dondurmamız marka ve popüler ama şimdi bizde Maraş’a bu lezzetimizi limon dondurmamızı yolluyoruz” dedi.


    Vatandaşlardan Mustafa Durmuş, şehir dışından bölgeye geldiklerini ve lezzeti ile övülen limon dondurmasını da deneyip beğendiklerini ifade etti.
    Dondurma satıcısı İlhami Tokuş ise çocukların ve vatandaşların havaların ısınması ile yoğun talep gösterdiğinin en çok lavanta ve limon dondurmasının talep gördüğünü dile getirdi.

  • Akademik arılar, üretime başladı

    Akademik arılar, üretime başladı

    Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi bünyesinde yapılan arıcılık faaliyetleri üretime başladı. 80 kovan ile üretim yapan tesiste bir taraftan öğrenciler öğrenim alırken diğer taraftan vatandaşlar sağlıklı ürünle buluşturuluyor. 1 ton civarında üretim kapasitesine sahip tesiste üretim bütünüyle doğal yollarla yapılıyor. Laboratuvar da yapılan analizlerin ardından vatandaşlara sunulan bal, geçtiğimiz yıllarda aldığı ödülle vatandaşların güvenini kazandı. Yapılan üretimin ardından maliyetine yapılan satışlar vatandaşların yüzünü güldürüyor.

    “Halkımızın sağlıklı ürünle buluşması adına maliyetine satışlar yapıyoruz”

    Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Prof. Dr. İrfan Oğuz, vatandaşların güvenle alabilecekleri doğal bir üretim yaptıklarını belirterek, “Burası merkezimize bağlı olarak faaliyet gösteren arıcılık tesisimiz. Burada yapılan çalışma üretime dayalı bir çalışmadır. Burada bir araştırma yönü yok şu anlık sadece öğretim var. Burada öğrencilerin görsel olarak yerinde görmeleri için bulunan bir tesistir. Burada 80 kovan arıyla yaylaya çıkacağız. Bizim özelliğimiz üretimimizin tamamen doğal olması. Her yıl analiz yapılıyor, ödülde almışlığımız var. Yıllık olarak 1 ton civarında üretim yapıyoruz. Bu üretimleri petek ve süzme bal olarak kampüste bulunan ofise götürüyoruz. Burada çalışan ve dışardan gelen ziyaretçiler alım yapabiliyor. Halkımızın sağlıklı ürünle buluşması adına maliyetine satışlar yapıyoruz. Bizim öncelikli amacımız kar amacı olmadığı için mutlaka burada şeker uygulaması olmuyor. Kış döneminde arıların hayatını sürdürmesi için verilen şeker dışında hiç bir şekilde şeker vermiyoruz. O şekerde arıların hayatta kalması için verilen şekerdir. Bizim satışa sunacağımız ballar tamamen doğal çiçeklerden arıların ürettiği ballardır. En iyi ürünleri halk ile buluşturmaya çalışıyoruz” dedi.

  • Tavuk eti üretimi geriledi

    Tavuk eti üretimi geriledi

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, mart ayında tavuk eti üretimi geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1,5 geriledi. Aynı dönemde hindi eti üretimi de yüzde 7,3 azaldı.

    TÜİK, mart ayına ilişkin kümes hayvancılığı üretimi verilerini açıkladı. Buna göre, bir önceki ay 176 bin 236 ton olan tavuk eti üretimi mart ayında yüzde 13,5 artarak 199 bin 950 ton oldu. Ancak tavuk eti üretimi geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1,5 geriledi. Tavuk eti üretimindeki gerileme de ocak-mart döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,5 oldu.

    YUMURTA ÜRETİMİ ARTTI

    TÜİK verilerine göre, bir önceki ay 1 milyar 613 milyon 799 bin adet olan tavuk yumurtası üretimi ise mart ayında yüzde 7 artarak 1 milyar 726 milyon 837 bin adet oldu. Yumurta üretimindeki artış geçen yılın aynı ayına göre de yüzde 4,4 oldu. Ocak-mart döneminde de bir önceki yılın aynı dönemine göre tavuk yumurtası üretimi yüzde 3,8 artış göstermiş oldu.

    Öte yandan, mart ayında geçen yılın aynı ayına göre kesilen tavuk sayısı yüzde 6,5 ve hindi eti üretimi de yüzde 7,3 azaldı. Ocak-mart döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre kesilen tavuk sayısı yüzde 6,1 ve hindi eti üretimi yüzde 9,2 azaldı.

  • Depremzedeler için çadırlarda üretim

    Depremzedeler için çadırlarda üretim

    Milli Eğitim Bakanlığının ödenekleri ve hayırsever tekstil firmalarından alınan malzemelerle Adıyaman Halk Eğitim Merkezi bünyesinde açılan kurslarda görev alan usta öğreticiler ve öğrenciler tarafından depremden etkilenen vatandaşlar için Adıyaman merkezde 4, Gölbaşı ilçesinde 1 olmak üzere toplam 5 çadırda üretimler yapılıyor.

    Üretim çadırlarında özenle dikilen ürünler ihtiyaç sahibi vatandaşlara ulaştırılıyor. Bu çadırlarda şu ana kadar toplam 2 bin 700 adet iç çamaşırı, 700 adet çarşaf, bin adet pijama takımı ve 500 tişört üretimi yapıldı.

    Yaptıkları çalışmalarla ilgili bilgi veren depremzede usta öğreticilerden Şükran Yıldırım, “Biz burada usta öğreticiler olarak halk eğitime bağlı burada üretim çadırındayız. Özellikle iç çamaşırı, yatak çarşafı, yastık, tayt, tişört gibi şeyler dikip halk eğitime teslim ediyoruz. Onlar da gereken yerlere dağıtıyorlar. Biz burada ihtiyacı olan depremzedelere de yaptığımız ürünlerden dağıtıyoruz. Psikolojik olarak da bize de çok iyi oldu. Güzel bir ortam oldu ve burada çadırlarda canları sıkılan bayanlarda buraya gelerek dikim yapıp stres atıyor. Halk eğitimimizden de Allah razı olsun, devletimizden Allah razı olsun çok güzel bir çalışma oldu” diye konuştu.

  • Down Sendromlu Barbie bebek üretildi

    Down Sendromlu Barbie bebek üretildi

    Barbie bebek üreten Mattel şirketi, farklı ten rengi ve beden tiplerindeki bebeklerine Down Sendromlu bebeği de ekledi. Down Sendromlu Barbie bebeklerin ön satışı İngiltere’de başladı.

    Bugüne dek Vogue, Gucci ve Adidas ile çalışan 21 yaşındaki Down Sendromlu İngiliz model Ellie Goldstein, yeni oyuncak bebeğin tanıtımına destek verdi.

    Mattel, oyuncak bebeğin tasarlanma aşamasında, bu sendromla yaşayan kadınların nasıl daha iyi yansıtılabileceğini bulabilmek için Amerika’daki Ulusal Down Sendromu Topluluğu ile iş birliği yaptı.

    Down Sendromluların genel yapısına uygun olarak, kısa iskelet yapılı ve daha uzun gövdeli olacak şekilde tasarlandı. Bebeğin yüzü ve vücudu, diğer Barbie bebeklere göre daha geniş olmasıyla dikkat çekiyor.

    Yeni Barbie bebek, markanın özel “Fashionistas” koleksiyonunun bir parçası olarak çıkarıldı.

    Down Sendromlu Barbie bebeğe, kelebek desemli, mavi ve yeşil bir elbise giydirildi. Renkler, Down Sendromu konusunda farkındalığı vurgulama amacıyla seçildi.

    Bebeğin boynundaki pembe kolye, üzerindeki boğum sayısıyla Down Sendromu’ndaki 21 kromozomu simgeliyor. Kolyenin ucundaki zigzag da Down Sendromlu kişilerin “şanslı azınlık” oluşunun bir sembolü olarak görülüyor.

    Ulusal Down Sendromu Topluluğu’nun Başkanı Kandi Pickard, böyle bir oyuncak tasarımının yapılmasının bir onur olduğunu söyleyerek, “Topluluğumuz için çok anlamlı, ilk kez bizim topluluğumuzdan olan çocuklar kendilerine benzeyen bebeklerle oynayabilecek” dedi.

    Yeni Barbie bebekle tanışan ilk kişilerden olan İngiliz model Ellie Goldstein, “Down Sendromlu Barbie bebeğin yapılmasından dolayı çok mutluyum. Bu bebeği görmek benim için çok anlamlı. Çok gurur duyuyorum ve Barbie’nin bu bebeği dünyaya tanıtmak için beni seçmiş olmasından onur duyuyorum” diye konuştu.

    Mattel, son olarak, kapsayıcılık ve çeşitlilik kapsamında yürüttüğü proje kampsamında Skolyozu olan Chelsea’yi piyasaya sürerek çocuklarda farkındalığı artırmayı amaçlamıştı.

    Mattel, daha önce de işitme cihazı takan Barbie’yi ve vitiligo hastası olan Ken’i üretmişti.