Etiket: ÜRETİM

  • Bal üretiminde bu sene rekor kırılacak

    Bal üretiminde bu sene rekor kırılacak

    Türkiye’de bal üretiminde ikinci sırada yer alan Adana’da geçen sene 12 bin 171 ton rekolte elde edilirken bu yıl 13 bin tonun üzerine çıkması beklendiği belirtildi.
    Sebze-meyve üretiminde verimli tarım arazileriyle Türkiye’nin en önemli illeri arasında yer alan Adana, kovan başına 25,6 kilogramlık bal verimiyle de zirvede bulunuyor. 481 bin 878 kovanla en fazla kovana sahip üçüncü il olan Adana, Türkiye’de bal üretiminde ise ikinci sırada yer alıyor.4-5 sene önce yıllık 8-9 ton bal üretilen kentte, devlet destekleriyle arıcılık faaliyetleri arttı ve geçen sene 12 bin 171 ton bal üretildi. Desteklerin arttığı şehirde bu sene ise 13 bin tonun üzerinde bal rekoltesi beklendiği belirtildi.

    “İlk bal üretimi Adana’da olacak”
    Adana’nın bal üretiminde ülkede ikinci sırada yer aldığına dikkat çeken İl Tarım ve Orman Müdürü Muhammet Ali Tekin, “Yaklaşık 12 bin 500 kilogram bal üretiyoruz. Adana bal sektörünün merkezi halinde. İlimizde birçok balın üretimi, paketlenmesi ve pazara sunmasıyla ilgili firmalar var. Bunlar uluslararası ölçekte çalışıyor. Adana’daki arıcılarımızın bu yıl daha bereketli bir sezon geçireceğini düşünüyoruz. İklim böyle giderse Türkiye’deki ilk bal üretimini Adana’da gerçekleştirmiş olacağız” dedi.

    “Ciddi çalışan arıcı ve işletmeler yılda 3 ürün alıyor”
    Ayçiçek ve narenciye balı için Adana’ya diğer bölgeden de arıcıların geldiğini anlatan Tekin, “Bizim arıcımız, ciddi çalışan işletmeler yılda 3 ürün alabilir. Bunun için bir engel yok. Arıcılarımız bunu yapıyor. Diğer bölgelerin arıcıları da ayçiçek ve narenciye balı için bölgemize geliyorlar. Bundan 5 yıl öncesine göre ilimizde yüzde 30 bal üretiminde artış var. Bunun da sebebi arıcılığın artık meslek olarak görülmesi ve artık bu işi yapanlar kaliteyi yükseltmektedir” ifadelerini kullandı.

    “13 bin tonu geçmeyi hedefliyoruz”
    Desteklerle birlikte Adana’daki bal üretiminin her geçen sene arttığının altını çizen Tekin, ,“Birde bölgemizde ciddi şekilde balı işleyip pazara sunan sektör var. Bunların da arıcılığın gelişmesinde önemli rolü bulunmakta. Bundan 4-5 yıl önce 8-9 bin ton bal üretirken bu sene 13 bin tonu geçeceğiz. Bizimde amacımız memleketimizin ihtiyacı olan balın önemli bir kısmını Adana’da karşılamak. İlimizde balı işleyip paketleyen firmalarımız uluslararası çalışıyor ve özellikle ihracat yönüyle ilimiz anılmakta. Ayrıca petek üretim merkezi de Adana’da var. Bunu bakanlığımızın kalkınma programları çerçevesinde destekledik. Şuanda Adana hem petek hem de bal üretiminde önemli bir yer tutmakta. Balında yurt dışına ihracı yapılarak döviz getirisi sağlanmaktadır”şeklinde konuştu.

    “Arı zehrini yediniz mi bırakmanın imkanı yok”
    Yaklaşık 10 yıldır arıcılık yapan İrfan Çetinkaya, “Arıcılık güzel bir meslek. Girdiniz mi daha bırakamazsınız. Arı zehrini yediniz mi bırakmanın imkanı yok. Dünyanın en güzel işi. Bu sene verimin bol olacağını düşünüyoruz. Bir de balı fazla almanın yolu arı ırkıyla ilgili. Saf ırk arılarla çalışırsanız verimi fazla alırsınız” diyerek bilgi verdi.

  • Denizden hanelere elektrik üretecekler

    Denizden hanelere elektrik üretecekler

    İngiltere ve Hollanda, Kuzey Denizi’ne 1,8 gigavat kapasiteli elektrik hattı kuracağını duyurdu.

    İngiliz hükümetinin açıklamasına göre, Yeni LionLink her iki ülkeyi aynı anda deniz üstü rüzgar enerjisi santrallerine bağlayarak temiz ve erişebilir enerji tedarik etmesini sağlayacak.

    Söz konusu hat dünyada türünün ikinci fakat en büyük kapasiteye sahip örneği olarak nitelendirilirken, hattın 1,8 gigavatlık elektrik taşıma kapasitesi, ilk örneğinin 4 katından fazla.

    Hat, deniz üstü rüzgar enerjisi santrallerinden üretilen ve yıllık yaklaşık 2 milyon haneye yetecek elektriğin iletimini gerçekleştirecek. Hattın 2030’da faaliyete geçmesi planlanıyor.

    Projenin hayata geçirilmesine ilişkin imzalar bugün Belçika’nın Ostend şehrinde düzenlenecek Kuzey Denizi Zirvesi’nde atılacak.

  • Kadınlar üretiyor, vatandaşa aracısız ulaşıyor

    Kadınlar üretiyor, vatandaşa aracısız ulaşıyor

    Nilüfer Belediyesi’nin 2022 yılının Eylül ayında faaliyete geçirdiği Hasanağa Gıda Merkezi’nde, kadın emeğinin geleneksel yöntemlerle hijyenik ortamda ürettiği gıdalar, doğrudan halka ulaşıyor. Sağlıklı ve güvenilir gıda ürünleri, Nilüfer Bostan satış noktaları aracılığıyla halkla buluşuyor.
    Nilüfer’de tarımın gelişmesi, üreticiye destek olunması ve belediyeye ait boş arazilerin tarıma kazandırılması adına tarımsal faaliyetlerini sürdüren Nilüfer Belediyesi , bu tarım ürünlerinin halka sağlıklı gıda olarak ulaşması için de çeşitli çalışmalar yapıyor. Bu çalışmaların hedefine ulaştığı yatırımlardan biri de Nilüfer Belediyesi’nin Hasanağa Mahallesi’nde kurduğu Hasanağa Gıda Merkezi.


    800 metrekare kapalı alana sahip olan Hasanağa Gıda Merkezi’nde birbirinden ayrı kuru ve sulu üretim alanları, hammadde , ambalaj ve işlenmiş ürünlerin yer aldığı kuru depolar, soğuk hava odaları, kalite kontrol laboratuvarı ve çalışma ofisleri yer alıyor. Nilüfer Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (NİLKOOP) tarafından üretilen ya da tedarik edilen hammaddeler gıda mühendisinin gözetiminde, Nilüfer’deki Kadın Dernekleri üyeleriyle hijyenik ortamda işleniyor, ambalajlanıyor depolanıyor ve araçlarla satış noktalarına sevk ediliyor.
    Ürünün hammadde hazırlığı, üretimi ve paketlenmesinde dikkat edilmesi gereken gıda, hijyen ve sanitasyon kurallarına ilişkin eğitim
    alan Kadın Dernekleri üyeleri , kendi geleneksel gıda kültürü ve el emeklerini, oluşturulan reçeteler tüketicilere sunulacak doğal ve sağlıklı gıdaya dönüştürüyorlar.


    2022 yılında deneme üretimleriyle faaliyete geçen Hasanağa Gıda Merkezi’nde şimdiye kadar bir tonu aşan miktarda sebzeden salça, sos ve turşu, iki ton meyveden marmelat, reçel ve pekmez üretildi. Ayrıca NİLKOOP tarafından ekolojik şartlarda üretilen buğdaydan da satış noktalarında satılmak üzere beş tona yakın erişte, tarhana ve kuskus üretildi.
    Hasanağa Gıda Merkezi bu yıl aynı zamanda Nilüfer Belediyesi’nin her yıl yoksullar için dağıttığı erzak kolilerine konacak 22 ton tarhana ve eriştenin de üretimini de kadın derneklerinin üyeleri ile birlikte yapıyor.

    Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, “Biz göreve başlarken tarım ve gıda yılı için belli bir vizyon belirlemiştik. İlk yıllarda yaptığımız çalışmaların meyvelerini yavaş yavaş almaya başlıyoruz. Amacımız, tarımsal üretimi desteklemek ve kadınların ürettiği ürünleri pazarlamak için bir değerlendirme yapmaktı. Hasanağa’da daha önce bir binamız vardı ve bu binayı bir gıda merkezine dönüştürdük. Hijyenik şartlarda kadın dernekleri ile birlikte kendi ürettiğimiz buğdaydan erişte, kuskus, tarhana gibi malzemeler üretiyoruz. Aynı zamanda hijyenik ortamda gıda mühendisleri tarafından denetlenen kadınların turşu, reçel, marmelat gibi ürünleri üretmelerine olanak sağlıyoruz. Ürünleri bostanımızda satıyoruz ve kadınlar da kendileri bir şekilde pazarlama yapıyorlar” diye konuştu.


    İnternet üzerinden bir ağ oluşturmaya çalıştıklarını belirten Erdem, “Böylece daha geniş bir pazarlama ağına ulaşacağız. Amacımız, ziraî üretimi desteklemek ve kadınların emeğinin karşılığını almasını sağlamak. Depolarımızın içinde soğuk hava depoları, kuru depoları, ambalaj depoları gibi birçok bölüm mevcut ve hijyenik şartlar altında ürettiğimiz sulu ve kuru gıdaları ayrı bölümlerde saklıyoruz. Bu, iyi bir merkez olduğumuzu düşünüyorum. NİLKOOP üzerinden çalışmalarımızı yürütüyoruz ve bunu büyütmek istiyoruz. Kadın dernekleri de dönüşümlü olarak gelip üretimde yardımcı oluyorlar. Amacımız, kadınların ürünlerden aldıkları gelirleri kendi gelirlerine eklemelerini sağlamak” dedi.
    Hasanağa Gıda Merkezi Sorumlusu Gıda Mühendisi Pelinsu Deveci ise, “Bu merkezin amacı hammadde teminini yerel üreticilerden sağlayarak, tarımsal ekonomiyi büyütmektir. Burada kadın dernekleriyle birlikte ortak üretimler yaparak onlara ekonomik katkı da sağlıyoruz. Burada yapılan üretimler gıda hijyen kuralları uygulanıyor. Burada üretilenler Bostanlar’da satılıyor” dedi.
    Merkezde çalışan kadınlar ise merkez sayesinde ekonomilerine katkı sağladıklarını vurguladı.

  • Sanayi üretimi yıllık %8,2 azaldı

    Sanayi üretimi yıllık %8,2 azaldı

    Sanayi üretimi yıllık %8,2 azaldı

    Sanayinin alt sektörleri (2015=100 referans yıllı) incelendiğinde, 2023 yılı Şubat ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre %18,2, imalat sanayi sektörü endeksi %8,2 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi %4,5 azaldı.

    Sanayi üretimi aylık %6,0 azaldı

    Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2023 yılı Şubat ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki aya göre %11,2 ve imalat sanayi sektörü endeksi %6,6 azalırken, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi %1,4 arttı.

    Konu ile ilgili açıklamalar

    Deprem felaketinden dolayı, ekonomik verilerin mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmasına ilişkin metodolojik uygulama gerçekleştirilmiştir. Uygulamaya ilişkin detaylar ‘Metaveri’ bölümünde ‘Mevsimsel Düzeltme’ başlığı altındaki model tablosunda yer almaktadır.

    Yıllık değişimler, takvim etkisinden arındırılmış endeks değerlerinin bir önceki yılın aynı ayına göre değişimini ifade etmektedir.

    Aylık değişimler, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış endeks değerlerinin bir önceki aya göre değişimini ifade etmektedir.

  • Buğdaydan sevindirici haber

    Buğdaydan sevindirici haber

    Trakya’da yaşanan kuraklık sebebiyle ekim döneminde gelişiminde riskle karşı karşıya kalan buğdaylar, son 1 haftadır yaşanan yağmurlar ile kalkınmaya başladı.

    Türkiye’nin tahıl ambarlarından Trakya’da son yağışlar üreticilerin umudu oldu.
    Son yağışlarla buğdayın keyiflendiğini söyleyen Kırklareli Ziraat Odası Başkanı Ekrem Şaylan, “Son bir haftadan beri azar azar da olsa yağmurlar düşmeye başladı. Bugün de yağmur yağıyor Kırklareli’de. Doğal olarak yağmurlar yağınca buğdaylarımızın keyfi yerine geldi.

    Yağmurlar yağacak diye arkadaşlarımızda atılması gereken gübresini, ot ilacını yağmurdan önce herkes attı. O yüzden şu anda ekili olan buğdaya yağmurlar gerçekten güzel geldi. Meteorolojiye baktığımız zaman önümüzdeki hafta Trakya’da yoğun bir yağmur yağışı gözüküyor. İnşallah o yağmurlar da düşerse buğday ve arkasından gelen ayçiçek güzel olacak diye düşünüyorum” dedi.
    Son yağışların verime büyük katkısı olacağını ifade eden Şaylan, yağışların güzel ve olduğunu ve verime yüzde 100 katkıda bulunacağını söyledi.

    Ekimine başlanan ayçiçek içinde son yağışların güzel olduğunu anlatan Şaylan, “Erken olmasına rağmen bazı bölgelerde ekimler yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor. Bölgemizin büyük bir kısmının hala ekimi yapılmadı. Ayçiçek ekimine direk etkileyecek bu yağmurlar çünkü suyunda toprak altında birikmesi lazım. Bu kış çok kurak bir yıl geçirdik. Kuraklık hala devam ediyor. Şu anki yağmurlar ayçiçek ekimi için de güzel” şeklinde konuştu.

  • Yalova’da üretip 30 ülkeye satıyor

    Yalova’da üretip 30 ülkeye satıyor

    Çocuk yaşlarda antika tamiri yapan ve el sanatlarını antika eserler üzerinde uygulayan 49 yaşındaki Mustafa Kozluoğlu, gençlik döneminde tanıdıklarının isteği üzerine belli model ve marka tabancalara el işlemeli kabza üretmeye başladı.

    Yaptığı işlerin yoğun talep görmesi üzerine bu alana yönelen Kozluoğlu, Balıkesir’de ahşap kabza üretimi için genç yaşta atölye kurarak sektöre girdi.

    Kozluoğlu, yıllarca bu kentte yaptığı üretimi 12 sene önce Yalova’ya taşıyarak Kirazlı Sanayi Sitesi’nde fabrika kurdu. Çalışanlarına eğitim veren Kozluoğlu, zamanla Türkiye’deki silah üreticisi firmalardan gelen talepler üzerine kabza imal etti.

    Yurt dışına da açılan ve ürünlerini ABD, Almanya, Fransa, İsviçre ve Ürdün’ün aralarında olduğu 30 ülkeye ihraç eden Kozluoğlu, 35 yıldır sektörde faaliyet gösteriyor.

    Ahşap parçalarını işleyen çalışanlar, desen, yazı, bayrak ve motiflerle süsleyip kabzaların üretimini gerçekleştiriyor.

    “Gümüş ve sedef üzerine çalışmalarım oldu”

    Mustafa Kozluoğlu, AA muhabirine, üretime ilk başladığında kabzaları sadece elle yaptığını, herhangi bir teknoloji kullanmadığını söyledi.

    Küçük yaşlardan itibaren el sanatlarının içinde yetiştiğini belirten Kozluoğlu, şöyle devam etti:

    “Kabza, silahlarda bir süs aracı. Ev eşyası ve dekoratif eşyalar yaparken talepler gelmeye başladı. Tamamen gümüş ve sedef üzerine çalışmalarım oldu. Talepler gitgide artmaya başladı. Daha sonra kendimi bu işe adapte ettim. Talepler arttığı için bu işi tek başıma yetiştiremeyeceğimi anladım. Vasıfsız personel bularak branşlara göre yetiştirdim.”

    Uluslararası prestijli fuarlara katıldıklarını anlatan Kozluoğlu, e-ticaret sayesinde dünyanın neresinde olsun insanların kendilerine kişisel sipariş verebildiğini dile getirdi.

    Siparişleri iki gün içinde tamamlayarak gönderdiklerini ifade eden Kozluoğlu, “Bunun dışında yurt içi ve yurt dışındaki birçok silah fabrikasının ürettiği silahların kabzalarının üretimini de yapıyoruz.” dedi.

    Kozluoğlu, 4-5 kişiyle başladıkları üretimi 35 personelle sürdürdüklerini bildirerek, işlerini daha da büyütmeyi hedeflediğini belirtti.

    Dünyada üretilen bütün silah modellerinin kabzalarını üretebildiklerini ifade eden Kozluoğlu, “Bu çok güzel bir duygu. En azından güzel bir kariyerimiz, bir ismimiz oldu. Yıllık yaklaşık 120 bin silah kabzası üretiyoruz. 8 CNC makinemiz 24 saat aralıksız çalışıyor. Üretimlerin bir kısmı toplu olarak fabrikaların siparişlerinden, bir kısmı ise bireysel kabzalardan oluşuyor.” diye konuştu.

    ABD’de depolarının bulunduğunu, uluslararası tanınmış e-ticaret firmaları aracılığıyla internet üzerinden satış yaptıklarını dile getiren Kozluoğlu, bazı ülkelerde de bayilerinin olduğunu sözlerine ekledi.

  • Kadınların üretiyor, dünyaya ihraç ediliyor

    Kadınların üretiyor, dünyaya ihraç ediliyor

    Artvin-Borçka karayolu üzerinde faaliyet gösteren kereste fabrikasında 12 kadın işçi çalışıyor. Türkiye’nin en büyük ormanlarının yer aldığı ve orman işçiliğinin yoğun olduğu Artvin’de bulunan kereste fabrikasında çalışan kadınlar, fabrikadaki kesici makineleri mutfakta kullandıkları robotlar gibi kullanarak ekmeğini ağaçtan çıkarıyor.

    Daha çok erkeklerin yaptığı işi ustalıkla yapan 12 kadın, hem ev ekonomilerine hem de ülke ekonomisine katkı sunuyor. Mesleğin zor olmasına rağmen bu zorluğun altından kalkan kadınlar, azimleriyle de örnek oluyor. Kadınlar, sarıçam, ladin ve köknar ağaçlarının işlendiği fabrikada ölçüm, kesim, şekillendirme, budak çıkartma, rendeleme, fırınlama ve kurutma gibi işlemlerin yapıldığı bölümlerde çalışıyor.

    Kadın işçilerin usta ellerinde hazırlanan keresteler Ortadoğu ve Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor. Fabrikada çalışan erkek işçiler ise kadınların kendilerine rakip değil, destek olduğunu belirterek “Onlar her alanda görmek bize guru veriyor. Fabrikadaki bazı ince işçilikler onların elleriyle hünerli hale geliyor” dediler.
    Fabrikanın kadın çalışanlarından üç çocuk annesi Nezahat Sağır, işini severek yaptığını ifade ederek, “Ekmeğimi kazanıyorum, aileme bakıyorum, çocuklarımın eğitimine katkı sağlıyorum. Ağaçları hazırlayıp makineye veriyoruz. İlk zamanlar zorlandım ama şimdi alıştık. Patronlarımız bize inandı bize destek oldular, iş verdiler. Bu günlere gelmemizde onun emekleri büyük” derken, yine kadın işçilerden Emine Sönmez ise “Çalışmayı seviyorum. Üretmeyi seviyorum. Çalışan insana bu işler zor gelmez. Hiç bir kadının yapamayacağı iş yoktur. Yeter ki istesinler. Biz ormanda bile çalışmışızdır. Bizler çalışmayı seven insanlarız” diye konuştu.

    Fabrika ortaklarından Nevzat Güven de kadın işçilerin çalışmasından memnun olduğunu belirterek “Artvin’in yetişen Ladin, Göknar ve Sarı camlarını bu tesiste işleyerek gerek il dışına gerekse ülke dışına gönderiyoruz. Kesim, şekillendirme, budak çıkartma, rendeleme, fırınlama ve kurutma gibi çeşitli işlemlerde hizmet vermekteyiz. Yaklaşık 35 çalışanımız var. Bunların 12 tanesi kadın işçi. Oldukça yetenekli ve hünerliler” şeklinde konuştu.

    Fabrikanın bir diğer ortağı Osman Özer ise bölgedeki ağacın en yüksek katma değerini sağlayarak yurt dışına ve yurt içine sevkiyatını gerçekleştirmek için gayret gösterdiklerini ifade ederek “Kapı sereni üretme noktasından ince motorlu makinelerde kadın çalışanlarımız daha başarılı. Kadınların eli daha yatkın. Bizde bu nedenle bu bölümde kadın işçilerin çalışmasını uygun gördük. Gayet başarılılar işlerinde iyiler” ifadelerini kullandı.

  • Yerli ve milli tohumdan üretilen domatesler

    Yerli ve milli tohumdan üretilen domatesler

    Antalya’da örtüaltı üretimde birinci sırada yer alan Aksu’da, geçen yıl 31 bin 321 dekar alanda 487 bin 613 ton domates üretimi gerçekleşti. Düzenledikleri “tarla günü”nde domates üretiminin bu yıl daha fazla olacağını belirten Ziraat Mühendisi Osman Can Yılmaz; yüzde yüz yerli domates tohumundan üretilen, ihracata dayanıklı, raf ömrü uzun domatesleri tanıtmak için Aksulu çiftçilerle buluşturduklarını söyledi.

    Kemerağzı bölgesinde yaklaşık bin çiftçinin katılımıyla ‘tarla günü’ düzenlediklerini belirten Ziraat Mühendisi Osman Can Yılmaz, “Çiftçi tabiriyle ‘tarla günü’ düzenledik. Bu serada yüzde yüz yerli tohumdan üretilen domatesimiz var. Kalitesi, rengi, hastalık dayanımıyla ön plana çıkan yerli bir üretimi çiftçilerimize tanıtıyoruz” dedi.


    İhracata dayanıklı ürün

    Yılmaz, “Çiftçilerimize hastalıklara karşı dayanıklı, raf ömrü uzun, ihracata dayanıklı, sert ve dalında kızardıktan sonra 50-60 gün civarında bekleyebildiği için bu domates türünü tanıttık. Hasattan sonra 40-50 gün bekleme süresi olan bir domates türü. Kalitesi, kirpik yapısı yuvarlak ve verimli olması çiftçilerimiz açısından çok çok önemli. Ayrıca rekoltesi yüksek bir domates türü” şeklinde konuştu.


    Kaliteli ürün, kaliteli pazar

    Satışlarda fiyat farkının olduğunu ifade eden Yılmaz, “Yurt içi ve yurt dışı satışlarda özellikle fiyat farkı kalitesinden ötürü çok fazla oluyor. Çiftçilerimiz ihracat domatesinde hem yurt içi hem yurt dışı için kontrollü bir üretim yaptığı için bu domatesler arılı. Bilinen bir yanlış var hormonlu diye. Genel olarak Aksu’da yetiştirilen domateslerde hormon kullanılmıyor” diye belirtti.


    Rekoltesi yüksek

    Yılmaz, konuşmasını şöyle tamamladı:

    “Bu domates Eylül ayında ekildi. Haziran ayına kadar hasat devam eder. Bu süreçte dekar başına 15-20 ton ürün alınabiliyor. Üreticilerimiz yerli tohumu eksinler, biz arkalarındayız. Verim ve kalitesiyle ürünleri ön plana çıkacaktır. Bölgemizdeki çiftçilerimizden olumlu geri dönüşler alıyoruz.”

  • Kral Charles’ın ilk pulları üretildi

    Kral Charles’ın ilk pulları üretildi

    Kraliçe II. Elizabeth’in ölümünün ardından tahta çıkan III. Charles’in silüeti, ilk kez bahçe çiçeklerinden oluşan özel bir pul serisinde yer alacak. Birleşik Krallık Posta Teşkilatı (Royal Mail) Dış İlişkiler ve Politika Direktörü David Gold, bahçe çiçeklerinden oluşan pul serisinin, Kral Charles’ın bahçıvanlığa ve çiçeklere olan ilgisini yansıttığını söyledi.

    Ayçiçeği, yıldız çiçeği ve gül gibi çiçek resimlerinin yer aldığı yeni pul baskıları 14 Mart Salı günü görücüye çıkacak.
    10 puldan oluşan bir setin fiyatı 9,50 sterlin.

  • Üreterek genç kalıyor

    Üreterek genç kalıyor

    Aydın’ın Efeler ilçesine bağlı Kızılcaköy Mahallesi’nde yaşayan 73 yaşındaki Ayşe Ayak, ilerleyen yaşına rağmen üretmeye devam ediyor. Çocuk yaşlardan bu yana toprakla uğraşan Ayşe Nine, çalışkanlığı ile adeta gençlere taş çıkarırken, muhtaçlıktan değil sağlık için üretiyor. Her gün atladığı motoruyla tarlasına giden ve ektiği ürünlerin bakımını yapan Ayşe Nine, hayatta en güzel şeyin dürüstlük ve üretmek olduğunu belirtti. Üreterek genç kaldığını belirten Ayşe nine “Zevkine üretiyorum. Ben öylece oturamam. Zaten oturup kendini dinlersen hasta olursun” dedi.

    Meslek öğretilmeyen gençlerin hayat mücadelesine yenik düştüğünü belirten Ayşe Nine, gençlere nasihat vererek “Bizler tarlalarda büyüdük. Ben çalışmadan duramam. Şimdiki gençler çok fazla çiftçiliğe yönelmiyor ama ben çalışmadan duramam.

    Kendini dinlersen hasta olursun. Bahçeme gidiyorum, zeytine gidiyorum. Eşimden emekliyim ama hayatta en güzel şey dürüst olmak ve üretmek. Hayatı üreterek yaşamak en güzel duygu. Maalesef günümüzde büyüklerin küçüklere sevgisi, küçüklerin de büyüklere saygısı kalmadı. Artık el bebek gül bebek büyütülen çocuklar ve meslek öğretilmeyen gençler hayat mücadelesine yenik düşüyor. Burada annelere çok görev düşüyor aslında, anneler çocuklara hayatın zorluğunu göstermiyor” şeklinde konuştu.