Etiket: ÜRETİM

  • Yayladağı lokumu 60 yıldır üretiliyor

    Yayladağı lokumu 60 yıldır üretiliyor

    Kahramanmaraş depremlerinin en çok etkilediği yerlerin başına gelen Hatay’da toparlanma süreci devam ediyor. Bölge esnafı hız kesmeden üretimini sürdürüyor. Yayladağı ilçesi ise meşhur olan lokumuyla ülkenin dört bir yanında biliniyor. Diğer lokumlardan kendini ayıran ürünü meşhur kılan özelliği, katkı maddesi kullanılmaması, yerken ağızda erimesi, dişe yapışmaması olarak biliniyor. Bundan dolayı da tatlı severler tarafından çokça tercih edildiği belirtildi.

    “4 kuşaktır üretim yapıyoruz”

    4 kuşaktır üretim yaptıklarını dile getiren Hüseyin Okay,” Aile içerisinde kuşaktan kuşağa geçen firma. Üretim içerisinde sadece aile fertleri bulunmakta yaklaşık 55-60 yılı bulan üretim serüvenimiz var. Şu anda kardeşim Furkan Okay ile birlikte üretimde biz bulunuyoruz” dedi.
    Okay, ”Yayladağı lokumu ilk üretildiği andan itibaren üretim formülü olsun, üretim şekli olsun sadece aile fertleri biliyor. Sadece aile fertlerinin ürettiği bir ürün. Yayladağı lokumu dediğimiz zaman insanların aklına ilk gelen sade lokum. Bu zamanla insanların ihtiyaçlarına piyasa şartlarına göre de değişerek yaklaşık 35 çeşit ürünle hizmet veriyoruz” diye konuştu.

    “Özelliği pişirim şekli ve dişlere, boğaza yapışmaması”

    Lokumun özelliğe değinen Okay,” Yayladağı lokumunu diğer lokumlardan ayıran özelliği pişirim şekli, ustalık. Birçok usta şeker nişasta kullanarak üretiyor. Herkesin bir el kıvamı, el lezzeti ve ustalığı var. Bizi buradan diğer lokumlardan ayıran, insanlar lokumu tüketirken dişlerine, damaklarına yapışmadan boğazlarını yakmadan yeniyor olması, bunları da bize müşterilerimiz söylüyor. Biz ürünlerimizi 55-60 yıldır aynı formülde üretiyoruz, hiçbir şekilde formül değiştirmeden aynı şekilde üretime devam ediyoruz” dedi.

    “Türkiye’nin 81 ile Yayladağı lokumu gidiyor”

    Yurt dışından da talep olduğunu vurgulayan Okay, ”Ama biz işimize artık ticari olarak değil de sanat olarak bakıyoruz. O yüzden dört kuşaktır üretimimiz devam ediyor. Yurt dışına ihracat yapacak olsak ürünün özelliğini değiştirmemiz gerekiyor. Biz bundan yana değiliz. Ama yurt içinde çok güzel bir talep var. Yayladağı bilmeyen insanlar, bugün 81 ilden Yayladağı lokumu diye bilirler. Türkiye’de 81 ile kargo vasıtasıyla gönderim yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

  • TOGG’un oyuncağı Konya’dan

    TOGG’un oyuncağı Konya’dan

    KOMEK Ahşap Oyuncak Eğitim ve Tasarım Atölyesi; yapboz, tren, araba, uçak, at, topaç, bulmaca gibi oyuncak yelpazesine Türkiye’nin seri üretim ilk yerli ve milli otomobili TOGG’u da ekledi. “Anatoya” markasıyla doğal boyama teknikleri kullanılarak üretilen TOGG’un ahşap oyuncakları tüketiciye ulaştırılıyor. Yaklaşık 4 aylık bir çalışmanın ardından kayın ağacından üretilen TOGG’un mevcut renklerine ek olarak ‘Çatalhöyük’ rengi de satışa sunuldu. Talebe göre kapıları açılan ve sabit modellerle sayısının artırılması planlanan oyuncak, 15 parçadan oluşuyor ve 40 santimetre uzunluğu sahip olarak üretiliyor.

    Atölyede makine teknikerliği yapan Alaaddin Erdoğan, TOGG’un ilk yayınlandığı zaman fotoğraflarını aldıklarını ve bilgisayara indirdiklerini anlatarak, “Önden, yandan, üstten görüntülerini 3 boyutlu modellerini nasıl yapabiliriz diye düşündük. 4 aylık AR-GE sürecinden sonra tasarımımızı bitirdik. Sonra makineler yardımıyla ahşabı işlemeye başladık. TOGG, 6 renk çıkardı. Biz de 7. renk olarak Konya’ya özgü ‘Çatalhöyük’ modelimizi çıkardık. Ona ahşabın kendi özgün kayın rengini vermeye çalıştık. 15 parça halinde tamamen ahşaptan üretiliyor. TOGG’un bütün detaylarını vermeye çalıştık. Tüm ince detaylarını ahşaba aktarmaya çalıştık. Bizim için de büyük bir gurur tabii ki. Özellikle ahşap olması çok iyi. Çocukların ahşaba dokunabilmesi önceliğimiz. 7. renk olarak ‘Çatölhöyük’ modelimizi de çıkarmamız bizim için ayrıca bir gurur” dedi.
    Alaaddin Erdoğan, İHA, SİHA, ATAK Helikopteri, Altay Tankı gibi milli projelerin ahşap oyuncaklarını çocukların tanıması için üretmeyi de hedeflediklerini sözlerine ekledi.

    Ahşap ustası Mustafa Eğri de, çok zevkli bir projede yer aldıklarını ifade ederek, “Gerçekten her güne yeni bir serüven gibi farklı bir şeyle başlıyoruz. TOGG henüz piyasaya çıkmadan biz tasarımını yapmıştık, hazırlığımız da vardı. Beğeni de alıyor, biz de memnunuz. Tanıtım aşamasında da katkı sağladığımızı düşünüyoruz” diye konuştu.

    Oyuncak TOGG, komekpazari.com adresinden satışa sunuldu.

  • TOGG Gemlik Kampüsü’nde buluşma

    TOGG Gemlik Kampüsü’nde buluşma

    Türkiye uzun zamandır hayalini kurduğu yerli ve milli otomobili Bursa Gemlik’te hayata geçiriyor. 18 Temmuz 2020 yılında fabrikanın kurulumu başladı ve 1 milyon 200 metrekare alanında inşaasını tamamlandı. 2023’ün ilk çeyreğinde Togg yollara çıktı. Togg’un 3 farklı versiyonu bulunurken, araçlar 6 farklı renk seçeneğiyle sunuluyor. Gemlik, Anadolu, Kula, Kapadokya, Oltu ve Pamukkale isimli renk seçenekleri arasından seçim yapılabiliyor. Yerli otomobil TOGG C segment sedan modeli de geliyor. Çıkış tarihi belli oldu. İlk planlamada 2025’in ortalarında piyasaya çıkması beklenen bu model, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın son açıklamalarına göre, 2024’ün sonunda satışa sunulacak. Aynı zamanda çevre dostu olma özelliğiyle dünyada elektrikli otomobil kullanım sayısının artmasıyla birlikte Togg dünyada da ilgi çekiyor. 2023 yılı hedefleri arasında 28 bin adet, 2030 senesine kadar toplam 1 milyon adet Togg sahipleriyle buluşturmak isteniyor.

    Togg Gemlik Kampüsü’nde Bursa basınıyla Togg CEO’su Gürcan Karakaş buluştu.

    Türkiye’nin otomotiv sektöründeki önemli şirketlerinden biri olan Togg’un CEO’su Gürcan Karakaş, yeni bir dönemi başlatan şirketin hedeflerini ve felsefesini açıkladı. Karakaş, Togg’un yıllardır üzerinde çalıştığı ve son on yıldır belirlenen bir vizyona sahip olduğunu belirtti.

    Yeni dönemde Togg, otomobilden fazlasını yaparak akıllı cihaz üreticileri arasında dünya genelinde başarılı bir konuma gelmeyi hedefliyor.

    Karakaş, akıllı cihazların dünya genelindeki başarılı markaların çoğunlukla Asya kökenli ve genellikle yüzde doksanının doğu dünyasının misafirperverliğini ve esnek yaklaşımını içeren şirketler olduğunu vurguladı.

    Togg’un amacı, doğu ve batının en iyi yönlerini birleştirerek kullanıcı merkezli bir yapı oluşturmaktır. Bu yaklaşım, akıllı cihazlarla trafikteki deneyimi tamamen değiştirmeyi ve kullanıcıların hayatlarını zenginleştirmeyi amaçlamaktadır.

    Yeni nesil dünyada teknolojinin önemini vurgulayan Karakaş, Togg’un akıllı cihazlarla trafikte fark yaratmayı hedeflediğini söyledi. Akıllı cihaz olarak tasarlanan araçlar, tüketici elektroniği mantığıyla çalışacak ve kullanıcıların günlük yaşamlarında yaptıkları gibi araçları da rahatlıkla kullanabilmelerini sağlayacak. Bunun için kullanıcıların geri bildirimlerine önem vererek, araçların işlevlerini ve uygulamalarını kullanıcıların isteklerine göre şekillendireceklerini ifade etti.

    Togg’un süreçlerinde tedarikçi ağına özel bir önem verdiklerini belirten Karakaş, tedarikçilerle iyi bir iş birliği içinde çalıştıklarını ve esnek çözümlerle sorunları minimuma indirmeye çabaladıklarını dile getirdi.

    Üretim sürecinde tedarik zincirinin sağlam temeller üzerine kurulması ve iyi hazırlıklar yapılması sayesinde tedarikle ilgili sorunların da azaldığını söyledi. Bu şekilde, Togg’un yirmi bin araçlık üretim hedefini yirmi sekiz bine çıkarma kararını aldıklarını ve taleplerle ilgili olarak memnuniyet duyduklarını ifade etti.

    Son olarak Karakaş, Togg’un yeni nesil dünyada otomotiv sektöründe bayi organizasyonlarının yanı sıra teknolojiyi de kullanarak kullanıcılarına farklı bir deneyim sunacaklarını belirtti. Akıllı cihazlarla entegre edilen kullanıcı dostu özelliklerle, araç sahiplerinin evde veya ofiste yapabilecekleri birçok işlemi araç içinde de gerçekleştirebileceklerini söyledi. Bu sayede Togg, otomobil kullanım deneyimini bir üst seviyeye taşıyarak yeni bir dönemi başlatmayı hedefliyor.

  • Deve gülü ekmek kapısı oldu

    Deve gülü ekmek kapısı oldu

    Denizli’de yol kenarlarında ve tarlalarda kendiliğinden yetişen ve halk arasında deve gülü çiçeği olarak bilinen hatmi çiçeğinin, soğuk algınlığı, grip gibi pek çok hastalığa iyi geldiği belirtiliyor. Kış aylarında vatandaşların rağbet ettiği şifalı bir bitki olan hatmi çiçeği, bazı yörelerde, “Devegülü”, “Silindir Çiçeği”, “Gülhatmi” olarak da biliniyor. Beyaz, pembe, mor, sarı, kırmızı çiçekleri çizgili ya da lekeli de olabilen çiçek; güneşli, rüzgâr almayan yerlerde iyi gelişiyor. Honaz ilçesine bağlı Kaklık Mahallesi’nde, ayva bahçesinin içine ikinci ürün olarak diktiği hatmi çiçeklerinin hasadına devam eden Muzaffer Gök, “Mart ayında hatmi çiçeği tohumunu ektik, Nisan ayında üç dönümlük ayva bahçemizin içine ikinci ürün olarak hatmi çiçeklerinin fidanlarını diktik. Can suyu veriyoruz, Haziran ayında ilk hasada başladık. Gölgede kurutuyoruz, burası 3 dekar, aşağı yukarı 500 kilo kuru hatmi çiçeği hasadı yapmayı hedefliyorum. Türkiye’nin birçok ilindeki aktarlara buradan satış yapıyorum. Kilosu 90 TL’den gönderiyoruz. Günlük sabah akşam toplanması gerekiyor. Aynı darı patlağı gibi patlıyor. Dağa bayıra gitmiyoruz, kendimiz yetiştiriyoruz ve organik olarak yetiştiriyoruz. Günlük toplanması gerekir. Toplamazsan dökülür, havalar iyi olursa verim oluyor. Ama havalar kötü olursa verim düşüyor. Yaz aylarında güneşi ne kadar çok görürse o kadar çok açıyor. Havalar soğumaya başlayana kadar hasat devam eder. Yağmur çok olursa boyu çok uzar. Sularsan daha güzel verim alınıyor” dedi.

    Eşiyle birlikte topluyor

    Tarlada dikili hatmi çiçeklerini sabah akşam eşi ile birlikte topladıklarını anlatan Ayşe Gök’te, boş vakitlerde de ekilmeyen tarlalardan dağlardan hatmi çiçeği topladıklarına dikkat çekti. Ayşe Gök, “Dağlarda ve bahçemize ektiğimiz hatmi çiçeklerini topluyoruz. Her gün sabah ve akşam olmak üzere iki kere topluyoruz. Topladığımız hatmi çiçeklerini temiz bir bezin üzerine serip gölgede kurutarak çuvalla aktara satıyoruz. İnşallah yağış olursa Haziran ayından Aralık ayına kadar toplamaya devam edeceğiz. Toplanan hatmi çiçekleri temiz bezlerin üzerinde gölgede bir haftada kurutuluyor” diye konuştu.

    Hatmi çiçeğinin faydaları

    Yüz yıllardır, çeşitli tedavilerde kullanılan bu şifalı bitkinin pek çok sağlık sorununa karşı etkili olduğu biliniyor. Özellikle kış aylarında rastlanan ve halk arasında “kuru öksürük” olarak adlandırılan inatçı öksürüklerle mücadelede oldukça yararlı olduğu gözlemlenmiş. Hatmi çiçeği, gastrit, ülser, reflü gibi mide rahatsızlıklarına karşı etkili bir bitki olarak biliniyor. Enfeksiyonlara karşı iyi bir savaşçı olan hatmi çiçeği, özellikle soğuk algınlığında ve gripte etkili. Sakinleştirici etkisi de olan hatmi çiçeği, bünyesinde barındırdığı uçucu yağlar sayesinde çay olarak tüketildiğinde uyku problemi yaşayanlarda faydalı oluyor. Hatmi çiçeği sağlıklı kalmak için yardımcı olmakta ve hastalıklara karşı vücut direncini yükseltiyor. Böbrek iltihaplarına iyi gelen bu bitki ayrıca iyi bir idrar söktürücü. İltihaplara karşı oldukça etkili olduğu bilinen hatmi çiçeği; prostat, sinüzit, zona, mide ve bağırsak iltihaplarına iyi geliyor.

  • Patates üretimi devlet eliyle yaygınlaşıyor

    Patates üretimi devlet eliyle yaygınlaşıyor

    Projenin gayesi bölgede patates yetiştiriciliğinin yeniden ayağa kaldırılarak Erzincan ürün deseni içerisinde patatesin de yer almasını sağlamak. Projeyi yüzde 75 oranında finanse eden Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü 450 bin TL kaynak sağladı. Bakanlığın sağladığı 450 bin TL ve çiftçiler tarafından sağlanan 150 bin TL kaynak ile 45 bin 280 kilogram patates tohumluğu toprakla buluşturuldu.

    Patates yetiştiriciliğinde kalite ve verimi artırarak pazarlardaki talebe uygun patatesin yetiştirilmesi için Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, bölgeye uygun patates çeşitlerinin tespit edilmesi için çalışıyor. Merkeze bağlı Çağlayan Beldesi ve Karatuş köyünde 65 çiftçi ile 181 dekar alanda yürütülen proje başarılı bir şekilde devam ediyor.

    Ekilen patateslerin sezon boyunca takibini gerçekleştiren Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürlüğü teknik ekipleri, projeye dâhil olan çiftçileri teknik konularda bilgilendirecek.

    Projenin uygulandığı alanlarda incelemelerde bulunan Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürü Murat Şahin, yürütülen projenin büyük önem taşıdığını, gelişigüzel yetiştiriciliği tasvip etmediklerini kaydeden Şahin, tarımda Ar-Ge çalışmalarının büyük önem taşıdığını söyledi. Rastgele yapılan yetiştiricilikte çiftçinin büyük ekonomik kayıplar yaşayabileceğinin vurgulayan Şahin, bunu önlemek için çalışmalarının sürdüğünü de belirtti. İl Müdürü Murat Şahin, ekonomik anlamda yapılan tarımda pazar isteklerinin göz ardı edilemeyeceğini vurgulayarak, pazara uygun patates çeşidinin seçildiğini, 65 çiftçi ile yürütülen projede teknik ekiplerin çiftçilere sürekli rehber ettiklerini kaydetti.


    Çağlayan Beldesi Atatürk Mahallesi Muhtarı Ali Özkaya ve Karatuş köyü Muhtarı Mustafa Gülaçtı ise, Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü ve Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nün desteği ile yürütülen projeden son derece memnun olduklarını kaydederek, bölgede patates yetiştiriciliğinin verimli olduğunu ve projenin önümüzdeki yıllarda da sürdürülmesini istediklerini ifade ederek, emeği geçen yetkililere teşekkür ettiler.

  • Yıllık üretim rekora doğru gidiyor

    Yıllık üretim rekora doğru gidiyor

    Son 4 yılda 174 aracı raylı sistemler filosuna kazandıran İBB, ihalesi tamamlanan 134 araçla filoya kazandırdığı yeni araç sayısını 308’e yükseltecek. M4 hattına 100 yeni metro aracı teminine ilişkin sözleşmenin imzalanması dolayısıyla düzenlenen tören de bugün İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun katılımıyla Emirgan’daki Beyaz Köşk’te yapıldı.

    İhaleyi alan Bozankaya firması adına Murat Bozankaya, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Pelin Alpkökin ile Raylı Sistem Dairesi Başkanı Ceyhun Avşar’ın da katıldığı törende konuşan İmamoğlu, hem İstanbulluların yeni araçlardan hizmet alacağını hem de bu araçların Türk insanlar tarafından üretilmiş olacağını söyledi. İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “2023 YATIRIM HARCAMALARIMIZIN YÜZDE 40’TAN FAZLASINI RAYLI SİSTEMLERE AYIRDIK: Özellikle şunu söyleyelim. Ulaşım, hepimiz biliyoruz, İstanbulluların en önemli konusu ve sorunu. Bu sorunu çözüme kavuşturmak için İstanbul Büyükşehir Belediyesi var olduğu sürece hep bir mücadele içerisinde olmuştur. Eğer kenti sağlıklı bir zaman dilimini tasarlayamaz ve öngörülerini oluşturamazsanız sorunlar büyüyor ve biriktirdikten sonra da elbette çözümleri de ne yazık ki kolay olmuyor. Tabii bu çağda hele hele dünyanın en önemli metropollerinden birisi İstanbul’un ulaşım konusunu ve sorununu konuşuyorsanız birinci sırada çözüme kavuşturmanız gereken konunun aktörü raylı sistemler. Siz ancak raylı sistemlerle sağlıklı, sürdürülebilir, çevreci, işletme kabiliyeti yüksek bir sistemi kente kazandırmış olabilirsiniz. Bu bağlamda yatırımlarımızı artıran ve hızlandıran bir yönetim olduk 4 yıldır. Gerçekten biz ciddi bir yatırımı metrolarımıza aktardık. 2023 yılı yatırım harcamalarımızın yüzde 40’tan fazlasını raylı sistemlere ayırmış durumdayız.

    GÖREVE GELDİĞİMİZDE DURMUŞ 10 METRO HATTINI DEVRALMIŞTIK: Yıllık metro üretme hızımız da gerçekten bir rekora doğru gidiyor. Rekor dediğimize bakmayın, bunun bile İstanbul’a ne yazık ki yeterli olmayacağını düşünüyoruz. Daha fazla artırılmak zorunda, çünkü ihmal edilmiş bir dönem olduğunun altını çizelim. 2025 sonuna geldiğimizde 100 kilometreyi bulan bir üretimi İstanbullulara kazandırmış olacağız. Göreve geldiğimizde plansızlıktan, finans kabiliyeti olmadığından ya da finansla ilgili düzenlemeler oluşturulmadığından ve durmuş ve sorunları olan 10 metro hattını devralmıştık. Bu terk edilmiş pozisyonuna düşmüş olan metro inşaatlarımıza dair biz hızlıca harekete geçtik ama ne yazık ki milyarlarca liralık da bir zararı kentimiz, bütçemiz yaşamış oldu o dönemde. Bazen şöyle ifade ederim. Bunu özellikle halkımızın bilmesi lazım. Siyasi bir manevra için mış gibi yapmak adına bir ihaleye çıkmak, bir işe başladım demek kadar yanlış bir şey yok.

    ŞEFFAF BİR BİÇİMDE NEYİ YAPABİLECEĞİNİ AKTARABİLEN BİR YÖNETİM OLDUK: Bir ihtiyaç belirlenir. İhtiyaçtan sonra analizleri yapılır. Sonra metronun bir proje süreci başlar. Proje süreci yönetilirken aynı zamanda finansla ilgili gereksinimleri masaya yatırılır. Bu bağlamda bu işin nasıl ihale edileceği ortaya konulur. Bu iş akışı düzeniyle beraber de projesi hazır, finansı hazır bir biçimde böylesi büyük rakamlara sahip yatırımlar bu şekilde ihaleye çıkılır. Yüklenici bu işi aldıktan sonra da hem projesi düzgün bir şekilde hazırdır hem finansmanı hazırdır ve işe başlar. Ondan sonra siz kentliye bu işi 3-3,5-4 yılda bitireceğiz derseniz ve bitirilir ama üzülerek söylüyorum ki, 2015, 2016 ile 2017’de yani bundan yaklaşık 7-8 sene önce ihalesi yapılmış, bazılarına çivi bile çakılmamış, bazılarına hiç başlanamamış, bazıları terk edilmiş bir şantiye şeklinde devraldığımız bir dönemi halkımıza hatırlatmak zorundayım. O bakımdan biz hem israfı hem de ne yazık ki maliyetini artırarak yine milletin cebinden daha fazla para çıkmasına vesile olan bu düzeni tam tersine çevirerek aklın, bilimin, tekniğin içinde hâkim olduğu bir şekilde, mış gibi yapmadan, insanları aldatmadan, şeffaf bir biçimde neyi yapabileceğini, yapamıyorsa da niçin yapamadığını aktarabilen bir yönetim olduk, olmaya devam edeceğiz.

    4 YILIN 25 YILLA YARIŞTIRILMASI BİZİM İÇİN KEYİFLİ: Tabii özellikle bu dönemin ne yazık ki olumsuz ekonomik koşulları da bu bahsettiğim maliyetle ilgili süreçleri daha da yukarıya tırmandırmıştır. Buna rağmen gerçekten disiplinli, adaletli, şeffaf bir yönetim olarak katbekat fazla metroyu bu 4 yılda üretmenin, hâlâ üretmek için büyük bir fedakarlıkla gerçekten hem ülkenin enflasyonla mücadelesi hem artan emtia fiyatları hem de döviz kurlarının çok tahmin edilemez, öngörülemez şekilde artması bizim hâlâ fedakarlıkla yürüttüğümüz bir sürecin var olduğunu yine vatandaşlarımızın bilmesi gerekir. Bu bilimsel çalışmayı gerçekten liyakatle birleştirdiğimizde bütün çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Biz tabii dönem dönem geçmiş 25 yılla kıyaslanacak şekilde eleştirilere maruz kalıyoruz. Yani 25 yılda üretilen bazı işleri, bu 4 yıldaki ortaya koyduğumuz kabiliyetle kıyaslayarak ‘Biz şunu yapmışız, siz bunu yaptınız’ diye bir yarışa tabi tutuluyoruz. Bunu hem gülümseyerek hem de keyifle karşılıyorum. Çünkü 4 yılın 25 yılla yarıştırılması ya da kıyaslanması bizim için keyifli.

    BİZ 4 YILDA ÇOK GÜZEL İŞLER BAŞARMIŞ BİR YÖNETİMİZ: Verimli ve etkili bir şekilde zamanı kullanıp işinizi yaparsanız bu şekilde kıyaslanırsınız. Biz 4 yılda çok güzel işler başarmış bir yönetimiz. Bugün İstanbul’a yeni 100 metro aracımızı kazandıracak ilk adımı atıyoruz. Araç meselesi önemli. Çoğu zaman tabii metro imalatlarımızı yürütüyoruz ve metrolarımızdan bahsediyoruz ama genelde bu araç işi ayrıca bir iş. Aracın alınıp o rayların üstüne oturtulana kadarki süreci de başka süreçler, ihaleler ve firmalarla yönetiyoruz. Bu bakımdan az önce ifade ettiğim gibi yerli kuruluşumuz Bozankaya’nın bu süreci elde etmesi, ihaleyi kazanması ve buna imza atıyor olmamız bizim için gurur verici. Bir Ankara firmasının hem Türkiye’ye hem bütün dünyaya iş üretiyor, kabiliyetini ortaya koyuyor olması gerçekten göğsümüzü kabartıyor. Tabii Kadıköy-Sabiha Gökçen Havalimanı arasındaki metro hattımızda yeterli araç şu anda yok. Burada biliyorsunuz son bağlantısını bakanlık yaparak bize devretti ama tabii araç süreci ne yazık ki biraz geride kaldı ve bunu hızlıca tamamlamak zorundayız.

    ÖNCEDEN 25 YILDA PARASI ALINAN HATTIN ÜCRETİ BİZDEN 11 AYDA KESİLDİ: Bu Sabiha Gökçen’e bakanlığın yapmış olduğu bağlantının açılışı yapılmıştı. Burası İBB’ye devredilecekti ve biz açılışına da davet edilmemiştik. Biz de demiştik ki ‘Teşekkür ederiz, elinize sağlık, hayırlı olsun ama yani bu İBB’ye ait bir mekanizma olacağı için keşke davet edilseydik zira parasını bizden alacaksınız’ dedik. Deyince normalde 25-30 yılda -daha önceki düzene göre- belediyenin kasasından, Hazine payından kesinti yapılarak 25-30 yılda parası alınan bu tür hatların değiştirilen genelgeyle beraber o hattın parası bizden 11 ayda alındı. 11 ayda kesildi ve alındı. Yani şu anda bizim o hatla ilgili devletimize borcumuz kalmadı. Bu olacak iş değil. Burada üretici firmalar, finansçılar var aramızda. Bize 10-11 ayda para değil, bize 5 yılda para garantisi veren bir kurum olsa ülkemizde bütün metrolarını 5 yılda bitiririz İstanbul’un. Böylesi bir durumu yaşattılar bize. Neticede bu üzücü, çünkü bu ülkenin Hazine’si de bizim, bu ülkenin Ulaştırma Bakanlığı da bizim, bu ülkenin İstanbul Büyükşehir Belediyesi de bizim.

    YENİ AKLI ORTAYA KOYMAYAN SİYASİ ZEMİNİN ASLA MİLLETİMİZDE OLUMLU İTİBARI OLMAYACAKTIR: Bu bakımdan bu kurumlara bu bakışı kenara itip Türkiye’mizin ne yazık ki bugün içine sokulduğu hem ekonomik krizlerden hem başka krizlerden çıkış hattını bir seferberlik ruhu içerisinde milletçe bütünleşerek aşmamızın yolunu bugünün iktidarının bulması şarttır. Bu yeni aklı ortaya koymayan bir siyasi zeminin asla ve asla milletimizde olumlu sürdürülen itibarı olmayacaktır. Bu bağlamda ben tekrar 16 milyon İstanbul halkı adına böylesi uyarımı yapayım. Bu kesintilerin olabileceği yeni işler İstanbul ile bakanlık arasında vardır, olacaktır. Aynı şekilde bu tavrı ortaya koyarlarsa bu sürdürülebilirliğin altından kalkılacak bir süreç olmayacaktır. Şimdiden uyarmış olayım. Tabii bunu yeni hükümetin, yeni bakanlıklarına yazılarla bildiriyorum. Hangi konu olursa olsun hem sözlü mümkün olursa, olmaz ise yazılı, gayet nezaketli bir biçimde ve gayet saygılı bir biçimde kurumlarımızın başındaki insanlara bildiriyorum. Bu konuda da en yakın zamanda yine gerekli bakanlıklara, yeni kesintilerin düzenlenmesi hususunda artı yeni hatların devredildiğinde bunların altından kalkılamayacak şekilde olduğunu ifade eden ve sadece bir imza, Hazine onayı bekleyen birtakım işlerimiz var.

    BÜYÜK ORANDA YERLİ ARAÇLARIMIZA BİNEN İNSANLARIMIZ KEYİFLİ AN YAŞAYACAKLAR: Bu hem zor zamanda ülkemize bir kaynak girişini sağlayacak hem de ülkemiz içerisinde İstanbul’umuz adına üretim yapılacak. Bu üretim de yine burada da görüldüğü gibi, Bozankaya gibi başka yerli firmaların da bütçesine, kasasına girecek. Bu akışa lütfen destek olsunlar. Ben buradan yazılı da bildirdiğim şimdi de sözlü olarak ifade ettiğim yine bakanlıklara bu duyurumu bir kez daha yapmış olayım. İşte bu bahsettiğimiz yoğun saatlerdeki rahatsız edici düzeydeki doluluğu azaltmak adına 100 metro aracını alarak süreci başlatıyoruz. Yine Pendik Merkez, Kaynarca Merkez, Fevzi Çakmak metro hattımızda da hızlıca çalışıyoruz. Burada da yine 2025’te bitimini planladığımız bir süreç olacak. Burada da aracımızın hazırlığını sağlayacak bu alımımız. Büyük oranda yerli araçlarımıza binerken muhtemelen insanlarımız da keyifli bir an yaşayacaklar.

    DÜNYANIN EN ÇOK MERAK EDİLEN KENTİ OLMAYI HEDEFLİYORUZ: 2025 Haziran’ına kadar 100 aracın hatta indirim işlemi tamamlanmış olacak. Demek oluyor ki 2 yılımız var. Böylece hemşerilerimizin daha keyifli, fazla vakit geçirmeden ve daha kısa süreli araçlarla buluşmasını sağlarız. Şehrimize hayırlı uğurlu olsun. Çalışmaya devam ediyoruz zor koşullarda. İstanbul’u daha keyifli, daha çevreci, başta büyük oranda metrolarla olmak üzere yine tabii ki tekerlekli lastikli araçların da kaliteyi artırarak inşallah engellenmezsek taksi sayısını artırdığımız İstanbul’da insanların ‘Taksi bulamıyoruz’ şikâyetini de azaltarak ve insanlarımızı mümkün olduğu kadar da nitelikli, sayısını oldukça artırdığımız yeşil alanlarda veya nitelikli kaldırımlarımızda yürüyerek gezebildikleri bir İstanbul var ederek çağdaş, dünyanın en çok merak edilen, görülmesi şarttır diye insanların ismini aradığı bir kent olmayı hep birlikte hedefliyoruz. Yolumuz açık olsun. Araçlarımız şimdiden İstanbul’umuza hayırlı uğurlu olsun.”

  • Üretim ikiye katlandı

    Üretim ikiye katlandı

    Eskişehir’de buğday hasadına katılarak biçerdöver kullanan AK Parti Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez, “Toplam üretim miktarının yüzde 82 artışla 823 bin 958 tona çıkacağını tahmin ediyoruz” dedi.AK Parti Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez, Tepebaşı ilçesine Bağlı Satılmışoğlu Mahallesi’nde çiftçilerle bir araya geldi.

    Ardından buğday hasadına katılan Dönmez, biçerdöverin direksiyonuna geçti. Buğday tarlasında hasat gerçekleştiren Fatih Dönmez, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin alım noktasında açıklamalar yaptı. Eskişehir’de geçtiğimiz yıla göre 2 kat üretim beklediklerini belirten Dönmez, “Bu yıl hamdolsun çiftçimizin yüzü gülüyor” dedi.

    “Ürün rekoltesinde ve verimde ciddi bir artış var”
    2021 yılında yaşanan kuraklığın ardından alınan tedbirlerin ve yağışların sayesinde bu sene üretimde ciddi bir artış yaşanmasıyla çiftçinin yüzünün güldüğünü belirten AK Parti Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez, “Hamdolsun bu sene geçtiğimiz yıllara göre ürün rekoltesinde ve verimde ciddi bir artış var. 2021 yılı biraz kurak geçmişti. Hem ülkemiz açısından hem de dünya açısından bazı riskleri beraberinde getirmişti. Hükümetimizin aldığı tedbirlerle, bu durumu vatandaşlarımıza hissettirmeden çözmüştük. 2021’de ülkemizde toplamda 16,7 milyon ton buğday üretimi söz konusuydu.

    2022 yılında Sayın Cumhurbaşkanımızın, çiftçimize yönelik ‘ekilmedik tarla kalmasın’ talimatıyla, çiftçilerimiz ve köylülerimiz tüm imkanlarını seferber ederek, ekilebilir alanların tamamına yakınına buğday ekmişti. Geçtiğimiz yıl da bu farkı hep birlikte gördük. Tarım ve Orman Bakanlığımızın destekleme projeleriyle buğday rekoltesi, geçen sene ülke genelinde 19,8 milyon ton olarak gerçekleşmişti” dedi.

    “1 milyon 783 bin dekar alana buğday ekimi yapıldı”
    Eskişehir’de yağışlarla birlikte artan verimin çiftçinin yüzünü güldürdüğünü söyleyen Dönmez, kent genelindeki buğday ekili alanın 1 milyon 783 bin dekara ulaştığını belirtirken, “Eskişehir’de Tarım İl Müdürlüğü ve Araştırma Enstitüsü ile birlikte çiftçilerimize hem kuruda hem de suluda yüksek verim veren buğday ve arpa çeşitleri belirleyip yaklaşık 700 ton reis çeşidi buğday ve 132 ton arpa tohumu yüzde 75’i hibe edilmek suretiyle dağıtıldı.

    Aynı şekilde çiftçilerimize kanola, nohut, ayçiçeği ve sorgum tohumlarını da hibe etti. Bu yıl hamdolsun çiftçimizin yüzü gülüyor. Rabbim rahmetini esirgemedi. Öyle bir yağış verdi ki hem tam zamanında hem de bitkilerin ihtiyacı kadar bir yağış verdi.

    Tarım İl Müdürlüğümüz arazi kontrollerinde 2023 yılında buğday ekiliş alanında bir önceki yıla göre yüzde 14’lük bir artışla 1 milyon 783 bin dekara ulaştığını belirledi. Toplam üretim miktarının yüzde 82 artışla 823 bin 958 tona çıkacağını tahmin ediyoruz. Çiftçilerimizin biçilen arpası ve buğdayı verim tahminlerimizin üzerinde gerçekleşiyor.

    Tahminimize göre hububat hasadında hem Eskişehir’de hem de ülkemizde Cumhuriyet tarihimizin rekor üretimine gidiyoruz. Çiftçinin her daim yanında olan TMO da Cumhuriyet tarihinin alım rekorunu kırmak üzere. Bu yıl buğday taban fiyatı, primler dahil 9 bin 250 liraya yükseltilmişti. Borsadaki alım fiyatları da gün geçtikçe yükseliyor. Hem Türkiye hem de yurt dışı piyasalarda bir yükselme eğilimi söz konusu” ifadelerini kullandı.

    “Eskişehir’de geçen yıla göre iki kat fazla üretim bekliyoruz”
    Eskişehir’de buğday üretiminin geçtiğimiz yıla göre yaklaşık 2 kat artış gösterdiğini söyleyen AK Parti Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez, “TMO, Eskişehir’de geçen yıl hasat dönemi sonu olan 1 Eylül’e kadar 148 bin ton hububat alımı yapmıştı. Bu yıl ise hasat başından bugüne kadar olan rakam, geçen yılki rakamı geçerek 150 bin tonu aştı.

    Henüz hasadın ortasındayız. Eskişehir’de geçen yıla göre iki kat fazla üretim bekliyoruz. Eskişehir, genelde ‘sanayi kenti’ olarak bilinir. Evet, sanayimizle övünüyoruz fakat Eskişehir, aynı zamanda bir tarım kenti. Hayvancılık ve tarımla da meşhur olmuş bir kentimiz. Eskişehir’de tam 24 bin Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı çiftçimiz var.

    Hükümetimiz ile Tarım ve Orman Bakanlığımız, çiftçimize tüm Türkiye’de olduğu gibi Eskişehir’de de ayni ve nakdi destek sağlıyor” diye konuştu.
    Buğday hasadına AK Parti Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez, AK Parti Eskişehir İl Başkanı Süleyman Reyhan, Tarım İl Müdürü Ender Muhammet Gümüş, Eskişehir TMO Başmüdürü Mehmet Murat Hasçuhadar ve çiftçiler katıldı.

  • İhtiyaç için elektrik üretimine vize

    İhtiyaç için elektrik üretimine vize

    Serbest bölgelerde elektrik üretim faaliyetinde bulunmak isteyen tüzel kişilere, sadece kendi ihtiyacını karşılamak üzere önlisans veya üretim lisansı verilecek.

    Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun konuya ilişkin kurul kararı, Resmi Gazete’de yayımlandı.

    Buna göre, elektrik piyasasına ilişkin mevzuat ve Ticaret Bakanlığı Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğünün ilgili yazısı çerçevesinde, serbest bölgelerde, bakanlık tarafından olumlu görüş verilmesi kaydıyla, sadece kendi ihtiyacını karşılamak üzere, elektrik üretim faaliyetinde bulunmak isteyen tüzel kişilere önlisans veya üretim lisansı verilecek.

    Üretim lisanslarına konu tesislerde ihtiyaç üzerinde elektrik üretilmesi durumunda bu elektrik hiçbir şekilde satışa konu edilmeyecek.

    Söz konusu bölgelerde kurulan lisanssız üretim tesisleri hakkında, Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği kapsamında işlem tesis edilecek.

    Ayrıca, söz konusu bölgelerde yer alan mevcut üretim tesisleriyle ilgili olarak lisans tadil talepleri kapsamındaki iş ve işlemlere devam edilecek.

  • Fındık üreticileri fiyatların artmasını istiyor

    Fındık üreticileri fiyatların artmasını istiyor

    Fındık üreticilerin beklentisini açıklayan Alaplı Ziraat Odası Başkanı Şeref Türkoğlu “Fiyat beklentimiz, her zamanki gibi 3,5 doların karşılığı olan Türk lirası. Bugünkü kura göre beklentimiz 96 lira civarı” dedi.

    Geçen yıl hasat başladıktan sonra fındık alım fiyatı sezon sonrası serbest piyasada 60 TL’ye kadar yükseldi. Üreticiler ise maliyetin 45 TL’ye kadar çıktığını belirterek, açıklamanın bu yıl erkene çekilmesinden memnun olduklarını ve iyi bir fiyat açıklanacağına inandıklarını dile getirdi. Fındık üreticileri yaklaşık 2 hafta sonra yeni sezon mahsullerini hasat etmeye ve sonrasında da pazara çıkarmaya başlayacaklar.


    Konuyla ilgili konuşan Alaplı Ziraat Oda Başkanı Şeref Türkoğlu,” Fındıkta bir maliyeti var. Rekolte sebebi ile 45 TL gibi bir maliyet tahmin ediliyor. Bu maliyetin karşısında bir fiyatın oluşması bekleniyor. Biz afaki bir fiyat istemiyoruz. Bu sene fiyat beklentimiz ise, 3,5 doların karşılığı olan Türk lirası. Bugünkü kura göre beklentimiz 96 lira bir fiyatın oluşması kamuoyunu rahatlatacaktır. Türkiye fındığını yüzde 80’i ihraç ederek satışı dolar üzerinden yapılıyor. Beklentimiz 3,5 dolar değer üzerindedir. Bu çerçevede en azından 90 ile 100 lira bandında olması. Üreticimiz açısından bu fiyatın altında fiyatın açıklanması halinde, üreticimizin ciddi anlamda mağdur olacağını düşünüyorum” dedi.

    Alaplı’da 22 Temmuz Cumartesi günü serbest piyasada 50 randıman levant kalite kabuklu fındık 60 TL’den işlem görüyor.

  • Aşırı yağışlar lavanta üretimini olumsuz etkiledi

    Aşırı yağışlar lavanta üretimini olumsuz etkiledi

    Denizli’de aşırı sağanak yağmur yağışları lavanta üretimini de olumsuz etkiledi. Yağışlar nedeniyle oluşan çamur tarlaların sürülmesine yabancı ot mücadelesine engel oldu. Aşırı ne ve rutubet lavanta köklerinde sorunların yaşanmasına neden oldu. Sürekli yağışlarla birlikte lavantalar topraktan mineral alması azaldı. Yaklaşık iki ay önce yapılması gereken lavanta bakımlarının ve ara sürme işleminin yağışlar ve çamur nedeniyle yapılamadığına dikkat çeken Çal Belevi Muhtarı Mustafa Yanık, “Bu sene yağışların çok olması nedeniyle biraz bakımlarına geç kaldık. Aslında Mart Nisan aylarında bakımı yapılmakta olan lavantamız yağışların nedeniyle biraz geç kaldık. Lavantamız 7 yaşın da hasat öncesi son defa bakımlarını yapıyoruz. Artık Ağustos ayına hasadını bekliyoruz” dedi.

    Çal ilçesine bağlı Belevi Mahallesi’ndeki lavanta tarlasını gezen Denizli Tarım Platformu Başkanı İrfan Hatipoğlu da “Çal Belevi mahallesin de örnek bir lavanta bahçesin de bulunuyoruz. Bu Lavanta bahçesi 7 yıl önce bu bölge de örnek bir tesis olarak kuruldu. Üç yıldır da hasat yapılıyor, 2.5 aydır sürekli yağan yağmurlar lavanta üretimine bu örnek bahçe de ciddi zararlar oluşturmuş durumda. Aşırı rutubet ve nem nedeniyle bitkilerde küf, mantar oluşumu da görüldü. Su göllendiği için tarlalarda kökler de de çürümeler oluşmuş. Diğer yandan da çok yağışlar toprağı sürekli yıkadığı için lavantanın topraktan mineral almasını önlemiş durumda. Bu nedenle lavanta bahçesin de gezerken keskin lavanta kokusunu almakta zorlanıyoruz. Bu nedenle çiftçilerimize önerimiz çiçekler tam açıldığı zaman, bu ay yapılacak hasadında ağustos ayı sonuna kadar ertelenmesidir. Hasadı ertelemek lavanta üretimi için faydalı olabilir” dedi.