Etiket: ÜRETİM

  • Üretip yüzde 95’ini ihraç ediyorlar

    Üretip yüzde 95’ini ihraç ediyorlar

    Mağaza marketlere özel metal ve ahşap mobilyalar üretimi işine 20 yıl önce başlayan Esidinç, bu başarısını yurt dışı ihracatlarıyla taçlandırmaya devam ediyor. Bursa’da 5 bin metrekare alanda kurduğu Efor 4design firmasıyla 8 yıldır hizmet veren Esidinç, ürettiği ürünlerle de Almanya, İsviçre, Avusturya, Karadağ, İtalya, Sudiarabistan, Dubai ve Katar gibi ülkelerden beğeni aldı. Yurt dışından gelen büyük talebi değerlendiren Esidinç, üretim alanını 15 bin metrekareye çıkararak 5 milyon Avro ihracat hedefliyor.

    Şu anda ürettikleri ürünlerin yüzde 95’ini yurt dışına ihraç ettiklerini ifade eden E4 Metal Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Esidinç, “Başarımızın sırrı detaylarda saklıdır. Üretimde kaliteye önem veriyoruz. Bu sayede ihracatta başarı yakaladık. Kaliteli üretim için çalışma ekibine gerek beyaz yakaların gerekse mavi yakaların moral motivasyonuna çok önem veriyoruz. Her birini takımın parçası olarak görüyoruz. Tüm çalışma arkadaşlarımız firmamızın başarısı konusunda tek yürek olarak çalışıyor. Müşterinin memnuniyeti için toplam kalite çok önemlidir. Tüm ekip toplam kaliteye önem veriyor. Hammadde girişinden itibaren paketlemeye ve ürünün müşteriye teslimine kadar herkes büyük heyecanla işini takip ediyor.

    Müşteri mutluluğu bizim için çok önemli. İş ortaklarımız bizim ürünümüzü gördüğü zaman mutlu olmalı. Ürünün sadece görünen yüzeyi farklı görünmeyen yüzeyi farklı olmamalı. Ürünün müşterinin gördüğü yüzeyde kalite neyse görünmeyen yüzeyde önemli aynı kaliteyi büyük incelik ve tizlik içinde sunuyoruz. Buda bizi tercih etmelerinin en büyük sebebi oluyor. Daha fazla ihracat yapmak, Avrupa’da ya da dünyada çeşitli ülkelerde bir mağazaya markete girdiğimizde E4 Metal ürünlerini gördüğümüzde daha fazla keyif alıyoruz. Fazla kapasitemizi de sanayicilerimize açacağız. Onların çözüm ortağı olacağız. ARGE’ye verdiğimiz önemle çözüm ortağı olduğumuz firmaların işlerini kolaylaştıracağız. Hatasız üretim için hem çalışanlarımıza hem de teknolojik yatırımlara büyük önem veriyoruz” diye konuştu.


    CNC tel büküm, profil delme, 5 eksen profil bükme, CNC tel raf makinası ve son sistem kurduğumuz metal toz boyama ile en iyi kaliteyi yakaladıklarını ifade eden Esidinç, “Yeni yatırımlarla daha da büyütmek istiyoruz. 5 bin metrekare üretim alanımızı 3 katına çıkarmayı hedefliyoruz. Ancak sanayi arsaları çok pahalı ve yer bulmakta zorlanıyoruz. Daha fazla istihdam ve ihracat için sanayicinin önü açılmalı” dedi.

    Çevre bilinci içinde üretim yaptıklarını belirten Esidinç, “Kendi azotumuzu üretiyoruz. Doğa konusunda çok hassas davranıyoruz. Lazer kaynakta, basınçlı hava yerine kendi ürettiğimiz azotu kullanıyoruz. Atıklarımız da kendi arıtma tesislerimizde arıtıyoruz. Çevre duyarlılığı bilinci olan firmayız. Ülkemizin geleceği açısından kadın istihdamını çok önemsiyoruz. Günümüzde toplumsal sorunları oluşturan alanlardan biri işsizlik ve istihdamdır. Toplumsal refah ve kalkınmanın sağlanması açısından bu sorunları çözmek oldukça önemlidir. Kadın istihdamına ve çalışma kadının gücüne her geçen gün kadın çalışanlarımız sayısını artırıyoruz” şeklinde konuştu.

  • Burada her gün glütensiz ekmek üretiliyor

    Burada her gün glütensiz ekmek üretiliyor

    Şanlıurfa’nın Haliliye İlçe belediyesiihtiyaç sahibi ailelerin her zaman yanında olan Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü, 1884 çölyak ve 148 PKU’lu vatandaşı da yalnız bırakmıyor.

    Belediye Başkanı Mehmet Canpolat’ın talimatlarıyla her alanda vatandaşları yalnız bırakmayan Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü, “Dayanışmanın ve Paylaşmanın Kalbi” sloganıyla vatandaşların ihtiyaç duydukları alanlarda çalışmalarını sürdürüyor. Çölyaklı ve PKU’lu vatandaşlara periyodik olarak verilen glütensiz gıda kolileri ile destek olan Haliliye Belediyesi, Sırrın Mahallesi Recep Tayyip Erdoğan Bulvarında bulunan Glutensiz Ekmek Fırınında da üretime devam ediyor.

    Yalnızca Haliliye ilçesinde ikamet eden değil, kent genelindeki çölyak ve PKU’lu hastalara glutensiz ekmeğin üretildiği fırından tüm vatandaşlar faydalanıyor. Glütensiz Ekmek Fırınına kayıt yaptıran vatandaşlar, Haliliye Belediyesi tarafından kendilerine verilen kartla, aylık 30 adet ekmeği ücretsiz olarak teslim alıyor. Böylelikle; bu fırından çölyaklı vatandaşlar için yıllık 687 bin 660, PKU’lular için ise 54 bin 20 ekmek üretiliyor. Hijyen standartlarının en yüksek seviyede tutulduğu Glütensiz Ekmek Fırınından yararlanan vatandaşlar, sağlanan bu destekten dolayı Belediye Başkanı Mehmet Canpolat ve Haliliye Belediyesine teşekkür ediyor.

    Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada ise çölyak ve PKU’lu vatandaşların verilen hizmetten faydalanmak ve detaylı bilgi almak için iletişim Merkezi aracılığıyla bilgi alabileceği kaydedildi.

  • Yurt dışından geldi, bozkırı lavantaya bürüdü

    Yurt dışından geldi, bozkırı lavantaya bürüdü

    Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Büyüktaşlık köyünde kayınbabasının 20 dönümlük arazisi üzerinde 1,5 yıl önce lavanta yetiştirmeye başlayan Sevim Biçer, bozkırın topraklarını ekonomiye kazandırıyor. 23 yıldır Fransa’da makine teknikeri olarak çalışan Biçer, köyünde 20 dönüm alana ektiği 36 bin kök lavantanın hasadına başladı. Girişimci Biçer, yetiştirdiği lavantaları hem yurt dışına ihraç edecek hem de kentin ekonomisine katkı sağlayacak.
    Lavanta hasadını gerçekleştiren kadın girişimciyi bahçesinde ziyaret eden Yozgat Valisi Ziya Polat’ta lavanta hasadına ilişkin Biçer’den bilgi aldı.

    Fransa’ya ihraç etmek istiyorum

    Hayalinin peşinden koşarak yurt dışından gelip Yozgat’ın Sorgun ilçesinde lavanta yetiştirdiğini söyleyen girişimci Sevim Biçer, “23 yıldır Fransa’da makine teknikeri olarak çalıştım. İleride diğer lavanta türlerini de ekmeyi düşünüyorum. İnşallah diğer köylülerde görür ve lavantayı daha da çoğaltırız. Yozgat’ı lavanta diyarı olarak adlandırırız.

    Lavantanın bir buçuk yıl önce dikimi gerçekleştirildi. Yağlık lavantamızı diktik. Şu an da hasadını yapacağız. Normalde 3 yıldan önce hasadı yapılmaz ama 1,5 yılda hasat durumuna geldi. Türkiye’de ortak bir pazar alanı yok. Benim amacım Fransa’ya ihraç etmek, inşallah bunu da gerçekleştireceğim. Mart ayındaki ilk hasatta kozmetik ürünler üzerine ilk çıkışımızı yaptık. Eylül ve ekim aylarında da lavanta yağını çıkarıp ihraç etmek istiyoruz” dedi.

    Marka değeri olan ürünler üretmeliyiz

    Yozgat’ın lavanta diyarı olarak anıldığını söyleyen Yozgat Valisi Ziya Polat’ta kadın girişimciye teşekkür ederek, “Bozkırın verimli topraklarında üreteceğiz, ürettiğimizi satacağız ve sattığımızı da daha iyi fiyata satacağız. Onun içinde Yozgat’ın bereketli topraklarında marka değeri olan ürünler üretmemiz lazım. Artık yavaş yavaş Yozgat’ımız lavanta diyarı olarak anılmaya başladı. İnşallah bölgenin ekonomik anlamda daha da kalkınması için ürün çeşitlerini artırmamız gerektiğini görüyoruz, lavanta da bunlardan birisi” şeklinde konuştu.

  • Mozzarella peyniri üretildi

    Mozzarella peyniri üretildi

    Samsun Büyükşehir Belediyesi’nden sağım makinesi ve soğutma tankı desteklerinden yararlanarak süt verimini artıran Bafra ilçesindeki manda yetiştiricileri, İtalya’nın dünyaca ünlü lezzeti mozzarella peyniri başta olmak üzere ürettikleri süt ürünlerini iç piyasada satışa sunuyor.

    Manda varlığı bakımından Türkiye’de ilk sırada yer alan Samsun’da Büyükşehir Belediyesi tarafından bu alanda çiftçilere verilen destekler aralıksız sürüyor. Manda sütü verimini ve süt ürünleri üretimini artırmak amacıyla Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı ve Doğu Karadeniz Projesi Bölgesel Kalkınma İdaresi Başkanlığı (DOKAP) iş birliğiyle yapılan çalışma kapsamında manda yetiştiricilerine yönelik makine ve ekipman desteği sağlandı.

    ‘Manda Sütünün Uygun Koşullarda Sağımı ve Toplanması Projesi’ kapsamında damızlık Samsun Damızlık Manda Yetiştiricileri Birliği üyelerine 52 süt sağım makinası, 52 süt soğutma tankı verildi. Ayrıca malakların (manda yavrusu) hastalıklardan korunması, sağlıklı büyümelerinin sağlanması ve yaban hayvanlarının saldırılarının önlenmesi için ahır önlerine kulübeler yerleştirilirken yeni doğan malakların bağışıklık sistemlerinin güçlenmesi ve dirençlerinin artması için de 2 bin 500 doz aşı ve dezenfektan desteği sağlandı. Samsun’da manda besiciliğinin yoğunlaştığı Bafra ilçesindeki çiftçiler verilen desteklerle birlikte süt veriminin arttığını söyledi.

    “Her alanda desteklemeye devam ediyoruz”
    Kentte tarımsal üretimi artırmak için hazırlanan projelerle çiftçileri her alanda desteklemeye devam ettiklerini belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, “Samsun Türkiye’nin en önemli tarım kentlerinden birisi.

    Bu noktada mevcut tarımsal üretimimizi artırmak için çiftçilerimizi ihtiyaç duydukları her alanda desteklemeye devam ediyoruz. Ekipman desteğinden eğitim desteğine ekiplerimiz her zaman onların yanındalar. Bu noktada Türkiye’de en çok manda varlığına sahip olan il olan Samsun’da mandacılıkla ilgili özel çalışmalar gerçekleştirdik.

    Çiftçilerimize verdiğimiz desteklerin olumlu geri dönüşlerini görüyoruz. Kentimizde manda besiciliğinin daha da yaygınlaşmasını, manda sütü ve manda sütünden yapılan yoğurt, peynir, kaymak gibi ürünlerin üretiminin artırılmasını hedefliyoruz. Bu ürünlerin üretiminin artması kent ekonomimize artı katma değer sağlayacaktır” dedi.

    Makine, kulübe ve aşı desteği
    ‘Manda Sütünün Uygun Koşullarda Sağımı ve Toplanması Projesi’ ile ilgili bilgi veren Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı’nda görevli Ziraat Mühendisi Enver Demirhan, “Proje kapsamında damızlık manda yetiştiricilerine süt sağım ve soğutma tankları verdik.

    Şuan işletmelerin büyük kısmı makineyle sağım yapıyor. Elde ettikleri sütü, yine verdiğimiz soğutma tanklarında muhafaza ediyorlar. Bu da hem hijyeni hem de kaliteyi sağlıyor. Bunun yanı sıra 50 üreticimize toplam 100 adet ‘buzağı kulübesi’ desteği verildi.

    Kulübelerle doğal yaşam alanı oluşturularak birçok sorun ortadan kalktı. Yeni doğan malaklarda görülen zayıf bağışıklığın önüne geçmek için sağladığımız aşılar da sağlıklı büyümelerine yardımcı oldu” diye konuştu.

    “Mozzarella peyniri ürettik”
    Verilen desteklerin mandacılığa artı değer kattığını dile getiren Samsun Damızlık Manda Yetiştiricileri Birliği Başkanı İsmail Metin, “Manda yetiştiriciliğinde Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin destekleri süt sağımında önemli fayda sağladı. Önceleri elle sağım yapıldığında 5 kg yerine 3 kg süt alabiliyorduk.

    Makineler hafif masajlarla sağım yaptığı için sütün tamamı alınıyor. İşletmelerimizin yüzde 65’i makineli sağıma geçti. Bu da süt verimi artırdı. Yine süt toplama tankları da bozulmayı önlediği için kaliteyi yükseltiyor. Manda sütünden elde edilen ürünlerimize büyük ilgi var.

    İç piyasada tüketicilerin taleplerine yetişemiyoruz. İtalyan mutfağının dünyaca tanınan peyniri mozzarella peynirini ürettik. Süt verimimizi daha da artırıp ürettiğimiz bu peyniri Avrupa ülkelerine satmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

    Süt üretimi arttı
    Şeyhören Mahallesi’nde hayvancılıkla uğraşan çiftçi İbrahim Sancar ise “Manda yetiştiriciliği bizim aile mesleğimiz. 3’üncü kuşak olarak ben bunu devam ettiriyorum. Daha önce kendi imkanlarımızla ve geleneksel yöntemle yani elle süt sağımı yapıyordum. Dolayısıyla süt azdı.

    O yüzden büyük zorluk yaşıyordum. Daha sonra Büyükşehir Belediyemizin projelerinden haberdar oldum. Müracaat edip süt sağım makinesi ve soğutma tankı aldım. Verilen destekler işlerimizi kolaylaştırdı. Süt üretimimiz arttı. Üretimi daha da artırıp, iç pazarda daha çok satış yapmayı hedefliyorum” ifadelerini kullandı.

  • Mor patatesi yaygınlaştırmaya çalışıyor

    Mor patatesi yaygınlaştırmaya çalışıyor

    İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’nde ‘besin intolerans’ eğitimi alan profesyonel çiftçi Hayriye Kuşçu, memleketi Eskişehir’de yetiştirmeye başladığı mor patates ekimini Anadolu topraklarında yaygınlaştırmaya çalışıyor. Amasya’ya gelip giydiği şalvarla traktörün direksiyonuna geçen evli ve 2 çocuk annesi Kuşçu, İnka kral ile kraliçelerinin yiyeceği olduğunu belirttiği şifa deposu mor patateslerden ekti.

    2013 yılında Cambridge Üniversitesi’nde “besin intolerans” eğitimi almak üzere İngiltere’ye giden Hayriye Kuşçu, Türkiye’ye döndükten sonra işini kurup zayıflama merkezleri açtı. Var olan işinin yanında aile yadigarı topraklarda profesyonel çiftçiliğe başladı. Birçok ürünün yanı sıra Türkiye’de ilk kez denenen mor patateslere merak saldı. 2020 yılında, herkesin ektiğinden farklı bir ürün ekmek üzere Türkiye’de ilk defa 10 dönüm alanda kadınlarla bir araya gelerek mor patates ekimi yaptı.

    Çiftçilikten kazandığı parayı özellikle şiddet mağduru ve ihtiyaç sahibi kadınlara destek olmak için kullanan Kuşçu, onlara yardımcı olmak amacıyla 2020 yılında kurduğu Eskişehir Kadın Eli Kooperatifi’nin de başkanlığını sürdürüyor. Kooperatifin Amasya şubesi de faaliyetlerine başladı.
    Besin değeri yüksek şifa deposu mor patatesin dünya pazarında alıcılarının bulunduğunu belirten 45 yaşındaki Kuşçu, “Amerika ve Avrupa’da çok ciddi tüketicisi var. Biz Türkiye’de üretimini yaparak ihracatı için çalışmalıyız” dedi.

    İnsan vücuduna çeşitli faydalarının bulunduğuna işaret ettiği mor patatesin İnka medeniyetinde kral ve kraliçelerinin yiyeceği olarak bilindiğini hatırlatan Kuşçu, “Eskişehir’de 4 yıl önce ilk etapta 10 dönümle başlamıştık. Bu yıl 120 dönüm ekiyoruz. Şimdi gittiğimiz bölgelerde önder çiftçilerden, ziraat mühendislerinden destek alıyoruz. Kadınlarla birlikte dikim yapıp üretimini sağlamayı amaçlıyoruz” diye konuştu.

    Amasya bölgesinde daha önce mor patates ekimi yapmadıklarını değinen çiftçi Oğuz Çelik de, çalışkanlığıyla örnek olan Hayriye Kuşçu’nun başlattığı çalışmaya destek olacaklarını söyledi.

  • Bursa’da üretiliyor, dünyaya ihraç ediliyor

    Bursa’da üretiliyor, dünyaya ihraç ediliyor

    Koşuboğazı Mahallesi’nde 2016’da kurdukları tesiste lavantadan melisaya, kantorandan ekinezyaya kadar 40 çeşit bitki fidesi üreten firma, yurt içindeki ilaç ve kozmetik sanayisi için üretim yapan firmalara, Azerbaycan ve Bulgaristan’a fide satıyor. Zamanla işlerini büyüterek ürünlerden yağ da almaya başlayan firma, elde ettikleri yağları Almanya, Çin, Japonya ve Belçika’ya ihraç ediyor.

    Türkiye’nin tıbbi ve aromatik bitki konusunda zengin olduğunu kaydeden Firma Genel Müdürü Süleyman İşçi, “Bu alanlarda üretim yapmak isteyenler için planlı üretim ve uzman desteği şart” dedi.

    Tarıma ilgisi olan 11 arkadaş yaklaşık 7 yıl önce Halk Eğitimi Merkezi, Bursa Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunca (TKDK) düzenlenen kursa katıldı.

    Tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliği eğitimi alan arkadaşlar, tesis açarak üretim yapma kararı aldı. Güçlerini birleştiren girişimciler, Mustafakemalpaşa’nın kırsal Koşuboğazı Mahallesi’nde 2016’da kurdukları tesiste lavanta, altın otu, biberiye, civanperçemi, aynısefa, melisa, kekik, paçuli, ıtır, ada çayı, kantaron, tıbbi nane, papatya, zufa otu ve ekinezya gibi 40 çeşit bitkinin fidesini üretmeye başladı.


    Yurt içindeki ilaç ve kozmetik sanayisi için üretim yapan firmalara, Azerbaycan ve Bulgaristan’a fide satan, zamanla işlerini büyüterek ürünlerden yağ da almaya başlayan firma sahipleri, elde ettikleri yağları Almanya, Çin, Japonya ve Belçika’ya ihraç ediyor. Firma, ürün çeşitliliğini artırmak amacıyla 4 milyon liralık yağ üretim tesisi yatırımı projesi için 2 milyon lira destek almaya hak kazandı. Şu anda yıllık 2 ton yağ ve 100 ton hidrosol üreten firma, söz konusu yatırımla bu rakamları 5 katına çıkarmayı hedefliyor.

    Bitki öz suyu ve bitki çayları da üreten Firma ortaklarından Genel Müdür Süleyman İşci, Fen Bilgisi Öğretmeni olduğunu söyledi.
    Tarıma meraklı arkadaş grubuyla tıbbi ve aromatik bitki fidesi üretimine başladıklarını belirten İşci; “Önce kooperatif şeklinde kurulmuştuk, daha sonra şirketleştik ve 7 yıldır Türkiye’nin ve dünyanın birçok yerine aromatik bitki fidesi üretip ham madde tedarik ediyoruz. Aynı zamanda kozmetik ve ilaç sanayi için yağlar üretiyoruz” dedi.


    Türkiye’nin birçok bölgesine tedarikçi olarak fide gönderdiklerini, büyük yatırımcılara danışmanlık hizmeti sunduklarını bildiren Süleyman İşci, sözlerini şöyle sürdürdü; “Fide gönderdiğimiz firmalara, üretim yaptıktan sonra hasat edilen ürünlerin nerelere pazarlanması gerektiğiyle alakalı yardımcı oluyoruz. Bir kısmını kendimiz alıyoruz. Firmamızı TKDK desteğiyle büyütüyoruz. Şimdiki üretim tesisimizin olduğu mahallede aldığımız araziye tıbbi aromatik bitkiler merkezi kuruyoruz. Burası bir eğitim kompleksi şeklinde olacak. TKDK desteğiyle oraya yağ üretim tesisi kuruyoruz. Makinelerin kurulumu başladı, çok kısa zamanda üretim başlayacak. Tam teşekküllü tıbbi ve aromatik bitki yetiştirme merkezi kurmuş olacağız”
    Şu an yaklaşık 6 dönümde 20 kişilik istihdam oluşturduklarını ifade eden İşci, yeni açılacak 6 dönümlük alanla istihdam sayısının ikiye katlanacağını vurguladı.

    Süleyman İşci, firmayı kuran arkadaşlarının bir yandan da kendi işlerine devam ettiğini belirterek; “7 yıl önce biz bu işe başlarken sektörde açıkçası çok boşluk vardı. Mesela uçucu yağ elde edecek makine üretimi yoktu. Biz kısa sürede distilasyon (damıtma) makineleri ürettik. Hasat makinesi sıkıntısı vardı. Biz kendimiz AR-GE çalışması yaparak hasat makinesi ürettik. Ayrıca bitkide önemli ürünlerin üretimini artırdık” diye konuştu.

    Türkiye’nin tıbbi ve aromatik bitki konusunda zengin olduğunu kaydeden İşci, “Ülkemizdeki bitkileri biraz daha ön plana çıkarmaya çalıştık. Onlar bilinsin, daha bilinçli yetiştirilsin. Dışarıdan bilinçsizce toplayıcılar tarafından zarar verilmeden, üretimi azaltılmasın. Biz bunu daha böyle kurulu bahçelerle planlı hale getirelim düşüncesinde olduk. Ülkemizde bölgesel hangi ürünler daha iyiyse o ürünlerin üretilmesi ve artırılması tarafındayız” ifadesini kullandı.

  • Amasya kiraz üretiminde üçüncü

    Amasya kiraz üretiminde üçüncü

    “Üretimde 7. sıradan 3. sıraya yükselmiş olduk”

    Amasya Valisi Mustafa Masatlı, “Bu yıl kirazda Türkiye üçüncüsüyüz. Geçen yıl kiraz da rekoltemiz 38 bin tondu. Şu an 52 bin tona çıktı. Üretimde 7. sıradan 3. sıraya yükselmiş olduk” dedi.

    “Son iki yıl içinde 62 bin kiraz fidanı dağıttık”

    Şehrin verimli topraklarının ve havasının kiraz üretimi açısından çok uygun olduğunu hatırlatırken ‘0900’ olarak bilinen kiraz türüne coğrafi işaret alıp ‘Amasya kirazı’ adıyla tanıtmaya başladıklarını belirten Vali Masatlı, “Rekabetçi gücümüzü artırmak için son birkaç yıldır çaba sarf ettik. Son iki yıl içinde 62 bin kiraz fidanı dağıttık. Şu an uluslararası gıda firmalarının kiraz alım noktalarından birisiyiz” diye konuştu.

    Üretilen kirazların yüzde 60’ı yurt dışına

    Amasya’da kirazın markalaştığına değinen Amasya Ziraat Odası Başkanı Mustafa Cebeci de verimli geçen hasadın bir ay daha süreceğini söyledi. Üretilen kirazların yüzde 60’ının yurt dışına gönderildiğine işaret eden Cebeci, “Irak, Suriye, Rusya ve Avrupa ülkelerine ihracat yapılıyor” şeklinde konuştu.

    “İşi bilen kaliteli meyve yetiştirip güzel para kazanıyor”

    Kirazın kilosunun kalitesine göre 10 lira ile 60 lira arasındaki fiyatlarda alıcı bulduğunu anlatan Ziyaret beldesinden Bekir Damatoğlu ise “İşi bilen kaliteli meyve yetiştirip güzel para kazanıyor” ifadelerini kullandı.

    12-22 Haziran Uluslararası Atatürk Kültür ve Sanat Festivali çerçevesinde düzenlenen Kiraz Teşvik Yarışması’na katılan 41 üreticiden yetiştirdikleri ürünleri dereceye giren çiftçilere ödülleri törenle verildi.

  • Kümes hayvancılığı üretim miktarı

    Kümes hayvancılığı üretim miktarı

    Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre tavuk yumurtası üretimi %3,6 ve hindi eti üretimi %0,3 artarken; tavuk eti üretimi %9,4 ve kesilen tavuk sayısı %12,7 azaldı. Ocak-Nisan döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre tavuk yumurtası üretimi %3,8 artarken; tavuk eti üretimi %4,2, hindi eti üretimi %7,1 ve kesilen tavuk sayısı %7,8 azaldı.
    Bir önceki ay 199 bin 950 ton olan tavuk eti üretimi Nisan ayında %9,7 azalarak 180 bin 495 ton oldu.
    Bir önceki ay 1 milyar 726 milyon 837 bin adet olan tavuk yumurtası üretimi Nisan ayında %4,7 azalarak 1 milyar 645 milyon 561 bin adet oldu.
  • Artık kotlar kotasını dolduruyor

    Artık kotlar kotasını dolduruyor

    Denizli’de yurt içi ve yurt dışı pazarlara gönderdiği kot pantolonlarla ünlü Tavas ilçesinde, kot pantolon üretimi durma noktasına geldi. Markalaşamayan ve Çin’den gelen ürünlerle rekabet edemeyen Tavaslı konfeksiyoncular, masraflarını karşılayamayınca sektörü terk etmeye devam ediyor. 1980’lı yılların sonlarında kot pantolon üretiminin başladığı dönemde ilçede yaklaşık 700 kot pantolon, kumaş pantolon, takım elbise, işçi kıyafeti ve dış giyim üretimi yapan atölye varken, şimdi ilçede yaklaşık 50 atölye de üretime devam ediliyor. 50 atölyenin de yaklaşık 30’u dışarıya fason üretim yaptırıyor.

    37 yıllık kot pantolon ve konfeksiyon ustası olduğunu anlatan Bekir Yakıt,

    “1990’lı yıllarda ilçemiz en parlak zamanlarını yaşadığı dönemde başta kot pantolon üretimi olmak üzere, kumaş pantolon, gömlek, takım elbise, işçi kıyafeti yani dış giyim üretimi yapan 700 büyüklü küçüklü atölyemiz vardı. Burada yaklaşık 10 bin kişi istihdam ediliyordu. Haftalık 2 bin civarında takım elbise, 3 bin 500 – 4 bin parça civarında da kot pantolon ve dış giyim üretimimiz vardı. Bu ürünlerin büyük bölümü ihracata giderken, iç piyasaya da ürün veriyorduk. 2010 yılından sonda büyük atölyelerin çoğalması ve markalaşamama nedeniyle sektör erimeye başladı” dedi.

    Usta yetişmiyor

    Bir zamanlar kot üretiminin başkenti olarak anılan Tavas ilçesinde şimdi 50 dış giyim üretimi yapan atölyenin kaldığını bu atölyelerden de 30’unun dışarıya fason iş yaptırdığını hatırlatan Yakıt, “2 binli yıllarda İlçemizde üretilen kaliteli ürünler önce semt pazarlarında adını duyurdu daha sonra gurbetçiler sayesinde ünü yurt dışına kadar çıktı. Kot pantolonun merkezi haline gelen ilçeye markalaşamadığı için ilk darbeyi Çin vurdu. Yurt içinde büyük firmaların sektöre adım atması ilçede işleri yavaşlattı. İlçemizde ne yazık ki en genç konfeksiyon ustamız 40 yaşında. Ne yazık ki geriden yetişen çırağımız kalfamızda yok. İlçede top kumaşı serip pastalda kesim yapabilen iki üç usta kaldı. Yüksek maliyetler, pahalı kumaş nedeniyle kazançlarımız çok düştü. Çoğu ustamız işi bıraktı. Sigortalı iş bulan ilçemizden gitti. Her şeye rağmen ürettiğimiz kot pantolon ve dış giyim ürünlerini başta çevre illere ve ülkemizin farklı noktalarına göndermeye devam ediyoruz” diye konuştu.

  • “Yatırım, üretim ve ihracatı güçlendirmeliyiz”

    “Yatırım, üretim ve ihracatı güçlendirmeliyiz”

    Seçim sürecinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı yeni Kabinenin hayırlı olması temennisinde bulunan Barakfakih Organize Sanayi Bölgesi İş İnsanları Derneği (BARSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arif Demirören, girdi maliyetlerini düşürmeye yönelik hamlelerin iş dünyasının hızını artıracağını söyledi. Tüm dünyada resesyonun konuşulduğu bir süreçte Türkiye ekonomisinin pozitif ayrıştığını kaydeden BARSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arif Demirören, “Bu yılın ilk çeyreğinde, deprem felaketinin yaşandığı bir dönemde yüzde 4’lük büyüme oranı, ülke ekonomimizin güçlü potansiyelini gözler önüne sermiştir. Seçimin geride kalmasıyla birlikte artık ekonomi gündemimizde öncelikli başlıklara odaklanma zamanı. İş dünyamızın talepleri göz önünde bulundurularak rekabet gücümüzü artıracak adımlar, ekonomimizin daha sağlam temeller üzerinde büyümesini temin edecektir. Hükümet üyelerimiz, reform anlayışını devam ettirecektir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki yeni Kabinenin; yatırımcıların önünü açarak, yeni istihdam alanlarını artıracak, milli geliri yükseltecek ve halkımızın refah seviyesini artıracak adımlar atacağına güvenimiz tamdır. Cumhuriyetimizin 100. yılında daha güçlü Türkiye odaklı hedeflere ulaşmak için yeni kabinenin hamleleri, iş dünyamızın önünü açacaktır” diye konuştu.

    Türkiye’nin önünde ekonomik ve sosyal anlamda çok büyük hedefler bulunduğunu kaydeden Demirören, “Bankalar üzerinden finansmana erişim noktasında iş dünyamız önemli zorluklarla karşı karşıya geliyor. Temmuz ayında asgari ücrete yapılması beklenen zam ve diğer girdi maliyetleri de iş dünyamızın öncelikli gündem maddeleri arasında. Bu önemli başlıklar istikametinde atılacak güçlü adımlar, yatırım iştahımızı artıracak ve hızımızı yükseltecektir. Daha çok yatırım, üretim, ihracat ve istihdam için yeni Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ne önemli sorumluluklar düşüyor. Gerçek gündemimiz olan yatırım, üretim ve ihracat üçgenini sağlamlaştıracak adımlar refah seviyemizi de artıracaktır. Tüm bu süreç, iş dünyamızın rekabetçiliğini de kuvvetlendirecektir. Özel sektör olarak; kazanımlarımıza yenilerinin ekleneceği, kalkınmanın daha sürdürülebilir olacağı sürecin sağlıklı ilerlemesi için taşın altına elimizi koymaya devam edeceğiz” ifadelerinikullandı.