Etiket: uyarı

  • Sol Sahil, boğulmalara karşı uyardı

    Sol Sahil, boğulmalara karşı uyardı

    Batman Sol Sahil Sulama Birliği Başkanı Metin Sualp, vatandaşları baraj, gölet ve sulama kanallarındaki boğulma vakalarına karşı uyardı. Sulama kanallarına girilmemesi gerektiğini belirten Sualp,

    “Özellikle zemini bilinmeyen ve akış hızı fazla olan sulama kanalları boğulma vakaları için açık birer tehdit unsurudur. Sonuç olarak bizler gerekli tedbirleri alırken, vatandaşlarımızdan da beklentimiz olası olumsuz durumları yaşamamak adına bir kez daha belirtmek gerekirse boğulma riskine karşı aileler çocuklarına sahip çıkarak baraj, göl, sulama kanalı-akarsu kenarlarından uzak durulmasını sağlamalıdırlar” dedi.

     

  • Jandarmadan boğulmalara karşı uyarı

    Jandarmadan boğulmalara karşı uyarı

    Van İl Jandarma Komutanlığı timleri, Van Gölü’nde muhtemel boğulma olaylarına karşı bölgede yaşayan vatandaşları ve çocukları bilgilendirerek uyardı. Motorlu taşıtların girmediği plajda yaya ekiplerle birlikte devriye görevi yürüten atlı tim, meydana gelebilecek muhtemel suda boğulma olaylarını önlemek için sıkı tedbirler almaya başladı.

    Muhtemel boğulma olayları ile can kayıplarını önlemek maksadıyla özellikle hafta sonları ve tatil günlerinde gün boyu jandarma atlı birlikleri Mollakasım plajında devriye faaliyetleri icra ediyor. Özellikle suda boğulma sonucu can kaybını önlemek için denetim ve bilgilendirme faaliyetlerine aralıksız olarak devam eden jandarma ekipleri, vatandaşları uyarıyor.

  • Güneş çarpmasını hayatınıza mal olabilir

    Güneş çarpmasını hayatınıza mal olabilir

    Dahiliye Uzmanı Dr. Mehmet Ali Çırnaz, güneş çarpmasının yaşamsal tehdit oluşturabileceğine dikkat çekerek; “Kırmızı, sıcak, kuru bir cilt, mide bulantısı, baş dönmesi, baş ağrısı, çarpıntı, zihinsel karmaşıklıkların eşlik ettiği sürekli bir sıcaklık artışında sıcak çarpması söz konusudur. Eğer acilen tedavi edilmezse yaşamı bile tehdit edebilir” dedi.

    Dahiliye Uzmanı Dr. Mehmet Ali Çırnaz, sıcak havalarda alınacak önemlerle ilgili tavsiyelerde bulundu. Çırnaz, “Sıcağa bağlı sağlık sorunlarının yoğunlaştığı günlerdeyiz. Her şeyden önce sıcağa bağlı sağlık sorunlarının önlenebilir şeyler olduğunu bilmek gerekir. Basit bir sıcak yorgunluğundan hayatı tehdit edici güneş çarpmasına kadar değişebilen bu sorunların neden oluştuğu, kimlerin, ne zaman daha fazla risk taşıdığı, önleyici yöntemlerin neler olduğu bilinirse sıcaktan etkilenme en az seviyeye düşecektir” diye konuştu

    Sıcak yorgunluğunun belirtileri
    Sıcak yorgunluğunun belirtilerine değinen Uzm. Dr. Mehmet Ali Çırnaz, “Sıcak yorgunluğu, aşırı sıcağa uzun süreli maruz kalmaların sonrasında, özellikle sıvı alımı da az olduğunda, birkaç gün sonra ortaya çıkan bir sorundur. Aşırı su ve tuz kaybı sonucu oluşan bu soruna yaşlılar, idrar söktürücü ilaç kullanan hipertansiyon veya kalp hastaları ile sıcakta egzersiz yapanlarda sık rastlanır. Uzunca süren kas krampları, aşırı terleme ve yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, kusma gibi belirtiler ile birlikte aşırı güçsüzlük ve bitkinlik sorunu varsa sıcak yorgunluğundan kuşkulanmakta fayda var.

    Eğer sık sık nefes alıp vermek ihtiyacı, çarpıntı, fenalık-baygınlık hissi ve soğuk terleme gibi belirtiler ortaya çıkmışsa, sorunun sıcak çarpmasına bile dönüşebileceği unutulmamalı. Özellikle yaşlılarda, kalp veya şeker hastalığı, hipertansiyon sorunu olanlarda tıbbi yardımı erken almakta tereddüt etmemek gerekir. Tıbbi yardım gelene kadar; Dinlenmeli, sıvı almanın (en iyisi su içmektir, enerji içecekleri veya soğuk taze meyve suları da olabilir) iyi geldiği akılda tutulmalı. Bol şekerli sıvılar zararlı olabilir. Soğuk bir duş almak, soğuk su emdirilmiş süngerle ıslanmak Havalandırılmış, gölge, serin bir ortamda kalmak yararlıdır” ifadelerini kullandı.

    Güneş yanmalarına karşı soğuk kompres
    Hava sıcaklığının artması sonucu oluşan sağlık sorunlarının en sık görülenlerinin güneş yanmaları ve sıcak lekeleri olduğuna işaret eden Uzm. Dr. Mehmet Ali Çırnaz, şu bilgileri paylaştı:
    Uzunca bir güneşlenmenin sonrasında, ciltte ağrı, ateşlenme ve su toplamış kabarcıkların oluştuğu görülebilir.

    Böyle bir durumda o bölgeye hemen soğuk kompres uygulamak veya soğuk su ile ıslatılmış bir süngerle cildi ıslatmak gerekir. Bölgeye nemlendirici losyonlar veya aloe veralı sıvılar sürülebilir. Diş macunu, yemeklik yağ veya başka bir şeyden uzak durmalı, su kabarcıklarını sıkılmamalıdır. Sıcak etkisi ile oluşmuş küçük kırmızı sivilce veya su kabarcıkları varsa o bölgeleri kurutmaya çalışırken pudra, merhem, krem kullanmamaya dikkat edilmelidir

    En tehlikelisi güneş çarpması
    “Güneş çarpması tehlikeli bir durumdur” diyen Uzm. Dr. Mehmet Ali Çırnaz, “Sıcak çarpmasında vücut ısısında sürekli bir artış (10-15 dakikada 40-41 dereceye ulaşabilir) ve bilinç bulanıklığı vardır. Kırmızı, sıcak, kuru bir cilt, mide bulantısı, baş dönmesi, baş ağrısı, çarpıntı, zihinsel karmaşıklıkların eşlik ettiği sürekli bir sıcaklık artışında sıcak çarpması söz konusudur. Eğer acilen tedavi edilmezse yaşamı bile tehdit edebilir.

    Böyle bir durumda: Hasta hemen serin ve gölge bir yere alınmalı, en hızlı şekilde soğutulmalı; mesela soğuk suyun altına sokulmalı, soğuk kompresler uygulamalı. Soğuk bir küvete almak iyi olabilir. Bu işlemle beden ısısı 38 derecenin altına düşene kadar bırakılmamalıdır. En kısa sürede bir acil servise ulaşım sağlanmalıdır. İstemsiz kasılmalar varsa hastayı kendine zarar vermeyeceği bir konuma getirmek gerekir. Yiyecek bir şey vermemeli, solunum yolunu açık tutulmalıdır” ifadelerini kullandı.

    Güneş çarpmasını önleyici yöntemler
    Güneş çarpmasına karşı aşınabilecek önlemlere de değinen Uzm. Dr. Mehmet Ali Çırnaz, şu tavsiyelerde bulundu:
    Hava sıcaklığı aşırı yüksek derecelere ulaştığı, hızlı yükseldiği, uzunca süre yüksek kaldığı taktirde yeterli miktarda sıvı tüketmeli, su içmek için susamayı beklememeli ; özellikle yaşlılara sık aralıklarla su içirilmelidir. Aktiviteyi azaltmak sıcak ortamda egzersiz yapmamak, yapılırsa her saat başı 2-3 bardak su içmek gereklidir. Doktorunuz fazla sıvı almamanızı istediyse, sıcak havalarda ne miktarda ilave edebileceğinizi görüşmekte yarar vardır.

    Sıvı kaybını çoğaltan alkol, kafein ve fazla şeker içeren sıvılardan uzak durmalı; mide krampları yapabildiğinden, çok soğuk içeceklerden sakınmalıdır. Aşırı terleme durumunda, tuz kaybını telafi etmeli, tuz tüketimi sınırlandırılmışsa mutlaka takip eden doktora danışılmalıdır. Güneşten korunmak ,şapka, açık renkli ve ince giyecekler, şemsiye kullanmak ,güneşin etkilerinden koruyucu ürünlerden yararlanmak gereklidir.

    Bu ürünleri cilde, güneşe çıkmadan 30 dakika önce tatbik etmeli, en az 15 faktör içeren ürünleri seçmeli, ürünlerin etkilerinde ‘UVA/UVB koruyucu’ etkilerini görmelidir. Dışarı çıkmak için serin ve güneşi az saatleri kullanmalı: Sabah ve akşam saatleri en uygunudur. Çok gerekli değilse sıcakta dışarı çıkmamalıdır. Dışarı çıkıldığında aşırı efordan uzak durmalıdır. Sık duş almakta fayda vardır.”

    Risk grupları daha dikkatli olmalı
    Güneş çarpması riski yüksek olan kişileri daha dikkatli olması gerektiğinin altını çizen Uzm. Dr. Mehmet Ali Çırnaz, “Çocuklar, 65 yaş üzerinde olanlar, aşırı kilolu ve şişmanlar kalp ve solunum yetmezliği sorunu bulunanlar, hipertansiyonlular, depresyon ve uykusuzluk sorunu yaşayanlar, ağır bedensel güç sarf ederek hayatını kazananlar, bilinç bozukluğu olan hastalar riskli grubun içinde yer almaktadır.

    Sıcak krampları, özellikle güneş altında yapılan ağır fiziksel aktiviteler ve yoğun terlemeyi takiben oluşur. Sebebi tuz ve nem kaybıdır. Özellikle tuzsuz-az tuzlu bir beslenme uyguluyor veya tuz kaybettiren idrar söktürücü ilaçlar kullanılıyorsa daha tedbirli olmalıdır. Kramp oluştuğunda: Hemen istirahate çekilmek ve serin bir yerde dinlenmek, taze meyve suyu veya su içmek, en az 2-3 saat aktiviteden uzak durmak gerekir. Sıcak krampları, sıcak yorgunluğu veya sıcak çarpmasına dönüşebileceği için dikkatli olunmalıdır. Kramplar 1 saat içinde düzelmezse mutlaka tıbbi yardım almak gerekir” diye konuştu.

  • Göz temasından kaçan çocuk pedagog’a görünmeli

    Göz temasından kaçan çocuk pedagog’a görünmeli

    Bingöl Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikolojisi Uzmanı olarak görev yapan Dr. İbrahim Zeyrek, ailelere uyarıda bulunarak, ”Çocuklarınız ile göz teması kuramıyorsanız otizmli olabilir” dedi. Bingöl Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikolojisi Uzmanı olarak görev yapan Dr. İbrahim Zeyrek, otizm konusunda önemli uyarılarda bulundu.

    Amerika’da yapılan araştırmalara göre otizm vakalarında artış yaşadıklarını belirten Uzm. Dr. İbrahim Zeyrek, ”Otizm sıklığı son zamanlarda giderek artmaktadır. 2000’li yılların başlarında her 150 kişiden 1’inde görülürken 2018 yılında her 44 kişiden 1’inde görülüyordu. Ama şimdi her 36 kişiden 1’inde bu artık görülüyor. Bingöl’de de bu sıklık görülmektedir” dedi.

    ”Göz temasından kaçınan çocukları, çocuk psikiyatrına götürün”
    Uzm. Dr. İbrahim Zeyrek, şu anda 15-16 aylık çocuklarda otizm teşhisi yapabildiklerini kaydederek, ailelere şu uyarılarda bulundu: ‘‘Bir çocuk doğduktan sonra birinci ayda göz teması kurmaya başlar, ama otizmli çocuklarda 2, 3 yaşındaki çocuk göz temasından kaçınıyor, sohbet etmiyor, etkileşime ve iletişime girmiyor. Normal bir çocukta 2 ya da 3 aylık çocukta siz ona güldüğünüzde o da size duygusal olarak katılır ama otizmli çocuklar tepki vermezler.

    İsmi çağırıldığında dönmeyen çocuk varsa, sınırlı ve takıntılı bir halleri varsa bu konuda muhakkak bir çocuk psikiyatrına gitmeleri gerekiyor. Kafasında soru işareti olan ya da anlamlı cümle kuramayan çocukları muhakkak bir çocuk psikiyatristine götürün. Çocuklarda normalde 12 aylıkken tek kelimelik anlamlı kelimeler anne, baba, mama demesini bekleriz.

    2 yaşına geldiğinde artık iki kelimelik cümle kurmasını bekleriz. Bu tipik gelişimde eğer kafada bir soru işareti varsa muhakkak bir uzamana görülmesi gerekir. Bu çocuğa otizm tanısı öncesi birçok hastalığı olmuş olabilir. Zeka geriliği olabiliri gelişim geriliği olabilir ya da otizm olabilir ama buraya gelip bizimle görüşsünler ve önerilerde bulunalım.”

    ”15 aylıkken bile tanı koyabiliyoruz”
    Otizim tanısını 2 ile 3 yaş arasında koyduklarını ifade eden Uzm. Dr. Zeyrek, ”İlerisi çok geç oluyor, özellikle 3 yaş sonrası olursa özel eğitim ve gelişimi açısında geç oluyor. Ama şuanda 18 aylık hatta 15 aylık iken bile tanı koyabilmekteyiz. Otizmin bir ilacı yok, ama otizme eşlik eden hastalıklar için ilaç veriliyor.

    Öfke krizleri, agresiyon sinirliliği, dikkat eksikliği ve aktivite bozukluğu, daha ileriki yaşlarda takıntı, anksiyete, depresyon sık eşlik edebilir. Bunlar için hem çocuğun hem de ailenin yaşam kalitesini arttıracak ilaçlar vere biliyoruz ama otizmin çekirdek belirtisi dediğimiz sohbet edememe, etkileşime girmeme, dil becerilerinin geri olmaması için herhangi bir ilaç yok. Bunun için özel eğitim şartı var. Kaliteli bir özel eğitimle hem çekirdek belirtilerinin tedavisi hem de yaşam becerileri edinme, olumsuz davranışları azaltmaya yönelik özel eğitim almaları gerektiğini öneriyoruz” diye konuştu.

    ”Çocuğuna konduramama ve inkar süreci çok önemli”
    Ailelerin çocuğuna konduramama ve inkar sürecinden biran önce kurtulup kabullenip özel eğitime başlaması gerektiğini vurgulayan Uzm. Dr. Zeyrek, ”Aile bu devrede mikoterapisttir. Bir özel eğitim terapisti var, aile de onun yardımcısı olacak. Aile de gittiği özel eğitimden evde ne yapabilirim demelidir.

    Haftada en az 20 saat eğitim verilmelidir. Aileler gittikleri eğitimden bazı teknikleri öğrenip bilgi sahibi olup farkındalığını arttırıp eğitimi evde de devam ettirmesi gerekiyor. Çocuğuna konduramama, kabul etmeme, inkar süreci çok önemli. Bir günde bir gündür, zaman kaybetmeden biran önce o özel eğitime başlanması gerekiyor.

    Özellikle ailelerin bu konuda hassas davranması gerekir. Doktorunuz otizm teşhisi koyduğu zaman hemen beklemeden eğitime başlaması gerekir, bu geçer, bunu kreşe verelim otizm tek başına geçer demeyin otizm tek başına geçmez. Muhakkak kaliteli bir eğitim alması gerekir, sonraki yıllar geç olabilir. Beyin bir şekillenme yaşıyor ileriki yaşlarda 5 yaşında örnek olarak beyin bir budanma geçiriyor ve bir belgeyi sildiğiniz zaman o belgeyi kurtarılması zor olabiliyor” şeklinde konuştu.

  • Aşırı sıcak uyarısı

    Aşırı sıcak uyarısı

    Gelecek 20 yılın daha zorlu geçeceği uyarısında bulunan uzmanlar, artan sıcaklıkların sel ve taşkınlar gibi doğal afetlerin sayısını artıracağını vurguladı.

    Şu anda yaşanan sıcak hava dalgasının etkisiyle bazı bölgelerde sıcaklık 44.1 dereceye kadar çıkmış durumda ve gelecek yılın daha da sıcak olacağı ön görülüyor. Bu nedenle, sıcak hava dalgalarının ciddi bir tehdit olduğu ve önlem alınması gerektiği vurgulanıyor.

  • Uzmanından sıcak havalar için tavsiyeler

    Uzmanından sıcak havalar için tavsiyeler

    Meteoroloji Samsun 10. Bölge Müdürlüğü’nden yapılan uyarıya göre, Karadeniz Bölgesinde mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıklarının etkisinin artarak mevsim normallerinin 2 ila 6 derece üzerine çıkacağı belirtildi. Meteoroloji, sıcak hava dalgası sebebiyle, kronik rahatsızlığı olanlar, yaşlı ve çocuklar başta olmak üzere vatandaşların günün en sıcak saatleri 11.00 ile 16.00’da açık alanda bulunmamaları hususunda dikkatli ve tedbirli olmaları uyarısını yaptı. Aşırı sıcaklılara karşı tavsiyelerde bulunan Özel Kastamonu Anadolu Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Oğuzhan Sepetçigil, vatandaşların güneş yanıklarından korunması gerektiğini, beyaz renkli ince kıyafetler giymelerini söyledi.

    “11.00 ila 16.00 saatleri arasında riskli guruplarda yer alanlar dışarıya çıkmamalıdır”

    Yaz mevsiminde özellikle riskli gurupların yani kronik rahatsızlığı olan yaşlıların, hamile ya da engelli vatandaşların dikkat etmesi gerektiğini belirten Sepetçigil, şunları kaydetti:
    “65 yaş üstü ile 4 yaş altını riskli guruplar oluşturuyor. Havaların özellikle 36 derece ile 40 derecenin üzerinde seyrettiği dönemlerde farklı problemler karşı karşıya kalabiliyoruz. Sıcak çarpmaları özellikle 40 derecenin üzerinde özellikle öğlen vakitlerinde uzun süre güneş ile teması olanlarda karşılaşabiliyoruz. Özellikle böyle dönemlerde saatler 11.00 ila 16.00 saatleri arasında sıcağın en fazla ve güneşin tepeden vurduğu saatlerde riskli guruplarda yer alanların dışarıya çıkmamaları oldukça önemli. Şapka giyilmelidir, ince ve beyaz elbiseler giyilmesi gerekiyor, güneşten korunmak için oldukça önem kazanıyor. 6’ıncı aydan itibaren bebeklerde güneş kremi kullanıyoruz. Güneşe çıkmadan yarım saat öncesinde vücudumuza sürerek güneş kremini kullanabiliriz. Özellikle en az 30 faktörlü, riskli guruplarda yer alanlarında 50 faktörlü güneş kremi kullanabilir. Yine güneşe temas etmemeleri açısından da şapka ve ince beyaz elbiseler koruyucu önlem olarak giyilmelidir.”

    “Çocuklarımızı sık banyo yaptıralım ve ılık bir bez ile vücudunu silelim”

    Uzm. Dr. Sepetçigil, “Sıcak ya da güneş çarpmasında ateş, terleme, sıcak basması, şuur kaybı, uykuya mail olabiliyor. Bunun için bol sıvı alınması ve sıcak olan bölgeden uzaklaşılması gerekiyor. Şikayetlerin artmasıyla birlikte mutlaka sağlık kuruluşlarına başvuruda bulunulması gerekiyor. Diğer taraftan küçük bebeklerimizde de pişikler, terlemeye bağlı dermatikler gibi rahatsızlıkları görebiliyoruz. Sık banyo yapılması ve ılık bir bez ile silinmesi oldukça önemli ve bebeklerde de ek su takviyesi de yapılması önemlidir” diye konuştu.

    “Klimaya çok dikkat etmek gerekiyor”

    Çocukların araç içerisinde ya da kapalı ortamlarda bırakılmaması gerektiğini ifade eden Sepetçigil, “Sıcağın en yüksek düzeye ulaştığı vakitlerde güneşe çıkılmaması dışında beyaz ve ince kıyafetlerin giyilmesi güneş ışınlarının yansıması açısından oldukça önemli, küçük bebeklerimiz çıplak ve açık kıyafetler giydirilebilir ama 6 aylığın altındaki bebeklere güneş kremi kullanamıyoruz, o yüzden ince ve beyaz elbiselerle birlikte her yerinin örtülmesi, kol ve bacak kısımlarının da mutlaka örtülmesi, açık bırakılmaması gerekiyor. Havalandırma önemli, özellikle çocuklarımızı kapalı alanlarda bulundurmamak gerekiyor, araçlarda kapalı tutmamalıyız, klimaya çok dikkat etmek gerekiyor” dedi.

    “Klima havasının vücudumuza temas etmemesine dikkat etmeliyiz”

    Hava akımının enfeksiyon hastalıklarına yol açabileceğini anlatan Sepetçigil, “Bir yere gitsek bile çocuklarımızı araç içerisinde ya da farklı bir ortamda kapalı alanda bırakmamak gerekiyor. Klima ile serinlemek yanlış değil ama direk olarak klimanın havasının vücudumuza vurmaması gerekiyor, sırtımız terli ile çocuğa ya da büyüklere klimanın havası temas ederse bu enfeksiyon hastalıklarına neden olabilir. Aralıklarla klimayı açmak önemli, klima havasının vücudumuza temas etmemesine dikkat etmeliyiz. Bunlara dikkat edildiği sürece sorun olmayacaktır” şeklinde konuştu.

    “Yaz ayında içtiğimiz sulara dikkat edelim”

    Yaz ayında sudan kaynaklı enfeksiyon hastalıklarının, ishallerin, kusma şikayetlerinin sıklıkla arttığına dikkat çeken Sepetçigil, “Burada temiz su önemli, suların kaynatılarak içilmesi gerekiyor. Diğer taraftan üst solunum enfeksiyonları gibi hastalıklardan yani sulardan ve damlacık yoluyla geçen hastalıklar görülebiliyor. Yaz dönemde sulara bağlı ishal olaylara oldukça fazla oluyor. Bunların bir kısmı ateş, kusma gibi şikayetlere de yol açıyor. Hastalığın ağırlığına göre şikayetler fazla ise hastanelere ya da acile başvurmamız gerekiyor. Bazen serum ya da sıvı takviyesi gerekebilir” ifadesini kullandı.

    “Havuz kaynaklı sulardan da ishal, ateş ya da kusmalar olabilir”

    Uzm. Dr. Sepetçigil, “Mutlaka sulara dikkat etmemiz gerekiyor, havuz temizliği ve havuzun klorlanması oldukça önemli, yine havuz kaynaklı sulardan da ishal, ateş ya da kusmalar olabilir. Deniz biraz daha bu konuda masum gibi duruyor. Birde ishallerin en fazla olmasının sebebi, büyükşehirlerden ya da farklı şehirlerden köyüne gelen insanlar, köydeki suları kullanıyor. Bu suların bir kısmı da temiz olmadığı için o mikroplara hassas oldukları için farklı virüslerin, bakterilerin yaptığı bağırsak enfeksiyonlarına yol açabiliyor. Yaz döneminde genel olarak solunum yolundan kaynaklı enfeksiyonların daha sık olduğu dönemler olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
    Uzm. Dr. Sepetçigil, yaz mevsiminde D vitamini almak için tavsiye edilen saatlerde dışarı çıkılmasını gerektiğini ve aşırı sıcaklıklara karşı da dikkatli olunması gerektiğini sözlerine ekledi.

  • Bursalılar bu saatler arasına dikkat

    Bursalılar bu saatler arasına dikkat

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden alınan son tahminlere göre hava sıcaklıklarının sabah saatlerinde 39 derece olması beklenen Bursa’da 12.00 ile 18.00 saatleri arasında 42 dereceye kadar çıkması bekleniyor.

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü yaptığı açıklamada, şu ifadelere yer verdi:

    Yapılan son değerlendirmelere göre, bölgemizde mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları etkisini artıracaktır. Mevsim normallerinin 5 ile 10 derece üzerinde olması beklendiğinden yüksek sıcaklığın meydana getirebileceği güneş çarpması ve vücutta sıvı kaybı gibi olumsuzluklara karşı tedbirli olunmalıdır. Özellikle kronik sağlık problemi olanların, yaşlılarımız ve çocuklarımız başta olmak üzere vatandaşlarımızın günün en sıcak saatleri olan 11 ile 16 saatleri arasında dikkatli ve tedbirli olmaları, açık alanda bulunmamaları gerekmektedir.”

     

  • Etçil çekirgeler için uyarı

    Etçil çekirgeler için uyarı

    Batman’ın Gercüş ilçesinde görüntülenen, uzunluğu 25 santimetreye kadar ulaşan “saga ephippigera” türü çekirgelerin tarım açısından faydalı olduğu belirtilerek, öldürülmemesi çağrısı yapıldı.

    İlçede arpa ve buğday hasadının yapıldığı tarlalarda yoğun görülmeye başlanan, büyüklüğü ile dikkati çeken çekirgelerin insana zarar vermeyen bir tür olduğu açıklandı.

    Dicle Üniversitesi (DÜ) Fen Fakültesi Zooloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Satar, AA muhabirine, “saga ephippigera” türü etçil çekirgelerin istilacı olmayan ve zararlı böcekleri yediği için yararlı bir tür olduğunu söyledi.

    Dokunulmadığı sürece bu çekirgelerin insanlardan kaçtığına işaret eden Satar, “Daha çok bizim bölgemizde görünen bir tür. İnsanlar büyüklüğünden korkuyor, hemen öldürmeye çalışıyor. İstilacı bir tür değil. Tarıma zarar veren böcekleri yiyorlar, faydalı bir tür. Avcı böcek bunlar. Sayıları arttı, bu bizi sevindiriyor. Lütfen zarar vermeyelim.” dedi.

    Satar, bu çekirgenin uzunluğunun 25 santimetreye kadar ulaşabildiğini belirtti

  • Uzmanlardan güneş uyarısı

    Uzmanlardan güneş uyarısı

    Van’ın diğer illere oranla güneşi daha yüksek dozda aldığını belirten Lokman Hekim Van Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Yeşilova, vatandaşlara uyarılarda bulundu. Yaz mevsimi itibariyle vatandaşların serinlemek için Van Gölü’ne girdiğini ifade eden Yeşilova, “Göldeki yansımalarla birlikte güneşin yan etkileri daha fazla olabiliyor.

    Özellikle fiziksel yaşlanma dediğimiz; insanların zamanla gözlerinde, göz kapaklarında ve alındaki çizgiler ve lekeler yüzde 90-95 güneşle birlikte artabiliyor. Bu birkaç günde aldığımız güneş dozuyla alakalı olan bir şey. İlerde çocuklarımızın cildinin erken yaşlanmasını istemiyorsak, düzenli olarak güneş koruyucularını kullanmamız lazım” dedi.

    Vatandaşların gündüz 10.00 ila 17.00 saatleri arası güneşe çıkmaması gerektiğinin altını çizen Yeşilova, “Gündüz 2-3 saatte bir ince bir tabaka şeklinde güneş korucularını mutlaka kullanmalıyız. Yaz aylarında açık renkli elbise giymeli, kol ve bacaklar gibi görünen kısımları ise uzun giymeye dikkat etmeliyiz. Dışarı çıkmamız gerektiğinde şapka takmalı ve gölgeliklerde yürümeliyiz.

    Özellikle 10-15 dakikadan uzun süre güneşe maruz kalmaktan uzak durmamız gerekiyor. Özellikle son zamanlarda akut güneş yanıklarını çok görüyoruz. Göle girip, aşırı derecede güneşte kalan ve güneş koruyucu kullanmayan kişilerde birinci ve ikinci derece yanık şeklinde güneş yanıkları görebiliyoruz. Vatandaşlarımızın bu tür durumlara maruz kalmaması için güneş koruyucu kullanmalarını tavsiye ediyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Uzmanlardan sıcak hava uyarısı

    Uzmanlardan sıcak hava uyarısı

    Konuyla ilgili açıklamada bulunan Diyetisyen Rozelin Aslan, yaz aylarında sıcaklıkların artmasıyla birlikte bedende birçok değişiklik meydana geldiğini ifade ederek, vatandaşlara uyarılarda bulundu. Yaz aylarında vücut sıcaklığının normal değerlerde tutulması için terlemeyle birlikte sıvı kaybının yaşandığını belirten Aslan, “Günlük olarak çeşitli şekillerde vücuttan yaklaşık 2,5 litre su kaybı oluyor. Bu kayıpların farklı içeceklerle giderilmesi gerekiyor. Yaklaşık 2- 2,5 litreye ulaşan sıvı ihtiyacımızı sağlamak için öncelikle su, süt, ayran, çay, limonata, meyve suları gibi sıvıları tüketmeliyiz. Sıcaklarda aşırı terleme sonucu vücuttan terle birlikte sodyum, potasyum gibi mineraller de atıldığından, halsizlik, nabız zayıflığı, yorgunluk ve dolaşım bozukluğu belirtileri görülebilir. Sodyum kaybını önlemek için tuzlu ayran, potasyum kaybını önlemek için de bol sebze ve meyve tüketilmelidir. Asitli ve gazlı içecekler yerine süt, ayran, taze sıkılmış meyve suları, bitki ve meyve çayları tercih edilebilir” dedi.

    Vücudun savunma sistemini korumak için yoğurt, ayran gibi gıdaların tüketilmesi gerektiğinin altını çizen Aslan, “Yanlış beslenmeden dolayı rafine şeker, meyve suları ve tatlıyı fazla tüketmekten dolayı sıkıntılar başlıyor. Bunun önüne geçmek için ara öğünle beslenme, meyveleri tek başına yememek, yanında yağlı proteinli yoğurt, yağlı tohumlu cevizle tüketmek diyabetin önüne geçecektir. Yaz aylarında tüketilen yağlı ve hamurlu yiyecekler; aşırı sıcaklarda vücutta yorgunluğa, baş ağrısı ve tansiyona neden olur. Bu nedenle özellikle sıcak yaz günlerinde, ağır hamur işleri, hamur tatlıları ve kızartmalar gibi yiyeceklerden kaçınmalıyız. Sıcak aylarda mümkün olduğunca yağı azaltmak faydalı olacaktır. Kızartma yerine ızgara, buğulama, haşlama veya fırında pişirme yöntemlerini tercih edebilirsiniz. Sebzeleri kızartmak istediğinizde çok az yağla harmanlayarak fırınlayıp, üzerine yoğurt ekleyerek kızartma tadına ulaşabilirsiniz. Bir kilo sebze pişirirken iki yemek kaşığı kadar yağ kullanılmalı. Bunun yanında vücut direncinizi artırmak için bol sebze, salata ve meyve tüketmeye özen gösterin. Sebze ve meyveler içerdikleri vitamin, mineral ve antioksidanlar nedeniyle sağlıklı beslenmede öncelikli olarak yer vermemiz gereken besin gruplarıdır. Sebze tüketimi ile genel su ihtiyacımızı gidermiş oluruz. Posa miktarı ile bağırsak sağlığımıza etki eder, dolayısıyla da genel sağlığımıza fayda sağlamış olur. Buna ilave olarak meyveler şeker içeriğinden dolayı, tatlı isteğimizi de karşılayacağı için tatlıya olan eğilimi de azaltacaktır” ifadelerini kullandı.

    Ekmek seçiminde de doygunluk sağlaması içi tam buğday unundan yapılmış olan ürünlerin tercih edilmesi gerektiğini belirten Aslan, “Çavdar ve yulafı tercih edebilirsiniz. Pilav ve makarnayı sınırlandırın ve bunları az yağlı yapmaya çalışın. Çorbalar yaz için sıcak olabilir. Soğuk ayran çorbası gibi yaz çorbalarını tercih edebiliriz. Yine yaz aylarında fiziksel aktivitemizi artırmak (tempolu yürüyüş ve yüzme), kış aylarında aldığımız kilo fazlalıklarını atmamızı sağlar. Böylelikle de kemik, kas ve kalp sağlığımızı korumuş oluruz” diye konuştu.