Etiket: uyku

  • Uykuya dalan sürücü üst geçit asansörüne çarptı

    Uykuya dalan sürücü üst geçit asansörüne çarptı

    Olay; Ankara’nın Etimesgut ilçesi, Fatih Sultan Mehmet Bulvarı’nda meydana geldi. Ramazan Bayramı tatilini İstanbul’da geçiren 4 kişilik aile, Ankara’ya dönüş yolunda Fatih Sultan Mehmet Bulvarı’nda inşaat halindeki üst geçidin asansörüne çarptı.

    İhbar üzerine olay yerine itfaiye, polis ve 112 acil sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekipleri hurdaya dönen otomobilden 4 kişilik aileyi güçlükle dışarı çıkardı. Aile üyeleri, olay yerindeki ilk müdahalenin ardından Etlik Şehir Hastanesine kaldırıldı.

    Gece saat 04.00 sıralarında meydana gelen kazada, otomobil sürücüsünün seyir halindeyken uykuya daldığı iddia edildi. Üst geçit şantiyesinde çalışan bir vatandaş, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, sabah saatlerinde iş yerine geldiğinde karşılaştığı manzara ile şoka uğradığını belirterek, şunları kaydetti:
    “Gece saat 23.00 gibi İstanbul’dan yola çıkıyor eşi ve iki çocuğuyla. Sabah çocuklarının okulu varmış uyumadan gelmiş. Sabaha karşı saat 04.00 gibi ana yolda uyuyor ve bu şekilde asansörün olduğu araya giriyor. Çok şükür ölü yok. Yaralılar ama ağır yaralı yok. Buna şükürler olsun bu şekilde yırttılar.”
    Polisin, olayla ilgili incelemesi devam ediyor.

  • Sahurdan hemen sonra uyumayın

    Sahurdan hemen sonra uyumayın

    İç Hastalıkları hekimi Doç. Dr. Mehmet Sami İslamoğlu, Ramazan ayının sağlıklı geçirilmesi için dikkat edilmesi gerekenler hakkında uyarılarda bulundu.

    Yağ ve protein dengeli alınmalı

    Ramazan ayında yılın diğer aylarından farklı olarak 3 veya daha fazla olabilen öğün sayısının 2’ye düşmesi nedeniyle enerji alımı ve gıda alımının genellikle azaldığını işaret eden Doç. Dr. İslamoğlu, “Yeterli enerjiyi sağlayabilen üç gıda grubundan karbonhidrat, yağ ve protein tüketiminin dengeli şekilde olması tercih edilmelidir. Metabolizmanın yavaşlaması ve enerji tüketiminin yılın diğer ayları ile benzer olması nedeniyle aşırı enerji veren gıdalar ve içeceklerden kaçınılmalıdır” şeklinde konuştu.

    Yeterli ve kaliteli uyku önemli

    Ramazan ayında uyku düzenin önemine değinen Doç. Dr. İslamoğlu, “Uyku eksikliği arttığında kişide ruh hali değişimleri, halsizlik hissi ve genel yorgunluk hali ortaya çıktığı için yeterli ve kaliteli uyku Ramazan ayında büyük önem kazanmaktadır. Uykusuzluğa bağlı olumsuz etkilerin önüne geçilebilmek için yeterli gün ışığı maruziyeti, öğünlerin düzenlenmesi ve uyku uyanıklık dengesinin sağlanması gerekmektedir” dedi.

    İftarda besinleri hızlı tüketmeyin

    İftar ve sahur beslenmesinde genel olarak aşırı karbonhidrat ve yağ tüketiminden kaçınılması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. İslamoğlu, “İftarda hızlı ve kısa sürede fazla gıda tüketmek yerine beslenme zamana yayılmalı ve her tür besin grubunun içerdiği minerallerden ve vitaminlerden yoksun kalmamak için yeterli beslenme sağlanmalıdır. Sıvı tüketimi ihmal edilmemeli, su alımı zamana yayılmalıdır” diye konuştu.

    Sahur sonrasında belirli bir süre ayakta kalın

    Sahurdan hemen sonra yatılmasının doğru olmadığını dile getiren Doç. Dr. İslamoğlu, “Sahur yemeğinden hemen sonra yatılmaması ve belirli bir süre ayakta kalınarak fiziksel aktivite yapılması önemlidir. Sahurda sonra hemen yatılması durumunda reflü semptomlarının artması, gaz ve şişkinlik oluşumu gözlenebilmektedir” açıklamasında bulundu.

    Tok tutan gıdalar

    Tok tutan ve susuzluğu azaltan besinleri söyleyen Doç. Dr. İslamoğlu, “Sıvı olarak su tüketimi kış aylarında 1.5-2 litre yaz aylarında 2-2,5 litre olarak önerilmektedir. Proteini bol doğal ev yapımı kalsiyum ve mineralleri içeren yoğurt, yumurta, salatalık, domates gibi gıdaların tüketimi hem susuzluk hissini azaltması hem de tok tutması açısından önemlidir” dedi.

    İftar sonrası yürüyüş yapılabilir

    Vücut sıvı dengesi, düzenli uyku süresi ve günlük enerji alımının yeterli oranda sağlandığı sürece Ramazan ayında egzersiz performansının etkilenmediğini ifade eden Doç. Dr. İslamoğlu, “Açlığın kardiyak rehabilitasyon ve aerobik egzersiz üzerine olumsuz etkilerinin olmadığı gösterilmiştir. İftar sonrası ağır spor ve efor gerektiren sporlar yerine, yürüyüş ve fiziksel aktivite yapılması daha uygundur” şeklinde konuştu.

    Karbonhidrat ve yağlı gıdalar tüketilmezse kilo kaybı olabilir

    Kişisel beslenme düzeni oluşturulması gerektiğini belirten Doç. Dr. İslamoğlu, şu bilgileri paylaştı:
    “Ramazan ayında öğün sayısının azalması sonucunda aşırı karbonhidrat ve yağ tüketiminin olmaması durumunda asgari 1-2 kg kadar kilo kaybı ve vücut kitle indeksinde düşüş olmaktadır. Ramazan ayında kişisel yaşam tarzı değişimleri baz alınarak kişisel beslenme düzeni oluşturulmalıdır.”

    Aşırı karbonhidrat ve yağ tüketiminden uzak durulmalı

    Ramazan ayında bazı besinlerin sağlık sorunlarına ve kilo alımına neden olabileceğini ifade eden Doç. Dr. İslamoğlu, “Aşırı karbonhidrat ve yağ tüketimi, uyku düzeninin sağlanamaması, hareketsizlik, aşırı efor gerektiren sporların yapılması ve sigara gibi alışkanlıkların azaltılmaması Ramazan ayında sağlık sorunlarına neden olabilmektedir” diyerek sözlerini noktaladı.

  • Kalitesiz uyku, riskleri artırıyor

    Kalitesiz uyku, riskleri artırıyor

    2008 yılından bu yana her yıl Mart ayının üçüncü cuma günü Dünya Uyku Günü olarak kutlanıyor. Uykunun öneminin altını çizen Kulak Burun Boğaz Bölümü’nden Prof. Dr. Zahide Mine Yazıcı, düzenli uykunun sağlığımıza olan etkilerini açıkladı. Prof. Dr. Zahide Mine Yazıcı, “Uyku sağlığı önemli bir konudur ve genel sağlığımızı etkiler. İyi bir uyku, vücudun dinlenmesi, iyileşmesi ve enerji toplaması için gereklidir. Kalitesiz uyku nedeniyle uzun dönemde hipertansiyon, kalp v damar hastalıkları, hafıza bozuklukları ve dikkat eksikliği gibi pek çok hastalığın görülme riski artıyor; günlük hayatta ise konsantrasyon bozuklukları ve dikkatsizlik nedeniyle kazalara, mal ve can kaybına neden olabiliyor” dedi.

    Uyku sorunları, küresel bir salgın olarak değerlendiriliyor

    Uykunun fiziksel ve zihinsel sağlık için son derece önemli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Zahide Mine Yazıcı, şunları söyledi: “Yeterli ve kaliteli uyku almak, zihin fonksiyonlarını ve günlük performansı artırabilir. Uyku problemleri yaşıyorsanız veya uyku kalitenizde azalma varsa, bir uzmana danışmanız önemlidir. Dünya Uyku Derneği, uyuklama ve uykusuzluk hallerini; sağlığı ve hayat kalitesini tehdit eden küresel bir salgın olarak değerlendiriyor. Aşırı uyku hali v uykusuzluğu önlemek, tedavi etmek için yapılabilecekler konusunda farkındalık oluşturmak adına bugün kutlanıyor. Dünya Uyku Günü, uyku bozuklukları konusunda bilgi vermek, uyku hijyeninin önemini vurgulamak ve uykuyla ilgili genel sağlık bilincini artırmak için kutlanır.”

    Kaslar gevşer, kalp atış hızı düşer

    Uykunun vücudun dinlenme ve iyileşme süreci olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Zahide Mine Yazıcı, uykunun aşamalarını şöyle anlattı: “Birçok farklı uyku aşaması vardır ve her aşama, farklı beyin aktiviteleri ve vücut fonksiyonları ile karakterizedir. Tipik bir uyku döngüsü yaklaşık 90 dakika sürer ve hafif uykudan derin uykuya ve REM (Rapid Eye Movement – Hızlı Göz Hareketleri) uykusuna kadar birkaç farklı aşamayı içerir. Uyku genellikle iki ana kategoriye ayrılır: Non-REM (NREM) ve REM uyku. NREM uyku, hafif uykudan derin uykuya kadar üç aşamadan oluşur. Derin uyku, fiziksel iyileşme ve dinlenme için önemlidir, REM uykusu ise genellikle rüyaların yaşandığı ve zihinsel olarak yenilenmenin gerçekleştiği aşamadır. Uyku sırasında vücut dinlenir ve iyileşir. Kalp atış hızı ve solunum hızı genellikle düşer, kaslar gevşer ve vücut sıcaklığı düşer. Beyin ise birçok temel işlevi sürdürür ancak farklı uyku aşamalarında farklı beyin dalgaları gözlenir.”

    Uyumadan 3-4 saat önce yemek yemeyi bırakmak gerekir

    Uyku hijyeni kavramını açıklayan Prof. Dr. Zahide Mine Yazıcı; uyku hijyeninin, uyku ortamını iyileştirmek için alınabilecek önlemleri içerdiğini ifade ederek, “Bunlar, rahat bir yatak ve yastık kullanımı, sessiz bir ortam, uygun sıcaklık ve loş bir ışık içermektedir. Ayrıca bu öneriler arasında düzenli saatlerde yatağa gitmek, rahat bir uyku ortamı sağlamak, kafein ve alkol tüketimini sınırlamak ve uyaran etkileri olan cihazları yatmadan önce kapatmak sayılabilir. Dolu mide ile yatağa girmeyip yatmadan 3-4 saat önce yemek yemeyi bırakmanın hem reflüyü azaltacağı hem de uyku kalitesini arttıracağı sağlık profesyonelleri tarafından önerilir. Vücudun biyolojik saati, düzenli uyku saatlerine ihtiyaç duyar. Her gece aynı saatte yatıp kalkmak, uyku düzenini korumaya yardımcı olabilir. Stres, uyku kalitesini etkileyebilir. Stres yönetimi teknikleri ve rahatlama egzersizleri, daha iyi uyku sağlayabilir” dedi.

    Uykusuzluk yaygın bir şikayettir

    Prof. Dr. Zahide Mine Yazıcı, uyku bozukluklarıyla ilgili ise şu bilgileri verdi: “Tıkayıcı uyku apnesi, uykuya dalma sorunları, uykusuzluk gibi çeşitli uyku bozuklukları yaygındır ve tedavi edilmeleri önemlidir. Unutmayın ki herkesin uyku ihtiyacı farklıdır ve bireysel olarak neyin en iyi uyku sağlığı için gerekli olduğunu bulmak önemlidir. Eğer sürekli olarak iyi bir uyku alamıyorsanız veya uyku sorunları yaşıyorsanız, bir doktora danışmanız önemlidir. Horlama, gün içinde uyuklama sorunları tanıklı apneler, uyku sorunları sebebiyle yaşanan trafik kazaları kimi zaman hayatı tehdit edici olabilir. Gerekli önlemler vakit kaybedilmeden alınmalıdır.”

  • Su samurunun uyku keyfi

    Su samurunun uyku keyfi

    Dünya Doğa ve Doğal Kaynaklarını Koruma Birliği (IUCN) tarafından “nesli yok olma tehdidine yakın” kategorisinde sınıflandırılan su samuru, Tunceli’de Munzur Çayı kıyısında tüylerini temizledikten sonra uyku keyfi yaparken yazar Caner Canerik tarafından kamerayla kayıt altına alındı. Munzur Çayı kıyısında uzun süre tüylerini temizledikten sonra güneşlenen su samuru, daha sonra yeniden Munzur Çayına girerek gözden kayboldu.

    Stres atmak ve dinlenmek için Munzur Vadisinde yürüyüş yaptığı sırada su samuruna denk geldiğini aktaran yazar Caner Canerik, ”Samur, beş on metre kadar ilerimde çay kıyısına çıkıp ısınmaya, kendini temizlemeye başladı. Önce uzaktan çektim. Gitmediğini görünce sessizce adım adım yaklaştım. Yaklaşık bir metre mesafeden görüntüleme şansım oldu. İnanılmaz güzel bir dünyaya kapı açıyor insanda. Tunceli’nin bu yönünü seviyorum. Ne kadar yoğun, stresli bir iş yaparsanız yapın doğaya gittiğinizde ya da kendi kültürünü bilen yaşlı birinin yanına gittiğinizde sizi çok farklı bir dünyaya taşıyacaktır. Binlerce yıl öncesinden bu günü yaşayabiliyorsunuz. Evlerimizde steril dünyada hiçbir hayvanın yaşamasına izin vermediğimiz ortamlardan çıkıp doğanın içerisinde bu canlıları gördüğümüzde bunların ne kadar güzel olduğunu görüyoruz. Tunceli çok güzel.”

  • “Uyku apnesi kazalara yol açabilir”

    “Uyku apnesi kazalara yol açabilir”

    En sık karşılaşılan uyku rahatsızlıklarının başında yer alan uyku apnesi hakkında önemli bilgiler veren Acıbadem Kayseri Hastanesi uzmanları, yeterli süre uyusa bile yataktan yorgun kalkanlar, gün içinde halsizlik ve uykusuzluk yaşayan kişilerde uyku apnesi sendromunun araştırılması gerektiğini ve bu hastalığı nöroloji, göğüs hastalıkları ve kulak burun boğaz hekimlerinin birlikte değerlendirdiğini söyledi.
    Uyku apnesinin kabaca 2 çeşidi bulunduğunu belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Güven Arslan, “Uyku apnesi, kişinin uyku süresi boyunca nefesinin en az 10 saniye süreyle durması şeklinde tanımlanabilir. Uyku apnesinin kabaca 2 çeşidi bulunur. Bunlar da santral ve obstrüktif olarak 2’ye ayrılır. Santral uyku apnesi, beynin direkt uyku merkezi ile ilgili olan bir sıkıntıdır. Obstrüktif uyku apnesi ise hava yollarının daralmasına veya tıkanmasına bağlı oluşan apne durumudur” dedi. Uyku apnesinin, günlük hayatı oldukça etkileyen bir sorun olduğuna işaret eden Dr. Arslan özellikle uyku kalitesinin düşmesine bağlı olarak gündüz uyku hali, dikkat eksikliği, unutkanlık, bulunulan yerde çabucak uyuyakalma gibi şikayetlerin oluşabileceğini, bu durumda hastaların nöroloji, KBB ve göğüs hastalıkları bölümlerine başvurabileceğini söyledi.

    “Sorunun beyinden mi yoksa boğaz ve burundan mı kaynaklandığı önemli”

    Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmethan Turan ise uykuda solunum durması anlamına gelen uyku apnesi teşhisi koymak için uykuda en az 10 saniye solunum durması ve her uyku periyodundan sonra apne hipopne indeksinin belli bir oranın üzerine çıkması kriterine bakıldığını dile getirdi.
    Uyurken solunum zorluğu çeken kişilerin oksijen düşmesi, oksijensiz kalma ve buna bağlı derin uykuya dalamama veya tam uykusunu alamama sorunları yaşadığına değinen Dr. Turan, “Bu hastalar daha çok solunumsal yönden incelendiğinde genelde KOAH veya astım hastalarında ya da obeziteye bağlı tabloda geliştiğini görüyoruz. Bu durumda medikal tedavi dışında ayrıca cihaz destek tedavileri de uyguluyoruz. Bu da apne hipopne indeksi belli bir derecenin üzerinde olan hastalarımıza uygulanıyor. Burada sorunun santral mi yani beyinden kaynaklı mı yoksa obstrüktif yani boğaz ya da burundan kaynaklı olduğunun ayrımını yapmak gerekiyor. Eğer santralse bu durumda cihaz ve normal astım, KOAH tedavisi yeterli oluyor. Fakat sorun obstrüktifse, hastayı göğüs hastalıkları, nöroloji ve KBB’den oluşan bir konseyde değerlendiriyoruz. Konseyde gerekli görüldüğü takdirde ise KBB hocalarımızın desteğiyle operasyon planlamasına geçiyoruz” diye konuştu.

    “Trafikte ciddi sorun ve kazalara yol açabilir”

    Tehlikeli olduğu için tüm branşlar tarafından uyku apnesinin ciddiye alınması gerektiğini söyleyen Acıbadem Kayseri Hastanesi KBB Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Akif Somdaş, “Uyku apnesi, bütün tıbbi branşlar açısından önemli, çünkü tehlikeli bir durum. Zira gündüz yaşanan uyku hali, dikkat eksikliği gibi durumlar, tehlikeli makinelerin başında çalışırken veya trafikte çok ciddi riskler arz eder, kazalara yol açabilir. O açıdan uyku apnesi ciddi bir durumdur. KBB ile alakalı da özellikle obstrüktif yani tıkayıcı uyku apnesi, yeri itibariyle bizim düzeltebileceğimiz bir klinik tablodur.” dedi.
    Burunda tıkanıklığa bağlı gelişen uyku apnesi durumunda operasyonla bu tıkanıklığın açıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Somdaş “Burun açılmadan uyku laboratuvarına girdiğiniz zaman sonuçlar yanıltıcı olabilir. Burun açıksa ve bademcikler büyükse yine ameliyat ile bu sorunu giderebiliriz. Tıkanıklık dil kökündeyse yine dil kökündeki bademciği alarak düzeltebiliriz. Dil kökünde bademcik küçük ve dilin yapısı çok büyükse pozitif basınçlı hava veren aletlerle, maskeyle uyumak ile bir çözüm oluşturabiliriz” diye konuştu.

    “Belirtiler varsa hekime başvurun”

    Uyku apnesinin tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Somdaş şunları ifade etti: “Eğer trafikte uykunuz geliyorsa, yorgun olduğunuzu hissediyorsanız bunun sonuçları çok tehlikeli olabilir. Bu durum büyük risk taşır. Çünkü dikkat dağıldığında problem oluşur. Sabah kalktığınızda yorgun uyanıyor ve gün içerisinde yorgun hissediyorsanız, uyku problemi olduğunu düşünüyorsanız, bunun uyku apnesi açısından irdelenmesi gerekir. KBB, nöroloji ve göğüs hastalıkları branşları bu sorun ile ilgileniyor. Hepsinin ayrı ilgi alanları ve durumları var. Dolayısıyla bu şikâyetleri olanların ivedilikle bu bölümlerle görüşüp, kendi durumlarına göre tedavi alması gerekir. Bunu ciddiye alalım.”

  • Sosyal medya, uyku düzenini bozuyor

    Sosyal medya, uyku düzenini bozuyor

    Sosyal medya platformlarının aşırı kullanımıyla cihazlardan yayılan ışıklar uykuyu düzenleyen hormonu olumsuz şekilde etkileyebiliyor. Uyku sorunları ise zincirleme problemlere sebep olabiliyor. Cihazlardan yayılan ışıkların, uyku düzenini sağlayan melatonin hormonunu olumsuz etkileyebildiğini ifade eden Medicana Sağlık Grubu Psikoloji Bölümü Uzmanı Psikolog B. Sümeyra Bilgiç, “Dolayısıyla kişiler daha geç vakitlerde uyuyor. Gözler olumsuz etkileniyor. Göz kızarıklıkları, göz kuruluğu oluşabiliyor ya da uyku sorunları ortaya çıkıyor. Bu da günlük hayatına, işine, aile ilişkilerine etki ediyor. Uyuyamayan insan dinlenemez. Vücudu da dinlenemez, kendisi de zihinsel olarak dinlenemez. Dolayısıyla bu da biraz daha gerginliğe, daha çok strese sebep olabiliyor, kaygı gibi durumlar artabiliyor. Bunun yanında fiziksel bir takım diğer unsurlar da var. Çok fazla telefona bakan insanda boyunda, ellerde ağrılar ve elde titremeler başlayabiliyor. Kullanımlar arttığında sadece psikolojik olarak değil, fiziksel olarak da birçok farklı olumsuz etkisini görebiliyoruz” dedi.

    “Kıyaslama, kendilerinde yetersizlik duygusuna sebep oluyor”

    Sosyal medyada şu an gençlerin de yetişkinlerin de en çok etkilendiği durumlardan birisinin özenti olduğunu kaydeden Psikolog Bilgiç, “Özellikle fenomenler, kişiler orada kendi hayatlarını çok mükemmelmiş gibi ya da bir şeyleri başarmak, kazanmak çok daha kolaymış gibi gösterebiliyor. Hayatlarında hiçbir sorun olmadığını, bunları yansıtıyorlar daha çok. Ya da mükemmeliyetçi bir fiziki görünüm, bunlardan bahsedebiliyorlar. Dolayısıyla bu da gençleri, insanları etkiliyor ve bir kıyaslamaya girebiliyorlar. Bu kıyaslama da kendilerinde bir yetersizlik duygusuna sebep oluyor. Kendi hayatlarının neden bu kadar iyi gitmediğini düşünebiliyorlar. O hayatlara erişmek için neler yapabilirler sürekli bunların peşinde durarak aslında kendi hayatlarından tamamıyla uzaklaşıyor ve kendilerinden yabancılaşıyorlar. Bu da memnuniyetsizliğe sebep oluyor. Yani sürekli şikayet etmeye, depresif bir duruma gitmeye, kendi yapabileceklerinden uzaklaşmaya sebep oluyor. Buna da dikkat etmemiz lazım” şeklinde konuştu.

    “Sosyal medya kullanımı yoğun olan gençlerde asosyalleşmeyi görüyoruz”

    Çok fazla sosyal medyayla haşır neşir olmanın kişilerin gerçek hayattan uzaklaşmasına sebep olduğunu belirten Bilgiç, “Genç yaştan, hatta ortaokul dönemlerinden 40’lı yaşlara kadar olan kesimde artık ciddi bir sorun olduğu ortaya çıkmaya başlıyor. Yani nasıl? Çok fazla sosyal medyayla haşır neşir olmak kişilerin gerçek hayattan uzaklaşmasına sebep oluyor. Gerçek hayatta aldığı hazlardan, keyiflerden, sosyal ortamlardan uzaklaşarak aslında kişi sosyal medya ortamında bu hazları aramaya başlıyor. Çünkü daha kolay, elinin altında tek tıkla her yere ulaşabiliyor. Sosyal medya uygulamalarında istediği kişiyle arkadaş oluyor, istediği kişiyle konuşuyor ya da normalde yüz yüze kendini daha iyi ifade edemezken, sosyal medyada yazarak daha rahat ifade edebildiğini düşünüyor. Bu da biraz daha gerçek hayattan uzaklaşmaya, yalnızlaşmaya götürebiliyor. Özellikle sosyal medya kullanımı yoğun olan gençlerde gerçek arkadaşlardan uzaklaşmayı ve yalnızlaşmayı, asosyalleşmeyi görüyoruz. Bu da ne yapıyor? Biraz daha dıştan uzaklaştırdıktan sonra depresif, daha keyifsiz daha içe kapanık bir dünya oluşmasına sebep olabiliyor” ifadelerini kullandı.

    “Hiçbir şekilde kendi hayatımızla bir başkasının hayatını karşılaştırmayalım”

    Kendilerine başvuran kişilerde neler yapıldığından bahseden Bilgiç, “Aile çalışması çok önemli. Eğer kişi genç ise aileyle birlikte çalışmak, onların iletişimine sınır koyma becerilerini, kural koyma becerilerini arttırma üzerinde duruyoruz. Eğer çocukla gençle çalışıyorsak bunu doğru kullanım yönünde, azaltma yönünde neler yapabiliriz, doğru değerleri neler, hedefleri neler bu doğrultuda nasıl kullanabilir, bunlar üzerine çalışıyoruz. Ve tabii ki oradan alınan haz, gerçek hayatta alınan hazlardan daha yüksek olduğu için artık belli bir noktadan sonra bunu gerçek hayatta nasıl düzenleyebilir bunları çalışmış oluyoruz. Hiçbir şekilde kendi hayatımızla bir başkasının hayatını karşılaştırmayalım. Çünkü bunu yaparsak biraz daha durum bizim için zorlaşacak” diye konuştu.

  • Direksiyon başında uyuyakaldı

    Direksiyon başında uyuyakaldı

    Gündüz saatlerinde Hıdırağa Mahallesi Salih Omurtak Caddesi’nde vatandaşlar, yol ayrımında çalışır vaziyette bekleyen aracı fark etti. Sürücü ve yolcu koltuğunda oturan iki kişinin baygın durumda olduğunu gören vatandaşlar, 112 Acil Çağrı Merkezi’ni aradı. Olay yerine gelen polis ve sağlık ekipleri, uyuyakalan şahısları uyandırmak için dakikalarca dil döktü. Yaklaşık 10 dakika sonra sürücü ve yolcu polis tarafından uyandırıldı.

    Sürücü H.T’nin yapılan alkol kontrolünde 3.61 promil alkollü olduğu ortaya çıktı. Yasal sınırın üzerinde alkollü araç kullandığı gerekçesiyle sürücü H.T., hakkında adli işlem başlatılmak üzere gözaltına alınarak karakola götürüldü. Sürücü H.T.’ye üçüncü kez alkollü araç kullanırken yakalanmaktan 12 bin 977 lira para cezası kesilirken, ehliyetine de 5 yıl süreyle el konuldu.

  • Cilt sağlığı için uykunun önemi

    Cilt sağlığı için uykunun önemi

    Deri Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayten Ferahbaş Kesikoğlu, soğuk havaların cildi olumsuz etkilediğine vurgu yaparak, cilt temizliği, nemlendirme ve bakım, doğru ürün kullanımı, sağlıklı beslenme, yeterli su tüketimi, uyku düzeni, sigara, stres ve çevresel olumsuz faktörlerin azaltılmasının cilt sağlığını korumada etkili olduğunu söyledi. Kışın cildin daha fazla özen ve bakıma ihtiyaç duyduğuna işaret eden Prof. Dr. Kesikoğlu, “Kışın vücudumuzda ısı kaybını önlemek için deri yüzeyindeki kan damarlarının çapı daralır, bu nedenle kan dolaşımının azalması ile derinin beslenmesi engellenir. Deri kurur, kuruluk arttıkça bariyer fonksiyonu bozulur nem, yağ ve proteini kaybetmesi sonucu da kepeklenme, çatlama, kaşıntı ve kızarıklık gibi sorunlar gelişebilir. Deri, sert kış koşullarından fiziksel olarak etkilendiği gibi, ruhsal olarak da etkilenir. Kışın gelmesi hafif bir depresyona, harekette kısıtlılığa, metabolizmada yavaşlamaya yol açar. Bu nedenlerle kışın cildimize daha fazla özen göstermeliyiz” dedi.

    “Yüzünüzü sıcak ya da soğuk değil, ılık suyla yıkayın”

    Bu olumsuz çevresel etkilerden cildimizi korumak için yapılacakların en başında cilt temizliğinin geldiğini belirten Prof. Dr. Kesikoğlu, yatmadan önce, uyanınca ve terleyince yüzü yıkamak, makyajı çıkartmak, akşamları cilde bulaşmış olabilecek kir ve duman artıklarını gidermek, sabah ise uyurken yüze yerleşen fazla sebum, kir ve bakteriden arınmak için uygun bir temizleyici kullanmak gerektiğini ifade etti. Cilt tipine uygun hafif ve kokusuz temizleyici ürünlerin kullanılması, kuruluğu artıracağı için alkollü içeriklerden kaçınılması, ayrıca çok sıcak ya da soğuk değil ılık suyun tercih edilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

    “Yıkadıktan hemen sonra nemlendirici sürün”

    Cilt tipinin (normal, karma, yağlı ve bunun gibi şeyler) ihtiyaçları için formüle edilen ürünleri kullanmak gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Kesikoğlu, “Nemi cilde hapsetmenin en etkili yolu cildinizi yıkayıp ardından uygun bir nemlendiriciyi düzenli olarak uygulamaktır. Kışın kullanacağınız nemlendiricilerin yazın kullandıklarınıza nazaran daha yağ bazlı (merhem yapısında) olmasında fayda var. Böylelikle nemlendirici cilt yüzeyinde koruyucu bir tabaka oluşturur ve nem kaybını engelleyebilir. Yüz için seramidler, hiyalüronik asit gibi cilt tipine uygun bir nemlendirici kullanılmasını tavsiye ediyorum. Kış aylarında glikolik asit, salisilik asit veya retinol gibi yaşlanma karşıtı bileşenler içeren ürünler daha seyrek veya daha az oranda kullanılabilir” ifadelerini kullandı.

    “Cildinizi ovalamayın”

    Çok sıcak suyla yıkanmanın yağları azaltarak deriyi daha çok kuruttuğunu, kaşıntı, kızarıklık ve hatta kuruluk egzamasını tetikleyebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Kesikoğlu, vücudun yüzeyindeki nemi korumak için yine duştan hemen sonra nemlendirici uygulamanın önemine değindi. Prof. Dr. Kesikoğlu ayrıca, ovalamanın cildi tahriş ederek sivilce dâhil her türlü cilt durumunu kötüleştirebileceğini anlatırken, dudaklar için ise yüz temizliğinden sonra ve yatmadan önce dudak nemlendirici veya vazelin sürerek çatlamaların önlenebileceğini söyledi.

    “Sigara içmek cildinizi hızlı yaşlandırır”

    Prof. Dr. Kesikoğlu, hem kuruluk ve yaşlanmayı engellemek, hem de el egzamalarını önlemek amacıyla sık suya maruz kalan ellerimizi günde 5-6 kez yağlandırıcı ürünlerle nemlendirmenin, ev işlerini egzama eldiveni ile yapmanın daha doğru olduğunun altını çizdi. Yüz, boyun, kulaklar ve eller gibi açık kalan vücut bölgelerine yıl boyunca güneşten koruyucu ürün kullanılmasını tavsiye eden Prof. Dr. Kesikoğlu “Bunlar en az 30 SPF’ye sahip olmalıdır. Kışın da gölge arayarak ve UV korumalı eldiven ve güneş gözlüğü gibi akıllı aksesuarlar ile cildinizi güneşten koruyabilirsiniz. Sigara içmek cildinizin yaşlanmasını hızlandırır. Sigara içiyorsanız, yaralarınızın da iyileşmesi daha uzun sürecektir. Stresi yönetmenin sağlıklı yollarını bulmak cildinize de yardımcı olabilir. Stres ayrıca akne, egzama, sedef hastalığı, yağlı egzama, rozase dâhil olmak üzere birçok cilt rahatsızlığını alevlendirebilir” diye konuştu.

    “Uykusuz kalırsa cilt kendini yenileyemez”

    Uykunun en önemli saatlerinin 23.00-04.00 saatleri arasında olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kesikoğlu, düzenli uyulmadığı zaman cildin kendini onarma ve yenileme sürecinin azaldığını, steroid yani kortizon salınımının arttığını ve bunun da stresi tetikleyerek kolajen yapısını bozduğunu ifade etti. Uykusuzluğun gözaltı torbalanması, şişliğin artması, gözaltında morlukların oluşması, cilt tonunda bozulma, cildin canlı ve parlak görüntüsünü kaybetmeye neden olduğunu belirten Prof. Dr. Kesikoğlu, bu sebeplerle günde ortalama 6-8 saat uyumanın önemli olduğunu dile getirdi.

    “Her gün ortalama 2 litre su içilmeli”

    Kış aylarında elleri korumak için eldiven, boynu ve göğsü koruyup, kapatacak atkı veya şal kullanılması, saçların da bere ya da şapka kullanılarak korunması gerektiğinden bahseden Prof. Dr. Kesikoğlu, naylon, sentetik, polyester veya yünlü giysiler yerine cildin kurumasını ve kaşınmasını önleyen pamuklu ya da pazen dar giysileri değil, bol kıyafetleri tavsiye etti. Oda ısısını da 20-26 derece arasında sabitlenmesi ve hava nemlendiren bir cihaz veya kalorifer üzerine su dolu kap yerleştirilebileceğini ifade eden Prof. Dr. Kesikoğlu, son olarak şunları söyledi:
    “Her gün ortalama 2 litre su içilmeli. Ayrıca kullanılan ürünlerin A, C ve E vitamini gibi antioksidanları içermesine de dikkat edilmelidir. Kış meyveleri ve sebzeleri haricinde, bitkisel proteinler ve tahıllı besinler tüketmek de cilt sağlığının korunmasında önemlidir. Uygun önlemlere rağmen ciltteki sorun düzelmiyor, sertleşme ve kuruluk devam ediyorsa uzman bir dermatologdan yardım alınması gerekir.”

  • Yangına uykuda yakalanan çiftçi feci şekilde öldü

    Yangına uykuda yakalanan çiftçi feci şekilde öldü

    Yangın, sabah saatlerinde ilçeye bağlı İbni Melek Mahallesi Yahşibey mevkii kırsalında bulunan bir bağ evinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, eşinden ayrıldıktan sonra kendisine ait iki katlı bağ evinde yaşayan iki çocuk babası İbrahim Dikeroğlu (44), arkadaşlarıyla beraber evde geç saatlere kadar vakit geçirdi. Arkadaşlarının evden ayrılmasının ardından uykuya dalan talihsiz adam, sobadan çıktığı tahmin edilen yangına uykusunda yakalandı.

    Güvenlik kamerası yanmamış

    İbrahim Dikeroğlu’na telefonla ulaşamayan yakınları, eve geldiklerinde yerde hareketsiz ve bedeni yanmış bir ceset buldu. Durumun ihbarı üzerine olay yerine gelen jandarma ve sağlık ekipleri tarafından yapılan incelemenin ardından, İbrahim Dikeroğlu’na ait olduğu düşünülen yanmış ceset, detaylı otopsi ve DNA testi için İzmir Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Yangında bahçedeki güvenlik kamerasının hasar almadığı, görüntülerin ise yetkililerce incelendiği bildirildi.

    Olayla ilgili çok yönlü soruşturma başlatıldı.

  • Köpeklerle uyuyan çocuklar yürekleri sızlattı

    Köpeklerle uyuyan çocuklar yürekleri sızlattı

    Merkez Seyhan ilçesine bağlı Atatürk Caddesi İnönü Parkı yanında bulunan kapalı toplu taşıma durağında iki çocuğun kaldığı görüldü.

    Köpeklerle birlikte uyuyan çocukları gören vatandaşların çekip sosyal medyada yayınladığı o anlar izleyenleri üzerken, Adana Valiliği’ne bağlı ekipler çocukları bulmak için çalışma başlattı.