Etiket: uyku

  • Mesaide uyudu hem tazminattan hem işten oldu

    Mesaide uyudu hem tazminattan hem işten oldu

    Bursa’da bir fabrikanın CNC tezgahında çalışan 3 kafadar, iddiaya göre tezgahı çalışır vaziyette bırakıp tamirhane bölümünde bir saat uyudu. Durumun yönetime bildirilmesiyle iş güvenliği kurallarını hiçe saymakla suçlanan 3 personel, tazminatsız kapı önüne konuldu.

    Bursa 7. İş Mahkemesi’nin kapısını çalan 3 işçi, iş yoğunluğundan yakındılar. Aynı anda birden fazla makineye baktıkları olduğunu ve bazen yemeğe giderken ve çay molalarında hatta gece işten çıkarken talimat üzerine makineyi çalışır vaziyette bıraktıklarını dile getirdiler. İşyerinde çalıştıkları sürede daha önce haklarında tutanak tutulmamış olması ve disiplin cezasına konu herhangi bir eyleminin bulunmaması dikkate alındığında; eylemin haklı fesih boyutuna ulaşmadığını davacı tanıklarının işçilerin aynı anda birden fazla makineye baktıkları olduğunu ve bazen yemeğe giderken ve çay molalarında hatta gece işten çıkarken talimat üzerine makineyi çalışır vaziyette bıraktıklarını, davalı tanıklarının ise işçilerin iki makineye baktıklarının olduğunu beyan ettikleri, davacının davalı işyerinde çalıştığı sürede daha önce hakkında tutanak tutulmamış olması ve disiplin cezasına konu herhangi bir eyleminin bulunmaması dikkate alındığında; eylemin haklı fesih boyutuna ulaşmadığını öne sürdüler. Mahkeme; davacıların tazminat ve işe iade taleplerini reddetti. Davacı avukatlarının istinaf talepleri üzerine Bölge Adliye Mahkemesi’nin 3., 9. ve 12. Hukuk Daireleri farklı kararlar verince avukatların temyiz müracaatı üzerine devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi.

    Kararda; 4857 sayılı Kanun’un 25 inci maddesinde, işçinin isteği ile ya da işini ihmal etmesi sonucu işyerindeki işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi hâlinin, işverenin haklı fesih nedenleri arasında gösterildiği hatırlatıldı. İş güvenliği hükümlerinin, işçi sağlığı ve güvenliğini korumaya yönelik titizlikle uyulması gereken kurallar olduğu vurgulandı. İşçinin kasıtlı bir davranışı ya da görevini savsaması sonucu işin güvenliği yönünden bir tehlike meydana gelmesi durumunda, işveren açısından derhal haklı nedenle fesih hakkı ortaya çıkacağı dile getirildi. Yargıtay kararında; işçinin bu konuda uyarılması veya hatırlatmada bulunulmasına gerek olmadığı gibi, belli bir zararın oluşması da gerekmeyeceği kaydedildi.

    Kararda şu ifadelere yer verildi: “Gece çalışan işçinin salt uyuması, iş güvenliğini tehlikeye düşürmediği sürece ve daha önceden bu konuda işi aksattığı gerekçesiyle herhangi bir uyarı da yapılmamışsa haklı fesih nedeni olmaz. Bu durumda işçinin bu davranışı nedeniyle uyarılmadan ve bu uyuma eyleminin işyerinde ne tür olumsuzluklara yol açtığı kanıtlanmadan feshin haklı nedene dayandığı kabul edilemez. Görüldüğü üzere feshin haklı nedene dayalı olup olmadığı yapılan işin niteliğine, eylemin tek ya da birden fazla kez gerçekleşmiş olmasına, iş güvenliğinin tehlikeye düşüp düşmediğine bir diğer anlatımla somut olayın özelliğine göre belirlenmelidir. Davalı tanıklarının makinelerin çok pahalı olması nedeniyle tezgah başında durup çalışılması gerektiğini, aksi hâlde hemen durup müdahale edilemeyeceğini ve ciddi maddi zarara yol açılabileceğini, makinenin başında durulması gereken ya da iki makinede aynı anda çalışılmasının mümkün olan işlere CNC takım liderinin karar verdiğini beyan ettikleri görülmektedir. İşçilerin yeterli eğitim, bilgi ve deneyime sahip olmalarına rağmen çalışma saatleri içerisinde kontrol ve gözetimleri altında bulunan tezgahları çalışır vaziyette bırakarak kimseye haber vermeden bir saati aşkın süre ile takımhanede dinlenmeleri ya da uyumalarının iş kazalarına, makine ve malzeme hasarlarına yol açabileceği hususu, yaptıkları işin niteliği ile birlikte değerlendirildiğinde iş güvenliğini tehlikeye düşürür niteliktedir. İş sözleşmesinin feshinden önce işçinin bu konuda uyarılmasına veya işçiye bu konuda hatırlatmada bulunulmasına gerek bulunmadığı gibi belli bir zararın oluşması da gerekmez. Belirtilen sebeplerle uyuşmazlığın iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemelerince kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı yönündeki Bölge Adliye Mahkemesi 3 ve 9. Hukuk Dairelerinin kararları doğrultusunda giderilmesine karar vermek gerekmiştir.”

  • “İlerleyen yaşlarda uyku düzeni çok önemli”

    “İlerleyen yaşlarda uyku düzeni çok önemli”

    İç Hastalıkları ve Yaşlı Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Arif Yüksel, Dünya Yaşlılar Günü sebebiyle yaşlılarda görülen hastalıklar ve uyulması gereken kurallara dikkat çekmek adına açıklamalarda bulundu. Yaşlıların sürekli ilaç kullanması yerine düzenli bir uyku ve beslenmenin çoğu hastalıkların önüne geçeceğinin altını çizen Yüksel, yaşlıların karanlık bir odada televizyon başında, düzensiz uykuyla bırakılmasının olumsuz yan etkilere sebebiyet vereceğini belirtti.

    Yüksel, yaşlıların proteine olan ihtiyaçlarının ön planda olması gerektiğini vurgulayarak, yaşlıların proteinden yoksun olmalarının bir takım hasarları da beraberinde getireceğini vurguladı.

    “Uyku ilaçları yerine yaşlı hastanın uyku düzeni ve bulunduğu ortam düzeltilmeli’’

    Yaşlılık döneminde aslında dikkat edilecek çok olay olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yüksel, ‘’Her yaşlı bize geldiğinde bir torba ilacı masanın üzerine döker, her hekimin verdiği ilaçlar karışır. Belki de biz istemeden o yaşlıya çok çok zarar vermiştir. Örneğin uyku ilaçları. Hastanın yakını gelir, benim yaşlım uyumuyor bu şekilde bir şikayette bulunur. İyice sorguladığınızda, o yaşlının evin en karanlık yerinde karşısında bir televizyon, orada gününü uyuyarak geçirdiği ve gece tabii ki bu uykusunu almış yaşlılığın uyumadığı, vücudunun direncinin düştüğü ve başkasından ortaya çıkması bir yana, uyku problemlerinin ön planda olduğu bir şekilde hasta yakınını oldukça tedirgin eden bir semptom olarak bize getirilir.

    Biraz sorgulamayla bu yaşlının kullanacağı veya istemeden onu uykusuzluk olarak terakki edecek vereceğimiz ilacın getireceği zararları çok kolay önleyebiliriz. O yaşta sorgulandığında gece artan melatonin hormonu aslında gündüz de bu yaşlıyı oldukça uyumaya sevk etmektedir. Kuzey Avrupa ülkelerinde büyük yaşlı merkezlerinde belli bir lümen dediğimiz ışık sekanslarını var. Özellikle gündüz ışıklı ortamda yaşlıların uyutulmadığı, onlara sosyal faaliyetler yüklendiği, hobiler eklendiği bilinmekte. Bu kişilerin gündüz sağlıklı ve verimli bir zaman geçirip akşamları da bu ışık ortamını belli bir ortama getirerek doğal bir fizyolojik ortam sağlandığında, aynı bizler gibi hem zihin olarak hem vücut olarak hem de melatonin hormonuyla uykularını normal duruma dönüştürebildiğini biliyoruz. Dediğim gibi hemen yaşlının bulunduğu ortam, bulunduğu evin veya olanın koşulları, bulunduğu fiziksel aktiviteler, hobiler göz ardı edilerek bu yaşlının uyku probleminde verilecek ilacın belki de bu hastanın bir demansını örteceği veya alevlendireceğini bazen hesabı katamıyoruz’’ şeklinde konuştu.

    ‘’Yaşlıların proteine olan ihtiyaçlarını ön planda tutmamız gereklidir’’

    Yaşlılığın beslenmesinin pediatrik yaş grubu gibi olduğunu dile getiren Yüksel, ‘’Onların proteine olan ihtiyaçlarının ön planda olması gerekir. Onlar bazı diyetlerini, çok basit olarak çaya, karbonhidrat içerikleri, bisküvi, ekmek gibi şeyleri batırarak o diyetlerini geçirirler ve sarkopeni dediğimiz kas gücünün en çok kaynağı olan proteinden yoksun olması bir takım hasarlar ortaya çıkarır. En basiti kası eriyen, resmen eriyen ve sarkopeni dediğimiz bu yaşlı düşer. Bu düşmenin getirdiği sorunlar, yatak yaraları, böbrek fonksiyonu yetmezlikleri, enfeksiyonlar bu yaşlının çok basit bir nedenle kaybına neden olabilir. Bu nedenle yaşlılar için konuşulacak o kadar çok sosyal, biyolojik, psikolojik, sağlık alanında dikkat edeceğimiz konular var ki anlatmakla bitmez. Yaşlılarımızı elimizin üstünde, başımızın üzerinde tutmamız gerekir. Zira her genci ve bizlerin onlardan öğrenecekleri, onların bilgi deneyimlerinden yararlanacakları o kadar konular vardır ki onların kalan ömürleri bize bunları anlatmakla bitmez. Onların yaşamlarını sadece uzatmak değil, onlara kaliteli bir yaşam sunmak, bir toplumun aslında gelişmişliğiyle doğal orantılıdır diye düşünüyorum’’ sözlerine yer verdi.

  • Sağlıklı beslenme ve düzenli uyku

    Sağlıklı beslenme ve düzenli uyku

    Yeni eğitim ve öğretim döneminin açılmasıyla birlikte milyonlarca öğrenci için ders zili çaldı. Okullarla birlikte kış hastalıklar da çocuklarda görülmeye başladı. Küçük yaştaki çocukları etkileyen ve kısa sürede yayılan hastalıklar aileleri endişelendiriyor. Hastalıklardan korunmanın en önemli yolu uyku ve beslenme düzeninden geçiyor. Çocukların saatlerce başında vakit geçirdiği tablet ve telefon gibi elektronik cihazlar ise uykusuz bırakıyor. Uykusuz kalan çocukların bağışıklık sistemi zayıflarken, hastalıklara karşı dirençsiz hale geliyorlar. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Erdal Pazar, yapılması gerekenleri anlatarak, ailelere uyarılarda bulundu.

    “Her öğününe veya ara öğünlerine sebzeleri bir şekilde eklemek lazım”

    Hastalıklardan korunmak için sağlıklı beslenmenin önemine dikkat çeken Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Erdal Pazar, “Sebzeler ve meyveler çok kıymetli. Özellikle farklı farklı renklerden sebze meyveleri mutlaka bir şekilde çocukların öğünlerine katmak lazım. Dünya Sağlık Örgütü’nün de önerdiği gibi gün içinde en az 5 öğünümüzde sebze veya meyve olsun. Özellikle burada sebzeler çok daha kıymetli bizim için. Çünkü meyvelerin içinde bir miktar şeker bulunuyor ve çok fazla meyve tüketen çocukların iştahı kapanabiliyor. Sebzelerde böyle bir sıkıntımız yok. Her öğününe veya ara öğünlerine sebzeleri bir şekilde eklemek lazım. Özellikle mevsiminde olan taze sebzelerden ve farklı renklerdeki sebzelerden faydalanmak lazım” dedi.

    “Ekrandan mümkün olduğunca çocuklarımızı uzak tutmamız lazım”

    Uyku düzeninin bağışıklık sistemi için önemine değinen Dr. Erdal Pazar, “Beslenme dışında uyku da bağışıklık açısından çok çok kıymetli. Uyku sırasında hem zihnimiz hem de toksinlerden arınıyoruz, vücudumuz dinleniyor, gevşiyor. Bağışıklık için de çok kıymetli, bağışıklık hücrelerimiz gece birazcık daha aktif hale geliyorlar. Hem kanser için, hem hastalık kültürü açısından da geçerlidir. Mavi ışıklar, ekranlar, tablet, telefon ve led ışıklar bizim melatonin dediğimiz uyku hormonu sentezini bozarak, uyku düzenini bozuyor. Hem uyku sırasında kaliteli uyumayı ve melatonin sentezini azaltıyor. Melatonin uyku hormonu olarak bilinir ama çok kuvvetli bağışıklığı destekleme gibi hem kanser hem enfeksiyonlara karşı korunma gibi etkileri de vardır. Bu yüzden ekrandan mümkün olduğunca çocuklarımızı uzak tutmamız lazım” diye konuştu.

  • Uykusuzluk kazayı getirdi

    Uykusuzluk kazayı getirdi

    Kaza, bu sabaha karşı Ankara İzmir karayolu Banaz ilçesi Hamamboğazı mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre; Ankara yönüne seyir halinde olan Bülent Ş. (47) yönetimindeki otomobil, Hamamboğazı mevkiine geldiğinde, iddiayı göre sürücüsünün bir anlık uyuklamasıyla kontrolden çıkarak şarampole yuvarlandı. Kazayı gören diğer sürücülerin 112 Acil Çağrı merkezine yaptığı ihbarı neticesinde, Banaz itfaiyesi ve 112 Acil Sağlık ekipleri olay yerine gelerek takla atıp ters duran araç içerisinde bulunan yaralılara hızlıca müdahale etti.

    Şarampolde ters dönen araçtaki yarılar, kurtarılarak ilk müdahaleleri olay yerinde yapıldı. Kazada yaralanan sürücü Bülent Ş. ile araç içerisinde yolcu olarak bulunan eşi Çiğdem Ş. (45) ve 10 yaşındaki kızları Ayşe Ecem Ş. ile 12 yaşındaki oğulları Abdullah Efe Ş. ambulanslarla hastaneye kaldırdı. Yaralıların hayatı tehlikesinin olmadığı öğrenildi. Kazayla ilgili tahkikat başlatıldı.

  • Uykudan uyandırıldı evinin kapısında öldürüldü

    Uykudan uyandırıldı evinin kapısında öldürüldü

    Olay, gece saat 01.15 sıralarında İmaret Mahallesi 169. Sokak’ta bulunan 3 katlı binanın son katındaki dairede yaşandı. İddiaya göre, kimliği belirsiz 1’i kadın 3 kişi annesi ile birlikte yaşadığı öğrenilen Mehmet Ali Başar’ın (24) kaldığı binaya geldi. Şahıslar daha sonra Mehmet Ali Başar’ın yaşadığı dairenin zilini çalarak kapının açılmasını bekledi.

    Şüpheliler, uykudan uyanarak kapıyı açan Mehmet Ali Başar’a tabanca ile ateş etti. Başar, göğsüne isabet eden 2 kurşunla evinin kapısında kanlar içinde yere yığıldı. Silah seslerini duyan bina sakinlerinin ihbarı üzerine adrese sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Ağır yaralanan Mehmet Ali Başar, ambulansla kaldırıldığı Karaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde doktorların tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi. Polis, olaydan sonra plakası tespit edilemeyen araçla kaçan cinayet zanlılarını yakalayabilmek için çalışma başlattı.
    Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.

  • Yüksek ihtisas uyku laboratuvarının kapasitesi arttı

    Yüksek ihtisas uyku laboratuvarının kapasitesi arttı

    Uyku solunum bozukluğu başta olmak üzere çeşitli uyku hastalıkların tedavi edildiği uyku laboratuvarının hizmete alınan yeni yatakları için tören düzenlendi. Bursa İl Sağlık Müdürlüğü Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Salih Metin, uyku laboratuvarının kentin önemli bir sağlık ihtiyacını karşıladığını dile getirdi. Daha fazla hastaya hizmet verilmesi için kapasite artırımı teklifi laboratuvarda görevli hekimlerden geldiğine dikkat çeken Dr. Metin, “Biz 4 yataktan çok hızlı bir şekilde 6’ya çıktık. Bunun için gerekli cihazlarımızda tamamlandı. Şu an senede bin 200 hastaya hizmet verecekken bin 800 civarı hastaya hizmet verecek seviyeye getirdik” dedi.


    Sağlıklı uyku uyuyamayan insanlarda gündüzleri dikkat eksikliği, yorgun hissetme, konsantrasyon güçlüğü, yüksek tansiyon gibi birçok rahatsızlığın görülebileceğini vurgulayan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Gülgün Çetintaş Afşar ise, uyku laboratuvarında detaylı tetkiklerin yapıldığının altını çizdi. Laboratuvarda görevli tüm personelin özveri ile çalıştığını belirten Doç. Dr. Afşar, “Ekip olarak biz bu işe gönül verdik. Herkes çok özverili çalıştı. Bugün itibari ile laboratuvarımız 6 yatağa çıktı. Bu konuda desteklerini bizden esirgemeyen başta İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz olmak üzere emeği geçen tüm yöneticilerimize çok teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.


    Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Osmangazi Ek Binası’nda gerçekleştirilen törene; Sağlık Müdürlüğü Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Salih Metin, Göğüs Hastalıkları Uzmanları Doç. Dr. Gülgün Çetintaş Afşar ile Doç. Dr. Seyhan Us Dülger, Nöroloji Uzmanları Doç. Dr. Aygül Güneş ve Uzm. Dr. Asuman Ali’nin yanı sıra personeller katıldı.

  • Uyku apnesi hem kalbi etkiliyor hem beyni

    Uyku apnesi hem kalbi etkiliyor hem beyni

    Göğüs Hastalıkları Uzm. Dr. Özgür İnce, uyku apnesinin hem kalbi etkilediğini, hem de beyni tetiklediğini söyledi.
    Medicana International Samsun Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzm. Dr. Özgür İnce, uyku apnesinin oksijen için en önemli olan beyin, kalp gibi organlarda tehlikeli durumlar oluşturabileceğini belirtti. Uzm. Dr. Özgür İnce uyku esnasında düzenli şekilde nefes alıp verme fonksiyonlarını engelleyen uyku apnesinin birçok organda sorun yaşatabilmesine karşı bu sıkıntıyı çeken hastaların bir an önce uzman hekimlere başvurmasını söyledi.

    “Eğer kişide bir horlama varsa yüzde 80 altında uyku apnesi zaten var olmaktadır”
    Uyku apnesi hakkında konuşan Uzm. Dr. Özgür İnce, “Uyku apne sendromu dediğimiz horlamanın eşlik ettiği, horlamanın yanında uykuda nefes durmasının da beraberinde göründüğü bir durumdur. Horlama kozmotik bir problem olup, insanın kendisinin değil yanında olan kişinin çok rahatsızlık duyduğu bir durumdur.

    Eğer kişide bir horlama varsa yüzde 80 altında uyku apnesi zaten var olmaktadır. Uyku apnesi uykuda belirli bir sürenin üzerinde, 10 saniyenin üzerinde nefesin durmasına denir. Normal bir kişinin nefes alıp verme süresi vardır. Bir nefesi aldığınızda hemen verme süresi başlar. Bizde ikisinin arasındaki geçiş süresinden bahsediyoruz. Yoksa nefes almaya başlamayla vermenin bittiği aradaki 10 saniyeyi rutin şekilde geçebilir” diye konuştu.

    “Vücut oksijenle çalışan bir makinedir”
    Uzm. Dr. Özgür İnce, “Uykuda zaten tüm metabolizma yavaşlar. Problem bu değildir. Nefes aldıktan sonra o nefesi vermeden 10 saniye geçerse vücuttaki oksijen tükendiğinden dolayı kandaki oksijen oranı düşüyor. Vücut oksijenle çalışan bir makinedir. Oksijen düştüğü zaman öncelikle oksijene en duyarlı olan organlarımız etkileniyor.

    Başta beyin ve kalp geliyor. Bunlar ilk etkilenmeye başladığında oksijensiz kaldıklarını algılayarak bir takım refleksler yapıyorlar. Örneğin beyin oksijensiz kaldığında dinlenme, nöronlarını temizleme fonksiyonunu askıya alıyor. Uyanıkmış gibi algılıyor ve dinlenme fonksiyonunu durduruyor. Uykuda rüya evreleri bozuluyor. Derin uyku dediğimiz 4 tane uyku evresi vardır. Bu evrelerin kalitesinde ve zamanlarında bozukluklar başlıyor.

    Bunun haricinde kalpteki oksijensizlik durumu kalbi paniğe sokuyor. Kalbin asıl görevi kan pompalamaktır. Kanı sıkar vücuda gönderir, gevşer ve vücutta geri toplar. Ama kanı göndermekteki amaç başta oksijeni kanla beraber taşımak, yanında da kanın içerisindeki oksijen hariç diğer besin maddelerini oraya göndermektir. Geri toplarken de kirlenmiş kanı yani içinde toksinlerin, istenmeyen atıkların bulunduğu kısmı geri toplayıp ilgili organlara göndererek temizliğini sağlamaktır.

    Kalp oksijensiz kaldığı zaman ben daha hızlı çalışmalıyım diye algılayarak oksijenin kanda az olduğunu fark ettiği için daha hızlı çalışmasını sağlayarak çarpıntıyı ortaya çıkarıyor. Yani gece uykuda nabzınız düşecekken hasta çarpıntı yaşıyor. Yetmiyor birde o kanın hızlı sirkülasyonunu yapmak için damar içi basıncı yükseltiyor.

    Halk arasında bu damar içi basınca hipertansiyon diyoruz. Dolayısıyla hastada çok basit bir bağlantıyla uyku apnesi başladıysa bu tarif ettiğimiz nefes durmaları gecede 3-5 kere oluyorsa çok büyük problem değildir. Ama biz yaptığımız uyku apneleri testimizde bunların sayılarına bakıp şiddetine bakıyoruz. Eğer o şiddet belirli bir eşitliğin üzerindeyse o zaman bu dediğim problemler ortaya çıkıyor.

    Fenotip dediğimiz kişinin öncelikle genel fizik yapısı bizi şüphelendirebilir. Kısa boylu şişman kişilerde bu hastalığı görme ihtimalimiz diğerlerine nazaran biraz daha fazladır. Hareketsiz kişilerde, stresli çalışanlarda, alkol ve sigarayı fazla tüketenlerde biraz daha fazla görünebilmektedir. Kronik kas hastalarımızda çok fazla görünebilmektedir.

    Dolayısıyla teşhisi için hastayı bir gece uyku laboratuvarımızda yatırıyoruz. Uyku laboratuvarında sadece birkaç tane elektrik sensörü, yani birkaç küçük bant yapıştırıp hastanın kas hareketlerini, uyku evresini, mimiklerini ve oksijen seviyesini ölçüyoruz” şeklinde konuştu.

  • Kara delik uykuda değil

    Kara delik uykuda değil

    Çalışma, Güneş’ten yaklaşık dört milyon kat daha büyük olan ve Dünya’dan yaklaşık 27 bin ışıkyılı uzaklıkta bulunan kara deliğin, yaklaşık 200 yıl önce uzun uykusundan uyandığını söylüyor.

    Araştırmacılara göre, gök cismi yaklaşık bir yıl boyunca çeşitli kozmik nesneleri yuttuktan sonra bir kez daha dinlenme durumuna geri döndü.

    Çalışmanın yazarı Frederic Marin, karadelik hakkında “Etrafındaki her şeyi yedikten sonra kış uykusuna giren bir ayı hayal edin” dedi.

    Marin , 19. yüzyılın sonlarında faaliyetin bu aşamasında, karadeliğin “bugün olduğundan en az bir milyon kat daha parlak olduğunu” ekledi.

    Geçen yıl, astronomlar kara deliğin ya da daha spesifik olarak onu çevreleyen ve varlığını doğrulayan parlayan gaz halkasının çekilen ilk görüntülerini çevrimiçi olarak yayınladılar.

    Karadelik, yerçekiminin çok güçlü olduğunu, ışığın bile çıkamayacağı bir uzay-zaman alanı.

    Çok büyük kütleli bir yıldızın merkezi ömrünün sonunda kendi üzerine çöktüğünde oluşurlar.

  • Gündüz uykusu beyne iyi geliyor

    Gündüz uykusu beyne iyi geliyor

    Gündüzleri uyuklayanların beyinlerinin 15 santimetreküp daha büyük kaldığı tespit edildi; bu da yaşlanmanın 3-6 yıl ertelenmesi anlamına geliyor.

    Ancak bilim insanları uyku süresinin yarım saatten daha az tutulması gerektiğini aktarıyor.

    Araştırmayı yöneten bilim insanlarından Dr. Victoria Garfield sonuçları heyecan verici bulduklarını açıkladı.

    İş hayatı çoğu kişi için böyle bir fırsatın yaratılmasına imkan vermese de gündüzleri uyumanın kilo vermek ya da spor yapmaktan çok daha kolay bir yöntem olabileceği belirtildi.

    Bebekken beynin gelişimi için gündüz uyumak çok kritikkten yaş aldıkça bu uygulama terk ediliyor. Daha çok emeklilikte şekerlemeler geri geliyor.

    Beyin yaş aldıkça doğal olarak küçülüyor, ancak şekerlemenin Alzheimer gibi hastalıkların önüne geçip geçmediğini bulmak için daha çok araştırma yapmak gerekiyor.

    Araştırmacılara göre kötü uyku zamanla beyne ve beyin hücrelerine zarar veriyor.

    İngiliz Nöroloji Birliği ve Edinburgh Üniversitesi’nden Prof. Tara Spires-Jones, araştırma sonuçlarını ilginç bulduğunu söyleyerek, “Hafta sonları kısa şekerlemeleri seviyorum; bu araştırma kendimi tembel hissetmememem hatta beynimi koruduğumu düşünmem için beni teşvik edecek.” dedi.

  • Kış uykusundan uyandılar, şehir merkezine indiler

    Kış uykusundan uyandılar, şehir merkezine indiler

    Mevsimlerin kayması ve havaların soğuk gitmesi sebebiyle Mayıs ayına kadar süren kış uykusundan uyanan ayılar, Zeyniler yolunda ve Kaplıkaya Mahallesi’nde görüntülendi. Aç kaldıkları için şehir merkezine ailece inen ayılar, yol kenarlarındaki çöp konteynerlerinde yiyecek aradı.

    Anne ayı Kaplıkaya Mahallesi’nde evlerin yanına kadar inip gömme çöp konteynerinde yiyecek aradı. Vatandaşlar tarafından cep telefonu kamerasıyla görüntülenen ayı sevimlilikleriyle de dikkat çekti.

    Aynı ayı, yavrularıyla birlikte Uludağ’ın eteklerindeki Zeyniler Köyü yolunda da görüntülendi.