Etiket: uyuz

  • Uyuz hastaları bu gölde şifa arıyor

    Uyuz hastaları bu gölde şifa arıyor

    Sivas’ın Yıldızeli ilçesine bağlı Bakırcıoğlu Köyü’nde bulunan SİT alanı içerisindeki su kaynağı ve mağaralar, doğa tutkunlarının ve sporcuların uğrak yeri olurken cilt hastalarının da ilgisini çekiyor. Özellikle uyuz rahatsızlığı bulunanlar köyde bulunan su birikintisinde şifa arıyor.
    Sivas’taki doğal değerlerin daha sağlıklı şekilde kamuoyuna kazandırılması gerektiğini söyleyen Sivas Turizm Derneği Başkanı Hakan Bakar, “Sivas termal kaplıca anlamında önemli şehirlerden biri. Yıldızeli ilçesinde bulunan sıcak çermik ve Bakırcıoğlu köyü iç içe. Orada ‘uyuz gölü’ olarak tabir edilen su birikintisi var. Bu alandaki suyun kaşıntı ve çeşitli cilt hastalıklarına iyi geldiği her daim söyleniyor. Bizim bu alanı değerlendirmemiz lazım. Bu tarz yerlerde vatandaşların suya daha sağlıklı girebilmeleri için yetkili kişiler tarafından o bölgelerde çevre düzenlemeleri yapmaları gerekiyor. Şu an gelişigüzel halde insanlar kulaktan dolma bilgiler ile gidiyor suya giriyor fakat birinin başına herhangi bir olay gelebilir. Bunların önüne geçmek adına elimizdeki değerleri daha sağlıklı şekilde kamuoyuna kazandırmamız gerekir” ifadelerini kullandı.

    “Turizme kazandırılması gereken önemli yerlerden biri”

    Mağaranın turizme kazandırılması gerektiğini vurgulayan Bakar, “O alanda içerisinden geçilebilen küçük mağara var. O bölgeleri daha çok doğa sporları ve yürüyüş yapan gruplar tercih ediyor. Sporlarını yapıp, mağaranın içinden geçip uyuz gölü dediğimiz alana ulaşarak orada dinleniyorlar. Sivas turizm anlamında her gün ivme kazanıyor. Bize gelen insanları biz daha nasıl mutlu edebiliriz bunun gayesinde olmamız lazım. İmkânlar içerisinde elimizde ne varsa bunların hepsini en değerli şekilde sunmamız daha sağlıklı olur diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

  • Uyuzda korkutan açıklama

    Uyuzda korkutan açıklama

    Cildin üst tabakasına yuva yapan mikroskobik ölçülerdeki uyuz böceğinin sebep olduğu cilt hastalığı olarak belirtilen, yoğun kaşıntıya neden olan uyuza karşı uzmanlar uyarıyor. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa- Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burhan Engin, Türk Pediatri Kurumu Derneği Başkanı, Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş ile Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu son günlerde uyuz vakalarının görülme sıklığına ilişkin konuştu. Uzmanlar, uyuzun belirtileri, tanı ve tedavi süreçlerine ilişkin bilgi verirken yapılması gerekenler konusunda uyardı. Son zamanlarda vaka sayılarında yükseliş yaşandığına dikkat çekilirken vatandaşlara uyarılarda bulunuldu.

    “2-3 aydır tekrar bir artış, poliklinikte sık sık görmeye başladık”

    Son dönemlerde karşılaştıkları uyuz vakalarına ilişkin konuşan Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Burhan Engin, “Aslında bu artış uzun süredir var. Pandemi döneminde de pandemiden önce de bir artış vardı zaten son birkaç aydır sanki bir azalma eğilimindeydi, biz en azından dirençli olan daha az vaka görmeye başlamıştık. Bu son 2-3 aydır tekrar bir artış olduğunu söyleyebiliriz. Günlük poliklinikte tekrar sık sık görmeye başladık. Dirençli vakalar, tedavi ya tam uygulamamış ya uyuzu tam geçmemiş, belli belirsiz kaşıntıları olan, önceden tedavi almış olan vakalar aslında çoğunlukta. Örneğin; bazıları geliyor, 3 ay önce başlamış, bazıları 1 yıl önce başlamış, tedaviler kullanmış. Devletin de onayladığı, ödediği uyuz ilaçları, oral olarak kullanılıyor. Öncesinden bir bu atağı geçirmiş, kendi veya aile bireyleri tedavi olmuş, kaşıntı azalır gibi olmuş, tekrar vaka alevlenmiş gibi o şekilde çok gelen hastamız var. Buradaki en büyük problemimiz; tedavinin doğru yapılmaması. Giydiği kıyafetler, sosyal çevresi, ev ortamının da dezenfekte edilmesi gerekiyor. Uyuz en çok genital, karın bölgesi gibi vücudun biraz daha saklı, kapalı bölgelerinde oluyor. Özellikle hastalara sorduğunuz zaman söylüyorlar ama diğer şekilde ifade etmiyor, biraz daha çekinebiliyorlar. Hastalar biraz daha saklayabiliyor, bu durumu öteleyebiliyor onun için hekimle temasa geçmeleri önemli” dedi.

    “Hasta kendi başına ilaç kullanmamalı”

    Uyuz tanısı alan kişinin temas içerisinde olduğu, yakın çevresinin de bir uzmana danışması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Engin, sözlerine şöyle devam etti:
    “Aile bireylerinin benzer şekilde şikayeti olsun olmasın bazen şikayeti olmuyor, aile bireyleri ‘Ben de bir şikayet yok, o zaman benim kullanmama gerek yok’ diyor. Ama şunu biliyoruz; aile bireylerinde de temas olan kişilerde de bulaşıyor. Sonrasında lezyonlar çıkabiliyor, bazen de çıkmayabiliyor. Çıkmaması taşımadığı anlamına gelmiyor. ‘Ben çok temizim, uyuz bana bulaşmaz’ böyle değil uyuz akarı, buradaki temas önemli. Bu sosyal hayat, işyeri, ev içi olabilir, uzun süreli temaslı kişilerde bir şekilde bulaşıyor. Hijyene çok dikkat eden kişilerde de bir şekilde bulaşma olabilir. İnsanların iç içe bulunması, yakın temas önemli diye söyleyebiliriz ama şu dönemde bir artış var, bakalım yazın da bu devam edecek mi, beraber göreceğiz. Yakın temasın olduğu her ortamda bir risk var diyebiliriz. Önceden karışım kremler kullanıyorduk, hasta tüm vücuduna uyguluyordu yine bazı hastalara uyguluyoruz. İlaçlarla eradike etmemiz uyuzu biraz daha kolay gibi duruyor. Neredeyse her gün artık uyuz vakalarını görüyoruz. Tedaviye özellikle uyum göstermeleri çok önemli. Şunları da görmeye başladık; önceden uyuz tanısı almış hasta, sonrasında ilacı defalarca kullanıyor bazen kendisi de alıp kullanıyor. O ilaç da deride irritasyon, egzamaya neden olabiliyor, bu uyuzla çok karıştırılabiliyor. Böyle gördüğümüz vakalar da çok. Hekimlerini iyi dinleyip tedaviyi o şekilde yapmaları, kendi başlarına da çok ilaç almamalarını öneriyorum çünkü uyuzla beraber egzema da tetiklenebiliyor. Sonra tekrar tekrar ilaç verilince de bu bir kısır döngüye giriyor”

    “Büyük küçük çocuklarda da çok ciddi uyuz vakaları var”

    Çocuklarda da sıklıkla uyuz vakalarıyla karşılaştıklarını söyleyen Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş, “Maalesef bu pandeminin bitiminden beri 2 senedir gerçekten büyük küçük çocuklarda da özellikle çok ciddi uyuz vakaları gerçekten var. Bunların bir kısmı hakikaten besin alerjisiyle karıştırılabiliyor, aslında hiç karışmaması gerekir. Uyuz çok kaşıntılı bir hastalık, alerjik hastalıklar da kaşıntılı olabilir. Uyuzun özellikle tuttuğu eller, parmak araları, göbek çevresi gibi yerler çok tipiktir. Dikkatli bir göz, uyuz böceğinin deri altında yaptığı birtakım tüneller vardır; hareket ettiği, yürüdüğü tüneller oluşur, onları görerek tanı konabilir. Böceğin hareketi sırasında bir kaşıntı ortaya çıkar, gerçekten çok ciddi bir kaşıntıdır. Geceleri daha da artar, burada şunu sorgulamak lazım; evde başka kaşınan kimse var mı? Hakikaten böyle vakalarda geliyor, çocuğa besin, süt alerjisi tanısı konmuş ama evde bütün aile kaşınıyor. Sormazsanız da söylemiyorlar, sormak lazım. Çok can sıkıcı bir hastalık, işin kötüsü; bu son 2 yıldır var olan uyuz vakaları oldukça dirençli vakalar. Klasik tedavilere direnç gösteren epey bir vaka var, tabi daha çok cildiyeci arkadaşlarımız bununla ilgileniyor. Böyle bir şey olduğunda hijyen şartlarına çok sıkı dikkat etmek lazım. Çamaşırların, yatak takımlarının kaynatılması, verilen ilaçların çok doğru, düzgün şekillerde kullanılması gerekir. Maalesef bütün dünyada olduğu gibi bizde de uyuz vakalarında bir artış var, bu tabi kişilerin kullandığı giysileri başkalarının da kullanmasıyla bulaşma söz konusu olabilir. Ev içi bulaşma çok önemlidir. Alışveriş yerlerinde, giysi satılan yerlerde giyilip çıkarılan yerlerle olabilir ama asıl bulaşma tabi ev içinde bazen de okullarda oluyor” şeklinde konuştu.

    “Mutlaka alerji dışında uyuz salgınının da akla gelmesi gerekiyor”

    Uyuzun kimi zaman başka hastalıklarla karıştırabildiğini söyleyen Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, “Çok sık görmeye başladık, bu bazen alerjiyle de karışabiliyor. Özellikle geceleri artan kaşıntı, ailenin diğer bireylerinde de kaşıntı şikayetleri varsa, avuç içi ayak tabanı, koltukaltı gibi bölgelerde lokalize birtakım lezyonlar var ise bu durumda mutlaka alerji dışında uyuz salgınının da akla gelmesi gerekiyor. Diğer önemli husus da şu, içinde bulunduğumuz dönemlerde parvoviris diye belirttiğimiz beşinci hastalıkla ilişkili döküntü çok sık görmeye başladık. Yaz aylarıyla ortak kullanılan havuzla birlikte el, ayak, ağız hastalığı gibi viral döküntülü hastalıklar da sık görülmeye başlanıyor. Özellikle bu konuda alerjiyle karıştırmamak gerekiyor. Avuç içi, ayak tabanı tutulumu varsa burada da el, ayak, ağız hastalığı akla gelebilir, buna dikkat etmek gerekiyor. Yaz aylarıyla birlikte artan havuz kullanımı buna bağlı olarak da ortak kullanım sonucu maalesef viral enfeksiyonlar da giderek yaygınlaşıyor. Anne, baba kaşınıyor çocukta da döküntüler var. Yanlışlıkla, bunlar besin alerjisi olarak adlandırılıyor. Çok küçük 3-4 aylık çocuklarımızın anneleri süt, yumurta, buğday, kuruyemiş, bir sürü gıdayı diyetinden çıkararak bize geliyor. Bu da anne sütü kalitesini bozuyor. Uyuz dediklerinde temizlikle, kendileriyle ilgili bir durum olduğunu düşünüyorlar aslında öyle bir şey değil. Siz dışarıda kıyafet denerken bile uyuz bulaşı olabiliyor. O yüzden evde temizlikle ilgili yapılan bir hata değil. Korkacak, utanılacak bir durum değil, tedavisi olan bir durum” ifadelerini kullandı.

  • Bursa’nın bu köyünde uyuz vakaları arttı

    Bursa’nın bu köyünde uyuz vakaları arttı

    Bursa’nın Orhangazi ilçesinde uyuz vakaları artınca muhtar hoparlörle tüm köyü uyardı. Yeniköy Mahalle Muhtarı Hasan Akoğlu, anons sisteminden, son dönemlerde artan uyuz vakaları olduğunu belirterek, sağlık ocağına başvuruların da arttığını açıkladı.

    Vatandaşların özellikle akşamları misafirliklerini bir süreliğine yapmamaları, hijyen konularına dikkat etmeleri ve özellikle kaşıntı şikayeti yüksek olanların mutlaka sağlık ocağına müracaatta bulunmalarını istedi.

  • Uyuz hastalığının tedavisi kolaylaştı

    Uyuz hastalığının tedavisi kolaylaştı

    Uyuz hastalığında önceki yıllarda geleneksel tedavi yöntemlerinin uygulandığı, günümüzde ise yeni çıkan ilaçların uyuz hastalığındaki parazitleri bulup felç ettiği ve tedavinin daha da kolaylaştığı açıklandı.
    Uyuzda tedavinin kolaylaştığını belirten Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Arslan Yürekli, “Uyuz hastalığı, yani skabiyes son zamanlarda polikliniklerimizde sıkça gördüğümüz bir hastalık. Bizler daha öncesinde bu hastalığın tedavisinde sadece sürme ilaçlar kullanıyorduk. Yani hasta boyundan aşağı bütün ilacı sürüyor ve belli bir süre bekliyordu. Artık tedavide elimiz daha güçlü, tedavide oral tabletler de kullanabiliyoruz. Ne yapıyor bu oral tabletler? Paraziti buluyor ve felç ediyor. Bu sayede paraziti öldürüyor, hastanın her yerine ilaç sürme gerekliliğini ortadan kaldırıyor, güvenle bu ilacı kullanabiliyoruz. Uyuz tedavisinde artık daha güçlüyüz” dedi.

  • Kışın artan uyuza dikkat

    Kışın artan uyuza dikkat

    Son dönemlerde salgın haline gelmesi nedeniyle gündem olan uyuz hastalığının soğuk havaların yaşandığı kış döneminde daha da yaygınlaştığı biliniyor. Şiddetli kaşıntılara neden olarak yaşam kalitesini düşüren cilt hastalığıyla ilgili bazı vatandaşlar kendince tedbir alırken, Eskişehir’de aktarlık yapan Koray Özkılıç, uyuzla ilgili bilgilendirmede bulundu.

    Özellikle Aralık ayına girilmesiyle kendilerinden kaşıntıya iyi gelen ürün talep eden kişi sayısının artışa geçtiğini söyleyen Özkılıç, kişisel temizliğin önemine ve kıyafetlerin yüksek sıcaklıkta yıkanmasının gerekliliğine dikkat çekti. Uyuz olan vatandaşlara kükürtlü sabun ile ardıç katranlı ürünler kullanmasını tavsiye eden Özkılıç, ayrıca şahtere, kırkkilit ve pıtırcık otunun da kaşıntıyı azaltacağını ifade etti.

    “Kişisel bakım ürünlerinin kimseyle paylaşılmaması lazım”

    Eskişehir’de uzun yıllardır aktarlık yapan Koray Özkılıç, kış aylarında havaların soğumasıyla uyuz hastalığının harekete geçtiğini belirtti.

    yuz hastalığının yaşam kalitesini ciddi anlamda düşürecek kadar kaşıntıya neden olduğuna vurgu yapan Özkılıç, “Uyuz kaşıntısı nedeniyle vatandaşlar hayatlarını idame ettirmekte zorlanır. Hastalığa yakalananların acil olarak kişisel temizliğine dikkat etmesi ve kıyafetlerinin hepsini belli bir sıcaklıkta yıkaması gerekir. Ancak bu noktada şöyle önemli bir detay var, tüm kıyafetleri yıkayıp dolapta 1 tanesini unutursanız ve onu giyerseniz hastalıktan kurtulduysanız bile yeniden başlar. Dolayısıyla bu tarz şeylere çok dikkat edilmeli. Kişisel bakım ürünlerinin de kimseyle paylaşılmaması lazım. Uyuz, umumi tuvaletlerden ve hamamlardan da çok hızlı bir şekilde yayılabilmektedir” dedi.

    “Bizlere uyuzla ilgili çok fazla gelip giden muzdarip vatandaş var”

    Uyuz hastalığına yakalananlara kükürtlü ve ardıç katranlı sabun, sprey ile şampuan kullanmalarını tavsiye eden Özkılıç, “Bu ürünler uyuzu baskılar. Ayrıca vücuda alacağımız şey ise şahtere, kırkkilit ve pıtırcık otu dediğimiz bu 3 ürün olacak. Bahsettiğim otlar kaşıntıyı ve kaşıntıya sebep olan dürtüyü azaltmak için içilebilir. Bizlere de uyuzla ilgili çok fazla gelip giden muzdarip vatandaş var. Uyuz gözden kaçırılmamalı, görmemezlikten gelinmemeli. Uyuz mikrobunun artmasındaki en büyük sebep, yurt dışından kaçak olarak gelenlerin aşısız olmamaları. Şahsen uyuz vakalarının onlardan dolayı artışa geçtiğine inanıyorum” şeklinde konuştu.

  • “Kıyafet denerken uyuz bulaşabilir”

    “Kıyafet denerken uyuz bulaşabilir”

    Cildiye Uzmanı Prof. Dr. Zennure Takcı, uyuz vakalarının 30 ile 50 yılda döngüsel bir artış gösterdiğini şu anda toplumun bu artış dönemini yaşadığını söyledi. Uyuz hakkında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Takcı, “ Uyuz vakaları son yıllarda artmış durumdadır. Uyuz hastalığı 30 ile 50 yılda bir döngüsel bir artış gösteriyor. Şu an bu artış dönemini yaşıyoruz. Büyük insan göç hareketliliğinin olduğu dönemlerde salgın hastalıklarda artış olabiliyor. Ülkemiz coğrafya nedeniyle yoğun göç alan bir ülkedir. Bunun da katkısı var. Son yıllarda uyuz vakaları oldukça artmış durumdadır” açıklamasında bulundu.

    “Hayvanlardan bulaşmaz”

    Uyuzun hayvanlardan bulaştığı düşüncesinin yanlış bir bilgi olduğunun altını çizen Prof. Dr. Zennure Takcı, “Uyuz hastalığına neden olan parazit ‘sarcoptes scabiei’ dediğimiz bir parazit ve konağı insandır. Kümes, ahır hayvanları ya da evde beslediğimiz kedi veya köpeğin uyuzu insanlara bulaşmaz. İnsanda üreyen parazit sadece insandan insana bulaşır. Hayvanların uyuz hastalığı insanlara bulaşmaz” diye konuştu.

    “Kaşıntı hemen başlamıyor”

    Uyuz hastalığı olan kişinin mutlaka aile bireylerinde yakın temasta olduğu kişilerin de tedavi alması gerektiğini işaret eden Prof. Dr. Zennure Takcı, ”Uyuz hastalığı yakın temasla bulaşan bir hastalık ve yakın temas gerçekleştiğinde karşıdaki kişide hemen kaşıntı başlamıyor. Kaşıntıların başlaması 2-3 haftaları bulabiliyor. O yüzden biz uyuz hastalığı teşhisi koyduğumuz kişilerde etraftaki bireylerde kaşıntı olmasa da mutlaka tüm aile bireylerinin tedavi almasını şiddetle tavsiye ediyoruz. Uyuz tedavisi alan kişilerin kıyafetlerinin en az 60 derecede yıkanması gerekiyor. Yıkanamayan kıyafetlerin büyük bir poşet içerisinde toplanarak ağzı kapatılarak bekletildiğinde 1 hafta 10 gün içerisindeki tüm parazitler ölüyor. Uyuz hastalığı ilk bulaştığında hemen kaşıntılar başlamıyor. Kaşıntıların başlaması 3 haftayı bulabiliyor. Bu kaşıntının temel özelliği gece artmasıdır. Bu parazit kişinin gece yatağa girmesiyle birlikte sıcak havada hareketlenmeye başlıyor. Deri üzerinde tüneller kazıyor. Yumurtlayarak ilerliyor. Bir kişide eğer gece artan kaşıntı varsa, çevresinde veya arkadaşlarında bir kaşıntı varsa mutlaka uyuz açısından muayene olması gerekiyor. Uyuz parazitinin sevdiği alanlar var. Özellikle eller, parmak araları, koltuk altı çevresi, göğüs çevresi, göbek kemer hattı ve bilhassa erkeklerde genital bölge ve uyluklara yerleşme eylemindedir. Herkes uyuz olabilir. Korona virüste olduğu gibi nefesle bulaşan bir hastalık değildir. Bit gibi pire gibi zıplayan bir parazit değildir” şeklinde konuştu.

    “Bunlara dikkat”

    Vatandaşların günlük hayatta dikkat etmesi gerekenlere değinen Prof. Dr. Takcı, şunları söyledi: “Vakaların çok arttığı bu salgın döneminde halkımızın şunlara dikkat etmesi çok önemlidir. Kıyafet alırken deneme kabinlerinde sizden önceki kişi eğer uyuz hastası ise parazit yükü fazla ise kıyafetlere bulaşmış olabilir. Bu dönemde kıyafet denerken dikkatli olmanızı tavsiye ederim. Kış mevsimindeyiz. Soğuk havada restoranlara gittiğimizde üstümüze şal alabiliyoruz. O şallar aracılığı ile uyuz hastalığı bulaşabilir. Buna dikkat edelim. Kreşlerde ve okullarda çocuklar birbirleriyle temas ederek oynamaya çok seviyorlar. Kabanları üst üste asılabiliyor. Kabanların yakın durması ya da kıyafetlerin üst üste olması ya da birbirlerinin yeleklerini kazaklarını giymeleri yoluyla da uyuz hastalığı çok hızlı bulaşabiliyor. Burada okul öğretmenlerine de görev düşüyor.”

  • “Herkes her an uyuz olabilir”

    “Herkes her an uyuz olabilir”

    Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Müge Güler Özden, insanın yaşam konforunu düşüren, sebep olduğu kaşıntı sebebiyle kişileri oldukça rahatsız eden uyuz hastalığı ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Bu konuda birçok araştırma yapan Prof. Dr. Müge Güler Özden, uyuzun son yıllarda önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya başladığına dikkat çekti.

    “10-15 saniyelik yakın temasla insandan bulaşıyor”

    Prof. Dr. Müge Güler Özden, uyuz hastalığının artışı, bulaşması ve tedavisiyle ilgili bilgi vererek, “Bunun elbette küresel ısınma, göç hareketleri ya da yaşam tarzındaki bazı değişikliklerle açıklanması mümkündür. Salgın şu anda ülkemizin çok önemli bir gerçeğidir. Uyuz insandan insana yakın temasla bulaşan bir parazittir. İnsana özgü bir parazittir. Hayvanlardan bulaşması özellikle bu salgında insana ait uyuzun hayvanlardan bulaşması söz konusu bile değildir. İnsandan insana yaklaşık 10-15 saniyelik bir yakın temasla bulaşabilen, vücut ısısı ile bulaşma riski artan bir ajandır. Bu hastalığın tedavisinde yapılan en büyük hatalardan bir tanesi sadece hastayı tedavi etmeye çalışmaktır. Tüm ailenin aynı anda hasta olsun olmasın tedavi edilmesi çok önemlidir. Henüz yumurtadan çıkmamış uyuz parazitlerinin hastanın sağlık olduğu gibi yanlış bir algıya yol açabileceği önemli bir ayrıntıdır. Bütün aile bireyler tedavi olmazsa pinpon etkisi oluşacaktır. Bir hasta iyileşirken diğer hastalanacak, o iyileşirken diğer hastalanacaktır. Bir türlü kurtulmak mümkün olmayan kısır döngüye girilir. O yüzden hasta olsun olmasın tüm aile bireyleri tedavi olmalıdır. Uyuz kaşıntısı gerçekten çok rahatsız eden bir kaşıntıdır. Özellikle vücut ısısının artışı ile bu kaşıntının artması çok tipiktir. Özellikle yatağa yattıktan sonra vücut ısısı artmaya başlamasıyla beraber uyuz da harekete geçecek ve kaşıntı şiddetlenecektir. Tutulum yerleri önemlidir. Özellikle derinin ince olduğu, daha sıcak ya da yumurtaları rahatlıkla bırakabileceği yerleri seçer. Elin iç yüzleri, meme başı çevresi, genital bölge, kasıklar ve göbek çevresi en sık karşılaştığımız bölgelerdir. Tedavi sürecinde eskiden bir kez bile krem sürmek yeterliyken, aslında çok kolay tedavi edilebilen bir ajanken şimdi biraz direnç gelişti. Burada ısrarla 6, 7, 8 defa belki tedaviyi tekrarlamak 1 hafta 10 gün aralarla büyük fayda vardır. Artık ülkemizde yapılan bir tablet, oral tedavi ajanı da var. Tropikal tedavi ile iyileşmeyen vakalarda doktor kontrolünde oral tedavi ile desteklemek yapılması gereken bir durumdur. Oldukça etkili oluyor. Kıyafetlere çok dikkat etmek gerekiyor. Kıyafetlerin 60-70 derecede yıkanması, kızgın ütü ile ütülenmesi, yıkanamayan kıyafetlerin 10 gün kadar hava almayacak şekilde paketlenip kullanılması önemlidir. Kızgın ütü yaparken dikiş aralıklarına dikkat etmek gerekiyor. Yumurtalar dikiş aralarında kalabilir” diye konuştu.

    “30 kat hızla yayılıyor, hepimizi tehdit altına alıyor, herkes her an uyuz olabilir”

    Yaptığı çalışmalarla ilgili bilgi veren Özden, “Ülkemizdeki salgının aslında daha evvel yıllarda başladığını biz dermatoloji uzmanları olarak fark etmiştik. Bu konuda Dünya Sağlık Örgütü ve kendi sağlık otoritelerimize de veri sağlamak amacıyla çok merkezli çalışma yapmıştık. Türkiye’nin her yerinden veri topladık. Gördük ki 2014, 2015, 2016 ve 2017 yıllarında vaka sayıları çok az ve belli sayıda giderken birden bire 2017’den sonra ilk olarak 7 katına, sonra 30 katına çıkacak kadar hızlı bir salgın başlamıştı. Pandemi bu salgın hızını bir az yavaşlattı. Pandeminin bitişiyle birlikte, insanların yeninde temas kurmasıyla beraber 30 kat hızlı başlayan salgın tekrar kendi ivmesiyle beraber ne yazık ki devam ediyor. Hepimizi tehdit altına alıyor. Herkes her an uyuz olabilir” şeklinde konuştu.

  • Uyuz tedavisinde ilaçlar yetersiz kalıyor

    Uyuz tedavisinde ilaçlar yetersiz kalıyor

    Uyuz hastalığının toplu kullanım alanlarında yayılma hızının arttığını söyleyen Deri ve Zührevi hastalıklar uzmanı Dr. Muhammed Hanefi Dirican, kendilerine gelen 100 hastadan 30’unda uyuz vakasına rastladıklarını belirtti. Uyuz hastalığının tedavisinde ilk basamakta kullanılan ilaçlardan yeterince etki alınamadığını belirten Dirican, “Uyuz tedavisinde en temelde uygulanan ilaçta klinik gözlemlerde ilaca karşı yarı yarı bir direnç artışı söz konusudur. Bu durumda insanların tedaviyi uygun şekilde uygulamamasından kaynaklı olabiliyor. İlaca bağlı bir dirençte oluştuğu için hastalar genellikle kolay şekilde şikayetlerinden kurtulamamaktadır” ifadelerini kullandı.

    “100 hastanın 30’u uyuz şikayeti ile bize başvuruyor”

    Uyuz hastalığının yayılmasında ortak kullanım alanlarının etkisinin yüksek olduğunu belirten Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı Dr. Muhammed Hanefi Dirican, “Uyuz hastalığı parazit yoluyla oluşan bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalık kadın erkek fark etmeksizin her iki cinsiyette de görülebilmektedir. Tüm yaş gruplarında farklı insan gruplarında görülebilmektedir. Hastalık yakın temasla bulaşabilmektedir. Ortak kıyafet kullanımı, ortak yaşam alanı kullanımıyla da hastalık bulaşabilmektedir. Yurt, huzur evleri, askeriye gibi yerlerde daha hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Parazit vücuda bulaştıktan yaklaşık 4 veya 6 haftalık süre sonrasında şikayetlere sebep olmaktadır. En belirgin şikayet sıcak ve geceleri artan kaşıntıdır. Bu kaşıntı ellerde, koltuk altında, göbek deliği çevresinde ve kasıklarda yoğunlaşmaktadır. Bağışıklığı düşük yaşlı hastalarda kabuğu kalın yaralara sebebiyet verebiliyor. Kişiden kişiye yaraların miktarı farklılık göstermektedir. Tedavide kullanılabilecek, sürme ve ağız yoluyla alınan hap yöntemleri bulunuyor. Bu tedavi seçeneklerine rağmen artış devam ediyor bunun en büyük nedeni insanların tedaviyi olması gerektiği gibi kullanmamasıdır. Şuan muayene ettiğimiz 100 hastanın 30’u uyuz şikayeti ile bize başvuruyor. İlaç kullanıldıktan 7 veya 10 gün sonra aynı tedavi tekrarlanmalıdır. Diğer dikkat edilmesi gereken konu aktif şikayeti bulunmasa dahi aynı evi veya ortamı paylaşan bireylerin tedavi alması gerekiyor. İlacın sadece kaşınan bölgeye değil tüm vücuda uygulanması gerekmektedir. Erişkinlerde boyundan itibaren tüm vücuda uygulanmalıdır” dedi.

    “En temelde uygulanan ilaçta klinik gözlemlerde direnç artışı söz konusudur”

    Uyuz tedavisinde istenilen etkinin alınamadığını belirten Dr. Dirican, “Kendi klinik pratikliğimizden gözlemlediğimiz kadarıyla insanlar daha hızlı çözüm alabilmek için farklı yerlerden krem veya sabun alabiliyorlar. Bunlar bazen durumu daha da kötüleştirmektedir. Az veya çok bir kaşıntı durumu varsa hekime başvurulması gerekiyor. Uyuz geçmiş dönemlerde de böyle salgına dönüştü ancak geçmiş dönemlerden farklı olarak uyuz tedavisinde ilk basamakta kullanılan ilaçlarda yeterince etki alınamamaya başlandı. Klinik pratikte bu durum bizim karşımıza çok çıkıyor. Bu hastalığın yayılmasında yurt dışından gelen insanlar, deprem felaketi gibi etkenler etkili oldu. Geçmiş döneme göre belirgin bir artış var. Yüzde 30 oranına yakın bir artış var, bazı bölgelerde bu sayı daha yüksek olabiliyor. Klinikte yapılan çalışmalarda, cansız ortamlarda yapılan çalışmalarda ilaç etkisinde düşüş bulunmuyor. Uyuz tedavisinde en temelde uygulanan ilaçta klinik gözlemlerde ilaca karşı yarı yarı bir direnç artışı söz konusudur. Bu durumda insanların tedaviyi uygun şekilde uygulamamasından kaynaklı olabiliyor. İlaca bağlı bir dirençte oluştuğu için hastalar genellikle kolay şekilde şikayetlerinden kurtulamamaktadır. İnsanlarda da tedavi sürecinde bıkkınlık oluşabiliyor. Hastaların sağlık kuruluşlarından doğru tanıyla tedavi olması daha iyi olacaktır” şeklinde konuştu.

  • Gece kaşıntıları uyuz belirtisi olabilir

    Gece kaşıntıları uyuz belirtisi olabilir

    Son günlerde hem dünyada hem de Türkiye’de artan uyuz vakaları ile ilgili konuşan uzmanlar, Sağlık Bakanlığı verilerine göre yüzde 7 oranında uyuz vakalarının artış gösterdiğini belirtti. Artan vakalarla ilgili uyarılarda bulunan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Osman Kocabıyık, hastalığın her yaş grubunda görülebildiğine dikkat çekti. Özellikle gece saatlerinde vücutta yaşanan kaşıntıların uyuz belirtileri olabileceğini belirten Kocabıyık, sadece hijyenin uyuzdan korunmak için yeterli olmayacağını vurguladı.

    “Uyuz, ülkemizde ve tüm dünyada bir problem olup son birkaç yıldır vaka artışları gözlenmektedir”

    Uyuzun hem Türkiye’de hem de dünyada bir problem olduğunu ve son birkaç yıldır vaka artışlarının gözlemlendiğini söyleyen Uzm. Dr. Osman Kocabıyık, “Uyuz, insan gözü ile fark edilemeyecek küçüklükte Sarcoptes scabiei adlı bir parazitin neden olduğu sonbahar ve kış aylarında artış gösteren, çok kaşıntılı ve bulaşıcı bir deri hastalığıdır. Uyuz, ülkemizde ve tüm dünyada bir problem olup son birkaç yıldır vaka artışları gözlenmektedir. Aslında pandemiden önce artış başlamıştı, fakat pandemi sonrası kapanmalarla birlikte uyuz hastalığında ciddi artışlar görüldü” dedi.

    “15-20 dakikalık bir temas süresinde bulaşır”

    Tokalaşarak ya da yan yana oturularak hastalığın bulaşmadığını ifade eden Dr. Kocabıyık, “Hastalık, kişiden kişiye yakın temasla ve genellikle 15-20 dakikalık bir temas süresinde bulaşır. Direkt temas dışında enfekte bireyin kıyafet, yatak örtüsü ve havlu gibi eşyaları ile uzamış temas da uyuz hastalığının bir diğer bulaş yoludur. Sadece tokalaşma ya da yan yana oturmada bulaşması kolay değildir. Ancak yine de bulaşmaya karşı önlemler alınmalı, temastan kaçınılmalıdır” diye konuştu.

    “Uyuz hastalığı bağışıklık kazanmaz”

    Uyuz hastalığının bağışıklık bırakmadığını söyleyen Özel Kastamonu Anadolu Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Osman Kocabıyık, “Uyuz geçiren kişi, tekrar tekrar uyuz hastalığını geçirebilir, çünkü bağışıklık söz konusu değildir. Hayvanlardan insana uyuz bulaşmaz, hayvan akarları insanlarda çoğalamaz” şeklinde konuştu.

    “Erkeklerde genital bölge kaşıntıları çok tipik olarak görülüyor”

    Hastalığın tanısı ve belirtileri hakkında da açıklamalarda bulunan Dr. Kocabıyık, “Uyuzun kan ya da diğer laboratuvar testleriyle teşhis edilemez, tanı genel olarak hastanın tıbbi öyküsü ve karakteristik deri bulgular sayesinde ya da tipik deri döküntüleriyle tanı konulur. Parazit kişiye bulaştıktan sonra 4-6 hafta sonra ortaya çıkan ve özellikle geceleri artan kaşıntı ve en önemli klinik bulgusu parazitlerin deri içinde oluşturduğu tünellerin görülmesidir. Spesifik tutulum bölgeleri; el parmak araları, el bileğinin içi yüzü, koltuk altları, kulak arkaları, bel bölgesi, ayak bilekleri, ayaklar ve kalçalardır. Kadınlarda meme uçları ve çevresi, erkeklerde genital bölge kaşıntıları çok tipiktir. Erişkinlerde avuç içi ve ayak tabanlarında, yüz ve boyun bölgesinde genellikle kaşıntı olmazken çocuklarda bu alanlarda da kaşıntı ve hastalığa ait deri bulgular görülmektedir” ifadelerini kullandı.

    “Başarılı bir tedavi sonrasında dahi kaşıntı ve hastalık bulgularının 2-6 hafta kadar devam edebilir”

    Başarılı bir tedavi sonrasında dahi kaşıntı ve hastalık bulgularının 2-6 hafta kadar devam edebileceğini söyleyen Uzm. Dr. Kocabıyık, “Tedavide değişik ilaçlar kullanılabilmekle birlikte, hangi ilaç kullanılırsa kullanılsın uyulması gereken bazı kurallar vardır. Aynı yaşam ortamını paylaşan kişilerin, aktif şikayetleri olmasa bile aynı anda tedavi edilmesi tedavinin başarısı açısından önemlidir. Tedavide topikal ve oral ilaçları kullanılmakta olup, vücuda sürülerek uygulanan (topikal) ilaçların uygulanması öncesinde sıcak keseli banyo yapılarak derinin altına yerleşen parazit ile ilacın temas etme ihtimali artırılmalıdır. Uyuz paraziti derinin herhangi bir yerinde olabileceğinden ilaç kaşınan ve kaşınmayan kulak arkası ve çene altından itibaren ayak parmak uçları dahil tüm vücuda sürülmelidir. İlaç uygulama sonrası temiz kıyafetler giyilmeli, ilacın vücutta kalması gerekli olan süre sonunda banyo yapılarak ilaç vücuttan temizlenmelidir. Tırnaklar kısa kesilmelidir. Son 1 hafta içerisinde kullanılmış tüm kıyafet, çamaşır ve yatak takımlarının en az 60 derecede yıkanmalı ve ütülenmelidir. Yıkanamayacak eşyaların ağzı kapalı bir poşet içerisinde ortalama yedi gün saklanması yeterli olacaktır. Başarılı bir tedavi sonrasında dahi kaşıntı ve hastalık bulgularının 2-6 hafta kadar devam edebileceği unutulmamalıdır” dedi.

    “İnsanlar utanma duygusu ile hastalığı saklayarak kontrolünü zorlaştırıyor”

    Dirençli uyuzdan çok tedaviye uyumsuz aile bireylerinin olduğunu söyleyen Kocabıyık, “Uyuz tedavisinde tek bir kremi sür, bitsin diye bir semptomu olmadığını belirtip tedavi olmayanlar tekrarlayan bulaş ve tedavi başarısızlıklarına sebep olmaktadır. Önemli bir konuda dirençten ziyade hastaların kremleri deri kıvrımlarına yeteri kadar, doğru bir şekilde uygulamamasıdır. Topikal kremlere kısmen direnç var ama doğru ilaç kullanımı ve oral ivermektin tablet ile bu direnci aşabiliyoruz. Bir diğer önemli konu hastalığın gizlenme çabasıdır. Genellikle insanlar utanma duygusu ile çevresindeki kişilerden hastalığı saklamakta, bu da hastalığın kontrolünü zorlaştırmaktadır. Uyuz utanılıp saklanacak bir hastalık değil, tedavisi olan bulaşıcı bir hastalıktır. Tedavi olmadığında geceleri artan kaşıntı nedeni ile uyku problemleri, sürekli kaşınmaya bağlı olarak deri enfeksiyonları gelişebilir. Tedavi olmadığımız zaman gece ciddi kaşıntılara sebep olabiliyor, bu kaşıntılara bağlı olarak ciddi deri enfeksiyonları da olabiliyor. Bu yüzden özellikle tipik gece kaşıntısı yaşayanların en kısa sürede doktora başvurmalarını öneriyoruz” dedi.

    “Kişisel bakım ya da temizlik hastalığı yüzde 100 korumuyor”

    İstanbul’da hastalıkla ilgili ciddi vaka artışlarının görüldüğünü ifade eden Uzm. Dr. Osman Kocabıyık, şöyle devam etti:
    “İstanbul’dan hastalıkla birlikte Kastamonu’ya gelen ziyaretçiler, şehrimizde vaka artışına yol açtı. Ama endişelenecek bir hastalık değil, tedavisi var fakat bulaşıcı bir hastalık. İzolasyona uyup tedavimiz tamamlanana kadar birileriyle temas kurmazsak ya da erken tanı ya da tedaviye başlayabilirsek korkulacak bir hastalık değil. Uyuzda çevremizde benzer hastalık öyküsü ya da benzer kaşıntı öyküsü olan varsa bir de gece kaşıntıları varsa bunların mutlaka hastaneye müracaat etmeleri gerekiyor. Bu hastalıkta kişisel temizlik önemli ama hastalık bulaşıcı olduğu için yakın temas kurulduğu zaman 15-20 dakikalık istediğiniz kadar kişisel temizliğiniz olsun hastalık bulaşabiliyor. Bu hastalıktan dolayı ıstırap çeken, temizlik hastası olan kişiler var. Evini temizleyip sirkeli su ile temizleyenler var fakat buna rağmen hastalığı geçiremeyenler bulunuyor. Kişisel bakım ya da temizlik yine de önemli fakat yüzde 100 uyuzdan koruyucu değil. Ben, çok titizim çok temizim desek bile bu uyuzu korumaz, bulaştığında önlenemez bir hastalık, kişisel temizliğimize dikkat etmemiz gerekiyor fakat yüzde 100 uyuzdan koruyucu değil sadece temizlik.”

  • Şiddetli kaşıntı uyuz belirtisi olabilir

    Şiddetli kaşıntı uyuz belirtisi olabilir

    Son birkaç yıldır hekimler tarafından tedavilere iyi cevap vermeyen şiddetli kaşıntı vakalarında bir artışın yaşandığını belirten Dermatoloji Uzmanı Dr. Ümit Bostancı, “Özellikle gece artan, uyumaya engel olan, uykudan uyandıran bazı hastaların dediği gibi, ‘çıldırtıcı kaşıntı’ kişileri bezdirebilmektedir. Maalesef uyuz vakalarında bir artış gözlenmektedir. Bu hastalarda tedavide ilaçlara direnç görülüyor ve yakınmaları geçmeyen kişiler doktor doktor gezip, derdine çare arıyor.

    Birçok kişi ben temizliğime çok dikkat ederim, nasıl ve neden uyuz olabilirim diye düşünüyor ama uyuz kişinin temizliği ile ilgili değildir. Uyuz sadece insandan insana bulaşan akar türü bir parazit ile oluşan deri hastalığıdır. Akarların hepsi gözle görülmeyen, mikroskobik canlılardır. Bazı türleri insanda ürtiker, allerjik nezle, astım gibi rahatsızlıklara sebep olabilirler” dedi.

    Uyuz etkeni sarcoptes scabiei adında bir akar türü olduğunu belirten Bostancı, “İnsan vücudu dışında birkaç günden fazla yaşayamaz. Parazit insan cildinin üst tabakası olan Epidermis içinde tüneller kazarak yerleşir ve yumurtlar. Sadece insandan insana yakın temasla bulaşır. Bulaştıktan sonra belirtiler hemen başlamaz, birkaç haftalık kuluçka sonrasında kaşıntı ortaya çıkar. Kişiler 15-20 dakika kadar yakın temasta olduklarında kolayca bulaşabilir. Ortak kullanılan eşyalar vasıtasıyla hatta giyim mağazalarında deneme amacıyla farklı kişiler tarafından giyilen giysilerden bile bulaşır. Aynı evde yaşayanlar, okul yurtları, huzurevleri, asker kışlalarında kolayca yayılır” diye konuştu.

    Uyuz teşhisi hekim tarafından klinik belirtilere göre konulduğunu ifade eden Bostancı, “Teşhiste herhangi bir kan testi yoktur. Kesin teşhis deri kazıntısının mikroskopta incelenmesi ve parazitin görülmesi ile konur. Tedavide ise deri yüzeyine uygulanan topikal krem ve losyonlar kullanılır. Hekimler tarafından eczanede özel hazırlanan majistral kremler önerilebilir.

    Dirençli vakalarda kremleri tekrar tekrar uygulamak gerekebilir. Uyuzun tedavisinde ivermektin içeren tabletler yurtdışında kullanılabilmektedir. Bu ilaç Türkiye’de kullanımda değildir. Hastalık tedaviden 24 saat kadar sonra genelde bulaşıcılığını kaybetmektedir. İç çamaşırları, çarşaflar 50-60 derecede yıkanmalı. Yıkanamayan giysiler bir poşete konup 3-4 gün bekletilmeli. Aynı evde yaşayanlar ortak eşya kullanmamalı. Belirti göstermese bile aile bireylerinin tümü tedavi edilmelidir” dedi.