Etiket: uzman

  • Yeni şeyler beyne iyi geliyor

    Yeni şeyler beyne iyi geliyor

    Nörolog Nigar Ahmadova, beyin sağlığına ve nörolojik hastalıklar konusunda farkındalığın önemine dikkat çekti. Genel vücut sağlığını korumak için sürekli olarak düzenli beslenilmesi, egzersiz yapılması, alkol ve sigara gibi zararlı alışkanlıklardan ve stresten uzak durulması önerileri veren Uzm. Dr. Ahmadova, “Bu öneriler beyin sağlığımız için de gerekli ve önemli. Beynimize iyi bakmak için okuyup, sürekli yeni şeyler öğrenerek de beslemeliyiz” dedi.

    Kent Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Nigar Ahmadova, üyesi olduğu Türk Nöroloji Derneğinin 22 Temmuz Dünya Beyin Günü çerçevesinde, Türkiye genelinde farkındalık oluşturmak amacıyla “Beynine İyi Bak” kampanyası başlattığını söyledi. İnsanların yüzyıllar boyunca duygu, düşünce ve davranışların nasıl oluştuğu, nasıl değiştirilebileceği sorusuna yanıt aradığını belirten Uzm. Dr. Ahmadova, “Bu arayışlara yanıt bulmaya çalışırken beynimizin nasıl çalıştığını, onun hastalıklarını, korunma yöntemlerini öğrenmek için nörobilimcilere ve nörologlara kulak vermek gerekir” diyerek nörolojik hastalıkların tedavisindeki gelişmeler hakkında bilgi verdi.

    Tedavide önemli gelişmeler var
    Yaşam süresinin uzamasına bağlı olarak Alzheimer, Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıkların toplumsal sorun oluşturduğunu, maddi manevi yük oluşturduğunu belirten Dr. Ahmadova, “Beynimizde Alzheimer ve felç kadar pek çok hastalık gelişebilir. Örneğin; yapılan çok sayıda çalışma sayesinde yeni ilaçlar geliştirilse de şu anda Alzheimer hastalığının tam tedavisi yok; ancak farkındalığın artması, böylece erken evrede yakalanarak tedavinin başlanması, hastalığın ilerlemesini önleyebiliyor.

    İleri evrelerde beyne giden kan akımının bozulması sonucu konuşamama, yürüyememe, yutma güçlüğü ve görme sorunu gibi serebrovasküler hastalıklar ortaya çıkıyor. Son dönemlerde trombolitik (iskemik inme geçiren hastalara beyni besleyen damar içerisinde oluşan ve damarı tıkayan pıhtıyı eritmek amacıyla uygulanan bir tedavi şeklidir) tedavi, tromboektomi (pıhtı çıkarılması) tedavisi gibi girişimsel işlemlerle elimiz güçlendi; ancak önemli olan hastalanmadan bunu engellemek” ifadelerini kullandı.

    “İnme, en çok yeti kaybına yol açan hastalıkların başında geliyor”
    Dünyada en sık görülen hastalıklar arasında sayılan inme yani felcin bir beyin hastalığı olduğuna dikkat çeken Dr. Ahmadova, “İnme, en çok yeti kaybına yol açan hastalıklar arasında birinci sırada; ama inmeden korunma ya da riski düşürme şansımız var.

    Obezite, hipertansiyon, sigara, alkol, pasif yaşam tarzı gibi alışkanlıklarımızı değiştirerek inmenin önüne geçebiliriz. Multiple skleroz gibi genç insanlarda gördüğümüz yeti yitimine neden olan hastalığın tedavisi de son yıllarda çok geliştirildi. Son dönemde hayatımızda yapay zekada yer almaya başladı. Gelişen teknolojiler sayesinde nörobilim alanında yeniçağ başladı diyebiliriz” dedi.

    “Beynimize iyi bakmak için okuyup, yeni şeyler öğrenmemiz gerekli”
    Uzm. Dr. Ahmadova, genel vücut sağlığını korumak için sürekli olarak düzenli beslenilmesi, egzersiz yapılması, alkol ve sigara gibi zararlı alışkanlıklardan ve stresten uzak durulması gerektiğini belirterek düzenli uykuya dikkat çekti. Bu önerilerin beyin sağlığımız için de gerekli ve önemli olduğunu kaydeden Ahmadova, “Beynimize iyi bakmak için onu okuyup, sürekli yeni şeyler öğrenerek de beslemeliyiz. Karşılaşacağınız nörolojik hastalıklarda da nörologlar size pusula olacaktır” şeklinde konuştu

  • “Karaciğer ve böbrek hasarına yol açabilir”

    “Karaciğer ve böbrek hasarına yol açabilir”

    Tokat Devlet Hastanesi Diyetisyeni Esra Koçak, sosyal medyada görülüp yapılan diyetlerin karaciğer ve böbrek hastalıkları gibi ciddi sorunlara yol açabileceğini söyledi.

    Tokat Devlet Hastanesi Diyetisyeni ve Beslenme Uzmanı Esra Koçak, sosyal medyada görülen diyetlerin yapılmaması ve dikkat edilmesi uyarısında bulundu. Koçak, sosyal medyada görülen diyetlerin uygulanması, bitkisel karışımların ve içeceklerin tüketilmesi, zayıflama ilacı veya zayıflama çayı adı altında satılan ürünlerin tüketilmesinin genelde en çok yapılan hatalardan olduğunu belirtti.

    “İlerleyen dönemlerde karaciğer ve böbrek hasarına kadar gidebilir”
    Koçak, sağlıklı kilo vermek için öncelikle yapılması gerekenin kişinin sağlığının bir uzman hekim tarafından olduğunu belirterek, “Kişilerin kilolarından kurtulmak için başvurduğu yöntemler, uyguladığı popüler diyetler dönüşü olmayan sağlık problemlerine yol açabilir. Başkasına verilmiş diyet listelerinin uygulanması veya internette sosyal medyada görülen diyetlerin uygulanması, bitkisel karışımların ve içeceklerin tüketilmesi, zayıflama ilacı veya zayıflama çayı adı altında satılan ürünlerin tüketilmesi genelde en çok yapılan hatalardır.

    Yapılan bu hatalar bağışıklığın zayıflamasına, kansızlığa, saçların dökülmesine, kas zayıflığına neden olur. Bu sorunlar ilerleyen dönemlerde karaciğer ve böbrek hasarına kadar gidebilir. Sağlıklı kilo vermek için öncelikle yapılması gereken kişinin sağlığının bir uzman hekim tarafından değerlendirilmesi ve bu değerlendirmenin sonucuna göre diyetisyen tarafından kişiye uygun beslenme programının düzenlenmesi gerekmektedir. Diyetin kişinin yaşına, cinsiyetine, boyuna ve kilosuna uygun yeterli ve sürdürülebilir olması gerekmektedir. Diyete ek olarakta hareketli yaşam tercih edilmeli ve uyku düzenine de dikkat edilmelidir” diye konuştu.

  • Balina heyecanı

    Balina heyecanı

    Deniz memelilerinin kritik yaşam alanları ve karşılaştıkları sorunlar hakkında bilimsel ve kamu bilincini artırmaya yönelik çalışmalar yapan DMAD’nin uzman ekibi, Kaş ve Fethiye açıklarında ispermeçet balinaları görüntüledi. Dernek kurucusu Aylin Akkaya, Dimitris Lisenko, Leyla İsrapilova, Evie Violet White, Atakan Dalkılıç, Bedirhan Bartu Tekin, Ceyda Özdemir, Efecan İştipliler, Zeynep Dilan Seyhan ve Evsane Güllüdere, bölgedeki çalışmalarını sürdürüyor.

    Deniz biyoçeşitliliğini korumak için veri tabanı oluşturan, ekolojik farkındalığı artırmayı amaçlayan derneğin araştırmacıları, Akdeniz’de yürüttükleri araştırma seferinde elde ettikleri ispermeçet balinalarına ait görüntüleri sosyal medya hesaplarından paylaştı. DMAD’dan Leyla İsrapilova, ‘Türkiye’de balina var’ başlıklı paylaşımında, bu balinaların aslında hep var olduklarına işaret ederek, “Başka balina türleri de var. Fakat insan kaynaklı stres faktörleri arttığı için koruma ve farkındalık çalışmalarının önemi gittikçe artıyor” diye uyardı.

    Türkiye denizlerinde ispermeçet, gagalı balina ve uzun balina olmak üzere 3 tür balina bulunduğunu belirten araştırma ekibinden Efecan İştipliler, Dünya Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) kırmızı listesi verilerine göre Akdeniz’de yaşayan ispermeçet balinaları için 250 ila 2 bin 500 arasında nüfus tahmini yapıldığını, Akdeniz popülasyonunun ‘tehlike altında’ şeklinde sınıflandırıldığını söyledi.

    Doğu Akdeniz’deki çalışmaların az olması nedeniyle Türkiye kıyılarındaki nüfusun ortaya çıkarılması için daha çok çalışılması gerektiğini belirten İştipliler, balina ve yunusların iletişim için ses kullanan canlılar olduklarından, en büyük tehdidin de su altı ses kirliliği olduğunu kaydetti. İştipliler, ayrıca deniz trafiğine bağlı yaralanmalar, plastik kirliliğini de balina türleri için önemli tehditler olarak sıraladı.

    İspermeçet balinasında yeni doğan yavruların, 3,5- 4,5 metre uzunluğunda ve 1 ton ağırlığına sahip olabildiğini anlatan İştipliler, şu bilgileri verdi:

    “Hermann Melville’in ünlü romanında bahsi geçen ve bizlerin Moby Dick olarak bildiğimiz kaşalotlar, belki de en ikonik balinalardan biridir. Yaşayan en büyük dişli balinadır. Dünya üzerindeki canlılar arasında en büyük beyne sahiptir. Yetişkin dişi bireyler 12,5 metre ve yetişkin erkek bireyler ise 19,2 metreye kadar büyüyebiliyor. Kaydedilen en yüksek ağırlık ise 57 bin kilogramdır. Derin denizlerde yaşar ve avlanırlar. 1000 metre ve daha derin sularda daha yaygın olarak görülebilirler. Genellikle 30-50 dakikalık dalışlar gerçekleştirirler, bu dalışlarıyla en uzun dalış süresine sahip ikinci canlıdır. Birinci sırada ise 2 bin 992 metreye yaptığı 138 dakikalık dalışları ile yine ülkemizde görülen gagalı balina bulunmaktadır.” 

    Denizlerimizde balina ve yunuslarla ilgili veri eksikliğinin çok fazla olduğuna dikkati çeken İştipliler, şöyle devam etti:

    “Sularımızdaki canlıların varlığından habersiz birçok insan var. DMAD ekibi olarak veri eksikliğini kapatmak ve bu canlıları yakından tanımak için düzenlediğimiz seferlerin yanı sıra toplum bilincini artırmaya ve sularımızdaki balinaların bilinirliğini vurgulamaya çalışıyoruz. Denizlerimizi korumak ve deniz memelilerine daha huzurlu bir deniz bırakmak için hep birlikte çalışabiliriz. Daha önce de belirttiğimiz gibi balinalar sese son derece duyarlıdır. Bu yüzden deniz taşıtı tekne vb. kullanıyorsanız hızınıza dikkat etmelisiniz. Kirlilikten kaçınabilir ve tüketimi azaltabilirsiniz. Görüntüler ve çalışmalarımızı paylaşabilir ve toplumsal bilinçlendirmeye katkıda bulunabilirsiniz. Araştırmalarımıza destek olarak denizlerimizdeki canlıların korunmasında rol oynayabilirsiniz.” 

  • Sıcak havada burun kanaması

    Sıcak havada burun kanaması

    Yaz mevsiminde burun kanamaları vakalarında gözle görülür bir artış yaşanıyor. Bunun altında ise genellikle sıcak ve kuru havanın burnun mukus tabakasını kurutması ve bunun sonucunda kılcal damarların tahriş olması geliyor. Ancak bazen “Aşırı sıcaklardandır” denilerek önemsenmeyen burun kanamalarının altında ciddi hastalıkların da yatabildiği bildirildi.

    Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Arslanhan, burun kanamalarının yüzde 90’ının hafif seyirli olup genellikle kendiliğinden geçtiğini ancak yaklaşık yüzde 10’unun ise tansiyon yükselmesi gibi ciddi sorunların habercisi olabileceğine dikkat çekerek önemli bilgiler verdi.

    Kanamanın nedenleri değişiyor

    Dr. Arslanhan, “Mukoza adı verilen ve burun boşluğunun iç yüzeyini kaplayan tabaka damar yönünden zengindir ve yüzeye yakın olduğundan dış ortamla teması fazladır. Burnumuz bu yüzden bazen kolayca kanayabilir. Başlıca burun kanaması nedenleri arasında, burun travması, burun içerisine parmak veya yabancı cisim sokulması, yüksek basınçlı burun spreylerinin kullanımı, mukoza içi kuruluklar, kronik sinüzit, alerjik rinit ile kan hastalıkları, kafa içi tümörler ve hipertansiyondur” ifadelerini kullandı.

    Yaz aylarında hipertansiyon hastalarının uzun süre sıcağa maruz kalmaları sonucu tansiyonlarının yükselme eğilimine girebildiğini anlatan Dr. Arslanhan, “Hipertansiyona bağlı burun kanamalarında kanama öncesinde sıklıkla baş ağrısı gelişir ve ensede zonklama hissedilir. Vücut, yüksek kan basıncını tolere edemezse beyin damarlarındaki basıncı düşürmek için burundaki kılcal damarlar çatlar. Bu durum vücudun ürettiği geçici bir çözümdür. Bu nedenle kan basıncının zaman kaybetmeksizin uygun tedaviler ile düşürülmesi gerekir” ifadelerini kullandı.

    Klimalar ortam havasını kurutuyor

    Sıcaktan korunmak için klimaların kullanılması sonucunda solunan havanın kuruması, burun mukozasında da kurumaya ve dolayısı ile damarlarda çatlaması sonucu kanamaya sebep olabilir” diyerek sözlerini sürdüren Dr. Arslanhan, böyle bir olay yaşanmaması için klima kullanılan odada pencerelerin bir miktar açılarak ortam havasının nemlendirilmesi gerektiğini kaydetti.

    Burun kanamasından korunmak için kuruluk hissedildiğinde burun mukozasını nemlendiren damlaların kullanılabileceğini ve bol miktarda sıvı tüketilmesini öneren Arslanhan, “Ayrıca burun temizleme sırasında kuvvetli sümkürme hareketinden kaçınmak gerekir. Bunun yanı sıra özellikle hipertansiyon hastalarının havanın çok sıcak olduğu günlerde mecbur kalmadıkça dışarı çıkmamaları uygun olur” şeklinde konuştu.

    Burun kanamasında yapılması gerekenlere dikkat

    Burun kanamalarının ‘ön burun kanaması’ ve ‘arka burun kanaması’ olarak ikiye ayrıldığını belirten Dr. Arslanhan, “Burnu besleyen damarların burun deliğine yaklaşık 1 santim uzakta olması sebebiyle, travma, cisim veya parmak sokulması gibi lokal nedenlerle oluşan kanamalar ön burun kanamaları olarak tanımlanır ve tedavisi genellikle basit müdahaleler ile gerçekleştirilir” diyerek böyle bir durumda yapılması gerekenleri sıraladı.
    Arslanhan,”Kanaması olan hastayı dik bir şekilde oturtun ve sakinleştirin. Hastanın başını hafifçe öne eğerek kanın yutularak mideye gitmesini engelleyin.Tampon yapmak için herhangi bir maddeyi (pamuk, gazlı bez vb.) burnun içine sokmayın. Burun kanatlarını baş ve işaret parmaklarınızla 5 dakika süre ile sıkın. Kanamasının devam etmesi veya kanın ağızdan gelmesi halinde zaman kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurun” önerisinde bulundu.

  • İdrar yolu enfeksiyonu uyarısı

    İdrar yolu enfeksiyonu uyarısı

    İdrar yolları enfeksiyonunun kadınlarda daha sık görüldüğünü belirten Op. Dr. Eyüp Coşar, “Yaz geldi, yaz mevsimi denilince bedenen ve zihnen dinlenme; yani tatil akla gelir. Ancak sıcak hava, hijyen şartlarındaki yetersizlikler ve terlemedeki artışlar gibi istemediğimiz durumlar bazı sağlık problemlerinin ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Bunların başında da özellikle kadınlarda daha sık görülen Sistit olarak da adlandırdığımız İdrar yolu enfeksiyonları gelmektedir. İdrarı mesaneden dışarı taşıyan üretra adını verdiğimiz idrar kanalının kadınlarda erkeklere göre daha kısa olması nedeniyle kadınlarda idrar yolu enfeksiyonları daha sık görülmektedir. Havuz ve denize sıkça girilmesi nedeniyle bakterilere daha çok maruz kalınması sonucu yaz aylarında görülme sıklığı daha da artmaktadır” dedi.

    Hastalığın belirtilerini anlatan Coşar, “Bu enfeksiyon, idrar yaparken yanma, bazen endişe verici boyutlarda olabilen kanama, sık idrara çıkma isteği, karın alt bölgesinde ağrı ve rahatsızlık hissi, karında şişlik, bulanık ve kokulu idrar, bulantı, kusma ile ateş gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Bu şikâyetler olduğunda doktora başvurmalıyız. Tanı konulması ve tedavisi kolay olan bu durumlar, ihmal edilmesi halinde ciddi böbrek enfeksiyonlarına yol açabilmektedir” dedi.

    “Klorlama yapılamayan havuzlara girmekten kaçının”

    İdrar yolları enfeksiyonlarından korunmak için öneriler sıralayan Op. Dr. Eyüp Coşar sözlerini şöyle tamamladı; “Kirli, kalabalık, klorlama yapılamayan havuzlara girmekten kaçınmak, ıslak ve kirli mayo ile suya girmemek, havuz öncesi ve sonrası mutlaka duş almak, susamayı beklemeden günde 2-2,5 litre su tüketmek, idrarı uzun süre tutmamak gibi basit önlemlerle rahat bir yaz tatili geçirmek mümkün olacaktır. Böbrek yetmezliği gibi veya daha başka kronik hastalığı olanların kendi doktorlarının önerdiği kadar su tüketmeleri uygun olacaktır.”

  • İdrar yolu enfeksiyonuna dikkat

    İdrar yolu enfeksiyonuna dikkat

    Sivas Devlet Hastanesi’nde Üroloji Polikliniğinde hastan kabul eden Dr. Eyüp Coşar yaz aylarında sıkça rastlanan idrar yolları enfeksiyonları ile ilgili uyarılarda bulundu.

    İdrar yolları enfeksiyonunun kadınlarda daha sık görüldüğünü belirten Op. Dr. Eyüp Coşar, “Yaz geldi, yaz mevsimi denilince bedenen ve zihnen dinlenme; yani tatil akla gelir. Ancak sıcak hava, hijyen şartlarındaki yetersizlikler ve terlemedeki artışlar gibi istemediğimiz durumlar bazı sağlık problemlerinin ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.

    Bunların başında da özellikle kadınlarda daha sık görülen Sistit olarak da adlandırdığımız İdrar yolu enfeksiyonları gelmektedir. İdrarı mesaneden dışarı taşıyan üretra adını verdiğimiz idrar kanalının kadınlarda erkeklere göre daha kısa olması nedeniyle kadınlarda idrar yolu enfeksiyonları daha sık görülmektedir. Havuz ve denize sıkça girilmesi nedeniyle bakterilere daha çok maruz kalınması sonucu yaz aylarında görülme sıklığı daha da artmaktadır” dedi.

    Hastalığın belirtilerini anlatan Coşar, “Bu enfeksiyon, idrar yaparken yanma, bazen endişe verici boyutlarda olabilen kanama, sık idrara çıkma isteği, karın alt bölgesinde ağrı ve rahatsızlık hissi, karında şişlik, bulanık ve kokulu idrar, bulantı, kusma ile ateş gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Bu şikâyetler olduğunda doktora başvurmalıyız. Tanı konulması ve tedavisi kolay olan bu durumlar, ihmal edilmesi halinde ciddi böbrek enfeksiyonlarına yol açabilmektedir” dedi.

    “Klorlama yapılamayan havuzlara girmekten kaçının”
    İdrar yolları enfeksiyonlarından korunmak için öneriler sıralayan Op. Dr. Eyüp Coşar sözlerini şöyle tamamladı; “Kirli, kalabalık, klorlama yapılamayan havuzlara girmekten kaçınmak, ıslak ve kirli mayo ile suya girmemek, havuz öncesi ve sonrası mutlaka duş almak, susamayı beklemeden günde 2-2,5 litre su tüketmek, idrarı uzun süre tutmamak gibi basit önlemlerle rahat bir yaz tatili geçirmek mümkün olacaktır. Böbrek yetmezliği gibi veya daha başka kronik hastalığı olanların kendi doktorlarının önerdiği kadar su tüketmeleri uygun olacaktır.”

  • Sivrisinek ısırmalarına karşı uyarı

    Sivrisinek ısırmalarına karşı uyarı

    Manisa Büyükşehir Belediyesi, ilaçlama çalışmaları ve denetimlerle sivrisineklerin üremesini önlemek için aktif çaba gösteriyor. Bu süreçte özellikle özel mülk statüsünde yer alan bahçeli sitelerdeki su kovaları, balkonlardaki saksı altlıkları ve atık lastiklerin sivrisineklerin üreme alanlarını oluşturduğu belirlendi.

    Manisa Şehir Hastanesi Acil Tıp Hekimi Uzmanı Dr. Mert Deringöz, son dönemlerde sivrisinek ısırığı nedeniyle acil servislerde artan başvurular olduğunu ifade ederek, Asya kaplan sivrisineğinin vücutta daha şiddetli tepkilere yol açtığını ve alerjik reaksiyonlara neden olabileceğini söyledi. Ancak panik yapmaya gerek olmadığını, temizlik ve soğuk uygulamalarla başa çıkılabileceğini belirtti.

    Bununla birlikte, Manisa’da sivrisinek popülasyonunda artışın, küresel ısınma ve iklim değişikliği gibi faktörlere bağlı olduğu ve vatandaşların da bu konuda destek olmalarının önemine vurgu yapıldı.

  • Depreme dayanıklı Gemlik için tavsiyeler

    Depreme dayanıklı Gemlik için tavsiyeler

    Çalıştaya, Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan, Belediye Başkan Yardımcısı Zeynep Akış Serintürk, Belediye Meclis Üyeleri ve çok sayıda vatandaşın yanı sıra masa koordinatörleri olarak; Şehir Plancıları Odası Başkanı Murat Dikme, İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Ülkü Küçükkayalar, Mimarlar Odası Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Engin Er, Yapı Denetim Birlik Başkanı Esra İnhanlı, Prof. Dr. Ramazan Livaoğlu, Doç. Dr. Eyüphan Aydın ve İnşaat Yüksek Mühendisi Şentürk Aydın katılarak yol haritası oluşturulmasında katkı sundu.

    Çalıştayın son gününün açılışı Prof. Dr. Bahar Yetiş Kara’nın Afet Lojistiği söyleşisiyle başladı. Afet anına hazırlıklı olmanın önemini vurgulayan Kara, koordinasyonun önemine değindi ve afet müdahalesinde belediyelerin önemini vurguladı.


    Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan, “Bu bir son değil, başlangıç”

    Çalıştayın kapanış konuşmasını yapan Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan çalıştaya emek veren tüm katılımcılara teşekkür ederken, Bursa’nın Türkiye’nin zor bölgelerinden biri olduğunu, Gemlik’in ise hepsinden daha zor bir bölge olduğunu ifade ederken, zorluklarla karşı kararlılıkla mücadele mesajı verdi. Kısa bir süre içerisinde bu çalıştayın değerlendirmesini yapacaklarını ve bu çalıştayın başlangıç olduğunu belirtti.

    TMMOB’ye bağlı kurumlarla çalışmaya devam edeceklerini ve uzun soluklu işlerin olduğunun altını çizen Başkan Sertaslan, “Hemen uygulamaya sokabileceğimiz tavsiyeler olduğunu gördük. Büyük bir memnuniyetle değerlendirmesini yapacağız. Belediye Meclisimizden alabileceğimiz bir karar varsa meclisimiz aracılığıyla, idare olarak doğrudan alabileceğimiz bir karar varsa idaremiz aracılığıyla bu kararları alacağız. Bir sonraki adımın ne olacağı konusunda mutlaka tavsiyelerinizi bekliyorum. Bundan sonrada birlikte çalışabilmek ve afetler konusunda tavsiyelerinizi alarak pek çok ilçe ve ile örnek olacak atımları atacağız. Aldığımız kararların bir kez daha yararlı işler ve buna bağlı olarak yararlı sonuçlar çıkardığına dair inancımla hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum” dedi.

  • Korkutan sıcaklık uyarısı

    Korkutan sıcaklık uyarısı

    Türkiye’nin bir süredir El Nino hava sisteminin etkisi altında olmasından dolayı adeta mevsimler iç içe geçmiş durumda. Hava sıcaklığının önümüzdeki günlerde mevsim normallerinin 4 ila 6 derece üzerine çıkması ve termometrelerin 40 dereceyi göstermesi bekleniyor. Hava sıcaklıklarını n artacağı iller arasında Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ’da yer alıyor. Yapılan tahmine göre Edirne’nin 41 derecenin üzerine çıkması bekleniyor.

    Yaşanan sağlık sorunlarının başında aşırı sıvı ve mineral kaybı geldiğini aktaran Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Galip Ekuklu, bu kayıplardan en kolay etkilenen risk gruplarının ise bebekler, çocuklar, hamileler ve yaşlılar olduğunu belirterek bu grupların daha dikkatli davranması gerektiğini söyledi.

    “Sıcak çarpmasına dikkat”

    Sıcak hava ve nemle birlikte sıcak çarpması, kas krampları, bulantı-kusma, kalp ritim bozuklukları, şuur kaybı, beyin ödemi, gıda zehirlenmeleri ve cilt yanıkları görülebileceğinin altını çizen Prof. Dr. Ekuklu, “Aşırı sıcaklar insanların yaşamını tehdit edici boyuta gelebiliyor. Avrupa’da bu dönemlerde yaşanan aşırı sıcaklara bağlı olarak binlerce insan hayatını kaybetti. Aynısı bizim için de geçerli” dedi.

    Aşırı ısı artışının neden olduğu bu tabloda kişide aşırı terleme, halsizlik, yorgunluk, baş dönmesi, bulantı, kusma, kas krampları, sinirlilik, belirtilerinin şuur kaybına kadar da gidebildiğini belirten Prof. Dr. Ekuklu, böyle durumlarda kişinin hemen bir uzmana başvurması gerektiğini aktardı.

    Sıcak çarpması yaşayan kişinin hemen serin bir yere alınması gerektiğine değinen Ekuklu, eğer şuur kaybı gibi ağızdan beslenmeyi engelleyen bir durum yoksa sıvı-elektrolit kaybının giderilmesi amacıyla 1 litre suya 1 çay kaşığı tuz ve 1 çay kaşığı karbonat karıştırılarak kişiye içirilebildiğini ifade etti.

    Yaz ayları ve sıcak havaların olduğu dönemde sıvı alımının artırılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Ekuklu, Kronik hastalığı olanların sıcak havalarda güneş altında durmaması ve ilaçlarını düzenli kullanması gerektiğini belirtti.

    “Beslenme, sıvı tüketimi ve kıyafet seçimine dikkat!”

    Özellikle aşırı sıcaklarda özel bir engel yoksa günde 2 ya da iki buçuk litre sıvı tüketilmesinin önerildiğini aktaran Ekuklu, şapka, gözlük gibi birtakım koruyucularla güneşe maruz kalmanın azaltılabileceği gibi açık renkli ve bol kıyafetler giymenin de çok önemli olduğunu söyledi.
    Beslenmeye dikkat edilmesi gerektiğine de değinen Prof. Dr. Ekuklu, özellikle yaz aylarında mayonez ve yumurta türü kolayca bozulabilecek besinlerden uzak durulması gerektiğine dikkat çekti.

    Sıcak çarpması gibi sorunlarla karşılaşıldığında, özellikle de şuur kaybı gibi ciddi durumlarda sağlık kuruluşuna başvurulması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Ekuklu, özellikle belli yaş grubunun üzerindeki vatandaşların bunu dikkate almasını ve kronik rahatsızlığı olanların da ilaçlarını aksatmadan içmesi gerektiğini vurguladı.

    Güneş ışınlarının en dik geldiği zamanlarda gölgede oturmak gerektiğini belirten Prof. Dr. Ekuklu, doğrudan güneşe maruz kalmanın cilt kanserine kadar götürebileceğini söyledi.

    Sıcak havadan şapka, gözlük ve şemsiye ile korunmaya çalışan vatandaşlar ise mecbur olmadıkça 11.00 ile 16.00 saatleri arasında dışarı çıkılmaması gerektiğine değindi.

    Vatandaşlardan Ebru Yılmaz, zorunlu olmadıkça dışarı çıkılmaması ve bol sıvı tüketilmesi gerektiğini belirtti.
    Antalya’dan Edirne’ye gezmeye gelen Cemal ve Eylem Ünal çifti; şemsiye, gözlük, şapka, güneş kremi ve su ile sıcaktan korunmaya çalıştıklarını söyledi.

    Edirne’nin tarihi ve turistik noktalarını gezmek için Kocaeli’nden gelen Elif Aslan Yıldız, sıcak hava dolayısıyla çeşmede elini yüzünü yıkayarak ferahlamaya çalıştığını ifade etti.

  • Gemlik’te uzmanlar afetleri tartışacak

    Gemlik’te uzmanlar afetleri tartışacak

    İstanbul Planlama Ajansı, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, ‘Marmara Depremine Gemlik’ten Bakış ve Afet Zararlarını Azaltma’ çalıştayında buluşacak. 11 ve 13 Temmuz’da Cemil Meriç Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek çalıştayda Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan, Gemlik Kaymakamı Hasan Göç, Prof. Dr. Naci Görür, Prof. Dr. Hüseyin Tarık Şengül, Akut Eski Başkanı Nasuh Mahruki, Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek ve Bursa Mag-Der Başkanı Yusuf Yumru birikimlerine paylaşacak.


    İkinci gün halka kapalı olacak çalıştayda ise, konusunda uzman isimlerin danışmanlığında oluşturulacak masalarda mühendis ve mimarlar, zemin etütleri, statik projeler, zemin iyileştirmeler, planlama, denetleme, mevcut yapılar ve sanayi yapıları gibi konularda Gemlik’i ele alıp afetlerden en az zararla nasıl çıkılabileceğinin yol haritasını oluşturacak.


    Çalıştayın son gününde Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden akademisyen Prof. Dr. Bahar Yetiş Kara, ‘Afetin toplumsal boyutu ve afet lojistiği’ sunumu yapılacak.