Etiket: uzman

  • Artan sıcaklıklara karşı uyarı

    Artan sıcaklıklara karşı uyarı

    Güneydoğu Anadolu’da hava sıcaklığı her geçen gün normalin üstüne çıkıyor. Dışarı çıkacak vatandaşların çok dikkatli olmaları gerektiğini belirten Canpolat, gündüz vakitlerinde özellikle yaşlıların dışarı çıkmaması gerektiğinin altını çizdi.

    Kronik hastalıkları olan vatandaşların sıcaklıklardan çok fazla etkileneceğini ifade eden Canpolat, “Aşırı sıcaklıklarda terleme ile vücut ısısının dengede tutulamayacak. Aşırı sıcaklar çeşitli sağlık problemlerini de beraberinde getirmektedir. Sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak vücut sıcaklığı artmakta ve metabolizma bu yeni duruma uyum sağlamaya çalışmaktadır. Normalde terleme ile vücut ısısı dengelenmeye çalışılır. Ancak aşırı sıcaklarda sadece terleme ile vücut ısısı dengede tutulamaz” dedi.

    Yaşlılar, bebekler ve kronik hastalığı olanların terleme mekanizması ile vücut ısını dengede tutması her zaman mümkün olamayabileceğini kaydeden Canpolat, “Ortamdaki nem oranı eğer yüksek ise terleme ile vücut ısısı yeterli düzeyde düşmeyebilir. Şişmanlık, herhangi bir hastalığa bağlı yüksek ateş, aşırı sıvı kaybı yaşayanlar, kalp ve sinir hastalıkları, alkol ve uyuşturucu bağımlılıkları ve tedavi amacıyla kullanılan bazı ilaçlar terlemeyi etkileyen diğer faktörlerdir. Aşırı sıcaklardan en çok etkilenen grupları 65 yaş ve üzeri yaşlılar, 4 yaş altı küçük çocuklar, bakıma ihtiyacı olanlar, gebeler, açık alanda çalışanlar, obez dediğimiz aşırı kilolular, şeker hastaları, kalp ve damar hastaları, psikolojik hastalıkları olanlar, solunum yolu hastaları, karaciğer ve böbrek hastaları olarak örnek verebiliriz” diye konuştu.

    Sıcak saatlerde dışarı çıkılmamalıdır”

    “Gün içinde belli saatlerin çok sıcak olduğunu ve o saatlerde dışarı çıkmanın insan sağlığına zarar vereceğini aktaran Canpolat, sözlerine şöyle devam etti:“Günün en sıcak saatlerinde mümkün olduğunca dışarıya çıkılmamalıdır. Bu saatlere örnek verecek olursak güneş ışınlarının dik açıyla geldiği 11-15 saatleri arasındaki özellikle de 12-14 saatleri arasındaki saatlerde dışarı çıkılmamalıdır. Tuz içeren gıdaların sık sık tüketilmesine dikkat edilmeli, açık renkli, bol ve pamuklu giysiler tercih edilmelidir. Geniş kenarları olan ve hava delikleri olan şapkalar tercih edilmeli ve tabi ki güneşten koruyan güneş gözlükleri kullanılmalıdır. Bebek, çocuk ve hayvanlar kapalı bir şekilde park etmiş araçlarda bırakılmamalı, kapalı alanlar iyice havalandırılmalı, güneş gören yerler perde ve güneşliklerle mutlaka gölgelendirilmelidir. Sık sık duş alınmalı, bunun mümkün olmayacağı zamanlarda ayaklar, eller, yüz ve ense suyla ıslatılmalı ve silinmelidir.”

    “Klima önünde uzun süre kalmayın”

    Sıcak havalarda klima önünde kalmak insan sağlığına büyük zararlar verebildiğini dile getiren Canpolat, “Uzun süre klima önünde durmanın hipotermiye sebep oluyor. İnsan vücudunun belli bir sıcaklık derecesi aralığı vardır. İdeal olan sıcaklık 36 ve 37 dereceleridir. Bu sıcaklıklardan daha düşük derecelere maruz kalırsak hipotermi dediğimiz kavram, 40 derecenin üstündeki derecelere maruz kalırsak ta hipertermi dediğimiz kavram oluşmakta. Eğer ki klima önünde uzun süre kalırsak hipotermi, dışarda 40 derecenin üstünde sıcaklıklara maruz kaldığımız zamanda ise hipertermi dediğimiz kavram gerçekleşmiş oluyor. Bu durumlarda vücut kendi ısısını dengelemekte zorlanmakta, bununla birlikte üst solunum ve alt solunum yolları enfeksiyonlarına, kas ağrılarına sebep olmaktadır” ifadelerine yer verdi.

  • Dolgu ve botoksu uzmanlar yapmalı

    Dolgu ve botoksu uzmanlar yapmalı

    Son zamanlarda iyice artan ve kişinin özgüveninin artmasını sağlayan dolgu, botoks gibi uygulamalar uzman kişiler tarafından hijyenik ortamlarda yapılması öneriliyor. Dolgu ve botoks uygulamaları ile ilgili Plastik ve Estetik cerrahı Op. Dr. Sinan Kaya, önemli bilgiler verdi. Genç, canlı ve daha özgüvenli görünebilmek adına yapılan dolgu ve botoks işleminden bahseden Op. Dr. Sinan Kaya, “Çevresel faktörler, iş stresi, yaşın ilerlemesi gibi bazı durumlardan dolayı herkesin yüzünde bazı değişiklikler meydana gelmektedir. Özellikle yaş aldıkça yüz hatlarımızda daha net değişiklikler gözlenmektedir. Bizim en çok karşımıza çıkan bu değişimlerden biri daha doğrusu kişilerin en çok rahatsız olduğu durumlardan biri kırışıklıklardır.

    Alın çizgilerin netleşmesi, göz kenarlarındaki kaz ayakları dediğimiz çizgilerin artması, alt göz kapağını içine alan çizgiler, burun kenarında gülme hatlarındaki derinlikler, ağız kenarındaki oluklarda derinleşmeleri önlemek adına bir takım işlemler yapılmaktadır. Bu işlemlerle daha genç, daha canlı, daha kendine özgüvenli görünebilmek adına yapılan dolgu, botoks gibi işlemler son yıllarda çok fazla artmaktadır” dedi.

    “Botoks işlemi uzman kişiler tarafından uygulanmalıdır”

    Piyasada çok sayıda zararlı ürünün işlemler sırasında kullanıldığına dikkat çeken Op. Dr. Sinan Kaya, “Botoks, bildiğimiz gibi yüzdeki mimik hareketlerini sağlayan kasları geçici olarak bloke ederek, o kasların üzerinde bulunan derinin hareketini kısıtlama yöntemiyle uygulanan işlemdir. Bu işlem sayesinde daha önceki kırışıklıklar azalmakta ya da yaşa ve kırışıklık seviyesine göre tamamen kaybolmaktadır. Uygulama işlemi kolay gibi görünse de eğitim almış uzman kişiler tarafından yapılırsa mükemmel sonuçlar ortaya çıkacaktır. Önemli olan noktalardan biri de piyasada çok fazla yan sanayi olarak tabir edilen ürün var. Bu ürünler kullanılmazsa sıkıntıların önüne geçilmiş olacaktır. Botoks uygulaması tüm mevsimlerde belli aralıklarla yapılan bir uygulamadır. İşlem yapıldıktan sonra kontrollerinin yapılması da önerilmektedir” şeklinde bilgi verdi.

    “Dolgu, botoks gibi işlemler kişinin özgüvenini arttırmaktadır”

    En iyi şekilde hastanelerinde dolgu ve botoks işlemlerini yaptıklarını belirten Dr. Kaya, “Bir diğer işlem olan dolgu, derinin hacim ve canlılık kaybına uğradığı dönemlerde uygulanmaktadır. Örneğin, dudak hacmi küçük olan bir kadına dolgu işlemi yapıldığında dudak hacmi büyüyecek ve daha dolgun daha canlı bir görünüme kavuşacaktır. Yine aynı şekilde gülme hattı dediğimiz hatlarda çukurlaşma olduğu zamanlarda dolgu işlemi rahatlıkla yapılmaktadır. Yüzde bazı bölgelerde çökme olduğu yerlerde de bu işlem yapılmaktadır. Dolgu da botoks gibi her mevsim uygulanabilen bir işlemdir. Yine uzmanlar tarafından hijyenik ortamlarda yapılması gerekmektedir. Piyasada birçok ürün bulunsa da biz hastanemizde en kaliteli olan ürünü hijyenik ortamda uygulamaktayız. Şimdiye kadar hiç karşılaşmamış olsak da herhangi bir komplikasyonda müdahale edebilecek uzman kişiler tarafından yapılmalı. Dolgu, botoks gibi işlemler kişinin özgüvenini arttırmaktadır” ifadelerini kullandı.

  • Sıcaklara karşı uyarı

    Sıcaklara karşı uyarı

    Aşırı sıcakların sağlık sorunlarına yol açtığını belirten Aile Hekimi Uzmanı Dr. Sultan İlay Tunçez,

    “Yaz mevsiminin gelmesi ile hava sıcaklıkları ve nem oranı artış gösteriyor. Aşırı sıcaklar vücutta sıvı kaybına, susuzluğa, hipertermiye (aşırı ısınma), solunum yollarının tahrişi ile nefes darlığı ve solunum problemlerine, ısı çarpmasına ve güneş yanığı gibi birçok sağlık sorununa yol açabilir. Özellikle yaşlılar, bebekler ve kronik hastalığı (şeker hastalığı, kalp-damar hastalıkları, beyin-damar hastalıkları, psikolojik hastalıklar, solunum sistemi hastalıkları, karaciğer hastalıkları, böbrek hastalıkları) olan bireyler, aşırı sıcakların oluşturduğu sağlık sorunlarına daha duyarlıdır“  şeklinde konuştu.

    Tunçez, aşırı sıcaklardan korunmak için su tüketimine dikkat edilmesi, gölgeli ve serin yerlerde bulunulması, hafif giysiler tercih edilmesi, şapka ve güneş kremi kullanılması gerektiğini söyledi. Deprem bölgelerinde ise gölgelik alanların yapılması ve iklimlendirme önlemlerinin alınması önemli olduğunu belirtti. Güneş çarpması belirtilerinde serin bir yere geçilmesi ve vücut sıcaklığının düşürülmesi gerektiğini vurguladı. Güneş yanığı durumunda ise temiz su ile yıkama ve nemlendirici kremlerin kullanılması önerdi.

     

  • Japon uzmandan deprem karşıtı uyarı

    Japon uzmandan deprem karşıtı uyarı

    Mimarlar Odası Bursa Şubesi tarafından düzenlenen ‘Deprem Üzerinden İki Ülke- Japonya ve Türkiye’ konulu seminerde ‘Depreme Hazır Mıyız?’ başlıklı sunumunda deprem konusunda Türkiye ile Japonya arasında karşılaştırmalar yapan Moriwaki, “Deprem hazırlıklarını ve depremden korunmanın yollarını çözecek olanlar bu ülkede yaşayanlar olarak sizlersiniz ve sizin kararlılığınızdır” dedi.

    Seminerin açılışında konuşan ve Japonya Yurtdışı İnşaat Şirketleri Derneği Genel Sekreteri ve Deprem Uzmanı Yüksek Mimar, İnşaat Mühendisi Yoshinori Moriwaki’yi ağırlamaktan memnun olduklarını söyleyen TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, “Mimarlar Odası Bursa Şubesi olarak depremi gündemde tutmaya ve bu bağlamda çalışmaya devam edeceğiz. Depremin her an yaşanabileceğini ve kaçışın olmadığını biliyoruz, dolayısıyla kent ve ülke olarak hazırlıklı olmak durumundayız. Toplumsal farkındalığın gelişmesinin yanı sıra Bursa’yı dirençli kent haline getirmek üzere yapılacakların içinde ve aynı zamanda takibinde olacağız” dedi.

    Seminerde, Japonya ve Türkiye’nin iki deprem ülkesi olduğunu söyleyen Japonya Yurtdışı İnşaat Şirketleri Derneği Genel Sekreteri Yüksek Mimar ve İnşaat Mühendisi Yoshinori Moriwaki, “Türkiye’de 21 milyonu aşan yapı stokunun yüzde 50’si kaçak. Japonya’da inşaatın denetimi diye bir mekanizma yok, çünkü herkes işlerini iyi yapıyor ve bu nedenle denetime gerek duyulmuyor. Japonya’da mimarlar ve mühendisler mezuniyet sonrası 2 yıl çalışıp ulusal düzeyde yapılan sınavdan yüz üzerinden 100 tam puan aldıktan sonra mimar ve mühendis olup imza atabilirler” şeklinde konuştu.

    Sıfır bütçe ile basit afet yönetimi konusunda ipuçları veren Yoshinori Moriwaki, evde su depolama, muhafaza edilmesi kolay gıda maddelerinin bolca stoklanması, mobilyaları düzenlemek, mevcut düzeni gözden geçirme, acil durumda aileniz ve arkadaşlarınız ile toplanma yeri belirleme önerilerinde de bulundu.

  • Kalp hastalarına uyarı

    Kalp hastalarına uyarı

    Özellikle yaşlı bireylerle, hipertansiyon, akciğer, şeker ve kalp hastalığı olan kişilerin bu virüsten daha fazla etkilendiğine ve hastalığın bu kişilerde daha ağır seyrettiğinin bilindiğine işaret eden Doç. Dr. Işık, hastalığın aynı zamanda kanın pıhtılaşmasını artırarak, kalp krizi, kalp kası iltihabı, ritim bozuklukları, pıhtılaşma ve emboli gibi birçok kalp damar sistemine ait komplikasyonlara neden olduğunu söyledi.

    “Kovid-19’a bağlı ölümlerin 3’te 1’i kalp hastalarında görülmekte”

    Doç. Dr. Mehmet Emirhan Işık, “Kovid-19’un koronavirüsün kalp hastalıklarıyla ilişkisi kanıtlanmış durumda, tabii diğer bulaşıcı hastalıklar da yine kalp hastalıklarına neden olabilmektedir. Kovid-19’a bağlı ölümlerin yaklaşık 3’te 1’i kalp hastalıkları sonucu görülmekte ve aynı zamanda kalp hastalığı olan kişilerde Kovid-19 daha ağır görünmekte ve kalp hastalıklarını ağırlaştırılmaktadır. Bunun yanında Kovid-19 geçirilmesi sırasında ve sonrasında da yine aritmi gibi hipertansiyon gibi kalp krizi ve ritim bozuklukları da artmaktadır” dedi.

    “Bulaşıcı hastalıklardan korunmanın en iyi yolu hijyen ve temizlik”

    Bulaşıcı hastalıklardan korunmanın en önemli yolunun el hijyeni ve temizlik olduğunu belirten Işık, “Kişisel hijyene önem verilmesi bunu sağlayabilmektedir. Aynı zamanda eğer kendimizde bir bulaşıcı hastalık riski varsa veyahut kendimizde bir bulaşıcı hastalık olabileceğini düşünüyorsak mutlaka kendimiz de maske kullanmalıyız. Yoğun yerlerden, toplu yerlerden kaçınmalıyız. Bunun yanı sıra gıdaları taze tüketmeli, bol meyve ve sebze yemeliyiz. Gıdalarımızı yıkamalıyız çünkü özellikle gıdalardan bulaşabilecek hastalıklar için gıdaları iyi yıkamak çok önemli. Bunun yanı sıra aşıyla korunabilecek hastalıklarımız var. Aşılarımızı mutlaka zamanında olmalıyız. Çocukluk aşılarını eğer çocuklarımıza zamanında yaptırırsak, ileride de gerektiği hallerde yine aşı yapılabilmektedir” diye konuştu.

    “Kalp hastalıklarında hareket etmek önemli”

    Bulaşıcı hastalığa yakalananların, özellikle kalp sağlığını koruması için hareketsiz kalmaması gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Mehmet Emirhan Işık, “Mutlaka spor yapmalılar. Beslenmelerine çok dikkat etmeliler. Hareketsizlik, gelecekte şişmanlığa, şişmanlık da kalp hastalıklarına neden olmakta. Özellikle Kovid-19 döneminde yaşadığımız hareketsiz kalma, eve kapanma nedeniyle giderek şişmanlık arttı. Obezite arttı. Buna bağlı olarak da insanlardaki kalp krizi, kalp hastalıkları riski artmış durumdadır. Özellikle viral hastalıklarda antibiyotik kullanımından kaçınılması, doktorların tavsiyesi dışında ilaç kullanılmaması gerekmektedir. Kalp hastalarının özellikle farklı ilaçlar kullanması, diğer ilaçları veya etkileşebileceği için mutlaka ve mutlaka doktor tavsiyesiyle alınması gerekmektedir. Antibiyotik direncinde gelecekte önemli bir sorun olması nedeniyle antibiyotik kullanımından kaçınmamız da toplumsal sağlık açısından önemlidir” şeklinde konuştu.

  • Japon uzmanlar Bursa’da çalışacak

    Japon uzmanlar Bursa’da çalışacak

    Birinci derece deprem kuşağında yer alan Bursa’da, 1999 Marmara depreminin ardından ‘zemin etütleri araştırma birimini kurarak’ Bursa ili Sismik Zemin Tehlike Değerlendirme Projelerini hayata geçiren Büyükşehir Belediyesi, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi ile imzalanan protokol istikametinde başlayan Bursa Sismik Tehlike Değerlendirmesi ve Zemin Sınıflandırması Projesinde ise ‘15 istasyon ile 9 fayın ayrı ayrı segmentlerini tespit ederek’ oluşabilecek maksimum deprem büyüklüklerini belirledi. Proje çerçevesinde gerçekleştirilen jeofizik ve sondaj çalışmaları sonucunda; 3 Boyutlu Anakaya Derinlik Haritası, 1/100.000 ve 1/25.000’lik jeoloji haritaları ile Sismik Tehlike Haritası hazırlandı.

    Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin geçtiğimiz aylarda JICA ile depreme karşı ortak proje yürütmek amacıyla imzaladığı Deprem Riskini Azaltma ve Önleme Planlaması Projesi’ne de start verildi. Japonya’dan gelen 12 kişilik uzman ekip, Büyükşehir Belediyesi’nin ekipleriyle birlikte toplam 42 ay boyunca sahada çalışmalar yürütecek. Proje başladıktan 18 ay sonra ‘Tehlike ve Risk Değerlendirme’ sonuçları ortaya çıkacak, proje bitiminde ise ‘Kentsel Dirençlilik Planı’ açıklanacak. Projeyle muhtemel bir depremde, şehirde hasar riski yüksek alanlar belirlenecek. Deprem zararlarının azaltılmasına yönelik yeni projelerin geliştirilmesi yanında kısa, orta ve uzun vadede alınması gerekli önlemler de belirlenecek. Proje çerçevesinde üretilecek olan senaryo depremler esas alınarak, mahalle bazında tüm alt ve üst yapılarda meydana gelecek hasar miktarları ile birlikte can kaybı ihtimalini tespit edilecek.

    Japonya’dan Bursa’ya gelen uzman ekiplerle Büyükşehir Belediyesi ekipleri ilk toplantılarını, Büyükşehir Belediyesi binası Encümen Salonu’nda yaptı. Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ulaş Akhan, Genel Sekreter Yardımcısı Gülten Kapıcıoğlu, Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanı İbrahim Eken’in de yer aldığı toplantıda yapılacak çalışmalar hakkında istişarelerde bulunan ekipler, planlamalar üzerinde görüşmeler gerçekleştirdi.
    Deprem ve Zemin İnceleme Şube Müdürü Ahmet Ağlan, JICA ile Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yaklaşık iki senedir işbirliği yaptığını söyledi. Japon ekibin Bursa’ya gelmesiyle ‘Deprem Riskini Azaltma ve Önleme Planlaması Projesi’ne start verildiğini belirten Ağlan, hasar riski yüksek alanlarının belirleneceğini ve kent içi dirençlilik planlarının oluşturulacağını ifade etti. Bu süreçte Japonlarla bilgi ve deneyimlerinden istifade edeceklerini dile getiren Ağlan, projenin kentsel dönüşüm için büyük bir altyapı oluşturacağını söyledi.


    JICA Uzman ekibinin takım lideri Shinichi Fukasawa, projesinde Bursa’daki deprem riskini belirleyeceklerini, yapılabilecek en doğru kentsel planlamanın ele alınacağını ve projenin nasıl geliştirilebileceğini konuşacaklarını belirtti. Ana hedeflerinin afet sonrası değil afet öncesi neler yapılabilecekleri belirlemek olduğunu ifade eden Fukasawa, “Tüm belediyelerle ortak çalışmalar yaparak deprem riskini nasıl azaltacağımızı belirleyeceğiz. Japonya depremlerden oldukça etkilenen bir ülke. Türkiye ve Bursa da deprem kuşağı bölgesinde yer alıyor.

    İki ülke ve Bursa arasında bilgi ve tecrübe paylaşımı yaparak sağlıklı yol alabiliriz. Türkiye’de 6 Şubat’ta yaşanan büyük depremden sonra oradaki şehirlerde de ekiplerimiz çalışmalar yaptı. Hem oradan aldığımız sonuçları hem de buradaki çalışmaları entegre ederek yol almalıyız. Proje sonunda bir ‘Kentsel Planlama’ modeli oluşturacağız. Bursa için hazırlayacağımız proje, deprem riski taşıyan diğer tüm şehirlerde de uygulanabilir olmalı” dedi.

  • “Marmara’da 6.5’in üzerinde deprem olmaz”

    “Marmara’da 6.5’in üzerinde deprem olmaz”

    Kahramanmaraş merkezli yaşanan iki büyük depremin ardından gözler Marmara’da yaşanacak İstanbul ve birçok ili etkileyeceği düşünülen depremlere çevrildi. Konu hakkında açıklama yapan bazı uzmanlar yaşanılacağı düşünülen Marmara depreminin 7’nin üzerinde bir büyüklüğe sahip olacağını savunurken Maden Teknolojisi ve Yer Bilimleri Uzmanı Serkan İçelli, bu açıklamalara katılmadığını ve 6.5 büyüklüğünün üzerine çıkmayacağını söyledi.


    “Çınarcık, Adalar fayı ve Marmara çukurunda deprem bekliyorum”

    İçelli, yaşanılması düşünülen Marmara depreminde Çınarcık ve Adalar fayında 6.4, Marmara çukurunda ise 6.5 büyüklüğünde deprem beklediğini söyleyerek, “Marmara’da çoklu yırtılma beklemiyoruz. Çoklu yırtılma dediğimiz segmentler arasında çoklu yırtılmadan dolayı 7.4, 7.8’e kadar deprem üreteceğini söyleyen uzmanlarımız var. Fakat ben bu görüşlere katılmıyorum. Burada ki üst kabuğunun çok sert olması ve 10 kilometre derinlikteki zeminin zayıf olmasından dolayı sürünme devam ediyor. Alttan süründüğü için de bu enerji azalıyor. Yaklaşık 200 yıllık sismiste çok sık devam ettiği için burada herhangi bir 7 büyüklüğünde deprem enerjisi yok. Bu yüzden kıyamet senaryosu çizmeye gerek yok. Biz Çınarcık ve Adalar fayı üzerinde 6.4 büyüklüğüne kadar bir deprem bekliyoruz. Yine orta Marmara çukurunda da ise 6.5’e kadar bir deprem olur. Fakat bu büyüklüklerin üzerinde olmaz” şeklinde konuştu.


    Tsunamiye dikkat

    İçelli kıyı şeritli ilçelerin tsunamiden etkileneceğini belirterek, “Bu depremler çok yakın zamanda mı uzak zamanda mı olur kimse bilemez. Bildim diyenlerde yalan söyler. Yer altında düşey atımlı bir fayın oynaması durumunda özellikle Büyükçekmece ve Küçükçekmece gibi kıyı şeritli ilçelerimizi çok etkileyecektir. Yalova ve karşısında ki kıyıları depremin ardından tsunami etkileyecektir” ifadelerini kullandı.

    “Tarih verenlere itibar etmeyin”

    İçelli, vatandaşların deprem yaşanacağı tarihleri ortaya atan şahıslara itibar etmemesi gerektiğini söyleyerek, “Önemli bir konu ise malum depremden önce bildiğini söyleyenler var. Bunlara itimat etmeyin” dedi.

  • Prof. Dr. Ahmet Ercan uyardı

    Prof. Dr. Ahmet Ercan uyardı

    Merkez üssü Malatya’nın Yeşilyurt ilçesi olan 5,6 büyüklüğündeki depremin ardından, Deprem Uzmanı Övgün Ahmet Ercan önemli açıklama ve uyarılarda bulundu. Malatya’da yaşanan depremin artçı olduğunu söyleyen Ercan, 11 ilde 160 bin kilometrekarelik alanda artçı depremlerin her an yaşanabileceğini ve büyüklüklerinin 6,7’ye kadar varacağını belirtti. Bu depremlerin bazılarının yıkıcı olabileceğine de dikkat çeken Ercan, evlere kesinlikle girilmemesi gerektiğini söyleyerek vatandaşları uyardı.

    “Her an artçı depremler olabilir”

    Malatya’da yaşanan depremin artçı olduğunu ve bölgede yeni artçıların beklendiğini belirten Ercan, “5,6’lık deprem, artçı bir deprem. 7,9 ve 7,6’lık depremden sonra artçı depremler en az 3 ile 4 ay yoğun olarak sürecek. Dolayısıyla daha bu yoğunluğu göremedik. Yani ilk gün bir 6,6 oldu. Daha sonra geçen gün Hatay’da 6,4’lük bir deprem oldu. Sonra bir 5’lik deprem oldu ve bugün de 5,6’lık bir deprem oldu. Bunlar o bölgedeki gerginlikleri boşaltmak için henüz yeterli değil. O bölgede halen boşalmamış yerin altında gerginlikler var.

    Dolayısıyla bir tarafta Elazığ, bir tarafta Hatay, bir tarafta Kozan, bir tarafta Diyarbakır olmak üzere yaklaşık 11 ilde 160 bin kilometrekarelik alanda artçı depremler her an olabilir. Artçı depremlerin büyüklükleri 6,7’ye kadar varacaktır. Dolayısıyla bunların bazıları çok yıkıcı olacaktır. Çünkü ana deprem çok büyük. Dolayısıyla ağır hasarlı yapılar göçecektir. Orta hasarlı yapılar ise ağır hasarlı, az hasarlı yapılar ise orta hasarlı yapı biçimine dönüşecektir” dedi.

    “Evlere kesinlikle girilmemeli”

    Prof. Dr. Ercan, bölgedeki yapıların depremlerle çok büyük hasar gördüğünü ve yeni artçılarla birlikte yıkıcı sonuçlar doğabileceğini söyledi. Ercan bu konuda vatandaşları uyararak, “Bölgede çekince bitmemiştir. Dolayısıyla kesinlikle çadırlarda, barınaklarda ya da konteyner gibi yerlerde kalmak gerekiyor. Bunun kararını AFAD verir ama ben evlere kesinlikle girilmemesinde ısrar ediyorum.

    Çünkü o bölgedeki evler çok büyük üç tane deprem gördü. Evler şu anda çok yorgun. Yani gelecek olan artçı depremlerin büyüklükleri de küçük değil. Bunların her biri birer büyük deprem. Ve bunların sayısı 15 ile 25’e varacak. Yani tek sakıncalı taraf halkın eve girmesi, girmezlerse bir sakınca yok” diye konuştu.

  • İşçi olduğu müzede uzman olabilecek

    İşçi olduğu müzede uzman olabilecek

    Bursa’nın İznik ilçesindeki Nilüfer Hatun İmareti Türk İslam Eserleri Müzesi’nde 8 yıldır işçi olarak çalışan Ertuğrul Kaya (41), üniversite sınavında sanat tarihi bölümünü kazandı. Kaya, öğrenimini tamamlaması halinde müzede ‘uzman’ olarak görev yapabilecek.

    Evli ve bir çocuk babası Ertuğrul Kaya, 2015 yılında girdiği üniversite sınavında muhasebe bölümünü kazandı. Okulunu bitirdikten sonra da, 2012 yılında İznik Nilüfer Hatun İmareti Türk İslam Eserleri Müzesi’nde işçi olarak çalışmaya başladı. Zamanla müzede muhasebe sorumlusu olan Kaya, bu yıl girdiği üniversite sınavında ise Ankara Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nü kazandı. Kaya, öğrenimini tamamlaması halinde, işçi statüsünde çalıştığı müzede, ‘müze uzmanı’ olarak görev yapabilecek.

    İznik’in tarihinden etkilendiğini söyleyen Kaya, “Müzede çalışırken, İznik’in tarihi yönlerinin zengin olmasından dolayı sanat tarihi okumaya karar verdim. Sınava çalışıp, bölümü kazandım. Bunda İznik’in tarihsel yapısı çok etkili oldu. Kendimi geliştirdim. Dört yıllık sanat tarihi bölümüne kaydımı yaptırdım” dedi.

  • Şehit uzman çavuş memleketi Balıkesir’de son yolculuğuna uğurlandı

    Şehit uzman çavuş memleketi Balıkesir’de son yolculuğuna uğurlandı

    Bitlis’te teröristlerle çıkan çatışmada şehit düşen Uzman Çavuş Hasan Kuzu, memleketi Balıkesir’in İvrindi ilçesi Okçular köyünde toprağa verildi.

    Bitlis’te sabah düzenlenen askeri törenin ardından memleketi Balıkesir’e getirilen şehit Uzman Çavuş Hasan Kuzu’nun cenazesi, Balıkesir Havaalanı’nda askeri ve mülki erkan tarafından karşılandı. Havaalanındaki törenin ardından şehidin cenazesi İvrindi’ye götürüldü. Şehidin Türk bayrağına sarılı tabutu, İvrindi’nin kırsal Okçular Mahallesi’ndeki baba ocağına götürüldü. Burada alınan helalliğin ardından mahalle meydanında düzenlenen törende şehidin annesi Refike Kuzu, babası Ramazan Kuzu ve eşi Ayşe Karaarslan Kuzu ile yakınları büyük üzüntü yaşadı. İl Müftüsü Ramazan Topcan’ın kıldırdığı cenaze namazında korona virüs nedeniyle sosyal mesafe gözetilerek saf tutuldu. Kılınan cenaze namazının ardından şehidin naaşı mahalle mezarlığına defnedildi.

    Cenaze törenine İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, Balıkesir Valisi Ersin Yazıcı, AK Parti Balıkesir milletvekilleri Yavuz Subaşı, Adil Çelik ve Mustafa Canbey, CHP Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin, Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, Balıkesir Cumhuriyet Başsavcısı Alpaslan Kaplan, ilçe belediye başkanları, mülki ve idari erkan ile vatandaşlar katıldı.