Etiket: vaka

  • Çocuklarda grip vakalarında artış var

    Çocuklarda grip vakalarında artış var

    Okullar, yurtlar, kreşler gibi toplu yaşam alanlarının bulaşıcı hastalıkların kolayca yayılma olasılığının yüksek olduğu yerler olduğuna dikkat çekenÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Pınar Balgöz Ergül, “Özellikle kış aylarında okulların açılması, kapalı ortamda uzun süre kalınması nedeniyle hastalıkların yayılması kolaylaşıyor. Ayrıca bazı viral ve bakteriyel enfeksiyonlar kış aylarında daha sık görülmektedir” diye konuştu.

    Üst solunum yolu etkenleri olan nezle etkeni rinovirüs, krup etkeni parainfluenza, mevsimsel grip ve domuz gribi etkeni influenza, tonsillofarenjit etkeni beta mikrobu diye bilinen streptokok bakterisi, bu enfeksiyonların ardından sıklıkla görülen orta kulak enfeksiyonları, sinüzitler, özellikle 3 yaş altı çocuklarda görülen özellikle bebeklerde ciddi enfeksiyonlara yol açan RSV adını verdiğimiz bronşiolit etkeni, pnömoniye neden olan bakteriyel enfeksiyonların kış aylarında daha sık görüldüğünün altını çizen Uzm. Dr. Pınar Balgöz Ergül, “Bunun nedeni bu mikropların soğuk ve nemli havada daha uzun süre dayanması, üreme koşullarının kolaylaşması, öksürük, hapşırık, burun akıntısı yoluyla kapalı ve kalabalık ortamlarda kolayca yayılması, el yıkama gibi hijyen koşullarının sağlanmasının kreş ve okul çocuklarında daha zor olması kış aylarında bu hastalıkların daha sık görülmesine neden olmaktadır” dedi.

    Virüslerden korunmak için kişisel hijyen kurallarına uymak çok önemli

    Okullarda grip hastalığının kişiler arası bulaşmasını azaltmak için kişisel hijyen kurallarına uyulmasının önemini vurgulayan Uzm. Dr. Pınar Balgöz Ergül, “Mevsimsel gripten korunmak için; risk grubunda bulunan kişilere mevsimsel grip aşısını yaptırması gerekiyor. Grip gibi solunum yolu ile bulaşan hastalıklardan korunmak için öğrencilerin bir arada bulunduğu derslik, kantin, yemekhane, spor alanları, okul servisleri gibi alanlarda hastalığın kişiden kişiye yayılımını en aza indirmek için tüm personel ve öğrenciler hijyen kuralları konusunda bilgilendirilmelidir. Okulda sınıflar, yemekhaneler, oyun alanları hava akımını sağlayacak şekilde sık sık havalandırılmalıdır” açıklamasında bulundu.

    Kişisel hijyen için yapılması gerekenler

    Mikroplar en çok kirli yüzey ve eşyalara temas yoluyla bulaştığından, eller sık sık yıkanmalı ve eller yıkanmadan göz, burun ve ağıza dokunulmaması gerektiğini belirten Uzm. Dr. Pınar Balgöz Ergül şöyle devam etti: “Elleri yıkamak grip ve diğer bulaşıcı hastalıklardan koruyacak en önemli önlemlerdendir. Özellikle aksırık, hapşırık ya da öksürük sonrasında, ellerin su ve sabun ile iyice yıkanması önemlidir. Eller yıkandıktan sonra, tek kullanımlık kâğıt havlu ile kurulanmalıdır. Okul ve kreş gibi toplu yaşam alanlarında oyun parkı, oyuncaklar, çocuk karyolası, sandalye, yemek masası, pencere kenarı, kapı kolu gibi sık temas edilen yerler temizlenmelidir. Sık kullanılan ve canlı grip virüslerinin bulunabileceği kapı kolları, bilgisayar klavyesi, cep telefonu ya da kablolu telefon dezenfekte edilmelidir. Hasta kişilerle tokalaşma, sarılma ve öpüşmeden kaçınılmalıdır. Öksürüldüğünde ya da hapşırıldığında; ağız ve burun mendil ya da mendil bulunmadığı durumlarda kol ile kapatılmalıdır. El hijyeni sağlanmalıdır. Hastalık varlığında kişinin çevresindekiler ile teması sınırlandırılmalı ve evde istirahat etmesi konusunda çocukların aileleri bilgilendirilmelidir. İstirahat hem daha kısa sürede iyileşmeyi sağlar hem de hastalığın diğer çocuklara bulaşmasını engeller. Hastalık döneminde bol sıvı tüketmeye özen gösterilmeli, beslenmeye dikkat edilmeli, özellikle taze sebze ve meyve tüketilmelidir.”

    Gripten korunmanın en önemli yollarından biri grip aşısı

    Uyku düzenine dikkat etmek ve kapalı ortamlar yerine temiz havanın tercih edilmesinin çok önemli olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Pınar Balgöz Ergül sözlerini şöyle tamamladı: “Gripten korunmanın en önemli yollarından biri grip aşısıdır. 6 ay üzerindeki herkes grip aşısı olabilir. Özellikle risk grubunda bulunan 65 yaş üzeri kişiler, okula yeni başlayan çocuklar, evde küçük kardeşi bulunan ve astım gibi kronik hastalığı olan tüm çocuklar, öğretmenler, çocuğa bakım verenler mutlaka aşılanmalıdır.”

  • Sıcaklarla birlikte ishal vakaları arttı

    Sıcaklarla birlikte ishal vakaları arttı

    Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, bugünlerde Trabzon’da ishal vakalarında bir artışın olduğuna dikkat çekerek kirli yerlerde ve kaynağı bilinmeyen suların içilmemesi konusunda uyarılarda bulundu.

    İshal vakalarının Mayıs ayına oranla Temmuz ayında üç kat artığına dikkat çeken Yılmaz, “Trabzon’da ishal vakalarında bir artış var. Sağlık Müdürlüğünden aldığımız bilgiler doğrultusunda, şehir şebeke suyunda herhangi bir problem gözükmüyor. Deniz suyunda girilebilir denen yerlerden alınan örneklerde sorun yok ama insanımız girilebilir denen plajlarda değil de farklı farklı farklı yerlerde denize giriyorlar. Dolayısıyla pis olan yerlerde denize girince ishal vakaları söz konusu.

    Bunun yanı sıra köylerde, yaylalarda kaynağı bilinmeyen suların içilmesi, ölçüm yapılmamış suların içilmesiyle birlikte gelen ishal vakalarımız da var. Dolayısıyla ishal vakaları değişiyor sadece su kaynaklı değil özellikle yiyeceklerden kaynaklanan ishal vakaları da söz konusu. Geçen seneler de benzer rakamlar vardı, Mayıs ayına göre Temmuz ayında daha da arttı, üç katına kadar çıkmış durumda. Yaz aylarında sıcakla birlikte denize girmeler daha çok, sıcaktan dolayı yiyecekler daha erken bozulabiliyor bu nedenle dikkatli olmak gerekiyor. Bunun yanı sıra nüfus sayımız, turist sayımız da arttı bu nedenle biraz daha yüksek. Dolayısıyla gördüğümüz ishal sayıları daha fazla” dedi.

    Yılmaz, özellikle hijyen konusunda titizlikle uyulması uyarısında bulunarak, “Temizlik noktasına dikkat edilmesi el hijyenine, yemek yediği yerlerdeki hijyene dikkat etmesi gerekiyor. İçtiğimiz suların temizliğine dikkat etmeliyiz. Temizliğini bilmediğimiz suları kaynatarak tüketmeliyiz” diye konuştu.

  • Kene vakalarında artış

    Kene vakalarında artış

    Kastamonu’da Taşköprü sarımsağının hasadının başlamasıyla birlikte Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına sebep olan kene, vatandaşlar için risk oluşturmaya devam ediyor. Son 1 ayda kentte kene ısırmasından dolayı 6 kişi hastaneye sevk edildi. Kastamonu’da Taşköprü sarımsağı hasadının başlaması ve hava sıcaklıklarının artması ile birlikte kene vakalarında artış yaşanmaya başladı. Kentte son 1 ayda kene ısırması şikayeti üzerine yüzlerce kişi hastaneye başvurdu. Hastaneye başvuranlardan büyük bir bölümü kenenin çıkartılmasının ardından ayaktaki tedavilerinin tamamlanmasıyla taburcu edilirken, gözlem amacıyla 6 kişi tedavi altına alındı.

    Kastamonu’da kene sebebiyle hayatını kaybeden olmazken, hastanede tedavi altına alınan 6 kişiden 1’i Çorum’a sevk edildi. 1 kişinin tedavisi Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde devam ederken, 4 kişi ise tedavilerinin ardından taburcu edildi. Uzmanlar artan kene vakalarına karşı vatandaşları uyararak, sık sık vücudun kontrol edilerek kenelerin tespit edilebileceğine dikkat çekti.

    “Kene ısırmasının sebebiyet verdiği KKKA hastalığında artış var”
    Kene ısırmasının sebep olduğu Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığının son aylarda artış gösterdiğini belirten Özel Kastamonu Anadolu Hastanesine Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Oğuzhan Sepetçigil, “Pikniklerde kene temasına dikkat etmemiz gerekiyor. Yine bu dönemlerde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı var.

    Özellikle kene ısırması sonrasında oluşan bir rahatsızlık. Ateş, kas ağrısıyla kendini gösterebilir. O yüzden elbiselerin kontrol edilmesi oldukça önemli. Tabii ki sinek ısırmaları, böcek ısırmaları da bu dönemde çok sık görülüyor. Bu konuda da yine sivrisineklerden korunmak amacıyla nebati önleyiciler, spreyler ve sinek kovucular kullanılabilir. Bu konuda da şikayetler olursa kaşıntı giderici kremler, alerji şurupları kullanılabilir” dedi.

    “Kenenin yapıştığı yere alkol dökülmemeli, kimyasal madde kullanılarak çıkarılmamalı”
    Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde sarımsak hasadı sırasında kene ısırmalarının olabileceğine dikkat çeken Uzm. Dr. Sepetçigil, “Taşköprü’de de sarımsak hasadımız başladı. Tabii ki bu yine çalışanlarımızın, çiftçilerimizin sıcak çarpmalarına da dikkat etmeleri gerekiyor. Özellikle Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı, kene ve bulaşıcı hastalıklar açısından dikkatli olmaları oldukça önemli.

    Özellikle çiftçilerimizin ya da pikniğe gidenlerin elbiselerini çıkarırken vücuda dikkat etmeleri, eğer kene yapıştığını görürlerse kendileri cımbızla tek seferde çıkarabiliyorlarsa çıkarmaları, alkol uygulanmasını istemiyoruz. Kendileri çıkaramayacak düzeyde ise o zaman acile başvurup orada çıkarılması önemli. Bazı kimyasallar kullanılarak çıkarılmasını çok önermiyoruz. El yıkama oldukça önemli ve temizliğe dikkat etmek gerekiyor. Eğer kene ısırığından sonra belirli aralıklarla ateş, kas ağrıları açısından takip ediyoruz ve belirli aralıklarla kan tahlilleri yapılabiliyor. Bu konuda da yine çocuk hastalıkları, enfeksiyon hastalıklarına başvurulabilir” diye konuştu.

  • Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kene vakaları arttı

    Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kene vakaları arttı

    Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşayan insanların yaz aylarında tarlalarda sık çalışmasıyla yılan ısırması, akrep sokması, kene teması gibi şikayetlerle hastaneye başvurularının çok olduğunu belirten Uzm. Dr. Hividar Altan, özellikle Siirt’te vatandaşlar bağ, bahçe tarla işiyle uğraşmakta ve doğal olarak temas artmakta olduğunu söyledi.

    Vatandaşların bağ, bahçe gibi bir yere gittiği zaman uzun kollu, paçası uzun kıyafetler giymesi gerekmekte olduğunu dile getiren Dr. Altan, “Giydiği kıyafetin paçasını çorabın altına sokması gerekiyor. Çünkü kene, aşağıdan yukarıya yürüyerek çıkan bir canlıdır. İş bitiminde eve dönüldüğünde yapılması gereken ilk iş kıyafetlerin çıkarılıp kendimizi baştan aşağı tırnağa kadar incelemek. Ve herhangi bir temasın olmadığını görmek. Çünkü kene klinik vermeden günlerce orada yapışıp kalabilmekte” dedi.

    “Yılan ve akrep sokmalarında halkta genelde bilinen şey ısırılan yeri hızlıca sarılıp bantlanıp ya da yaraya diş macunu, yoğurt gibi bir maddeyi koyup var olan mikrobun çıkarılması amaçlanmakta ama aslında bu tıbben çok yanlış bir uygulama” diyen Altan, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Yapmanız gereken ısırılan bölgeyi sıkmak değil. O bölgeyi soğuk sabunlu bir suyla yıkamak sonrasında en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak. Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesinde antivenom dediğimiz akrep ve yılan sokmalarının antikoru dediğimiz belli durumlarda serum bulunmakta ve hekimlerimiz tarafından uygunluk durumuna göre biz bu tedaviyi uygulamaktayız. Takibi ve tedavisi doktorlar tarafından yapılmaktadır.”
    Yılan ısırmaları, akrep sokmaları ve kene temasında meydana gelen bulgular ve neler yapılması gerektiğine değinen Altan, öncelikle ısırmanın ve temasın olduğu yerde kızarma, kaşıntı, ağrı gibi yakınmaların olabileceğini dile getirdi.

    Hastaların büyük bir kısmında bu yakınmaların olup, zamanla geçmekte ancak bazı zehirlerin fazla olduğu, çok zehirli akrep ve yılan sokmalarında bu kızarıklık şişme kola kadar ilerler ya da bacağı ısırmışsa daha yukarıya uzva kadar ilerleyebilmekte olduğuna dikkat çeken Altan, “Bu tür durumlarda muhakkak hekim desteği alınmalı. Bu tür durumlarda hekimler uygun tedavi ve takip planlamakta ve uygun adımı atmaktadır. Kişiye düşen şey ise oradaki ağrıyı ve kızarıklığı takip etmek. Ateş, bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi bir yakınmanın olup olmadığını takip edilmeli. Özellikle kene temasında ilk iki hafta hastanın kendisini takip etmesi ve ateş, bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi bir yakınmanın olması veya vücutta kızarıklık gibi bir durumda hemen en yakın sağlık kuruluşuna başvurması gerekiyor” diye konuştu.

     

  • Kene ve akrep vakalarında artış

    Kene ve akrep vakalarında artış

    Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Hividar Altan, “Sıcakların artmasıyla özellikle Siirt dahil Güneydoğu Anadolu Bölgesinde akrep sokması, kene teması, yılan sokması gibi vakalar sıklıkla artmaktadır” dedi.

    Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşayan insanların yaz aylarında tarlalarda sık çalışmasıyla yılan ısırması, akrep sokması, kene teması gibi şikayetlerle hastaneye başvurularının çok olduğunu belirten Uzm. Dr. Hividar Altan, özellikle Siirt’te vatandaşlar bağ, bahçe tarla işiyle uğraşmakta ve doğal olarak temas artmakta olduğunu söyledi.

    Vatandaşların bağ, bahçe gibi bir yere gittiği zaman uzun kollu, paçası uzun kıyafetler giymesi gerekmekte olduğunu dile getiren Dr. Altan, “Giydiği kıyafetin paçasını çorabın altına sokması gerekiyor. Çünkü kene, aşağıdan yukarıya yürüyerek çıkan bir canlıdır. İş bitiminde eve dönüldüğünde yapılması gereken ilk iş kıyafetlerin çıkarılıp kendimizi baştan aşağı tırnağa kadar incelemek. Ve herhangi bir temasın olmadığını görmek.

    Çünkü kene klinik vermeden günlerce orada yapışıp kalabilmekte” dedi.
    “Yılan ve akrep sokmalarında halkta genelde bilinen şey ısırılan yeri hızlıca sarılıp bantlanıp ya da yaraya diş macunu, yoğurt gibi bir maddeyi koyup var olan mikrobun çıkarılması amaçlanmakta ama aslında bu tıbben çok yanlış bir uygulama” diyen Altan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Yapmanız gereken ısırılan bölgeyi sıkmak değil. O bölgeyi soğuk sabunlu bir suyla yıkamak sonrasında en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak. Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesinde antivenom dediğimiz akrep ve yılan sokmalarının antikoru dediğimiz belli durumlarda serum bulunmakta ve hekimlerimiz tarafından uygunluk durumuna göre biz bu tedaviyi uygulamaktayız. Takibi ve tedavisi doktorlar tarafından yapılmaktadır.”

    Yılan ısırmaları, akrep sokmaları ve kene temasında meydana gelen bulgular ve neler yapılması gerektiğine değinen Altan, öncelikle ısırmanın ve temasın olduğu yerde kızarma, kaşıntı, ağrı gibi yakınmaların olabileceğini dile getirdi.

    Hastaların büyük bir kısmında bu yakınmaların olup, zamanla geçmekte ancak bazı zehirlerin fazla olduğu, çok zehirli akrep ve yılan sokmalarında bu kızarıklık şişme kola kadar ilerler ya da bacağı ısırmışsa daha yukarıya uzva kadar ilerleyebilmekte olduğuna dikkat çeken Altan, “Bu tür durumlarda muhakkak hekim desteği alınmalı.

    Bu tür durumlarda hekimler uygun tedavi ve takip planlamakta ve uygun adımı atmaktadır. Kişiye düşen şey ise oradaki ağrıyı ve kızarıklığı takip etmek. Ateş, bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi bir yakınmanın olup olmadığını takip edilmeli. Özellikle kene temasında ilk iki hafta hastanın kendisini takip etmesi ve ateş, bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi bir yakınmanın olması veya vücutta kızarıklık gibi bir durumda hemen en yakın sağlık kuruluşuna başvurması gerekiyor” diye konuştu.

  • Koca’dan “Kırım Kongo” uyarısı

    Koca’dan “Kırım Kongo” uyarısı

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, kene kaynaklı bir enfeksiyon olan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi vakaları hastalığına ilişkin sosyal medya hesabından uyarılarda bulundu.

    Koca, “Karadeniz bölgesinde, özellikle Kurban Bayramı ve sonrasında kene yapışmasına bağlı KKKA vakalarında artış oldu. Temmuz sonuna kadar artarak devam etmesi muhtemel kene yapışması vakalarına karşı dikkatli olunmalı, hastalığın ağır seyredebildiği unutulmamalı.” dedi.

    Bakan Koca, paylaşımında, Karadeniz Teknik Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz’ın konuya ilişkin görüşlerinin yer aldığı videoya da yer verdi.

    KKKA hastalığının ağır seyredebileceği ve ölüme neden olabileceği uyarısını yapan Yılmaz, “Özellikle KKKA hastalığının olduğu bölgelere gidecek kişilerin önlemlerini alması, örneğin, çoraplarını pantolonlarının üzerine çekmesi, kendini her gün vücuduna kene yapışıp yapışmadığı noktasında kontrol etmesi gerekiyor. Çünkü kene ne kadar vücutta kalırsa hastalık da o kadar ağır seyredebiliyor.” ifadesini kullandı.

    Yılmaz, hazirandan temmuz ayı sonuna kadar olan sürecin kene vakası artışlarının en yoğun yaşandığı dönem olduğuna da dikkati çekti.

  • Kızamık vakalarında korkutan artış

    Kızamık vakalarında korkutan artış

    İstanbul’da kızamık hastalığı nedeniyle 2 çocuk hayatını kaybetti. Nisan 2022 – Mart 2023 arasında Türkiye, 457 kızamık vakası ile Avrupa’da 3. sırada yer aldı. Vakaların 343’ünün ise 2023’ün ilk 2 ayında görülmesi dikkat çekti.

    Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Haluk Çokuğraş, Cerrahpaşa Çocuk Kliniği’ne 4.5 ayda 22 kızamık vakası geldiğini dile getirdi. Çokuğraş, vakaların 11 tanesinin aşısız, 11 tanesinin aşılı olduğunu belirterek, “Bu 22 vakanın 3 tanesi yabancı uyruklu ama çoğunluğu Türk. Bir kere aşısızlar ciddi risk altında. Ama aşılı olmak da her zaman çok yeterli değil. Koruyuculuğu yüzde 96-98 gibi. Yani 100 çocuğa aşı yaparsanız bunlardan 3-4 tanesi korunamıyor.” dedi.

    “Bir kızamık salgınından bahsedebilir miyiz?” sorusuna da yanıt veren Çokuğraş “Evet, kızamıkta çok ciddi bir artış var. Çünkü kızamık yakın zamanlara kadar neredeyse sıfırlanmış bir hastalık gibiydi. Bunun için bir salgın diyebiliriz” diye konuştu.

    Kızamık salgınının en önemli nedeninin aşı karşıtlığı olduğunu belirten Çokuğraş, şöyle devam etti:

    “Pandemiden sonra özellikle aşı karşıtlığında bir artış söz konusu. Öte taraftan yurt dışından çok sayıda kontrolsüz insan ülkemize girdi. Ne yapıp edip çocuklarımızı yüzde 100 ya da ona yakın bir oranda aşılamamız gerekiyor.”

    Çokuğraş, “Anne babaların çocukları için aşı hakkında karar verdikleri ve bu kararlarla ilgili farklı yaklaşımlar ele alınmalı mı?” sorusuna da yanıt verdi. Pek çok ülkede aşısını yaptırmayan çocukların toplum içerisinde ya da kamusal alanlarda kabul edilmediklerini söyleyen Çokuğraş, “Bizim ülkemiz için bence birtakım yasal düzenlemeler gerekli. Çünkü o çocuk sadece anne babanın çocuğu değil, toplumun çocuğu her şeyden önce.” diyerek sözlerini noktaladı.

  • Ölü ve vaka sayıları bir haftada yüzde 60 arttı

    Ölü ve vaka sayıları bir haftada yüzde 60 arttı

    Koronavirüs vaka sayısı artarken, son bir haftadaki vefat sayısı da dikkat çekti. Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan haftalık Kovid-19 verilerine göre, son bir haftada hayatını kaybedenlerin sayısı yüzde 60’dan fazla arttı.

    SON BİR HAFTADA 157 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ

    Haftalık Koronavirüs Tablosu “covid19.saglik.gov.tr” sitesinden açıklandı. Buna göre, 18-24 Temmuz’da 365 bin 424 kişinin testi pozitif çıktı, 157 kişi yaşamını yitirdi, iyileşenlerin sayısı ise 265 bin 962 oldu.

    YÜZDE 60’TAN FAZLA ARTIŞ

    Önceki hafta vaka sayısı 226 bin 532, vefat sayısı da 96 olarak açıklanmıştı. Virüsün yayılma hızına dikkat çeken uzmanlar, tedbirler konusunda uyarıyor.

  • Avrupa alarmda! Vaka sayısı artıyor

    Avrupa alarmda! Vaka sayısı artıyor

    AVRUPA Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC), Maymun Çiçeği virüsünün sürekli var olduğu Afrika ülkeleri dışında 219 vaka görüldüğünü açıklandı. Virüs, bu hastalığın endemik olduğu batı ve orta Afrika ülkelerine seyahat geçmişi bulunmayanlar arasında ilk kez yayılıyor.

    ECDC’nin salgına dair son açıklamasında, virüsün çoğunlukla eşcinsel genç erkekler arasında yayıldığı tespitine yer verildi. Ayrıca, cinsel yönelimden bağımsız olarak birden fazla partneri bulunanların daha büyük risk altında olduğu kaydedildi.

    EN YAYGIN İNGİLTERE VE İSPANYA’DA

    Maymun çiçeğinin bu ay başlarında ilk kez görüldüğü İngiltere’de 71 hasta tespit edilirken, İspanya’da 51, Portekiz’de 37, Kanada’da 15 ve ABD’de 9 kişiye tanı kondu. ECDC, bulaşma riskinin “çok düşük” olduğunu kaydetse de sadece Avrupa Birliği ülkelerinde, 20 Mayıs’ta 38 olan vaka sayısı neredeyse beş kat artmış durumda. Hastalığın “hafif” semptomlarla atlatıldığı kaydedilirken, henüz ölüm bildirilmedi.

    AFRİKA’DA ENDEMİK HASTALIK

    Çiçek hastalığına kıyasla daha hafif geçen bir hastalık olan maymun çiçeği, batı ve orta Afrika’daki 11 ülkede endemik durumda. Özel bir aşısı ya da tedavisi bulunmasa da çiçek aşısı bu virüse karşı yüzde 85 koruyuculuk sağlıyor. Ayrıca aşısız olsalar bile hastalar genelde birkaç hafta içinde iyileşiyor.

  • Güney Kore’de vaka ve ölüm rekoru

    Güney Kore’de vaka ve ölüm rekoru

    Güney Kore’de iki gün üst üste Covid-19 vaka rekoru kırıldı. Kore Hastalık Kontrol ve Önleme Ajansı tarafından yapılan açıklamada, son 24 saatte 621 bin 328 vaka sayısının doğrulandığı bildirildi. Dün açıklanan 400 bin 741 vaka rekorunun yalnızca 24 saatte 200 bin artması ile ülkede salgının başlangıcından bu yana toplam vaka sayısı 8 milyon 250 bin 592’ye ulaştı.

    Ayrıca ülkede Covid-19 nedeniyle yaşanan ölümlerde de rekor kırıldı. Ülkede son 24 saatte 429 kişinin hayatını kaybetmesiyle toplam can kaybı sayısı 11 bin 481’e yükseldi.

    Güney Kore’nin son 28 günde Covid-19 vaka sayılarında en fazla artış görülen ülke olduğu belirtildi.

    Omicron etkisi

    Güney Kore, önceki Covid-19 dalgalarını etkin test, takip ve karantina tedbirleri ile kısmen yavaşlatmayı başarmıştı. Son günlerde yaşanan vaka patlamasının en büyük nedenlerinden birisinin daha bulaşıcı olduğu ifade edilen Covid-19’un Omicron mutasyonu olduğu düşünülüyor.